Date post: | 05-May-2023 |
Category: |
Documents |
Upload: | khangminh22 |
View: | 0 times |
Download: | 0 times |
T.C.
ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI
HADĠS BĠLĠM DALI
EZRAKĠ‟NĠN AHBARU MEKKE ĠSĠMLĠ ESERĠNDEKĠ RĠVAYETLERĠN
ĠNCELENMESĠ
Yüksek Lisans Tezi
Murat ÖKTEM
Ankara - 2018
T.C.
ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI
HADĠS BĠLĠM DALI
EZRAKĠ‟NĠN AHBARU MEKKE ĠSĠMLĠ ESERĠNDEKĠ RĠVAYETLERĠN
ĠNCELENMESĠ
Yüksek Lisans Tezi
Murat ÖKTEM
Tez DanıĢmanı
Prof. Dr. Kamil ÇAKIN
Ankara- 2018
T.C.
ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI
HADĠS BĠLĠM DALI
Murat ÖKTEM
EZRAKĠ‟NĠN AHBARU MEKKE ĠSĠMLĠ ESERĠNDEKĠ RĠVAYETLERĠN
ĠNCELENMESĠ
Yüksek Lisans Tezi
Tez DanıĢmanı: Prof. Dr. Kamil ÇAKIN
Tez Jürisi Üyeleri
Adı ve Soyadı Ġmzası
Prof.Dr.Kamil ÇAKIN ................................ ..........................................................
Prof.Dr.Mehmet Emin ÖZAFġAR ............... ..........................................................
Dr.Öğr.Üyesi Yusuf AKGÜL ....................... ..........................................................
...................................................................... ..........................................................
...................................................................... ..........................................................
Tez Sınavı Tarihi: 16.08.2018
T.C.
ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE
Bu belge ile bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranıĢ
ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin gereği
olarak, çalıĢmada bana ait olmayan tüm veri, düĢünce ve sonuçları andığımı ve
kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim. (16/08/2018)
Tezi Hazırlayan Öğrencinin
Adı ve Soyadı
Murat ÖKTEM
Ġmzası
...............................
I
ÖNSÖZ
Bir tarafta Ģehirlerin anası olma ilahi hitabına mazhar olmuĢ Mekke. Diğer
tarafta tarihi ilk insana hatta ondan öncesine ulaĢtığı söylenen, insanlar için yapılmıĢ ilk
mabet Kâbe. Bu iki olgununda Müslümanlar için değeri tartıĢılmazdır. Mekke ve Kâbe
tarihiyle ilgili olarak Ġslam tarihinin ilk safhalarından günümüze kadar sayısız eser
yazılmıĢtır. Bu eserler arasında bir eser var ki Mekke ve Kâbe tarihiyle alakalı yazılmıĢ
günümüze ulaĢan en eski kitap olması bakımından diğerlerinden ayrılmaktadır. Bu kitap
Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke‟sidir.
Ebu‟l-Velid el-Ezrakî h. ikinci yüzyılın yarısından, üçüncü yüzyılın yarısına
kadar Mekke‟de yaĢamıĢ meĢhur bir Ģehir tarihçisidir. Hadisçi tarafının olduğu da
söylenmektedir. Ezrakî‟nin kaleme aldığı bu eser Mekke ve Kâbe tarihiyle ilgili adeta
bir baĢucu kitabıdır. Kendisinden sonra bu alanla ilgili yazılmıĢ hemen hemen her
kitaba kaynaklık etmiĢtir desek mübalağa yapmıĢ olmayız.
Ezrakî eserinde, Kâbe‟nin yapılıĢ süreci, geçirdiği tamiratlar, üzerine örtülen
kumaĢların cinsi, nasıl tavaf edileceği, tavaf etmenin fazileti, Hacer-i Esved, zemzem,
Mekke‟nin isimleri, Mekke‟nin harem kılınması, Arafat, Müzdelife, Mina vb. pek çok
konuda Kâbe ve Mekke ile alakalı türlü türlü rivayetleri isnadlı olarak nakletmiĢtir.
Ezrakî‟nin eserinde kullandığı rivayetleri isnad zinciriyle nakletmiĢ olması, bizi
bu eserdeki rivayetleri hadis ilmi açısından ele alıp, sıhhat ve kaynak değerini tespit
etmeye yönelik bu çalıĢmayı yapmaya sevk etti. Ülkemizde hadis alanında bu kıymetli
eserle ilgili daha önce yapılmıĢ akademik bir çalıĢma olmadığını da görünce bu
çalıĢmayı yapmanın daha da lüzumlu hale geldiğini anladık. Temenni ederiz ki
yapacağımız bu çalıĢma bu alandaki boĢluğu bir nebze olsun doldurur, bu konuyla
alakalı yapılacak diğer çalıĢmalara yol gösterici olur.
II
Tezimi hazırlama sürecinde her türlü desteği veren, değerli fikirleriyle ufkumu
açıp, yol gösteren kıymetli danıĢman hocam Prof. Dr. Kamil ÇAKIN Bey‟e teĢekkürü bir
borç bilirim. Ayrıca bugünlere gelmemde çok emekler veren kıymetli aile büyüklerime de
sonsuz teĢekkürler ederim.
Murat ÖKTEM
Ankara-2018
III
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖNSÖZ ............................................................................................................................. I
ĠÇĠNDEKĠLER ............................................................................................................. III
KISALTMALAR .........................................................................................................VII
GĠRĠġ
1. KONU, AMAÇ VE YÖNTEM ................................................................................ 1
1.1. AraĢtırmanın Konusu ......................................................................................... 1
1.2. AraĢtırmanın Amacı .......................................................................................... 1
1.3. AraĢtırmanın Yöntemi ve Sınırlandırılması ...................................................... 1
1.4. Ġslam Beldelerinde ġehir Tarihi Yazıcılığı ........................................................ 5
2.HADĠSÇĠLER ĠLE TARĠHÇĠLERĠN RĠVAYET KULLANIMI ............................. 6
2.1. Hadisçiler ile Tarihçilerin Rivayetleri Kullanmadaki Ortak Tarafları .............. 7
2.2. Hadisçiler ile Tarihçilerin Rivayetleri Kullanmadaki Farklı Tarafları ............ 10
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
EZRAKĠ‟NĠN HAYATI VE AHBARU MEKKE ĠSĠMLĠ ESERĠ
1. EZRAKÎ‟NĠN HAYATI, HOCALARI VE ÖĞRENCĠLERĠ ................................ 10
1.1.Hayatı ............................................................................................................... 10
1.2. Hocaları ........................................................................................................... 15
1.3.Öğrencileri ......................................................................................................... 23
2.ĠLMĠ YÖNÜ ............................................................................................................ 26
3.ESERLERĠ ............................................................................................................. 27
3.1.Basılı Olan Eseri ............................................................................................ 27
IV
3.2.Kayıp Olan Eseri ............................................................................................... 28
3.3.Ahbâru Mekke ve mâ Câe fihâ mine‟l Âsâr Ġsimli Eseri ................................ 28
3.3.1. Kitabın Ġsmi ............................................................................................. 28
3.3.2.Kitabın Matbu Haline Getirilmesi ve Tahkikli Baskıları .......................... 29
3.3.3. Kitabın Muhtasarları ................................................................................. 31
3.3.4.Kitabın Türkiye‟deki Kütüphanelerde Bulunan Yazma Nüshaları ........... 33
3.3.5.Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke‟deki Metodu ...................................................... 34
3.3.6.Ahbâru Mekke‟deki Rivayetlerin Adedi ................................................... 37
3.3.7.Ahbâru Mekke‟deki Rivayetlerin Müphem Râvîleri ................................. 41
3.3.8. Ahbâru Mekke‟deki Kadın Râvîler .......................................................... 42
3.3.9.Ezrakî‟nin Eserinde Kendisinden Rivayette Bulunduğu Râvîler .............. 46
3.4.Ahbâru Mekke Üzerine YapılmıĢ Tez ÇalıĢmaları ve Eserin Türkçe Tercümesi ...... 50
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
AHBARU MEKKE‟DEKĠ RĠVAYETLERĠN ĠNCELENMESĠ
2.1.KÂBE HAKKINDAKĠ RĠVAYETLER .............................................................. 49
2.1.1.Yer ve Gök Yaratılmadan Önce Kâbe‟nin Durumu ...................................... 49
2.1.2.Meleklerin Kâbe‟yi ĠnĢası ve Ziyaret Etmeleri ............................................. 57
2.1.3.Âdem‟in (a.s.) Yeryüzüne Ġndirilmesi ve Kâbe‟yi ĠnĢası .............................. 64
2.1.4.el-Beytu‟l-Ma‟mûr......................................................................................... 69
2.1.5. Nuh‟un(a.s.) Gemisinin Tufan Esnasında Kâbe‟yi Tavafı ........................... 73
2.1.6.Ġbrahim‟in (a.s.) Kâbe‟yi ĠnĢası ve Hac Yapması ......................................... 75
2.1.7.Cahiliyede KureyĢ‟in Kâbe‟yi ĠnĢası ve Yılanın Kâbe‟yi Koruması ............ 84
V
2.1.8. Kâbe ve Çevresine Konulan Putlar ve Bu Putlardan Çıkan Ruhlar ............. 93
2.1.8.1.Zâtü Envât ............................................................................................ 106
2.1.9. Kâbe ile Ġlgili Diğer Rivayetler .................................................................. 108
2.1.9.1.Kâbe‟nin Ġsimleri .................................................................................. 108
2.1.9.2.Kâbe‟nin Örtüleri .................................................................................. 111
2.1.9.3. Kâbe‟nin Ġçerisindeki Resimler ve Îsâ b. Meryem Ġkonası ................. 115
2.1.9.4. Kâbe‟nin Ġçinde Namaz ....................................................................... 121
2.1.10. Kâbe‟yi Tavaf, Tavafın Fazileti ve Tavafla Ġlgili Diğer Rivayetler ......... 127
2.1.10.1. Kâbe‟yi Çıplak Tavaf Edenler ........................................................... 143
2.1.10.2. Cinin ve Yılanın Kâbe‟yi Tavafı ....................................................... 145
2.1.11. Hacer-i Esved ile Ġlgili Rivayetler ............................................................ 150
2.1.11.1. Hacer-i Esved‟in Dünyadan Kaldırılması.......................................... 163
2.1.11.2. Hacer-i Esved‟in Allah‟ın(c.c.) Sağ Eli Olması ...................................... 165
2.1.12. Zemzem ile Ġlgili Rivayetler ..................................................................... 167
2.2.MEKKE HAKKINDAKĠ RĠVAYETLER ......................................................... 176
2.2.1.Mekke‟nin Ġsimleri ve Hz. Peygamber‟in Mekke Sevgisi .......................... 176
2.2.2.Mescid-i Harâm ve Orada Namaz Kılmanın Fazileti .................................. 178
2.2.3.Mekke Haremi ve Harem Sınırları Ġçerisindeki Bazı Meseleler ..................... 188
2.2.3.1. Harem‟e Giren Katilin ve Diğer Büyük Günah ĠĢleyenlerin Durumu ...... 191
2.2.3.2. Harem‟de Hayvan Öldürmenin ve Ağaç Kesmenin Kefareti .............. 194
2.2.3.3. Harem‟de Öldürülmesine Ġzin Verilen Hayvanlar............................... 195
2.2.4. Mekke Hakkındaki Diğer Rivayetler .......................................................... 199
VI
2.2.4.1. Mekke Evlerinin Kiraya Verilmesinin HoĢ Görülmemesi .................. 199
2.2.4.2. Arafat, Müzdelife ve Minâ ..................................................................... 201
2.2.4.2.1. Minâ‟nın Hac Günlerinde Ana Rahmi Gibi GeniĢlemesi ................. 204
2.2.4.2.2. Cemrelere Atılan TaĢların Göğe Kaldırılması .................................. 205
2.2.4.2.3. Hz. Ġsmail‟in ya da Hz. Ġshak‟ın Kurban Edilmek Ġstenmesi ........... 207
2.2.4.3. Mescid-i Ci‟râne .................................................................................... 209
2.2.4.4. Mescid-i Ten„îm .................................................................................... 209
2.2.4.5. Mekke Kabristanı ................................................................................ 210
2.3.Ġkinci Bölümde Ġncelenen Rivayetlerin Taksimi ................................................ 211
2.3.1.Kaynaklarda Bulunması Cihetinden ............................................................ 211
2.3.2.Senedin Müntehâsı ve Senedin Sıhhati Cihetinden ..................................... 212
SONUÇ .........................................................................................................................214
KAYNAKÇA................................................................................................................216
ÖZET ............................................................................................................................227
ABSTRACT .................................................................................................................228
VII
KISALTMALAR
a.g.e. : Adı Geçen Eser
a.g.m. : Adı Geçen Makale
a.s. : Aleyhi‟s-Selâm
b. : Ġbn
bkz. : Bakınız
c. : Cilt
c.c. : Celle Celâluhu
DĠA : Diyanet Ġslam Ansiklopedisi
h. : Hicri
h.no : Hadis Numarası
Hz. : Hazreti
ĠFAV : Marmara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları
ĠSAM : Ġslâm AraĢtırmaları Merkezi
neĢr. : NeĢreden
ö. : Ölümü
ö.h. : Ölümü Hicri
r.anh. : Radıyallahu anh
r.anha. : Radıyallahu anha
s. : Sayfa
s.a.v. : Sallallahu Aleyhi ve Sellem
sy. : Sayı
thk. : Tahkik
t.y. : Basım Tarihi Yok
TDV. : Türkiye Diyanet Vakfı
terc. : Tercüme
vr. : Varak
vb. : ve benzeri
yay. : Yayınları
y.y. : Basım Yeri Yok
GĠRĠġ
1. KONU, AMAÇ VE YÖNTEM
1.1. AraĢtırmanın Konusu
AraĢtırmamızın konusu Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke isimli eserindeki rivayetlerin
incelenmesidir. Erken dönem Ģehir tarihçilerinden sayılabilecek olan Ezrakî, Ahbâru
Mekke isimli eserinde Mekke ve Kâbe ile alakalı binden fazla rivayeti isnadlı olarak
rivayet etmiĢtir. Kütüb-i sitte müellifleriyle aynı zaman dilimi içerisinde yaĢamıĢ olan
Ezrakî‟nin kitabındaki bu rivayetlerin hadis ilmi açısından değerinin ne olduğunu tespit
edebilmek için sıhhat ve kaynak değeri açısından inceleyeceğiz.
1.2. AraĢtırmanın Amacı
Kitabında naklettiği binden fazla rivayeti isnad zinciriyle nakleden Ezrakî‟nin
tarihçi olmasının yanında hadisçi olduğundan da bahsedilmektedir. Hatta kendisinin
kayıp bir Müsned‟inin olduğu da söylenir. Tezimizde Ezrakî‟nin bu rivayetleri kitabına
bir tarihçi olarak mı aldığını, yoksa hadisçilerin belirlediği Ģartlara uyup rivayetleri
kitabına alırken bir hadisçi gibi mi davrandığını tespit etmeye çalıĢacağız. Yine kütüb-i
sitte müellifleriyle aynı zaman dilimi içerisinde yaĢayan Ezrakî‟den kütüb-i sitte
müelliflerinin hadis alıp almadığını tespit edeceğiz. Bunlarla beraber Ezrakî‟nin Mekke
ve Kâbe‟ye dair naklettiği rivayetleri senedin müntehâsı yönünden ve sıhhat değeri
yönünden inceleyip en sonunda kaynak (tahric) değerini tespit edeceğiz.
1.3. AraĢtırmanın Yöntemi ve Sınırlandırılması
Tezimiz giriĢ, iki bölüm ve sonuç kısımlarından müteĢekkildir. GiriĢ bölümünde
Ġslam beldelerinde Ģehir tarihçiliği yazımıyla ilgili muhtasar bir bilgi verdik. Daha sonra
hadisçilerle, tarihçilerin isnad kullanımındaki ortak taraflarıyla farklı taraflarını açıkladık.
2
Birinci bölümde tabakât ve ricâl kitaplarında bulabildiğimiz kadarıyla Ezrakî‟nin
hayatından, öğrencilik döneminden, hocalarından ve öğrencilerinden bahsettik.
Daha sonra Ezrakî‟nin eserleri hakkında bilgi verip, asıl kaynağımız olan
Ahbâru Mekke‟ye geçtik. Ezrakî‟nin kitaptaki metodunu anlatıp, kitap hakkındaki
teknik bilgileri verdik. Ġkinci bölümde ise Ezrâkî‟nin eserindeki rivayetleri hadis
teknikleri açısından inceledik. Burada Ģunu belirtmek isteriz ki; Ezrakî‟nin eserindeki
bütün rivayetleri incelemedik. Bütün rivayetleri incelemek hem tezimizin sınırlarının
çok üzerindedir. Hem de kısıtlı bir zaman dilimi içerisinde pek mümkün değildir.
Ġncelediğimiz kadarıyla Ezrakî‟nin eserindeki bin seksen rivayetin üçte ikisi muhteva
itibariyle birbirinin aynısıdır. Bu sebepleri de göz önünde bulundurarak kitabın konu
baĢlıklarıyla uygun olarak belirlediğimiz, alt baĢlıklarla beraber toplam 36 konu baĢlığı
altında 150 rivayet inceledik.
Rivayetleri incelerken her konu baĢlığının altında o baĢlığa uygun olarak ilk
önce merfu‟ rivayetleri, daha sonra mevkûf, en sonunda da maktu‟ rivayetleri inceledik.
Eğer konu baĢlığı altında sadece maktu‟ rivayet varsa sadece maktu‟ rivayeti inceledik.
Rivayetleri incelerken ilk önce senedin müntehâsı bakımından merfu‟, mevkûf ya da
maktu‟ olduğuyla ilgili bilgi verdik. Daha sonra rivayeti senedin sıhhati bakımından
inceledik sahih, hasen ya da zayıf olduğunu belirttik. Eğer rivayet zayıfsa neden zayıf
olduğunu, eğer zayıflık râvî kaynaklıysa bu râvîyi belirtip, hakkında kısaca bilgi verdik.
Cerh olunuyorsa hangi ifadelerle cerh olunduğunu ve onu kimlerin cerh ettiğini
belirttik. Daha sonra rivayetin hangi hadis kaynaklarında geçtiğini zikrettik (tahric ).
Tahric yaparken temel kaynak olarak kütüb-i sitteyi aldık. Eğer kütüb-i sittede varsa
diğer kaynakları zikretmeyi lüzumlu görmedik. Eğer kütüb-i sittede bulamazsak diğer
hadis eserlerinde aradık. Diğer hadis eserlerinde de bulamazsak tefsir, tarih, siyer ve
meğazi, zühd ve rekâik, coğrafya ve ülkeler kitaplarına baktık. Hadis kaynaklarında
3
sınır olarak hicri Ġlk dört asır müelliflerinin kitaplarını kaynak olarak belirledik. Birkaç
kez bu kuralımızı esnettik.
Ġncelediğimiz rivayetlerin senedi sahih olsa bile isrâiliyat türü ya da efsanevi
veya mitolojik tarzda gördüğümüz rivayetlerin metin tenkidini yaptık. Rivayetleri
incelerken içerdikleri fıkhi hükümlerin üzerine eğilmedik. Bu bizim tezimizin
sınırlarının dıĢındadır. Her ana konu baĢlığının sonunda o baĢlık altında incelenen
rivayetleri tablolar halinde verdik. Bu tablolarda, incelediğimiz rivayetlerin adetlerini,
kaçının merfu‟, mevkûf, maktu‟ olduğunu, kaçının sahih, hasen, zayıf olduğunu
belirttik. Ve rivayetlerin hangi kaynaklarda bulunduğunu, kaynakların adıyla beraber
açıkladık. Ġkinci bölümün sonunda da eserde incelediğimiz bütün rivayetlerin senedin
müntehâsı itibariyle dağılımlarını, senedin sıhhati bakımından dağılımlarını tablo
halinde verdik. Ġncelediğimiz bütün rivayetlerin kütüb-i sitte arasındaki dağılımını,
diğer hadis kitapları ve diğer kaynaklar arasındaki dağılımlarını, kitap isimleri ve
rivayet adetleriyle beraber tabloda zikrettik.
Ezrakî kitabında Kâbe‟nin ölçülerini, Mescid-i Haram‟ın ölçülerini, zemzem
kuyusunun ölçülerini, Safâ ile Merve arasının uzunluğunu, Kâbe‟yi yedi defa tavaf
ettiğinde bunun uzunluk ölçüsünün ne kadar olduğunu vb. birçok yerin ölçülerini
vermiĢtir. Biz bu rivayetleri tezimizde inceleme konusu yapmadık. Çünkü Ezrakî‟nin
verdiği ölçülerin günümüze kadar Kâbe ve Mekke‟de yapılan tadilat, yenileme ve
geniĢletme çalıĢmalarıyla değiĢikliğe uğradığı kesindir. Bununla beraber Ezrakî bu
ölçüleri isnadlı bir Ģekilde nakletmemiĢ, rivayet direk kendisinden nakledilmiĢtir.
Tezimizde kaynak olarak kullandığımız kitapların nüshaları ġamile 3.641
programında kullanılan nüshalarla aynıdır. Bu nüshaların pdf leri elimizde mevcuttur.
Pdf lerle ġamile programındaki nüshaların birbirlerine uygunluğu tamdır. Tezimizde
1 Programa bu linkten ulaĢılabilinir., http://shamela.ws/index.php/page/updates
4
yararlandığımız temel hadis kaynakları Buhârî (ö.h.256) ve Müslim‟in (ö.h.261)
Sahîhleri, Ebû Dâvud (ö.h.275) ,Tirmizî (ö.h.279), Nesâî (ö.h.303) ve Ġbn Mâce‟nin
(ö.h.273) Sünenleridir. Diğer bazı hadis kaynakları ise Mâlik b. Enes‟in
(ö.h.179)Muvatta‟sı, Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟i, Tayâlisî‟nin (ö.h.204)
Müsned‟i, Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟i, Ġbn Ebû ġeybe‟nin (ö.h.235)
Musannef‟i dir. Yararlandığımız temel tabakât ve ricâl kitaplarından bazısı ise
Zehebî‟nin (ö.h.748) Târîhu‟l-Ġslâm‟ı ve Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ‟sı , Mizzî‟nin(ö.h.742)
Tehzîbu‟l-Kemâl fî Esmâi‟r-Ricâl‟i , Ġbn Hacer‟in (ö.h.852) el-Ġsâbe fî-temyîzi‟z-
Sahâbe‟si ve Lisânu‟l-Mîzân‟ı dır.
Tezimizin sonuç kısmında ise Ezrakî‟nin bir tarihçi mi yoksa bir hadisçi mi
olduğunu, hangi perspektifle bu rivayetleri kitabına aldığını, yaptığımız tespitler
neticesinde açıkladık. Aynı zamanda kitabındaki incelediğimiz rivayetlerden elde
ettiğimiz verileri belirtip, tezimizi nihayete erdirdik.
5
1.4. Ġslam Beldelerinde ġehir Tarihi Yazıcılığı
Ġslam tarih yazıcılığında Ģehir tarihinin de önemli bir yeri olduğu muhakkaktır.2
Ġslam dünyasında Ģehir tarihi yazıcılığı Ģehir ve bölgelerin faziletlerine dair eserler
verilmesiyle erken dönemde baĢlamıĢtır. ġehir tarihi eserlerinde kaynak olarak o Ģehre ait
her türlü bilgi ve belge kullanılmıĢtır. Örneğin eserin yazarının yaĢayarak, gözlemleyerek
edindiği tecrübeler, Ģehrin mezarlık ve kabirleri, mimari yapıları, kitabeler, resimler,
masallar, hikâyeler ve benzeri her Ģey bu kaynaklara dahildir.3
Bu tür eserler bir bölgenin veya Ģehrin siyasi, sosyal, kültürel ve askeri durumunu
bildirmekle beraber, o bölge veya Ģehirdeki coğrafi Ģekiller, cami ve mescitler, mahalleler,
konaklar, yollar, kuyular, su yolları, gibi unsurlar hakkında da bilgi vermesi açısından
zengin kaynaklardır.4
Ġbrahim Barca, Ģehir tarihi eserlerinin muhtevasında dört farklı eğilimin olduğunu
belirtmektedir:“1- Doğal, dini ve tarihi mekânlara yoğunlaşmış eserler.2- Faziletlere ve
Hususiyetlere yoğunlaşmış eserler. 3- Siyasi olay, idareci ve fetihlere yoğunlaşmış
eserler.4-Önemli kişilere yoğunlaşmış eserler”. 5
Bu bağlamda Ezrakî‟nin eseri de tarihi bir Ģehrin dini yapılarının teknik, fiziki ve
mimari özelliklerinden bahsetmesiyle beraber aynı zamanda o Ģehrin konumu, mahalleleri,
pazarları, yüksek ve alçak yerlerinde bulunan dağları, ovaları, geçitleri gibi sosyal ve coğrafi
yapısından bahsetmesiyle, bu bahsedilen Ģehir tarihi eserleri kategorisine girmektedir.
2 Fayda, Mustafa, “ İslam Dünyasındaki İlk Şehir Tarihleri ve İbn Şebbe‟nin Medine-i Münevvere
Tarihi”,Ankara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, 1986,c.28,sy.1,s.168
3 Barca,Ġbrahim, “Şehir ve Bölge Konulu Klasik İslam Eserleri”, Siirt Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi
Dergisi,2017,c.4,sy.2,s.90-92
4 Fayda, Mustafa, a.g.m., s.168
5 Barca,Ġbrahim,a.g.m., s.92-97
6
2.HADĠSÇĠLER ĠLE TARĠHÇĠLERĠN RĠVAYET KULLANIMI
Hadis (حديث) kelimesi sözlükte eskinin zıttı olan yeni ve haber manalarına
gelir.6Istılâhi olarak da hadis denildiği zaman mutlak olarak Hz. Peygamber‟den nakledilen
söz, fiil ve takrir anlaĢılmaktadır.7
Tarih تأزيد( ) kelimesi de tef‟îl babından ()ازخ kelimesinin mastarıdır. Sözlükte
vakti bildirmek manasındadır.8 Istılâhi olarak da Tarih, zaman içerisinde meydana gelen
vakaların belirlenmesini ve bu vakaların meydana geldiği vakti araĢtıran bir ilimdir.9
Genel bir tabir olarak hadis ilmiyle uğraĢanlara muhaddis, tarih ilmiyle
uğraĢanlara da tarihçi denmektedir. Bununla beraber burada Ģu hususu da zikretmeden
geçmek istemiyoruz. Erken dönemlerde tarihçilere verilen isimlerden biri de kökü
“haber (فجو)” kelimesi olan Ahbârî‟dir.10
Nitekim Ezrakî de bir Ahbârî olup eserinin
ismi de “Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr”dır. Aynı manada kullanılan (حديث)
ve (ذبس) kelimelerinden dolayı muhaddis ve ahbâri tabirleri arasındaki münasebeti ve
ayrımı Ġbn Hacer (ö.h.852) Ģöyle açıklamıĢtır:
6 Zebîdî, Muhammed b. Muhammed b. Abdirrezzâk el-Hüseyni Ebu‟l-Feyz (ö.h.1205),Tâcu‟l-Arûs min-
Cevâhiri‟l -Kâmûs, Daru‟l-Hidâye, thk. Mecmû„atu‟n-mine‟l-Muhakkıkîn, t.y. y.y., c.V., s.205.,s.208.
7 Koçyiğit, Talat, Hadis Tarihi, TDV. yay.,Ankara,2011, s.10
8 Ġbn Manzûr, Ebu‟l-Fazl Cemâlûddin Muhammed b. Mükerrem b. Ali- b. Manzur el-Ensârî (ö.h.711),
Lisânu‟l-„Arab, Dâru Sâdır, Beyrut, h.1414, c. III, s.4
9 Sehâvî, ġemsuddin Muhammed b. Abdirrahman b. Muhammed (ö.h.902), el-İ‟lân bi‟t-Tevbîh li men-Zemme
Ehle‟t-Tarîh, thk. Franz Rosenthal, terc. Salih Ahmed el-„Ġlî, Müessetü‟r-Risâle, Beyrut, h.1407, s.19
10 Bkz, Ahbâr: “Bir kavim, kabile veya Ģahıs, bir ülke, bölge veya Ģehir, bir hadise vs. hakkında naklolunan
bilgiler, sözler ve rivayetlerdir. ...bazen hal tercümesi eserlerine tarih, müelliflerine et-târîhî denmiĢ, bazı
tarihçiler de Ahbârî diye anılmıĢlardır” ,Çetin,Nihad M., “Ahbâr”, DĠA.,TDV. yay., 1988,c. I, s. 486
7
“Hadis âlimleri nezdinde (الربس) ve (الحديث) kelimeleri müradiftir. Denildi ki
kelimesi de Hz. Peygamberin ”الربس“ ,kelimesi Hz. peygamberin sözünü ”الحديث“
dışındakilerin sözünü ifade eder. Bundan dolayı tarih ilmiyle meşgul olanlara Ahbârî,
hadis ilmiyle meşgul olanlara muhaddis denir”.11
2.1. Hadisçiler ile Tarihçilerin Rivayetleri Kullanmadaki Ortak Tarafları
a. Hz. Peygamber yaĢadığı dönemde hem peygamber, hem devlet adamı, hem
komutan hem de Müslümanların ve zaman zaman gayrimüslimlerin hukuksal
problemlerini çözen bir hâkimdi.12
Bu bakımdan Hz. Peygamberin kavli, fiili ve takriri
sünnetleri hem hadis ilminin hem de Ġslam tarihinin omurgasını oluĢturur. Ġbadet,
muamelat ve ukubâta taalluk eden söz, fiil ve takriri muhaddislerin ilgi alanına girerken,
siyer ve meğaziye taalluk edenler Ġslam tarihçilerinin ilgi alanına girmiĢtir. Bununla
beraber muhaddislerin tedvin ettikleri kitaplarında siyer ve meğaziye ait rivayetleri ayrı
bâb baĢlıkları altında zikrettikleri de izahtan varestedir.
b. Hadisler erken bir dönemde yazılmaya baĢlandığı için13
isnad zinciri, Ģifahi
rivayette olduğu gibi yazılı rivayetlerde de yerini almıĢ, hem hadis eserlerinde hem de
Ġslam tarihinin ilk safhası olan siyer ve meğazi türü eserlerde rivayetler isnad zinciriyle
zikredilmiĢtir.
AraĢtırmamızın asıl kaynağı olan “Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr”
isimli kitabın müellifi olan Ezrakî‟nin14
(ö.h.250) tarihçi kimliğiyle beraber hadisçi tarafının
da olduğu kaynaklarda belirtilmiĢtir.
11
Ġbn Hacer, Ebu‟l-Fazl Ahmed b. Ali b. Muhammed b. Ahmed el-Askalânî (ö.h.852), Nüzhetü‟n-Nazar fî-Tevdîhi
Nuhbeti‟l-Fiker fi -Mustalahi Ehli‟l-Eser, thk. Nureddîn „Itr, Matba„atu‟s-Sabâh, DimeĢk, 1421\2000, s.41
12 Çakın,Kamil, İslamda Hadis ve Sünnetin Yeri, Seba yay., Ankara, 1997, s.12
13 Çakın,Kamil, a.g.e., Seba yay., Ankara, 1997, s.94
14 Ezrakî, Ebu‟l-Velîd Muhammed b. Abdillah b. Ahmed (ö.h.250) hakkında birinci bölümde detaylı bilgi vereceğiz.
8
Ezrakî eserinde Kâbe ve Mekke tarihiyle alakalı rivayetleri kendinden önceki
Ġslam tarihçilerinin usulü olduğu üzere isnad ile zikretmiĢtir. Ġsnadın nüveleri Hz.
peygamberin vefatından hemen sonraları atılmaya baĢlanmıĢtır. Hz. Ebubekir‟in
(ö.h.13) halifeliği zamanında mirastan pay isteyen yaĢlı bir nene için halife, Kur‟an-ı
Kerim‟den hüküm bulamamıĢ, ashaba sormuĢtur. Hz. Peygamber‟in altıda bir pay
verdiğine Ģahit olduğunu söyleyen Muğîre‟nin (ö.h.50) sözüne ihtiyatla yaklaĢmıĢ ve
ona Ģahitlik eden Muhammed b. Mesleme‟nin (ö.h.43) sözünden sonra yaĢlı kadına
payını vermiĢtir.15
Yine somut bir misal olarak Hz. Ali‟de(ö.h.40) kendisine hadis
rivayet edilince rivayet edenden o hadisi resûlullahtan duyduğuna dair yemin etmesini
istemiĢtir.16
Ġsnad; halife Hz. Osman (ö.h.35) zamanında baĢ gösteren ve fitne diye
adlandırılan bir takım karıĢıklıkların vuku bulması, çok geçmeden ġia, Hâriciye,
Mürcie, Cebriye gibi mezheplerin ortaya çıkması17
,hadis uydurmacılığının
yaygınlaĢmasıyla zorunlu hale gelmiĢtir. Bu konuda Ġbn Sirîn‟in (ö.h.110) “Ġsnaddan
sormuyorlardı, ne zaman ki fitne zuhur etti isnadını (râvîlerini) söyleyin dediler, sünnet
ehlindense hadis alınıyor, bidat ehlindense terk ediliyordu”18
sözü isnadın zorunlu olma
sürecinin baĢlangıcıyla ilgili bizi aydınlatmaktadır.
Ġsnad hadis ilminin olmazsa olmazıdır. Muhaddisler tarafından sistemli hale
getirilmiĢ, rivayetin kabul ya da reddedilmesinde isnadda bir takım Ģartlar aranmıĢ ve
bunun üzerine ciddiyetle durulmuĢtur.
15
Zehebi, ġemsuddîn Ebu Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Osman b. Kaymaz (ö.h.748), Tezkiratu‟l-
Huffâz, Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye, Beyrut, 1419/1998,c.I,s.9
16 Bağdâdî, Ebu Bekr Ahmed b. Ali b. Sâbit b.Ahmed b. Mehdi el-Hatîb (ö.h.463), el-Kifâye fî-„İlmi‟r -
Rivâye, thk. Hasan Abdu‟l Mun„im ġilbî, Müessetü‟r-Risâle, 1434/2013, s.38
17 Koçyiğit, Talat, Hadis Usûlü, TDV. yay.,Ankara,2016, s.196
18 Müslim, Müslim b. el- Haccâc Ebu‟l-Hüseyin el-KuĢeyri en- Nîsâbûrî (ö.h.261), es-Sahîh, Dâru Ġhyâi‟t-
Turâsi‟l-„Arabi, Beyrut, thk. Muhammed Fuâd Abdulbâkî, t.y., c.I., s.15
9
Tarihçiler de hicri ilk üç asırda rivayetleri isnadıyla beraber kullanmıĢlar, zaman
zaman muhaddislerin koydukları Ģartlara uyup zaman zaman da bu Ģartları göz ardı
etmiĢlerdir. ġartları göz ardı etmelerinden dolayı da muhaddisler tarafından ciddi eleĢtirilere
maruz kalmıĢlardır.
c. Tarihçilerin Hz. Peygamber‟in hayatını, girdiği savaĢları, yaptığı antlaĢmaları
anlatırken hadislerden istifade ettikleri gibi, hadisçiler de bir râvînin cerh ve ta‟dîl ilmi
açısından durumunu öğrenebilmek için tarih kitaplarından istifade etmiĢ, hatta râvîlerle
ilgili tabakât ve ricâl kitapları19
ve bir Ģehirde yaĢayan râvîleri anlatan o Ģehrin ismiyle
müsemma tarih kitapları yazmıĢlardır.
d. Diğer bir ortak nokta ise genellikle Ġslam tarihçilerinin kullandığı ve bu sebepten
ağır eleĢtirilere maruz kaldıkları, rivayetlerin isnadlarının birleĢtirilmesi suretiyle
yapılan telfîktir.20
Ġbn Ġshâk (ö.h.151), Vâkıdî (ö.h.207), Ġbn HiĢâm‟ın (ö.h.213)21
eserlerinde görülen bu yöntemi muhaddislerde zaman zaman kullanmıĢtır.22
19
Öksüz, Nilgün, Hadis-Tarih İlişkisi ve Buharinin et-Târihu‟l –Evsat‟ındaki Metodu, Yüksek Lisans
Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġzmir,2004, s.15
20 Bkz, Telfik:“Bir hadisin çeĢitli rivayetlerini birleĢtirerek hepsini tek isnadla nakletmeye denir”, Uğur,
Mücteba, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, TDV. yay., Ankara, 1992, s.400
21 Bkz., Ġbn HiĢâm, Abdulmelik b. HiĢâm b. Eyyûb el-Himyerî el-Meâfirî (ö.h.213) , es-Siretü‟n- Nebeviyye,
ġeriketü Mektebe ve Matba„ati Mustafa el-Bâbî el-Halebî ve Evlâdihi bi-Mısr, 2. Baskı, 1375\1955 , c.II., s.297
(Haberu‟l Ġfk )
22 Bkz., Buhârî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ġsmail el-Buhârî el-Cu‟fî (ö.h.256), el-Câmiu‟s Sahîh, thk.
Muhammed Züheyr b. Nasır en-Nasır, Dâru Tavki‟n-Necât, h.1422, y.y., Meğâzî ,Bab: 36 , h.no: 4141.,
c.V., s.116., Müslim, „Ideyn, Bab:4, h.no:21(892), c.II, s.610
10
2.2. Hadisçiler ile Tarihçilerin Rivayetleri Kullanmadaki Farklı Tarafları
a. Hadisçiler eserlerinde rivayetleri kullanırken isnadın muttasıl ve sahih olmasına,23
âli isnad olmasına, râvîlerinin adalet ve zabt yönünden ta‟n edilmemiĢ olmasına ve bunun
gibi hadis usulüne taalluk eden Ģartlara azami dikkat göstermeye çalıĢmıĢlar ve binlerce
rivayet arasından kendilerince sıhhat Ģartlarını taĢıyan hadisleri eserlerine almıĢlardır.
Erken Dönem tarihçileri ise genellikle eserlerinde kullandıkları rivayetleri muhaddisler
gibi ince eleyip sık dokumamıĢ, isnadın muttasıl ya da sahih olmasına çok dikkat
etmemiĢtir. Bilakis Hz. Peygamber‟in hayatına, katıldığı savaĢlara, yaptığı antlaĢmalara,
vb. konulara delalet eden ne kadar rivayet varsa eserlerine almıĢlardır. Denebilir ki: Hicri
ilk dört asır tarihçileri topladıkları bazı bilgilerin kaybolacağı endiĢesi taĢıdıkları için24
böyle bir yol izlemiĢlerdir.
b. Muhaddisler arasında sahih ve muttasıl bir rivayet zikretmek muteber olduğu
için, bazı muhaddislerin rivayetlerindeki kusurları gizlemek için gerek senedindeki zayıf
bir râvîyi atlayarak, gerekse cerh edilmiĢ bir hadis Ģeyhini herkesin bildiği bir ismin
dıĢında bir isimle zikrederek veyahut ta kendisinden hadis iĢitmediği birinden iĢitmiĢ
gibi rivayet ederek tedlîs25
yaptığı bilinmektedir. Tarihçilerin ise eserlerindeki rivayet
zikretme kıstasları mutlak olarak muttasıl ve sahih bir rivayet zikretmek olmadığı için,
hadisçilere nispeten tarihçilerde tedlîs pek görülmez.
c. Zaman zaman hadisçilerinde rivayetleri zikrederken kullandığı bir yöntem olduğu
için muhaddis ve tarihçilerin rivayet kullanımındaki ortak tarafı olarak zikrettiğimiz telfîk
yöntemi daha ziyade tarihçilerin kullandığı bir yöntemdir. Tarihçilerin manaları bir olan
23
Erul,Bünyamin, Siret Tedkikleri, Otto yay., Ankara,2013, s.247
24 ġulul, Kasım, İslâm Düşüncesinde Tarih Tasavvuru ve Usûlü, Ġnsan yay., Ġstanbul,2015, s.135
25 Bkz,Tedlis :“Bir râvînin muasırı olup görüĢmediği veya görüĢtüğü halde hadis almadığı bir Ģeyhten
iĢitmiĢçesine rivayette bulunmasına denir.” Uğur, Mücteba, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, s.395
11
ancak bazı kelimelerinde farklılık olan rivayetlerin senetlerini birleĢtirip birkaç rivayeti
sanki bir rivayetmiĢ gibi zikrettikleri bu yöntem hadisçiler tarafından Ģiddetli bir Ģekilde
tenkit edilmiĢtir. Ünlü Ġslam tarihçisi Vâkıdî (ö.h.207) senetleri birleĢtirme usulüyle
bilinir.26
d. Diğer bir fark da tarihçiler eserlerinde olayları rivayetle aktardıktan sonra sık sık
Ģiirle istiĢhâd ederler(kuvvetlendirirler)27
. Bu yöntem hadisçilerde tarihçilere oranla daha
az kullanılır.
e. Ġslam dıĢı bilgi ve genellikle diğer semavi dinlerden alınıp Ġslami kaynaklara
sokulan bilgi olarak bilinen isrâiliyât28
içeren rivayetler muhaddislerin eserlerinde
tarihçilerin eserlerine aldıkları rivayetlere oranla çok daha azdır.
f. Hicri dördüncü yüzyıldan itibaren tarihçiler29
, hadisçilerle en kuvvetli ortak
noktaları olan isnad ile rivayet etme yöntemini terk etmeye baĢlamıĢlar ve çok
geçmeden de tamamen terk etmiĢlerdir.
Sonuç olarak hicri ilk üç asırda, muhaddisler ve tarihçilerin eserlerinde
rivayetleri kullanmada ortak tarafları olduğu gibi farklı tarafları vardır ve daha ağır
basmaktadır. Ancak asıl ortak tarafları rivayetleri isnad ile zikretmek olup, rivayetleri
eserlerine almaktaki kıstaslarının, gayelerinin ve bunları zikretmedeki yöntemlerinin ise
aralarındaki asıl farklı taraf olduğunu müĢahede ettik.
26
Senedin birleĢtirilmesiye ilgili Bkz.,Vâkıdî, Ebu Abdillah Muhammed b. Ömer b. Vâkıd es-Sehmî el-
Eslemî (ö.h.207) el-Megâzî, Dâru‟l-A‟lemî, Beyrut, 1409/1989,c.I,s.1-2,
27 Bkz. Vâkıdî, a.g.e., c.III, s.873
28 Akay,Hasan, İslâmi Terimler Sözlüğü, ĠĢaret yay. ,Ġstanbul, 2005, s.230
29 Ġstemi,Fuat, “Hicri IV. Yüzyıla Kadar Hadis İlmi Ve Tarih İlminin Birbiriyle Olan Tarihsel Münasebeti ”,
e-ġarkiyat Ġlmi AraĢtırmalar Dergisi, Nisan,2017, c.IX, sayı:1, s. 54
12
AraĢtırmamızın ana kaynağı olan Ahbâru Mekke bir Ģehir tarihi kitabı olup,
tarihi hâdiseleri içindeki binden fazla rivayetle isnadlı bir Ģekilde aynı bir hadis kitabı
usulünde anlattığı için, biz bu bölümde hadisçiler ve tarihçiler arasında rivayet
kullanımında ki ortak ve farklı noktalara kısaca değindik.
ġüphesiz, hadisçiler ile tarihçilerin rivayet kullanımında ki ortak ve farklı
noktaları bilmemiz, çalıĢmamızın ikinci bölümünde Ezrakî‟nin eserindeki rivayetleri
değerlendirirken onun bir tarihçi perspektifiyle mi, yoksa bir hadisçi olarak mı,
rivayetleri kitabına aldığı hususunu anlamamızı kolaylaĢtıracaktır.
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
EZRAKĠ‟NĠN HAYATI VE AHBARU MEKKE ĠSĠMLĠ ESERĠ
1. EZRAKÎ‟NĠN HAYATI, HOCALARI VE ÖĞRENCĠLERĠ
1.1.Hayatı
Kaynaklarda Ezrakî hakkında bilgi yok denecek kadar azdır. Ezrakî‟nin tam ismi,
Ebu‟l -Velîd Muhammed b. Abdillah b. Ahmed b. Muhammed b. el-Velîd b. „Ukbe b. el-
Ezrak30
b. Amr b. el-Hâris b. Ebî ġemr el-Gassânî el- Ezrakî‟dir.31
Kâtip Çelebi (ö.h.1067)
KeĢfu‟z-Zunûn isimli eserinde ismini “ Muhammed b. Abdilkerim el-Ezrakî”32
diye
belirtmiĢtir.
Hicri II. Asrın ikinci yarısından sonra doğduğu tahmin edilmektedir, aslen Yemenli
olduğu da söylenmiĢtir.33
Mekke‟de doğup büyümüĢ, muhaddis olan dedesi Ahmed b.
Muhammed. el-Ezrakî‟den34
(ö.h.222) ilim tahsil etmiĢ, onun terbiyesi altında yetiĢmiĢtir.
30
Çelebi, Kâtip, (ö.h.1067), Süllemü‟l-Vusûl ilâ-Tabakâti‟l-Fuhûl, thk. Mahmud Abdulkadir el-Arnavûd,
Mektebetü Ġrsîkâ (IRCICA), Ġstanbul, 2010, c.III, s.155
31 Ezrakî, Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr, thk. RüĢdî es-Sâlih Melhas, Daru‟l-Endülis, Beyrut,
t.y., s.31
32 Çelebi, Kâtip,(ö.h.1067),Keşfu‟z-Zunûn an-Esâmi‟l-Kütübi ve‟l-Funûn, Mektebetü‟l-Müsennâ, Bağdad,
1941, s.306
33 Ziriklî, Hayruddîn b.Mahmud b. Muhammed b. Ali b. Fâris ed- DımeĢkî, el-A‟lâm, Daru‟l-„Ġlm li‟l -
Melâyîn,y.y., 2002, c.VI, s.222
34 Fâsî, Takiyuddîn Muhammed b. Ahmed el-Hasenî el-Mekkî (ö.h.832), el- „Ikdu‟s-Semîn fi-Tarîhi‟l-
Beledi‟l-Emîn, Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye, Beyrut, 1998, c.III, s.113
14
Ezrakî‟nin nesli, Hz. Peygamberin çağdaĢı olan Osman b. Amr el- Gassânî el-
Ezrakî‟ye (ö. ?) dayanır. Osman b. Amr el-Ezrak Suriye‟den Mekke‟ye gelmiĢ Muğire
b. Ebi‟l As b. Ümeyye ile (ö.?) müttefik olmuĢtur.35
Mekke‟nin fethi yılında Hz. Peygamber bir ihtiyacı için Osman b. Amr el-
Ezrak‟ın evine gidip ihtiyacını oradan karĢılamıĢ, bu esnada Osman b. Amr “Ya
resûlallah! Anam babam sana feda olsun ben ġam‟dan geldim aĢiretim ve akrabalarım
oradadır, Mekke‟de kimsem yok burada kalmak istiyorum” diye durumunu arz edince
Hz. Peygamber Osman b. Amr el-Ezrakî ve evlatları için KureyĢ kabilelerinden istediği
bir kızla evlenebileceklerine dair bir yazı yazmıĢtır. Bu yazı h. 80 senesindeki Cuhâfe
selinde evlerini su basması sebebiyle kaybolmuĢtur.36
Osman b. Amr el-Ezrakî‟nin,
Amr, Nâfi‟, Ukbe adında üç çocuğu olup, bunlardan Nafi‟ (ö.h.65) Haricilerin Ezârika
fırkasının lideridir.37
Osman b. Amr el-Ezrakî‟nin gözleri mavi olduğu için el-Ezrakî lakabıyla
anılmıĢtır.38
Ezrakî‟ye “Ezrakî” denmesinin sebebi de büyük dedesine nispet edildiği
içindir. Ezrakî tarih ilminde kendini yetiĢtirmiĢ, zamanında ve kendinden sonraki
asırlarda Mekke ve Kâbe tarihi hakkında otorite kabul edilmiĢtir.
35
Ezrakî, s.13, ( muhakkikin mukaddimesi)
36 Ezrakî, c.II, s.248, Osman b. Amr el-Ezrakî‟nin sahâbe olduğuna dair bir bilgiye ulaĢamadık. Ancak
fetih senesinde Müslüman olmuĢ olması kuvvetli bir ihtimaldir. Müslüman olduğuna dair kanaatimiz Hz.
Peygamber‟e durumunu arz ederken sadece sahâbelerin Hz. Peygamber‟e hitap tarzı olan “Anam babam
sana feda olsun ya resulallah!” demesi ve Hz. Peygamber‟in de onun ve çocukları için KureyĢ
kabilelerinden istediği bir kızla evlenebileceğine dair yazdığı yazıdır.
37 Ezrakî, s.13 ( muhakkikin mukaddimesi)
38 Seb„âvî, Ahmed HâĢim Muhammed Sâlih, el-Ezrakî ve Mevâriduhu fi-Kitâbihi Ahbaru Mekke ve mâ Câe
fihi mine‟l-Âsâr, Dîvânu‟l-Vakfi‟s-Sunnî Merkezu‟l-Buhûs ve‟d-Dîrâsâti‟l-Ġslâmiyye, Irak, 1431\2010, s.56
15
Yazdığı kitap Mekke ve Kâbe tarihiyle yazılan hemen hemen her kitaba
kaynaklık etmiĢ olup, bu sahada günümüze ulaĢan en eski kitaptır. Ezrakî hakkında cerh
ve ta‟dîl âlimleri bir görüĢ bildirmemiĢtir. Vefat tarihinde de ihtilaf olup, bazı âlimler
h.22339
, bazıları h.248,40
bazıları da h.25041
yılında vefat ettiğini söylemiĢtir.
1.2. Hocaları
Ezrakî eserinde 39 hocadan gerek cezm sîgalarıyla gerekse temrîz sîgaları ve
bazen de ta‟lik yaparak doğrudan rivayette bulunmuĢtur. Bu kiĢilerin bazısından yüzün
üzerinde rivayette bulunurken bazısından sadece birer tane rivayet zikretmiĢtir. Biz
burada Ezrakî‟nin kendilerinden üçün üzerinde rivayette bulunduğu hocalarını
zikredeceğiz.
1.2.1. Ahmed b. Muhammed. el-Ezrakî (ö.h.222)
Ahmed b. Muhammed b. el-Velîd b. „Ukbe b. el-Ezrak b. Amr b. el-Hâris Ġbn Ebî
ġemr el-Gâssânî, Ebu‟l-Velîd, Ebû Muhammed el-Ezrakî el-Mekkî.42
Ezrakî‟nin dedesi
olan bu zatın doğum tarihi bilinmemektedir, tebeu‟t-tâbiîn neslindendir, Mekke‟de
yaĢamıĢ olup, muhaddistir.43
Süfyân b.„Uyeyne‟den (ö.h.198),
39
Bkz. Çelebi, Kâtip, Keşfu‟z-Zunûn,s.306
40 Fâsî, Ezrakî‟nin vefat tarihiyle alakalı Ģöyle diyor “ne zaman öldüğünü bilmiyorum, ancak Abbâsi Halifesi
Muntasır (Muntasır Billâh (ö.h 248)) zamanında hayattaydı.”Bkz. Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn, c.II, s.199
41Sezgin, Fuat, Târîhu‟t-Turâsi‟l-Arabî, Arapçaya terc. Mahmûd Fehmî Hicâzî, Arefe Mustafa, Saîd
Abdurrahîm, Câmiatu‟l-Ġmâm Muhammed b. Su„ûd el-Ġslâmiyye, Suudi Arabistan,1411\1991, c.I, cüz: II,
s.203
42Fâsî, a.g.e., c.III, s.113
43Sezgin,Fuat,a.g.e, c.I, II.cüz, s.202; Aynı zamanda bu eserde Ezrakî‟nin büyük dedesi „Ukbe b. Ezrak‟ın
Bizans‟lı olduğu Sâsânî‟lerle yapılan savaĢta esir düĢtüğü belirtilip , bu sebepten Gassânî
olamayacağı belirtilmiĢtir bkz., Sezgin,Fuat,a.g.e, c.I, cüz:II., s.202, (254. Dipnotla beraber)
16
Mâlik b. Enes‟den (ö.h.179), Müslim b. Hâlid Zencî‟den (ö.h.180) ve Ġmam
ġâfiî (ö.h.204) gibi âlimlerden hadis rivayet etmiĢtir. Kütüb-i sitte müelliflerinden
Buhârî (ö.h.256) el-Câmiu‟s-Sahîh isimli eserinde altı yerde44
kendisinden hadis
rivayet etmiĢtir. Büyük hadis âlimlerinden Ebû Hâtim er-Râzî (ö.h.277), Mekke
tarihiyle meĢhur torunu Muhammed b. Abdillah el-Ezrakî (ö.h.250), ünlü meğazi
yazarı Vâkıdî‟nin (ö.h.207) öğrencisi olan ve kâtibu‟l-Vâkıdî diye bilinen tabakât
müellifi Ġbn Sa‟d da(ö.h.230) kendisinden hadis rivayet eden âlimlerdendir.45
Buhârî
et-Tarîhu‟l- Kebîr isimli eserinde kendisine ez-Zurakî dendiğini söylemiĢtir.46
Ezrakî eserinde dedesi Ahmed b. Muhammed el-Ezrakî‟den tespitlerimize
göre 630 rivayet almıĢtır.47
Bu bakımdan “Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-
Âsar” isimli kitabın ilk müellifinin Ahmed b. Muhammed el-Ezrakî olduğu söylense
yanlıĢ olmaz kanaatindeyiz.
Ahmed b. Muhammed el- Ezrakî‟nin Mekke hakkındaki bilgilerinin kaynağı
Fuat Sezgin‟e göre Abdullah b. Abbâs (ö.h.68) ve talebeleridir. Yine Vehb b.
Münebbih‟in (ö.h.114) eserleri, meĢhur siyer müellifi Ġbn Ġshâk‟ın (ö.h.151) eserleri,
Vâkıdî‟nin (ö.h.207) günümüze ulaĢmayan “Ahbâru Mekke” isimli eseri,
44
Buhârî‟nin eserinde Ahmed b. Muhammed„den hadis rivayet ettiği yerler için bkz., Buhârî, Vudû‟ -Bab:20-
h.no:155- c.I–s.42, Cenâiz- Bab:25- h.no:1274- c.II-s.77, Cezâu‟s Sayd- Bab:24-h.no:1860-c.III-s.19,Ġcâre-
Bab:2- h.no:2262-c.III-s.88,Ehâdîsü‟l Enbiyâ-Bab:47-h.no:3441-c.IV-s.167,Menâkıb-Bab:25-h.no:3605-c.IV-
s.199
45 Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn, c.III, s.113
46 Buhârî ,et –Târîhu‟l Kebîr,Dâiratu‟l-Maârifi‟l-Osmâniyye,Haydarâbad,t.y., c.II,s.3
47 Kitabı baĢtan sona tedkikimiz neticesinde Ezrakî‟nin “Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr” isimli
eserin tamamında 1080 rivayet olduğunu tespit ettik. Bu konuyla ilgili daha kapsamlı bilgiyi “Ahbâru
Mekke‟deki Rivayetlerin Adedi” kısmında vereceğiz
17
Osman b. Amr b. Sâc‟ın(ö.h.161-170) Mekke tarihiyle ilgili kitabı48
istifade ettiği
kaynaklar arasındadır.49
Ebu Hâtim er- Râzî‟ye (ö.h.277) göre Ahmed b.
Muhammed hadiste sikadır.50
Ġbn Hibbân‟da (ö.h.354) kendisinden, sika râvîleri
zikrettiği es-Sikât isimli eserinde bahsetmiĢtir.51
Ahmed b. Muhammed el- Ezrakî, Ġbn Hibbân‟a göre h.212 yılında vefat
etmiĢtir.52
Ebû Hâtim ise, h.217 yılında hayatta olduğunu belirtmiĢtir53
. Zehebî
(ö.h.748) bu görüĢe katılarak h.222 yılında vefat ettiğini söylemiĢtir.54
1.2.2. Ebû Abdillah Muhammed b. Yahya b. Ebî Ömer el-Adenî(ö.h.243)
Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen Muhammed b. Yahya el-Adenî
Mekke‟nin yerlisi olup, orada yaĢamıĢ ve vefat etmiĢtir. ġeyhu‟l-Haram (Harem-i
ġerif‟in Ġmamı) olarak bilinir. Hadis ilminde sözü dinlenen bir muhaddis ve
hafızdır. Müsned türü bir kitap kaleme aldığı bilinmektedir. Fudayl b.„Ġyâz
(ö.h.187), Süfyân b.„Uyeyne (ö.h.198), Sa„îd b. Sâlim el-Kaddâh (ö.h.200‟den
önce) gibi âlimlerden hadis rivayet etmiĢtir.55
48
Sezgin, Fuat, Târîhu‟t-Turâsi‟l-Arabî, c.I, II. cüz, s.201
49 Sezgin, Fuat,a.g.e., c.I, II.cüz, s.202-203
50 Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn., c.III, s.113
51 Bkz., Ġbn Hibbân, Ebu Hâtim Muhammed b. Hibbân b. Ahmed b. Hibbân b. Mu„âz b. Ma‟bed et-Temîmî,
ed-Dârimî,el-Büstî(ö.h.354),es-Sikât, Dâiratü‟l-Ma„ârifi‟l-Osmâniyye,Haydarâbad,Hindistan,1393\1973,
c.VIII, s.7,12035
52 Bkz., Ġbn Hibbân, a.g.e., c.VIII,s.7
53Ġbn Hacer, Tehzîbu‟t-Tehzîb, Matba„atu Dâirati‟l-Ma„ârifi‟l-Nizâmiyye, Hindistan, h.1326,c.I,s.79
54Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ve Vefeyâtu‟l-Meşâhîr ve‟l-A‟lâm, thk. BeĢĢâr „Avvâd Ma‟rûf, Dâru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî,
2003,c.V,s.261
55 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n-Nübelâ, Müessetü‟r-Risâle, Beyrut,1405\1985,c.XII, s.96
18
Müslim(ö.h.261),Ġbn Mâce(ö.h.273),Tirmizî(ö.h.279) gibi kütüb-i sitte
müellifleri de kendisinden hadis rivayet etmiĢlerdir.56
Ebû Hâtim (ö.h.277) bu
zatın durumunu babasına sorduğunda bir ta‟dîl ifadesi olan (هع بؼ) dediğini
bununla beraber kendisinde hadis rivayetindeki dikkatsizliği ifade eden
gafletinde olduğunu söyler.57
Mekke‟de, h.243 senesinde doksanlı yaĢlarında olduğu halde vefat
etmiĢtir.58
Tespitlerimize göre Ezrakî eserine bu zattan tam 124 rivayet almıĢtır.
1.2.3. Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî el- Mekkî(ö. ?)
Kaynaklarda hakkında bir bilgiye rastlamadık. “Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî el-
„Abdî ile karıştırılmamalıdır. Ezrakî‟nin Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî el-„Abdî‟den
rivayette bulunması mümkün değildir. Biri altıncı tabakadan, diğeri on ikinci
tabakadandır.”59
Hâkim en-Nisâbûrî(ö.h.405) el- Müstedrek ala‟s- Sahîhayn
isimli eserinde Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî el-Mekkî‟den bir rivayette bulunmuĢtur.60
Ezrakî kitabında bu hocasından 44 rivayet zikretmiĢtir.
56
Mizzî, Ebu‟l-Haccâc Yusuf b. Abdirrahman b. Yusuf Cemâlûddîn Ġbni‟z-Zekî Ebî Muhammed el-
Kudâ„î el-Külebî (ö.h.742), Tehzîbu‟l-Kemâl fî-Esmâi‟r-Ricâl, Müessetü‟r-Risâle, Beyrut,1400\1980,
c.XXVI,s.640
57 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n-Nübelâ, c.XII, s.97
58 Zehebî,a.g.e.,c.XII,s.97
59 Ezrakî,Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr,thk.Abdulmelik b. Abdillah b. DüheyĢ, Mektebetü‟l-
Esedî, y.y.,2003, s.12 (1.Kısım)
60 Bkz.Nisâbûrî, Ebû Abdillah el- Hâkim Muhammed b. Abdillah b. Muhammed b. Hamdiveyh b.
Nu„aym b. el-Hakem ed-Dabî et-Tahmânî (ö.h.405) el-Mustedrek ala‟s-Sahîhayn, Dâru‟l-Kütübi‟l-
„Ġlmiyye, Beyrut, 1411\1990, Birr ve‟s-Sıle c.IV, s.177, h.no:7280
19
1.2.4. Ahmed b. Meysere el-Mekkî(ö. ?)
Mechûlu‟l-hal olup, hakkında kaynaklarda yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Abdulmecîd b. Abdilazîz b. Ebî Revvâd‟dan(ö.h.206) hadis rivayet etmiĢtir.61
Ezrakî eserinde kendisinden 20 rivayet almıĢtır.
1.2.5. Süleyman b. Harb b. Becîl el-VâĢihî el-Basri(ö.h.224)
Basralı hadis hafızı, h.140 senesinde Basra‟da doğmuĢtur.62
Yahya b. Saîd
el- Kattân (ö.h.198),Ahmed b. Hanbel(ö.h.241),Ġshâk b. Râhûye(ö.h.238),
Buhâri(ö.h.256) gibi büyük hadis âlimleri kendisinden rivayette bulunmuĢlardır.
Bağdat‟a gidip hadis öğretmiĢ, h.214‟le -219 yılları arasında Mekke kadılığı
yapmıĢtır. Hadis imamlarından bir imam olan Süleyman b. Harb, muhaddislerin
kıymetini düĢüren tedlîs hastalığına da hiç bulaĢmamıĢtır. Kuvvetli bir hafızaya
sahip olup, hadis rivayet ederken hep hafızasından rivayet etmiĢ , Ebû Hâtim er-
Râzî (ö.h.277) elinde hiç kitap görmediğini söylemiĢtir.63
Her ne kadar hadisleri manasıyla rivayet ettiği için lafızları değiĢtirdiği
vaki olsa da, Süleyman b. Harb‟ın sika bir hadis hafızı olduğu konusunda âlimler
arasında bir ihtilaf yoktur. Mekke kadılığından azledildiği zaman Basra‟ya dönen
Süleyman b. Harb h.224 senesinde Basra‟da vefat etmiĢtir.64
Ezrakî kitabında
kendisinden 6 rivayet zikretmiĢtir.
61
Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn.,c.III,s.120
62 Kelâbâzî, Ebû Nasr Ahmed b. Muhammed el-Hüseyin b. el-Hasen el-Buhârî (ö.h.398), el-Hidaye ve‟l -
İrşâd fi -Ma‟rifeti ehli‟s-Sika ve‟s-Sedâd,Daru‟l-Ma‟rife, Beyrut, h.1407,s.314
63 Bağdâdî, Târîhu Bağdâd,Daru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî, Beyrut,1422\2002,c.X,s.44
64 Bağdâdî,a.g.e., c.X,s.44
20
1.2.6. Yahya b. Saîd b. Sâlim el-Kaddâh el-Mekki (ö.?)
Kaynaklarda hakkında ayrıntılı bir bilgiye rastlamadık. Ġbn Hacer(ö.h.852)
Lisânu‟l-Mîzân isimli eserinde Dârekutnî‟nin(ö.h.385) onun için , bir cerh ifadesi
olan “ بالقويليس ” ifadesini kullandığını söyler.65
Zehebî de (ö.h.748) kendisini,
Dîvânu‟d- Du„afâ Ġsimli eserinde zayıf râvîler arasında sayar ve kendisinin
münker66
hadislerinin olduğunu söyler67
. Ezrakî kitabına bu hocasından 5 rivayet
almıĢtır.
1.2.7. Ġbrahim b. Muhammed eĢ-ġâfiî (ö.h.238)
Ġbrahim b. Muhammed b. Abbâs b. Osmân b. ġâfiî‟.68
Ġmam ġâfiî‟nin
amcasının oğlu olup, kendisi muhaddistir. Babası Muhammed b. Abbâs b. Osmân
b. ġâfiî‟den (ö. ?) ve Süfyân b. „Uyeyne (ö.h.198) gibi zatlardan hadis dinlemiĢtir.
Kendisinden de Müslim (ö.h.261) (Sahîh‟in dıĢındaki bir eserde) , Ġbn Mâce
(ö.h.273) gibi kütüb-i sitte müellifleri hadis rivayet etmiĢtir.69
Nesâî (ö.h.303) ve
Dârekutnî (ö.h.385) onun sika olduğunu söylemiĢlerdir.70
Mekke‟de yaĢamıĢ olup,
h.238 senesinde vefat etmiĢtir. Ezrakî kendisinden 4 hadis rivayet e tmiĢ olup,
dedesinden aldıklarıyla beraber kitabında Ġbrahim b. Muhammed eĢ-ġâfiî‟den
gelen rivayet adedi 14 dür.
65
Bkz.,Ġbn Hacer, Lisânu‟l-Mîzân,Dâru‟l-BeĢâiri‟l-Ġslâmiye,y.y.,2002,c.VIII,s.442
66Bkz., Munker: “Zayıf râvînin kendisinden daha iyi durumda olan râvîye aykırı olarak rivayet ettiği hadis”,
Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, ĠFAV yay.Ġstanbul,2015, s.210
67Zehebî, Dîvânu‟d-Du„afâ ve‟l-Metrûkîn ve Halkun mine‟l-Mechûlîn ve Sikâtun fihim Leyyin, Mektebetü‟n -
Nehda el-Hadîse , Mekke,1387\1967,s.433
68Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ, ,c.XI,s.165
69Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn.,c.III,s.161
70Fâsî, a.g.e.,c.III,s.161
21
1.2.8. Abdullah b. Mesleme el-Ka‟nebî el-Medenî (ö.h.221)
Abdullah b. Mesleme el-Ka‟nebî‟nin künyesi Ebu Abdirrahman‟dır. H.130
senesinden sonra doğmuĢtur. Aslen Medineli olup, Basra‟da daha sonrada
Mekke‟de ikamet etmiĢtir. Hadis ilmini Mâlik b. Enes‟den (ö.h.179) öğrenen bu
zat Muvatta‟nın râvîlerinden biridir. Anlattığına göre otuz sene boyunca Mâlik b.
Enes‟in yanına gidip gelmiĢ ve Muvatta‟daki rivayetleri defalarca dinlemiĢtir.71
Ali
b. el-Medînî (ö.h.234) Muvatta‟ râvîleri arasında kimsenin ondan daha ilerde
olamayacağını söylemiĢtir.
Hadis ilmi bakımından sebt, kudve 72
gibi bir muhaddisin ta‟dîl edildiğine
delalet eden vasıflara sahip olan Abdullah b. Mesleme el-Ka‟nebî‟nin âbid ve salih
bir zat olup münzevi bir hayat yaĢadığı, sadece geceleri hadis rivayet ettiği hatta
bazı talebelerine “Dilediğinize gidiniz! Geceleyin size hadis rivayet edecek birini
bulamazsanız bana geliniz, ben size hadis rivayet ederim.”73
diye söylediği de
rivayet edilmektedir.
MeĢhur Muvatta‟ râvîsi, kütüb-i hamse müelliflerinin tamamının doğrudan
veya bir vasıtayla kendisinden hadis rivayet ettikleri Abdullah b. Mesleme el-
Ka‟nebî h.221 senesinin Muharrem ayında vefat etmiĢ olup,74
Ezrakî eserine
kendisinden 3 rivayet almıĢtır.
71
Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ, c.X,s.259
72 Zehebî,a.g.e, c.X,s.257
73Ġsfahânî, Ebu‟l-Kâsım Ġsmâil b. Muhammed b. el-Fazl b. Alî et-Talîhî et-Teymî(ö.h.535) Siyerü‟s-Selefi‟s
- Sâlihîn,Daru‟r-Râye li‟n-NeĢri ve‟t-Tevzî‟, Riyad,t.y.,s.1135
74 Zehebî,a.g.e, c.X,s.264
22
1.2.9. Saîd b. Mansûr b. ġu‟be el-Horasânî (ö.h.227)
Hicri tarihe göre 140 yıllarında doğduğu tahmin edilen Saîd b. Mansûr
Ģuan Afganistan‟ın vilayetlerinden biri olan Cüzcân‟da doğmuĢ, Belh‟de
büyümüĢ,75
Daha sonra da Mekke‟ye gelip, yerleĢmiĢtir. Ġmam, hâfız, Ģeyhu‟l-
haram gibi sıfatlara haiz olan bir muhaddistir.
Horasan, Hicaz, Cezire, ġam gibi bölgelerde Irak, Mısır, gibi ülkelerde
çeĢitli hadis âlimlerinden hadis dinlemiĢtir. Mâlik b. Enes(ö.h.179), Leys b.
Sa‟d(ö.h.175), HüĢeym b. BeĢîr(ö.h.183), Fudayl b.„Ġyâz(ö.h.187) o hocalardan
bazısıdır.76
Ahmed b. Hanbel(ö.h.241), Dârimî(ö.h.255),Müslim(ö.h.261),Ebû
Dâvud(ö.h.275),Ebû Hâtim er-Râzî(ö.h.277), Ebû Zür‟a ed- DımeĢkî de (ö.h.281)
kendisinden hadis rivayet öğrencilerinden birkaçıdır.
Sünen türü bir esere sahip olup, hadis ilminde derin bir idrake sahipti.
Aynı zamanda hafızası da son derece kuvvetli olan Saîd b. Mansûr‟un On bin
hadisi hafızasından yazdırdığı öğrencileri tarafından söylenmiĢtir. Hadis
münekkitleri tarafından sika olarak vasıflanan bu büyük âlim seksenli yaĢlarında
olduğu halde Mekke‟de bir ramazan ayında h.227 senesinde vefat etmiĢtir.77
Ezrakî eserinde bu büyük âlimden 3 rivayet zikretmiĢtir.
75
Kelâbâzî, el-Hidaye ve‟l -İrşâd fi -Ma‟rifeti ehli‟s-Sika ve‟s-Sedâd.,s.295
76 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ, c.X,s.586
77 Zehebî, a.g.e, c.X,s.587
23
1.3.Öğrencileri
Ezrakî‟nin, kaynaklardan tespit edebildiğimiz kadarıyla meĢhur iki öğrencisi,
mezkûr eserinin de iki râvîsi vardır. Bu râvîlerden biri öğrencisi Ebû Muhammed Ġshâk b.
Ahmed b. Nâfi‟ el-Huzzâî (ö.h.308), diğeri de bu râvînin yeğeninin oğlu Ebu‟l Hasen
Muhammed b. Nâfi‟ b. Ahmed b. Ġshâk b. Nâfi‟ el –Huzzâî el-Mekkî‟dir (ö.h.350).
Ezrakî‟nin diğer öğrencisi de Ġbrâhîm b. Abdussamed b. Musa el-HâĢimî‟dir(ö.h.325).Biz
bu kısımda ilk önce birisi öğrencisi olan iki râvîden, daha sonra da Ezrakî‟nin ikinci
öğrencisinden bahsedeceğiz.
1.3.1.Ebû Muhammed Ġshâk b. Ahmed b. Ġshâk b. Nâfi‟ el-Huzzâî (ö.h.308)
Mekkelilerin kıraat imamı olan Ebû Muhammed Ġshâk b. Ahmed b. Ġshâk b. Nâfi‟
el-Huzzâî hem mukri hem muhaddistir. Kıraat ilminde çeĢitli eserler kaleme almıĢtır.
Kendisi kıraat ilminde Ģeyhu‟l-haram vasfına haiz olup, hadiste sika ve huccettir.78
Ezrakî‟nin mezkûr kitabının râvîsi olan bu zat aynı zamanda Ebû Abdillah Muhammed b.
Yahya b. Ebî Ömer el-Adenî‟nin (ö.h.243) müsned türü eserinin de râvîsidir.
Ebû Muhammed el-Huzzâî; Ahbâru Mekke isimli eserdeki rivayetleri Ezrakî‟den
rivayet eden kiĢi olup, tespitlerimize göre kitaptaki 1080 rivayetten 888 tanesini
haddesenî, haddesenâ, ahberanî ve Kâle lafızlarıyla Ezrakî‟den zikretmiĢtir.
Ezrakî‟nin eserindeki rivayetleri naklederken eserde kendisi de bir takım tasarrufta
bulunan Ebû Muhammed el- Huzzâî, zaman zaman rivayetlerden sonra bilinmeyen
kelimeleri açıklamıĢtır. Mesela bir rivayetin sonunda o rivayette geçen “اجبخ”kelimesini
”االد ابع“79
yani “sanatkâr aletlerinden” olduğunu açıklamıĢtır. Diğer bir rivayetteki
78
Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ,c.XIV,s.289
79 Ezrakî,c.I,s.329
24
”اؾ٤خ انو“ kelimesinden sonrada”األ٣“80
“erkek yılan” açıklamasını yapmıĢtır.
Yine rivayette isnad zincirindeki râvînin isminde geçen “ثجخ” kelimesinin
râvînin lakabı olduğunu, asıl isminin Abdullah b. Rebîa‟ olduğunu
belirtmiĢtir.81
Bazı yerlerde de rivayetteki mahiyeti bilinmeyen kelimenin
Ezrakî‟ye sorulduğunu ve onun verdiği cevabı nakletmiĢtir.82
Ebû Muhammed el-Huzzâî‟nin kitaptaki tasarruflarından biri de kendi
yaĢadığı dönemde cereyan eden bazı olayları kitapta zikretmesi olmuĢtur.
Mesela h.256 senesinde halife Mühtedî Billah (ö.h.256) zamanında Busr (veya
BiĢr) adında bir hizmetlinin tamir için mescide geldiğini söyler83
.Yine halife
Mu‟tazıd Billah (ö.h.289) zamanında Daru‟n-Nedve‟nin Mescid-i Haram‟a
birleĢtirilmiĢ bir mescit haline getirildiğinden bahseder.84
Ezrakî‟nin eserine çeĢitli eklemeleri olan Ebû Muhammed el-Huzzâî aynı
zamanda bu eserde Ezrakî‟ye nispet etmeksizin 15 rivayet zikretmiĢtir.85
Ezrakî‟nin en önemli talebesi ve eserinin râvîsi olan bu zat H.308 yılında
Ramazan ayının 8. gününde Mekke‟de vefat etmiĢtir.86
80
Ezrakî, c.II,s.17
81Ezrakî,c. II,s.34
82 Ezrakî, c. II,s.30
83 Ezrakî, c. II,s.253
84 Ezrakî, c. II,s.109-112
85Ezrakî‟nin olmadığı rivayetler için bkz.,Ezrakî,c.I,s.50,s.62,s.288,s.337,s.341,c.II,s.5,s.8,s.10,s.11,s.12
s.21,s.22,s.23,s.152,s.180
86 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ.,c.XIV,s.289
25
1.3.2. Ebu‟l Hasen Muhammed b. Nâfi‟ b. Ġshâk b. Nâfi‟ el-Huzzâî (ö.h.350)
Ebû Muhammed el-Huzzâî‟den Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke isimli eserini
rivayet etmiĢtir. Fâsî(ö.h.832) , kendisinin de mezkûr esere iki haĢiye yazdığını,
bunların da Dâru‟n-Nedve ve Bâbu Ġbrahîm‟deki ziyadelikler hakkında olan
kısımlar olduğunu söyler.87
Bizim tespitimize göre ise Ebu‟l-Hasen el-
Huzzâî‟nin kitaptaki tasarrufu “Mescidi Haram‟ın Kapılarının ġekli” babında
“Babu benî Cumah” hakkında Ezrakî‟nin söylediğini teyit edip, h.300‟lü
yıllarda halife Muktedir - Billah (ö.h.320) zamanında bu kapının değiĢtirildiği
bilgisini kitaba eklemesidir.88
Ve yine halife Muktedir - Billah zamanında h.306
yılında Daru‟n- Nedve‟nin bir duvarının değiĢtirilip eskisinden daha güzel bir
Ģekilde Mescid-i Haram‟a birleĢtirildiği bilgisini vermesidir .89
Kâbe‟nin faziletine dair eserleri olan Ebu‟l Hasen el-Huzzâî, Karâmita
mezhebine mensup olanların çaldıkları Hacer-i Esved taĢını tekrar getirip yerine
koydukları h.340 senesinde hayattaydı ve bu olaya Ģahit olmuĢtu.90
H. 350
senesinde de hayatta olduğu söylenen Ebu‟l-Hasen el-Huzzâî‟nin o senede bazı
öğrencilerine Kâbe‟nin faziletine dair eserler okuttuğu söylenmiĢtir.91
H.350
yılından sonra vefat ettiği tahmin edilmektedir. Ahbâru Mekke‟yi Ebu‟l- Hasen
el-Huzzâî‟den de, el-Hasen b. Ahmed b. Ġbrâhîm b. Ferrâs (ö.h.420)
nakletmiĢtir.
87
Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn,c.II,s.416
88 Ezrakî,c.II,s.92
89 Ezrakî,c.II,s.112-113
90 Fâsî, a.g.e.,c.II,s.417
91 Fâsî, a.g.e.,c.II,s.417
26
1.3.3. Ebû Ġshâk Ġbrahim b. Abdissamed b. Musa el-HâĢimî92
(ö.h.325)
Ġlim ehli tarafından emir, müsnid, sadûk diye vasıflandırılan Ebû Ġshâk Ġbrahim b.
Abdissamed el-HâĢimî, Ezrakî‟nin meĢhur talebelerinden diğeridir. Ezrakî‟den hadis
dinlediği gibi, Ebû Mus„ab ez-Zührî‟den de(ö.h.242) Muvatta‟yı dinlemiĢ, kendisinden de
Dârekutnî(ö.h.385) hadis rivayet etmiĢtir. 90‟lı yaĢlarında olduğu halde h.325 yılında
Samarra‟da vefat etmiĢtir.93
Abdulmelik b. Abdillah b. DüheyĢ „in yaptığı tahkikli
basımda DüheyĢ; “Avrupa Nüshası” baĢlığı altında, Oxford Üniversitesinin
kütüphanesinde Ebû Ġshâk Ġbrahim b. Abdissamed‟in rivayetiyle Ahbarû Mekke‟nin
yazma nüshasının fotokopisine muttali olduğunu söylemektedir.
2.ĠLMĠ YÖNÜ
Hadis ilminde sika olarak kabul edilen dedesinin gözetiminde yetiĢmiĢ olan
Ezrakî, Ģüphe yok ki bir hadisçi olmasından daha ziyade genel anlamda bir tarihçi, özel
anlamda da bir Ģehir tarihçisidir. Ömrü Mekke‟de geçen Ezrakî, Kâbe ve Mekke
hakkındaki engin bilgisi sayesinde bu sahada otorite kabul edilmiĢtir.
Kaleme almıĢ olduğu eserinde her ne kadar bir hadisçi usulüyle rivayetleri
isnadıyla zikretmiĢ olsa da, eserinin azımsanamayacak kısmında bir rivayet zikretmeden,
bir isnad kullanmadan, kendi bilgileri ıĢığında konuyu anlatmıĢtır. Mesela Kâbe‟nin
ölçüsü94
,Kâbe‟nin içindeki çivilerin Ģekli95
,
92
Ġbn Nukta, Ebû Bekr Muhammed b. Abdilğanî b. Ebî Bekr b. ġucâ‟ el-Hanbelî el-Bağdâdî(ö.h.629), et-
Takyîd li Ma‟rifeti Ruvâti‟s Sunen ve‟l Mesânîd,Dâru‟l Kütübi‟l „Ġlmiyye, Beyrut, 1408\1988,s.190
93 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ, c.XV,s.72
94 Ezrakî,c.I,s.288
95Ezrakî, a.g.e.,c.I,s.296
27
Mescid-i Haram‟ın ölçüsü96
,Minâ mescidinin geniĢliği ve alanı97
gibi mevzularda,
Ezrakî bir rivayet zikretmeden mevzu hakkında doğrudan kendisi bilgi vermiĢtir .
Aynı zamanda Ezrakî‟nin; Mekke‟nin coğrafik98
yapısıyla ilgili verdiği bilgilerle
de adeta Mekke‟nin topoğrafik bir haritasını çizdiği söylenebilir. Bu bilgileri
verirken Ezrakî herhangi bir rivayet kullanmamıĢtır. ĠĢte tüm bunlar bir araya
getirildiğinde Ezrakî‟nin hadisçi kimliği olmakla beraber esasında tarihçi
kimliğinin ilmi yönünü oluĢturduğunu, Mekke ve Kâbe tarihi hakkında otorite
olduğu ve kendinden sonra gelen ilim ehline bu konuda kaynaklık ettiği
tartıĢmasız bir gerçektir.
3.ESERLERĠ
3.1.Basılı Olan Eseri
Ezrakî‟nin basılı olan eseri aynı zamanda günümüze kadar ulaĢan tek eseri
olan “Ahbâru Mekke ve mâ Câe fihâ mine‟l-Âsâr” isimli eseridir. AraĢtırmamızın
asıl kaynağı olan bu kitabın üç baskısı vardır. Bunlar : Ferdinand Wüstenfeld
(ö.1899) tarafından yapılan tahkikli Avrupa baskısı, RüĢdî es-Salih Melhas
(ö.1959) tarafından yapılan tahkikli baskı ve Abdulmelik b. Abdillah b.DüheyĢ
(ö.2013) tarafından yapılan tahkikli baskıdır. Bu konuyla ilgili tafsilatlı bilgiyi
“Kitabın Matbu Haline Getirilmesi ve Tahkikli Baskıları” kısmında vereceğiz.
96
Ezrakî,c.II,s.81
97Ezrakî, a.g.e.,c.II,s.183
98Mekke‟nin coğrafik yapısıyla ilgili bilgiler için bkz., Ezrakî, a.g.e.,c.II,s.266,268,284,290,294
28
3.2.Kayıp Olan Eseri
Kâtip Çelebi KeĢfu‟z-Zunûn isimli eserinde Ezrakî‟nin Müsned türündeki bir
eserinden söz eder. Ancak bu eser günümüze ulaĢmamıĢtır.99
Burada dikkate Ģayan bir husus vardır ki o da Ģudur; Kâtip Çelebi kitabının
ikinci cildinde Müsned türü bu eserden bahsederken Ezrakî‟nin de h.297 senesinde
vefat ettiğini söylemektedir.
Oysa Kâtip Çelebi aynı eserin birinci cildinde Ezrakî‟nin h. 223 yılında vefat
ettiğini söylemektedir.100
Bizim tespitlerimize göre Kâtip Çelebi Ezrakî‟nin vefat
tarihinde yanılmıĢtır. Aynı eserin iki ayrı cildinde Ezrakî‟nin vefat tarihini farklı
olarak vermesi ona nispet ettiği Müsned türü eserinde Ezrakî‟nin olma ihtimalini
zayıflatmaktadır.
3.3.Ahbâru Mekke ve mâ Câe fihâ mine‟l Âsâr Ġsimli Eseri
3.3.1. Kitabın Ġsmi
Eserin Ezrakî‟ye aidiyeti hususunda bir ihtilaf yoktur. Kitabın ismi
noktasında ise Zehebi(ö.h.748) Siyeru A‟lâmi‟n-Nübelâ101
, Târîhu‟l-Ġslâm ve
Vefeyâtu‟l-MeĢâhîr ve‟l-A„lâm,102
gibi eserlerinde, Kâsım b. Kutluboğa(ö.h.879) es-
Sikât mimmen lem Yaka‟ fi‟l-Kütübi‟s-Sitte103
adlı eserinde, Fâsî (ö.h.832) ise el-
99
Çelebi, Kâtip,(ö.h.1067),Keşfu‟z-Zunûn,c.II s.1684
100 Bkz. Çelebi,Kâtip, a.g.e. ,c.I,s.306
101 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ.,c.XXII,s.277
102Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.XI,s.1001
103 Ġbn Kutluboğa, Ebu‟l Fidâ Zeynuddîn Kâsım es-Sûdûnî el-Hanefî(ö.h.879), es-Sikât mimmen lem
Yaka‟ fi‟l-Kütübi‟s-Sitte, Merkezu‟n-Nu‟mân li‟l-Buhûsi ve‟d-Dirâsâti‟l-Ġslâmiyye ve Tahkîki‟t-Türâs
ve‟t-Tercüme, San‟a, Yemen,1432\2011,c.VIII, s.401
29
„Ikdu‟s-Semîn fi Tarîhi‟l-Beledi‟l-Emîn104
adlı eserinde, kitabın ismini “Ahbâru
Mekke” diye zikretmiĢlerdir.
Ġbn Hacer(ö.h.852) Tehzîbu‟t-Tehzîb105
isimli eserinde, Ġbn Kesîr‟de (ö.h.774)
Tabakâtu‟Ģ-ġafiîyyîn106
isimli eserinde kitaptan “Tarîhu Mekke” diye bahsetmiĢlerdir.
Ġbnu‟n-Nedîm(ö.h.385) ise el-Fihrist isimli eserinde bu kitabın ismini “Mekke ve
Ahbâruhâ ve Cibêluhâ ve Evdiyetuhâ107
diye zikretmiĢtir. Bizim incelediğimiz ve
araĢtırmamızın sonuna da birinci ve ikinci ciltlerinin ilk ve son sayfalarının fotokopisini
ekleyeceğimiz yazma nüshada da “Tarîhu Mekke” ismi geçmektedir. Ancak elimizde
bulunan, edisyon kritiği yapılarak basılmıĢ kitaplarda “Ahbâru Mekke vemâ Câe fihâ
mine‟l-Âsâr” ismi olması, Ezrakî‟nin yaĢadığı dönem itibariyle tarih kelimesi yerine
daha ziyade Ahbâr kelimesinin kullanılması ve birçok kaynakta da “Ahbâru Mekke”
diye geçmesi, kitabın isminin mezkûr isim olduğu kanaatini bizde oluĢturdu.
3.3.2.Kitabın Matbu Haline Getirilmesi ve Tahkikli Baskıları
Kitabın matbu halde üç farklı basımı vardır bunlar; Ferdinand Wüstenfeld‟in
(ö.1899) tahkikiyle yapılan Avrupa baskısı, RüĢdî es-Salih Melhas‟ın(ö.1959) tahkikiyle
yapılan baskı, Abdulmelik b. Abdillah b.DüheyĢ‟in(ö.2013) tahkik ve ta‟liki ile yapılan
baskı.
104
Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn.,c.II,s.198
105Ġbn Hacer,a.g.e.,c.1,s.79
106Ġbn Kesîr,Ebû‟l-Fidâ Ġsmâil b.Ömer el-KureĢî el-Basrî (ö.h.774), Tabakâtu‟ş-Şafiîyyîn,Mektebetü‟t-
Sekâfeti‟t-Dîniyye,y.y.,1413\1993,s.115
107Ġbnu‟n-Nedîm, Ebû‟l-Ferec Muhammed b. Ġshâk b. Muhammed el-Varrâk el-Bağdâdî (ö.h.385), el-
Fihrist, Dâru‟l-Ma‟rife, Beyrut,1417\1997,s.142
30
Kitabın matbu haline getirilme süreci Ferdinand Wüstenfeld‟in tarihin tozlu
rafları arasından Ahbâru Mekke‟nin üç farklı yazma nüshasını alıp çıkarmasıyla
baĢlamıĢtır. Avrupa‟daki bazı kütüphanelerden elde ettiği üç farklı yazma nüshayla
kitabın edisyon kritiğini yapan Wüstenfeld 1858 yılında Almanya‟nın Leipzig
Ģehrinde kitabı basmaya muvaffak olmuĢtur.518 sayfadan oluĢan bu baskıda 14 sayfada
tashîhâta ayrılmıĢtır.108
Bu baskı bizim elimizde yoktur.
RüĢdî es-Salih Melhas‟ın bu kitabın tekrar tahkikini yapmasında ki asıl gaye;
Ferdinand Wüstenfeld‟in basımını yaptığı eseri incelemiĢ. ġahit olduğu tahrifatın ve
hataların çokluğundan dolayı Wüstenfeld baskısındaki hataları düzeltmek istemiĢtir.
Bunun için Wüstenfeld‟in Avrupa baskısını da temele alarak 3 farklı nüshayı
karĢılaĢtırıp, edisyon kritiğini yaparak tekrar basmıĢtır. Bu üç farlı nüshadan biri
Medine-i Münevvere‟de Mahmudiye kütüphanesinde tarih kısmında 53 numaradaki
yazma nüsha, diğeri yine aynı kütüphanede tarih kısmında 96 numaradaki yazma nüsha,
üçüncüsü ise Mekkeli âlimlerden Abdussettâr ed-Dehlevî‟nin kütüphanesinde bulunan
Mısır‟daki Daru‟l-Kütüb‟de bulunan nüshadan istinsah edilen yazma nüshadır.109
RüĢdî es-Salih Melhas‟ın Wüstenfeld‟in baskısından 76 yıl sonra 1352\1934
yılında baskısını yapmaya muvaffak olduğu bu kitap iki cilt halinde toplam 622
sayfadır. Muhakkik aynı zamanda ciltlerin sonuna konu fihristlerini ve bazı mülhakatlar
koymuĢtur. Lüzumlu gördüğü yerlerde ta‟lîkâta da yer vermiĢtir. Ancak kitaptaki
rivayetlerle alakalı bir tasarrufta bulunmamıĢ, rivayetlerin tahrîcini yapmamıĢtır. Bizim
çalıĢmamıza kaynak olarak aldığımız baskı budur, kitap elimizde mevcuttur.
Abdulmelik b. Abdillah b.DüheyĢ‟in tahkikiyle yapılan baskı ya gelince, DüheyĢ
DımeĢk‟deki Zahiriye kütüphanesinde bulunan nüsha gibi çeĢitli kütüphanelerden elde
108
Ezrakî, c.I,s.21(muhakkikin mukaddimesi)
109 Ezrakî, c.I,s.22-29 (muhakkikin mukaddimesi)
31
ettiği 6 yazma nüshayı karĢılaĢtırarak 2003 yılında kitabın tahkikli ve ta‟lîkâtlı bir
baskısını yapmıĢtır. Kitabını bir mukaddime, üç bölüm, Ahbâru Mekke‟nin iki cilt
tahkikli matbu hali ve hâtimeye ayıran DüheyĢ mukaddimede kitabın öneminden,
birinci bölümde Ezrakî‟nin hayatından, ikinci bölümde kitabın tanıtımından, üçüncü
bölümde de yazma nüshaların özelliklerinden bahsetmiĢtir. Kitabın sonuna da kitapta
kullanılan ayetlerin, hadislerin, râvîlerin, yerlerin, Ģiirlerin gösterildiği umumi bir fihrist
koymuĢtur.110
Eser 1189 sayfadan oluĢmaktadır. Abdulmelik b. Abdillah b. DüheyĢ, eserde
yaptığı ta‟lîkâtta kimi yerde isnaddaki râvî hakkında bilgi vermiĢ, rivayette geçen garip
kelimeleri açıklamıĢ, kimi yerde de rivayette geçen mekân isimlerinin coğrafi
konumlarını açıklamıĢtır. DüheyĢ, RüĢdî es-Salih Melhas‟dan farklı olarak kitapta
geçen hadislerin tahricini yapmıĢtır, isnadın sahih, hasen, zayıf diye ayrımını yapmıĢ
kimi yerde “isnadı mürsel” diye izah etmiĢ ancak rivayetleri merfu‟, mevkûf, maktu‟
Ģeklinde sınıflandırmamıĢtır. Yine aynı Ģekilde rivayetlerle alakalı metin tenkidinde de
bulunmamıĢtır. Ġsnadlardaki zayıflığı râvînin zayıf olup olmamasına bağlamıĢtır. Bu
eserin pdf formatındaki hali elimizde mevcuttur.
3.3.3. Kitabın Muhtasarları
Ahbâru Mekke‟nin RüĢdî es-Salih Melhas tahkikli baskısında muhakkik kitabın
muhtasarları hakkında Ģu bilgileri vermiĢtir:
1. Ġsferâinî Muhtasarı
Sekizinci asır âlimlerinden olan Sa‟duddîn Ömer b. Muhammed b. Alî el-
Ġsferâînî(ö.?) Ahbâru Mekke‟yi ihtisar etmiĢ. Kitabına da Zübdetü‟l-A‟mâl ve
110
Ezrakî,s.4-5, thk.Abdulmelik b. Abdillah b. DüheyĢ, (muhakkikin mukaddimesi)
32
Hülâsatü‟l-Ef„âl ismini vermiĢtir. Ġsferâinî eserini; birinci kısım Mekke‟yle
alakalı, ikinci kısımda Medine‟yle alakalı olacak Ģekilde iki kısma ayırmıĢtır.
Yalnız Ahbâru Mekke‟de Medine‟yle alakalı rivayet olmadığından bu
bölümün Ġsferâinî‟nin kendi baĢına eklediği bir bölüm olduğu anlaĢılmaktadır.
Eserini Kâbe‟nin oluğunun altında h.762 senesinde tamamladığını belirtmiĢtir.
Paris ve Londra kütüphanelerinde bulunan yazma nüshasından sonra Mekke‟de
Harem-i ġerif kütüphanesinde de bir yazma nüshası bulunmuĢtur.111
2.Kirmânî Muhtasarı
Yahya b. Muhammed el-Kirmânî el-Mısrî(ö.?) h.821 senesinde “Ahbâru
Mekke” kitabını ihtisar etmiĢ ismini de “Muhtasaru Târîhi Mekke el -MüĢerrefe”
koymuĢtur. Kitabının mukaddimesinde Ahbâru Mekke‟deki isnadları ve bazı
fazlalıkları hazfettiğini ve bazı faydalı Ģeyleri eklediğini söylemiĢtir. Bu kitab ın
bir nüshası Berlin‟de bulunmaktadır.112
3.Ermantî Muhtasarı
Takıyyüddîn Abdilmelik b. Ahmed b. Abdilmelik el-Ensâri el-Ermantî
h.632 tarihinde Mısır‟ın Erment Ģehrinde doğdu, h. 722 senesinde de Kus
Ģehrinde vefat etti. ġâfiî fakihlerinden olan Ermantî Ahabâru Mekke‟yi
ercûze(kaside) Ģeklinde nazım halinde ihtisar etmiĢtir. Kitabını da “Nazmu Târîhi
Mekke li‟l-Ezrakî fi-Ercûze” diye isimlendirmiĢtir. Bu eser kayıptır.113
111
Ezrakî, c.I ,s.17-18 (muhakkikin mukaddimesi)
112 Ezrakî, c.I,s.19 (muhakkikin mukaddimesi)
113 Ezrakî, c.I,s.19-20 (muhakkikin mukaddimesi)
33
3.3.4.Kitabın Türkiye‟deki Kütüphanelerde Bulunan Yazma Nüshaları
Bu bölümde Ahbâru Mekke‟nin Türkiye kütüphanelerinde bulunan yazma
nüshalarını tablo halinde zikredeceğiz. Biz bu kütüphanelerde bulunan iki nüshayı
inceledik ve birinin Ezrakî‟nin eseri olmadığını gördük. Diğer nüsha ise Ezrakî‟nin
eserine aittir. Hem RüĢdî es-Salih Melhas (ö.1959) hem de Abdulmelik b. Abdillah
b.DüheyĢ (ö.2013) yaptıkları tahkikli basımlarda bu nüshadan bahsetmemiĢlerdir.
Bunun yapılan çalıĢmalar için bir noksanlık olduğu açıktır. Biz tezimizin sonuna bu
nüshanın birinci ve ikinci ciltlerinin ilk ve son sayfalarının fotokopilerini ekleyeceğiz.
114
Bu nüsha Ezrakî‟nin eserine ait değildir. Her ne kadar kitap ismi Ahbaru Mekke diye yazsa da yazma
nüshayı incelememiz sonunda bu nüshanın el-Menhâcî es- Suyûtî‟nin(ö.h.880) “Ġthâfu‟l-Ahissâ bi-
fadâili‟l -Mescidi‟l-Aksâ” isimli eserine ait olduğunu tespit ettik.
Kütüphane Mevcut
Olduğu
Raf
Eser Ġsmi Yazar Müstensih Ġstinsah
Yeri ve
Tarihi
Toplam
Sayfa
002948
Süleymaniye
Ayasofya
297.9 Ahbaru Mekke Ezrakî ġeyh
Muhammed
el-Ömerî
y.y.-t.y. 323 vr.
004184
Süleymaniye
Fatih
900. Ahbaru Mekke
el- müĢerrefe
Ezrakî Ali b. Ahmed
eĢ-ġirâzî
Mekke-
h.838
268 vr.
000250
Süleymaniye
Murad Buhari
900. Ahbaru Mekke
ġerrefehe‟llahu
ve mâ Câe Fihâ
Mine‟l Âsâr
Ezrakî
- y.y.-
h.725
342 vr.
004898
Nuruosmaniye
297.9 Ahbaru Mekke
ve mâ Câe Fihâ
Mine‟l Âsâr
Ezrakî - y.y.-t.y. 163-171
vr.
Kütüphane ArĢiv
No
Eser Ġsmi Yazar Müstensih Ġstinsah
Yeri ve
Tarihi
Toplam
Sayfa
Milli
Kütüphane-
Ankara
55 Hk
805
Mekke ve
Ahbaruha ve
Cibaluha ve
Evdiyetuha
Ezrakî Mehmed b.
Asım
y.y.-
h.654
409-
yaprak
Ġstanbul Millet
Kütüphanesi
34 Fe
1373
Ahbaru Mekke114
- - - 224
yaprak
34
Ġlk dört yazma eserin bilgisini ĠSAM Kütüphanesi “Türkiye Kütüphaneleri VT”
kısmını kaynak olarak kullanarak elde ettik.115
Son iki yazma nüshayı da T.C. Kültür ve
Turizm Bakanlığı Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaĢkanlığının internet sitesi olan
www.yazmalar.gov.tr adresini kullanarak temin ettik.116
3.3.5.Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke‟deki Metodu
Ezrakî Mekke ve Kâbe tarihine hasrettiği eserinde selefi olan tarihçilerin de yaptığı
gibi kitabındaki rivayetleri isnad zinciriyle zikretmiĢtir. Hicri ikinci asrın sonuyla üçüncü
asrın ilk yarısında yaĢayan Ezrakî yaĢadığı zamanda birçok âlimin eziyetler görüp
iĢkencelere maruz bırakıldığı mihne olaylarının (Kur‟ân‟ın mahlûk olup olmama meselesi)
vuku bulmasından etkilendiğinden midir bilinmez, eserinde kendi zamanının idarecileri
olan Abbâsi halifelerinin halka karĢı tutumlarından, Mekke valilerinin idarecilik
durumlarından, siyasi ve içtimai olaylardan bahsetmemiĢtir.
Eserinde zikrettiği rivayetlerden sonra herhangi bir yorum yapmamıĢ, bir rivayeti
diğerine tercih ettiğine dair görüĢ bildirmemiĢtir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla Ezrakî‟nin
genellikle rivayetlerden sonra yaptığı açıklamalar Kâbe ve Mescid-i Harâm‟ın teknik ve
mimari, Mekke‟nin ise coğrafi durumuna delalet eden açıklamalardır. Mesela o, zemzem
suyunun yanında yanan kandilleri oraya kimin koyduğunu söylediği gibi 117
, Mescid-i
Harâm‟ın kapılarının üzerindeki kemerlerin uzunluğunu açıklamıĢ118
, Harem‟deki her
115
Bkz., http://ktp.isam.org.tr/?url=ktpgenel/findrecords.php linkine “Ahbaru Mekke” diye girildiğinde
verilen bilgilere ulaĢılabilinir.
116Bkz., “Mekke ve Ahbaruha ve Cibaluha ve Evdiyetuha” isimli yazma nüshaya
http://www.yazmalar.gov.tr/eser/mekke-ve-ahbaruha-ve-cibaluha-ve-evdiyetuha/89888 linkinden, “Ahbaru
Mekke” isimli yazma nüshaya ise http://www.yazmalar.gov.tr/eser/ahbaru-mekke/183238 linkinden ulaĢılabilinir.
117 Ezrakî,c.I,s.287
118 Ezrakî,c.II,s.92
35
vadinin Hil bölgesine döküldüğünü ancak Hil bölgesindekilerin Harem‟e dökülmediği119
,
Ģeklindeki teknik ve coğrafi bilgi gerektiren incelikleri yeri geldiği zaman rivayetlerden
sonra açıklamıĢtır. Kimi yerde de rivayetten sonra rivayette geçen garîb kelimelerin
manasını izah etmiĢtir.120
Ezrakî‟nin eseri iki cüz ve 274 bâb baĢlığından oluĢmaktadır. Birinci cüzde Hz.
Âdem‟in yeryüzüne indirilmesi, Kâbe‟nin ĠnĢası, Hz. Nuh zamanında ki tufan, Hz.
Ġbrahim ve Kâbe‟yi tekrar inĢa etmesi, Cürhümlüler ve diğer kabilelerin Mekke‟deki
hâkimiyetleri, Kâbe‟ye getirilip konan putlar, Fil vakası, Kâbe‟nin ne zaman açılıp
kapandığı, Kâbe‟nin taĢlarının alındığı yer, Kâbe‟nin askıları ve örtüleri, Kâbe‟nin
içinde namaz, Kâbe‟nin dıĢtan ve içten ölçüsü, Kâbe‟nin içindeki direkler arasındaki
mesafenin ne kadar olduğu, Kâbe‟nin kapısının Ģekli, Kâbe‟nin etrafının mermer
döĢenmesi, Kâbe‟nin içindeki çivilerin vasfı, Hacer-i Esved ve fazileti gibi konulara
temas etmiĢtir.121
Kısaca saydığımız konu baĢlıklarından da anlaĢılacağı üzere daha
ziyade Kâbe‟nin teknik ve fiziki özelliklerine taalluk eden konulara değinilmiĢtir.
Kitabın ikinci cüzünde ise Kâbe‟yle alakalı rivayetler devam etmekle beraber zemzem
kuyusundan ve zemzem suyundan, bu suyun faziletinden, Mescid-i Haram ve
sınırlarından, Mescid-i Harâm‟ın ölçüsünden, sütunlarının sayısı ve Ģeklinden,
duvarlarının ölçüsünden, tavanının Ģeklinden, Mescid-i Haram‟daki kandillerden ve
bunların adedinden, Harem-i ġerifte avlanmanın kefaretinden, Harem ağaçlarının
kesilmesi hakkındaki hükümden, Harem‟deki hayvanların öldürülüp
öldürülemeyeceğinden, Mekke‟deki evlerin kiraya verilip verilemeyeceğinden, hac
menâsikinin yapıldığı yerlerden, Arafat‟tan, Minâ‟dan, Müzdelife‟den bahsetmiĢ, ikinci
119
Ezrakî,c.II,s.130
120 Bkz., Ezrakî, a.g.e.,c.II,s.30,Rivayette geçen (ابح) kelimesini” beyaz boncuk” diye açıklamıĢtır.
121Bkz.,Ezrakî,c.I,s.36,s.50,s.58,s.80,s.117,s.134,s.174,s.221,s.223,s.268,s.288-290,s.292,s.296,s.297, s.307 ,
s.322 ,bu sayfalar bir kısmı zikredilen konu baĢlıklarının kitapta geçtiği yerlerdir.
36
cüzün sonlarına doğru Hira ve Sevr mağarasından, zemzemden önce ve sonra
Mekke‟deki kuyulardan, HaĢimoğulları vb. birçok KureyĢ kabilesinin oturdukları
evlerin bulundukları konumlarından ve son durumlarından, nihai olarak da Mekke‟nin
Yemen ve ġam tarafındaki yüksek ve alçak yerlerine ve buralardaki coğrafik Ģekillere
(dağlara, vadilere, geçitlere) temas etmiĢtir.122
Ezrakî gerek Kâbe‟nin ve Mescid-i
Haram‟ın ölçüleri, sütunlarının Ģekli ve adetleri gibi mimari bilgi içeren konularda
gerekse Mekke‟nin Yemen ve ġam tarafına doğru yüksek ve alçak bölgelerindeki
dağlar, vadiler, geçitler gibi coğrafi bilgi içeren konularda bilgi verirken rivayet
kullanmamıĢ, bazı yerlerde nadiren kullandığı rivayetleri de dedesinden nakletmiĢtir. Bu
konuların hemen hemen hepsini Ezrakî kendi bilgileri doğrultusunda açıklamıĢtır.
Ezrakî eserinde birçok rivayetten sonra rivayetlerde geçen hâdiseleri, o
hâdiseler hakkında söylenen şiirlerle desteklemiş123, ayrıca fil vakasını şiirle
kuvvetlendirdiği ayrı bir bâb başlığı zikretmiştir.124Eserinde üç bâb başlığını da
rivayetlerde geçen ayet-i kerimelerin izahına ayıran Ezrakî bir bâbda ( ل بيت وضع إن أو
(للناس 125
ayetinin sebebi nüzulünü açıklayan bir rivayeti zikretmiĢ126
,
122
Bkz.,Ezrakî, c.II, s.39 ,s.49 ,s.61 ,s.62 ,s.81 ,s.82, s.94, s.96,s.98,s.141,s.143,s.148,s.164,s.173,s.186,
s.195, s.204 ,s.205, s.214, s.233, s.268, s.284,s.290,s.294, Bu sayfalar bir kısmı zikredilen konu
baĢlıklarının kitapta geçtiği yerlerdir.
123 Bkz., Ezrakî‟nin rivayetlerden sonra zikrettiği Ģiirlerden bir kısmı, Ezrakî,c.I,s.83,s.93,s.95,s.96, s.98,
s.99,s.102,s.104,s.107,s.191,c.II,s.42,s.147,s.181,s.211,s.261,s.279,s.295
124 Ezrakî, a.g.e.,c.I,s.155
1253-Âli Ġmrân-96
126Bkz., Ezrakî, a.g.e.,c.I,s.75, Nüzûl sebebi kitapta Ģöyle zikredilir : Yahudilerin el-beytu‟l-makdisin
(Mescid-i Aksâ) Kâbe‟den daha üstün olduğunu iddia etmeleri üzere Müslümanlar da Kâbe‟nin
üstünlüğünü iddia etmiĢ bu durum Hz. Peygambere ulaĢınca ayet nazil olmuĢtur.
37
diğer bâblarda ise (وإذ جعلنا البيت مثابة للناس وأمنا)127
ayet-i kerimesinde ki ( (أمن ا) ve (مثابة
kelimeleriyle ne kast olunduğunu açıklayan bir rivayetle128,
للنهاس) ا قيام البيتالحرام الكعبة للنهاس) 129ayet-i kerimesinde ki(جعلللاه ا terkibiyle ne kast (قيام
olduğunu açıklayan rivayetler zikretmiştir.130
Ezrakî‟nin kitabında Mekke‟nin sosyal, siyasi, kültürel, ilmi, tarihinden
bahsetmemiĢ olması onu çağdaĢı olan diğer Ģehir tarihçilerden ayıran en önemli
özelliğidir. Nitekim diğer bir Ģehir tarihçisi Ömer b. ġebbe‟nin (ö.h.262) Târîhu‟l-
Medîneti‟l-Münevvere isimli eserinde Ģehrin siyasi ve kültürel tarihinden de bahsettiği
görülmektedir.131
3.3.6.Ahbâru Mekke‟deki Rivayetlerin Adedi
Ezrakî‟nin eserindeki rivayetleri senedin sıhhati yönünden, senedin müntehâsı
yönünden ve rivayetlerde kullanılan cezm ve temriz sîgaları yönünden taksim etmeye
çalıĢtığımız bu bölümde senedin sıhhati yönünden rivayetleri sahih, hasen ve zayıf
Ģeklinde, senedin müntehâsı itibariyle de merfu‟, mevkûf ve maktu‟ Ģeklinde üçe ayırdık
ve sayılarını tespite çalıĢtık. Cezm ve Temriz sîgaları yönünden ise “افجو٢“ ,”ؽلص٢”,
sîgalarıyla yapılan rivayetleri tespit edip, bununla beraber rivayette bir ,”ػ“ ,”ه١“
kusura sebep olan ve rivayeti zayıf konumuna düĢüren ta‟lik yapılmıĢ rivayetleri de
belirleyip sayılarını açıkladık.
127
2-Bakara-125
128 Ezrakî,c.I,s.283
129 5-Mâide-97
130 Ezrakî,c.I,s.284
131 Sülemî, Muhammed b. Sâmil, Menhecu Kitâbeti‟t-Târîhi‟l-İslâmî mea Dirâsetin li-Tedavvuri‟d -Tedvîn ve
Menâhici‟l-Müerrihîn hattâ Nihâyeti‟l-Karni‟s-Sâlisi‟l-Hicrî, Dâru Ġbni‟l-Cevzî, h.1429, Suudi Arabistan, s.439
38
Rivayetleri senedin sıhhati yönünden tespit etmeye çalıĢırken Abdulmelik b.
Abdillah b. DüheyĢ„in yaptığı baskıdan yararlandık. DüheyĢ bu baskıda hangi
rivayetlerin sahih, hangisinin hasen ve zayıf olduğunu belirtmiĢ. Ancak adet olarak bir
açıklamada bulunmamıĢtır. Rivayetlerin senedin müntehâsı itibariyle merfu‟, mevkûf ve
maktu‟ olarak belirlenip sayılarının tespitinde ise merfu‟ rivayetleri kendi
imkanlarımızla tespit edip, mevkûf ve maktu‟ rivayetleri tespit ederken
içerisinde tefsir, hadis, fıkıh , kelam, sire ve Ģemâil ve tarih ilmine dair bir
çok eserin bulunduğu Cevâmiul -Kelim 4.5132
isimli elektronik kütüphane
programından istifade ettik.
1. Senedin Müntehâsı ve Sihhati Yönünden Rivayetlerin Adedi
Ahbâru Mekke‟deki rivayetlerin adedi tespitimize göre 1080 tanedir.
Bu 1080 rivayetten senedinin müntehâsı itibariyle 300 rivayet merfu‟133
,307
rivayet mevkûf134
, 473 rivayette maktu‟dur135
. Biz merfu‟ rivayetleri tespit
ederken sened müntehâsı itibariyle ister sahâbede bitsin isterse tâbîinde biz
rivayetin Hz. Peygamber‟in kavli, fiili ve takriri sünnetine delalet edip
etmediğine ve rivayetin Hz. Peygamber‟e isnad edilip edilmediğine baktık.
Ancak burada Ģu durum göz ardı edilmemelidir ki oda; rivayetlerin çok
olmasına binaen dikkat edemediğimiz, senedin müntehâsı itibariyle sahâbe
râvîyi görüp onun sözü olarak saydığımız için mevkûf hükmünü verdiğimiz
132
Bkz.,Cevâmiul Kelim 4.5 isimli elektronik kütüphane programına bu linkten ulaĢılabilir
http://gk.islamweb.net:8080
133Bkz.,Merfu‟ Hadis: Hadis ilminde “Hz. Peygambere dayandırılan söz, fiil ve takrirlerdir.”
Yücel, Ahmet, Hadis Usûlü, ĠFAV yay.,Ġstanbul,2014,s.135
134 Bkz.,Mevkûf Hadis: Hadis ilminde “sahâbenin söz ,fiil ve takrirleridir”.Yücel,Ahmet,a.g.e.,s.137
135Bkz., Maktu‟ Hadis: Hadis ilminde “Tâbiîn neslinden birine dayandırılan söz, fiil veya takrirlerdir.”
Çakan, Ġsmail Lütfi, Hadis Usûlü, ĠFAV yay.Ġstanbul,2017,s.104
39
rivayetler hükmen merfu‟ olabilir. Bu durumda merfu‟ rivayetlerin bizim
tespitimizden daha fazla olma ihtimali vardır. Ahbâru Mekke‟deki rivayetlerin
senedinin sıhhati yönünden sayısı ise: 319 sahih136
, 216 hasen137
, 545 zayıf 138
rivayettir.
136
Bkz.,Sahih Hadis: “ġâz ve muallel olmayıp senedinin sonuna kadar âdil ve zâbıt râvînin kendi gibi âdil ve
zâbıt râvîlerden naklettiği isnadı muttasıl müsned hadistir”.Ġbnu‟s-Salâh,Ebî Amr Osman b. Abdirrahman eĢ-
ġehrezûrî(ö.h.643),Mukaddimetu İbni‟s-Salâh fi „Ulûmi‟l-Hadîs,Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Lübnan,2010, s.17
137Bkz.,Hasen Hadis: “ġâz ve illet olmaksızın zabtında hafif zayıflık olan âdil râvînin senedin baĢından sonuna
kadar kendisi gibi râvîlerden naklettiği senedi muttasıl hadis.”,Tahhân,Mahmud,Teysîru Mustalahi‟l -Hadîs,
Mektebetü‟l-Me„ârif li‟n-NeĢri ve‟t-Tevzî‟,Riyad,2011,s.58
138Bkz.,Zayıf Hadis: “Kendisinde sahih veya hasen sıfatlarını toplayamayan hadis.”Nevevî,Ebû Zekeriyya
Yahya b. ġeref ed-DımeĢkî (ö.h.676) ,et-Takrîb ve‟t-Teysîr li Ma‟rifeti Suneni‟l-Beşîri‟n-Nezîr,Daru‟l-
Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,1408\1987,s.22
Ahbâru Mekke‟deki Rivayetlerin Adetleri
Senedin Müntehâsı Ġtibariyle Senedin Sıhhati Ġtibariye
Merfu‟
Rivayet 300
Sahih
Rivayet 319
Mevkûf
Rivayet 307
Hasen
Rivayet 216
Maktu‟
Rivayet 473
Zayıf
Rivayet 528
Mevzû‟
Rivayet 17
Toplam Rivayet Adedi: 1080
40
2. Cezm Sîgası yada Temrîz Sîgasıyla Nakledilen ve Kendisinde Ta‟lik olan
Rivayetlerin Adedi
Ezrakî‟nin eserinde ki 1080 rivayetten 1051 tanesi cezm sîgasıyla139
,29 tanesi de
temrîz sîgasıyla140
rivayet edilmiĢtir. Ancak tespitimize göre Cezm sîgası olan “هب” ilen
yapılan 163 rivayette ta‟lik vardır ve bu hadisler muallaktır.141
Cezm sîgası olan “ؽلص٢”
ve “ؽلصب” ile yapılan rivayetin adedi 816 dır. “افجو٢” ile yapılan rivayetin adedi 46,
ile yapılan ve muallak olmayan rivayetin adedi 26 dır. Temrîz sîgalarından olan ”هب“
”٣و“ ve ”ه١“ ,ile yapılan rivayetin adedi 25 ”ػ“142
ile yapılan rivayetin adedi 4 dür.
Cezm Sîgası yada Temrîz Sîgasıyla Nakledilen ve Kendisinde Ta‟lik olan Rivayetlerin
Adedi
Cezm Sîgası Temrîz Sîgası Ta‟lik Olan
Rivayetler
-ؽلص٢ ؽلصب Ġle
Rivayet 816
Ġle - ػ
Rivayet 25 163 Rivayet
Ġle - افجو٢
Rivayet 46
Ġle ٣و – ه١
Rivayet 4
Ġle - هب
Rivayet 26
Toplam 888 29 163
Genel Toplam:1080 Rivayet
139
Cezm Sîgası:“Hadislerin hocadan muteber bir yoldan alındığını göstermek için rivayetin malum fillerle
yapılması, “٢ ٢“ , ”افجو٢“ ,”ؽلص gibi fillerle baĢlayan bkz., Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü.,s.51” ”هب
140Temrîz Sîgası: “Hadisin muteber yolla alındığını kesin olarak göstermeyen meçhul fiille yapılan rivayetler,
ـ٢“ ,”ػ“ , ”ه١“ ,”٣ؾ٠“ gibi lafızlarla baĢlayan bkz., Aydınlı, Abdullah,a.g.e,s.317 ” ”ث
141Muallak Hadis: “Senedinin baĢından bir râvî yada arka arkaya bir çok râvîsi düĢen hadistir.” bkz., Tahhân,
Mahmud, Teysîru Mustalahi‟l -Hadîs.,s.84
142 ile yapılan rivayetler için bkz., Ezrakî, c.I,s.89,c.II,s.294 ”٣و“ ,”ه١“
41
3.3.7.Ahbâru Mekke‟deki Rivayetlerin Müphem Râvîleri
Ezrakî‟nin eserindeki rivayetlerde tespit edebildiğimiz kadarıyla, müphem
râvîlere 143
delalet eden 70 ifade vardır. Biz bu ifadeleri aĢağıya tablo halinde bulunduğu
sayfalarla beraber zikredeceğiz.
Rivayetlerdeki Müphem Râvîlere Delalet Eden Ġfadeler
c.I,s.169 ػ اضوخ ػل c.I,s.70 ثؼ ا اؼ
ال ار,ػ ػوح ث
ايث٤وc.I,s.72 هع هو٣ c.I,s.173
ال ار,ػ ؼ٤ل ث
ا٤تc.I,s.72 ػ هع ه c.I,s.198
ال ار,ػ ػجلهللا ث
ػجبc.I,s.73 ػغى ا خ c.I,s.199
c.I,s.74 ػ هع ا اؼؼذ ؿ٤و اؽل أ
اؼc.I,s.201
ؼذ ثؼ ل بكغ ث
عج٤و ث طؼc.I,s.77 ػ ػغى c.I,s.224
c.I,s.224 ػ ااهل١ ػ ا٤بف c.I,s.84 ثؼ ا اؼ
c.I,s.246 ػ هع c.I,s.122 ػ ااهل١ ػ ا٤بف
c.I,s.246 ػ ااهل١ ػ ا٤بف c.I,s.123 مو ااهل١ ػ ا٤بف
c.I,s.247 ؽلص٢ ثؼ اؾغجخ c.I,s.123 ثؼ آ عج٤و ث طؼ
c.I,s.128 ػ ؽلص ٤قخ ا خ
ثؼ اؾغجخc.I,s.247
ا٤ ػبء ا c.I,s.134 ػ ؿ٤و اؽل أ
اؼc.I,s.249
اصن ث ٤قخ ا
ا٤ ثؼبءc.I,s.137 ػ ااهل١ ػ ا٤بف c.I,s.255
c.I,s.141 ؽلص٢ اضوخؿ٤و اؽل ٤قخ ا
خc.I,s.226
c.I,s.222 ػ ااهل١ ػ ا٤بف c.I,s.148 هب ثؼ ا٤٤
c.I,s.226 ػ ااهل١ ػ ا٤بف c.I,s.148 ا ؽلس
c.II,s.55 ػ غ c.I,s.168 افجو٢ ثؼ اؾغجخ
143
Müphem Râvî : “Ġsim, künye yada lakabı belirtilmeden, kendisinden, fulan,racul, Ģeyh,gibi kelimelerle
bahsedilen râvî” bkz., Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü.,s.190
42
ػ اضوخ ػل, ؿ٤و
ا اؼc.I,s.169 ػ هع ا c.II,s.66
c.II,s.116 اأ اب c.I,s.267 ػ ااهل١ ػ ا٤بف
c.II,s.122 ػ ااهل١ ػ ا٤بف c.I,s.281 هب ؿ٤و
c.II,s.127 ؼذ ثؼ ا اؼ c.I,s.255 أفجو٢ اضوخ
ؼذ ؿ٤و اؽل ا
ال٣خc.I,s.321 ؼذ ثؼ ا اؼ c.II,s.128
ؼذ هعال فياػخ
ب أ٤و c.I,s.334 أفجو٢ ثؼ اؾبثب c.II,s.176
ػ ثؼ آ ٣ؼ٠ ث
ا٤خc.I,s.335 ػ ا٤بؿ c.II,s.174
c.I,s.376 ػ هعؽ ازبة ا٢ هع
أصن ثc.II,s.175
c.II,s.176 ػ ػغى c.II,s.9 ػ هع
ؽ ازبة ا٢ هع
أصن ثc.II,s.12
ؼذ ؿ٤و اؽل
الوبءc.II,s.155
c.II,s.155 ثؼ ب أفن ػ c.II,s.25 ػ ااهل١ ػ ا٤بف
c.II,s.127 ػ هع هو٣ c.II,s.28 ػ ٤ـ ث٢ اجبء
ػ هع اؾبة
اج٢c.II,s.28 ػ هع ه c.II,s.164
ؿ٤و اؽل ٤قخ ا
خc.II,s.36 هع ا خ c.II,s.199
ؽلص٢ ؿ٤و اؽل أ
اؼc.II,s.44 ؿ٤وب ا اؼ c.II,s.202
هع االبهػ c.II,s.56 ػ هعب ه c.II,s.212
c.II,s.214 ػ اضوخ c.II,s.53 ػ ٤ـ ا ا
c.II,s.281 ػ ثؼ ا٤٤ c.II,s.55 غ ب
3.3.8. Ahbâru Mekke‟deki Kadın Râvîler
Ahbâru Mekke‟de senedin sahâbe tarafı da denen müntehâsında bir birinden
farklı 19 kadın râvî bulunmaktadır. Bu râvîlerin naklettiği rivayetlerin adedi 30 tanedir.
Bu kadın râvîler Ģunlardır:
43
1.ÂiĢe bint Ebî Bekr es-Sıddîk(ö.h.58)
Hz. Peygamber‟in eĢi müminlerin annesi olan Hz. ÂiĢe binden fazla hadis rivayet eden
sahâbe için söylenen muksirûn arasındadır. Kitapta kendisinin on üç rivayeti bulunmaktadır.144
2.Hafsa bint Ömer b. el-Hattâb(ö.h.45)
Hz. Peygamber‟in eĢi olup Hz. Ömer‟in kızı olan Hafsa bint Ömer b. el-Hattâb
kadın sahâbelerdendir. Kitapta kendisinin bir rivayeti bulunmaktadır.145
3.Ümmü Hâni bint Ebî Tâlib(ö.h.50)
Hz. Peygamber‟in amcasının kızı olup Hz.Ali ve Hz. Cafer‟in kardeĢidir. Asıl
adının Fâhite ya da Hind olduğu söylenmektedir.146
Kadın sahâbelerdendir. Kendisinin
kitapta bir rivayeti bulunmaktadır.147
4.Esmâ bint „Umeys el-Has„amiyye(ö.h.40)
Kadın sahâbe, Cafer b. Ebi Talib (ö.h.8) ile evlenmiĢ ve HabeĢistan‟a hicret etmiĢtir,
o vefat edince Hz. Ebubekir(ö.h.13) ile evlenmiĢ, Hz. Ebubekir‟in vefatından sonra da Hz.
Ali (ö.h.40) ile evlenmiĢtir.148
Kitapta kendisinden bir rivayet bulunmaktadır.149
144
Rivayetin bulunduğu sayfalar için bkz., Ezrakî,c.I,s.148,s.213,s.254,s.261,s.312,s.312, s.338,
s.342,c.II,s.125,s.153,s.156,s.160,s.204
145 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.277
146 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ.,c.II,s.311-312
147 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.II,s.161
148 Ebû Nuaym, Ahmed b. Abdillah b. Ahmed b. Ġshâk b. Musa b. Mehrân el-Ġsfahânî
(ö.h.430),Ma‟rifetü‟s Sahâbe,Daru‟l Vatan li‟n NeĢri, Riyad,1419\1998,c.VI,s.3255-3256
149 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.II,s.152
44
5. Nevvâr bint Mâlik b. Sırma(ö.?)
Hz. Peygamber‟in vahiy kâtibi Zeyd b. Sâbit‟in(ö.h.45) annesi olan kadın
sahâbedir.150
Ezrakî‟nin eserinde kendisinin bir rivayeti bulunmaktadır.151
6. Berre bint Ebî Tecrâ(ö.?)
Kadın sahâbe,152
kitapta kendisinden bir rivayet bulunmaktadır.153
7.Ümmü Amr(ö.?)
Kadın sahâbe, ashabın önde gelenlerinden olan Zübeyr b. Avvâm‟ın(ö.h.36)
eĢidir.154
Ahbâru Mekke‟de kendisinin bir rivayeti bulunmaktadır.155
8.Amra bint Abdirrahmân b. Sa‟d b. Zürâre(ö.h.98-106)
Kadın tâbiîdir.156
Hz. ÂiĢe‟den rivayette bulunmuĢtur. Ezrakî‟nin eserinde Hz.
ÂiĢe‟den gelen üç rivayette tâbiî tabakasında kendisi vardır. Ayrıca müellifin eserinde
kendisinin ayrı bir rivayeti bulunmaktadır.157
9.Safiyye bint ġeybe b. Osman el-Hacebî(ö.?)
Tâbiîn neslindendir. Kendisinin temyiz çağına ulaĢmadan önce Hz.
Peygamber‟i gördüğü belirtilmiĢ ancak sahâbeden sayılmamıĢtır.158
150
Ġbn Hacer, el-İsâbe fî-temyîzi‟z-Sahâbe, Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,h.1415,c.VIII,s.337
151 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.250
152 Ġbn Hacer,a.g.e.,c.VIII,s.48
153 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.268
154 Ebû Nuaym,a.g.e.,c.VI,s.3535
155 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.318
156 Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.II,s.1151
157 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.219
158 Zehebî,a.g.e.,c.II,s.947
45
Ahbâru Mekke‟de kendisinin iki rivayeti vardır, bir rivayette de Hz.ÂiĢe‟den sonraki
tâbiî tabakasından olan râvî kendisidir.159
10.Hafsa bint Abdirrahman b. Ebî Bekr es-Sıddîk(ö.h.71-80)
Hz Ebubekir‟in torunu olup tâbiîndendir. Babasından ve halası olan Hz. ÂiĢe‟den
rivayette bulunmuĢtur.160
Ahbâru Mekkê‟de kendisinin bir rivayeti vardır.161
11.Fâtıma bint el-Münzir b. ez-Zübeyr b. el- Avvâm(ö.h.111-120)
Tâbiîn neslindendir. Nenesi Esmâ bint Ebî Bekr‟den(ö.h.73) rivayette
bulunmuĢtur.162
Ahbâru Mekkê‟de kendisinin bir rivayeti vardır.163
12.Ümmü Muhammed b. es-Sâib b. Bereke el- Mekkî (ö.?)
Hz.ÂiĢe‟den rivayette bulunmuĢtur.164
Ezrakî‟nin eserinde kendisinin bir rivayeti
vardır.165
13.Ümmü Gülsûm bint Ebî Avf(ö.?)
Ahbâru Mekke‟de kendisinden gelen bir rivayet vardır.166
159
Rivayetin bulunduğu sayfalar için bkz., Ezrakî,c.I,s.169,s.223,s.342
160 Zehebî,a.g.e.,c.II,s.810
161 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.II,s.208
162Zehebî, a.g.e.,c.III,s.296
163 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.II,s.159
164 Mizzî,Tehzîbu‟l-Kemâl,c.XXXV,s.395
165Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.350
166 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.313
46
14. Fâtıma el- Huzâiyye(ö.?)
Ahbâru Mekke‟de kendisinden gelen bir rivayet vardır.167
15. Fâtıma bint Abdillah(ö.?)
Ahbâru Mekke‟de kendisinden gelen bir rivayet vardır.168
16. Esmâ bint ġakar(ö.?)
Ahbâru Mekke‟de kendisinden gelen bir rivayet vardır.169
17.Ümmü Ġbn Nübeyhil el- Hacebî(ö.?)
Ahbâru Mekke‟de kendisinden gelen bir rivayet vardır.170
18. Huraynık bint el-Hüseyin(ö.?)
Ahbâru Mekke‟de kendisinin senedinde bulunduğu bir rivayet vardır.171
19.Ümmü Alkame(ö.?)
Ahbâru Mekke‟de kendisinin Hz. ÂiĢe‟den naklettiği iki rivayet vardır.172
3.3.9.Ezrakî‟nin Eserinde Kendisinden Rivayette Bulunduğu Râvîler
Müellifin eserinde toplam 39 hocadan rivayette bulunduğuna Ezrakî‟nin
“Hocaları” bölümünde kısmen değinmiĢ, üçten fazla rivayette bulunduğu hocaları
167
Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.262
168 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.262
169 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.169
170 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.328
171 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.II,s.124
172 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.254,s.261
47
hakkında bilgi vermiĢtik. Bu bölümde ise müellifin eserine kendisinden doğrudan
rivayet aldığı 31 hocasının tamamının isimlerini, tespit edebildiklerimizin vefat
tarihlerini, kitapta geçen rivayetlerinin sayısını tablo halinde vereceğiz. Bununla beraber
müellifin doğrudan rivayet almıĢ gibi göründüğü ancak aslında kendilerinden ta‟lîk
yapılarak rivayet alınan 8 râvînin isimlerini ve rivayetlerinin sayısını da bu tablo da
belirteceğiz.
Ezrakî‟nin Eserinde Kendilerinden Doğrudan ya da Dolaylı Olarak (Ta‟lik Yapılarak)
Rivayet Aldığı Hocaları
Ġsmi Ölüm Tarihi(Hicri) Rivayet Adedi Ta‟lîk Olan
Rivayetler
Ahmed b.
Muhammed el-
Ezrak
222 630
Muhammed b.
Yahya b. Ebî Ömer
el-Adenî
243 124
Mehdî b. Ebi‟l
Mehdî el- Mekkî ö.? 44
Ahmed b. Meysere
el-Mekkî ö.? 20
Süleyman b. Harb
b. Becîl el-VâĢihî
el-Basrî
224 6
Yahya b. Saîd b.
Sâlim el-Kaddâh el-
Mekki
ö.? 5
Ġbrahim b.
Muhammed eĢ-
ġâfiî
238 4
Abdullah b.
Mesleme el-
Ka‟nebî el-Medenî
221 3
Saîd b. Mansûr b.
ġu‟be el-Horasânî 227 3
Ġbn Cüreyc
150 62
Bu rivayetler
muallaktır, dedesi
vasıtasıyla almıĢtır,
rivayetler “ هب اث
diye baĢlar ”عو٣ظ
48
Osman b. Amr b.
Sâc 161-170 62
Bu rivayetler
muallaktır, dedesi
vasıtasıyla almıĢtır,
rivayetler “ هب
diye baĢlar ”ػضب
Süfyân b. Uyeyne 198 12
Bu rivayetler
muallaktır “ هب
diye baĢlar ”ل٤ب
Ġbn Ġshâk 151 12
Bu rivayetler
muallaktır “ هب اث
diye baĢlar”اؾبم
Vâkıdî 207 12
Bu rivayetler
muallaktır “ هب
diye baĢlar ”ااهل١
Müslim b. Hâlid ez-
Zencî 180
2
Bu rivayetler
muallaktır, dedesi
vasıtasıyla almıĢtır,
rivayetler “ هب
diye baĢlar ”ث فبل
Ġbn Huseym 132 1
Bu rivayet
muallaktır “ هب اث
ض٤ف ” diye baĢlar
Ġbrahim b.
Muhammed b. Ebî
Yahya
184 2
Bu rivayet
muallaktır dedesi
vasıtasıyla almıĢtır
diye”هب اث اث٢ ٣ؾ٠٤“
baĢlar
Abdullah b. Ġshâk
el-Hacebî ö.? 1
Abdullah b. ġebîb
er-Rebeîi
251-260 2
Ahmed b. Nasr el-
„Uranî ö.? 1
Alâi‟l-Mekkî ö.? 1
Ali b. Harun b.
Müslim el-„Iclî ö.? 1
Amr b. Hakkêm el-
Basrî 211-220 1
Ebu Bekr b.
Muhemmed b.
Yezid b. Huneys
ö.? 1
Ebu‟l Hasen el-
Velîd b. Ebân er-
Râzî
ö.? 1
Ebû Muhammed
Ubeydullah el -
Mazûmî
ö.? 1
49
Bu râvîlerle beraber Ezrakî‟nin kitabında, hem talebesi hem de kitabının râvîsi
olan Ebû Muhammed Ġshâk b. Ahmed el-Huzzâî (ö.h.308) tarafından senedinde Ezrakî
olmaksızın 15 rivayet daha nakledilmiĢ, kitaptaki yaklaĢık 37 rivayet ise diğer
rivayetlerin içinde senedi ve râvîsi olmadan zikredilmiĢtir. Böylece toplam rivayet adedi
bizim tespitimize göre 1080 dir.
el-Müsennâ
b.Cübeyr es-Savvâf ö.? 1
Hârun b. Ebî Bekr ö.? 1
Ġshâk b. Nâfi‟ el-
Cârif ö.? 1
Muhammed b.
Abdillah b.
Süleyman es-
Sehêmî
ö.? 2
Muhammed b.
Ġsmail b. Ebî „Asîde ö.? 1
Muhammed b.
Nebîhe es-Sehmî ö.? 1
Muhammed b.
Süleym ö.? 1
Muhammed b.
Vâdıh ö.? 1
Muhriz b. Seleme 234 1
Müsâfi‟ b.
Abdirrahman el-
Hacebî
ö.? 2
Saîd b. Muhammed ö.? 1
Saîd b. Yahya el-
Belhî
ö.? 1
Toplam Rivayet Adedi: 1028
50
3.4.Ahbâru Mekke Üzerine YapılmıĢ Tez ÇalıĢmaları ve Eserin Türkçe Tercümesi
Ülkemizde Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke isimli eseri üzerine yapılmıĢ bir tez
çalıĢması tespitlerimize göre bulunmamaktadır. Bu bölümde Arap dünyasında yapılmıĢ
üç çalıĢma hakkında bilgi vereceğiz.
1. el-Ezrakî ve Mevâriduhu fi Kitâbihi Ahbâri Mekke ve mâ Câe fihi mine‟l Asâr
Iraklı Ahmed HâĢim Muhammed Sâlih es-Seb„âvî tarafından yüksek lisans tez
çalıĢması olarak hazırlanan eser daha sonra kitap olarak basılmıĢtır. ÇalıĢmasını bir
mukaddime, bir temhîd(hazırlık) ve beĢ fasıla ayıran Sebâvî mukaddimede çalıĢmasında
nasıl bir yol izlediğinden bahsetmiĢ ve beĢ fasılın içeriğinden kısaca bilgiler vermiĢtir.
Temhîd kısmında Mekke Ģehrinden, Mekke‟nin coğrafi olarak konumundan, Ģehrin
geliĢiminden ve isimlerinden bahsetmiĢtir. Birinci fasıl da Ezrakî‟nin ve dedesinin
hayatından, hocalarından ve öğrencilerinden, ikinci fasılda ise Ahbâru Mekke‟nin
kıymetinden, Ezrakî‟nin kitaptaki yönteminden, üçüncü fasılda kitaptaki tarih ilmine
dair kaynaklardan, dördüncü fasılda kitapta beĢin üzerinde rivayette bulunan sahâbe ve
tâbiînden, Ģiirlerin kaynaklarından, tarihi olaylardan, garîb kelimelerin açıklanmasından
ve kitaptaki coğrafi bölgelerden bahsetmiĢtir. BeĢinci fasılda ise kitaptaki yazılı
belgelerden, Ezrakî‟nin ve dedesinin Ģahit olduğu hâdiselerden bahsetmiĢ ve
hâtime(sonuç ) kısmıyla bitirmiĢtir. Bu çalıĢma Irak‟ta Dîvânu‟l-Vakfi‟s- Sünnî
tarafından 2009 yılında kitap olarak basılmıĢtır. Kitap elimizde mevcuttur.
2. el-Ezrakî fi-Mevâridihi ve Menhecihi fi-Kitâbeti Ahbâri Mekke
Ġsminden de anlaĢılacağı üzere Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke‟deki kaynaklarından
ve yönteminden bahseden bu yüksek lisans çalıĢması Suudi Arabistan‟daki Kral Suûd
Üniversitesi‟nde (Câmia‟tu‟l-Melik Suûd) Ġslam Tarihi alanında Tıfle Abdurabbihi
51
„Îydu‟l-„Atîbî tarafından 21.8.1423 (21.8.2002) tarihinde yapılmıĢtır. Bu çalıĢmaya
ulaĢamadık.
3.el-Ehâdîsu‟l-Merfûa‟ fi Kitâbi Ahbâri Mekke li-Ebi‟l-Velîd el-Ezrakî, Tahrîcen
ve Dirâseten
Ezrakî‟nin eserindeki merfu‟ hadislerin tahricine yönelik olan bu yüksek lisans
çalıĢması Suudi Arabistan‟da Ġmâm Muhammed b. Suûd Ġslam Üniversitesi( Câmia‟tu‟l
-Ġmâm Muhammed bin Suûd el-Ġslâmi) Usûluddîn fakültesinde Velâ‟ bint Muhammed
b. Humûd et-Tuveycirî tarafından yapılmıĢtır. Bu çalıĢmanın konusu bizim
araĢtırmamızla paralellik arz etse de çalıĢmaya ulaĢamadığımız için inceleme imkânımız
da olmadı.
4. Ahbâru Mekke‟nin Türkçe Tercümesi
Ahbâru Mekke‟nin Türkçeye tercümesi Yunus Vehbi Yavuz tarafından “Kâbe
ve Mekke Tarihi” ismiyle yapılmıĢtır. 1974 yılında Feyiz yayınları tarafından 448 sayfa
olarak basılan bu eser bütün rivayetleri içermeyip, mana insicamına uygun olması için
rivayetlerde takdim ve tehirler yapılmıĢtır. 1980 yılında bu sefer Çağrı yayınları
tarafından 432 sayfa olarak basılan eser, son olarak 2017 yılında Ankara Okulu
Yayınları tarafından Ezrakî‟nin gözettiği sıraya muvafık olarak, aynı mütercimin bütün
rivayetleri ele alıp tercüme etmesiyle, diziniyle beraber 684 sayfa olarak basılmıĢtır.
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
AHBARU MEKKE‟DEKĠ RĠVAYETLERĠN ĠNCELENMESĠ
AraĢtırmamızın ikinci bölümünde Ahbâru Mekke‟deki rivayetlerin temel hadis
kaynaklarında bulunup bulunmadığını belirlemek için tahrîcini yaparak sened ve metin
tenkidi yönünden inceleyecek, böylece rivayetlerin hadis ilmi açısından kaynak ve
sıhhat değerini tespit etmiĢ olacağız. Bununla beraber Ezrakî‟nin rivayetleri kitabına bir
tarihçi perspektifiyle mi aldığı, yoksa bir muhaddis gibi tetkik edip belli Ģartların
süzgecinden geçirerek mi aldığını tespit etmiĢ olacağız.
Rivayetleri incelerken müellifin rivayetleri kitabına aldığı sırayı gözetip, alt
baĢlıklarıyla beraber 36 konu baĢlığı altında, konuyla alakalı merfu‟, mevkûf ve maktu‟
rivayetleri inceleyeceğiz. Ancak bin seksen rivayetin hepsini incelemeyeceğiz. ġüphesiz
rivayetlerin hepsini incelemek araĢtırmamızın boyutlarının çok üzerindedir. Müellifin
eserindeki rivayetler Kâbe ve Mekke hakkında olduğu için rivayetleri bu iki temel
baĢlık altında toplayacağız.
2.1.KÂBE HAKKINDAKĠ RĠVAYETLER
2.1.1.Yer ve Gök Yaratılmadan Önce Kâbe‟nin Durumu
ؽلصب عل١ أؽل ث ؾل ث ا٤ل األىهه٢ هب: ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ ثو ث ػب، ػ ؼ٤ل ث ”
بذ اؼجخ ؿضبء ػ٠ ابء هج أ ٣قن هللا ػي ع ااد األه »ا٤ت هب: هب ؼت األؽجبه:
“ثأهثؼ٤ خ، ب كؽ٤ذ األه
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Ahmed b. Muhammed el-Ezrakî‟den Süfyân b.
„Uyeyne‟den BiĢr b. Âsım‟dan Saîd b. el-Müseyyib‟den Kâ‟bu‟l-Ahbâr dedi ki:
“Allah (c.c.) yeryüzünü ve gökleri yaratmadan 40 sene önce Kâbe suyun üzerinde bir
53
köpüktü, yeryüzü o köpükten döĢenmiĢtir.”173
Rivayetteki “ ب كؽ٤ذ األه ” ifadesinden
yeryüzünün köpükten döĢendiğini değil de köpük halinde ki Kâbe etrafından
döĢenmeye baĢlandığı manasını benzer rivayetlerden anlıyoruz. Bu rivayet
Abdurrezzâk‟ın Musannef‟inde “ ؼجخ ج٤ذ “ kelimesi yerine ”ا ا ifadesiyle aynı tarikle ”أ
Kâ‟bu‟l- Ahbâr‟dan gelmektedir.174
Rivayet senedi bakımından sahih, senedin müntehâsı itibariyle maktu‟dur.
Musannef dıĢında ki sahih hadis kaynaklarında bulunmayan bu rivayetin birinci kısmını
Ġbnu‟l-Cevzî (ö.h.597) et-Tabsıra isimli eserinde Ka‟bu‟lAhbâr‟dan gelen senedle
zikretmiĢtir.175
Ġbn Ebû Hâtim er-Râzî‟de(ö.h.327) tefsirinde176
bu rivayeti aynı senedle
zikretmiĢ yalnızca senedin baĢındaki râvî Muhammed b. Abdillah b. Yezid b. el-Mukrî
(ö.h.256)177
olarak değiĢmiĢtir. Ġbnu‟l-Cevzî, el-Muntazam fi-Târîhi‟l-Ümem ve‟l-Mülûk
isimli eserinde rivayetin diğer bir varyantını Ebu Hureyre‟ye (ö.h.58) nispet ederek
zikretmiĢtir. Rivayet Ģöyledir: “ ب ػ٤ب خ، ل٢ ثأ األه بء هج لخ ػ٠ ا ؼجخ ف بذ ا أث و٣وح: هب
ج به٣ ا ا٤ ؾب ”,“Kâbe yeryüzünden iki bin sene önce suyun üzerinde bir kayalıktı,
üzerinde sabah akĢam tesbih eden iki melek vardı.”178
Ali el-Kârî‟de(ö.h.1014)
173
Ezrakî,c.I,s.31
174Abdurrezzâk, Ebû Bekr Abdurrezzâk b. Hemmâm b. Nâfi‟ el-Himyerî es-San‟ânî (ö.h.211),el-
Musannef, el-Mektebü‟l-Ġslâmî, Beyrut, h.1403, Menâsik, Bâb:106, h.no:9098,c.V,s.94
175Ġbnu‟l-Cevzî,Ebu‟l-Ferec Abdurrahman b. Ali b. Muhammed el-Cevzî(ö.h.597),et-Tabsıra,Dâru‟l-
Kütübil-„Ġlmiyye,Beyrut,h.1406\1986,Binâu‟l-Kâbe,s.126;bkz.,Ġbnu‟l-Cevzî kitabında rivayetin “ بذ
خ ثأهثؼ٤ األه اد ا ع ػي ٣قن هللا أ بء هج ؼجخ ؿضبء ػ٠ ا .kısmını zikretmiĢtir ” ا
176Ġbn Ebû Hâtim, Ebû Muhammed Abdirrahman b. Muhammed b. Ġdris el-Münzir et-Temîmî er-Râzî
(ö.h.327),Tefsîru‟l-Kur‟âni‟l-Azîm,Mektebetü‟n-Nezâr Mustafa el-Bâz,Suudi Arabistan,,h.1419, c.I,
s.232
177 Ravî sikadır,bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.VI,s.180
178Ġbnu‟l-Cevzî, el-Muntazam fi-Târîhi‟l-Ümemi ve‟l-Mülûk, Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,
1412\1992,c.I,s.129
54
Mirkâtu‟l-Mefâtîh ġerhu MiĢkâti‟l-Mesâbîh isimli eserinde “ لخ kelimesi olmadan ”ف
aynı rivayeti Ebu Hureyre‟den nakletmiĢtir.179
Ancak biz hadis kaynaklarında Ebu
Hureyre‟den gelen böyle bir rivayet bulamadık.
Yeryüzü ve gökler yaratılmadan önce Kâbe‟nin suyun üzerinde köpük olduğuna
dair nakledilen bu rivayet her ne kadar senedi bakımından sahih olsa da metin ve
muhteva bakımından rivayet için aynı Ģeyi söylememiz mümkün değildir. Çünkü
rivayeti nakleden Ka‟bu‟l- Ahbâr180
(ö.h.32) isrâliyat nakletmesiyle meĢhurdur. “Geçmiş
peygamberler, kâinatın ve insanın yaratılışı, Âdem ve Havvâ‟nın cennette ki hayatları
ve oradan çıkarılışları, Kâbe‟nin inşası, Nuh tufanı, gibi mevzularda isrâiliyatın etkin
olarak kullanıldığı alanlardır.181
Bu bakımdan Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın sözü olan bu rivayet
için onun isrâiliyat türü nakillerinden biri olduğunu söylemek yanlıĢ olmaz
kanaatindeyiz.
ب: ؽلصب أث أ٣ة اجو١، ػ ب، ػ ؽ٤ل، هب: ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ ل١ ث أث٢ ال١، ه”
“فن هللا ػي ع نا اج٤ذ هج أ ٣قن ٤ئب األه٤»ؼذ غبلا ٣و:
179
el-Kârî,Ebu‟l-Hasen Nûruddîn Ali b. Sultân Muhammed el-Herevî(ö.h.1014), Mirkâtu‟l-Mefâtîh Şerhu
Mişkâti‟l-Mesâbîh,Dâru‟l-Fikr,Beyrut, 1422\2002,c.II,s.630
180 Aslen Yahudi olan Ka‟bu‟l- Ahbâr (ö.h.32) Hz. Ömer zamanında Müslüman olmuĢtur. Ehli kitaptan
nakillerde bulunmasıyla meĢhurdur. Kendisinden Ġbn Ömer, Ebû Hureyre, Ġbn Abbâs,Ġbn Zübeyr gibi
sahâbeler rivayette bulunmuĢtur.Ka‟bu‟l- Ahbâr zaman zaman naklettiği rivayetlerden dolayı sert eleĢtirilere
muhatap olmuĢtur. Semânın kendi ekseninde değirmen taĢı gibi döndüğünü söylemiĢ bundan dolayı
yalancılıkla suçlanmıĢtır. Hz. Muâviye‟nin de onun hakkında “ ehki kitaptan nakledenlerin en doğru sözlü
olmasına karĢın biz onun yalanını tecrübe ettik (yalanına rastladık).” dediği belirtilmektedir. Bkz., Ġbn Hacer,
el-İsâbe, c.V,s.481-485
181 Döner,Ertuğrul, “İsrâiliyyât Kavramının Oluşum ve Olgunlaşma Süreci ”,Pamukkale Üniversitesi
Ġlahiyat Fakültesi Dergisi ,yıl:2,sy:4, Eylül\2015 , s.17
55
2- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Mehdî b.Ebî‟l Mehdî‟den Ebû Eyyûb el-Basri‟den
HiĢâm‟dan Humeyd‟denMücâhid dedi ki: “Allah (c.c.) yerlerdeki Ģeylerden önce
bu beyti yaratmıĢtır.”182
Rivayetin senedindeki râvî Mehdî b.Ebî‟l-Mehdî el-
Mekki meçhul olduğundan rivayetin senedi zayıftır. Rivayet senedinin
müntehâsı itibariyle de maktu‟dur. Hadis kaynaklarında bulunmayan bu
rivayet Ebu‟l-Hasen el-Vâhidî‟nin (ö.h.468) et-Tefsîru‟l-Basît isimli eserinde
Ezrakî‟nin de senedinde bulunduğu aynı tarikle zikredilmiĢtir.183
Yine Ali b.
Muhammed el-Hâzin‟in(ö.h.741) Lubâbu‟t-Te‟vîl fi Meâni‟t-Tenzîl isimli
eserinde184
ve Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde Ezrakî
kaynak gösterilerek zikredilmiĢtir.185
ؽلص٢ ٣ؾ٠٤ ث ؼ٤ل، ػ ؾل ث ػو ث ئثوا٤ اغج٤و١، ػ ػضب ث ػجل اوؽ، ػ ”
ول فن هللا ػي ع غ نا اج٤ذ هج أ ٣قن ٤ئب األه ثأل٢ »ب، ػ غبل، هب:
“هاػل ل٢ األه ابثؼخ ال٠خ، ئ
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Yahya b. Saîd‟den Muhammed b. Ömer b.
Ġbrahim el-Cübeyrî‟den Osman b. Abdurrrahman‟dan HiĢâm‟dan
Mücâhid dedi ki: “Allah (c.c.) yeryüzünde bir Ģey yaratmadan iki bin sene
önce bu beytin yerini yarattı, onun temeli yerin yedi kat altındadır.”186
182
Ezrakî,c.I,s.31-32
183Vâhidî,Ebû‟l-Hasen Ali b. Ahmed b. Muhammed b. Ali en-Nîsâbûrî (ö.h.468), et-Tefsîru‟l-
Basît,„Imâdetü‟l-Bahsi‟l-Ġlmî-Câmi„atu‟l-Ġmâm Muhammed bin Suûd el-Ġslâmî,h.1430, c.V,s.433
184Hâzin,Ebû‟l-Hasen Alâuddîn Ali b. Muhammed b. Ġbrahim b. Ömer(ö.h.741), Lubâbu‟t-Te‟vîl fi-
Meâni‟t-Tenzîl, Dâru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye,Beyrut,h.1415,c.I,s.271
185Suyûtî, Celâluddîn Abdurrahman b. Ebî Bekr (ö.h.911), ed-Durru‟l-Mensûr,Dâru‟l-Fikr , t.y.,Beyrut
,c.I,s.310
186 Ezrakî,c.I,s.32
56
Rivayetin senedindeki Yahya b. Saîd b. Sâlim el-Kâddâh hadis ilminde kuvvetli
değildir.187
Rivayetin senedi bu açıdan zayıftır. Ancak bu rivayet Abdurrezzâk‟ın
(ö.h.211) Musannef‟inde, HiĢâm b. Hassên Humeyd el-A‟rac Mücâhid senediyle
hemen hemen aynı lafızlarla zikredilmiĢtir.188
Musannef dıĢındaki hadis kaynaklarında bulunmayan bu rivayet Vâhidî‟nin et-
Tefsîru‟l-Basît isimli eserinde189
Ezrakî‟nin senediyle zikredilmiĢtir. Kurtubî de (ö.h.671)
el-Câmi‟ li-Ahkâmi‟l-Kur‟ân isimli tefsirinde rivayeti Mücâhid‟den Ezrakî‟nin eserindeki
lafızlarla zikretmiĢtir.190
Bu bölümde incelediğimiz üç rivayetin hiç biri, rivayetlerin kaynak değerini tespit
ederken ana kaynağımız olan kütüb-i sittede geçmemektedir. Rivayetlerin hem kaynak
değeri hem de sıhhat değeri göz önüne alındığında yeryüzü ve gökler yaratılmadan önce
Kâbe‟nin su üzerinde köpük halinde olması veya bir kaya parçacığı olduğu, yeryüzünün
onun etrafından döĢenerek adeta Mekke‟nin dünyanın merkeziymiĢ vurgusunun yapıldığı
bu rivayetlerin Ka‟bu‟l-Ahbâr‟dan nakledilenleri isrâiliyat türü rivayetler olabilecekleri gibi,
diğer rivayetlerinde cahiliye zamanında da kutsal kabul edilen Kâbe‟nin binlerce yıl önceki
mevcudiyetinin ispatı noktasında sözlü Arap kültüründe anlatılan efsane türündeki
haberlerden olabileceklerini söylemek yanlıĢ olmaz kanaatindeyiz. Ezrakî‟nin naklettiği
187
Râvî hakkında hadis münekkitlerinin cerh ifadesi olan “ليس بالقوي” ifadesini kullandıklarını
araĢtırmamızda ki Ezrakî‟nin “Hocaları” kısmında belirttik, Rivayetteki diğer iki râvî olan Muhammed b.
Ömer b. Ġbrahim el-Cübeyrî ve Osman b. Abdirrrahman hakkında kaynaklarda bilgi bulamadık.
188 Musannef‟de rivayetin son kısmında “ اػل ه ئ ”kelimesi yerine “ ب أه ”kelimesi geçmekte ve diğer rivayette
bulunan “ل٠ ,kelimesi bulunmamaktadır,bkz.,Abdurrezzâk, el-Musannef., Menâsik,Bâb:106,h.no:9097 ”ا
c.V,s.94
189Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, c.V,s.433
190 Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh el-Ensârî(ö.h.671), el-Câmi‟ li-
Ahkâmi‟l-Kur‟ân, Dâru‟l-Kütübi‟l-Mısriyye, Kahire,1384\1964,c.IV,s.137
57
rivayetlerin geçtiği kaynaklar da durumu açıklar niteliktedir. Burada dikkatimizi çeken bir
diğer hususta özellikle tefsircilerin Âli Ġmran suresinin 96.191
ayetini tefsir ederken bu
rivayetlere bolca yer vermeleridir.
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
- - 3
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
- - 3 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis
Kaynakları
Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
2 Rivayet
Abdurrezzâk‟ın
Musannef‟inde
1 Rivayet Vâhidî‟nin
et-Tefsîru‟l-Basît isimli
eserinde
Toplam Rivayet Adedi: 3
2.1.2.Meleklerin Kâbe‟yi ĠnĢası ve Ziyaret Etmeleri
Ezrakî, Kâbe‟nin ilk defa melekler tarafından inĢa edilmesiyle alakalı olarak
Muhammed b. Ali b. el-Hüseyin (ö.h.114) tarafından nakledilen uzunca bir rivayet
zikretmiĢtir. Biz burada rivayetin konuyla ilgili kısmını zikretmeyi uygun gördük.
Rivayet Ģöyledir:
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ ػ٢ ث به ث اؼغ٢، ػ أث٤، هب: ؽلصب اوب ث ػجل اوؽ ”
أب ثلء نا اطاف ثنا اج٤ذ، كا هللا رجبهى رؼب٠ هب …اؾ٤ األبه١، هب: ؽلص٢ ؾل ث ػ٢ ث
أف٤لخ ؿ٤وب، ٣لل ك٤ب ٣لي البء، الئخ: }ئ٢ عبػ ك٢ األه ف٤لخ{كوبذ االئخ: أ١ هة
٣زؾبل، ٣زجبؿ، ٣زجبؿ؟ أ١ هة اعؼ مي اق٤لخ ب، كؾ ال لل ك٤ب، ال لي البء، ال
191
3-Âli Ġmran-96,“ ٤ ؼب ل ب جبه خ ن١ ثج غ ب ث٤ذ أ ئ ” “ Muhakkak ki âlemlere bereket ve hidayet
kaynağı olarak insanlar için yapılan ilk ev (mabed) Mekke‟dekidir. ” Rivayetin geçtiği tefsirler için bkz.,
Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît., c.V,s.433; Hâzin, Lubâbu‟t-Te‟vîl l.,c.I,s.271; Kurtubî, el-Câmi‟.,c.IV,s.137
58
زجبؿ، ال زؾبل، ال زجبؿ٠، ؾ جؼ ثؾلى، ول ي، ط٤ؼي، ال ؼ٤ي " كوب هللا رؼب٠: }ئ٢
رؼ{ هب: " كظذ االئخ أ ب هبا هكا ػ٠ هث ػي ع، أ هل ؿت ه كالما أػ بال
ثبؼو، هكؼا هء، أبها ثبألبثغ ٣زوػ، ٣ج ئلبهب ـج، بكا ثبؼو صالس بػبد،
٠ أهثغ أب٤ ىثوعل، ؿب كظو هللا ئ٤ كيذ اوؽخ ػ٤، كغ هللا رؼب٠ رؾذ اؼو ث٤زب ػ
ث٤بهرخ ؽواء، ٢ مي اج٤ذ اواػ، ص هب هللا رؼب٠ الئخ: كا ثنا اج٤ذ، كػا اؼو، هب: "
كطبكذ االئخ ثبج٤ذ، روا اؼو، به أ ػ٤ اؼو، اج٤ذ اؼه ان١ مو هللا ػي
٤خ جؼ أق ي ال ٣ؼك ك٤ أثلا، ص ئ هللا جؾب رؼب٠ ثؼش االئخ كوب : ع ٣لف ك٢ ٣
اثا ٢ ث٤زب ك٢ األه ثضب هله، كأو هللا جؾب ك٢ األه فو أ ٣طكا ثنا اج٤ذ، ب ٣طف
... “أ ابء ثبج٤ذ اؼه
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Ali b. Harun b. Müslim el- „Iclî‟den Babasından
el- Kasım b. Abdurrahman el-Ensârî‟den Muhammed b. Ali b. el-Hüseyin dedi ki:
“… Bu beytin (Kâbe) tavaf edilmeye baĢlanması Ģöyledir, Allah Teâlâ meleklere “ben
yeryüzünde bir halife yaratacağım”192
dediği zaman melekler: Ey rabbimiz bizden
olmayan yeryüzünde bozgunculuk yapacak, kan dökecek, birbirine haset edip,
zulmedecek bir halife mi yaratacaksın? O halifeyi bizden(meleklerden) yarat, hem biz
bozgunculuk yapmayız, kan dökmeyiz, birbirimize haset edip, zulmetmeyiz. Seni daima
tesbih eder, sana hamdederiz. Sana itaat eder, isyan etmeyiz. Bu sözlere karĢılık Allah
Teâlâ meleklere: “Muhakkak ben sizin bilemeyeceğiniz Ģeyleri bilirim”193
diye buyurdu.
Râvî dedi ki: Melekler rablerine karĢı vermiĢ oldukları cevaptan dolayı onun
öfkelendiğini düĢünüp arĢa sığındılar. BaĢlarını kaldırıp, parmaklarıyla iĢaret ederek
yalvarıyorlar, öfkesinin dinmesi için ağlıyorlardı. Üç saat boyunca arĢı tavaf ettiler.
Allah Teâlâ onlara bakıp rahmetini onların üzerine indirdi. Akabinde arĢın altına ed-
192
2- Bakara-30
193 2- Bakara-30
59
Durrâh194
isimli 4 sütun üzerinde kırmızı yakutla kaplı zebercetten bir
ev(mabed) koydu. Sonra Allah Teâlâ meleklere hitaben “bu evi tavaf edin
arĢı bırakın” dedi. Râvî dedi ki: Melekler evi tavaf etmeye baĢlayıp arĢı terk
ettiler. Evi(mabed) tavaf etmek arĢı tavaf etmekten daha kolaydı. Bu ev
Allah Teâlâ‟nın zikrettiği el-beytu‟l-ma‟mûr‟dur.195
Her gün ve her gece
70.000 melek oraya girer bir daha oraya girmek için geri dönmezler. Sonra
Allah Teâlâ bir takım melekleri yeryüzüne gönderip onlara yeryüzünde
benim için el-beytu‟l-ma‟mûr‟a benzeyen onun ölçüsünde bir ev(mabed)
yapın buyurdu. Daha sonra da yeryüzündeki mahlûkata emrederek ehli
semanın el-beytu‟l-ma‟mûr‟u tavaf ettiği gibi sizde bu evi(mabedi) tavaf
edin buyurdu…”196
Rivayetin senedi tâbiîn tabakasında bittiği için rivayet maktu‟dur.
Senetteki Ali b. Harun b. Müslim el- „Iclî Ezrakî‟nin hocası olup hakkında
kaynaklarda bilgi olmadığından meçhuldür. Seneddeki diğer râvî el- Kasım
b. Abdurrahman el-Ensârî‟ye de (ö.h.151-160) cerh ve ta‟dîl âlimleri zayıf
demiĢlerdir.197
Bu bakımdan rivayet sıhhat değeri itibariyle zayıftır. Rivayet
kaynak değeri açısından ele alındığında ilk bölümü sahih hadis kaynakları ve
kütüb-i sitte de geçmemektedir.
194
Yâkut el-Hamevî Mu‟cemu‟l-Buldân isimli eserinde “ed-Durrâh‟ın Kâbe olduğunu Nuh tufanı
zamanında Allah Teâlâ‟nın onu dünya semasına kaldırdığını, yeryüzünden uzak kaldığı için de ed-Durrâh
diye isimlendirildiğini iddia etmiştir”. Bkz.,Hamevi,Ebû Abdillah ġihâbuddîn Yâkut b. Abdillah er-Rûmî
(ö.h.626) , Mu‟cemu‟l-Buldân ,Dâru-Sâdır, Beyrut,1995,c.III,s.454-455
195 Kur‟ân-ı Kerim‟ de Allah Teâlâ el- beytu‟l-ma‟mûr‟u Tûr suresinde zikretmiĢtir.Bkz.,52-Tûr-4
196 Ezrakî,c.I,s.32-33-34
197 Râvî hakkında bilgi için bkz.,Zehebî, Târîhu‟l-İslâm,c.IV,s.185
60
Ancak el-beytu‟l-ma‟mûr ve oraya her gün 70.000 meleğin girdiğine dair kısmı
kütüb-i sitte kitaplarından Buhârî, Müslim ve Nesâî‟de bulunmaktadır.198
ت ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ ل١ ث أث٢ ال١، هب: ؽلصب ػجل اوىام، هب: ؽلصب ػو ث ثبه، ػ ”
ث ج، ػ اث ػجب، أ عجو٣ ػ٤ اال هق ػ٠ ه هللا ٠ هللا ػ٤ ، ػ٤ ػبثخ ؽواء،
هل ػالب اـجبه، كوب ه هللا ٠ هللا ػ٤ : " ب نا اـجبه أه ػ٠ ػبثزي، أ٣ب اوػ األ٤؟
“كنا اـجبه ان١ رو ب رض٤و ثأعؾزب هب: ئ٢ ىهد اج٤ذ كبىكؽذ االئخ ػ٠ او،
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Mehdî b. Ebi‟l-Mehdi‟den Abdurezzâk‟tan Ömer
b. Bekkâr‟dan Vehb b. Münebbih‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “Cebrail (a.s.)
Hz.Peygamberîn önünde durdu, baĢında üzeri tozlu kırmızı bir sarık vardı. Resûlullah
ona Ey ruhu‟l-emîn! Bu sarığında gördüğüm tozlar nedir diye sordu? Cebrâil de:
Kâbe‟yi ziyaret ettim, melekler Hacer-i Esved‟de izdiham oluĢturmuĢlardı. Bu tozlar
onların kanatlarının eseridir dedi.”199
Rivayette ki Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî‟nin meçhul olduğunu daha önce zikretmiĢtik.
Kaynaklarda Ömer b. Bekkâr hakkında da yeterli bilgi olmayıp ancak Kâsım b.
Kutluboğa‟nın(ö.h.879) es-Sikât isimli eserinde zikredilmektedir.200
Rivayet sıhhati
itibariyle zayıf olup, senedin müntehâsı itibariyle Hz. Peygamber‟den geldiği için
merfu‟dur.
198
Bkz., Buhârî,Bed‟ü‟l-Halk,Bâb:6,h.no3207,c.IV,s.109;Müslim,Îmân,Bâb:74,h.no:(162)-259,c.I,s.145;
Nesâî,Ebû Abdirrahman Ahmed b. ġuayb b. Ali el-Horasânî(ö.h.303),el-Muctebâ mine‟s-Sunen,Mektebü‟l-
Matbûâti‟l-Ġslâmiyye,Halep,h.1406\1986,Salât,Bâb:1,h.no:448,c.I,s.217,Buhârî de ve Nesâî‟nin Sünen‟indeki
ibare el-beytu‟l-ma‟mûrda her gün 70.000 meleğin namaz kıldığına dairdir. Müslim‟deki ibare ise her gün
70.000 meleğin el- beytu‟l-ma‟mûra girdiğine dairdir.
199 Ezrakî,c.I,s.35
200 Kutluboğa, es-Sikât, c.VII,S.273
61
Erken dönem hadis kaynakları ve kütüb-i sittede bulunmayan bu rivayet sadece
Ġbnu‟l- Cevzî‟nin(ö.h.597) Musîru‟l-Garâm isimli eserinde zikredilmiĢtir.201
3- Ezrakî aynı lafızlarla aynı manaya delalet eden ancak bu sefer Cebrâil‟în (a.s.)
baĢındaki sarığın kırmızı değil de yeĢil olduğunu belirten, Ahmed b. Muhammed el-Ezrakî
(Ezrakî‟nin Dedesi) Saîd b. Sâlim el-Kaddâh Osman b. Sâc Vehb b. Münebbih
Ġbn Abbâs tarikiyle baĢka bir rivayet daha zikretmiĢtir.202
Rivayet Hz. Peygamber‟in sözü
olduğu için merfu‟dur. Ancak senetteki Osman b. Sâc (ö.h.161-170)cerh edilmiĢtir.203
Aynı
zamanda Vehb b. Münebbih‟den de (ö.h.114) hadis dinlememiĢtir. Ondan rivayeti
mürseldir.204
Hem seneddeki zayıf râvîden hem de inkıta‟dan dolayı rivayet zayıftır. Hadis
kaynaklarının hiç birisinde bulunmayan bu rivayet Suyûtî‟nin (ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr
isimli eserinde205
,ġâmî‟nin (ö.h.942) Sübülü‟l-Hedyi ve‟r-ReĢâd fi-Sîreti Hayri‟l-„Ibâd
206isimli eserinde ve Âsımî‟nin(ö.h.1111) Semtü‟n-Nücûmi‟l-„Avâlî fi Enbâi‟l-Evâili ve‟t-
Tevâlî207
isimli eserinde Ezrakî kaynak gösterilerek zikredilmiĢtir.
201
Ġbnu‟l-Cevzî (ö.h.597),Musîru‟l-Garâm es-Sâkin ilâ-Eşrafi‟l-Emâkin, Daru‟l-Hadîs, Kahire,h.1415
\1995,c.I,s.371, ibn Abbâs‟dan (ö.h.68) gelen bu rivayeti Ġbnu‟l- Cevzî bize göre Ezrakî‟den almıĢtır, çünkü
Ezrakî‟nin kitabı dıĢında bu rivayet diğer hiçbir hadis eserinde geçmemektedir.
202 Ezrakî,c.I,s.35
203 Hakkında tabakât ve ricâl kitaplarında yeterli bilgi bulunmayan Osman b. Amr b. Sâc için Ebû Hâtim
(ö.h.277) bir cerh ifadesi olan “ال يحتج بو” tabirini kullanmıĢtır. Ġbn Hibbân‟a(ö.h.354) göre ise sika olduğu
söylenmektedir. Bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm,c.IV,s.455
204 Mizzî, Tehzîbu‟l-Kemâl,c.XIX,s.468
205
Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.320
206 ġâmî, Muhammed b.Yusuf es-Sâlihî(ö.h.942), Sübülü‟l-Hedyi ve‟r-Reşâd fi-Sîreti Hayri‟l-„Ibâd ve
Zikru-Fedâilihi ve A‟lâmi Nübüvvetihi ve Efâlihi ve Ahvâlihi fi‟l-Mebdei ve‟l-Me„âdi,Daru‟l-Kütübi‟l-
„Ġlmiyye,Beyrut,h.1414\1993,c.I,s.208
207 Âsımî, Abdulmelik b. Hüseyin b. Abdilmelik (ö.h.1111), Semtü‟n-Nücûmi‟l-„Avâlî fi Enbâi‟l-Evâili
ve‟t-Tevâlî, Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye, Beyrut, h.1419\1998,c.I,s.107
62
أفجو٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ػجبك ث ض٤و ػ ٤ش ث ؼبم هب: هب ”
نا اج٤ذ فب فخ ػو ث٤زب، جؼخ ب ك٢ ابء ئ٠ اؼو، جؼخ ب »ه هللا ٠ هللا ػ٤ :
ه ث٤ذ ب ؽو ؾو نا اج٤ذ، و ئ٠ رق األه ال٠، أػالب ان١ ٢٣ اؼو، اج٤ذ اؼ
ب ث٤ذ و ثؼب ػ٠ ثؼ ئ٠ رق األه ال٠، ث٤ذ أ ابء، أ األه
“ ٣ؼو ب ٣ؼو نا اج٤ذ
4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Abbâd b. Kesir‟denLeys b. Muaz‟dan, Resûlullah (s.a.v.) dedi ki : “Bu ev(Kâbe)
15 evin (mabed) beĢincisidir. Bu 15 evden (mabed) yedi tanesi gökyüzünde arĢa
kadardır.7 tanesi ise yerin en alt tabakasının sınırındadır. En yukarıda olan arĢı takip
eden el-beytu‟l-ma‟mûrdur. Bu evin(Kâbe) haremi olduğu gibi diğer evlerin
de(mabedler) haremi vardır. Bu evlerden(mabed) biri düĢseydi, yerin en alt tabakasına
kadar diğeri üzerine düĢerdi, bu evi(Kâbe) imar edenler olduğu gibi yerdeki ve göklerdeki
bütün evleri(mabed) imar edenler vardır.”208
Leys b. Muaz vasıtasıyla Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet merfu‟dur. Ancak
senetteki râvî Abbâd b. Kesir(151-160) Ahmed b. Hanbel(ö.h.241) tarafından yalan
rivayetleri nakletmekle itham olunmuĢtur.209
Diğer cerh ve tadil âlimleri de kendisinin
hadisinin yazılmayacağından ve ondan hadis almaktan kaçınılması gerektiğini
söylemiĢlerdir.210
Senedinde kizb ile itham olunan bir râvî olan bu rivayet
mevzû‟dur(uydurma). Hadis kaynaklarında bulunmayan bu rivayet Suyûtî‟nin (ö.h.911)
ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde211
Ezrakî kaynak gösterilerek zikredilmiĢtir.
208
Ezrakî,c.I,s.35
209 Bkz.,Ġbn Adî, Ebû Ahmed b. Adî el-Cürcânî(ö.h.365),el-Kâmil fi-Du„afâi‟r-Ricâl,Dâru‟l-Kütübi‟l-
Ġlmiyye, Beyrut,h.1418\1997,c.V,s.538
210 Mizzî, Tehzîbu‟l-Kemâl.,c.XIV,s.145-147
211 Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.311
63
Ġbnu‟z-Ziya el-Mekki‟nin(ö.h.854) Târîhu Mekke isimli eserinde ise
Ezrakî kaynak gösterilmeden ta‟lik yapılıp direk Hz. Peygamber‟e nispet
edilerek zikredilmiĢtir.212
Meleklerin Kâbe‟yi Hz. Âdem‟den önce inĢa etmesi ve Kâbe‟yi
ziyaretlerine dair incelediğimiz dört rivayetin de ilk dönem hadis
kaynaklarında ve kütüb-i sittede geçmediğini gördük . Kâbe‟nin el-beytu‟l-
ma‟mura mukabil olarak dünyada inĢa edildiğine dair rivayeti hadis
kaynaklarında değil coğrafyacı Ġbnu‟l Verdî‟nin(ö.h.852) Harîtatu‟l-Acâib
ve Feridetü‟l-Garaib213
isimli okyanuslardan, nehirlerden, dağlardan,
hayvanların özelliklerinden bahseden coğrafya kitabıyla , Fâsî‟nin(ö.h.832)
ġifâu‟l-Garam bi-Ahbâri‟l-Beledi‟l-Haram214
isimli Mekke tarihinden
bahseden kitabında bulduk. Kâbe‟nin 15 beytin 5.si olduğuna dair rivayetin
mevzû‟ olduğu kanaatindeyiz. Rivayetlerin geçtiği kaynaklar da göz önüne
alındığında sözlü Arap kültürünün efsane türündeki anlatımlarını andıran
bu rivayetlere bazı tarihçilerin Kâbe‟nin yeryüzü ve göklerden önce ki
mevcudiyeti iddialarını kuvvetlendirmek için sıkıca sarıldıklarını müĢahede
ettik.
212
Ġbnu‟z-Ziya, Bahâuddîn Ebu‟l-Bekâ Muhammed b. Ahmed b. ez-Ziya el-Mekkî el-Hanefî(ö.h.854),
Târihu Mekkete‟l-Müşerrefeti ve‟l-Mescidi‟l-Harâmi ve‟l-Medîneti‟ş-Şerifeti ve‟l-Kabri‟ş-Şerîf, Dâru‟l
-Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,1424\2004,s.26
213Ġbnu‟l-Verdî,Ebû Hafs Sirâcuddîn Ömer (ö.h.852), Harîtatu‟l-Acâib ve Feridetü‟lGaraib,Mektebetü‟s-
Sekâfeti‟l-Ġslâmiyye,Kahire,1428\2008,s.146
214 Fâsî, Şifâu‟l-Garam bi-Ahbâri‟l-Beledi‟l-Haram, Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,1421\2000 ,c.I, s.243
64
2.1.3.Âdem‟in (a.s.) Yeryüzüne Ġndirilmesi ve Kâbe‟yi ĠnĢası
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلصب عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ؾخ ث ػو اؾو٢، ػ ػطبء ث أث٢ ”
هثبػ، ػ اث ػجب، هب: " ب أج هللا آك ئ٠ األه اغخ، ب هأ ك٢ ابء، هعال ك٢ األه،
٤ مهاػب، كوب: ٣ب هة، ب ٢ ال أغ أاد ض الي هػلر، هب: كطأأ هللا ػي ع ئ٠ ز
فط٤ئزي ٣ب آك، امت، كبث ٢ ث٤زب، كطق ث، امو٢ ؽ، ؾ ب هأ٣ذ »االئخ، ال أؽ؟ هب:
، هب: كأهج آك ػ٤ اال ٣زقطب، كط٣ذ األه، هجذ البى، « االئخ رغ ؽ ػو٢
و ثب فطح، هج ب ب قب بء، أ ثؾو كغؼ فطح، روغ هل ك٢ كبهد لبىح ٣
٢ء األه ئال به ػواب ثوخ ؽز٠ از٠ ئ٠ خ، كج٠ اج٤ذ اؾوا، أ عجو٣ ػ٤ اال وة
٣ط٤ن ؽ ثغبؽ األه كأثوى ػ أ صبثذ ػ٠ األه ال٠، كونكذ ك٤ االئخ اقو ب ال
اقوح ب صالص هعال، أ ثب فخ أعج جب، ه ى٣زب، ه ٤ب، اغك١، ؽواء، ؽز٠
از ػ٠ ع األه ". هب اث ػجب: " كب أ أ اج٤ذ، ٠ ك٤، بف ث آك ػ٤ اال
… “
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
3 - 1
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
- - 3 1
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis
Kaynakları Tefsir,Tarih ve Diğer Kaynaklar
1 Rivayetin bir kısmı
Buhârî ve Müslim‟in
Sahîhlerinde
1- Rivayet Ġbnu‟l-
Cevzî‟ninMusîru‟l-Garâm isimli
eserinde
1 Rivayet Suyûtî‟nin (ö.h.911) ed-
Durru‟l-Mensûr isimli eserinde
1 Rivayet Ġbnu‟l
Verdî‟ninHarîtatu‟l-Acâib ve
Feridetü‟l-Garaib isimli eserinde
Toplam Rivayet Adedi: 4
65
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Talha b. Amr el-
Hadramî‟den Atâ‟ b. Ebi Rebah‟dan Ġbn Abbâs dedi ki: “Allah Teâlâ Âdem‟i(a.s.)
cennetten yeryüzüne indirdiğinde baĢı gökyüzünde, ayakları yerdeydi, adeta gürleyen
gök gibiydi. Allah azze ve celle onu 60 zirâ‟ya215
kadar kısalttı. Âdem (a.s.): Ya rabbi
ne oluyor ki meleklerin sesini duyamıyorum, onları göremiyorum, deyince Hz. Allah
buyurdu ki : “ Senin hatan ya Âdem, lakin git benim için bir ev(mabed) yap, onu tavaf
et, meleklerin arĢımın etrafında yaptıkları gibi o beytin çevresinde beni zikret”. Âdem
(a.s.) adım atmaya baĢlayınca yer onun için dürüldü, çöl onun için kısaldı, her çölü bir
adımda geçer oldu, onu için su yolları, denizler kısaltıldı bir adım mesafede kılındı.
Mekke‟ye varıncaya kadar bastığı yerler mamur ve bereketli kılındı. Mekke‟de Kâbe‟yi
inĢa etmeye baĢladı. Cibrîl‟in (a.s.) kanadını yere vurmasıyla yerin en alt tabakasında
sabit bir temel açığa çıktı. Melekler o temele ta ki o temel yeryüzü hizasına çıkana kadar
30 kiĢinin birlikte taĢıyamayacağı kayalar attılar. Âdem (a.s.) Kâbe‟yi 5 dağın taĢından
yaptı. Bunlar; Lübnan dağı, Zeytâ dağı, Sina dağı, Cudi dağı, Hirâ dağıdır…”216
Ġbn Abbâs‟dan mevkûf olarak gelen rivayetin senedindeki Talha b. Amr el-
Hadramî (ö.h.152) metrûku‟l- hadis diye cerh edilmiĢtir.217
Hadis usulünde metrûku‟l-
hadis olan râvînin rivayeti alınmaz, bu sebeple rivayet zayıftır. Bu rivayet hadis
kaynaklarından Musannef‟de bulunmaktadır, ancak Musannef‟de ki rivayette Âdem‟in
(a.s.) boyunun 60 zirâ‟ya kadar indirildiği kısmı olmayıp “ ئ٠ األه هللا Allah“ ”كأفل
215
Arapça bir uzunluk ölçüsü olan Zirâ‟nın Türkçe karĢılığı ArĢın‟dır. Zamana ve mekana göre değiĢebilen bu
uzunluk ölçüsünü Mâverdî (ö.h.450) 7 kısıma ayırmıĢtır bunlar; 1-ez-Zirâu‟s-Sevdâ,2-ez-Zirâu‟l-Kâdıyye
(47.483 cm),3-ez-Zirâu‟l-Yûsufiyye (49.408cm) ,4-ez-Zirâu‟l-HâĢimiyyeti‟s-Suğrâ(45.558 cm),5- ez-Zirâu‟l-
HâĢimiyyeti‟l-Kübrâ,6-ez-Zirâu‟l-Mizâniyye(136.461cm),7-ez-Zirâu‟l-Ömeriyye(68.231cm), Erkal, Mehmet,
“Arşın”,DĠA, TDV. yay.,1991,c.III,s.411-412
216 Ezrakî,c.I,s.36-37
217Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.IV,s.91
66
Teâlâ onu arza kadar kısalttı” kısmı vardır. Yine Musannef‟te ki rivayette dünyaya
indirilen Âdem‟in (a.s.) boyunun uzunluğundan dolayı sema ehlinin konuĢtuklarını ve
dualarını duyduğu, meleklerin bundan korktuğu için Allah Teâlâ‟ya Ģikayet ettikleri ve
boyunun kısaltıldığı rivayet edilmektedir.218
Ezrakî‟nin naklettiği rivayette bulunan
Âdem‟in (a.s.) boyunun 60 zirâ‟ya indirilmesi kısmı Buhârî‟ ve Müslim‟in Sahîhlerinde
Ebû Hureyre‟den (ö.h.58) nakledilmektedir.219
Rivayette 60 zirâ‟ olduğu söylenen Âdem‟in (a.s.) boyu günümüzde kullanılan
uzunluk ölçüsü bakımından en az 30 metreye tekabül etmektedir.220
Günümüzden 1400
sene önce yaĢamıĢ Hz. Peygamber‟in boyunun günümüz insanlarının boy ölçüleriyle
aynı olması, Hz. Peygamber‟den binlerce sene önce yaĢamıĢ, arkeolojik kazılarda
bulunan Mısır firavunlarına ait mumyaların boy ölçülerinin günümüz insanın boy
ölçüsüyle aĢağı yukarı aynı olması ve antropolojik çalıĢmalarda 30 metrelik insan
iskeletine rastlanmamıĢ olması 60 zirâ‟ ifadesinin müĢkil bir ifade olduğunu bize
düĢündürmektedir. Nevevî bu ifadeyi açıklarken “cennette yaratıldığı uzunluk buydu
yeryüzünde de aynı uzunlukta yaşadı, boyu değiştirilmedi ve kendisinden sonraki nesli
de bu boy uzunluğunda olmadı” demiĢtir.221
218
Abdurrezzâk, el-Musannef, Menâsik, Bâb:106,h.no:9090,c.V,s.91,Ezrakî‟nin zikrettiği bu rivayet
Musannef‟de ayrı ayrı 3 rivayet olarak zikredilmektedir ve o rivayetlerin sonuncusunda Âdem‟in (a.s.)
boyunun 60 zirâ‟ya indirildiğinden bahseden bir kısım vardır. Ancak rivayetlerin hiç biri senedin
müntehâsı itibariyle merfu‟ değil bilakis maktu‟dur.Bkz.,Abdurrezzâk, el-Musannef,c.V,s.91-93.
219Bkz.,Buhârî,Ehâdîsü‟l-Enbiyâ,Bâb:1,h.no:3326,c.IV,s.131;Müslim,Cenne,Bâb:11,h.no:(2841)-28, c.IV
, s.2183
220 Kullanıldığı alanlara göre kısımlara ayrıldığını daha önceden belirttiğimiz zirâ‟ denen uzunluk ölçüsünü
ortalama 50 cm olarak aldık.
221 Nevevî,el-Minhâc Şerhu-Sahîhi-Müslim b. el-Haccâc,Dâru-Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-Arabî,Beyrut,h.1392,Cenne,
Bâb:2,h.no:(2841)-28,c.XVII,s.178
67
ؽلص٢ عل١، هب: ؽلص٢ ئثوا٤ ث ؾل ث أث٢ ٣ؾ٠٤، ػ ايو١، ػ ػج٤ل هللا ث ػجل هللا ث ػزجخ ث ”
٤ذ، ٠ ك٤ ؽز٠ ثؼش هللا ب آك ػ٤ اال أ أ اج»ؼك، ػ اث ػجب، ها هللا ػ٤ هب:
“ اطكب
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya‟dan
Zührî‟den Ubeydullah b. Abdillah b. „Utbe b. Mesut‟tan Ġbn Abbâs dedi ki:
“Âdem (a.s.) beyti(Kâbe) ilk yapan kiĢidir ve Allah Teâlâ tufanı gönderinceye kadar
içinde namaz kılmıĢtır.”222
Senedin sonu itibariyle sahâbe râvîde biten bu rivayet mevkûftur. Seneddeki
Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya (ö.h.184) kaderi, cehmi, râfızi olmakla ve yalan
söylemekle itham olunmuĢ, kendisinde her türlü bela vardır Ģeklinde ağır ifadelere maruz
kalarak cerh edilmiĢtir.223
Rivayet bu yüzden zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız
bu rivayet Ġbnu‟l-Cevzi‟nin(ö.h.597) Zâdu‟l-Mesîr fi-Ġlmi‟t Tefsîr224
ve Suyûtî‟nin
(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr225
isimli tefsirlerinde geçmektedir.
ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب اولاػ، ػ ػضب ث بط، ػ ت ث ج، هب: " ب اج٤ذ ان١ ثأ ”
: أؽلب وه٢، ا٥فو ؿوث٢، هللا رؼب٠ ٥ك ػ٤ اال ٣ئن ٣بهرخ ٣اه٤ذ اغخ، ؽواء رزت، ب ثبثب
ب ك٤ هبك٣ ه، آ٤زب مت رجو اغخ، ظ ثغ ٣بهد أث٤، او ٣ئن غ
“غ، ٣ئن ٣بهرخ ث٤بء
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim el-Kaddâh‟dan Osman b.
Sâc‟dan Vehb b. Münebbih dedi ki: “Allah Teâlâ‟nın Âdem (a.s.) için hazırlamıĢ
olduğu ev (dünyada) o zaman cennet yakutlarından ıĢık saçan kırmızı bir yakuttu. O evin
doğu ve batı kapısı olmak üzere iki kapısı vardı. Evin içerisinde nurdan kandiller olup,
222
Ezrakî,c.I,s.40
223 Zehebî, Târîhu‟l-İslâm,c.IV,s.805
224 Ġbnu‟l-Cevzî, Zâdu‟l-Mesîr fi-İlmi‟t Tefsîr,Dâru‟l-Kitâbi‟l-„Arabî,Beyrut,h.1422,c.I,s.112
225 Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.313
68
içerdeki kaplar cennet altınındandı. O ev beyaz yakuttan yıldızlarla düzenlenmiĢti.
Hacer-i Esved o zaman beyaz yakuttan olan o yıldızlardan biriydi.”226
Bu rivayet senedin müntehâsı bakımından maktu‟dur. Rivayetteki Osman b.
Sâc‟ın(ö.h.161-170) cerh edildiğini hem de Vehb b. Münebbih‟den hadis
dinlemediğini daha önce zikretmiĢtik. Dolayısıyla rivayetin senedi zayıftır. Hadis
kaynaklarında ve diğer kaynaklarda bulamadığımız bu rivayetin Vehb b.
Münebbih‟den (ö.h.114) nakledilmesi hasebiyle ve içerdiği bilgi göz önüne
alındığında Yahudi ve Hristiyan kaynaklarından Ġslami eserlere giren isrâiliyât türü
bir haber olabileceği kanaatindeyiz.227
Çünkü bu rivayetin öncesindeki bir rivayette
Vehb b. Münebbih: “ilk kitaplardan okudum ki dünyaya inen her melek ihramlı ve
telbiye getirerek iner, Hacer-i Esved‟i istilâm edip, Kâbe‟yi yedi defa tavaf
eder.”228
diye bir rivayet nakletmiĢtir. Bu bakımdan hadis kaynaklarında
bulamadığımız bu rivayetin de Vehb b. Münebbih tarafından ilk kitaplardan (Yahudi
ve Hristiyanların kitapları ) alınarak nakledildiği kanaatindeyiz.
Ezrakî‟nin bu bölümde zikrettiği rivayetler mana itibariyle bir birini tekrar
ettiği için biz burada belli baĢlı üç rivayeti inceledik, sıhhat ve kaynak değeri
itibariyle tahlil ettiğimiz rivayetlerde ve burada tahlil etmeyip ancak kitabı
incelememiz sonucu vakıf olduğumuz diğer rivayetlerde gördüğümüz Hz. Âdem‟in
boyunun yerle gök arası kadar olması, Hz. Âdem ve Hz. Havva‟nın Cennet‟ten
çıkarılmalarına sebep olan hatayı yapanın sadece Hz. Havva olduğu algısını oluĢturan
“yeryüzüne indirilince Hz. Havvâ‟nın ölene dek Harem-i ġerife girmesinin yasaklandığı ve
226
Ezrakî,c.I,s.40-41
227 Vehb b. Münebbih (ö.h.114); tâbiîn tabakasından olup, ehli kitaptan isrâiliyat türü haberleri
nakletmesiyle meĢhurdur. “Allah‟ın kitaplarından 72 tanesini okudum” dediği rivayet edilir. Bkz. Yâkut
el-Hamevî(ö.h.626) ,Mu‟cemu‟l-Udebâ‟,Dâru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî, Beyrut,1414\1993,c.VI,s.2802;
228 Bkz. Ezrakî,c.I,s.39
69
Hz. Âdem‟in çadırına bakmaktan men edildiği”229
gibi haberlerin isrâiliyat kaynaklı olduğu
kanaatindeyiz. Daha öncede belirttiğimiz gibi Hz. Âdem ve Hz. Havvâ‟nın cennetteki
hayatları ve oradan çıkarılıĢları isrâiliyat türü haberlerin etkin olduğu bir alandır.
2.1.4.el-Beytu‟l-Ma‟mûr
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلص٢ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، ػ ت ث ج، هب: ”
٢ اج٤ذ »أفجو٢ أث ؼ٤ل، ػ وبر، ٣وكغ اؾل٣ش ئ٠ اج٢ ٠ هللا ػ٤ ك٢ ؽل٣ش ؽلس ث، هب:
ا، ك٤طك ثبؼجخ، ص ٣ ػ٠ اج٢ اؼه؛ أل ٢٣ ك٤ ٣ جؼ أق ي، ص ٣ي ئما أ
“رب اثخ، ؽز٠ رو ابػخ ٠ هللا ػ٤ ، ص ٣وك، كال
229
Rivayet için bkz., Ezrakî,c.I,s.37-38, Oysa ki Cenabı Allah Kur‟an-ı Hakîm‟de “Biz dedik ki: Ey
Âdem sen ve eĢin cennette yerleĢin. Orada dilediğiniz nimetlerden yiyin. Ancak Ģu ağaca yaklaĢmayın.
Kendine yazık eden zalimlerden olursunuz. Derken Ģeytan her ikisinin de ayağını kaydırdı da cennetten
onları çıkardı…” buyurmaktadır. Bkz., 2- Bakara-35-36, Ayet-i kerimeden anlaĢıldığı gibi kandırılan ve
hata yapan sadece Hz. Havva değil bilakis hem Hz. Havva, hem de Hz. Âdem‟dir.
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
2 - 1
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
- - 3 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis
Kaynakları
Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
1 Rivayetin bir
kısmı Buhâri ve
Müslim‟in
Sahîhlerinde
1 Rivayet
Abdurrezzâk‟ın
Musannef‟inde
1 Rivayet Suyûtî‟nin
ed-Durru‟l-Mensûr
isimli tefsirinde
Toplam Rivayet Adedi: 3
70
1- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Vehb b. Münebbih‟den Ebu Saîd‟den Mukâtil ref‟ettiği ( Hz. Peygamber‟e
isnad ettiği) bir hadiste Ģöyle dedi: “ el-Beytu‟l-Ma‟mûr diye isimlendirilmesinin sebebi
orada her gün 70.000 melek namaz kıldığı içindir. AkĢam olunca yeryüzüne inerler,
Kâbe‟yi tavaf edip, Hz. Peygamber‟i selamlayıp, sonra giderler. Kıyamete kadar da bir
daha onlara sıra gelmez.”230
Rivayet her ne kadar tebeu‟t-tâbiîn tabakasından olan Mûkâtil b. Hayyân‟da
(ö.h.149-150)231
bitse de Hz. Peygamber‟e isnad edildiğinden merfu‟dur. Senetteki
Osman b. Sâc (ö.h.161-170) zayıf, Ebu Saîd‟de mechulu‟l-hal olduğu için rivayet
zayıftır. Rivayetteki “70.000 meleğin orada namaz kılması ve kıyamet saatine kadar bir
daha sıranın kendisine gelmemesi” kısımlarının Buhârî, Müslim ve Nesâî‟de geçtiğini
“Meleklerin Kâbe‟yi ĠnĢası ve Ziyaret Etmeleri” bölümünde zikrettik. Rivayet bu
lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde geçmektedir.
ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، هب: أفجو٢ اث عو٣ظ، ػ لا ث ٤، ػ و٣ت ٠ اث ػجب، ػ ”
واػ، ض ثبء نا اج٤ذ ان١ ك٢ ابء ٣وب ا»اث ػجب هب: هب ه هللا ٠ هللا ػ٤ :
“ؼ أق ي، ال ٣ؼك ك٤ أثلااج٤ذ اؾوا، و و ػ٤، ٣لف ٣ ج
2- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Ġbn Cüreyc‟den Safvân b.
Süleym‟den Ġbn Abbâs‟ın kölesi Küreyb‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “ Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:
Semada Durrâh(yada Darrâh) isminde bir ev(mabed) vardır. Kâbe‟nin binası gibidir. DüĢecek olsa
Kâbe‟nin üzerine düĢer. Her gün 70.000 melek oraya girer, ebediyen bir daha oraya dönmezler.”232
230
Ezrakî,c.I,s.49
231Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm,c.III,s.983
232 Ezrakî,c.I,s.49, “Ebediyen bir daha oraya dönmezler” cümlesinden kast olunan “el-beytu‟l-ma‟mûra girmek
için bir daha kendilerine sıra gelmez”dir.
71
Ġbn Abbâs‟dan gelen rivayet merfu‟dur. Senedi bakımından sahih olan rivayet hadis
kaynaklarında bulunmayıp Vâhidî‟nin(ö.h.468) el-Vasît isimli eserinde Ezrakî‟nin de
senedinde bulunduğu rivayetle aynı lafızlarla zikredilmiĢtir.233
Diyârıbekrî‟nin (ö.h.966)
Târîhu‟l-Hamîs fi-Ahvâli Enfesi‟n-Nefîs isimli eserinde ise sened hazfedilerek Ġbn Abbâs‟dan
geldiği Ģekliyle zikredilmiĢtir.234
3 - Ayrıca Hz. Ali‟den sahih bir senedle gelen diğer rivayette
Hz. Ali; “el-beytu‟l-ma‟mûra Durrâh (ya da Darrâh) dendiğini ve diğer rivayetlerden farklı
olarak el-beytu‟l ma‟mûrun 6.kat semada bulunduğunu söylemiĢtir”.235
el-Beytu‟l-Ma‟mûr hakkındaki rivayetlerin içeriğinden anlaĢılan el-beytu‟l-ma‟mûr
arĢın altında, altıncı kat semada bulunan, melekler tarafından tavaf edilen, Kâbe gibi bir
mabedtir. Biri yeryüzünde diğeri gökyüzünde bulunan bu iki mabed aynı hizadadır. Ancak
Ezrakî bu rivayetlerin içeriğine zıt olan bir baĢka rivayet daha zikretmiĢtir, rivayet Ģöyledir:
ؼ٤ل، ػ وبر، ٣وكغ اؾل٣ش ئ٠ اج٢ ٠ هللا ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ أث ”
٢ ال أه ٤ئب هى ٣ؼجل، ػ٤ ك٢ ؽل٣ش ؽلس ث: " أ آك ػ٤ اال هب: أ١ هة ئ٢ أػوف ور٢، ئ
ب ث٤ اب ء كأي هللا ػي ع ػ٤ اج٤ذ اؼه، ػ٠ ػو نا اج٤ذ ك٢ ؼ ٣بهرخ ؽواء،
ان١ ب ٣غل هج مي، ص هكغ ػ٠ ػل ػ ػ٤ اال و أ ٣طف ث، كأمت هللا ػ اـ “األه ـ أ
4- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Ebu Saîd‟den Mukâtil ref‟ettiği (resûlullaha isnad ettiği) hadiste dedi ki: “Âdem(a.s.) dedi
ki: Ya rabbi ben hatamı biliyorum, ancak sana ibadet etmek için nurundan bir Ģey
göremiyorum. Allah Teâlâ ona geniĢliği Kâbe kadar ve Kâbe‟nin yerinde kırmızı yakuttan
olan el-beytu‟l-ma‟mûru indirdi, ancak bu evin(mabed) uzunluğu yer ile gök arası kadardı.
233
Vâhidî(ö.h.468),el-Vasît fi-Tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-Mecîd, Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,1415\1994,c.IV
s.184
234 Diyârıbekrî, Hüseyin b. Muhammed b. el-Hasen(ö.h.966), Târîhu‟l-Hamîs fi-Ahvâli Enfesi‟n-Nefîs,Dâru-
Sâdır, Beyrut,t.y.c.I,s.90
235 Ezrakî,c.I,s.49
72
Âdem‟e (a.s.) o evi (mabed) tavaf etmesini emretti, böylece ondaki gamı giderdi. Sonra
bu ev(mabed) Nuh(a.s.) zamanında kaldırıldı.236
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet bu itibarla merfu‟dur. Birinin zayıf, diğerinin
meçhul olduğunu daha önce zikrettiğimiz Osman b. Sâc (ö.h.161-170) ile Ebu Saîd‟den
dolayı rivayetin senedi zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayeti lafızlarında
hafif değiĢikliklerle Beğavî‟nin (h.516) Meâlimu‟t-Tenzîl237
isimli eserinde ve Beğavî‟nin
eserindeki aynı lafızlarla Ġsmail Hakkı Bursevi‟nin(ö.h.1127) Ruhu‟l-Beyân238
isimli eserinde
bulduk. Buhâri ve Müslim gibi sahih hadis kaynaklarında rastladığımız rivayetlerden el-
beytu‟l-ma‟mûrun semada olduğu anlaĢılmaktadır. Yeryüzüne indirildiğine dair kütüb-i
sittede her hangi bir rivayet bulunmayan el-beytu‟l-ma‟mûr‟ için Ezrakî‟nin eserinde
zikredilen bu rivayetin Ģâyân-ı dikkat bir Ģekilde tefsir eserlerinde mevcut olduğunu
görmekteyiz.
236
Ezrakî,c.I,s.51
237 Bkz.,Beğavî,Ebû Muhammed el-Hüseyin b. Mesûd b. Muhammed b. el-Ferrâ‟ eĢ-ġâfiî (ö.h.516), Meâlimu‟t-
Tenzîl , Dâru-Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-„Arabî,Beyrut,h.1420,c.I,s.166
238 Bkz.,Bursevi,Ġsmail Hakkı(ö.h.1127), Ruhu‟l-Beyân,Dâru‟l-Fikr,Beyrut, t.y.,c.I,s.230
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
3 1 -
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
2 - 2 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis
Kaynakları
Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
1 Rivayetin bir
kısmı Buhâri ve
Müslim‟in
Sahîhlerinde
1 Rivayet Vâhidî‟nin
el-Vasît isimli
tefsirinde
1 Rivayet Beğavî‟nin
Meâlimu‟t-Tenzîl
isimli tefsirinde
Toplam Rivayet Adedi: 4
73
2.1.5. Nuh‟un(a.s.) Gemisinin Tufan Esnasında Kâbe‟yi Tavafı
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلصب ل١ ث أث٢ ال١، هب: ؽلصب ثو ث او١ اجو١، ػ كاك ث أث٢ الواد ”
ب غ ػ ك٢ ال٤خ صب هعال »ال١، ػ ػجبء ث أؽو ا٤و١، ػ ػوخ، ػ اث ػجب، هب:
بئخ ف٤ ٣ب، أ هللا رؼب٠ ع ال٤خ ئ٠ خ، كلاهد ثبج٤ذ ؼ أ، أ با أهبا ك٢ ال٤خ
هب: كبزوود ػ٤ كجؼش ػ ػ٤ اال اـواة، ٤أر٤ ثقجو « أهثؼ٤ ٣ب، ص عب هللا رؼب٠ ئ٠ اغك١
بط٤، كؼوف األه، كنت كهغ ػ٠ اغ٤ق، أثطأ ػ، كجؼش اؾبخ كأرز ثهم اي٣ز، طقذ هع٤ب ث
ػ أ ابء هل ت، كج ئ٠ أل اغك١، كبثز٠ هو٣خ، بب صب٤، كأجؾا ماد ٣، هل رججذ
“أز ػ٠ صب٤ ـخ، ئؽلاب اؼوث٤خ، هب: كب ال ٣لو ثؼ ػ ثؼ، ب ػ ػ٤ اال ٣ؼجو ػ
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî‟den BiĢr b. es-Seriy el-
Basrî‟den Dâvud b. Ebi‟l-Furât el-Kindî‟den Îlbâ‟ b. Ahmer el-YeĢkürî‟den
„Ġkrime‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “ Nuh (a.s.) ile gemide aileleriyle beraber 80 erkek
vardı ve gemide 150 gün kaldılar. Allah Teâlâ geminin yönünü Mekke‟ye çevirdi de
gemi Kâbe‟yi 40 gün döndü(tavaf etti).Sonra Allah Teâlâ geminin yönünü Cûdî‟ye
doğru döndürdü ve gemi Cûdî üzerine yerleĢti. Nuh (a.s.) yeryüzünün durumu hakkında
haber getirmesi için bir karga yolladı. Karga yolda bir leĢ bulup onunla oyalanınca, Nuh
(a.s.) bu sefer bir güvercin yolladı. Güvercin ayakları çamurda kirlenmiĢ bir Ģekilde ona
zeytin yaprağı getirdi. Nuh(a.s.) bu durumdan suların çekildiğini anladı. Cûdî‟nin alt
tarafına inip oraya bir köy kurdu ve köyü seksen diye isimlendirdi. Bir sabah
konuĢtukları dil seksen farklı dil olarak birbirine karıĢtı, bu dillerden biri de Arapçaydı.
Kimse kimsenin dilinden anlamıyor, bir birlerine ne dediklerini Nuh (a.s.)onlara
açıklıyordu.”239
Ġbn Abbâs‟dan(ö.h.68) gelen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur.
Rivayetin senedindeki Ezrakî‟nin hocası Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî mechulu‟l-hal olduğu
için rivayet zayıftır. Rivayet temel hadis kaynaklarında bulunmamaktadır. Ancak
239
Ezrakî,c.I,s.52
74
Abdurrezzâk‟ın Musannef‟inde Ma‟mer b. RâĢid‟in(ö.h.153) “ثـ٢” sîgasıyla naklettiği
Nuh(a.s.) gemisinin Kâbe‟yi tavaf ettiğine dair “ ل٤خ جؼأ ج٤ذ ب ػ بكذ ثب ”240
ibaresiyle
bir rivayet vardır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet aynı lafızlarla Ġbn Ebû
Hâtim (ö.h.327) , Vâhidî (ö.h.468), Ġbn Kesîr (ö.h.774) ve Suyûtî‟nin (ö.h.911)
tefsirlerinde, Ġbn Kesîr‟in Kısasu‟l-Enbiyâ ve el-Bidâye ve‟n-Nihâye isimli siyer ve
tarih kitaplarında, Ġbnu‟z-Ziya‟nın da (ö.h.854) Târihu-Mekke isimli kitabında
bulunmaktadır.241
Kütüb-i Sitte ve diğer hadis kaynaklarında bulamadığımız ancak özellikle hicri
II. asır sonrası tefsir, siyer ve tarih kitaplarında bulunan bu rivayet senedi ve kaynak
değeri itibariyle problemlidir. Bununla beraber rivayetin metni açısından kritiği
yapıldığında; yerin altından fıĢkıran suların, gökyüzünü âdeta yararak boĢalan
yağmurların, dağlar gibi dalgaların yeryüzünü kapladığı o günde, Allah‟ın (c.c.)
kendilerini rahmetiyle korudukları dıĢında kimsenin korunamadığı242
o dehĢetli anlarda,
Kâbe‟nin yerinin tam bir Ģekilde tespit edilip Nuh‟un (a.s.) gemisinin tufan esnasında 40
gün boyunca Kâbe‟yi tavaf etmesi mümkün görünmemektedir. 2- Ezrakî bu rivayetten
hemen sonra Mücâhid‟den (ö.h.103) gelen senedin müntehâsı itibariyle maktu‟, sıhhati
240
Bkz.,Abdurrezzâk, el-Musannef.,Menâsik,Bâb:106,h.no:9096, c.V,s.93
241 Ġbn Ebû Hâtim(ö.h.327), Tefsîru‟l-Kur‟âni‟l-Azîm.,c.VI,s.2032; Vâhidî (ö.h.468),el-Vasît,c.II,s.575
(Vahidî‟nin eserinde rivayet “بب صب٤” kısmına kadardır.);ĠbnKesîr(ö.h.774),Tefsîru‟l-Kur‟âni‟l-
Azîm,Dâru-Tayyibeli‟n-NeĢrive‟t-Tevzi‟,1420\1999,t.y.,c.IV,s.324;Suyûtî(ö.h.911),ed-Durru‟l-Mensûr, c.IV
,s.431;ĠbnKesîr,Kısasu‟l-Enbiyâ,Matbaâtu-Dâri‟t-Te‟lîf,Kahire,h.1388\1968,c.I,s.112;el-Bidâye ve‟n-Nihâye ,
Dâru-Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-„Arabî,1408\1988,t.y.,c.I,s.132;Ġbnu‟z-Ziya(ö.h.854),Târîhu Mekke, s.32
242 11-Hûd-(42-44)
75
itibariyle sahih olan bir rivayet daha zikretmiĢtir. O rivayette “Kâbe‟nin yerinin Nuh
tufanı zamanında yok olup, izlerinin silindiği belirtilir. Ġnsanların kırmızı çamurdan
oluĢan bir tepeyi Kâbe‟nin yeri zannettiklerini, oraya sel sularının çıkmadığını, ancak
yerin tam olarak tespit edilemediği”243
nakledilir. Rivayette göz ardı edilmemesi gereken
diğer bir hususta Nuh (a.s.) ve ashabının gemide 150 gün kaldıkları belirtilmekte buna
mukabil isrâili kaynaklarda da tufanın 150 gün sürdüğünden bahsedilmektedir.244
Bu açıdan
rivayete isrâiliyat içeren bilgilerin karıĢmıĢ olduğunu düĢünmekteyiz. Yine rivayetteki
80 kiĢinin 80 farklı lisanı geceden sabaha konuĢur olduğuna dair bilgilerin bu türden
bilgiler olduğu kanaatindeyiz.
2.1.6.Ġbrahim‟in (a.s.) Kâbe‟yi ĠnĢası ve Hac Yapması
Ezrakî‟nin rivayetine göre, kendisi için Hz. Allah tarafından Kâbe‟nin yeri
hazırlanmıĢ olan Ġbrahim (a.s) hala memede bir bebek olan oğlu Ġsmail ve hanımı Hacer
ile Burak isimli bir binek üzerinde ġam‟dan Mekke‟ye doğru yola çıktı. Ezrakî
243
Ezrakî,c.I,s.52-53
244 Bkz.,Tevrat-YaratılıĢ 8\3
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
- 1 1
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
1 - 1 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis
Kaynakları
Tefsir,Tarih ve
Diğer Kaynaklar
1- Rivayet Ġbn Ebû
Hâtim, Vâhidî, Ġbn
Kesîr ve Suyûtî‟nin
tefsirlerinde
Toplam Rivayet Adedi: 2
76
Ġbrahim‟in (a.s) bindiği Burak‟ın vasıflarını Hz. Peygamber‟e getirilen Burak‟ın
vasıflarının anlatıldığı Ģu rivayetle nakletmiĢtir.
هب ػضب ث بط: ؽلصب ػ اؾ اجو١، أ ب ٣و ك٢ لخ اجوام ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ ”
“بهب: ئ أرب٢ عجو٣ ثلاثخ ث٤ اؾبه، اجـ، ب عبؽب، ك٢ كقن٣ب رؾلياب، رغ ؽبكوب ك٢ ز٠ وك
1- Osman b. Sâc Hasan el-Basri‟den Burak‟ın vasıfları hakkında Peygamber
(s.a.v.) buyurdu ki: “Cibril bana eĢekle katır arasında (bir vasıfta) olan bir binek getirdi,
uyluklarında iki kanadı olup bunları oynatabiliyordu. Toynaklarını en uzağa koyuyordu.”245
Hz.Peygamber‟e isnad edildiği için bu rivayet merfu‟dur. Ancak hem senedin
müntehâsı tâbiînden olan Hasan el-Basrî‟de (ö.h.110) son bulduğu için rivayette irsâl
vardır, hem de senetteki Osman b. Sâc‟dan (ö.h.161-170) dolayı rivayet zayıftır. Aynı
lafızlarla hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Taberi‟nin tefsirinde farklı bir
tarikle isrâ hadisesini anlatan rivayette geçmektedir. Ancak o rivayette “ بء ”ث٤
ibaresiyle Burak‟ın beyaz olduğu belirtilmiĢtir.246
2- Ezrakî Dedesi Müslim b. Hâlid ez-Zenci Ġbn Cüreyc Kesîr b. Kesîr b.
el-Muttalib b. Ebî Vedêa es-Sehmî Saîd b. Cübeyr Abdullah b. Abbâs tarikiyle
Ġbrahim‟in (a.s.) oğlu Ġsmail‟le (a.s.) hanımı Hacer‟i Mekke‟de büyük bir ağacın altında
bırakıp geriye döndükten sonra Hacer‟in kendisi ve oğlu için su bulmak umuduyla Safâ
ile Merve tepesi arasında koĢuĢunu naklettiği uzunca bir rivayetin içerisinde “ كني بف
”.insanlar bunun için Safâ ile Merve arasında tavaf eder“ ”اب ث٤ الب اوح247
Ģeklinde
Hz. Peygamber‟e nispet edilen merfu‟ bir rivayet de zikretmiĢtir.
245
Ezrakî,c.I,s.54
246 Bkz.,Taberî,Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr b. Yezîd b. Kesîr b. Gâlib el-Âmuli(ö.h.310),Câmi„u‟l-
Beyân fi-Te‟vîli‟l-Kur‟ân,Müessetü‟r-Risâle,y.y.,1420\2000,c.XVII,s.332
247 Ezrakî,c.I,s.55
77
Ezrakî‟nin zikrettiği rivayetin senedinde bulunan Müslim b. Hâlid ez-Zencî
(ö.h.180) hadis münekkitlerinin çoğu tarafından cerh edilmiĢtir.248
Bu bakımdan
Ahbâru Mekke‟deki rivayet zayıftır. Ancak bu rivayet Buhârî‟nin Sahîh‟inde ve
Nesâî‟nin Sunen-i Kubrâ‟sında Kesîr b. Kesîr b. el-Muttalib b. Ebî Vedêa es-Sehmî
Saîd b. Cübeyr Abdullah b. Abbâs, tarikiyle zikredilmektedir.249
Bu rivayetlerin
mütâbaatıyla da Ahbâru Mekke‟deki rivayet hasen liğayrihi mertebesine çıkmaktadır.
Ayrıca Buhârî ve Nesâî‟deki merfu‟ rivayette “بف اب ث٤ الب اوح” ifadesi yerine
ب“ ث٤ ؼ٠ اب ” ifadesi geçmektedir.
3- Buhâri‟de ve Sunen-i Kubrâ‟daki bu uzunca rivayetin içerisinde Ezrakî‟nin sanki
ayrı bir rivayetmiĢ gibi ayrı bâb baĢlığı altında zikrettiği bir merfu‟ rivayet bulunmaktadır.
Rivayet Ģöyledir: “Cürhümlüler zemzem suyunun etrafında Ġsmail‟in (a.s.) annesi Hacer‟le
beraber ikamet etmek için ondan izin istedi oda kabul etti. Bu durumla alakalı Hz.
Peygamber Ģöyle buyurdu: “كأل٠ مي أ ئبػ٤ ٢ رؾت اال” “Ġsmail‟in annesi bunu uygun
buldu o arkadaĢlığı seven biriydi”.250
ث فبل ايغ٢، ػ اث عو٣ظ، ػ ض٤و ث ض٤و، ػ ؼ٤ل ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ”
ث عج٤و، هب: ؽلصب ػجل هللا ث ػجب، هب: " جش ئثوا٤ ب بء هللا أ ٣جش، ص عبء اضبضخ، كعل ئبػ٤ ػ٤
و، ٣جو١ جال أ جبال ، ك ػ٤، ي ئ٤ كوؼل ؼ، كوب ئثوا٤: ٣ب اال هبػلا رؾذ الؽخ از٢ ثبؽ٤خ اج٤
ئبػ٤ ئ هللا رؼب٠ هل أو٢ ثأو، كوب ئبػ٤: كأغ هثي ك٤ب أوى، كوب ئثوا٤: ٣ب ئبػ٤ أو٢
ورلؼخ ػ٠ ب ؽب، ػ٤ب هث٢ أ أث٢ ث٤زب، هب ئبػ٤: أ٣؟ ٣و اث ػجب: " كأبه ئ٠ أخ
هوا ؽجبء ٣أر٤ب ا٤ اؽ٤ب، ال ٣وجب، ٣و اث ػجب: كوبب ٣ؾلوا ػ اواػل،
٣ؾلواب، ٣وال: هثب روج ب ئي ٤غ الػبء، هثب روج ب ئي ا٤غ اؼ٤، ٣ؾ ئبػ٤ اؾغبهح
٤، كب اهرلغ اجبء، ن ػ٠ ا٤ـ ئثوا٤ رب هوة ئبػ٤ نا اؾغو، ػ٠ ههجز، ٣ج٢ ا٤ـ ئثوا
248
Zehebî, Târîhu‟l-İslâm,c.IV,s.742
249Bkz.,Buhârî,Ehâdîsü‟l-Enbiyâ,Bâb:11,h.no:3364,c.IV,s.142;Nesâî,es-Sunenu‟l-Kubra,Müessetü‟r-
Risale,Beyrut,h.1421\2001,Menâkıb,h.no:8320,c.VII,s.399
250 Ezrakî,c.I,s.55
78
٣ؼ٢ اوب، كب ٣و ػ٤، ٣ج٢ ٣ؾ ك٢ اؽ٢ اج٤ذ ؽز٠ از٠ ئ٠ ع اج٤ذ، ٣و اث ػجب: كني
“٢ وب ئثوا٤ و٤ب ػ٤
4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Halid ez-Zencî‟den Ġbn
Cüreyc‟den Kesîr b. Kesîr‟den Saîd b. Cübeyr‟den Abdullah b. Abbâs dedi ki:
“Ġbrahim (a.s.) Allah‟ın(c.c.) kalmasını dilediği kadar bulunduğu yerde kaldıktan251
sonra Mekke‟ye üçüncü defa geldi. Oğlu Ġsmail‟i büyük ağacın altında ki kuyunun
çevresinde oturmuĢ, okunu ya da oklarını sivriltir halde buldu. Selam verip oğlunun
yanına oturan Ġbrahim (as.) oğluna “Ey Ġsmail Allah Teâlâ bana bir iĢ emretti” der. Oğlu
Ġsmail‟de (a.s.) cevaben “Allah sana ne emrettiyse onu yap(itaat et)” deyince Ġbrahim
(a.s.) “Allah Teâlâ bana kendisi için bir beyt (mabed) yapmamı istiyor” der. Ġsmail‟de
(a.s.) “nerede diye sorar”.Ġbn Abbâs dedi ki: “Çevresinden yüksekçe bir tümseği iĢaret
etti, üzerinde çakıl taĢları vardı, seller etrafından geçer ancak oradan geçmezdi.
Kalktılar temele kadar kazdılar, kazarken de “rabbimiz bizden kabul et sen duaları
iĢitensin, rabbimiz bizden kabul et sen iĢitensin bilensin252
” diye söylüyorlardı. Ġsmail
(a.s.) boynu üzerinde taĢ taĢıyor, yaĢlı Ġbrahim de (a.s.) Kâbe‟yi yapıyordu. Bina
yükselip taĢları almak Ġbrahim‟e (a.s.) zor gelince, Ġsmail (a.s.) ona bu taĢı getirdi -yani
makamı- ,Ġbrahim (a.s.) o taĢa basarak Kâbe‟yi yapıyor ve taĢı Kâbe‟nin etrafında
döndürüyordu, ta ki Kâbe‟nin ön yüzüne gelinceye kadar. Ġbn Abbâs dedi ki: Ġbrahim
(a.s) üzerine bastığından dolayı makam-ı Ġbrahim diye isimlendirilmiĢtir.”253
Ġbn Abbâs‟dan gelen rivayet hükmen merfu‟dur. Rivayetin senedindeki Müslim b.
Hâlid ez-Zenci‟nin(ö.h.180)zayıf bir râvî olduğunu daha önce zikrettik. Bu açıdan zayıf
olan rivayet, Musannef‟de Saîd b. Cübeyr‟den(ö.h.95) sahih bir rivayetle lafızlarında
251
Önceki rivayetlerden Ġbrahim‟in (a.s.) beklediği yerin ġam olduğunu biliyoruz.Bkz.,Ezrakî,c.I, s.54
252 2-Bakara-127
253 Ezrakî,c.I,s.58-59
79
küçük değiĢikliklerle uzunca bir rivayetin içerisinde nakledilmektedir.254
Kütüb-i sitteden
ise Buhari‟de Saîd b. Cubeyr Ġbn Abbâs tarikiyle, Hz. Ġbrahim‟in Hz. Ġsmail‟i ve
annesini Mekke‟ye getirip bırakma sürecini anlatan rivayetin son kısmında muhtevası
itibariyle Ahbâru Mekke‟de ki rivayetle aynı Ģekilde zikredilmiĢtir.255
Bu rivayetler Ahbâru
Mekke‟de ki rivayetin mutâbii olduğu için sıhhati yönünden Ezrakî‟nin eserindeki rivayet
hasen liğayrihi mertebesine çıkmıĢtır.
ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ؾل ث ئؾبم، هب: " ب أو ئثوا٤ ف٤ هللا ”
ب ع ٣ز، ٢ ثؼل ه٣ؼ لبكخ، ؼ ي رؼب٠ أ ٣ج٢ اج٤ذ اؾوا، أهج أه٤٤خ ػ٠ اجوام، ؼ ا٤خ،
٣ل ػ٠ غ اج٤ذ، ؽز٠ از٠ ئ٠ خ، ثب ئبػ٤، ٣ئن اث ػو٣ خ، هل رك٤ذ أ هج مي،
ككذ ك٢ غ اؾغو، كوب: ٣ب ئبػ٤ ئ هللا رؼب٠ هل أو٢ أ أث٢ ث٤زب، كوب ئبػ٤: أ٣ ؼ؟ هب:
أبه اي ئ٠ غ اج٤ذ، هب: كوبب ٣ؾلوا ػ اواػل، ٤ ؼب ؿ٤وب، كجؾ ئثوا٤ األب أب آك ك
األ كؾلو ػ هث ك٢ اج٤ذ، كعل ؽغبهح ػظبب، ب ٣ط٤ن اؾغو ب صالص هعال، ص ث٠ ػ٠ أب آك األ،
هبذ: ٣ب ئثوا٤ اث ػ٢ كج٠ ػ٤ب، كني ال ٣طف ثبج٤ذ أػواث٢ رطهذ ا٤خ أب ؽ٤خ ػ٠ األب األ،
…“ بكو، ال عجبه ئال هأ٣ذ ػ٤ ا٤خ
5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim „den Osman b. Sâc‟dan
Muhammed b. Ġshâk dedi ki: “Ġbrahim(a.s.) el-beytu‟l-Haram‟ı (Kâbe) yapmakla emir
olununca Erminiyye‟den yanında sekine (uğultulu rüzgârdan sonra çıkan yüzü olup, konuĢan
bulut256
) ve beytin(Kâbe) yerini gösteren bir melekle Burak üzerinde Ġsmail‟in (a.s.) bulunduğu
Mekke‟ye vardı. Ġsmail (a.s.) o zamanlar yirmi yaĢındaydı. Annesi vefat etmiĢ Hicr‟in yerine257
254
Abdurrezzâk, el-Musannef, Menâsik, Bâb:106,h.no:9107, c.V,s.105
255 Bkz.,Buhârî,Ehâdîsü‟l-Enbiyâ,Bâb:11,h.no:3364,c.IV,s.142
256 Sekîne‟nin; ortasında yüz Ģekli olan konuĢabilen bir bulut ya da sis olduğu Hz.Ali‟den gelen diğer bir
rivayette açıklanmıĢtır. Ġbn Cüreyc‟de Sekîne‟nin kedi kafası gibi bir kafası ve iki kanadı olduğunu
söylemiĢtir.Bkz., Ezrakî,c.I, s.60
257 Daha sonraları Hicr-i Ġsmail denecek yere defnedilmiĢtir.
80
defnedilmiĢti. Ġbrahim (a.s) Ġsmail‟e (a.s.) “Ya Ġsmail Allah Teâlâ bana kendisi için bir beyt
(mabed) yapmamı emretti” deyince Ġsmail (a.s.) “yeri neresi” diye sordu. Melek de ona
Kâbe‟nin yerini iĢaret etti. Yanlarında baĢka kimse olmadan beytin(mabed) yerini kazmaya
baĢladılar. Ġbrahim (a.s.) Âdem‟in (a.s.) kazdığı ilk temele ulaĢtı. Ġlk temelin etrafından
kazarken 30 kiĢinin kaldırmaya güç yetiremeyeceği büyük bir taĢ buldular. Bunun üzerine
Kâbe‟yi Âdem‟in (a.s.) yaptığı ilk temel üzerine bina etmeye baĢladılar. Sekîne yılanın
kıvrıldığı gibi o ilk temel üzerine halka Ģeklinde kıvrıldı ve “Ya Ġbrahim benim üzerimden
yap” dedi. Ġbrahim‟de (a.s.) onun üzerinden bina etti. Bundan dolayı kindar ve zorba bir
bedevi değil ancak üzerinde sekinet olanlar Kâbe‟yi tavaf ederler…”258
Tarihçi Ġbn Ġshâk‟dan(ö.h.151) gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle
maktu‟dur. Sıhhati yönünden bakıldığında ise senetteki Osman b. Sâc‟ın(ö.h.161-170)
zayıf olduğunu daha önce zikrettik. Bundan dolayı rivayet zayıftır. Ayrıca senetteki diğer
râvî Ġbn Ġshâk hakkında da hadis münekkitlerinin ihtilaflı görüĢleri vardır.259
Kütüb-i
sittede bulamadığımız bu rivayetin bir kısmı Musannef‟de vardır. Mücâhid‟den gelen bu
rivayette Ġbrahim‟in (a.s.), melek, sekine ve yanlarında bir kuĢla ġam‟dan geldikleri
belirtilmektedir.260
258
Ezrakî,c.I, s.64
259 Zehebî Dîvanu‟d-Duafâ isimli eserinde inĢallah sikadır dedikten sonra, Mâlik b. Enes ve Yahya b. Said
el-Kattân‟ın onun için kezzâb dediğini, Ġbn Ma„în‟in sika, Ali b. el-Medînî‟nin hadisi bana göre sahihtir
dediğini, Ahmed b. Hanbel‟in hasenü‟l-hadis, ġu‟be‟nin ise sadûktur dediğini söylemiĢtir. Bkz., Zehebi,
Dîvânu‟d-Duafâ,s.341; Biz, Ġbn Ġshâk hakkında hadis münekkitlerinin ekserisinin görüĢlerini tercih
ederek onun için sika hükmünü kabul edeceğiz.
260 Abdurrezzâk, el-Musannef, Menâsik,Bâb:106,h.no:9095, c.V,s.93
81
Sahih hadis kaynaklarında bulunmayan bu rivayet muhteva itibariyle Taberî‟nin
(ö.h.310),Kurtubî‟nin(ö.h.671) ve Suyûtî‟nin(ö.h.911) tefsirlerinde bulunmaktadır.261
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ؾل ث ئؾبم، هب: " ”
ب كوؽ ئثوا٤ ف٤ اوؽ ثبء اج٤ذ اؾوا عبء عجو٣، كوب: ق ث جؼب كطبف ث جؼب ئبػ٤
٤ب فق اوب هؼز٤ هب: كوب ؼ عجو٣ ٣زب األهب ب ك٢ اف، كب أال جؼب ئبػ٤
كأها ابي ب الب اوح ٠ يكلخ، ػوكخ، هب: كب كف ٠ ج اؼوجخ رض ئث٤ ػل
ثجغ ؽ٤بد كـبة ػ. ص ثوى ػل اغوح اط٠، كوب عوح اؼوجخ، كوب عجو٣: اه كوب ئثوا٤
عجو٣: اه، كوب ثجغ ؽ٤بد كـبة ػ، ص ثوى ػل اغوح ال٠، كوب عجو٣: اه، كوب ثجغ
ؽ٤بد ض ؽ٠ اقنف، كـبة ػ ئث٤، ص ٠ ئثوا٤ ك٢ ؽغ عجو٣ ٣هل ػ٠ ااهق، ٣ؼ
ي ؽز٠ از٠ ئ٠ ػوكخ، كب از٠ ئ٤ب، هب عجو٣: أػوكذ بي؟ هب ئثوا٤: ؼ، هب: ك٤ذ اب
“ …ػوكبد ثني و أػوكذ بي؟
6- Ebu‟l-Velid el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Muhammed b. Ġshâk dedi ki: “Ġbrahim (a.s.) Kâbe‟yi yaptıktan sonra Cebrail ona
geldi ve yedi defa tavaf etmesini söyledi, oda yedi defa tavaf edip oğlu Ġsmail‟le (a.s.)
beraber her tavafta bütün rükunları selamladı, tavafı yediye tamamladıklarında makâm-ı
Ġbrahim‟in arkasında iki rekât namaz kıldılar. Daha sonra Cebrail onlarla kalkıp hac
menâsikini(fillerini), Safâ‟yı, Merve‟yi, Minâ‟yı, Müzdelife‟yi, Arafat‟ı gösterdi.
Minâ‟ya girdiklerinde cemre-i akabede iblis(Ģeytan) ona göründü. Cebrail ona taĢ
atmasını söyleyince iblise yedi çakıl taĢı attı. Ġblis ortadan kayboldu. Sonra iblis cemre-i
vustâda tekrar Ġbrahim„e (a.s.) göründü. Cebrail ona taĢ at deyince, yedi çakıl taĢı attı.
Ġblis ortadan kayboldu. Cemre-i Süflâ ya geldiklerinde Ġblis tekrar Ġbrahim‟in(a.s.)
karĢısına çıktı. Cebrail ona tekrar taĢ atmasını söyledi. Ġbrahim (a.s.) önceki taĢlar gibi
yedi taĢ attı ve Ġblis ortadan kayboldu. Sonra Ġbrahim (a.s.) hac yapmaya devam etti.
Cebrail Arafat‟a gelinceye kadar vakfe yerlerinde onu durdurdu ve ona haccın
261
Taberi, Câmi„u‟l-Beyân,c.III,s.63;Kurtubî, el-Câmi‟,c.II,s.122;Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.322
82
menâsikini (fillerini) öğretti. Arafat‟a gelince Cebrail ona “haccın menasikini (fiillerini)
öğrendin mi ?” diye sordu. Ġbrahim‟de (a.s.) “evet” diye cevap verdi. “أػوكذ بي”
“Haccın menâsikini (fillerini) öğrendin mi ?” sözünden dolayı bu yer Arafat diye
isimlendirildi…”262
Senedin müntehâsı itibariyle maktu‟ olarak gelen bu rivayet, hakkında daha önce
bilgi verdiğimiz Osman b. Sâc‟dan(ö.h.161-170) dolayı sıhhati bakımından zayıftır.
Sahih hadis kaynaklarında bulamadığımız rivayet bu lafızlarla sadece Ahbâru Mekke‟de
bulunmaktadır. Rivayet farklı tariklerle ve bazı lafız değiĢiklikleriyle beraber
muhtevasının aynı olması bakımından Ġbnu‟l-Cevzî‟nin(ö.h.597) ,Kurtubî‟nin(ö.h.671)
ve Suyutî‟nin(ö.h.911) tefsirlerinde bulunmaktadır.263
7- Ayrıca Ezrakî bu bölümde Hz.Ġbrahim‟in oğlu Ġsmail‟in (a.s.) evini ziyaret edip
Ġsmail‟in (a.s.) evlendiği ikinci eĢinin Hz. Ġbrahim‟i tanımadığı halde ona ikramda
bulunması, Hz. Ġbrahim‟in bundan hoĢnut olup gelinine “ne yiyip içersiniz” diye
sorduğunda gelini “et ve su” diye cevap verince, Hz. Ġbrahim‟in “Allah size et ve suda
bereket versin” diye dua ettiğini zikrettikten sonra Ġbn Abbâs‟dan naklen Hz. Peygamber‟e
isnad edilen merfu‟ bir rivayet zikretmiĢtir. Rivayet ġöyledir: “ عل ػلب ٣ئن ؽجب لػب
Eğer o zaman Ġsmail‟in(a.s.) hanımının yanında hububat“ ”ثبجوخ ك٤، كبذ أهب ماد ىهع
bulunsaydı Ġbrahim (a.s.) onun bereketli olması için dua edecek, böylece Mekke toprakları
ekip biçmeye elveriĢli olacaktı”.264
Ezrakî bu rivayeti ayrı bir merfu‟ rivayetmiĢ gibi zikretmiĢtir. Ancak bu rivayet hem
Abdurrezzâk‟ın Musannef‟inde hem de Buhâri‟nin Sahih‟inde, Saîd b. Cübeyr
262
Ezrakî,c.I, s.66-67
263 Bkz., Ġbnu‟l-Cevzî,Zâdu‟l-Mesîr,c.I,s.112; Kurtubî,el-Câmi‟,c.II,s.129-130; Suyutî, ed-Durru‟l-Mensûr ,
c.I,s.332
264 Ezrakî,c.I, s.77-78
83
Ġbn Abbâs, tarikiyle daha önce zikrettiğimiz Ġbrahim (a.s.) oğlu Ġsmail (a.s.) ve eĢi Hacer‟in
Mekke‟ye gelip daha sonra da Kâbe‟yi inĢa etme sürecini anlatan uzunca bir rivayetin
içerisinde zikredilmiĢtir. Ancak bu iki kitapta zikredilen rivayet “ ٣ ٣ئن ؽت، ب
ك٤ كػب ” “O zamanda onların hububatı yoktu, eğer hububatları olsaydı onun içinde dua
ederdi.”265
Ģeklinde olup dua etseydi Mekke‟nin ziraata elveriĢli bir yer olacağına dair bir
ibare yoktur.
Ġncelediğimiz rivayetlerde geçen Sekine‟nin tam olarak ne olduğu üzerinde bir
ittifak yoktur. Sahih kaynaklarda bulunmayıp daha ziyade tefsirlerde ki rivayetlerde
bulunan, Hz. Ġbrahim‟in Kâbe‟yi onun üzerinden ve onun ölçüleri hizasında yaptığı
söylenen bu doğaüstü varlığın nakledildiği haberlerin muhteva yönünden de problemli
olduğu aĢikârdır.
265
Bkz.,Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,Bâb:106,h.no:9107,c.V,s.105;Buhârî,Ehâdîsü‟l-Enbiyâ,
Bâb:11,h.no: 3364,c.IV, s.142
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
5 - 2
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
- 3 4 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis
Kaynakları
Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
4 Rivayet uzunca bir
rivayetin içerisinde
Buhârî‟de.
1 Rivayet
Abdurrezzâk‟ın
Musannef‟de.
1 Rivayet Taberî‟nin
Câmi„u‟l-Beyân isimli
tefsirinde
1 Rivayet Ġbnu‟l-Cevzî‟nin
Zâdu‟l-Mesîr fi „Ġlmi‟t-
Tefsîr isimli eserinde
Toplam Rivayet Adedi: 7
84
2.1.7.Cahiliyede KureyĢ‟in Kâbe‟yi ĠnĢası ve Yılanın Kâbe‟yi Koruması
ض٤فؽلص٢ أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ كاك ث ػجل اوؽ اؼطبه، هب: ؽلصب ػجل هللا ث ػضب ث ”
هو٣. هب: " بذ ثو ٣بث ٢ ػ ث٤ب اؼجخ، هج أ ثزباوبه١، ػ أث٢ اطل٤، هب: هذ: ٣ب فب، ؽلص
٤ ثله ري اؼبم، رغ اح ػ٠ اغله ص رل٠، ص ئ ل٤خ و أهجذ، ؽز٠ ئما بذ ثبؼ٤جخ ٢
٣، كوجا ئ٤ب أفنا فجب ه٤ب ب ك٤ب ٣وب ثبه ٣ئن بؽ خ هج علح، كبود كؼذ ثب هو
غبها ثبء، كب هلا ث خ هبا: ث٤ب ث٤ذ هثب. كبعزؼا ني وا اؾغبهح ااؽ٢، كج٤ب ه هللا
ك١ هللا أػ، كب ٠ هللا ػ٤ ٣وب ؼ ئم الذ ػهر، كك١: ٣ب ؾل، ػهري كني أ ب
هؤ٣ذ ػهح ثؼلب، كب عؼا اؾغبهح ا ثوب، فوعذ ؽ٤خ كاء اظو، ث٤بء اجط، ب هأ
ض هأ اغل١، رؼ ب أهاكا لب، كب هأا مي اػزيا ػل اوب، ٣ئن ك٢ ب ا٤، ص هبا:
وأا بئوا أك ظو، أث٤ ثط، ألو اوع٤، أفنب كغوب ؽز٠ أكفب أع٤بكا، هثب، أهكب ػبهح ث٤زي. ك
… “ص لب ثب
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman el-Attâr‟dan
Abdullah b. Osmân b. Huseym el-Kârî‟den Ebi‟t-Tufeyl dedi ki: Dayıma KureyĢ‟in
Kâbe‟yi tekrar inĢa etmeden önceki halini sordum, dedi ki: “Sıvalı olmayan kuru
taĢlardan yapılmıĢtı, oğlaklar üzerinde zıplıyordu. Kâbe örtüsü ilk önce duvarlar üzerine
konur sonra aĢağıya sarkıtılırdı. Rumlara ait olan bir gemi gelirken, o zamanlarda
Cidde‟den önce Mekke‟nin sahili olan ġuaybe‟de parçalandı. KureyĢliler bunu iĢitip
geminin tahtalarını almak için oraya gittiler. Oradan tahtalarla beraber Bâkûm isimli
Rum bir marangozla beraber döndüler. Mekke‟ye gelince bir araya gelip rabbimizin
beytini (Kâbe) yapsak dediler. TaĢları etraftan getirdiler. Hz. Peygamber‟de onlarla
beraber taĢ taĢırken avret yeri açıldı. Bu esnada “Ya Muhammed avret yerini ört !”diye
nida olundu. Allah bilir bu ilk kez yapılan nidaydı. Bundan sonra onun avret yeri hiç
görünmemiĢtir. TaĢları toplayıp Kâbe‟yi yıkmaya niyetlendikleri vakit sırtı siyah karnı
beyaz, oğlak kafasına benzer bir kafası olan bir yılan ortaya çıktı. Onlar her yıkmaya
teĢebbüs ettiklerinde onlara mani oldu. Durum böyle olunca makâm-ı Ġbrâhim‟e gittiler
85
ki makâm-ı Ġbrâhim o zamanda bugünkü yerindeydi. Ey rabbimiz biz sadece senin
beytini tamir etmek istiyoruz dediler (yakardılar). Akabinde sırtı siyah karnı beyaz
pençeleri sarı bir kuĢ gördüler. O kuĢ yılanı alıp Ecyad tarafına götürdü. Sonra Kâbe‟yi
yıkıp tekrar yaptılar…”266
Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayet, senedin sıhhati bakımından
sahihdir. Kütüb-i sittede bulamadığımız rivayet erken dönem hadis kaynaklarından
Musannef‟de zikredilmiĢtir. Buradaki rivayet muhteva yönünden Ahbâru Mekke‟dekiyle
aynı olmakla beraber lafızlarında bazı değiĢiklikler vardır.267
Ġbn Huzeyme(ö.h.311) ise
Sahîh‟ine Aburrezzâk ve Ma‟mer‟in senedinde bulunduğu Ebu‟t Tufeyl‟den gelen bu
rivayetin baĢ tarafını almıĢtır.268
Rivayet bu lafızlarla ve Ahbâru Mekke‟deki sened
zinciriyle Hanbelî hadis âlimi Ziyâuddîn el-Makdîsî‟nin (ö.h.643) el-Ehâdîsu‟l-Muhtêra
isimli eserinde geçmektedir.269
Rivayette ki Hz. Peygamber‟in avret mahallinin açılmasına
dair olan kısım ise küçük lafız farklılıklarıyla Abdurrezzâk‟ın(ö.h.211) Musannef‟inde,
Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde ve Hâkim en-Nîsâbûrî‟nin (ö.h.405) el-
Mustedrek ala‟s- Sahîhayn isimli eserlerinde bulunmaktadır.270
266
Ezrakî,c.I, s.157-158
267 Bkz., Abdurrezzâk, el-Musannef,Menâsik,Bâb:106,h.no:9106,c.V,s.105
268 Bkz., İbn Huzeyme, Ebu Bekr Muhammed b. İshâk b. Huzeyme es-Sülemî en-Nîsâbûrî(ö.h.311),es-Sahîh,
el-Mektebü’l-İslâmî,Beyrut,t.y.,Kitâbu’l-Menâsik,Bâb:397,h.no:3022,c.IV,s.337; İbnHuzeyme’nin kitabında
rivayetin baş tarafı olan “ ؼ ب ا ب ٣وزؾ بذ هله له، ك٤ ٤ ج٤خ ثبو ٤خ غب ؼجخ ك٢ ا بذ ا بم ” kısmı vardır.
269Makdîsî,Ziyâuddîn Ebû Abdillah Muhammed b. Abdilvâhid (ö.h.643), el-Ehâdîsu‟l-Muhtêra evi‟l-
Mustahrec mine‟l-Ehâdîsi‟l-Muhtêra mimmâ lem-Yuhrichu el-Buhârî ve Müslim fi-Sahîhihimâ,Dâru-
Hadar li‟t-Tabâ„ati ve‟n-NeĢri ve‟t-Tevzi‟,Beyrut,1420\2000,c.VIII,s.229
270 Bkz., Aburrezzâk,a.g.e.,Kitâbu‟t-Tahâre,Bâb:133,h.no:1105,c.I,s.286;Ġbn Hanbel,Ebû Abdillah Ahmed
b. Muhammed eĢ-ġeybânî (ö.h.241) el-Musned,Müessesetü‟r-Risâle,y.y.,1421\2001, c.XXXIX, s.212,
h.no :23794; Nisâbûrî, el-Mustedrek ala‟s-Sahîhayn.,Kitâbu‟l-Libâs,h.no:7357,c.IV,s.199
86
Rivayette Kâbe‟nin sırtı siyah karnı beyaz bir yılan tarafından korunduğu
bildirilmektedir. 2- Ezrakî yine böyle bir bilginin bulunduğu baĢka bir rivayet
zikretmiĢtir. Rivayette Ģöyle geçmektedir : “Kâbe‟nin içinde içeriye giren kiĢinin sağ
tarafında kalan bir kuyu vardı, bu kuyuya Kâbe‟ye hediye edilen değerli eĢya ve ziynetler
konurdu. Cürhümlüler Kâbe‟ye hediye edilen bu eĢyayı buradan defalarca çaldıkları için
Allah (c.c.) Kâbe‟yi koruması için oraya bir yılan gönderdi ve 500 sene boyunca Kâbe‟yi
korudu, ta ki KureyĢliler Kâbe‟yi tekrar yapıncaya kadar.”271
Kâbe‟nin siyah bir yılan
tarafından korunmasına dair kütüb-i sittede herhangi bir rivayet bulamadık. Erken dönem
hadis kaynaklarında da sadece Musannef‟de geçen rivayeti bu bölümün baĢında zikrettik.
ġüphe yok ki Ebrehe‟nin fil ordusuna karĢı Kâbe‟yi Ebâbil kuĢlarıyla korumuĢ olan
Hz. Allah, Cürhümlülerin hırsızlarından ya da yeniden yapmak için dahi olsa Kâbe‟yi yıkmak
isteyen KureyĢlilerden beytini (Kâbe) bir yılan vasıtasıyla korumaya muktedirdir. Ancak Hz.
Peygamber‟inde bizzat çalıĢtığı Kâbe‟nin tamiratı esnasında vuku bulan bu hadisenin ana
hadis kaynaklarında bulunmaması272
,500 sene boyunca yılanın var olduğunun iddia edilmesi,
bu rivayetlere efsaneler ve abartıların katılarak mukaddes olanın korunmaya çalıĢıldığı
kanaatini bizde oluĢturdu. Birçok kültürde olduğu gibi cahiliye zamanı Araplarının gözünde
de görünüĢünün korkunçluğu ve zehirli olmasından ötürü yılan, mukaddes olanın tabii
muhafızı makamındadır. Hatta öyle ki cahiliye zamanında Araplar yılana baĢlı baĢına bir
kutsiyet atfetmiĢlerdir. Yılanların cinlerden olduğuna inanmıĢ, bir yılanı gördüklerinde ona
zarar verirlerse baĢlarına bir Ģey geleceği korkusundan ona dokunmamıĢlardır.
271
Ezrakî,c.I, s.159
272 Temel hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayeti Ġbn Hacer (ö.h.852) Fethu‟l-Bârî isimli eserinde
Kâbe‟nin KureyĢ tarafından yeniden inĢası esnasında Hz.Peygamber‟in taĢ taĢırken izârının düĢmesiyle ilgili
rivayeti açıklarken Ezrakî‟yi kaynak göstererek zikretmiĢtir. Bkz.Ġbn Hacer, Fethu‟l-Bârî Şerhu-Sahîhi‟l-
Buhârî,Dâru‟l-Ma‟rife,Beyrut,h.1379, h.no:1582,c.III,s.441,
87
ġiddetli bir hastalığa yakalandıklarında bunun sebebinin yılan öldürmekten
kaynaklandığını düĢünmüĢ hatta iĢi ölü bir yılan gördüklerinde onu kefenleyip
gömmeye kadar götürmüĢlerdir.273
Bütün bunlar rivayetlerde geçen yılanın Kâbe‟yi ve Kâbe‟nin hazinesini
koruması hâdisesinin Ģifahi Arap edebiyatında bolca olan efsane türünden haberler olup
rivayetlere dâhil edildiği kanaatini bizde oluĢturmuĢtur.
Ezrakî diğer bir rivayette ise Kâbe‟de bir kadının yangın çıkardığını Kâbe‟nin
zayıflayan duvarlarından dolayı yıkılıp tekrar yapıldığını zikreder. Rivayet Ģöyledir:
أث٢ ال١ هب: ؽلصب ػجل هللا ث ؼبم اؼب٢، ػ ؼو، ػ ايو١ هب: ب ثؾ ه ؽلص٢ ل١ ث”
هللا ٠ هللا ػ٤ اؾ، أعود اوأح هو٣ اؼجخ، كطبهد واهح عورب ك٢ ص٤بة اؼجخ
لب، كوب ا٤ل ث كبؽزوهذ، كب اج٤ذ ؾو٣ن ان١ أبث، كزبؿذ هو٣ ك٢ ل اؼجخ، كبثا
: ث و٣ل اإلالػ. هب: كا هللا ال ٣ي اؾ٤. هبا: لب اإلالػ أ اإلبءح؟ هبااـ٤وح: أرو٣ل ث
ان١ ٣ؼب ك٤لب؟ هب ا٤ل ث اـ٤وح: أب أػب كألب. كبهرو٠ ا٤ل ػ٠ عله اج٤ذ ؼ الأ، كوب:
اؼناة، لا ؼ، ا ئب ال و٣ل ئال اإلالػ. ص ل، كب هأد هو٣ ب ل ب، ٣أر ب ٣قبك
ؽز٠ ئما ثا كجـا غ او، افزذ هو٣ ك٢ او أ١ اوجبئ ر٢ هكؼ، ؽز٠ بك ٣زغو ث٤، كوبا:
رؼبا ؾ أ ٣طغ ػ٤ب ن اخ. كبطؾا ػ٠ مي، كطغ ه هللا ٠ هللا ػ٤
كأو ثبو كغ ك٢ صة، ص أو ٤ل هج٤خ كأػطب بؽ٤خ اضة، ص ؿال، ػ٤ بؽب وح، كؾ،
“اهرو٠ أو أ ٣وكؼ ئ٤، كوكؼ ئ٤، ب ان١ ؼ
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî‟den Abdullah b. Muâz es-
Sanânî‟den Ma‟mer‟den Zührî dedi ki: “Hz. Peygamber‟in gençlik çağlarında bir
kadın Kâbe‟de ateĢ yaktı, ateĢin kıvılcımı Kâbe‟nin örtüsüne ulaĢtı, böylece Kâbe yandı.
Kâbe yangından dolayı zayıfladı. KureyĢ Kâbe‟yi yıkıp yapmak için meĢgul oldu, ancak
bundan çekindiler. Bunun üzerine Velîd b. Muğîre siz Kâbe‟yi tamir için mi
273
Usta,Ġbrahim,İslâm Öncesi Arap Mitololojisi,Ankara Okulu yay.,Ankara,2015,s.187-189
88
yıkıyorsunuz yoksa kötü bir niyet için mi, diye sordu. Onlarda tamir için yıkmak
istiyoruz deyince, Allah ıslah (tamir) etmek isteyenleri helak etmez dedi. Dediler ki:
Kim Kâbe‟nin üzerine çıkıp da yıkmaya baĢlayacak? Velîd b. Muğîre bunun üzerine:
Ben çıkıp yıkmaya baĢlarım dedi. Elinde bir baltayla Kâbe‟nin duvarı üstüne çıktı Ey
Allah‟ım! Niyetim Kâbe‟yi tamir etmek için yıkmaktır dedi. Sonra yıkmaya baĢladı,
KureyĢ yıkılanları görüp, bekledikleri azabın onun baĢına gelmediğini görünce onunla
beraber Kâbe‟yi yıktılar. KureyĢliler Kâbe‟yi tekrar yapıp Hacer-i Esved kısmına
gelince hangi kabilenin onu kaldırıp yerine koyacağına dair tartıĢmaya baĢladılar ki
nerdeyse kavga edeceklerdi. Sonra dediler: Gelin Ģu yoldan ilk gelecek kimseyi hakem
tayin edelim, bu görüĢ üzerinde anlaĢtılar. O yoldan o zaman genç bir delikanlı olan Hz.
Peygamber çıka geldi. Üzerinde bir kuĢak vardı. Hz. Peygamber‟i hakem tayin ettiler.
Onlara Hacer-i Esved‟in getirilip bir bezin(elbise) üzerine konulmasını emretti. Sonra
her kabilenin reisine bezin bir tarafını tutturdu(verdi).Kendisi yüksekçe bir yere çıktı,
Hacer-i Esved‟i ona doğru kaldırmalarını emretti, onlarda kaldırdı. Kendisi alıp taĢı
yerine koydu.”274
Tâbîin tabakasından olan Zührî‟den (ö.h.124) gelen rivayet Hz. Peygamber‟in
fillerinden bahsettiği için merfu‟dur. Hem rivayette irsâl olduğu için hem de senedde
yer alan Mehdî b. Ebi‟l-Mehdi meçhul olduğundan rivayetin senedi bu haliyle zayıftır.
Ancak rivayet Musannef‟de aynı lafızlarla ve Ma‟mer Zührî tarikiyle sahih bir isnad
zinciriyle geçmektedir.275
Bu rivayetin mutâbaatıyla Ahbâru Mekke‟deki rivayet hasen
liğayrihi derecesine çıkmıĢtır. Ahbâru Mekke‟deki bu rivayete hadis kaynaklarından
sadece Musannef‟de rastladık.
274
Ezrakî,c.I, s.158-159
275 Bkz., Abdurrezzâk, el-Musannef, Menâsik,Bâb:106,h.no:9104,c.V,s.105
89
4- Ezrakî bu tamirat esnasında KureyĢliler ihtilaf edince Hz. Peygamber‟in
Hacer-i Esved‟i yerine koyduğuna dair merfu‟ bir rivayet daha zikretmiĢtir ,
rivayette Hz. Peygamber Ģöyle buyurmaktadır : “ KureyĢ‟in Hacer-i Esved‟i
yerine koymakta ihtilaf ettiği o günde onu ellerimle yerine ben koydum”.276
Senedin müntehâsı itibariyle rivayet merfu‟dur. Ancak isnad zincirindeki
Muhammed b. Ömer b. el-Vâkıdî(ö.h.207) hakkında Buhârî (ö.h.256) bir cerh
ifadesi olarak “سكتوا عنو” ifadesini kullanmıĢ. Müslim(ö.h.261) ve Ebû
Zür„a(ö.h.264) onu, kendisinde ciddi kusur olan râvîlerin tenkit edildiği ifade
olan metrûku‟l- hadîs ifadesiyle tenkit etmiĢ, Ebû Dâvud‟un(ö.h.275) ifadesiyle
Ahmed b. Hanbel (ö.h.241) ondan bir kelime dahi zikretmemiĢtir.277
Hadiste zayıflığı üzerine ittifak olunan Vâkıdî ile beraber senet teki diğer
bir râvî Muhammed b. Ebî Humeyd de (ö.h.151-160) zayıf ve munkeru‟l-hadîs
diye cerh olunmuĢtur.278
Ġki râvîsi mecruh olan bu rivayet zayıftır. Temel hadis
kaynaklarında bulamadığımız rivayet Ebu Nuaym el-Ġsfahânî‟nin (ö.h.430)
Delâilu‟n-Nübüvve isimli eserinde bulunmaktadır.279
KureyĢ‟liler Kâbe‟yi tamir ederken Ġbrahim‟in (a.s.) yaptığı ölçülerden
daha kısa yapmıĢlardır. Sebebi mahiyetinde Ezrakî Ģöyle bir rivayet zikreder:
276
Ezrakî,c.I,s.172
277 Zehebî, Târîhu‟l İslâm ,c.V,s.182
278 Zehebî,a.g.e.,c.IV,s.200
279 Bkz.,Ġsfahânî, Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillah b. Ahmed b. Ġshâk b. Musa b. Mehrân (ö.h.430),
Delâilu‟n-Nübüvve,Dâru‟n-Nefâis,Beyrut,1406\1986,s.177
90
أفجو٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، هب: ؽلصب ٤ ث ، ػ اض٠ ث اجبػ، هب: ؼذ ػو ث ؼ٤ت، ٣و: ”
ب اؼجخ ك٢ ابء رؼخ أمهع، كبزووا ب، وا أ ٣ ثـ٤و وق، أهاكا اي٣بكح ك٤ب،
“ب ىاكا ك٢ ب رؼخ أمهع، روا ك٢ اؾغو ػوب زخ أمهع ػظ مهاع هود ث الوخكج
5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya‟dan Süleym b. Müslim‟den el-
Müsennâ b. es-Sabbâh‟dan Amr b. ġuayb dedi ki: “ Kâbe‟nin göğe doğru yüksekliği 9
zirâ‟ idi. Uzunluğundan kısalttılar. Kâbe‟nin tavanının olmamasını çirkin gördüklerinden
Kâbe‟ye eklenti(tavan) yapmak istediler. Kâbe‟yi yaptıklarında yüksekliğine 9 zirâ‟ daha
eklediler. Hicr kısmında geniĢlemesine olarak 6 zirâ‟ ve bir zirâ‟dan biraz fazla yeri paraları
yetmediği için terk ettiler(Kâbe‟nin binasına dâhil etmediler).280
Bu rivayet sadece Ahbâru Mekke‟de geçmektedir. Senedin müntehâsı itibariyle
rivayet maktu‟dur. Ġsnad zincirindeki Süleym b. Müslim (ö.h.191-200) hadis münekkitleri
tarafından metrûku‟l-hadîs ve habis bir cehmi diye cerh edilmiĢtir.281
Yine aynı Ģekilde
isnaddaki el-Müsennâ b. es-Sabbâh‟da(ö.h.149) leyyinu‟l-hadîs282
Ģeklinde cerh edilmekten
kurtulamamıĢtır.283
Bu bakımdan, rivayetin sıhhati itibariyle zayıf olduğu açıktır.
Ezrakî bu konuda merfu‟ rivayetler de zikretmiĢtir. Muhtevaları hemen hemen aynı
olan o rivayetlerden biri Ģöyledir:
و، أ ػجل هللا ث ؾل ث ؽلص٢ عل١، هب: ؽلص٢ بي ث أ، ػ اث بة، ػ ب ث ػجل هللا ث ػ”
أ رو١ أ هي »أث٢ ثو ال٣ن، أفجو ػجل هللا ث ػو، ػ ػبئخ، أ ه هللا ٠ هللا ػ٤ هب:
280
Ezrakî,c.I,s.171
281 Bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm,c.IV,s.1122
282 Cerh ifadesi olan bu sîga ,“az hadis rivayet edip ,naklettiği rivayetlerin terk edilmesine sebep olacak kadar
zayıf rivayetleri bulunan râvî” manasınada gelir.Bkz.,Aydınlı,Hadis Istılahları Sözlüğü.,“Leyyinu‟l-
Hadîs”,s.164
283 Bkz., Zehebî,a.g.e.,c.III,s.977
91
؟ هبذ: كوذ: ٣ب ه هللا، أال روكب ػ٠ هاػل؟ هب: ال ؽلصب « ؽ٤ ثا اج٤ذ ازووا ػ هاػل ئثوا٤
“هي ثبلو لؼذ
6- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Mâlik b. Enes‟den Ġbn ġihâb‟dan Sâlim
b. Abdillah b. Ömer‟den Abdullah b. Muhammed b. Ebî Bekr es-Sıddîk ,Abdullah b.
Ömer‟e haber verdi ÂiĢe (r.anha) dedi ki: Resûlullah Ģöyle buyurdu: “Kavmin beyti
(Kâbe) yaparken Ġbrahim‟in yaptığı temelleri kısalttığını görmedin mi ? Hz. ÂiĢe dedi ki:
Ya resûlallah ! Onu asıl temellerine döndürmeyecek mi sin? Hz. Peygamber buyurdu ki:
Kavminin yaĢadığı dönem küfre yakın olmasaydı muhakkak yapardım.”284
Ezrakî‟nin naklettiği bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Ġsnad
zincirindeki râvîleri sika olduğundan senedi itibariyle de rivayet sahihtir. Hadis
kaynaklarında bu rivayet aynı lafızlarla ve hemen hemen aynı isnad zinciriyle Mâlik b.
Enes„in (ö.h.179) Muvatta‟sında, Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde,
Buhâri(ö.h.256) ve Müslim‟in(ö.h.261) Sahîhlerinde ve Nesâî‟nin(ö.h.303) Sünen‟inde
(el-Muctebâ) bulunmaktadır.285
7- Ezrakî bu bölümde ayrıca, Hz. Ġbrahim ve Cürhümlüler zamanında kapısı yere yakın
olan Kâbe‟nin, Huzeyfe b. el-Muğîre‟nin “Ey KureyĢ topluluğu! Kâbe‟nin kapısını yükseltin,
oraya ancak merdivenle çıkılsın. Böylece sizin istedikleriniz oraya girebilir. Girmesini
istemedikleriniz de eğer o merdivenle oraya girmeye çalıĢırlarsa onlara vurup düĢürürsünüz.
284
Ezrakî,c.I,s.171
285Rivayetler için bkz., Mâlik b. Enes b. Mâlik b. Âmir el-Asbahî el-Yemeni (ö.h.179),el-Muvatta‟,Dâru-
Ġhyâi‟it-Turâsi‟l-Arabî,Beyrut,1406\1985, Hac,Bâb:32,c.I,s.363;,Ġbn Hanbel,el-Musned., c.XXXXII,
s.274, h.no: 25440;Buhârî,Ehâdîsü‟l-Enbiyâ, Bâb:11,h.no:3368,c.IV, s.146; Müslim,Hac,Bâb:69,h.no:
(1333)-399, c.II, s.969;Nesâî,Menâsikü‟l-Hac,Bâb:125,c.V,s.214,. Zikrettiğimiz bu 5 eserde, Muvatta‟ ve
Müslim ‟deki rivayetlerin dıĢında rivayetin sonunda ki “لؼذ” lafzı bulunmamaktadır.
92
Böylece diğerlerine ders olur.” sözleriyle, öne attığı fikrin kabul görmesi neticesinde
Kâbe‟nin kapısının KureyĢliler tarafından yükseltildiğine dair bir rivayet zikretmiĢtir.286
Ezrakînin zikrettiği bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle maktu‟dur. Ancak isnad
zincirindeki Ġbn Ebî Sebre (ö.h.162) hadis uydurmakla itham olunmuĢtur.287
Seneddeki diğer
râvî Yahya b. ġibl de meçhul bir râvîdir.288
Senedi yönünden zayıf olan bu rivayet muhteva itibariyle hadis kaynaklarında ve rivayetin
kaynak değeri için temel kabul ettiğimiz kütüb-i sitte eserlerinde yer almaktadır. Ezrakî‟nin bu
rivayetini muhteva itibariyle destekleyen hadis Hz. ÂiĢe‟den gelmektedir. Rivayette Hz.
Peygamber‟e Hicr‟in Kâbe‟ye dâhil olup olmadığını soran ÂiĢe‟ye Hz. Peygamber “evet dâhildir”
diye cevap vermiĢ. Hz. ÂiĢe devamında niye Kâbe‟nin yapımında onu da binaya dahil etmediler
diye sorunca, Hz. Peygamber “nafakalarının (paralarının) yetmediğini” söylemiĢtir. Hz. ÂiĢe “peki
kapısını neden yüksek yaptılar” diye bir soru daha sormuĢ Hz. Peygamber‟de “istedikleri kiĢilerin
girmesi için, istemedikleri kiĢilerinde girmesine mani olmak için” diye cevaplamıĢtır.289
286
Bkz., Ezrakî,c.I,s.171-172
287 Ravî, Ebû Bekr b. Abdillah Ġbn Ebî Sebre b. Ebî Rehm el-KureĢî‟dir (ö.h.162),hadis uydurmakla ve bir çok hadisin
metnini bir hadiste toplamakla cerh edilmiĢtir.Bkz.,Yusuf b. Cevdet Yasin ed-Dâvudî, el-Muttefik ve‟l-Mufterik fî-men
zukira bi-kunyetihi mine‟r-ruvâti fi‟l-kutubi‟s-sitte,Dâru‟l-Endülüs li‟t-tabâa, Mısır, 1434\2013,s.33
288 Ġbn Hacer Lisânu‟l Mîzân‟da kendisi için “ال يعسف”demektedir.Bkz., Ġbn Hacer , Lisânu‟l-Mîzân,c.IX,s.447
289 Rivayetin geçtiği bazı hadis eserleri Ģunlardır: Tayâlisî,Ebû Dâvud Süleyman b. Dâvud b. el-Cârûd (ö.h.204),el-
Musned,Dâru-Hicr,Mısır,1419\1999,c.III,s.22-23,h.no:1496; Dârimî,Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman b.
el-Fadl b. Behrâm b. Abdissamed (ö.h.255), es-Sunen, Dâru‟l-Muğnî li‟n-NeĢri ve‟t-Tevzi‟ Suudi Arabistan,
1412\2000, Menâsik, Bâb:44, h.no:1911,c.II,s.1188-1189; Buhârî , Hac , Bâb :42 ,h.no:1584, c.II,s.146; Müslim,Hac,
Bâb :70, h.no : (1333)-405, c.II,s.973;Ġbn Mâce,Ebû Abdillah Muhammed b. Yezîd Mâce el-Kazvînî (ö.h.273), es-
Sunen, Dâru-Ġhyâi‟l-Kütübi‟l-„Arab‟i, y.y.,t.y., Menâsik,Bâb:31, h.no:2955,c.II,s.985; Hadis kitaplarında geçen
rivayette KureyĢlilere Kâbe‟nin kapısını yükseltme fikrini veren Huzeyfe b. el-Muğîre‟ye dair bilgi yoktur.
93
2.1.8. Kâbe ve Çevresine Konulan Putlar ve Bu Putlardan Çıkan Ruhlar
Ezrakî, Kâbe ve çevresine putları getirip yerleĢtiren, Araplar arasına putperestliği
sokan kiĢinin Amr b. Luhay olduğunu bir rivayette zikretmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:
ؽلصب عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ اث عو٣ظ، هب: هب ػوخ ٠ اث ”
-هأ٣ذ ػو ث ؾ٢ ٣غو هج ٣ؼ٢ أؼبء »ػجب، ػ اث ػجب، هب: هب ه هللا ٠ هللا ػ٤ :
كوب: ث٢٤ ث٤ي « . ك٢ ابه؟»هللا ٠ هللا ػ٤ : ، كوب ه« ك٢ ابه، ػ٠ هأ كوح
أ عؼ اجؾ٤وح ابئجخ ا٤خ، اؾب، ت األصب »األ. هب ه هللا ٠ هللا ػ٤ :
“ؽ اؼجخ، ؿ٤و اؾ٤ل٤خ ك٣ ئثوا٤ ػ٤ اال
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b.Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Ġbn Cüreyc‟den Ġbn Abbâs‟ın azatlı kölesi „Ġkrime‟den Ġbn Abbâs dedi:
Resûlullah buyurdu ki: “ Amr b. Luhay‟ı cehennemde bağırsakları baĢına post gibi
geçirilmiĢ Ģekilde gördüm. Bu cehennemdeki kimdir? Diye sordum. Benimle senin
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
5 - 2
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
3 1 3 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis
Kaynakları
Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
1 Rivayet Buhârî ve
Müslim‟in
Sahihlerinde
1Rivayet muhteva
itibariyle Buhârî ve
Müslim‟in
Sahihlerinde
2 Rivayet
Abdurrezzâk‟ın
Musannef‟de.
1Rivayet Muvatta‟ da
1 Rivayet muhteva
itibariyle Dârimî‟nin
Sünen‟inde.
1 Rivayet Ebu
Nuaym el-
Ġsfahânî‟nin
Delâilu‟n-Nübüvve
isimli eserinde
Toplam Rivayet Adedi: 7
94
aranda geçmiĢ milletler var diye cevap verdi. O bahîre, sâibe, vasîle ve hâmı290
ortaya çıkaran, Kâbe‟nin etrafına putları diken, Ġbrahim‟in (a.s.) hanif dinini bozan
ilk kiĢidir.”291
Rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Senedin sıhhati itibariyle
bakıldığında ise Osman b. Sâc‟dan (ö.h.161-170) dolayı rivayet zayıftır. Rivayetin
senedinde ki Ġbn Abbâs‟ın kölesi „Ġkrime (ö.h.105) hakkında da hadis münekkitlerinin
ihtilafı vardır.292
Rivayeti kaynak değeri itibariyle ele aldığımızda Amr b.Luhay‟ın
cehennemde olduğu, Saibe‟yi ilk terk eden ve Ġbrahim‟in (a.s.) tevhit dinini bozan ilk
290
Bahîre: Cahiliye Arapları zamanında bir diĢi deve 5 batın doğurduğunda, sonuncu
doğurduğu erkek olursa o devenin kulağı yarılıp deve salınırdı. O deveye bir daha binilmez,
onunla bir daha yük taĢınmazdı. Bkz.,Zebîdî, Tâcu‟l -Arûs,c.X,s.115; Sâibe: Cahiliye Arapları
zamanında yavrusunun yavrusunu gören deveye yada Arapların putlarına nezredilen deveye
veyahut on batın doğurup doğurduklarının hepsi diĢi olan deveye denirdi.Böyle deveye
binilmez ,yük yüklenmez, eti yenilmez,sütü içilmez ,terk edilirdi. Bkz.,Zebîdî,a.g.e.,c.III,s.86;
Vasîle :Cahiliye zamanında 10 batın doğuran diĢi deve ya da 6 tane diĢi yavrulayan keçinin
yedincisinde erkek doğurması,böylece diĢi olan erkek kardeĢine vâsıl oldu derlerdi .O keçinin
sütünden sadece erkekler içebilir,kadınlar içemezdi.Bkz., Zebîdî,a.g.e,c.XXXI,s.80 -81;Hâmî :
Cahiliye Arapları zamanında belli miktarda diĢi deveyi dölleyen damı zlık deve, yaĢlanmıĢ
olan bu develer serbest bırakılır üzerine binilmez,yük taĢınmaz ondan istifade edilmezdi.Bkz.,
Zebîdî ,a.g.e,c.XXXVII,s.482
291 Bkz., Ezrakî,c.I,s.116-117
292
„Ġkrime‟ye Buhârî (ö.h.256) itimat etmiĢ ve hadisçilerden bir grupta kendisini tevsik etmiĢtir.
Mâlik b. Enes (ö.h.179) ve Ali b. el-Medînî (ö.h.234 ) ise kendisini Ģiddetli bir Ģekilde cerh
etmiĢlerdir. Ancak cerh etmelerinin en önemli sebebi hadisteki zayıflığından dolayı değil Hâricî
görüĢü benimsediğinden dolayıdır.Bkz.,Zehebî,Mîzânu‟l-i‟tidâl fi-nakdi‟r-ricâl, Dâru‟l-ma‟rife li‟t-
Tabâati ve‟n-NeĢr,Beyrut, 1382\1963, c.III,s.93-97;Biz „Ġkrime hakkında hadis münekkitlerinin
ekserisinin görüĢlerini tercih ederek onun için sika hükmünü kabul edeceğiz .
95
kiĢi olduğuna delalet eden rivayetlere Ebu Hureyre (ö.h.58) tarîkiyle hicri ilk üç asır
hadis eserleri ve bazı kütüb-i sitte kitaplarında ulaĢtık.293
Ezrakî diğer bir rivayette Hübel putunun Amr b. Luhay tarafından Kâbe‟ye
konulduğunu bildirmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١ أؽل ث ؾل هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ؾل هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب اولاػ، ػ ”
ئ اجئو از٢ بذ ك٢ عف اؼجخ، بذ ػ٠ ٤٣ »ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ؾل ث ئؾبم، هب:
ؽلواب؛ ٤ ك٤ب ب ٣ل ؼجخ، ك ري ني ؽز٠ كفب، ب ػوب صالصخ أمهع، ٣وب ئ ئثوا٤ ئبػ٤
ب ػو ث ؾ٢، كول ث ٣وب ج ٤ذ أه اغي٣وح، ب ج أػظ أب هو٣ ػلب،
كج ػ٠ اجئو ك٢ ثط اؼجخ، أو اب ثؼجبكر، كب اوع ئما هل لو ثلأ ث ػ٠ أ ثؼل اك
ج ان١ ٣و أث ل٤ب ٣ أؽل: اػ ج. أ١: أظو ك٣ي. كوب اج٢ ٠ هللا « ج٤ذ، ؽن هأ ػلثب
. ب ا اجئو از٢ ك٢ ثط اؼجخ األفق، بذ اؼوة ر٤ب األفق“« هللا أػ٠ أع»ػ٤ :
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesi Ahmed b. Muhammed‟den Saîd b.
Muhammed‟den Saîd b. Sâlim el-Kaddâh‟dan Osman b. Sâc‟dan Muhammed b.
Ġshâk dedi ki: “ Kâbe‟nin içerisindeki kuyu, Kâbe‟ye giren kimsenin sağında kalırdı.
Derinliği üç zirâ‟ idi. Denildi ki Kâbe‟ye hediye edilenler (eĢyalar, ziynetler) buraya konsun
diye Ġbrahim (a.s.) ve Ġsmail (a.s.) burayı kazdılar. Durum bu hal üzere devam edip giderken
Amr b. Luhay Cezire topraklarından olan Hît‟ten Hübel isminde bir put getirdi. Hübel
293
Ġbn Ebû ġeybe‟ninMusannef‟inde rivayet Amr b. Luhay‟ın cehennemde bağırsaklarını sürüdüğü ,onun
Ġbrahim‟in (a.s.) ahdini bozan,Saibe‟yi ilk terk eden kiĢi olduğundan bahsetmektedir.Bkz.,Ġbn Ebû ġeybe,
Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed b. Ġbrahim b.Osman b. Havêstî el-„Absî (ö.h.235),el-Kitâbu‟l-
Musannef fi‟l-Ehâdîsi ve‟l-Âsâr ,Mektebetü‟r-RüĢd,Riyâd,h.1409,Evâil,Bâb:1,h.no:35740, c.VII,s.247;
Buhârî‟nin Sahîh‟inde ve Nesâî‟nin es-Sunenu‟l-Kubrâ isimli eserinde ise bu kiĢinin cehennemde
olduğundan ve Saibe‟yi ilk terk eden kiĢi olduğundan bahsedilmektedir. Buhârî‟deki rivayet Hz. ÂiĢe‟den
gelmektedir. Bkz.,Buhârî, el-„Amel fi‟s-Salât,Bâb:11,h.no:1212,c.II,s.65;Nesâî,es-Sunenu‟l-Kubrâ., Tefsîr,
Mâide,h.no:11091,c.X,s.88; Müslim‟in Sahîh‟inde ise cehennemde bağırsaklarını sürüdüğünden bahseder.
Bkz.,Müslim,Cenne,Bâb:13,h.no:(2856)-50,c.IV,s.2191
96
KureyĢ‟in Kâbe‟deki en büyük putuydu. Amr b. Luhay onu Kâbe‟deki kuyunun üzerine
koydu. Ve insanlara ona ibadet etmelerini söyledi. Seferden ailesine dönen biri Kâbe‟yi
tavaftan sonra o putun yanında tıraĢ olurdu. Hübel putu Ebû Süfyân‟ın Uhud günü Ey
Hübel dinini yücelt dediği puttur. Bu söze karĢılık resûlullahta “Allah en büyüktür en
yücedir buyurmuĢtur. ”Kâbe‟nin içindeki kuyunun ismi Ahsef‟dir. Araplar AhĢef diye
isimlendirmiĢlerdir.”294
Tarihçi Muhammed b. Ġshâk‟dan gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle
maktu‟dur. Senette ki Osman b. Sâc‟ın (ö.h.161-170) cerh edildiğinden daha önce
bahsettik. Rivayet bu bakımdan zayıftır. Rivayet bu lafızlarla hadis kaynaklarında
bulunmamaktadır. Ancak hicri dördüncü asırdan sonra kaleme alınmıĢ bazı tarih
kitaplarında bu rivayete rastladık.295
Rivayetin sonunda geçen hadis ise hadis
kaynaklarından Tayâlîsi‟nin Müsned‟inde ve kütüb-i sitte kitaplarından Buhârî‟de Berâ
b. Âzib(ö.h.71) tarikiyle zikredilmiĢtir. Uhud savaĢında okçular tepesindeki sahâbelerin
savaĢ esnasındaki tutumu ve savaĢın sonunda Ebû Süfya‟nın söylediklerinden bahseden
bu rivayette gördüğümüz, Hz. Peygamber‟in Ebû Süfyân‟a cevap vermediğini ancak
onun bu sözüne karĢılık sahâbeye “Allah en büyüktür ve en yücedir diye cevap veriniz”
dediğidir.296
Ezrakî‟nin bu bölümde naklettiği diğer rivayetlerden de Safâ ve Merve
üzerindeki putların da Amr b. Luhay tarafından koyulduğunu anlıyoruz.
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب اولاػ، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ اث ئؾبم، ”
والئل، ٣ل ئ٤ب اؼ٤و اؾطخ، ٣ج ت ػو ث ؾ٢ اقخ ثأل خ، كبا ٣جب ا»هب:
294
Bkz., Ezrakî,c.I,s.117
295 Bkz, Ġbnu‟z-Ziya(ö.h.854), Târihu Mekke,s.70; Diyârıbekrî (ö.h.966), Târîhu‟l-Hamîs,c.II,s.100
296 Bkz.,Tayâlisî,el-Musned,c.II,s.95; Buhârî,Meğâzî,Bâb:17,h.no:4043,c.V,s.94-95
97
ػ٤ب اج، ٣نثؾ ب، ٣ؼو ػ٤ب ث٤ اؼب، ت ػ٠ الب ب ٣وب ٤ي غبك او٣ؼ،
“ وت ػ٠ اوح ب ٣وب طؼ اط٤
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim el-Kaddâh‟dan Osman b.
Sâc‟dan Ġbn Ġshâk dedi ki: “ Amr b. Luhay, Halasa putunu Mekke‟nin aĢağı tarafına
koydu. Ona gerdanlık takıyorlar, arpa, buğday hediye ediyorlar (sunuyorlar),üzerine süt
döküp, onun için kurban kesiyorlardı. Üzerine de deve kuĢu yumurtası asıyorlardı. Safâ
üzerine Nüheyk adında -rüzgâr estiren- bir put koydu. Merve üzerine de Mut„ımu‟t-Tayr
isimli bir put koydu.”297
Ġbn Ġshâk‟tan gelen bu maktu‟ rivayet, seneddeki Osman b. Sâc‟dan(ö.h.161-170)
dolayı sıhhati bakımından zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Ezrakî
kaynak gösterilerek Fâsî‟nin(ö.h.832) ġifâu‟l-Garam ve Ġbnu‟z-Ziya el-Mekki‟nin(ö.h.854)
Târîhu-Mekke isimli, hicri dördüncü asır sonrası tarih kitaplarında bulunmaktadır.298
4- Ezrakî yine Ġbn Ġshâk‟dan gelen bir diğer rivayette de Menat putundan bahsetmiĢ
bu putunda Amr b. Luhay tarafından konulduğunu nakletmiĢtir: “Kudeyd 299
tarafında
deniz kenarında olan bu put Ezd ve Gassân kabilelerinin putuydu. Onu hac edip ona tazim
ediyorlardı. Kâbe‟yi tavaf ettikten sonra, Arafat‟ta vakfe yapıp oradan dağılıyorlar, en son
Minâ‟dan ayrıldıklarında o putun yanında tıraĢ oluyorlar, Safâ ile Merve‟ye gitmiyorlardı. ” 300
Bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde geçen bu rivayet Ġbn Ġshâk‟tan gelmesi
hasebiyle maktu‟dur. Senedin sıhhati itibariyle de rivayet hasendir. Menat putuyla ilgili
olarak kütüb-i sitte kitaplarından Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud‟da Hz. ÂiĢe‟den gelen
rivayetler mevcuttur. Rivayetlerde Ensar‟ın Ġslam‟dan önce hac ve umre yaptıklarında
297
Bkz., Ezrakî,c.I,s.124
298 Rivayet için bkz., Fâsî, Şifâu‟l-Garam,c.II,s.339; Ġbnu‟z-Ziya el-Mekkî, Târihu Mekke,s.73
299 Mekke‟ye yakın bir yerin adı.Bkz., Yâkut el-Hamevî ,Mu‟cemu‟l-Buldân,c.IV,s.313
300 Bkz., Ezrakî,c.I,s.124-125
98
Menat‟a tehlil getirdikleri, Safâ ile Merve arasında tavaf (sa‟y) yapmaktan kaçındıkları,
Ġslam‟a girince bunu Hz. Peygambere sormaları üzerine “Muhakkak ki Safâ ile Merve
Allah‟ın niĢanelerindendir. Kim beytullahı hac veya umre için ziyaret ederse, onları
tavaf etmesinde bir günah yoktur.” 301
Ayetinin nazil olduğu zikredilir.302
5- Taiflilerin putu Lât ve KureyĢlilerin bir diğer putu olan Uzza hakkında da Ezrakî
bazı rivayetler nakletmiĢtir. Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesi Saîd b. Sâlim Osman
b. Sâc Muhammed b. Sâib el-Kelbî Ebû Sâlih Ġbn Abbâs tarikiyle gelen bir
rivayetin muhteviyatı Ģöyledir : “ GeçmiĢ zamanda bir adam Sakîflilere ait bir kaya
parçasında oturup yanından geçen hacılara yağ satıp, onlara sevîk303
hazırlıyordu. Bu
yüzden bu kaya parçası Lât diye isimlendirildi. Bu kiĢi ölüp insanlar onu göremeyince
Amr b. Luhay onlara sizin ilahınız Lât‟tır. Bu kaya parçasının içerisine girmiĢtir, diye
söyledi (onları ona ibadete çağırdı). Uzzâ ise Nahle bölgesindeki üç semüre ağacından
oluĢur.”304
Sadece Ezrakî‟nin eserinde ve bazı tarih kitaplarında bulunan bu
rivayet305
,senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur. Senedin sıhhati itibariyle
incelendiğinde ise isnad zincirindeki Muhammed b. Sâib el-Kelbî(ö.h.146) yalancılıkla
301
2-Bakara-158
302Rivayetler için bkz., Buhârî, Ebvâbu‟l-„Umre, Bâb:10,h.no:1790,c.IIIs.6; Müslim,Hac,Bâb:43,h.no: (1277)-
360,c.II,s.928 Ebû Dâvud,Süleyman b. el-EĢ„as b. Ġshâk b. BeĢîr el-Ezdî es-Sicistânî(ö.h.275),es-Sunen,el-
Mektebetü‟l -„Asriyye,Beyrut,t.y.,Menâsik,Bâb:55,h.no:1901,c.II,s.181
303 Sevîk :Buğday ,arpa yada çavdardan elde edilen unun kavrulmasıyla yapılan yemek, özellikle
yolcuların azığı, acelecilerin yemeği olarak bilinir.Bkz., Zebîdî, Tâcu‟l-Arûs, c.XXV,s.480; Bu yemeği
yapan kimse için de “لت سويق” tabiri kullanılır.
304 Bkz., Ezrakî,c.I,s.125-126
305 Rivayetin geçtiği tarih kitapları için bkz., Fâsî (ö.h.832),Şifâu‟l-Garam,c.II,s.340; Ġbnu‟z-Ziya el-
Mekkî (ö.h.854), Târihu Mekke s.74
99
itham olunmuĢ, rivayetlerinin terk edilmesi üzerinde icma edilmiĢ bir râvî olduğundan
rivayet uydurmadır.306
Ancak bu rivayetin ilk kısmı olan Lât‟ın sevîk hazırlayan biri
olduğuna dair bilgi Buhârî‟de Ġbn Abbâs‟dan gelen bir rivayette anlatılmaktadır.307
Ezrakî bu rivayetin devamında senedinin önceki rivayetle aynı olduğunu
düĢündüğümüz merfu‟ bir rivayet zikretmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:
طؼب، ص عبء ئ٠ كب ثؼش هللا ؾلا ٠ هللا ػ٤ ثؼش ثؼل الزؼ فبل ث ا٤ل ئ٠ اؼي ٤وطؼب كو”
ب هطؼز، »هب: ال ٢ء. هب: « ب هأ٣ذ ك٤؟»اج٢ ٠ هللا ػ٤ ، كوب اج٢ ٠ هللا ػ٤ :
كوعغ كوطغ، كعل رؾذ أب اوأح بوح ؼوب، هبئخ ػ٤، أب رػ ػ٤، كوعغ كوب: « . كبهعغ كبهطغ
“ئ٢ هأ٣ذ نا نا. هب: لهذ
6- “Allah (c.c.) Muhammed‟i (a.s.) gönderdi (peygamberlik vazifesini yapmak için)
. Muhammed (a.s.) Mekke‟nin fethinden sonra Hâlid b. el-Velîd‟i Uzzâ putunu kırması
için gönderdi. Oda o putu kırdı. Sonra Hz. Peygamber‟in yanına döndü. Hz. Peygamber:
“ O putta bir Ģey gördün mü? Diye sorunca”, “hiçbir Ģey görmedim” diye cevap verdi.
Hz. Peygamber de : “Sen onu tam kıramamıĢsın. Dön ve onu tam kır” buyurdu. Hâlid
dönüp tekrar kırdığında o putun köklerinde308
saçı baĢı dağılmıĢ bir kadın buldu, putun
kırılmasından dolayı yakarıyordu. Hâlid döndü ve “böyle böyle Ģeyler gördüm” diye
söyledi. Hz. Peygamber de : “Doğru söyledin” buyurdu.” 309
Hz. Peygamber‟e nispet edilen bu rivayet merfu‟dur. Ancak bir önceki rivayete
birleĢtirildiğini düĢündüğümüz bu rivayetin senedinde Muhammed b. Sâib el-Kelbî‟nin
bulunması, rivayetin metnin de adeta tenasüh inancını andırır bilgiler içermesinden
dolayı nakledilen bu haberin uydurma olduğu aĢikârdır.
306
Bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.960
307 Bkz.,Buhârî,Tefsîru‟l-Kur‟ân,Bâb:291,h.no:4859,c.VI,s.141
308 Bu putun üç tane semure ağacından ibaret olduğu rivayette zikredildi.
309 Bkz., Ezrakî,c.I,s.-126
100
Ezrakî Kâbe ve çevresine koyulan putlardan biri olan Ġsâf ve Nâile putlarından da
bahseder. Rivayet Ģöyledir:
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: ؽلص٢ ؾل ث ئؾبم " أ ”
اؼجخ، كلغو ثب. ٣وب: ئب هجب ك٤ب كقب ؽغو٣، عوب، ب ـذ ك٢ اؾو كف هع ثبوأح
ا اوع ئبف ث ثـبء، ا اوأح بئخ ثذ مئت، كأفوعب اؼجخ، كت أؽلب ػ٠ الب، ا٥فو
ػ٠ اوح، ئب جب بي ٤ؼزجو ثب اب، ٣يكعوا ػ ض ب اهرجب؛ ب ٣و اؾب از٢ بها
ئ٤ب، ك ٣ي األو ٣له ٣زوبك ؽز٠ بها ٣ؾب، ٣زؼ ثب هق ػ٠ الب اوح، ص بها ص٤
...“٣ؼجلا، كب ب ػو ث ؾ٢ أو اب ثؼجبكرب ازؼ ثب، هب ب: ئ ب هج ب ٣ؼجلب
7- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Muhammed b. Ġshâk dedi ki:“Cürhümlüler Harem‟de haddi aĢıp ileri gittiler. Onlardan bir
erkek ve kadın Kâbe‟ye girdi orda zina ettiler.-Denildi ki, sadece erkek kadını öptü.-Hemen
orada taĢa dönüĢtürüldüler. Erkeğin ismi Ġsâf b. Beğâ, kadının ismi Nâile bint. Zi‟b‟di.
Kâbe‟den çıkarıldılar, biri Safâ üzerine diğeri Merve üzerine konuldu. Ġnsanlar onlardan
ibret alsın, ne hale geldiklerini görüp onların iĢlediği gibi büyük günah iĢlemekten
kaçınsınlar diye bu taĢlar o iki tepeye kondu. Üzerinden zaman geçip yaptıkları unutulunca
mesh (el sürülür) edilir bir hale geldiler. Safâ ile Merve de duran, bunlara ellerini
sürtüyordu. Böylece tapınılan iki put haline geldiler. Amr b. Luhay‟da insanlara bunlara
tapınılmasını ve el sürülmesini emredip Ģöyle dedi : “Sizden öncekiler de bunlara ibadet
ediyorlardı.”310
Tarihçi Muhammed b. Ġshâk‟tan gelen bu rivayet maktu‟dur. Ġsnadın sıhhati
açısından bakıldığında ise Osman b. Sâc‟dan(ö.h.161-170) dolayı rivayet zayıftır. Bu
rivayet sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.
Ġsâf ve Nâile putlarıyla alakalı diğer bir rivayette Ģöyledir:
310
Bkz.,Ezrakî,c.I,s.-119-120
101
٢ عل١، ػ ؾل ث ئكه٣، ػ ااهل١، ػ أ٤بف، هبا: ب ئبف بئخ هعال اوأح، اوع ئبف ؽلص”
ث ػو، اوأح بئخ ثذ ٤ عو، كي٤ب ك٢ عف اؼجخ، كقب ؽغو٣، كبرقنب ٣ؼجلب،
األب وا، كقوعذ أؽلب با ٣نثؾ ػلب، ٣ؾو هء ػلب ئما ا، كب ود
اوأح كاء طبء، رق عب، ػو٣بخ بوح اؼو، رلػ ثب٣، كو٤ و هللا ٠ هللا ػ٤ ك٢
“ري بئخ، هل أ٣ذ أ رؼجل ثجالك أثل»مي، كوب:
8- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Ġdris‟den el-Vâkıdî‟den
Vâkıdî‟nin Ģeyhleri dediler ki: “ Ġsâf ve Nâile bir kadın bir erkekti, erkek olan Cürhümlü
Ġsâf b. Amr, kadın olan da Cürhümlü Nâile bint Süheyl‟di. Bunlar Kâbe‟de zina ettiler,
bundan dolayı taĢa dönüĢtürüldüler. Daha sonra insanlar bunlara ibadet etmeye baĢladılar.
Yanlarında kurbanlar kesiyorlar, hac menâsikini yerine getirdikten sonra onların yanında
baĢlarını tıraĢ ediyorlardı. Bütün putlar kırıldığında bu putlarda kırıldı. Bu iki puttan
birisinden siyahi, saçı baĢı dağınık, çıplak yaĢlı bir kadın çıktı, yüzünü gözünü tırmalıyor,
vay vay diye yakarıyordu. Bu durum resûlullaha bildirildi. Resûlullah da : “O Nâiledir, sizin
beldenizde ebedi olarak kendisine tapınılmasından ümidi kesti.” demiĢtir. 311
Tarihçi Vâkıdi‟nin hocalarından naklettiği bu rivayet Hz. Peygamber‟e nispet
edildiği için merfu‟dur. Ancak senedde inkıta‟ vardır. Sened muttasıl değildir. Senedin
sıhhati açısından bakıldığında, Vâkıdî‟nin hadiste zayıf olduğuna dair üzerinde ittifak
olunduğunu ve metrûkü‟l-hadîs diye cerh olunduğunu daha önce zikrettik. Bununla beraber
rivayette ki“ػ أ٤بف” -Ģeyhlerinden- ifadesi de müphem olduğundan rivayet çok zayıftır.
Bu rivayeti hadis kaynaklarında bulamadık. Hadis kaynaklarının dıĢındaki kaynaklara
bakıldığında ise Vâkıdî‟nin(ö.h.207) el-Megâzî isimli eserinde, Ezrakî kaynak gösterilerek,
Fâsî‟nin (ö.h.832) ġifâu‟l-Garâm isimli eserinde ve Ezrakî kaynak gösterilmeksizin Ġbnu‟z-
Ziya el-Mekkî‟nin(ö.h.854) Târîhu Mekke isimli eserinde bu rivayete rastlanmaktadır.312
311
Bkz.,Ezrakî,c.I,s.122
312Bkz.,Vâkıdî,el-Megâzî,c.II,s.841; Fâsî, Şifâu‟l-Garâm,c.II,s.339; Ġbnu‟z-Ziya el-Mekkî, Târihu Mekke,s.72
102
Zikrettiğimiz iki rivayetinde ana teması olan Ġsâf ve Nâile‟nin Kâbe‟de yaptıkları
çirkin hadise karĢısında taĢa dönüĢtürüldüklerine dair temel hadis kaynaklarında bir
rivayete rastlamadık, bir tek Müslim‟in Sahîh‟inde Ġsâf ve Nâile‟nin deniz kenarında olan
putlar olduğu ve daha sonra getirilip Safâ ve Merve‟ye konduğu belirtiliyor. 313
Nesâî‟nin
es-Sunenu‟l-Kubra isimli eserinde geçen bir rivayette de bu iki putun bakırdan olduğu
söyleniyor.314
Ancak Bezzâr‟ın(ö.h.209) el-Musned isimli eserinde Hz. ÂiĢe‟den gelen bir
rivayet bulunmaktadır bu rivayette Hz. ÂiĢe: “Biz hâlâ Ġsâf ve Naile‟yi Kâbe‟de zina edip
taĢa dönüĢtürülmüĢ Cürhümlü bir erkek ve kadın olarak duyuyoruz” demektedir.315
Temel
hadis kaynaklarında bulamadığımız bu taĢa dönüĢtürülme hadisesinin mitolojik inanıĢları
kuvvetli olan cahiliye Araplarında Ģifahen nesilden nesile aktarılmıĢ bir mit olduğu
kanaatindeyiz. Ayrıca Ġsâf ve Naile‟nin Kâbe‟de zina edip yakalandıkları, bunun
neticesinde insanlar tarafından öldürülüp bir zaman sonra ölümlerine üzülen kabile
mensuplarının, Ġsâf ve Nâile‟nin heykellerini yapıp zamanla bunlara taptıkları da
söylenmiĢtir.316
Nesâî‟nin es-Sunenu‟l-Kubrâ‟sında ki Ġsâf ve Nâile putunun bakırdan
olduğuna dair rivayeti de göz önünde bulunduracak olursak bu putların insanlar tarafından
yapıldığına dair kanaat bizde daha ağır basmaktadır.
Nâile putu yıkıldıktan sonra içinden çıplak, yaĢlı siyahi bir kadının çıkıp yakarması
bunun da peygambere bildirilmesi sonucunda Hz. Peygamber‟in : “O Nâiledir, sizin
beldenizde ebedi olarak kendisine tapınılmasından ümidi kesti” rivayeti de sadece
313
Bkz.,Müslim,Hac,Bâb:43,h.no:(1277)-259,c.II,s.928
314 Bkz.,Nesâî,es-Sunenu‟l-Kubra,Menâkıb,h.no:8132,c.VII,s.325
315 Bkz.,Bezzâr,Ebû Bekr Ahmed b. Abdilhâlik b. Hallâd b.„Ubeydullah(ö.h.292),el-Bahru‟z-Zehhar el-
Ma‟rûf bi-Musnedi‟l-Bezzâr,Mektebetü‟l-„Ulûm ve‟l-Hikem,Medine,2009,c.XVIII,s.254; “ب ىب غ”
ifadesiyle bu rivayeti kendi zamanında hâlâ duyduğunu söyleyen Hz. ÂiĢe bunu pek tabi olarak etrafındaki
kussâslardan da duymuĢ olabilir.
316 Usta,Ġbrahim,İslam Öncesi Arap Mitolojisi,s.149
103
Ezrakî‟nin eserinde geçmektedir.317
Temel hadis kaynaklarında böyle bir rivayet
yoktur. ÖlmüĢ bir insanın ruhunun baĢka bir canlıya, bitkiye, ya da cemadata
geçmesi olarak bilinen tenasüh inancını çağrıĢtıran bu rivayetin içeriği, Ġslam dininin
inanç sistemine taban tabana zıttır. Senedi itibariyle çok zayıf olan bu rivayetin
metin tenkidi yapıldığında da kabul edilebilir bir tarafının olmadığı açıktır.
Ezrakî‟nin naklettiği rivayetlerden Kâbe‟deki ve Mekke‟deki putların
kırılmasının ise Mekke‟nin fethinde ve daha sonrasında olduğu anlaĢılmaktadır.
ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ اث ئؾبم، ػ ػجل هللا ث أث٢ ”
ثو، ػ ػ٢ ث ػجل هللا ث ػجب، هب: ول كف ه هللا ٠ هللا ػ٤ خ ٣ الزؼ، ئ ثب
٠ هللا ػ٤ ه٤ت، كب ٣و صالصبئخ ز٤ ب، هل لب ئث٤ ثبوب، ب ث٤ل ه هللا
ص ٤٣و ئ٤ب ثو٤ج، كززبه ػ٠ « عبء اؾن ىن اجب، ئ اجب ب ىهب»ػ٤ب، ٣و:
“ظهب
9- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b.
Sâc‟dan Ġbn Ġshâk‟dan Abdullah b. Ebû Bekr‟den Ali b. Abdullah b. Abbâs
dedi ki: “Resûlullah fetih gününde Mekke‟ye girdi. Orada 360 tane put vardı. Ġblis
(ġeytan) o putları kurĢun dökerek sağlamlaĢtırdı (yere tutturdu).Resûlullahın elinde
üzerine dayandığı bir değnek vardı. “Hak geldi batıl yok olup gitti, muhakkak batıl yok
317
Ezrakî‟nin zikrettiği bu rivayetin Vâkıdî‟nin Megâzî‟sinde, Fâsî‟nin ġifâu‟l-Garâm‟ında, Ġbnu‟z-
Ziya‟nın Târîhu Mekke‟sinde zikredildiğini belirtmiĢtik. Ġncelediğimiz bazı siyer ve tarih kitaplarında da
rivayetin aynı lafızlarla var olduğunu gördük. Ancak orada Ġsâf ve Nâile putunun kırılıp içinden siyah bir
kadının çıkmasından bahsetmeyip,Hz. Peygamber Mekke‟yi fethedince yaĢlı, HabeĢli bir kadının
yakararak yüzünü gözünü tırmaladığı belirtiliyor.Bu durum Hz. Peygamber‟e haber verilince,
Hz.Peygamber aynı Ezrakî‟nin eserinde söylediği sözü söylüyor.Rivayetler için bkz.,Beyhakî,Ebû Bekr
Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali b. Musa el-Horasânî (ö.h.458),Delâilu‟n-Nübüvve ve Ma‟rifetü-Ahvâli-
Sâhibi‟ş-Şerîa,Dâru‟l-Kütübi‟l -„Ġlmiyye,Beyrut,h.1405,c.V,s.75; Ġbn Kesîr,el-Bidâye ve‟n-Nihâye, c.IV ,
s.345-346
104
olamaya mahkûmdur”318
ayetini okuyup elindeki değnekle puta iĢaret ediyor,
iĢaret ettiği put sırt üstü düĢüyordu” .319
Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayetin senedinde Ġnkıta‟
vardır, Ali b. Abdullah b. Abbâs(ö.h.118) rivayeti babasından naklettiği halde
rivayette Abdullah b. Abbâs‟ı zikretmemiĢtir. Senedin sıhhati itibariyle de
rivayet senetteki Osman b. Sâc‟dan (ö.h.161-170) dolayı zayıftır. Rivayet
Muhammed b. Ġshâk‟dan sonrası senedi aynı olarak Bezzâr‟ın (ö.h.292) el-
Bahru‟z-Zehhâr (el-Musned) isimli eserinde bazı lafız değiĢiklikleriyle beraber
bulunmaktadır. Yine Taberânî‟nin(ö.h.360) Mu‟cemu‟l-Kebir isimli eserinde
senedi Muhammed b. Ġshâk‟tan sonrası aynı olarak, hemen hemen aynı
lafızlarla zikredilmiĢtir.320
ؽلص٢ عل١، ػ ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ اث أث٢ غ٤ؼ، ػ غبل، ػ أث٢ ؼو، ػ ػجل هللا ث ”
ؼك هب: كف ه هللا ٠ هللا ػ٤ خ ٣ الزؼ، ؽ اؼجخ صالصبئخ ز ب،
ب ىهب، عبء اؾن، ب ٣جلب اجب ال كغؼ ٣طؼب ٣و: عبء اؾن ىن اجب، ئ اجب
“٣ؼ٤ل
10- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b.„Uyeyne‟den Ġbn Ebî
Necîh‟den Mücâhid‟den Ebî Ma‟mer‟den Abdillah b. Mes„ûd dedi ki: “
Fetih günü resûlullah Mekke‟ye girdi, Kâbe‟nin çevresinde 360 tane put vardı,
resûlullah onları dürtüyor (elindeki sopayla) ve “Hak geldi batıl yok olup gitti,
318
17-Ġsrâ-81
319 Bkz., Ezrakî,c.I,s.120-121
320Bkz.,Bezzâr,el-Bahru‟z-Zehhar,c.XI,s.403;Taberânî,Ebû‟l-Kâsım Süleyman b. Ahmed b. Eyyûb eĢ-
ġâmî (ö.h.360),el-Mu‟cemu‟l-Kebîr,Mektebetü-Ġbn Teymiyye, Kahire, t.y.,c.X,s.279
105
muhakkak batıl yok olamaya mahkûmdur”321
,“Hak geldi, artık batıl ne bir Ģeyi
baĢlatabilir, ne de geri getirebilir”. 322
ayetlerini okuyordu.”323
Senedin müntehâsı itibariye merfu‟olan bu rivayet senedin sıhhati itibariyle de
sahihtir. Temel hadis kaynaklarından Buhârî (ö.h.256) ve Müslim‟in(ö.h.261)
Sahîhlerinde ve Tirmizî‟nin (ö.h.279) Sünen‟inde ( el-Câmi„u‟s-Sahih) aynı isnat zinciri
ve bazı lafız değiĢiklikleriyle bulunmaktadır.324
Kâbe‟nin çevresinde ve Mekke‟de bulunan Uzzâ, Menât gibi büyük putlarında
gönderilen seriyyeler tarafından yıkıldığını rivayetlerden anlıyoruz. Rivayetlerden biri
Ģöyledir:
ػ ؾل ث ئكه٣، ػ ؾل ث ػو ااهل١، هب: أفجو٢ ػجل هللا ث ٣ي٣ل، ػ ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١،”
ؼ٤ل ث ػو ان٢، هب: ب كزؼ ه هللا ٠ هللا ػ٤ خ ثش اوا٣ب، كجؼش فبل ث ا٤ل ئ٠ اؼي،
ثؼش ؼ٤ل ث ػج٤ل …ثببه،خ اطل٤ ث ػو ال٢، كغؼ ٣ؾوه ؼش ئ٠ م١ ال٤ ػو ث ؽث
“األ٢ ئ٠ بح ثب كلب، ثؼش ػو ث اؼب٢ ئ٠ اع ن٣ كل
11- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Ġdrîs‟den Muhammed b.
Ömer el-Vâkıdî‟den Abdullah b. Yezîd‟den Saîd b. Amr el-Hüzelî dedi ki: “Hz.
Peygamber Mekke‟yi fethedince seriyyeler (küçük birlikler) yolladı. Hâlid b. el-Velîd‟i
Uzza‟ya gönderdi. Amr b. Humame‟nin putu olan Zülkeffeyn‟e et-Tufayl b. Amr ed-
Devsî‟yi gönderdi. O da putu yaktı. Saîd b. „Ubeyd el-EĢhelî‟yi MüĢellel‟deki Menat‟a
321
17-Ġsrâ-81
322 34-Sebe‟-49
323 Bkz., Ezrakî,c.I,s.121
324 Bkz.,Buhârî,Mezâlim ve‟l-Gasb,Bâb:33,h.no:2478,c.III,s.136; Müslim,Cihâd ve‟s-Siyer,Bâb:32,h.no:
(1781)-87,c.III,s.1408;Tirmizî,Ebû Ġsâ Muhammed b. Ġsâ b.Sevre b. Musa b. ed-Dahhâk (ö.h.279) , Sunenu‟t-Tirmizî,
ġeriketü-Mektebe ve Matba„ati Mustafa el-Bâbî el-Halebî ,Mısır,1395\1975, Tefsîrü‟l-Kur‟ân,Bâb:18,
h.no:3138,c.V,s.303;Bu üç eserdeki rivayette Hz. Peygamber‟in elinde bir değnek olduğu belirtilmektedir.
106
gönderdi. O da onu yıktı. Amr b. el-„Âs‟ı Hüzeyl‟in putu olan Suv„â‟ya gönderdi. O da
onu yıktı.”325
Senedin müntahâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayet isnad zincirinde Muhammed
b. Ömer el-Vâkıdî (ö.h.207) bulunduğundan senedin sıhhati itibariyle oldukça zayıftır.
Rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.
2.1.8.1.Zâtü Envât
Cahiliye Araplarının kutsal bir yer olarak kabul ettikleri, etrafında tapındıkları
büyük yeĢil bir ağaçtır. Ezrakî bununla alakalı iki rivayet zikretmiĢtir. Rivayetlerden biri
Ģöyledir:
” ل ث ؾ ص٢ عل١، ػ : ؽل ٤ل هب صب أث ا ل ؽل ؾ ، ػ ئكه٣ ل ث ها و ث ؼ ، ػ اهل١ و ا ػ
ؾبه ا اهل ا٤ض٢ أث٢ ، ػ ٢٣ ال ب أث٢ ث ب ، ػ و١ اي ، ػ و١ ج بي ا غ -س ث : فوعب هب
٠ هللا ػ٤ هللا ه واء ٣وب خ ف غوح ػظ٤ ؼوة ا ا لبه هو٣ بذ ، ئ٠ ؽ٤
ل ٣ؼ لب، ػ ٣نثؾ ، ؾز ػ٤ب أ خ، ك٤ؼو ، ٣أرب ا ب ماد أ ب : كوأ٣ب ٣ ب. هب لب ٣ ػ
عبت ا ب٣ورب واء، ك خ ف غوح ػظ٤ ٠ هللا ػ٤ غ اج٢ ٤و ؾ ، هللا ب: ٣ب ه طو٣ن، كو
ب ا ب ماد أ ز اعؼ جو، ه أ جو، هللا أ : " هللا ٠ هللا ػ٤ هللا ه . كوب ا ان١ ماد أ
:٠ ه ب هب ل ث٤ل ؾ آخ (ل ب ب ئب ») …اعؼ ب ا ئ هج ب ،»“
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Ġdrîs‟den Muhammed b.
Ömer el-Vâkıdî‟den Ma‟mer b. RâĢid el-Basrî‟den Zührî‟den Sinân b. Ebî Sinân ed-
Deylî‟den Ebî Vâkıd el-Leysî -el-Hâris b. Mâlik- dedi ki: “ Resûlullahla Huneyn‟e doğru
yola çıktık. KureyĢ‟in kâfirlerinin ve diğer Arapların Zâtü Envât denen büyük yeĢil bir
ağaçları vardı. Her sene ona ona gelirler, silahlarını üzerine asıp onun yanında kurban
keserler ve onun yanında bir gün ibadet ederlerdi (ona taparlardı).Biz de bir gün resûlullahla
yolda giderken büyük yeĢil bir ağaç gördük. Yolun yanından yürüdük ve dedik ki Ya
325
Bkz., Ezrakî,c.I,s.131
107
resûlallah onların Zâtü Envâtı olduğu gibi sen de bize bir Zâtü Envat yap (edindir).
Resûlullah buyurdu ki: “Allahu Ekber, Allahu Ekber, Muhammed‟in nefsi kudret elinde
olan Allah‟a yemin olsun ki siz Musa‟nın kavminin “Ya Musa onların tanrıları olduğu gibi
sende bize tanrı yap.”326
dediği gibi diyorsunuz. Bu sizden öncekilerin âdetidir.”327
Rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Senedin sıhhati açısından
bakıldığında isnad zincirindeki Vâkıdî‟den dolayı zayıf olan bu rivayet Ahmed b.
Hanbel‟in(ö.h.241) Müsned‟inde ve Tirmizî‟nin Sünen‟inde bulunan rivayetlerin
mutâbaâtı ile hasen liğayrihi mertebesine çıkmıĢtır.328
Bu ağaç Hz. Ömer‟in halifeliği
sırasında sapkınlıklara yol açabileceği endiĢesinden dolayı kestirilmiĢtir. 329
326
7-A‟râf-138
327 Bkz., Ezrakî,c.I,s.129-130
328 Rivayetler için bkz.,Ahmed b. Hanbel,el-Musned,c.XXXVI,s.225,h.no:21897,Tirmizî, Ebvâbu‟l-Fiten
,Bâb:18,h.no:2180,c.IV,s.475
329 Erdem, Sargon, “Bayram”, DĠA, TDV. yay.,1992,c.V,s.258
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
7 1 4
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
1 2 7 2
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis
Kaynakları
Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
4 Rivayetin bir kısmı
Buhârî‟nin Sahîh‟inde
1Rivayet Buhârî ve
Müslim‟in Sahihlerinde
1 Rivayet Tirmizî‟nin
Sünen‟inde
1 Rivayet Bezzâr‟ın
Müsned‟inde
2 Rivayet Fâsî‟nin ġifâu‟l-
Garâm adlı eserinde
1 Rivayet Ġbnu‟z-Ziya‟nın
Târîhu Mekke isimli
eserinde
1 Rivayet Vâkıdî‟nin
Megâzî‟sinde
Toplam Rivayet Adedi: 12
108
2.1.9. Kâbe ile Ġlgili Diğer Rivayetler
2.1.9.1.Kâbe‟nin Ġsimleri
Beytullah‟ın en bilinen adı Kâbe‟dir. Ezrakî bu kutsal mabede Kâbe denmesinin
sebebini Ģu rivayetle açıklıyor:
ئب ٤ذ اؼجخ؛ ألب ؼجخ »ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ اث أث٢ غ٤ؼ، هب: ”
…“هب " ب اب ٣ج ث٤ر لهح رؼظ٤ب ؼجخ« خ اؼتػ٠ فو
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Ġbn Ebî Necîh
dedi ki: “Küp Ģeklinde olduğu için el-Kâbe diye isimlendirildi. Ġnsanlar ona
saygılarından dolayı evlerini yuvarlak Ģekilde yaparlardı…”330
Ġbn Ebî Necîh‟den (ö.h.131) gelen bu rivayet maktu‟dur. Senedin sıhhati
itibariyle de sahih olan rivayet hadis eserlerinden Ġbn Ebû ġeybe‟nin (ö.h.235)
Musannef‟inde, senedinde Mücâhid‟in de (ö.h.103) olduğu aynı isnad zinciriyle, benzer
bir Ģekilde zikredilmektedir. Musannef‟deki rivayette “ؼجخ” kelimesi yerine “مسبعة”
kelimesi vardır.331
Kâbe‟nin diğer bir ismi de daha çok Mekke için kullanılan ancak rivayetlerde
Kâbe‟ye de isnat edilen Bekke‟dir.
ؽلص٢ ل١ ث أث٢ ال١ هب: ؽلصب ثو ث او١، ػ ئثوا٤ ث ب، ػ ئثوا٤ ث ابعو، ػ ”
“٣غزغ ك٤ب اوعب ابءئب ٤ذ ثخ أل »غبل، ػ اث ػجب ه٢ هللا ػ هب:
330
Bkz., Ezrakî,c.I,s.279-280
331 Rivayet için bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el-Musannef, Hac, h.no:15832, c.III,s.445, Ġbn Ebû ġeybe‟nin
eserindeki rivayette “Kâbe diye isimlendirilmesinin sebebi dört köĢeli olduğu içindir”Ģeklinde geçer , küp
diye bahsetmez.
109
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Mehdî b. Ebî‟l-Mehdî‟den BiĢr b. es-Seriyyî‟den
Ġbrahim b. Tahmân‟dan Ġbrahim b. el-Muhâcir‟den Mücâhid‟den Ġbn Abbâs dedi
ki: “Bekke diye isimlendirildi, çünkü orada erkekler ve kadınlar toplanıyordu.”332
Ġbn Abbâs‟dan gelen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından mevkûftur. Senedin
sıhhati bakımından ise ,Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî‟den (ö.?) dolayı zayıftır. Rivayet bu lafızlarla
bir tek Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır. Diğer bir rivayette de Bekke‟nin Kâbe olduğu
çevresinin ise Mekke diye isimlendirildiği belirtilmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:
ثخ اج٤ذ، ب ؽا٤ »هب ػضب: أفجو٢ ٣ؾ٠٤ ث أث٢ أ٤خ، ػ ٤ش ث أث٢ ٤، ػ غبل هب: ؼز ٣و: ”
“ثؼ ثؼب ك٢ اطافخ ئب ٤ذ ثخ؛ أل اب ٣جي
3- Osman Yahya b. Ebî Üneyse‟den Leys b. Ebî Süleym‟den Mücâhid‟den
iĢittim dedi ki: “Bekke beyttir(Kâbe).Çevresi ise Mekke‟dir. Ġnsanlar tavafta birbirlerini itip
kaktıkları için(birbirlerine zahmet verdikleri için) Bekke diye isimlendirilmiĢtir.”333
Senedin müntehâsı bakımından bu rivayet maktu‟dur. Rivayeti sıhhati açısından
incelediğimizde ise isnad zincirindeki Yahya b. Ebî Üneys (ö.h.146) metrûk334
, Leys b. Ebî
Süleym el-Kûfî‟de (ö.h.143) leyyin335
diye cerh olunmuĢlardır.
Bundan dolayı rivayet sıhhati bakımından zayıftır. Bu rivayet hadis kaynaklarından
Musannef‟de diğer bir tarikle zikredilmektedir.336
332
Ezrakî,c.I,s.280
333 Ezrakî,c.I,s.281
334Râvîyle alakalı geniĢ bilgi için bkz.,Zehebî, Târîhu‟l-İslâm , c.III, s.1006
335Bkz., Zehebî,a.g.e.,c.III,s.955
336 Bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el-Musannef ,Hac,h.no:14129,c.III,s.273
110
Kâbe‟nin diğer bir ismi ise el-beytu‟l-„atîk‟dir. Ezrakî‟nin bununla ilgili
zikrettiği rivayet Ģöyledir:
ؽلص٢ عل١ ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط هب: أفجو٢ ٠ ث ػج٤لح ػ ؾل ث ؼت ”
“ اووظ٢ هب: ئب ٢ اج٤ذ اؼز٤ن أل ػزن اغجبثوح
4- Ebu‟l-Velî el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Musa b. „Ubeyde‟den Muhammed b. Ka‟b el-Kurazî dedi ki: “Zorbalardan azat
edildiği (arındırıldığı) için el-beytu‟l-„atîk diye isimlendirildi.”337
Tâbiîn neslinden olan Muhammed b. Ka‟b el-Kurazî‟den (ö.h.117) gelen
rivayet senedin müntehâsı bakımından maktu‟dur. Rivayet sıhhati açısından
incelendiğinde ise seneddeki Musa b. „Ubeyde er-Rabezî (ö.h.153) hakkında cerh
ve ta‟dil âlimlerinin çoğu “ضعيف” ve “ال يكتب حديثو” gibi cerh ifadeleri
kullanmıĢlardır.338
Bu bakımdan rivayet sıhhati yönünden zayıftır. Bu rivayet Ġbn Ebû
ġeybe‟nin (ö.h.235) Musannef‟inde, kütüb-i sitte müelliflerinden Tirmizî‟nin
(ö.h.279) Sünen‟inde ve Bezzâr‟ın (ö.h.292) Müsned‟inde bulunmaktadır.339
337
Ezrakî,c.I,s.280
338 Râvîyle alakalı geniĢ bilgi için bkz.,Zehebî, Mîzânu‟l-i‟tidâl, c.IV,s.213
339 Musannef‟deki rivayet Mücâhid‟den gelmektedir. Senedin tamamı Ahbâru Mekke‟deki rivayetin senedinden
farklıdır. Bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el-Musannef , Hac, h.no:15829, c.III,s.444;Tirmizî, Tefsîrü‟l-
Kur‟ân,Bâb:23,h.no:3170,c.V,s.324;Bezzâr, el-Bahru‟z-Zehhar ,c.VI,s.172, Tirmizî‟nin Sünen‟inde de Bezzâr‟ın
Müsned‟inde de rivayet Abdullah b. ez-Zübeyr‟den (ö.h.73) gelmektedir ve iki rivayetinde râvîleri birdir. Tirmizî
rivayetin sonunda ( ىرا حديث حسن غسيب) demektedir. Bezzâr rivayetin sonunda ,bu rivayetin Hz.Peygamber‟den
nakledildiğini sadece Ġbnu‟z- Zübeyr tarikiyle biliyoruz demektedir.
111
2.1.9.2.Kâbe‟nin Örtüleri
Hem cahiliye zamanında hem de Ġslami dönemde Kâbe‟ye çeĢitli kumaĢlardan
örtüler serilmiĢtir. Ezrakî kitabında, cahiliye zamanında Kâbe‟ye ilk örtü seren kiĢiyi Ģu
rivayetle açıklamıĢtır:
أث٢ و٣وح، ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ئثوا٤ ث ؾل ث أث٢ ٣ؾ٠٤، ػ ب ث ج، ػ ”
“ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ أ ٠ ػ ت أؼل اؾ٤و١، رجغ، ب أ ب اؼجخ
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya
Hemmâm b. Münebbih‟den Ebu Hureyre dedi ki: “Resûlullah Tubb„a340
Es„ad el-
Himyerî‟ye kötü söz söylenmesini yasakladı. O, Kâbe‟ye (üzerine )ilk defa örtü örten
kiĢiydi.341
Ebu Hureyre‟den (ö.h.58) gelen rivayet Hz. Peygamber‟e isnad edildiği için
merfu‟dur. Rivayetin senedindeki Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya el-Eslemî‟ (ö.h.
184) zayıf ve metrûk342
diye cerh olunmuĢtur. Bu bakımdan sıhhati itibariyle rivayet
zayıftır. Bu rivayet Heysemî‟nin(ö.h.807) Buğyetu‟l-Bâhis an-Zevâidi Musnedi‟l- Hâris
isimli hadis kitabında bulunmaktadır. 343
340
Yemen krallarına verilen isim.bkz.,Fîrûzâbâdî, Ebû Tâhir Mecdüddîn Muhammed b. Ya‟kûb(ö.h.817),el-
Kâmûsü‟l-Muhît,Müessesetü‟r-Risâle li‟t-Tabâ„ati ve‟n-NeĢri ve‟t-Tevzî‟,Beyrut,1426\2005,s.706
341 Ezrakî,c.I,s.249
342 Bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.IV,s.805
343 Bu rivayet aslında el-Hâris b. Ebî Usâme‟nin (ö.h.282) el-Musned isimli eserinde bulunmaktadır. Bu eserin
çok az bir kısmı günümüze ulaĢmıĢtır. Ancak el-Hâris b. Ebî Usâme‟nin eserinde bulunup kütüb-i sitte
kitaplarında bulunmayan 1136 civarı zevaid türü rivayeti Heysemî mezkûr eserinde bir araya getirmiĢtir.
Bkz.,Kandemir,M.YaĢar, “Heysemî” DĠA,TDV. yay.,1998,c.XVII,s.292-293; Rivayet için bkz.,Heysemi, Ebû‟l-
Hasen Nureddin Ali b. Ebî Bekr b. Süleyman b. Ebî Bekr (ö.h.807), Buğyetu‟l-Bâhis an-Zevâidi Musnedi‟l-
Hâris,Merkezü-Hidmeti‟s-Sünne ve‟s-Sîreti‟n-Nebeviyye, Medine, 1413\1992, Hac, Bâb:31 ,c.I , s.464
112
2- Ġbn Ebî Müleyke de(ö.h.117) “بلغني” sîgasıyla Ģöyle bir rivayet zikreder:
cahiliye zamanında kurban edilecek develerin üzerine ipek Ģallar, hırkalar ve
yemen sargıları örtülür, bunlar daha sonra Kâbe‟ye hediye edilirdi. Bunların
dıĢında Kâbe‟ye yine ipek kumaĢlar, Ģallar, deriler hediye edilir bir kısmı
Kâbe‟ye asılır, fazlalıklar da Kâbe‟nin içindeki depo görevi yapan kuyuya
kaldırılırdı. Kâbe‟nin üzerindeki örtü eskiyince diğer örtü getirilip eskisinin
üzerine serilir, böylece Kâbe‟den örtü çıkarılmazdı. Kâbe‟ye güzel koku lar ve
tütsülerde hediye edilir, Kâbe‟ye içerden ve dıĢardan kokular sürülürdü.344
Tâbiîn neslinden olan Ġbn Ebî Müleyke‟den gelen bu rivayet
maktu‟dur. “بلغني”lafzı, rivayet eden râvînin müphemliğine iĢaret ettiğinden
rivayet sıhhati açısından zayıftır. Kaynaklarda bulamadığımız rivayet bu
lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde mevcuttur.
Ezrakî‟nin naklettiği rivayetlerden, Ġslamiyet döneminde Kâbe‟ye örtü
örtme vazifesinin devlet baĢkanlarının üzerinde olduğunu anlıyoruz.
ػ ئثوا٤ ث ؾل ث أث٢ ٣ؾ٠٤، هب: ؽلص٢ ػوخ ث أث٢ ػوخ، ػ أ، ػ ؽلص٢ عل١،”
“ػبئخ، ه٢ هللا ػب ىط اج٢ ٠ هللا ػ٤ أب هبذ: ح اج٤ذ ػ٠ األواء
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhamed b. Ebî
Yahya‟dan-„Alkame b. Ebî „Alkame Annesinden Hz. ÂiĢe dedi ki:
“Kâbe‟nin örtüleri devlet baĢkanları üzerinedir (o iĢ onlara aittir).”345
344
Ezrakî,c.I,s.251
345 Ezrakî,c.I,s.254
113
Hz. ÂiĢe‟den mevkûf olarak gelen bu rivayet, sıhhati bakımından, senetteki
Ġbrahim b. Muhamed b. Ebî Yahya‟dan (ö.h.184) dolayı zayıftır. Hadis kaynaklarında
bulamadığımız bu rivayet Yahya b. Sellâm‟ın(ö.h.200) tefsirinde bulunmaktadır.346
Ezrakî‟nin naklettiği diğer bir rivayette de Kâbe‟nin örtüsünün serildiği günün,
âĢûra günü olduğu belirtilmektedir. Rivayet Ģöyledir:
ث ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ئثوا٤ ث ؾل ث أث٢ ٣ؾ٠٤، هب: ؽلصب أث٢، ػ فبل”
نا ٣»ابعو، أ اج٢ ٠ هللا ػ٤ فطت اب ٣ ػبهاء، كوب اج٢ ٠ هللا ػ٤ :
ػبهاء، ٣ رو٢ ك٤ اخ، رزو ك٤ اؼجخ، روكغ ك٤ األػب، ٣زت ػ٤ ٤ب، أب بئ، ك
“أؽت أ ٣ ك٤
4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya‟dan
Babasından Hâlid b. el-Muhâcir dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) âĢûra günü insanlara
hitap etti. Nebî (s.a.v.) onlara buyurdu ki: “Bugün âĢûra günü, bugün de sene
tamamlanır, Kâbe‟ye örtü serilir, ameller bugünde kaldırılır (kabul edilir), bugünde oruç
tutmak farz kılınmadı. Ancak ben oruçluyum, sizden kim oruç tutmayı severse (isterse),
oruç tutsun.” 347
Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan rivayet, isnad zincirindeki Ġbrahim b.
Muhammed b. Ebî Yahya‟dan (ö.h.184) dolayı zayıftır. Ayrıca diğer bir râvî Hâlid b. el-
Muhâcir (ö.h.91-100) tâbiîn tabakasından olduğundan, Hz. Peygamber‟den direkt olarak
rivayette bulunması rivayetin mursel olduğunu gösterir. Rivayet bu lafızlarla sadece
Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır. Ancak âĢûra günü oruç tutmakla ilgili kısmı
346
Bkz., Yahya b. Sellâm b. Ebî Sa‟lebe el-Kayravânî(ö.h.200), Tefsîru -Yahya b. Sellâm,Dâru‟l-Kütübi‟l-
„Ġlmiyye, Beyrut,1425\2004,c.I,s.363
347 Ezrakî,c.I,s.252
114
Buhârî(ö.h.256) ve Müslim‟in(ö.h.261) Sahîhlerinde ve diğer hadis kaynaklarında
bulunmaktadır.348
Ezrakî‟nin bu konuda naklettiği rivayetlerden Ġslam‟ın Mekke‟de egemen
olmasıyla beraber Kâbe‟nin örtülerinin çeĢitlendiğini ve Allah‟ın beytine (evine)
yakıĢacak Ģekilde daha da güzelleĢtiğini anlıyoruz. Rivayetlerden biri de Ģöyledir:
٢ اج٤ذ ك٢ اغب٤خ »أفجو٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، ػ ااهل١، ػ ئبػ٤ ث ئثوا٤ ث أث٢ ؽج٤جخ، ػ أث٤ هب: ”
“ص ب اؾغبط ال٣جبطاألطبع، ص ب اج٢ ٠ هللا ػ٤ اض٤بة ا٤ب٤خ، ص ب ػو ػضب اوجب٢،
5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya‟dan Vâkıdî‟den Ġsmail b.
Ġbrahim b. Ebî Habîbe‟den Ġsmail b. Ġbrahim b. Ebî Habîbe‟nin babası dedi ki: Cahiliyede
Kâbe‟ye deri örtüler örtülürdü.349
Sonra resûlullah (s.a.v.) ona Yemen kumaĢından örtüler
örttü. Daha sonra Ömer ve Osman ona kabâtî350
kumaĢından olan örtüler serdi. Daha sonra
da Haccâc ona ipek351
kumaĢtan örtüler serdi.352
Bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Rivayet sıhhati
yönünden incelendiğinde ise isnad zincirindeki Vâkıdî (ö.h.207) ve Ġsmail b.
Ġbrahim b. Ebî Habîbe (ö.h.161-170) hadis münekkitleri tarafından zayıf diye -
348
Buhârî ve Müslim‟in Sâhîhlerindeki rivayetler için bkz.,Buhârî,Savm,Bâb:68,h.no:2003,c.III,s.44; Müslim,
Sıyâm,Bâb:19,h.no:(1129)-126,c.II,s.795,Bu iki kitaptaki rivayetin sahâbe râvîsi Muâviye b. Ebî Süfyân‟dır.(ö.h.60)
349“ kelimesi ”األطبع“ لنطع ا ” kelimesinin çoğuludur, deriden yapılmıĢ keçe, kilim manasına gelir. Bkz.,
Fîrûzâbâdî, el-Kâmûsü‟l-Muhît,s.767
350 .Mısır‟da kullanılan ince, beyaz, keten kumaĢtır ”القبطية“ .kelimesinin çoğuludur”القبطية“ kelimesi”القباطي“
Bkz., Ġbn Manzûr, Lisânu‟l-„Arab,c.VII,s.373
,.kelimesi ipekten elde edilen kumaĢ (ipekten mamûl elbise) manasına gelir. Bkz., Ġbn Manzûr, a.g.e ”ال٣جبط“ 351
c.II,s.262
352 Ezrakî,c.I,s.253
115
cerh olunmuĢlardır.353
Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Ġbnu‟l-
Cevzî‟nin(ö.h.597) Musîru‟l-Garâm isimli eserinde, Vâkıdî‟den naklen aynı isnad
zinciriyle bulunmaktadır.354
2.1.9.3. Kâbe‟nin Ġçerisindeki Resimler ve Îsâ b. Meryem Ġkonası
Hz. Peygamber Mekke‟yi fethedince Kâbe‟ye girmiĢ, orada bazı suretler
(Ģekiller),resimler ve Îsâ (a.s.) ile annesi Hz. Meryem‟in duvarlara kazınmıĢ figürlerini
görmüĢtür. Ezrakî‟nin kitabında bu konuyla ilgili naklettiği rivayetlerden biri Ģöyledir:
ايث٤و، ػ ػج٤ل هللا ث ػجل هللا ؽلص٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، ػ اضوخ ػل، ػ اث ئؾبم، ػ ؾل ث عؼلو ث ”
ث أث٢ صه، ػ ل٤خ ثذ ٤جخ، أ ه هللا ٠ هللا ػ٤ ب كف خ ٣ الزؼ أهج ؽز٠ أر٠ اج٤ذ،
كطبف ث جؼب ػ٠ هاؽز، ٣ز او ثؾغ ك٢ ٣ل، كب ه٠ اك كػب ػضب ث ؾخ، كأفن لزبػ
“فب، كعل ك٤ب ؽبخ ػ٤لا كطوؽباؼجخ، كلزؾذ كل
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya‟dan Muhammed b. Yahya
kendisine göre sika olan birinden Ġbn Ġshâk‟dan Muhammed b. Ca‟fer b. ez-Zübeyr‟den
„Ubeydullah b. Abdillah b. Ebî Sevr‟den Safiyye bint ġeybe dedi ki: “Resûlullah fetih
günü Mekke‟ye girince Kâbe‟ye geldi, orayı bineği üzerinde yedi defa tavaf etti.
Elindeki değnekle (baston) Hacer-i Esved‟i istilâm etti. Tavafı bitirince Osman b. Talha‟yı
çağırttı. Ondan Kâbe‟nin anahtarlarını aldı. Kâbe resûlullah için açılıp da içeriye girince,
orada tahtadan yapılmıĢ güvercin sureti gördü. Onu hemen dıĢarı attırdı.”355
353
Vâkıdî ile ilgili hadis münekkitlerinin görüĢlerini daha önce belirtmiĢtik. Ġsmail b. Ġbrahim b. Ebî Habîbe ile
ilgili kısaca malumat vermek gerekirse, tabakât ve rical kitaplarında ismi Ġsmail b. Ġbrahim diye değil, Ġbrahim b.
Ġsmail Ģeklinde geçer. Zehebî, Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) onu tevsik ettiğini, onun dıĢındaki hadis
münekkitlerinin zayıf diye cerh ettiğini söyler. Bkz.,Zehebî, Dîvânu‟d-Duafâ,s.13
354 Bkz., Ġbnu‟l-Cevzî, Musîru‟l-Garâm ,s.256
355 Ezrakî,c.I,s.169
116
Ezrakî‟nin naklettiği bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Sıhhati
açısından incelendiğinde ise isnad zincirindeki “ػ اضوخ ػل” lafzı müphem bir râvîye
delalet ettiğinden rivayet zayıftır. Bu rivayet aynı lafızlarla ve Ġbn Ġshâk‟dan sonrası
aynı olan isnad zinciriyle hadis eserlerinden Ġbn Mace‟nin(ö.h.273)Sünen‟inde ve
Beyhakî‟nin (ö.h.458) es-Sunenu‟l-Kubrâ isimli eserinde bulunmaktadır.356
Bu bölümde Ezrakî, cahiliye Araplarının Kâbe‟nin içerisinde Ġbrahim (a.s.) ile
Ġsmail‟in (a.s.) sanki oklarla fal çekmiĢ gibi onları tasvir ettiklerine dair rivayetlerde
nakletmiĢtir. Rivayetlerden biri Ģöyledir:
ؽلص٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤ ث أث٢ ػو، هب: ؽلصب ػجل ابة اضول٢، ػ أ٣ة، ػ ػوخ، هب: ب ب ٣ ”
أؽج هب: -الزؼ كف ه هللا ٠ هللا ػ٤ اج٤ذ، كاما ك٤ هح ئثوا٤ ئبػ٤ ػ٤ب اال
ز٠ ؾ٤ذ. هب: كب كف هأ األىال هل هد ك٢ كأو أ ٣ؾب. هب: كب كف ؽ -اج أ هأ اج
“هبر هللا، ول أث٠ أب ٣زوب ثبألىال»٣ل ئثوا٤، كوب:
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya b. Ebî Ömer‟den Abdulvahhâb es-
Sekafî‟den Eyyûp‟den „Ġkrime dedi ki: “Fetih gününde (Mekke‟nin fethi) resûlullah beyte
(Kâbe) girdi. O zaman orada Ġbrahim (a.s.) ve Ġsmail‟in (a.s.) suretleri vardı. Râvî dedi ki: -
“Zannedersem koç ya da koçbaĢı suretlerinin de olduğunu da söyledi”- Resûlullah o suretlerin
silinmesini emretti. Silinene kadar da oraya girmedi. Resûlullah oraya (ilk) girdiğinde
Ġbrahim‟in (a.s.) elinde fal oku olduğu Ģekilde tasvir edildiğini görünce : “Allah onları
(müĢrikleri) katletsin, onlar (Hz. Ġbrahim ve Hz. Ġsmail) asla oklarla fal çekmemiĢtir.”357
356
Bu iki kitaptaki geçen rivayette Ezrakînin naklettiği rivayetten farklı olarak “resûlullah Mekke‟yi fethedince
o esnadaki hengâmeyi atlatıp, sakinleĢtikten sonra (ب اأ ه هللا ٠ هللا ػ٤ ثخ ػب الزؼ,Ģeklinde
geçiyor) Kâbe‟ye girmiĢ, o sureti görünce kırıp, daha sonra Kâbe‟nin kapısına getirip, onu atmıĢtır. Bu esnada
Safiyye bint ġeybe‟de resûlullahın ne yaptığına bakmaktadır.” bilgisi yer almaktadır. Rivayetler için bkz., Ġbn
Mâce,Menâsik,Bâb:28,h.no:2947,c.II,s.982;Beyhakî, es-Sunenu‟l-Kubrâ ,Hac,h.no:9386,c.V,s.164 ;
357 Ezrakî,c.I,s.169
117
Tâbiîn tabakasından olan „Ġkrime el-Berberî‟den(ö.h.105) gelen rivayet
Hz. Peygamber‟e isnad edildiğinden dolayı merfu‟dur. Seneddeki inkıta‟dan
dolayı rivayet zayıftır ve bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde
bulunmaktadır. Ancak muhteva itibariyle bu rivayetin hemen hemen aynısı
Ahmed b. Hanbel‟in(ö.h.241) Müsned‟inde, Buhârî‟nin(ö.h.246) Sahîh‟inde ve
Ebû Dâvud‟un Sünen‟inde, Eyyûb „Ġkrime Ġbn Abbâs tarikiyle
bulunmaktadır.358
Ezrakî; Mekke‟nin fethinden evvel Kâbe‟nin içerisinde Hz. Ġsâ ve Hz
Meryem‟in duvara kazınmıĢ resimlerinin (ikona) bulunup, Hz. Peygamber‟in
Mekke fethedilince Kâbe‟deki bütün resimleri sildirdiği halde bu resimlerin
silinmesini istemediğine dair Ģöyle bir rivayet nakleder:
اؾغجخ، ػ بكغ ث ٤جخ ث ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ، هب: أفجو٢ ثؼ
هب: كوكغ « . ٣ب ٤جخ، اؼ هح ك٤ ئال ب رؾذ ٣ل١»ػضب، أ اج٢ ٠ هللا ػ٤ هب:
٣ل ػ ػ٠٤ اث و٣ أ
358
Rivayetler için bkz., Ahmed b. Hanbel,el-Musned,c.V,s.211; Buhârî,Hac,Bâb:54,h.no:1601,c.II,s.150;
Ebû Dâvud, Menâsik,Bâb:92,h.no:2027,c.II,s.214; Bu üç kitapta da geçen rivayet Ezrakî‟nin kitabındaki
rivayetten farklı olarak Ģöyledir: “Resulullah Mekke‟ye gelince Kâbe‟ye girmeyi reddetti,çünkü orada
ilahlar bulunuyordu (Mekkeli müşriklerin putları).Onların dışarı çıkarılmasını emretti.Ellerinde fal
okları olduğu halde İbrahim ve İsmail‟in suretlerini de çıkardılar.Resûlullallah buyurdu ki: Allah onları
(Mekkeli müşrikler) katletsin,Onlar o ikisinin (Hz. İbrahim ve Hz. İsmail) asla fal oklarından
çekmediklerini biliyorlardı. ” Ezrakî‟nin eserindeki rivayette suretlerin silinmesi emredilirken, üç hadis
eserinde bulunan rivayette dıĢarı çıkartılması emredilmiĢtir. Hadis eserlerindeki rivayetleri temel
aldığımızda bütün rivayetlerde geçen “هح” kelimesinden kast olunanın, duvara çizilen resim değil de,
bilakis Ġbrahim (a.s.) ve Ġsmail‟in (a.s.) ellerinde fal oku bulunur Ģekilde yapılmıĢ heykelleri (ya da
figürleri ) olduğu kanaatindeyiz.
118
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdirrahman„dan Bazı
Hacebeden359Müsâfi‟ b. ġeybe b. Osman dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:
“ Ey ġeybe ! Elimin altındakiler dıĢında Kâbe‟deki bütün resimleri sil(kazı) .” ġeybe
dedi ki: Elini kaldırdığında altında Ġsâ b. Meryem ve annesi (Hz. Meryem) vardı
(resimleri).”360
Tâbiîn tabakasından olan Müsâfi‟ b. ġeybe b. Osman‟dan (ö.h.101-110) gelen
rivayet Hz. Peygamber‟e isnad edildiği için merfu‟dur. Sıhhati yönünden incelendiğinde
ise rivayette hem irsâl vardır. Hemde “أفجو٢ ثؼ اؾغجخ” -bize bazı hâcibler haber verdi-
tabiriyle kimlerin kastedildiği bilinmediğinden senedde müphem râvî vardır. Bundan
dolayı rivayet zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet sadece Ġbnu‟z-
Ziya‟nın(ö.h.854),Târîhu Mekke isimli eserinde bulunmaktadır.361
Ezrakî bu rivayetin arkasından da adeta diğer rivayeti nakzeder Ģekilde Hz.
Peygamber‟in Kâbe‟deki bütün resimleri sildirmeden (kazıtmadan) içeriye girmediğine
dair baĢka bir rivayet nakleder. Rivayet Ģöyledir:
٠، ػ عبثو ث ػجل هللا، هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ، ػ اث عو٣ظ، ػ ٤ب ث ”
ىعو اج٢ ٠ هللا ػ٤ ػ اه، أو ػو ث اقطبة ى الزؼ أ ٣لف اج٤ذ، ك٤ؾ ب ك٤
“هح، ٣لف ؽز٠ ؾ٢
359
Cahiliye döneminde Arapların uyguladığı, Ġslamiyetin gelmesiyle de devam ettirilen Kâbe‟nin
bekçiliği, muhafazası ve anahtarlarını elinde bulundurma vazifesine Hicâbe denirdi. Hacebe (ؽغجخ)
,Hâcib(ؽبعت) kelimesinin çoğuludur. Bkz., Ġbn Manzûr, Lisânu‟l-„Arab,c.I,s.298; Kâbe‟nin tek görevlisi
ifade edilirken Hâcib, üç ve üçten fazla olan görevlisi ifade edilirken Hacebe denir.
360 Ezrakî,c.I,s.168
361 Bkz., Ġbnu‟z-Ziya, Târîhu Mekke,s.100-101 ; Ġbnu‟z-Ziya her nekadar rivayetin senedinde sadece
Müsâfi‟ b. ġeybe b. Osman‟ı zikretsede , bir diğer sayfada naklettiği bütün rivayetleri Ezrakî‟nin rivayet
ettiğini belirtmiĢtir.
119
4- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman‟dan Ġbn
Cüreyc‟den Süleyman b. Musa‟dan Cabir b. Abdullah dedi ki: “ Resûlullah (s.a.v.)
resim yapmayı yasakladı(men etti).Fetih zamanı Ömer b. Hattâb‟a, Kâbe‟ye girip
oradaki bütün resimleri silmesini (kazımasını) emretti. O resimler silinene kadar
Kâbe‟ye girmedi.”362
Câbir b. Abdullah‟dan(ö.h.78) gelen rivayet senedin müntehâsı bakımından
merfu‟dur. Rivayeti sıhhati yönünden incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan
Süleyman b. Musa ed-DımeĢkî (ö.h.119) için Buhârî (ö.h.256) “ سيعنده مناك ” –münker
rivayetleri var- demiĢ, Nesâî‟de (ö.h.303) “٤ ثبو١ ك٢ اؾل٣ش” –hadiste kuvvetli
değildir- diye cerh etmiĢtir.363
Bundan dolayı rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri
açısından incelediğimizde ise bu rivayet senedindeki bazı râvîlerin değiĢmesiyle, hemen
hemen aynı lafızlarla hadis kaynaklarından Ahmed b. Hanbel‟in(ö.h.241) Müsned‟inde
ve Ebû Dâvud‟un (ö.h.275) Sünen‟inde bulunmaktadır.364
Bu iki kitaptaki rivayetler yine
Câbir b. Abdullah tarafından naklolunmuĢtur.
Bu bölümde incelediğimiz rivayetlerde Ezrakî‟nin adeta birbirine zıt mahiyetteki
rivayetleri naklettiğini gördük. Ezraki bir rivayette Hz. Peygamber‟in, Kâbe‟nin duvarına
çizilmiĢ Meryem‟in kucağındaki çocuk Ġsâ ikonasının silinmemesini istediğini naklederken
diğer rivayette Hz. Peygamber‟in bütün resimler silindikten sonra Kâbe‟ye girdiğini
nakletmektedir. Bu rivayetlerin senedlerinin zayıf olduğunu, ancak bütün resimler silindikten
sonra Kâbe‟ye girdiğine dair rivayetin hadis kaynaklarında geçtiğini belirttik. Bizim
kanaatimize göre Kâbe‟nin içerisinde Meryem‟in kucağındaki çocuk Ġsâ ikonasının muhafaza
362
Ezrakî,c.I,s.168
363 Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.242
364 Rivayetler için bkz., Ġbn Hanbel,el-Musned,c.XXII,s.449, h.no :15496; Ebû Dâvud,Libâs,Bâb:46,
h.no:4156,c.IV,s.74.
120
edilmiĢ olması mümkün değildir. Çünkü temel hadis kaynaklarından Buhârî‟de geçen
bir rivayette “ Hz. Peygamber‟in evinde hiçbir tasâlib (üzerinde haç işareti bulunan
kumaş, elbise, resim) bırakmadığı hepsini yok ettiği” belirtilmektedir.365
Kendi evinde
dahi baĢka bir dini çağrıĢtıracak simgelere müsamaha göstermeyen Hz. Peygamber‟in
Allah‟ın evinde bu tür Ģeylere müsamaha göstermesi mümkün görünmemektedir.366
Bu bölümde Ģu hususa değinmek istiyoruz. Ezrakî‟nin eserindeki rivayetlerde
Kâbe‟nin içerisinde bulunan ve Mekkeli müĢriklerin kendilerine ilah edinip tapındıkları
put, timsâl (taĢın, ahĢabın,ya da madenin oyulup herhangi bir canlının sureti verilerek
elde edilen Ģekil), resim gibi Ģirke vesile kılınan araçlardan ve bunların nasıl Kâbe‟den
temizlendiğinden bahsedildi. Ancak biz temel hadis kaynaklarından olan Buhâri ve
Müslim‟în Sâhîhlerinde mutlak olarak resim yapmanın ve ressamlığın yasaklandığını
görmekteyiz. Örnek verecek olursak “Kıyamet günü Allah katında en şiddetli azaba
uğrayacak olanlar ressamlardır. Bu suretleri (resimler) yapanlara kıyamet günü azap
olunup, onlara hadi yarattıklarınızı diriltin denecek.” rivayetlerini zikredebiliriz. Biz,
bu tür rivayetlerin değerlendirilirken hangi durumda ve hangi Ģartlar altında
söylenildiğinin göz önünde bulundurulması taraftarıyız. ġüphesiz ki Hz. Peygamber‟in
resmi yasaklamasında ki en önemli neden ona tapınma ve ta‟zim edilmesinden ötürüdür.
ġirk bataklığından henüz çıkmıĢ olan insanların tekrar o bataklığa düĢmemesi içindir.
365
Rivayet Ģöyledir:“ ٠ هللا ػ٤ اج٢ صز: أ ب ؽل ػ ٢ هللا خ، ه ػبئ »أ ٣ ب٤ت ئال ر ٤ئب ك٤ ٣زوى ك٢ ث٤ز
,bkz., Buhârî,Libâs,Bâb:90,h.no:5952,c.VII,s.167 ”و
366 Buhârî ve Müslimde‟ki rivayetler için bkz.,Buhârî,Libâs,Bâb:89,h.no:5950-5951, c.VII ,s.167; Müslim,Libâs,
Bâb:26, h.no: (2108-2109)97-98, c.III,s. 1669-1670);)
121
Bu bağlamda ta‟zim ve tapınma gayesi gütmeksizin, putçuluktan arındırılmıĢ, Ġslam‟ın
mübah kıldığı daire içerisinde kalarak resim yapmak “mümkündür denebilir”. 367
2.1.9.4. Kâbe‟nin Ġçinde Namaz
Kâbe‟nin içerisinde Hz. Peygamber‟in namaz kılmasıyla ilgili olan rivayetleri
değerlendirmeden önce, Ezrakî‟nin, cahiliye zamanında Kâbe‟nin belirli günler
açıldığına dair naklettiği bir rivayeti incelemek istiyoruz.
أث ا٤ل هب: أفجو٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، ػ ااهل١، ػ ػجل هللا ث ٣ي٣ل، ػ ؼ٤ل ث ػو ان٢، ػ ؽلصب”
ثبث، ك٤ورو٢ هأ٣ذ هو٣ب ٣لزؾ اج٤ذ ك٢ اغب٤خ ٣ االص٤ اق٤، ب ؽغبث ٣غ ػل »أث٤، هب:
اوع ئما با ال ٣و٣ل كف، ك٤لكغ ٣طوػ، هثب ػطت، با ال ٣لف اؼجخ ثؾناء، ٣ؼظ مي،
“٣ؼ ؼب رؾذ الهعخ
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya‟dan Vâkıdî‟den Abdullh b.
Yezîd‟den Saîd b. Amr el-Hüzelî‟den Saîd b. Amr el-Hüzelî‟nin babası dedi ki: “
KureyĢlileri gördüm. Cahiliye zamanında Kâbe‟yi Pazartesi ve PerĢembe günleri
açıyorlardı. Kâbe‟nin huccâbı (bekçileri, anahtarları ellerinde bulunduranlar) Kâbe‟nin
kapısının önünde otururlar, Kâbe‟ye girmesini istemedikleri biri çıkmaya baĢlayınca
(merdivenleri) onu iter ve düĢürürlerdi. Bazen o ittikleri kiĢi ölürdü. Kâbe‟ye saygı
gösterdikleri için ayakkabıyla girmezler, ayakkabılarını (terliklerini) merdivenin altına
koyarlardı.”368
Senedin müntehâsı itibariyle rivayet mevkûftur. Sıhhati yönünden incelendiğinde
ise isnad zincirindeki Vâkıdî‟den (ö.h.207) dolayı zayıftır. Hadis kaynaklarında
367 Bkz., Canikli,Ġlyas, “İslam Kültüründe Resim Sanatına Reddiyeci Yaklaşımı Temellendirmede
Kullanılan Rivayetin Kritiği”,Ġslami AraĢtırmalar Dergisi,c.17,sy.4,2004,s.379-389
368 Ezrakî,c.I,s.174
122
bulamadığımız bu rivayet yine bir tarih kitabı olan Fâsî‟nin(ö.h.832) ġifâu‟l- Garâm ve
Ġbnu‟z-Ziya‟nın (ö.h. 854) Târîhu Mekke isimli eserlerinde bulunmaktadır.369
Hz. Peygamber Mekke‟yi fethedince Bilal-i HabeĢî‟ye Kâbe‟nin üzerine çıkıp
ezan okumasını emretmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:
عبءد اظو ٣ الزؼ كأو أفجو٢ عل١ ػ ؾل ث ئكه٣ ابكؼ٢، ػ ااهل١ ػ أ٤بف، هبا: " ”
ه هللا ٠ هللا ػ٤ ثالال أ ٣إم ثبظو كم ظو اؼجخ، هو٣ كم هء اغجب هل كو
ع رـ٤جا فكب أ ٣وزا ك ٣طت األب، هل أ كب أم ثال هكغ ر أل ب ٣
هللا، رو ع٣و٣خ ثذ أث٢ ع: هل ؼو١ هكغ ي موى، أب االح هب: كب هب: أل أ ؾلا ه
ك٢، هللا ب ؾت هز األؽجخ أثلا، ول عبء ئ٠ أث٢ ان١ ب عبء ئ٠ ؾل اجح كوكب ٣وك
… “ فالف ه
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Ġdris eĢ-ġâfiî‟den
Vâkıdî‟den Vâkıdî‟nin Ģeyhleri dediler ki: “ Mekke‟nin fethedildiği gün öğle vakti
girince resûlullah (s.a.v.) Bilal‟e Kâbe‟nin üzerinde öğle ezanını okumasını emretti.
KureyĢliler o zaman dağların baĢlarındaydılar. Önde gelenleri öldürülme korkusundan
dolayı oralara kaçıp ortadan kaybolmuĢlardı. Bazıları eman istemiĢ, onlara eman
verilmiĢti. Bilal ezanı okumaya baĢlayıp sesini yükseltebildiği kadar yükseltti. “EĢhedü
enne Muhammeden resûlullah” dediğinde Cüveyriye bint Ebî Cehl dedi ki: Ömrüme
yemin olsun ki senin ismin yükseldi. Namaza gelince, biz namaz kılacağız. Ancak
Allah‟a yemin olsun ki sevdiklerimizi öldürenleri ebedi olarak sevmeyeceğiz.
Muhammed‟e gelen nübüvvet babama da gelmiĢti. Onu reddetti. Kavmine ters düĢecek
bir iĢ yapmadı…”370
Bu rivayet uzunca bir Ģekilde devam ediyordu. Biz konumuzla ilgili olan kısmını
almayı uygun gördük. Hz. Peygamber‟e nispet edilen rivayet, senedin müntehâsı
369
Rivayetler için bkz., Fâsî, Şifâu‟l-Garâm,c.I,s.176; Ġbnu‟z-Ziya, Târîhu Mekke,s.103
370 Ezrakî,c.I,s.274-275
123
itibariyle merfu‟dur. Sıhhati bakımından ise senedde bulunan Vâkıdî‟nin(ö.h.207) hadiste
zayıf olduğundan daha önce bahsettik, aynı zamanda isnad zincirindeki “ػ أ٤بف” -
Ģeyhlerinden- ifadesi de seneddeki müphem râvîlere delalet ettiğinden rivayet çok zayıftır.
Aynı lafızlarla hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Vâkıdî‟nin
(ö.h.207) el-Megâzî ve Fâsî‟nin ġifâu‟l-Garâm isimli eserlerinde bulunmaktadır.371
Ancak rivayetin “Hz. Peygamber‟in Bilal-i HabeĢî‟ye Kâbe‟nin üzerinde ezan
okumasını emretmesine” kadarki kısmı Ġbn Ebû ġeybe‟nin (ö.h.235) Musannef‟inde
sahih bir isnad zinciriyle bulunmaktadır.372
Ezrakî Hz. Peygamber‟in Mekke‟nin fethinden sonra Kâbe‟de namaz kıldığına
dair rivayetler nakletmiĢtir. Rivayetlerden bazıları Ģunlardır:
ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ أ٣ة اقز٤ب٢، ػ بكغ، ػ ػجل هللا ث ؽلصب أث ”
ػو، هب: أهج ه هللا ٠ هللا ػ٤ ػب الزؼ ػ٠ بهخ ألبخ ث ى٣ل ؽز٠ أبؿ ثلبء اؼجخ، ص كػب
أ، كأثذ أ رؼط٤ ئ٣ب، كوب: هللا زؼط٤ أ كنت ػضب ئ٠ « . ائز٢ ثبلزبػ»ثؼضب ث ؾخ، كوب:
٤قوع نا ا٤ق ج٢ أ ظو١. هب: كأػطز ئ٣ب، كغبء ث ئ٠ اج٢ ٠ هللا ػ٤ كلكؼ ئ٤، كلزؼ
، ٤باجبة كلف ه هللا ٠ هللا ػ٤ ، أبخ ث ى٣ل، ثال، ػضب ث ؾخ، كأعبكا ػ٤ اجبة
ص كزؼ اجبة، ذ كز٠ ه٣ب، كجلهد كيؽذ اب، كذ أ كف اؼجخ، كوأ٣ذ ثالال ػل
اجبة، كوذ : أ١ ثال، أ٣ ٠ ه هللا ٠ هللا ػ٤ ؟ هب: ث٤ اؼك٣ اول٤.
“ بذ اؼجخ ػ٠ زخ أػلح. هب اث ػو: ك٤ذ أأ ٠ ٠ هللا ػ٤
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Eyyûb es-
Sahtiyânî‟den Nâfi‟den Abdullah b. Ömer dedi ki: “ Resûlullah (s.a.v.) fetih
senesinde Üsâme b. Zeyd‟e ait bir devenin üzerinde Kâbe‟ye gelip, Kâbe‟nin avlusunda
devesini çöktürdü. Sonra Osman b. Talha‟yı çağırtıp “bana anahtarları getir” diye
buyurdu. Osman (anahtarları almaya) annesinin yanına gitti ,(ancak) annesi anahtarları
371
Rivayetler için bkz., Vâkıdî,el-Megâzî,c.II,s.846, Fâsî, Şifâu‟l-Garâm,c.II,s.184
372 Bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el-Musannef ,Ezân,Bâb:34,h.no:2330,c.I,s.230
124
vermeyi reddetti. Osman (annesine) : Allah‟a yemin olsun ki o anahtarları vereceksin
veya bu kılıç belimden ya da sırtımdan çıkacak. Râvî dedi ki: Annesi anahtarları verdi.
O da (Osman b. Talha) anahtarları getirip, resûlullaha verdi. Kapı açıldı. Resûlullah ve
Üsâme b. Zeyd, Bilal, Osman b. Talha içeri girdiler. Uzunca bir süre kapıyı arkalarından
kapattılar. Daha sonra kapı açıldı. Ben (o zamanlar) güçlü (kuvvetli) bir gençtim, önce
davranıp, insanlara zahmet vererek (iterek) ,Kâbe‟nin içerisine ilk giren kiĢi oldum.
Bilal‟i kapıda gördüm. Ona sordum: Ya Bilal! Resûlullah (s.a.v.) nerede namaz kıldı?
Bilal dedi ki: Öndeki Ġki sütunun arasında. Kâbe (o zaman) altı sütun üzerindeydi. Ġbn
Ömer dedi ki: Resûlullahın (s.a.v.) kaç rekât kıldığını sormayı unuttum.”373
Rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Sıhhati bakımından
incelendiğinde ise senetteki râvîler sikadır. Bu bakımdan rivayet sahihtir. Bu rivayet
Buhârî (ö.h.256) ve Müslim‟in(ö.h.261) Sâhîhlerinde, Eyyûb es-Sahtiyânî Nâfi‟
Abdullah b. Ömer tarikiyle bulunmaktadır.374
ث خ، ػ بي ث أ، ػ بكغ، ػ ػجل هللا ث ػو، أ ه وىؾؽلص٢ عل١، ؾل ث ٣ؾ٠٤، ”
هللا ٠ هللا ػ٤ كف اؼجخ أبخ ث ى٣ل، ثال، ػضب ث ؾخ كأؿوب ػ٤ كش ك٤ب، هب ػجل
٣به، ػك٣ ػ هللا ث ػو: أذ ثالال بما غ ه هللا ٠ هللا ػ٤ ؟ هب: عؼ ػكا ػ
“٤٣، صالصخ أػلح هائ ب اج٤ذ ٣ئن ػ٠ زخ أػلح ص ٠
4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Yahya‟dan Muhriz b.
Seleme‟den Mâlik b. Enes‟den Nâfi‟den Abdullah b. Ömer dedi ki: “Resûlullah
(s.a.v.) Üsâme b. Zeyd, Bilâl ve Osman b. Talha ile beraber Kâbe‟ye girdiler.
373
Ezrakî,c.I,s.268
374 Buhârî ve Müslim‟in Sâhîh‟lerindeki rivayetlerde hem lafız hem de muhteva itibariyle Ezrakî‟nin
eserindeki rivayetle aynıdır. Ancak sahîhândaki rivayetlerde Osman b. Talha ile annesi arasında cereyan
eden hadise bulunmamaktadır. Rivayetler için bkz., Buhârî,Salât,Bâb:80,h.no:468,c.I,s.101;Müslim,Hac,
Bâb:68,h.no:(1329)-389,c.II,s.966
125
(Resûlullah) Kapıyı kapattırdı. Orada bir müddet bulundular. Abdullah b. Ömer dedi ki: Ben
Bilal‟e resûlullahın ne yaptığını sordum. O da bana: Bir sütunu soluna, iki sütünü sağına, üç
sütunu arkasına aldı -Kâbe o zaman altı sütun üzerinde bulunuyordu- sonra namaz kıldı.”375
Önceki rivayetle aynı muhtevada olan bu rivayet, resûlullahın Kâbe‟nin içerisinde
namaz kıldığı yeri daha somut olarak ifade etmesi bakımından diğer rivayetten farklıdır.
Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olup. Senedin sıhhati açısından ise sahihtir. Bu
rivayet Mâlik b. Enes Nâfi‟ Abdullah b. Ömer tarîkiyle Mâlik b. Enes‟in (ö.h.179)
Muvatta‟sında ve Müslim‟in (ö.h.261) Sahîh‟inde bulunmaktadır.376
Bu bölümde nakledilen bir rivayette de sanki Abdullah b. Ömer‟in(ö.h.73)
Kâbe‟nin içerisinde namaz kılmayı uygun gördüğü, Abdullah b. Abbâs‟ın(ö.h.68) ise
buna karĢı çıktığı anlaĢılıyor.
ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب، ػ ؼو، ػ بى اؾل٢، هب: أذ اث ػو ػ االح ك٢ اؼجخ كوب: ”
أر٤ذ اث ك٤ب كا ه هللا ٠ هللا ػ٤ ٠ ك٤ب زأر٢ آفو ك٤بى كال رطؼ ٣ؼ٢ اث ػجب، ك
“ػجب كأز كوب: ا٣ز ث ال رغؼ ٤ئب فلي زأر٢ آفو ك٤أوى ث كال رطؼ ٣ؼ٢ اث ػو
5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Mis„ar‟dan Simâk el-Hanefî
dedi ki: “Abdullah b. Ömer‟e Kâbe‟de namaz hakkında sordum. O da bana : “ Orada namaz kıl,
çünkü resûlullah da (s.a.v.) orada namaz kıldı. BaĢkası gelip seni bunu yapmaktan engellerse
ona itaat etme !” dedi. BaĢkasından kastı Ġbn Abbâs‟dı. Ġbn Abbâs‟a geldim ve ona da sordum.
“Onunla her Ģey tamam oluyor mu? Arkanda böyle bir Ģey bırakma!(Bunu yapma !) BaĢkası
gelip sana bunu emrederse ona da itaat etme dedi !”. BaĢkasından kastı Ġbn Ömer‟di.”377
375
Ezrakî,c.I,s.272
376Rivayetler için bkz.,Mâlik b. Enes, el-Muvatta‟, Hac,Bâb:62,h.no:193,s.398; Müslim,Hac,Bâb:68,
h.no:(1329)-388, c.II, s.966
377 Ezrakî,c.I,s.273
126
Ezrakî‟nin naklettiği bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Senedin
sıhhati noktasından incelendiğinde ise rivayet sahihtir. Bu rivayetin baĢ tarafı, Simâk el-
Hanefî Abdullah b. Ömer, tarikiyle Ebû Dâvud Tayâlisî‟nin (ö.h.204) Müsned‟inde,
Süfyân Mis„ar Simâk el-Hanefî Abdullah b. Ömer tarikiyle, Abdurrezzâk‟ın
(ö.h.211) Musannef‟inde bulunmaktadır.378
378
Her iki kitapta da olan kısım Ģöyledir : “ ؼجخ ك٢ ا ٤ ٠ هللا ػ هللا ٠ ه » ػجب ، ٣ؼ٢ اث مي، كال رطؼ بى ػ ٣ ٤أر٢ ”
–Resûlullah (s.a.v.) Kâbe‟de namaz kıldı. Seni bundan vazgeçirmeye çalıĢacak biri gelirse onun emrine itaat etme. O kiĢiden
kastı Ġbn Abbâs‟tı.- Bkz.,Tayâlisî,el-Musned,c.III,s.392; Abdurrezzâk, el-Musannef, Menâsik,Bâb:100,h.no:9066,c.V,s.81;
Ezrakî‟nin naklettiği bu rivayetten Ġbn Abbâs‟ın Kâbe‟de namaz kılmayı uygun görmediğinin anlaĢıldığını belirtmiĢtik.
Nitekim Ġbn Abbâs‟dan gelen rivayetlerden birinde o, Üsâme b. Zeyd‟in kendisine Ģöyle haber verdiğini nakleder: “
Resûlullah (s.a.v.) Kâbe‟ye girdi. Her tarafında dua etti. Oradan çıkana kadar namaz kılmadı. DıĢarı çıkınca Kâbe‟nin
önünde iki rekât namaz kıldı ve “burası kıbledir” buyurdu.” (Rivayet için bkz.,Müslim,Hac,Bâb:68,h.no:(1130)-
395,c.II,s.968).Yine Ġbn Abbâs‟ın Fazl b. Abbâs‟dan(ö.h.13) naklettiği bir rivayet Ģöyledir:“Fazl, resûlullahla beraber
Kâbe‟ye girmiĢ, resûlullah Kâbe‟ye girdiğinde namaz kılmamıĢtır.Kâbe‟den çıktığında ise inip ,Kâbe‟nin kapısının önünde
iki rekât namaz kılmıĢtır.” (Rivayet için bkz.,Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,Bâb:100,h.no:9057,c.V,s.78) Bu
rivayetler ıĢığında Ġbn Ömer‟den ve Ġbn Abbâs‟dan gelen rivayetlerin bir birine zıt olduğu ve ihtilaf ettiği düĢünülebilir.
Tahâvî‟ (ö.h.321) ġerhu Meâni‟l-Âsâr isimli eserinde bu ihtilafıa Ģöyle çözüm getirir. Kitabında “Kâbe‟de Namaz” bâb
baĢlığı altında hem Ġbn Abbâs‟dan gelen rivayetleri, hem de Ġbn Ömer‟den gelen rivayetleri nakleder. Daha sonra “İbn
Abbâs‟ın Üsâme b. Zeyd‟den Hz. Peygamber‟in Kâbe‟de namaz kılmadığına dair hadis rivayet ettiğini, İbn Ömer‟in ise
ondan Hz. Peygamber‟in Kâbe‟de namaz kıldığına dair hadis rivayet ettiğini nakledip, Bu iki rivayetin birbirine zıt
olduğunu belirtir. Ancak Hz. Peygamber‟in Kâbe‟de namaz kıldığına dair Ömer b. Hattâb‟ın, Bilâl‟in, Câbir‟in, Şeybe b.
Osman‟ın ve Osman b. Talha‟nın da İbn Ömer‟in Üsâme b. Zeyd‟den naklettiği rivayete muvafık rivayetler naklettiklerini
söyler. Bunun içinde İbn Ömer‟in rivayetinin teferrüd eden İbn Abbâs‟ın rivayetinden evla olduğunu belirtir.” Müellif aynı
bâb baĢlığı altında Kâbe‟de namaz kılınmasını uygun görenlerin görüĢlerini doğrulayacak bir rivayet daha zikreder.
Rivayetin muhtevası Ģöyledir: “Hz. ÂiĢe Kâbe‟de namaz kılmayı çok sevdiğini söyleyince, Hz. Peygamber onu elinden
tutup Hicr-i Ġsmail‟e götürür ve ona Kâbe‟de namaz kılmak istediğinde burada kıl. Burası da Kâbe‟den bir parçadır
buyurur.” Tahâvî “bu rivayetin Kâbe‟de namaz kılmanın uygun olduğunu söyleyenleri doğruladığını belirtir ve bu bâbın
hükmünün bu olduğunu söyler.”Bkz.,Tahâvî,Ebû Cafer Ahmed b. Muhammed b. Selâme b. Abdilmelik el-Ezdî,el-Mısrî
(ö.h.321), Şerhu Meâni‟l-Âsâr,„Âlemü‟l-Kütüb,Mısır,1414\1994,Salât,bâb:56,h.no:2298-2300,c.I,s.392
127
2.1.10. Kâbe‟yi Tavaf, Tavafın Fazileti ve Tavafla Ġlgili Diğer Rivayetler
Ezrakî eserinde Kâbe‟nin adeta Ġslam dinin direği olduğuna dair bir rivayet
nakletmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ايغ٢، ػ أث٢ ايث٤و ا٢، ػ عبثو ث ػجل هللا، أ ه , ٠ ”
٣إ نا اج٤ذ ؽبط أ ؼزو , ب ب ػ٠ هللا نا اج٤ذ كػبخ اإلال فوط »هللا ػ٤ , هب:
“ئ هج أ ٣لف اغخ، ئ هك أ ٣وك ثأعو ؿ٤خ
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
11 3 4
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
4 - 14 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis Kaynakları Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
2 Rivayet Buhârî‟nin
Sahîh‟inde
1Rivayet Müslim‟in
Sahîh‟inde
1 Rivayetin bir kısmı
Buhârî ve Müslim‟in
Sahîhlerinde
1Rivayet Tirmizî‟nin
Sünen‟inde
1Rivayet Ebû
Dâvud‟un Sünen‟inde
1Rivayet Ġbn
Mâce‟nin Sünen‟inde
2 Rivayet ve 1 Rivayetin
bir kısmı Ġbn Ebû
ġeybe‟nin Musannef‟inde
1 Rivayet Ebû Dâvud
Tayâlisî‟nin Müsned‟inde
1 Rivayet Heysemî‟nin
Buğyetu‟l-Bâhis isimli
eserinde
1 Rivayet Yahya b.
Sellâm‟ın Tefsirinde
1 Rivayet Ġbnu‟l-
Cevzî‟nin Musîru‟l-
Garâm isimli eserinde
1 Rivayet Ġbnu‟z-
Ziya‟nın Târîhu Mekke
isimli eserinde
1Rivayet Fâsî‟nin
ġifâu‟l-Garâm isimli
eserinde
1 Rivayet Vâkıdî‟nin
Megâzî‟sinde
Toplam Rivayet Adedi: 18
128
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden ez-Zencî‟den Ebî‟z-Zübeyr el-
Mekkî‟den Câbir b. Abdullah dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:“ Bu beyt
(Kâbe) Ġslâm‟ın dayanağıdır (direği, payandası). Kim ki hac ya da umre yapmak için
oraya doğru yola çıkarsa eğer o kiĢi yolda ölürse, onu cennetine sokmak, eğer hayatta
kalırsa onu sevap ve ganimetlerle geri döndürmek Allah‟ın taahhüdü (garantisi)
altındadır.”379
Ezrakî‟nin naklettiği bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Sıhhati
bakımından ise rivayette bulunan Hâlid ez-Zencî‟nin (ö.h.180) hadis münekkitleri
tarafından hadiste zayıf sayıldığını daha önce zikrettik. Bu bakımdan rivayet zayıftır.
Rivayet aynı lafızlarla hadis kaynaklarından Heysemî‟nin (ö.h.807) Buğyetu‟l-Bâhis an-
Zevâidi Musnedi‟l- Hâris isimli eserinde ve Taberânî‟nin(ö.h.360) Mu‟cemu‟l-
Evsat‟ında bulunmaktadır.380
Nakledilen rivayetlerden birinde Hz. Peygamber, isteyen kiĢinin istediği saatte
Kâbe‟yi tavaf edebileceği ve orada namaz kılabileceğini söylemiĢtir. Rivayet Ģöyledir:
، ػ عج٤و ث طؼ، ؽلصب أث ا٤ل، ؽلص٢ عل١، ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ أث٢ ايث٤و، ػ ػجل هللا ث ثبثب”
٣ب ث٢ ػجل بف , ٣ب ث٢ ػجل اطت , ئ ٤ز أو نا اج٤ذ »هب: هب ه هللا , ٠ هللا ػ٤ :
“٤ئب كال رؼا أؽلا بف ثنا اج٤ذ ٠ أ١ بػخ بء ٤ أ به
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Ebî‟z-Zübeyr‟den
Abdullah b. Bâbah‟dan Cübeyr b. Mut„ım dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:
379
Ezrakî,c.II,s.3
380 Rivayetler için bkz., Heysemî, Buğyetu‟l-Bâhis(Bu eserdeki rivayetlerin aslında el-Hâris b.
Ebî Usâme‟nin (ö.h.282) el-Musned isimli eserindeki rivayetler olduğunu daha önce
zikretmiĢtik. ) , Hac,bâb:2,h.no:352,c.1,s.436; Taberânî,el-Mu‟cemu‟l-Evsat,Dârü‟l-Harameyn,
Kahire, t.y. ,c.IX ,s.28,h.no:9033
129
“Ey Abdimenaf oğulları! Ey Abdulmuttalib oğulları! Eğer bu Kâbe‟den bir Ģeye
görevlendirilirseniz (Kâbe yöneticisi, idarecisi olursanız), gece ve gündüz hangi saat
olursa olsun Kâbe‟yi tavaf eden ve orda namaz kılan kimseye mani olmayın.”381
Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayet, senedin sıhhati açısından da
sahihtir. Bu rivayet hemen hemen aynı lafızlarla ve Süfyân b.„Uyeyne Ebî‟z-Zübeyr
Abdullah b. Bâbah Cübeyr b. Mut„ım tarikiyle hadis kaynaklarından
Dârimî‟nin(ö.h.255) ,Ġbn Mâce‟nin (ö.h.273) ve Ebû Dâvud‟un(ö.h.275) Sünenlerinde
bulunmaktadır.382
Ezrakî Kâbe‟yi tavaf etmekle kazanılacak sevap ve ecir hakkında ise Ģu
rivayetleri nakletmiĢtir.
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ، ؽلص٢ ؼو، ػ ػطبء ث ابئت، ػ ػج٤ل ث ”
بف ثبج٤ذ زت هللا ػي ع »ػ٤و، ػ اث ػو، أ هب: ؼذ ه هللا , ٠ هللا ػ٤ ٣و:
“ؾب ػ ٤ئخ ث فطح ؽخ،
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman‟dan
Ma‟mer‟den Atâ‟ b. es-Sâib‟den „Ubeyd b. „Umeyr‟den Ġbn Ömer dedi ki:
Resûlullah‟ı (s.a.v.) iĢittim. ġöyle buyuruyordu: “ Kim ki Kâbe‟yi tavaf ederse Allah
(c.c.) onun her bir adımında bir sevap yazar, bir günahını da siler.”383
Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayeti, sıhhati yönünden
incelediğimizde isnad zincirindeki râvîlerin sika olduklarını görüyoruz ancak Atâ‟ b.
381
Ezrakî,c.II,s.19
382 Rivayetler için bkz., Dârimî,es-Sunen,Menâsik,bâb:79,h.no:1967,c.II,s.1227;Ġbn Mâce,Ġkâmetü‟s-Salât,
bâb:149,h.no:1254,c.I,s.398; Ebû Dâvud,Menâsik,bâb:52,h.no:1894,c.II,s.180; Bu üç kitapta da bulunan
rivayette, Ezrakî‟nin eserindeki rivayette bulunan “٣ب ث٢ ػجل اطت” lafzı bulunmaz.Sadece Abdimenaf
oğullarına hitap olunur.
383 Ezrakî,c.II,s.3
130
es-Sâib(ö.h.136) sika bir râvî olmasına karĢın ömrünün sonlarına doğru kendisinde
ihtilat vaki olmuĢtur. Nesâî onun için “ önceki hadislerinde sikadır.” demiĢtir.384
Bu rivayeti ihtilattan önce mi sonra mı söylediğini bilemediğimiz için rivayeti
zayıf olarak değerlendirmenin daha uygun olacağı kanaatindeyiz. Bu rivayet
hadis kaynaklarından Tayâlisî‟nin(ö.h.204) Müsned‟inde bulunmaktadır.385
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ ٣ؾ٠٤ ث ؼ٤ل، ػ أف٤ ػ٢ ث ؼ٤ل ث ب اولاػ , ػ أث٤، هب: ”
بف ثبج٤ذ جؼب »و ث اؼب، أ هب: أفجو٢ اض٠ ث اجبػ، ػ ػطبء، ػ ػجل هللا ث ػ
“ ٣ز ك٤ ئال ثنو هللا رؼب٠ , ص هغ هؼز٤ أ أهثؼب , ب أػزن أهثغ ههبة
4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Yahya b. Saîd „den KardeĢi Ali b. Saîd b.
Sâlim el-Kaddâh‟dan Babasından el-Müsennâ b. es-Sabbâh‟dan Atâ‟dan
Abdullah b. Amr b. el-Âs dedi ki: “Kim ki Allah‟ın zikrinden baĢka bir Ģey
konuĢmayıp Kâbe‟yi yedi defa tavaf ederse sonra iki ya da dört rekât namaz
kılarsa dört köle azat etmiĢ kiĢi gibi olur.”386
Sahâbe tabakasından olan Abdullah b. Amr b. el-Âs‟dan (ö.h.65) gelen
rivayet mevkûftur. Rivayet sıhhati bakımından incelendiğinde ise isnad
zincirindeki râvî el-Müsennâ b. es-Sabbâh‟ın (ö.h.149) hadiste zayıf olduğunu
daha önce zikretmiĢtik. Bu sebepten rivayetin senedi zayıftır.
384
Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.698
385 Tayâlisî‟nin Müsned‟indeki rivayette Ezrakî‟nin naklettiği rivayetten farklı olarak “ ٤ – ”٣ؾ
yaptığı tavafı sayarak- ifadesi geçmekte, yine günahının silindikten sonra “ هكؼذ كهعخ”
ifadesiyle derecesinin yükseltileceği belirtilmekte “ ههجخ ػل ب ” ifadesiylede yaptığı amelin
köle azad etmeye denk olduğu belirtilmekted ir.,bkz., Tayâlisî, el-Musned,c.III,s.416;
386 Ezrakî,c.II,s.8
131
Bu rivayet hadis kaynaklarından Aburrezzâk‟ın(ö.h.211) Musannef‟inde, Atâ‟
Abdullah b. Amr b. el-Âs tarikiyle, Ezrakî‟nin naklettiğinden daha kısa Ģekilde
nakledilmiĢtir.387
ث ػ ؼ٤ل ث ب، أفجوب ئوائ٤ ث ٣، ػ ػجل هللا ث ث وي , ػ ؼ٤ل ث عج٤و , ػ اث ”
“ بف ثبج٤ذ جؼب ب ػل ػزن ههجخ , روج »ػجب , أ هب:
5- Aynı isnadla yani; Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Yahya b. Saîd „den KardeĢi Ali b.
Saîd b. Sâlim el-Kaddâh‟dan Saîd b. Sâlim‟den Ġsrâîl b. Yunus‟dan Abdullah b.
Müslim b. Hürmüz‟den Saîd b. Cübeyr‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “ Kim ki Kâbe‟yi
yedi defa tavaf ederse, kabul olunmuĢ bir köle azat etmeye denk olur.”388
Sahâbe tabakasından Abdullah b. Abbâs‟dan (ö.h.68) gelen rivayet mevkûftur.
Senedin sıhhati bakımından incelediğimizde isnat zincirindeki Abdullah b. Müslim b.
Hürmüz (ö.h.141-150) hadis münekkitleri tarafından zayıf olarak cerh edilmiĢtir.389
Rivayet bu bakımdan zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız rivayet bu lafızlarla
sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ ٣ؾ٠٤ ث ؼ٤ل ث ب اولاػ، ؽلصب فق ث ٣ب٤، ػ أث٢ ال الواء، ”
ػ اـ٤وح ث ؼ٤ل، ػ ػو ث ؼ٤ت، ػ أث٤، ػ عل، هب: هب ه هللا , ٠ هللا ػ٤ : "
ف ؿور , ص ال ٣وكغ هلب، ال ٣غ ئما فوط اوء ٣و٣ل اطاف ثبج٤ذ أهج ٣ق ك٢ اوؽخ , كاما ك
هلب ئال زت هللا ػي ع ث هل فبئخ ؽخ، ؽ ػ فبئخ ٤ئخ، أ هب: فط٤ئخ , هكؼذ
فبئخ كهعخ , كاما كوؽ اك، ك٠ هؼز٤ كثو اوب فوط مث ٤ لر أ، زت
387
Abdurrezzâk‟ın Musannef‟inde geçen rivayet Ģöyledir : “ ب ئال ف٤وا ، ال ٣و ؼز٤ ٠ ه ج٤ذ بف ثب
ههجخ ؼل ” “Kim ki Kâbe‟yi tavaf edip, iki rekât namaz kılarsa , (tavaf esnasında) sadece hayrı konuşursa
köle azat eden kişi gibi olur”. Bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:72,h.no:8825,c.V, s.12
388 Ezrakî,c.II,s.8
389 Bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.909
132
ػ٤ , ازوج ي ػ٠ او، كوب : ازأق اؼ ك٤ب ثو٢ كول أعو ػزن ػو ههبة ل ئب
“ل٤ذ ب ٠ لغ ك٢ جؼ٤ أ ث٤ز
6- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Yahya b. Saîd b. Sâlim el-Kaddâh‟dan Halef
b. Yâsîn'den Ebi‟l-Fadl el-Ferrâ‟dan el-Muğîre b. Saîd‟den Amr b.
ġuayb‟den Babasından Dedesi dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “
KiĢi Kâbe‟yi tavaf etmek için çıktığı zaman (evinden, beldesinden) rahmetin
içine dalmaya doğru gider. Rahmete girince , rahmet onu kaplar. Ayağını her
kaldırıp indirdiğinde, her adımına Allah (c.c.) 500 sevap (hasene) yazar, 500
günahı düĢürür (veya hataları düĢürür ). 500 derece yükseltilir. Tavafı bitirip
Makâm-ı Ġbrâhim‟in arkasında iki rekât namaz kıldığında, anasından doğmuĢ
gibi bütün günahlarından çıkar. Kendisi için Ġsmail‟in (a .s.) evlatlarından köle
olan on kiĢiyi azat etmiĢ ecri(sevabı) yazılır. Kendisini Hacer-i Esved'de bir
melek karĢılar ona der ki: Kalan amellerine yeniden baĢla geçmiĢtekilere bu kâfi
geldi. Ve o kiĢi kendi ailesinden yetmiĢ kiĢiye (ahirette) Ģefaat eder.”390
Senedin müntehâsı itibariyle Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet
merfu‟dur. Rivayeti sıhhat değeri açısından incelediğimizde ise isnad
zincirindeki Halef b. Yâsîn ve Ģeyhi olan el-Muğîre b. Saîd meçhuldür.391
Rivayet bu bakımdan zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayete
„Ukaylî (ö.h.322) ed-Du„afâu‟l-Kebîr isimli eserinde sahih değildir
demektedir.392
390
Ezrakî,c.II,s.4
391 „Ukaylî, Ebû Cafer Muhammed b. Amr b. Musa el-Mekkî (ö.h.322), ed-Du„afâu‟l-Kebîr,Dâru‟l-
Mektebeti‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,1404\1984,c.II,s.23
392 „Ukaylî,.a.g.e., c.II,s.23
133
Kâbe‟yi tavaf etmekle elde edilecek sevap ve ecrin zikredildiği Ģu üç rivayetin isnad
zincirinde zayıflık olmasından dolayı rivayetler zayıf olarak kabul edilmektedir. Ancak bu
üç rivayetin senetleri sahih dahi olmuĢ olsa rivayetlerin metin tenkidi yapıldığında, bir
metin tenkidi kriteri olan amellere verilen karĢılığın(cezanın-sevabın) aĢırı olmaması, böyle
bir durum varsa bunun hadisin mevzû‟ (uydurma) olduğuna iĢaret etmesi393
noktasından
hareketle Ģu üç rivayete bakıldığında, sadece Kâbe‟yi tavaf için dört köle azadı, ya da
Ġsmail‟in (a.s.) evladından on köle azat etmiĢ sevabı, anasından doğmuĢ gibi geçmiĢ bütün
günahlarının silinmesi, ailesinden 70 kiĢiye Ģefaat edebilecek olması gibi büyük ecirlerin
verilmesi, bu rivayetlerde amel-sevap muvazenesinin hiç olmadığını göstermektedir.
Rivayetlerin metin tenkidine tabi tutulduğunda da sahih olmadığı açıktır.
ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب، ػ ئثوا٤ ث ٤وح، هب: ذ أف غ ب كأز ػ ٢ء , كوب: أ ”
“ئ اطاف الح كأها ك٤ اال»أه ي؟ , هب: هذ: ال أكه١، هب: أ أه ي ئ اث ػجب هب:
7- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Ġbrahim b. Meysere dedi ki:
“ Tâvûs‟la beraberdim ona bir Ģey sordum. Dedi ki: Sana söylemedim mi? Bilmiyorum
dedim. Ġbn Abbâs‟ın Ģöyle söylediğini sana söylemedim mi? Tavaf namazdır. Tavaf
yaparken konuĢmayı azaltın.394
Ġbn Abbâs‟a (ö.h.68) isnad edilen bu rivayet, senedin müntehası itibariyle mevkûf
olup, senedin sıhhati bakımından sahihtir. Hadis kaynaklarından Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211)
Musannef‟inde bulunmaktadır.395
393
Yıldırım,Enbiya,Hadiste Metin Tenkidi Tarihi Süreç Yeni Yaklaşımlar,Rağbet yay.,Ġstanbul,2014, s.646-647
394 Ezrakî,c.II,s.11
395 Rivayet için bkz., Aburrezzâk, el-Musannef,Meğâzî,bâb:31,h.no:9789,c.V,s.495; Tavafın namaz gibi
olduğu temel hadis kaynaklarından Tirmizî‟nin (ö.h.279) Sünen‟inde Tâvûs Ġbn Abbâs tarikiyle, bir
rivayette geçmektedir.Bu rivayette de tavaf esnasında konuĢulacaksa ancak hayr konuĢulması gerektiği
nakledilmektedir.Bkz.,Tirmizî,Hac,bâb:112,h.no:960,c.III,s.284
134
ؽلص٢ عل١، ؽلصب ث فبل، ػ اث عو٣ظ، أفجو٢ أث ثو، أ اج٢ , ٠ هللا ػ٤ , ظو ئ٠ ”
“ئ هللا رؼب٠ هل وكي وي ؽوي ، اإ أػظ ؽوخ ػل هللا ي»اؼجخ، كوب:
8- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Ġbn Cüreyc‟den
Ebû Bekr dedi ki: “Resûlullah (s.a.v.) Kâbe‟ye baktı ve buyurdu ki: “Allah Teâlâ seni
Ģerefli kıldı, seni yüceltti, seni haram kıldı, hâlbuki mümin hürmeti(değeri) Allah katında
senden (Kâbe) çok daha büyüktür.396
Rivayet Hz. Peygamber‟e isnad edildiği için merfu‟dur. Ancak sıhhat değeri
açısından incelendiğinde hem isnad zincirindeki Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin(ö.h.180)
hadiste zayıf olması hem de, tâbiîn tabakasından olan Ebû Bekr b.„Ubeydullah b. Ebî
Müleyke‟nin (ö.?) irsâl yaparak rivayette bulunmasından dolayı rivayet zayıftır. Hadis
kaynaklarında bu lafızlarla bulamadığımız rivayet sadece Ezrakî‟nin eserinde
bulunmaktadır. Ancak Ġbn Mâce‟nin Sünen‟inde Abdullah b. Ömer‟den (ö.h.73)gelen bir
rivayet içerik itibariyle Ezrakî‟deki rivayetle aynıdır.397
اظو ئ٠ اؼجخ ػجبكح، كف ك٤ب كف ك٢ ؽخ »هب ػضب: أفجو٢ ٣ب٤ , ػ هع , ػ غبل، هب: ”
“فوط ب فوط ٤ئخ
9- Osman Yâsîn‟den Bir adamdan Mücâhid dedi ki: “Kâbe‟ye bakmak
ibadettir, oraya girmek sevaba girmek, oradan çıkmak günahtan çıkmaktır(günahtan
kurtulmaktır).”398
396
Ezrakî,c.II,s.20
397 Ġbn Mâce‟deki rivayetin içeriği Ģöyledir: “Ne güzelsin, kokun ne güzel, ne büyüksün hürmetin(değerin) ne
büyük, Muhammed‟in nefsini elinde bulunduran Allah‟a yemin ederim ki: Allah‟ın indinde müminin hürmeti
(değeri) senin hürmetinden daha büyüktür… ., Bkz., Ġbn Mâce, Fiten, bâb:2, h.no:3932 ,c.II,s.1297
398 Ezrakî,c.II,s.9
135
Tâbiîn tabakasından olan Mücâhid b. Cebr‟den(ö.h.103) gelen bu rivayet senedin
müntehâsı itibariyle maktu‟dur. Sıhhati noktasından incelendiğinde ise isnad zincirinde
bulunan Yâsîn b. Muâz ez-Zeyyât el-Kûfî (ö.h.161-170) hadis münekkitleri tarafından
hakkında metrûku‟l-hadîs, münkeru‟l-hadis denerek cerh edilmiĢtir.399
Ayrıca senetteki
ifadesi de müphem bir râvîye delalet ettiğinden rivayet senedi bakımından çok ”هع“
zayıftır. Bu rivayet hadis kaynaklarından Ġbn Ebû ġeybe‟nin(ö.h.235) Musannef‟inde
Mücâhid‟in naklettiği baĢka bir tarîkle bulunmaktadır.400
، ػ اث عو٣ظ، ػ ػطبء، ػ اث ػجب، ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ٤ ث ”
٣ي هللا ػي ع ػ٠ نا اج٤ذ ٣ ٤خ ػو٣ بئخ هؽخ , »هب: هب ه هللا , ٠ هللا ػ٤ :
“ز ب طبئل٤ أهثؼ ٤، ػو بظو٣
10- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Süleym b. Müslim‟den
Ġbn Cüreyc‟den Atâ‟dan Ġbn Abbâs dedi ki: “Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Allah
(c.c.) bu beyte (Kâbe‟ye) her gün ve gece 120 rahmet indirir. Bu rahmetten 60 tanesi tavaf
yapanlar içindir.40 tanesi namaz kılanlar için, 20 tanesi de Kâbe‟ye bakanlar içindir.”401
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.
Rivayeti sıhhati yönünden incelediğimizde ise senette bulunan Süleym b. Müslim‟in
(ö.h.191-200) hadis münekkitleri tarafından metrûku‟l-hadîs diye cerh edildiğini daha önce
zikretmiĢtik. Rivayet bu bakımdan zayıftır. Rivayet hadis kaynaklarından sadece
Taberânî‟nin(ö.h.360)el- Mu‟cemu‟l-Kebîr isimli eserinde yine Ġbn Abbâs‟dan (ö.h.68)
gelen bir baĢka bir isnad zinciriyle naklolunmuĢtur.402
399
Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.IV,s.538
400 Musannef‟deki rivayette “اظو ئ٠ اؼجخ ػجبكح” “Kâbe‟ye bakmak ibadettir.” Kısmı bulunmamaktadır.
Bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el- Musannef ,Hac,bâb:70, h.no:13172,c.III,s.173
401 Ezrakî,c.II,s.8
402 Bkz.,Taberânî, el-Mu‟cemu‟l-Kebîr,c.XI,s.124,h.no:11248,
136
Ayrıca bu rivayeti Ġbnu‟l-Cevzî de (ö.h.597) aynı Ezrakî‟nin eserinde ki gibi Saîd
b. Sâlim Süleym b. Müslim Ġbn Cüreyc Atâ‟ Ġbn Abbâs tarikiyle el-„Ġlelu‟l-
Mutenâhiye fi‟l-Ehâdîsi‟l-Vâhiye isimli eserinde zikretmiĢ ve rivayet için sahih değildir
demiĢtir.403
Ezrakî, Kâbe tavaf edilirken yapılan tavafın sayılmasının tavsiye edildiğine dair
rivayetler nakletmiĢtir. Rivayetlerden bazıları Ģöyledir:
وؽ ث أث٢ ؽ٤، أ اج٢ ٠ هللا ػ٤ ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ٣ؾ٠٤ ث ٤، هب: ؽلصب ػجل هللا ث ػجل ا
، هب: هللا ه أػ هب: « رله١ أزي؟» , هب وع ك٢ اطاف: " رؼل ٣ب كال؟ ص هب:
“٢ ر أؽ٠ ؼلكى»
11- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Yahya b. Süleym‟den Abdullah b.
Abdurrahman b. Ebî Hüseyn dedi ki: “ Resûlullah (s.a.v.) tavafta olan birine buyurdu ki:
“ Kaç saydın ey filan! Sonra buyurdu ki: Bunu sana niye sordum biliyor musun? O kiĢi:
Allah ve resulü daha iyi bilir dedi. Resûlullah buyurdu ki: Tavafın adetlerini sayasın
diye.”404
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.
Sıhhati açısından ele alındığında ise isnad zincirinde bulunan Yahya b. Süleym
(ö.h.195) hakkında hadis münekkitlerinin farklı görüĢleri vardır. Nesâî (ö.h.303) onu
kuvvetli değildir” diye cerh ederken, Ahmed b. Hanbel de (ö.h.241) onu“ ”٤ ثبو١“
“hadislerinde ihtilat gördüm ve onu terk ettim” diyerek cerh etmektedir. Yahya b. Maîn
(ö.h.233) ise onu sikadır diyerek tevsik etmiĢtir.405
403
Ġbnu‟l-Cevzî, el-„İlelu‟l-Mutenâhiye fi‟l-Ehâdîsi‟l-Vâhiye,Ġdâratü‟l-„Ulûmi‟l-Eseriyye,Pakistan, 1401\1981
c.II,s.82
404 Ezrakî,c.II,s.11
405 Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.IV,s.1251
137
Senetteki diğer râvî Abdullah b. Abdurrahman b. Ebî Hüseyin de (121-130)
tâbiîn tabakasından olup Hz. Peygamber‟den rivayeti mürseldir.406
Bu sebeplerden
rivayet senedi yönünden zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet bu
lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.
ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ى٤و ث ؾل، ػ ػجل هللا ث رثخ، ػ ػجل هللا ث ”
ػو، أ ه٤ : ٣ب أثب ػجل اوؽ، ب ب واى رز او٤ ازالب ال و أؽلا أؾبة ه هللا ٠ هللا ػ٤
ؼذ “ازالب ٣ؾ اقطب٣ب ” ٣زب؟ هب: ئ٢ هأ٣ذ ه هللا , ٠ هللا ػ٤ , ٣زب ٣و:
ه هللا ٠ هللا ػ٤ ٣و: بف جؼب ٣ؾ٤ زت هللا ث فطح ٣قطب ؽخ , ؽطذ ػ ٤ئخ ,
“نهكؼذ كهعخ , ص ٠ هؼز٤ ب ؼز
12- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Züheyr b. Muhammed Abdullah b. Tevbe‟den Abdullah b. Ömer‟e dendi ki: “ Ey
Ebu Abdurrahman! Resûlullahın ashâbından kimseden görmediğimiz halde, sen neden iki
rüknü (Hacer-i Esved, rükn-i Yemânî) istilâm ediyorsun? Ġbn Ömer dedi ki: Ben
resûlullahın (s.a.v.) bu iki rüknü istilâm ettiğini ve “bu iki rüknü istilâm etmek hataları siler”
dediğini gördüm(iĢittim). Resûlullahtan iĢittim söyle diyordu: Kim ki sayarak yedi defa
Kâbe‟yi tavaf ederse, Allah ona attığı her adım için sevap yazar, ondan bir günahı
düĢürülür, derecesi yükseltilir. Sonra iki rekât namaz kılarsa köle azat etmiĢ gibi olur.”407
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.
Sıhhati yönünden incelediğimizde ise isnad zincirindeki Züheyr b. Muhammed et-Temîmî
(ö.h.162) hakkında Zehebî (ö.h.748) “münker rivayetleri var, kendisinden sakınılması
gerek” diyerek cerh etmiĢtir. 408
Senetteki diğer râvî Abdullah b. Tevbe de (ö.?) mechûlu‟l-
haldir. Bu sebeplerden dolayı rivayet zayıftır. Bu rivayet, hadis kaynaklarından
406
Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.444
407 Ezrakî,c.II,s.12
408 Zehebî,a.g.e.,c.IV,s.367
138
Nesâî‟nin(ö.h.303) Sünen‟inde yine Abdullah b. Ömer‟den (ö.h.73) nakledilerek
zikredilmiĢtir.409
Ezrakî, tavaf esnasında okunacak dualarla ilgili de birkaç rivayet zikretmiĢtir. O
rivayetlerden iki tanesi Ģöyledir:
ؽلص٢ عل١، ػ ث فبل، ػ اث أث٢ غ٤ؼ، هب: ب أضو ال ػو ػجل اوؽ ث ػف ك٢ اطاف ”
“هثب آرب ك٢ ال٤ب ؽخ ك٢ ا٥فوح ؽخ هب ػناة ابه
13- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Ġbn Ebî Necîh dedi
ki: Ömer‟in ve Abdurrahman b. Avf‟ın tavafta sıkça söylediği söz (kelam) “Rabbimiz bize
dünyada ve ahirette iyilik (güzellik) ver, bizi cehennem azabından koru.”410
Rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur. Sıhhati yönünden incelediğimizde
ise isnad zincirindeki Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin (ö.h.180) hadiste zayıf olduğunu daha
önce zikretmiĢtik. Seneddeki zayıf râvîden dolayı rivayet zayıftır. Bu rivayet içerik
itibariyle hadis kaynaklarından Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde bulunmaktadır.411
ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ؾخ ث ػو اؾو٢، ػ ػطبء، ػ اث ػجب، هب: " ؽظ آك ”
ز كطبف ثبج٤ذ جؼب كو٤ز االئخ، كوبا: ثو ؽغي ٣ب آك , ئب هل ؽغغب نا اج٤ذ هجي ثأل٢ ػب هب: كب
رو ك٢ اطاف؟ هبا: ب و: جؾب هللا اؾل هلل ال ئ ئال هللا هللا أجو، هب آك: كي٣لا ك٤ب: ال ؽ
ك٢ ال هح ئال ثبهلل، هب: كياكد االئخ ك٤ب مي، هب: كب ؽظ ئثوا٤ ػ٤ اال ثؼل ثبئ اج٤ذ كو٤ز االئخ
ا ػ٤ ا: ب و هج أث٤ي آك: جؾب هللا اؾل اطاف ك ك٢ اك؟ هب هلل ال ئ , كوب ئثوا٤: بما رو
409
Nesâî‟nin Sünen‟inde ( el-Muctebâ) “Bu iki rüknü istilâm etmek hataları siler” , “Kim ki Kâbe‟yi yedi
defa tavaf ederse o köle azat etmiĢ gibidir.” kısımları bulunur. Bkz.,Nesâî, Menâsiki‟l-Hac, bâb:134, h.no:2919
,c.V ,s.221
410 2-Bakara-201; Rivayet için bkz.,Ezrakî,c.II,s.11
411 Musannef‟deki rivayette Abdurrahman b. Avf (ö.h.32) geçmemektedir. Ayrıca rivayetteki müphem
râvîlerden dolayı Musannef‟deki rivayette zayıftır. Bkz., Abdurrezzâk, el-Musannef,Menâsik,bâb:87,
h.no:8966,c.V,s.52
139
كأػب مي كوب: ى٣لا ك٤ب: ال ؽ ال هح ئال ثبهلل كوب ئثوا٤: ى٣لا ك٤ب: اؼ٢ اؼظ٤ كلؼذ ئال هللا هللا أجو
“االئخ
14- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Talha b. Amr el-
Hadramî‟den Atâ‟dan Ġbn Abbâs dedi ki: “Âdem (a.s.) haccını yaptı. Kâbe‟yi tavaf etti,
meleklerle karĢılaĢtı. Melekler : “Haccın makbul olsun ya Âdem! Biz bu beyti senden 2000
sene önce haccettik” dediler. Âdem (a.s.) onlara “tavafta ne söylüyordunuz ?” diye sordu.
Onlarda : “جؾب هللا اؾل هلل ال ئ ئال هللا هللا أجو” “ Noksan sıfatlardan Allah‟ı tenzih ederiz,
Allah‟a hamdederiz. Yüce olan Allah‟tan baĢka ilah yoktur.” Âdem (a.s.) onlara, ona Ģunu da
ilave edin dedi: “ال ؽ ال هح ئال ثبهلل” “ Güç ve kuvvet yalnız Allah‟tadır.” Melekler oraya
bunu ekledirler. Ġbrahim (a.s.) Kâbe‟yi yaptıktan sonra hac yaptı. Tavaf esnasında meleklerle
karĢılaĢtı, onlara selam verdi. “Tavaf esnasında ne söylüyorsunuz ?” diye onlara sordu.
Onlarda: “Baban Âdem‟den (a.s.) önce “جؾب هللا اؾل هلل ال ئ ئال هللا هللا أجو” diye
söylüyorduk. Biz bunu ona söyledik(öğrettik). Oda bize Ģunu ekleyin dedi: “ ال ؽ ال هح ئال
O yücedir, o uludur.” meleklerde“ ”اؼ٢ اؼظ٤“ : Ġbrahim‟de (a.s.) Ģunu da ekleyin dedi ,”ثبهلل
onu ekledi.412
Ġbn Abbâs‟dan (ö.h.68) gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur.
Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde isnad zincirinde bulunan Talha b. Amr el-
Hadramî‟nin (ö.h.152) metrûku‟l-hadis olduğundan daha önce bahsetmiĢtik. Rivayet bu
sebepten zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Suyûtî‟nin (ö.h.911)
ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde ve Ġbnu‟z-Ziya el-Mekki‟nin(ö.h.854) Târîhu
Mekke isimli eserinde bulunmaktadır.413
Ezrakî tavaf yapmaya nezretmekle ilgili iki ilginç rivayet zikretmiĢtir. Rivayetler
Ģöyledir:
412
Ezrakî,c.II,s.13
413 Bkz., Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.321; Ġbnu‟z-Ziya, Târîhu Mekke,s.29
140
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلص٢ ل٤ب، ػ ػو ث ك٣به، ػ ػطبء، ػ اث ػجب، أ ئ ”
“رطف ػ ٣ل٣ب جؼب ػ هع٤ب جؼب»ػ اوأح نهد أ رطف ػ٠ أهثغ، هب:
15- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Amr b. Dînâr‟dan
Atâ‟da dedi ki : “Ġbn Abbâs‟a elleri ve ayakları üzere tavaf yapmaya nezretmiĢ bir
kadının durumu soruldu. Dedi ki: “ Elleri için yedi tavaf, ayakları için yedi tavaf
yapar.”414
Ġbn Abbâs‟dan(ö.h.68) gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur.
Sıhhati noktasından incelediğimizde ise rivayet sahihtir. Hadis kaynaklarında
bulamadığımız bu rivayet Ezrakî‟nin çağdaĢı olan ve Mekke tarihiyle ilgili müstakil bir
eser kaleme almıĢ olan Fâkihî‟nin(ö.h.272) Ahbâru Mekke isimli eserinde Süfyân
Amr b. Dînâr Tâvûs Ġbn Abbâs tarikiyle nakledilmiĢtir.415
ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ث فبل، ػ ػجل اوؽ ث اؾبهس، ػ اث ػ٤ب ث أث٢ هث٤ؼخ، ػ ػو ث ”
ؼ٤ت، ػ أث٤، ػ عل، هب: أكهى اج٢ , ٠ هللا ػ٤ , هع٤ وزو٤ هل هث أؽلب ل ئ٠
هبال: ٣ب ج٢ هللا، نهب أ وزو ؽز٠ « ثب األهوا؟ب »بؽج ثطو٣ن ال٣خ , كوب اج٢ , ٠ هللا ػ٤ :
“أوب هواب كال نه ئال ب اثزـ٢ ث ع هللا»طف ثبج٤ذ، كوب:
16- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Abdurrahman b.
el- Hâris‟den Ġbn „AyyâĢ b. Ebî Rebîa‟dan Amr b. ġuayb‟dan Babasından
Dedesi dedi ki: “Resûlullah (s.a.v) Medine yolunda birbirlerine bağlanmıĢ iki kiĢiye
rastladı. “Birbirinize bağlı olmanızın sebebi nedir ?” diye sordu. Dediler ki: Ey Allah‟ın
nebisi beyti (Kâbe‟yi) tavaf edene kadar birbirimize bağlı kalmaya nezrettik.
414
Ezrakî,c.II,s.14
415 Fâkihî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ġshâk b. el-Abbâs el-Mekkî (ö.h.272) ,Ahbâru Mekke fi Kadîmi‟d-
Dehri ve Hadîsihi, Dâru Hadar, Beyrut,h.1414,c.I,s.236
141
Resûlullah buyurdu ki: “ Bağlarınızı (iplerinizi) çözün, Allah‟ın istemediği , razı
olmayacağı Ģeylerde nezir yoktur.”416
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle
merfu‟dur. Senedi sıhhati yönünden incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan
Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin (ö.h.180) hadiste zayıf diye cerh edildiğini daha
önce zikrettik. Bu bakımdan rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından
incelediğimizde ise Abdurrahman b. el- Hâris Amr b. ġuayb Babası
Dedesi tarikiyle Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde nakledildiğini
görmekteyiz.417
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ػجل اوؽ ث ى٣ل اؼ٢، ػ أث٤، ػ أ ث بي، ؼ٤ل ”
" اكب ال ٣اكوب ػجل ئال فوط ث ا٤ت، هبال: هب ه هللا , ٠ هللا ػ٤ ,
مث ٤ لر أ ك٤ـلو مث ب ثبـخ ب ثـذ: اف ثؼل الح الغو ٣ كواؿ غ ع
“ا، اف ثؼل الح اؼو ٣ كواؿ غ ؿوة ا
17- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Abdurrahman b. Zeyd el-
„Ammî‟den Babasından Enes b. Mâlik ve Saîd b. el-Müseyyeb dediler ki:
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “ Ġki tavaf vardır ki; Müslüman kiĢi bu tavaflara
denk gelirse (yaparsa) anasından doğmuĢ gibi günahlardan temizlenir . Ne kadar
çok olursa olsun günahları bağıĢlanır. Sabah namazından sonra güneĢ doğuncaya
kadar yapılan tavaf ve ikindi namazından sonra güneĢ batıncaya kadar yapılan
tavaf.”418
416
Ezrakî,c.II,s.14-15
417 Müsned‟deki rivayette Ezrakî‟nin eserindeki rivayetten farklı olarak Hz. Peygamber‟in “٤ نا نها”
“bu yapılan nezir değildir” dediği ve bağı kendisinin kestiği belirtilmektedir. Bkz., Ahmed b. Hanbel,el-
Musned,c.XI,s.324,h.no:6714
418 Ezrakî,c.II,s.22
142
Senedin müntehâsı itibariyle rivayet merfu‟dur. Sıhhati açısından incelendiğinde ise
isnad zincirinde bulunan Abdurrahîm b. Zeyd el–„Ammî (ö.?)419
“leyse biĢey‟in,
münkeru‟l-hadis Ģeklinde cerh edilmiĢtir.420
Rivayet bu bakımdan zayıftır. Rivayeti kaynak
değeri açısından incelediğimizde ise hadis eserlerinden Taberânî‟nin (ö.h.360) Mu‟cemu‟l-
Evsat‟ında bulmaktayız.421
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؾل ث أث٢ ػو، هبال: ؽلصب كاك ث ػغال، أ بف غ أث٢ ػوب ك٢ طو ”
هب: ؾ هعب، كب كوؿب جؼب، أر٤ب ؾ اوب، كهق أث ػوب ك اوب، كوب: أال أؽلص ثؾل٣ش رو ث
لذ غ أ ث بي اؾ ؿ٤وب ك٢ طو، ك٤ب فق اوب هؼز٤، كأهج أ رؼغج ث؟ هب: ث٠، هب:
ػ٤ب أ ثع، كوب ب: ازألا اؼ كول ؿلو ب ٠ ، نا هب ب ه هللا ٠ هللا ػ٤ لب
“ؼ ك٢ اطو
18- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesi ve Muhammed b. Ebî Ömer Dâvud b. „Aclân,
Ebû „Ġkâl ile yağmur yağarken tavaf yaptı. Dedi ki: “Biz birçok kiĢiydik, yedinci tavafı
bitirince makâm-ı Ġbrahim tarafına geldik. Ebû „Ġkâl makâm-ı Ġbrahim‟in orda durdu ve
dedi ki: “Sizi sevindirecek ve hoĢunuza gidecek bir söz söyleyeyim mi”? Bizde evet
dedik. Dedi ki: “Enes b. Mâlik, Hasan ve baĢkalarıyla yağmurda tavaf yaptım. Makâm-ı
Ġbrahim‟in arkasında iki rekât namaz kıldık”. Enes bize yüzünü dönüp dedi ki: “Bu iĢi
yeniden yapın, sizin geçmiĢ günahlarınız bağıĢlandı. Bize de resûlullah (s.a.v.) böyle
dedi. Biz onunla yağmurda tavaf yapmıĢtık.”422
419
Rivayetin senedinde Abdurrahim yerine Abdurrahman Ģeklinde geçmektedir. Ancak tabakat kitaplarında
yaptığımız incelemelerde Abdurrahman b. Zeyd el- „Ammî isminde birini bulamadık, ancak Abdurrahîm b.
Zeyd el–„Ammî isminde bir râvîye muttali olabildik. Kanaatimize göre rivayetteki Abdurrahman ismi hatalıdır.
Doğru olan isim Abdurrahim‟dir.
420 Bkz., Ġbn Adî, el-Kâmil,c.VI,s.493-495
421 Ancak Taberânî‟nin Mu‟cem‟indeki rivayette “فوط مث ٤ لر أ” “anasından yeni doğmuĢ gibi
günahlarından arınır” kısmı bulunmamaktadır. Bkz., Taberânî,el-Mu‟cemu‟l-Evsat,c.VI, s.125,h.no:5992
422 Ezrakî,c.II,s.21
143
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.
Rivayeti sıhhati yönünden incelediğimizde ise isnad zincirindeki Dâvud b. „Aclân (ö.?)
zayıf, leyse biĢey‟in gibi tabirlerle cerh olunmuĢtur.423
Yine isnad zincirindeki diğer bir râvî
olan Ebû„Ġkâl Enes b. Mâlik‟in (ö.h.93) kölesi olup, Ġbn Hibbân (ö.h.354) onun hakkında:
“Enes b. Mâlik‟in asla söylemediği şeyleri rivayet ettiğini, onunla ihticâcın kesinlikle caiz
olmadığını söyler”. Diğer münekkitler tarafından da hadiste müstakim olmadığı ve
münkeru‟l-hadis olduğu belirtilip, cerh edilmiĢtir.424
Rivayet bu sebeplerden çok zayıf, hatta
denebilir ki uydurmadır. Rivayeti kaynak değeri bakımından ele aldığımızda ise Dâvud b.
„Aclân Ebî „Ikâl Enes b. Mâlik tarikiyle bazı lafız değiĢiklikleriyle beraber hadis
kaynaklarından Ġbn Mâce‟nin(ö.h.273) Sünen‟inde bulunduğunu görmekteyiz.425
„Ukaylî‟de (ö.h.322) ed-Du„afâu‟l-Kebîr isimli eserinde Yahya b. Maîn‟in (ö.h.233),
Dâvud b. „Aclân‟ın Ebû‟Ġkâl‟‟den rivayetini “ ٢ء ب أظ ث ” tabiriyle cerh ettiğini belirtmiĢ ve
bu rivayeti kitabında zikretmiĢtir.426
2.1.10.1. Kâbe‟yi Çıplak Tavaf Edenler
Cahiliye zamanında Araplar Kâbe‟yi ilk defa tavaf edecekleri zaman çıplak
olarak tavaf ederlerdi. Ancak çıplak olarak tavaf etmekten istisna edilen bir zümre vardı.
Ezrakî Ģu rivayette Kâbe‟yi çıplak tavaf edenleri ve istisna edilen o zümreyi açıklamıĢtır:
ؽلصب عل١، هب: ؽلصب ػجل هللا ث ؼبم اؼب٢، ػ ؼو، ػ ايو١، أ اؼوة بذ رطف ثبج٤ذ ػواح ئال ”
ك عبء ؿ٤و غ ص٤بث -األؽ٢ الك ك٢ ك٣ ك٢ ثؼ ال اؼوة -هو٣ أؽالكب -اؾ
423
Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Mizzî, Tehzîbu‟l-Kemâl,c.VIII,s.417-418
424 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Moğultay b. Kılıç, Ebû Abdillah Alâüddîn Abdullah el-Bekcerî
el-Mısrî el-Hanefî (ö.h.762),İkmâlu Tehzîbi‟l-Kemâl fî-Esmâi‟r-Ricâl, el-Fârûku‟l-Hadîse li‟t-Tabâ„ati
ve‟n-NeĢr,Mısır,1422\2001,c.XII,s.175
425 Bkz.,Ġbn Mâce,Menâsik,bâb:107,h.no:3118,c.II,s.1041.
426 „Ukaylî,ed-Du„afâu‟l-Kebîr,c.II,s.38
144
، كا ٣و٢ ص٤بث ٣طف ػو٣بب، ئ بف ك٢ بف ك٢ صة أؽ٢. هب: كا ٣غل ٣ؼ٤و اؾ صثب
…“ص٤بث أوبب ئما ه٠ اك ٣ؾوب ك٤غؼب ػل
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Abdullah b. Mu„âz es-San„ânî‟den Ma‟mer‟den
Zührî dedi ki: “Ahmesî‟lerin (Hums‟da denir) dıĢındaki Araplar Kâbe‟yi çıplak tavaf ederlerdi
– (Ahmesîler KureyĢ ve müttefikleridir)- Ahmesî; Arapların bazısının lisanında dinde katı
olan(tutucu, radikal) demekti- Ahmesîlerin dıĢında kim Kâbe‟yi tavaf etmeye gelirse elbisesini
çıkarır(kenara koyar). Ahmesîlerin elbisesiyle tavaf yapardı”. Râvî dedi ki: “ Ahmesîlerden
elbisesini ödünç veren kimseyi bulamazsa o kiĢi elbisesini çıkarır(kenara koyar). Çıplak olarak
tavaf ederdi. Eğer Ahmesî olmayan kiĢi kendi elbisesiyle tavaf ederse tavafını bitirince onu çıkarır
elbiseyi kendine haram kılar ve onu Kâbe‟nin yanına bırakırdı.”427
Tâbiîn tabakasından olan Zührî‟den (ö.h.124) gelen rivayet senedin müntehâsı
itibariyle maktu‟dur. Senedin sıhhati bakımından ise rivayet sahih olup, rivayetin ilk kısmı
baĢka bir tarikle Müslim‟in (ö.h.261) Sahîh‟inde bulunmaktadır.428
Ezrakî‟nin bu konuda naklettiği diğer bir rivayetten de Kâbe‟yi çıplak olarak
tavaf etme hususunun hicretin dokuzuncu senesinde Hz. Ebubekir‟in (ö.h.13) hac
427
Ezrakî,c.I,s.175; Ahmesîler KureyĢ, Kinâne, Huzâa kabileleri ve bunların müttefiklerinden müteĢekkildi.
Ahmesiler Kâbe‟yi kendi elbiseleriyle tavaf ederler, kendileri dıĢındakilere ise elbiselerini ya ödünç verirler ya da
kiralarlardı. Ahmesîlerilerden olmayıp Kâbe‟yi çıplak tavaf edecek olanlara es-Sârura denir ve bunlar Kâbe‟yi ilk
tavaf ediĢlerinde çıplak olarak tavaf ederlerdi. Ahmesîlerin dıĢında Kâbe‟yi kendi elbiseleriyle tavaf edenler
tavaftan sonra elbiselerini çıkarıp, Kâbe‟nin etrafına bırakır. Bu elbiselere kimse dokunmazdı. Bu elbiseler
zamanla Kâbe‟yi tavaf edenlerin üzerlerine basmasıyla, güneĢ ıĢıklarına ve yağmur sularına maruz kalmakla kendi
kendine yıpranır ve aĢınırdı. Bu yapılan iĢe lak denirdi.(bkz., Ezrakî,c.I,s.174-178)
428 Müslim‟in Sahîh‟inde geçen rivayette “Ahmesîlerin elbiseleriyle tavaf yaptıkları, bunların KureyĢliler ve
çocukları olduğu, diğerlerinin elbiseyle tavaf yapmaları için Ahmesîlerden olan erkeklerin diğer erkeklere,
kadınlarında diğer kadınlara elbiselerini verdiklerini, eğer vermezlerse diğerlerinin çıplak olarak tavaf yapmak
zorunda kaldıklarından… bahsedilmektedir ”.Bkz., Müslim, Hac,bâb:21 ,h.no: (1219)-152,c.II,s.894
145
emirliği sırasında Hz. Peygamber‟in, Hz. Ali (ö.h.40) ile gönderdiği dört emirin
açıklanmasıyla yasaklandığı anlaĢılmaktadır. Rivayet Ģöyledir:
ئؾبم الا٢، ػ ى٣ل ث ٣ض٤غ، هب: أب ػ٤ب ػ٤ اال: ٢ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ اث”
أث٢ ثو ال٣ن ه٢ هللا ػ ك٢ ؽغز خ رغ؟ هب: ثأهثغ: ثأ١ ٢ء ثؼضي ه هللا ٠ هللا ػ٤ ئ٠
ال ٣طف ثبج٤ذ ػو٣ب، ال ٣لف اغخ ئال ل إخ، ال ٣غزغ وى ك٢ اؾو ثؼل ػب نا،
“ب ػل اج٢ ٠ هللا ػ٤ ػل كأهثؼخ أو
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Ebî Ġshâk el-
Hemedânî‟den Zeyd b. Yüsey‟ dedi ki: Ali‟ye (r.anh.) sorduk: “Resûlullah (s.a.v.) seni
hicretin dokuzuncu senesi, hac mevsiminde ne ile Ebubekir‟e gönderdi? Dedi ki: Dört Ģey
ile. Çıplaklar beyti tavaf etmeyecek, Cennete ancak mümin olanlar girecek, bu seneden
sonra Müslümanlar ve müĢrikler Harem‟de bir araya gelmeyecek, resûlullahla arasında
antlaĢma olanların süresi (Harem‟de bulunabileceği vakit) dört ay olacak.”429
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.
Sıhhati yönünden incelendiğinde ise senedi sahihtir. Kaynak değeri bakımından
incelediğimizde ise bu rivayet Süfyân b. „Uyeyne Ebû Ġshâk Zeyd b. Yüsey‟
tarikiyle temel hadis kaynaklarından Tirmizî‟nin(ö.h.279) Sünen‟inde geçmektedir.430
2.1.10.2. Cinin ve Yılanın Kâbe‟yi Tavafı
Bu bölümde, Ezrakî‟nin eserinde bu konuyla alakalı zikrettiği üç rivayetten
ikisini sıhhat ve kaynak değeri noktasında inceleyip daha sonrada rivayetlerin
muhteviyatıyla alakalı tafsilatlı değerlendirmeyi yapmak istiyoruz.
429
Ezrakî,c.I,s.175
430 Tirmizî‟nin Sünen‟inde ki rivayette son râvî Zeyd b. Yüsey‟ Ģeklinde değil Zeyd b. Üsey‟ Ģeklinde
geçmekte ve rivayetin metninde de, Hz. Peygamber‟le arasında antlaĢma olanların müddeti antlaĢma
süresi kadar (Harem‟de kalma süresi). Eğer antlaĢma yoksa süresi dört ay olarak geçmektedir. Tirmizî bu
rivayete hasenün sahîhun demiĢtir.Bkz., Tirmizî, Hac,bâb:44,h.no:871,c.III,s.213
146
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، ػ ثو ث ر٤، ػ أث٢ اطل٤، هب: " بذ ”
اوأح اغ ك٢ اغب٤خ ر ما , ب ب اث , ٣ ب ل ؿ٤و , بذ رؾج ؽجب ل٣لا , ب
و٣لب ك٢ ه , كزيط أر٠ ىعز كب ب ٣ بثؼ , هب أل: ٣ب أذ ئ٢ أؽت أ أف ثبؼجخ جؼب
بها، كوبذ أ: أ١ ث٢ ئ٢ أفبف ػ٤ي لبء هو٣، كوب: أهع االخ، كأمذ ، ك٠ ك٢ هح عب،
ػاد اث أث٢ ؾنهح، ب ر٠ ؾل هح، ئ٢ كب أكثو عؼذ رؼم رو: أػ٤ن ثبؼجخ ازهح، ك
ئ٠ ؽ٤بر كو٤وح، ئ٢ ثؼ٤ وهح , ك٠ اغب ؾ اطاف , كطبف ثبج٤ذ جؼب ٠ فق اوب
هؼز٤ , ص أهج وجب , ؽز٠ ئما ب ثجؼ كه ث٢ ػو بة ث٢ أؽو أق أىهم أؽ
د ثخ ؿجوح ؽز٠ رجو ب اغجب، هب أث اطل٤: ثـب أ ئب رضه ري اـجوح ػل د أػو , كوز كضبه
ػظ٤ اغ، هب: كأجؼ ث٢ ػ٠ كو ر٠ ض٤و هز٠ اغ اجبة، هل٤ جؼ ٤قب أغ
غجب اؼبة ثبض٤خ كب روا ؽ٤خ ال بة، هب: كذ ث ؽلبؤ ا٤ ػج٤ل , كوجا ا
ػووثب ال ؽب ال ػب٣خ ال فلب ال ٤ئب اا ٣لة ػ٠ ع األه ئال هز , كأهبا ثني صالصب
كؼا ك٢ ا٤خ اضبضخ ػ٠ أث٢ هج٤ برلب ٣زق ثد عه١ , ٣غ ث ث٤ اغج٤: ٣ب ؼو هو٣ هللا
أؽالب ػوال , اػنهب ث٢ ، كول هزا ب أؼبف ب هزب , اكفا ث٤ب ث٤ ثبؼ هللا كا
ؼط٤ ٣ؼطب اؼل ا٤ضبم أ ال ٣ؼك ثؼب جؼ ثء أثلا كلؼذ مي هو٣ ازصوا جؼ ثؼ
“ك٤ذ ث اـ٤بخ هزخ اغ
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan BiĢr b.
Teym‟den Ebu‟t-Tufeyl dedi ki: “ Cahiliye zamanında cin taifesinden bir kadın Zû-
Tuva‟da ikamet ediyordu. Bu kadının bir oğlundan baĢka çocuğu yoktu ve o oğlunu çok
seviyordu. Oğlu kavmi arasında saygın biriydi. Oğlu evlendi, hanımıyla birlikte oldu,
evliliğinin yedinci gününde annesine gelip; Ey anneciğim! Ben gündüz vakti Kâbe‟yi
yedi defa tavaf etmek istiyorum diyerek ondan izin istedi. Annesi oğluna : “KureyĢ‟in
sefihlerinin sana zarar vermesinden korkuyorum” dedi. Oğlu : “Emniyette olacağımı
umuyorum” deyince, annesi ona izin verdi. Oğlu cin suretinde çıkıp gitti. Annesi de
arkasından istiâze yaptı : “ Ben onun örtülü Kâbe ile Ġbn Ebî Mahzûra‟nın dualarıyla,
Muhammed‟in okuduğu surelerle korunmasını istiyorum. Ben onun hayatına muhtacım,
onun yaĢamasıyla mesrurum.” Cin tavafa doğru yöneldi. Kâbe‟yi yedi defa tavaf etti.
147
Makâm-ı Ġbrahim‟in arakasında iki rekât namaz kıldı. Sonra dönüĢe geçti. Benî Sehm
kabilesinin evlerinin orada, Benî Sehm‟den bir kırmızı tenli, baĢı açık, mavi gözlü, ĢaĢı
bakan, solak bir genç onu öldürdü. O esnada öyle bir toz bulutu kalktı ki, dağlarda bile
böylesi görülmemiĢtir. Ebu‟t- Tufeyl dedi ki: Bize ulaĢtı ki, böyle bir toz bulutu ancak
cinlerin büyüklerinde ölenler olduğu zaman kalkardı. Cinin öldürülmesinden dolayı
Benî Sehm‟in gençlerinden çoğu yataklarında ölü bulundu. Bunlar arasında gençlerden
ayrı olarak yetmiĢ tane saçları olmayan (kel) yaĢlı da vardı. Bunun üzerine Benî Sehm,
müttefikleri, mevalileri ve köleleri ayaklandılar. Dağlara, geçitlere çıktılar. Yılan, akrep,
kertenkele, böcek hepsini öldürdüler. Sürünen haĢerat bırakmadılar. Bunu üç gün devam
ettirdiler. Üçüncü günü Ebû Kubeys dağının tepesinde gaipten güçlü bir ses iĢittiler. Bu
ses iki dağın arasında iĢitiliyordu : “Ey KureyĢ topluluğu! Allah‟tan korkun! Sizin
içinizde akıllılar ve anlayıĢlılar vardır. Bizi Benî Sehm‟den dolayı mazur görün. Bizim
onlardan öldürdüklerimizden iki kat fazla bizden öldürdüler. Onlarla bizim aramızda
sulh yapın. Birbirlerimize ebedi olarak kötü muamelede bulunmayacağımıza dair biz
onlara onlar bize söz versin, anlaĢalım”.KureyĢ aralarındaki anlaĢmayı sağladı. Bundan
sonra birbirlerinden emin oldular. Benî Sehm de cin katili manasına gelen Ğayâtile diye
isimlendirildi.431
Rivayetin en son râvîsi olan Ebu‟t-Tufeyl araĢtırmamıza göre sahâbe olan Ebu‟t-
Tufeyl „Âmir b. Vâsile‟dir (ö.h.110).Bundan dolayı rivayet senedin müntehâsı itibariyle
mevkûftur. Rivayeti senedinin sıhhati noktasından incelediğimizde ise isnad
zincirindeki râvîlerden Osman b. Sâc „ın (ö.h.161-170) cerh edildiğini daha önce
zikrettik. Rivayetteki diğer râvî BiĢr b. Teym (ö.?) hakkında da tabakât ve ricâl
kitaplarında bir bilgi bulamadık. Ancak Ġbn Ebû Hâtim er-Râzî (ö.h.327) el-Cerh ve‟t-
Ta‟dîl isimli eserinde bu râvînin ismini zikretmiĢ ama durumu hakkında bir bilgi
431
Ezrakî,c.II,s.15-16
148
vermemiĢtir.432
Dolayısıyla rivayetin senedi de zayıftır. Hadis kaynaklarında
bulamadığımız bu rivayet Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde ve
Ġbnu‟z-Ziya el-Mekki‟nin (ö.h.854) Târîhu Mekke isimli eserinde bulunmaktadır.433
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلص٢ كاك ث ػجل اوؽ، هب: ؽلصب اث عو٣ظ، ػ ػجل هللا ث ػج٤ل ”
ث ػ٤و، ػ ن ث ؽج٤ت، هب: " ب عب غ ػجل هللا ث ػو ث اؼب ك٢ اؾغو ئما ه اظ هبذ
بة ث٢ ٤جخ، كبوأثذ أػ٤ اب , كطبف ثبج٤ذ جؼب , اغب ئما ؾ ثجو٣ن أ٣ بغ نا اجبة، ٣ؼ٢ ث
٠ هؼز٤ هاء اوب، كوب ئ٤ كوب: أال أ٣ب اؼزو هل ه٠ هللا ي ئ ثأهب ػج٤لا لبء , ئب
“ ق٠ ػ٤ي ك ثوأ خ ثطؾبء , كغ مج ػ٤ب كب ك٢ ابء ؽز٠ ض ػ٤ب كب وا
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman‟dan Ġbn Cüreyc‟den
Abdullah b.„Ubeyd b. „Umeyr‟den Talk b. Habîb dedi ki: “ Abdullah b. Amr b. el-Âs ile
Hicr‟de oturuyorduk, gölge çekilmiĢ, meclis kurulmuĢtu. Biz o haldeyken parlak bir Ģekilde Ģu
kapıdan – yani Benî ġeybe kapısından- bir yılan çıkageldi. Ġnsanlar kafalarını uzatarak, gözlerini
ona diktiler. Beyti (Kâbe) yedi defa tavaf etti. Makâm-ı Ġbrahim‟in arkasında iki rekât namaz
kıldı. Kalkıp yanına gidip, dedik ki: Ey umreci! Allah ibadetini kabul etsin. Bizim
topraklarımızda köleler ve sefihler var. Onlardan sana bir zarar gelmesinden korkuyoruz. Bunun
üzerine baĢını kaldırdı, vadideki bir yükseklik gibi yükseklik oluĢturdu,434
kuyruğunu da onun
üzerine koydu. (Kıvrıldı, küme gibi olup, bir toprak ya da kum yığını gibi bir yükseklik
oluĢturdu).Daha sonra semaya doğru yükseldi. Onu göremedik.435
Tabiîn tabakasından olan Talk b. Habîb el- „Anezî‟den (ö.h.90-100) gelen rivayet
Abdullah b. Amr b. el-Âs‟a (ö.h.65) isnad edildiğinden mevkûftur. Rivayetin senedi sıhhat
432
Ġbn Ebû Hâtim(ö.h.327), el-Cerh ve‟t-Ta‟dîl, Dâru Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-„Arabî, Beyrut, 1371\1952,c.II,s.352
433 Rivayetler için bkz., Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.294; Ġbnu‟z-Ziya, Târîhu Mekke,s.174-175
434 Arapça da “خ” bir yere toplanmıĢ toprağa ya da kuma denir. Yüksekliği 2 zirâ‟ kadardır. Bkz.Ġbn Manzûr,
Lisânu‟l-„Arab, c.XII, s.530
435 Ezrakî,c.II,s.17
149
noktasından incelendiğinde râvîler sikadır. Senet bu yönünden sahihtir. Ancak hem bu
rivayet hem de bir önceki rivayetin metin tenkidi yapıldığında, rivayetler için sahihtir
demek mümkün değildir. Ġki rivayetin metin tenkidini, bu rivayeti kaynak değeri
noktasından inceledikten sonra yapacağız. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet
diğer rivayette olduğu gibi Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde ve
Ġbnu‟z-Ziya el-Mekki‟nin (ö.h.854) Târîhu Mekke isimli eserinde bulunmaktadır.436
Bu iki rivayetin metin tenkidini yapacak olursak; ilk rivayetin metin tenkidi yönünden
incelenmesi Ģöyledir: “Cahiliye Arapları cinlerin gruplar halinde yaşadığına, fırtına ve
benzeri tabiat olaylarının cinler tarafından çıkarıldığına, onların insanları öldürüp,
kaçırdıklarına, bazı insanların onlarla evlendiğine, cinlerin yılan gibi hayvanların suretlerine
girdiğine ve hastalıkların onlar tarafından getirildiğine inanmaktaydılar. Hatta Benî Mâlik,
Benî Şeysiyân, Benî Yerbû gibi kabilelerin soyları cinlere dayandırılmaktaydı”.437
Bu
bölümde incelediğimiz ilk rivayette geçen bilgiler de, iĢte tam olarak Ġslam öncesi cahiliye
Araplarının cinler hakkında ki inanıĢlarını teyit eder Ģekildedir. Hadis kaynaklarında da
bulamadığımız bu rivayetin, cahiliye Araplarının Ģifahen birbirlerine anlattıkları mitolojik
Arap hikâyelerinden derlenmiĢ bir rivayet olduğu kanaatindeyiz.
Ġkinci rivayette ise nakledilen, bir yılanın Kâbe‟de namaz kılması, insanların bunu
görüp namaz kıldığını anlaması, daha sonra da yılanın semaya doğru yükselip görünmez
olması olayı aklen mümkün değildir. Hadis kaynaklarında bulamadığımız ancak râvîleri
sika olan bu rivayeti, Ġbnu‟l-Cevzî‟nin (ö.h.597) mevzû‟ hadislerle ilgili Ģu tespiti
çerçevesinde değerlendirmek gerekir kanaatindeyiz : “Sika olan râvîler bir araya gelip
devenin iğne deliğinden geçtiğini haber verirlerse, onların sika olması verdikleri habere
etki etmesi bakımından iĢimize yaramaz. Çünkü onlar muhal (imkânsız) olanı haber
verdiler. Makul (akla yatkın, mantıklı) olana muhalif olan, usule zıt olan bir hadis
436
Rivayetler için bkz., Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.294; Ġbnu‟z-Ziya, Târîhu Mekke,s.175
437 Usta,Ġbrahim,İslâm Öncesi Arap Mitolojisi,s.158-160
150
gördüğünde, bil ki o hadis mevzû‟dur (uydurma). Ona itibar etme.”438
Bu bakımdan aklen
ve mantıken mümkün olamayacak bir hadisenin bulunduğu bu rivayetin mevzû‟
(uydurma) olduğu açıktır.
2.1.11. Hacer-i Esved ile Ġlgili Rivayetler
Cennetten indirildiğine inanılan Hacer-i Esved siyah taĢ manasındadır. Bu taĢın
cennetten indirildiğine dair Ezrakî‟nin naklettiği rivayetlerin bazısı Ģöyledir:
438
Ġbnu‟l-Cevzî, el-Mevzû„ât, el-Mektebetü‟s-Selefiyye, Medine,1386\1966,c.I,s.106
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
12 8 2
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
5 - 15 2
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis
Kaynakları
Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
1 Rivayet Ebû
Dâvud‟un
Sünen‟inde
2 Rivayet Ġbn
Mâce‟nin
Sünen‟inde
1 Rivayet Nesâî‟nin
Sünen‟inde(el-
Muctebâ)
1 Rivayetin bir kısmı
Müslim‟in
Sahîh‟inde
1 Rivayet
Tirmizî‟nin
Sünen‟inde
1 Rivayet
Heysemî‟nin
Buğyetu‟l-Bâhis‟inde
1 Rivayet
Tayâlisî‟nin
Müsned‟inde
3 Rivayet
Abdurrezzâk‟ın
Musannef‟inde
1 Rivayet Ġbn Ebû
ġeybe‟nin
Musannef‟inde
1Rivayet Ahmed b.
Hanbel‟in
Müsned‟inde
1 Rivayet
Taberânî‟nin
Mu‟cemu‟l-
Evsat‟ında
1 Rivayet „Ukaylî‟nin ed-
Du„afâu‟l-Kebîr „inde
1Rivayet Ġbnu‟l-Cevzî‟nin el-
„Ġlelu‟l-Mutenâhiye‟sinde
1 Rivayet Fâkihî‟nin Ahbâru
Mekke‟sinde
3 Rivayet Suyûtî‟nin ed-
Durru‟l-Mensûr ve Ġbnu‟z
Ziyâ‟nın Târîhu Mekke‟sinde
Toplam Rivayet Adedi: 22
151
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ اؼطبه هب: ؼذ اوب ث أث٢ ثيح ٣ؾلس ػ ”
“ػجل هللا ث ػو ث اؼب هب: او اوب اغخ
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman el- „Attâr‟dan
el-Kâsım b. Ebî Bezze‟den Abdullah b. Amr b. el-Âs dedi ki: “ Rükn (Hacer-i Esved)
ve makâm (makâm-ı Ġbrahim) cennettendir.” 439
Abdullah b. Amr b. el-Âs‟dan (ö.h.65) gelen rivayet hükmen merfu‟dur. Rivayetin
senedindeki ricâl sikadır. Bu bakımdan rivayet sıhhati itibariyle sahihtir. Kaynak değeri
bakımından incelediğimizde de hadis kaynaklarından Tirmizî‟nin (ö.h.279) Sünen‟inde
Abdullah b. Amr b. el-Âs‟dan gelen rivayetin bir kısmında Hacer-i Esved ve makâm-ı
Ġbrahim‟in cennet yakutlarından bir yakut olduğu nakledilmektedir.440
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ئثوا٤ ث ؾل ث أث٢ ٣ؾ٠٤، ػ أث٢ ايث٤و، ػ ؼ٤ل ث عج٤و، ػ ”
“اث ػجب، ػ أث٢ ث ؼت، ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ هب: اؾغو األك ي ث ي ابء
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya‟dan
Ebi‟z-Zübeyr‟den Saîd b. Cübeyr‟den Ġbn Abbâs‟dan Übey b. K„ab dedi ki:
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Hacer-i Esved‟i bir melek semadan indirdi.”441
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.
Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan Ġbrahim b.
Muhammed b. Ebî Yahya‟nın (ö.h.184) zayıf ve metrûk diye cerh edildiğinden daha
önce bahsettik. Bu bakımdan rivayet zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu
rivayet sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır. Bu rivayet hadis kaynakları dıĢında
439
Ezrakî,c.I,s.322
440 Rivayet için bkz., Tirmizî,Hac,bâb:49,h.no:878,c.III,s.217; Tirmizî bu rivayetin sonunda “ ؽل٣ش ؿو٣ت”
tabirini kullanmıĢtır.
441 Ezrakî,c.I,s.327
152
Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde Ezrakî kaynak gösterilerek
zikredilmiĢtir.442
Ezrakî‟nin naklettiği rivayetlerde Hacer-i Esved‟in bidayette beyaz bir renkte
olduğu zikredilmektedir.
ؽلصب أث ا٤ل هب: أفجو٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، أفجو٢ ٣ؾ٠٤ ث أث٢ أ٤خ، ػ ”
ب اؾغو األك أث٤ بج، »ػو ث ؼ٤ت، ػ أث٤، ػ عل، هب: هب ػجل هللا ث ػو ث اؼب:
“ؾ، ال مي ب م ػبخ ئال ثوأب ؼظ انهاع، ب اكاك ئال او٤، با ٣
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Yahya b. Ebî Üneyse‟den Amr b. ġuayb‟dan Babasından Dedesinden
Abdullah b. Amr b. el-Âs dedi ki: “ Hacer-i Esved süt gibi bembeyazdı, uzunluğu bir zirâ‟
kadardı. Onun siyah olmasının sebebi müĢriklerdir, ona dokunuyorlardı. Eğer müĢrikler ona
dokunmamıĢ olsalardı, hasta olanlar ona dokunduklarında Ģifa bulurlardı.”443
Abdullah b. Amr b. el-Âs‟dan (ö.h.65) gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle
mevkûftur. Sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirindeki Osman b.
Sâc‟ın(ö.h.161-170) cerh edildiğini daha önce zikrettik. Senetteki diğer râvî Yahya b. Ebî
Üneyse (ö.h.146) için hadisinin terk edilmesi üzerine icma edildiği ve metruk olduğu
söylenmiĢ, dolayısıyla o da cerh edilmiĢtir.444
Rivayet zayıftır.
Rivayetin ilk tarafı olan “ Hacer-i Esved‟in süt gibi bembeyaz olup, müĢriklerin ona
dokunması sebebiyle kararmıĢ olması” kısmı temel hadis kaynaklarından Tirmizî‟nin
(ö.h.279) Sünen‟inde içerik itibariyle aynı olarak Ġbn Abbâs (ö.h.68) rivayetiyle
442
Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.325
443 Ezrakî,c.I,s.328
444 Râvî hakkında daha fazla bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.1006
153
bulunmaktadır.445
Rivayetin son tarafı olan “Hacer-i Esved‟e müĢrikler değil de hasta
olanlar dokunsaydı, hatalıklarından Ģifa bulurlardı.” kısmı ise Abdullah b. Amr b. el-Âs‟ın
Hz. Peygamber‟e isnad etmesiyle Beyhakî‟nin (ö.h.458) es-Sunenu‟l-Kubrâ isimli
eserinde merfu‟ olarak bulunmaktadır.446
Ezrakî‟nin naklettiği rivayetlerden birinde de Hacer-i Esved‟e kıyamet günü göz
ve dil verileceğinden bahsedilmektedir. Rivayet Ģöyledir:
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ئثوا٤ ث ؾل، ػ ػجل هللا ث ػضب ث فض٤، ػ ؼ٤ل ث عج٤و، ”
ػ اث ػجب، ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ هب: ئ هللا ػي ع ٣جؼش او األك ػ٤ب ٣جو ثب،
“، ٣ل از ثؾنب ٣طن ث
4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed‟den Abdullah b.
Osman b. Huseym‟den Saîd b. Cübeyr‟den Ġbn Abbâs dedi ki: Resûlullah (s.a.v.)
buyurdu ki: “ Allah (c.c.) Hacer-i Esved‟i kendisiyle göreceği iki göz ve kendisiyle
konuĢacağı bir dil ile gönderecek (ahirette insanlara gönderecek). Hacer-i Esved hakkıyla
istilam yapanlara Ģahitlik edecek.”447
Rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Sıhhati bakımından
incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya‟nın
(ö.h.184) zayıf ve metrûk diye cerh edildiğinden daha önce bahsettik. Bu bakımdan
rivayet zayıftır. Kaynak değeri açısından incelendiğinde ise bu rivayet Ġbn Huseym
445
Tirmizî‟deki rivayette “Hacer-i Esved‟in sütten daha beyaz olduğu ve onu âdemoğlunun hatalarının
kararttığı (hataları iĢleyip ona dokunmaları sebebiyle) belirtilmiĢtir”. Bkz., Tirmizi,Hac,bâb:49, h.no: 877,
c.III,s.217.
446 Beyhakî, es-Sunenu‟l-Kubrâ ,Hac,h.no:9230,c.V,s.122
447 Ezrakî,c.I,s.323
154
Saîd b. Cübeyr Ġbn Abbâs tarikiyle, temel hadis kaynaklarından Tirmizî‟nin(ö.h.279)
ve Ġbn Mâce‟nin(ö.h.273) Sünenlerinde bulunmaktadır.448
Ezrakî bu bölümde Hacer-i Esved‟i istilâm etmenin fazileti hakkında bazı
rivayetlerde zikretmiĢtir. Bu rivayetlerden biri Ģöyledir:
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ اؼطبه، ؽلص٢ ؼو، ػ ػطبء ث ابئت، أ ”
ػج٤ل ث ػ٤و هب الث ػو: ئ٢ أهاى رياؽ ػ٠ ن٣ او٤. كوب: ئ٢ ؼذ ه هللا ٠ هللا ػ٤
“طب٣و: ئ ازالب ٣ؾ اقطب٣ب ؽ
5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman el-Attâr‟dan
Ma‟mer‟den Atâ‟ b. es-Sâib‟den „Ubeyd b.„Umeyr; Ġbn Ömer‟e dedi ki: “Seni
(sürekli) bu iki rüknü(Hacer-i Esved, rükn-i Yemânî) istilâm etmeye çalıĢırken
görüyorum.” Ġbn Ömer‟de dedi ki: Resûlullahdan (s.a.v.) iĢittim, buyurdu ki: Bu iki rüknü
(Hacer-i Esved, rükn-i Yemânî) istilâm etmek günahları düĢürür.”449
Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayet, sıhhati noktasından
incelendiğinde isnad zincirinde bulunan Atâ‟ b. es-Sâib‟den (ö.h.136) dolayı zayıf gibi
görünmektedir. Biz daha önce Atâ‟ b. es-Sâib‟in sika bir râvî olduğunu ama hayatının
sonlarına doğu kendisinde ihtilat vaki olduğunu belirtmiĢtik. Ancak rivayetin tahrîcini
yaptığımızda Ġbn Huzeyme‟nin(ö.h.311) Sahîh‟inde bulduğumuz aynı rivayetin ta‟lîkında
Elbânî (ö.1999) Süfyân‟ın (es- Sevrî ö.h.161) Atâ‟ b. es-Sâib‟den ihtilattan önce hadis
aldığını belirtmiĢtir. Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde de bulunan aynı
rivayetin, Süfyân es-Sevrî Atâ‟ b. es-Sâib tarikiyle geldiğini söyleyip, dolayısıyla Ġbn
448
Tirmizî‟nin Sünen‟inde “ خ او٤ب ٣ هللا ٤جؼض هللا ” “Allah‟a yemin olsun ki Allah o taĢı kıyamet günü
gönderecek.” ibaresi geçerken Ġbn Mâce‟nin Sünen‟inde “ خ و٤ب ا ؾغو ٣ نا ا bu taĢ kıyamet günü“ ”٤أر٤
muhakkak gelecektir.” ibaresi geçmektedir. Diğer lafızlar her iki kitaptaki rivayette de aynıdır. Rivayetler
için bkz., Tirmizî,Hac,bâb:113,h.no:961,c.III,s.285;Ġbn Mâce,Menâsik,bâb:27,h.no:2944, c.II,s.982
449 Ezrakî,c.I,s.331
155
Huzeyme‟nin (ö.h.311) Sahîh‟inde ki rivayete mutâbaat ettiğinden, Sahîh‟deki
rivayetin sahîh liğayrihi olduğunu belirtmiĢtir.450
Bizde Musannef‟deki rivayetin
mutâbaatıyla bu rivayetin sıhhatinin sahîh liğayri derecesinde olmasının, uygun
olduğu kanaatindeyiz. Bu rivayet aynı zamanda Tayâlisî‟nin(ö.h.204) Müsned‟inde
de bulunmaktadır.451
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلص٢ كاك ث ػجل اوؽ، ػ اث عو٣ظ، أ هعال ٣وب ؽ٤ل ث ”
: هأ٣زي رغ أ٤بء ال ٣ؼب ؿ٤وى. كوب اث ػو: ئي ال ريا بػب ك٢ ٢ء، ب ؟ بكغ هب الث ػو
هب: هأ٣زي رلو ؾ٤زي، رج اؼب اجز٤خ، ال ر ك٢ اؾظ اؼوح ؽز٠ رجؼش ثي بهزي، ال رز ئال
هللا ٠ هللا ػ٤ ن٣ او٤ اوه٤٤. هب: أب ب مود رل٤و ؾ٤ز٢، كا٢ هأ٣ذ ه
٣لو ؾ٤ز، أب ب مود اؼب اجز٤خ، كا٢ هأ٣ذ ه هللا ٠ هللا ػ٤ ٣ج ؿ٤وب ؽز٠
بد، أب ب مود ازال او٤ اوه٤٤، كا ه هللا ٠ هللا ػ٤ ٣ز ؿ٤وب ؽز٠
“، كا ه هللا ٠ هللا ػ٤ ٣ ٣ ؽز٠ رجؼش ث هاؽزبد، أب ئال٢ ؽ٤ رجؼش بهز٢
6- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman‟dan Ġbn
Cüreyc‟den Humeyd b. Nâfi‟ adında biri Ġbn Ömer‟e dedi ki: “ Seni, senden
baĢka kimsenin yapmadığı Ģeyler yaparken görüyorum.” Ġbn Ömer: “Nedir o ?” diye
sorunca Humeyd b. Nâfi‟ : “Sakallarını sarıya boyuyorsun, ayakkabı olarak sadece
sebtiyye giyiyorsun, devenle buradan çıkana kadar hac ve umrede telbiye
getirmiyorsun, sadece doğu tarafındaki iki rüknü istilâm ediyorsun.” Ġbn Ömer dedi
ki: Sakalımı sarıya boyamamdan bahsettin, ben resûlullahı (s.a.v.) sakalını sarıya
boyarken gördüm, ayakkabı olarak sebtiyye giymemden bahsettin, ben resûlullahın
(s.a.v.) vefat edene kadar ondan baĢka ayakkabı giydiğini görmedim.
450
Rivayetler için bkz., Ġbn Huzeyme, es-Sahîh,Menâsik,bâb:181,h.no:2729; Abdurrezzâk, el-Musannef ,
Menâsik,bâb:79, h.no:8877,c.V,s.29
451 Rivayet için bkz., Tayâlisî,el-Musned,c.III,s.415
156
Doğu tarafındaki iki rüknü istilâm ettiğimden bahsettin, resûlullah (s.a.v.) vefat edene
kadar o iki rükünden baĢkasını istilâm etmedi. Bineğim hareket edince telbiye getirmeye
baĢlamam ise resûlullah (s.a.v.) bineğiyle hareket etmeden önce telbiye getirmezdi.”452
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.
Sıhhati bakımından incelediğimizde ise rivayetin senedi sahihtir. Bu rivayet temel hadis
kaynaklarından Mâlik b. Enes‟in (ö.h.179) Muvatta‟sında, Buhârî(ö.h.256) ve Müslim‟in
(ö.h.261) Sahihlerinde bulunmaktadır.453
Ezrakî bu bölümde Hz. Peygamber‟in Hacer-i Esved ile rükn-i Yemânî
arasındayken hangi duayı okuduğuna dair bir rivayette zikretmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ اث عو٣ظ، أفجو٢ ٣ؾ٠٤ ث ػج٤ل، أ ػجل هللا ث ”
هثب »ابئت أفجو أ أثب أفجو أ غ اج٢ ٠ هللا ػ٤ ٣و ك٤ب ث٤ او ا٤ب٢ او األك:
“ا٥فوح ؽخ هب ػناة ابهآرب ك٢ ال٤ب ؽخ، ك٢
7- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Ġbn Cüreyc‟den
Yahya b. „Ubeyd‟den Abullah b. es-Sâib‟e babası haber verdi: “Resûlullah (s.a.v.)
Hacer-i Esved ve rükn-i Yemânî arasında “Ey rabbimiz sen bize dünyada ve ahirette iyilik
ver ve bizi cehennem azabından koru.” duasını okurdu.”454
452
Ezrakî,c.I,s.331
453 Buhâri ve Müslim‟in Sahihlerinde geçen rivayetlerde isnad zincirinde Mâlik b. Enes bulunmaktadır.
Dolayısıyla bu rivayetin bulunduğu asıl kaynak Mâlik b. Enes‟in Muvatta‟sıdır. Muvatta‟, Buhâri ve
Müslim‟in Sahihlerinde ki rivayette bazı lafız değiĢiklikleri vardır. Bu rivayetlerde “غ أهثؼب seni“ ”هأ٣زي ر
dört Ģeyi yaparken görüyorum” ibaresi varken Ezrakî‟nin naklettiği rivayette bu ibare yoktur. Ve bu üç
kitaptaki rivayette zikredilen maddelerin sırası Ezrakî‟nin eserindeki rivayetin sırasından farklıdır.
Rivayetler için bkz., Mâlik b. Enes, el-Muvatta‟, Hac,Bâb:9,h.no:31,s.333; Buhârî,Vudû‟,bâb:30,h.no:166 ,
c.I,s.44;Müslim,Hac,bâb:5, h.no: (1187)-25,c.II,s.844
454 Ezrakî,c.I,s.340
157
Senedin müntehâsı bakımından merfu‟ olan bu rivayet, senedin sıhhati açısından
ise sahihtir. Rivayet temel hadis kaynaklarından Ebû Dâvud‟un (ö.h.275) Sünen‟inde Ġbn
Cüreyc Yahya b. „Ubeyd Abullah b. es-Sâib tarikiyle nakledilmiĢtir.455
Ezrakî eserinde Hacer-i Esved istilâm edilirken insanlara eziyet edilmemesine dair
bir rivayette nakletmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب اث ػ٤٤خ، ػ أث٢ ٣ؼوة اؼجل١، هب: ؼذ هعال، فياػخ ب ”
٣ب ػو، »أ٤وا ػ٠ خ وف اؾبط ػ خ ٣و: ئ ه هللا ٠ هللا ػ٤ هب ؼو ث اقطبة:
“ فح كبز، ئال كجو ا ئي هع ه١، ئي رإم١ اؼ٤ق، كاما هأ٣ذ
8- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbn „Uyeyne‟den Ebî Ya‟kûb el-„Abdî‟
dedi ki: “Huzâa kabilesinden Mekke emiri (hac emiri) olan bir kiĢi hacıların Mekke‟den
ayrıldığı zaman diyordu ki: Resûlullah (s.a.v.) Ömer b. Hattâb‟a buyudu ki: “ Ey Ömer!
Sen bedenen kuvvetli birisin, zayıflara rahatsızlık veriyorsun. Hacer-i Esved‟i boĢ
bulduğunda istilâm et. Eğer boĢ bulamazsan, tekbir getir geç !”456
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.
Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirindeki “ؼذ هعال فياػخ”
“Huzâalı bir kiĢiden iĢittim” lafzı müphem bir râvîye delâlet ettiği için rivayetin senedini
zayıflatmıĢtır. Haliyle rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından ele aldığımızda
ise, hadis kaynaklarından Abdurrezzâk‟ın(ö.h.211) Musannef‟inde bu rivayet
bulunmaktadır.457
Bu bölümde nakledilen bazı rivayetlerde de Hacer-i Esved‟in istilâmının hiçbir
tavafta terk edilmediğinden bahsedilir. Rivayetler Ģunlardır:
455
Rivayet için bkz.,Ebû Dâvud,Menâsik,bâb:51,h.no:1892,c.II,s.179.
456 Ezrakî,c.I,s.333-334
457 Musannef‟deki rivayette de müphem bir râvîye delâlet eden “ هع lafzı bulunduğundan ordaki ”ػ
rivayette zayıftır. Rivayet için bkz., Abdurrezzâk, el-Musannef,Menâsik,bâb:81,h.no:8910,c.V,s.36
158
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ أؽل ث ٤وح، ػ ػجل اغ٤ل ث ػجل اؼي٣ي، ػ أث٤، ؽلص٢ بكغ، ػ اث ػو، ”
و األك او ا٤ب٢ أ ٣زب ك٢ اف أر٠ ب ال ٣لع ا»ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ أ
“ػ٤ب
9- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Ahmed b. Meysere‟den Abdulmecid b. Abdulaziz‟den
Babasından Nâfi‟den Ġbn Ömer dedi ki: “Resûlullah (s.a.v.) Her tavafta Hacer-i
Esved ve rükn-i Yemânî‟ye gelince onları istilâm eder, terk etmezdi.”458
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin münthâsı itibariyle merfu‟dur.
Sıhhati açısından incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan Ahmed b. Meysere‟nin,
Ezrakî‟nin hocası olup, mechûlu‟l-hâl olduğundan daha önce bahsetmiĢtik. Bu bakımdan
rivayet zayıftır. Rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلص٢ ٣ؾ٠٤ ث ٤، ؽلصب ئبػ٤ ث ض٤و، هب: ؽلص٢ غبل، هب: ب ”
طاف، كظو ئ٠ هع ٣طف بجل١ ٣ طوة ؽغوح اب، كوب: أ١ ٢ء غ ػجل هللا ث ػو ك٢ ا
رغ بب؟ هب: أف. كوب: ض اغ رقج ال رز ال رجو ال رنو هللا رؼب٠؟ ص هب : ب اي؟ هب:
“ ؽ٤. هب: كب اث ػو ئما هأ اوع ال ٣ز او هب: أؽ٢٤ ؟
10- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Yahya b. Süleym‟den Ġsmail b. Kesîr‟den
Mücâhid dedi ki: “Abdullah b. Ömer‟le tavaftaydık. Uzun boylu, insanları rahatsız edecek
Ģekilde bedevi gibi tavaf eden birini gördü. Ona “ Burada ne yapıyorsun?” Diye sordu. Adam
: “Tavaf yapıyorum.” deyince, Ġbn Ömer: “Deve gibi çiğneyerek, Hacer-i Esved‟i istilâm
yapmadan, tekbir getirmeden, Allah‟ı zikretmeden mi ?” Dedi. Devamında ise adama “adın
ne ?” Diye sordu. Adam: “Huneyn” diye cevap verdi. Mücâhid dedi ki: “Bundan sonra Ġbn
Ömer (tavafta) istilâm etmeyen birini gördüğü zaman “ bu kiĢi Huneynli mi?” diye sorardı.459
458
Ezrakî,c.I,s.332
459 Ezrakî,c.I,s.336
159
Abdullah b. Ömer‟e (ö.h.73) isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından
mevkûftur. Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirindeki Yahya b.
Süleym (ö.h.195) hakkında hadis münekkitlerinin farklı görüĢleri olduklarını daha önce
zikrettik. Kimisi onu tevsik ediyor, kimisi cerh ediyor. Bu bakımdan bu rivayete kesin olarak
ne zayıf ne de sahih hükmünü vermek doğru olmayıp hasen liğayrihi demenin daha doğru
olduğu kanaatindeyiz. Rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.
٤ل، ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث ” بط، هب: أفجو٢ اث عو٣ظ، أ ػجل هللا ث ػو، هأ ؽلصب أث ا
“هعال ٣طف ثبج٤ذ ال ٣ز، كوب: ٣ب نا، ب رغ بب؟ هب: أف. هب: ب لذ
11- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Ġbn Cüreyc dedi ki: “Abdullah b. Ömer Hacer-i Esved‟i istilâm etmeden tavaf yapan birini
gördü, ona dedi ki: “Ey filan! Ne yapıyorsun burada ?” o kiĢi: “Tavaf yapıyorum.” Deyince,
Abdullah b. Ömer, ona: “Sen tavaf yapmadın ki.” dedi.”460
Abdullah b. Ömer‟e (ö.h.73) isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı
bakımından mevkûftur. Rivayeti sıhhati açısından incelediğimizde ise isnad zincirindeki
Osman b. Sâc‟ın(ö.h.161-170) cerh edildiğini daha önce zikrettik. Ayrıca
araĢtırmalarımıza göre Ġbn Cüreyc (ö.h.150) Abdullah b. Ömer‟den (ö.h.73) hadis
almamıĢ, ancak Abdullah b. Ömer‟in kölesi Nâfi‟den(ö.h.117) hadis rivayet etmiĢtir. Ġbn
Cüreyc‟in Ġbn Ömer‟den rivayeti bu bakımdan mürseldir. Rivayet bu sebeplerden ötürü
zayıftır. Rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.
Ezrakî, Hacer-i Esved‟i istilam etmeyi kesinlikle terk etmemeye dair rivayetler
zikrederken, istilâmın terk edilmesine müsamaha gösterildiğine delâlet eden bir rivayette
zikretmiĢ, âdeta iki zıttı bir arada içtima ettirmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:
460
Ezrakî,c.I,s.336
160
٠ هللا ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ ب ث ػوح، ػ أث٤ أ ه هللا”
ب هل ازأم ك٢ اؼوح -؟ « ػ٤ هب ؼجل اوؽ ث ػف: ٤ق ؼذ ٣ب أثب ؾل ك٢ ازال اؾغو
“كوب: ال هل كؼذ، ازذ روذ. كوب اج٢ ٠ هللا ػ٤ : أجذ -
12- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den HiĢâm b.
„Urve‟den Babası dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) Abdurrahman b. Avf‟a buyurdu ki: “ Ey
Ebâ Muhammed! Hacer-i Esved‟i istilâm ederken ne yaptın ?” (Abdurrahman b. Avf
umre için resûlullahtan izin almıĢtı) dedi ki: Hepsini yaptım, istilâm ettim (bazen) ve terk
ettim (bazen istilâm etmedim).Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Doğru yaptın”.461
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından
merfu‟dur. Rivayeti sıhhati noktasından incelediğimizde ise senedi sahihtir. Kaynak
değeri bakımından ise bu rivayet HiĢâm b. „Urve Babası „Urve b. Zübeyr tarikiyle
Mâlik b. Enes‟in (ö.h.179) Muvatta‟sında bulunmaktadır.462
Ezrakî‟nin bu bölümde naklettiği rivayetlerden bazısı da Hacer-i Esved‟in
öpülmesine dairdir. Bununla ilgili incelediğimiz rivayetler Ģunlardır:
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ، ػ ب ث ػوح، ػ أث٤، أ ػو ث ”
ب أذ ئال ؽغو، ال أ٢ هأ٣ذ ه هللا ٠ هللا ػ٤ »اقطبة، ه٢ هللا ػ هب ٣طف ثبج٤ذ:
“ل او ٣وجي ب هجزي. ٣و٣
13- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b Abdurrahman‟dan HiĢâm b.
„Urve‟den Babası dedi ki: “ Ömer b. Hattâb (r.anh.) tavaf yaparken Hacer-i Esved‟i
kastederek dedi ki: “Sen sadece bir taĢsın, resûlullahı (s.a.v.) seni öperken görmeseydim,
seni öpmezdim!463
461
Ezrakî,c.I,s.334
462 Rivayet için bkz., Mâlik b. Enes, el-Muvatta‟,Hac,bâb:34,h.no:113,s.366
463 Ezrakî,c.I,s.329
161
Hz. Ömer‟den (ö.h.23) gelen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur.
Rivayeti sıhhati bakımdan incelediğimizde ise isnad zincirindeki HiĢâm b. „Urve‟nin
(ö.h.146) babası „Urve b. Zübeyr „in (ö.h.94) Hz. Ömer‟den hadis rivayet ettiğine dair
tabakât ve rical kitaplarında herhangi bir bilgiye rastlamadık, bu bakımdan „Urve‟nin Hz.
Ömer‟den rivayeti mürseldir. Rivayette bu sebeple zayıftır. Ancak bu rivayet baĢka bir
tarikle Buhârî(ö.h.256) ve Müslim‟in (ö.h261) Sahihlerinde bulunmaktadır.464
ب ئما بف ػ٠ هاؽز ٣ز او ثؾغ، ص ٣وج »هب اث عو٣ظ: أفجود أ اج٢ ٠ هللا ػ٤ ”
“ وف اؾغ
14- Ġbn Cüreyc dedi ki: “ Bana haber verildi ki: Resûlullah (s.a.v.) bineği üzerinde
Kâbe‟yi tavaf edince Hacer-i Esved‟i elindeki sopayla selamlıyor, sonra sopanın bir
tarafını öpüyordu.”465
Ġbn Cüreyc‟den (ö.h.150) Hz. Peygamber‟e isnad edilerek getirilen bu rivayet fiili
hadise delâlet ettiğinden, senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Ancak hem Ġbn Cüreyc‟in Hz.
Peygamber‟den rivayetinin mürsel olması hem de isnad zincirindeki râvîlerin inkıta‟ından
dolayı rivayetin muallak olup, birde “ دوافج ” gibi temrîz sîgasıyla naklolunmasından dolayı
rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise hadis kaynaklarından
Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde böyle bir rivayetin bulunduğunu görmekteyiz.466
Ezrakî bu bölümde kadınların Hacer-i Esved‟i istilam etmesinin uygun
olmayacağına dair rivayetlerde nakletmiĢtir. Naklettiği iki rivayet Ģöyledir:
464
Rivayetler için bkz., Buhârî,Hac,bâb:50,h.no:1597,c.II,s.149;Müslim,Hac,bâb:41,h.no:(1270)-248,c.II, s.925
465 Ezrakî,c.I,s.344
466 Musannef‟deki rivayette Ezrakî‟nin rivayetinden farklı olarak “ Hz. Peygamber‟in hasta olduğu için bineğinin
üzerinde tavaf yaptığından” bahsedilmektedir. Bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:84,h.no:8927,c.V,
s.41
162
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ايغ٢، ػ اث عو٣ظ، هب: أفجو٢ ػطبء، هب: هبذ اوأح ٢ رطف ”
“هبذ: اطو٢ ػب. أثذ أ رز غ ػبئخ: اطو٢ كبز٢ ٣ب أ اإ٤. كغنثزب
15- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden ez-Zencî‟den Ġbn Cüreyc‟den Atâ‟
dedi ki: ÂiĢe (r.anha.) ile tavaf yapan bir kadın , “ Ey müminlerin annesi ! Gidip, istilâm
yapsana! Diyerek onu çekti. Hz ÂiĢe o kadına: Benden uzaklaĢ diyerek istilâm yapmayı
reddetti.”467
Hz. ÂiĢe‟ye (ö.h.58) isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur.
Sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan Müslim b. Hâlid ez-
Zencî‟nin (ö.h.180) hadiste zayıf diye cerh edildiğini daha önce zikrettik. Bu
bakımdan rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise
Ġbn Cüreyc Atâ‟ tarikiyle Buhârî‟nin ( ö.h.256) Sahîh‟inde bulunmaktadır.468
ػو، ؽلصب ؽب ث اواى١، ؽلصب اض٠ ث اجبػ، هب: ب ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلصب ؾل ث أث٢ ”
طف غ ػطبء ث أث٢ هثبػ، كوأ اوأح رو٣ل أ رز او كبػ ثب ىعوب: ؿط٢ ٣ل٣ي، ال ؽن بء ك٢
“ ازال او
16- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Ebî Ömer Hakkêm b. Selm er-Râzî el-
Müsennâ b. es-Sabbâh dedi ki: Atâ‟ b. Ebî Rebah‟la tavaf yapıyorduk. Hacer-i Esved‟i istilâm
etmek isteyen bir kadın gördü. Ona bağırdı ve istilâm yapmasına mani oldu. “Ellerini çek!
Kadınların Hacer-i Esved‟i istilâm yapmaya hakkı yoktur!” dedi.”469
Tâbiînden olan Atâ‟ b. Ebî Rebah‟dan (ö.h.114) gelen bu rivayet senedin müntehâsı
itibariyle maktu‟dur. Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde ise el-Müsennâ b.
es-Sabbâh‟ın (ö.h.149) hadiste zayıf olduğunu daha önce zikretmiĢtik. Rivaye t bu
467
Ezrakî,c.I,s.337
468 Rivayet için bkz.,Buhârî,Hac,bâb:64,h.no:1618,c.II,s.152 ; Ezrakî‟nin eserindeki rivayet ,Buhârî‟nin
Sâhih‟indeki rivayetin bir kısmıdır.
469 Ezrakî,c.I,s.337
163
bakımdan zayıftır. Kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise rivayet bu
lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.
Burada Ģu hususa değinmek istiyoruz, her ne kadar mezkûr rivayetlerden
ikincisi, senedi itibariyle zayıf olup, hadis kaynaklarında bulunmasa da, ilk rivayet
Buhârî‟nin (ö.h.256) Sahîh‟inde bulunmaktadır. Ancak bu rivayet Buhârî‟nin
Sahîh‟indeki rivayetin bir kısmıdır. Ġbn Cureyc Atâ‟ b. Ebî Rebah tarikiyle gelen
rivayetin tamamı Ģöyledir: “ İbn Hişâm kadınların erkeklerle beraber tavaf yapmasını
engelleyince. Atâ‟ dedi ki: Onları nasıl engeller? Hâlbuki Peygamber‟in hanımları
erkeklerle beraber tavaf yaptılar. İbn Cüreyc: Peki bu, örtünme ayeti indikten sonra mı
yoksa ondan önce miydi diye Atâ‟ ya sordum. Dedi ki: Evet, yemin olsun ki ben örtünme
ayetleri indikten sonra tavaf ettikleri zamana yetiştim. İbn Cüreyc devamında dedi ki:
Peki erkeklerle karışık bir şekilde nasıl tavaf yapıyorlardı? Atâ‟ cevap verdi: Erkeklerle
karışık bir şekilde yapmıyorlardı. Âişe (r.anha) erkeklerden ayrı bir yerden tavaf
yapıyordu onların içine girmiyordu. Bir kadın: “Ey müminlerin annesi! Gel, istilâm
yapalım” deyince, Hz Âişe o kadına: Benden uzaklaş diyerek, bunu yapmayı reddetti.
Örtülü bir şekilde geceleri erkeklerle beraber tavaf ederlerdi (Erkeklerle karışmadan).
Kâbe‟ye girdiklerinde erkekler çıkartılıncaya kadar beklerlerdi.”470
Bu rivayetten de
anlaĢılacağı üzere Hz. ÂiĢe‟nin istilâm yapmak istememesinin sebebi kadınlara istilâm
yapmak yasaklandığı için değil, erkeklerin arasına girmemek içindir.
2.1.11.1. Hacer-i Esved‟in Dünyadan Kaldırılması
Ezrakî eserinde, kıyamet gününe yakın bir zamanda Hacer-i Esved‟in
Dünyadan kaldırılacağına dair rivayetler nakletmiĢtir. Rivayetlerden iki tanesi
Ģöyledir:
470
Rivayet için bkz. Buhârî,Hac,bâb:64,h.no:1618,c.II,s.152
164
ؽلصب أث ا٤ل هب: أفجو٢ عل١، ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ى٤و ث ؾل، ”
ب أب هبذ: هب ه هللا ٠ هللا ػ ه ث ػجل اوؽ اؾغج٢، ػ أ، ػ ػبئخ، ه٢ هللا ػ
أضوا ازال نا اؾغو؛ كا ر أ رلول، ث٤ب اب ٣طك ث ماد ٤خ ئم أجؾا »ػ٤ :
“هل كول، ئ هللا ػي ع ال ٣زوى ٤ئب اغخ ك٢ األه ئال أػبك ك٤ب هج ٣ او٤بخ
17- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b.
Sâc‟dan Züheyr b. Muhammed‟den Mansûr b. Abdurrahman el-Hacebî‟den
Annesinden Hz. ÂiĢe dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Bu taĢı (Hacer-i
Esved‟i) çokça istilâm edin. Onu kaybetmenize az kaldı. Ġnsanlar bir gece onu tavaf
edecekler, sabah kalktıklarında onu kaybetmiĢ olacaklar. Allah (c.c.) cennetten
hiçbir Ģeyi dünyada bırakmayacak. Onu da (Hacer-i Esved‟i) kıyamet gününden
önce cennete iade edecek.”471
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.
Sıhhati yönünden incelediğimizde ise isnad zincirindeki Osman b. Sâc‟ın (ö.h.161-170)
cerh edildiğini daha önce zikrettik. Bu bakımdan rivayet zayıftır. Kaynak değeri
bakımdan incelediğimizde ise bu rivayet sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.
أ ب ٣وكغ او، اووآ، هؤ٣ب اج٢ ٠ هللا »هب ػضب: ثـ٢ ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ أ هب: ”
“ػ٤ ك٢ اب
18- Osman dedi ki: Bana ulaĢtı ki resûlullah (s.a.v.) Ģöyle buyurdu: “ Dünyadan ilk
kaldırılacak olan Ģeyler Hacer-i Esved, Kur‟ân ve rüyada peygamberi görmek.”472
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.
Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde ise hadis ilminde cerh edildiğini daha önceden
zikrettiğimiz Osman b. Sâc‟dan (ö.h.161-170) muallak olarak gelen bu rivayet, hem
471
Ezrakî,c.I,s.342-343
472 Ezrakî,c.I,s.343
165
râvîsinin zayıflığından hem isnad zincirindeki inkıta‟dan dolayı zayıftır. Kaynak değeri
bakımından incelediğimizde ise bu rivayet Ezrakî kaynak gösterilerek
Münâvî‟nin(ö.h.1031) et-Teysîr bi-ġerhi‟l-Câmi„i‟s-Sâğir isimli eserinde bulunmaktadır.473
Bu iki rivayetin de senedleri zayıftır.
2.1.11.2. Hacer-i Esved‟in Allah‟ın(c.c.) Sağ Eli Olması
Ezrakî eserinde Hacer-i Esved‟in Allah‟ın (c.c.) sağ eli olduğuna dair bazı rivayetler
nakletmiĢtir. Ġçerik olarak birbirinin aynısı olan bu rivayetlerden iki tanesi Ģöyledir:
٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ػ٠٤ ث ٣ هب: ؽلص٢ ػجل هللا ث ث وي، ػ ؾل ث ػجبك ث ” ؽلصب أث ا
“ ك٢ األه، ٣بكؼ ثب ػجبك ب ٣بكؼ أؽل أفباو ٤٣ هللا»عؼلو، ػ اث ػجب هب:
19- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġsâ b. Yunus‟dan Abdullah b. Müslim b.
Hürmüz‟den Muhammed b. „Abbâd b. Cafer‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “Hacer-i Esved
Allah‟ın (c.c.) yeryüzündeki sağ elidir. Sizden biriniz kardeĢiyle tokalaĢtığı gibi, Allah da
onunla (Hacer-i Esved) kullarıyla tokalaĢır.”474
Ġbn Abbâs‟dan (ö.h.68) gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur.
Rivayeti senedin sıhhati bakımından incelediğimizde de isnad zincirindeki Abdullah
b. Müslim b. Hürmüz (ö.h.141-150) hadis münekkitleri tarafından zayıf diye cerh
edilmiĢtir.475
Bu bakımdan rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri açısından
473
Münâvî‟nin bu eseri ,Suyûtî‟nin(ö.h.911) el-Câmi„u‟s-Sağîr isimli eserine yazdığı ihtisar edilmiĢ olan
Ģerhdir.Dolayısıyla rivayet asıl olarak el-Câmi„u‟s-Sağîr de geçmektedir.Rivayet için bkz., Münâvî
,Zeynüddîn Muhammed Abdurraûf el-Haddâdî el-Kâhirî (ö.h.1031), et-Teysîr bi Şerhi‟l-Câmi„i‟s-Sâğir
,Mektebetü‟l-Ġmâmi‟Ģ-ġâfiî,Riyad,1408\1988,c.I,s.393
474 Ezrakî,c.I,s.323
475 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.909
166
incelediğimizde de hadis eserlerinden sadece Aburrezzâk‟ın(ö.h.211) Musannef‟inde,
Muhammed b. „Abbâd Ġbn Abbâs tarikiyle mevcut olduğunu gördük.476
ئ اؾغو األك »ؽلصب ل١ ث أث٢ ال١، ؽلصب اؾ ث أثب هب: ؽلص٢ أث٢، ػ ػوخ هب: ”
“ هللا ه٤٣ هللا ك٢ األه، ك ٣لهى ث٤ؼخ ه هللا ٠ هللا ػ٤ كؼ اؾغو، كول ثب٣غ
20- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî‟den el- Hakem b. Ebân‟dan
Babasından „Ġkrime dedi ki: “ Hacer-i Esved yeryüzünde Allah‟ın (c.c.) sağ elidir.
Kim ki resûlullaha biate yetiĢemediyse Hacer-i Esved‟e elini sürer. Allah‟a (c.c.) ve
resûlüne biat etmiĢ olur.”477
Ġbn Abbâs‟ın kölesi olan „Ġkrime el-Berberî‟den (ö.h.105) gelen bu rivayet senedin
müntehâsı itibariyle maktu‟dur. Rivayeti sıhhati noktasından incelediğimizde ise isnad
zincirinde bulunan Mehdî b. Ebi‟l-Mehdi‟nin (ö.?) meçhul olduğunu daha önce zikrettik.
Rivayet bu bakımdan zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından ele aldığımızda da bu
lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.
Ezrakî‟nin naklettiği bu iki rivayete her ne kadar senedleri sahih olmadığı için zayıf
desek de, senedleri sahih olmuĢ olsa bile rivayette bulunan “٤٣ هللا” kelimesinden mücerret
Allah‟ın (sağ) eli manası anlaĢılmamalıdır. Bu tür rivayetler teĢbih ifade eden
rivayetlerdir.478
Nitekim Beğavî (ö.h.516) ġerhu‟s-Sünne isimli eserinde bu rivayeti Ģöyle
açıklamaktadır: “Hacer-i Esved yeryüzünde Allah‟ın sağ elidir rivayetinin manası; Hacer-i
Esved‟i musâfaha yapan (selamlayan) kişinin Allah‟la arasında bir anlaşma olur. Bu da
sanki bir kralın kendisiyle dostluk kurmak isteyenlerle bir anlaşma yaptığında onunla
musâfaha (el sıkışma) yapması gibi, ya da kendisine biat edilen kralın eline dokunulduğu
476
Bkz.,Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:83,h.no:8919,c.V,s.38
477 Ezrakî,c.I,s.325
478 Çelik,Ali,İslâm‟ın Kabul ve Reddettiği Halk İnançları,Beyan yay.,Ġstanbul,2013,s.95
167
gibidir.”479
Burada Hacer-i Esved ele teĢbih edilmiĢtir. Yoksa bu Allah‟ın da (c.c.) mahlûkat
gibi eli var demek değildir.
2.1.12. Zemzem ile Ġlgili Rivayetler
Ezrakî, bu bölümde Ġbrahim‟in (a.s.) oğlu Ġsmail (a.s.) ile hanımı Hz. Hacer‟i
Mekke‟ye getirip büyük bir ağacın altına bıraktıktan sonra geri döndüğünü, bir zaman
sonra suyu tükenen Hz. Hacer‟inde hem kendisi için hem de oğlu Ġsmail (a.s.) için su
aradığını, bunun neticesinde Cebrâil‟in (a.s.) ayağını yere vurmasıyla zemzem suyunun
ortaya çıktığını uzunca bir rivayette nakletmiĢtir. Biz burada ilgili rivayetin konumuzla
alakalı kısmını nakledeceğiz.
479
Beğavî,Şerhu‟s-Sünne,el-Mektebü‟l-Ġslâmî,Beyrut,1403\1983,c.VII,s.114
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
12 6 2
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
5 1 14 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis Kaynakları Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
2 Rivayetin bir kısmı
Tirmzî‟nin
Sünen‟inde
1 Rivayet Ġbn
Mâce‟nin Sünen‟inde
2 Rivayet Buhârî ve
Müslim‟in
Sahîh'lerinde
1 Rivayet Ebû
Dâvud‟un
Sünen‟inde
1Rivayet Buhârî‟nin
Sahîh‟inde
1 Rivayetin bir kısmı
Beyhakî‟nin es-Sunenu‟l-
Kubrâ‟sında
1 Rivayet Tayâlisî‟nin
Müsned‟inde
3 Rivayet Abdurrezzâk‟ın
Musannef‟inde
1Rivayet Mâlik b. Enes‟in
Muvatta‟sında
1 Rivayet Suyûtî‟nin
ed- ed-Durru‟l-Mensûr
isimli eserinde
Toplam Rivayet Adedi: 20
168
بزل عػ ؽز٠ ظود ئ٤ أ، ٣زؾ كق٤ذ أ ئبػ٤ أ ٣د كأؽيب مي ، ٣و اث كغبع اثب ك”…
ػجب: هبذ أ ئبػ٤: رـ٤جذ ػ ؽز٠ ٣د، ال أه ر ، ٣و اث ػجب: كؼلد أ ئبػ٤ ئ٠
، كوبذ: ٤ذ ث٤ ن٣ ص ظود ئ٠ اوح -أ١ رو أؽلا ثباك١ -الب ؽ٤ هأر وكب رزؼ ػ٤
اغج٤ رؼذ ؽز٠ ٣د اج٢ ال أها ٣و اث ػجب: كذ ث٤ب أ ئبػ٤ صالس واد أ أهثغ ال
، ٣و اث ػجب: ص هعؼذ أ ئبػ٤ ئ٠ اثب كعلر ٣غ ب روز، « رغ٤ي ثجط ااك١ ك٢ مي ئال هال
ؽز٠ ٣د ال روا، كذ ث٤ الب اوح ب ذ أ وح ، ٣و اث كأؽيب كؼبكد ئ٠ الب رزؼ
ػجب: ؽز٠ ب ٤ب ث٤ب جغ واد ٣و: هب اث ػجب: هب أث اوب ٠ هللا ػ٤ : كني بف
ؼذ رب، كوأد اب ث٤ الب اوح، هب: كوعؼذ أ ئبػ٤ رطبغ اثب كعلر ب روز ٣غ ك
ػ٤، ٣ ؼب أؽل ؿ٤وب، كوبذ: هل أغ ري كأؿض٢ ئ ب ػلى ف٤و، كقوط ب عجو٣ ػ٤ اال
كبرجؼز ؽز٠ وة ثوع ب اجئو كظو بء كم األه ؽ٤ش كؾ عجو٣ ، ٣و اث ػجب: هب أث اوب
واة روك ف٤خ أ ٣لرب هج أ رأر٢ ثزب ، ٣و أث اوب , كؾبز أ ئبػ٤ ثز», ٠ هللا ػ٤ :
“ روز أ ئبػ٤ ب ػ٤ب ؼ٤ب ٣غو١»٠ هللا ػ٤ :
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Ġbn Cüreyc‟den
Kesîr b. Kesîr‟den Saîd b. Cübeyr‟den Abdullah b. Abbâs dedi ki: “… Hacer‟in
oğlu (Hz. Ġsmail) acıktı. Annesi öleceğinden korkarak ona baktı. Bu duruma çok
üzülüyordu. Râvî dedi ki: Ümmü Ġsmail (Hz. Hacer) kendi kendine söylendi: “Ölene
kadar ondan uzak olursam, hiç değilse öldüğünü görmem.” Ümmü Ġsmail (Hz. Hacer)
yüksekçe gördüğü Safâ tepesine gitmeye karar verdi. Orada, vadide kimseler var mı diye
araĢtıracaktı. Sonra Merve‟ye doğru baktı. Kendi kendine dedi ki: “Eğer çocuk ölene kadar ben
bu iki tepenin arasında yürüyerek zaman geçirirsem onun ölümünü de görmem.” Ümmü Ġsmail
(Hz. Hacer) Safâ ile Merve arasında üç kere ya da dört kere yürüdü, vadinin içerisinden reml
yaparak geçiyordu. Daha sonra çocuğunun yanına döndü. Onu bıraktığı Ģekilde, açlıktan
inliyorken buldu. Bu duruma çok üzüldü, tekrar Safâ‟ya döndü, çocuğu ölene kadar orda
oyalanacak öldüğünü görmeyecekti. Ġlk yaptığı gibi Safâ ile Merve arasında yürüdü. Hatta iki
tepe arasında gidip gelmesi yedi defayı buldu. Ġbn Abbâs dedi ki: “Resûlullah (s.a.v.) buyurdu
ki: “Ġnsanlar bu yüzden Safâ ile Merve arasında tavaf yapıyorlar.” Ġbn Abbâs devam etti: Ümmü
169
Ġsmail (Hz. Hacer) çocuğunun yanına döndü onu kontrol etti. Bıraktığı gibi açlıktan
inlerken buldu. Bu esnada bir ses duydu. Sesin geldiği yere baktı. Ondan baĢka kimse
yoktu. Ümmü Ġsmail (Hz. Hacer) dedi ki: “Sesini duyuyorum. Eğer hayırla geldiysen
bana yardım et.” KarĢısına Cebrâil (a.s.) çıktı. Hz. Hacer onu takip etti. Cebrâil (a.s.)
araĢtırdığı yere ayağıyla vurunca yerden su çıkmaya baĢladı. Ġbn Abbâs dedi ki:
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “ Ümmü Ġsmail (Hz. Hacer) kırbasını alıp dönünceye
kadar suyun akıp gitmesinden korktuğu için etrafını toprakla çevirdi.” “ Eğer Ümmü
Ġsmail (Hz. Hacer) onu bıraksaydı bir akarsu olacaktı.”480
Hz.Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.
Rivayeti sıhhati bakımından ele aldığımızda ise isnad zincirindeki Müslim b. Hâlid ez-
Zencî‟nin (ö.h.180) hadis münekkitleri tarafından cerh edildiğini daha önce zikrettik.
Rivayet bu bakımdan zayıftır. Ancak temel hadis kaynaklarından Buhârî‟nin (ö.h.256)
Sahîh‟inde Kesîr b. Kesîr Saîd b. Cübeyr Ġbn Abbâs tarikiyle bulunan bu rivayet
Ezrakî‟nin eserindeki rivayeti hasen liğayrihi mertebesine çıkartır kanaatindeyiz.481
Ezrakî‟nin zemzemle ilgi naklettiği rivayetlerin bazısı zemzemin faziletiyle
ilgilidir. Rivayetler Ģöyledir:
ػ ػجل هللا ث اإ، ػ أث٢ ايث٤و، ػ عبثو، ػ اج٢ , ٠ هللا ؽلص٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، ػ ااهل١، ”
“ػ٤ , هب: بء ىي ب وة
480
Ezrakî,c.II,s.39-40
481 Buhârî‟nin Sahîh‟indeki rivayette, bazı lafız değiĢiklikleri vardır. Yine Ezrakî‟nin naklettiği rivayette
Hz. Hacer‟in oğlunun ölümünü görmemek için Safâ ile Merve tepeleri arasında gidip geldiği belirtilirken,
Buhârî‟nin Sahîh‟indeki rivayette bu yönde ifadeler bulunmamaktadır. Sadece Hz. Hacer‟in oğlunun
içinde bulunduğu durumdan dolayı oğluna bakamadığı için uzaklaĢtığı belirtilir. Bkz., Buhârî, Ehâdîsü‟l-
Enbiyâ,bâb:11,h.no:3364,c.IV,s.142
170
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya‟dan Vâkıdî‟den Abullah b. el-
Müemmel‟den Ebi‟z-Zübeyr‟den Câbir dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:
“zemzem suyu içildiği Ģey içindir (ne niyetle içilirse ona çare olur).”482
Senedin müntehâsı bakımından merfu‟ olan bu rivayet, sıhhati bakımından
ele alındığında ise isnad zincirinde bulunan iki râvîden ötürü zayıftır. Bunlardan biri
Vâkıdî‟dir ki (ö.h.207) biz onun hadis münekkitleri tarafından cerh edildiğinden ve
hadiste zayıf olduğundan daha önce bahsettik. Diğer râvî ise Abullah b. el -
Müemmel‟dir ki (ö.h.170) hadis münekkitleri zayıf olduğunu söylemiĢlerdir.483
Kaynak değeri bakımından incelendiğinde ise bu rivayet Abullah b. el-
MüemmelEbi‟z-Zübeyr Câbir tarikiyle, Ġbn Mâce‟nin (ö.h.273) Sünen‟inde
bulunmaktadır.484
ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ اج٢، ػ ػ ث ؽ٤ل ث ، ”
ث ابذ اث أف٢ أث٢ مه، أ هب: هب ٢ ػ٢ أث مه: ٣ب اث أف٢ ك٢ ؽل٣ش ؽلس ث ػ ػ ػجل هللا
ول أث٢ مه، خ ػ٠ ه هللا , ٠ هللا ػ٤ , ب ك٢ ؽل٣ضب أ ه هللا , ٠ هللا ػ٤
ؼب ال واة ئال بء ىي، ، هب: هذ أهثغ ػوح ث٤ ٣ ٤خ، ب ٢« ز٠ ذ بب؟» , هب:
“كب أعل ػ٠ جل١ قلخ عغ، ول رود ػ ثط٢، كوب: ئب ؼب ؼ
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Saîd b. Sâlim‟den Osmân b. Sâc‟dan el-
Kelbî‟den „Avn b. Humeyd b. Melle Ebu Zer‟in kardeĢinin oğlu Abdullah b. es-
Sâmit dedi ki: Bana amcam Ebû Zer dedi ki: Ey kardeĢimin oğlu! Ebu Zer‟in
Mekke‟ye Hz. Peygamber‟in yanına gelmesinden bahseden bir hadiste Ģöyle oldu;
482
Ezrakî,c.II,s.52
483 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.IV,s.426
484 Bkz.,Ġbn Mâce,Menâsik,bâb:78,h.no:3062,c.II,s.1018 ; „Ukaylî‟ (ö.h.322) ed-Du„afâu‟l-Kebîr isimli
eserinde Abullah b. el-Müemmel‟in bir çok hadisinin mutâbaatının olmadığını bildirip, Yahya b. Maîn‟in
(ö.h.233) Abdullah b. el-Müemmel için zayıf dediğini nakletmiĢ, daha sonrada bu rivayeti zikretmiĢtir.
Rivayetin sonunda da mutâbaatının olmadığını belirtmiĢtir.Bkz., „Ukaylî,ed-Du„afâu‟l-Kebîr,c.II,s.302
171
Aralarında geçen konuĢmada resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “ Ne zamandan beri
buradasın ?” Ebû Zer dedi ki: “ 14 gündür buradayım, yemeğim ve içecek bir Ģeyim yok
sadece zemzem suyu var. Ancak ciğerimde bir tuhaflık ve ağrı yok. Karnımdaki
büklümler kırıldı.” Buna karĢılık resûlullah buyurdu ki: “ zemzem suyu doyurucudur.”485
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı itiribariyle merfu‟dur.
Sıhhati bakımından incelendiğinde ise, isnad zincirinde bulunan ve bizim kendisi
hakkında daha önce bilgi verdiğimiz Muhammed b. Sâib el-Kelbî (ö.h.146) yalancılıkla
itham olunmuĢtur. Bu bakımdan rivayet çok zayıftır. Ancak rivayeti kaynak değeri
bakımından incelediğimizde, Müslim‟in (ö.h.261) Sâhîh‟inde, Abdullah b. es-Sâmit
Ebû Zer tarikiyle gelen uzunca bir rivayetin içerisinde bu rivayetinde bulunduğunu
görmekteyiz.486
Ezrakî, zemzem suyunun fazileti noktasında bu suyun münafıkla mümini bir
birinden ayırt edebilmekteki rolüne vurgu yapan bir kaç rivayet de nakletmiĢtir.
Muhteva itibariyle birbirinin aynısı olan rivayetlerden birisi Ģöyledir:
ػجل اغ٤ل، ػ ػضب ث األك، ػ غبل، ػ اث ػجب، هب: ب غ ه هللا , ٠ ؽلص٢ عل١، ػ”
هللا ػ٤ , ك٢ لخ ىي، كأو ثل، كيػذ اجئو، كؼب ػ٠ لخ اجئو، ص غ ٣ل رؾذ
ث »ص ػبك، كوب: « اؾل هلل»ب: ص وع ك٤ب كأب، ص أب كوكغ هأ، كو« ث هللا»ػواه٢ ال، ص هب:
كأب « ث هللا»، ص وع ك٤ب كوب: « اؾل هلل»ص وع ك٤ب كأب، ك األ، ص هكغ هأ كوب: « هللا
ػالخ ب ث٤ب ث٤ ابكو٤ »ص هب ٠ هللا ػ٤ : « اؾل هلل» ك اضب٢، ص هكغ هأ كوب:
“ ب ه ؽز٠ ٣زؼا٣وثا
485
Ezrakî,c.II,s.53
486 Müslim‟in Sahîh‟indeki rivayette Ebu Zer‟in beklediği gün sayısı 14 gün değil 3 gün olarak belirtilmektedir.
Bkz.,Müslim,Fedâilu‟s-Sahâbe,bâb:28,h.no:(2473)-132,c.IV,s.1919
172
4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Abdulmecîd‟den Osman b. el-Esved‟den
Mücâhid‟den Ġbn Abbâs dedi ki: Resûlullahla (s.a.v.) beraber zemzem kuyusunun
yanındaydık (sofasında).Bir kova su çıkarılmasını emretti. Kuyudan onun için su çıkartıldı. Su
dolu kovayı kuyunun kenarına koydu. Sonra kovanın altlarından tuttu. Sonra “bismillah”
diyerek uzun uzun suyu içti. Sonra baĢını kaldırıp “elhamdülillah” dedi. Sonra tekrar
“bismillah” diyerek suyu uzunca bir müddet içti, bu sefer bir öncekinden biraz daha kısa tuttu.
Sonra kafasını kaldırıp “elhamdülillah” dedi. Sonra yine “bismillah” diyerek bir önceki
içiĢinden biraz kısa tutarak yine uzunca bir müddet suyu içti. Sonra baĢını kaldırıp
“elhamdülillah” dedi. Daha sonra Ģöyle buyurdu: “ Münafıkları bizden ayıran alâmet onların
asla kana kana zemzem suyu içememeleridir!”487
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.
Sıhhati bakımdan ise rivayet sahihtir. Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise
Ġbn Mâce‟nin (ö.h.273) Sünen‟inde, Ġbn Abbâs‟dan (ö.h.68) gelen bir rivayette zemzem
suyunun müminle münafığı ayırt etmede bir alâmet olduğu nakledilmektedir.488
ج٢، ؾبؽلصب ػجخ ث ؼ٤ل اواى١، ػ ئثوا٤ ث ػجل هللا اؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ػ٠٤ ث ٣، هب: ”
ػ ػطبء، ػ اث ػجب، هب: ا ك٢ ٠ األف٤به، اوثا واة األثواه ، ه٤ الث ػجب: ب
“ ٠ األف٤به؟ هب: رؾذ ا٤ياة ، ه٤: ب واة األثواه؟ هب: بء ىي
5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġsâ b. Yunus‟dan „Anbese b. Saîd b. er-
Râzî‟den Ġbrahim b. Abdullah b. el-Hâtibî‟den Atâ‟dan Ġbn Abbâs dedi ki:
SeçilmiĢlerin namazgâhında namaz kılın. Ġyilerin içtiği sudan için. Denildi ki: SeçilmiĢlerin
namazgâhı nedir? Ġbn Abbâs dedi ki: “Mîzâbın (Kâbe‟nin altınoluğu) altıdır. Denildi ki:
Ġyilerin içtiği su nedir? Ġbn Abbâs dedi ki: “zemzem suyudur.”489
487
Ezrakî,c.II,s.57
488 Rivayet için bkz., Ġbn Mâce,Menâsik,bâb:78,h.no:3061,c.II,s.1017;
489 Ezrakî,c.II,s.52-53
173
Ġbn Abbâs‟dan (ö.h.68) gelen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle
merfu‟dur. Sıhhati bakımından incelendiğimizde ise râvîleri sika olan bu rivayet
sahihtir. Rivayeti kaynak değeri olarak ele aldığımızda ise teme l hadis
kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet aynı isnad zinciriyle Ebû Nuaym
Ġsfahânî‟nin (ö.h.430) et-Tıbbu‟n-Nebevî isimli eserinde bulunmaktadır.490
Ezrakî bu bölümde Hz. Peygamber‟in zemzem suyunu ayakta içtiğine ve
kendisine zaman zaman zemzem suyu gönderilmesini istediğine dair rivayetlerde
nakletmiĢtir. Bazıları Ģunlardır:
هأ٣ذ اج٢ , »ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب اث ػ٤٤خ، ػ ػب األؽ، ػ اؼج٢، ػ اث ػجب، هب: ”
“٠ هللا ػ٤ , يع ك بء ىي كوة هبئب
6- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbn „Uyeyne‟den Âsım b. el-
Ahvel‟den eĢ-ġa‟bî‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “Resûlullahı (s.a.v.) gördüm.
Kendisi için zemzem kuyusundan su çıkarıldı. O da ayakta içti.”491
Ġbn Abbâs‟dan gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.
Râvîleri sika olan rivayetin senedi sahihtir. Kaynak değeri bakımından
incelediğimizde ise rivayet bazı lafız değiĢiklikleriyle yine Âsım b. el-Ahvel
eĢ-ġa‟bî‟ Ġbn Abbâs tarikiyle, Buhârî (ö.h.256) ve Müslim‟in (ö.h.261) Sahîhlerinde
bulunmaktadır.492
ه هللا , ٠ هللا ػ٤ , ثؼش ئ٠ ؽلصب عل١، ػ ل٤ب، ػ ئثوا٤ ث بكغ، ػ اث أث٢ ؽ٤، أ ”
“ ٤ ث ػو ٣زل٣ بء ىي، كجؼش ئ٤ ثوا٣ز٤، عؼ ػ٤ب وا ؿ٤ب
490
Rivayet için bkz., Ġsfahânî, et-Tıbbu‟n-Nebevî, Dâru Ġbn Hazm,y.y.,2006,c.II,s.671
491 Ezrakî,c.II,s.57
492 Bkz.,Buhârî,Hac,bâb:75,h.no:1637,c.II,s.156;Müslim,EĢribe,bâb:15,h.no:(2027)-117,c.III,s.1601; Bu
iki kitaptaki rivayetlerde Ġbn Abbâs suyu kendisinin Hz. Peygamber‟e götürdüğünden bahsetmektedir.
174
7- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Ġbrahim b. Nâfi‟den Ġbn
Ebî Hüseyin dedi ki: “Resûlullah (s.a.v.) Süheyl b. Amr‟a kendisine zemzem göndermesi
için haber yolladı. Süheyl‟de resûlullaha iki kırba içerisinde zemzem gönderdi. Kırbaların
üzerine kalın örtüler koymuĢtu.”493
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet merfu‟dur. Rivayeti sıhhati bakımından
incelediğimizde isnad zincirinde bulunan Ġbn Ebî Hüseyin (ö.h.121-130) tâbiîn
tabakasından olup,494
Hz. Peygamber‟den rivayeti mürseldir. Ġsnad zincirinde kopukluk
olması sebebiyle rivayet zayıftır. Rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde
bulunmaktadır.
ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، ػ اث عو٣ظ، هب: ؽلص٢ اث أث٢ ؽ٤، أ هب: زت ”
ئ عبءى زبث٢ نا ٤ال كال رجؾ، ئ عبءى بها كال »ه هللا , ٠ هللا ػ٤ , ئ٠ ٤ ث ػو،
ب عاه٣ب، زب٤خ اقياػ٤خ علح أ٣ة ث ػجل هللا كأكغر٤ ؽز٠ رجؼش ئ٢ ثبء ىي، كبزؼبذ اوأر ثأص
“ك ٣جؼ ؽز٠ هوب ياكر٤ كوؿزب ب، كغؼب ك٢ و٣ ؿ٤٤، ص ألب ثؼش ثب ػ٠ ثؼ٤و
8- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Ġbn Cüreyc‟den Ġbn Ebî Hüseyin dedi ki : “ Resûlullah (s.a.v.) Süheyl b. Amr‟a
mektup yazdı. Mektupta buyurdu ki: Eğer mektubum sana gece ulaĢırsa, sabaha
bırakma! Eğer sabah ulaĢırsa geceye bırakma! Bana zemzem suyu gönder! Süheyl‟le karısı,
aynı zamanda Eyyûb b. Abdullah‟ın ninesi olan Üseyle el-Huzâ„ıye yardım etti. Onlar ve
cariyeleri su getirmek için sabahlamadan gece boyu yürüdüler. Sonunda iki kırba su
getirdiler. Onları boĢaltıp kalın örtülerin içine koydular. Sonra onları doldurup bir devenin
üzerinde yolladılar. 495
493
Ezrakî,c.II,s.50-51
494 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.444
495 Ezrakî,c.II,s.51
175
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntahâsı bakımından merfu‟dur.
Sıhhati bakımından incelendiğinde ise isnad zincirinde bulunan ve bizim daha önceden
kendisi hakkında bilgi verdiğimiz Osman b. Sâc‟ın (ö.h.161-170) cerh edilen bir râvî olması,
diğer bir râvî Ġbn Ebî Hüseyin‟in ise (ö.h.121-130) tâbiîn tabakasından olup, Hz.
Peygamber‟den rivayetinin mürsel olmasından dolayı rivayet zayıftır. Rivayet kaynak değeri
bakımından ele alındığında ise Ġbn Cüreyc Ġbn Ebî Hüseyin tarikiyle, hemen hemen aynı
lafızlarla Aburrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde bulunmaktadır.496
Ezrakî‟nin zemzem suyuyla ilgili naklettiği bir rivayette de zemzem dıĢındaki bütün
suların dünyadan kaybolacağından bahsedilmektedir. Rivayet Ģöyledir:
ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ وبر، ػ ”
…“ اؾبى ث ياؽ " أ هللا ػي ع ٣وكغ ا٤ب اؼنثخ هج ٣ او٤بخ، رـه ا٤ب ؿ٤و ىي
9- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Mukâtil‟den ed-Dahhâk b. Muzâhim dedi ki : “Allah (c.c.) kıyamet gününden önce tatlı
suları (yeryüzünden) kaldıracak. Zemzem dıĢındaki sular kuruyacak (yerin dibine batacak).”497
Tâbiîn tabakasından olan ed-Dahhâk b. Muzâhim‟den498
(ö.h.101-110) gelen rivayet
senedin müntehâsı bakımından maktu‟dur. Rivayeti sıhhati yönünden incelediğimizde ise, isnad
zincirinde bulunan râvî Osman b. Sâc‟ın (ö.h.161-170) cerh edildiğini daha önce zikretmiĢtik.
Bu bakımdan rivayet zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Ezrakî kaynak
gösterilerek Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde zikredilmiĢtir.499
496
Rivayet için bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:109,h.no:9127,c.V,s.119
497 Ezrakî,c.II,s.59
498 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.63
499 Bkz. Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.IV,s.154
176
2.2.MEKKE HAKKINDAKĠ RĠVAYETLER
2.2.1.Mekke‟nin Ġsimleri ve Hz. Peygamber‟in Mekke Sevgisi
Ezrakî Mekke‟nin isimleriyle ilgili birkaç rivayet nakletmiĢtir. Muhteva itibariyle
birbiriyle aynı olan bu rivayetlerden biri Ģöyledir:
ب: أبء خ ٢ خ، ٢ ثخ، ٢، أ عل١ ػ كاك ث ػجل اوؽ، ػ اث عو٣ظ، ػ غبل ه”
“هؽ، ٢ أ اوو، ٢ الػ، ٢ ص٠، ٢ اجبخ
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman‟dan Ġbn
Cüreyc‟den Mücâdid dedi ki:
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
8 - 1
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
2 1 6 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis Kaynakları Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
1 Rivayet
Buhârî‟nin
Sahîh‟inde
2 Rivayet Ġbn
Mâce‟nin
Sünen‟inde
1 Rivayet
Müslim‟in
Sahîh‟inde
1 Rivayet
Abdurrezzâk‟ın
Musannef‟inde
1 Rivayet Ebû Nuaym
Ġsfahânî‟nin et-Tıbbu‟n-
Nebevî‟sinde
1 Rivayet Suyûtî‟nin ed-
Durru‟l-Mensûr‟ünde
Toplam Rivayet Adedi: 9
177
“ Mekke‟nin isimlerinin bazısı; Mekke, Bekke, Ümmü Rahim, Ümmü‟l-Kurâ, Salâh,
Kûsê ve Bâsse‟dir.”500
Tâbiîn tabakasından olan Mücâhid b. Cebr‟den (ö.h.103) gelen bu rivayet
senedin müntehâsı itibariyle maktu‟dur. Sıhhati bakımından ise sahihtir. Kaynak değeri
bakımdan incelediğimizde ise bu rivayetin Ezrakî kaynak gösterilerek Hattâbî‟nin
(ö.h.388) el- A‟Lâmu‟l-Hadîs fi ġerhi Sahîhi‟l-Buhârî isimli eserinde nakledildiğini
görmekteyiz.501
Ezrakî eserinde Hz. Peygamber‟in Mekke‟ye olan sevgisini ve ona duyduğu
özlemi dile getirdiği rivayetlerde nakletmiĢtir. Rivayetlerden biri Ģöyledir:
ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ػ ؾل ث ئكه٣، ػ ؾل ث ػو ااهل١، هب: ؽلص٢ ؼو، اث ”
أث٢ مئت، ػ ايو١، ػ أث٢ خ ث ػجل اوؽ ث ػف، ػ اث ػو ث ػل١ ث أث٢ اؾواء، هب:
٠ هللا ػ٤ ٣و ك٢ اؾيهح: هللا ئي ق٤و أه هللا ئ٠ هللا، أؽت أه هللا ؼذ ه هللا
“ئ٠ هللا، ال أ٢ أفوعذ ي ب فوعذ
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Ġdrîs‟den
Muhammed b. Ömer el-Vâkıdî‟denMa‟mer‟denĠbn Ebî Zi‟b‟den
Zührî‟den Ebî Seleme Abdurrahman b.„Avf‟dan Ġbn Ömer b. „Adî b.
Ebi‟l-Hamrâ‟ dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) Hazvere‟deyken onu iĢittim. ġöyle
500
Ezrakî‟nin naklettiği diğer rivayetlerde “Mekke” kelimesinin Kâbe‟nin bulunduğu yerin ismi manasına
geldiği, “Bekke” kelimesinin bizzat Kâbe manasına geldiği, “Bâsse” kelimesinin haksızlık ve zulüm edenleri
oradan çıkaran manasına geldiği, belirtilmiĢtir. Ezrakî bu isimlere ek olarak Mekke‟ye, kendisini hafife alanları
yok edip, imha eden manasına gelen “Hâtime” ve zalimlerden, zorbalardan arındırılmıĢ manasına gelen “el-
Beytu‟l-„Atîk” dendiğini de nakletmiĢtir. Bkz., Ezrakî,c.I,s.279-282
501 Bkz., Hattâbî,Ebû Süleyman Hamd b. Muhammed (ö.h.388), el- A‟Lâmu‟l-Hadîs fi Şerhi Sahîhi‟l-
Buhârî, Câmi„atü Ummi‟l-Kurâ(Merkezu‟l-Buhûsi‟l-„Ġlmiyye ve Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-Ġslâmî), Mekke ,1409\1988,
Menâsik,bâb:132,c.II,s.904
178
buyurdu: “ Allah‟a yemin olsun ki! Sen (Mekke) yeryüzünde Allah‟a en hayırlı
ve en sevimli gelen yersin. Senden çıkarılmasaydım çıkmazdım !” 502
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle
merfu‟dur. Sıhhati bakımından değerlendirdiğimizde ise, isnad zincirinde
bulunan râvî Vâkıdî‟nin (ö.h.207) hadiste zayıf olduğunu ve metrûkü‟l-hadîs diye
cerh olunduğunu daha önce zikrettik. Bundan dolayı rivayet zayıftır. Bu rivayet
aynı lafızlarla ve farklı bir tarikle temel hadis kaynaklarından Tirmizî‟nin
(ö.h.279) ve Ġbn Mâce‟nin (ö.h.273) Sünenlerinde bulunmaktadır.503
502
Ezrakî,c.II,s.154-155
503 Ġbn Mâce‟nin Sünen‟indeki rivayette “resûlullahın Hazvere‟de devesinin üzerinde beklediği nakledilir .”
Tirmizî de rivayeti için “ ؾ٤ؼ ؿو٣ت ,ifadesini kullanır. Rivayetler için bkz., Tirmizî, Menâkıb,bâb:137 ”ؽ
h.no:3925,c.V,s.722 ; Ġbn Mâce ,Menâsik,bâb:103,h.no:3108,c.II,s.1037 .
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
1 - 1 -
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
1 - 1 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis
Kaynakları
Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
1 Rivayet Tirmizî‟nin ve
Ġbn Mâce‟nin Sünenlerinde
1Rivayet Hattâbî‟nin el-
A‟Lâmu‟l- Hadîs isimli
eserinde
Toplam Rivayet Adedi: 2
179
2.2.2.Mescid-i Harâm ve Orada Namaz Kılmanın Fazileti
Mescid-i Harâm tabirinden Kâbe ve Kâbe‟yi çevreleyen mescit manası
anlaĢılmaktadır.504
Ezrakî‟nin bu konuda naklettiği rivayetlerden bazıları Ģöyledir:
ؽلص٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، هب: ؽلصب ب ث ٤ب، ػ ػجل هللا ث ػوخ، ػ أث٤، ػ ػجل هللا ث ػو ث ”
، « ؾوا ان١ ؼ ئثوا٤ اؾيهح ئ٠ اؼ٠ ئ٠ قوط ٤ أع٤بكأب اغل ا»اؼب، أ هب:
“ هب: ال١ غ اغل ػ٠ اؼ٠
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya‟dan HiĢâm b. Süleyman‟dan
Abdullah b.„Ġkrime‟den Babasından Abdullah b. Amr b. el-Âs dedi ki:
Ġbrahim‟in (a.s.) koyduğu Mescid-i Harâm‟ın temelleri Hazvere‟den mes‟âya, Ecyad
selinin çıktığı yere kadardır.”505
Abdullah b. Amr b. el-Âs‟dan (ö.h.65) gelen rivayet senedin müntehâsı
bakımından mevkûftur. Sıhhati bakımından incelendiğinde ise rivayet sahihtir. Hadis
kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Ġbn Receb el-Hanbelî‟nin (ö.h.795) Buhârî
Ģerhi olan Fethu‟l-Bârî ġerhu Sahîhi‟l-Buhârî isimli eserinde ve Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-
Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde Ezrakî‟ye isnad edilerek zikredilmiĢtir.506
504
Ezrakî eserinde Mescid-i Harâm‟ın ölçüleriyle ilgili olarak kendi rivayetiyle ve zirâ‟ ölçü birimini kullanarak
bilgi vermiĢtir.(bkz., Ezrakî,c.II,s.81-82) Ancak zaman içerisinde bir çok kez geniĢletilen Mescid-i Haram‟ın alanı
Hz. Ömer(ö.h.23) zamanında 3613 m2
iken Suudi Arabistan kralı Fehd b. Abdulaziz (ö.2005) zamanında 1988-
1993 yılları arasında yapılan geniĢletme çalıĢmasıyla 366.168 m2
ye çıkartılmıĢtır.( Bkz.,
Bozkurt,Nebi,KüçükaĢçı,Mustafa Sabri “Mescid-i Harâm” DĠA,TDV. yay., 2004, c.XXIX, s.273-277)Bu
sebepten biz Ezrakî‟nin verdiği ölçülerin günümüzde geçerliliği kalmaması bakımından ona isnad edilen
rivayeti burada zikretmedik.
505 Ezrakî,c.II,s.62
506 Rivayetler için bkz.,Ġbn Receb, Zeynuddîn Abdurrahman b. Ahmed b. Recen b. el-Hasen el-Bağdâdî
el-Hanbelî (ö.h.795), Fethu‟l-Bârî Şerhu Sahîhi‟l-Buhârî,Mektebetü‟l-Gurâbâi‟l-Eseriyye, Medine,
1417\1996,Salât,bâb:62,c.III,s.292; Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.522
180
هك ا٢، هب: ؼذ ػطبء ث أث٢ هثبػ، ٣و: اغل اؾوا اؾو ” “ ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ػجل اغجبه ث ا
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Abdulcabbâr b. el-Verd el-Mekkî dedi ki:
Atâ‟ b. Ebî Rebah‟ı iĢittim o dedi ki: “ Mescid-i Harâm, Haremin tamamıdır.”507
Bu rivayet tâbiînden olan Atâ‟ b. Ebî Rebah‟ın (ö.h.114) sözüdür. Senedin
müntehâsı bakımından da maktu‟dur. Senedi sahih olan rivayet Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211)
Musannef‟inde zikredilmiĢtir.508
Ezrakî‟nin Mescid-i Harâm‟da yapılan ibadetlerin faziletlerine dair naklettiği bazı
rivayetler ise Ģöyledir:
ؽلصب ػجل هللا ث خ اوؼج٢، هب: ؽلصب ػ٠٤ ث ٣، ػ األػ، ػ ئثوا٤ از٢٤، ػ أث٤، ػ ”
, كوذ: ٣ب ه هللا، أ١ ابعل ػ٠ ع األه غ أث٢ مه، هب: أذ ه هللا , ٠ هللا ػ٤
أهثؼ »، هب: هذ ص أ١؟ هب: اغل األه٠ ، هب: هذ: ب ث٤ب؟ هب: « اغل اؾوا»أال؟ هب:
“خ، ص ؽ٤ش ػوذ ي االح ك ك غل
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Abdullah b. Mesleme el-Ka‟nebî‟den Ġsâ b. Yunus‟dan
el- A‟meĢ‟den Ġbrahim b. et-Temîmî‟den Babasından Ebû Zer dedi ki:
“Resûlullaha sordum. Ya resûlallah! Yeryüzünde ilk yapılan mescit hangisidir ?” buyurdu
ki: “Mescid-i Harâm”. “Sonra hangisi?” diye sordum. Buyurdu ki: “Mescid-i Aksâ”.
“Aralarında ne kadar bir süre var ?” diye sordum. Buyurdu ki: “40 sene var. Sonra sana
namaz nerde görünürse (onu idrak edersen), orada kıl. Orası mescittir.”509
507
Ezrakî,c.II,s.62
508 Rivayet için bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef,Ehlü‟l-Kitâbeyn,bâb:18,h.no:19356,c.X,s.356 ; Mekke
Haremi‟nin her tarafında ibadet edilebileceği için Atâ‟ b. Ebî Rebah‟ın oraları da Mescid-i Harâm olarak
isimlendirmiĢ olduğunu düĢünmek, doğru olur kanaatindeyiz. Yoksa asıl Mescid-i Harâm daha önce de
zikrettiğimiz gibi Kâbe‟yi çevreleyen mescittir.
509 Ezrakî,c.II,s.62-63
181
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından
merfu‟dur. Rivayet senedi bakımından ise sahihtir. Kaynak değeri bakımından
incelediğimizde ise bu rivayetin, el- A‟meĢ Ġbrahim b. et-Temîmî Babası
Ebî Zer tarikiyle Buhârî (ö.h.256) ve Müslim‟in(ö.h.261) Sahihlerinde
bulunduğunu görmekteyiz.510
ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب، ػ ػجل اي ث ػ٤و، ػ هيػخ، ػ أث٢ ؼ٤ل اقله١، هب: هب ه ”
“ هللا ٠ هللا ػ٤ : " رل اوؽب ئ٠ صالصخ بعل: اغل اؾوا، غل١ نا، اغل األه٠
4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Abdulmelik b.
„Umeyr‟den Kaz„a‟dan Ebû Sâid el-Hudrî dedi ki: Resûlullah (s.a.v.)
buyurdu ki: “ Üç mescit için eyer bağlanır (yolculuğa çıkılır). Mescid-i Harâm,
benim mescidim (Mescid-i Nebevî), Mescid-i Aksâ.”511
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından
merfu‟dur. Sıhhati bakımından incelendiğinde ise rivayet sahihtir. Rivayeti
kaynak değeri bakımından ele aldığımızda ise bu rivayet Kaz„a‟ Ebû Sâid el-
Hudrî tarikiyle hadis kaynaklarından Ġbn Mâce (ö.h.273) ve Tirmizî‟nin (ö.h.279)
Sünenlerinde bulunmaktadır.512
510
Buhârî ve Müslim‟in Sahîhlerindeki rivayetlerde “ؽ٤ش ػوذ ي االح” lafzı bulunmayıp bunun yerine
ibaresi bulunmaktadır. Rivayetler için (namazı nerede idrak edersen orada kıl) ”أ٣ب أكهزي االح ك“
bkz., Buhârî, Ehâdîsü‟l-Enbiyâ,bâb:11,h.no:3366,c.IV,s.145;Müslim,Mesâcid ve Mevâdi„u‟s-Salât,bâb:1,
h.no: (520)-1,c.I,s.370
511 Ezrakî,c.II,s.63
512 Hem Ġbn Mâce‟nin Sünen‟inde ki hem de Tirmizî‟nin Sünen‟inde ki rivayet Ezrakî‟nin eserinde ki
rivayetin aksine “ بعل ئال ئ٠ صالصخ ؽب ل او Ģeklinde olumsuz fiil cümlesi olarak baĢlar. Rivayetler için ” ال ر
bkz., Ġbn Mâce,Ġkâmetü‟s-Salât ve‟s-Sünneti fîhâ,bâb:196,h.no:1410,c.I,s.452 ; Tirmizî,Ebvâbu‟s-Salât,
bâb:127 ,h.no:326,c.II,s.148 .
182
أفجوب عل١، ػ ؾل ث ئكه٣ ػ ااهل١، هب: أفجوب ئثوا٤ ث ٣ي٣ل، ػ ػطبء ث أث٢ هثبػ، هب: عبء ”
أ٢ ك٢ ث٤ذ اول، كوب ه هللا , هع ئ٠ ه هللا , ٠ هللا ػ٤ ٣ الزؼ، كوب: ئ٢ نهد أ
٠ هللا ػ٤ : بب أك ك، كوك مي ػ٤ صالصب، كوب اج٢ ٠ هللا ػ٤ : ان١ ل أث٢ اوب
“ث٤ل، االح بب أك أق الح ك٤ب ا اجلا
5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Ġdris‟den Vâkıdî‟den
Ġbrahim b. Yezîd‟den Atâ‟ b. Ebî Rebah dedi ki: “ Mekke fethedildiği zaman bir adam
resûlullaha gelip, ben Beyt-i Makdis‟de namaz kılmaya nezrettim dedi. Resûlullah (s.a.v.)
buyurdu ki: “Burası daha faziletlidir. Burada kıl. Bunu üç kere söyledi. Akabinde resûlullah
(s.a.v.) buyurdu ki: “ Ebu‟l-Kâsım‟ın nefsini elinde tutan Allah‟a yemin olsun ki: Burada
kılınan namaz, buranın dıĢındaki beldelerde kılınan bin (rekât)namazdan faziletlidir.” 513
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.
Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan râvî Vâkıdî‟nin
(ö.h.207) hadiste zayıf olduğunu ve metrûkü‟l-hadîs diye cerh olunduğunu daha önce zikrettik.
Ayrıca tâbiînden olan Atâ‟ b. Ebî Rebah‟ın (ö.h.114) Hz. Peygamber‟den hadis rivayeti
mürseldir. Dolayısıyla senette inkıta‟ vardır. Bu sebeplerden rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak
değeri bakımından incelediğimizde ise temel hadis kaynaklarında bu lafızlarla bir rivayet
bulamadık. Ancak rivayetin bir kısmı Ġbnu‟l-Cârûd‟un (ö.h.307) el-Muntekâ mine‟s-Suneni‟l-
Musnede isimli eserinde Atâ‟ b. Ebî Rebah Câbir b. Abdullah tarikiyle zikredilmiĢtir.514
513
Ezrakî,c.II,s.63-64
514 Ġbn Cârûd‟un eserindeki rivayet Ģöyledir: “ Bir adam Beyt-i Makdis‟de (Mescid-i Aksâ) namaz kılmaya
nezreder. Resûlullah kendisine “burada kıl” buyurur. O kişi: “Ya resûlallah ! Beyt-i Makdis‟de kılmaya
nezrettim” der. Resûlullah (s.a.v.) “burda kıl” buyurur.” Görüldüğü gibi Ġbnu‟l-Cârûd‟un eserindeki rivayette
“diğer beldelerde kılınmıĢ 1000 namazdan daha hayırlıdır” ibaresi yoktur ve Ġbnu‟l-Cârûd‟un eserindeki
rivayette sahâbe râvî Câbir b. Abdullah (ö.h.78) vardır. Dolayısıyla isnad munkatı‟ değil muttasıldır. Bkz.
Ġbnu‟l-Cârûd, Ebû Muhammed Abdullah b. Alî en-Nîsâbûrî (ö.h.307), el-Muntekâ mine‟s-Suneni‟l-Musnede,
Müessetü‟l-Kitâbi‟s-Sekâfiyye, Beyrut, 1408\1988, Talâk, bâb:22,h.no:945,s.237
183
Rivayetin tamamı ise Vâkıdî‟nin (ö.h.207) el-Megâzî isimli siyer kitabında
geçmektedir.515
، ػ بي ث أ، ػ ى٣ل ث هثبػ، ػج٤ل هللا ث أث٢ ػجل هللا، ػ أث٢ ػجل هللا األؿو، خأفجو٢ ؾوى ث ”
الح ك٢ غل١ نا ف٤و أق الح ك٤ب ا »ػ أث٢ و٣وح أ اج٢ , ٠ هللا ػ٤ , هب:
“ اؾواابعل ئال اغل
6- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhriz b. Seleme‟den Mâlik b. Enes‟den Zeyd b.
Rebah‟dan Ubeydullah b. Ebû Abdullah‟dan Ebû Abdullah el-Eğar‟dan Ebû
Hureyre dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “ Benim bu mescidimde kılınan namaz,
Mescid-i Harâm dıĢındaki diğer mescitlerde kılınan bin (rekât) namazdan daha
hayırlıdır.” 516
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından
merfu‟dur. Rivayetin senedi sahihtir. Kaynak değeri bakımından incelediğimizde de bu
rivayet, Mâlik b. Enes‟in (ö.h.179) Muvatta‟sında ve Buhârî (ö.h.256) ve Müslim‟in
(ö.h.261) Sahîhlerinde bulunmaktadır.517
ؽلص٢ عل١ هب: ؽلصب ػجل اغجبه ث اهك ا٢، ػ اث أث٢ ٤خ، هب: هب ه هللا , ٠ هللا ػ٤ ”
الح ك٢ غل١ نا ف٤و أق الح ك٤ب ا ابعل، ئال اغل اؾوا، الح ك٢ اغل »:
“اؾوا أك ف ػو٣ أق الح ك٤ب ا ابعل
7- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Abdulcabbâr b. el-Verd el-Mekkî‟den
Ġbn Ebî Müleyke dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “ Benim bu mescidimde kılınan
namaz Mescid-i Harâm dıĢındaki diğer mescitlerde kılınan bin rekât namazdan hayırlıdır.
515
Rivayet için bkz., Vâkıdî,el-Megâzî,c.II,s.866
516 Ezrakî,c.II,s.64-65
517 Rivayetler için bkz., Mâlik b. Enes, el-Muvatta‟,Kıble,bâb:5,h.no:9,s.196; Buhârî,Fadlu‟s-Salât fi
Mescid Mekke ve‟l-Medîne, bâb:1,h.no:1190,c.II,s.60; Müslim,Hac,bâb:94, h.no: (1394)-505,c.II,s.1012
184
Mescid-i Harâm‟da kılınan namaz ise diğer mescitlerde kılınan yirmi beĢ bin
rekât namazdan faziletlidir.”518
Tabiîn tabakasından olan Ġbn Ebî Müleyke‟den (ö.h.117) gelen bu rivayet
Hz. Peygamber‟e isnad edildiği için senedin müntehâsı itibariyl e merfu‟dur.
Rivayet sıhhati bakımından incelendiğinde ise Ġbn Ebî Müleyke‟nin
resûlullahtan rivayeti mürseldir. Senetteki bu inkıta‟dan dolayı rivayet zayıftır.
Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise rivayet bu lafızlarla
sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.519
ؽلص٢ عل١، هب: أفجوب ث فبل، ػ فالك ث ػطبء، ػ ػطبء ث أث٢ هثبػ، هب: ؼذ ”
اث ايث٤و، ٣و: هب ه هللا , ٠ هللا ػ٤ , ك اغل اؾوا ػ٠ غل١ نا بئخ
“الح
8- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Hallâd b.
Atâ‟danAtâ‟ b. Ebi Rebâh‟dan Ġbn Zübeyr dedi ki: Resûlullah (s.a.v.)
buyurdu ki: “ Mescid-i Harâm‟ın benim mescidim (Mescid-i Nebevî) üzerine
fazileti yüz rekât namazdır.”520
Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayet, sıhhati bakımından
incelendiğinde ise isnad zincirinde bulunan ve bizim kendisi hakkında daha
önceden bilgi verdiğimiz, hadis münekkitlerinin çoğu tarafından cerh edilen
Müslim b. Hâlid ez-Zencî (ö.h.180) ve Buhârî‟nin(ö.h.256) kendisini münkeru‟l-Hadîs
518
Ezrakî,c.II,s.64
519 Rivayetin ; “Mescid-i Nebevî de kılınan namaz Mescid-i Harâm dıĢındaki diğer mescitlerde kılınan bin rekât
namazdan hayırlıdır” kısmının temel hadis kaynaklarından Buhârî ve Müslim‟in Sahîhlerinde bulunduğunu bir
önceki rivayette zikrettik. Ancak “Mescid-i Harâm‟da kılanan namaz ise diğer mescitlerde kılınan yirmi beĢ bin
rekât namazdan faziletlidir.” kısmını hadis kaynaklarında bulamayıp sadece Ezrakî‟nin eserinde rastladık.
520 Ezrakî,c.II,s.64
185
diye cerh ettiği Hallâd b. Atâ‟dan dolayı zayıftır.521
Rivayeti kaynak değeri bakımından
incelediğimizde ise bu rivayet bazı lafız değiĢiklikleriyle beraber Atâ‟ b. Ebi Rebâh Ġbn
Zübeyr tarikiyle, hadis kaynaklarından Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde ve
Ġbn Hibbân (ö.h.354) Sahîh‟inde zikredilmiĢtir.522
Burada Ģu hususa değinmek istiyoruz. Ġncelediğimiz son dört rivayette geçen ve
yapılan ibadetin faziletini anlatmak için kullanılan yüz, bin, yirmi beĢ bin gibi sayılar
hakiki değerlerinde kullanılmıĢ olabilecekleri gibi, amelin faziletinin çokluğundan da
kinaye yapılmıĢ olabilir. Nitekim Araplar bazı sayıları, özellikle de yedi, yetmiĢ, yedi yüz
gibi sayıları zaman zaman hakiki manasının dıĢında mecazi olarak çokluğu ifade
etmek için kullanmıĢlardır.523
Ezrakî, Mescid‟i Harâm‟da namaz kılanın önünden geçilip geçilemeyeceğine
dair ve Mescid-i Harâm‟da kayıp ilanı yapılıp yapılamayacağına dair birer rivayet
nakletmiĢtir. Rivayetler Ģöyledir:
ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ ض٤و ث ض٤و ث اطت ث أث٢ كاػخ ”
ا٢، ػ هع أ ػ عل اطت ث أث٢ كاػخ ا٢، أ هأ اج٢ , ٠ هللا ػ٤ ,
“ ث٤ ث٤ جو٢٣ ب ٢٣ ثبة ث٢ ، اب ٣و ث٤ ٣ل٣ ٤ »
521
Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Ġbn Hacer , Lisânu‟l-Mîzân,c.III,s.366
522 Rivayetler için bkz., Ġbn Hanbel,el-Musned,c.XXIV,s.41-42,h.no:16117; Ġbn Hibbân, Sahîhu İbn Hibbân
bi-Tertîbi İbn Belbân (el-İhsân fi Takrîbi Sahîhi İbn Hibbân),Müessesetü‟r-Risâle,Beyrut,1408\1988 ,
c.IV,s.499,h.no:1620 ; ġuayb Arnavûd (ö.2016) her iki kitaptaki rivayetin de isnadının sahih olduğunu
belirtmiĢtir.
523 Sancaklı,Saffet, “Hadislerin Doğru Yorumlanmasında Hz. Peygamber‟in Dolaylı Anlatım
Üslubunun Analizinin Önemi ”,Ġnönü Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, Bahar(1) 2017-2018,s.138-
139
186
9- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Kesîr b. Kesîr b.
el-Muttalib b. Ebî Vedâ„a es-Sehmî‟den Ailesinden olan bir kiĢiden Dedesi el-
Muttalib b. Ebî Vedâ„a es-Sehmî, “Resûlullahı (s.a.v.) Benî Sehm‟i izleyen kapının orada
namaz kılarken gördü. Ġnsanlar önünden gelip geçiyorlar. Onunla (Hz. Peygamber) insanlar
arasında bir karıĢ dahi yoktu.”524
Hz. Peygamber‟in fiili sünnetinden bahseden bu rivayet senedin müntehâsı
bakımından merfu‟dur. Senedin sıhhati bakımından ise isnad zincirinde bulunan “ ػ هع
ifadesi müphem bir râvîye delalet ettiği için rivayet (Ailesinden olan bir kiĢiden) ”أ
zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise hadis kaynaklarından
Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde ve Ebû Dâvud‟un (ö.h.275) Sünen‟inde bu
rivayetin olduğunu görmekteyiz.525
ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ ػجل او٣ اغيه١، هب: غ اج٢ , ٠ هللا ”
“ األؽو؟ هب: " ال علد، هب: أنا ث٤ذ ابعلػ٤ , هعال ك٢ اغل ٣و: كػب ئ٠ اغ
10- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Abdulkerim el-
Cezerî dedi ki: “ Resûlullah (s.a.v.) mescitte; “Kırmızı deveyi kim arıyor ?” diyen birini iĢitti.
Ona : “ Bulamayasın! Mescitler bunun için mi yapıldı ?” diye söyledi (çıkıĢtı).526
524
Ezrakî,c.II,s.67
525 Her iki kitaptaki rivayette de “جو” kelimesi yerine “زوح” kelimesi geçmektedir. Yine Musannef‟deki
rivayette insanların Hz. Peygamber‟in önünden öylece gelip geçmesinden değil beyti (Kâbe‟yi) tavaf
yaptıklarından dolayı gelip geçtiklerinden bahsediliyor.. Ebû Dâvud‟un Sünen‟indeki rivayette ise isnad
zincirinde “ أ ثؼ ,tabiri geçiyor.. Rivayetler için bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef ”ػ
Salât,bâb:121,h.no:2387,c.II,s.35; Ebû Dâvud,Menâsik, bâb:87, h.no:2016 ,c.II,s.211
526 Ezrakî,c.II,s.67
187
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.
Sıhhati bakımından incelendiğinde ise, isnad zincirindeki râvî Abdulkerim el-Cezerî (ö.h.127)
tâbiîn tabakasından olup Hz. Peygamber‟den rivayeti mürseldir.527
Ġsnad zincirindeki bu
inkıta‟dan dolayı rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise
hadis kaynaklarından Müslim‟in (ö.h.261) Sahîh‟inde yer aldığını görmekteyiz.528
527
Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ.,c.VI,s.80-83
528 Müslim‟in Sahîh‟indeki rivayette “أنا ث٤ذ ابعل” ibaresi bulunmamakta bunun yerine “ بعل ب ث٤ذ ا ٤ذ ئ ب ث
” ( Mescitler niçin bina edilmiĢse onu içindir.Yani: Namaz için,ibadet için,Allah‟ı zikir için,ilim müzakere etmek
için) ibaresi bulunmaktadır. Bkz.,Müslim, Mesâcid ve Mevâdi„us-Salât, bâb:18, h.no: (569)-80,c.I,s.397
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
8 1 1
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
5 - 5 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis Kaynakları Tefsir,Tarih ve
Diğer Kaynaklar
1 Rivayet Buhâri ve
Müslim‟in
Sahîhlerinde
1Rivayet Tirmizî ve
Ġbn Mâce‟nin
Sünenlerinde
1 Rivayet Buhârî‟nin
Sahîh‟inde
1Rivayet Ebû
Dâvud‟un
Sünen‟inde
1 Rivayet Müslim‟in
Sahîh‟inde
1 Rivayet Ġbn Receb‟in Fethu‟l-
Bârî ġerhu Sahîhi‟l-Buhârî isimli
eserinde
1 Rivayet Abdurrezzâk‟ın
Musannef‟inde
1 Rivayetin bir kısmı Ġbnu‟l-
Cârûd‟un el-Muntekâ mine‟s-
Suneni‟l- Musnede isimli
eserinde
1 Rivayet Mâlik b. Enes‟in
Muvatta‟sında
1 Rivayet
Vâkıdî‟nin Megâzî
isimli eserinde
Toplam Rivayet Adedi: 10
188
2.2.3.Mekke Haremi ve Harem Sınırları Ġçerisindeki Bazı Meseleler
Bu bölümde ilk önce Mekke‟nin Harem kılındığına dair nakledilen rivayetleri
inceleyeceğiz. Daha sonra ise Mekke‟nin Harem bölgesi ve Harem sınırları içerisindeki bazı
meselelerle ilgili (Bu meseleler: Harem‟e giren katilin durumu, Harem içerisindeki hayvanları
öldürmenin ve Harem içerisindeki ağaçları kesmenin kefareti ve Harem içerisinde
öldürülmesine cevaz verilen hayvanlar, Ģeklindedir.) nakledilen bazı rivayetleri inceleyeceğiz.
ؽلصب عل١، هب: ؽلصب ئثوا٤ ث ؾل، هب: ؽلص٢ ٣ي٣ل ث أث٢ ى٣بك، ػ غبل، ػ اث ػجب، هب: هب ”
ػي ع ٣ فن ااد األه ه هللا ٠ هللا ػ٤ ٣ كزؼ خ: ئ خ ؽوا، ؽوب هللا
ا اوو، غ ن٣ األفج٤، رؾ ألؽل هج٢، ال رؾ ألؽل ثؼل١، رؾ ٢ ئال بػخ به،
“ال ٣قز٠ فالب، ال ٣ؼل ب، ال ٣لو ٤لب، ال روكغ وطزب ئال ألب
1- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed‟den Yezîd b.
Ebî Ziyâd‟dan Mücâhid‟den Ġbn Abbâs dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) fetih günü
buyurdu ki: “ Mekke haremdir. Allah (c.c.) güneĢi ve ayı, yeri ve gökleri yarattığı gün
Mekke‟yi harem kılmıĢ, Ģu iki dağı da oraya (Mekke‟ye) koymuĢtur. Benden önce ve
benden sonra kimseye helal değildir. Bana da ancak gündüzün bir vakti helaldir. Otu
koparılmaz, Dikeni kesilmez, avı ürkütülmez, kaybolan Ģeye dokunulmaz, ancak onu
bildiren (kayıp eĢyanın sahibini arayan ) kiĢi dokunabilir (yerden alıp, kaldırabilir).”529
Senedinin müntehâsı bakımından bu rivayet merfu‟dur. Sıhhati bakımından
incelendiğinde ise isnad zincirinde bulunan ve kendisi hakkında daha önceden zayıf ve
metrûk diye cerh olunduğuna dair bilgi verdiğimiz râvî Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî
Yahya el-Eslemî (ö.h. 184) ve hadis münekkitleri tarafından cerh edilen diğer bir râvî
Yezîd b. Ebî Ziyâd (ö.h.136) sebebiyle çok zayıftır.530
529
Ezrakî,c.II,s.126
530 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.753
189
Ancak rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise hemen hemen aynı
lafızlarla Ġbn Abbâs‟dan gelen baĢka bir tarikle temel hadis kaynaklarından Buhârî‟nin
Sahîh‟inde bu rivayet mevcuttur.531
ت، ئؽلصب عل١، هب: أفجوب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ؾل ث ػجل اوؽ ث أث٢ م ”
و٣ؼ اؼج٢، بؽت ه هللا ٠ هللا ػ٤ أ ه هللا ٠ ػ ؼ٤ل ث أث٢ ؼ٤ل اوجو١، ػ أث٢
هللا ػ٤ هب: " ئ هللا جؾب ؽو خ، ٣ؾوب اب، ال ٣ؾ ب ٣إ ثبهلل ا٤ ا٥فو أ
… “٣لي ك٤ب كب، ال ٣ؼل ك٤ب غوا
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan
Muhammed b. Abdurrahman b. Ebî Zi‟b‟den Saîd b. Ebî Saîd el-Makberî‟den
Resûlullahın sahâbesi olan Ebî ġurayh el-Ka‟bî dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “
Mekke‟yi Allah (c.c.) harem kıldı, insanlar değil. Allah‟a ve ahiret gününe inanan kimse
için orada kan dökmek, ağaçları kesmek helal olmaz…”532
Rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur. Rivayeti sıhhati bakımından
incelediğimizde ise, isnad zincirinde bulunan râvî Osman b. Sâc‟ın (ö.h.161-170) cerh edildiğini
daha önce zikretmiĢtik. Bu bakımdan rivayet zayıftır. Ancak bu rivayet Saîd b. Ebî Saîd el-
Makberî Ebî ġurayh el-Ka‟bî tarikiyle temel hadis kaynaklarından Buhârî (ö.h.256) ve
Müslim‟in (ö.h.261) Sahîhlerinde bulunmaktadır. Bu eserlerdeki rivayetlerin mutâbaatıyla
Ahbâru Mekke‟deki rivayetin hasen liğayrihi derecesine çıktığı kanaatindeyiz.533
Ezrakî, Mekke Haremi‟nin sınırlarının Hz. Ġbrahim tarafından belirlendiğini ve
sınırlara onun tarafından alemler (sınır taĢları) konulduğunu belirtmiĢtir.534
531
Rivayet için bkz., Buhârî,Cenâiz,bâb:75,h.no:1349,c.II,s.92
532 Ezrakî,c.II,s.126
533 Rivayetler için bkz., Buhârî,Cezû‟s-sayd,bâb:6,h.no:1832,c.III,s.14; Müslim, Hac,bâb:82,h.no: (1354)-
446,c.II,s.987
534 Bkz., Ezrakî,c.II,s.128
190
ؾل ث ، ػ ض٤فؽلصب أث ا٤ل، ؽلصب عل١، ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ اث عو٣ظ، ػ ػجل هللا ث ػضب ث ”
“أ ئثوا٤ أ ت أبة اؾو، أ عجو٣ ػ٤ اال ك ػ٠ اؼب:األك، أ أفجو
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Ġbn Cüreyc‟den Abdullah b.
Osman b. Huseym‟den Muhammed b. el-Esved ona dedi ki: “ Ġbrahim (a.s.) Harem‟in taĢlarını
(sınır taĢlarını) ilk diken (koyan) kiĢidir. Cibrîl‟de (a.s.)ona taĢları koyacağı yeri iĢaret etmiĢtir.”535
Rivayetî nakleden Muhammed b. el-Esved (ö.?) hakkında sâhabe yada tâbiî
olduğuna dair ihtilaf vardır. Ġbn Hacer (ö.h.852) el-Ġsâbe fî-Temyîzi‟z-Sahâbe isimli
eserinde Buhârî (ö.h.256) ve Ġbn Hibbân‟ın (ö.h.354) ona tâbiîndendir dediklerini
belirtir.536
Bizde bu görüĢü temel alarak rivayeti değerlendirme yoluna gitmenin uygun
olacağı kanaatindeyiz. Bu bakımdan rivayet senedin müntehâsı itibariyle maktu‟dur. Sıhhati
bakımından incelendiğinde ise rivayet sahihtir. Rivayeti kaynak değeri bakımından
incelediğimizde ise, Ġbn Cüreyc Abdullah b. Osman b. Huseym Muhammed b. el-
Esved tarikiyle, Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde bulunmaktadır.537
، ػ ض٤ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ئثوا٤ ث ؾل ث أث٢ ٣ؾ٠٤، هب: ؽلصب ػجل هللا ث ػضب ث ف”
ػ٤ اال، كب أث٢ اطل٤، ػ اث ػجب، هب: أ ت أبة اؾو ئثوا٤ ػ٤ اال، ٣و٣ مي عجو٣
“ب ٣ كزؼ خ ثؼش ه هللا ٠ هللا ػ٤ ر٤ ث أل اقياػ٢، كغلك ب هس ب
535
Ezrakî,c.II,s.128 ; Ezrakî, Mekke Haremi‟nin sınırlarının nerede baĢlayıp nerede bittiğine dair isnadlı bir
rivayet nakletmemiĢtir.Ancak kendisi Harem‟in sınırlarını açıklamıĢtır: “Medine yolundan Ten‟îm‟in
aĢağısından Benî Gıfâr evlerinin yanına kadar 3 mil,Yemen yolundan Edâetü Libn‟e(Edâe :yer ismi, Libn
:Dağ ismi) Libn geçidine kadar 7 mil,Cidde yolundan Munkatau‟l-A‟ĢâĢa kadar 10 mil,Tâif yolundan Arafat
yolu üzerindeki Batnı Nemire‟ye 11 mil, Irak yolundan Seniyyetü Hill‟deki Makta‟ dağına 7 mil, Ci‟râne
yolundan ġı‟bi Ali Abdullah b. Hâlid b. Esid‟e kadar 9 mil.”(Bkz. Ezrakî,c.II,s.130-131); ĠĢte bu Harem
sınırları ile Mescid-i Harâm arasındaki mesafeninde 6-18 km. arasında değiĢtiği belirtilmektedir. (bkz.
,Öğüt,Salim, “Harem” DĠA,TDV. yay., 1997, c.XVI, s.128)
536 Bkz., Ġbn Hacer, el-İsâbe,c.VI,s.3
537 Rivayet için bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:77,h.no:8864,c.V,s.25
191
4- Ebu‟l-Velîd el- Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî
Yahya‟dan Abdullah b. Osman b. Huseym Ebi‟t- Tufeyl Ġbn Abbâs dedi ki: “
Harem sınırlarının taĢlarını ilk diken(koyan) kiĢi Ġbrahim‟dir (a.s.). Cibrîl‟de (a.s.) o
taĢları koyacağı yerleri (sınırları) göstermiĢtir. Mekke fetholununca resûlullah
(s.a.v.) Temîm b. Esed el-Huzâî‟yi onları yenilemesi için gönderdi.”538
Rivayet senedin müntehâsı bakımından mevkûftur. Sıhhati yönünden
incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan râvî Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî
Yahya‟nın (ö.h.184) zayıf ve metrûk diye cerh edildiğinden daha önce bahsettik. Bu
bakımdan rivayet zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Ezrakî
kaynak gösterilerek Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde
zikredilmiĢtir.539
2.2.3.1. Harem‟e Giren Katilin ve Diğer Büyük Günah ĠĢleyenlerin Durumu
Ezrakî, katilin ve diğer büyük günahları iĢleyenlerin Harem sınırları içerisine
girdiğinde orada güvende olduğuna ve ona had uygulanmayacağına dair rivayetler
nakletmiĢtir. Rivayetlerden bazıları Ģunlardır:
اث ػجب، هب: ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ػ اث ػ٤٤خ، ػ ئثوا٤ ث ٤وح، ػ ب، ػ”
، ٣أر٤ ان١ ٣طج ك٤و: ٣ب كال، ارن هللا ك٢ ك كال، ئما كف اوبر اؾو، ٣غب، ٣جب٣غ، ٣إ
“افوط اؾبه، كاما فوط أه٤ ػ٤ اؾل
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbn „Uyeyne‟den Ġbrahim b.
Meysere‟den Tâvus‟dan Ġbn Abbâs dedi ki: Katil Harem‟e girdiği zaman onunla
oturulmaz, onunla alıĢ veriĢ yapılmaz, barındırılmaz, onu arayan kiĢi gelip, “ Ey filan
538
Ezrakî,c.II,s.127
539 Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.299
192
kiĢi! Filan kiĢinin kanı (had hükmü) hakkında Allah‟tan kork! Harem bölgesinden
çık !” eğer o kiĢi Harem‟den çıkarsa kendisine had uygulanır.”540
Ġbn Abbâs‟dan gelen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından mevkûftur.
Sıhhati bakımından incelendiğinde ise rivayet sahihtir. Bu lafızlarla temel hadis
kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet, Ġbrahim b. Meysere Tâvus Ġbn Abbâs
tarîkiyle, Cessâs‟ın (ö.h.370) Ahkâmu‟l-Kur‟ân isimli tefsirinde bulunmaktadır.541
»هب اث عو٣ظ: أفجو٢ اث أث٢ ؽ٤، ػ ػوخ ث فبل هب: هب ػو ث اقطبة ه٢ هللا ػ: ”
“ علد ك٤ هبر اقطبة ب ز ؽز٠ ٣قوط
2- Ġbn Cüreyc Ġbn Ebî Hüseyin‟den „Ġkrime b. Hâlid dedi ki: Ömer b. Hattâb
(r.anh.) dedi ki: “ Harem‟de babamın (Hattâb‟ın) katilini bulsam, oradan çıkana kadar
ona dokunmam!” 542
Hz. Ömer‟den (ö.h.23) gelen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından
mevkûftur. Sıhhati bakımından incelendiğinde ise, isnad zincirindeki „Ġkrime b.
Hâlid (ö.h.115) Hz. Ömer‟den hadis rivayet etmemiĢtir. Ancak Hz. Ömer‟in oğlu
Abdullah b. Ömer‟den (ö.h.73) hadis rivayet ettiği belirtilmiĢtir.543
Ġbn Hacer‟ de
(ö.h.852) Ta‟rîfu Ehli‟t-Takdîs bi Merâtibi‟l-Mevsûfîne bi‟t-Tedlîs isimli eserinde
„Ġkrime b. Hâlid‟i de zikretmiĢtir.544
540
Ezrakî,c.II,s.138
541 Rivayet için bkz., Cessâs, Ahmed b. Ali Ebubekr er-Râzî (ö.h.370), Ahkâmu‟l-Kur‟ân,Dâru Ġhyâi‟t-
Turâsi‟l-„Arabî,Beyrut,h.1405,c.II,s.307
542 Ezrakî,c.II,s.139
543 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Mizzî, Tehzîbu‟l-Kemâl,c.XX,s.249-251
544 Bkz., Ġbn Hacer, Ta‟rîfu Ehli‟t-Takdîs bi Merâtibi‟l-Mevsûfîne bi‟t-Tedlîs,Mektebetü‟l-Menâr,Amman,
1403\1983,s.35
193
Bu rivayette tedlîs yapıldığı görülmektedir. Bu bakımdan rivayet zayıftır.
Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise aynı isnad zinciriyle
Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde zikredildiğini görmekteyiz.545
ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ػ ث فبل، ػ اث عو٣ظ، أفجوب اث ب، ك٢ ه رجبهى رؼب٠: ”
٣أ ك٤ كو ئ٤، ئ أؽلس ؽلس، هز أ وم أ ىب، أ غ ب غ ئما »هب: )كف ب آب ("
ب ٣لو ئ٤ أ ك٤، كال ٣ ب ب ك٤، ٣غ اب أ ٣إ أ ٣جب٣ؼ أ ٣غب، كا با
“أكف ك٤ كال ثأ أ ٣قوع ئ بءا
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Ġbn Cüreyc‟den
Ġbn Tâvus “ Oraya giren emniyette olur.”546
ayeti hakkında dedi ki: “ Oraya kaçan
(giren) emniyette olur. Her suçu yapmıĢ olsa da, adam öldürmüĢ, hırsızlık yapmıĢ, zina
etmiĢ, ne yapmıĢ olursa olsun. Eğer oraya (Harem‟e ) kaçarsa orada emniyette olur.
Orada olduğu sürece dokunulmaz. Ancak insanların onu barındırmalarına, onunla alıĢ
veriĢ yapmalarına, onunla oturmalarına mani olunur. Eğer onu insanlar Harem‟e
sokmuĢlarsa dilediklerinde onu Harem‟den çıkarmalarında bir mahzur yoktur.”547
Abdullah b. Tâvus‟dan (ö.h.132)548
gelen bu rivayet senedin müntehâsı
bakımından maktu‟dur. Sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirinde
bulunan râvî Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin (ö.h.180) hadiste zayıf diye cerh
edildiğini daha önce zikrettik. Bu bakımdan rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri
bakımından incelediğimizde de bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde
bulunmaktadır.
545
Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:125,h.no:9228,c.V,s.152
546 3-Âli Ġmran-97
547Ezrakî,c.II,s.139
548 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.679
194
2.2.3.2. Harem‟de Hayvan Öldürmenin ve Ağaç Kesmenin Kefareti
Ezrakî, Harem sınırları içerisinde hayvan öldürmenin ve ağaç kesmenin
kefaretine dair bazı rivayetler nakletmiĢtir. Bizim incelediğimiz rivayetler Ģunlardır:
ػ اث ػجب، أ ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ ػو ث ك٣به، ػ ػطبء، ”
“ؿالب هو٣ هز ؽبخ ؽب اؾو هب اث ػجب: ك٤ بح
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî DedesindenSüfyân b. „Uyeyne‟den Amr b.
Dînâr‟dan Atâ‟ dedi ki: “KureyĢ‟den bir genç Harem güvercinlerinden birini
öldürdü. Ġbn Abbâs dedi ki: “ (Kefaret olarak) Koyun kurban etmeli.” 549
Senedin müntehâsı itibariyle mevkûf olan bu rivayet, sıhhati bakımından
sahihtir. Kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise ise rivayeti, Ġbn Cüreyc Atâ‟
Ġbn Abbâs, tarikiyle Abdurrezzâk‟ın (ö.h.221) Musannef‟inde görmekteyiz.550
أو ػو ث اقطبة »ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ػ ث فبل، ػ اث عو٣ظ، ػ غبل، هب: ”
“ ه٢ هللا ػ ثؾبخ كأ٤ود، كهؼذ ػ٠ اوح، كأفنرب ؽ٤خ، كغؼ ك٤ب ػو بح
2- Ebu‟l-Velîld el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Ġbn Cüreyc‟den
Mücâhid dedi ki: “ Ömer b. Hattâb bir güvercin uçurulmasını emretti. Güvercin
uçurulup Merve tepesinin üzerine konunca, onu bir yılan kaptı. Ömer‟de (r.anh.) (o
güvercinin kefareti olarak) koyun kurban etti.”551
Hz. Ömer‟e (ö.h.23) isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle
mevkûftur. Sıhhati bakımından incelendiğinde ise, rivayeti nakleden Mücâhid b.
Cebr‟in(ö.h.103) Hz.Ömer‟den (ö.h.23) hadis rivayetinde inkıta‟ vardır. Mücâhid
Hz. Ömer‟den değil, Hz. Ömer‟in oğlu Abdullah b. Ömer‟den (ö.h.73) hadis rivayet
549
Ezrakî,c.II,s.141
550 Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:14,h.no:8264,c.IV,s.414
551 Ezrakî,c.II,s.142
195
etmiĢtir.552
Ġsnaddaki bu kopukluktan dolayı rivayet zayıftır. Bu rivayet Abdurrezzâk‟ın
(ö.h.221) Musannef‟inde bulunmaktadır.553
ك٢ الؽخ غو »ػطبء، أ هب: ػ ل٤ب، ػ اث أث٢ غ٤ؼ،ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ػ ”
“اؾو ئما هطؼذ أب ثووح
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Ġbn Ebî Necîh‟den
Atâ‟ dedi ki: “ Harem ağaçlarından büyük bir ağaç kökünden kesilirse, kefaret olarak
inek kurban edilir.”554
Rivayet senedin müntehâsı bakımından maktu‟dur. Sıhhati yönünden
incelendiğinde ise sahihtir. Kaynak değeri bakımından ele aldığımızda ise bu rivayet
muhteva itibariyle Ġbn Cüreyc Atâ‟ tarikiyle, Abdurrezzâk‟ın (ö.h.221) Musannef‟inde
bulunmaktadır.555
2.2.3.3. Harem‟de Öldürülmesine Ġzin Verilen Hayvanlar
ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ قبهم، ػ بهم ث بة، هب: أجب ؽ٤بد ”
ػل، كبهز ثبو ؾ ؾو كوزب، كولب ػ٠ ػو ث اقطبة ه٢ هللا ػ، كأب، كوب:
“ ؽ٤ش علر
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Mahârık‟dan
Târık b. ġihâb dedi ki: “ Biz ihramlıyken kumda yılanlara denk geldik, onları
552
Mücâhid b. Cebr (ö.h.103) hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.148 ;
Ayrıca isnad zincirindeki diğer bir râvî Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin de (ö.h.180) hadiste zayıf olduğu
ve cerh edildiğine dair daha önceden bilgi verdik.
553 Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:14,h.no:8267,c.IV,s.414
554Ezrakî,c.II,s.142-143
555 Abdurrezzâk, a.g.e.,Menâsik,bâb:119,h.no:9194,c.V,s.142
196
öldürdük. Daha sonra gelip, Ömer b. Hattâb‟a (r.anh.) sorduk. Dedi ki: “ Onlar
düĢmandır. Nerede bulursanız öldürün.”556
Bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur. Sıhhati bakımından sahih
olan bu rivayet hadis kaynaklarından Abdurrezzâk‟ın (ö.h.221) Musannef‟inde
bulunmaktadır.557
: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ل٤ب، هب: ؼذ اث بة، ٣ؾلس ػ ب ث ػجل هللا، ػ أث٤، ؽلصب أث ا٤ل، هب”
أ ه هللا ٠ هللا ػ٤ هب: " ف الاة ال عبػ ػ٠ هز ؾو ك٢ اؾو: اـواة،
“ اؾلأح، الأهح، ات اؼوه، اؼووة
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Ġbn ġihâb‟dan Sâlim b.
Abdullah‟dan Babası (Abdullah b. Ömer) dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “
BeĢ hayvan vardır ki ihramlı olup da onları Harem‟de öldüren kiĢi üzerine günah
yoktur: Karga, çaylak kuĢu, fare, yırtıcı (saldırgan ya da kuduz) köpek, akrep.”558
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.
Sıhhati yönünden incelediğimizde ise rivayet sahihtir. Kaynak değeri bakımından
incelendiğinde de bu rivayet temel hadis kaynaklarından Buhârî‟nin (ö.h.256) ve
Müslim‟in (ö.h.261) Sahihlerinde bulunmaktadır.559
ؽلصب اث عو٣ظ، هب: أفجو٢ ػجل هللا ث ػجل اوؽ ث أث٢ أ٤خ، أ بكؼب ٠ اث ػو ؽلص أ ػبئخ ”
“اىؽ، كا ب ٣لـ ػ٠ ئثوا٤ ػ٤ اال ابه اهزا»أفجور أ اج٢ ٠ هللا ػ٤ هب:
556
Ezrakî,c.II,s.148
557 Rivayet için bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:9,h.no:8221,c.IV,s.402
558 Ezrakî,c.II,s.148
559 Rivayet için bkz., Buhârî,Bedü‟l-Halk,bâb:16, h.no:3315,c.IV,s.129 ; Müslim,Hac,bâb:9,h.no: (1199)-
72,c.II,s.857
197
3- Ġbn Cüreyc Abdullah b. Abdurrahman b. Ebî Ümeyye‟den Ġbn Abbâs‟ın
kölesi Nâfi‟ ÂiĢe (r.anha) dedi ki: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “ Keleri (kertenkele)
öldürün. Çünkü o Ġbrahim‟i (a.s.) yakmak için olan ateĢe üfledi.”560
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle
merfu‟dur. Senedin sıhhat durumunu incelediğimizde ise isnad zincirindeki Abdullah b.
Abdurrahman b. Ebî Ümeyye (ö.?) hakkında tabakât ve ricâl kitaplarında bir bilgiye
rastlamadık. Râvînin meçhul olmasından dolayı rivayet zayıftır. Ezrakî‟nin eserindeki
rivayet senedi itibariyle her ne kadar zayıf olsa da, bu rivayet baĢka bir tarikle temel
hadis kaynaklarından Buhârî‟nin (ö.h.256) Sahîh‟inde zikredilmiĢtir.561
Bu bölümde Ģu hususa değinmek istiyoruz: Cenabı Allah‟ın yarattığı her canlı
kutsaldır. Ġster insan olsun ister hayvan. Ancak eĢrefi mahlûkat olarak yaratılan insandır. Bu
bakımdan zehirli ve yırtıcı hayvanlarla karĢılaĢıldığında insana zarar verme ihtimalleri
olduğundan insan hayatını muhafaza için öldürülmelerine müsaade edilmiĢtir. Ġncelediğimiz
ilk iki rivayette sayılan hayvanların öldürülmelerine müsaade edilmesinin illeti budur.
Ġncelediğimiz son rivayette ise Ġbrahim‟in (a.s) yakılmak istendiği ateĢe üflemesi
(harlaması) dolayısıyla kelerin (kertenkele) öldürülmesi emrediliyor. Her ne kadar Ezrakî‟nin
eserindeki rivayet zayıf olsa da temel hadis kaynaklarından olan Buhârî‟nin Sahîh‟înde sahih
isnadla bu rivayet nakledilmiĢtir. Ġsnadın sahihliğini temel kriter alıp rivayeti sahih olarak
kabul ettiğimizde, Ģu soruların zihinlerimize tebadür etmesi kaçınılmazdır:
1- Allah (c.c) Kur‟ân-ı Kerîm‟de “hiçbir suçlu baĢkasının suçunu yüklenmez”562
buyuruyorken
bir kelerin iĢlediği günahı bütün kelerlerin yüklenmesi Kur‟ân‟ın hükmüyle çeliĢmiyor mu ?
560
Ezrakî,c.II,s.150
561 Rivayet için bkz., Buhârî,Ehâdîsü‟l-Enbiyâ,bâb:10,h.no:3359,c.IV,s.141
562 6-En‟âm-164 (ال ريه اىهح ىه افوا )
198
2- Allah (c.c) Kur‟ân-ı Kerîm‟de “ Ey ateĢ! Ġbrahim için serinlik ve esenlik ol dedik”563
diye buyururken bir kelerin Allah‟ın emrine asi olmak pahasına ateĢi harlamak için
üflemesinin ne etkisi olabilir?564
3- Allah (c.c) Kur‟ân-ı Kerîm‟de “ Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah‟ı tesbih (zikir)
etmektedir.”565
buyururken akledemeyen, düĢünemeyen, sorumluluk sahibi olmayan bir
canlının, Allah‟ın (c.c.) Peygamberinin yakılması için hazırlanan ateĢe üfleyerek, Allah‟a
(c.c.) baĢ kaldırıp, asi olması nasıl mümkün olur?
Netice itibariyle bu rivayet isnad zinciri bakımından sahih olsa da yukardaki
sorular muvacehesinde metin tenkidine tabi tutulduğunda, rivayetin muhtevası (metin,
mana) için sahihtir demek mümkün değildir.
563
21-Enbiyâ-69 ( ٣ب به ٢ ثوكا ال ب ػ٠ اثوا٤ هب )
564 Akyüz,Hüseyin, “Kertenkelenin Öldürülmesi İle İlgili Hadislerin Tahlil ve Tenkidi”,Dinbilimleri
Akademik AraĢtırma Dergisi, 2013, c.13,sy:1,s.207-208
565 59-HaĢr-1 (جؼ هلل ب ك٢ اباد ب ك٢ االه…اـ)
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
4 6 3
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
6 1 6 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis Kaynakları Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
2 Rivayet Buhârî‟nin
Sahîhînde
2 Rivayet Buhârî ve
Müslim‟in Sahîhlerinde
6 Rivayet
Abdurrezzâk‟ın
Musannef‟inde
1 Rivayet Suyûtî‟nin ed-
Durru‟l-Mensûr‟unda
1 Rivayet Cessâs‟ın
Ahkâmu‟l-Kur‟ân‟ında
Toplam Rivayet Adedi: 13
199
2.2.4. Mekke Hakkındaki Diğer Rivayetler
2.2.4.1. Mekke Evlerinin Kiraya Verilmesinin HoĢ Görülmemesi
Ezrakî, Mekke‟de evlerin kiralanmasının hoĢ karĢılanmadığına dair rivayetler
nakletmiĢtir. Bizim bu rivayetlerden incelediklerimiz Ģunlardır:
ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ٣ؾ٠٤ ث ٤، هب: ؽلص٢ ػو ث ؼ٤ل ث أث٢ ؽ٤، هب: ؽلص٢ ”
بذ اله اب ػ٠ ػل اج٢ ٠ هللا ػ٤ أث٢ »خ، هب: ػضب ث أث٢ ٤ب، ػ ػوخ ث
“ثو ػو ػضب ه٢ هللا ػ ب رو ال رجبع ال رلػ٠ ئال اائت، اؽزبط ، ازـ٠ أ
1- Ebu‟l-Velîd Dedesinden Yahya b. Süleym‟den Ömer b. Saîd b. Ebî
Hüseyin‟den Osman b. Ebî Süleyman‟dan „Alkame b. Nadle dedi ki: “ Resûlullah
(s.a.v.) , Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman zamanında evler ve meskenler kiralanmaz,
satılmazdı. Bu evlere Sâibe( sahipsiz, terk edilmiĢ) denirdi. Ġhtiyacı olan oturur. Ġhtiyacı
olmayan baĢkasını oturturdu.”566
„Alkame b. Nadle‟den(ö.?) mürsel olarak gelen bu rivayet senedin müntehâsı
bakımından maktu‟dur.567
Sıhhati yönünden incelendiğinde ise rivayetin mürsel olup
senedinde inkıta‟ın olmasından dolayı zayıftır. Kaynak değeri bakımından incelediğimizde
ise rivayetin bir kısmı Ömer b. Saîd b. Ebî Hüseyin Osman b. Ebî Süleyman „Alkame
b. Nadle, tarikiyle hadis kaynaklarından Ġbn Mâce‟nin (ö.h.273) Sünen‟inde
bulunmaktadır.568
566
Ezrakî,c.II,s.162-163
567 Alkame b. Nadle hakkında Mizzî (ö.h.742) Tehzîbu‟l-Kemâl isimli eserinde “bazılarının zannettiği gibi
sahâbe olmadığını, Ġbn Hibbân‟ın (ö.h.354) onun tebi‟t-tâbiînden olduğunu söylediğini” zikretmiĢtir. Bkz.
Mizzî, Tehzîbu‟l-Kemâl,c.XX,s.311
568 Ġbn Mâce‟nin Sünen‟indeki rivayette “evlerin ve meskenlerin kiralanmayıp, satılmayacağına” dair bir
ibare yoktur.Bkz., Ġbn Mâce,Menâsik,bâb:102,h.no:3107,c.II,s.1037
200
يغ٢، ػ ػج٤ل هللا ث أث٢ ى٣بك، ػ اث أث٢ غ٤ؼ، ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ث فبل ا”
“ ػ ػجل هللا ث ػو ث اؼب، هب: أ واء ث٤د خ كاب ٣أ ك٢ ثط بها
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟den
„Ubeydullah b. Ebî Ziyâd‟dan Ġbn Ebî Necîh‟den Abdullah b. Amr b. el-Âs dedi
ki: “ Kim ki Mekke evlerinin kirasını yerse, karnına ateĢ doldurmuĢ olur.”569
Sahâbe tabakasından olan Abdullah b. Amr b. el-Âs‟dan (ö.h.65) gelen rivayet
mevkûftur. Sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan râvî
Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin (ö.h.180) hadiste zayıf olduğu için cerh edildiğini daha
önce zikrettik. Rivayet bu sebeple zayıftır. Kaynak değeri bakımından incelediğimizde
ise aynı rivayet, Ubeydullah b. Ebî Ziyâd Ġbn Ebî Necîh Abdullah b. Amr b. el-
Âs, tarikiyle hadis eserlerinden olan Ġbn Ebû ġeybe‟nin (ö.h.235) Musannef‟inde
bulunmaktadır.570
ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ٣ؾ٠٤ ث ٤، ؽلصب ػجل هللا ث لا اط٢، هب: ؼذ أث٢ ”
هب: ب ب خ ؽ٤ب اؼوة، كبا ٣و اظال، ٣ج٤ؼ ٣و: ثـ٢ أ ه هللا ٠ هللا ػ٤
“ابء، كأثلب هللا رؼب٠ ث هو٣ب، كبا ٣ظ ك٢ اظال، ٣و ابء
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Yahya b. Süleym‟den Abdullah b.
Safvân el-Vehdî Babası diyor ki: Bana ulaĢtı ki resûlullah (s.a.v.) Ģöyle buyurdu: “
Mekke‟nin sakinleri Araplardan bir kabile idi. Gölgelikleri kiraya veriyor, suyu
satıyorlardı. (Bundan dolayı) Allah Teâlâ onların yerine KureyĢ‟i getirdi (onları
değiĢtirdi). KureyĢliler insanları gölgeliklerde gölgelendiriyor, suyu da ikram(içiriyor)
ediyorlar.”571
569
Ezrakî,c.II,s.163
570 Rivayet için bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el-Musannef ,Hac, h.no:14684,c.III,s.330
571 Ezrakî,c.II,s.163
201
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.
Sıhhati yönünden incelediğimizde ise, isnad zincirindeki râvîler Abdullah b. Safvân el-
Vehdî (ö.?) ve babası hakkında tabakât ve ricâl kitaplarında her hangi bir bilgiye
ulaĢamadık. Hem bu râvîlerin meçhul olması hem de rivayette kullanılan “بلغني” lafzının
temrîz sîgasından olup rivayet eden râvînin müphemliğine iĢaret etmesinden dolayı
rivayet çok zayıftır. Rivayet kaynak değeri bakımından incelediğinde de bu lafızlarla
sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.
2.2.4.2. Arafat, Müzdelife ve Minâ
Ezrakî, hac menâsikinin yapıldığı yerler olan Arafat, Müzdelife ve Minâ ile
alakalı rivayetler nakletmiĢtir. Bizim bu konuda incelediğimiz rivayetler Ģunlardır:
ػوكخ ب هق، »ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب، ػ ؾل ث اله، هب: هب ه هللا ٠ هللا ػ٤ : ”
“كغبط ٠ ب ؾو، يكلخ ب هق
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Muhammed b. el-Münkedir
dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Arafat‟ın tamamı vakfe yeridir, Minâ vadisinin
tamamı kurban kesme yeridir, Müzdelife‟nin tamamı vakfe yeridir.”572
Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.
Sıhhati bakımından incelediğimizde ise tâbiîn tabakasından olan Muhammed b. el-
Münkedir‟in (ö.h.130)573
Hz. Peygamber‟den hadis rivayeti mürseldir. Ġsnaddaki bu
inkıta‟dan dolayı rivayet zayıftır. Rivayet kaynak değeri bakımından incelendiğinde ise
baĢka bir tarîkle hadis kaynaklarından Ahmed b. Hanbel‟in(ö.h.241) Müsned‟inde
bulunmaktadır.574
572
Ezrakî,c.II,s.196
573 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.521
574 Rivayet için bkz., Bkz., Ahmed b. Hanbel,el-Musned,c.XXII,s.381,h.no:14498
202
ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ؾل ث ػجل هللا ث ػج٤ل ث ػ٤و، ػ اث أث٢ غ٤ؼ، ػ غبل، ”
اث ػجب: ؽل ػوكخ اغج اوف ػ٠ ثط ػوخ ئ٠ أعجب ػوخ ئ٠ ا٤ن ئ٠ زو٠ ا٤ن هب: هب
ئ٠ اك١ ػوكخ هب: هق اج٢ ٠ هللا ػ٤ ػ٤خ ػوكخ ث٤ األعج اجؼخ اج٤ؼخ ابثذ، هل
… “ ب ػ٠ ابثذ
2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Abdullah b. „Ubeyd b. „Umeyr
Ġbn Ebî Necîh‟den Mücâhid‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “ Arafat‟ın sınırı „Urane vadisi
üzerine uzanan dağdan,„Urane dağlarına, oradan Vasîk‟e (yer ismi) oradan multeka‟l-Vasîk‟e,
oradan da Arafat vadisine kadardır. Resûlullahın (s.a.v.) arafe gecesi vakfe yaptığı yerde
Neba‟, Nübeya‟ ve Nâbit dağları arasından, Nâbit dağı üzerindeki yerdir …”575
Rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur. Sıhhati bakımından incelediğimizde
ise isnad zincirindeki Muhammed b. Abdullah b. „Ubeyd b. „Umeyr (ö.h.161-170) hadis
münekkitleri tarafından “٤ ؽل٣ض ث٢ء” (hadisi bir Ģey değildir), metrûku‟l- hadis diye cerh
edilmiĢtir.576
Rivayet bu bakımdan zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından
incelediğimizde ise bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.
ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١ ؽلصب ث فبل ػ اث عو٣ظ، أفجو٢ أث ايث٤و أ غ عبثو ث ػجل هللا ”
“٣و: ايكلخ ب هق
3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Ġbn Cüreyc‟den
Ebu‟z-Zübeyr‟den Câbir b. Abdullah dedi ki: “Müzdelife‟nin tamamı vakfe
yeridir.”577
Câbir b. Abdullah‟dan (ö.h.78) gelen bu rivayet her ne kadar senedin müntehâsı
itibariyle mevkûf gibi görünse de hükmen merfu‟dur. Sıhhati bakımından incelediğimizde ise
575
Ezrakî,c.II,s.194
576 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.IV,s.497
577 Ezrakî,c.II,s.190
203
isnad zincirinde bulunan râvî Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin (ö.h.180) cerh edildiğini daha
önce zikrettik. Rivayet bu sebeple zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından
incelediğimizde ise bu rivayet sahâbe râvîsinin yine Câbir b. Abdullah olduğu baĢka bir
tarîkle temel hadis kaynaklarından Nesâî‟nin (ö.h.303) Sünen‟inde (el-Muctebâ)
zikredilmektedir.578
ؽلصب أث ا٤ل، هب: أفجو٢ عل١، ػ ػجل اغ٤ل، ػ اث عو٣ظ، ػ ػضب ث أث٢ ٤ب ث عج٤و ث ”
ئما هلب خ ئ بء هللا رؼب٠ يب »ػجل هللا ث أث٢ ثو، هب: هب ه هللا ٠ هللا ػ٤ : طؼ، ػ
“ ـ اق٤ق غل ٠ ان١ رؾبلا ك٤ ػ٤ب« ثبق٤ق
4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesin‟den Abdulmecid‟den Ġbn Cüreyc‟den
Osman b. Ebî Süleyman b. Cübeyr b. Mut„ım Abdullah b. Ebubekir dedi ki:
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: ĠnĢallah Mekke‟ye vardığımız (geldiğimiz) zaman
Hayf‟da konaklayacağız. Hayf; içerisinde bizim aleyhimize anlaĢtıkları (müĢriklerin)
Minâ mescididir.”579
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.
Sıhhati bakımından incelediğimizde ise, isnad zincirindeki râvî Osman b. Ebî Süleyman
b. Cübeyr b. Mut„ım (ö.h.121-130)580
sahâbe râvî olan Abdullah b. Ebubekir‟den (ö.h.11)
hadis rivayet etmemiĢtir. Ġsnad zincirindeki bu inkıta‟dan dolayı rivayet zayıftır. Rivayet
kaynak değeri bakımından incelendiğinde de bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde
bulunmaktadır.
578
Nesâî‟nin Sünen‟indeki rivayet senedin müntehâsı bakımından sahâbe râvîde kalmamıĢ Hz.
Peygamber‟e muttasıl olarak isnad edilmiĢtir. Bu bakımdan biz Ezrakî‟nin eserindeki rivayetede hükmen
merfu‟ demenin doğru olduğu kanaatindeyiz. Rivayet için bkz., Nesâî,Menâsikü‟l-Hac,bâb:211,h.no:3045,
c.V,s.265
579 Ezrakî,c.II,s.173
580 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.460
204
2.2.4.2.1. Minâ‟nın Hac Günlerinde Ana Rahmi Gibi GeniĢlemesi
Ezrakî, eserinde Minâ‟nın hac günlerinin dıĢında dar bir yer olup ancak hacılar
için ana rahmi gibi geniĢlediğine dair bir rivayet nakletmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:
هللا ث أث٢ ى٣بك، ػ أث٢ اطل٤، ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، أفجوب ٤ ث ، ػ ػج٤ل ”
هب: ؼذ اث ػجب، ٣أ ػ ٠، ٣وب، : ػغجب ٤و ك٢ ؿ٤و اؾظ كوب اث ػجب: ئ ٠ ٣زغ ثأ
“ب ٣زغ اوؽ ل
1- Ebu‟l- Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Yahya‟dan Süleym b.
Müslim‟den „Ubeydullah b. Ebî Ziyâd‟dan Ebi‟t-Tufeyl dedi ki: Ġbn Abbâs‟a Minâ‟dan
soruldu. Dendi ki: ġaĢılacak Ģey! Hac zamanlarının dıĢında dar bir yer olmasına rağmen! (o
kadar insanı nasıl alıyor). Ġbn Abbâs dedi ki: “Ana rahminin çocuk için geniĢlediği gibi,
Minâ‟da ehli için (hacılar için) geniĢler.”581
Bu rivayet senedin müntehâsı bakımından mevkûftur. Sıhhati yönünden incelendiğinde
ise isnad zincirinde bulunan ve metrûku‟l-hadîs diye hadis münekkitleri tarafından cerh
edildiğini daha önce zikrettiğimiz râvî Süleym b. Müslim‟den (ö.h.191-200) dolayı rivayet
zayıftır. Rivayet kaynak değeri bakımından incelendiğinde ise bu lafızlarla Ezrakî kaynak
gösterilerek sadece Suyûtî‟nin (ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde zikredilmiĢtir.582
Burada Ģu hususa değinmek istiyoruz. Ġsnadı zayıf olan bu rivayet, metini açısından da
vakıaya uygun değildir. Zira rivayette hacılar için geniĢlediği belirtilen Minâ‟da, yakın
tarihimizde cemrelere atılan taĢlar esnasında hacıların oluĢturduğu izdiham ve alanın
darlığından dolayı yaĢanan elim hadisede yüzlerce hacı hayatını kaybetmiĢtir.583
581
Ezrakî,c.II,s.179
582 Bkz. Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.Is.564
583 Bkz., http://www.aljazeera.net/encyclopedia/events/2015/9/28/ 6505-ث٠-اؾظ-ؽبكصخ
205
Nitekim bu tür izdihamların önüne geçebilmek için olsa gerek Suudi Arabistan
devleti yakın zamanda Minâ‟nın alanını ilave 300.000 hacı için %23 oranında
geniĢletme projesini hayata geçirmiĢtir.584
2.2.4.2.2. Cemrelere Atılan TaĢların Göğe Kaldırılması
Ezrakî, cemrelere atılan taĢlardan kabul olanların (göğe) kaldırıldığına dair iki
rivayet nakletmiĢtir. Muhtevaları aynı olan iki rivayetten birini burada inceleyeceğiz.
Rivayet Ģöyledir:
ػ أث٢ اطل٤، هب: هذ : ٣ب أثب اطل٤، فض٤ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ٣ؾ٠٤ ث ٤، ػ اث ”
ئ »ن اغبه رو٠ ك٢ اغب٤خ اإلال، ٤ق ال ر بثب رل اطو٣ن؟ هب: أذ ػب اث ػجب كوب:
“ ثب ب، كب روج هكغ، ب ٣زوج روىهللا رؼب٠
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Yahya b. Süleym‟den Ġbn Huseym dedi
ki: Ebu‟t-Tufeyl‟e dedim: “Ya Ebe‟t-Tufeyl ! Cahiliyede de, Ġslam döneminde de bu
cemrelere taĢlar atılıyor. Nasıl oluyor da yolu kapatan bir tepe (taĢ yığınından dolayı)
oluĢmuyor ?” Dedi ki: Ben bunu Ġbn Abbâs‟a sordum Ģöyle cevap verdi: Allah (c.c.) bir
melek görevlendirdi. Bu atılan taĢlardan kabul olanları kaldırdı(göğe). Kabul olunmayanları
ise bıraktı.”585
Rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur. Sıhhati bakımından
incelendiğinde ise isnad zincirindeki Yahya b. Süleym (ö.h.195) hakkında hadis
münekkitlerinin farklı görüĢleri olduklarını daha önce zikrettik. Kimisi onu tevsik etmiĢ,
kimisi de cerh etmiĢtir. Bu bakımdan bu rivayete kesin olarak ne zayıf ne de sahih
hükmünü vermek doğru olmayıp senedi bakımından hasen liğayrihi demenin daha
doğru olduğu kanaatindeyiz.
584
Bkz., http://alekhbariya.net/ar/node/32044
585 Ezrakî,c.II,s.176-177
206
Rivayet kaynak değeri bakımından incelendiğinde ise bu lafızlarla sadece
Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde Ezrakî kaynak gösterilerek
zikredilmiĢtir.586
Ancak Ebû Saîd el-Hudrî (ö.h.74) tarîkîyle gelen baĢka bir rivayette “kabul
olunan taĢların kaldırıldığı bildirilmiĢ”. Bu rivayette Ġbn Ebû ġeybe‟nin (ö.h.235)
Musannef‟inde ve Taberânî‟nin (ö.h.360) Mu‟cemu‟l-Evsat‟ında nakledilmiĢtir.587
Temel hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet isnadı bakımından hasen olsa
da metni bakımından aynı Ģeyi söylemek mümkün değildir. Biz Ģu iki soru çerçevesinde bu
rivayetin metin tenkidi yapıldığında, rivayetin metninin sahih ya da hasen olamayacağı
kanaatindeyiz. 1- Allah (c.c.) kurban ibadeti için Kur‟ân-ı Kerîm‟de “Onların ne etleri ne de
kanları Allaha ulaĢmaz. Ancak sizin takvanız ulaĢır”588
buyuruyorken “sembolik bir amel
olup, insanları masiyete düĢürmeye çalıĢan Ģeytana mukavemet göstermek manasına
gelen”589
cemrelere taĢ atma ibadetinde makbul olan taĢların göğe kaldırılması, Allah‟ın
(c.c.) kelamına muhalif değil midir? 2- Eğer makbul olan taĢlar göğe kaldırılıyorsa
günümüzde her hac mevsiminde hacıların attıkları taĢların adeta küçük bir dağ meydana
getirebilecek Ģekilde 550 ton ağırlığa ulaĢtığı ve bu taĢların belirli mekânlara nakledildiği590
gerçeği nasıl açıklanabilir? Yoksa sayıları üç milyona varan hacılardan sadece bazılarının
ibadeti mi kabul olunmuĢtur?591
586
Bkz. Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.Is.564
587 Rivayetler için bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el-Musannef ,Hac, h.no:15335,c.III,s.399; Taberânî,el-Mu‟cemu‟l-
Evsat,c.II, s.209,h.no:1750
588 22-Hac-37 (٣ب هللا ؾب ال كبؤب ٣ب ازو ...اـ )
589 Zuhaylî,Vehbe (ö.2015), el-Fıkhu‟l-İslâmî ve Edilletühu,Dâru‟l-Fikr,DımeĢk,1405\1985,c.III,s.192
590 Bkz., http://www.aljazeera.net/news/arabic/2006/12/30/ اغواد-و٢-٣زلكو-اؾغبط
591 Elbette ki kimin ibadetinin kabul olunduğunu ya da olunmadığını bilecek olan yegâne merci Allah‟tır.
(c.c.). Bu soruyu yöneltmemizin maksadı rivayetin bizzat yaĢadığımız gerçekliğe aykırı olmasıdır.
207
2.2.4.2.3. Hz. Ġsmail‟in ya da Hz. Ġshak‟ın Kurban Edilmek Ġstenmesi
Ezrakî, eserinde hem Hz. Ġsmail‟in kurban edilmek istendiğine hem de Hz. Ġshak‟ın
kurban edilmek istendiğine dair iki ayrı rivayet nakletmiĢtir. Rivayetler Ģöyledir:
ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ػجل اوؽ ث ؽ ث اوب، ػ أث٤، هب: ب كل هللا ئبػ٤ ػ٤ ”
ان١ ٢٣ ثبة ؼت ػ٢ ه٢ هللا ػ، اال ثبنثؼ ظو ئثوا٤، كاما اج جطب صج٤و ػ٠ اؼوم األث٤
الب -كق٠ ئبػ٤، ؼ٠ ٣زو٠ اج ٤أفن، كؾبك ػ، ك ٣ي ٣ؼو ٣وك ؽز٠ أفن ػ٠ أه٤و
ان١ ثأ اغج ػ٠ ثبة ؼت ػ٢، ان١ ٣وب: ثذ ػ٤ جبثخ ثذ ػ٢ ث ػجل هللا ث ػجب اغل ان١ ٣وب
“ص اهزبك ئثوا٤ ؽز٠ مثؾ ك٢ اؾو -غل اج
1- Ezrakî Dedesinden Abdurrahman b. Hasan b. el-Kâsım‟dan Babası dedi ki: “
Allah (c.c.) Ġsmail „in (a.s.) kurban edilmesini isteyince Ġbrahim (a.s.) baktı ki Sebir dağı
tarafından beyaz bir koç ġı‟bi Alî kapısını takip eden yere indiriliyor. Ġbrahim (a.s.) Ġsmail‟i
(a.s.) bıraktı. Koçu yakalamak için koĢtu. Koç ondan biraz uzaklaĢtı. Ukaysır‟da onu
yakalayana kadar arkasından gitmeye devam etti.(Ukaysır ġı‟bi Ali kapısının üzerinde dağın
dibinde bir kayadır. Denildi ki: Oraya Lübabe bint Ali b. Abdullah. b. Abbâs Mescid-i KebeĢ
adında bir mescit inĢa ettirdi.) Sonra Ġbrahim(a.s.) onu tutup götürdü. Onu kurban kesilecek
yerde kesti.”592
Rivayet senedin müntehâsı bakımından maktu‟dur. Sıhhati yönünden incelediğimizde
ise isnad zincirindeki Abdurrahman b. Hasan b. el-Kâsım (ö.?) ve babası hakkında tabakât ve
ricâl kitaplarında bir bilgiye rastlamadık. Râvîlerin meçhul olmasından dolayı rivayet zayıftır.
Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde
bulunmaktadır. Ancak Ġsmail‟in (a.s.) kurban edilmek istendiğine dair rivayet hadis
kaynaklarından Ahmed b. Hanbel‟in(ö.h.241) Müsned‟inde bulunmaktadır.593
592
Ezrakî,c.II,s.175
593 Rivayet için bkz., Ahmed b. Hanbel,el-Musned,c.IV,s.437,h.no:2707
208
، ػ ؼ٤ل ث عج٤و، ػ اث ػجب، أ ض٤، ػ اث فؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١ ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ”
هب: اقوح از٢ ث٠ از٢ ثأ صج٤و ٢ اقوح از٢ مثؼ ػ٤ب ئثوا٤ ػ٤ اال كلاء اث ئؾبم، ج ػ٤
… “ صج٤و ج أػ٤ أهو صـبء، كنثؾ
2- Ebu‟l-Velîd Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman‟dan Ġbn Huseym‟den Saîd
b. Cübeyr‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “ Minâ‟daki Sebîr dağının dibindeki kaya, Ġbrahim‟in (a.s.)
oğlu Ġshâk‟ı (a.s.) kurban etmek için üzerine yatırdığı kayadır. Ġshâk‟a (a.s.) bedel olarak Sebîr
dağı tarafından meleyen boynuzlu bir koç indirilmiĢtir. Ġbrahim‟de (a.s.) onu kesmiĢtir…”594
Senedin müntehâsı itibariyle bu rivayet mevkûftur. Sıhhati bakımından
incelediğimizde ise rivayet senedi yönünden sahihtir. Rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin
eserinde bulunmaktadır. Ancak Ġshâk‟ın (a.s.) kurban edilmek istenmesine dair rivayet hadis
kaynaklarından Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde bulunmaktadır.595
Ġslam uleması Hz. Ġsmail‟in mi yoksa Hz. Ġshâk‟ın mı kurban edilmek istendiğine dair
birçok görüĢler beyan etmiĢlerdir. Biz burada bu görüĢleri ayrı ayrı zikretmeyeceğiz. Ancak
Ģu hususa dikkat çekmek istiyoruz, isrâili kaynaklarda da Ġshâk‟ın (a.s.) kurban edilmek
istendiği belirtilmiĢtir.596
Bu meyanda Ġshâk‟ın(a.s.) kurban edilmek istenmesine dair
rivayetlerin isrâiliyat kökenli olabileceği göz ardı edilmemelidir.
594
Ezrakî,c.II,s.175
595 Rivayet için bkz., Ahmed b. Hanbel, el-Musned,c.V,s.13,h.no:2794 ; el-Musned‟de bu konuda Ġbn
Abbâs‟dan iki farklı rivayet nakledilmiĢtir. Birinde Ġsmail‟in (a.s.) kurban edilmek istendiği diğerinde ise
Ġshâk‟ın (a.s.) kurban edilmek istendiği nakledilmiĢtir. Bu rivayetlerin dipnotunda kitabın muhakkiki ġuayb
Arnavûd (ö.2016) birinci rivayetin râvîlerinin bir kiĢi dıĢında sika olduğunu ancak bu rivayeti kuvvetlendirecek
pek çok Ģâhid rivayetin olduğunu belirtmiĢ, ikinci rivayetin isnadının ise zayıf olduğunu söylemiĢtir. Ġkinci
rivayetin dipnotunda devamla bu mevzuda ehli ilmin üzerinde durduğu sahih görüĢ; kurban edilmek istenen
Ġshâk (a.s.) değil Ġsmail‟dir (a.s.) diye belirtmiĢtir.
596 Bkz.,Tevrat-YaratılıĢ 22\9-10
209
2.2.4.3. Mescid-i Ci‟râne
ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، هب: هب ٢ كاك ث ػجل اوؽ اؼطبه ؽلصب ػو ث ك٣به، ػ ػوخ، ػ ”
أهثغ ػو: ػوح اؾل٣ج٤خ، ػوح اوبء هبث، اضبضخ اث ػجب، أ ه هللا ٠ هللا ػ٤ اػزو
“ اغؼواخ، اواثؼخ از٢ غ ؽغز
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman el- „Attâr‟dan
Amr b. Dînâr‟dan „Ġkrime‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “ Resûlullah (s.a.v.) dört umre
yaptı. Hudeybiye umresi, ertesi yıl kaza umresi, Ci‟râne‟den yapılan umre, hac yaparken
yaptığı umre.”597
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.
Sıhhati yönünden incelediğimizde ise rivayet sahihtir. Rivayeti kaynak değeri bakımından
incelediğimizde ise, Dâvud b. Abdurrahman el- „Attâr Amr b. Dînâr „Ġkrime Ġbn
Abbâs tarikiyle temel hadis kaynaklarından olan Ebû Dâvud‟un (ö.h.275) ve Tirmizî‟nin
(ö.h.279) Sünenlerinde bulunmaktadır.598
2.2.4.4. Mescid-i Ten„îm
، ػ ٣ق ث بي، ػ ؽلخ ض٤ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ اؼطبه، ػ اث ف”
ثذ ػجل اوؽ ث أث٢ ثو ال٣ن، ه٢ هللا ػ، ػ أث٤ب، أ ه هللا ٠ هللا ػ٤ هب ؼجل اوؽ:
“ كبػوب ازؼ٤، كاما أجطذ ثب األخ كوب كزؾو، كاب ػوح زوجخ -٣ؼ٢ ػبئخ -أهكف أفزي
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman el- „Attâr‟dan
Ġbn Huseym‟den Yusuf b. Mâhik‟den Hafsa bint Abdurrahman b. Ebî Bekr es-
Sıddîk‟dan Resûlullah (s.a.v.) Abdurrahman‟a buyurdu ki:
597
Ezrakî,c.II,s.207
598 Rivayetler için bkz.,Ebû Dâvud,Menâsik,bâb:79,h.no:1993,c.II,s.205;Tirmizî, Hac,bâb:7,h.no:816,
c.III, s.171
210
“Kız kardeĢini ( ÂiĢe ) terikene al. Ona Ten„îm‟den umre yaptır. Onu tümseğe indirdiğinde
emret ihrama girsin. Çünkü o makbul bir umredir.” 599
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Senedin
sıhhati bakımından incelendiğinde ise rivayet sahihtir. Rivayet kaynak değeri bakımından
incelediğinde ise Dâvud b. Abdurrahman el- „Attâr Ġbn Huseym Yusuf b. Mâhik Hafsa
bint Abdurrahman b. Ebî Bekr es-Sıddîk tarikiyle, aynı lafızlarla hadis kaynaklarından Ahmed
b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde ve Ebû Dâvud‟un (ö.h.275) Sünen‟inde bulunmaktadır.600
2.2.4.5. Mekke Kabristanı
ث٢ فلا، ػ اث ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، أفجوب ايغ٢، ػ اث عو٣ظ، هب: أفجو٢ ئثوا٤ ث أ”
“وجوح أ خ« ؼ اوجوح ن»ػجب، ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ هب:
1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden ez-Zencî‟den Ġbn Cüreyc‟den
Ġbrahim b. Ebî HaddâĢ‟dan Ġbn Abbâs dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ne
güzel bir kabristan bu.” Mekke ehlinin kabristanı.”601
Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.
Sıhhati bakımından incelendiğinde ise isnad zincirinde bulunan râvî Müslim b. Hâlid ez-
Zencî‟nin (ö.h.180) cerh edildiğini daha önce zikrettik. Rivayet bu sebeple zayıftır.
Rivayeti kaynak değeri bakımından ele alındığında ise hadis kaynaklarından Ahmed
b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde bulunmaktadır.602
599
Ezrakî,c.II,s.208
600 Rivayetler için bkz., Ahmed b. Hanbel, el-Musned,c.III,s.235,h.no:1710 ; Ebû Dâvud,Menâsik,bâb:80, h.no:1995, c.II,s.206
601 Ezrakî,c.II,s.209
602 Rivayet için bkz., Ahmed b. Hanbel,el-Musned,c.V,s.428,h.no:3742
211
2.3.Ġkinci Bölümde Ġncelenen Rivayetlerin Taksimi
2.3.1.Kaynaklarda Bulunması Cihetinden
Kütüb-i Sittede Diğer Hadis
Kaynaklarında Diğer Kaynaklarda
Sadece
Ezrakî‟nin
Eserinde
Bulunduğu
Kaynak
Rivayet
Adedi
Bulunduğu
Kaynak
Rivayet
Adedi
Bulunduğu
Kaynak
Rivayet
Adedi
Rivayet
Adedi
Buhârî‟de 15 Muvatta‟da 3
Suyûtî‟nin
ed-Durru‟l-
Mensûr‟unda
11 20
Müslim‟de 4
Ahmed b.
Hanbel‟in
Müsned‟inde
3 Diğer Tefsir
Eserlerinde 7 -
Buhârî ve
Müslim‟de 12
Tayâlisî‟nin
Müsned‟inde 3
Tarih ve
Siyer
Eserlerinde
11 -
Tirmizî‟de 6 Dârimî‟nin
Sünen‟inde 1
Coğrafya
Eserlerinde 3 -
BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER
Senedin Müntehâsı Bakımından
Merfu‟ Mevkûf Maktu‟
7 5 2
Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından
Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟
3 1 10 -
Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından
Kütüb-i Sitte Diğer Hadis Kaynakları Tefsir,Tarih ve Diğer
Kaynaklar
1 Rivayet Ġbn
Mâce‟nin Sünen‟inde
1 Rivayet Nesâî‟nin
Sünen‟inde (el-
Muctebâ)
2 Rivayet Ebû
Dâvud‟un Sünen‟inde
1 Rivayet Ġbn Ebû
ġeybe‟nin
Musannef‟inde
2 Rivayet Ahmed b.
Hanbel‟in Müsned‟inde
2 Rivayet Suyûtî‟nin ed-
Durru‟l-Mensûr isimli
eserinde
Toplam Rivayet Adedi: 14
212
Ebû
Dâvud‟da 6
Abdurrezzâk‟ın
Musannef‟inde 20
„Ġlel
Eserlerinde 2 -
Nesâî‟de 2
Ġbn Ebû
ġeybe‟nin
Musannef‟inde
5 - -
Ġbn
Mâce‟de 8
Taberânî‟nin
Mu‟cemu‟l-
Evsat‟ında
1 - -
- -
Bunların
DıĢındaki
Hadis
Eserlerinde
7 - -
TOPLAM 53 TOPLAM 43 TOPLAM 34 20
GENEL TOPLAM 150
2.3.2.Senedin Müntehâsı ve Senedin Sıhhati Cihetinden
Senedin Müntehâsı
Bakımından Taksimi
Rivayet
Adedi
Senedin Sıhhati Bakımından
Taksimi
Rivayet
Adedi
Merfu‟ 88 Sahîh 37
Mevkûf 32 Hasen 10
Maktu‟ 30 Zayıf 98
- - Mevzû‟ 5
TOPLAM 150 TOPLAM 150
SONUÇ
Mekke tarihi hakkında yazılmıĢ ve günümüze ulaĢmıĢ en eski kitap olan
“Ahbâru Mekke ve ma Câe fihâ mine‟l-Âsâr” ismli eserin müellifi Ebu‟l-Velîd el-
Ezrakî, tarihçi kimliğinin yanında hadisçi kimliği ile de bilinen biridir. Hatta kendisinin
kayıp bir Müsned türü eserinin olduğu belirtilmiĢtir. Ezrakî eserinde Kâbe ağırlıklı
olarak, Kâbe ve Mekke ile ilgili tespitlerimize göre bin seksen rivayet zikretmiĢtir.
Biz bu çalıĢmamızda Ezrakî‟nin eserinde kullandığı yüz elli rivayeti, senedinin
müntehâsı ve sıhhati bakımından inceledik. Kaynak değeri bakımından da kütüb-i
sitteyi temel alarak bu yüz elli rivayetin tahricini yaptık. Bu usulle Ezrakî‟nin kitabında
naklettiği rivayetleri bir tarihçi olarak mı yoksa bir hadisçi perspektifiyle mi kitabına
aldığını tespit etmeye çalıĢtık. Hem de hicri üçüncü asırda yazılmıĢ bir Ģehir tarihi
eserindeki Kâbe ve Mekke ile alakalı rivayetleri hadis ilmi açısından incelemiĢ olduk.
Ezrakî kendi zamanındaki tarihçilerin yolundan giderek kitabındaki rivayetleri
hadisçiler gibi isnad zinciriyle nakletmiĢtir. Nitekim hicri IV. yüzyılın sonlarından
itibaren tarihçiler ve siyer ve meğâzi yazarları isnad kullanmayı bırakmıĢladır. Ezrakî
kitabında tarihçilerin klasik usullerinin aksine rivayetleri naklederken hadisçiler gibi
nakletmiĢ, bir anlam bütünlüğü gözetmemiĢtir. Bir rivayeti naklettikten sonra aynı konu
baĢlığı altında o rivayetin zıttı olarak görünen diğer rivayeti de nakletmiĢtir. Mesela Hz.
Peygamber‟in Mekke fethedildiği zaman Kâbe‟ye girip, oradaki resimlerin silinmesini
istediğine dair rivayeti naklettikten sonra, Hz. Peygamber‟in resimler silinmeden
Kâbe‟ye girmediğine dair rivayeti de aynı baĢlık altında nakletmiĢtir.
Ezrakî eserinde rivayetleri kullanırken diğer tarihçilerin yaptığı gibi (özellikle
Vâkıdî) senetleri birleĢtirerek telfîke, bazı rivayetler dıĢında pek baĢvurmaz. Bu konuda
da hadisçilerin usulünü takip eder.
214
Ezrakî her ne kadar rivayetleri isnadlı naklederken telfîke baĢvurmasa da, rivayetleri
bölerek, bölünen kısmın uygun olduğu konu baĢlığı altında o rivayeti nakletmiĢtir.
Ezrakî‟nin eserinde özellikle Kâbe‟yi tavaf, Hacer-i Esved‟i istilâm, zemzem
suyu, Arafat, Müzdelife ve Minâ gibi konu baĢlıkları altında fıkhi meselelere delalet
eden rivayetler boldur. Ancak o fıkhi hükümlere değinmemiĢ, rivayetlerden sonra
herhangi bir açıklama yapmamıĢtır. Bazen garib kelimeleri açıklamıĢtır.
Buhârî, Ezrakî‟nin dedesi Ahmed b. Muhammed el-Ezrakî‟nin rivayet ettiği altı
hadisi eserine almıĢtır. Ancak ne Buhârî ne de diğer kütüb-i Sitte müellifleri eserlerine
Ezrakî‟den hadis almamıĢlardır. Ezrakî‟nin naklettiği rivayetler özellikle hicri ilk dört
asır tefsircilerinin eserlerinde hususiyle de Ezrakî‟den asırlar sonra yaĢamıĢ, Suyûtî‟nin
(ö.h.911) “ed-Durru‟l-Mensûr fi‟t-Tefsîri bi‟l-Me‟sûr” isimli eserinde bulunmaktadır.
Ezrakî eserine aldığı rivayetlerde hadisçiler gibi seçici davranmamıĢ, Kâbe‟nin
suyun üzerinde köpük olması, Nuh‟un (a.s.) gemisinin tufan esnasında Kâbe‟nin etrafını
tavaf etmesi, Hz. Âdem ile Hz. Havvâ‟nın cennetten çıkarılmalarının tek suçlusu Hz.
Havva olması gibi isrâiliyat türü rivayetler nakletmiĢ, bununla da iktifa etmeyip Arap
mitolojisinde kendisine belli bir kutsallık atfedilen yılanın, Kâbe‟yi 500 sene boyunca
koruduğu, yılanın Kâbe‟yi tavaf ettiği, Cinlerle Arap kabilelerinin birbirleriyle
savaĢtığı, daha sonrasında barıĢ yaptıkları gibi mitolojik ve efsanevi olarak
adlandırılabilecek rivayetler nakletmiĢtir.
Ezrakî eserine aldığı rivayetlerde hem sened yönünden hem metin yönünden
çokça tenkide uğrayacak rivayetler nakletmiĢtir. Nitekim tespitlerimize göre Ezrakî‟nin
naklettiği 1080 rivayetten sadece 319 tanesi sahih, 528 rivayet zayıf, 17 rivayet
mevzû‟dur. Geriye kalan 216 rivayet ise hasen olmakla beraber çoğu hasen liğayrihi
mertebesinde olup, bu rivayetleri zayıf olarak kabul edenlerde olabilir. Bu da göz
önünde bulundurulduğunda Ezrakî‟nin eserindeki rivayetlerin neredeyse üçte ikisi
215
zayıftır. Bizim çalıĢmamızda incelediğimiz 150 rivayetten 98 rivayet zayıf,5 rivayet
mevzû‟, 10 rivayet hasen, 37 rivayet sahihtir. Bu da kitabın tamamındaki sahih, hasen,
zayıf rivayet ortalamasıyla aĢağı yukarı aynıdır.
Bu veriler ıĢığında diyebiliriz ki Ezrakî eserine aldığı rivayetleri bir hadisçi
olarak değil tamamen bir tarihçi perspektifiyle değerlendirerek almıĢtır. O hiçbir
rivayeti zayi etmemiĢ hepsini eserine katmıĢtır. Hadisçilerle ortak noktası rivayetleri
naklederken isnad kullanması ve meĢhur tarihçilerin baĢvurduğu isnadları birleĢtirme
(telfîk) iĢine pek baĢvurmamasıdır.
Eserinde Kâbe, Mescid-i Harâm ve Mescid-i Harâm içerisindeki diğer kutsal
addedilen yerlerin (Makâmı-Ġbrahim, Hicr-i Ġsmail, Hacer-i Esved, zemzem gibi)
teknik, fiziki ve mimari durumlarından, Mekke‟deki dağlar, ovalar, geçitler gibi
coğrafik Ģekillerden isnadsız bir Ģekilde kendi bilgi birikimiyle nakillerde bulunan
Ezrakî, kanaatimize göre bir hadisçi değil, dini bir kimliği de olan bir mekân üzerine
eserini hasretmiĢ, bir Ģehir tarihçisidir. Ezrakî‟nin eserinde naklettiği rivayetler bir
hadisçi için o rivayetlerin sıhhat ve kaynak değeri tespit edildikten sonra bir değer ifade
edebilir.
Bize göre kütüb-i sitte müelliflerinin onunla aynı dönemde yaĢamalarına rağmen
ondan hadis nakletmemelerinin sebebi Ģunlar olabilir: A- Ezrakî‟nin naklettiği rivayetlerin
hem sened hem de metin yönünden hadisçilerin kriterlerine uymaması. B- Tarihçi olarak
meĢhur olan Ezrakî‟nin hadis ilminde ve rivayetinde meçhul olup, kütüb-i sitte müellifleri
tarafından da sadece tarihçi yönü bilindiği için ondan hadis rivayet edilmemiĢ olması. C-
Hadis rivayet etmekte pek bilinmeyen Ezrakî‟nin eserine de muttali olunamamıĢ olması.
216
KAYNAKÇA
Kur‟ân-ı Kerim .
Abdurrezzâk, Ebû Bekr Abdurrezzâk b. Hemmâm b. Nâfi‟ el-Himyerî es-San‟ânî, el-
Musannef. el-Mektebü‟l-Ġslâmî. Beyrut, h.1403.
Akay, Hasan, İslâmi Terimler Sözlüğü. ĠĢaret yay.,Ġstanbul, 2005.
Akyüz, Hüseyin, “Kertenkelenin Öldürülmesi İle İlgili Hadislerin Tahlil ve Tenkidi”.
Dinbilimleri Akademik AraĢtırma Dergisi. 2013, c.13,sy:1, s.207-208.
el- Âsımî, Abdulmelik b. Hüseyin b. Abdilmelik , Semtü‟n-Nücûmi‟l-„Avâlî fi Enbâi‟l-
Evâili ve‟t-Tevâlî. Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut, h.1419\1998.
Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü. ĠFAV yay., Ġstanbul, 2015.
el- Bağdâdî, Ebu Bekr Ahmed b. Ali b. Sâbit b.Ahmed b. Mehdi el-Hatîb, el-Kifâye fî-
„İlmi‟r –Rivâye. Müessetü‟r-Risâle. Beyrut,1434/2013.
______,Târîhu Bağdâd.Daru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî. Beyrut,1422\2002.
Barca,Ġbrahim, “Şehir ve Bölge Konulu Klasik İslam Eserleri”,Siirt Üniversitesi
Ġlahiyat Fakültesi Dergisi,2017,c.4,sy.2,s.90-97
el- Beğavî, Ebû Muhammed el-Hüseyin b. Mesûd b. Muhammed b. el-Ferrâ‟ eĢ-ġâfiî,
Meâlimu‟t-Tenzîl. Dâru-Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-„Arabî. Beyrut, h.1420.
______, Şerhu‟s-Sünne. el-Mektebü‟l-Ġslâmî. Beyrut,1403\1983.
el- Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali b. Musa el-Horasânî, Delâilu‟n-
Nübüvve ve Ma‟rifetü-Ahvâli-Sâhibi‟ş-Şerîa . Dâru‟l-Kütübi‟l -„Ġlmiyye. Beyrut,h.1405.
217
el- Bezzâr, Ebû Bekr Ahmed b. Abdilhâlik b. Hallâd b.„Ubeydullah, el-Bahru‟z-Zehhar
el-Ma‟rûf bi-Musnedi‟l-Bezzâr . Mektebetü‟l-„Ulûm ve‟l-Hikem. Medine, 2009.
Bozkurt,Nebi, KüçükaĢçı,Mustafa Sabri “Mescid-i Harâm” . DĠA .TDV. yay., 2004.
c.XXIX, s.273-277.
el- Buhârî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ġsmail el-Buhârî el-Cu‟fî, el-Câmiu‟s Sahîh.
thk. Muhammed Züheyr b. Nasır en-Nasır. Dâru Tavki‟n-Necât. h.1422, y.y.
______, et –Târîhu‟l Kebîr,Dâiratu‟l-Maârifi‟l-Osmâniyye. Haydarâbad,t.y.
el- Bursevi, Ġsmail Hakkı, Ruhu‟l-Beyân,Dâru‟l-Fikr,Beyrut, t.y.
Canikli,Ġlyas, “İslam Kültüründe Resim Sanatına Reddiyeci Yaklaşımı Temellendirmede
Kullanılan Rivayetin Kritiği”. Ġslami AraĢtırmalar Dergisi. c.17, sy.4 ,2004 ,s.379-389.
el- Cessâs, Ahmed b. Ali Ebubekr er-Râzî, Ahkâmu‟l-Kur‟ân. Dâru Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-
„Arabî. Beyrut,h.1405.
Çakan, Ġsmail Lütfi, Hadis Usûlü. ĠFAV yay. Ġstanbul,2017.
Çakın, Kamil, İslamda Hadis ve Sünnetin Yeri. Seba yay. Ankara, 1997.
Çelebi, Kâtip, Süllemü‟l-Vusûl ilâ-Tabakâti‟l-Fuhûl. , Mektebetü Ġrsîkâ (IRCICA),
Ġstanbul, 2010.
______, Keşfu‟z-Zunûn an-Esâmi‟l-Kütübi ve‟l-Funûn, Mektebetü‟l-Müsennâ, Bağdad ,
1941.
Çelik, Ali, İslâm‟ın Kabul ve Reddettiği Halk İnançları. Beyan yay. Ġstanbul,2013.
Çetin,Nihad M.,“Ahbâr”. DĠA.,TDV. yay.1988. c. I, s. 486.
218
ed- Dârimî, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman b. el-Fadl b. Behrâm b.
Abdissamed, es-Sunen. Dâru‟l-Muğnî li‟n-NeĢri ve‟t-Tevzi‟. Suudi Arabistan, 1412\2000.
ed-Dâvudî, Yusuf b. Cevdet Yasin, el-Muttefik ve‟l-Mufterik fî-men zükira bi-
kunyetihi mine‟r-ruvâti fi‟l-kutubi‟s-sitte. Dâru‟l-Endülüs li‟t-tabâa. Mısır, 1434\2013.
ed- Diyârıbekrî, Hüseyin b. Muhammed b. el-Hasen, Târîhu‟l-Hamîs fi-Ahvâli Enfesi‟n-
Nefîs. Dâru-Sâdır. Beyrut, t.y.
Döner, Ertuğrul, “İsrâiliyyât Kavramının Oluşum ve Olgunlaşma Süreci ”. Pamukkale
Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi. yıl:2,sy:4, Eylül\2015. s.17.
Ebû Dâvud, Süleyman b. el-EĢ„as b. Ġshâk b. BeĢîr el-Ezdî es-Sicistânî, es-Sunen,el-
Mektebetü‟l -„Asriyye. Beyrut, t.y.
Erdem, Sargon, “Bayram”. DĠA. TDV. yay.1992. c.V,s.258.
Erkal, Mehmet, “Arşın”,DĠA. TDV. yay.1991. c.III, s.411-412.
Erul,Bünyamin, Siret Tedkikleri. Otto yay. Ankara, 2013.
el -Ezrakî, Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr. thk. RüĢdî es-Sâlih Melhas.
Daru‟l-Endülis. Beyrut, t.y.
______, Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr. thk. Abdulmelik b. Abdillah b.
DüheyĢ. Mektebetü‟l-Esedî. y.y.
el- Fâkihî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ġshâk b. el-Abbâs el-Mekkî , Ahbâru Mekke fi
Kadîmi‟d-Dehri ve Hadîsihi. Dâru Hadar. Beyrut, h.1414.
el- Fâsî, Takiyuddîn Muhammed b. Ahmed el-Hasenî el-Mekkî, el- „Ikdu‟s-Semîn fi-
Tarîhi‟l-Beledi‟l-Emîn. Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut, 1998.
219
______, Şifâu‟l-Garam bi-Ahbâri‟l-Beledi‟l-Haram. Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut,
1421\2000.
Fayda, Mustafa, “ İslam Dünyasındaki İlk Şehir Tarihleri ve İbn Şebbe‟nin Medine-i
Münevvere Tarihi”,Ankara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, 1986,c.28,sy.1,s.168
el- Fîrûzâbâdî, Ebû Tâhir Mecdüddîn Muhammed b. Ya‟kûb, el-Kâmûsü‟l-Muhît.
Müessesetü‟r-Risâle li‟t-Tabâ„ati ve‟n-NeĢri ve‟t-Tevzî‟. Beyrut,1426\2005.
el- Hamevi, Ebû Abdillah ġihâbuddîn Yâkut b. Abdillah er-Rûmî, Mu‟cemu‟l-Buldân.
Dâru-Sâdır. Beyrut,1995.
______, Mu‟cemu‟l-Udebâ‟. Dâru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî. Beyrut, 1414\1993.
el- Hattâbî, Ebû Süleyman Hamd b. Muhammed ,el- A‟Lâmu‟l-Hadîs fi Şerhi Sahîhi‟l-
Buhârî. Câmi„atu Ummi‟l-Kurâ (MerkezU‟l-Buhûsi‟l-„Ġlmiyye ve Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-
Ġslâmî). Mekke , 1409\1988.
el- Hâzin, Ebû‟l-Hasen Alâuddîn Ali b. Muhammed b. Ġbrahim b. Ömer, Lubâbu‟t-
Te‟vîl fi-Meâni‟t-Tenzîl. Dâru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye. Beyrut, h.1415.
el-Heysemi, Ebû‟l-Hasen Nureddin Ali b. Ebî Bekr b. Süleyman b. Ebî Bekr,
Buğyetu‟l-Bâhis an-Zevâidi Musnedi‟l-Hâris. Merkezü-Hidmeti‟s-Sünne ve‟s-Sîreti‟n-
Nebeviyye. Medine, 1413\1992.
Ġbn Adî, Ebû Ahmed b. Adî el-Cürcânî, el-Kâmil fi-Du„afâi‟r-Ricâl, Dâru‟l-Kütübi‟l-
„Ġlmiyye. Beyrut, h.1418\1997.
Ġbn Ebû Hâtim, Ebû Muhammed Abdirrahman b. Muhammed b. Ġdris el-Münzir et-
Temîmî er-Râzî, Tefsîru‟l-Kur‟âni‟l-Azîm. Mektebetü‟n-Nezâr Mustafa el-Bâz. Suudi
Arabistan, h.1419.
220
Ġbn Ebû ġeybe, Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed b. Ġbrahim b.Osman b. Havêstî el-
„Absî, el-Kitâbu‟l- Musannef fi‟l-Ehâdîsi ve‟l-Âsâr. Mektebetü‟r-RüĢd. Riyâd,h.1409.
Ġbn Hacer, Ebu‟l-Fazl Ahmed b. Ali b. Muhammed b. Ahmed el-Askalânî, Nüzhetü‟n-
Nazar fî-Tevdîhi Nuhbeti‟l-Fiker fi -Mustalahi Ehli‟l-Eser., Matba„atu‟s-Sabâh. DimeĢk,
1421\2000.
______, Tehzîbu‟t-Tehzîb. Matba„atu Dâirati‟l-Ma„ârifi‟l-Nizâmiyye. Hindistan, h.1326.
______, Lisânu‟l-Mîzân. Dâru‟l-BeĢâiri‟l-Ġslâmiye. y.y., 2002.
______, el-İsâbe fî-temyîzi‟z-Sahâbe. Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut, h.1415.
______, Fethu‟l-Bârî Şerhu-Sahîhi‟l-Buhârî. Dâru‟l-Ma‟rife. Beyrut, h.1379.
______, Ta‟rîfu Ehli‟t-Takdîs bi Merâtibi‟l-Mevsûfîne bi‟t-Tedlîs. Mektebetü‟l-Menâr.
Amman,1403\1983.
Ġbn Hanbel, Ebû Abdillah Ahmed b. Muhammed eĢ-ġeybânî, el-Musned. Müessesetü‟r-
Risâle. y.y.,1421\2001.
Ġbn Hibbân, Ebu Hâtim Muhammed b. Hibbân b. Ahmed b. Hibbân b. Mu„âz b. Ma‟bed
et-Temîmî, ed-Dârimî,el-Büstî,es-Sikât. Dâiratü‟l-Ma„ârifi‟l-Osmâniyye. Haydarâbad
1393\1973.
______, Sahîhu İbn Hibbân bi-Tertîbi İbn Belbân (el-İhsân fi Takrîbi Sahîhi İbn
Hibbân).Müessesetü‟r-Risâle. Beyrut,1408\1988.
Ġbn HiĢâm, Abdulmelik b. HiĢâm b. Eyyûb el-Himyerî el-Meâfirî, es-Siretü‟n- Nebeviyye.
ġeriketü Mektebe ve Matba„ati Mustafa el-Bâbî el-Halebî ve Evlâdihi bi-Mısr. 1375\1955.
Ġbn Huzeyme, Ebu Bekr Muhammed b. Ġshâk b. Huzeyme es-Sülemî en-Nîsâbûrî, es-Sahîh
el-Mektebü‟l-Ġslâmî. Beyrut, t.y.
221
Ġbn Kesîr, Ebû‟l-Fidâ Ġsmâil b.Ömer el-KureĢî el-Basrî, Tabakâtu‟ş-Şafiîyyîn. Mektebetü‟t-
Sekâfeti‟t-Dîniyye. y.y., 1413\1993.
______, el-Bidâye ve‟n-Nihâye. Dâru-Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-„Arabî. t.y.,1408\1988.
______, Tefsîru‟l-Kur‟âni‟l-Azîm. Dâru-Tayyibeli‟n-NeĢrive‟t-Tevzi‟. t.y.,1420\1999.
______, Kısasu‟l-Enbiyâ. Matbaâtu-Dâri‟t-Te‟lîf. Kahire, h.1388\1968.
Ġbn Kutluboğa, Ebu‟l Fidâ Zeynuddîn Kâsım es-Sûdûnî el-Hanefî, es-Sikât mimmen
lem Yaka‟ fi‟l-Kütübi‟s-Sitte. Merkezu‟n-Nu‟mân li‟l-Buhûsi ve‟d-Dirâsâti‟l-Ġslâmiyye
ve Tahkîki‟t-Türâs ve‟t-Tercüme. Yemen,1432\2011.
Ġbn Mâce, Ebû Abdillah Muhammed b. Yezîd Mâce el-Kazvînî, es-Sunen. Dâru-Ġhyâi‟l-
Kütübi‟l-„Arab‟i. y.y., t.y.
Ġbn Manzûr, Ebu‟l-Fazl Cemâlûddin Muhammed b. Mükerrem b. Ali- b. Manzur el-
Ensârî, Lisânu‟l-„Arab. Dâru Sâdır. Beyrut, h.1414.
Ġbn Nukta, Ebû Bekr Muhammed b. Abdilğanî b. Ebî Bekr b. ġucâ‟ el-Hanbelî el-
Bağdâdî, et-Takyîd li Ma‟rifeti Ruvâti‟s Sunen ve‟l Mesânîd. Dâru‟l Kütübi‟l „Ġlmiyye.
Beyrut,1408\1988.
Ġbn Receb, Zeynuddîn Abdurrahman b. Ahmed b. Recen b. el-Hasen el-Bağdâdî el-Hanbelî,
Fethu‟l-Bârî Şerhu Sahîhi‟l-Buhârî. Mektebetü‟l-Gurâbâi‟l-Eseriyye. Medine, 1417\1996.
Ġbnu‟l-Cârûd, Ebû Muhammed Abdullah b. Alî en-Nîsâbûrî, el-Muntekâ mine‟s-Suneni‟l-
Musnede. Müessetü‟l-Kitâbi‟s-Sekâfiyye. Beyrut, 1408\1988.
Ġbnu‟l-Cevzî, Ebu‟l-Ferec Abdurrahman b. Ali b. Muhammed el-Cevzî, et-Tabsıra.
Dâru‟l-Kütübil-„Ġlmiyye. Beyrut, h.1406\1986.
______, Zâdu‟l-Mesîr fi-İlmi‟t Tefsîr. Dâru‟l-Kitâbi‟l-„Arabî. Beyrut, h.1422.
222
______, el-Muntazam fi-Târîhi‟l-Ümemi ve‟l-Mülûk. Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut,
1412\1992.
______, el-Mevzû„ât. el-Mektebetü‟s-Selefiyye. Medine,1386\1966.
______, Musîru‟l-Garâm es-Sâkin ilâ-Eşrafi‟l-Emâkin. Daru‟l-Hadîs. Kahire, h.1415
\1995.
______,el-„İlelu‟l-Mutenâhiye fi‟l-Ehâdîsi‟l-Vâhiye. Ġdâratü‟l-„Ulûmi‟l-Eseriyye. Pakistan,
1401\1981.
Ġbnu‟l-Verdî, Ebû Hafs Sirâcuddîn Ömer. Harîtatu‟l-Acâib ve Feridetü‟lGaraib.
Mektebetü‟s - Sekâfeti‟l-Ġslâmiyye, Kahire,1428\2008
Ġbnu‟n-Nedîm, Ebû‟l-Ferec Muhammed b. Ġshâk b. Muhammed el-Varrâk el-Bağdâdî,
el-Fihrist. Dâru‟l-Ma‟rife. Beyrut,1417\1997.
Ġbnu‟s-Salâh, Ebî Amr Osman b. Abdirrahman eĢ-ġehrezûrî, Mukaddimetu İbni‟s-Salâh
fi „Ulûmi‟l-Hadîs. Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Lübnan, 2010.
Ġbnu‟z-Ziya, Bahâuddîn Ebu‟l-Bekâ Muhammed b. Ahmed b. ez-Ziya el-Mekkî el-Hanefî,
Târihu Mekkete‟l-Müşerrefe ve‟l-Mescidi‟l-Harâm ve‟l-Medîneti‟ş-Şerife ve‟l-Kabri‟ş-
Şerîf. Dâru‟l -Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut,1424\2004
el- Ġsfahânî, Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillah b. Ahmed b. Ġshâk b. Musa b. Mehrân,
Delâilu‟n-Nübüvve. Dâru‟n-Nefâis. Beyrut,1406\1986.
______, Ma‟rifetü‟s Sahâbe. Daru‟l-Vatan li‟n-NeĢr. Riyad,1419\1998.
______, et-Tıbbu‟n-Nebevî. Dâru Ġbn Hazm. y.y., 2006.
el- Ġsfahânî, Ebu‟l-Kâsım Ġsmâil b. Muhammed b. el-Fazl b. Alî et-Talîhî et-Teymî,
Siyerü‟s-Selefi‟s-Sâlihîn. Daru‟r-Râye li‟n-NeĢri ve‟t-Tevzî‟. Riyad, t.y.
223
Ġstemi, Fuat, “Hicri IV. Yüzyıla Kadar Hadis İlmi Ve Tarih İlminin Birbiriyle Olan
Tarihsel Münasebeti”. e-ġarkiyat Ġlmi AraĢtırmalar Dergisi. Nisan,2017, c.IX, sy.1,s. 54.
Kandemir, M.YaĢar, “Heysemî”. DĠA. TDV. yay., 1998, c.XVII, s.292-293.
el- Kârî, Ebu‟l-Hasen Nûruddîn Ali b. Sultân Muhammed el-Herevî, Mirkâtu‟l-Mefâtîh
Şerhu Mişkâti‟l-Mesâbîh. Dâru‟l-Fikr. Beyrut, 1422\2002.
el- Kelâbâzî, Ebû Nasr Ahmed b. Muhammed el-Hüseyin b. el-Hasen el-Buhârî, el-
Hidaye ve‟l -İrşâd fi -Ma‟rifeti ehli‟s-Sika ve‟s-Sedâd. Daru‟l-Ma‟rife. Beyrut, h.1407.
Koçyiğit, Talat, Hadis Tarihi. TDV. yay., Ankara, 2011.
______, Hadis Usûlü. TDV. yay., Ankara,2016.
el- Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh el-Ensârî, el-
Câmi‟ li-Ahkâmi‟l-Kur‟ân. Dâru‟l-Kütübi‟l-Mısriyye. Kahire,1384\1964.
el- Makdîsî, Ziyâuddîn Ebû Abdillah Muhammed b. Abdilvâhid, el-Ehâdîsu‟l-Muhtêra
evi‟l-Mustahrec mine‟l-Ehâdîsi‟l-Muhtêra mimmâ lem-Yuhrichu el-Buhârî ve Müslim
fi-Sahîhihimâ. Dâru-Hadar li‟t-Tabâ„ati ve‟n-NeĢri ve‟t-Tevzi‟. Beyrut, 1420\2000.
Mâlik b. Enes, el-Muvatta‟. Dâru-Ġhyâi‟it-Turâsi‟l-Arabî. Beyrut,1406\1985.
el- Mizzî, Ebu‟l-Haccâc Yusuf b. Abdirrahman b. Yusuf Cemâlûddîn Ġbni‟z-Zekî Ebî
Muhammed el-Kudâ„î el-Külebî, Tehzîbu‟l-Kemâl fî-Esmâi‟r-Ricâl. Müessetü‟r-Risâle .
Beyrut,1400\1980.
Moğultay b. Kılıç, Ebû Abdillah Alâüddîn Abdullah el-Bekcerî el-Mısrî el-Hanefî,
İkmâlu Tehzîbi‟l-Kemâl fî-Esmâi‟r-Ricâl. el-Fârûku‟l-Hadîse li‟t-Tabâ„ati ve‟n-NeĢr.
Mısır,1422\2001.
224
el- Münâvî, Zeynüddîn Muhammed Abdurraûf el-Haddâdî el-Kâhirî, et-Teysîr bi Şerhi‟l-
Câmi„i‟s-Sâğir. Mektebetü‟l-Ġmâmi‟Ģ-ġâfiî. Riyad,1408\1988.
Müslim, Ebu‟l-Hüseyin b. el- Haccâc el-KuĢeyri en- Nîsâbûrî, es-Sahîh. Dâru Ġhyâi‟t-
Turâsi‟l-„Arabi. Beyrut, t.y.
en-Nesâî, Ebû Abdirrahman Ahmed b. ġuayb b. Ali el-Horasânî, el-Muctebâ mine‟s-
Sunen. Mektebü‟l- Matbûâti‟l-Ġslâmiyye. Halep, h.1406\1986.
______ es-Sunenu‟l-Kubra. Müessetü‟r-Risale. Beyrut, h.1421\2001.
en- Nevevî,Ebû Zekeriyya Yahya b. ġeref ed-DımeĢkî ,et-Takrîb ve‟t-Teysîr li Ma‟rifeti
Suneni‟l-Beşîri‟n-Nezîr. Daru‟l- Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut,1408\1987.
______, el-Minhâc Şerhu-Sahîhi-Müslim b. el-Haccâc.Dâru-Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-Arabî.
Beyrut, h.1392.
en- Nisâbûrî, Ebû Abdillah el- Hâkim Muhammed b. Hamdiveyh Hakem ed-Dabî et-
Tahmânî, el-Mustedrek ala‟s-Sahîhayn. Dâru‟l-Kütübi‟l- „Ġlmiyye. Beyrut, 1411\1990.
Öğüt, Salim, “Harem”. DĠA. TDV. yay., 1997, c.XVI, s.128.
Öksüz, Nilgün, “Hadis-Tarih İlişkisi ve Buharinin et-Târihu‟l –Evsat‟ındaki Metodu”.
Yüksek Lisans Tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi. Ġzmir, 2004.
Sancaklı, Saffet, “Hadislerin Doğru Yorumlanmasında Hz. Peygamber‟in Dolaylı
Anlatım Üslubunun Analizinin Önemi ”. Ġnönü Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi.
Bahar(1) 2017-2018,s.138-139.
es- Seb„âvî, Ahmed HâĢim Muhammed Sâlih, el-Ezrakî ve Mevâriduhu fi-Kitâbihi
Ahbaru Mekke ve mâ Câe fihi mine‟l-Âsâr. Dîvânu‟l-Vakfi‟s-Sunnî Merkezu‟l-Buhûs
ve‟d-Dîrâsâti‟l-Ġslâmiyye. Irak, 1431\2010.
225
es- Sehâvî, ġemsuddin Muhammed b. Abdirrahman b. Muhammed, el-İ‟lân bi‟t-Tevbîh li
men-Zemme Ehle‟t-Tarîh. thk. Franz Rosenthal, terc. Salih Ahmed el-„Ġlî, Müessetü‟r-
Risâle. Beyrut, h.1407.
Sezgin, Fuat, Târîhu‟t-Turâsi‟l-Arabî. Arapçaya terc. Mahmûd Fehmî Hicâzî, Arefe
Mustafa, Saîd Abdurrahîm, Câmiatu‟l-Ġmâm Muhammed b. Su„ûd el-Ġslâmiyye. Suudi
Arabistan,1411\1991.
es- Suyûtî, Celâluddîn Abdurrahman b. Ebî Bekr, ed-Durru‟l-Mensûr fi‟t-Tefsîri
bi‟l-Me‟sûr. Dâru‟l-Fikr. Beyrut, t.y.
es- Sülemî, Muhammed b. Sâmil, Menhecu Kitâbeti‟t-Târîhi‟l-İslâmî mea Dirâsetin li-
Tedavvuri‟d -Tedvîn ve Menâhici‟l-Müerrihîn hattâ Nihâyeti‟l-Karni‟s-Sâlisi‟l-Hicrî,
Dâru Ġbni‟l-Cevzî, h.1429, Suudi Arabistan
eĢ- ġâmî, Muhammed b.Yusuf es-Sâlihî, Sübülü‟l-Hedyi ve‟r-Reşâd fi-Sîreti Hayri‟l-
„Ibâd ve Zikru-Fedâilihi ve A‟lâmi Nübüvvetihi ve Efâlihi ve Ahvâlihi fi‟l-Mebdei
ve‟l-Me„âdi. Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut, h.1414\1993.
ġulul, Kasım, İslâm Düşüncesinde Tarih Tasavvuru ve Usûlü. Ġnsan yay. Ġstanbul, 2015.
et- Taberânî, Ebû‟l-Kâsım Süleyman b. Ahmed b. Eyyûb eĢ-ġâmî, el-Mu‟cemu‟l-Kebîr.
Mektebetü-Ġbn Teymiyye. Kahire, t.y.
______, el-Mu‟cemu‟l-Evsat. Dârü‟l-Harameyn. Kahire, t.y.
et- Taberî, Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr b. Yezîd b. Kesîr b. Gâlib el-Âmuli, Câmi„u‟l-
Beyân fi-Te‟vîli‟l-Kur‟ân. Müessetü‟r-Risâle. Beyrut,1420\2000.
et- Tahâvî, Ebû Cafer Ahmed b. Muhammed b. Selâme b. Abdilmelik el-Ezdî,el-Mısrî, Şerhu
Meâni‟l-Âsâr. „Âlemü‟l-Kütüb. Mısır,1414\1994.
226
et- Tahhân, Mahmud, Teysîru Mustalahi‟l -Hadîs. Mektebetü‟l-Me„ârif li‟n-NeĢri ve‟t-
Tevzî‟. Riyad, 2011.
Tevrat
et- Tirmizî, Ebû Ġsâ Muhammed b. Ġsâ b.Sevre b. Musa b. ed-Dahhâk, Sunenu‟t-
Tirmizî. ġeriketü-Mektebe ve Matba„ati Mustafa el-Bâbî el-Halebî. Mısır, 1395\1975.
Uğur, Mücteba, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü. TDV. yay., Ankara, 1992.
el- Ukaylî, Ebû Cafer Muhammed b. Amr b. Musa el-Mekkî (ö.h.322), ed-Du„afâu‟l-
Kebîr. Dâru‟l-Mektebeti‟l-„Ġlmiyye. Beyrut,1404\1984.
Usta, Ġbrahim, İslâm Öncesi Arap Mitololojisi. Ankara Okulu yay. Ankara, 2015.
el- Vâhidî, Ebû‟l-Hasen Ali b. Ahmed b. Muhammed b. Ali en-Nîsâbûrî, et-Tefsîru‟l-
Basît.„Imâdetü‟l-Bahsi‟l-Ġlmî-Câmi„atu‟l-Ġmâm Muhammed bin Suûd el-Ġslâmî. h.1430.
______, el-Vasît fi-Tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-Mecîd, Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye, Beyrut , 1415 \
1994
el-Vâkıdî, Ebu Abdillah Muhammed b. Ömer b. Vâkıd es-Sehmî el-Eslemî el-Megâzî.
Dâru‟l-A‟lemî. Beyrut, 1409/1989.
Yahya b. Sellâm b. Ebî Sa‟lebe el-Kayravânî, Tefsîru -Yahya b. Sellâm. Dâru‟l-Kütübi‟l-
„Ġlmiyye. Beyrut,1425\2004.
Yıldırım, Enbiya, Hadiste Metin Tenkidi Tarihi Süreç Yeni Yaklaşımlar. Rağbet yay.
Ġstanbul, 2014.
Yücel, Ahmet, Hadis Usûlü. ĠFAV yay. Ġstanbul,2014
227
Ez- Zebîdî, Muhammed b. Muhammed b. Abdirrezzâk el-Hüseyni Ebu‟l-Feyz ,Tâcu‟l-
Arûs min- Cevâhiri‟l –Kâmûs. Daru‟l-Hidâye. thk. Mecmû„atu‟n-mine‟l-Muhakkıkîn,
t.y. , y.y.
ez- Zehebi, ġemsuddîn Ebu Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Osman b. Kaymaz
Tezkiratu‟l- Huffâz. Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut, 1419/1998.
______, Târîhu‟l-İslâm ve Vefeyâtu‟l-Meşâhîr ve‟l-A‟lâm. thk. BeĢĢâr „Avvâd Ma‟rûf.
Dâru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî. 2003.
______, Siyeru A‟lâmi‟n-Nübelâ. Müessetü‟r-Risâle. Beyrut,1405\1985.
______, Mîzânu‟l-i‟tidâl fi-nakdi‟r-ricâl. Dâru‟l-ma‟rife li‟t-Tabâati ve‟n-NeĢr. Beyrut,
1382\1963.
______, Dîvânu‟d-Duafâ ve‟l-Metrûkîn ve Halkun mine‟l-Mechûlin ve Sikâtun fihim
Leyyîn. Mektebetü‟n-Nehdati‟l-Hadîse. Mekke,1387\1967.
Ziriklî, Hayruddîn b.Mahmud b. Muhammed b. Ali b. Fâris ed- DımeĢkî, el-A‟lâm.
Daru‟l-„Ġlm li‟l –Melâyîn. y.y., 2002.
Zuhaylî, Vehbe (ö.2015), el-Fıkhu‟l-İslâmî ve Edilletühu. Dâru‟l-Fikr. DımeĢk,1405\1985.
228
DĠJĠTAL KAYNAKÇA
http://shamela.ws/index.php/page/updates
http://alekhbariya.net/ar/node/32044
http://gk.islamweb.net:8080
http://ktp.isam.org.tr/?url=ktpgenel/findrecords.php
http://www.aljazeera.net/encyclopedia/events/2015/9/28/6505-ؽبكصخ-اؾظ-ث٠
http://www.aljazeera.net/news/arabic/2006/12/30/اؾغبط-٣زلكو-و٢-اغواد
http://www.yazmalar.gov.tr/eser/ahbaru-mekke/183238
http://www.yazmalar.gov.tr/eser/mekke-ve-ahbaruha-ve-cibaluha-ve-evdiyetuha/89888
ÖZET
ÖKTEM, Murat, Ezraki‟nin Ahbaru Mekke Ġsimli Eserindeki Rivayetlerin Ġncelenmesi,
Yüksek Lisans Tezi, DanıĢman: Prof. Dr. Kamil Çakın, Ankara Üniversitesi, 235 s.
Hicri 250 yılında vefat etmiĢ olan el- Ezrakî bir Ģehir tarihçisidir. Mekke ve Kâbe
tarihini ele alan “Ahbâru Mekke” isimli eseri alanında bir baĢucu kitabıdır. el- Ezrakî
kitabına Kâbe ve Mekke‟ye dair binden fazla rivayet almıĢ. Bu rivayetleri de isnad
zinciriyle nakletmiĢtir. Biz tezimizde bu rivayetleri hadis ilmi açısından ele alarak
sıhhat ve kaynak değeri bakımından inceledik.
Tezimiz bir giriĢ ve iki bölümden oluĢmaktadır. GiriĢ bölümünde tezimizin
konusu, amacı ve yöntemini açıkladık. Ġslam dünyasında Ģehir tarihi yazıcılığını ele
alıp, hadisçiler ve tarihçilerin isnad kullanımındaki ortak ve farklı yönlerini açıkladık.
Birinci bölümde el-Ezrakî‟nin hayatı, hocaları, öğrencileri, ilmi yönü ve eserleri
hakkında bilgi verdik. Ahbâru Mekke‟deki yönteminden bahsedip, kitapla ilgili teknik
bilgilere değindik.
Ġkinci bölümde ise el-Ezrakî‟nin kitabındaki rivayetleri Kâbe hakkındaki
rivayetler, Mekke hakkındaki rivayetler Ģeklinde iki baĢlık altında inceledik.
Anahtar Kelimeler: el-Ezrakî, Ahbâru Mekke, Hadis, Rivayet Ġnceleme, ġehir Tarihi
ABSTRACT
ÖKTEM, Murat, The Examination of Narratives from Ezraki‟s Book Named Akhbar
Makkah , Master‟s Thesis, Advisor: Prof. Dr. Kamil Çakın, Ankara University,235 P.
Passing away in hijri 250, al-Azraqi was an urban historian. His book named
“Akhbar Makkah” addressing the history of Kaaba and Mecca is a reference guide in
its own field. al-Azraqi included more than one thousand narratives about Mecca and
Kaaba in his book. He delivered these narratives with an attributed chain. In our thesis,
we examined these narratives in terms of their validity and resource values from the
aspect of the science of Hadith.
Our thesis is composed of an introduction part and two sections. In the
introduction section, we stated the subject, purpose and the method of our study.
Moreover, we tackled the writing of urban history in the Ġslamic World. We explained
common and different manners of historians and muhaddithun for using attributions.
In the first section, we provided information regarding al-Azraqi‟s life, his
teachers, his students, his scientific identity and his works. We discussed his method in
Akhbar Makkah and touched upon technical information related to the book.
In the second section, we studied the narratives of al-Azraqi‟s book under two
categories as the narratives about Kaaba and the narratives about Mecca.
Keywords: al-Azraqi, Akhbar Makkah, Hadith, Narrative Analysis, Urban History
231
603
603
Hem RüĢdî es-Salih Melhas‟ın (ö.1959) hem de Abdulmelik b. Abdillah b.DüheyĢ‟in (ö.2013)
yaptıkları tahkikli basımlarda bahsetmedikleri nüsha; Milli Kütüphane Ankara, ArĢiv No: 55 Hk 805,
Mehmed b. Asım istinsahlı, Ahbaru Mekke nüshası fotokopisi, c.1, GiriĢ sayfası; Bu sayfada okuyabildiğimiz
kadarıyla “زبة ربه٣ـ خ الىهه٢” ibaresinden baĢka Ahbâru Mekke ile alakalı bir ibareye ve rivayete rastlamadık;
Bu yazma nüsha Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaĢkanlığının internet sitesi olan www.yazmalar.gov.tr
adresinden elde edilmiĢtir. Bu nüshaya (http://www.yazmalar.gov.tr/eser/mekke-ve-ahbaruha-ve-cibaluha-ve-
evdiyetuha/89888 ) linkinden ulaĢılabilinir.
232
604
604
Milli Kütüphane Ankara, ArĢiv No: 55 Hk 805, Mehmed b. Asım istinsahlı Ahbaru Mekke nüshası
fotokopisi , c.1, s.1; Abdullah b. Amr‟ın, Kâbe‟de insanlara eza ederek, Hacer-i Esved‟i istilâm yapmadan
tavaf yapmaya çalıĢan bir bedeviyi uyarmasıyla ilgili olan bir rivayetle baĢlıyor. Bu rivayet tezimizin
kaynağı olan RüĢdî es-Salih Melhas (ö.1959) tarafından tahkik edilmiĢ Ahbâru Mekke‟de c. 1 s.
336 da bulunmaktadır.
233
605
605
Milli Kütüphane Ankara, ArĢiv No: 55 Hk 805, Mehmed b. Asım istinsahlı Ahbaru Mekke nüshası
fotokopisi, c.1 son sayfa, c. 2 GiriĢ Sayfası
234
606
606
Milli Kütüphane Ankara, ArĢiv No: 55 Hk 805 , Mehmed b. Asım istinsahlı Ahbaru Mekke nüshası
fotokopisi, c. 2, s. 1; Makâmı-ı Ġbrahim‟in üzerindeki altını kimin koyduğuyla ilgili rivayetle baĢlıyor.;
Bu rivayet tezimizin kaynağı olan RüĢdî es-Salih Melhas (ö.1959) tarafından tahkik edilmiĢ Ahbâru
Mekke‟de c. II s. 36 da bulunmaktadır