+ All Categories
Home > Documents > Agri 2014 / 3

Agri 2014 / 3

Date post: 01-Apr-2016
Category:
Upload: karepublishing
View: 238 times
Download: 13 times
Share this document with a friend
Description:
 
Popular Tags:
63
Index Medicus-Medline, EMBASE/Excerpta Medica, Index Copernicus, Gale/Cengage Learning ve TÜBİTAK-ULAKBİM tarafından dizinlenmektedir. (Included and Indexed Index Medicus-Medline, EMBASE / Excerpta Medica, Index Copernicus, Gale/Cengage Learning and the Turkish Medical Index). www.agridergisi.com ISSN 1300-0012 Cilt - Volume 26 Sayı - Number 3 Temmuz - July 2014 A⁄ R THE JOURNAL OF THE TURKISH SOCIETY OF ALGOLOGY TÜRK ALGOLOJ‹ (A⁄RI) DERNE⁄‹’N‹N YAYIN ORGANIDIR I KARE
Transcript
Page 1: Agri 2014 / 3

A⁄

RI - C

ilt Volum

e 26 - Sayı Num

ber 3 - Tem

muz July 2014

Index Medicus-Medline, EMBASE/Excerpta Medica, Index Copernicus, Gale/Cengage Learning ve TÜBİTAK-ULAKBİM tarafından dizinlenmektedir.(Included and Indexed Index Medicus-Medline, EMBASE / Excerpta Medica, Index Copernicus, Gale/Cengage Learning and the Turkish Medical Index).

www.agridergisi.com

ISSN 1300-0012Cilt - Volume 26Sayı - Number 3Temmuz - July 2014

A⁄RTHE JOURNAL OF THE TURKISH SOCIETY OF ALGOLOGY

TÜRK ALGOLOJ‹ (A⁄RI) DERNE⁄‹’N‹N YAYIN ORGANIDIR

I

KARE

Page 2: Agri 2014 / 3

A⁄RI

www.agridergisi.org

www.agridergisi.org

www.agridergisi.org

www.agridergisi.org

Page 3: Agri 2014 / 3

Medtronic Medikal Teknoloji Ltd. Şti.Saray Mah. Dr. Adnan Büyükdeniz Cad., Akkom Ofis Park 2 No: 4 Kat: 18 Ümraniye, İstanbulTel: 0216 - 636 10 00 www.medtronic.com.tr

Page 4: Agri 2014 / 3
Page 5: Agri 2014 / 3

www.agridergisi.com

ISSN 1300-0012Cilt - Volume 26Sayı - Number 3July - Temmuz 2014

A⁄RTHE JOURNAL OF THE TURKISH SOCIETY OF ALGOLOGY

TÜRK ALGOLOJ‹ (A⁄RI) DERNE⁄‹’N‹N YAYIN ORGANIDIR

I

Index Medicus-Medline, EMBASE/Excerpta Medica, Index Copernicus, Gale/Cengage Learning ve TÜBİTAK-ULAKBİM tarafından dizinlenmektedir.(Included and Indexed Index Medicus-Medline, EMBASE / Excerpta Medica, Index Copernicus, Gale/Cengage Learning and the Turkish Medical Index).

Page 6: Agri 2014 / 3
Page 7: Agri 2014 / 3

Yardımcı Editörler (Associate Editors)

Süleyman ÖZYALÇIN Gül KÖKNEL TALU

Editör (Editor-in Chief )

Serdar ERDİNE

Akyüz G TurkeyAldemir T TurkeyArendt-Nielsen L DenmarkAydıner A TurkeyAydınlı I TurkeyBabacan A TurkeyCarr D USACahana A SwitzerlandÇamcı E TurkeyDerby R USADevor M IsraelEroğlu L TurkeyErtaş M TurkeyGöğüş Y TurkeyGüldoğuş F TurkeyGüleç S TurkeyGüzeldemir E TurkeyHamzaoğlu A TurkeyHartrick C USAHeavner J USAKanpolat Y TurkeyKapurol L USAKetenci A TurkeyKress H AustriaMekhail N USAOral K TurkeyÖnal A TurkeyRacz G USARaj PP USARawal N SwedenRuiz Lopez R SpainSiva A TurkeyŞentürk M TurkeyTalu U TurkeyTan E TurkeyUyar M TurkeyVadalouca A Greecevan Kleef M NetherlandsVarrassi G ItalyVissers K NetherlandsWells C UKYazıcı H TurkeyYegül İ TurkeyYücel B Turkey

Bilimsel Danışma Kurulu (Editorial Board)

www.agridergisi.com

A⁄RI

Page 8: Agri 2014 / 3

www.agridergisi.com

ISSN 1300 - 0012

Cilt (Volume) 26, Sayı (Number) 3, Temmuz (July) 2014

Türk Algoloji (Ağrı) DerneğiThe Turkish Society of Algology

Başkan (President) Serdar ERDİNE

Üyeler (Members) Gülseren AKYÜZ Fuat GÜLDOĞUŞ Gül KÖKNEL TALU N. Süleyman ÖZYALÇIN Ersin TAN Meltem UYAR

İletişim (Correspondence)

Editör ve Yazı İşleri Müdürü (Editor-in Chief) Serdar ERDİNE

Yürütücü Sekreter ve Editör Yardımcısı (Executive Secretary) Gül KÖKNEL TALU ([email protected])

Adres (Mailing Address) İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Algoloji Bilim Dalı, Çapa 34390 İstanbul, TurkeyTel (Phone) +90 - 212 - 531 31 47Faks (Fax) +90 - 212 - 631 05 41e-posta (e-mail) [email protected] www.algoloji.org.tr

Yayıncı (Publisher) KARE YAYINCILIK | karepublishing

Söğütlüçeşme Cad. No: 76 / 103 Sevil Pasajı, 34730 Kadıköy, İstanbul, Turkey Tel: +90 216 550 61 11 Faks (Fax): +90 216 550 61 12 e-posta (e-mail): [email protected] / [email protected] www.kareyayincilik.com

Yayın Türü (Type of Publication): Süreli Yayın (Periodical) Basım Tarihi (Press Date): Temmuz 2014 (July 2014) Sayfa Tasarımı (Design): Ali CANGÜL Baskı (Press) Yıldırım MatbaacılıkOnline Dergi (Web): LookUsBaskı Adedi (Circulation): 300

Bu dergide kullanılan kağıt ISO 9706: 1994 standardına uygundur (This publication is printed on paper that meets the international standart ISO 9706: 1994)

Index Medicus-Medline, EMBASE/Excerpta Medica, Index Copernicus, Gale/Cengage Learning ve TÜBİTAK-ULAKBİM tarafından dizinlenmektedir.(Included and Indexed Index Medicus-Medline, EMBASE/Excerpta Medica, Index Copernicus, Gale/Cengage Learning and the Turkish Medical Index).

Üç Ayda Bir Yayınlanır (Published Quarterly)

Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü (Ownership and Accountability for Contents)Serdar ERDİNE

Türk Algoloji (Ağrı) Derneği’nin Yayın Organıdır(The Journal of the Turkish Society of Algology)

A⁄RI

KARE

Page 9: Agri 2014 / 3

İÇİNDEKİLER (CONTENTS)

www.agridergisi.com

ix Editördenx Yazarlara Bilgi

KLİNİK VE DENEYSEL ÇALIŞMALAR (ORIGINAL AND EXPERIMENTAL ARTICLES)101-106 Evaluation of affecting factors and the effectiveness of treatment in cases with post-dural puncture headache who underwent epidural blood patch Epidural kan yaması uygulanan dural-ponksiyon sonrası başağrısı olgularında etkileyen faktörler ve tedavi etkinliğinin değerlendirilmesi Pirbudak L, Uğur MG, Kaya Uğur B, Kul S, Ganidağlı S

107-112 Laparoscopic cholecystectomy pain: effects of the combination of incisional and intraperitoneal levobupivacaine before or after surgery Laparoskopik kolesistektomi ağrısı: Cerrahi öncesi veya sonrasında uygulanan insizyonel ve intraperitoneal levobupivakain kombinasyonunun etkisi Alper I, Ulukaya S, Yüksel G, Uyar M, Balcıoğlu T

113-118 Ultrasound-guided single-injection femoral nerve block provides effective analgesia after total knee arthroplasty up to 48 hours Ultrasonografi eşliğinde yapılan tek doz femoral sinir bloğu diz artroplasti sonrası 48 saat’e kadar etkin analjezi sağlar Şahin L, Korkmaz HF, Şahin M, Atalan G

119-125 Boyun ve omuz ağrılı olgularda skapular diskinezi, ağrı, eklem hareket açıklığı ve esneklik arasındaki ilişki The relationship between scapular dyskinesia, pain, range of motion, and flexibility in patients with neck and shoulder problems Özünlü Pekyavaş N, Kunduracılar Z, Ersin A, Ergüneş C, Tonga E, Karataş M

126-130 Kanser ağrısında transdermal fentanil kullanımının kognitif fonksiyonlar üzerine etkisi The cognitive effects of using transdermal fentanyl in cancer pain Ünlü N, Bilen A, Ali A, Turgut N, Türkmen A

131-137 Değişen akımlar ve Türkiye’de rejyonal anestezi uygulamaları Changing trends and regional anesthesia practices in Turkey Gürkan Y, Kuş A, Aksu C, Ohtaroğlu Ç, Solak M, Toker K

OLGU SUNUMLARI (CASE REPORTS)138-140 A case report: indomethacin resistance hemicrania continua or a new entity? Olgu sunumu: İndometazine dirençli hemicrania continua mı yoksa yeni bir başağrısı mı? Coşkun Ö, Üçler S, Öcal R, İnan LE

141-144 Ameliyat sonrası sinir hasarında sorumlu kim? Anestezi? Ortopedi? Travma? Who is responsible for the postoperative nerve injury? Anesthesia? Orthopedics? Trauma? Kelsaka E, Güldoğuş F, Erdoğan M, Zengin EÇ

145-148 Ultrasound guided posterior femoral cutaneous nerve block Ultrason kılavuzluğunda posterior femoral kutanöz sinir bloğu Topçu İ, Aysel İ

EDİTÖRE MEKTUP (LETTER TO THE EDITOR)149-150 Leb demeden leblebiyi anlamak: Multipl skleroz ve baş ağrısı Kozak HH, Uca AU

vii

A⁄RI

TEMMUZ - JULY 2014

Page 10: Agri 2014 / 3

GelStixTM Disk Restorasyon Hidrojel Çubukları

Nükleus pulposa yerlefltirilen hidrojel çubuklar, etraf›ndaki suyu çekereknükleus ve anulusun rehabilite edilmesini sa¤lar. Implante edilen hidrojelçubuklar›n (3 adet) en önemli özelli¤i kolay uygulanmas›, etraf›ndakisuyu toplayarak fliflmesi ve nükleus ve anulusun h›zl› iyileflmesidir.

Spinal i¤ne girifli veçubuklar›n yerlefltirilmesi

Nükleus Augmentasyon Çubuklar›, dejeneratif disk hastal›¤› ve yafllanmaya ba¤l› bela¤r›s›n›n tedavisinde farkl› bir yaklafl›m sunar. Hacim genifllemesi sayesinde nükleustabas›nç ve s›v›n›n geri kazand›r›lmas›n› sa¤lar.

GelStixTM hidrasyon

Özellikleri :• Biyouyumlu uzat›lm›fl hidrojel çubuklar.• Lokal anestezi alt›nda cerrahi olmayan müdahale.• 18 gauge i¤ne ile girifl, ayn› i¤ne ile çubuklar yollan›r.• Hastal›kl› diskte s›v›y› ve bas›nc› geri kazand›r›r.

Uygulama sonras› çubuklar

Pre-op

Post-op

Kayacan ‹thalat ‹hracat ve Ticaret Limited fiirketiKofluyolu, Kâtip Salih Sok. No:89 Kad›köy 34718 ‹STANBULT: 0216 326 5895 F: 0216 326 [email protected] www.kayacan.com

Page 11: Agri 2014 / 3

EDİTÖRDEN

ix

www.agridergisi.com

A⁄RI

Değerli meslektaşlarım,

13. Ulusal Ağrı Kongresi 5-8 Haziran 2014 tarihlerinde İstanbulda 400’e yakın katı-lımcı ile gerçekleştirildi. Öncelikte kongremize konuşmacı ve oturum başkanı ola-rak katılarak bize onurlandıran tüm değerli meslektaşlarımıza teşekkür ediyorum. Kongremizin gerçekleşmesine destek veren tıp endüstrisinin değerli temsilcilerine de teşekkür ediyorum. Kongremize Algoloji yan dalının kaynağını oluşturan Anes-teziyoloji, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Nöroloji ana dallarından katılan tüm katı-lımcılara ayrıca teşekkür ediyorum. Kongremizi profesyonelliğin ötesinde sahiple-nen, bizden biri olarak çalışan Visitur yetkilerine de teşekkür ediyorum.

Kongremiz sırasında Algolojinin geleceğini oluşturan yan dal öğrencileri ile bir ara-ya gelme, onlarla tanışma olanağına kavuştuk. Algolojinin gelecek kuşaklara doğru yol alması, 25 yıla yakın bir süredir ülkemizde algolojinin gelişmesi için çaba sarfe-den bizleri çok sevindirmiştir. Hangi ana daldan gelirse gelsin, artık algoloji kimliği-ni kazanacak olanlar geçmiş dallarına saygıyı yitirmeden bu yeni dalın bir elemanı olmak zorundadırlar. Bunun için hangi ana daldan gelirse gelsin algoloji ailesinin tüm fertlerinin tüm önyargıları bir kenara bırakarak birbirlerini kucaklamaları, bir-birlerine sahip çıkmaları gerekmektedir.

Yeni gelişen bir dalın bir takım sancıları olması doğaldır. Algoloji eğitimin müfreda-tının tam oturmaması, algoloji eğitimi veren eğitim kurumları arasındaki standardi-zasyonun henüz sağlanmamış olması farklı bilgi düzeylerinde yeni algoloji uzman-larının ortaya çıkmasına yol açacaktır. Derneğimiz bu açığı kapatmak için algoloji yan dal öğrencilerine yönelik eğitim ve kadavra kursları düzenlemeyi planlamak-tadır. Böylelikle bilgi açıklarının bir derece de olsa kapanabileceğine inanıyoruz. Bu düşüncelerle hepinize sağlıklı bir yaz diliyorum.

Prof. Dr. Serdar Erdine

Editör

TEMMUZ - JULY 2014

Page 12: Agri 2014 / 3

YAZARLARA BİLGİ

www.agridergisi.com

İLGİ ALANI VE AMACI Bu dergi Türk Algoloji (Ağrı) Derneği’nin süreli yayın organıdır. Üç ayda bir yayımlanır. Ağrının yapısı, mekanizmaları ve tedavisi ile ilgili özgün araştırmalar yayınlanır. Multidisipliner bir yaklaşım ile ağrı

ile ilgili temel ve klinik bilimlerde yapılan araştırmaların geniş kitlelere yayılması için bir forum oluşturulmaya çalışılır.

YAZI TİPLERİ Derginin kategori başlıkları şunlardır:1. Derleme2. Deneysel / Klinik Çalışma3. Olgu Sunumu4. Editöre Mektup

GENEL AÇIKLAMALAR1. Dergi Türkçe ve İngilizce olarak yayınlanır.2. Editoryal Kurul tarafından uygun görülen metinler yayımlanır. Editoryal Kurul, yayın kurallarına uymayan metinleri

yayımlamamaya ve düzeltilmek üzere yazarına geri göndermeye yetkilidir. “Derleme” kategorisindeki yazılar, Edi-toryal Kurul tarafından belirlenen yazarlardan yapılan istek üzerine kabul edilmektedir. Editoryal Kurul tarafından istenmedikçe bu kategoriler için yazı gönderilmemelidir. Ancak bu konuda editöre öneride bulunulabilir. Tüm ya-zılarda editöryel değerlendirme ve düzeltmeye başvurulur; gerektiğinde, yazarlardan bazı soruları yanıtlanması ve eksikleri tamamlanması istenebilir. Dergide yayınlanmasına karar verilen yazılar “manuscript editing” sürecine alınır; bu aşamada tüm bilgilerin doğruluğu için ayrıntılı kontrol ve denetimden geçirilir; yayın öncesi şekline getirilerek yazarların kontrolüne ve onayına sunulur.

3. Dergi, uluslararası tıbbi dergi editörleri kurulunca hazırlanan “Biyomedikal dergilere teslim edilecek metinlerde ara-nan ortak özelliklerin” 3. baskısındaki (1983) kurallara uygun olarak hazırlanmamış yayın metinlerini kabul etmez. Metinler teslim edilmeden once bu kuralların yayınlandığı British Medical Journal 1988;296:401-5 veya Annuals of Internal Medicine 1988;108:258-65’e bakılmalıdır.

4. Dergiye yazı gönderilmesi sadece internet üzerinden yapılmaktadır. Bunun için resmi web sitesi olan www.agridergisi.org adresindeki ilgili basamaklar takip edilmelidir.

5. Yayınlanması istenen metnin dayandığı çalışma, daha önce başka yerde yayınlanmış veya yayınlanmak üzere teslim edilmiş veya kabul edilmiş olmamalıdır. Özet biçiminde yayınlanmış bir ön bildirinin bitmiş haline yer verilebilir.

6. Dergide yayınlanan yazılar için telif hakkı ödenmez. Bu nedenle başvuru mektubunda telif hakkının dergiye bırakı-lacağı açıklanmalı ve metnin tüm yazarlarca okunduğunu ve onaylandığını belirten bir ifade bulunmalıdır.

7. Yayımlanmış şekil vb. gereçlerin yerinde basılabilmesi, tanınabilecek kişilerin resimlerinin kullanılabilmesi ve katkı-larından dolayı kişilerin adlarının belirtilebilmesi için alınmış izinler posta ile ulaştırılmalıdır.

8. Yazarlar teslim ettikleri her şeyin birer kopyasını saklamalıdır.9. Teslim edilmiş bir metnin tümünün veya bir bölümünün başka bir yerde yayımlanması söz konusu olursa Editoryal

Kurul’a bilgi verilmesi zorunludur.10. Araştırmalar için, ilgili kurumun bağlı bulunduğu etik komitenin onayının alınmış olması şarttır. Bu durum “gereç ve

yöntem” bölümünde belirtilmelidir.11. Yayımlanan yazıların sorumluluğu yazarlarınındır.12. Yazarlara tıpkıbasım gönderilmeyecektir.

YAZIM KURALLARI1. Yazı kategorilerine göre kelime sınırlamaları (özetler ve kaynak listesi hariç) aşağıda belirtildiği gibidir: Derleme: 5000 kelime; Deneysel / Klinik Çalışma: 3000 kelime; Olgu Sunumu: 1500 kelime.2. Her kategoride yazıya 250’şer kelimeyi aşmayacak Türkçe ve İngilizce özet eklenmelidir.3. Her kategoride yazı için en fazla 6 adet anahtar sözcük, Türkçe ve İngilizce olarak belirlenmelidir.4. Yazının metin ve grafik dosyaları birbirinden ayrı olarak hazırlanmalı, şekiller metin belgesinin içerisinde yer alma-

malıdır. Dosyalar uygun şekilde isimlendirilmelidir (örn.: metin.doc, sekil1A.jpg, sekil3.tif, vb.).5. Deneysel / Klinik Çalışmalar şu şekilde düzenlenmiş olmalıdır: “Giriş”, “Gereç ve Yöntem”, “Bulgular”, “Tartışma” ve

isteğe bağlı olarak “Teşekkür”.6. Tablolar, grafikler ve şekiller ayrı düzenlenmeli, sıra numarası verilmeli (Tablo 1, 2 gibi), başlık eklenmeli ve metnin

ilgili yerinde “Tablo 1” ve “Tablo 2” gibi belirtilmelidir.7. Kaynaklar, metin içindeki kullanım sırasına göre rakamlarla gösterilerek düzenlenmelidir. Yazı içinde geçen kaynak

numaraları köşeli parantezle ve küçültülmeden belirtilmelidir. Kaynak listesinde yalnızca yayınlanmış ya da yayın-lanması kabul edilmiş çalışmalar yer almalıdır. Kaynak bildirme “Uniform Requirements for Manuscripts Submitted to Biomedical Journals” (www.icmje.org) adlı kılavuzun en son güncellenmiş şekline (Şubat 2006) uymalıdır. Dergi adları Index Medicus’a uygun şekilde kısaltılmalıdır. Altı ya da daha az sayıda olduğunda tüm yazar adları verilmeli, daha çok yazar durumunda altıncı yazarın arkasından “et al.” ya da “ve ark.” eklenmelidir. Kaynakların dizilme şekli ve noktalamalar aşağıdaki örneklere uygun olmalıdır.

Dergi metni için örnek: Süleyman Ozyalçin N, Talu GK, Camlica H, Erdine S. Efficacy of coeliac plexus and splanchnic nerve blockades in body and tail located pancreatic cancer pain. Eur J Pain 2004;8(6):539-45.

Kitaptan bölüm için örnek: Turner JA. Coping and chronic pain. In: Bond MR, Charlton JE, Woolf CJ, editors. Pain rese-arch and clinical management. Proceedings of the VIth world congress on pain. Amsterdam: Elsevier; 1991. p. 219-27.

8. Teşekkürler kısmı metnin sonunda ve kaynaklardan önce olmalıdır.

A⁄RI

x TEMMUZ - JULY 2014

Page 13: Agri 2014 / 3

Evaluation of affecting factors and the effectivenessof treatment in cases with post-dural punctureheadache who underwent epidural blood patch

1Department of Anesthesiology and Reanimation, Division of Algology, Gaziantep University Faculty of Medicine, Gaziantep, Turkey;2Department of Obstetrics and Gynecology, Gaziantep University, Faculty of Medicine, Gaziantep, Turkey;3Department of Anesthesiology and Reanimation, Gaziantep Childrens’ Hospital, Gaziantep, Turkey;4Department of Biostatistics, Gaziantep University Faculty of Medicine, Gaziantep, Turkey1Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Algoloji Bilim Dalı, Gaziantep;2Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Gaziantep;3Gaziantep Çocuk Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, Gaziantep;4Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik Anabilim Dalı, Gaziantep

Submitted (Başvuru tarihi) 07.08.2012 Accepted after revision (Düzeltme sonrası kabul tarihi) 24.07.2013

Correspondence (İletişim): Dr. Lütfiye Pirbudak. PTT Üniversite Şubesi, P.K. 43, 27310 Gaziantep, Turkey.Tel: +90 - 342 - 360 60 60 / 77805 e-mail (e-posta): [email protected]

AĞRI 2014;26(3):101-106

doi: 10.5505/agri.2014.20591

CLINICAL TRIALS - KLİNİK ÇALIŞMA

Epidural kan yaması uygulanan dural-ponksiyon sonrası başağrısıolgularında etkileyen faktörler ve tedavi etkinliğinin değerlendirilmesi

Lütfiye PİRBUDAK,1 Mete Gürol UĞUR,2 Berna KAYA UĞUR,3 Seval KUL,4 Süleyman GANİDAĞLI1

Özet

Amaç: Dural ponksiyon sonrası baş ağrısı (DPSB) olguları, katkıda bulunan faktörler, epidural kan yaması (EKY) tedavisi ve tedaviye yanıtları değerlendirildi. Bu çalışmada amacımız EKY uygulanan DPSB olgularını incelemektir.Gereç ve Yöntem: Bu geriye dönük çalışmada, EKY uygulanmak suretiyle tedavi edilen 77 DPSB olgusu dahil edildi. Olgular yaş, cinsiyet, geçirilen operasyonun tipi, kullanılan iğnenin tipi ve çapı, spinal girişim sayısı, EKY uygulaması sırasında radiküler ağrı, sonrasında analjezi kalitesi ve olgu memnuniyeti açısından değerlendirildi.Bulgular: Yetmiş yedi olgunun (46 kadın, 31 erkek) yaş ortalaması 31.5±11.3 ve en yaygın yapılan cerrahi sezaryan idi; 48 olguda birden fazla girişim yapılmıştı, 37 olguda 22 G, 20 olguda 25 G spinal iğne kullanılmıştı. Baş ağrısı süresi kadın hastalarda orta-lama 3.1±1.3 gün, erkek hastalarda 4.6±1.3 gündü (p=0.020). EKY uygulanan olgularda 10. dakikadan itibaren VAS anlamlı derecede azalırken, olgu memnuniyeti anlamlı olarak arttı (p=0.001). Sadece bir (%1.29) olguda iki defa EKY’ye ihtiyaç duyuldu. Geçici radiküler ağrı EKY yönetiminde 17 olguda (%22.07) oldu, ancak 5-10 dk içinde geriledi.Sonuç: DPSB’li olgularda EKY özellikle obstetrik olgularda etkin ve güvenilirdir. DPSB semptomlarının kadın hastalarda daha erken görüldüğünü saptadık. Spinal anestezi uygulamalarında 22 G’den daha küçük çaplı iğneler tercih edilebilir ve birden çok denemeden özenle kaçınılabilir.

Anahtar sözcükler: Epidural kan yaması; dura ponksiyonu sonrası baş ağrısı; radiküler ağrı; cerrahi.

SummaryObjectives: We evaluated post dural puncture headache (PDPH) cases and the contributing factors and monitored the treat-ment response with epidural blood patch (EBP), and other therapies.Methods: In this retrospective study, 77 PDPH cases treated with EBP were included. Patients were evaluated in terms of age, gender, type of surgery, type and diameter of the needle used for dural puncture, number(s) of dural puncture, onset of punctural headache, any conservative therapies for PDPH, number(s) of EBP application, analgesia quality at the 10th min-ute and 2nd hour after EBP application, and radicular pain during procedure.Results: The mean age of 77 patients (46 female, 31 male) was 31.5 ± 11.3, and the most common surgery performed was cesarean section. More than one attempt was applied in 48 patients. In 37 cases, a 22G spinal needle was used, while a 25 G spinal needle was used in 20 cases. The mean duration of the headache was 3.1 ± 1.3 days for female patients and 4.6 ± 2.3 days for male patients (p=0.020). VAS significantly decreased and patient satisfaction significantly increased after the 10th minute in patients who had EBP (p=0.001). In only one case (2%), the second EBP was needed for pain relief. Transient radicular pain was observed in 17 cases (22.07%) at administration of EBP.Conclusion: In PDPH cases, EBP is an effective and relatively safe method, especially in obstetric patients. We reported that the PDPH symptoms presented earlier in female patients. A preference of a small diameter needle (less than 22 G) and avoid-ance of multiple attempts is important for spinal anesthesia.

Key words: Epidural blood patch; post dural puncture headache; radicular pain; surgery.

TEMMUZ - JULY 2014 101

Page 14: Agri 2014 / 3

AĞRI

TEMMUZ - JULY 2014102

IntroductionPost dural puncture headache (PDPH) is stil a con-siderable problem concerning anesthesiologists al-though it has been more than 100 years since its definition. It is one of the most common complica-tions of neuroaxial anesthesia.[1]

PDPH was recognised after first spinal anesthetic in 1898 by Bier and his surgical resident Hildeb-randt, who performed spinal anesthesia on each other.[2] There has been a significant decrease in the incidence of PDPH after the improvement of the pencil-point needles by Whitacre in 1951. Epidemi-ology, pathophysiology, clinical symptoms and treat-ment has improved since earlier 1898’s.[2] PDPH is seen approximately 40% of the cases in which has dural perforation. Headache typically occurs 24-48 hours after the procedure and lasts for approximate-ly 12 days. In some cases it has been reported that duration of headache lasts for months or even for more than a year. The headache in PDPH cases were localised to the frontal region, sometimes spreaded to occipital region, or both. In addition patients complain of nausea-vomiting, auditive and ocular symptoms, including tinnitus, vertigo, diplopia. The clinical statement sometimes can be accompanied by stiffness of neck and regional paresthesia.[3]

Conservative therapy and bed rest is the first choice of therapy in PDPH. Treatments include caffeine, paracetamol, sumatriptan and adrenocorticotropic hormone, but there is little evidence to support their use. Appling epidural saline, blockadge of oc-cipital nerve, normobaric and hyperbaric oxygen therapy, epidural dextrane, placing subarachnoid catheter are the alternative choice of therapy. Autol-ogous epidural blood patch (EBP) which was first described by Gormly in 1960 is the most effective therapy in patients who do not respond to conser-vative therapy.[2-4,5]

In this study we evaluated the PDPH cases that un-derwent EBP, who were referred to Algology Clinic of Gaziantep University School of Medicine, and their response to the therapy retrospectively.

Materials and MethodsSeventy-seven PDPH cases who were referred to the

Algology Clinic of Gaziantep University, School of Medicine, Department of Anesthesiology and Rean-imation from 5 different hospitals and treated with EBP between February 2002 and May 2012 were included in the study. Approval of the Institutional Review Board was obtained from the Faculty Ethical Commitee.

Diagnostic criteria of International Headache So-ciety for PDPH is admitted as inclusion criteria as follows:

‘Headache that worsens within 15 minutes after sit-ting or standing and improves within 15 minutes af-ter lying, with at least one of the following and full-filling criteria; neck stiffness, tinnitus, hyperacusia, photophobia, nausea and headache develops within 5 days after dural puncture’.[4]

In our clinic the routine procedure of PDPH treat-ment consists of bed rest (and/or intravenous hy-dration, laxatives, paracetamol and caffeine, oral caffeine drinks. EBP is performed to severe PDPH cases (VAS>8) who do not respond to the conserva-tive therapy.

Cases who referred to our clinic are informed to the EBP therapy after taking detailed medical history and performed a physical examination. after routine monitorisation (non-invasive blood pressure, perifer-ic oxygen saturation and heart rate) EBP was EBP was performed at the same space as the previous spinal or epidural if possible. Once epidural is in place with 18G Touhy needle via loss of resistance technique, 15-20 ml of blood is withdrawn from the forearm. The blood is carefully and aseptically transferred to the anesthesiologist who injects it slowly (approxi-mately in 10 seconds ) through the epidural needle. Before injecting autologous blood to the epidural space, 25 µg of fentanyl was injected for proving rap-id analgesia.[6] Phlebotomy was first performed at the same time epidural space was first identified to avoid coagulation. The procedure continued since 15-20 ml of autologous blood was injected totally or since low back pain, neck pain, radicular pain spraded to legs or worsening headache occurs.

After the procedure, patients had routinely had bed rest in supine position for 2 hours while rou-

Page 15: Agri 2014 / 3

tine vital monitorisation is continued. Patients are evaluated clinically for intensity of headache and radicular pain with Visual Analog Scale (VAS) (0-10 cm, 0=no pain, 10=most severe pain ever felt) before procedure, 10 minutes after procedure at su-pine position and 2 hours after procedure at sitting position. Analgesia quality was evaluated and inter-preted by both patient and anesthesiologist (perfect, good, enough, poor, bad).

Patients are evaluated for age, gender, type of the surgical operation performed previously, type and diameter of the needle used for dural puncture, number of dural puncture, onset of punctural head-ache, conservative therapies taken before for PDPH, number of application of EBP, analgesia quality 10 minutes and 2 hours after EBP application, radicu-lar pain during procedure. Patients who have persis-tant PDPH after 48 hours of procedure second EBP is performed.

Repeated measures analysis of variances was used when the same parameter has been measured at more than two different times. Comparison of inde-pendent proportions and independent groups were performed by fisher exact test and student t test, respectively. Mean±standart deviation, frequencies and percentages were given as descriptive statistics. Analyses were performed using SPSS for windows version 11.5 and a p-value <0.05 was considered as significant.

ResultsMean age of 77 patients (46 female, 31 male) was 31.5±11.3 (min 17, max 53). There was a statisti-cally significant difference between the groups in terms of gender (p<0.05). The patients were mostly referred from the obstetrics and gynecology clinic and 31 of them underwent a cesarean section (Table 1) and the distribution of obstetric and non-obstet-ric cases was not significant (p>0.05).

All PDPH patients were treated conservatively at first (including bed rest, oral and/or intravenous hy-dration, paracetamol and caffeine preparates) dur-ing their postoperative follow-up in the clinic which dural puncture was performed. The mean dura-tion of the headache before referring to our Algol-ogy clinic was 3.1±1.3 days for female patients and 4.6±2.3 days for male patients (p<0.05).

Diameter of the needles used in dural puncture were 22G Quincke spinal needle for 37 patients (48.1%), 25 G Quincke spinal needle for 20 patients (26%), 26 G Quincke spinal needle for 3 patients (3.8%), 27 G Quincke spinal needle for 6 patients (7.8%) and 18 G Touhy epidural needle for 11 patients (14.3%). There was a significant difference between patients who underwent dural puncture with 22 G spinal needle and the other diameters (p<0.001). The 27 G spinal needle was less commonly used than 25 G spinal needle in PDPH patients in a sig-

Table 1. Distribution of cases according to surgical departments

Surgical departments n Percentage (%)

Obstetrics and gynecology 43 (obstetric cases=31) 55.8% (40.2% obstetric cases)Orthopedia 17 22.1Urology 10 13General surgery 7 9.1

Table 2. Distribution of needle type used for performing epidural blood patch in order to treat post-dural puncture headache cases

Type of needle n Percentage (%)

Quincke 62 80.5*

Tuohy 11 14.3Pencil-point 4 5.2

*p=0.001: When Tuohy ve Pencil-point needles are compared.

TEMMUZ - JULY 2014 103

Post-dural puncture headache and epidural blood patch

Page 16: Agri 2014 / 3

Transient radicular pain was observed in 17 cases (22.07%) at administration of EBP but pain was regressed in 5-10 minutes and none of the patients needed an further medication for pain relief.

DiscussionIn this retrospective study we observed that most of the patients were young and female and most of the patients had more than one attempt with large bore and sharp edge needle. Previous studies were mostly planned as prevalence studies and analyzed the as-sociation of the needle size or type and frequency of postspinal headache. But in this study, as a refer-ral center for pain, we analyzed the characteristics of patients and the results of the intervention and treatment. Thus, we reported that the symptoms were presented earlier in female patients.

Factors that effect PDPH are age, gender, pregnan-cy, needle type, needle diameter and number of at-tempts.[7]

The exact mechanism of headache after dural punc-ture is unclear. It is most probably due to intracra-nial hypotension. This explanation is not sufficient. There are two possible explanations: Firstly low ce-rebrospinal fluid (CSF) volume depletes the cush-ion of fluid that supports the brain and its sensitive meningeal vascular coverings. This may explain the positional nature of headache. Secondly, decrease in CSF volume may activate adenosine receptors di-rectly causing cerebral vasodilatation and stretching of pain sensitive cerebral structures.[8] In our study 62.3% of the cases had dural puncture with spinal-epidural needles larger than 22G. Multiple attempts, individual differences of dural thickness between pa-tients may play a role in pathophysiology.

Cerebrospinal fluid density may also effect incidence of headache. CSF density is lower in pregnants.[7] Pregnants seems to be keen on PDPH because of facilitating factors like gender, young age, common use of regional anesthesia.[1,5,9] Anatomic changes in pregnancy and presacral edema creates a technical difficulty and its clinical presentation causes mul-tiple attempts. 31(40.2%) women in our evaluation had C/S and this seems to be consistant with the pathophysiology of headache.

nificant manner (p<0.05). Sharp-edged needles were used in 62 patients (80.5%) during dural puncture. Distribution of spinal-epidural needle types used at the first dural puncture were specified in Table 2. There was significant difference between the num-ber of dural puncture attempts as single shot and more than one attempt, 29 patients and 48 patients, respectively (p<0.05).

Analgesic quality evaluation of EBP is shown in Ta-ble 3. VAS significantly decreased and patient satis-faction significantly increased after the 10th minute in all patients who had EBP (p=0.001) (Figure 1). Mean VAS scores evaluating analgesic quality before EBP, after 10 minutes and 2 hours after EBP were 9±0.5 (min 7-max 10), 1.44±1.05 (min 0-max 4), 1.2±0.80 (min 0-max 3), respectively.

In 76 cases, PDPH was relieved at first adminis-tration of EBP, and in only one case second EBP was needed for pain relief. In this case VAS scores at 10th minute and second hour after EBP were 0. Success rate of EBP administration at once was 98.7% (n=76).

Figure 1. Visual analog scale values before, 10 minutes after and 2 hours after epidural blood patch. *p=0.001: Compared VAS val-ues before after epidural blood patch (EBP).

Before EBP 10 min aft er EBP 2 h aft er EBP

Time

Visu

al a

nalo

g sc

ale

(cm

)

10

9876543210

* *

Table 3. Evaluation of analgesic quality

Patient Anesthesiologist

Perfect 68* 69*

Good 9 8Enough 0 0Poor 0 0Absent 0 0

* p=0.001

TEMMUZ - JULY 2014104

AĞRI

Page 17: Agri 2014 / 3

The incidence of accidental dural puncture with Touhy epidural needle is 0.04-6%. PDPH is a com-plication of epidural analgesia with an incidence of 1-3%. In more than 80% of these patients devel-op PDPH.[10] Touhy epidural needle were used in 14.3% of patients who were performed EBP and this is significantly lower than ratio of patients who were applied dural puncture with 22 G Quincke spinal needle. We can explain this situation that ac-cidental dural puncture with Touhy epidural needle is seldom in our study as published in literature.

Spinal dural thickness has large variations indi-vidually and also between patients. Perforation of thicker region of duramater lets CSF leakage lesser (therefore causes less PDPH), so thinner region lets PDPH more.[3,10,11] This may explain the mecha-nism in PDPH cases which dural puncture had performed at first attempt. However performing dural puncture by experienced practitioners would lessen the incidence of multiple attempts. Further-more experienced practitioners would perform the procedures with small diameter needles without any technical difficulty.

PDPH is usually a self limited clinical situation. 72% of cases ceases in 7 days and 87% of cases in 6 months spontaneously.[12,13] In our study patients referred to our clinic ceased on average 3 days.

Patients typically suffer from positional headache worsens by upright position. In some cases tinnitus, vertigo, nausea-vomiting, photophobia, neck stiff-ness can be seen.[2,11] Differential diagnosis of PDPH includes other clinical manifestations like nonspe-cific headache, caffeine withdrawal syndrome, mi-graine, menengitidis, sinusitis, pre-eclampsia, in-tracranial pathologies[1,13] and they are eliminated before EBP in our clinic.

Conservative therapy of PDPH consists of oral or intravenous hydration, caffeine and methylxantines. There is no clinical evidence that proves the effec-tiveness of intravenous hydration in PDPH but pa-tients should not be left dehydrated.

Effectiveness of caffeine is 75-80% but it is reported that this efffect lasts for only 48 hours.[14,15] Methyx-antines provides a transient relief due to their cere-

bral vasospasm effect. Failure in conservative thera-py is more than 80% especially in obstetric patients.[14] For all these reasons EBP application becomes to be a method that increasingly gaining popularity.

Effectiveness of EBP application for once is 70-98% in literature.[16] Amount of autologous blood transferred to epidural space is also important. In a multicenter study of Abouleish et al 524 cases in 11 centers were followed up for long term after EBP performed with amount of more than15 ml and found that it is effective more than 95%.[15]

In some studies it is stated that injecting more than 20 ml of blood at sitting position spreads through approximately 9-10 spinal segment.[6,15,17] Abouleish et al explained there is no benefit of volumes more than 20 ml.[15] Most probably EBP has an acute ef-fect in PDPH by a transient increase in CSF pres-sure and a permanent effect by clot formation in epidural space that forms an obstruction of dural defect and avoids CSF leakadge.[18] Opioids can curb the symptoms of slight PDPH cases.[8] Most of the authors of case reports or controlled studies notified administration of epidural, intratecal or parenteral opioids.[4] The advantage of administra-tion of intrathecal fentanyl is analgesia with rapid onset without creating motor blockadge. Peak effect can be achieved by 25 µg of fentanyl.[6] Before EBP we considered the probablity of intrathecal transi-tion of opioid and administered 25 µg of fentanyl to epidural space for increasing the effectiveness of therapy. We also used 15-20 ml of autologous blood for EBP as similar in literature. Only one case need-ed 2nd administration of EBP. Headache was com-pletely relieved in this case.

The most common complications seen after EBP are backache (35%), neckache (0.9%), transient fever (5%).[19] Haemorrhage, infection, accidental dural puncture, arachnoiditis caused by blood trans-ferred to subarachnoid region and in only two cases transient facial nerve palsy in only two cases are re-ported.[20,21] Also tinnitus, vertigo, ataxia, drowsi-ness, vasovagal syndrom are reported as the other complications.[22]

Inadequate amout of autologous blood transferred to epidural space may delay pain relief. However

TEMMUZ - JULY 2014 105

Post-dural puncture headache and epidural blood patch

Page 18: Agri 2014 / 3

post-dural puncture headache: maintaining CSF volume. Acta Anaesthesiol Scand 2003;47(1):98-100.

6. Van de Velde M, Schepers R, Berends N, Vandermeersch E, De Buck F. Ten years of experience with accidental dural puncture and post-dural puncture headache in a tertiary obstetric an-aesthesia department. Int J Obstet Anesth 2008;17(4):329-35.

7. Ahmed SV, Jayawarna C, Jude E. Post lumbar puncture headache: diagnosis and management. Postgrad Med J 2006;82(973):713-6.

8. Kocamanoğlu İS, Sarıhasan B, Şener B et al. Methods and complications of anesthesia in cesarean/section operations: retrospective evaluations of 3552 cases. Turkiye Klinikleri J Med Sci 2005;25(6):810-6.

9. Hatfield MK, Handrich SJ, Willis JA, Beres RA, Zaleski GX. Blood patch rates after lumbar puncture with Whitacre versus Quincke 22- and 20-gauge spinal needles. AJR Am J Roentgenol 2008;190(6):1686-9.

10. Shear T, Ahmed SU. Epidural blood patch for chronic daily headache with postural component: a case report and the review of published cases. Pain Physician 2008;11(1):77-80.

11. Ghaleb A. Postdural puncture headache. Anesthesiol Res Pract 2010;2010. pii: 102967.

12. Charsley MM, Abram SE. The injection of intrathecal normal saline reduces the severity of postdural puncture headache. Reg Anesth Pain Med 2001;26(4):301-5.

13. Grände PO. Mechanisms behind postspinal headache and brain stem compression following lumbar dural punc-ture--a physiological approach. Acta Anaesthesiol Scand 2005;49(5):619-26.

14. Camann WR, Murray RS, Mushlin PS, Lambert DH. Effects of oral caffeine on postdural puncture headache. A double-blind, placebo-controlled trial. Anesth Analg 1990;70(2):181-4.

15. Abouleish E, Vega S, Blendinger I, Tio TO. Long-term follow-up of epidural blood patch. Anesth Analg 1975;54(4):459-63.

16. Richardson MG, Wissler RN. Density of lumbar cerebrospinal fluid in pregnant and nonpregnant humans. Anesthesiology 1996;85(2):326-30.

17. Wang SC, Lirng JF, Hseu SS, Chan KH. Spontaneous intracra-nial hypotension treated by epidural blood patches. Acta Anaesthesiol Taiwan 2008;46(3):129-33.

18. Gielen M. Post dural puncture headache (PDPH): a review. Reg Anesth 1989;14(3):101-6.

19. Ostheimer GW, Palahniuk RJ, Shnider SM. Epidural blood patch for post-lumbar-puncture headache. Anesthesiology 1974;41(3):307–8.

20. Walpole JB. Blood patch for spinal headache. A recurrence and a complication. Anaesthesia 1975;30(6):783-5.

21. Andrews PJ, Ackerman WE, Juneja M, Cases-Cristobal V, Rigor BM. Transient bradycardia associated with extradural blood patch after inadvertent dural puncture in parturients. Br J Anaesth 1992;69(4):401-3.

22. Cheek TG, Banner R, Sauter J, Gutsche BB. Prophylactic extra-dural blood patch is effective. A preliminary communication. Br J Anaesth 1988;61(3):340-2.

23. Desai MJ, Dave AP, Martin MB. Delayed radicular pain fol-lowing two large volume epidural blood patches for post-lumbar puncture headache: a case report. Pain Physician 2010;13(3):257-62.

EBP performed with excessive blood volumes may induce radicular pain.[19] Radiculopathy is reported at highly excessive blood volumes (>30 ml) and this clinical manifestation improves spontanously in 3-4 months.[23]

We observed radicular pain in 17 cases (22.07%) lasting for 5-10 minutes after application of 15-20 ml autologous blood to epidural space and no medi-cal treatment was required. This symptom has not been reported in literature. This present situation can be explained by following reasons. This clini-cal symptom has a nature with short duration and also recovers spontaneously without further medi-cal treatment so radicular pain can be ignored as an adverse effect. And also injection of blood had been stopped when radicular pain observed. Because of all these reasons radicular pain might be ignored in literature.

Although PDPH cases who do not respond to con-servative therapy symptoms regresses in months, pain relief is very important for improving life qual-ity for all groups of patients. Because of this clinical situation deteriorates relationship between mother and baby at postpartum period, EBP is an effec-tive and relatively safe method in obstetric patients. Also we consider that practitioners must be alert on avoiding this clinical situation by using small diam-eter needles less than 22 G and beware of multiple attempts.

Conflict-of-interest issues regarding the author-ship or article: None declared.

Peer-rewiew: Externally peer-reviewed.

References1. Kuczkowski KM. Post-dural puncture headache in the ob-

stetric patient: an old problem. New solutions. Minerva Anestesiol 2004;70(12):823-30.

2. McLeod G. Spinal anaesthesia - intradural & extradural. In: Davies NJH, Cashman JN, editors. Lee’s synopsis of anaesthe-sia. 13th ed. New York: Elsevier; 2006. p. 517-18.

3. Lavi R, Rowe JM, Avivi I. Lumbar puncture: it is time to change the needle. Eur Neurol 2010;64(2):108-13.

4. Turnbull DK, Shepherd DB. Post-dural puncture headache: pathogenesis, prevention and treatment. Br J Anaesth 2003;91(5):718-29.

5. Kuczkowski KM, Benumof JL. Decrease in the incidence of

TEMMUZ - JULY 2014106

AĞRI

Page 19: Agri 2014 / 3

Laparoscopic cholecystectomy pain: effects of thecombination of incisional and intraperitoneal

levobupivacaine before or after surgery

1 Department of Anesthesiology and Reanimation, Ege University Faculty of Medicine, Izmir, Turkey;2 Department of Algology, Ege University Faculty of Medicine, Izmir, Turkey;3Department of Anesthesiology and Reanimation Clinic, Malazgirt State Hospital, Muş, Turkey1Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, İzmir;2Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Algoloji Bilim Dalı, İzmir;3Malazgirt Devlet Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, Muş

Submitted (Başvuru tarihi) 22.01.2013 Accepted after revision (Düzeltme sonrası kabul tarihi) 16.07.2013

Correspondence (İletişim): Dr. Işık Alper. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Bornova, 35100 İzmir, Turkey.Tel: +90 - 232 - 390 21 40 e-mail (e-posta): [email protected]

AĞRI 2014;26(3):107-112

doi: 10.5505/agri.2014.42650

CLINICAL TRIALS - KLİNİK ÇALIŞMA

Laparoskopik kolesistektomi ağrısı: Cerrahi öncesi veya sonrasında uygulanan insizyonel ve intraperitoneal levobupivakain kombinasyonunun etkisi

Işık ALPER,1 Sezgin ULUKAYA,1 Gülsüm YÜKSEL,3 Meltem UYAR,2 Taner BALCIOĞLU1

ÖzetAmaç: İnsizyonel ve intraperitoneal %0.25 levobupivakain kombinasyonunun uygulama zamanının laparoskopik kolesistektomi sonrası ağrı üzerine etkisinin ileriye yönelik, randomize, kontrollü çalışma olarak araştırılması amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Altmış altı hasta üç gruptan birine dahil edildi. Grup BS’ye, trokar yerlerine insizyon yapılmadan önce ve pnömo-peritonyumdan hemen sonra levobupivakain uygulandı. Grup AS’ye trokarlar çekilmeden hemen önce intraperitoneal ve operasyon sonunda insizyonel levobupivakain uygulandı. Grup C kontrol grubu olarak kabul edildi. Ameliyat sırasında değişkenler, ameliyat sonrası ağrı sağaltımı, ek analjezik tüketimi ve hasta memnuniyetine ilişkin veriler karşılaştırıldı.Bulgular: Ameliyat sırasında fentanil tüketimi Grup BS’de Grup AS ve Grup C’ye göre daha az bulundu (p<0.05). Operasyondan hemen sonra VAS skorları Grup BS ve Grup AS’de Grup C’ye göre daha düşük saptandı (p<0.05). VAS skorları ilk iki saat süre-since Grup AS’de Grup C’ye göre anlamlı düşük bulundu. Ek meperidin gereksinimi olan hasta sayısı ve ortalama meperidin dozu Grup AS’de Grup BS ve Grup C’ye göre daha az saptandı (p<0.05).Sonuç: İnsizyonel ve intraperitoneal levobupivakain kombinasyonunun operasyon öncesi veya sonrası uygulanması ameliyat sonrası ağrı, analjezik ve antiemetik gereksinimini azaltmakta ve hasta konforunu artırmaktadır. Ayrıca levobupivakainin cerrahi öncesi uygulanması ameliyat sırasında fentanil tüketimini azaltırken, cerrahi sonrası uygulanması ameliyat sonrası ek analjezik gereksinimi azaltması açısından avantajlıdır.

Anahtar sözcükler: Intraperitoneal analjezi; laparoskopik kolesistektomi; levobupivakain; postoperatif ağrı.

SummaryObjectives: We aimed to investigate whether the timing of administration, using a combination of incisional and intraperi-toneal levobupivacaine (0.25%), has an effect on the postoperative pain after laparoscopic cholecystectomy in a prospective, randomized, and controlled study.Methods: Sixty six patients were allocated to one of the three groups. Group BS received levobupivacaine before trocar site incision and intraperitoneal levobupivacaine immediately after pneumoperitoneum. Group AS received intraperitoneal levobupivacaine before trocars were withdrawn and incisional levobupivacaine administered at the end of surgery. Group C received no treatment. Data of intraoperative variables, postoperative pain relief, rescue analgesic consumption, and patient satisfaction were compared.Results: The intraoperative fentanyl consumption was found lower in Group BS, compared to Groups AS and C (p<0.05). VAS scores were lower in both Groups BS and AS, compared to Group C immediately after the operation (p<0.05). VAS scores were significantly decreased during the first two hours in Group AS, compared to Group C. The mean doses and num-ber of patients needing rescue meperidine were lower in Group AS, compared to the Groups BS and C (p<0.05).Conclusion: The combination of incisional and intraperitoneal levobupivacaine administered before or after surgery can reduce postoperative pain and analgesic and antiemetic consumption together with improved patient satisfaction. However, administering levobupivacaine before surgery might be advantageous for less intraoperative fentanyl consumption, while le-vobupivacaine after surgery is advantageous for less postoperative rescue analgesic requirement.

Key words: Intraperitoneal instillation; laparoscopic cholecystectomy; levobupivacaine; postoperative pain.

1TEMMUZ - JULY 2014 107

Page 20: Agri 2014 / 3

AĞRI

IntroductionPostoperative pain remains the most prevalent com-plaint after laparoscopic cholecystectomy (LC). This can prolong hospital stay, which is particularly of utmost importance since many centers are perform-ing this operation as a day-case procedure.[1,2] Both incisional and intraperitoneal administration of local anesthetics (LA) are increasingly being used in the multimodal analgesia practice, to provide adequate postoperative pain relief after LC.[3] However it has been suggested that the timing of LA administration has an important role in the success of this analge-sia technique.[2] Intraperitoneal administration of LA, immediately after pneumoperitoneum, has been shown to be more effective than the administration of LA before the removal of the trocars at the end of surgery.[4] In another study, using incisional LA before surgery resulted in reduced pain and analge-sic consumption after LC.[5] It was also reported that the combination of incisional and intraperitoneal administrations showed an advantage for postopera-tive analgesia after LC.[6] Levobupivacaine, an isomer of racemic bupivacaine has been presented as a safer LA with a lower cardiac toxicity.[7] In our previously reported study, benefits of intraperitoneal adminis-tration of levobupivacaine before surgery were only seen in the early postoperative period, when com-pared to normal saline.[8] There is a necessity to com-pare the effects of the timing of combination of LA administration on postoperative pain relief after LC.

The purpose of the presented study was to investi-gate whether timing of administration of the com-bination of incisional and intraperitoneal levobupi-vacaine has an effect on the quality and duration of postoperative pain after LC in a prospective, ran-domized, controlled study design.

Materials and MethodsAfter our University Ethics Committee approval and written informed consent, 66 ASA I-II patients undergoing LC were enrolled in this prospective, randomized, controlled trial. Exclusion criteria were acute cholecystitis, hypersensitivity to LAs and mor-bid obesity. During the preoperative visit, the pa-tients were instructed to use the visual analog scale (VAS), ranging from 0 (no pain) to 10 (worst pain imaginable).

For all patients, standard monitoring with electro-cardiography, noninvasive blood pressure (NIBP) and peripheral oxygen saturation (SpO2) was car-ried out. Anesthesia was induced intravenously us-ing propofol 2-2.5 mg/kg, fentanyl 2 µg/kg and ro-curonium 0.6 mg/kg and was maintained by using 2-2.5% sevoflurane combined with nitrous oxide 60% in oxygen and additional boluses of fentanyl and rocuronium, as required. Ventilation was ad-justed to maintain the end-tidal CO2 concentration between 32-35 mmHg.

Thereafter, patients were randomly allocated to one of the three groups, each consisting of 22 patients, named as ‘before surgery’, ‘after surgery’ or ‘control’ groups. The ‘before surgery’ patients (Group BS) re-ceived 0.25% levobupivacaine (15 mL) before inci-sion to the scheduled trocar sites and intraperitoneal 0.25% levobupivacaine (40 mL), immediately after the creation of pneumoperitoneum. ‘After surgery’ patients (Group AS) received the same doses of incisional levobupivacaine at the end of the opera-tion and intraperitoneal levobupivacaine before the trocars were withdrawn. The patients in the control group (Group C) received no treatment. Standard laparoscopic procedure was carried out using four-trocar technique. The four port sites were infiltrated with 2.5 ml for two 5 mm sites and 5 ml for the other two 10 mm sites. Intraperitoneal levobupi-vacaine was instilled with a catheter inserted in the right subcostal trocar into the hepatodiaphragmatic lodge and above or the lodge of the gall bladder under direct vision. After instillation of levobu-pivacaine, patients were positioned in a 15 degree head-down for two minutes then reversed to the anti-Trendelenburg position for the surgery. During laparoscopy, intraabdominal pressure of all patients was maintained at 12 mmHg with continuous CO2 insufflation.

Hemodynamic changes exceeding more than 20% increase, when compared to the preoperatively as-sessed baseline values, were treated intravenously by additional bolus doses of 50 µg fentanyl. Bradycardia was defined as a heart rate <50 bpm and planned to treat with atropine 0.5 mg i.v. Standard recording was carried out during surgery in 5 minutes intervals.

Before the end of the operation, paracetamol 1 g i.v.

TEMMUZ - JULY 2014108

Page 21: Agri 2014 / 3

infusion was given to all patients. After the com-pletion of the surgical procedure, sevoflurane and nitrous oxide were ceased. Atropine 10 µg/kg and neostigmine 20-40 µg/kg were given for pharmaco-logic reversal of neuromuscular blockade.

The anesthesiologist following up the patient was blinded to the groups. The time of arrival at the postoperative unit was defined as zero hour postop-eratively. The intensity of postoperative abdominal pain was assessed using a VAS, with evaluation at 0, 0.5, 1, 2, 4, 6, 8, 12 and 24 hours postoperatively. In patients with VAS scores >4, meperidine 1 mg/kg i.m. was administered as rescue analgesia treat-ment. Postoperative nausea and vomiting (PONV) were also planned to treat with metoclopramide 10 mg i.v. when required.

Data of intraoperative fentanyl consumption, post-operative abdominal pain intensity, the incidence of right shoulder pain, incidence of nausea and vom-iting, rescue analgesic (meperidine) and antiemetic (metoclopramide) requirements, and patient satis-faction in the follow-up period of 24 h were com-pared between groups.

A power analysis considering the pain score as the primary criteration revealed that group sample sizes of 16 and 16 achieve 81% power to detect a differ-ence of 2.0 between the null hypothesis with known group standard deviations of 2.0 and with a signifi-cance level (alpha) of 0.05 using a two-sided Mann-Whitney test. We therefore studied 22 patients for each group with a power of 89%.

Data analysis was performed using SPSS version

15.0 for Windows. Demographic data, duration of surgery, total mean doses of fentanyl, rescue meperi-dine and metoclopramide consumptions were ana-lyzed using t-test and chi-square tests. Pain intensity (VAS pain scores), mean end-tidal concentration of sevoflurane and course of hemodynamic vari-ables were compared between the groups by analy-sis of variance (ANOVA) where as Bonferroni test was used for post-hoc multiple comparisons. Data are presented as mean±SD (standard deviation) or number of patients. A p-value of less than 0.05 was considered statistically significant.

ResultsAll groups had similar characteristics in terms of age, gender, body measures and the mean duration of surgery (Table 1). Nevertheless, mean concentration of administered intraoperative sevoflurane, hemo-dynamic variables (systolic-diastolic-mean arterial pressures and heart rate), end-tidal carbondioxide partial pressure and SpO2 were similar between the

Table 1. Patient characteristics and intraoperative fentanyl requirements

Group BS Group AS Group C (n=22) (n=22) (n=22)

Age (yr) 42±8.2 40±9.5 44±6.7Gender (Male/Female) 5/17 6/16 8/14Weight (kg) 71±8.8 73±9.6 72±10Height (cm) 167±4.5 169±5 167±5.9Duration of surgery (min) 69±15 73±11 67±13Intraoperative fentanyl requirement (μg) 20±25 42.5±40* 45±48*

Patients requiring additional fentanyl (n) 8 12 12

Data are expressed as mean±SD and number of patients. *p<0.05, compared to Group BS.

Figure 1. Postoperative visuel analog scale (VAS) scores of groups. *: p<0.05, compared to Group C.

0 0.5 1 2 4 6 8 12 24

Time (hour)

VAS

10

8

6

4

2

0

Group BSGroup ASGroup C

* ** * *

Laparoscopic cholecystectomy pain

TEMMUZ - JULY 2014 109

Page 22: Agri 2014 / 3

DiscussionThis study demonstrates that a combination of in-cisional and intraperitoneal 0.25% levobupivacaine administration carried out before or after surgery, can reduce postoperative pain, analgesic and anti-emetic consumption, together with improved pa-tient satisfaction. However, administering levobu-pivacaine before surgery might be advantageous for less intraoperative fentanyl consumption, while levobupivacaine after surgery seems to result in less postoperative rescue analgesic requirement.

Pain after LC arises from the incision sites within the abdominal wall, the pneumoperitoneum and the postcholecystectomy wound within the liver.[9] Fac-tors that may influence the degree of pain after LC include the volume of residual gas, the type of gas used for the pneumoperitoneum, the pressure cre-ated by the pneumoperitoneum, the temperature of the insufflated gas, the length of the operation and the volume of the insufflated gas.[10] Since pain after LC is multifactorial, it has been proposed that the combination of incisional and intraperitoneal LA treatment reduces incisional, intraabdominal and shoulder pain in LC.[6] However, there are some fac-tors affecting succesfull analgesic treatment. Until re-cently, discussed factors related to this issue are doses and concentration of LA, sites (sub-diaphragmatic versus sub-hepatic) and timing of instillation (before versus after surgery) and patient position during the time of instillation (head-down versus supine).[2,11] It has been previously shown that the administra-tion of LA before surgery has been more effective than that after surgery.[4,5] It was suggested that ad-ministration of LA at the beginning of the opera-tion served as preemptive analgesia via suppression of central neural sensitization, before the nociceptive stimulus triggered the activation of pain pathways.[2]

groups during the follow-up time points (data were not presented). The mean intraoperative fentanyl consumption was found lower in the Group BS, compared to Groups AS and C (Table 1) (p<0.05). The VAS pain scores were significantly lower in both Group BS and Group AS, compared to Group C, immediately after the operation at zero hour (Fig-ure 1) (p<0.05). In Group AS, VAS scores were also significantly decreased during the first two hours, compared to Group C. At rest periods, VAS scores were similar between groups. Similar incidences of right shoulder pain were observed between groups (9% in Group BS, 9% in Group AS and 13% in Group C, p>005).The number of patients needing rescue meperidine and mean doses of meperidine were significantly lower in Group AS, compared to Groups BS and C (Table 2) (p<0.05). The number of patients re-quiring rescue metoclopramide was significantly lower in Group AS, compared to Group C (Table 2) (p<0.05). Mean doses of metoclopramide were significantly lower in Groups BS and AS, compared to Group C.

Patient satisfaction was also significantly increased in Groups BS and AS when compared to the con-trol group (Table 3) (p<0.05). No patient developed any side effect related to levobupivacaine adminis-tration.

Table 2. Postoperative rescue medications of groups

Group BS Group AS Group C (n=22) (n=22) (n=22)

Meperidine consumption (mg) 85±62* 42±59 156 ± 61*†

Patients requiring meperidine (n) 16* 8 20*

Metoclopramide consumption (mg) 5±6 2±4 14±10*†

Patients requiring metoclopramide (n) 9 4 15*

Data are expressed as mean±SD and number of patients. *: p<0.05, compared to Group AS, †: p<0.05, compared to Group BS.

Table 3. Patient satisfaction

Group BS Group AS Group C*

(n=22) (n=22) (n=22)

Excellent (n) 20 20 7Very good (n) 1 1 9Good (n) 1 1 6

* p<0.05, compared to other Groups.

TEMMUZ - JULY 2014110

AĞRI

Page 23: Agri 2014 / 3

Szem and colleagues[12] reported that intraperito-neal bupivacaine 0.1% of 100 mL administered before surgery, offered advantages with respect to postoperative pain after LC only for the first 6h without any reduction in the analgesic consump-tion, compared to the plasebo group. Using lower volume and higher concentration of bupivacaine together with epinephrine in different surgical pe-riods, Pasqualucci and colleagues[4] showed that the administration before versus after surgery of bupi-vacaine was important to provide satisfactory post-operative pain relief. In that study, combination of the uses of intraperitoneal bupivacaine before and after surgery has maximal pain relief until 24 hour. In another study, Lee and colleagues[13] reported that preoperative somatovisceral or somatic bupiva-caine blockade reduced overall incisional pain dur-ing the first three postoperative hours, without any significant effect on deep abdominal pain. In our previous study, we used levobupivacaine and found useful effects of combination with incisional and intraperitoneal administration of 40 mL 0.25% levobupivacaine, given immediately after pneumo-peritoneum, on pain relief in the early postopera-tive period and postoperative rescue analgesic re-quirement, compared to the normal saline group.[8] Pain relief on levobupivacaine administered before surgery was limited to first half an hour postopera-tively. In our current study, we investigated wheth-er the timing of combined use of levobupivacaine into the intraperitoneal and incisional ways would result in longer analgesia duration after surgery. We found that patients who received the combination of incisional and intraperitoneal levobupivacaine after surgery had lower VAS pain scores than that of the control group during the first two hours after the surgery and had lower meperidine con-sumption as well. Using this combination before surgery resulted in decreased fentanyl requirement intraoperatively and duration of pain relief was too short. The decreased postoperative VAS scores in this group were related with paracetamol 1g given at the end of surgery together with the higher doses of meperidine, administered to keep VAS scores lower than 4.

The anesthetic and analgesic requirement could be affected by the systemic effect of LA.[14] In our study, decreased intraoperative fentanyl consumption and

postoperative rescue analgesic requirement may also be related to the systemic effect of LB.

Shoulder pain is a frequent complication of laparo-scopic surgery with an incidence of 35% to 60% in the postoperative period.[15] The proposed mecha-nism of shoulder pain includes phrenic nerve neura-praxia of short duration, stretching of the subdia-phragmatic fibers by an increased concavity of the diaphragm induced by pneumoperitoneum and ref-erence of pain from the traumatized area.[16] Louizos and colleagues[6] reported that patients with intra-peritoneal levobupivacaine had significantly lower incidence of shoulder pain than patients without levobupivacaine (18% vs 60%). In our study, the incidence of right shoulder pain was generally low in all groups. The lower incidences of shoulder pain might be due to balanced analgesia and controlled intraperitoneal pressure.

The rescue antiemetic consumptions were also found lower in patients who were given levobupi-vacaine either before or after surgery compared to control group. The reason of lower antiemetic doses in patients where levobupivacaine was administered might be related to lower requirements of meperi-dine. This is an important benefit for LC patients since many centers are performing LC as a day-case procedure.

In recently studies, intraperitoneal LA nebulization is found a relatively novel method for pain control after LC.[17,18] This approach can provide uniform dispersion of LA particles thoughout the peritoneal cavity and may increase the duration of the effect of LA.

In conclusion, administering levobupivacaine before surgery might be advantageous for less intraopera-tive fentanyl consumption, while levobupivacaine after surgery is advantageous for less postoperative rescue analgesic requirement. Further studies are needed to increase the duration of the effect of le-vobupivacaine.

Conflict-of-interest issues regarding the author-ship or article: None declared.

Peer-rewiew: Externally peer-reviewed.

TEMMUZ - JULY 2014 111

Laparoscopic cholecystectomy pain

Page 24: Agri 2014 / 3

double-blind, placebo-controlled study. Surg Endosc 2006;20(7):1088-93.

10. Maestroni U, Sortini D, Devito C, Pour Morad Kohan Brunaldi F, Anania G, Pavanelli L, et al. A new method of preemptive analgesia in laparoscopic cholecystectomy. Surg Endosc 2002;16(9):1336-40.

11. Papadima A, Lagoudianakis EE, Antonakis P, Filis K, Makri I, Markogiannakis H, et al. Repeated intraperitoneal instillation of levobupivacaine for the management of pain after laparo-scopic cholecystectomy. Surgery 2009;146(3):475-82.

12. Szem JW, Hydo L, Barie PS. A double-blinded evaluation of intraperitoneal bupivacaine vs saline for the reduction of postoperative pain and nausea after laparoscopic cholecys-tectomy. Surg Endosc 1996;10(1):44-8.

13. Lee IO, Kim SH, Kong MH, Lee MK, Kim NS, Choi YS, Lim SH. Pain after laparoscopic cholecystectomy: the effect and tim-ing of incisional and intraperitoneal bupivacaine. Can J An-aesth 2001;48(6):545-50.

14. Ben-Shlomo I, Tverskoy M, Fleyshman G, Cherniavsky G. Hypnotic effect of i.v. propofol is enhanced by i.m. admin-istration of either lignocaine or bupivacaine. Br J Anaesth 1997;78(4):375-7.

15. Joris J, Thiry E, Paris P, Weerts J, Lamy M. Pain after laparo-scopic cholecystectomy: characteristics and effect of intra-peritoneal bupivacaine. Anesth Analg 1995;81(2):379-84.

16. Mouton WG, Bessell JR, Otten KT, Maddern GJ. Pain after laparoscopy. Surg Endosc 1999;13(5):445-8.

17. Kahokehr A, Sammour T, Soop M, Hill AG. Intraperitoneal use of local anesthetic in laparoscopic cholecystectomy: system-atic review and metaanalysis of randomized controlled trials. J Hepatobiliary Pancreat Sci 2010;17(5):637-56.

18. Ingelmo PM, Bucciero M, Somaini M, Sahillioglu E, Garbag-nati A, Charton A, et al. Intraperitoneal nebulization of ropi-vacaine for pain control after laparoscopic cholecystectomy: a double-blind, randomized, placebo-controlled trial. Br J Anaesth 2013;110(5):800-6.

References1. Ng A, Smith G. I: Intraperitoneal administration of analgesia:

is this practice of any utility? Br J Anaesth 2002;89(4):535-7.2. Boddy AP, Mehta S, Rhodes M. The effect of intraperitoneal lo-

cal anesthesia in laparoscopic cholecystectomy: a systematic review and meta-analysis. Anesth Analg 2006;103(3):682-8.

3. Gupta A. Local anaesthesia for pain relief after laparoscopic cholecystectomy--a systematic review. Best Pract Res Clin Anaesthesiol 2005;19(2):275-92.

4. Pasqualucci A, de Angelis V, Contardo R, Colò F, Terrosu G, Donini A, et al. Preemptive analgesia: intraperitoneal local anesthetic in laparoscopic cholecystectomy. A randomized, double-blind, placebo-controlled study. Anesthesiology 1996;85(1):11-20.

5. Cantore F, Boni L, Di Giuseppe M, Giavarini L, Rovera F, Dio-nigi G. Pre-incision local infiltration with levobupivacaine reduces pain and analgesic consumption after laparoscopic cholecystectomy: a new device for day-case procedure. Int J Surg 2008;6 Suppl 1:S89-92.

6. Louizos AA, Hadzilia SJ, Leandros E, Kouroukli IK, Georgiou LG, Bramis JP. Postoperative pain relief after laparoscopic cholecystectomy: a placebo-controlled double-blind ran-domized trial of preincisional infiltration and intraperito-neal instillation of levobupivacaine 0.25%. Surg Endosc 2005;19(11):1503-6.

7. Cavaliere F, Mascia L, Terragni P. Year in review in Minerva Anestesiologica, 2008. Minerva Anestesiol 2009;75(3):163-7.

8. Alper I, Ulukaya S, Ertuğrul V, Makay O, Uyar M, Balcioğlu T. Effects of intraperitoneal levobupivacaine on pain after laparoscopic cholecystectomy: a prospective, randomized, double-blinded study. Agri 2009;21(4):141-5.

9. Barczyński M, Konturek A, Herman RM. Superiority of pre-emptive analgesia with intraperitoneal instillation of bupi-vacaine before rather than after the creation of pneumoperi-toneum for laparoscopic cholecystectomy: a randomized,

TEMMUZ - JULY 2014112

AĞRI

Page 25: Agri 2014 / 3

Ultrasound-guided single-injection femoral nerve block provides effective analgesia after total knee arthroplasty up to 48 hours

1Department of Anesthesiology, Gaziantep University Faculty of Medicine, Gaziantep, Turkey;2Department of Anesthesiology, Kütahya State Hospital, Kütahya, Turkey;3Department of Anesthesiology, 75. Yıl State Hospital, Gaziantep, Turkey;4Department of Anesthesiology, Elazığ State Hospital, Elazığ, Turkey1Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Anesteziyoloji Anabilim Dalı, Gaziantep;2Kütahya Devlet Hastanesi, Anesteziyoloji Bölümü, Kütahya;375. Yıl Devlet Hastanesi, Anesteziyoloji Bölümü, Gaziantep;4Elazığ Devlet Hastanesi, Anesteziyoloji Bölümü, Elazığ

Submitted (Başvuru tarihi) 09.12.2011 Accepted after revision (Düzeltme sonrası kabul tarihi) 26.10.2013

Correspondence (İletişim): Dr. Levent Şahin. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği Ameliyathane, Gaziantep, Turkey.Tel: +90 - 342 - 360 60 60 e-mail (e-posta): [email protected]

AĞRI 2014;26(3):113-118

doi: 10.5505/agri.2014.83788

CLINICAL TRIALS - KLİNİK ÇALIŞMA

Ultrasonografi eşliğinde yapılan tek doz femoral sinir bloğudiz artroplasti sonrası 48 saat’e kadar etkin analjezi sağlar

Levent ŞAHİN,1 Halil Fatih KORKMAZ,2 Mehrican ŞAHİN,3 Güneri ATALAN4

Özet

Amaç: Bu çalışmanın amacı spinal anestezi ile total diz artroplastisi (TDA) yapılan hastalarda postoperatif 48 saatlik periyotta ultrason (US) kılavuzluğunda tek doz femoral sinir bloğunun (FSB) ağrı kontrolü, morfin tüketimi, olumsuz etkiler ve hasta mem-nuniyeti üzerine etkilerini değerlendirmek.Gereç ve Yöntem: Dejeneratif eklem hastalığı nedeniyle tek taraflı TDA uygulanacak, ASA fiziksel durumu I-III olan 104 hasta bu çalışmaya dahil edildi. Hastalar rastgele iki guruba ayrıldı: Grup F (n=51) hastalara US kılavuzluğunda FSB’da 1: 200,000 epinefrin ilave edilmiş 40 ml %0.5 bupivakain, Grup P (n=53) hastalara aynı metod ile koruyucu serbest salin enjeksiyonu yapıldı. Ağrı skorları, morfin tüketimi, olumsuz olaylar ve hasta memnuniyeti 48 saat boyunca değerlendirildi.Bulgular: Cerrahi sonrası ilk 48 boyunca Grup F’de Grup P ile kıyaslandığında anlamlı olarak daha az morfin tüketilmiştir (18.7 mg ile 39.6 mg, p<0.001). Dört, 8, 12, 24 ve 48. saatlerde Grup P ile karşılaştırıldığında Grup F’de hem istirahette hem de hareketle VRS skorları anlamlı olarak daha düşüktür (tüm karşılaştırmalar için p<0.001). Ayrıca hasta memnuniyeti Grup F’de Grup P’den daha iyiydi.Sonuç: Bu çalışma US kılavuzluğunda tek doz femoral sinir bloğunun TDA’ni takiben ilk 48 saatte hasta memnuniyetini artırdığı ve morfin tüketimini azalttığını göstermiştir.

Anahtar sözcükler: Analjezi; bupivakain; femoral sinir bloğu; diz artroplastisi; ultrason.

SummaryObjectives: The purpose of this study is to evaluate the effects of ultrasound (US) guided single-injection femoral nerve block (FNB) spinal anesthesia on pain control, morphine consumption, adverse effects, and patient satisfaction during the postop-erative 48-hour period in patients undergoing total knee arthroplasty (TKA).Methods: One hundred four ASA physical status I–III patients undergoing single TKA for degenerative joint disease were enrolled in this clinical study. Patients were randomly distributed into two groups: US-guided single-injection FNB with 40 ml of 0.5% bupivacaine and 1:200,000 epinephrine was administered to Group F (n=51) patients. Preservative-free saline was injected in Group P (n=53) patients using the same method as Group F. Pain scores, morphine consumption, incidences of adverse events, and patient satisfaction were assessed over the course of 48 hours.Results: Group F used significantly less morphine compared with Group P (18.7 mg vs. 39.6 mg) during the first 48 hours after surgery (p<0.001). When compared with group P, the VRS scores both at rest and during movement were significantly lower in Group F at 4, 8, 12, 24, and 48 hours after TKA (for all comparisons p<0.001). In addition, patient satisfaction was better in Group F than Group P.Conclusion: This study suggests that a US-guided single-injection femoral nerve block following TKA improves patient satisfaction and reduces consumption of morphine during the first 48 hours.

Key words: Analgesia; bupivacaine; femoral nerve block; knee arthroplasty; ultrasound.

TEMMUZ - JULY 2014 113

Page 26: Agri 2014 / 3

AĞRI

IntroductionPain control after total knee arthroplasty (TKA) is an important factor in optimal postoperative knee rehabilitation.[1] For analgesia after TKA, single-injection femoral nerve block (SFNB) has been widely studied and found to significantly improve pain control and functional outcomes such as knee flexion and length of hospital stay.[2] The analgesia duration of SFNB applied without US has been found to be more or less than 24 hours.[3-5] Because it improves localization of the nerve and visualiza-tion of the spread of the LA solution, US-guided SFNB results in improved blocking characteristics such as faster onset and longer duration.[6,7] Studies about US-guided SFNB with high-volume LA and follow-up over 48 hours are rare in the literature. We wonder whether or not SFNB with high volume LA can provide postoperative analgesia over 48 hours.

The present prospective, randomized, double-blind, and placebo-controlled study was designed to inves-tigate the efficacy of US-guided SFNB using 40 ml volume LA in the management of pain after TKA un-der spinal anesthesia over the postoperative 48 hours.

Materials and MethodsThis prospective, randomized, double-blind, and placebo-controlled clinical study was reviewed and approved by the Dumlupinar University, Faculty of Medicine, Ethics Committee. After obtaining writ-ten informed consent, 104 patients with American Society of Anesthesiologists Physical Status Scores (ASA-PS) I-III undergoing single TKA for degener-ative joint disease were enrolled in the clinical study. Patients were excluded if they were <40 or >80 years of age, pregnant, or had a history of the following: chronic obstructive lung disease, allergy to a study drug, chronic pain syndrome unrelated to their knee pathology, chronic opioid use, contraindications to regional anesthesia, or inability to understand verbal rating score (VRS) for pain (0=no pain; 10=worst pain imaginable) or patient-controlled analgesia (PCA) device usage. Once enrolled, patients were removed from the study if they experienced a failed femoral nerve block or spinal anesthesia. During the preoperative visit, patients were briefed on the use of the PCA device (Life Care Abbott PCA 4100 pump, USA).

Patients were randomized into one of two groups on the day of surgery, using computer-generated assignment. Premedication consisted of 1-2 mg of intravenous midazolam for all patients at the discre-tion of the anesthesia team. After placement of stan-dard ASA monitors and supplemental oxygen, both groups received 15 mg of intrathecal hyperbaric bu-pivacaine (Marcaine spinal heavy 0.5% AstraZen-eca, Lüleburgaz, Turkey) as the surgical anesthetic agent. Intrathecal injections were performed, with the patient in a sitting or lateral position, through the L3-4 or L4-5 interspace. Intraoperative sedation was achieved by intravenous midazolam titrated at the discretion of the primary anesthesiologist team. TKA was performed by one of two surgeons using the same surgical technique and implants. Intraop-erative data that was collected includes tourniquet time and duration of surgery, defined as the time elapsed from skin incision to bandage application. In the FNB group (Group F, n=51) patients, a single shot of FNB was performed in the recovery room when the spinal block height was regressed to T12. The other group (Group P, n=53) received a placebo injection with normal saline of an equal volume. Un-der sterile conditions, the femoral artery and nerve were visualized using a high-resolution ultrasound device (Mindray DC-6 Expert Diagnostic Ultra-sound System linear array transducer 10L4, China) at the inguinal crease. Then, a 21-gauge insulated needle (PlexoLong Nanoline Pajunk, Geisingen, Germany) was advanced under US. The final posi-tion of the needle was verified with the use of a nerve stimulator (Stimuplex HNS 12, B Braun, Germa-ny). The end-point used for injection was an ipsi-lateral quadriceps contraction at <0.5 mA. At that point, 40 ml of 0.5% bupivacaine with 1:200,000 epinephrine was injected slowly after negative aspi-ration. The injection of LA was visualized with US. Each patient, regardless of group assignment, had a dry sterile dressing placed on his or her groin.

Postoperatively, all patients received a PCA pump programmed to deliver 2 mg intravenous morphine on demand with a lockout time of ten minutes for the first 48 hours after operation. During the hospi-tal stay, all patients received 600 mg oral ibuprofen three times a day, beginning in the afternoon on the day of surgery. Postoperative antiemetic medication was standardized: intravenous metoclopramide (10

TEMMUZ - JULY 2014114

Page 27: Agri 2014 / 3

mg) was given as required, and ondansetron (8 mg) was administered if nausea persisted 30 minutes af-ter metoclopramide.

Postoperative data was collected by independent ob-servers blinded to the groups. Time 0 was defined as when FNB was applied. The following measure-ments were recorded: VRS at rest and movement as primary aim; cumulative morphine consumption; incidence of adverse events (presence of nausea or vomiting, pruritus, dizziness, and injection site in-fection/hematoma); and patient satisfaction as sec-ondary aims were also recorded at 1, 4, 8, 12, 24, and 48 hours, postoperatively. Prior to discharge, the patients were asked to assess their satisfaction with their anesthetic experience on a four-point cat-egorical scale (1=outstanding; 2=very good; 3=satis-factory; 4=unsatisfactory).

After the power analysis of the incidence of postop-

erative rest pain scores at 48 hours, total sample size was 86, and effect size was 0.72 (alpha=0.05, actual power=0.95, delta=3.32). The independent sample t-test for parametric data, Wilcoxon test for VRS, and Mann-Whitney U-test were used for patient sat-isfaction. Statistical significance was reported when the p value was <0.05. The results of the study were evaluated using the SPSS statistical analysis package (Statistical Package for Social Sciences Release 15.0 for Windows).

ResultsOf the 110 patients who underwent elective TKA surgery, six patients experienced inefficient spinal anesthesia and were excluded from the study. Of the remaining 104 subjects, 53 patients were included in the placebo group and 51 patients in the FNB group. There was no statistically significant differ-ence in patients’ age, weight, gender, ASA classifica-

Table 1. Demographic data and preoperative parameters

Group P (n=53) Group F (n=51)

Age (yr) 59±6.8 61±5.9Sex (F/M) 37/16 34/19Weight (kg) 77±14.6 75±12.9ASA-PS II 28 24ASA-PS III 25 27Tourniquet time (min) 69±14.5 74±12.7Operation time (min) 98±19.4 104±22.3Spinal injection-FNB interval 166±33.6 158±25.8

Values expressed as mean±SD or numbers (n). Group P: sham block; Group F: femoral nerve block (FNB).

Figure 1. (a) Verbal rating score (VRS) for pain at rest in both groups. (b) Verbal rating score (VRS) for pain at movement in both groups. Values expressed as median (range). Group P: sham block; Group F: femoral nerve block; # p<0.001 between groups.

1Time (h)

4 8 12 24 48

VRS

8

6

4

2

0

*

# # #

# #

*

*

*

–Group FGroup P

1Time (h)

4 8 12 24 48

VRS

8

6

4

2

0

*

#

#

#

# #

*

*

*

–Group FGroup P

(a) (b)

Ultrasound-guided single-injection femoral nerve block

TEMMUZ - JULY 2014 115

Page 28: Agri 2014 / 3

respectively) during the first 24 and 48 hours after surgery. A significant difference was found between the satisfactory levels of Group F and Group P (Ta-ble 2) as other secondary outcomes. Adverse symp-toms related to analgesic treatment such as nausea, vomiting, pruritus, and dizziness were not found to be statistically different between the two groups (Ta-ble 3). There were no complications of prolonged anesthesia, infectious complications, or damage to the femoral nerve from the FNB procedure.

DiscussionThe most important finding of the present study, US-guided SFNB with 40 ml of 0.5% bupivacaine compared to the placebo provides lower VRS both at rest and during movement, and significantly less morphine consumption during the first 48 hours following TKA.

FNBs, both continuous and single-injection tech-niques, are effective strategies for providing postop-erative analgesia, opiate-sparing effect, and fewer as-sociated adverse effects after TKA.[8-11] In addition, femoral nerve blocks can reduce the reflex of the quadriceps muscle, thus reducing pain and muscle spasms,[12] which may provide a positive contribu-tion in facilitating physical therapy and early am-bulation, as well as reduce the length of hospitaliza-tion.[11,13] In this study, longer analgesia time may have resulted from the injection of high-volume LA

tion, tourniquet time, duration of operation, and times from spinal injection to the FNB procedure between the two groups (Table 1).

VRS over 48 hours at rest and during movement as primary outcomes are presented in Figures 1a and b. Except for VRS at rest and movement at the first hour, there were significant differences between VRS between the groups at all times, both at rest and during movement (for all p<0.001). The amount of cumulative morphine consumption from the sec-ondary outcomes was significantly lower in Group F compared to Group P at all times, except for the first hour (Figure 2). Group P used more morphine compared to Group F (25.6±7.2 vs. 12.4±5.3 mg [p<0.001], 39.6±11.2 vs. 18.7±9.6 mg [p<0.001]

Figure 2. Cumulative morphine use for sham block compared with femoral nerve block. Values expressed as mean±SD. Group P: sham block; Group F: femoral nerve block; # p<0.001 between groups.

1 4 8 12 24 48

Time (h)

Mor

phin

e (m

g)

60

40

50

30

20

10

0

Group PGroup F

##

#

#

#

Table 2. Patient satisfaction

Group P (n=53) Group F (n=51) p

Patient satisfaction 4 (1-4) 2 (1-4) <0.01

Values expressed as median (range). Group P: sham block; Group F: femoral nerve block.

Table 3. Adverse effects related to analgesic treatment

Adverse effects Group P (n=53) Group F (n=51) p

n % n %

Nausea 13 25 9 18 NSVomiting 10 19 6 12 NSPruritus 7 13 4 8 NSDizziness 10 19 7 14 NS

Values expressed as number (percent). Group P: sham block; Group F: femoral nerve block; NS: not significant (p>0.05).

TEMMUZ - JULY 2014116

AĞRI

Page 29: Agri 2014 / 3

into the right place, due to direct observation of its spread with US guidance. Thus, reduced complica-tions and increased success rates can be provided with the same LA volume by using US.[6,7,14] As is well known, reduced LA volume is related to a reduced incidence of LA toxicity. However, high-volume LA was used in this study to verify the hy-pothesis that higher volume results in longer anal-gesia. In spite of the high volume, toxicity was not observed. This is likely due to the correct spread of LA under US and the addition of epinephrine to LA in order to slow the absorption of LA.

LA volume for SFNB is an effective factor for an-algesia duration. Kardash et al.[15] reported that the analgesic effect of SFNB with 20 ml LA was less than 24 hours. It can be explained by the fact that low-volume LA without US was used. However, Ozen et al.[16] and Wang et al.,[2] who used the high-volume LA, as in this study, found that analgesia time was 10 and 24 hours, respectively. The shorter analgesia duration, in spite of the same volume, may be because US was not used. If US is not used, one can never be sure that the entire anesthetic volume was applied to the right place. In another study, the authors compared SFNB with intrathecal mor-phine use, using 40 ml LA volume, as in this study. However, they only followed their patients for 24 hours.[17] Therefore, this present controlled study is a rare study in the literature because of the 48-hour follow-up after US-guided SFNB with high-volume LA. Only one other controlled study reported that the analgesic benefits may extend through 48 hours.[18] Although they used 0.25% bupivacaine, their re-sults confirm ours.

A recently published meta-analysis related to FNB showed that SFNB reduces PCA morphine con-sumption and pain scores at 24 hours and 48 hours, compared with PCA alone in an evaluation of ten studies.[19]

As a limitation we did not compare the single FNB to a continuous one, but considering that continu-ous FNB is a sophisticated technique with catheter-related complications such as infection,[20] we be-lieve that US-guided SFNB is a simpler, lower-cost, and effective alternative to femoral catheterization. Although the present study has clinical importance,

the findings could be considered preliminary data, and the results, especially the lower frequency of ad-verse effects, should be confirmed by larger studies for adequate validation. In addition, further studies must be designed to determine the optimal volume and concentration of US-guided FNB.

In conclusion, a US-guided SFNB with 40 ml volume LA following TKA is an effective and safe method for controlling pain. It decreases morphine consumption and may be a major component in pain management during the first 48 hours.

Conflict-of-interest issues regarding the author-ship or article: None declared.

Peer-rewiew: Externally peer-reviewed.

References1. Mahoney OM, Noble PC, Davidson J, Tullos HS. The effect of

continuous epidural analgesia on postoperative pain, reha-bilitation, and duration of hospitalization in total knee ar-throplasty. Clin Orthop Relat Res 1990;(260):30-7.

2. Wang H, Boctor B, Verner J. The effect of single-injection femoral nerve block on rehabilitation and length of hospi-tal stay after total knee replacement. Reg Anesth Pain Med 2002;27(2):139-44.

3. de Lima E Souza R, Correa CH, Henriques MD, de Oliveira CB, Nunes TA, Gomez RS. Single-injection femoral nerve block with 0.25% ropivacaine or 0.25% bupivacaine for postopera-tive analgesia after total knee replacement or anterior cruci-ate ligament reconstruction. J Clin Anesth 2008;20(7):521-7.

4. Duarte VM, Fallis WM, Slonowsky D, Kwarteng K, Yeung CK. Effectiveness of femoral nerve blockade for pain control af-ter total knee arthroplasty. J Perianesth Nurs 2006;21(5):311-6.

5. Hunt KJ, Bourne MH, Mariani EM. Single-injection femoral and sciatic nerve blocks for pain control after total knee ar-throplasty. J Arthroplasty 2009;24(4):533-8.

6. Capdevila X, Biboulet P, Morau D, Mannion S, Choquet O. How and why to use ultrasound for regional blockade. Acta Anaesthesiol Belg 2008;59(3):147-54.

7. Abrahams MS, Aziz MF, Fu RF, Horn JL. Ultrasound guidance compared with electrical neurostimulation for peripheral nerve block: a systematic review and meta-analysis of ran-domized controlled trials. Br J Anaesth 2009;102(3):408-17.

8. Barrington MJ, Olive D, Low K, Scott DA, Brittain J, Choong P. Continuous femoral nerve blockade or epidural analgesia after total knee replacement: a prospective randomized con-trolled trial. Anesth Analg 2005;101(6):1824-9.

9. Sundarathiti P, Ruananukul N, Channum T, Kitkunasathean C, Mantay A, Thammasakulsiri J, et al. A comparison of con-tinuous femoral nerve block (CFNB) and continuous epidural infusion (CEI) in postoperative analgesia and knee rehabili-tation after total knee arthroplasty (TKA). J Med Assoc Thai 2009;92(3):328-34.

10. Hogan MV, Grant RE, Lee L Jr. Analgesia for total hip and

TEMMUZ - JULY 2014 117

Ultrasound-guided single-injection femoral nerve block

Page 30: Agri 2014 / 3

1 femoral nerve block with ropivacaine 0.375% on postop-erative morphine consumption in elderly patients after total knee replacement surgery. Agri 2006;18(4):44-50.

17. Sites BD, Beach M, Gallagher JD, Jarrett RA, Sparks MB, Lund-berg CJ. A single injection ultrasound-assisted femoral nerve block provides side effect-sparing analgesia when compared with intrathecal morphine in patients undergoing total knee arthroplasty. Anesth Analg 2004;99(5):1539-43.

18. Ng HP, Cheong KF, Lim A, Lim J, Puhaindran ME. Intraop-erative single-shot “3-in-1” femoral nerve block with ropi-vacaine 0.25%, ropivacaine 0.5% or bupivacaine 0.25% pro-vides comparable 48-hr analgesia after unilateral total knee replacement. Can J Anaesth 2001;48(11):1102-8.

19. Paul JE, Arya A, Hurlburt L, Cheng J, Thabane L, Tidy A, et al. Femoral nerve block improves analgesia outcomes after total knee arthroplasty: a meta-analysis of randomized con-trolled trials. Anesthesiology 2010;113(5):1144-62.

20. Cuvillon P, Ripart J, Lalourcey L, Veyrat E, L’Hermite J, Bois-son C, et al. The continuous femoral nerve block catheter for postoperative analgesia: bacterial colonization, infectious rate and adverse effects. Anesth Analg 2001;93(4):1045-9.

knee arthroplasty: a review of lumbar plexus, femo-ral, and sciatic nerve blocks. Am J Orthop (Belle Mead NJ)2009;38(8):E129-33.

11. Allen HW, Liu SS, Ware PD, Nairn CS, Owens BD. Peripheral nerve blocks improve analgesia after total knee replacement surgery. Anesth Analg 1998;87(1):93-7.

12. Serpell MG, Millar FA, Thomson MF. Comparison of lumbar plexus block versus conventional opioid analgesia after total knee replacement. Anaesthesia 1991;46(4):275-7.

13. Capdevila X, Barthelet Y, Biboulet P, Ryckwaert Y, Rubeno-vitch J, d’Athis F. Effects of perioperative analgesic technique on the surgical outcome and duration of rehabilitation after major knee surgery. Anesthesiology 1999;91(1):8-15.

14. Marhofer P, Schrögendorfer K, Koinig H, Kapral S, Weinstabl C, Mayer N. Ultrasonographic guidance improves sensory block and onset time of three-in-one blocks. Anesth Analg 1997;85(4):854-7.

15. Kardash K, Hickey D, Tessler MJ, Payne S, Zukor D, Velly AM. Obturator versus femoral nerve block for analgesia after to-tal knee arthroplasty. Anesth Analg 2007;105(3):853-8.

16. Ozen M, Inan N, Tümer F, Uyar A, Baltaci B. The effect of 3-in-

TEMMUZ - JULY 2014118

AĞRI

Page 31: Agri 2014 / 3

Boyun ve omuz ağrılı olgularda skapular diskinezi, ağrı,eklem hareket açıklığı ve esneklik arasındaki ilişki

The relationship between scapular dyskinesia, pain, range of motion, and flexibility in patients with neck and shoulder problems

Nihan ÖZÜNLÜ PEKYAVAŞ,1 Zuhal KUNDURACILAR,2 Aybüke ERSİN,3

Cengiz ERGÜNEŞ,1 Eda TONGA,1 Metin KARATAŞ1

SummaryObjectives: To investigate the relationship between scapular dyskinesia, pain, and flexibility in patients with neck, shoulder, or both injuries.Methods: A total of 160 patients who came to Baskent University Hospital, Department of Physical Medicine and Rehabilitation with pathology and pain in the neck and shoulder regions were included to our study. Patients were divided into three groups; Neck group, shoulder group and neck+shoulder group. Visual Analog Scale (VAS) for pain intensity, goniometer for range of motion, and tape measurement for evaluation of flexibility was used. Lateral Scapular Slide Test (LSST) and Scapular Retraction Test (SRT) vs Skapular Assisstance Test (SAT) were used for evaluation of scapular dyskinesia.Results: SRT (r=0.617, p=0.000) and SAT (r=0.565, p=0.000) positivity was found to be correlated with dominant and non-dominant sides in patients with neck pathology. Pain at night and during rest were found to correlate with pain during activity in patients with neck+shoulder pathology (r=0.572, p=0.002). No significant correlation was found between pain intensity and scapu-lar dyskinesia in all groups. LSST values were found under 1.5 cm and therefore, scapular mobilization was considered as normal (LSST1=0.76±0.74; LSST2=0.68±0.81; LSST3=0.75±0.75).Conclusion: In addition to joint limitations and flexibility, scapular dyskinesia should also be evaluated in order to solve problems related to pain in patients with neck, shoulder and neck+shoulder pathology. In future studies, the classification of groups according to pathology may help to understand the impact of scapular dyskinesia on the pathology of shoulder and neck pain.Key words: Pain; neck; flexibility; range of motion; shoulder; scapular dyskinesia.

Özet

Amaç: Boyun, omuz ve boyun-omuz ağrılı olgularda, skapular diskinezi, ağrı ve esneklik arasındaki ilişkilerin araştırılması.Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza Başkent Üniversitesi Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı’na boyun ve omuz ağrısı şikayeti ile başvurmuş, patolojik tanı almış 160 olgu alındı. Hastalar boyun (n=80, yaş ort=48.78±15.97, VKİ ort=27.14±4.62), omuz (n=54, yaş ort=54.01±14.64, VKİ ort=26.28±3.43) ve boyun+omuz (n=27 yaş ort=51.48±15.25, VKİ ort=26.13±4.53) ağrısı grupları olmak üzere üç gruba ayrıldı. Boyun ve omuz ağrı şiddetinin değerlendirilmesi amacıyla Görsel Analog Skalası (GAS), eklem hareket açıklıklarının ölçülmesi amacıyla gonyometre, omuz internal ve eksternal rotas-yon hareketlerinin esnekliklerinin değerlendirilmesi amacıyla mezura ile ölçüm yapıldı. Skapular diskineziyi değerlendirmek amacıyla Lateral Scapular Slide Test (LSST), Scapular Retraction Test (SRT) ve Scapular Assistance Test (SAT) kullanıldı.Bulgular: Boyun patolojili olgularda dominant tarafta SRT ve SAT pozitifliği bulunan olgularda dominant olmayan taraf-ta da SRT (r=0.617, p=0.000) ve SAT (r=0.565, p=0.000) pozitif bulundu. Boyun ve omuz patolojili olgularda, aktivite sırasında boyun+omuz ağrısı istirahatte ve gece de ağrı devam etmektedir (r=0.572, p=0.002). Her üç grupta da ağrı şidde-ti ile skapular diskinezi arasında anlamlı ilişki bulunmadı. Tüm gruplarda LSST (LSST1=0.76±0.74; LSST2=0.68±0.81; LSST3=0.75±0.75) değerleri 1.5 cm altında olduğundan dolayı skapular hareketlilik normal kabul edildi.Sonuç: Boyun, omuz, boyun ve omuz birlikte olan ağrılı durumlarda eklem limitasyonları ile birlikte skapular diskinezinin de değerlendirilmesinin ağrı ile ilişkili sorunların çözümünde yol gösterici olacağını düşünmekteyiz. İleriki çalışmalarda dahil edilecek grupların patolojiye göre sınıflandırılması, mevcut patolojinin skapular diskinezi üzerine etkisini anlamak açısından önemli bir yol çizecektir.

Anahtar sözcükler: Ağrı; boyun; esneklik; eklem hareket açıklığı; omuz; skapular diskinezi.

1Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, Ankara;2Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü, Zonguldak;3Yeditepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi Rehabilitasyon Bölümü, İstanbul1Department of Physiotherapy and Rehabilitation, Baskent University Faculty of Health Sciences, Ankara, Turkey;2Department of Physiotherapy and Rehabilitation, Zonguldak Karaelmas University School of Health, Zonguldak, Turkey;3Department of Physiotherapy and Rehabilitation, Yeditepe University Faculty of Health Sciences, İstanbul, Turkey

Başvuru tarihi (Submitted) 08.07.2011 Düzeltme sonrası kabul tarihi (Accepted after revision) 03.12.2013

İletişim (Correspondence): Dr. Nihan Özünlü Pekyavaş. Bağlıca Kampüsü, Eskişehir Yolu, 20. km, Ankara, Turkey.Tel: +90 - 312 - 234 10 10 / 1610 e-posta (e-mail): [email protected]

AĞRI 2014;26(3):119-125

doi: 10.5505/agri.2014.55486

KLİNİK ÇALIŞMA - CLINICAL TRIALS

TEMMUZ - JULY 2014 119

Page 32: Agri 2014 / 3

AĞRI

GirişSkapula normal omuz fonksiyonunda önemli rol oynar, glenohumeral eklemde kontrollü mobiliteyle birlikte dinamik stabilizasyon sağlar. Ayrıca skapula, omuz fonksiyonunun kuvveti, hızı ve enerjisinde, proksimal-distal sıralamada bir bağlantı olarak rol oynar.[1]

Skapula, humerusun hareketi boyunca senkronize olarak çalışır ve skapular rotasyonu sağlar. Skapula, kaslar için bir tutunma yeridir. Rotator manşet akti-vasyonu için dayanıklı bir temel oluşturur ve kinetik zincir fonksiyonlarını yerine getirir. Skapulada; ska-pula düzlemine dik horizontal eksen etrafında yukarı aşağı rotasyon, skapula düzleminden geçen vertikal eksen etrafında internal-eksternal rotasyon, skapula düzleminde horizantal eksen etrafında antero-poste-rior tilt olmak üzere üç hareket gerçekleşmektedir.[2]

Kemik ve yumuşak doku hasarının oluşması, kas kuvvet ve esneklik kaybı gibi nedenlerle, skapulanın istirahat halindeki pozisyonu ve omuz hareketleri sı-rasındaki hareketleri değiştirebilir.[2] Bozulmuş ser-vikotorasik postür, öne baş postürü ve torasik kifoz ile sonuçlanarak subakromial sıkışma sendromu için risk faktörü oluşturur.[3,4]

Skapular diskinezi, skapulanın dinlenme pozisyonu ve dinamik hareketlerindeki değişimler olarak ta-nımlanmaktadır. Omuz yaralanmalarında skapular pozisyon ve hareketlerde anormallikler gözlendiği belirtilmektedir. Omuz problemi olan hastalar ile sağlıklı kişilerin skapula fonksiyonları karşılaştırıldı-ğında skapular kinematik farklılıklar olduğu kayde-dilmiştir.[5]

Uzun süre yanlış pozisyonlarda bilgisayar başında çalışmada, çalışan kişilerde en sık boyun ağrısına neden olmaktadır. Yapılan çalışmalarda boyun ağ-rılı hastalarda trapezius kasında anormal aktivite ve buna bağlı skapular postürde değişimler olduğu gös-terilmiştir.[6,7]

Skapular değerlendirme; skapula işlev bozukluğu-nun varlığını veya yokluğunu belirlemede, dinlenme pozisyonunda değişmiş skapula konumunu ortaya çıkarmada ve sıkışma belirtilerinin saptanmasında önemlidir.[2]

Kronik kas-iskelet sistemi problemlerinin günlük yaşam aktivite fonksiyonlarında zorlanmalara neden olarak yaşam kalitesini azalttığı bilinmektedir.[8-14] Çalışmamızın amacı boyun, omuz ve boyun-omuz ağrılı olgularda, skapular diskinezi, ağrı ve esneklik arasındaki ilişkilerin araştırılmasıdır.

Gereç ve YöntemÇalışmamıza Başkent Üniversitesi Hastanesi Fi-ziksel Tıp ve Rehabilitasyon Kliniği’ne boyun ve omuz ağrısı şikayeti ile başvurmuş, omuz ve boyuna yönelik patolojik tanı almış, en az bir aydır ağrısı bulunan 160 olgu alındı. Olgular boyun, omuz ve boyun+omuz ağrısı grupları olmak üzere üç gruba ayrıldı. Çalışmaya dahil edilme ve edilmeme kriter-leri aşağıdaki gibiydi.

Çalışmaya dahil edilme kriterleri; - Nötral pozisyonda, 45°’de ve 90°’de abdüksiyon

ve tam internal rotasyon eklem hareket açıklığına sahip olmak,

- En az bir ay süreyle boyun ve/veya omuz ağrısına sahip olmak ve

- Boyun ve/veya omuz patolojisini belirten tanıla-ra sahip sahip olmak.

Çalışmaya dahil edilmeme kriterleri; - Boyun ve omuz çevresi operasyonu geçirmiş

olanlar,- 90° omuz abdüksiyonu yapamayanlar,- Bir aydan daha kısa süreli ağrısı olanlar,- Nöromusküler disfonksiyonu bulunanlar,- Vücut kitle indeksi 39 kg/m2’nin üzerinde olan

bireyler.

Bireylerin sosyodemografik özellikleri sorgulanmış-tır. Çalışmaya katılmadan önce bireylere yapılacak değerlendirmeler ayrıntılı bir şekilde açıklanmış ay-dınlatılmış onam formu imzalatılmıştır. Çalışmamız Başkent Üniversitesi Tıbbi ve Cerrahi ve İlaç Araştır-maları Etik kurulu tarafından uygun bulunmuştur.Bireylerin boyun ve omuz ağrılarının değerlendi-rilmesi amacıyla Görsel Analog Skalası (GAS) kul-lanıldı. Buna göre 10 cm’lik bir çizgide 0 noktası ağrının olmadığı, 10 noktası ise ağrının maksimum olduğu değerler olarak kabul edildi. Hastalardan bo-yun, sırt ve bel ağrılarının şiddetini bu 10 cm’lik çiz-gi üzerinde işaretlemeleri istendi. Daha sonrasında

TEMMUZ - JULY 2014120

Page 33: Agri 2014 / 3

işaretlenen nokta ile 0 noktası arası cetvel yardımıyla ölçüldü.[15]

Boyun ve omuz eklem hareket açıklıkları (EHA) universal gonyometre ile ölçülmüştür.[11,16] Omuz internal ve eksternal rotasyon hareketlerinin es-nekliklerinin değerlendirilmesi mezura ile yapıldı. Olgudan elini, başparmak rehberliğinde, omurga üzerinde kaydırması istendi. İnternal rotasyonu değerlendirmek için torakal 5. vertebra çıkıntısı, eksternal rotasyonu değerlendirmek için servikal 7. vertebra çıkıntısı referans nokta olarak alındı. İn-ternal rotasyonun değerlendirilmesi amacıyla tora-kal 5. vertebra çıkıntısı ile başparmak arası, ekster-nal rotasyonun değerlendirilmesi amacıyla servikal 7. vertebra çıkıntısı ile başparmak arası mezura ile ölçüldü. Maksimal internal rotasyon esnekliğinin ölçüm güvenilirliğinin 0.44 ve maksimal eksternal rotasyon esnekliğinin ölçüm güvenilirliğinin 0.39 olduğu ve her iki ölçümün de güvenilir olduğu be-lirtilmiştir.[17,18]

Skapular diskineziyi değerlendirmek amacıyla “La-teral Scapular Slide Test” (LSST), “Scapular Ret-raction Test” (SRT) ve “Scapular Assistance Test” (SAT) kullanıldı. LSST, kolun koronal planda 0, 45 ve 90 derecelik abdüksiyon pozisyonunda skapula konumunu belirlemek için kullanılır. LSST için ile kollar yanda nötral pozisyonda (Şekil 1a), eller bel-de başparmaklar arkaya bakacak şekilde (Şekil 1b) ve omuzlar abdüksiyonda kollar maksimum internal

rotasyonda (Şekil 1c) olmak üzere üç farklı pozisyon-da iki taraflı olarak değerlendirme yapıldı. Skapular pozisyonun ölçümleri üç test pozisyonunda da, aynı horizontal planda, skapulanın alt açısı ile torasik ver-tebraların spinöz çıkıntıları arası iki taraflı olarak ya-pıldı. İki taraflı skapulalar arası mesafe ölçümünde 1 cm’den büyük farklılıklar, pozitif LSST’yi belirlemek için Kibler tarafından kullanılan orijinal kriterdir. Daha sonra Kibler tarafından bu eşik, 1.5 cm’den büyük iki taraflı farklılığa dönüştürülmüştür.[10]

Scapular Assistance Test ve SRT yaralanma belirtile-ri ve omuz yaralanması eşlik eden toplam disfonk-siyonda skapular diskinezi hakkında bilgi sağlayan düzeltici manevralardır. SAT, rotator manşet kasla-rında olabilecek sıkışmaları, SRT ise rotator manşet kaslarının durumunun yanısıra ve labral belirtileri de değerlendirir. SAT, aktif yapılan omuz fleksiyonu esnasında klinisyen tarafından skapulaya uygula-nan yukarı rotasyon hareketidir (Şekil 2a). Hareket arkı artarsa ve ağrılı ark rahatlarsa testi pozitif ka-bul edilir. SRT, aynı zamanda supraspinatus kuv-veti hakkında fikir sahibi olunabilecek ve dinamik labral shear testi ile birikte labral yaralanmaların da değerlendirilebileceği bir testtir. Klinisyen skapula-yı retraksiyonda stabilize eder. SRT’de, retraksiyon pozisyonunda, labral yaralanmalarda internal im-pingement semptomları rahatladığında testi pozitif kabul edilir (Şekil 2b). Bu testler, omuz patolojileri-nin spesifik formlarında tanı yetisi olmasa da semp-tomları ortaya koymaya direkt olarak katılır.[2]

Boyun ve omuz ağrılı olgularda skapular diskinezi, ağrı, eklem hareket açıklığı ve esneklik arasındaki ilişki

TEMMUZ - JULY 2014 121

Şekil 1. (a) LSST 1. pozisyon, (b) LSST 2. pozisyon, (c) LSST 3. pozisyon.

(a) (b) (c)

Page 34: Agri 2014 / 3

jili olgularda internal ve eksternal rotasyon esnekliği dominant ve dominant olmayan taraf için pozitif ilişki gösterdi (r=0.655, p=0.000). Boyun ve omuz patolojili olgularda, aktivite sırasında boyun+omuz ağrısı istirahatte ve gece de ağrı devam etmektedir (r=0.572, p=0.002). Her üç grupta da ağrı şiddeti ile skapular diskinezi arasında anlamlı ilişki bulunma-dı. Anlamlı sonuçlar Tablo 2’de gösterilmiştir.

Tüm gruplarda LSST (LSST=0.76±0.74; LSST2=0.68±0.81; LSST3=0.75±0.75) değerle-ri 1.5 cm altında olduğundan dolayı skapular ha-reketlilik normal kabul edildi (Tablo 3). Her üç grupta dominant tarafa yapılan SRT testinde ista-tistiksel açıdan anlamlı fark bulunmadı (p=0.081). Dominant tarafta SRT’nin pozitifliği boyun-omuz grubunda %40.9 ve omuz problemli olgularda %52.4 iken boyun problemli olgularda %30.9’dur. Dominant olmayan tarafta SRT’nin pozitifliği ise boyun-omuz grubunda %54.5 ve omuz problemli

İstatistiksel analizHer üç grup arasındaki farklılıklar Tek Yönlü Var-yans Analizi kullanılarak analiz edildi. Parametreler arası ilişkiler Pearson Korelasyon Katsayısına göre değerlendirildi. Güven aralığı %95 olarak belirlen-di. Tüm veriler SPSS 17.0 versiyonu kullanılarak analiz edildi.

BulgularÇalışmamıza dahil edilen bireylerin sosyodemogra-fik özellikleri Tablo 1’de gösterilmiştir. Boyun patolojili olgularda dominant taraf omuz ab-düksiyon derecesi azaldıkça LSST 2 pozisyonunda skapular diskineziye rastlandı (r=-0.956, p=0.001). Boyun patolojili olgularda dominant tarafta SRT ve SAT pozitifliği bulunan olgularda dominant ol-mayan tarafta da SRT (r=0.617, p=0.000) ve SAT (r=0.565, p=0.000) pozitif bulundu. Omuz patolo-

AĞRI

122 TEMMUZ - JULY 2014

Şekil 2. (a) Scapular Assistance Test, (b) Scapular Retraction Test.

(a) (b)

Tablo 1. Olguların sosyodemografik özellikleri

Boyun (n=79) Omuz (n=54) Boyun+Omuz (n=27)

Ort.±SS Ort.±SS Ort.±SS

Yaş (yıl) 48.78±15.97 54.01±14.64 51.48±15.25Boy (m) 167.54±9.23 167.53±10.43 164.03±7.41Vücut ağırlığı (kg) 76.27±14.62 73.82±11.43 70.25±13.26Vücut kitle indeksi (kg/m2) 27.14 ±4.62 26.28±3.43 26.13±4.53

Ort.: Ortalama; SS: Standart sapma.

Page 35: Agri 2014 / 3

Boyun ve omuz ağrılı olgularda skapular diskinezi, ağrı, eklem hareket açıklığı ve esneklik arasındaki ilişki

123TEMMUZ - JULY 2014

TartışmaÇalışmamızda omuz ağrısı, boyun ağrısı ve hem omuz hem boyun ağrısı olan bireylerde skapular hareketliliğin ağrı faktöründen etkilenmediği göz-lenmiştir. Omuz ve boyun-omuz ağrılı olguların yaklaşık yarısında skapular diskineziye rastlanırken, boyun problemli olgularda skapular diskinezi oranı-nın daha düşük olduğu görülmüştür.

Uhl ve ark.,[13] özellikle omuz ağrı şikayetine sahip

olgularda %47.6 iken boyun problemli olgularda %19.1’dir. Her üç grupta dominant taraf SAT de-ğerleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bu-lunmamıştır (p=0.791), ancak gruplarda bu testin pozitifliği boyun-omuz grubunda %47.6 ve omuz grubunda %54.8 iken boyun grubunda %48.5’dir. Dominant olmayan tarafta SRT’nin pozitifliği ise boyun-omuz grubunda %33.3 ve omuz problemli olgularda %54.8 iken boyun problemli olgularda %41.2’dir (Tablo 4).

Tablo 4. Skapular Retraksiyon Testi ve Skapular Yardım Testi yüzde değerleri

Boyun (%) Omuz (%) Boyun+Omuz (%)

+ – + – + –

SRT Dominant 30.9 69.1 52.4 47.6 40.9 59.1 Nondominant 19.1 80.9 47.6 52.4 54.5 45.5SAT Dominant 48.5 51.5 54.8 45.2 47.6 52.4 Nondominant 41.2 58.8 54.8 45.2 33.3 66.7

SRT: Scapular Retraction Test; SAT: Scapular Assistance Test.

Tablo 3. Lateral Skapular Slide Test sonuçları

Boyun (%) Omuz (%) Boyun+Omuz (%) Toplam

Ort.±SS Ort.±SS Ort.±SS Ort.±SS

LSST1 0.71±0.67 0.79±0.79 0.86±0.87 0.76±0.74LSST2 0.58±0.68 0.76±0.82 0.84±1.11 0.68±0.81LSST3 0.61±0.75 0.84±0.64 0.97±0.89 0.75±0.75

LSST: Lateral Scapular Slide Test.

Tablo 2. Her üç grupta skapular diskinezi, ağrı ve esneklik arasındaki ilişkiler

Bölge Korelasyonlar r p

Boyun Dominant taraf omuz abdüksiyonu – LSST2 -0.956* 0.001**

Dominant – dominant olmayan SRT 0.617* 0.000**

Dominant – dominant olmayan SAT 0.565* 0.000**

Omuz Dominant – dominant olmayan internal 0.655* 0.000**

rotasyon esnekliği Dominant – dominant olmayan eksternal 0.655* 0.000**

rotasyon esnekliğiBoyun+Omuz Aktivitede ağrı – istirahatte ağrı 0.572* 0.002**

Aktivitede ağrı – gece ağrısı 0.572* 0.002**

SRT: Scapular Retraction Test; SAT: Scapular Assistance Test; LSST: Lateral Scapular Slide Test.

Page 36: Agri 2014 / 3

AĞRI

124

olgularda omuz fleksiyonu esnasında skapular asi-metri/diskinezi olduğunu belirtmiştir. Kibler ve ark.,[1] omuz ağrısı ve skapular diskinezi ilişkisini araştırdıkları çalışmalarında, özellikle skapulanın dinamik stabilizasyonu sağlayan kasların etkilendiği yaralanmalardan sonra, skapulanın normal dinamik rolünü yapmada sıkıntı yaşadığını belirtmişlerdir.

Melzack ve ark.nın[9] tanımladığı ağrı noktaları göz önünde bulundurulduğunda boyun ağrıları ile omuz ağrıları arasında yakın ilişki olduğu görülmüş-tür. Bu nedenle boyun patolojili olgularda omuzun da mutlaka değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi ge-rekmektedir.

Zakharova-Luneva ve ark.[6] kronik mekanik boyun ağrılı hastalarda trapezius kasının aktivasyonunu ve skapular disfonksiyonun klinik işaretlerini sağlıklı kontrollerle karşılaştırarak inceledikleri çalışmala-rında; boyun ağrılı hastaların trapezius kaslarında azalmış aktivasyon olduğu ve skapular disfonksiyo-nun klinik işaretlerini gösterdiklerini saptamışlardır. Bu çalışmanın sonucunda yazarlar, klinisyenlerin kronik boyun ağrılı hastalarda aksiyoskapular kasla-rın etkilenimini göz önünde bulundurarak skapular fonksiyonun yeniden geliştirilmesi için uygun teda-vi yaklaşımlarının tedavi programına dahil etmele-rinin yararlı olacağını vurgulamışlardır. Wegner ve ark.[7] ise yaptıkları çalışmada boyun ağrılı hastalar-da skapular postural düzeltme egzersizlerinin tra-pezius kasında optimal kas aktivitesini sağladığını göstermişlerdir.

Çalışmamızda boyun ağrısı olan olgularda domi-nant ve dominant olmayan tarafta skapular diski-nezi görülmüştür. Omuz ağrılı olgularda oluşan skapular diskinezi, sekonder olarak boyun eklem hareketlerini de etkileyebilmektedir. Bulgularımıza göre boyun patolojili olgularda omuzun ve skapula-nın da mutlaka değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi gerektiği öne sürülebilir. Ayrıca omuzlarda iki taraflı etkilenim olabileceği göz önünde bulundurularak skapular diskinezinin sağlam tarafta da değerlendi-rilmesi gerekmektedir.

Boyun ve omuz ağrılı olgularda skapular diskine-zi etkileniminin araştırıldığı çalışmamızda LSST 1 ve 2. pozisyonlarda anlamlı sonuçlar bulunur iken 3. pozisyona ait anlamlı sonuçlara ulaşılamamıştır.

Shadmehr ve ark. da[12] üç ayrı omuz eklem açısında LSST’nin güvenilirliğini araştırdıkları çalışmaların-da LSST 3 pozisyonunda spesivitenin düşük oldu-ğunu belirtmektedir. Sonuçlar çalışmamızla uyum-luluk göstermektedir.

Çalışmamızda boyunla birlikte omuz ağrılarının da skapular diskineziye yol açtığı ve omuz, boyun ve her iki bölgesinde birlikte ağrı şikayeti bulunan birey-lerde skapular hareketliliğin ağrı faktöründen etki-lenmediği ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca boyun, omuz, boyun ve omuz birlikte olan ağrılı durumlarda ek-lem limitasyonları ile birlikte skapular diskinezinin de değerlendirilmesinin ağrı ile ilişkili sorunların çözümünde yol gösterici olacağını düşünmekteyiz. İleriki çalışmalarda dahil edilecek grupların patolo-jiye göre sınıflandırılması, mevcut patolojinin ska-pular diskinezi üzerine etkisini anlamak açısından önemli bir yol çizecektir.

Yazar(lar) ya da yazı ile ilgili bildirilen herhangi bir ilgi çakışması (conflict of interest) yoktur.

Hakem değerlendirmesi: Dış bağımsız.

Kaynaklar1. Kibler WB, McMullen J. Scapular dyskinesis and its relation to

shoulder pain. J Am Acad Orthop Surg 2003;11(2):142-51.2. Kibler WB, Sciascia A. Current concepts: scapular dyskinesis.

Br J Sports Med 2010;44(5):300-5. 3. Burkhart SS, Morgan CD, Kibler WB. The disabled throwing

shoulder: spectrum of pathology Part III: The SICK scapula, scapular dyskinesis, the kinetic chain, and rehabilitation. Ar-throscopy 2003;19(6):641-61.

4. Coşkun ME. Boyun ağrısı ve tedavisi. Türkiye Klinikleri J Surg Med Sci 2006;2(51):43-7.

5. Tate AR, McClure P, Kareha S, Irwin D, Barbe MF. A clinical method for identifying scapular dyskinesis, part 2: validity. J Athl Train 2009;44(2):165-73.

6. Zakharova-Luneva E, Jull G, Johnston V, O’Leary S. Altered trapezius muscle behavior in individuals with neck pain and clinical signs of scapular dysfunction. J Manipulative Physiol Ther 2012;35(5):346-53.

7. Wegner S, Jull G, O’Leary S, Johnston V. The effect of a scapu-lar postural correction strategy on trapezius activity in pa-tients with neck pain. Man Ther 2010;15(6):562-6.

8. Lillefjell M, Krokstad S, Espnes GA. Prediction of function in daily life following multidisciplinary rehabilitation for in-dividuals with chronic musculoskeletal pain; a prospective study. BMC Musculoskelet Disord 2007;8:65.

9. Melzack R, Stillwell DM, Fox EJ. Trigger points and acupunc-ture points for pain: correlations and implications. Pain 1977;3(1):3-23.

10. Odom CJ, Taylor AB, Hurd CE, Denegar CR. Measurement of scapular asymetry and assessment of shoulder dysfunction

TEMMUZ - JULY 2014

Page 37: Agri 2014 / 3

Boyun ve omuz ağrılı olgularda skapular diskinezi, ağrı, eklem hareket açıklığı ve esneklik arasındaki ilişki

125TEMMUZ - JULY 2014

Can Chiropr Assoc 2005 49(3):158-209. http://www.ccachiro.org/Client/cca/cca.nsf/web/CPG-sep-05?OpenDocument. J Can Chiropr Assoc 2007;51(3):189-90.

15. Carlsson AM. Assessment of chronic pain. I. Aspects of the reliability and validity of the visual analogue scale. Pain 1983;16(1):87-101.

16. Brown KE, Stickler L. Shoulder pain and dysfunction second-ary to neural injury. Int J Sports Phys Ther 2011;6(3):224-33.

17. Edwards TB, Bostick RD, Greene CC, Baratta RV, Drez D. In-terobserver and intraobserver reliability of the measurement of shoulder internal rotation by vertebral level. J Shoulder El-bow Surg 2002;11(1):40-2.

18. Hayes K, Walton JR, Szomor ZR, Murrell GA. Reliability of five methods for assessing shoulder range of motion. Aust J Physiother 2001;47(4):289-94.

using the Lateral Scapular Slide Test: a reliability and validity study. Phys Ther 2001;81(2):799-809.

11. Otman S, Köse N. Normal eklem hareketinin değerlendirilmesi. İçinde: Otman S, Köse N, editörler. Tedavi hareketlerinde temel değerlendirme prensipleri. 4. baskı. Ankara: Sinem Of-set; 2008. s. 55-73.

12. Shadmehr A, Bagheri H, Ansari NN, Sarafraz H. The reliabil-ity measurements of lateral scapular slide test at three dif-ferent degrees of shoulder joint abduction. Br J Sports Med 2010;44(4):289-93.

13. Uhl TL, Kibler WB, Gecewich B, Tripp BL. Evaluation of clinical assessment methods for scapular dyskinesis. Arthroscopy 2009;25(11):1240-8.

14. Haynes MJ. CCA/CFCRB-CPG Guideline Development Com-mittee. Chiropractic clinical practice guideline: evidence-based treatment of adult neck pain not due to whiplash. J

Page 38: Agri 2014 / 3

Kanser ağrısında transdermal fentanil kullanımınınkognitif fonksiyonlar üzerine etkisi

The cognitive effects of using transdermal fentanyl in cancer pain

Nurdan ÜNLÜ,1 Ayşegül BİLEN,1 Achmet ALİ,2 Namigar TURGUT,1 Aygen TÜRKMEN1

SummaryObjectives: In this study, we aimed to investigate the effects of using transdermal fentanyl (TDF) on cognitive functions in cancer pain.Methods: After approval and informed consent of patients by the Ethical Committee, fifty patients with cancer pain who had no pre-vious opioid treatments were included in the study. Pain was evaluated with Visual Analogue Scale (VAS) while, cognitive functions were assessed using by Addenbrooke’s Cognitive Examination final revised version (ACE-R). In addition, performance was evaluated with Eastern Cooperative Oncology Group Performance Status (ECOG) and adverse reactions were noted. Patient algological evalu-ation was done in the first application and the normal cognitive functions were established using ACE-R. In most cases the treatment began with 25μg/h TDF and, at certain stages of the treatment, the dose was increased so that VAS ≤2. ACE-R was applied again on day 30under sufficient analgesia. All patients were compared using ACE-R total scores and subgroups (attention-orientation, memory, fluency, language, visuospatial abilities) at before and after TDF treatment.Results: At the end of the study, attention-orientation, memory, fluency, language, and ACER total scores showed a statistically significant improvement after TDF treatment than before. No significant change was obtained for the visuospatial abilities. No dif-ference was detected in performance status.Conclusion: The use of TDF for the treatment of cancer pain is not associated with impairment in cognitive performance. Even some cognitive test scores demonstrated significant improvement. Our data shows that the absence of pain increased the quality of life.

Key words: Cancer pain; cognitive functions; transdermal fentanyl.

Özet

Amaç: Bu çalışmada, kanser ağrısında transdermal fentanil (TDF) kullanımının kognitif fonksiyonlar üzerine olan etkisinin incelenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Etik kurul ve hasta onamı alınarak daha öncesinde opioid tedavisi almamış 50 kanser ağrılı hasta çalışma kapsamına alındı. Ağrı değerlendirmesi Vizüel Analog Skala (Visual Analogue Scale-VAS), kognitif fonksiyon muayenesi Addenbrook Kognitif Muayenesi gözden geçirilmiş versiyonu (Addenbrooke’s Cognitive Examination final revised version -ACE-R) ve günlük aktivite düzeyi Doğu Onkoloji Grubu Performans Ölçütü (Eastern Cooperative Oncology Group Per-formance Status -ECOG) ile değerlendirildi, yan etkiler kaydedildi. Hastaların ilk başvurularında algolojik değerlendirmeleri yapıldı ve ACE-R uygulanarak normal kognitif fonksiyon düzeyleri tespit edildi. Olgularda 25 μg/saat TDF ile tedaviye baş-landı, VAS ≤ 2 olacak şekilde tedavilerinin belirli aşamalarında doz artışı yapıldı, 30. günde yeterli analjezik etkinlik sağlan-dıktan sonra ACE-R yeniden uygulandı. Tüm hastalar kendi aralarında, TDF tedavisi öncesi ve sonrası olmak üzere ACE-R toplam skoru ve alt grupları (dikkat-oryantasyon, bellek, akıcılık, dil, görsel-mekansal yetenekler) açısından karşılaştırıldı.Bulgular: Çalışma sonunda tedavi sonrası, öncesi ile karşılaştırıldığında dikkat, oryantasyon, bellek, akıcılık, dil ve ACE-R toplam skorlarında istatistiksel olarak anlamlı artış saptandı. Görsel ve mekansal yeteneklerde ise anlamlı bir değişme görüle-medi. Olguların günlük aktivite düzeyi başlangıca göre değişmedi.Sonuç: Kanser ağrısında TDF kullanımının kognitif fonksiyonlarda bozulma yapmadığı görüldü, hatta bazı kognitif test skorlarında anlamlı düzelme olduğu saptandı. Ağrının olmaması da hastaların yaşam kalitesini artırdı.

Anahtar sözcükler: Kanser ağrısı; kognitif fonksiyonlar; transdermal fentanil.

1Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, İstanbul;2İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji Anabilim Dalı, İstanbul1Department of Anaesthesiology and Reanimation, Okmeydani Training and Research Hospital, Istanbul, Turkey;2Department of Anesthesiology, İstanbul University İstanbul Faculty of Medicine, İstanbul, Turkey

Başvuru tarihi (Submitted) 26.03.2013 Düzeltme sonrası kabul tarihi (Accepted after revision) 12.11.2013

İletişim (Correspondence): Dr. Ayşegül Bilen. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği, İstanbul, Turkey.Tel: +90 - 212 - 221 77 77 e-posta (e-mail): [email protected]

AĞRI 2014;26(3):126-130

doi: 10.5505/agri.2014.28291

KLİNİK ÇALIŞMA - CLINICAL TRIALS

TEMMUZ - JULY 2014126

Page 39: Agri 2014 / 3

TEMMUZ - JULY 2014 127

GirişKronik kanser ağrısı tedavisinde genellikle Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerdiği basamak teda-visi esas alınmaktadır.[1] Hastaların çoğu hastalık süreci içerisinde üçüncü basamak ağrı tedavisi olan güçlü opoid analjeziklere ihtiyaç duymaktadırlar.[2] Transdermal fentanil (TDF) günümüzde kronik ağrı tedavisinde sıklıkla tercih edilen, ihtiva ettiği fentanili sabit dozda salgılayan ve deriye yapıştırıla-rak kullanılan ağrı bantlarıdır. Hastanın sürekli ilaç alma bağımlılığını azatlığı için hastalar tarafından çok iyi tolere edilmektedir. Kanser hastalarında has-talık seyri esnasında sıklıkla psikomotor ve kognitif fonksiyon bozukluklarına rastlanmaktadır. Psiko-motor ve kognitif fonksiyon bozukluğunun etiyo-lojisi, hastalık kaynaklı faktörler (beyin metastazı, ağrı, metabolik bozukluklar gibi) ve tedavi kaynaklı faktörler (antineoplastik tedavi, opioid ilaç kullanı-mı gibi) olarak iki ana grupta toplanabilir. Opoid kullanımı doza ve kullanım süresine bağlı olarak psikomotor ve kognitif fonksiyonlarda bozulmaya neden olmaktadır.

Bu çalışmada kronik kanser ağrısı için TDF kul-landığımız hastalarda, TDF kullanımının kognitif fonksiyonlar üzerine etkisini araştırmayı hedefledik.

Gereç ve YöntemBu çalışma Ekim 2011-Şubat 2012 tarihleri arasında Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aneste-ziyoloji ve Reanimasyon Kliniği Algoloji Polikliniği tarafından yürütüldü. Çalışma için hastanemiz etik kurulu onayı ve çalışmaya alınan hastaların onamla-rı alındı. Çalışma DSÖ’nün önerdiği analjezik ba-samak tedavisi protokolüne göre üçüncü basamak tedavide olup etik kurul ve hasta izni alınarak, yeni tanı almış, Doğu Onkoloji Grubu Performans Öl-çütüne göre ≤ 3 puan alan ve daha öncesinde opioid analjezikler ile ağrı palyasyonu uygulanmamış 62 erişkin, kanser ağrılı olgu üzerinde gerçekleştirildi.

Malignensiye bağlı kronik ağrı nedeniyle opioid analjezik kullanımı, çalışmaya başlamadan önceki 24 saat içinde radyoterapi ve/veya kemoterapi yapıl-ması, antikonvülzan, antipsikotik, trisiklik antidep-resan, lityum kullanımı, kronik karaciğer hastalığı ile uyumlu klinik ve biyokimyasal bulguların varlığı, kreatinin değerinin >2 mg/dl olması, çalışma ilacına

karşı bilinen hipersensivite veya intoleransının bu-lunması, alkol ve/veya madde bağımlılığının varlığı, bilinen beyin metastazı ve psikiyatrik hastalık var-lığı, ayrıca çalışma süresince çalışma ilacı ile tolere edilemeyen yan etkilerin görülmesi çalışmaya dahil edilmeme kriterleri olarak belirlendi.

Çalışmaya alınma kriterlerine uyan 62 hastanın ilk başvurularında algolojik değerlendirilmeleri yapıldı ve çalışma hakkında bilgilendirilerek sözlü ve yazılı onamları alındı. Tüm olgulara uygulanacak analjezi yöntemi, gelişebilecek yan etkiler, kullanılacak ağrı skalası hakkında bilgi verildi. Çalışmaya alınan 62 olgunun 50’si çalışmayı tamamladı. Dört olgu TDF flasterinin uygun kullanılamaması, beş olgu kemo-terapi başlanması, üç olgu çalışma bitmeden önce hayatını kaybetmesi nedeniyle çalışma dışı bırakıl-dı. Olgular ağrı skalası (Vizüel Analog Skala, VAS), performans değerlendirme skalası (Doğu Onkoloji Grubu Performans Ölçütü, ECOG), kognitif fonk-siyon muayenesi (Addenbrook Kognitif Muayenesi gözden geçirilmiş versiyonu, ACE-R) yanı sıra kons-tipasyon, bulantı-kusma, hipoventilasyon, idrar re-tansiyonu ve ürtiker gibi yan etkiler açısından da TDF kullanımı öncesi ve sonrasında olmak üzere iki kez değerlendirildi. Çalışma süresince olgulara hiç bir invaziv girişimde bulunulmadı. Olguların bulantı-kusma yakınmaları varlığında antiemetik olarak ondansetron ile tedaviye başlandı ve çalışma süresince devam edildi. Haftada üçten daha az sık-lıkta katı feçes çıkarılması konstipasyon olarak de-ğerlendirildi ve bu olgulara laksatif ajanlardan biri başlanarak çalışma bitimine kadar sürdürüldü.

Ağrı tedavisi yöntemi ve değerlendirilmesiOnkoloji hastalarında ağrı tedavisi değerlendirilirken VAS kullanıldı (0= ağrı yok, 10= dayanılmaz ağrı). Transdermal fentanil flasteri (Durogesic® 25-50-75-100 µg/saat, Janssen-Cilag, Belçika) olguların göğüs, omuz ya da kolundaki kılsız bir bölgeye yapıştırıldı ve 30 gün süresince, her üç günde bir değiştirilmesi söylendi. Flasterin yenilenmesi sırasında, klinik yanı-ta uygun olarak, fentanil dozu ya artırıldı ya da aynı doz devam edildi ve VAS >3 olması doz artırılma-sı endikasyonu olarak kabul edildi. Hastaların ağrı değerlendirmeleri VAS kullanılarak tedavi öncesi ve TDF kullanımı altında yedinci gün, 14. gün, 30. gün yapıldı. Her değerlendirmede opioid kullanımı-na bağlı olası yan etkiler soruldu ve kaydedildi.

Page 40: Agri 2014 / 3

AĞRI

TEMMUZ - JULY 2014128

Performans değerlendirmesiOlguların günlük aktivite durumu; DSÖ’nün ka-bul ettiği performans değerlendirme skalası olan Doğu Onkoloji Grubu Performans Ölçütü ile de-ğerlendirildi.[3] Çalışmaya başlamadan önceki per-formans ölçütü ≤3 olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastaların performans değerlendirilmeleri TDF kullanımına başlamadan önce birinci gün ve TDF kullanımı altında 30. gün olmak üzere iki kez değerlendirildi (Tablo 1).

Kognitif fonksiyonların değerlendirilmesi:Kognitif fonksiyonlarının değerlendirilmesinde tüm olgulara ACE-R uygulandı. Adı geçen test sessiz bir odada, tüm hastalara aynı sırayla, 15 dakika ile 40 da-kika arasında değişen sürelerde ve tek oturumda ya-pıldı. ACE-R; TDF kullanımı öncesi birinci gün ve TDF kullanımı altında, VAS ≤3 olduğunda 30. gün

olmak üzere iki kez uygulandı. ACE-R altı sayfadan oluşmakta ve uygulaması yaklaşık 15-30 dakika sür-mektedir. Test beş bölümde toplanan 26 maddeden oluşmaktadır. Maksimum toplam puan 100’dür. Tes-tin alt bölümleri ve içeriği Tablo 2’de belirtilmiştir.

BulgularOlguların demografik özellikleri Tablo 3’de belirtil-miştir. Çalışmaya katılan hastaların 22’si (%44) ak-ciğer kanseri, 6’sı (%12) meme kanseri, 6’sı (%12) gatrointestinel sistem kanseri, 5’i (%10) pankreas kanseri, 3’ü (%4) prostat kanseri, 2’si (%4) malin melanom ve 6’sı (%12) diğer tip kanser tanılarına sahipti.

Ağrı şiddeti, TDF kullanımı ve Kognitiffonksiyon verileriHastaların başlangıç, yedinci gün, 14. gün ve 30.

Tablo 1. Doğu Onkoloji Grubu Performans Ölçütü

Grade 0 Tam aktif, hiçbir sınırlama olmadan hastalık öncesi performansı mevcut.Grade 1 Yorucu aktivite sınırlanmış ancak sedanter hayat tarzı yaşayabiliyor ve hafif iş yapabiliyor (hafif ev işi, hafif ofis işi).Grade 2 Sadece kendi ihtiyacını görüyor, başka bir iş yapamıyor, uyanık olduğu saatlerin %50’sinden fazlasında hareketli.Grade 3 Kendi ihtiyacını sınırlı görebiliyor, uyanık olduğu saatlerin %50’sinden fazlasında yatar veya oturur halde.Grade 4 İş göremiyor, tamamen yatar veya oturur halde.Grade 5 Ölü.

Tablo 2. Addenbrook Kognitif Muayenesi gözden geçirilmiş versiyonu alt grupları ve açıklaması

Dikkat ve oryantasyon Zaman ve mekanda oryantasyon, 3 kelimenin kayıt edilmesi ve seri çıkarma/geriye(18 puan) doğru hecelemeBellek (26 puan) İlave materyal içermesinin yanı sıra, kodlanmış bilgi daha uzun bir süre sonra hatırlanmalıdır (10 dk, arası başka materyalle doldurulur)- ki bu da testi hafif kognitif bozukluk için daha hassas hale getirir. Hastadan hayali bir kişinin isim ve adresini öğrenmesi ve sonra testlerin sonunda hatırlaması beklenir. Eğer kişi bir veya daha fazla maddeyi hatırlayamazsa tanıma kısmında kişiye içlerinden birinin doğru olduğu üç seçenek verilir. Bellek bölümü ayrıca 4 genel bilgi sorusu içermektedir (Şuanki Cumhurbaşkanı gibi).Sözel akıcılık (14 puan) Her ne kadar başka faktörlerden etkilenebileceği için spesifik olmasa da sözel akıcılık, 60 sn. içinde tamamlanabilecek hassas bir kognitif tarama testidir. Hastadan 1 dakika içinde sayabildiği kadar çok sayıda kelimeyi, belirtilen kurallara uygun biçimde (örn: özel isim veya yer ismi olmayacak) sayması istenir. Bu bölümün iki aşaması vardır: Harf akıcılığı ve kategori akıcılığı.Dil (26 puan) Tek kelime ve ifadelerin tekrarlanmasını, düşük frekanslı 10 adet resmin adlandırılmasını, bu maddelerle ilgili 4 sorunun cevaplanmasını ve 5 tane düzensiz kelimenin okunmasını içerir.Görsel ve mekansal yetenekler Bu bölüm iki aşamadan oluşur. İlkinde, üst üste gelmiş beşgenlerin, küpün ve saatin (16 puan) çizimi. İkinci kısım, noktaların sayılması ve kesintili 4 harfin adlandırılmasını içerir.

Page 41: Agri 2014 / 3

Kanser ağrısında transdermal fentanil kullanımının kognitif fonksiyonlar üzerine etkisi

TEMMUZ - JULY 2014 129

taların tedavi başlangıcında ve tedavinin 30. günün-de bakılan ACE-R skorları Tablo 5’de belirtilmiştir. Tedavi sonrası toplam ACE-R skorunda ve alt grup skorlarının çoğunda (dikkat, bellek, sözel akıcılık, dil) istatiksel olarak anlamlı ölçüde artış saptandı.

Yan etki ve performans ölçütü verileriHiçbir hastada ciddi bir yan etki görülmedi. İzlem esnasında görülen yan etkiler Tablo 6’da belirtilmiş-tir. Hastaların başlangıç ve tedavinin 30. gününde ölçülen ECOG değerleri benzer bulundu.

Tartışmaİlerlemiş kanser hastaların çoğunda kognitif fonksi-yonlarda ve yaşam kalitesinde ciddi bozulma görül-mektedir.[4] Kognitif fonksiyonlarda ki bu bozulma kullanılan ilaçlara bağlı olabileceği gibi hastalığın neden olduğu birçok komplikasyon sonucu da olu-şa bilmektedir. Hastaların maruz kaldıkları şiddetli ağrı şikayeti bile tek başına kognitif fonksiyonları etkilediği gösterilmiştir.[5] Veldhuijzen ve ark.[6] kro-nik kanser dışı ağrısı olan hastaların otoyolda araba kullanma performanslarını değerlendirdikleri çalış-mada, ağrısı olan olguların performanslarını kont-rol grubuna göre kötü bulmuşlardır. Aynı şekilde Kuhajda ve ark.[7] da yaptıkları çalışmada baş ağrısı olan hastalarda dikkat ve hafıza performansının bo-zulduğunu göstermişlerdir. Bizim çalışmamızın ilk döneminde de kronik ağrıları kontrol altına alınma-mış olan olgularda kognitif fonksiyonlar uygun ağrı tedavisi öncesine göre daha kötü bulundu. Birçok çalışmada belirtildiği gibi kronik ağrı kişinin zihin-sel aktivitelerini olumsuz etkilemektedir. İleri evre kanser hastalarının %80’inde kanser ağrısı vardır ve opioid analjezik kullanmaktadırlar. Transdermal fentanil; kansere bağlı ağrı tedavisinde kullanımı artan bir ajandır. Hastalar TDF kullanımına has-talar çok iyi uyum göstermekte ve ağrı tedavisinde başarılı olunmaktadır. Bununla birlikte psikomotor fonksiyonlarda bozulma, sedasyon, baş dönmesi gibi yan etkiler opioid tedavisinde gösterilen klinik problemlerdir.[8] Opoid tedavisi esnasında oluşan bu yan etkiler opoid dozu ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Opoid kullanımının kognitif fonksi-yonlar üzerine etkisi üzerine birçok çalışma yapıl-mıştır ve farklı sonuçlar elde edilmiştir. Sabatowski ve ark.[9] yaptıkları çalışmada, stabil doz transdermal fentanil kullanımının araba kullanma gibi günlük

gün VAS skorları Tablo 4’de belirtilmiştir. Özellikle tedavinin yedinci gününden sonra hastaların ağrı şi-kayeti önemli ölçüde kontrol altına alınmıştır. Otu-zuncu gün ve tedavi başlangıcı öncesi ölçülen VAS skorlarında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmış-tır (p<0.001). Bir aylık izlem esnasında ortalama 56.5±15.8 µg/saat dozunda TDF kullanılmıştır. Has-

Tablo 3. Demografik veriler

Ort.±SS

Cinsiyet (Erkek/Kadın)* 40/10Yaş (yıl)* 55.46±14.1Boy (cm) 164±30Kilo (kg) 66.13±12.79

Ort.: Ortalama; SS: Standart sapma. *: Veriler olgu sayısı olarak verilmiştir.

Tablo 4. Vizüel Analog Skala skoru

Ort.±SS

Başlangıç Vizüel Analog Skala 8.1±1.57. gün Vizüel Analog Skala 4.2±0.814. gün Vizüel Analog Skala 2.6±1.130. gün Vizüel Analog Skala 0.6±0.7

Tablo 5. ACE-R testi verileri

1. gün 30. gün p

Ort.±SS Ort.±SS

Dikkat 15.5±2.3 16.0±2.3 <0.05Bellek 11.3±3.2 12.6±3.3 <0.001Akıcılık 8.5±2.6 9.7±2.7 <0.001Dil 21.6±3.9 22.2±3.5 <0.001Görsel 15.0±1.8 15.1±1.7 0.11Toplam 72.1±11.1 75.7±10.3 <0.001

Ort.: Ortalama; SS: Standart sapma.

Tablo 6. Yan etki verileri

Bulantı Kusma Kontipasyon

Başlangıç 4 – –7. gün 8 2 714. gün 3 – 530. gün 1 – 2

Veriler olgu sayısı olarak verilmiştir.

Page 42: Agri 2014 / 3

AĞRI

130 TEMMUZ - JULY 2014

daha uzun süreli ve doz bağımlı çalışmaların yapıl-masının gerekli olduğu kanısındayız.

Yazar(lar) ya da yazı ile ilgili bildirilen herhangi bir ilgi çakışması (conflict of interest) yoktur.Hakem değerlendirmesi: Dış bağımsız.

Kaynaklar1. World Health Organization. Cancer pain relief and palliative

care:report of a WHO expert commitee. 2nd ed. Geneva: World Health Organization Tecnical Report Series; 1996.

2. Leppert W, Łuczak J. The role of tramadol in cancer pain treatment-a review. Support Care Cancer 2005;13(1):5-17.

3. Cherny N. Cancer pain syndromes. In: Melzack R, Wall PD, editors. Handbook of pain management. Edinburg: Churchill Livingstone; 2003. p. 603-39.

4. Bruera E, Chadwick S, Weinlick A, MacDonald N. Delirium and severe sedation in patients with terminal cancer. Cancer Treat Rep 1987;71(7-8):787-8.

5. Massie MJ, Holland JC. The cancer patient with pain: psychi-atric complications and their management. Med Clin North Am 1987;71(2):243-58.

6. Veldhuijzen DS, van Wijck AJ, Wille F, Verster JC, Kenemans JL, Kalkman CJ, et al. Effect of chronic nonmalignant pain on highway driving performance. Pain 2006;122(1-2):28-35.

7. Kuhajda MC, Thorn BE, Klinger MR, Rubin NJ. The effect of headache pain on attention (encoding) and memory (recog-nition). Pain 2002;97(3):213-21.

8. Hanks GW, O’Neill WM, Simpson P, Wesnes K. The cognitive and psychomotor effects of opioid analgesics. II. A random-ized controlled trial of single doses of morphine, loraze-pam and placebo in healthy subjects. Eur J Clin Pharmacol 1995;48(6):455-60.

9. Sabatowski R, Schwalen S, Rettig K, Herberg KW, Kasper SM, Radbruch L. Driving ability under long-term treat-ment with transdermal fentanyl. J Pain Symptom Manage 2003;25(1):38-47.

10. Haythornthwaite JA, Menefee LA, Quatrano-Piacentini AL, Pappagallo M. Outcome of chronic opioid therapy for non-cancer pain. J Pain Symptom Manage 1998;15(3):185-94.

11. Kamboj SK, Tookman A, Jones L, Curran HV. The effects of immediate-release morphine on cognitive functioning in patients receiving chronic opioid therapy in palliative care. Pain 2005;117(3):388-95.

12. Jamison RN, Schein JR, Vallow S, Ascher S, Vorsanger GJ, Katz NP. Neuropsychological effects of long-term opi-oid use in chronic pain patients. J Pain Symptom Manage 2003;26(4):913-21.

13. Vainio A, Ollila J, Matikainen E, Rosenberg P, Kalso E. Driving ability in cancer patients receiving long-term morphine an-algesia. Lancet 1995;346(8976):667-70.

14. Larsen B, Otto H, Dorscheid E, Larsen R. Effects of long-term opioid therapy on psychomotor function in patients with cancer pain or non-malignant pain. [Article in German] An-aesthesist 1999;48(9):613-24. [Abstract]

15. Bilen A, Ali A, Alkan I, Altan A. Comparison of transdermal fentanyl for the management of cancer pain in adults and elders. Agri 2012;24(3):111-6.

aktiviteleri kısıtlamadığını, psikomotor ve kognitif fonksiyonlarda anlamlı bir bozulma yapmadığını göstermişlerdir. Haythornthwaite ve ark.[10] bizim çalışmamıza benzer olarak, kanser dışı kronik ağrı-sı olan hastalarda uzun süreli opioid kullanımının kognitif fonksiyonları bozmadığını saptanmış, hatta opioid tedavisi sonrası ağrı şikayetleri kontrol altı-na alınan hastalarda psikomotor hız ve dikkat artışı olduğunu göstermişlerdir. Hangi ağrı kesici grubu kullanılırsa kullanılsın kanser hastalarında ağrının etkin bir şekilde kontrol altına alınması kognitif fonksiyonları önemli ölçüde artırmaktadır. Fakat bi-zim çalışmamızdan farklı olarak opoid kullanımının kognitif fonksiyonları olumsuz etkilediğini gösteren çalımlalar da bulunmaktadır. Kamboj ve ark.[11] pal-yatif bakım ünitesinde kronik opioid tedavisi gören kanser hastalarında yapmış oldukları çalışmada bi-zim çalışmamızdan farklı olarak opoid kullanımının dozla doğru orantılı olarak kognitif fonksiyonları bozduğunu göstermişlerdir. Bizim çalışmamızda kognitif fonksiyolarda bozulma görmememizin en önemli nedeni ortalama TDF dozumuzun yüksek olmaması ve doz artışlarının kontrollü yapılması olduğunu düşünmekteyiz. Literatürde kanser has-talarında opoid kullanımının genellikle kognitif fonksiyonları çok fazla etkilemediğini belirten çalış-malar ağırlıktadır.[12,13] Tabi opoid dozu artırıldıkça kognitif fonksiyonlar üzerine olan etkilerinin arta-cağı unutulmamalıdır. Hastalarda çok yüksek opoid dozlarına çıkılması gerektiğinde yüksek doza bağlı oluşacak olan opoid yan etkilerinden sakınmak için alternatif invaziv yöntemler düşünülmelidir. Özel-likle yapılan çalışmalarda opoidlerin kognitif fonk-siyonlara üzerine olan olumsuz etkisinin mental durumu kısıtlı geriatrik hastalarda daha belirgin ol-duğu ve geriatrik hastalarda yan etki sıklığının arttı-ğı gösterilmiştir.[14,15] Bu nedenle geriatrik hastalarda opoid dozu çok daha kontrollü artırılmalıdır.

Sonuç olarak, kanser ağrısında TDF kullanımı kog-nitif fonksiyonlarda bozulma yapmamakta ve ciddi yan etkiler oluşturmamaktadır. Hatta ağrı şikayeti-nin etkin bir şekilde kontrol altına alınması hastala-rın kognitif fonksiyonlarında ciddi oranda düzelme sağlamaktadır. Fakat doz artırımları kontrollü yapıl-malı ve yüksek dozlarda dikkatli olunmalıdır. Ancak kesin yargı için daha fazla sayıda hastayı kapsayan,

Page 43: Agri 2014 / 3

Değişen akımlar ve Türkiye'de rejyonal anestezi uygulamaları

Changing trends and regional anesthesia practices in Turkey

Yavuz GÜRKAN,1 Alparslan KUŞ,1 Can AKSU,1 Çiğdem OHTAROĞLU,2

Mine SOLAK,1 Kamil TOKER1

SummaryObjectives: Introduction of ultrasound into regional anesthesia (RA) practice has resulted in important changes and developments in RA. These developments have had a major influence on the way of practice and choice of blocks. The purpose of this study was to present the most recent instruments used in RA and clinical applications in our country.Methods: A questionnaire consisting of 10 questions were distributed to the participants of the National RA Congress in 2011. Be-sides demographic data, RA techniques used and the method of nerve location was questioned. Participants were asked whether they were satisfied with their training in RA and if they participated in a RA course. Results: A total of 95 participants filled out the forms. Spinal anesthesia was the most commonly performed technique. Peripheral nerve blocks constitute only 12% of RA practice. Axillary block was the most commonly performed peripheral nerve block technique. The most commonly used nerve localization methods were nerve stimulation and ultrasound. The majority of the participants (58%) were not satisfied with their RA training and half (50%) participated in a course for continuing medical education.Conclusion: Nerve stimulation is the most performed method, whereas US is increasingly becoming popular. The most commonly performed blocks are central neuroaxial blocks. All in all, there is still room for improvement in RA training.

Key words: Survey; regional anesthesia; Turkey; ultrasound.

Özet

Amaç: Ultrasonografinin rejyonal anestezi (RA) pratiğine girmesi RA’de önemli gelişme ve değişimlere neden olmuştur. Bu gelişmeler RA uygulama yöntemleri ve blok seçimlerini de etkilemiştir. Bu çalışmanın amacı ülkemizde RA’da kullanılan araç ve uygulamalar hakkında bilgi sahibi olmaktır. Gereç ve Yöntem: 2011 senesi Ulusal RA Kongresi sırasında kongre katılımcılarına 10 sorudan oluşan bir anket formu dağıtıldı. Demografik verilerin yanı sıra RA tekniklerinden hangilerini uyguladıkları ve periferik sinir bloğu uygulamalarında sinir lokalizasyonu için kullandıkları yöntemler soruldu. Katılımcılara RA konusunda aldıkları eğitimlerini yeterli görüp gör-medikleri ve bir RA kursuna katılıp katılmadıklarını soruldu.Bulgular: Formlar 95 kişi tarafından dolduruldu. En sık uygulama spinal anestezi idi. Periferik sinir blokları RA uygulama-larının sadece %12’sini kapsamaktaydı. En sık uygulanan periferik sinir bloğu ise aksiller bloktu. En yaygın kullanılan sinir lokalizasyon yöntemi öncelikle nörostimülasyon ve takiben ultrasonografi idi. Katılımcıların %58’inin aldıkları RA eğitimi yeterli bulmadıkları, %50’sinin mesleki gelişim amacıyla bir kursa katıldığı tespit edildi.Sonuç: Sinir lokalizasyonunda en sık nörostimulasyon kullanıldığı ancak ultrasonografinin de hızla yaygınlaştığı gözlenmiş-tir. En sık uygulama nöroaksiyal bloklardır. RA eğitimin hala geliştirilmesi kanaatindeyiz.

Anahtar sözcükler: Anket; rejyonal anestezi; Türkiye; ultrason.

1Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Kocaeli;2İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, İstanbul1Department of Anesthesiology and Reanimation, Kocaeli University Faculty of Medicine, Kocaeli, Turkey;2Department of Anesthesiology and Reanimation Cerrahpasa University İstanbul Faculty of Medicine, İstanbul, Turkey

Başvuru tarihi (Submitted) 02.04.2013 Düzeltme sonrası kabul tarihi (Accepted after revision) 16.07.2013

İletişim (Correspondence): Dr. Yavuz Gürkan. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Umuttepe, Kocaeli, Turkey.Tel: +90 - 262 - 303 70 56 e-posta (e-mail): [email protected]

AĞRI 2014;26(3):131-137

doi: 10.5505/agri.2014.26056

KLİNİK ÇALIŞMA - CLINICAL TRIALS

TEMMUZ - JULY 2014 131

Page 44: Agri 2014 / 3

AĞRI

GirişRejyonal anestezi (RA) Karl Köller’in 1884 yılında kokaini göze damlatarak ilk kez topikal anestezi uy-gulaması ile başlayarak, zaman zaman duraksamalar yaşasa da, sürekli bir gelişim içerisinde olmuştur.[1] Zaman içerisinde RA’da kullanılan iğne, kateter ve sterilitedeki gelişmeler ile birlikte, yeni ve daha gü-venli lokal anesteziklerin klinik kullanıma girmesi RA’nın hem güvenliğinin, hem de popülaritesinin artmasına katkıda bulunmuştur.

Rejyonal anestezi, başlangıçta sinir yapılarının gö-receli olarak subjektif yöntemlerle tespit edilmesi nedeni ile tüm dünyada az sayıda anestezistin ba-şarabileceği bir yöntem olarak kabul görmüştür. Nörostimülasyon (NS) yönteminin Greenblatt[2] tarafından 1962 senesinde kullanılması RA’nın bi-limsel temellerinin oturtulmasına ve yaygınlaşma-sına önemli katkılar sağlamıştır. Nörostimülasyonu takiben en önemli gelişme ise ultrasonografi (US) aracılığı ile görsel rehberliğin sağlanması ve he-def yapıların, ilaç dağılımının ve önemli anatomik komşulukların görüntülenmesidir.[3] Ultrasonogra-finin klinik kullanıma girmesi genel olarak RA’da başarı ve hasta güvenliğinin artmasını sağlamıştır.[4-6]

Göreceli olarak yeni bir uygulama olarak karşımıza çıkan US, NS’den farklı bir anatomik yaklaşım, tek-nik bilgi ve beceri gerektirmektedir. Ultrasonografi NS’ye oranla çok daha yüksek bir maliyet/yatırım ve farklı bir eğitim gerektirir. Ultrasonografinin RA alanında kullanılması göreceli olarak yeni blokların klinikte kullanıma girmesi ve bunun yanı sıra mev-cut bloklar arasında tercih değişikliklerine de neden olmuştur. Son yıllarda RA Derneği (RAD) ülkemiz-de anestezi doktorlarına yönelik temel ve ileri düzey klinik kurslar düzenleyerek bu eğitimin desteklen-mesi için önemli katkılar sunmuştur. RAD dışında ülkemizde farklı üniversite klinikleri ve dernekler de bu eğitim çalışmalarına katkı sağlamıştır.

Bilgimiz dahilinde ülkemizde RA’da US kullanımı ve klinik uygulamalarda neden olduğu değişiklikleri araştıran güncel bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmanın amacı 2011 senesinde yapılan RA Kong-resi esnasında bir anket çalışması ile ülkemizde anes-tezistlerin RA uygulama yöntemlerini ve tercihlerini araştırmaktı.

Gereç ve Yöntem2011 senesi ulusal RA kongresi sırasında ana top-lantı salonunda kongre katılımcılarına 10 sorudan oluşan bir anket formu dağıtıldı. İlk üç soruda an-kete katılan doktorların demografik verileri, asistan veya uzman olup olmadıkları, meslekte geçirdikleri süre, dört ve beşinci sorularda ise RA tekniklerinden hangilerini rutin anestezi pratikleri içinde ne oranda kullandıkları sorgulandı.

Altı ve yedinci sorularda ise periferik sinir bloğu uy-gulamalarında sinir lokalizyonu için kullandıkları yöntem ve eğer US kullanıyorlarsa; US rehberliği sırasında NS yönteminden de yararlanıp yaralan-madıkları soruldu. Sekizinci soruda ise katılımcılara hangi periferik sinir bloklarını uyguladıkları sorul-du. Dokuz ve onuncu sorular katılımcıların bir RA kursuna katılıp katılmadıklarını ve RA konusunda aldıkları eğitimlerini yeterli görüp görmedikleri ko-nusunda idi.

Veriler sayı, yüzde, aralık ve/veya ortalama±SD ola-rak sunuldu. İstatistik analizlerde non-parametrik incelemelerde Kruskal-Wallis testi, parametrik ince-lemelerde ise Mann-Whitney U ve Ki-kare testleri kullanıldı. P<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Bulgular2011 senesinde 350 hekimin katıldığı RAD ulusal kongresinde toplantı salonunda anket formu 175 hekime dağıtıldı ve 95’i (%54.8) tarafından doldu-ruldu. Anket formunu dolduran kongre katılımcı-larına ait demografik veriler Tablo 1’de verilmiştir.

TEMMUZ - JULY 2014132

Tablo 1. Katılımcıların demografik özellikleri ve çalıştıkları hastaneler

Yaş (yıl) 37 (26-56)Mesleki deneyimi (yıl)* Asistan 3.3 (1-5) Uzman 7.7 (1-20)Çalıştığı kurum Üniversite hastanesi (%) 28.4 Eğitim araştırma hastanesi (%) 34.7 Devlet hastanesi (%) 24.2 Özel hastane (%) 11.6

Veriler ortalama, aralık ve yüzde olarak sunulmuştur.

Page 45: Agri 2014 / 3

Katılımcıların RA uygulamalarının toplam anestezi pratikleri içindeki yerinin %49.3 olduğu ve tüm RA uygulamaları içinde %53 ile en büyük payın spinal anestezi uygulamasına ait olduğu tespit edil-di (Şekil 1).

Anestezi hekimleri çalıştıkları hastaneye göre sınıf-landıklarında anket formuna yanıt veren hekimlerin sadece %11.6 sının özel sağlık kurumlarında çalış-tıkları, %88.4’ünün ise çeşitli kamu kurumlarında çalıştıkları tespit edilmiştir. Çalışılan hastaneye göre RA uygulama oranları Tablo 2’de verilmiştir.

Hangi periferik sinir bloğu uygulamalarının daha yaygın kullanıldığı araştırıldığında ise geniş bir da-ğılım olduğu görüldü (Şekil 2). En sık uygulanan periferik sinir bloğunun aksiller, takiben interskalen ve femoral blok olduğu tespit edildi.

Hekimlerin çalıştıkları hastaneye göre kullandıkları sinir lokalizasyon teknikleri Tablo 3’te verilmiştir. Pe-

Değişen akımlar ve Türkiye’de rejyonal anestezi uygulamaları

TEMMUZ - JULY 2014 133

Tablo 2. Çalışılan hastaneye göre rejyonal anestezi uygulama oranları

Çalışılan hastane Yüzde oranları

Devlet 51.2Eğitim araştırma 44.6Üniversite 36.3Özel 37

Şekil 2. Periferik sinir bloğu uygulamaları (%).

0 10 20 30 40 50 60 70 80 90

İnterskalen

Supraklaviküler

İnfraklaviküler

Siyatik

Popliteal

Ayak bileği

Psoas

El bileği

Femoral

Aksiller60

40

50

30

20

10

0

Genel anestezi(%50.7)

Rejyonal anestezi(%49.3)

Rejyonal intravenöz anestezi (%3)

Nöroaksiyal (%85)

Spinal (%53)

Sürekli spinal anestezi (%1)

Kombine spinal epidural anestezi (%16)

Epidural (%15)

Periferik sinir bloğu(%12)

Şekil 1. Anket katılımcılarının genel ve rejyonal anestezi uygulama oranları.

Page 46: Agri 2014 / 3

rini birlikte kullandıkları tespit edilmiştir (Tablo 4).

Aldıkları RA eğitimlerinin yeterliliği sorgulandığın-da ise katılımcıların %58’inin asistanlık dönemin-de aldıkları eğitimi yeterli bulmadıkları, %50’sinin mesleki gelişim amacıyla bir kursa katıldığı tespit edildi. Katılımcıların eğitim aldıkları hastane ile RA eğitimlerinden memnuniyetleri açısından anlamlı bir fark tespit edilmedi (Tablo 5). Katılımcılar halen çalıştıkları kurumlar açısından değerlendirildiğinde RA eğitimleri ve kurslara katılım açısından bir fark-lılık bulunmadı (Tablo 6).

TartışmaRejyonal anestezi genel anesteziye oranla riskli hastalar başta olmak üzere hasta güvenliğini daha olumlu etkilemesi, ameliyat sonrası dönemde sağ-ladığı etkin analjezi ile hasta konforunu artırması ve düşük maliyet sunması gibi yararları nedeni ile günümüzde anestezi hekimlerinin ilgi odağında olan bir uygulama yöntemidir.[7-9] Tarihsel süreç içerisinde RA uygulama yöntemlerinde önemli de-ğişiklikler olmuştur. Rejyonal anestezide son yarım yüzyılda yaşanan değişim dikkate alındığında “pa-restezi olmazsa anestezi olmaz” ve nörostimulasyo-nun giderek yaygın kullanıldığı dönemlerde bile “parestezi olmazsa çoğu kez başarısız anestezi olur” söylemleri parestezi yöntemi kullanılmaz ise aneste-zinin başarısız ya da kısmi olacağını vurgulamıştır.[10] Bu dönemde RA’nın başarısı direkt olarak sadece sinir lokalizasyona bağlanmıştır.[11] Rejyonal anes-tezide başarı için lokalizasyonun tek başına yeterli olmadığı, Klaastad ve ark.[12] MR görüntüleme yön-temi ile ilaç dağılımı üzerine yaptıkları çalışma ile ortaya konmuştur. İster parestezi ister NS olsun tüm bu “kör yöntemlerle” sinirler lokalize edilse bile lo-kal anestezik dağılımının ne kadar doğru ya da ideal olduğunu bilmek mümkün olamamıştır. Oysa son dönemde RA pratiğine giren US ile sağlanan görsel

riferik sinir blokları uygulamalarında NS ve/veya US kullanımı incelendiğinde katılımcıların %35.8’inin hem US hem de NS kullandığı, %10’unun sadece US, %55.2’sinin sadece NS kullandığı tespit edil-di. Ultrasonografi eşliğinde RA uygulayan anestezi doktorlarının çoğunluğunun US ile NS yöntemle-

AĞRI

134 TEMMUZ - JULY 2014

Tablo 3. Çalıştığı hastaneye göre sinir lokalizasyon yöntemleri

Nörostimülasyon Ultrasonografi Parestezi Transarteryel

Devlet hastanesi 87.5 18.8 18.8 18.8Eğitim araştırma hastanesi 92.5 54.8 12.5 –Üniversite hastanesi 91.7 50 12.5 4.2Özel hastane 100 33 22.2 –

Veriler yüzde olarak verilmiştir.

Tablo 4. Ultrasonografi rehberliğinde bloklarda tek veya çift kontrol

Tek Çift

Devlet hastanesi 40 60Eğitim araştırma hastanesi 15.6 86.4Üniversite hastanesi 28.6 71.4Özel hastane 33.3 66.7

Veriler yüzde olarak sunulmuştur. Tek kontrol sadece US rehberliğini, çift kontrol ise US ve NS birlikte kullanılmasını göstermektedir.

Tablo 5. Uzman olunan hastane ve rejyonal anestezi eğitiminde yeterlilik

Evet Hayır

n % n %

Eğitim araştırma hastanesi 12 37.5 20 62.5Devlet üniversite hastanesi 20 52.6 18 47.4Özel üniversite hastanesi 0 0 2 100

Veriler hekim sayısı ve yüzde olarak verilmiştir.

Tablo 6. Rejyonal anestezi kursuna katılım oranı

Evet Hayır

n % n %

Devlet hastanesi 10 47.6 11 52.4Eğitim araştırma hastanesi 22 66.7 11 33.3Üniversite hastanesi 17 65.4 9 34.6Özel hastane 5 45.5 6 54.5

Veriler hekim sayısı ve yüzde olarak verilmiştir.

Page 47: Agri 2014 / 3

Değişen akımlar ve Türkiye’de rejyonal anestezi uygulamaları

135TEMMUZ - JULY 2014

rinden ise birinci sırayı nöroaksiyal blokları (%85), ikinci sırayı ise periferik sinir bloklarının (%12) aldığı görülmüştür. Spinal anestezi tek başına %53 oranı ile en sık uygulanan RA yöntemi olarak tespit edildi. Teknik olarak daha basit, etkisi hızlı başla-yan, etkin motor blok sağlayan, başarı oranı yüksek, maliyetinin ise çok düşük olması spinal anestezinin en sık kullanılan RA olmasında önemli olabilir. Spi-nal anestezi sadece alt ekstremite değil aynı zamanda sezaryen anestezisi gibi alt batın ve pek çok ürolojik cerrahide de tek başına anestezi sağlama üstünlüğü-ne sahiptir.

Periferik sinir bloklarının ise etkin ameliyat sonrası analjezi sağlamaları, düşük komplikasyon oranları sayesinde uygun hastalarda genel anestezi ve nöro-aksiyal bloklara alternatif olarak tercih edilebileceği bilinmektedir.[19] Ancak tüm bunlara rağmen peri-ferik blokların RA uygulamaları içinde sadece %12 oranında uygulandığı tespit edilmiştir. RIVA uygu-laması ise sadece %3 oranındadır ve muhtemelen periferik sinir bloklarındaki artış RIVA oranların-da azalmaya neden olmaktadır. RIVA yönteminin önemli bir avantajı NS veya US gibi teknik dona-nımın olmadığı koşullarda bile sadece çift turnike varlığında uygun hastalarda ekstremite cerrahisinde yeterli anestezi sağlayabilmesidir.

Periferik sinir blokları incelendiğinde üst ekstremite sinir bloklarının alt ekstremite sinir bloklarına göre daha sık uygulandığı görülmektedir. Üst ekstremite cerrahilerinde çoğu kez tek bir blok ile cerrahi anes-tezi sağlanabilmesi önemli bir avantajdır. Aksiller blok kolay ve emniyetli olması nedeni ile Amerika ve Fransa’da da olduğu gibi ülkemizde de en sık uy-gulanan periferik sinir bloğu olarak görünmektedir.[20-22] Son yıllarda giderek daha yaygın kullanılmaya başlanan US klinikte blok tercihlerinde de bir de-ğişime neden olmaktadır. US, sağladığı görsel reh-berlik sayesinde pnömotoraks riski nedeni ile kör tekniklerle daha az uygulanan supraklavikular ve infraklavikular bloğun giderek daha yaygın kulla-nılmasına neden olmaktadır.[23,24] US’nin blok ter-cihlerinde neden olduğu bir başka değişiklik ise alt ekstremitede siyatik sinirin klasik gluteal bölgede-ki bloğundan, US ile görüntülemenin daha kolay/net yapılabildiği subgluteal ya da popliteal bölgeye doğru yer değiştirmesidir.[25] Tüm bunların yanı sıra son 10 yılda özellikle US rehberliği sayesinde daha

rehberlik sinir lokalizasyonunun yanı sıra, iğne ye-rinin, ilaç dağılımının ve önemli anatomik komşu-lukların da görüntülenebilmesine olanak sağlamış-tır. US öncesinde aksiller blokta başarı oranı %50 ile %90 arasında bildirilmiştir.[13] Uygulayıcının de-neyimi ve kullanılan teknik başta olmak üzere pek çok değişken blok başarısını etkileyebilir. Özellikle US’nin RA pratiğine girmesi daha homojen bir ba-şarı oranı ile RA’yı başarısı öngörülebilir bir uygu-lama haline getirmiştir. Zaman içerisinde teknikler daha rafine hale gelmiş, blok endikasyonları, sınır-ları ve olası fizyolojik etkileri ile komplikasyonları daha iyi anlaşılmıştır. US sayesinde elde edilen bu görsel rehberlik ve artan başarı oranları RA olan il-giyi daha da artırmaktadır.[5]

Bu anket çalışmasına katılan hekimlerin önemli kıs-mının %90’lar oranında NS kullandıkları, US’nin ise özellikle eğitim araştırma ve üniversite hastanele-rinde başlayarak %50 oranında kullanıldığı gözlen-miştir (Tablo 3). Amerikan RA Derneği üyelerine yönelik 2006 yılında yapılan bir çalışmada anket çalışmasına katılan hekimlerin sadece %15-22 ara-sında US rehberliğinde blok uyguladıklarını belirt-mişlerdir.[14] Kanada’da 2011 yılında yayınlanan bir çalışmada bizim ülkemizdeki sonuçlara benzer ola-rak US’nin akademik eğitim kurumlarında (%39) diğer hastanelere (%30) oranla daha çok kullandığı-nı göstermektedir.[15] Bu çalışma sonuçlarında oldu-ğu gibi tüm dünyada US’nin RA uygulamalarında rutin kullanımının önündeki en önemli iki engel cihaz temini ve eğitim problemi olarak karşımıza çıkmaktadır.[15,16] Anestezi hekimleri bu konuda ilk çalışmalara kendi meslektaşları ve gönüllü modeller üzerinde yaptıkları tarama (scanning) ile başlamış-larsa da zaman içerisinde özellikle anestezi dernekle-rinin ve akademik merkezlerin düzenledikleri kurs/atölye çalışmaları ve rotasyonlar şeklinde geliştirerek devam etmişlerdir.[17,18] Sinir lokalizasyonunda en eski teknik olmasına rağmen parestezi yönteminin %12.5-22.2 arasında kullanıldığı, transarteryel tek-niğin ise az da olsa halen kullanılan bir teknik oldu-ğu kaydedilmiştir.

Bu çalışma ile RA kongresine katılan anestezistlerin klinik uygulamaları hakkında bilgi sahibi olunmaya çalışıldı. Ankete katılan hekimlerin verdikleri cevap-lar doğrultusunda klinik uygulamalarının yaklaşık yarısının RA tekniklerinden oluştuğu; RA teknikle-

Page 48: Agri 2014 / 3

AĞRI

136

başarılı uygulandığı gösterilen TAP bloğun tüm dünyada sık uygulanan bloklar arasına girmesi, blok tercihlerindeki değişikliğin yansımalarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.[26]

Alt ekstremite blokları ise yine Amerika ve Fransa örneklerinde olduğu gibi ülkemizde de üst ekstre-mite bloklarına oranla daha az uygulanmaktadır.[20,21] Burada özellikle derin blokların uygulanmasın-da teknik zorluklar, daha düşük başarı oranları ve majör cerrahi için en az iki pleksus bloğu gereksi-nimi bu blokların daha az kullanılmasının sebeple-rindendir. Tüm bunların yanı sıra alt ekstremitede periferik sinir bloklarına alternatif olarak, etkinliği kanıtlanmış ve anestezistlerin sık uyguladığı ve de-neyimli oldukları spinal ve epidural anestezi önemli bir rakiptir.

Rejyonal anestezide mezuniyet öncesi eğitim ye-terliliği ve mezuniyet sonrası eğitim faaliyetlerine katılım oranları da öğrenilmeye çalışıldı. Anket for-muna yanıt veren hekimlerin sadece %44’ü mezu-niyet öncesi RA eğitimlerini yeterli bulurken %54’ü mezuniyet öncesi eğitimini yetersiz bulduklarını be-lirtmişlerdir. Bu sonuçlar RA için mezuniyet sonra-sı eğitim ihtiyacını ortaya koymaktadır. Ülkemizde eğitim ihtiyacı RAD tarafından düzenlenen temel ve ileri düzey kurslar ve bu uygulamaların sık yapıldı-ğı kliniklere hekimlerin rotasyon/ziyaretleri ile belli oranda karşılanmaktadır. Benzer şekilde bu anket çalışmasına katılan hekimlerin yaklaşık %60’ı me-zuniyet sonrası bir eğitim faaliyetine katıldıklarını bildirmişlerdir. Mezuniyet öncesi eğitimde periferik sinir bloklarının daha fazla vurgulanmasını, mezu-niyet sonrasında ise kongre ve kurs katılımlarının yanı sıra bu konuda daha ileri eğitim almak isteyen-lerin bir rotasyon programına katılmalarının yararlı olacağını düşünüyoruz.[27-29]

Ultrasonografinin RA pratiğine giderek artan oran-larda katılması ile US rehberliğinde yapılan bloklar-da NS gerekliliği tartışılan güncel konulardan birisi olmuştur.[30] Oysa bu soruya hem bilimsel temeller-de hem de klinik uygulamalardaki çeşitlilik nedeni ile standart bir yanıt vermek doğru değildir. Örne-ğin infraklavikular blokta US rehberliği ile NS bir-likte kullanmasının başarı oranını artırmadığı buna rağmen uygulama süresini uzattığı gösterilmiştir.[31] Öte yanda psoas kompartman bloğu gibi sinirlerin

net olarak görüntülenemediği derin bloklarda, ya da görüntü kalitesindeki sorunlar nedeni ile siyatik si-nir bloklarında NS ile doğrulama yapılması klinik olarak yararlı olabilir.[32] Eğitim amacı ile de NS ve US yine birlikte kullanılması yararlı olacaktır. İntra-nöral enjeksiyonun değerlendirilmesi açısından ise NS yardımı ile elde edilen bilgi klinik açıdan değer-lidir.[33] Klinik uygulamaların bazılarında ise çeşitli teknik nedenlerle NS’ye motor yanıtın alınamaya-cağı ya da travma hastalarında NS’nin neden olaca-ğı kontraksiyon ve ağrı nedeni ile tercih edilmediği durumlarda US tek başına RA uygulaması sırasında yararlı bir yardımcı araçtır.[34,35]

Bu anket çalışmasına RAD 2011 Ulusal Kongresi’ne katılan toplam 95 hekim katılmıştır. Bu sayı tüm ül-keyi yansıtmakta yetersiz kalabilir. RAD kongresine katılan ve bu anket formunu dolduran hekimler RA uygulamalarına en fazla ilgi duyan ve uygulayan he-kimler de olabilir. Anket formunu dolduran hekim-lerin bir kısmı aynı klinikten ve benzer yaklaşımlara sahip hekimler de olabilir. Bu nedenlerle yaptığımız anket çalışması Türkiye’de RA uygulamaların bire bir doğrulukta yansıtmayabilir, ancak yine de fikir vermesi açısından bu verilerin yararlı olduğuna ina-nıyoruz.

Sonuç olarak, ankete katılan hekimler arasında en sık uygulanan RA uygulaması spinal anestezidir. Periferik sinir blokları RA uygulamalarının sadece %12’sini kapsamaktadır. En sık uygulanan periferik sinir bloğu ise aksiller bloktur. En yaygın kullanılan sinir lokalizasyon yöntemi öncelikle NS ve takiben US’dir. Ülkemizde anestezistlerin çoğunun mezu-niyet öncesi RA eğitimini yetersiz buldukları ancak mezuniyet sonrası eğitim çalışmalarına devam ettik-leri gözlenmiştir.

Yazar(lar) ya da yazı ile ilgili bildirilen herhangi bir ilgi çakışması (conflict of interest) yoktur.

Hakem değerlendirmesi: Dış bağımsız.

Kaynaklar1. Erdine S. Rejyonal anestezi; Tarihsel perspektif. İçinde:

Güldoğuş F, Gürkan Y, editör. Rejyonal anestezi. İstanbul: No-bel Tıp; 2013. s. 3-7.

2. Greenblatt GM, Denson JS. Needle nerve stimulatorloca-tor: nerve blocks with a new instrument for locating nerves. Anesth Analg 1962;41:599-602.

TEMMUZ - JULY 2014

Page 49: Agri 2014 / 3

Değişen akımlar ve Türkiye’de rejyonal anestezi uygulamaları

137TEMMUZ - JULY 2014

pain procedures. Reg Anesth Pain Med 2012;37(6):657-64. 19. Vloka JD, Hadzić A, Mulcare R, Lesser JB, Kitain E, Thys DM.

Femoral and genitofemoral nerve blocks versus spinal an-esthesia for outpatients undergoing long saphenous vein stripping surgery. Anesth Analg 1997;84(4):749-52.

20. Hadzić A, Vloka JD, Kuroda MM, Koorn R, Birnbach DJ. The practice of peripheral nerve blocks in the United States: a national survey [p2e comments]. Reg Anesth Pain Med 1998;23(3):241-6.

21. Bouaziz H, Mercier FJ, Narchi P, Poupard M, Auroy Y, Benham-ou D. Survey of regional anesthetic practice among French residents at time of certification. Reg Anesth 1997;22(3):218-22.

22. Hanna MN, Jeffries MA, Hamzehzadeh S, Richman JM, Veloso PM, Cox L, et al. Survey of the utilization of regional and gen-eral anesthesia in a tertiary teaching hospital. Reg Anesth Pain Med 2009;34(3):224-8.

23. Perlas A, Lobo G, Lo N, Brull R, Chan VW, Karkhanis R. Ultra-sound-guided supraclavicular block: outcome of 510 con-secutive cases. Reg Anesth Pain Med 2009;34(2):171-6.

24. Gürkan Y, Hoşten T, Tekin M, Acar S, Solak M, Toker K. Com-parison of ultrasound-guided supraclavicular and infra-clavicular approaches for brachial plexus blockade. Agri 2012;24(4):159-64.

25. Bruhn J, Van Geffen GJ, Gielen MJ, Scheffer GJ. Visualization of the course of the sciatic nerve in adult volunteers by ultra-sonography. Acta Anaesthesiol Scand 2008;52(9):1298-302.

26. Finnerty O, McDonnell JG. Transversus abdominis plane block. Curr Opin Anaesthesiol 2012;25(5):610-4.

27. Orebaugh SL, Bigeleisen PE, Kentor ML. Impact of a regional anesthesia rotation on ultrasonographic identification of anatomic structures by anesthesiology residents. Acta An-aesthesiol Scand 2009;53(3):364-8.

28. Lind MN, Kristensen BB. Targeted training in periph-eral nerve blockade. [Article in Danish] Ugeskr Laeger 2011;173(37):2254-7. [Abstract]

29. Tan JS, Chin KJ, Chan VW. Developing a training program for peripheral nerve blockade: the “nuts and bolts”. Int Anesthe-siol Clin 2010;48(4):1-11.

30. Delaunay L, Bloc S. Is nerve stimulation still necessary in ultrasound-guided regional anaesthesia. [Article in French] Ann Fr Anesth Reanim 2012;31(9):e199-201. [Abstract]

31. Gürkan Y, Tekin M, Acar S, Solak M, Toker K. Is nerve stimula-tion needed during an ultrasound-guided lateral sagittal in-fraclavicular block? Acta Anaesthesiol Scand 2010;54(4):403-7.

32. Salvız EA, Gürkan Y, Tekin M, Buluç L. Ultrasound-guided psoas compartment block and general anesthesia for ar-throscopic knee surgery: a case report. Agri 2014;26(1):34-8.

33. Bigeleisen PE, Moayeri N, Groen GJ. Extraneural versus in-traneural stimulation thresholds during ultrasound-guided supraclavicular block. Anesthesiology 2009;110(6):1235-43.

34. Kuş A, Gürkan Y, Gök CN, Solak M, Toker K. Infraclavicular block with ultrasound at amputated upper extremity. Agri 2010;22(3):134-6.

35. Gürkan Y, Ozdamar D, Hoşten T, Solak M, Toker K. Ultrasound guided lateral sagital infraclavicular block for pectoral flap release. Agri 2009;21(1):39-42.

3. la Grange P, Foster PA, Pretorius LK. Application of the Dop-pler ultrasound bloodflow detector in supraclavicular bra-chial plexus block. Br J Anaesth 1978;50(9):965-7.

4. Antonakakis JG, Ting PH, Sites B. Ultrasound-guided regional anesthesia for peripheral nerve blocks: an evidence-based outcome review. Anesthesiol Clin 2011;29(2):179-91.

5. Koscielniak-Nielsen ZJ. Ultrasound-guided peripheral nerve blocks: what are the benefits? Acta Anaesthesiol Scand 2008;52(6):727-37. 12.

6. Gürkan Y, Acar S, Solak M, Toker K. Comparison of nerve stim-ulation vs. ultrasound-guided lateral sagittal infraclavicular block. Acta Anaesthesiol Scand 2008;52(6):851-5.

7. Breivik H, Norum HM. Regional analgesia--risks and ben-efits. [Article in Norwegian] Tidsskr Nor Laegeforen 2010;130(4):392-7. [Abstract]

8. Çiftçioğlu M, Acar S, Gürkan Y, Solak M, Toker K. Ultrasound guided multiple peripheral nerve blocks in a high-risk pa-tient. Agri 2012;24(2):90-2.

9. Gürkan Y, Kuş A. Yaşlı olgularda rejyonal anestezi. İçinde: Güldoğuş F, Gürkan Y, editör. Rejyonal anestezi. İstanbul: No-bel Tıp; 2013. s. 329-36.

10. Moore DC. “No paresthesias-no anesthesia,” the nerve stimu-lator or neither? Reg Anesth 1997;22(4):388-90.

11. Denny NM, Harrop-Griffiths W. Location, location, location! Ultrasound imaging in regional anaesthesia. Br J Anaesth 2005;94(1):1-3.

12. Klaastad Ø, Smedby O, Thompson GE, Tillung T, Hol PK, Røtnes JS, et al. Distribution of local anesthetic in axillary brachial plexus block: a clinical and magnetic resonance im-aging study. Anesthesiology 2002;96(6):1315-24.

13. Koscielniak-Nielsen ZJ, Nielsen PR, Nielsen SL, Gardi T, Her-mann C. Comparison of transarterial and multiple nerve stimulation techniques for axillary block using a high dose of mepivacaine with adrenaline. Acta Anaesthesiol Scand 1999;43(4):398-404.

14. Brull R, Wijayatilake DS, Perlas A, Chan VW, Abbas S, Liguori GA, et al. Practice patterns related to block selection, nerve localization and risk disclosure: a survey of the American So-ciety of Regional Anesthesia and Pain Medicine. Reg Anesth Pain Med 2008;33(5):395-403.

15. Matava C, Hayes J. A survey of ultrasound use by academic and community anesthesiologists in Ontario. Can J Anaesth 2011;58(10):929-35.

16. Barrington MJ, Wong DM, Slater B, Ivanusic JJ, Ovens M. Ul-trasound-guided regional anesthesia: how much practice do novices require before achieving competency in ultrasound needle visualization using a cadaver model. Reg Anesth Pain Med 2012;37(3):334-9.

17. Helwani MA, Saied NN, Asaad B, Rasmussen S, Fingerman ME. The current role of ultrasound use in teaching regional anesthesia: a survey of residency programs in the United States. Pain Med 2012;13(10):1342-6.

18. Narouze SN, Provenzano D, Peng P, Eichenberger U, Lee SC, Nicholls B, et al. The American Society of Regional Anesthesia and Pain Medicine, the European Society of Regional Anaes-thesia and Pain Therapy, and the Asian Australasian Federa-tion of Pain Societies Joint Committee recommendations for education and training in ultrasound-guided interventional

Page 50: Agri 2014 / 3

A case report: indomethacin resistance hemicrania continua or a new entity?

#Current affiliation: Department of Neurology, Gazi Üniversitesi Faculty of Medicine, Ankara1 Department of Neurology, Ministry of Health Ankara Training and Hospital, Ankara, Turkey;2 Department of Neurology, Çorum Health Hospital, Çorum, Turkey# Şimdiki kurumu: Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, Ankara1Sağlık Bakanlığı Ankara Egitim ve Araştırma Hastanesi, Nöroloji Kliniği, Ankara;2Çorum Devlet Hastanesi, Nöroloji Kliniği, Çorum

Submitted (Başvuru tarihi) 01.08.2012 Accepted after revision (Düzeltme sonrası kabul tarihi) 13.12.2012

Correspondence (İletişim): Dr. Özlem Coşkun, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı 3. Kat Poliklinikler Binası, Beşevler, Ankara, Turkey.Tel: +90 - 312 - 202 44 78 e-mail (e-posta): [email protected]

AĞRI 2014;26(3):138-140

doi: 10.5505/agri.2014.41713

CASE REPORT - OLGU SUNUMU

Olgu sunumu: İndometazine dirençli hemicraniacontinua mı yoksa yeni bir başağrısı mı?

Özet

Hemicrania continua (HC) nadir primer başağrısıdır. Bazı otonomik bulgularla birliktedir (konjunktival yaşarma, pitoz, gözkapağı ödemi, lakrimasyon, nazal konjesyon, rinore gibi). HC tanısı için indometazin tedavisine yanıt zorunlu tanı kriteridir. Bununla birlikte literatürde indometazine yanıt vermeyen olgular bildirilmiştir. Bu yazıda, indometazin yanıtı olmayan ancak pregabalin tedavisine yanıt veren bir olgu sunuldu. Pregabalin indometazine dirençli HC başağrısında bazı hastalar için etkili bir tedavi alter-natifi olabilir.Anahtar sözcükler: Başağrısı; hemicrania continua; indometazin; pregabalin; direnç; tedavi.

Özlem COŞKUN,1 # Serap ÜÇLER,1 Ruhsen ÖCAL,2 Levent Ertuğrul İNAN1

Summary

Hemicrania continua (HC) is a rare primary headache disorder. It presents some autonomic features (including conjunctival injection, ptosis, eyelid edema, lacrimation, nasal congestion, and rhinorrhea). Response to indomethacin treatment is the mandatory criteria for the diagnosis of HC. However, previously reported literature indicates that there are some reported cases that did not respond to indomethacin. In this case report, we present a patient who had indomethacin resistance with an associated pregabalin response. Pregabalin may be an effective treatment for hemicrania continua in some patients with indomethacin resistance.

Key words: Headache; hemicrania continua; indomethacin; pregabalin; resistance; treatment.

IntroductionHemicrania continua (HC) is an uncommon pri-mary headache disorder. HC is characterized by a continuous, moderate to severe, unilateral headache with periodic exacerbations.[1] HC has also ipsilat-eral cranial autonomic features (conjunctival injec-tion, ptosis, eyelid edema, lacrimation, nasal conges-tion, rhinorrhea). In 2004 International Headache Society described second edition of International Classification of Headache Disorders (ICHD II). Diagnostic criteria of HC are shown Table 1.[2]

Response to indomethacin treatment is the manda-tory criteria for the diagnosis of HC. However, there are some reported cases who did not respond the indomethacin in the literature.[3,4] There is still an unsolved question that there cases are really HC or a new entity.

In this case report we will present a HC patient who had a the indomethacin resistance but with pregaba-lin response.

TEMMUZ - JULY 2014138

Page 51: Agri 2014 / 3

TEMMUZ - JULY 2014 139

Case ReportA 63-year-old female presented with a twenty year history of right or left sided, temporal, periorbital headache. Pain intensity was severe and throbbing. Photophobia, phonophobia and nausea were also associated with headache. Pain duration time were about twenty hours while she did not take any an-algesics. After the menopause her pain was relatively relief. About eighth months ago, she had two differ-ent types of headache. The location of the first one was left side of the head and face (orbital, maxillary, mandibular). It was severe. The duration of headache was only a few seconds. Triggers of the headaches were touch and chewing. It could be about more times a day. The localization of the second one head-ache was on the left temporoparietal side. Another type headache was on the same side. It was continu-ous. The intensity of headache was mild-moderate. One or two times a day another severe headache was accompany with continuous headache. The duration of this type headache was about tree or four hours. There was eyelid edema, many thousand of times itching sensuous of the left side of face, flushing and nausea were also associated with this type headache.

She had hypertension and diabetes mellitus. There was no other pathology. Examination of the neu-rological condition was normal. Cranial magnetic resonance imaging (MRI) was also normal. Her cra-nial computerize venography evolution was normal.

We decided to her first headache was migraine with-out aura, second type headache was trigeminal neu-ralgia and the third one was hemicrania continua? Firstly we performed indomethacin 2x25 mg/day. Treatment with indomethacin headache did not re-lieve so that we decided increase the dose of drug. Subsequently, the dose of indomethacin gradually increased 300 mg/day. However, we did not any af-fect off pain and than indomethacin was stopped. She was started on pregabalin with slow titration to 150 mg bid, with complete benefit after 5 days. There were two different situation this condition one of them pain had spontaneous remission or pre-gabalin effected. We reduced pregabaline dose and her pain reappeared. We thought that pregabalin was effective for her headache.

DiscussionThe clinical features and indomethacin responsive-ness of HC were described by Mediana and Dia-mond.[3] The name of the “Hemicrania Contunia” was used by Sjaastad and Spierings.[5] According to IHS diagnostic criteria complete or persistent re-sponse therapeutic doses of indomethacin is a must.[2] However, many authors accepted the possibility of occurrence of indomethacin resistant HC.[4] Our patient had all of the criteria except indomethacin response. So that we though she had indomethacin resistance HC type headache.

Pathogenesis of HC is not really understanding.

Table 1. International Headache Society Diagnostic criteria for hemicrania continua

Description: persistent strictly unilateral headache responsive to indomethacin

Diagnostic criteria A. Headache for >3 monhs fulfilling criteria B-D. B. All of the following characteristics 1. Unilateral pain without side shift 2. Daily and continuous, without pain-free periods 3. Moderate intensity, but with exacerbations of severe pain C. At least one of the following autonomic features occurs during exacerbations and ipsilateral to the side of pain 1. Conjunctival injection and/or lacrimation 2. Nasal congestion and/or rhinorrhoea 3. Ptosis and/or miosis D. Complete response to therapeutic doses of indomethacin E. Not attributed to another disorder

Indomethacin resistance hemicrania continua or a new entity?

Page 52: Agri 2014 / 3

AĞRI

TEMMUZ - JULY 2014140

Some scientist believe that it is a subtype of migraine however the others believe it is more closely relat-ed to the trigeminal autonomic cephalalgias.[6] The scans revealed activation of the contrlateral posterior hypothalamus and ipsilateral dorsal rostral pons, as well as activation of the ipsilateral ventrolateral mid-brain, extending over the red nucleus and substantia nigra and the bilateral pontomedullary junction.[7] These areas have been previously demonstrated to be sites of activation migraine and trigeminal autonom-ic cephalalgias.[2] Migraine and HC pathophysiology is sometimes to fit snugly into. This is why we evalu-ated that effect of pregabalin in this patient.

Pregabalin is recommended for the treatment of partial seizures, post herpatic neuralgia, diabetic neuropathy, as well as migraine.[8,9] Pregabalin, through binding to the alpha 2 delta subunits of hyperexcited, voltage-gated calcium channels, re-duces the calcium influx at neurons terminals and subsequently reduces the synaptic release of several excitatory neurotransmitters such as glutamate, nor-adrenaline and substance P. Pregabalin restores the hyperexcited calcium channels to a normal state.[10]

In a recent study,[8] pregabalin was well tolerated and could be alternative treatment for migraine patients. Migraine and HC pathogenesis may be same path-way so that some same drugs can effective for two type headaches. Pregabalin may be better preventive treatment for hemicranias contunia patients. It has also few adverse effect.[8]

Some authors accept the occurrence of the indo-methacin resistant in patients HC.[1] However, this condition is controversy. This type headache is “a new entity?” or “indomethacin responsiveness not necessary for HC?”. We thought that this is dilemma.

We thought that pregabalin is a good choice for al-ternative therapy in the treatment of HC. But this is just a case report so that more studies are necessary to show effectively of pregabalin in the treatment of HC.

Conflict-of-interest issues regarding the author-ship or article: None declared.

Peer-rewiew: Externally peer-reviewed.

References1. Prakash S, Husain M, Sureka DS, Shah NP, Shah ND. Is there

need to search for alternatives to indomethacin for hemi-crania continua? Case reports and a review. J Neurol Sci 2009;277(1-2):187-90.

2. Headache Classification Committee of the International Headache Society. The International Classification of Head-ache Disorders: 2nd edition. Cephalalgia 2004;24 Suppl 1:9-160.

3. Mariano Da Silva H, Alcantara MC, Bordini CA, Speciali JG. Strictly unilateral headache reminiscent of hemicrania con-tinua resistant to indomethacin but responsive to gabapen-tin. Cephalalgia 2002;22(5):409-10.

4. Prakash S, Shah ND, Bhanvadia RJ. Hemicrania continua un-responsive or partially responsive to indomethacin: does it exist? A diagnostic and therapeutic dilemma. J Headache Pain 2009;10(1):59-63.

5. Sjaastad O, Spierings EL. “Hemicrania continua”: another headache absolutely responsive to indomethacin. Cephalal-gia 1984;4(1):65-70.

6. Spears RC. Is gabapentin an effective treatment choice for hemicrania continua? J Headache Pain 2009;10(4):271-5.

7. Matharu MS, Goadsby PJ. Functional brain imaging in hemi-crania continua: implications for nosology and pathophysi-ology. Curr Pain Headache Rep 2005;9(4):281-8.

8. Pizzolato R, Villani V, Prosperini L, Ciuffoli A, Sette G. Effi-cacy and tolerability of pregabalin as preventive treatment for migraine: a 3-month follow-up study. J Headache Pain 2011;12(5):521-5.

9. Tassone DM, Boyce E, Guyer J, Nuzum D. Pregabalin: a novel gamma-aminobutyric acid analogue in the treatment of neuropathic pain, partial-onset seizures, and anxiety disor-ders. Clin Ther 2007;29(1):26-48.

10. Ben-Menachem E. Pregabalin pharmacology and its rel-evance to clinical practice. Epilepsia 2004;45 Suppl 6:13-8.

Page 53: Agri 2014 / 3

Ameliyat sonrası sinir hasarında sorumlu kim?Anestezi? Ortopedi? Travma?

AĞRI 2014;26(3):141-144

doi: 10.5505/agri.2014.72621

OLGU SUNUMU - CASE REPORT

TEMMUZ - JULY 2014 141

Who is responsible for the postoperative nerve injury?Anesthesia? Orthopedics? Trauma?

Ebru KELSAKA,1 Fuat GÜLDOĞUŞ,1 Murat ERDOĞAN,2 Eyüp Çağatay ZENGİN2

Summary

In the pathogenesis of peripheral nerve injury, mechanical as well as vascular pressure, and chemical reasons play a role. In the ap-plications of peripheral nerve block, there can be mechanical injury due to the type of needle and intrafascicular injections. In humerus fractures, nerve injury can be seen due to the surgical retractions and close proximity of the nerves with the bone. In addition, trauma may be the reason for posttraumatic nerve injury. In this presentation, we discussed the causes of postoperative nerve damage, which is seen after the operation of the distal humerus fracture.

Key words: Surgery; complication; peripheral nerve block; nerve injury; trauma.

Özet

Periferik sinir hasarının patogenezinde; mekanik, basınç, vasküler ve kimyasal nedenler rol oynar. Periferik sinir bloğu uy-gulamalarında kullanılan iğneye ve intrafasiküler enjeksiyonlara bağlı mekanik hasar olabilir. Özellikle humerus kırıklarında sinirlerin cerrahi alana komşuluğu ve cerrahi ekartasyonlar ile girişimler sonucunda sinir hasarı meydana gelebilir. Ayrıca travma da posttravmatik sinir hasarına yol açabilir. Bu sunumda, humerus distal kırığı nedeniyle ameliyat olan olgumuzda ameliyat sonrası görülen sinir hasarının nedenlerini tartıştık.

Anahtar sözcükler: Cerrahi; komplikasyon; periferik sinir bloğu; sinir hasarı; travma.

1Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Algoloji Bilim Dalı, Samsun;2Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı, Samsun1Department of Algology, Ondokuz Mayis University Faculty of Medicine, Samsun, Turkey;2Department of Orthopedics and Traumatology, Ondokuz Mayis University Faculty of Medicine, Samsun, Turkey

Başvuru tarihi (Submitted) 14.08.2012 Düzeltme sonrası kabul tarihi (Accepted after revision) 25.12.2012

İletişim (Correspondence): Dr. Ebru Kelsaka. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Algoloji Bilim Dalı, Samsun, Turkey.Tel: +90 - 362 - 312 19 19 / 3419 e-posta (e-mail): [email protected]

GirişPeriferik sinir hasarının nedenleri; mekanik, basınç, vasküler ve kimyasal olmak üzere dört ana başlık al-tında sınıflandırılır. Mekanik nedenlerden en sık gö-rülenleri bistüri veya kalın, keskin uçlu iğnelerin yol açtığı sinir hasarıdır. Diğer mekanik nedenler; ke-mik kırıklarında kırık hattının komşu sinire yaptığı kesilme, ezilme, gerilme gibi direkt travma ve cerrahi veya travmaya bağlı pleksusun aşırı gerilmesi, traksi-yonudur. Basınç diğer bir sinir hasarına yol açan ne-dendir. Örnek olarak; fibröz band, skar dokusu gibi

yapıların komşu sinire kronik kompresyonu veya uzun süre yüksek basınçlı turnike kullanımının ne-den olduğu sinir hasarı verilebilir. Vasküler sinir ha-sarı akut arter oklüzyonu olduğunda gözlenir. Lokal anestezik, alkol veya fenol gibi kullanılan solüsyona bağlı kimyasal sinir hasarı da görülebilir.[1,2]

Amerika Anestezi Derneği’nin (ASA) araştırmaların-da sağlık sigorta ödemeleri için yapılan başvuruların %15’inin nedeninin perioperatif sinir hasarı ile iliş-kili olduğu rapor edilmiştir. Bu sinir hasarların üçte

Page 54: Agri 2014 / 3

AĞRI

birini ulnar nöropati oluştururken, bu oran brakiyal pleksus için %23 ve lumbosakral pleksus için %16 olarak bildirilmiştir.[3,4]

Bu sunumda, travmaya bağlı humerus distal kırığı nedeniyle ameliyat olan olgumuzda postoperatif gö-rülen sinir hasarının nedenlerini literatür eşliğinde tartıştık.

Olgu Sunumuİş kazası nedeniyle acil servise başvuran 32 yaşında-ki ASA I erkek hastanın radyolojik incelemesinde; sağ humerusunun 1/3 distalinde kırık olduğu tespit edildi. Özgeçmişinde özellik yoktu. Acildeki mua-yenesinde, kol hareketlerinin ağrılı, motor ve duyu muayenesinin doğal olduğu kayıtlardan öğrenildi. Uzun kol ateline alınıp ortopedi servisine yatırılan hasta travma sonrası 36. saatte ameliyata alındı. Noninvazif kan basıncı, EKG, pulsoksimetre moni-törizasyonu yapılıp, intravenöz damar yolu açıklığı sağlandı. Anestezi yöntemi olarak uyanık hastada, infraklaviküler brakiyal pleksus bloğu uygulanma-sına karar verildi. Hastada uzun kol ateli olması ve acildeki nörolojik muayenesinin normal olması se-bebiyle infraklaviküler blok öncesi tekrar nörolojik muayene yapılmadı. İnfraklaviküler alanın steril örtümü yapıldıktan sonra sinir stimülatörü ve ult-rason beraber kullanılarak, 80 mm uzunluğunda 22 G blok iğnesi (B.Braun Stimupleks D, Almanya) yerleştirildi. İğne yerinin ultrason ile doğrulanması-na rağmen, sinir stimülatörü ile hiçbir motor cevap alınamaması üzerine ikinci girişimden sonra işleme son verildi, genel anesteziye geçildi. Ameliyat sonrası erken dönemde yapılan nörolojik muayenede hasta-da tam motor blok mevcuttu. Ameliyat sonrası 12 saat sonra hastada çok şiddetli (VAS=10) yanıcı, sız-lama tarzında ağrı olduğu bildirildi. Meydana gelen sinir arazının, geçirdiği travmaya bağlı pleksus trak-siyonunun mu, periferik sinir bloğu girişiminin mi, yoksa cerrahinin neden olduğu travmaya mı bağlı olduğu ayrımı yapılamadı. Hastadan daha ayrıntılı anamnez aldığımızda; acil serviste motor kaybının olmadığı ancak ameliyat öncesi motor kaybının ol-duğu öğrenildi. Bu durumda sinir hasarının nedeni; travmaya bağlı brakiyal pleksusun zedelenmesi ola-rak düşünüldü. Bu bulgular ile posttravmatik sinir hasarı tanısıyla hastaya nöropatik ağrı tedavisi ola-rak Gabapentin 3x800 mg ve Tramadol kapsül 3x50

mg başlandı. EMG’de ulnar sinirde total, median ve muskülokutaneal sinirde şiddetli aksonal tutulumlu sinir lezyonu gösterildi. Kontrole geldiği dördüncü ayında hastanın nörolojik muayenesinde ulnar, me-dial muskülokutaneal sinirinde motor ve duyu kay-bının kısmen devam ettiği saptandı. İlk durumuna göre %70 oranında motor düzelme olduğu gözlendi. Hastaya ilaç tedavisi yanında fizik tedavi uygulandı. Travma sonrası sekizinci ayda kontrole geldiğinde sadece ulnar alanda hafif bir duyu kaybı olduğu ve motor düzelmenin %90 olduğu gözlendi. İş makina-sı sürücüsü olan hasta işine geri döndü.

TartışmaPeriferik sinir blok uygulanması sonrası görülen si-nir hasarı, hasta, cerrah ve anestezist için en ürkütü-cü komplikasyondur. Auroy ve ark.[5] periferik sinir bloğu uygulanan 50.223 hastada ameliyat sonrası görülen sinir hasarı insidansını %0.02 olarak bil-dirmişlerdir. Barrington ve ark.[6] ise periferik sinir bloğu uyguladıkları 8189 hastanın takibinde geç nörolojik defisit oranını %0.04 olarak rapor etmiş-lerdir. Klinik olarak sinir hasarı, çoğu olguda geçici ve benign özellikte iken, nadir de olsa ciddi ve irre-versibl olabilir.[7]

Periferik sinir bloğu sonrası sinir hasarının neden-leri; direkt iğneye bağlı mekanik travma veya lokal anesteziğin intranöral (intrafasiküler) enjeksiyonu-dur. İğne ucunun şeklinin sinir hasarı ile yakın iliş-kisi mevcuttur. Selander ve ark.nın[8] tavşan siyatik sinirinde yaptıkları çalışmalarda, kısa eğim iğnelerde sinir hasarı riskinin daha düşük olduğunu bildirmiş-lerdir. Halbuki Rice ve ark.[9] ise kısa eğim iğnelerin intrafasiküler yerleşme olasılığını uzun eğim iğnele-re göre daha düşük, fakat iğne intrafasiküler yerleşti-ğinde oluşacak sinir hasarının daha ciddi ve uzun sü-reli olduğunu rapor etmişlerdir. Aslında iğne dizaynı ile sinir hasarı riskini değerlendiren izole bir çalışma mevcut değildir. İntrafasiküler enjeksiyon olmadan iğneye bağlı travma klinik olarak önemsiz bir sinir hasarına neden olabilir.[10] Ancak intrafasiküler lo-kal anestezik enjeksiyonu ile beraber iğne travması daha önemlidir.[11] Deneysel çalışmalar göstermiştir ki; intrafasiküler enjeksiyonlar fasiküler yapının me-kanik bozulmasına yol açar ve inflamasyon, selüler infiltrasyon, aksonal dejenerasyon gibi patofizyolo-jik değişikliklerin başlaması ile nörolojik hasara ne-

TEMMUZ - JULY 2014142

Page 55: Agri 2014 / 3

den olabilir.[12-14] İntrafasiküler enjeksiyondan sonra nörolojik hasarın boyutu, nöropraksiden ciddi akso-nal ve miyelin hasarı olan nörotmezise kadar değişik derecelerde olabilir. Sinir hasarının gelişmesinde bir diğer risk faktörü yüksek enjeksiyon basıncıdır.[1] Hayvan çalışmalarında, intrafasiküler enjeksiyonun yüksek enjeksiyon basıncı ile beraber uygulanması, sinir injürisi ve nörolojik defisite neden olurken, dü-şük basınçla epinöryum içine enjeksiyonlarda nor-mal nörolojik fonksiyonlar gösterilmiştir.[15]

Ekstremitenin periferik sinirleri günlük yaşamda hareketle traksiyona maruz kalmaktadırlar. Traksi-yona bağlı yüklenmenin bası yapabilme gücü traksi-yonun süresi ve şiddetine bağlıdır. Uzun süren hafif kuvvetli çekilme, hızlı çekilmeden daha kolay tolere edilir. Kırıkların repozisyonu, cerrahi ekartasyon ve girişimler ile direkt travma sinirlerde aşırı traksiyo-na bağlı sinir hasarı oluşturabilir. İlk olarak, gerilen sinirin daha az kıvrımlı seyreden kökünde ve fasi-küllerinde çekilme oluşur. Bu çekilme devam ederse intranöral mikrodamarlarda daralma gözlenir. Önce venüllerde obstrüksiyon nedeniyle kanlanma azalır, gerilme daha da artarsa, arterioller ve kapillerde de obstrüksiyon gelişir.[16] Çalışmalar, mikrosirkülas-yonda hasar ortaya çıkmadan önce sinir iletiminde azalma olduğunu göstermiştir.[16,17]

Cerrahi işlemler ile periferik sinir hasarı arasında direkt bir ilişki mevcuttur. Rotator cuff onarımı ve omuz protez artroplasti operasyonu olan olguların %1.8’inde aksiller, supraskapuler ve musküloku-tanöz sinirlerde cerrahiye bağlı sinir hasarı olduğu rapor edilmiştir. Açık redüksiyon tekniği ile hume-rus fraktürü operasyonu olan hastalarda da özellikle radial sinir hasarının yüksek olduğu bildirilmiştir.[18]

Humerus fraktürü nedeniyle operasyonu yapılan ol-gumuzda ameliyat sonrası motor blok ve nöropatik ağrı gözlemledik. Cerrahi anestezi amacıyla infrak-laviküler sinir bloğu uygulamak için nörostimülas-yon ve ultrason tekniklerini beraber kullandık. Her iki tekniğin beraber kullanılması zorunlu değildir, yine de olgumuzda blok başarısını artırmak için iki tekniği birlikte kullanmayı tercih ettik. Ultrason ile iğnenin yeri doğrulanmasına rağmen nörostimü-lasyon ile motor yanıt alınamadığından enjeksiyon yapılmadan işlem sonlandırıldı ve genel anestezi uy-gulandı. Ameliyat sonrası dönemde saptanan motor blok ve sinir hasarında, iğneye bağlı mekanik bir

travmanın mı, yoksa cerrahinin mi ya da travma es-nasında pleksusun aşırı traksiyonunun mu neden ol-duğu tartışıldı. Ayrıntılı anamnez alındığında neden olarak, posttravmatik sinir hasarı yargısına ulaşıldı. Borgeat ve ark.nın[19] sinir/pleksus lezyonlarının ta-nısı için önerdikleri algoritmaya göre hastamızda çe-kilen EMG ile sinir lezyonunu gösterdik.

Periferik sinir bloğuna bağlı nörolojik komplikas-yonların saptanması için değerlendirmelere ameli-yat öncesi dönemden başlanmalıdır. Nörolojik mu-ayene bulguları özellikle travmalı hastalarda zaman içinde değişebilir. Olgumuzda olduğu gibi acile ilk gelindiğinde nörolojik muayene doğal iken, saatler sonraki bulgular değişebilir, yeni nörolojik muayene yapılmadığında da bu gözden kaçabilir. Klinisyenler bu komplikasyonun farkında olmalı ve hastaların ameliyat sonrası dönemde nörolojik fonksiyonlarını yakın takip etmelidirler.[20]

Periferik sinir hasarında duyu ve motor hasarın de-recesi ve şiddeti önemlidir. Klinik tablo hafif bir dizesteziden uyuşukluk, ağrı, günlük aktiviteyi et-kileyecek kuvvet kaybına kadar değişik derecelerde olabilir. Periferik sinir bloğu sonrası rapor edilen ha-sara bağlı semptomların çoğu geçicidir. Bazı hasar-lar yaşlı kişilerde klinik olarak daha az önemli iken, özellikle profesyonel atletler veya sporcular ile mü-zisyenler gibi hasta popülasyonunda tablo katostro-fik olabilir.[1,21]

Sonuç olarak, özellikle travma öyküsü olan ve perife-rik sinir bloğu yapılması planlanan hastalarda ame-liyat öncesi nörolojik muayene hemen işlem öncesi yapılmalı ve ayrıntılı not edilmelidir. Ameliyat son-rası karşılaşılabilecek sinir hasarının ayırıcı tanısında bu çok önemlidir. Travmaya bağlı sinir hasarı gö-rülen hastalarda erken dönemde nörolojik muayene normal iken, hastanın motor ve duyu muayenesinde değişiklikler olabilir ve bu durum gözden kaçabilir.

Yazar(lar) ya da yazı ile ilgili bildirilen herhangi bir ilgi çakışması (conflict of interest) yoktur.

Hakem değerlendirmesi: Dış bağımsız.

Kaynaklar1. Deschner S, Borgeat A, Hadzic A. Neurologic complications

of peripheral nerve blocks: mechanism and management. In:

Ameliyat sonrası sinir hasarında sorumlu kim? Anestezi? Ortopedi? Travma?

TEMMUZ - JULY 2014 143

Page 56: Agri 2014 / 3

AĞRI

Hadzic A, editors. Textbook of regional anesthesia and acute pain management. New York: Mc Graw Hill; 2007. p. 969-96.

2. Burnett MG, Zager EL. Pathophysiology of peripheral nerve injury: a brief review. Neurosurg Focus 2004;16(5):E1.

3. Türker G, Şahin Ş. Perioperatif periferik nöropatiler. Türk Anest Rean Der Dergisi 2003;31(10):495-503.

4. Kroll DA, Caplan RA, Posner K, Ward RJ, Cheney FW. Nerve injury associated with anesthesia. Anesthesiology 1990;73(2):202-7.

5. Auroy Y, Benhamou D, Bargues L, Ecoffey C, Falissard B, Mer-cier FJ, et al. Major complications of regional anesthesia in France: The SOS Regional Anesthesia Hotline Service. Anes-thesiology 2002;97(5):1274-80.

6. Barrington MJ, Watts SA, Gledhill SR, Thomas RD, Said SA, Snyder GL, et al. Preliminary results of the Australasian Re-gional Anaesthesia Collaboration: a prospective audit of more than 7000 peripheral nerve and plexus blocks for neurologic and other complications. Reg Anesth Pain Med 2009;34(6):534-41.

7. Seddon H. Three types of nerve injury. Brain 1943;66(4):236-88.

8. Selander D, Dhunér KG, Lundborg G. Peripheral nerve injury due to injection needles used for regional anesthesia. An ex-perimental study of the acute effects of needle point trauma. Acta Anaesthesiol Scand 1977;21(3):182-8.

9. Rice AS, McMahon SB. Peripheral nerve injury caused by injection needles used in regional anaesthesia: influence of bevel configuration, studied in a rat model. Br J Anaesth 1992;69(5):433-8.

10. Kent KC, Moscucci M, Mansour KA, DiMattia S, Gallagher S, Kuntz R, et al. Retroperitoneal hematoma after cardiac cath-eterization: prevalence, risk factors, and optimal manage-ment. J Vasc Surg 1994;20(6):905-13.

11. Hadzic A, Dilberovic F, Shah S, Kulenovic A, Kapur E, Zaciragic A, et al. Combination of intraneural injection and high injec-tion pressure leads to fascicular injury and neurologic defi-

cits in dogs. Reg Anesth Pain Med 2004;29(5):417-23.12. Gentili F, Hudson AR, Hunter D. Clinical and experimental as-

pects of injection injuries of peripheral nerves. Can J Neurol Sci 1980;7(2):143-51.

13. Strasberg JE, Atchabahian A, Strasberg SR, Watanabe O, Hunter DA, Mackinnon SE. Peripheral nerve injection injury with antiemetic agents. J Neurotrauma 1999;16(1):99-107.

14. Gentili F, Hudson AR, Kline D, Hunter D. Early changes fol-lowing injection injury of peripheral nerves. Can J Surg 1980;23(2):177-82.

15. Selander D, Sjöstrand J. Longitudinal spread of intraneurally injected local anesthetics. An experimental study of the ini-tial neural distribution following intraneural injections. Acta Anaesthesiol Scand 1978;22(6):622-34.

16. Mumenthaller M, Stöhr M, Müller-Vahl H. Periferik sinir lezyonları ve radiküler sendromlar. İstanbul: Nobel Kitabevi; 2005.

17. Wall EJ, Massie JB, Kwan MK, Rydevik BL, Myers RR, Garfin SR. Experimental stretch neuropathy. Changes in nerve conduc-tion under tension. J Bone Joint Surg Br 1992;74(1):126-9.

18. Candido KD, Sukhani R, Doty R Jr, Nader A, Kendall MC, Yagh-mour E, et al. Neurologic sequelae after interscalene brachial plexus block for shoulder/upper arm surgery: the association of patient, anesthetic, and surgical factors to the incidence and clinical course. Anesth Analg 2005;100(5):1489-95.

19. Borgeat A, Aguirre J, Curt A. Case scenario: neurologic com-plication after continuous interscalene block. Anesthesiol-ogy 2010;112(3):742-5.

20. Bergman BD, Hebl JR, Kent J, Horlocker TT. Neurologic com-plications of 405 consecutive continuous axillary catheters. Anesth Analg 2003;96(1):247-52.

21. Borgeat A, Ekatodramis G, Kalberer F, Benz C. Acute and nonacute complications associated with interscalene block and shoulder surgery: a prospective study. Anesthesiology 2001;95(4):875-80.

TEMMUZ - JULY 2014144

Page 57: Agri 2014 / 3

Ultrasound guided posterior femoral cutaneous nerve block

1Department of Anesthesiology and Intensive Care, Celal Bayar University Faculty of Medicine, Manisa, Turkey;2Department of Anesthesiology and Intensive Care, Hand Microsurgery, Orthopedics and Traumatology Hospital, Izmir, Turkey1Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji ve Yoğun Bakım Anabilim Dalı, Manisa;2El Mikrocerrahi Ortopedi ve Travmatoloji Hastanesi, Anesteziyoloji ve Yoğun Bakım Kliniği, İzmir

Submitted (Başvuru tarihi) 23.08.2012 Accepted after revision (Düzeltme sonrası kabul tarihi) 19.09.2012

Correspondence (İletişim): Dr. İsmet Topçu, Güzelyurt Mahallesi, Tarzan Bulvarı, No: 88, Öncü Sitesi, 45030 Manisa, Turkey.Tel: +90 - 236 - 236 03 30 / 1006 e-mail (e-posta): [email protected]

AĞRI 2014;26(3):145-148

doi: 10.5505/agri.2014.26122

CASE REPORT - OLGU SUNUMU

TEMMUZ - JULY 2014 145

Ultrason kılavuzluğunda posterior femoral kutanöz sinir bloğu

Özet

Posterior femoral kutanöz sinir (PFCN) sakral pleksusun bir dalıdır. Uygun olgularda anestezi amacıyla veya turnike gerektiren cerrahilerde tamamlayıcı bir blok olarak yapılması gerekebilmektedir. Ultrasonun rejyonal anestezi pratiğine girmesiyle ve sonoanoto-minin daha iyi anlaşılmasıyla birlikte, anestezi uygulamalarımızda hedefe yönelik blok konseptini PFCN bloğu içinde düşünmeliyiz. Anahtar sözcükler: Posterior femoral kutanöz sinir; ultrason.

İsmet TOPÇU,1 İnan AYSEL2

Summary

The posterior femoral cutaneous nerve (PFCN) is a branch of the sacral plexus. It needs to be implemented as a complemen-tary block for anesthesia or in the surgeries necessitating tourniquet in the suitable cases. We consider target oriented block concept within the PFCN block in the anesthesia implementations with the emergence of ultrasonic regional anesthesia in the practice and with the better understanding of sonoanatomy.

Key words: Posterior femoral cutaneous nerve; ultrasound.

IntroductionThe posterior femoral cutaneous nerve (PFCN) is a branch of the sacral plexus. This is a posterior cutaneous nerve of the thigh and it arises from the posterior divisions of the ventral rami of S1 and S2 and the anterior divisions of S2 and S3.[1] PFCN in-nervates to the skin of the perineum and the back surface of the thigh and leg (Figure 1). PFCN exits the pelvic region via the greater sciatic foramen. It passes right below the gluteus maximus muscle and from the upper proximal of bicep femoris muscle and ends by giving skin branches. Principally effec-tive cutaneous is a nerve. It has no motor innerva-tions and it is actually a strong sensory nerve.[2]

With the sacral plexus block or posterior sciatic nerve blocks can be provided with PFCN block. It

is important that PFCN is blocked with the aim of preventing tourniquet pain in the knee, leg and foot operations which necessitates the tourniquet wear-ing to the femur.[3] Isolated PFCN block indication is considerably limited. However, it is necessary to know and implement isolated block in the suitable cases to prevent over local anaesthesia consumption. With the ultrasound put into practice in the routine regional anaesthesia, nerve blocks are implemented by seeing nerves, not blindly.[4] It is also possible to anaesthetize only the area where the operation takes place. The patients undergoing an operation are no longer subjected to unnecessary nerve blocks or cen-tral block implementations.

In this case presentation of the anaesthesia imple-mentation with isolated ultrasound guided PFCN

Page 58: Agri 2014 / 3

AĞRI

block in the skin flap in the rudimentary part of a traumatic patient who was implemented an amputa-tion from the upper knee in the previous operation.

Case ReportThe case was a 27-year-old, 79 kg and 175 cm male. Due to the traffic accident, which he had ap-proximately 45 days ago, he was implemented up-per knee subtotal amputation and exploration and irrigation for gluteus because of fracture of femur lateral condyle, tibia, fibula and metatarsus and gluteal injury (full level decomposition in gluteus maximus muscle) (Figure 2). In the postoperative period, debridement, adductor suture and skin graft operation are planned due to the dermal problem developed in the femur distal and posterior (Figure 3). The ASA physical status of patient is class I. His hemodynamic is stabile.

The case was taken to the operation after the im-plementation of premedication with diazepam. A vascular access was opened with 18 G IV cannula, infusion was started with 1 ml/kg Isolyte S solu-tion. Standard hemodynamic monitorization was implemented after ECG, non-invasive artery blood pressure measure, peripheral O2 saturation mea-sure. The case was taken to the operation after the implementation of premedication with diazepam. A vascular access was opened with 18 G IV cannula, infusion was started with 1 ml/kg Isolyte S solution. Standard hemodynamic monitorization was imple-

mented after EKG, non-invasive artery blood pres-sure measure, peripheral O2 saturation measure. The case was taken to the prone position and real-time block was practised with 100 mm insulated stimula-tion needle (Stimuplex Kanule A, B Braun) by see-ing PFCN and by using 6-13 Mhz frequence linear probe with in - plane approach with ultrasound (So-noSite S-Nerve, Bothell, WA) from the subgluteal region. 10 mL 0,5% bupivacaine was implemented (Figure 4, 5). Twenty minutes after block, pain-free surgery started. An additional analgesic during the surgical operation was not required. The case didn’t have any complication after the operation and post operative analgesic period was decided as 3 hours, the patient was discharged uneventfully in the post-operative seventh day.

DiscussionPFCN is distributed to the skin of the perineum and

TEMMUZ - JULY 2014146

Figure 1. Cutaneous innervation area of the posterior cutaneous nerve of thigh.

Figure 2. Subtotal amputation of the distal thigh due to trauma before the operation.

Figure 3. Posterior view of the thigh with a skin defect before the second operation.

Page 59: Agri 2014 / 3

the back surface of the thigh and leg. It is principally a sensory nerve.[1,2] It can be defined as a cutaneous nerve. It accompanies the inferior gluteal artery to the gluteus maximus and runs down the outer thigh and deep into the tissue at the back of the knee.[5] PFCN is not a branch of sciatic nerve; it is a sepa-rate branch of sacral plexus. However, PFCN arises from greater sciatic foramen with sciatic nerve and goes to subgluteal field together with it. Thus, while a sciatic nerve block is implemented with posterior approaches (such as Labat approach), PFCN block can also be obtained.

In the case, the region to be implemented the surgi-cal operation is within the sensory distribution re-

gion of PFCN. Due to the injury of the case in the gluteal region, a sacral plexus block implementation with the posterior approach was not possible. If the patient was implemented sciatic nerve block with posterior approach, there would be the possibility of PFCN not to be blocked. We have implemented isolated PFCN block with the target oriented real time implementation with ultrasound, by seeing the needle and local anaesthetic. Approximately 10 mL local anaesthetics provided sufficient and successful analgesia for the operation. This amount is very low if it is for sciatic nerve block implementation. Thus, we decreased the use of local anaesthetics by using PFCN block. At this level, in which we implement-ed PFCN block, the sciatic nerve is usually seen as 3 sided in the ultrasound. Although we implemented isolated PFCN, due to its close neighbourhood with sciatic nerve, we observed that some local anaesthet-ic came to a side of sciatic nerve.

Hughes and Brown who were the first to define the PFCN block in the literature, defined PFCN branches as emerging from below the medial border of gluteus maximus.[6] They defined the needle ac-cess point as at a point one quarter of the distance from the ischial tuberosity to the greater trochanter in the gluteal fold. However, we practised the block by seeing PFCN in the ultrasound guide without using nerve stimulator or using these anatomic landmarks. As the nerve in the PFCN block usually goes from sacral roots to the gluteal area together with inferior gluteal nerve (60%), Barbero et al. re-ports that when the PFCN is stimulated, a motor response related to the inferior gluteal nerve may be expected.[7] This view is a right approach for our rou-tine practice as we use nerve stimulator. Especially when a posterior sciatic nerve block is implemented with nerve stimulator, if there a contradiction hap-pens in the gluteus maximus, when the stimulation of nervus gluteus inferior innerving this muscle and the neighbourhood of PFCN are considered, we have some amount of local anesthetic implementa-tion. However, in the posterior sciatic block imple-mentation, gluteus maximus muscle contradiction is not a desired or searched state.

The sciatic nerve block implementation with ante-rior approach is a method used in the knee and foot surgery implementations. The most important rea-

Ultrasound guided posterior femoral cutaneous nerve block

TEMMUZ - JULY 2014 147

Figure 4. There is a scar tissue at the gluteal region (arrow). The patient is prone position and the probe is placed parallel to sub-gluteal crease. In-plane approach for posterior cutaneous nerve blockade.

Figure 5. Gluteus maximus (GM) medius (Gm) muscle, ischiadic (I) and posterior cutaneous (arrow) nerve, ischial tuberosity (TI), needle (arrow head), local anesthetic (*). (a) Posterior cutaneous nerve is shown at the lateral side of the ischiadic nerve and un-der the lateral board of the gluteus maximus muscle. The needle is placed near the medial side of the posterior cutaneous nerve. (b) The local anesthetic is deposited mostly around the posterior cutaneous nerve but only a small part of the local anesthetic is in contact with the ischiadic nerve.

(a) (b)

Page 60: Agri 2014 / 3

AĞRI

TEMMUZ - JULY 2014148

son why this method is not popular is that due to the anatomic landmarks, PFCN cannot be blocked.[3] This situation creates a problem especially in the anaesthesia of surgeries requiring thigh tourniquet implementation. Isolated PFCN block should be known well and should be kept in the mind as a complementary block when there is an unsuccessful or insufficient PFCN block.

As the ultrasound is put into the regional anaesthesia practice and the sonoanatomy is better understood, the blocks have started to be “damage specific” and “target oriented”. It is recommended that the PFCN block explained in this article is considered from this aspect.

Conflict-of-interest issues regarding the author-ship or article: None declared.

Peer-rewiew: Externally peer-reviewed.

References1. McMinn RMH, Hutchings RT. Color atlas of human anatomy:

right gluteal region-branches of the sacral plexus. Weert, The Netherlands: Smeets-Weert, 1977:293.

2. Netter FH. Atlas of human anatomy. 3rd ed. Teterboro, NJ: 2002.

3. Barbero C, Fuzier R, Samii K. Anterior approach to the sci-atic nerve block: adaptation to the patient’s height. Anesth Analg 2004;98(6):1785-8.

4. Griffin J, Nicholls B. Ultrasound in regional anaesthesia. An-aesthesia 2010;65 Suppl 1:1-12.

5. Windhofer C, Brenner E, Moriggl B, Papp C. Relationship be-tween the descending branch of the inferior gluteal artery and the posterior femoral cutaneous nerve applicable to flap surgery. Surg Radiol Anat 2002;24(5):253-7.

6. Hughes PJ, Brown TC. An approach to posterior femoral cuta-neous nerve block. Anaesth Intensive Care 1986;14(4):350-1.

7. Chelly JE, Delaunay L. Block of the posterior femoral cutane-ous nerve. Anesth Analg 2005;100(2):597.

Page 61: Agri 2014 / 3

Leb demeden leblebiyi anlamak: Multipl skleroz ve baş ağrısı

Hasan Hüseyin KOZAK, Ali Ulvi UCA

Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, KonyaDepartment of Neurology, Necmettin Erbakan University Meram Faculty of Medicine, Konya, Turkey

Başvuru tarihi (Submitted) 29.11.2013 Düzeltme sonrası kabul tarihi (Accepted after revision) 03.12.2013

İletişim (Correspondence): Dr. Hasan Hüseyin Kozak. Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, Nöroloji Anabilim Dalı, Akyokuş, Meram, 42080 Konya, Turkey.Tel: +90 - 332 - 223 66 83 e-posta (e-mail): [email protected]

AĞRI 2014;26(3):149-150

doi: 10.5505/agri.2014.99815

EDİTÖRE MEKTUP - LETTER TO THE EDITOR

TEMMUZ - JULY 2014 149

Sayın Editör,

Multipl skleroz (MS) myelinli aksonları etkileyen, optik sinirler, omurilik ve beyne ait fokal bozukluk-lardan oluşan ve değişken oranlarda düzelip yıllar içinde tekrarlayan epizotlarla karakterize kronik oto-immün bir hastalıktır.[1,2] Baş ağrısının MS atağının ilk veya erken semptomu olabileceği çok açık olarak tarif edilememiş olsa bile yapılan çalışmalarda %1.6-28.5 arasında değişen frekanslarda oranlar bildiril-miştir.[3-6]

Otuz yaşında kadın hastaya iki yıl önce sol gözde görme kaybı nedeniyle başvurduğu merkezde yapı-lan incelemeler sonrası MS tanısı konularak yüksek doz steroid tedavisi verilmiş. Hastanın şikayetleri ta-mamen düzelmiş. Daha sonra her ikisi de yaklaşık iki hafta süren tedavisiz ve kendiliğinden düzelen sol yüz yarısı ve sol kolda uyuşma şikayeti olmuş. Daha önce baş ağrısı şikayeti olmayan hasta migren ben-zeri şiddetli, ağrı kesicilere yanıtsız ve aura dönemi olmayan baş ağrısı ile başvurdu. Yapılan nörolojik muayenesinde patolojik nörolojik bulgu saptanma-yan hastanın beyin manyetik rezonans (MR) görün-tülemesinde kontrast tutan aktif plaklar saptanması üzerine MS atak kabul edilerek hastaya yüksek doz beş gün steroid tedavisi başlandı. Tedavinin üçüncü gününde baş ağrısı tamamen düzelen hasta tedavisi bittikten sonra taburcu edilerek takibe alındı. Yakla-şık altı ay sonra aynı tip baş ağrısı ile tekrar başvuran hastanın yapılan nörolojik muayenesinde patolojik nörolojik bulgu saptanmadı ve hastanın beyin MR görüntülemesinde kontrast tutan aktif plaklar sap-

tanması üzerine ikinci kez MS atak kabul edilerek hastaya tekrar yüksek doz beş gün steroid tedavisi başlandı. Tedavinin ikinci gününde şikayetleri tama-men düzelen hasta ayaktan takibe alındı.

Multipl skleroz hastalarında baş ağrısı ilk semp-tom olarak ortaya çıkabilmektedir.[7,8] Klinik araş-tırmalarda bu oran %26’ya kadar çıkabilmektedir.[9] Sunulan olguda baş ağrısının tek ve ilk semptom oluşu ayrıca ağrı kesici tedavilere cevap vermeyen bu semptomun steroid tedavisine yanıtının dramatik olduğu vurgulanmaktadır.

Multipl skleroz ve baş ağrısı ile olan klinik ilgi, MS tanısı olmayan ama baş ağrı şikayeti ile gelen veya MS tanılı olup baş ağrı şikayeti geliştiren hastaların dikkatle izlenmesi gerekliliğine işaret etmektedir. Her iki durum da klinik semiyoloji bilgilerimizi ge-liştirmemize ve artırmamıza vurgu yapıyor.

Kaynaklar

1. Ropper AH, Victor M. Principles of neurology. 8th ed. Part 4, 36, p. 771-97.

2. Calabresi PA. Diagnosis and management of multiple sclero-sis. Am Fam Physician 2004;70(10):1935-44.

3. Kurtzke JF, Beebe GW, Nagler B, Auth TL, Kurland LT, Nefzger MD. Studies on natural history of multiple sclerosis. 4. Clinical features of the onset bout. Acta Neurol Scand 1968;44(4):467-94.

4. Watkins SM, Espir M. Migraine and multiple sclerosis. J Neurol Neurosurg Psychiatry 1969;32(1):35-7.

5. Rolak LA, Brown S. Headaches and multiple sclerosis: a clinical study and review of the literature. J Neurol 1990;237(5):300-2.

Page 62: Agri 2014 / 3

AĞRI

6. D’Amico D, La Mantia L, Rigamonti A, Usai S, Mascoli N, Mila-nese C, et al. Prevalence of primary headaches in people with multiple sclerosis. Cephalalgia 2004;24(11):980-4.

7. Haas DC, Kent PF, Friedman DI. Headache caused by a single lesion of multiple sclerosis in the periaqueductal gray area. Headache 1993;33(8):452-5.

8. Sandyk R, Awerbuch GI. The co-occurrence of multiple scle-rosis and migraine headache: the serotoninergic link. Int J Neurosci 1994;76(3-4):249-57.

9. Kurtzke JF. Rating neurologic impairment in multiple scle-rosis: an expanded disability status scale (EDSS). Neurology 1983;33(11):1444-52.

TEMMUZ - JULY 2014150

Page 63: Agri 2014 / 3

INSTRUCTIONS FOR AUTHORS

SCOPE AND PURPOSE This journal, which is published quarterly, is the official publicalion of Turkish Society of Algology, Reviews, details

of interentional techniques, original researehes and case reports on the nature, mechanisms and treatment of pain are published. The journal provides a forum for the dissemination of research in the basic and clinical sciences of multidisciplinary interest.

TYPES OF PAPERS The following types of papers are published,1. Reviews2. Original Researches3. Case Reports4. Letter to the Editor

INSTRUCTIONS FOR AUTHORS1. The journal is published in Turkish and in English.2. Manuscripts which are accepted by Editorial Board can be published. The Editorial Board have the right ro reject or

to send the manuscript for review and revise. All manuscripts are subject to editing and, if necessary, will be retur-ned to the authors for responses to outstanding questions or for addition of any missing information. For accuracy and clarity, a detailed manuscript editing is undertaken for all manuscripts accepted for publication. Final galley proofs are sent to the authors for approval.

3. Articles not written according ro the 3rd editian (1983) of “common properties which are wanted in the articles that will be submitted to the Biomedical Journals” which was deternıined by the International Medical Journal Editorial Board, will not be accepted. Before submission it is adviced to look for these guidelines whieh are published in Bri-tish Medical Journal 1988;296:401-5 or in Annals of Internal Medicine 1988;108:258-65.

4. All paper types are accepted via internet based manuscript processing system (www.journalagent.com/agri).5. A paper which has not previously been published or being considered for publication elsewhere are accepted for

publication. Papers which were published elsewhere previously as an abstract form may be published.6. No payment for copyright of the article will be done. Therefore the letter accompanying the manuseript should inc-

lude a statement that copyright of the article is transferred to the Turkish Society of Algology. The final manuscript should have been read and approved by the responsible authors.

7. If illustrations or other small parts of articles or books aIready published elsewhere are used in papers submitted to journal, the written permission of author and publisher corcerned must be included with the manuscript.

8. Authors should keep a copy of their manuscripts.9. If a part or whole of a submitted manuscript will be published elsewhere, editor of the journal should be informed.10. For researches, approvement of the institutional local ethics committee or its equivalent should be submitted.11. All the responsibilities belong to authors.12. No reprints will be sent to the author.

MANUSCRIPT PREPARATION1. Manuscript should be arranged in the usual form “Introduction, Material and Method, Results, Discussion, Acknow-

ledgements. Each paper should have an abstract that should not exceed 250 words and key words not exceeding 6. 2. Tables should be typed on a separate page, numbered in sequence (Table 1, 2, etc.), provided with a heading, and

referred to in the text as Table 1. Table 2. etc.3. All figures and tables should be numbered in the order of appearance in the text. The desired position of figures

and tables should be indicated in the text.4. All references should be numbered in the order of appearance in the text. All references figures in the text should

be given in brackets without changing the font size. References should only include articles that have been publis-hed or accepted for publication. Reference format should conform to the “Uniform requirements for manuscripts submitted to biomedical journals” and its updated versions (February 2006). Journal titles should be abbreviated according to Index Medicus. Journal references should provide inclusive page numbers. All authors, if six or fewer, should be listed; otherwise the first six should be listed, followed by “et al.”. The style and punctuation of the refe-rences should follow the formats below:

Journal article: Süleyman Ozyalçin N, Talu GK, Camlica H, Erdine S. Efficacy of coeliac plexus and splanchnic nerve blockades in body and tail located pancreatic cancer pain. Eur J Pain 2004;8:539-45.

Chapter in book: Turner JA. Coping and chronic pain. In: Bond MR, Charlton JE, Woolf CJ, editors. Pain research and clinical management. Proceedings of the VIth world congress on pain. Amsterdam: Elsevier; 1991. p. 219-27.

5. Acknowledgements should be placed at the end of the text before the referenee list.

A⁄RI


Recommended