sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 3/2001
tefsir
• A •• A 1\ A A A
ŞIHABUDDIN MAHMUD el-ALUSI,
• • • A A A
HAYATI, ESERLERI VE TEFSIRI RUHU'L-lv1EANI
Alican DAGDEVİREN*
Summary
Alusi who lived in the l9th century is a very productive and promirıent religious scholar. He was qualifıed in various subjects such as Arabic, Islamic theology, logic, astronomy. He gave legal religious response to produce solutions of his society's problems. He took place his well-known position with his Quranic Exegesis called Ruhu'J.-Meani. He scrunized the previous Qur'anic Exegesis with a great care and evaluated these religious literamres with critica! mentality. Right opinions were supported by Alusi and the others were selected by him. It can be noted that he adopted scientific and logical approcahes when he was writing his exegesis, and composed two types of unde:rstanding of the Qur'an, which are literal meaning and allegorical meaning. Gene:rally speaking Ruh 'ul-Meaai was accepted one of the signifıcant resources among thelater commentators. It also indicated that to produce well-qualified Qur'anic exegesis is not pecularity of the past, and he proved with his exegesis that comtemporary scholars can write excelent Quranic exegesis.
GİRİŞ
Kur'an-ı Kerim, tarih boyunca üzerinde bir çok açıdan çalışmalar yapılmış
müstesna bir kitaptır. Tefsir ve tefsir ilimleri yönünden de bir çok retkildere konu
olmuştur. Hz. Peygamber ile başlayan bu faaliyet, günümüze kadar devam etmiş ve
bu biril<im zengin bir kütüphane oluşturmuştur.
Kur'an-ı Kerim t:efsiri denilince ismi ilk alda gelen kaynaldarla birlilcte zileredilen
Rılhu'l-Mdm"'nin, tefi:ir külliyatı içinde önemli bir yeri vardır. Bu eser, müellifirıirı,
tüm ilmi kudretini ortaya koyaralc, tüm çabasını sarf ederek, rivayet ve dirayet yönüyle
selefın görüşlerini bir araya getirdiği bir tefsirdir. Alı1si, tefsirinde, ulemanın
SAÜ. İlahiyat Fakükesi, Kur':in-ı Kerim Okutnıanı
359
görüşlerini, tenkitçi hür bir bakış açısıyla, kabiliyer ve zihin kuvvetine dayalı bir ter
cih süzgecinden geçirerek bir araya getirmiştir. Ayrıca ayetlerin sonunda yaptığı işari
yorumlar sebebiyle de, tefSirler arasında temayüz etmiş bir eser olan RU:hu'l-Meam~
değerli bir tefsir arısiklopedisidir.
A. HAYAT][
1. Doğumu ve Ailesi
İsmi, Mahmud b. Abdiilah b. Mahmud el--Hüseyni el-Alusi el-Bağdadi'dir.l Müellifin dedeleri, Hüligu'nun Bağdat' ı is tilası üzerirıe Bağdat'tan göçerele Aıus
denilen adaya yerleşmiştir. Bağdat yakınındaki, Fırat Nehri üzerinde yerleştilderi bu
adaya nisbetle Aıusi diye meşhur olmuşlardır2. Aıusi'nirı, künyesi kaynaldar da "Ebu's-Sena", lakabı ise "Şihabüddirı" olarale
geçnıektedir3.
Nesebi, ba!ba tarafindan Hz. Hüseyirı'e, arıne tarafindan Hz. Hasan'a kadar
ulaşmaletadır4.
Bağdat'ın köklü, salih, nıütedeyyin ve :ilim bir ailesinden olan Ebü's-Sena
Şihabüddin Mahmud el-Alusi, 1217/1802 yılı, Şa'ban ayının 14. günü cuma önce
si Bağdat'ta dünyaya gelmiştir5. Aıusi, ilim hayatına erkenden atılmasına zemin
hazırlayan bir aile ortamında dünyaya gelmiştir6.
Babası Abdullah, Bağdat'ta Ebu Hanife Camii'nde kırk yil müderrislik yapmıştır.
Ayrıca Reisü'l-Müderrisin olarale Şehit Ali Paşa Medresesi'ncle dört yıl ders vermiştir.
1246/1830 yılında taun hastalığı sebebiyle Bağdat'ta vefat etmiştir. Y<Udaşık seksen
yıl yaşanıış ve Şeyh Ma 'ruf el-Kerhl Kabristanlığı'na defuedilmiştir7.
1 Kehhile, Ömer Rıza, Mu 'cemü'l-Müellifm, (I-XV), Şam, 1957, Ili, 815; Zirikli, Hayrüddin,el
.Aı:Un K:Unus-u Tericim li Eşhüri'r-Ridl, (I-XI) Beyrut, 1969, VIII, 54.
2 Kehhale, a.g.e., III, 815; Aıusi, Mahmud Şükri, d-Miskü'l-Ezfer, el-Adab, Bağdad, 1930, s.24;
Zehebi, Muhammed Hüseyin, ct-Tefsfr ve'l-Miifessirdn, (I-Il), Dar-u İhy:ü't-Türasi'l-Arabi,
Beyrut, 1972, I, 352.
3 Kehhale, a.g.e., III, 815; Zirikli, a.g.e., VIII, 53; Zehebi, a.g.e., I, 352; Bilmen, ÖnıerNasuhi,
Büyük Tefsfr Tarihi, D. İ. B. Yayınlan,A.nkara, 1960, s. 565; Aıus1, ŞihiibüddinMahmud, Şehiyyü'nNeğam fi Tercemct-İ Şqhı'lİsl:tn Ariii'l-Hikem', Tahklk, Dr. Muhammed el-İd el-Hatr:l.vi,
MüessesetüÜIUrni'l-Kıır':l.ıı, Beyrut, 1953,s.13. 4 Aıusi, Şihabüddin Mahnıı'ıd, Garaibü'l-İğtirab ve Nüzhetü'l-Elbıib, Şabender, Bağdad,h.l327, s.
106; Şükri, Miskü'l-Ezfer, s. 31; Bilmen, a.g.e., s. S65. 5 Aıusi, a.g.e., s. 5; Şükri, a.g.e., s. 23; Bilmen, a.g.e., s. 565; Zehebi, a.g.e., I, 352
6 Aıusi, Şehiyyü'n-Neğam, s. 22.
7 Şükri, a.g.e., s. 4; Abdüllıaınid, Muhsin, el-A.ıusi Müfessiran, Matbaatü'l-MeW, Bağdad,1969, s. 41.
360
Kaynaklarda "saWıa bir kadın" olarak nitelendirilen aımesi Faıma, Aıusi, küçük ·
bir çocukken vefat etmiştir S.
Aıusi, üç çocuklu bir ailenin en büyük çocuğudur. Kardeşleri Abdurrahman (v.
1284/1867) ve Abdülhamid (v. 1324/1906)'dir9.
Alusiler bir ilim ailesidir. Bu hanedandan birçok meşahir yetişmiştir. İşte b un
lardan biri de Şihabüddin Mahmud el- Aıusi'dirıo.
2. Çocukluğu vı:: 'Tahsili
Aıusi, küçük yaşından itibaren Kur'an-ı Kerim'i ezberlemeye başlamıştır. Beş yaşına ulaştığında üstün zeki belirtileri kendirıi göstermiş ve henüz Kur'an-ı Kerim'in
hıfzını tamamlamadan, Arapça kjtaplarından bazı bölümler ezberlemiştirll.
Ecrumiyye ve İmanı-ı Matilc'in EJBye'si gibi nahiv kitaplarını e:zberlediğinde ise
henüz yedi yaşındadırl2.
Reisü'l-Müderrisin olan babası, Allisi'nin öğreniminj bizzat kendisi
üstlenmiştifl3. Babasından yeteri miktarda Arap dili, H~ırıefi ve Şafii fikhı, mantık ve
hadis kitaplarından bazı bölümler tahsil etmiştirl4. Asrınm ilimlerinden de bir bölüm
tahsil etmek suretiyle pozitif ilimlere de vakıf olma yoluna gitmiştir1 5. Bütün bu ilim
leri on yaşından önce, kelam ilmini ise on üç yaşında tahsil ettiğini görüyoruzl6.
Aıusi, asrının önde gelen ilim adamlarının meclislerine katılmış ve onlardan der
sler almıştırl7 • On üç yaşında iken "rahle-i tedris" inde karar kılclığ;ı hacası "Musullu
Alaeeldin Efendi", o'nun ilim hayatında büyük önem taşır. Aıusi, Alaedcfın Efendi'den uzun süre dersler okumuş ve kazetini alnııştır18 . Kendisine rivayet ve
dirayet ilimlerinin inceliklerini anlaması hususunda en büyük yardımcı olan bu
hocasıyla süren tahsil hayatı on dört yılı bulmuştur19. Uzun süren bu tahsil
hayatından sonra h. 1241 yılı Muharrem ayının başlarında icazet ~umıştır20.
8 Abdülhamid, a.g.e., :>. 41.
9 Şük.ı1, a.g.e., s. 4.
10 Bilmen, a.g.e., s. 56S. ll Şevvaf, Abdülfettalı, Hadikatü'l-Viirdd, Mektebetu H~şim el-AJıisi, ts., s. 7.
12 Aııisi, Garaib, s. 6; Azzavl:, Abbas, Zilcd Ebi's-Sena, S:llilıiyye, Bağdad, 1958, s.l2.
13 Aııisi, ŞehiyYü'n-Nejfam, s. 22.
14 Aııisi, a.g.e., s. 6; ~)evvH, a.g.e., s. 9.
15 Aııisi, a.g.e., s. 22.
16 Aııisi, a.g.e., s. 6.
17 Aııist, a.g.e., s. 6-S; Şevvaf, a.g.e., s. 11-12.
18 Abdülhamid, a.g.e., s. 42.
19 Cündi, Enver, Tenicimü'l-Aıamü'l-Muasırin fi'J-A.iemi'l-İslam, Ka:hire, 1970, s. 48
20 AzzavJ:, Abbas, Zikri~ Ebi's-Sena, Salilıiyye, Bağdad, 1958, s.l8.
361
Daha çocukluğwmn ilk devrelerinde başlayan ilim hayatı, }Jusi'nin ulaştığı ilmi
seviyede büyük rol oynamıştır 21.
Tarunu Mahmud Şükri, Aıusi'nin, dam bir kişilik, kes.l<in bir zeki sahibi
olduğunu ifade ederken, tetkik ve tahkik gücünden de övgüyle bahsetmektedir.
Sevinıli kişiliği, kul hakkına riayeti, vetaldrlığı, üstün yaratılışlı oluşu, ibadete ve
istiğfara düşkünlüğü, güzel ahlakı ve çok sabırlı oluşu da onu anlatırken bahsettiği
özellikleri arasındadır 22,
Büyük hoşgörüsü23, yiyecek ve giyeceğini öğrencileriyle paylaşmaya varacak
kadar cömertliği elimize ulaşan bilgiler arasında yer alnıaktadır24.
İlıni çalışmalarının yoğunluğuna rağmen toplumdan soyutlanmamış, aksine
toplumla iç içe, sosyal hayata iştirak eden alinı ve z:lhid bılr kişilik sergilemiştir.
Bağdat'talci ilmi ve :fikri hareket onunla canlılık kazanmıştır 25.
İnsanları dof,ru yola iletmek, Allah 'ın emirlerini insanlara tebliğ maksadıyla yaptığı vaazlar tam hedefıne ulaşmıştır. El-Farılki, Aıtisi'nin vaazının tesirinden
bahsederken taşa na.kış işleme benzetmesini yapmaktadır26.
Hutbe ve risaleleri de wmtulmaz güzelliktedir. Fakat, büyük çoğunluğu
muhafaza edilememiştir 27.
İlmi kudreti ve edebi yönü Aıusi'nin l<işiliğini abideleştirmiştir.
3. Hocalan
a) Babası Abdullah Efendi: Büyük bir ilim adamı ve İm2Lm-ı Azam Medresesi'
nde lark yıl görev yapmış kıymetli bir müderristir28. Aıusi, tahsıll hayatırwı ilk devresi
ni babası Abdullah'ın yanında tamamlarnıştır29.
b) Molla Hüseyin el-Cubilli: Aıusi, muttald ve salih bir kişi olarale rıitelendirdiği bu hocasından, ciddi bir Km'an eğitimi aldığını ifade etmektedir30.
c) Seyyid Ali b. Seyyid Ahmed: Allisi'nin amcasının oğludur. Aıusi, kendisinden
Adudiye üzerine yazılmış Kızşçu ŞerhPrıi okumuştur3l.
21 Alusi, Şehiyyü'n-Neğam, s. 22.
22 Şükri, a.g.e., s. 10-13.
23 Alusi, Şih:lbüddin Mahmud, el-Maldmat, Haceriyye, Kerbeht, h.l273,, s. 48; Mı'tsi, Şehiyyü'nNeğam, s102.
24 Abdülhamid, a.g.e., s. 71; Zehebi, a.g.e., I, 353.
25 .Aıusi, a.g.e., s. 13
26 Şükri, a.g.e., s. 12.
27 Şükri, a.g.e., s. ll; Zehebi, a.g.e., I, 353. 28 Azz:l.vi, a.g.e., s .. 13.
29 Şükri, a.g.e., s. 3-4.
362
d) Seyyid Muhammed Emin b. Seyyid Ali: Arap dilini edebi konuşmada ve
beyan ilminde marurdir. Aıusi, Seyyid Muhammed Emin'den Şerlıe'l Ved'iyye adlı Adudiye Şerhini okumuştur32. Seyyid Muhammed, 1246/1830 yılında vefat etıniştir33 .
e) Abdülaziz Şevvaf: Aıusi, diraLyetli bir ilim adamı ve faziletli bir kişi olarak nite
lendirdiği bu hocasının, Arap dilinde ilcinci Sibeveyh olaral< nitelendirile bileceğinden
bahseder34. Abdülaziz Şevvaf, 1246/1830 yılında vefat etmiştir3S.
f) Alaeeldin Ali Musullu: Musul'un ilim ailesindendir. Bağdat'taki Ati!ce Hatun
Medresesi'nin ilk müderrisidir. Birçok te'lif eseri vardır36. Aıusi, "kendisinden icazet
alıncaya ve eğitim-öğretimindeki istifadenin son merhalesine gelinceye kadar yanında
kaldığını" söyler. Hocasının ilimdeki üstünlüğünü anbtmal< için bir teşbih yaparal<
hocas1111 bir ilim güııcşine, diğer aJimleri de yıldıza benzetir 37.
g) Ziyaeddin H:llid Nakşibendi: Ehl-i sünnet ve'l-cemaat: üzere olmaya aşırı
düşkün, büyük bir alim ve zarud bir kişidir. Naleşibendi Tarikatı'run şeyhlerindendir.
Aıusi, onun, zamanının bir tek saatini bile, ilmi bir meselenin çözümü veya ibadet
etmek dışında geçirmediğini söyler. Hacası için "Biz, onun bir benzerini görmedik,
öyle zarınederim ki, o da kendi benzerine rastlarnamıştır"der38. Aıılsi, bu hacasından sıfatlar konusu ve tasavvuf sahasında istifade etmiştir39. Halid Nakşibendi,
1242/1826 yılında Şam'da vefat etmiştir 4o.
h) Şeyh Ali Süveydi: Ali Süveydi, selef alddesine mensup, vehhabilil< ithamından
uzak bir alddeye sahiptir. Aıusi, hocasını tanıtırken "O'ndan daha güçlü bir hadis
hafızını, telaffuzu daha tatlısını, vaazı daha güzelini, dili daha anlaşılırını, beyarn daha
açığını ve daha val<urunu görmediğini" ifade eder4l . .AJusi, hacası Ali Süveydi'den,
İbn Hacer el-Askalarli'nin Şerhü''n-Nuhbe adlı eserini okumuştur. Ali Süveydi,
1237/1821 yılında Şam'da vefat etmiştir42 •
30 AlUsi, Gadib, s. 7-8 31 AlWıi, a.g.e., s. 5-6.
32 AlWıi, a.g.e., s. 8.
33 Abdülhaıılld, a.g.e., :ı. 56. 34 Aıılsi, a.g.e., s. 7; Ali1si, Şehiyyü'n-Neğam, s. 2.
35 Abdülhaıılld, a.g.e., :ı. 56.
36 Abdülhaınid, a.g.e., :ı. 57.
37 AlWıi, Gar.iib, s. 9.
38 AlWıi, a.g.e., s. 17-18.
39 Abdülhaınid, a.g.e., :ı. 57.
40 Abdülhaıılld, a.g.e., :s. 57.
41 AlWıi, a.g.e., s. 16.
42 Abdülhaınid, a.g.e., :ı. 58.
363
ı) Yahya el-İnıadi: Mııasırları arasında ilirnde lider ve fuzilet ehli olarak
tanınmıştır. Şafll fikhında otorite olarak kabul edilıniştir43. AıılisJ:, hacasından tefsir,
hadis, fıkıh, rivayet ve dirayetle ilgili ilimlerden icazet aldığını be1irtir44. Hacası'nın
alimlerin en bilgİlıi olduğunu söyler45; Yahya el-İınadi , lıicd 1250'li yıllarda vefut
etmiştir46.
i) Abdullah d-Ömer!: Alusi, kendisinden kıraat dersleri almıştır. Ebu Aınr, İbni Kes ir ve Nafi 'in kıraatlerini alınıştır. Abdullah el-Ömer!, 1297/18 79 yılında vefut etmiştir47.
j) Şeyh Abdurrahman el-Küzberi: Aıusi'ye rivayet ve dirayet ilimlerine d:lir isnadı uzun ve tam bir icazet verıniştir48 . Şeyh Abdurrahman, 1262/1846 yılında vefut etmiştir 49.
k) Şeyh Abdüllatif: Beyrut Müftüsü Ali Efendi'nin oğludur 5o. Aıusl'ye akli ve
nal<.li: iliınlere d:lir icazet vermiştir. İcazet verdiği ilimlerin senedini de büyük İsl:lın
lliınlerine varıncaya kadar zikretmiştir. Beyrut'ta, 1260/1844 yılında vefut etmiştif5l.
1) Şeyhü'l-İslaın Arif Hilmıet: Arif Hilmıet, 1200/1785 yılında doğmuştur52 • AıusJ:, tefsJ:rini Abdülınecid'e takdim için İstanbul'a gelldiğinde kendisiyle
karşılaşınıştır53. O zaınanArifHikınet, Hil:lfet merkezinin başkentinde Şeyhü'l-İsl:lın olarale bulurunaktadır.54 Aıı1s1, İstanbul'a geldiğinde Arif HiYJnet'ten teberrüken
idzet alınıştır55.
Ayrıca Aıusi, Hacı Derviş, Molla Rasul Şevki ve Hafiz Muhammed b. Ahmed
gibi isimleri de hocaları arasında zikreder56.
43 Aıusi, a.g.e., s. ll9.
44 Şevvaf, a.g.e., s. 205.
4S Aıusi, a.g.e., s. 19.
46 Abdülhamid, a.g.e., s. S9.
47 Aıusi, Neşvetü'ş-Şümdl Ji's-Seferi ila İsl:imbul, Vıl~ye, Bağdad, h.l293, s .. 7
48 Aıusi, Gar:iib, s. 19.
49 Zirikli, a.g.e., IV, ııo.
SO Aıusi, a.g.e., s.l9.
Sl Zirikli, a.g.e., IV, 183.
S2 Aıusi, Şehiyyü'Lt-Neğam, s. SS.
S3 Cevdet Bey, Tefsir Tarihi, Alırnet I<atnil Matbaası, İst:ınbul, 1927, s. l<lo9; Cüııdi, a.g.e., s. 482. S4 Aıusi, Garaib, s. 276-297; Bilmen, a.g.e., s. S6S
SS Bilmen, a.g.e., s. S6S.
S6 Azz~vi, a.g.e., s. 13.
364
4. İstanbul Seyahati.
.Aıusi, 1267 /18SO yılında İst<ınbul'a gelmiştir57 . İstanbul'a gelmesine zihiren
tefsirinin sebep olduğunu, hakikatte ise başka sebeplerin bulunduğwıu i:fude etmiştir 58.
Tefsiri:ni vesile kılarak, içinde bulunduğu durumu tstanbul'a mılatmak üzere, bu
seyahate çıkmaya karar vermiştir. Aıusi, yazmakta olduğu tefsirinin bir kısmını Sultan
Mahmud Kütüphanesi'ne hediye etmiş, daha sonra yazdığı üç cildi de Sultan
Abdülmecid'e ithaf etmiştir. Kalan iki cildini de tamamlayarale 1267/1850 yılında bu
yolculuğa çıkmıştır59,
.Aıusi, Sadrazam Reşid Paşa ile ve Müsteşarı Fuad ile görüşmüş, her ilcisinin de
gösterdilderi ilgi ve hoş sohbetten son derece memnun olmuştur60. Fakat yine de
tam anlamıyla işini düzeltemeden memleketine dönmeye mecbur kalmıştır6l.
Bağdat'a dönüşü iki yıl sonra, 1269/1852 yılı Rebi'ü'l-evvel ayının on beşi perşembe
günü olmuştur62 .
.Aıusi'nin İstanbul seyahati hem kendisi için, hem de ilim dünyası için önemli
sonuçlar doğurmuştur. Bu seyahati sayesinde Bağdat'ta görüştüğü eski dostlarıyla
dostluklarını tazelemiş ve baba dostlarıyla görüşmüştüı~. İlimalemine ise, Ganlibü'l
lğtirab, Neşvetü'ş--Şümul, Neşvetü'l-Müdam ve Şelıiyyü'n-Neğam tl tercemet-i
Şeylıi'l-islam kifi'l-l:-Iikem olmak üzere dört kıymetli eser bırakrnıştır63.
5. Hizmet ve llıni Faaliyetleri
Küçük yaşından itibaren başlayan tahsil hayatı bir süreklilik arz etmiş ve .Aıusi'ye kısa sürede müdenislik unvanı kazandırmıştır. Yirmi bir yaşına ulaştığında, Bağdat
ulemasının da toplandığı görkemli bir günde hacası Musullu Alieddin Efendi'den
id.zet almıştır64.
Nu'man Bacacı'nın medresesinde müderris1ik6S, Emin Bacacı'nın yaptırdığı
medrese ve cami'de hatiplik ve vii:zlik yapmıştır66. Ayrıca "Merhum Hacı Molla
57 A.ıwi, a.g.e., s. 2.
58 Bilmen, a.g.e., s. 5?'0.
59 A.ıwi, a.g.e., s. 25; Bilmen, a.g.e., s. 570.
60 A.ıwi, a.g.e., s. 118-119.
61 Yaltkaya, Şeclfettin, "Aiusi", İsl<lınA.nsiklopedisi, M. E. B. Basımevi, İstanbul, 1978, I, 391
62 Bilmen, a.g.e., s. 571.
63 A.ıwi, Şehiyyü'n-Nc:ğam, s. 28.
64 A.ıılsi, Gara"ib, s. 20.
65 Şevvaf, a.g.e., s. 20; A.ıusi, a.g.e., s. 20; Eseri, Muhammed Behcet, Alamii'l--I'r.ik, Selefıyye, Kı\.hire, 1945, s. 22.
66 A.ıwi, a.g.e., s. 20; Şevvaf, a.g.e., s. 22.
365
Abdülfettah Mescidi"'ndeld öğretim faaliyetleri yanında, "Mescid-i Kameriyye",
"Mescid-i Nefi:se Hanım" ve "Mercan Camii"'nde dersler vermeye devam etmiştif67.
Aıusi, Abdülğani Cemil (1780/1861)'in Bağdat Hanefi Müftülüğü zamanında Fetva Emini olarak tayin edilmiş ve yine IO.diriyye medresesPndc müderris olarak
göreve başlamıştır68.
Vezir Ali Rıza Paşa tarafindan, Bağdat'ın önde gelen ilim adamları dışında
başkalarına verilmeyen Mercaıı Faleti MütevelJJsi olmakla mükaf.ıtlandırmıştır. Ayrıca
Sultan tarafindan kendisine "Saltanat-ı Dar-ı Aliyye Müderrisliği" ünvanı
verilmiştir69. Hicri 1248 yılında Bağdat'ın Hanefi Müftüsü olmuştur7D.
Aıusi'nin, buraya kadar sıralamış olduğumuz hizmetlerine, yazmış olduğu eser
lerini, yetiştirmiş olduğu talebelerini de katuğırnızda adeta tüm ömrünü ilme valuet
tiğini görürüz. Ayrıca kendi neslini devam ettirecek olan her biri ilimle mücehhez beş
erkek evladını ve bu çalışmayı yaparken kendi eserlerinden istifade ettiğimiz torun
larıru da hesaba katuğınıızda, Aıusi'nin ilme olan hizmetleri tüm açıklığıyla gözler
önüne serilmiş olur.
6. Vefatı
Aıusi, 1270/1854 Zilka'de ayının yirmi beşinci günü rılhttnu teslim etmiştir n. Cenazesini meşhur talebesi Muhanımed Emin yıkamıştır. Aıusi'nin ölüm günü,
cenazesine büyük bir kalabalığın katıldığı büyük bir gün olnıuştur72. Cenaze
namazırıı büyük bir HaBdi c,emaati kılmış, bunu Şafii cemaati tal<.ip etmiştir. Bir çok
İslam ülkesinde de gıyabi cenaze namazı kılınmıştır. Bağdat' ta, ,şeyh Ma 'ruf el-Kerhi
Kabristanlığı'na defuedilrniştir73.
Arkasında, Abdullah Behiüddin74, Adbülbaki Sadeddin7S, Ebu'I-Berekat Nu'min
Hayredd1n76, Muhanırned Himid77, ve Ahmed Şakir78 isimli beş erkek evlat bırakmıştır.
67 Şevvaf, a.g.e., s. 20-22; Azzavi, a.g.e., s. 27.
68 Şevvaf, a.g.e., s. 22-24; Azzavi, a.g.e., s. 27.
69 Aıusi, a.g.e., s. 24.
70 Zirikli, a.g.e., VITI, 53; Aıus·~ a.g.e., s. 25; Azzavi, a.g.e., s. 28; Zehebi, a.g.e., I, 353.
7l Azzavi, a.g.e., s. 4-5; Aıusi, Şehiyyü'n-Neğam, s. 17; Zehebi, a.g.e., I, 354
72 Şükri, a.g.e., s. 20.
73 Corci, Zeydan, Teracim-i Meş:ihiri'ş-Şark ve'l-Garb, Hilal, Kahire, 1902, s.163; Abdülhamid,
a.g.e., s. 53; Zehebi, a.g.e., I, 354.
7 4 Bilgi için bkz. ~>ükri, a.g.e., s. 38, 42-43; Yaltkaya, a.g.e., I, 391.
75 Bilgi için bkz. Şükri, a.g.e., s. 46, 49; Yaltkaya, a.g.e., I, 392.
76 Bilgi için bkz. Şükri, a.g.e., s. 51.
77 Bilgi için bkz. Şükri, a.g.e., s. 56-57.
78 Bilgi için bkz. Şükri, a.g.e., !:. 58; Abdülhamid, a.g.e.,. s. 55.
366
Aıusi, kısa fakat vr~rimli bir ömür yaşamıştır79. Hayatını ilim öğrenme ve öğretmeye adamıştır80 .
B. İLMİ ŞAHSİYETİ
Aıusi, çeşitli ilim dallarında eserler vermiştir. Bilhassa ilmi kudret ve otoritesini
RUhu '1-Meam adlı tefi:lrirıde ortaya koymuştur8I.
1. İl.m1 Kudreti
Aıusi, Irak'ın yetiştirmiş olduğu yüksek ilimlerden biridir82. Zeki ve tefekkürde
ki dehası ile tanırımaktadır83. Hafizasının kendisini hiç yanıltınadığı ve en zor mese
leleri bile halledecek fikri güce sahip olduğu, elimize ulaşan bilgiler arasında yer
almaktadır84. Küçük yaşında başladığı tahsil hayatıyla da bu parlak zeki ve kabiliyeri
değerlendirmiş, kendi sahalarında otorite olmuş kültürlü ilim adamlarından dersler
almıştır 85. Kısa sürede Irak'ta ilirnde alem olmuştur 86.
Arap dilinin çeşitli sahalarında, tefSir, hadis, fikıh ve usul bilgiisi gibi nakli ilimlerde; mantık, felsefe, astronomi ve keJ.am gibi akü ilimlerde icazetler almıştır87 .
Birçok ilim dalında tem:iyüz etmiş olan Aıusi, çeşitli ilim dallarında eserler ver
meye muvaffak olmuştur. Bilhassa ilmi kudret ve otoritesini RU:lm'l-Meam adlı tef
sirirıde ortaya koymuştur88. Bu tefsir hakkında ilimler ve edipler övgü dolu sözler
söylemişlerdir. Bağdat'ın en başarılı edebiyatçılarından olan Muhammed ez-Zeh:ivi,
Aıusi'nirı, üstünlüğünü belgeleyen birçok eserinin olduğunu, fakat bu eserler
arasında Rılhu'l-Md~i'nin çok önemli bir yeri olduğunu anlatır. Ruhı11 Me:ini gibi
ölümsüz bir eser meydana getirdikten sonra ölümden korkmaya gerek kalmadığıııı,
böyle bir eserle, insanın isminin sonsuzluğa kadar hatırlanacağını ifade eden sözler
söyler89.
Mahmud Şükri'nin, "O'nun ilim ve araştırmaya olan rağbeti, yaşantısı ve
hayatına olan rağbetinden daha fazlaydı. Zaten temiz Jrjşiliği ele ilim elde etme ve
79 Cünd1, a.g.e., s. 481.
80 Aııis1, a.g.e., s. 17.
81 Şü.kri, a.g.e., s. 16; Z(:heb1, a.g.e., I, 3S5.
82 Bilmen, a.g.e., s. 565;. Zehebi, a.g.e., I, 352.
83 Şü.kri, a.g.e., s. 10.
84 Şü.kri, a.g.e., s. ll; Z(:hebi, a.g.e., I, 3S3.
85 Aııis1, Gar:tib, s. 5-19.
86 Zehebi, a.g.e., I, 352.
87 Aııisl, a.g.e., s. 5-19, 276-297.
88 Şü.kri, a.g.e., s. 16; Zcheb1, a.g.e., I, 3S5.
89 Bilmen, a.g.e., s. 566.
367
ilmin gölgesinde gölgelenrnek üzere yaratılınıştı. O'nun ilim ve ilinıle olan
meşgılliyeti 'kalıcı olan seaclet yurduna' göçüneeye kadar artmaya devam etmiştir."
şeklindeki sözleri, Allisi'nin ulaştığı payeeleki fitri unsuru ifade etmektedir9°.
2. Edebi Yöııü
Aıusi, ilmi kişiliği yanında, edib ve şiir bir zattır. Özellikle nesiri pek selis, tatlı bir üsluba, bir ihenge sahiptir. Yazıları yüksek Arap edebiyatçılarına mahsus bir fesa
hat ve belağa ri hiiz bulunmaktadır9l. Bağdat Üniversitesi Arap dili bölümü pro
fesörlerinden Mustafa Cev:ld, Aıı1si'nirı Kcşfu 't-Turra a 'ni'J-Ôurra adlı eserinden
bahsederken, onıın, Arap dilinde Hariri'yi geçtiğini öne sürer92.
Cinas, istiare, teşbih gibi edebi güzellildere önem vermiştir. Bunu tefsiri başta
olmak üzere bütün eserlerinde uygulayarak göstermiştir 93 .
3.İtikat ve l~ıkıhta Me:zlıebi ve Tasavvuft J(o.nuJara Yaklaşımı
Aıusi, selef mezhebine ve sünni akldesine mensuptur. Bu sebeple çoğunlukla Mutezile ve Şia gibi kendi mezhebine muhalif olan mezheb ashabının görüşlerini
çürütür94. Çocuklarına, yaş;ırıtılarında en doğru ve en sağlam akide olduğu için, selef
aleidesine sarılmaları hususunda nasihatte bulunur95. Mesela ''Allah, onların kalpleri
ni ve kulaklamu mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır. Onlar için büyük bir azab
vardır" (Bal(ara, 2/7) ayetini tefsir ederken: ''Mühürleme"nin ehli sünnete göre
Allah'a isnat edilişini ve bu ayette Mutezile'nirı benimsediği görüşü zikreder.
Matezile'ye bu konuda cevap verme ve itizali görüşlerine uygun te'villerini çürütme
hususlarında sözü burada zikredilmeyecek kadar uzatır 96.
"Bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman, hemen dağılıp ona gittiler ve seni ayak
ta bıraktılar. De ki: Allah'ın yanında bulunan, eğlenceden de ticaretten de hayırlıdır.
Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır" (Cum 'a, 62/ll) ayetini te:fsir ederken: "Şi'a bu
ayet sebebiyle salıabeye saldırıyor; özellikle Rasulullah ile birlikteyken, dinin direği ve
birçok ibadetten faziletli olmı namazdan yüz çevirmeleri sebebiyle dünyalarıru ahiret
lerine tercih ettilderini ve bunu da defalarca yaptıklarıru söylüyor". Bu iddiaya Aıusi
90 .Aıusi, Şehiyyii''n-Neğam, s. 24. 91 Bilmen, a.g.e., s. 569. 92 Cevad, Mustafa, el-Mebllii'l-Lüğaviyye fi'l-Inik, ed·Dirasatü'l-Arabiyy•~, Kahire, 1955, s. 51.
93 Bkz . .Aıusi, Şih:l.büddin Mahmud, Rılhu'l-Me:lnifl. Te.!Siri'l-Kur'ani'l-Azim ve's- Sebi'l Mes:lni, Daru
İhyai't Türasil Arabi, Beyrut:, ts., VIII,l3l; Aıusi, Gaciib, s. 205. 94 Zehebi, a.g.e., I, 356.
95 .Aıusi, Mak:l.rnat, s. 3-4.
96 Zehebi, a.g.e., I, 357.
368
şöyle cevap verir: "Hz:. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Aşere-i Mübeşşere'nin diğerleri,
Rasulullah'ın etrafindan dağılıp, kervana gitmemişlerdi, üstelik bu hadise henüz
toplumun çoğunun tamamen şeriatın adabıyla bezenınemiş oldukları, Hicret'in ilk
gürılerinde meydana gelmişti. O günlerde Medine halkına açlık ve pahalılık isabet
etmişti, dağılıp gidenler şayet Rasulullah'ın huzurundan ayrılınaziarsa başkalarının
alış-veriş yapmaları sebebiyle kendilerine azık kalmayacağından korkmuşlardı. Bu
davranışları sebebiyle .Allah Tdla, onları cehennem ile tehdit etmemiş, en fazla onları
kınamış, onlara vaaz ve nasihat etmiştir. "Onlar bunu defalarca yapmıştı" rivayetine
gelince; bununla "Beyhaki'nin Şua 'bü'l-İman'ında Mukatil b. Ebu Hayyan'dan
yaptığı: Onlar bunu üç kez yapmışlar dı" rivayeri kastediliyorsa; "Hadisçiler nazarında
böyle rivayerlere değer verilmez ve güvenilmez. Kasdettikleri rivayet başkası ise o
halde onu açıklayıp, sıhhatirıi tespit etsinler, bu nerede!.... Özetle:
"Müslümanlıklarınııı henüz başında,, bazılarından meydarıa gelen bu kıssa sebebiyle,
tüm sahabeye saldırmak, açık bir akılsıızlık ve tam bir cahilliktir" der97.
Aıusi, fikıh yönüyle Şam mezhebine merısuptur. Fıkıh ilminde biiyük ihtisas
sahibidir. Bir çok meselede Hanefi mezhebine tabi olınuş, son gürılerinde içtihada
temayül göstermiştirn. Fıkıh ilmindeki iktidarını göstermesi açısından Bağdat'ta
Hanefi müftülüğü görevini ifa etmes:i99 yeterli ve canlı bir örnektir.
Aıusi, fikıhtaki derin bilgisini, t:efSirine de yarısıtrnıştır. Alıkim ayetlerinin tef
sirinde, fikıhçıların görüşlerini ve delillerini zikretmiş, bunu yaparken de bizzat bir
mezhebin taassubunda kalmamıştırl00 . Aksine kendini tercih ve tdiıid makamında
adil bir halcem olarak görmüştürıoı. Zilerettiği görüş ve delillerden sorıra "Bence
doğru olan ... " (vel hakku indi) diyerek kendi tercihini belirtmiştir. Mesela "Oysa
Süleyman küfre gitmemişti. Fakat o şeytanlar küfre gittiler" (Balcara, 2/102) ayetinde Şafii ve HaneJrr mezhebleriııirı görüşlerilli aktaniıktan sonra kendi tercihini ifude etmiştirıoı.
Aıusi, Naleşibendi tarikatına mensupt:ur. Şeyh Halid Nakşibendi'den tasavvuf
dersleri almıştırl03. Çocuklarını da mutasavvıflar hakkında hüsn-ü zarına davet
etmiştirl04. Yeri geldikçe tefsirinde tasavvufkonularına da değinnıiş; Şeyh Abiilleadir
97 Al&i, Rılhu'l-Md.ni, XXVIII, 108; Zehebi, a.g.e., I, 357. Ayncıı bkz. Aıusi, ~ı.g.e., VIII, 40.
98 Bilmen, a.g.e., s. 567.
99 Al&i, Garaib, s. 25; Azz:1vi, a.g.e., s. 28; Zehebi, a.g.e., I, 353.
100 Zehebi, a.g.e., I, 358.
101 Abdülhamid, a.g.e., s. 294.
102 AJ&i, Rılhu'l-Meani, I, 339-340. Birkaç örnek için bkz. AJusi, a.g.e., VIIT, lS-17; X, 2-
103 .Aıllsi, Garaib, s. 18.
369
Geylaci, İbn Arabi, Gazzlli, Cüneyd-i Bağdaeli ve hacası Hllid Naleşibendi Hazretleri gibi büyük tasavvufçuların sözlerine yer vermiştirlOS.
Tasavvufta öylesine derinleşmiş ve tasavvufla öylesine bütünleşmiş ki;
tasavvufçuların görüşlerini özetl.eyerek naklederken, bazen okuyucu bu görüşlerin
kendisine ait olduğunu zannederl06.
Aıusi, tefsir:lnin bazı yerlerinde vahdet-i vücud nazariyesinden bahsederl07, Aıusi'ye göre 'bu nazariye, akıl ötesi ve Rası1lullah tarafından bilinen ililı~ sırlardandır108 .
4. Mubırlları Arasmd:ıki :tlınt Konumu:
Aıusi, en yüksek ilm.l: makamlara kısa sürede ulaşmış bulunan ilim adamlarındandır. Bunda ~;ok güçlü bir hafi.za, keskin bir :ıeH, ilm1 havayı daha küçük yaşta ten
effiis etmesini sağlayacak bir aile ortamında dünyaya gelmesi büyük rol oynanıaktadırl09.
Aıusi, henüz gençlik yıllarında çeşitli medreselerde görev yapmış ve müderrislik
te ön sıraları almıştırllO. Yaşadığı çağda i1m1 ve dini en yüksek makam olan Bağdat
Müftülüğü'ne atanmıştırlll. Daha sonra Kur'an-ı Kerim tefsiriyle meşgul olmuş ve
te'lif ettiği bu te:f:Siri sayesinde İslam aleminde tefsir otoriteleri arasında ismi zikredil
miştir ı 12. Şöhreti doğuda, batıda, güneyde ve kuzeyde yayılmıştır. Arif Hikınet başta olmak üzere a.srının ilim adamları tarafindan övgü dolu sözlere mazhar olmuştur.
Vezir Ali Rıza Paşa'nın "Şiyet bu şahıs İstanbul'da olsa, şüphesiz Şeyhü'l-İslim olur
du." sözü de kendisi hakkında söylenmiş övgü dolu sözler arasında yer almaktadır113 .
Şüphesiz Alusi'nin ilmi konumu, onu, insanların gözün dı:: büyütmüş, ona büyük
bir mevki kazandırmış ve kendisini, Bağdat ulemisı arasında mümtaz bir şahsiyet
yapmıştır. Bu yönleri, asrının allimesi olarak kabul edilen "Reddü'l-Muhili ale'd
Dürri'l-Muhclr" sahibi Jlbn-i Abidin ve Aıusi'den önce Bağdad Müftüleri olan
Abdülğani Cenıil Efendi, Muhammed Said Efendi taralindan tasdik edilmiş ve
onların hüsn-ü muamelelerine mulıatap olmuşturll4.
104 Aıusi, Mak:iınat, s. 3-4.
105 Bkz. Aııisi, l'hlb.u'l-Mdni, I, 9; V, 76.
106 Bkz. Aııist, ıı.g.e., V, 75-77; X, 9-10. 107 Bkz. Aııisi, ıı.g.e., XV, 124-125.
108 Aıusi, a.g.e., VI, 190.
109 Şükri, a.g.e.,, s. lO; Aıusi, Şehiyyii'n-Neğaın, s. 22. ll O Şevv:l:f, a.g.e., s. 20. lll Aıusi, Gar.üb, s. 23-24.
112 Aıusi, a.g.e.,, s. 127. 113 Aıusi, a.g.e.,, s. 23.
114 Abdülhamid:, a.g.e., s. 81.
370
Aıtisi'ye çağdaşı olan ilim adamları tarafindan takılan birçok lakap, onun ilmi
konumunu ortaya koyar. Irak ulcmasınm şcyhi, ittifakla bütiin ilimlerde tck,
zamanının büyük şalısiycti, müfcssirlcrin sonuncusu, Irak aJ.imlcrinin en bilgini, tüm
insanhğm müftüsü gibi lakaplar Aıtisi'nin ilmi kişiliğirıi. ifade etmeye çalışan muasırları tarafindan kendisine verilmiş lakaplardan bazılarıdırllS. Günümüzde ise onun ilmi kişiliği, tefsirdeki konumu için övgü dolu sözler ve lakaplarla kendisini tavsif etmeye
gerek yoktur. Zira Atusi isminin zikredilmesi kendisini iltifatların zikrinden müstağni kılar. Çünkü, Aıtisi ismi artık. tefsirde bir alem haline gelmiştir.
C. ESERLERİ Gündüzlerini öğretim ve fetva ile geçiren Aıtisi, gecenin belirli vakitlerini eser
telifine ayırmıştır. Bir çok. sahada eserler vermiş son derece veltid bir ilim adarındır.
Eserlerini kısaca görelim:
ı. İLMİ ESERlltRİ
a) Ha~ Şerhi'l-Katr 116
Bu eser, Aıtisi'nin, Katrü'n-Ncda ve Bellü's-Sada isimli nalıiv kitabı üzerine
yazmış olduğu bir şerhtir. On üç yaşında yazdığı bu şerhi tamamlayamamıştır. Şerh,
daha sonra müelli:fin oğlu Nu'min Hayreddin tarafindan ct-Tarifvc't-Talid f1 İkm:lli Haşiycti'l-Valid ismiyle tamaınlanmıştırll7.
Bu haşiyede Aı<ısi, İbn Hişam'ın değindiği konuları açıldama ve illet bildirme ve
nalıivcilcrin görüşlerini nakletme yörıleriyle ele alır. Bazen İbn Hişam'ın değindiği
konuların dışına çık.mLk. notlar eklerllS.
Bu kitap nahiv konular1I11 inceleme hususunda önemli bir kitaptır. Aıtisi'nin kitabını kaleme aldı~~ yaşa bakarak, nahiv bilgisinin daha küçük. yaşlarda ne derece
sağlam olduğunu görürüz.
b) Kcşfu.'t-Turr.u. 'ni'l-Gurra 119
Bu çalışma, Ebfı Muhammed IZisım b. Ali b. Muhammed b .. Osman el-Harm
115 Şükri, a.g.e., s. 5-6. 116 Eserin üç yazma nüshası mevcuttur. Birincisi Bağdat'taki Vakıflar Umüıni K:iitüphanesi'nde, ikincisi
H:l.şimMUı;i'nin Kütüphanesi' nde, diğc:ri de Bağdat'taki K:l.diriyye Kiitüphane:si'nde bulunmaktadır. Aıllı;l'nin bu eseri daha sonra oğlunllln kitabıyla birlikte 1898 yılında bir arada tek cilt halinde basılmıştır (Bkz. Azzhıl, a.g.e., s. 85).
117 Azz:l.vl:, a.g.e., s. 85. 118 Abdülhamld, a.g.e.,. s. 86-88. ll 9 Bu kitabın, müellifinin hattıyla yazılmış bir nüshası H:l.şinı Aı.usi'nin k:iiıtüphanesi'nde, diğer bir
nüshası ise Bağdat'taki Vakıflar UmUnıi Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. Ayrıca eser h.l30l yılmda Şam'da basılmıştır (Bikz. Abdülhamld, a.g.e., s. 90).
371
'nin ed-Durretü'l-Gavvas f1 Bvhaıııi'l Havas isinıli eseri üzerine yapılmış bir şerh ve
tenkittirl20.
Eser, Arap dı[li üzerine yazılmış, kıymeti yüksek bir şerhtir. Arap dilinde çalışına
yapmak isteyenler için faydalı bilgiler içermektedir. Ayrıca Aılusi'nin Arap dilindeki
üstünlüğünün Har"ıri'yi geçtiğini gösterınesi açısından da tarihi bir vesika olarak
kabul edilebilirl2lL.
Bağdat Üniversitesi Arap dili bölümü profesörlerinden Mıustafa Cevad, Aıusi'nin bu çalışmasını, daha önce aynı esere şerh yazan Muhammed Harnci'nin eserinden
daha mükemmel bulurl22.
c) El-Feydu'l-V!rid al! Ravdi Mersiyeti MevUDA Halid 123
Bu eser, Nakşibendi Şeylıi Mevlana Hllid'in ölümü üzerıltı e Muhammed Cevad
tarafindan yazılmış olan kasideye, Aıusi tarafindan yapılmış bir şerhtir. Aıusi, bu şerlıi, 1245/1829 yılı Muharrem ayı başında tamamlanııştırl24.
Aıusi, bu kasidenin beyderini şerhederken, edebi bir üslup kullanınıştır. Çoğunlulda şerhettiği beyit veya kelinıelerin, konularıyla ilgili "seçkin beyitler" de
naldetıniştirl25.
Aıusi, bu eserinde tasavvuf sahasındaki tüm malıiretini ortaya koyınuşturl26. Eserde kelam ilinine verdiği önem de dikkatleri çekmektedirl27. Ayrıca felsefe, tefer
ruata girmeden fik:th ve astronomi gibi bazı konulara da değüuniştirl28.
d) Et-Tıriztt'l-Müzehheb ft Şerhi Kasideti'l-Bm'l-Eşhehl29
Bu eser, Abdülblli d-Ömeri'nin Abdülkadir-i Geylirıi'yi medh için yazdığı kasidenin bir şerhidirl30.
120 Aıusi, ŞiMbüddin Mahmud, Keşfiı't-Turra a 'ni'l-Guıra, Şam, h.l301, s. 7. 121 Cev:i.d, a.g.e., s. !il. 122 Cevad, a.g.e., s. 51. 123 Eserin bir nüshası Bağdat'ta Abbas Azzavi'nin Kütüphanesi'nde, ikinci bir nüshası Haşim Alıisi'nin
Kütüphanesi'nde, üçüncü uüshası ise Vakıflar UmUmi Kütüphanesi'nde buluumaktadır. Aynca h.1278 yılında Mısır'da bir taş baskısı da yapılmıştır (Bkz. AzzM, a.g.e., s. 96).
124 Azzavi, a.g.e., s. 96.
125 Aıusi, Malcan:ıilt, s. 19,22-23, 32, 43, 47. 126 Aıusi, a.g.e., s. 108-110. 127 Aıusi, a.g.e., s. 122-125. 128 Abdülhamid, a.g.e., s. 97. 129 Kitabııı ınüellifin hattıyla yazılmış bir nüshası Abbas Azzavi'nin Kütüphanesi'nde, yine müellifııı
hattını taşıyan bir nüshası Kadiriyye Kütüphanesi'nd,e, asli nüshadan istinsah edilmiş bir nüshası da Haşim Alıisi'nin Kütüphanesi'nde boluumaktadır (Azzavi, a.g.e., s. 89).
130 Azzavi, a.g.e., s. 89.
372
Alı1si bu şerh te,. kelimelerin açıklamasına özen göstermiştir. Açıkladığı kelimelerin çeşitli m;lıı~l ve iştikaklarını kendinden önceki dilcilerden getirdiği deliller
le ortaya koyma yoluna gitmiştir. Ayrıca bu şerh, kasidedle ele alınmış bazı konuların
istişMdı için en güzel şiirlerden seçilmiş büyük bir kısım da ihtiva eder. Aıüsi bu
şerh te belağar yönüne de önem verir.
Bu eserde Aıüsi sadece kasideyi şerh etmekle yetinınez, kasidenin lafızlarından hareketle çeşitli ilimleri de ele alır 131.
e) El-Haıidetii'l-Ckybiyye fi Şeırhi'l-Kastdeti.'.l-Ayni')yc~
Ayniyye kasidesi, şiir Abdülbill Örrıeri tarafından Hz. Ali için yazılmış bir rrıed
hiyedir. Aıüsi, adeti olduğu üzere, kasideye kelimelerin anlamlarll11 açıklamakla başlar, bazen ıstılllii ve: ilmi ınanalarma da değinir. BundarL sonra danahiv konusun
daki tafsilau naldederB2.
Bu şerhte Aıüsi, öneelci şerhinde olduğu gibi, Kur'an-ı Kerim, hadis-i şerif ve
Arap şiirleriyle istişhatta bulunmaz. Ancak açıldamale üzere ele aldığı lafiz sebebiyle
çeşitli konulara değinir. Mesela Kab e 'de natile namaz kılınale ve bu konudaki mezhep
imamlarmm farldı göriişlcrPni nakletme gibi :fikhi konulara girerl33 .
Risalet, nübüvvet, vclayet gibi kelam ve felsefe konularına ve bu konuda
nakledilen bazı görüşkre yer verir. Bu şerh, Aıüsi'nin yeniçağ ve antikçağ felsefesin
deki derin bilgisini gösterınesi açısından da oldukça önemlidif134.
Aıüsi, açıklamak üzere aldığı kelimede, her fusatta iltifat sanatını uygulayaralc,
mesaj ve bilgi vermek istediği konulara yönelir. Bazen ahlaki konulara değinirken 135,
bazen de geniş tarih bilgisini sergiler. I<ibe'nin yapımı ve temellerinin yükseltilmesi,
Haric"ıler ve Nehrevan Savaşı gibi konular bunlardan bazılarıdırl36.
Aıüsi, bu şerhinde her fusatta Hz. Ali'nin üstünlükleri, şecaati, imam ve Allah
yolunda tabi tutulduğu güzel imtihanları anlaur137. Bir çok yerde Hz. Ali 'nin aile
efradından, hanımı Hz. Fatma, çocukları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'den bahseder.
Ehl-i Beyt'in üstünlükleri ve Müslümanlar arasındaki konumuna değinir138 .
131 Aııisi, ŞiMbüddin Mahmud, et·Tırazü'l-Müzehheb fi Şerh-i Kasideti'l-Bazi'l-Eşheb, Fellli, Mısır, h.l317, s. 60-63.
132 Aııisi, Şih:1büddiıı Mahmud, el-Haridetü'l-Gaybiyye f1 Şerhı'l-Kast.detü'l-Ayniyye, Mısır, h.l270, s. 5, 7-8,65.
133 Aıı1si, a.g.e., s. 12-13.
134 Aııisi, a.g.e., s. 73. 135 Aııisi, a.g.e., s. 127-128. 136 Aııisi, a.g.e., s. 90-92.
137 Aııisi, a.g.e., s. 33-36.
373
t) IDşiyet-ü Abdilmdik b. İ'd.m ft İlmi'l-!stiJre 139
Aıusi, beyan ilmi ile ilgili oları bu eseri gençlik yıllarında kaleme almış, sonra
gözden geçirmiştıir. Şerh ettiği kısımlarda, esas metni nakletmediği için az verimli
olmuştur14°.
Aıusi, Abdülmelik b. İ'sam'ın ibare ve kelinıelerini, önceden zikrettiğimiz adeti
üzere şerheder. Besmele"den başlar ve alinılerin beyan iLmine dair hükümler
hususunda görüşlerini nakleder. Muhsin Abdülhamid, okuyucunun kendisini daha
kitabın ilk sayfusmdan itibaren, Zemahşed, Beydavi, Bakillarıi ve Razi'nin önünde
zannedeceğini iddia eder1·H .. -
g) Et-Tibytıı. Şerhii'l··BurhAn ft İdati's-Sultanl42
Aıusi, Vezir Ali Rıza Paşa'nın teklifiyle Abdülvehhab Yasincizade'nin el-Burhan
adlı eserini şerhetmiştirl43.
Aıusi, kitabına Sultan n. Mahmud, Vezir Ali Rıza Paşa ve metnin müellifi
Abülvehhab'ın medhiyelerini takdim ile başlar.
Eser, baştan sona, Kitap ve sünnetten delillerin sevkedilmesiyle Osmanlı
Devleti'nin varlığının meşruluğu ve bütün Müslümanların Sultan n. Mahmud'a itaat
etmelerinin vacib oluşu meseksini inceler. Ayrıca Şia'ya reddiyeele bulunarak,
inandıkları Mehd1yi Muntazar fikrini çürütür.
Aıusi, şerh ettiği kelimeleri yüzeysel olarak ele almaz, aksine felsefi, kelam1 ve
tasavvufi arılamlanru derinlemesine inceler. "Hamd", cevher, aJ.em, mekan, helal ve
haram lafiziarı hakkında felsefeci, kelamcı ve tasavvufçuların görüşlerini nakleder144.
Kitabın sonunda ise, Allah yolunda cihadın ve nöbet beklemenin fuzileti
hakkında yüz kadar hadis zikrederl45.
138 Aıusi, a.g.e., s. 138-140.
139 Eserin, Alıisi'nin hattıyla yazılmış bir nüshası Bağdat'ta Abbas Azzav't'nin Kütüphanesi'nde, oğlu Ahmed Şakir'e yazdırdığı bir başka nüshası Haşim Alıisi'nin Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (Bkz.
Azzav'ı, a.g.e., s. 85).
140 Abülhaınld, a.g.e., s. 109.
141 Abdülhaınld, a.g.e., s. 10'7.
142 Eserin, Alıisi tarafından yazılmış bir nüshası Bağdat'ta Vakıflar Umılml Kütüphanesi'nde, bu
nüshadan istinsah edilmiş diğer bir nüshası da Haşim Alıisi'nin Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (Bkz. Azzavi, a .. g.e., s. 91).
143 Azzavi, a.g.e., s. 91.
144 Abdülhaınld, a.g.e., s. 109. 145 Abdülhaınld, a.g.e., s. ll2.
374
h) El-Ecvibetü.'l-I"rikıyyc aJc'l-Es'ileti'l-Lahoriyyci 46
.Aıusi, bu eserinde, Hint'te ortaya çıkıp, "kendilerinin ehl-i sü1111et olduklarını iddia ettikleri halde, sahabeye söven bir grup" hakkında, Lahorlular'ın yönelttikleri
sorulara cevaplar vermiştirl47.
Kitabını, mukaddilıne, üç bölüm ve h:itime şeklinde tertib etmiştir. Kitaba,
sahabinin tanımını yaparak başlar. Sonra sika :lliı:nlerin ve muhaddislerin Hz. Peygamber'i gören bedevileri, Medine münafildanm ve çocukları sahabi kavramının
dışında tuttuldarına dair görüşlerini nakleder. Sahabi olabillınenin şardarını ve Eşa 'b
b. Kays'ın durumunu açıklari48.
Birinci bölümde .Aıusi, sahabenin tümünün "u''dıill" olduğunu149, ikinci
bölümde Hz. Ali ve Hz. Ayşe , Zübeyr b. Avvam, Talha b. Ebi Abdillah arasında
vuku' bulan hadiseyi ve sonra tümünün Hz. Ali'ye biatlarını anlatıriSo. Üçüncü
bölümde ise .Aıusi, sahabeye sövmenin caiz olmayacağına dm Kur'an-ı Kerim, sün
netten deliller getirerek Şia'ya reddiyede bulunur. ilim adamlarının sahabeye söven
lerin fasıkhğı, küii:ü l'e katlı'ne dair görüşlerini zikreder.. Tasavvuf ehlinin sahabeye
olan sevgisini dile getiririSI.
Bu eser küçük hacmine rağmen en kıymetli kitaplar arasında sayılmaktadır.
ı) Süfretü.'z-Ud li Sefteti'l-Cihad I52
.Aıusi, bu eserini Sultan Abdülmecid Han zamanında, 1270/1854 yılında te'lif etıniştiri53.
Müellif, bu eserde cihad ve har b konularında bazı açıklamalarda bulunur.
Cihadın lügavi manasından başlayarak, sözü Ra.sulullah'ın peygamberlik gürılerinde
ki cihada kadar getirir 154.
146 Bu kitabın müdlif hattıyla yazılmış bir nüshası Merhum Haşim Alılsi'nin Kütüphanesi'nde, bir başka nüshası da Bağdat'ta Vakıflar Umılın1 Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (Bkz. Abdülhaınid, a.g.e., s. 114). Bu eserin bir nüshasını da Süleymaniye Kütüphanesi Hacı MahmUd Bölümü 0001535 deıni.rbaş numarası ve 'R.isMe ii Redd-i men Taane's-Sahabe" ismiyle kayıtlı olarak gördüğümü belirtmek isterim.
147 AıUsi, Şihabüddiıı Mahmıld, el-Ecvibetü'l-I'rakıyye Alel Esileti'l-Hhoriyye, Hamidiyye, Bağdad, h.1301, s.4-5.
148 Aıılsi, a.g.e., s. 6-9. 149 Aıılsi, a.g.e., s. 10-11. 150 AıUsi, a.g.e., s. 31-37. 151 AıUsi, a.g.e., s. 45-50. 152 Bu kitabın müellif hattıyla yazılmış bir nüshası Haşim Aıusi'ni.n Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.
Eser h.1333 yılında Bağdat'ta Daru's-Sel:l.m matbaasında basılıınştır (Bkz. Aıu.sı, Şihabüddiıı Mahmıld, Se!Tetü'z-Z.Id li Se!Teti'l-CiM.d, Darü's-Sel:l.m, Bağdad, h. 1333, s. 4).
153 Aıılsi, a.g.e., s. 3.
154 Aıılsi, a.g.e., s. 4-6.
375
Bundan sorura Aıusi, fıkhl bir araştırmaya girerek, cihadııı Eırz-ıldfaye mi, tarz-ı a 'yrı mı olduğu konusunu ele aJrr155.
Allah yolunda cihad, nöbet tutma ve şehitliğin faziletiyle ilgili onlarca hadis-i
şerif de zileredilmiştir.
i) El-Ecv.ibetü'l-rri.kı.yye li'l-Es'ileti'l-İriniyye 156
Bu kitap, İranlılar'ın kelam, felsefe, fıkıh, astronomi ve belağat gibi çeşitli
sahalarda, Bağdat ulemas:ına sordu ğu otuz soruya verilen cevabı içerirl57 .
Çeşitli sahalarda sorulan sorulardan ilki tasavvuf, iki, üç, altı, yedi, dokuz, on ve
on birinci sorular kelam, mantık ve klsek konularında; dört ve beşinci sorular
astronomi; on iki, on üç, on dört, on dokuz ve otuzuncu sorular luğat, nahiv ve
beJağat konularında; on beş ve on altıncı sorular U'lıimu '1-Kıır'an hal<kında; on yedi
ve on sekizinci sorular tarih-i ridll hakkında; yirmi, yirmi ild, yirmi üç, yirmi dört,
yirmi beş, yirmi altı, yirmi yedi, yirmi seldz ve yirmi dokuzuncu sorular çeşitli fil<hi mezhepler, özellilde de Hanefi ve Şafii mezhepleri hakkındadlır 158.
Şüphesiz Aıusi'nin bu kitabı, ilmi değer açısından, Ruhu ''1-Meani adlı tefsirinden
sonra ikinci önernli eseri kabul edilir. Sadece bu eseri, bir çok ilmi sahaya değinmesi,
ilmi ve sağlam üslı1bu, kuvvetli delilleri sebebiyle Aıusi'nin tarihte büyük İslam iliınleriyle birlikte zikredilmesiıle yeterli olurdu 159.
j) En-Ne:fub~tü'l-Kııdsiyye ft Redd-i ale'l-İmAmiyye ı6o
Bu eser, Şia'nın, ehl-i sünnet ve'l-cemaat akaidine muhalif olan akidelerine bir
reddiyedir. Aıusi bu sahada müstakil bir kitap olmasını istedij;i bu çalışmasını, şartlar elvermediği için tamamlayamamıştır.
Kitap iki babtan oluşmaktadır. Birinci bab fasıliara ayrılrruştır. Aıusi, ilcinci bab'a
da bir şeyler yazmakla beraber onu tamamlayamamıştır.
155 Aıusi, a.g.e., s. 10-11. 156 Eserin Aıusi'n.in hattıyla yazılmış bir nüshası Merhum Haşim Aıusi'nin Kütüphanesi'nde, ikinci bir
nüshası Bağdat'taki Vakıflar Umılıı:ıi Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. Ayrıca h.1314 yılnıda Havatimü'l-Hikem adlı eserin haınişinde ve h.1317 yılnıda İstanbul'da tab' edilıniştir (Bkz.
Abdüllıamid, a.g.e., s. 120). 157 Abdüllıamid, a.g.e., s. lll9. 158 Abdüllıamid, .~.g.e., s. 120. 159 Abdüllıamid, .a.g.e., s. 121. 160 Bu eserin müellifnı oğlu Ahmed Şakir tarafından yazılmış bir nüshası Hftşinı Aıusi'nin
Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (Bkz. Abdüllıamid, a.g.e., s. 123).
376
İmam konusunu inceler. Şia'nın imam hakkındaki görüşünü ve bu konudaki
reddini açıklar. Gizlcnnıcnin baul oluşuna dair akil delilleri sıralar, bunun Kitap ve
sünnete aykırı olduğuna. inanır161.
k) Nehcü.'s-Selline il! Mebrullsi.'l-İmA.me 162
Allisi'nin tamamlayamadığı, aslı Farsça olan bir eserdir. Eserin müellifi, Hint
ilimlerinden Hillm ed-Dihlevl:'nin oğlu Şah Abdülaziz'dir. Hicri 1227 yılında Şeyh Muhammed Muhyiddin b. Ömer el-Esiemi tarafindan Arapça'ya çevrilmiştir163.
Eser, isna aşeriyyeden koparale zamanımızcia oluşan Şcylıiyyc, KcşEyyc ve
Babiyyc gibi yeni tirkalara dikkat çekinesi açısından oldukça mühimdir 164.
1) Şehiyyü.'n-Neğaıı11 ft tercemet-i Şeyhi'l-İs&ı. Arifi'l-Hikem 165
Aıılsi, biyografik bir eser olarak sadece Şeyhü'l-İslam Arif Hikmet'in hayatını kaleme almıştır. Kitaba, İstanbul'a geliş ve ArifHikmet ile karşılaşmasını aniatmakla
başlar. Daha sonra yübdc ve edebi bir üslılb ile onun üstünlükleriııi, güzel ahlakını,
takvasını, ibadetiııi, ilmi ve edebi yönünü anlatır166. ArifHil<met'in hayatını, Şeyhu'lİslam oluncaya kadar Osmarılı Devleti sınırları içinde çeşitli bölgelerde üstlendiği
görevleri zikreder167.
Ayrıca Aıılsi bu eserinde, Şeyhü'l-İslam olarak görevlendirildiği yıl, Arif
Hilcmet'e göndermiş olduğu ve içinde astronomi ilminden de bahsettiği mektubunun metninide zil<reder. ArifHikmet'in nesir ve nazım olarak te'lif ettiği eser
leri ve kendisine icazet veren büyük ilimleri anlatır, tefsir ve Arap diline ait bazı not
larla kitabına son verirHiS.
2. EDEBİ ESERLERİ
Aıusi, edib ve şair bir zattır. Yazıları yüksek Arap edebiyatçılarına mahsus
hat ve belağat özeUikleri taşımaktadır_l69 Edebi eserlerini kısaca görelim:
161 Abdülhamid, a.g.e., s. 123. 162 Eserin bir yazma nüshası Merhum Hil.şim Aıılsi'nin Kütüphanesi'nde, diğer bir nüshası Vakıflar
Umılıni Kütüphanesi'nde (Abdülhamid, a.g.e., s. 125), muhtasar bir nüshası da Abbas Azzil.vi' nin
Kütüphanesi'nde bulunmaktadır (Bkz. Azzil.vi, a.g.e., s. 93). 163 Azzil.vi, a.g.e., s. 92. 164 Azzil.vi, a.g.e., s. 93. 165 Bu kitabın müdlifmin hattıyla yazılmış olan bir nüshası Abbas Azzavi'nin Kütüphanesi'nde, diğer
bir nüshası Hil.şim Aırlsi'nin Kütüphanesi'nde, üçüncü nüshası da Bağdat'ıta Vakıflar Umılıni Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. Aynca Allisi'nin tarunu Muhammed Derviş, bir nüsha da Merhum
Diyanet İşleri Başkanı Şerafettİn Yaltkaya'ya takdim etmiştir (Bkz. Abülhamid, a.g.e., s. 128). 166 Aıılsi, Şehiyyü'n-Neğanı, s. 43-57. 167 Aıılsi, a.g.e., s. 58-60.
377
a) Neşvetii'ş·-Şümı\1 fi's-Sefuri il! İsU.m.bı\1 170
Alıisi'nin İstanbul seyahatinden ve oraya varıncaya kadar yolda cereyan eden
olaylardan bahseden edebi bir kitaptır.
Aııisi, bu seyahati esnasında Kerkük, Erbil ve Musul'a uğradığından, orada
etrafuu saran ilim adamlarından, kendisine soru sorup dinlemelerinden bahseder17L
Ayrıca halıarnlar ve halıanı başıyla da karşılaşıp, münazara ettiklerini anlatır172 .
Mardin'e uğramasından, orada Şeyh Hllid Nakşibendi Hazretleri'nin halifele
rinden Şeyh Harrıid Ahmed ile karşılaşmasına temas eder. Diyarbakır ve Erzurum'a
yaptığı ziyaretlerinden ve ilim meclislerinden bahseder173. Burada karşılaştığı bazı
hasetçi insanlardan duyduğu rahatsızlığı dile getirir174.
Aııisi, çeşitli bölgelerelen kendisini ziyarete gelen ilim ve ediplerden bahseder 175.
Bağdat'taki çocuklarına nasihat ederek kitabını bitirir.
Bu kitap, hacminin lcüçüklüğüne rağmen, o çağdaki :tslanu hayatın, sosyal,
iktisadi, ilmi ve mimari gibi yönlerini tavsif etmesi açısından kıymeti büyük bir
kitaptır. I<itapta şehirler, köyler, dağlar, vadiler ve ağaçların edebi arılatımları vardır 176.
b) Nqvetii'l-MücUm fi'l-A 'vdli il! Mcdtııeti.'s-Selliıı 177
Bu kitap, Aıüsi'nin seyahatinden bahseden ikinci kitaptır. Alıisi'nin İstanbul' dan
Bağdat'a dönüşünü anlatır.
Aıüsi, bu kitabında, uğradığı yerlerin suyunun tatlılığı, havasının güzelliği ve
meyvesinin bollu~~u gibi tabiat canlılığı ve zenginliğinden bahseder178. Kendi etrafina
toplanıp, tefsir ve kıraat ile ilgili sorular soran ilim adamlarından bahseder 179.
168 Abdülhanıid, a.g.e., s. 128-129.
169 Bilmen, a.g.e., :ı. 569.
170 Bu kitabın bir yazma nüshası Abbas Azz:ivi'nin Kütüphanesi'nde, bir nüshası da Haşim A.ıusi'nin Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. Ayrıca kitap h.1291 yılında Bağdat'ta tab' edilmiştir (Azz:ivi,
a.g.e., s. 90; Abdülhanıid, a.g.e., s. 130).
171 Abdülhanıid, a.g.e., s. 130.
172 .Aıusi, Neşvetü'ş-ŞümUJ, s. 7-9.
173 A.ıusi, a.g.e., s. 15-20, 28.
174 A.ıusi, a.g.e., s . .31-33.
175 A.ıusi, a.g.e., s. S0-52.
176 Abdülhanıid, a.g.e., s. 131.
177 Eserin yazma bir nüshası Abbas Azz:ivi, bir nüshası da Vakıflar Umumi Kütüphanesi'nde bulun
maktadır. Daha sonra Bağdat'ta tab'ı da yapılıiııştır (Bkz. A.ıılsi, Neşvetü'l-Müd:im, s. 19).
178 A.ıusi, a.g.e., s. 19.
179 A.ıusi, a.g.e., s. 20-23.
378
Ayrıca uğradığı şehir ve kasaba halkının, idarecilerinin, memurlarının, dini,
ahlaki ve sosyal durumlarını tavsif eder. Buralarda gördüğü bazı Hıristiyan köyleri ve
kiliselerinden bahseder. Diyarbakır halkı ve ilim adamlarını beğendiğini anlatırıso.
Eser, edebi ve faydalı bir kitap olup, coğrafYa araştırınacılarına kaynaklık yapması
açısından da ayrı bir kıymete haizdir.
c) Gaıiibü'l-İğtirilb ve Nüzb.etü'l-Elb!bisı
Aıılsi, bu kitabında, daha önce seyahatini anlattığı iki kitabını cem' etmiş ve
İstanbul'da başından geçtiği halde iki kitabında bahsetmediği olayların ayrıntısına girmiştir. Böylelikle İ~:tanbul seyahatini anlatan seri de bu kitabın yazılmasıyla
tamamlanmıştır.
Aıılsi, kitabına hayatını, öğrenimini, hocalarını, onlar hakkındaki görüşlerini ve
kendilerinden okuduğu kitapları aniatmakla başlarl82. İstanbul için özel bir bölüm
ayırarak, Musul, Ceziret-i İbn Ömer, Diyarbakır, Erzurum, Sivas, Tokat ve Samsun
gibi şehirlerden bahseder 183.
İstanbul'a geldiğinde seçkin, kalabalık bir topluluğun kendisini karşılayışını ve
bunların her biri hakkuıdaki görüşlerini, resmi ve gayri resmi görevlerini anlatırl 84 .
Bu eserde, kendisine Kur'an-ı Kerim ve kapalı bazı ibareler hakkında sorulan
sorulara verilmiş faydalı cevaplar bulurımaktadırl85. Ayrıca İstanbul'da icazet verdiği
kişileri ve icazetlerinin tam metnini zikreder 186. Teberrüken birbirlerinden icazet
aldıkları Arif Hikmet, Muhammed Temimi el-Meğribi ve ,şeyh Muammer Hüseyirt
Dağistfuıi gibi kişileri zikreder187. Aıılsi, bazen anlattığı konularla ilgisi olmayan
mevzulara da temas eder. Mesela, istihare konusuna girer, yaklaşık on sayfa anlatır 188 .
Aıılsi ve Arif Hilcrnet arasında çeşitli ilmi konular hakkında cereyan eden ilmi konuşmalar ise kitaba ayrı bir değer kazandırırl89.
180 Aıüsi, a.g.e., s. 48. 181 Bu eserin, müellifuıin lıattıyla yazılmış bir nüshası Merhum Haşim Alı1si, diğer bir nüshası Abbas
Azzavi:, üçüncü nüshası Korkis Avvad, dördüncü nüshası da İbrahim Aıılsi'nin kütüphanesinde
bulunmaktadır. Eser, lı.1327 yılında Bağdat'ta tab' edilmiştir (Bkz. Azzavi, a.g.e., s. 84). 182 Aıı1si, Garaib, s. 5-25. 183 Alı1si, a.g.e., s. 65-102, 10. 184 Alı1si, a.g.e., s. 132-209. 185 Alı1si, a.g.e., s. 277. 186 Alı1si, a.g.e., s. 275-295. 187 Alı1si, a.g.e., s. 297-304. 188 Aıı1si, a.g.e., s. 26-36. 189 Aıüsi, a.g.e., s. 382-384.
379
Şüphesiz Gad.ibü'l-İğtirab bütün bu yönleriyle Aıusi'nin en büyük kitapları arasında sayılır.
d) Enbtü'l-Ebni bi Etyebi'l-Enb!
Bu eser, Atıisi'nin çocuklarına vasiyetlerini içeriı. Aıusi, çocuklarına yaşantılarında takip etme1eri gereken yolu gösterir. Onları felsefeden çok, fikıh, hadis
ve tefsir gibi eliıli iliınlerle meşgul olmaya çağırır. En doğru ve en sağlam akide
olduğu için, selef akidesine sarılmaları hususunda nasibLatte bulunur. Onları
mutasavvıflar hakkında hüsn-ü zaıına davet eder ve daima kendilerinden İstenilenin
İslJ.miyet'e sıkı sıkıya sarılmak olduğunu vurgularl90.
Aıusi, çocuklarını, bida 'tçılara boyun eğmemeleri hususunda yönlendirir. İyi in
sanlarla birlikte olmak, sır saklamak, vakar sahibi ve cömert olmak, kendini bilmezle
re cevap vermemek, kanaat sahibi olmak vb. konulara hassasiyet göstermeye çağırır.
Bu aradanesir ve nazım sahalarındaki iyi eserleri ezberlemeleırini de tavsiye eder19l.
e) El-EhvM .mine'l-.Ahv:\1
Aıusi, bu eserinde söze tahsil hayatının ilk devresini aniatmakla başlar. Babası ve
bazı hocalarındaıı, özellikle de Musullu Alaeddirı Efendi'den fazlasıyla bahsederl92.
Hasetçi düşmanlarının kendisine yaptığı hile ve desiseler sebebiyle şikayetini ifade
ederl93. Dayısının medresesinde müdenislik yaparken, dayısıyla aralarının açılması
sebebiyle medreseden uzaklaştırılması için kendine iftira edildliğinden bahsederl94.
f) Zecri'l-Mağıı\r an Biczi'l-Guıı1r
Aıusi, burada kendi'iini örnek vererek, insanları dünya hayatına karşı tedbirli
olmaya çağırır. Hile mefhumunun varlığının her zaman söz konusu olduğuna dikkat
leri çeker. Talihin kendine güldüğü, isminin her yerde övgüyle bahsedildiği güzel
günlerini arılatır. Ali Rıza Paşa'nın vezirlikten aziedilmesinden sonra, dünyanın ve
bazı insanları gerçek yüzünü gördüğünü anlatır. Yeni Vezir Muhammed Necib
Paşa'ya insanların şikayeti sonucunda Bağdat Müftülüğü'nden aziedildiğini ve
Mercan Vakfi'nın elinden çel<ip alındığını, durumunu arz etmek üzere Alıdulkerim
Paşa ile İstanbul'a gidişini anlatır 195.
190 Aıusi, MaHmat, s. 3-4. 191 Abdülhan:ıid, a.g.e., s. 139. 192 Aıusi, a.g.c., s. 23-25. ı 93 Aıusi, a.g.e., s. 26-27. 194 Bilmen, a.g.e., s. 572.
195 A.ıusi, a.g.e., s. 44-46.
380
g) Sedi'l-Kıımuriyyc fi Rcbi'l-U'meriyye
Aıusi, burada toplumun kötü ahlak. ve aderlerini anlatırı96. insanları uzletel97,
dünyada zlliid olmaya davet eder ve ölüm gerçeğini hatırlatırl98.
Allisi'nin tasavvufla alakah olan bu eseri, Ömeriyye Medresesi'nde talebeleriyle
olan münasebetini de içerir 199.
Bunlardan başka el-Fev:lidü 's-Seniyye mine'l-Hava.şi el-Kelenbeviyye, Şerhü's
Sellem fi'l-Mantık, Ris;lletü'n fi'l-Ensab eserleri de vardır2oo. Tarunu Mahmud Şükri
ise Haşiye el-Behiyye ala Abdilliakim eş-Şemsiyye'yi de Allisi nin eserleri arasında sayar.
Ayrıca, Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi Bölümü, 0000308
demirbaş numarasıyla kayıtlı bulunan Tefsir-u aycteyn-i kerimeteyn-i mine'l-Kur'an,
(Şlira, 42/23) ve (Muhammed, 47 /22) ayetl.erinin, Aıtısi'nin tefsirinden tarunu
tarafindan yapılmış bir nakildir. Ta 'lik hattıyla yazılmış olup, tamamı yedi yapraktır.
Her varak yirmi bir satırdan oluşmaktadır.
D. RÔHU'L-MEANİ TEFSİRİ' NİN TANTI'IMI
Şüphesiz Aıusi'nirt en büyük eseri Rıihu '1-Mcani isimli tefsirid~r. Bu te fs iri kısaca ele almak faydalı olacaktır:
1. Te&k'in Yazılması
a) Eserin Ya.zılıı:ıaın ve Bitiıilişi Aıusi, tefsirinin mukadd~esinde, küçük yaşından itibaren Allah'ın kitabırun
sırlarını çözebil.mek, ondaki garip lafiziarı anlamak, ondaki güzellikleri elde ede
bilmek için, çoğu zaman gece uykusundan fedakarlıkta bulundu~~unu, ~ yolcu
luğuna çıktığını ve sürekli gayret sarfettiğini anlatır. Zamanını değerlendirdiğini,
Allah Teala'nın da kendisini, Kur'an-ı Ker~'in halukaderine vakıf kılarak, incelik
lerini anlamaya muvaffak kılışını dile getirir. Henüz yirmi yaşını doldurmadan
Kur'an-ı Ker~'in müşkillerinden birçoğunu çözmeye giriştiğini, en kapalı yerleri
açıkladığını söyler. Bir taraftarı bu konudaki birikimini bir kitap halinde yazmak
isterken, bir taraftarı dia tereddüt ettiğini söyler. Bu tereddüdün h.l252 yılı Recep
ayırun cuma gecesinin bir kısmında gördüğü rüyaya kadar devanı ettiğini belirtir.
196 Azz:1v1, a.g.e., s. 68. 197 AıUsi, a.g.e., s. 118-119.
198 AıUsi, a.g.e., s. 126.
199 Abdülhaın1d, a.g.e., s. 141. 200 Aıtisi, Şebiyyü'n-Neğılii1, s. 20-21.
381
Gördüğü rüyada, Allah Td.la'nın, kendisine yeri ve göğü kat' etmesini ve ikisini
enine boyuna bitiştirmesini, bir elini göğe diğer elini suyun kaynağına indirmesini
emrettiğini anlatır. GördiUderinin büyük bir şey olduğunu anlamış olarak uykusundan uyanır ve rüyasına bir yorum arar. Araştırması neticesinde görür ki bu rüya, bir
tefSir te'lif etmeye işarettir. Böylelikle h.1252 yılı Şaban ayınm on altıncı gecesi, otuz
dört yaşında olduğu halde tefsirini yazmaya başlar20l. Tefsirini yazmaya başladığında
II. Mahmud padişahtır. Tamamladığı kısımları padişaha t:akdim ettiğini, eserin
dördüncü cildini tamamladığında II. Mahmud'un vefut ettij~ini ifude eder. Bunun
üzerine Aıusi, daha sonra yazdığı üç cildi, ilk dört cilt ile birlikte Abdülmedd'e
takdim etmiştir. Daha sonra iki cilt daha yazarak, tefSirini h.1267 yılında tamam
lamıştır. Böylelikle on dört yıl yedi ay ve on bir gün süren bir çalışma sonunda Rı1hu'l-Mean1 vücuda gelmiştir202. TefSirin bu ilk nüshası, şu anda İstanbul
Uleli'deki "Rağıb Paşa Kütüphanesi"'nde 185-193 numaralar ile kayıtlı bulunmak
tadır.
b) Tefsirin İSmi
İsim ile müsemma arasında önemli bir bağ vardır. Onun içinAlıisi tefsirini bitir
diğinde ona ne isim vereceğini düşünmeye başlar. Fakat orijinal bir isim bulamaz. Durumu Ali Rıza Paşa'ya sunar. O da bir çırpıda Ruhu'l-Mc~lni ii Tcfsiri'l-Kur'am'l
Azim ve Scbi'l-Mcsamolsun der203.
c) Yazma ve Matbu' Nüsh.alan
Rllhu'l-Meani'nin, Aıusi, talebderi ve asrının hattatları tarafindan kaleme
alınmış yazma niishaları İstanbul ve Bağdat kütüphanelerinde bulunmaktadır.
TefSirin Bağdat'ta bulunan yazma nüshaları, Haşim Aıılsi'nin kütüphanesinde,
İbrihirn Aıusi'nin kütüphanesinde ve Bağdat Vakıflar UmUmi Kütüphanesi'nde bulunmaktadır204.
TefSirin İstanbul'da bulunan nüshası Aıusi tarafindan h.1268 yılı Cemaziye'l
ewel ayında İstanbul Laleli'deki Rağıb Paşa Kütüphanesi'ne tevdi' edilmiştir. Eser şu
anda dokuz büyük cilthalinde "185-193" numaralar ile kayıtlı bulunmaktadır.
Her sayfası 31 satırdan meydana gelmiş ve tamamı dokuz cilt olan, bu yazma
nüsha hakkırıda kısaca şunları söylemek mümkündür:
201 Aıusi, RU.hu'l-Mdni, I, 4:; Zehebi, aı.g.e., I, 354-355. 202 Azzavi, a.g.e., s. 86; Yaltkaya, a.g.e., I, 191.
203 Aıusi, a.g.e., I,, 4; Zehebi, a.g.e., I, 355.
204 Azzavi, a.g.e., s. 86-87.
382
I. cilt, h.1254 yılında yazılmış olup, varaksayısı 546'dır. Bu cilt yaklaşık on dört
varak tutan ve başta Hattat Musullu Muhammed Emin olmak üzere, on iki kişi
tarafindan yazılan mukaddime ile başlar. Aıusi tarafindan yazılmış ve tefsirle ilgili
yaklaşık yirmi varaklıle mukaddimeden sonra tefsire geçilir.
II. cilt, h.1255 yıliında yazılmış olup, varaksayısı 403'tür.
III. cilt, h.1257 yılında yazılmış olup, varaksayısı 427'dir.
IV. cilt, h.1259 yılında yazılmış olup, varale sayısı 41 4:'tür.
V. cilt, h.1260 yılında yazılmış olup, varaksayısı 429'dur.
VI. cilt, h.1262 yılında yazılmış olup, varaksayısı 440'tır.
I-VI. cilderin Hattatı Musullu Muhammed Enrln'dir.Tefsir, Ta'lik hattıyla,
iliarlı kağıda, is mürekkebi ile yazılmıştır. Harekesizdir.
VII. cilt, h.1264 yılında yazılmış olup, varak sayısı 425'tir. Alıarlı kağıda, is
mürekkebi ile yazılmıştır. Harekesizdir. Hattatı Abdurrahlm Efendi' dir.
VIII. cilt, h.1266 yılında yazılmış olup, varak sayısı 303'tür. Alıarlı kağıda, is mürekkebi ile yazılmıştır. Harekesizdir. Hattatı Ali b. Muhammed Şeriftir.
IX. cilt, h.1267 yılında yazılmış olup, varaksayısı 304'tür. Nesih hattıyla, Alıarlı kağıda, is mürekkebi ile yazılmıştır.
Matbu' nüshalanna gelince, Rıllıu'l-Meam tesbit edebildiğimiz kadarıyla,
şimdiye kadar beş kez tab' edilmiştir:
İlk kez h.1301 yılında Mısır'da Bulak Matbaası'nda, dokuz büyük cilthalinde
basılmıştır. Bu baskının başında Aıusi'nin muasırı olan llimler ve şiirler tarafindan
yazılmış on dokuz takriz vardır. Müteakiben ise Bricü'n-Nedd ve'l-Avd isimli eser
bulunmaktadır . .Ayetlerin harekesiz oluşu ve kitabın dizaynının içi açıcı bir terribe
sahip olmayışı eserden istifldeyi zorlaştırmaktadır:
I.cilt, "el-f'aidetü'1-ı1la fi ma'net-tefsir" den başlar, 760 sayfadır. II. cilt, Nisa
Sılresi'nden başlar, 608 sayfadır. III. cilt, A'rif Süresi'nden başlar, 636 sayfadır. IV.
cilt, Yusuf Sılresi'nden başlar, 616 sayfadır. V. cilt, Kehf Sılresi'nden başlar, 532 say
fadır. VI. cilt, Nur Surresi'nden başlar, 518 sayfadır. VTI. cilt, Al:ızab Sılresi'nden
başlar, 543 sayfadır. VIII. cilt, Zuhruf Sılresi'nden başlar, 360 sayfadır. IX. cilt,
Mücadele Sılresi'nden başlar ve 503 sayfadır.
Rıllıu'l-Meam~ ikinci kez, on iki cilt halinde, 1346/1927 yılında Kahire'de
basılmıştır.
383
Üçüncü baskısı, Beyrut'ta Müniriyye Matbaası'nda, Diru İhyai't-Türa.si'l Arabi
tarafindan, otuz cüz (on beş cilt) olarak yapılmıştır. Harfleri gayet açık olup, ayetleri
hareketidir. Tefsl:r, kullanınıında itiyat haline gelmiş yazılıştan daha büyük hacimli
olup, baskı tarihi bulunmamaktadır.
Dördüncü kez, 1978 yılında, Beyrut, Diru'l-Fikr'de basılmıştır. Bu baskı, on cilt
ve normal kitap ebadındadır.
Diğer baskısı, 1994 yılında Beyrut'ta yapılınıştır. Bu baskı, on altı cilt halinde ve
normal kitap hacminde basılmıştır. Ayetleri hareketi olup, tertibi okuyuş kolaylığı sağlayacak güzelliktedir. Muhammed Hüseyin el-Arab tarafindan tahkik edilmiş
olup, her cildin kapağında o cildin başladığı sure ve ayet numarası yazmaktadır.
2. Rılliü'l-Mdni'nin Ka~
Ruhu'l-Meani'ııin kaynakları, müellifınin uğrunda bir ömür sarfederek elde
ettiği İslam kültürünün bütünüdür. Aıusi, bu tefsiri, otorite ~lim adamları tarafindan
istifade edilebilecek eserleri tetkik ve tahkik ederek, üzerinde düşünerek, elde ettiği
bilgileri değerlendirerek, kendini tenkitçi ve araştırmacı bir hakem konumunda
tutarak telif etmiştir. Doğru gördüğü görüşü desteldeıniş, bunun dışındalci
görüşlerde tercihte bulunmuştur2ü5. Yani bu tefsire Aıusi'ııin ruhu hayat vermiştir. Aıusi'ııin, eserlerinden istifade ettiği müfessirler şunlardır: Abdullah İbn Abbas, Ebu Hayyan, Zemahşeri, İbn Cer'tr et-Taberi, Fahreddlrı
er-Rizi, Ebu's-Suud, Zeccac, Suyliti, I<idı Beydavi, Muhyiddiıı İbn Arabi gibi
müfessirler tefsirıine kaynaklık yapan başlıca müfessirlerdir.
Ayrıca Davud-u Zahiri, Tüsteri, Ali el-Cübbii, Ebu Müslim İsfeham, Cessas,
Ebu'l-Leys es-Semerkandi, Ali b. İsa er-Rummam, Ali et-Tu~:i, Ebu İshak Ahmed b.
İbrihim es-Sa'lebi en-Nisaburi, Seyyid ŞerifMurteza, Vihidi, Riğıb İsfeham, Beğavi,
İbn-i Atiyye el-Endelüsi, Kurtubi, Nesefi, Hazin gibi zevattan da istifade etmiştir.
Aıusi, tüm ilmi kudretini ortaya koyarak, tüm çabasını sarfederek, rivayet ve
dirayet olarak seletin görüşlerini bir araya getiren bir tefsir te'lif etıniştir.
Aıusi, Ebu's-Suud'un tefsirinden nalcilde bulunurken çoğu kez Şeyhu'l-İslam, Beydavi'ııin tefstrinden nakilde bulunurken Kadı, Fahreddin Rizi'nin tefsirinden
nakilde bulunurken İmam diye atıfta bulunur. Beğavi için ise Muhyi's-Sünne tabirini kullanır2°6.
205 Zehebi, a.g.e., I, 356.
206 Zehebi, a.g.e., I, 356.
384
3. Rfthü'l-MeAnt Hakkındaki. Görüşler
Rılhü'l-Meam~ Bağdat'ta ilim otoriteleri arasında kabul görürken; Türkiye ve
Mısır'da da ilim adamlarının iltifatına mazhar olmuştur. A.lı:l.si, tefsiri ile muasırlarının iltifatlarını kazanırken müteahillrin tarafindan da övülınüş ve eserinin tefsirde kay
naklıle yapacak konumda olduğu belirtilmiştir. Şimdi Rdh.u'l-Meani hakkında ilimlerin görüşlerini görelim:
İbn A.şur, bu tefi:iri ilmi açıklaınaları yönünden ve nazari araştırmaları içeren
üslubu bakımından Fa1ıreddin Razi'nin eserine benzetir. Eser ve metodu hakkındaki
sözlerinden soııra A.ıu8i'nin sika bir alim oluşundan da bahseder207 .
Reşid Rıza ise Rılhu'l-Meanı"'yi en büyük tefsirlerden kabul eder. Menar'ının
kaynakları arasına aln12csı da bunu gösterir 208,
Kasım Kisi (v.l955), Rılhu'l-Meanlnin cem' ve talıkik sahasında ikinci bir ben
zerinin bulunmadığını, hiç bir sözün kendisini açıklamaya güç yetiremeyeceği ince
llider ve gerçeklerle dolu olduğunu, isrllii haber ve hurafelerden uzak olduğunu,
rivayet ve dirayeti cem' ettiğini söyler209.
Muhammed Abdülazim Zerkarn (ö. 1367 /1948) de, Rılhu'l-Meam"'nin en
büyük, en geniş ve cami' tefsirlerden olduğunu zikreder. Tef.sir'in içeriğinden
bahsederken de, selefin rivayetleriyle birlikte haletin ma 'kul görüşlerini de tanzim
ettiğini, Kur'an ibaresinden anlaşılan mina ile, işaret yoluyla elde edilen manayı
bütünleştirerek verdiğini söyler 210.
Muhammed Hüseyin Zehebi de bu eser hakkında şöyle demiştir: Bu tefsir,
miiellifinin, tüm ilmi kudretini ortaya koyarak, tüm çabasını sarf ederek, rivayet ve
dirayet olarak selefin görüşlerini bir araya getirdiği bir tefsirdir. Allisi'nin tefsıri, değerli bir tefsir ansiklopedisidir. A.ıusi, kendinden önceki alimierin görüşlerini, tenkitçi hür bir balcış a.çısıyla, kabiliyet ve zihin kuvvetine dayalı biır tercih süzgecin
den geçirerek bir araya. getirmiştir 211,
E. RÔHU'L-MRM'N1N METODU
Mılsi, gerek rivayet, gerek dirayet itibariyle büyük bir ilmi kudret ve tetebbu'
sahibidir. Tefsirinde de bunu görmekteyiz. Tefsirinde başlıca şu konular dikkati çeker:
207 Aşı1r, Muhammed FMıl, et-TelSir ve RidlühU, DIDi'l-Kütibi'ş-Şarhyye, Tunus, 1966, s. 145-147.
208 Abdülhaınid, a.g.e., s. 334-335. 209 Klsi, Kisım, Tıirihü't-TeJSir, Bağdat, 1966, s. 144. 210 ZerkM, Muhammed Abdülazim, Men$hilü'l-İ'rfiln li Ulılmi'l-Kur':fu, Dairu İhyai'l- Kütübi'l
Arabiyye, Mısır, h.l372, I, 556. 211 Zehebi, a.g.e., I, 361-362.
385
TefSirinin mukaddimesinde, tefsir vetevilin manası, tefsir usulü ilimleri, Kur'an
ı Kerim'in cemi ve icazı konulanın ele almıştır. Sılreler arasındaki tenasüb ve irısicamı
belirtmiş, sılrelerin faziletine dair hadisi şerifler ve bazı inceliklerine temas etmiştir212 .
Sılre başlangıçlarında, de aldığı sılrenin, ismi, ayet sayısı, nüzıll yeri ve kronolo
jisi hakkında bilgi vermiştir. Bir önceki sılre ile münasebet kurmuştur. Aıusi, tef
sirinde başlıca şu metodu izlemiştir:
1. Ayetleri., Kur'An ve Hadislerle Açıklaması
Asr-ı Seadet'ten itibaren, Kur'an'ın Kur'an ile tefsiri, tefsirin ilk kaynağı olmuştur213. Bwıun için müfessir ilk önce Kur'an-ı Kerim'i müdakkik bir araştırmacı
gözüyle inceler. Ayın konudaki ayetleri bir araya toplayarak birbiriyle mukayese eder.
Zira, Kur'an-ı Kerim'de veciz, mücmel, mutlak ve umılm iflde eden nice anlamlar
vardır ki, onlar bir başka yerde tafsil ve izah edilmek suretiyle açıklığa kavuşturul
muşlardır214. Müfessir Aıusi de tefSirde büyük bir k:lide olan Kur'an 'm Kur'an ile tef.
sir edilmesi ne büyük önem vermiştir. Bir ayeti tefSir ederken:, ayetin tefsirine katkıda
bulunan diğer ayetleri zileretmiştir. Zaten, Kur'an'ın bir kısmının, diğer kısmını tef
sir ettiği görüşünü kendisi de tefsirinde ifude etmiştir215. Mesela, ihdina (Fatiha,
l/5) ayetiiçin "Bizi dinde sabit kıl" demiş ve buna da, "Rabbena la tüziğ kulubena
bade iz hedeytena" "Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sorıra kalplerinıizi
eğriltme" (Ali İrnran, 3/8)) ayetini delil olarak getirmiştir 216,
Aıılsi, hadis ve illetlerini bilen mahir bir muhaddisdir. Hadisleri değerlendirif, ayetleri açıklamak için hadisiere müracaat eder: "ihdina" (Fatiha, l/5) ayetini tefsir
ederken, Hz. Peygamberin "Ey kalpleri döndüren, kalplerimizi dirıin üzere sabit kıl"
hadisiyle açıklama yoluna gitmiştir217.
Sadece hadils aiimlerinin görüşlerini almakla yetinmemiş; kendisi müdakkik bir
araştırmacı olarak tahkik edilecek hadisleri tahkik etmiş, araştırmıştır218. Mesela,
"Hastalığın yuvası mide, her şif.ının başı ise perhizdir" sözünün Rasulullah'a nisbeti
ni doğru bulmamış, bu sözün, Arapların doktoru H:lris'e ait olduğunu ifude etmiştir 219.
212 Bilmen, a.g.e.,. s. 567-568. 213 Zehebi, a.g.e.,. I, 36-37. 214 Zehebi, a.g.e., I, 273. 215 Aıusi, a.g.e., XV, 15. 216 A.ıusi, a.g.e., I, 93. Birkaç örnek için bkz. Aıusi, a.g.e., VIII, 113; XIK, 98-99. 217 Aıusi, a.g.e., I, 93. Birkaç örnek için bkz. Aıusı:, a.g.e., VII, 8; XIK, 9'9, 100, 139. 218 Abdülham.J:d, .a.g.e., s. 214. 219 Aıusi, a.g.e., VIJI, ll O. Birkaç örnek için bkz. Aıusi, a.g.e., VIII, llO-lll.
386
Hadisler arasında !birbiriyle çelişme ihtimalini hesaba katarak, ayet hakkındaki
hadisleri bir araya getirmeye gayret etmiştir. Topladığı hadisleri kuvvet ve zayıflık
yönünden araştırmış, kuvvetli olana itibar ederek ayeti açıklama yoluna gitmiştir220.
Hz. Peygamber'in hangi ayetleri nasıl tefsir ettiğini bilmek müfessir için lüzum
lu olan bir keyfiyertir. Buna sarfedeceği dikkat ve itina sayesinde eseri değer kazanır.
Buna önem vermeyenkrin, şartlarını hivi bir tefsir meydana getirdiği iddia edile
mez22l. Bu yönüyle okuyucu kalbinde en ufak bir şüphe duymadan, itmi'nan içinde
Aıusi'nin tefsirini okuya.bilir222.
2. Arap Diline Ait Tahliller Yaparak Ayetleri }lçıklam.a.n
Aıusi, ayet-i kerimderi anlama hususunda insana geniş ufi.ıklar açtığı ıçın çoğunlukla dil incelemelerine önem verir. Kelimelerin lügat manaları üzerinde detaylı
bir şekilde durur. Bunun için lügatçıların tefsirinden istifade eder.
Bir ayetin tefsirinde, kelimenin çeşitli anlamlarını zikreder. Mesela: Rab kelime
sine değirıirken; terbiye, Hahk, Seyyid, Melilc, Müni'm, Muslih, Ma 'bud, sahib
kelimelerini sıralar ve terbiye lafZını hakiki manaya hamledilmesi sebebiyle, mecaza
hamledilebilmesi mümkün olan diğerlerine tercih eder 223.
Kelimelerin çeşitli anlarnlarını aktardıktan sonra "nahiv konularmdaki inceleme
ler"e başlar. Bu konuda, nahiv ekallerinin farklı görüşlerini aktaracak kadar sözü te
ferruatlandırır224. Mesela, "İnananlar O'nun Rableri'nden gelen bir gerçek olduğu
nu bilirler. İnkar edenler ise 'Allah bu misaile ne demek istedi?' derler" (Bakara,
2/26) ayetirıin tefsirinde sadece ll ma za" kelimesini çeşitli vecihlerle nahvi inceleme
lere tabi tutar225. Sadece nahivcilerin görüşlerini nakletmekle de kalmaz, tercihte de
bulunur. Meseli, "Besmele'nin tefsirindeki 'be' hakkında JBeydavi'ııin 'istiane için
dir', Zemahşeri'nin 'musihabe içindir' şeklindeki görüşleri"ni açıkladıktan sonra, bir
inci görüşü tercih ettiğini ve ikinciyi kabul etmeyip, delillerini çürütt:üğü görülür226.
Kur'an-ı Kerim, belağat ve beyan ilminde otorite olan Araplara, mahir oldukları
sahada meydan okumuştur. Aıusi, Kur'an-ı Kerim'in bu icaz yönünü de, ayetleri tef
sir ederken ele almış, :l.yetleri belağat yönleri, teşbih, istiare ve kinaye yönleriyle
220 Abdülhaınid, a.g.e., s. 2:12-213. 221 Aydemir, Abdullah, Büyük Türk Bilgini Şeyhu'l-İsl:im Ebu's-Suud Efendi ve Tdsirde.ki Metodu, D.
İ. B. Yayınlan, Ankara, ts, s. 116.
222 Abdülhaınid, a.g.e., s. 2.16. 223 Aıt!s1, a.g.e., VII, 8-9 224 Aıt!si, a.g.e., IV, 81-82. Aynca bkz. Aıusi, a.g.e., XXIII, 83. 225 Aıt!si, a.g.e., I, 208. 226 Aıt!si, a.g.e., I, 47.
387
açıklamıştır. Ayetlerin beyan ve bedi' ilimleriyle ilgili yönlerine değinmiştir. Mesela,
"Allah'ın nurunu ağızlanyla söndürmek istiyorlar. Halbuki, kafuler hoşlanmasa da,
Allah mutlaka nurunu tamamlamak ister (bundan başka bir şeye razı olmaz)" (Tevbe,
9 /32) iyerindeki "nlir" için 'istiare tasrihıyye', 'nurun Allah'a izafesi' ise 'karine
içindir'; "söndürmekten" maksat ise, "red ve yalanlamadır" der. o halde mana
"Allah'ın tevhidine ve tenzihine delalet eden şeyleri ~ar ederler" şeklinde olur227 .
3. Sebeb-i Nüzt\1 ttc: Ayetleri Açıklaması
Bir ayetin tefsirinde sebeb-i nüzulün anlatımı önemlidir. Ayetlerin nüzül sebe
bini bilmek, onların manalarını anlamada mühim rol oynar 228. Nüzul sebebi bilin
ınediği takdirde, ayetin yanlış anlaşılabilme ihtimali yüksektir .. Sebeb-i nüzül, okuyu
cunun kendisinitı ışığı altında ayetin manasını anlayacağı ve sanki Kur'an-ı Kerim
ayetlerinin nazil olduğu ortamda yaşadığını hissedeceği bir hava meydana getirir.
Aıusi, tefsirinde sebe:b-·i nüzule büyük önem ve yer verir 229. Ayrıca, nüzul sebe
biyle ilgili belirli bir riviyeti tercih de eder. Mesela, "Vay haline o kimselerin ki,
IZitabı elleriyle yazıp, az bir paraya satmak için, 'Bu Allah katındand,ır', derler.
Ellerinin yazdığından ötürü vay haline onların" (Bakara, 2/79) ayet-i kerimesini tef
sir ederken; "Peygamberlik sıfatırıın bill kalması halinde, başkanlıklarının gideceği
korkusuna kapılan Yahudi halıarnlan hakkındanazil olmuştur~' görüşünü benimser23°.
4. İşAri Yön.üyle TefSiri
Aıusi, ayetlerin zlliiıi ile ilgili sözünü tamarrıladıktan sonra, tefsire, işari yaklaşım getirir23l. "Ve min babil işareti ... " ifadesini kullanarak, rumuz ve işaretler yoluyla çıka
rılan bazı manalara232 ve ayetlerin incelilderine, tasavvufi bir neşve ile işaret eder233 bu
sebeple bazı ilimler Aıusi'nin tefsirini, işari tefsirler grubundart kabul ederler234.
"Hani sizden sapasağlam söz almıştık, Tlir'u da üstünüze kaldırrnıştık. Size
verdiğimiz kitabın hükümlerini kuvvetle tutun, onlarla amel etmek lüzumunu
hatırlayın. Ta ki, sakınrrıış olasınız." (Bakara, 2/63) ayetinin tefsirirli müteakiben,
şöyle bir işari yaklaşırnda bulunur: "Hani, fiil ve sıfatıarın tevhidi olarak akli deliller-
227 Aıusi, a.g.e., X, 85. Birkaç örnek için bkz. Aıusl, a.g.e., XII, 2; XIX, 105-106; XX, 46. 228 Zerkeşi, Bedrüddin Muhammed,(I-IV), el-Burb:in 11 Ulı1mi'l-Kur':in, Mısır, 1957, I, 22. 229 Birkaç örnek~çin bkz. Aıust, a.g.e., II, 26; X, 2, 148; VIII, ll O; XI, 120; XXIII, 30, 75; ::ı_cx:x, 39. 230 Aıusi, a.g.e., I, 303. 231 Zehebl, a.g.e., I, 361. 232 Salih, Subhl, Mebabis fl Ulı1mi'l-Kur'an, Beyrut, 1988, s. 296. 233 Bilmen, a.g.e., s. 569. 234 Zerk:inl, a.g.ı:., I, 552; Zehebl, a.g.e., I, 361; Salih, a.g.e., s. 296; Sabılni, Muhammed Ali, et
Tibyan fl U'lıimi'l-Kur'~tn., D:lrü~l-Kalem, Beyrut, 1987, s. 266.
388
le sizden sapasağlam söz almıştık. Üzerinize de 'akıl' Tilr'unu dikmiştik. Ta ki,
manalarını ve sözlerini anlayasınız. Alia.h Teala "Tur" ile kalb durumunda olan
Musa'ya ve irşad etme ortamında onu, gerekli olan üst makam ve hakimiyetine işaret
etmiştir." Dedi ki, "Alın, kabul edin. İyiyi kötüden ayıran akıl kitabından 'size
verdiğimizi'. Ondaki hikmet, bilgi, ilim ve kuralları anlayın ki, şirk, cehalet ve
fasıklıktan korunasıruz." Ama sonra siz bundan yüz çevirip süfli yöne yöneldiniz.
Şayet Allah'ın, size bir müddet mühlet verme hikmeti olmasaydı, hemen
cezalandırılacaktıruz, büyük musibete uğrayacaktınız235.
Aıusi, bu konulardan başka tefsirinde, sll.reler arasındaki münasebet, kıraatler, ve
yemin konularına da önem verir:
Sureler arası insicaın ve tenasübü ele alır. Mesela, Hümeze sll.resinde, "İnsanları
dil ile çekiştirme" (hemz) ve "Kaş ve göz işaretiyle alay etme" (lernz)'i inkarcıların
hilelerinin bir türü olarak ifade ettikten sonra, bu gurubun dümura uğrayacağıru "Fil
sahiplerinin" tuzaklarının boşa çıkmasına işaret ederek, bu iki süre (Hümeze ve Fil)
arasında ilgi kurar 236.
Aıusi, tefsirinde kıraatıere de büyük önem verir237. Sadece mütcvatir kıraatler ile
sınırlı kalrnaz238, kelime ve ayetin tefsirinden sonra, mütevatir,, fiısih veya şaz
· ayırırnma dikkatleri çekerek, varid olan kıraatıere değinir. Mesela,, "katta 'nlliüm"
(A'raf, 7 /160) lafZı hakkında, şeddeli ve şeddesiz olaral<: ok:unabileceğini söyleyerek:,
şeddeli okunuşunun mi!itevatir olduğunu zikreder 239.
Aıusi, telSirinde Kur'an-ı Kerim'deki yernirılere işaret eder. Mesela "De ki: 'Evet,
Rabbim hakkı için o gerçektir. Siz onu önleyemezsiniz." (Yunus, 10/53) ayetini tef
sir ederken, Allah Teaiii'nın bu ayette Zat-ı Uluhiyetine yemin etmesine240; "Senin
ömrüneyemin olsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalıyorlar" (Hicr, 15/72) ayeti
ni tefsir ederken, cumhur-u müfessirine göre Peygamber'in ömrüneyemin etmesine
işaret eder24l.
Astronomi ve tabiiyyat konularında da faydalı konuları yeterince açıklar, lüzurn
suz teferruata girmez242. Felsefe konularında tafsilata girmez, bazı müfessirleri de,
235 Alüsi, a.g.e., I, 282. Birkaç örnek için bkz. Alüsi, a.g.e., III, ll-12, 31; V, 78; VTII, 23-24, 39-40;
IX, 54-55, 85-87, 208-209; X, 28-30, 39-40; XXIV, 37-38, 93, 9~k
236 Alüsi, a.g.e., XXX, 232. Birkaç örnek için bkz. Alüsi, a.g.e., IX, 157-158; XXX, 2, 85.
237 Birkaç örnek için bkz. A.ıusi, a.g.e., I, 82; V, 79; VTII, 14; XIX, 19;. 46, 48.
238 Zehebi, a.g.e., I, 361.
239 Alüsi, a.g.e., IX, 87. 240 , a.g.e., XI,136.
241 Alüsi, a.g.e., XIV, 76. Birkaç örnek için bkz. Alüsi, a.g.e., XXIII, 64; XXX, 23, 119, 14. 242 Birkaç örnek için bkz .. Alusi, a.g.e., XXIII, 9-10, ll-15; XXX, 9-ll, 49-50, 78.
389
tefsirlerini felsefe ile doldurduğu için eleştirir. Bu ilimlere ait faydalı konuları açıkla
maktan da kaçınmaz243.
Aıusi tefsirinde, bir çok müfessirin tefsirine doldurduğu isrilli ve yalan haberlere
karşı son derece tenkitçi bir tutum sergiler244. İsrilli haberleri zikrederek bununla,
akl-ı selimin kabul etmeyeceği yalan haberlere okuyucuyu ınımali kılmak ister. Sonra
da :llimerin bu yalan haberleri çürüten haberlerini nakleder. Mesela, "Avc b. Unuk"
meselesini anlattıktan sonra, bu hurafeli kıssanın Yahudi uydurması olduğu ve bu
rivayetin sahih bir rivayet olmadığına dair İbn Kayyım el-Cevziye'nin görüşlerini ve
bu konuyu mütekaddim ulemanm inkarlarını anlatır245.
SONUÇ
Aıılsi, XIX. asırda yaşamış, çok başarılı ve velıld bir ilim adamıdır. Arap dilinin
çeşitli sahalarında, tefsir, hadis, fikıh ve usul bilgisi gibi nakli; mantık, felsefe, astrono
mi ve kelam gibi akli ilimlerde icazetler almıştır. Sosyal hayatta bulunduğu ortama
canlılık getirmiş, hayatın bir çok sahasında aktif rol üstlenmiş; verdiği fetvalarla
toplumun problemlerine çözümler üretmeye çalışmış, irşatlarda bulurımuş, ders
okutmuş, bir çok ilmi eser telif etmiştir.
Kur'an-ı Kerim tefsiriyle meşhur olmuş ve te'lif ettiği RUhu'i-Meani adlı tefsiri
ile tefsir otoriteleri arasında isriıi zikredilmiştir. Bu tefsiri telif etmek için, birçok kay
nak eser incelemiş, üzerinde düşünmüş, elde ettiği bilgileri değerlendirmiş, kendini
tenkitçi ve araştırmacı bir hakem konumunda tutmuştur. Doğru gördüğü görüşü
desteklemiş, bunun dışındaki görüşlerde tercihte bulunmuştur. Yani bu tefsire
Aıılsi'nin ruhu hayat vermiştir diyebiliriz. RUhu'l-Meam, akli ve ilmi yaklaşımlarıyla dikkatleri üzerine çekerken; Kur'an ibaresinden anlaşılan mfutıa ile, işaret yoluyla elde
edilen manayı bütünleştirmiş, ayetlere getirdiği işari bakış açısıyla yaptığı yorumlarla
isminden bahsettirmiştir.
Aıusi, tefsiri ile, muasırı ilim otoritelerinin iltifatlarını kazarurken, müteahhirin
için de kaynak olacak b~r eser vücuda getirmiştir.
RUhu'l-Meam~ en son yazılan tefsirlerden biri olmasL, Kur'an-ı Kerim'in tef
sirinin her çağda mükemmel yapılabileceğini göstermesi ve bunun en canlı örnek
lerinden biri olması açısından da son derece önemlidir.
243 Bilmen, a.g.e., s. 568; Zehebi, a.g.e., I, 356.
244 Zehebi, a.g.e., I, 359-361.
245 Aıusi, a.g.e., VI, 86-87; Zehebi, a.g.e., I, 360.
390