Arkeometri gözüyle Kalınkaya-Toptaştepe Erken Tunç Çağı Maden Buluntuları

Post on 22-Feb-2023

0 views 0 download

transcript

T.C.

Çorum Valiliğiİl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Müze Müdürlüğü

Mayıs 2012ÇORUM

2.ÇORUM

KAZI VE ARAŞTIRMALARSEMPOZYUMU

2

T.C.

Çorum Valiliğiİl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Yayın No: 6

ISBN978-605-359-904-3

Yayına HazırlayanDr. Önder İPEK

Kapak FotoğrafıBoğazköy SfenksiBoğazköy Müzesi

Graik TasarımPegasus Görsel İletişim Hizmetleri

“2. Çorum Kazı ve Araştırmalar Sempozyumu”

Not: Bildiriler, sahiplerinden geldiği şekliyle ve bildiri sırasına göre yayınlanmıştır. Kitapta yayınlanan yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.

ÇORUM-2012

3

2. Çorum Kazı ve Araştırmalar Sempozyumu

Sunuş......................................................................................................................5

Önsöz......................................................................................................................9

Prof.Dr.Ünsal YALÇIN- Dr.Önder İPEKDerekutuğun Tarihöncesi Maden İşletmeleri........................................................11

Prof. Dr. Tayfun YıldırımResuloğlu 2011 Yılı Çalışmaları...........................................................................33

Doç.Dr. Tunç Sipahi2011 Yılı Eskiyapar Kazısı....................................................................................45

Prof.Dr. Aykut ÇINAROĞLUAlaca Höyük 2011 Yılı Kazıları............................................................................63

Dr. Mustafa SÜELŞapinuva 2011 Kazı Çalışmalarından Bir Kesit....................................................71

Doç.Dr. Andreas SchachnerHıtıtler Öncesi Boğazköy......................................................................................83

Yrd.Doç.Dr. Thomas Zimmermann - Evren Y. GenişArkeometri Gözüyle Kalınkaya-Toptaştepe Erken Tunç Çağı Maden Buluntuları....................................................................103

Prof.Dr. Ünsal YalçınAlacahöyük İtç Kral Mezarları Üzerıne II: İdoller...............................................111

Özlem SİR GAVAZHitit Merasim Gezilerinde Üç Önemli Merkez: Hattuša-Tahurpa-Arinna.......................................................................................123

Arş.Gör. Dr. Leyla MURATHititlerde Kutsal Su..............................................................................................131

Esma REYHAN - İ. Murat OZULU - F. Engin TOMBUŞOrtaköy-Şapinuva Hitit Yolu................................................................................143

Doç.Dr. Zeynep Çizmeli Öğün-Araş. Gör. Canan ÖzbilÇorum Müzesi Sikke Koleksiyonunda Bulunan Antik Sikkeler........................................................................................................155

“2. Çorum Kazı ve Araştırmalar Sempozyumu”

İÇİNDEKİLER

4

Prof.Dr. Ahmet ÜnalÇorum Çevresinde Arkeolojik Keşif Ve Kazılar, Bölgenin Anadolu Arkeolojisindeki konumu Ve Turistik Beklentiler...................171

Hugh Elton - John Haldon - Jim Newhard - Peter BikoulisAvkat Arkeolojı Projesı, 2007–2009......................................................................203

Prof.Dr. Aygül SÜELOrtaköy-Şapinuva Arşivinde Yer Alan Hurrice Tabletlerin Belgelenmesi Projesi..............................................................219

Dr. Önder İPEK- Resul İBİŞ,Çorum Müzesi 2011 Yılı Kurtarma Kazıları: Çakır Köyü Bağyolu ve Büyükdere Mevkii Mezarları İle Tanrıvermiş Köyü Büyükomarcık Tümülüsü...............................................................................................................237

Prof. Dr. Ayla SEVİM EROL - Arş. Gör. Dr. Serpil ÖZDEMİRÇorum İli Çakır Köyü Bağ Yolu Ve Büyükdere Mevkii Roma Dönemi Mezarlarından Ele Geçen İskeletlerin Antropolojik Analizi...................................................................................................................259

2. Çorum Kazı ve Araştırmalar Sempozyumu

103

2. Çorum Kazı ve Araştırmalar Sempozyumu

Abstract

The following paper reviews the archaeological evidence coming from the site of Kalınkaya-Toptaştepe, a small rural hamlet in the immediate vicinity of a well-known “central place”, Alaca Höyük, in the Central Anatolian Çorum district. Pottery and small inds testify to a multiperiod settlement and cemetery, with an occupation starting at least in the 4th millennium BC, with its major evidence for human activity tentatively restricted to the second half of the 3rd millennium BC, thus corresponding with the advanced and late Early Bronze Age period. Of special interest are however the numerous metal artifacts retrieved from the extramural cemetery area. Small size bull statuettes and an abstract ceremonial standard similar to those from neighboring Alaca Höyük, but inferior in material quality and design, show that the rural population of Kalınkaya tried to imitate commonly accepted symbols of power and prestige with their own limited means. That said, the archaeometrical analysis of the metal assemblage from Kalınkaya, carried out with a portable XRF-device that allows non-destructive surface scanning of the artifacts, provided new insights in metal production and consumption issues performed at the periphery of early urban centres. A technical obstruction was the obvious contamination of the objects due to an electrochemical cleaning procedure in the 1970ies, leaving a thin layer of Zinc on the items’ surface which biased the element measurements profoundly. A combination of micro-sandblasting and formic acid, however, minimized the contamination effect and thus revealed the genuine alloying elements, broadening the still limited metallurgical database for 3rd millennium Central Anatolia.

*Thomas Zimmermann - Evren Y. Geniş

ARKEOMETRİ GöZÜYLE KALINKAYA-TOPTAŞTEPE ERKEN TUNÇ ÇAğI MADEN

BULUNTULARI**

* Yrd.Doç.Dr. Thomas Zimmermann, Bilkent Üniversitesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölü-mü,** Bu çalışma esnasında bizlerden yardımını esirgemeyen Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürü Melih Arslan’a özel teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ayrıca yine çalışmanın her anında yanımızda olarak tecrübelerini paylaşan, görüş ve teknik desteklerini bizden esirgemeyen ODTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kalkanlı’ya, An-adolu Medeniyetleri Müzesi Koruma Laboratuvarı Müdürü Dr. Latif Özen’e ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’ndan Dr. Abdullah Zararsız’a çok teşekkür ediyoruz. Sonuç olarak, Çorum müze müdürü Dr. Önder İpek’e sonuçlarımızı konferansta paylaşma fırsatı verdiği için teşekkürü bir borç biliriz.

104

Orta Anadolu, Eski Tunç Çağı’nda (MÖ. 3000-1.950) oldukça dinamik ve yaratıcı bir kültürel bölge olarak tanınmıştır. Özellikle bu çağın insanları hem ticarette hem de maden işçiliğinde büyük ilerleme kaydetmişlerdir.

Özellikle 3. binyılın ikinci yarısında hem Mezopotamya ve Suriye hem de Kafkasya’yla mal, ikir ve teknoloji alışverişi gerçekleştiren yoğun bir ticaret bağlantısına şahit olabiliriz. Orta Anadolu için M.Ö. 3. binyılın son yarısına tarihlenen Alaca Höyük’ün “Kral mezarları” bu yaratıcı dönem için en tanınmış örneklerden birisidir. Burada olağanüstü maden yapım ve karışım teknikleri, örneğin değişik bakır alaşımları, gümüş, altın ve eski dünyanın en erken demiri olduğu düşünülen buluntular tespit edilmiştir. Alaca Höyük‘ün zengin ölü hediyeleri, Kızılırmak ile Yeşilırmak vadileri arasındaki sahada yüksek bir kültürün varlığını kanıtlayan, Anadolu‘nun, daha doğrusu Hatti yaratıcılığının çok çarpıcı örnekleridir.

Bununla birlikte Alaca, Horoztepe ve Eskiyapar gibi “merkez” yerleşimlerinin maden buluntu veritabanı iyi bilinirken, çevrede bulunan küçük tarımsal yerleşmelerinin kültürü ve özellikle teknoloji uygulamaları çok detaylı veya kapsamlı bilinmemektedir.1 Kalınkaya-Toptaştepe adlı yerleşme bu konuda oldukça aydınlatıcı bilgilere sahiptirtir.

Alaca Bölgesi, Çorum civarındaki Kalınkaya, kuşbakışı olarak Alaca Höyük’ün yaklaşık 3 km kuzeydoğusunda yer alır (Res.1). Coğraik olarak Orta Anadolu platosunun kuzey sınırında, deniz seviyesinin yaklaşık 1,300m üzerindedir. İlk olarak 1947’de Türk Tarih Kurumu aracılığıyla Raci Temizer tarafından köyün çevresinde iyi korunmuş dört tümülüsten biri olan Dedenin Sivrisi’nin kazılmasıyla arkeolojik önem kazanmıştır ve bu tümülüse ait buluntular Roma/Helenistik döneme tarihlenmiştir. Kaçak kazıların ardından 1971’de Haziran ve Temmuz aylarında bir kurtarma kazısı yapılmıştır; bu kurtarma kazısı Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi yönetimde iki yıl sonra 10-25 Temmuz’da ikinci bir kısa kazı sezonuyla son bulmuştur.2

Ünlü arkeolog-mimar ve çizimci Mahmut Akok, o zamanın arkeoloji öğrencileri Aliye Öztan, Ahmet Tırpan ve Levent Zoroğlu ve Michigan Üniversitesi’nden misafır öğrenci Kathy Ataman ile birlikte yerleşim bölgesi ve mezarlığa ait kalıntılar tahribatlardan korunmuş ve bilim dünyasına (1) Zimmermann, T., Yıldırım., ‟Land of Plenty? – New Archaeometrical Insights into Central Anatolian Early Bronze Age Metal Consumption in Funeral Contexts”. Antiquity Project Gallery Vol. 81 Nr. 314, (2007); URL: http://www.antiquity.ac.uk/ProjGall/zimmerman1/index.html; Zimmermann, T., Yıldırım, T., ‟Three Best to Have in Plenty – Rethinking Central Anatolian Early Bronze Age Alloying Traditions”. Ü. Yalçın, H. Özbal, A. G. Paşamehmetoğlu (Hrsg.), Ancient Mining in Turkey and the Eastern Mediterranean (Ankara 2008) 87-97.(2) Zimmermann, T., ‟Kalınkaya-Toptaştepe, eine chalkolithisch - frühbronzezeitliche Siedlung mit Nekropole im nördlichen Zentralanatolien: Die Grabfunde der Kampagnen von 1971 und 1973” Istanbuler Mitteilungen 57, 2007, 7-26.

Thomas Zimmermann - Evren Y. Geniş

105

2. Çorum Kazı ve Araştırmalar Sempozyumu

kazandırılmıştır. Birkaç kısa not dışında buluntular ve mimarlık hakkında hiç bir yayın çıkartılmamıştır.

1971 ve 1973’deki kısa kazı sezonları, Kalkolitik`ten Erken Tunç Çağı-Orta Tunç Çağı`na geçiş dönemine (yani MÖ 4. binden en erken 2. bine kadar) ait kalıntıları açığa çıkartmıştır. Toptaştepe’nin yerleşim bölgesi kabaca 4 ayrı döneme ayrılabilir; en alttaki (a) Kalkolitik, daha sonraki (b) Erken Tunç Çağı tabakası 2 alt safhaya ayrılabilir, diğeri (c) muhtemelen “geçiş” tabakası olarak Erken Tunç Çağı’ndan Orta Tunç Çağı kültürel özelliklerine köprü oluşturmuştur. En üstteki yerleşim bölgesi kalıntıları MÖ 17. yüzyıla Eski Hitit Çağı`na tarihlenir.3

Toptaştepe’nin mimari kalıntıları zamanın kısıtlı olmasından dolayı çok kapsamlı bir şekilde açığa çıkarılamamıştır. En önemli bulgulardan birisi şüphesiz bir intramural (!), kireç taşlardan oluşan, üç iskelet içeren yuvarlak mezar yapısı4 (Res.2).

Toptaştepe‘nin Ekren Tunç Çağı tabakasıyla çağdaş olan ekstramural mezar alanı ise, iyi bildiğimiz Anadolu’nun Erken Tunç Çağı‘nın geleneklerini kapsar: Basit toprak mezarların, sandık mezarların ve pithos mezarların çoğuna maalesef tahrip edilmiş şekilde rastlanmıştır (Res.3). Bu mezarların aynı stratigraik çizgideki düz yatay pozisyonları, (geç) Erken Tunç Çağı’ndaki sınırlı bir kronolojik alanı gösterir. Sağlam olan mezarlar ise, büyük “merkez” denen yerlerin çevresinde bulunan köylerde sürdürülen gelenekler hakkında bize çok önemli ipuçları verir.

Bu yerleşme ve mezar alanının en önemli özelliklerinden birisi, mezar buluntuları arasından 50’den fazla metal objenin açığa çıkartırılmasıdır. Bu miktar sadece küçük bir yerleşmede var olan aletlerin tipolojik bilgilerinin artırılması değil, hangi yapım teknolojileri ve maden karışımlarının kullanıldığına yeni bir ışık tutulmasını sağlayacaktır (bkz. infra). Sıradışı objeler arasında iki boğa heykeli mezarlıkta bulunmuştur (Res.4: a, c). Bunlardan biri kaçak kazılarda kısmen tahrip olmuş bir sanduka mezara ait olabilir, diğeri bir köylü tarafından getirilmiştir. Resim 5’deki boğa heykelinin en ilginç özelliği çok kaba ve iyi tamamlanmamış görüntüsüdür. Az yetenekli bir maden işçisi Alaca Höyük gibi merkezi yerlerden sembolik standartların kopyasını yapmaya çalışmış gibi bir izlenim verir. Diğer heykel ise, tamamen farklı bir yapım tekniği sergiler: Proporsiyonları düzgün, yapım aşamasında

(3) Zimmermann, T., ‟Kalınkaya-Toptaştepe, eine chalkolithisch-frühbronzezeitliche Siedlung mit Nekropole im nördlichen Zentralanatolien: Die Grabfunde der Kampagnen von 1971 und 1973” Istanbuler Mitteilungen 57, 2007, 7-26.(4) Zimmermann, T., ‟An unusual Early Bronze Age Triple Burial from Kalınkaya-Toptaştepe, Çorum – An Eastern Cappadocian Funeral Ritual in Northern Central Anatolia?” Anadolu Medeniyetleri Müzesi 2006 Yıllığı (Ankara 2007), 373-384.

106

iyi tamamlanmış ve düzeltilmiştir.5

Ayrıca bir soyut törensel standart, kaçak kazılmış bir gömmeden ele geçmiştir, kaçak satılmasına engel olmak amacıyla zamanında el konulmuştur (Res.4:b). Oldukça kaba bir görünümü olmasına rağmen bazı ilginç detaylara sahiptir: İlk bakışta, standartın motileri Alaca mezarları „B“ ve „T“deki basit örneklere benzer6; her ikisi de kaba düz çizgili kafes motileriyle bezenmiştir. (Büyük bir ihtimalle Oymaağaç/Göller Bölgesi`ndeki kaçak kazılardan ele geçen bir standart dışında7).

Kalınkaya standartı için en iyi parelel Alaca`daki „C“ mezarından gelir, basit kaba motili ve çerçeveye yapıştırılmış üç yumru şeklinde çıkıntıya sahiptir8. Fakat hepsi iki parelel yuvarlak ya da dikdörtgen tutacağa sahip olan Alaca kral mezarlarından ya da bir tanesi Horoztepe`nin tek iyi kaydedilmiş mezarından soyut törensel standartlardan farklı olarak, Kalınkaya örneği bir yumru ya da ayakkabı şeklinde çıkıntıyla biten Y şeklinde tutacağa sahiptir. Bunun ilk bakışta muhtemel tutanak fonksiyonu değil, dikkatli inceledikten sonra döküm prosedüründen kalan bir çıkıntı olabileceği kanaatindeyiz.

Diğer madeni eserler bu dönem için iyi bilinen balta ve çekiç gibi ağır aletler, bilezik ve iğne gibi süs eşyası ve silah (hançer) olarak karşımıza çıkıyor.

Madeni buluntuların arkeometrik boyutuDaha önce ifade ettiğimiz gibi, sözkonusu olan Kalınkaya’nın Eski

Tunç Çağı madeni buluntularının elementlerinin karışımını açığa çıkartmak, İç Anadolu’nun maden endüstrisi hakkında daha derin ve kapsamlı bilgi edinmek için iyi bir irsattı. Bununla birlikte, daha önce 2006 senesinde Dr. Thomas Zimmermann tarafından başlatılan XRF çalışmaları, metal buluntularda karşılaşılan “Zn” oranları sebebiyle soru işareti yaratmış ve çalışma yarım bırakılmıştı. Aradan geçen dört yıl içerisinde yapılan araştırmalar ve 1971 ile 1973 sezonlarına ait olduğu anlaşılan kazı günlüklerinde görüldüğü üzere, o dönem, kazı alanında elde edilen metal objelerin üzerindeki patinanın çıkartılması için çinko tuzunun bulunduğu bir asit banyosu içerisinde elektrokimyasal indirgeme yöntemi uygulanmış ve bu yöntem, yaklaşık 5000 yıl önceye ait olan bu objelerin yapısını etkileyerek, günümüz spektroskopi yöntemleri ile incelendiğinde, orjinal kompozisyonunda bulunması mümkün

(5) Arık, R. O., Alaca Höyük Hafriyatı. 1935 deki Çalışmalara ve Keşilere Ait İlk Rapor (Ankara 1937), Lev. 270 (CCLXX), Al.1080; Koşay, H. Z., Alaca Höyük Hafriyatı. 1936 daki Çalışmalara ve Keşilere Ait İlk Rapor (Ankara 1938), 124 Lev. 96.97(6) Arık 1937, Lev. 263 (CCLXIII), Al. 1070-72.(7) Özgüç, T., ‟Çorum çevresinden bulunan Eski Tunç Çağı eserleri. Some Early Bronze Age Objects from the District of Çorum”. Belleten 44, 1980, 459-466 / 467-474, Lev. 11,1.(8) Koşay 1938, Lev. 101.

Thomas Zimmermann - Evren Y. Geniş

107

2. Çorum Kazı ve Araştırmalar Sempozyumu

olmayan “Zn” içerecek şekilde hatalı sonuçlara yol açmıştır.2010 yılı Eylül ayı içerisinde bizim tarafımızdan, Anadolu

Medeniyetleri Müzesi laboratuarında, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Müzeler ve Kültür Varlıkları Genel Müdürlüğü’nden alınan özel bir izinle XRF çalışmaları bir daha gerçekleştirilmiştir. Bu sene gerçekleştirilen çalışmaya başlanırken iki amaç vardı: birincisi, metal objelerin kimyasal ve elemental kompozisyonlarının sağlıklı bir şekilde çıkartılması ve M.Ö. 3. binyıl Orta Anadolu platosunda, Alacahöyük gibi büyük bir merkezin hemen yanıbaşındaki bir küçük yerleşim alanındaki metal teknolojisinin ne olduğunu görmek; ikincisi ise 70’li yıllarda yapılan kazılarda uygulanan kimyasal indirgeme yöntemleri sonucunda buluntuların yüzeyinde gözle görülemeyen ama 2006’da yapılmaya başlanan analizlerde ortaya çıkan çinko kontaminasyon temizlendiği takdirde alınacak sonuçlarda farklılık olup olmayacağıydı. Bu çalışmalarında her iki konuda da olumlu sonuçlar elde edilmiştir.

Mikroskopik analizde döküm ve ince döküm tekniğinin uygulandığı rahatlıkla görülmüştür. 1970’li yıllardaki kazı sezonunda asit banyosuna atılan objelerin, bu sayede döküm ayrıntıları günümüzde dahi mikroskop altında görülmektedir. Metaller üzerindeki dendrit oluşumlar objelerin döküm tekniği ile oluşturulduğu konusunda bir soru işaretine yer vermemektedir. Yine bu mikroskopik analiz esnasında, daha önce kullanım şekli ve gerekçesi ile ilgili bilgi sahibi olunamayan KK 70-71 envanter numaralı, soyut şekilli, saf “Cu” objenin, bir alet yapılmaya çalışılırken kırılmış olduğu ve bu sebeple yarım bırakılan bir işleme artığı olduğu yönündeki ikir ağırlık kazanmıştır.

Eldeki tüm Erken Tunç Çağı metal objelerinin ayrıntılı olarak incelendiği spektroskopik analizde ise metallerin büyük oranda saf “Cu” veya Cu+As olduğu anlaşılmış, yine bir miktar Cu+Sn karışımlı tunç eserlerin de bulunduğu görülmüştür. 2006 yılında yapılan ilk XRF analizlerinde karşılaşılan ve kimi zaman %5‘lere çıkan yüksek “Zn” oranının ise, patinanın kaldırılması için uygulanan elektrokimyasal indirgeme yöntemi sonucunda meydana gelen bir kontaminasyon sebebiyle oluştuğu, yapılan mikrokumlama yardımlarıyla mekânik temizleme sonucu istisna gözetmeksizin düşüş gösteren ve hatta sıfırlanan “Zn” oranları ile kanıtlanmıştır. Sıfırlanmadığı anlarda, formik asit kullanılarak yapılan basit ve yüzeysel bir kimyasal temizleme yöntemi ise “Zn” oranını tamamen ortadan kaldırarak sıfıra indirmiş, daha önce ortaya çıkan “Zn” oranının, ağırlıklı “Cu” ile -varsa- impüriteler arasında oransal bir dağılım gösterdiği, böylece 1970’li yıllarda uygulanan hatalı elektrokimyasal yöntem sebebiyle objeler üzerine yerleşen çinko kontaminasyon ortadan kaldırıldığında sağlıklı bir elemental analizin gerçekleştirilebileceği görülmüştür.

108

Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin sürekli sergisinde oldukları için daha önce üzerinde çalışılma imkânı bulunamayan kimi Kalınkaya-Toptaştepe objeleri üzerinde de taşınabilir XRF cihazı ile spektroskopik analiz gerçekleştirilmiş, bunların arasında bulunan çok ince işlenmiş ve dönemin başarılı bir örneği olarak kabul edilen KK 33-1-72 envanter numaralı geyik igürininin gözlerinin saf gümüş kaplaması olduğu yapılan analizle ortaya çıkmıştır.

Sonuç itibariyle; Kalınkaya-Toptaştepe’nin Erken Tunç Çağı metal buluntuları üzerine yapılan çalışmalar iki yönüyle de asıl amacına ulaşmıştır. Birincisi; bu objelerin kimyasal ve elemental kompozisyonları başarılı bir şekilde anlaşılmış ve Erken Tunç Çağı ustalarının hangi metalleri, nasıl bir teknikle çalıştıkları sonucuna ulaşılmıştır. İkinci olarak ise; 1971 ve 1973 kazı sezonlarında elde edilen bu buluntuların patina ve yüzeysel korozyonlarının giderilmesi için uygulanan elektrokimyasal indirgeme tekniği sonucunda oluşan gözle görülmeyen, fakat spektroskopik analizde ortaya çıkan “Zn” oranlarının bir kontaminasyon sonucu oluştuğu ve bunun mekanik, veya -kontaminasyonun metal çatlaklarından doğru içine nüfuz ettiği durumlarda- basit bir mekanik-kimyasal temizleme metodu ile tamamen sıfırlandığı, dolayısıyla “Zn” oranının buluntuların asıl kompozisyonlarının bir unsuru olmadığı anlaşılmıştır.

Thomas Zimmermann - Evren Y. Geniş

109

2. Çorum Kazı ve Araştırmalar Sempozyumu

Resim 2: Kalınkaya-Toptaştepe: Intramural, yuvarlak yapıya sahip, bölme duvarlı bir mezar.

Resim 1

110

Resim 3: Kalınkaya: Basıt ekstramural toprak mezarı (a) ve kısmen tahrip edilmiş pithos mezarları.

Resim 4: Kalınkaya: Boğa heykelçikleri (a.c) ve standart (b).

Thomas Zimmermann - Evren Y. Geniş