+ All Categories
Home > Documents > ankara ünġversġtesġ

ankara ünġversġtesġ

Date post: 05-May-2023
Category:
Upload: khangminh22
View: 0 times
Download: 0 times
Share this document with a friend
246
T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI HADĠS BĠLĠM DALI EZRAKĠ‟NĠN AHBARU MEKKE ĠSĠMLĠ ESERĠNDEKĠ RĠVAYETLERĠN ĠNCELENMESĠ Yüksek Lisans Tezi Murat ÖKTEM Ankara - 2018
Transcript

T.C.

ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI

HADĠS BĠLĠM DALI

EZRAKĠ‟NĠN AHBARU MEKKE ĠSĠMLĠ ESERĠNDEKĠ RĠVAYETLERĠN

ĠNCELENMESĠ

Yüksek Lisans Tezi

Murat ÖKTEM

Ankara - 2018

T.C.

ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI

HADĠS BĠLĠM DALI

EZRAKĠ‟NĠN AHBARU MEKKE ĠSĠMLĠ ESERĠNDEKĠ RĠVAYETLERĠN

ĠNCELENMESĠ

Yüksek Lisans Tezi

Murat ÖKTEM

Tez DanıĢmanı

Prof. Dr. Kamil ÇAKIN

Ankara- 2018

T.C.

ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI

HADĠS BĠLĠM DALI

Murat ÖKTEM

EZRAKĠ‟NĠN AHBARU MEKKE ĠSĠMLĠ ESERĠNDEKĠ RĠVAYETLERĠN

ĠNCELENMESĠ

Yüksek Lisans Tezi

Tez DanıĢmanı: Prof. Dr. Kamil ÇAKIN

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı Ġmzası

Prof.Dr.Kamil ÇAKIN ................................ ..........................................................

Prof.Dr.Mehmet Emin ÖZAFġAR ............... ..........................................................

Dr.Öğr.Üyesi Yusuf AKGÜL ....................... ..........................................................

...................................................................... ..........................................................

...................................................................... ..........................................................

Tez Sınavı Tarihi: 16.08.2018

T.C.

ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Bu belge ile bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranıĢ

ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin gereği

olarak, çalıĢmada bana ait olmayan tüm veri, düĢünce ve sonuçları andığımı ve

kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim. (16/08/2018)

Tezi Hazırlayan Öğrencinin

Adı ve Soyadı

Murat ÖKTEM

Ġmzası

...............................

I

ÖNSÖZ

Bir tarafta Ģehirlerin anası olma ilahi hitabına mazhar olmuĢ Mekke. Diğer

tarafta tarihi ilk insana hatta ondan öncesine ulaĢtığı söylenen, insanlar için yapılmıĢ ilk

mabet Kâbe. Bu iki olgununda Müslümanlar için değeri tartıĢılmazdır. Mekke ve Kâbe

tarihiyle ilgili olarak Ġslam tarihinin ilk safhalarından günümüze kadar sayısız eser

yazılmıĢtır. Bu eserler arasında bir eser var ki Mekke ve Kâbe tarihiyle alakalı yazılmıĢ

günümüze ulaĢan en eski kitap olması bakımından diğerlerinden ayrılmaktadır. Bu kitap

Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke‟sidir.

Ebu‟l-Velid el-Ezrakî h. ikinci yüzyılın yarısından, üçüncü yüzyılın yarısına

kadar Mekke‟de yaĢamıĢ meĢhur bir Ģehir tarihçisidir. Hadisçi tarafının olduğu da

söylenmektedir. Ezrakî‟nin kaleme aldığı bu eser Mekke ve Kâbe tarihiyle ilgili adeta

bir baĢucu kitabıdır. Kendisinden sonra bu alanla ilgili yazılmıĢ hemen hemen her

kitaba kaynaklık etmiĢtir desek mübalağa yapmıĢ olmayız.

Ezrakî eserinde, Kâbe‟nin yapılıĢ süreci, geçirdiği tamiratlar, üzerine örtülen

kumaĢların cinsi, nasıl tavaf edileceği, tavaf etmenin fazileti, Hacer-i Esved, zemzem,

Mekke‟nin isimleri, Mekke‟nin harem kılınması, Arafat, Müzdelife, Mina vb. pek çok

konuda Kâbe ve Mekke ile alakalı türlü türlü rivayetleri isnadlı olarak nakletmiĢtir.

Ezrakî‟nin eserinde kullandığı rivayetleri isnad zinciriyle nakletmiĢ olması, bizi

bu eserdeki rivayetleri hadis ilmi açısından ele alıp, sıhhat ve kaynak değerini tespit

etmeye yönelik bu çalıĢmayı yapmaya sevk etti. Ülkemizde hadis alanında bu kıymetli

eserle ilgili daha önce yapılmıĢ akademik bir çalıĢma olmadığını da görünce bu

çalıĢmayı yapmanın daha da lüzumlu hale geldiğini anladık. Temenni ederiz ki

yapacağımız bu çalıĢma bu alandaki boĢluğu bir nebze olsun doldurur, bu konuyla

alakalı yapılacak diğer çalıĢmalara yol gösterici olur.

II

Tezimi hazırlama sürecinde her türlü desteği veren, değerli fikirleriyle ufkumu

açıp, yol gösteren kıymetli danıĢman hocam Prof. Dr. Kamil ÇAKIN Bey‟e teĢekkürü bir

borç bilirim. Ayrıca bugünlere gelmemde çok emekler veren kıymetli aile büyüklerime de

sonsuz teĢekkürler ederim.

Murat ÖKTEM

Ankara-2018

III

ĠÇĠNDEKĠLER

ÖNSÖZ ............................................................................................................................. I

ĠÇĠNDEKĠLER ............................................................................................................. III

KISALTMALAR .........................................................................................................VII

GĠRĠġ

1. KONU, AMAÇ VE YÖNTEM ................................................................................ 1

1.1. AraĢtırmanın Konusu ......................................................................................... 1

1.2. AraĢtırmanın Amacı .......................................................................................... 1

1.3. AraĢtırmanın Yöntemi ve Sınırlandırılması ...................................................... 1

1.4. Ġslam Beldelerinde ġehir Tarihi Yazıcılığı ........................................................ 5

2.HADĠSÇĠLER ĠLE TARĠHÇĠLERĠN RĠVAYET KULLANIMI ............................. 6

2.1. Hadisçiler ile Tarihçilerin Rivayetleri Kullanmadaki Ortak Tarafları .............. 7

2.2. Hadisçiler ile Tarihçilerin Rivayetleri Kullanmadaki Farklı Tarafları ............ 10

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

EZRAKĠ‟NĠN HAYATI VE AHBARU MEKKE ĠSĠMLĠ ESERĠ

1. EZRAKÎ‟NĠN HAYATI, HOCALARI VE ÖĞRENCĠLERĠ ................................ 10

1.1.Hayatı ............................................................................................................... 10

1.2. Hocaları ........................................................................................................... 15

1.3.Öğrencileri ......................................................................................................... 23

2.ĠLMĠ YÖNÜ ............................................................................................................ 26

3.ESERLERĠ ............................................................................................................. 27

3.1.Basılı Olan Eseri ............................................................................................ 27

IV

3.2.Kayıp Olan Eseri ............................................................................................... 28

3.3.Ahbâru Mekke ve mâ Câe fihâ mine‟l Âsâr Ġsimli Eseri ................................ 28

3.3.1. Kitabın Ġsmi ............................................................................................. 28

3.3.2.Kitabın Matbu Haline Getirilmesi ve Tahkikli Baskıları .......................... 29

3.3.3. Kitabın Muhtasarları ................................................................................. 31

3.3.4.Kitabın Türkiye‟deki Kütüphanelerde Bulunan Yazma Nüshaları ........... 33

3.3.5.Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke‟deki Metodu ...................................................... 34

3.3.6.Ahbâru Mekke‟deki Rivayetlerin Adedi ................................................... 37

3.3.7.Ahbâru Mekke‟deki Rivayetlerin Müphem Râvîleri ................................. 41

3.3.8. Ahbâru Mekke‟deki Kadın Râvîler .......................................................... 42

3.3.9.Ezrakî‟nin Eserinde Kendisinden Rivayette Bulunduğu Râvîler .............. 46

3.4.Ahbâru Mekke Üzerine YapılmıĢ Tez ÇalıĢmaları ve Eserin Türkçe Tercümesi ...... 50

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

AHBARU MEKKE‟DEKĠ RĠVAYETLERĠN ĠNCELENMESĠ

2.1.KÂBE HAKKINDAKĠ RĠVAYETLER .............................................................. 49

2.1.1.Yer ve Gök Yaratılmadan Önce Kâbe‟nin Durumu ...................................... 49

2.1.2.Meleklerin Kâbe‟yi ĠnĢası ve Ziyaret Etmeleri ............................................. 57

2.1.3.Âdem‟in (a.s.) Yeryüzüne Ġndirilmesi ve Kâbe‟yi ĠnĢası .............................. 64

2.1.4.el-Beytu‟l-Ma‟mûr......................................................................................... 69

2.1.5. Nuh‟un(a.s.) Gemisinin Tufan Esnasında Kâbe‟yi Tavafı ........................... 73

2.1.6.Ġbrahim‟in (a.s.) Kâbe‟yi ĠnĢası ve Hac Yapması ......................................... 75

2.1.7.Cahiliyede KureyĢ‟in Kâbe‟yi ĠnĢası ve Yılanın Kâbe‟yi Koruması ............ 84

V

2.1.8. Kâbe ve Çevresine Konulan Putlar ve Bu Putlardan Çıkan Ruhlar ............. 93

2.1.8.1.Zâtü Envât ............................................................................................ 106

2.1.9. Kâbe ile Ġlgili Diğer Rivayetler .................................................................. 108

2.1.9.1.Kâbe‟nin Ġsimleri .................................................................................. 108

2.1.9.2.Kâbe‟nin Örtüleri .................................................................................. 111

2.1.9.3. Kâbe‟nin Ġçerisindeki Resimler ve Îsâ b. Meryem Ġkonası ................. 115

2.1.9.4. Kâbe‟nin Ġçinde Namaz ....................................................................... 121

2.1.10. Kâbe‟yi Tavaf, Tavafın Fazileti ve Tavafla Ġlgili Diğer Rivayetler ......... 127

2.1.10.1. Kâbe‟yi Çıplak Tavaf Edenler ........................................................... 143

2.1.10.2. Cinin ve Yılanın Kâbe‟yi Tavafı ....................................................... 145

2.1.11. Hacer-i Esved ile Ġlgili Rivayetler ............................................................ 150

2.1.11.1. Hacer-i Esved‟in Dünyadan Kaldırılması.......................................... 163

2.1.11.2. Hacer-i Esved‟in Allah‟ın(c.c.) Sağ Eli Olması ...................................... 165

2.1.12. Zemzem ile Ġlgili Rivayetler ..................................................................... 167

2.2.MEKKE HAKKINDAKĠ RĠVAYETLER ......................................................... 176

2.2.1.Mekke‟nin Ġsimleri ve Hz. Peygamber‟in Mekke Sevgisi .......................... 176

2.2.2.Mescid-i Harâm ve Orada Namaz Kılmanın Fazileti .................................. 178

2.2.3.Mekke Haremi ve Harem Sınırları Ġçerisindeki Bazı Meseleler ..................... 188

2.2.3.1. Harem‟e Giren Katilin ve Diğer Büyük Günah ĠĢleyenlerin Durumu ...... 191

2.2.3.2. Harem‟de Hayvan Öldürmenin ve Ağaç Kesmenin Kefareti .............. 194

2.2.3.3. Harem‟de Öldürülmesine Ġzin Verilen Hayvanlar............................... 195

2.2.4. Mekke Hakkındaki Diğer Rivayetler .......................................................... 199

VI

2.2.4.1. Mekke Evlerinin Kiraya Verilmesinin HoĢ Görülmemesi .................. 199

2.2.4.2. Arafat, Müzdelife ve Minâ ..................................................................... 201

2.2.4.2.1. Minâ‟nın Hac Günlerinde Ana Rahmi Gibi GeniĢlemesi ................. 204

2.2.4.2.2. Cemrelere Atılan TaĢların Göğe Kaldırılması .................................. 205

2.2.4.2.3. Hz. Ġsmail‟in ya da Hz. Ġshak‟ın Kurban Edilmek Ġstenmesi ........... 207

2.2.4.3. Mescid-i Ci‟râne .................................................................................... 209

2.2.4.4. Mescid-i Ten„îm .................................................................................... 209

2.2.4.5. Mekke Kabristanı ................................................................................ 210

2.3.Ġkinci Bölümde Ġncelenen Rivayetlerin Taksimi ................................................ 211

2.3.1.Kaynaklarda Bulunması Cihetinden ............................................................ 211

2.3.2.Senedin Müntehâsı ve Senedin Sıhhati Cihetinden ..................................... 212

SONUÇ .........................................................................................................................214

KAYNAKÇA................................................................................................................216

ÖZET ............................................................................................................................227

ABSTRACT .................................................................................................................228

VII

KISALTMALAR

a.g.e. : Adı Geçen Eser

a.g.m. : Adı Geçen Makale

a.s. : Aleyhi‟s-Selâm

b. : Ġbn

bkz. : Bakınız

c. : Cilt

c.c. : Celle Celâluhu

DĠA : Diyanet Ġslam Ansiklopedisi

h. : Hicri

h.no : Hadis Numarası

Hz. : Hazreti

ĠFAV : Marmara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları

ĠSAM : Ġslâm AraĢtırmaları Merkezi

neĢr. : NeĢreden

ö. : Ölümü

ö.h. : Ölümü Hicri

r.anh. : Radıyallahu anh

r.anha. : Radıyallahu anha

s. : Sayfa

s.a.v. : Sallallahu Aleyhi ve Sellem

sy. : Sayı

thk. : Tahkik

t.y. : Basım Tarihi Yok

TDV. : Türkiye Diyanet Vakfı

terc. : Tercüme

vr. : Varak

vb. : ve benzeri

yay. : Yayınları

y.y. : Basım Yeri Yok

GĠRĠġ

1. KONU, AMAÇ VE YÖNTEM

1.1. AraĢtırmanın Konusu

AraĢtırmamızın konusu Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke isimli eserindeki rivayetlerin

incelenmesidir. Erken dönem Ģehir tarihçilerinden sayılabilecek olan Ezrakî, Ahbâru

Mekke isimli eserinde Mekke ve Kâbe ile alakalı binden fazla rivayeti isnadlı olarak

rivayet etmiĢtir. Kütüb-i sitte müellifleriyle aynı zaman dilimi içerisinde yaĢamıĢ olan

Ezrakî‟nin kitabındaki bu rivayetlerin hadis ilmi açısından değerinin ne olduğunu tespit

edebilmek için sıhhat ve kaynak değeri açısından inceleyeceğiz.

1.2. AraĢtırmanın Amacı

Kitabında naklettiği binden fazla rivayeti isnad zinciriyle nakleden Ezrakî‟nin

tarihçi olmasının yanında hadisçi olduğundan da bahsedilmektedir. Hatta kendisinin

kayıp bir Müsned‟inin olduğu da söylenir. Tezimizde Ezrakî‟nin bu rivayetleri kitabına

bir tarihçi olarak mı aldığını, yoksa hadisçilerin belirlediği Ģartlara uyup rivayetleri

kitabına alırken bir hadisçi gibi mi davrandığını tespit etmeye çalıĢacağız. Yine kütüb-i

sitte müellifleriyle aynı zaman dilimi içerisinde yaĢayan Ezrakî‟den kütüb-i sitte

müelliflerinin hadis alıp almadığını tespit edeceğiz. Bunlarla beraber Ezrakî‟nin Mekke

ve Kâbe‟ye dair naklettiği rivayetleri senedin müntehâsı yönünden ve sıhhat değeri

yönünden inceleyip en sonunda kaynak (tahric) değerini tespit edeceğiz.

1.3. AraĢtırmanın Yöntemi ve Sınırlandırılması

Tezimiz giriĢ, iki bölüm ve sonuç kısımlarından müteĢekkildir. GiriĢ bölümünde

Ġslam beldelerinde Ģehir tarihçiliği yazımıyla ilgili muhtasar bir bilgi verdik. Daha sonra

hadisçilerle, tarihçilerin isnad kullanımındaki ortak taraflarıyla farklı taraflarını açıkladık.

2

Birinci bölümde tabakât ve ricâl kitaplarında bulabildiğimiz kadarıyla Ezrakî‟nin

hayatından, öğrencilik döneminden, hocalarından ve öğrencilerinden bahsettik.

Daha sonra Ezrakî‟nin eserleri hakkında bilgi verip, asıl kaynağımız olan

Ahbâru Mekke‟ye geçtik. Ezrakî‟nin kitaptaki metodunu anlatıp, kitap hakkındaki

teknik bilgileri verdik. Ġkinci bölümde ise Ezrâkî‟nin eserindeki rivayetleri hadis

teknikleri açısından inceledik. Burada Ģunu belirtmek isteriz ki; Ezrakî‟nin eserindeki

bütün rivayetleri incelemedik. Bütün rivayetleri incelemek hem tezimizin sınırlarının

çok üzerindedir. Hem de kısıtlı bir zaman dilimi içerisinde pek mümkün değildir.

Ġncelediğimiz kadarıyla Ezrakî‟nin eserindeki bin seksen rivayetin üçte ikisi muhteva

itibariyle birbirinin aynısıdır. Bu sebepleri de göz önünde bulundurarak kitabın konu

baĢlıklarıyla uygun olarak belirlediğimiz, alt baĢlıklarla beraber toplam 36 konu baĢlığı

altında 150 rivayet inceledik.

Rivayetleri incelerken her konu baĢlığının altında o baĢlığa uygun olarak ilk

önce merfu‟ rivayetleri, daha sonra mevkûf, en sonunda da maktu‟ rivayetleri inceledik.

Eğer konu baĢlığı altında sadece maktu‟ rivayet varsa sadece maktu‟ rivayeti inceledik.

Rivayetleri incelerken ilk önce senedin müntehâsı bakımından merfu‟, mevkûf ya da

maktu‟ olduğuyla ilgili bilgi verdik. Daha sonra rivayeti senedin sıhhati bakımından

inceledik sahih, hasen ya da zayıf olduğunu belirttik. Eğer rivayet zayıfsa neden zayıf

olduğunu, eğer zayıflık râvî kaynaklıysa bu râvîyi belirtip, hakkında kısaca bilgi verdik.

Cerh olunuyorsa hangi ifadelerle cerh olunduğunu ve onu kimlerin cerh ettiğini

belirttik. Daha sonra rivayetin hangi hadis kaynaklarında geçtiğini zikrettik (tahric ).

Tahric yaparken temel kaynak olarak kütüb-i sitteyi aldık. Eğer kütüb-i sittede varsa

diğer kaynakları zikretmeyi lüzumlu görmedik. Eğer kütüb-i sittede bulamazsak diğer

hadis eserlerinde aradık. Diğer hadis eserlerinde de bulamazsak tefsir, tarih, siyer ve

meğazi, zühd ve rekâik, coğrafya ve ülkeler kitaplarına baktık. Hadis kaynaklarında

3

sınır olarak hicri Ġlk dört asır müelliflerinin kitaplarını kaynak olarak belirledik. Birkaç

kez bu kuralımızı esnettik.

Ġncelediğimiz rivayetlerin senedi sahih olsa bile isrâiliyat türü ya da efsanevi

veya mitolojik tarzda gördüğümüz rivayetlerin metin tenkidini yaptık. Rivayetleri

incelerken içerdikleri fıkhi hükümlerin üzerine eğilmedik. Bu bizim tezimizin

sınırlarının dıĢındadır. Her ana konu baĢlığının sonunda o baĢlık altında incelenen

rivayetleri tablolar halinde verdik. Bu tablolarda, incelediğimiz rivayetlerin adetlerini,

kaçının merfu‟, mevkûf, maktu‟ olduğunu, kaçının sahih, hasen, zayıf olduğunu

belirttik. Ve rivayetlerin hangi kaynaklarda bulunduğunu, kaynakların adıyla beraber

açıkladık. Ġkinci bölümün sonunda da eserde incelediğimiz bütün rivayetlerin senedin

müntehâsı itibariyle dağılımlarını, senedin sıhhati bakımından dağılımlarını tablo

halinde verdik. Ġncelediğimiz bütün rivayetlerin kütüb-i sitte arasındaki dağılımını,

diğer hadis kitapları ve diğer kaynaklar arasındaki dağılımlarını, kitap isimleri ve

rivayet adetleriyle beraber tabloda zikrettik.

Ezrakî kitabında Kâbe‟nin ölçülerini, Mescid-i Haram‟ın ölçülerini, zemzem

kuyusunun ölçülerini, Safâ ile Merve arasının uzunluğunu, Kâbe‟yi yedi defa tavaf

ettiğinde bunun uzunluk ölçüsünün ne kadar olduğunu vb. birçok yerin ölçülerini

vermiĢtir. Biz bu rivayetleri tezimizde inceleme konusu yapmadık. Çünkü Ezrakî‟nin

verdiği ölçülerin günümüze kadar Kâbe ve Mekke‟de yapılan tadilat, yenileme ve

geniĢletme çalıĢmalarıyla değiĢikliğe uğradığı kesindir. Bununla beraber Ezrakî bu

ölçüleri isnadlı bir Ģekilde nakletmemiĢ, rivayet direk kendisinden nakledilmiĢtir.

Tezimizde kaynak olarak kullandığımız kitapların nüshaları ġamile 3.641

programında kullanılan nüshalarla aynıdır. Bu nüshaların pdf leri elimizde mevcuttur.

Pdf lerle ġamile programındaki nüshaların birbirlerine uygunluğu tamdır. Tezimizde

1 Programa bu linkten ulaĢılabilinir., http://shamela.ws/index.php/page/updates

4

yararlandığımız temel hadis kaynakları Buhârî (ö.h.256) ve Müslim‟in (ö.h.261)

Sahîhleri, Ebû Dâvud (ö.h.275) ,Tirmizî (ö.h.279), Nesâî (ö.h.303) ve Ġbn Mâce‟nin

(ö.h.273) Sünenleridir. Diğer bazı hadis kaynakları ise Mâlik b. Enes‟in

(ö.h.179)Muvatta‟sı, Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟i, Tayâlisî‟nin (ö.h.204)

Müsned‟i, Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟i, Ġbn Ebû ġeybe‟nin (ö.h.235)

Musannef‟i dir. Yararlandığımız temel tabakât ve ricâl kitaplarından bazısı ise

Zehebî‟nin (ö.h.748) Târîhu‟l-Ġslâm‟ı ve Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ‟sı , Mizzî‟nin(ö.h.742)

Tehzîbu‟l-Kemâl fî Esmâi‟r-Ricâl‟i , Ġbn Hacer‟in (ö.h.852) el-Ġsâbe fî-temyîzi‟z-

Sahâbe‟si ve Lisânu‟l-Mîzân‟ı dır.

Tezimizin sonuç kısmında ise Ezrakî‟nin bir tarihçi mi yoksa bir hadisçi mi

olduğunu, hangi perspektifle bu rivayetleri kitabına aldığını, yaptığımız tespitler

neticesinde açıkladık. Aynı zamanda kitabındaki incelediğimiz rivayetlerden elde

ettiğimiz verileri belirtip, tezimizi nihayete erdirdik.

5

1.4. Ġslam Beldelerinde ġehir Tarihi Yazıcılığı

Ġslam tarih yazıcılığında Ģehir tarihinin de önemli bir yeri olduğu muhakkaktır.2

Ġslam dünyasında Ģehir tarihi yazıcılığı Ģehir ve bölgelerin faziletlerine dair eserler

verilmesiyle erken dönemde baĢlamıĢtır. ġehir tarihi eserlerinde kaynak olarak o Ģehre ait

her türlü bilgi ve belge kullanılmıĢtır. Örneğin eserin yazarının yaĢayarak, gözlemleyerek

edindiği tecrübeler, Ģehrin mezarlık ve kabirleri, mimari yapıları, kitabeler, resimler,

masallar, hikâyeler ve benzeri her Ģey bu kaynaklara dahildir.3

Bu tür eserler bir bölgenin veya Ģehrin siyasi, sosyal, kültürel ve askeri durumunu

bildirmekle beraber, o bölge veya Ģehirdeki coğrafi Ģekiller, cami ve mescitler, mahalleler,

konaklar, yollar, kuyular, su yolları, gibi unsurlar hakkında da bilgi vermesi açısından

zengin kaynaklardır.4

Ġbrahim Barca, Ģehir tarihi eserlerinin muhtevasında dört farklı eğilimin olduğunu

belirtmektedir:“1- Doğal, dini ve tarihi mekânlara yoğunlaşmış eserler.2- Faziletlere ve

Hususiyetlere yoğunlaşmış eserler. 3- Siyasi olay, idareci ve fetihlere yoğunlaşmış

eserler.4-Önemli kişilere yoğunlaşmış eserler”. 5

Bu bağlamda Ezrakî‟nin eseri de tarihi bir Ģehrin dini yapılarının teknik, fiziki ve

mimari özelliklerinden bahsetmesiyle beraber aynı zamanda o Ģehrin konumu, mahalleleri,

pazarları, yüksek ve alçak yerlerinde bulunan dağları, ovaları, geçitleri gibi sosyal ve coğrafi

yapısından bahsetmesiyle, bu bahsedilen Ģehir tarihi eserleri kategorisine girmektedir.

2 Fayda, Mustafa, “ İslam Dünyasındaki İlk Şehir Tarihleri ve İbn Şebbe‟nin Medine-i Münevvere

Tarihi”,Ankara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, 1986,c.28,sy.1,s.168

3 Barca,Ġbrahim, “Şehir ve Bölge Konulu Klasik İslam Eserleri”, Siirt Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi

Dergisi,2017,c.4,sy.2,s.90-92

4 Fayda, Mustafa, a.g.m., s.168

5 Barca,Ġbrahim,a.g.m., s.92-97

6

2.HADĠSÇĠLER ĠLE TARĠHÇĠLERĠN RĠVAYET KULLANIMI

Hadis (حديث) kelimesi sözlükte eskinin zıttı olan yeni ve haber manalarına

gelir.6Istılâhi olarak da hadis denildiği zaman mutlak olarak Hz. Peygamber‟den nakledilen

söz, fiil ve takrir anlaĢılmaktadır.7

Tarih تأزيد( ) kelimesi de tef‟îl babından ()ازخ kelimesinin mastarıdır. Sözlükte

vakti bildirmek manasındadır.8 Istılâhi olarak da Tarih, zaman içerisinde meydana gelen

vakaların belirlenmesini ve bu vakaların meydana geldiği vakti araĢtıran bir ilimdir.9

Genel bir tabir olarak hadis ilmiyle uğraĢanlara muhaddis, tarih ilmiyle

uğraĢanlara da tarihçi denmektedir. Bununla beraber burada Ģu hususu da zikretmeden

geçmek istemiyoruz. Erken dönemlerde tarihçilere verilen isimlerden biri de kökü

“haber (فجو)” kelimesi olan Ahbârî‟dir.10

Nitekim Ezrakî de bir Ahbârî olup eserinin

ismi de “Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr”dır. Aynı manada kullanılan (حديث)

ve (ذبس) kelimelerinden dolayı muhaddis ve ahbâri tabirleri arasındaki münasebeti ve

ayrımı Ġbn Hacer (ö.h.852) Ģöyle açıklamıĢtır:

6 Zebîdî, Muhammed b. Muhammed b. Abdirrezzâk el-Hüseyni Ebu‟l-Feyz (ö.h.1205),Tâcu‟l-Arûs min-

Cevâhiri‟l -Kâmûs, Daru‟l-Hidâye, thk. Mecmû„atu‟n-mine‟l-Muhakkıkîn, t.y. y.y., c.V., s.205.,s.208.

7 Koçyiğit, Talat, Hadis Tarihi, TDV. yay.,Ankara,2011, s.10

8 Ġbn Manzûr, Ebu‟l-Fazl Cemâlûddin Muhammed b. Mükerrem b. Ali- b. Manzur el-Ensârî (ö.h.711),

Lisânu‟l-„Arab, Dâru Sâdır, Beyrut, h.1414, c. III, s.4

9 Sehâvî, ġemsuddin Muhammed b. Abdirrahman b. Muhammed (ö.h.902), el-İ‟lân bi‟t-Tevbîh li men-Zemme

Ehle‟t-Tarîh, thk. Franz Rosenthal, terc. Salih Ahmed el-„Ġlî, Müessetü‟r-Risâle, Beyrut, h.1407, s.19

10 Bkz, Ahbâr: “Bir kavim, kabile veya Ģahıs, bir ülke, bölge veya Ģehir, bir hadise vs. hakkında naklolunan

bilgiler, sözler ve rivayetlerdir. ...bazen hal tercümesi eserlerine tarih, müelliflerine et-târîhî denmiĢ, bazı

tarihçiler de Ahbârî diye anılmıĢlardır” ,Çetin,Nihad M., “Ahbâr”, DĠA.,TDV. yay., 1988,c. I, s. 486

7

“Hadis âlimleri nezdinde (الربس) ve (الحديث) kelimeleri müradiftir. Denildi ki

kelimesi de Hz. Peygamberin ”الربس“ ,kelimesi Hz. peygamberin sözünü ”الحديث“

dışındakilerin sözünü ifade eder. Bundan dolayı tarih ilmiyle meşgul olanlara Ahbârî,

hadis ilmiyle meşgul olanlara muhaddis denir”.11

2.1. Hadisçiler ile Tarihçilerin Rivayetleri Kullanmadaki Ortak Tarafları

a. Hz. Peygamber yaĢadığı dönemde hem peygamber, hem devlet adamı, hem

komutan hem de Müslümanların ve zaman zaman gayrimüslimlerin hukuksal

problemlerini çözen bir hâkimdi.12

Bu bakımdan Hz. Peygamberin kavli, fiili ve takriri

sünnetleri hem hadis ilminin hem de Ġslam tarihinin omurgasını oluĢturur. Ġbadet,

muamelat ve ukubâta taalluk eden söz, fiil ve takriri muhaddislerin ilgi alanına girerken,

siyer ve meğaziye taalluk edenler Ġslam tarihçilerinin ilgi alanına girmiĢtir. Bununla

beraber muhaddislerin tedvin ettikleri kitaplarında siyer ve meğaziye ait rivayetleri ayrı

bâb baĢlıkları altında zikrettikleri de izahtan varestedir.

b. Hadisler erken bir dönemde yazılmaya baĢlandığı için13

isnad zinciri, Ģifahi

rivayette olduğu gibi yazılı rivayetlerde de yerini almıĢ, hem hadis eserlerinde hem de

Ġslam tarihinin ilk safhası olan siyer ve meğazi türü eserlerde rivayetler isnad zinciriyle

zikredilmiĢtir.

AraĢtırmamızın asıl kaynağı olan “Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr”

isimli kitabın müellifi olan Ezrakî‟nin14

(ö.h.250) tarihçi kimliğiyle beraber hadisçi tarafının

da olduğu kaynaklarda belirtilmiĢtir.

11

Ġbn Hacer, Ebu‟l-Fazl Ahmed b. Ali b. Muhammed b. Ahmed el-Askalânî (ö.h.852), Nüzhetü‟n-Nazar fî-Tevdîhi

Nuhbeti‟l-Fiker fi -Mustalahi Ehli‟l-Eser, thk. Nureddîn „Itr, Matba„atu‟s-Sabâh, DimeĢk, 1421\2000, s.41

12 Çakın,Kamil, İslamda Hadis ve Sünnetin Yeri, Seba yay., Ankara, 1997, s.12

13 Çakın,Kamil, a.g.e., Seba yay., Ankara, 1997, s.94

14 Ezrakî, Ebu‟l-Velîd Muhammed b. Abdillah b. Ahmed (ö.h.250) hakkında birinci bölümde detaylı bilgi vereceğiz.

8

Ezrakî eserinde Kâbe ve Mekke tarihiyle alakalı rivayetleri kendinden önceki

Ġslam tarihçilerinin usulü olduğu üzere isnad ile zikretmiĢtir. Ġsnadın nüveleri Hz.

peygamberin vefatından hemen sonraları atılmaya baĢlanmıĢtır. Hz. Ebubekir‟in

(ö.h.13) halifeliği zamanında mirastan pay isteyen yaĢlı bir nene için halife, Kur‟an-ı

Kerim‟den hüküm bulamamıĢ, ashaba sormuĢtur. Hz. Peygamber‟in altıda bir pay

verdiğine Ģahit olduğunu söyleyen Muğîre‟nin (ö.h.50) sözüne ihtiyatla yaklaĢmıĢ ve

ona Ģahitlik eden Muhammed b. Mesleme‟nin (ö.h.43) sözünden sonra yaĢlı kadına

payını vermiĢtir.15

Yine somut bir misal olarak Hz. Ali‟de(ö.h.40) kendisine hadis

rivayet edilince rivayet edenden o hadisi resûlullahtan duyduğuna dair yemin etmesini

istemiĢtir.16

Ġsnad; halife Hz. Osman (ö.h.35) zamanında baĢ gösteren ve fitne diye

adlandırılan bir takım karıĢıklıkların vuku bulması, çok geçmeden ġia, Hâriciye,

Mürcie, Cebriye gibi mezheplerin ortaya çıkması17

,hadis uydurmacılığının

yaygınlaĢmasıyla zorunlu hale gelmiĢtir. Bu konuda Ġbn Sirîn‟in (ö.h.110) “Ġsnaddan

sormuyorlardı, ne zaman ki fitne zuhur etti isnadını (râvîlerini) söyleyin dediler, sünnet

ehlindense hadis alınıyor, bidat ehlindense terk ediliyordu”18

sözü isnadın zorunlu olma

sürecinin baĢlangıcıyla ilgili bizi aydınlatmaktadır.

Ġsnad hadis ilminin olmazsa olmazıdır. Muhaddisler tarafından sistemli hale

getirilmiĢ, rivayetin kabul ya da reddedilmesinde isnadda bir takım Ģartlar aranmıĢ ve

bunun üzerine ciddiyetle durulmuĢtur.

15

Zehebi, ġemsuddîn Ebu Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Osman b. Kaymaz (ö.h.748), Tezkiratu‟l-

Huffâz, Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye, Beyrut, 1419/1998,c.I,s.9

16 Bağdâdî, Ebu Bekr Ahmed b. Ali b. Sâbit b.Ahmed b. Mehdi el-Hatîb (ö.h.463), el-Kifâye fî-„İlmi‟r -

Rivâye, thk. Hasan Abdu‟l Mun„im ġilbî, Müessetü‟r-Risâle, 1434/2013, s.38

17 Koçyiğit, Talat, Hadis Usûlü, TDV. yay.,Ankara,2016, s.196

18 Müslim, Müslim b. el- Haccâc Ebu‟l-Hüseyin el-KuĢeyri en- Nîsâbûrî (ö.h.261), es-Sahîh, Dâru Ġhyâi‟t-

Turâsi‟l-„Arabi, Beyrut, thk. Muhammed Fuâd Abdulbâkî, t.y., c.I., s.15

9

Tarihçiler de hicri ilk üç asırda rivayetleri isnadıyla beraber kullanmıĢlar, zaman

zaman muhaddislerin koydukları Ģartlara uyup zaman zaman da bu Ģartları göz ardı

etmiĢlerdir. ġartları göz ardı etmelerinden dolayı da muhaddisler tarafından ciddi eleĢtirilere

maruz kalmıĢlardır.

c. Tarihçilerin Hz. Peygamber‟in hayatını, girdiği savaĢları, yaptığı antlaĢmaları

anlatırken hadislerden istifade ettikleri gibi, hadisçiler de bir râvînin cerh ve ta‟dîl ilmi

açısından durumunu öğrenebilmek için tarih kitaplarından istifade etmiĢ, hatta râvîlerle

ilgili tabakât ve ricâl kitapları19

ve bir Ģehirde yaĢayan râvîleri anlatan o Ģehrin ismiyle

müsemma tarih kitapları yazmıĢlardır.

d. Diğer bir ortak nokta ise genellikle Ġslam tarihçilerinin kullandığı ve bu sebepten

ağır eleĢtirilere maruz kaldıkları, rivayetlerin isnadlarının birleĢtirilmesi suretiyle

yapılan telfîktir.20

Ġbn Ġshâk (ö.h.151), Vâkıdî (ö.h.207), Ġbn HiĢâm‟ın (ö.h.213)21

eserlerinde görülen bu yöntemi muhaddislerde zaman zaman kullanmıĢtır.22

19

Öksüz, Nilgün, Hadis-Tarih İlişkisi ve Buharinin et-Târihu‟l –Evsat‟ındaki Metodu, Yüksek Lisans

Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ġzmir,2004, s.15

20 Bkz, Telfik:“Bir hadisin çeĢitli rivayetlerini birleĢtirerek hepsini tek isnadla nakletmeye denir”, Uğur,

Mücteba, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, TDV. yay., Ankara, 1992, s.400

21 Bkz., Ġbn HiĢâm, Abdulmelik b. HiĢâm b. Eyyûb el-Himyerî el-Meâfirî (ö.h.213) , es-Siretü‟n- Nebeviyye,

ġeriketü Mektebe ve Matba„ati Mustafa el-Bâbî el-Halebî ve Evlâdihi bi-Mısr, 2. Baskı, 1375\1955 , c.II., s.297

(Haberu‟l Ġfk )

22 Bkz., Buhârî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ġsmail el-Buhârî el-Cu‟fî (ö.h.256), el-Câmiu‟s Sahîh, thk.

Muhammed Züheyr b. Nasır en-Nasır, Dâru Tavki‟n-Necât, h.1422, y.y., Meğâzî ,Bab: 36 , h.no: 4141.,

c.V., s.116., Müslim, „Ideyn, Bab:4, h.no:21(892), c.II, s.610

10

2.2. Hadisçiler ile Tarihçilerin Rivayetleri Kullanmadaki Farklı Tarafları

a. Hadisçiler eserlerinde rivayetleri kullanırken isnadın muttasıl ve sahih olmasına,23

âli isnad olmasına, râvîlerinin adalet ve zabt yönünden ta‟n edilmemiĢ olmasına ve bunun

gibi hadis usulüne taalluk eden Ģartlara azami dikkat göstermeye çalıĢmıĢlar ve binlerce

rivayet arasından kendilerince sıhhat Ģartlarını taĢıyan hadisleri eserlerine almıĢlardır.

Erken Dönem tarihçileri ise genellikle eserlerinde kullandıkları rivayetleri muhaddisler

gibi ince eleyip sık dokumamıĢ, isnadın muttasıl ya da sahih olmasına çok dikkat

etmemiĢtir. Bilakis Hz. Peygamber‟in hayatına, katıldığı savaĢlara, yaptığı antlaĢmalara,

vb. konulara delalet eden ne kadar rivayet varsa eserlerine almıĢlardır. Denebilir ki: Hicri

ilk dört asır tarihçileri topladıkları bazı bilgilerin kaybolacağı endiĢesi taĢıdıkları için24

böyle bir yol izlemiĢlerdir.

b. Muhaddisler arasında sahih ve muttasıl bir rivayet zikretmek muteber olduğu

için, bazı muhaddislerin rivayetlerindeki kusurları gizlemek için gerek senedindeki zayıf

bir râvîyi atlayarak, gerekse cerh edilmiĢ bir hadis Ģeyhini herkesin bildiği bir ismin

dıĢında bir isimle zikrederek veyahut ta kendisinden hadis iĢitmediği birinden iĢitmiĢ

gibi rivayet ederek tedlîs25

yaptığı bilinmektedir. Tarihçilerin ise eserlerindeki rivayet

zikretme kıstasları mutlak olarak muttasıl ve sahih bir rivayet zikretmek olmadığı için,

hadisçilere nispeten tarihçilerde tedlîs pek görülmez.

c. Zaman zaman hadisçilerinde rivayetleri zikrederken kullandığı bir yöntem olduğu

için muhaddis ve tarihçilerin rivayet kullanımındaki ortak tarafı olarak zikrettiğimiz telfîk

yöntemi daha ziyade tarihçilerin kullandığı bir yöntemdir. Tarihçilerin manaları bir olan

23

Erul,Bünyamin, Siret Tedkikleri, Otto yay., Ankara,2013, s.247

24 ġulul, Kasım, İslâm Düşüncesinde Tarih Tasavvuru ve Usûlü, Ġnsan yay., Ġstanbul,2015, s.135

25 Bkz,Tedlis :“Bir râvînin muasırı olup görüĢmediği veya görüĢtüğü halde hadis almadığı bir Ģeyhten

iĢitmiĢçesine rivayette bulunmasına denir.” Uğur, Mücteba, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, s.395

11

ancak bazı kelimelerinde farklılık olan rivayetlerin senetlerini birleĢtirip birkaç rivayeti

sanki bir rivayetmiĢ gibi zikrettikleri bu yöntem hadisçiler tarafından Ģiddetli bir Ģekilde

tenkit edilmiĢtir. Ünlü Ġslam tarihçisi Vâkıdî (ö.h.207) senetleri birleĢtirme usulüyle

bilinir.26

d. Diğer bir fark da tarihçiler eserlerinde olayları rivayetle aktardıktan sonra sık sık

Ģiirle istiĢhâd ederler(kuvvetlendirirler)27

. Bu yöntem hadisçilerde tarihçilere oranla daha

az kullanılır.

e. Ġslam dıĢı bilgi ve genellikle diğer semavi dinlerden alınıp Ġslami kaynaklara

sokulan bilgi olarak bilinen isrâiliyât28

içeren rivayetler muhaddislerin eserlerinde

tarihçilerin eserlerine aldıkları rivayetlere oranla çok daha azdır.

f. Hicri dördüncü yüzyıldan itibaren tarihçiler29

, hadisçilerle en kuvvetli ortak

noktaları olan isnad ile rivayet etme yöntemini terk etmeye baĢlamıĢlar ve çok

geçmeden de tamamen terk etmiĢlerdir.

Sonuç olarak hicri ilk üç asırda, muhaddisler ve tarihçilerin eserlerinde

rivayetleri kullanmada ortak tarafları olduğu gibi farklı tarafları vardır ve daha ağır

basmaktadır. Ancak asıl ortak tarafları rivayetleri isnad ile zikretmek olup, rivayetleri

eserlerine almaktaki kıstaslarının, gayelerinin ve bunları zikretmedeki yöntemlerinin ise

aralarındaki asıl farklı taraf olduğunu müĢahede ettik.

26

Senedin birleĢtirilmesiye ilgili Bkz.,Vâkıdî, Ebu Abdillah Muhammed b. Ömer b. Vâkıd es-Sehmî el-

Eslemî (ö.h.207) el-Megâzî, Dâru‟l-A‟lemî, Beyrut, 1409/1989,c.I,s.1-2,

27 Bkz. Vâkıdî, a.g.e., c.III, s.873

28 Akay,Hasan, İslâmi Terimler Sözlüğü, ĠĢaret yay. ,Ġstanbul, 2005, s.230

29 Ġstemi,Fuat, “Hicri IV. Yüzyıla Kadar Hadis İlmi Ve Tarih İlminin Birbiriyle Olan Tarihsel Münasebeti ”,

e-ġarkiyat Ġlmi AraĢtırmalar Dergisi, Nisan,2017, c.IX, sayı:1, s. 54

12

AraĢtırmamızın ana kaynağı olan Ahbâru Mekke bir Ģehir tarihi kitabı olup,

tarihi hâdiseleri içindeki binden fazla rivayetle isnadlı bir Ģekilde aynı bir hadis kitabı

usulünde anlattığı için, biz bu bölümde hadisçiler ve tarihçiler arasında rivayet

kullanımında ki ortak ve farklı noktalara kısaca değindik.

ġüphesiz, hadisçiler ile tarihçilerin rivayet kullanımında ki ortak ve farklı

noktaları bilmemiz, çalıĢmamızın ikinci bölümünde Ezrakî‟nin eserindeki rivayetleri

değerlendirirken onun bir tarihçi perspektifiyle mi, yoksa bir hadisçi olarak mı,

rivayetleri kitabına aldığı hususunu anlamamızı kolaylaĢtıracaktır.

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

EZRAKĠ‟NĠN HAYATI VE AHBARU MEKKE ĠSĠMLĠ ESERĠ

1. EZRAKÎ‟NĠN HAYATI, HOCALARI VE ÖĞRENCĠLERĠ

1.1.Hayatı

Kaynaklarda Ezrakî hakkında bilgi yok denecek kadar azdır. Ezrakî‟nin tam ismi,

Ebu‟l -Velîd Muhammed b. Abdillah b. Ahmed b. Muhammed b. el-Velîd b. „Ukbe b. el-

Ezrak30

b. Amr b. el-Hâris b. Ebî ġemr el-Gassânî el- Ezrakî‟dir.31

Kâtip Çelebi (ö.h.1067)

KeĢfu‟z-Zunûn isimli eserinde ismini “ Muhammed b. Abdilkerim el-Ezrakî”32

diye

belirtmiĢtir.

Hicri II. Asrın ikinci yarısından sonra doğduğu tahmin edilmektedir, aslen Yemenli

olduğu da söylenmiĢtir.33

Mekke‟de doğup büyümüĢ, muhaddis olan dedesi Ahmed b.

Muhammed. el-Ezrakî‟den34

(ö.h.222) ilim tahsil etmiĢ, onun terbiyesi altında yetiĢmiĢtir.

30

Çelebi, Kâtip, (ö.h.1067), Süllemü‟l-Vusûl ilâ-Tabakâti‟l-Fuhûl, thk. Mahmud Abdulkadir el-Arnavûd,

Mektebetü Ġrsîkâ (IRCICA), Ġstanbul, 2010, c.III, s.155

31 Ezrakî, Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr, thk. RüĢdî es-Sâlih Melhas, Daru‟l-Endülis, Beyrut,

t.y., s.31

32 Çelebi, Kâtip,(ö.h.1067),Keşfu‟z-Zunûn an-Esâmi‟l-Kütübi ve‟l-Funûn, Mektebetü‟l-Müsennâ, Bağdad,

1941, s.306

33 Ziriklî, Hayruddîn b.Mahmud b. Muhammed b. Ali b. Fâris ed- DımeĢkî, el-A‟lâm, Daru‟l-„Ġlm li‟l -

Melâyîn,y.y., 2002, c.VI, s.222

34 Fâsî, Takiyuddîn Muhammed b. Ahmed el-Hasenî el-Mekkî (ö.h.832), el- „Ikdu‟s-Semîn fi-Tarîhi‟l-

Beledi‟l-Emîn, Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye, Beyrut, 1998, c.III, s.113

14

Ezrakî‟nin nesli, Hz. Peygamberin çağdaĢı olan Osman b. Amr el- Gassânî el-

Ezrakî‟ye (ö. ?) dayanır. Osman b. Amr el-Ezrak Suriye‟den Mekke‟ye gelmiĢ Muğire

b. Ebi‟l As b. Ümeyye ile (ö.?) müttefik olmuĢtur.35

Mekke‟nin fethi yılında Hz. Peygamber bir ihtiyacı için Osman b. Amr el-

Ezrak‟ın evine gidip ihtiyacını oradan karĢılamıĢ, bu esnada Osman b. Amr “Ya

resûlallah! Anam babam sana feda olsun ben ġam‟dan geldim aĢiretim ve akrabalarım

oradadır, Mekke‟de kimsem yok burada kalmak istiyorum” diye durumunu arz edince

Hz. Peygamber Osman b. Amr el-Ezrakî ve evlatları için KureyĢ kabilelerinden istediği

bir kızla evlenebileceklerine dair bir yazı yazmıĢtır. Bu yazı h. 80 senesindeki Cuhâfe

selinde evlerini su basması sebebiyle kaybolmuĢtur.36

Osman b. Amr el-Ezrakî‟nin,

Amr, Nâfi‟, Ukbe adında üç çocuğu olup, bunlardan Nafi‟ (ö.h.65) Haricilerin Ezârika

fırkasının lideridir.37

Osman b. Amr el-Ezrakî‟nin gözleri mavi olduğu için el-Ezrakî lakabıyla

anılmıĢtır.38

Ezrakî‟ye “Ezrakî” denmesinin sebebi de büyük dedesine nispet edildiği

içindir. Ezrakî tarih ilminde kendini yetiĢtirmiĢ, zamanında ve kendinden sonraki

asırlarda Mekke ve Kâbe tarihi hakkında otorite kabul edilmiĢtir.

35

Ezrakî, s.13, ( muhakkikin mukaddimesi)

36 Ezrakî, c.II, s.248, Osman b. Amr el-Ezrakî‟nin sahâbe olduğuna dair bir bilgiye ulaĢamadık. Ancak

fetih senesinde Müslüman olmuĢ olması kuvvetli bir ihtimaldir. Müslüman olduğuna dair kanaatimiz Hz.

Peygamber‟e durumunu arz ederken sadece sahâbelerin Hz. Peygamber‟e hitap tarzı olan “Anam babam

sana feda olsun ya resulallah!” demesi ve Hz. Peygamber‟in de onun ve çocukları için KureyĢ

kabilelerinden istediği bir kızla evlenebileceğine dair yazdığı yazıdır.

37 Ezrakî, s.13 ( muhakkikin mukaddimesi)

38 Seb„âvî, Ahmed HâĢim Muhammed Sâlih, el-Ezrakî ve Mevâriduhu fi-Kitâbihi Ahbaru Mekke ve mâ Câe

fihi mine‟l-Âsâr, Dîvânu‟l-Vakfi‟s-Sunnî Merkezu‟l-Buhûs ve‟d-Dîrâsâti‟l-Ġslâmiyye, Irak, 1431\2010, s.56

15

Yazdığı kitap Mekke ve Kâbe tarihiyle yazılan hemen hemen her kitaba

kaynaklık etmiĢ olup, bu sahada günümüze ulaĢan en eski kitaptır. Ezrakî hakkında cerh

ve ta‟dîl âlimleri bir görüĢ bildirmemiĢtir. Vefat tarihinde de ihtilaf olup, bazı âlimler

h.22339

, bazıları h.248,40

bazıları da h.25041

yılında vefat ettiğini söylemiĢtir.

1.2. Hocaları

Ezrakî eserinde 39 hocadan gerek cezm sîgalarıyla gerekse temrîz sîgaları ve

bazen de ta‟lik yaparak doğrudan rivayette bulunmuĢtur. Bu kiĢilerin bazısından yüzün

üzerinde rivayette bulunurken bazısından sadece birer tane rivayet zikretmiĢtir. Biz

burada Ezrakî‟nin kendilerinden üçün üzerinde rivayette bulunduğu hocalarını

zikredeceğiz.

1.2.1. Ahmed b. Muhammed. el-Ezrakî (ö.h.222)

Ahmed b. Muhammed b. el-Velîd b. „Ukbe b. el-Ezrak b. Amr b. el-Hâris Ġbn Ebî

ġemr el-Gâssânî, Ebu‟l-Velîd, Ebû Muhammed el-Ezrakî el-Mekkî.42

Ezrakî‟nin dedesi

olan bu zatın doğum tarihi bilinmemektedir, tebeu‟t-tâbiîn neslindendir, Mekke‟de

yaĢamıĢ olup, muhaddistir.43

Süfyân b.„Uyeyne‟den (ö.h.198),

39

Bkz. Çelebi, Kâtip, Keşfu‟z-Zunûn,s.306

40 Fâsî, Ezrakî‟nin vefat tarihiyle alakalı Ģöyle diyor “ne zaman öldüğünü bilmiyorum, ancak Abbâsi Halifesi

Muntasır (Muntasır Billâh (ö.h 248)) zamanında hayattaydı.”Bkz. Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn, c.II, s.199

41Sezgin, Fuat, Târîhu‟t-Turâsi‟l-Arabî, Arapçaya terc. Mahmûd Fehmî Hicâzî, Arefe Mustafa, Saîd

Abdurrahîm, Câmiatu‟l-Ġmâm Muhammed b. Su„ûd el-Ġslâmiyye, Suudi Arabistan,1411\1991, c.I, cüz: II,

s.203

42Fâsî, a.g.e., c.III, s.113

43Sezgin,Fuat,a.g.e, c.I, II.cüz, s.202; Aynı zamanda bu eserde Ezrakî‟nin büyük dedesi „Ukbe b. Ezrak‟ın

Bizans‟lı olduğu Sâsânî‟lerle yapılan savaĢta esir düĢtüğü belirtilip , bu sebepten Gassânî

olamayacağı belirtilmiĢtir bkz., Sezgin,Fuat,a.g.e, c.I, cüz:II., s.202, (254. Dipnotla beraber)

16

Mâlik b. Enes‟den (ö.h.179), Müslim b. Hâlid Zencî‟den (ö.h.180) ve Ġmam

ġâfiî (ö.h.204) gibi âlimlerden hadis rivayet etmiĢtir. Kütüb-i sitte müelliflerinden

Buhârî (ö.h.256) el-Câmiu‟s-Sahîh isimli eserinde altı yerde44

kendisinden hadis

rivayet etmiĢtir. Büyük hadis âlimlerinden Ebû Hâtim er-Râzî (ö.h.277), Mekke

tarihiyle meĢhur torunu Muhammed b. Abdillah el-Ezrakî (ö.h.250), ünlü meğazi

yazarı Vâkıdî‟nin (ö.h.207) öğrencisi olan ve kâtibu‟l-Vâkıdî diye bilinen tabakât

müellifi Ġbn Sa‟d da(ö.h.230) kendisinden hadis rivayet eden âlimlerdendir.45

Buhârî

et-Tarîhu‟l- Kebîr isimli eserinde kendisine ez-Zurakî dendiğini söylemiĢtir.46

Ezrakî eserinde dedesi Ahmed b. Muhammed el-Ezrakî‟den tespitlerimize

göre 630 rivayet almıĢtır.47

Bu bakımdan “Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-

Âsar” isimli kitabın ilk müellifinin Ahmed b. Muhammed el-Ezrakî olduğu söylense

yanlıĢ olmaz kanaatindeyiz.

Ahmed b. Muhammed el- Ezrakî‟nin Mekke hakkındaki bilgilerinin kaynağı

Fuat Sezgin‟e göre Abdullah b. Abbâs (ö.h.68) ve talebeleridir. Yine Vehb b.

Münebbih‟in (ö.h.114) eserleri, meĢhur siyer müellifi Ġbn Ġshâk‟ın (ö.h.151) eserleri,

Vâkıdî‟nin (ö.h.207) günümüze ulaĢmayan “Ahbâru Mekke” isimli eseri,

44

Buhârî‟nin eserinde Ahmed b. Muhammed„den hadis rivayet ettiği yerler için bkz., Buhârî, Vudû‟ -Bab:20-

h.no:155- c.I–s.42, Cenâiz- Bab:25- h.no:1274- c.II-s.77, Cezâu‟s Sayd- Bab:24-h.no:1860-c.III-s.19,Ġcâre-

Bab:2- h.no:2262-c.III-s.88,Ehâdîsü‟l Enbiyâ-Bab:47-h.no:3441-c.IV-s.167,Menâkıb-Bab:25-h.no:3605-c.IV-

s.199

45 Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn, c.III, s.113

46 Buhârî ,et –Târîhu‟l Kebîr,Dâiratu‟l-Maârifi‟l-Osmâniyye,Haydarâbad,t.y., c.II,s.3

47 Kitabı baĢtan sona tedkikimiz neticesinde Ezrakî‟nin “Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr” isimli

eserin tamamında 1080 rivayet olduğunu tespit ettik. Bu konuyla ilgili daha kapsamlı bilgiyi “Ahbâru

Mekke‟deki Rivayetlerin Adedi” kısmında vereceğiz

17

Osman b. Amr b. Sâc‟ın(ö.h.161-170) Mekke tarihiyle ilgili kitabı48

istifade ettiği

kaynaklar arasındadır.49

Ebu Hâtim er- Râzî‟ye (ö.h.277) göre Ahmed b.

Muhammed hadiste sikadır.50

Ġbn Hibbân‟da (ö.h.354) kendisinden, sika râvîleri

zikrettiği es-Sikât isimli eserinde bahsetmiĢtir.51

Ahmed b. Muhammed el- Ezrakî, Ġbn Hibbân‟a göre h.212 yılında vefat

etmiĢtir.52

Ebû Hâtim ise, h.217 yılında hayatta olduğunu belirtmiĢtir53

. Zehebî

(ö.h.748) bu görüĢe katılarak h.222 yılında vefat ettiğini söylemiĢtir.54

1.2.2. Ebû Abdillah Muhammed b. Yahya b. Ebî Ömer el-Adenî(ö.h.243)

Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen Muhammed b. Yahya el-Adenî

Mekke‟nin yerlisi olup, orada yaĢamıĢ ve vefat etmiĢtir. ġeyhu‟l-Haram (Harem-i

ġerif‟in Ġmamı) olarak bilinir. Hadis ilminde sözü dinlenen bir muhaddis ve

hafızdır. Müsned türü bir kitap kaleme aldığı bilinmektedir. Fudayl b.„Ġyâz

(ö.h.187), Süfyân b.„Uyeyne (ö.h.198), Sa„îd b. Sâlim el-Kaddâh (ö.h.200‟den

önce) gibi âlimlerden hadis rivayet etmiĢtir.55

48

Sezgin, Fuat, Târîhu‟t-Turâsi‟l-Arabî, c.I, II. cüz, s.201

49 Sezgin, Fuat,a.g.e., c.I, II.cüz, s.202-203

50 Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn., c.III, s.113

51 Bkz., Ġbn Hibbân, Ebu Hâtim Muhammed b. Hibbân b. Ahmed b. Hibbân b. Mu„âz b. Ma‟bed et-Temîmî,

ed-Dârimî,el-Büstî(ö.h.354),es-Sikât, Dâiratü‟l-Ma„ârifi‟l-Osmâniyye,Haydarâbad,Hindistan,1393\1973,

c.VIII, s.7,12035

52 Bkz., Ġbn Hibbân, a.g.e., c.VIII,s.7

53Ġbn Hacer, Tehzîbu‟t-Tehzîb, Matba„atu Dâirati‟l-Ma„ârifi‟l-Nizâmiyye, Hindistan, h.1326,c.I,s.79

54Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ve Vefeyâtu‟l-Meşâhîr ve‟l-A‟lâm, thk. BeĢĢâr „Avvâd Ma‟rûf, Dâru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî,

2003,c.V,s.261

55 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n-Nübelâ, Müessetü‟r-Risâle, Beyrut,1405\1985,c.XII, s.96

18

Müslim(ö.h.261),Ġbn Mâce(ö.h.273),Tirmizî(ö.h.279) gibi kütüb-i sitte

müellifleri de kendisinden hadis rivayet etmiĢlerdir.56

Ebû Hâtim (ö.h.277) bu

zatın durumunu babasına sorduğunda bir ta‟dîl ifadesi olan (هع بؼ) dediğini

bununla beraber kendisinde hadis rivayetindeki dikkatsizliği ifade eden

gafletinde olduğunu söyler.57

Mekke‟de, h.243 senesinde doksanlı yaĢlarında olduğu halde vefat

etmiĢtir.58

Tespitlerimize göre Ezrakî eserine bu zattan tam 124 rivayet almıĢtır.

1.2.3. Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî el- Mekkî(ö. ?)

Kaynaklarda hakkında bir bilgiye rastlamadık. “Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî el-

„Abdî ile karıştırılmamalıdır. Ezrakî‟nin Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî el-„Abdî‟den

rivayette bulunması mümkün değildir. Biri altıncı tabakadan, diğeri on ikinci

tabakadandır.”59

Hâkim en-Nisâbûrî(ö.h.405) el- Müstedrek ala‟s- Sahîhayn

isimli eserinde Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî el-Mekkî‟den bir rivayette bulunmuĢtur.60

Ezrakî kitabında bu hocasından 44 rivayet zikretmiĢtir.

56

Mizzî, Ebu‟l-Haccâc Yusuf b. Abdirrahman b. Yusuf Cemâlûddîn Ġbni‟z-Zekî Ebî Muhammed el-

Kudâ„î el-Külebî (ö.h.742), Tehzîbu‟l-Kemâl fî-Esmâi‟r-Ricâl, Müessetü‟r-Risâle, Beyrut,1400\1980,

c.XXVI,s.640

57 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n-Nübelâ, c.XII, s.97

58 Zehebî,a.g.e.,c.XII,s.97

59 Ezrakî,Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr,thk.Abdulmelik b. Abdillah b. DüheyĢ, Mektebetü‟l-

Esedî, y.y.,2003, s.12 (1.Kısım)

60 Bkz.Nisâbûrî, Ebû Abdillah el- Hâkim Muhammed b. Abdillah b. Muhammed b. Hamdiveyh b.

Nu„aym b. el-Hakem ed-Dabî et-Tahmânî (ö.h.405) el-Mustedrek ala‟s-Sahîhayn, Dâru‟l-Kütübi‟l-

„Ġlmiyye, Beyrut, 1411\1990, Birr ve‟s-Sıle c.IV, s.177, h.no:7280

19

1.2.4. Ahmed b. Meysere el-Mekkî(ö. ?)

Mechûlu‟l-hal olup, hakkında kaynaklarda yeterli bilgi bulunmamaktadır.

Abdulmecîd b. Abdilazîz b. Ebî Revvâd‟dan(ö.h.206) hadis rivayet etmiĢtir.61

Ezrakî eserinde kendisinden 20 rivayet almıĢtır.

1.2.5. Süleyman b. Harb b. Becîl el-VâĢihî el-Basri(ö.h.224)

Basralı hadis hafızı, h.140 senesinde Basra‟da doğmuĢtur.62

Yahya b. Saîd

el- Kattân (ö.h.198),Ahmed b. Hanbel(ö.h.241),Ġshâk b. Râhûye(ö.h.238),

Buhâri(ö.h.256) gibi büyük hadis âlimleri kendisinden rivayette bulunmuĢlardır.

Bağdat‟a gidip hadis öğretmiĢ, h.214‟le -219 yılları arasında Mekke kadılığı

yapmıĢtır. Hadis imamlarından bir imam olan Süleyman b. Harb, muhaddislerin

kıymetini düĢüren tedlîs hastalığına da hiç bulaĢmamıĢtır. Kuvvetli bir hafızaya

sahip olup, hadis rivayet ederken hep hafızasından rivayet etmiĢ , Ebû Hâtim er-

Râzî (ö.h.277) elinde hiç kitap görmediğini söylemiĢtir.63

Her ne kadar hadisleri manasıyla rivayet ettiği için lafızları değiĢtirdiği

vaki olsa da, Süleyman b. Harb‟ın sika bir hadis hafızı olduğu konusunda âlimler

arasında bir ihtilaf yoktur. Mekke kadılığından azledildiği zaman Basra‟ya dönen

Süleyman b. Harb h.224 senesinde Basra‟da vefat etmiĢtir.64

Ezrakî kitabında

kendisinden 6 rivayet zikretmiĢtir.

61

Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn.,c.III,s.120

62 Kelâbâzî, Ebû Nasr Ahmed b. Muhammed el-Hüseyin b. el-Hasen el-Buhârî (ö.h.398), el-Hidaye ve‟l -

İrşâd fi -Ma‟rifeti ehli‟s-Sika ve‟s-Sedâd,Daru‟l-Ma‟rife, Beyrut, h.1407,s.314

63 Bağdâdî, Târîhu Bağdâd,Daru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî, Beyrut,1422\2002,c.X,s.44

64 Bağdâdî,a.g.e., c.X,s.44

20

1.2.6. Yahya b. Saîd b. Sâlim el-Kaddâh el-Mekki (ö.?)

Kaynaklarda hakkında ayrıntılı bir bilgiye rastlamadık. Ġbn Hacer(ö.h.852)

Lisânu‟l-Mîzân isimli eserinde Dârekutnî‟nin(ö.h.385) onun için , bir cerh ifadesi

olan “ بالقويليس ” ifadesini kullandığını söyler.65

Zehebî de (ö.h.748) kendisini,

Dîvânu‟d- Du„afâ Ġsimli eserinde zayıf râvîler arasında sayar ve kendisinin

münker66

hadislerinin olduğunu söyler67

. Ezrakî kitabına bu hocasından 5 rivayet

almıĢtır.

1.2.7. Ġbrahim b. Muhammed eĢ-ġâfiî (ö.h.238)

Ġbrahim b. Muhammed b. Abbâs b. Osmân b. ġâfiî‟.68

Ġmam ġâfiî‟nin

amcasının oğlu olup, kendisi muhaddistir. Babası Muhammed b. Abbâs b. Osmân

b. ġâfiî‟den (ö. ?) ve Süfyân b. „Uyeyne (ö.h.198) gibi zatlardan hadis dinlemiĢtir.

Kendisinden de Müslim (ö.h.261) (Sahîh‟in dıĢındaki bir eserde) , Ġbn Mâce

(ö.h.273) gibi kütüb-i sitte müellifleri hadis rivayet etmiĢtir.69

Nesâî (ö.h.303) ve

Dârekutnî (ö.h.385) onun sika olduğunu söylemiĢlerdir.70

Mekke‟de yaĢamıĢ olup,

h.238 senesinde vefat etmiĢtir. Ezrakî kendisinden 4 hadis rivayet e tmiĢ olup,

dedesinden aldıklarıyla beraber kitabında Ġbrahim b. Muhammed eĢ-ġâfiî‟den

gelen rivayet adedi 14 dür.

65

Bkz.,Ġbn Hacer, Lisânu‟l-Mîzân,Dâru‟l-BeĢâiri‟l-Ġslâmiye,y.y.,2002,c.VIII,s.442

66Bkz., Munker: “Zayıf râvînin kendisinden daha iyi durumda olan râvîye aykırı olarak rivayet ettiği hadis”,

Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, ĠFAV yay.Ġstanbul,2015, s.210

67Zehebî, Dîvânu‟d-Du„afâ ve‟l-Metrûkîn ve Halkun mine‟l-Mechûlîn ve Sikâtun fihim Leyyin, Mektebetü‟n -

Nehda el-Hadîse , Mekke,1387\1967,s.433

68Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ, ,c.XI,s.165

69Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn.,c.III,s.161

70Fâsî, a.g.e.,c.III,s.161

21

1.2.8. Abdullah b. Mesleme el-Ka‟nebî el-Medenî (ö.h.221)

Abdullah b. Mesleme el-Ka‟nebî‟nin künyesi Ebu Abdirrahman‟dır. H.130

senesinden sonra doğmuĢtur. Aslen Medineli olup, Basra‟da daha sonrada

Mekke‟de ikamet etmiĢtir. Hadis ilmini Mâlik b. Enes‟den (ö.h.179) öğrenen bu

zat Muvatta‟nın râvîlerinden biridir. Anlattığına göre otuz sene boyunca Mâlik b.

Enes‟in yanına gidip gelmiĢ ve Muvatta‟daki rivayetleri defalarca dinlemiĢtir.71

Ali

b. el-Medînî (ö.h.234) Muvatta‟ râvîleri arasında kimsenin ondan daha ilerde

olamayacağını söylemiĢtir.

Hadis ilmi bakımından sebt, kudve 72

gibi bir muhaddisin ta‟dîl edildiğine

delalet eden vasıflara sahip olan Abdullah b. Mesleme el-Ka‟nebî‟nin âbid ve salih

bir zat olup münzevi bir hayat yaĢadığı, sadece geceleri hadis rivayet ettiği hatta

bazı talebelerine “Dilediğinize gidiniz! Geceleyin size hadis rivayet edecek birini

bulamazsanız bana geliniz, ben size hadis rivayet ederim.”73

diye söylediği de

rivayet edilmektedir.

MeĢhur Muvatta‟ râvîsi, kütüb-i hamse müelliflerinin tamamının doğrudan

veya bir vasıtayla kendisinden hadis rivayet ettikleri Abdullah b. Mesleme el-

Ka‟nebî h.221 senesinin Muharrem ayında vefat etmiĢ olup,74

Ezrakî eserine

kendisinden 3 rivayet almıĢtır.

71

Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ, c.X,s.259

72 Zehebî,a.g.e, c.X,s.257

73Ġsfahânî, Ebu‟l-Kâsım Ġsmâil b. Muhammed b. el-Fazl b. Alî et-Talîhî et-Teymî(ö.h.535) Siyerü‟s-Selefi‟s

- Sâlihîn,Daru‟r-Râye li‟n-NeĢri ve‟t-Tevzî‟, Riyad,t.y.,s.1135

74 Zehebî,a.g.e, c.X,s.264

22

1.2.9. Saîd b. Mansûr b. ġu‟be el-Horasânî (ö.h.227)

Hicri tarihe göre 140 yıllarında doğduğu tahmin edilen Saîd b. Mansûr

Ģuan Afganistan‟ın vilayetlerinden biri olan Cüzcân‟da doğmuĢ, Belh‟de

büyümüĢ,75

Daha sonra da Mekke‟ye gelip, yerleĢmiĢtir. Ġmam, hâfız, Ģeyhu‟l-

haram gibi sıfatlara haiz olan bir muhaddistir.

Horasan, Hicaz, Cezire, ġam gibi bölgelerde Irak, Mısır, gibi ülkelerde

çeĢitli hadis âlimlerinden hadis dinlemiĢtir. Mâlik b. Enes(ö.h.179), Leys b.

Sa‟d(ö.h.175), HüĢeym b. BeĢîr(ö.h.183), Fudayl b.„Ġyâz(ö.h.187) o hocalardan

bazısıdır.76

Ahmed b. Hanbel(ö.h.241), Dârimî(ö.h.255),Müslim(ö.h.261),Ebû

Dâvud(ö.h.275),Ebû Hâtim er-Râzî(ö.h.277), Ebû Zür‟a ed- DımeĢkî de (ö.h.281)

kendisinden hadis rivayet öğrencilerinden birkaçıdır.

Sünen türü bir esere sahip olup, hadis ilminde derin bir idrake sahipti.

Aynı zamanda hafızası da son derece kuvvetli olan Saîd b. Mansûr‟un On bin

hadisi hafızasından yazdırdığı öğrencileri tarafından söylenmiĢtir. Hadis

münekkitleri tarafından sika olarak vasıflanan bu büyük âlim seksenli yaĢlarında

olduğu halde Mekke‟de bir ramazan ayında h.227 senesinde vefat etmiĢtir.77

Ezrakî eserinde bu büyük âlimden 3 rivayet zikretmiĢtir.

75

Kelâbâzî, el-Hidaye ve‟l -İrşâd fi -Ma‟rifeti ehli‟s-Sika ve‟s-Sedâd.,s.295

76 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ, c.X,s.586

77 Zehebî, a.g.e, c.X,s.587

23

1.3.Öğrencileri

Ezrakî‟nin, kaynaklardan tespit edebildiğimiz kadarıyla meĢhur iki öğrencisi,

mezkûr eserinin de iki râvîsi vardır. Bu râvîlerden biri öğrencisi Ebû Muhammed Ġshâk b.

Ahmed b. Nâfi‟ el-Huzzâî (ö.h.308), diğeri de bu râvînin yeğeninin oğlu Ebu‟l Hasen

Muhammed b. Nâfi‟ b. Ahmed b. Ġshâk b. Nâfi‟ el –Huzzâî el-Mekkî‟dir (ö.h.350).

Ezrakî‟nin diğer öğrencisi de Ġbrâhîm b. Abdussamed b. Musa el-HâĢimî‟dir(ö.h.325).Biz

bu kısımda ilk önce birisi öğrencisi olan iki râvîden, daha sonra da Ezrakî‟nin ikinci

öğrencisinden bahsedeceğiz.

1.3.1.Ebû Muhammed Ġshâk b. Ahmed b. Ġshâk b. Nâfi‟ el-Huzzâî (ö.h.308)

Mekkelilerin kıraat imamı olan Ebû Muhammed Ġshâk b. Ahmed b. Ġshâk b. Nâfi‟

el-Huzzâî hem mukri hem muhaddistir. Kıraat ilminde çeĢitli eserler kaleme almıĢtır.

Kendisi kıraat ilminde Ģeyhu‟l-haram vasfına haiz olup, hadiste sika ve huccettir.78

Ezrakî‟nin mezkûr kitabının râvîsi olan bu zat aynı zamanda Ebû Abdillah Muhammed b.

Yahya b. Ebî Ömer el-Adenî‟nin (ö.h.243) müsned türü eserinin de râvîsidir.

Ebû Muhammed el-Huzzâî; Ahbâru Mekke isimli eserdeki rivayetleri Ezrakî‟den

rivayet eden kiĢi olup, tespitlerimize göre kitaptaki 1080 rivayetten 888 tanesini

haddesenî, haddesenâ, ahberanî ve Kâle lafızlarıyla Ezrakî‟den zikretmiĢtir.

Ezrakî‟nin eserindeki rivayetleri naklederken eserde kendisi de bir takım tasarrufta

bulunan Ebû Muhammed el- Huzzâî, zaman zaman rivayetlerden sonra bilinmeyen

kelimeleri açıklamıĢtır. Mesela bir rivayetin sonunda o rivayette geçen “اجبخ”kelimesini

”االد ابع“79

yani “sanatkâr aletlerinden” olduğunu açıklamıĢtır. Diğer bir rivayetteki

78

Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ,c.XIV,s.289

79 Ezrakî,c.I,s.329

24

”اؾ٤خ انو“ kelimesinden sonrada”األ٣“80

“erkek yılan” açıklamasını yapmıĢtır.

Yine rivayette isnad zincirindeki râvînin isminde geçen “ثجخ” kelimesinin

râvînin lakabı olduğunu, asıl isminin Abdullah b. Rebîa‟ olduğunu

belirtmiĢtir.81

Bazı yerlerde de rivayetteki mahiyeti bilinmeyen kelimenin

Ezrakî‟ye sorulduğunu ve onun verdiği cevabı nakletmiĢtir.82

Ebû Muhammed el-Huzzâî‟nin kitaptaki tasarruflarından biri de kendi

yaĢadığı dönemde cereyan eden bazı olayları kitapta zikretmesi olmuĢtur.

Mesela h.256 senesinde halife Mühtedî Billah (ö.h.256) zamanında Busr (veya

BiĢr) adında bir hizmetlinin tamir için mescide geldiğini söyler83

.Yine halife

Mu‟tazıd Billah (ö.h.289) zamanında Daru‟n-Nedve‟nin Mescid-i Haram‟a

birleĢtirilmiĢ bir mescit haline getirildiğinden bahseder.84

Ezrakî‟nin eserine çeĢitli eklemeleri olan Ebû Muhammed el-Huzzâî aynı

zamanda bu eserde Ezrakî‟ye nispet etmeksizin 15 rivayet zikretmiĢtir.85

Ezrakî‟nin en önemli talebesi ve eserinin râvîsi olan bu zat H.308 yılında

Ramazan ayının 8. gününde Mekke‟de vefat etmiĢtir.86

80

Ezrakî, c.II,s.17

81Ezrakî,c. II,s.34

82 Ezrakî, c. II,s.30

83 Ezrakî, c. II,s.253

84 Ezrakî, c. II,s.109-112

85Ezrakî‟nin olmadığı rivayetler için bkz.,Ezrakî,c.I,s.50,s.62,s.288,s.337,s.341,c.II,s.5,s.8,s.10,s.11,s.12

s.21,s.22,s.23,s.152,s.180

86 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ.,c.XIV,s.289

25

1.3.2. Ebu‟l Hasen Muhammed b. Nâfi‟ b. Ġshâk b. Nâfi‟ el-Huzzâî (ö.h.350)

Ebû Muhammed el-Huzzâî‟den Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke isimli eserini

rivayet etmiĢtir. Fâsî(ö.h.832) , kendisinin de mezkûr esere iki haĢiye yazdığını,

bunların da Dâru‟n-Nedve ve Bâbu Ġbrahîm‟deki ziyadelikler hakkında olan

kısımlar olduğunu söyler.87

Bizim tespitimize göre ise Ebu‟l-Hasen el-

Huzzâî‟nin kitaptaki tasarrufu “Mescidi Haram‟ın Kapılarının ġekli” babında

“Babu benî Cumah” hakkında Ezrakî‟nin söylediğini teyit edip, h.300‟lü

yıllarda halife Muktedir - Billah (ö.h.320) zamanında bu kapının değiĢtirildiği

bilgisini kitaba eklemesidir.88

Ve yine halife Muktedir - Billah zamanında h.306

yılında Daru‟n- Nedve‟nin bir duvarının değiĢtirilip eskisinden daha güzel bir

Ģekilde Mescid-i Haram‟a birleĢtirildiği bilgisini vermesidir .89

Kâbe‟nin faziletine dair eserleri olan Ebu‟l Hasen el-Huzzâî, Karâmita

mezhebine mensup olanların çaldıkları Hacer-i Esved taĢını tekrar getirip yerine

koydukları h.340 senesinde hayattaydı ve bu olaya Ģahit olmuĢtu.90

H. 350

senesinde de hayatta olduğu söylenen Ebu‟l-Hasen el-Huzzâî‟nin o senede bazı

öğrencilerine Kâbe‟nin faziletine dair eserler okuttuğu söylenmiĢtir.91

H.350

yılından sonra vefat ettiği tahmin edilmektedir. Ahbâru Mekke‟yi Ebu‟l- Hasen

el-Huzzâî‟den de, el-Hasen b. Ahmed b. Ġbrâhîm b. Ferrâs (ö.h.420)

nakletmiĢtir.

87

Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn,c.II,s.416

88 Ezrakî,c.II,s.92

89 Ezrakî,c.II,s.112-113

90 Fâsî, a.g.e.,c.II,s.417

91 Fâsî, a.g.e.,c.II,s.417

26

1.3.3. Ebû Ġshâk Ġbrahim b. Abdissamed b. Musa el-HâĢimî92

(ö.h.325)

Ġlim ehli tarafından emir, müsnid, sadûk diye vasıflandırılan Ebû Ġshâk Ġbrahim b.

Abdissamed el-HâĢimî, Ezrakî‟nin meĢhur talebelerinden diğeridir. Ezrakî‟den hadis

dinlediği gibi, Ebû Mus„ab ez-Zührî‟den de(ö.h.242) Muvatta‟yı dinlemiĢ, kendisinden de

Dârekutnî(ö.h.385) hadis rivayet etmiĢtir. 90‟lı yaĢlarında olduğu halde h.325 yılında

Samarra‟da vefat etmiĢtir.93

Abdulmelik b. Abdillah b. DüheyĢ „in yaptığı tahkikli

basımda DüheyĢ; “Avrupa Nüshası” baĢlığı altında, Oxford Üniversitesinin

kütüphanesinde Ebû Ġshâk Ġbrahim b. Abdissamed‟in rivayetiyle Ahbarû Mekke‟nin

yazma nüshasının fotokopisine muttali olduğunu söylemektedir.

2.ĠLMĠ YÖNÜ

Hadis ilminde sika olarak kabul edilen dedesinin gözetiminde yetiĢmiĢ olan

Ezrakî, Ģüphe yok ki bir hadisçi olmasından daha ziyade genel anlamda bir tarihçi, özel

anlamda da bir Ģehir tarihçisidir. Ömrü Mekke‟de geçen Ezrakî, Kâbe ve Mekke

hakkındaki engin bilgisi sayesinde bu sahada otorite kabul edilmiĢtir.

Kaleme almıĢ olduğu eserinde her ne kadar bir hadisçi usulüyle rivayetleri

isnadıyla zikretmiĢ olsa da, eserinin azımsanamayacak kısmında bir rivayet zikretmeden,

bir isnad kullanmadan, kendi bilgileri ıĢığında konuyu anlatmıĢtır. Mesela Kâbe‟nin

ölçüsü94

,Kâbe‟nin içindeki çivilerin Ģekli95

,

92

Ġbn Nukta, Ebû Bekr Muhammed b. Abdilğanî b. Ebî Bekr b. ġucâ‟ el-Hanbelî el-Bağdâdî(ö.h.629), et-

Takyîd li Ma‟rifeti Ruvâti‟s Sunen ve‟l Mesânîd,Dâru‟l Kütübi‟l „Ġlmiyye, Beyrut, 1408\1988,s.190

93 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ, c.XV,s.72

94 Ezrakî,c.I,s.288

95Ezrakî, a.g.e.,c.I,s.296

27

Mescid-i Haram‟ın ölçüsü96

,Minâ mescidinin geniĢliği ve alanı97

gibi mevzularda,

Ezrakî bir rivayet zikretmeden mevzu hakkında doğrudan kendisi bilgi vermiĢtir .

Aynı zamanda Ezrakî‟nin; Mekke‟nin coğrafik98

yapısıyla ilgili verdiği bilgilerle

de adeta Mekke‟nin topoğrafik bir haritasını çizdiği söylenebilir. Bu bilgileri

verirken Ezrakî herhangi bir rivayet kullanmamıĢtır. ĠĢte tüm bunlar bir araya

getirildiğinde Ezrakî‟nin hadisçi kimliği olmakla beraber esasında tarihçi

kimliğinin ilmi yönünü oluĢturduğunu, Mekke ve Kâbe tarihi hakkında otorite

olduğu ve kendinden sonra gelen ilim ehline bu konuda kaynaklık ettiği

tartıĢmasız bir gerçektir.

3.ESERLERĠ

3.1.Basılı Olan Eseri

Ezrakî‟nin basılı olan eseri aynı zamanda günümüze kadar ulaĢan tek eseri

olan “Ahbâru Mekke ve mâ Câe fihâ mine‟l-Âsâr” isimli eseridir. AraĢtırmamızın

asıl kaynağı olan bu kitabın üç baskısı vardır. Bunlar : Ferdinand Wüstenfeld

(ö.1899) tarafından yapılan tahkikli Avrupa baskısı, RüĢdî es-Salih Melhas

(ö.1959) tarafından yapılan tahkikli baskı ve Abdulmelik b. Abdillah b.DüheyĢ

(ö.2013) tarafından yapılan tahkikli baskıdır. Bu konuyla ilgili tafsilatlı bilgiyi

“Kitabın Matbu Haline Getirilmesi ve Tahkikli Baskıları” kısmında vereceğiz.

96

Ezrakî,c.II,s.81

97Ezrakî, a.g.e.,c.II,s.183

98Mekke‟nin coğrafik yapısıyla ilgili bilgiler için bkz., Ezrakî, a.g.e.,c.II,s.266,268,284,290,294

28

3.2.Kayıp Olan Eseri

Kâtip Çelebi KeĢfu‟z-Zunûn isimli eserinde Ezrakî‟nin Müsned türündeki bir

eserinden söz eder. Ancak bu eser günümüze ulaĢmamıĢtır.99

Burada dikkate Ģayan bir husus vardır ki o da Ģudur; Kâtip Çelebi kitabının

ikinci cildinde Müsned türü bu eserden bahsederken Ezrakî‟nin de h.297 senesinde

vefat ettiğini söylemektedir.

Oysa Kâtip Çelebi aynı eserin birinci cildinde Ezrakî‟nin h. 223 yılında vefat

ettiğini söylemektedir.100

Bizim tespitlerimize göre Kâtip Çelebi Ezrakî‟nin vefat

tarihinde yanılmıĢtır. Aynı eserin iki ayrı cildinde Ezrakî‟nin vefat tarihini farklı

olarak vermesi ona nispet ettiği Müsned türü eserinde Ezrakî‟nin olma ihtimalini

zayıflatmaktadır.

3.3.Ahbâru Mekke ve mâ Câe fihâ mine‟l Âsâr Ġsimli Eseri

3.3.1. Kitabın Ġsmi

Eserin Ezrakî‟ye aidiyeti hususunda bir ihtilaf yoktur. Kitabın ismi

noktasında ise Zehebi(ö.h.748) Siyeru A‟lâmi‟n-Nübelâ101

, Târîhu‟l-Ġslâm ve

Vefeyâtu‟l-MeĢâhîr ve‟l-A„lâm,102

gibi eserlerinde, Kâsım b. Kutluboğa(ö.h.879) es-

Sikât mimmen lem Yaka‟ fi‟l-Kütübi‟s-Sitte103

adlı eserinde, Fâsî (ö.h.832) ise el-

99

Çelebi, Kâtip,(ö.h.1067),Keşfu‟z-Zunûn,c.II s.1684

100 Bkz. Çelebi,Kâtip, a.g.e. ,c.I,s.306

101 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ.,c.XXII,s.277

102Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.XI,s.1001

103 Ġbn Kutluboğa, Ebu‟l Fidâ Zeynuddîn Kâsım es-Sûdûnî el-Hanefî(ö.h.879), es-Sikât mimmen lem

Yaka‟ fi‟l-Kütübi‟s-Sitte, Merkezu‟n-Nu‟mân li‟l-Buhûsi ve‟d-Dirâsâti‟l-Ġslâmiyye ve Tahkîki‟t-Türâs

ve‟t-Tercüme, San‟a, Yemen,1432\2011,c.VIII, s.401

29

„Ikdu‟s-Semîn fi Tarîhi‟l-Beledi‟l-Emîn104

adlı eserinde, kitabın ismini “Ahbâru

Mekke” diye zikretmiĢlerdir.

Ġbn Hacer(ö.h.852) Tehzîbu‟t-Tehzîb105

isimli eserinde, Ġbn Kesîr‟de (ö.h.774)

Tabakâtu‟Ģ-ġafiîyyîn106

isimli eserinde kitaptan “Tarîhu Mekke” diye bahsetmiĢlerdir.

Ġbnu‟n-Nedîm(ö.h.385) ise el-Fihrist isimli eserinde bu kitabın ismini “Mekke ve

Ahbâruhâ ve Cibêluhâ ve Evdiyetuhâ107

diye zikretmiĢtir. Bizim incelediğimiz ve

araĢtırmamızın sonuna da birinci ve ikinci ciltlerinin ilk ve son sayfalarının fotokopisini

ekleyeceğimiz yazma nüshada da “Tarîhu Mekke” ismi geçmektedir. Ancak elimizde

bulunan, edisyon kritiği yapılarak basılmıĢ kitaplarda “Ahbâru Mekke vemâ Câe fihâ

mine‟l-Âsâr” ismi olması, Ezrakî‟nin yaĢadığı dönem itibariyle tarih kelimesi yerine

daha ziyade Ahbâr kelimesinin kullanılması ve birçok kaynakta da “Ahbâru Mekke”

diye geçmesi, kitabın isminin mezkûr isim olduğu kanaatini bizde oluĢturdu.

3.3.2.Kitabın Matbu Haline Getirilmesi ve Tahkikli Baskıları

Kitabın matbu halde üç farklı basımı vardır bunlar; Ferdinand Wüstenfeld‟in

(ö.1899) tahkikiyle yapılan Avrupa baskısı, RüĢdî es-Salih Melhas‟ın(ö.1959) tahkikiyle

yapılan baskı, Abdulmelik b. Abdillah b.DüheyĢ‟in(ö.2013) tahkik ve ta‟liki ile yapılan

baskı.

104

Fâsî, el- „Ikdu‟s-Semîn.,c.II,s.198

105Ġbn Hacer,a.g.e.,c.1,s.79

106Ġbn Kesîr,Ebû‟l-Fidâ Ġsmâil b.Ömer el-KureĢî el-Basrî (ö.h.774), Tabakâtu‟ş-Şafiîyyîn,Mektebetü‟t-

Sekâfeti‟t-Dîniyye,y.y.,1413\1993,s.115

107Ġbnu‟n-Nedîm, Ebû‟l-Ferec Muhammed b. Ġshâk b. Muhammed el-Varrâk el-Bağdâdî (ö.h.385), el-

Fihrist, Dâru‟l-Ma‟rife, Beyrut,1417\1997,s.142

30

Kitabın matbu haline getirilme süreci Ferdinand Wüstenfeld‟in tarihin tozlu

rafları arasından Ahbâru Mekke‟nin üç farklı yazma nüshasını alıp çıkarmasıyla

baĢlamıĢtır. Avrupa‟daki bazı kütüphanelerden elde ettiği üç farklı yazma nüshayla

kitabın edisyon kritiğini yapan Wüstenfeld 1858 yılında Almanya‟nın Leipzig

Ģehrinde kitabı basmaya muvaffak olmuĢtur.518 sayfadan oluĢan bu baskıda 14 sayfada

tashîhâta ayrılmıĢtır.108

Bu baskı bizim elimizde yoktur.

RüĢdî es-Salih Melhas‟ın bu kitabın tekrar tahkikini yapmasında ki asıl gaye;

Ferdinand Wüstenfeld‟in basımını yaptığı eseri incelemiĢ. ġahit olduğu tahrifatın ve

hataların çokluğundan dolayı Wüstenfeld baskısındaki hataları düzeltmek istemiĢtir.

Bunun için Wüstenfeld‟in Avrupa baskısını da temele alarak 3 farklı nüshayı

karĢılaĢtırıp, edisyon kritiğini yaparak tekrar basmıĢtır. Bu üç farlı nüshadan biri

Medine-i Münevvere‟de Mahmudiye kütüphanesinde tarih kısmında 53 numaradaki

yazma nüsha, diğeri yine aynı kütüphanede tarih kısmında 96 numaradaki yazma nüsha,

üçüncüsü ise Mekkeli âlimlerden Abdussettâr ed-Dehlevî‟nin kütüphanesinde bulunan

Mısır‟daki Daru‟l-Kütüb‟de bulunan nüshadan istinsah edilen yazma nüshadır.109

RüĢdî es-Salih Melhas‟ın Wüstenfeld‟in baskısından 76 yıl sonra 1352\1934

yılında baskısını yapmaya muvaffak olduğu bu kitap iki cilt halinde toplam 622

sayfadır. Muhakkik aynı zamanda ciltlerin sonuna konu fihristlerini ve bazı mülhakatlar

koymuĢtur. Lüzumlu gördüğü yerlerde ta‟lîkâta da yer vermiĢtir. Ancak kitaptaki

rivayetlerle alakalı bir tasarrufta bulunmamıĢ, rivayetlerin tahrîcini yapmamıĢtır. Bizim

çalıĢmamıza kaynak olarak aldığımız baskı budur, kitap elimizde mevcuttur.

Abdulmelik b. Abdillah b.DüheyĢ‟in tahkikiyle yapılan baskı ya gelince, DüheyĢ

DımeĢk‟deki Zahiriye kütüphanesinde bulunan nüsha gibi çeĢitli kütüphanelerden elde

108

Ezrakî, c.I,s.21(muhakkikin mukaddimesi)

109 Ezrakî, c.I,s.22-29 (muhakkikin mukaddimesi)

31

ettiği 6 yazma nüshayı karĢılaĢtırarak 2003 yılında kitabın tahkikli ve ta‟lîkâtlı bir

baskısını yapmıĢtır. Kitabını bir mukaddime, üç bölüm, Ahbâru Mekke‟nin iki cilt

tahkikli matbu hali ve hâtimeye ayıran DüheyĢ mukaddimede kitabın öneminden,

birinci bölümde Ezrakî‟nin hayatından, ikinci bölümde kitabın tanıtımından, üçüncü

bölümde de yazma nüshaların özelliklerinden bahsetmiĢtir. Kitabın sonuna da kitapta

kullanılan ayetlerin, hadislerin, râvîlerin, yerlerin, Ģiirlerin gösterildiği umumi bir fihrist

koymuĢtur.110

Eser 1189 sayfadan oluĢmaktadır. Abdulmelik b. Abdillah b. DüheyĢ, eserde

yaptığı ta‟lîkâtta kimi yerde isnaddaki râvî hakkında bilgi vermiĢ, rivayette geçen garip

kelimeleri açıklamıĢ, kimi yerde de rivayette geçen mekân isimlerinin coğrafi

konumlarını açıklamıĢtır. DüheyĢ, RüĢdî es-Salih Melhas‟dan farklı olarak kitapta

geçen hadislerin tahricini yapmıĢtır, isnadın sahih, hasen, zayıf diye ayrımını yapmıĢ

kimi yerde “isnadı mürsel” diye izah etmiĢ ancak rivayetleri merfu‟, mevkûf, maktu‟

Ģeklinde sınıflandırmamıĢtır. Yine aynı Ģekilde rivayetlerle alakalı metin tenkidinde de

bulunmamıĢtır. Ġsnadlardaki zayıflığı râvînin zayıf olup olmamasına bağlamıĢtır. Bu

eserin pdf formatındaki hali elimizde mevcuttur.

3.3.3. Kitabın Muhtasarları

Ahbâru Mekke‟nin RüĢdî es-Salih Melhas tahkikli baskısında muhakkik kitabın

muhtasarları hakkında Ģu bilgileri vermiĢtir:

1. Ġsferâinî Muhtasarı

Sekizinci asır âlimlerinden olan Sa‟duddîn Ömer b. Muhammed b. Alî el-

Ġsferâînî(ö.?) Ahbâru Mekke‟yi ihtisar etmiĢ. Kitabına da Zübdetü‟l-A‟mâl ve

110

Ezrakî,s.4-5, thk.Abdulmelik b. Abdillah b. DüheyĢ, (muhakkikin mukaddimesi)

32

Hülâsatü‟l-Ef„âl ismini vermiĢtir. Ġsferâinî eserini; birinci kısım Mekke‟yle

alakalı, ikinci kısımda Medine‟yle alakalı olacak Ģekilde iki kısma ayırmıĢtır.

Yalnız Ahbâru Mekke‟de Medine‟yle alakalı rivayet olmadığından bu

bölümün Ġsferâinî‟nin kendi baĢına eklediği bir bölüm olduğu anlaĢılmaktadır.

Eserini Kâbe‟nin oluğunun altında h.762 senesinde tamamladığını belirtmiĢtir.

Paris ve Londra kütüphanelerinde bulunan yazma nüshasından sonra Mekke‟de

Harem-i ġerif kütüphanesinde de bir yazma nüshası bulunmuĢtur.111

2.Kirmânî Muhtasarı

Yahya b. Muhammed el-Kirmânî el-Mısrî(ö.?) h.821 senesinde “Ahbâru

Mekke” kitabını ihtisar etmiĢ ismini de “Muhtasaru Târîhi Mekke el -MüĢerrefe”

koymuĢtur. Kitabının mukaddimesinde Ahbâru Mekke‟deki isnadları ve bazı

fazlalıkları hazfettiğini ve bazı faydalı Ģeyleri eklediğini söylemiĢtir. Bu kitab ın

bir nüshası Berlin‟de bulunmaktadır.112

3.Ermantî Muhtasarı

Takıyyüddîn Abdilmelik b. Ahmed b. Abdilmelik el-Ensâri el-Ermantî

h.632 tarihinde Mısır‟ın Erment Ģehrinde doğdu, h. 722 senesinde de Kus

Ģehrinde vefat etti. ġâfiî fakihlerinden olan Ermantî Ahabâru Mekke‟yi

ercûze(kaside) Ģeklinde nazım halinde ihtisar etmiĢtir. Kitabını da “Nazmu Târîhi

Mekke li‟l-Ezrakî fi-Ercûze” diye isimlendirmiĢtir. Bu eser kayıptır.113

111

Ezrakî, c.I ,s.17-18 (muhakkikin mukaddimesi)

112 Ezrakî, c.I,s.19 (muhakkikin mukaddimesi)

113 Ezrakî, c.I,s.19-20 (muhakkikin mukaddimesi)

33

3.3.4.Kitabın Türkiye‟deki Kütüphanelerde Bulunan Yazma Nüshaları

Bu bölümde Ahbâru Mekke‟nin Türkiye kütüphanelerinde bulunan yazma

nüshalarını tablo halinde zikredeceğiz. Biz bu kütüphanelerde bulunan iki nüshayı

inceledik ve birinin Ezrakî‟nin eseri olmadığını gördük. Diğer nüsha ise Ezrakî‟nin

eserine aittir. Hem RüĢdî es-Salih Melhas (ö.1959) hem de Abdulmelik b. Abdillah

b.DüheyĢ (ö.2013) yaptıkları tahkikli basımlarda bu nüshadan bahsetmemiĢlerdir.

Bunun yapılan çalıĢmalar için bir noksanlık olduğu açıktır. Biz tezimizin sonuna bu

nüshanın birinci ve ikinci ciltlerinin ilk ve son sayfalarının fotokopilerini ekleyeceğiz.

114

Bu nüsha Ezrakî‟nin eserine ait değildir. Her ne kadar kitap ismi Ahbaru Mekke diye yazsa da yazma

nüshayı incelememiz sonunda bu nüshanın el-Menhâcî es- Suyûtî‟nin(ö.h.880) “Ġthâfu‟l-Ahissâ bi-

fadâili‟l -Mescidi‟l-Aksâ” isimli eserine ait olduğunu tespit ettik.

Kütüphane Mevcut

Olduğu

Raf

Eser Ġsmi Yazar Müstensih Ġstinsah

Yeri ve

Tarihi

Toplam

Sayfa

002948

Süleymaniye

Ayasofya

297.9 Ahbaru Mekke Ezrakî ġeyh

Muhammed

el-Ömerî

y.y.-t.y. 323 vr.

004184

Süleymaniye

Fatih

900. Ahbaru Mekke

el- müĢerrefe

Ezrakî Ali b. Ahmed

eĢ-ġirâzî

Mekke-

h.838

268 vr.

000250

Süleymaniye

Murad Buhari

900. Ahbaru Mekke

ġerrefehe‟llahu

ve mâ Câe Fihâ

Mine‟l Âsâr

Ezrakî

- y.y.-

h.725

342 vr.

004898

Nuruosmaniye

297.9 Ahbaru Mekke

ve mâ Câe Fihâ

Mine‟l Âsâr

Ezrakî - y.y.-t.y. 163-171

vr.

Kütüphane ArĢiv

No

Eser Ġsmi Yazar Müstensih Ġstinsah

Yeri ve

Tarihi

Toplam

Sayfa

Milli

Kütüphane-

Ankara

55 Hk

805

Mekke ve

Ahbaruha ve

Cibaluha ve

Evdiyetuha

Ezrakî Mehmed b.

Asım

y.y.-

h.654

409-

yaprak

Ġstanbul Millet

Kütüphanesi

34 Fe

1373

Ahbaru Mekke114

- - - 224

yaprak

34

Ġlk dört yazma eserin bilgisini ĠSAM Kütüphanesi “Türkiye Kütüphaneleri VT”

kısmını kaynak olarak kullanarak elde ettik.115

Son iki yazma nüshayı da T.C. Kültür ve

Turizm Bakanlığı Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaĢkanlığının internet sitesi olan

www.yazmalar.gov.tr adresini kullanarak temin ettik.116

3.3.5.Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke‟deki Metodu

Ezrakî Mekke ve Kâbe tarihine hasrettiği eserinde selefi olan tarihçilerin de yaptığı

gibi kitabındaki rivayetleri isnad zinciriyle zikretmiĢtir. Hicri ikinci asrın sonuyla üçüncü

asrın ilk yarısında yaĢayan Ezrakî yaĢadığı zamanda birçok âlimin eziyetler görüp

iĢkencelere maruz bırakıldığı mihne olaylarının (Kur‟ân‟ın mahlûk olup olmama meselesi)

vuku bulmasından etkilendiğinden midir bilinmez, eserinde kendi zamanının idarecileri

olan Abbâsi halifelerinin halka karĢı tutumlarından, Mekke valilerinin idarecilik

durumlarından, siyasi ve içtimai olaylardan bahsetmemiĢtir.

Eserinde zikrettiği rivayetlerden sonra herhangi bir yorum yapmamıĢ, bir rivayeti

diğerine tercih ettiğine dair görüĢ bildirmemiĢtir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla Ezrakî‟nin

genellikle rivayetlerden sonra yaptığı açıklamalar Kâbe ve Mescid-i Harâm‟ın teknik ve

mimari, Mekke‟nin ise coğrafi durumuna delalet eden açıklamalardır. Mesela o, zemzem

suyunun yanında yanan kandilleri oraya kimin koyduğunu söylediği gibi 117

, Mescid-i

Harâm‟ın kapılarının üzerindeki kemerlerin uzunluğunu açıklamıĢ118

, Harem‟deki her

115

Bkz., http://ktp.isam.org.tr/?url=ktpgenel/findrecords.php linkine “Ahbaru Mekke” diye girildiğinde

verilen bilgilere ulaĢılabilinir.

116Bkz., “Mekke ve Ahbaruha ve Cibaluha ve Evdiyetuha” isimli yazma nüshaya

http://www.yazmalar.gov.tr/eser/mekke-ve-ahbaruha-ve-cibaluha-ve-evdiyetuha/89888 linkinden, “Ahbaru

Mekke” isimli yazma nüshaya ise http://www.yazmalar.gov.tr/eser/ahbaru-mekke/183238 linkinden ulaĢılabilinir.

117 Ezrakî,c.I,s.287

118 Ezrakî,c.II,s.92

35

vadinin Hil bölgesine döküldüğünü ancak Hil bölgesindekilerin Harem‟e dökülmediği119

,

Ģeklindeki teknik ve coğrafi bilgi gerektiren incelikleri yeri geldiği zaman rivayetlerden

sonra açıklamıĢtır. Kimi yerde de rivayetten sonra rivayette geçen garîb kelimelerin

manasını izah etmiĢtir.120

Ezrakî‟nin eseri iki cüz ve 274 bâb baĢlığından oluĢmaktadır. Birinci cüzde Hz.

Âdem‟in yeryüzüne indirilmesi, Kâbe‟nin ĠnĢası, Hz. Nuh zamanında ki tufan, Hz.

Ġbrahim ve Kâbe‟yi tekrar inĢa etmesi, Cürhümlüler ve diğer kabilelerin Mekke‟deki

hâkimiyetleri, Kâbe‟ye getirilip konan putlar, Fil vakası, Kâbe‟nin ne zaman açılıp

kapandığı, Kâbe‟nin taĢlarının alındığı yer, Kâbe‟nin askıları ve örtüleri, Kâbe‟nin

içinde namaz, Kâbe‟nin dıĢtan ve içten ölçüsü, Kâbe‟nin içindeki direkler arasındaki

mesafenin ne kadar olduğu, Kâbe‟nin kapısının Ģekli, Kâbe‟nin etrafının mermer

döĢenmesi, Kâbe‟nin içindeki çivilerin vasfı, Hacer-i Esved ve fazileti gibi konulara

temas etmiĢtir.121

Kısaca saydığımız konu baĢlıklarından da anlaĢılacağı üzere daha

ziyade Kâbe‟nin teknik ve fiziki özelliklerine taalluk eden konulara değinilmiĢtir.

Kitabın ikinci cüzünde ise Kâbe‟yle alakalı rivayetler devam etmekle beraber zemzem

kuyusundan ve zemzem suyundan, bu suyun faziletinden, Mescid-i Haram ve

sınırlarından, Mescid-i Harâm‟ın ölçüsünden, sütunlarının sayısı ve Ģeklinden,

duvarlarının ölçüsünden, tavanının Ģeklinden, Mescid-i Haram‟daki kandillerden ve

bunların adedinden, Harem-i ġerifte avlanmanın kefaretinden, Harem ağaçlarının

kesilmesi hakkındaki hükümden, Harem‟deki hayvanların öldürülüp

öldürülemeyeceğinden, Mekke‟deki evlerin kiraya verilip verilemeyeceğinden, hac

menâsikinin yapıldığı yerlerden, Arafat‟tan, Minâ‟dan, Müzdelife‟den bahsetmiĢ, ikinci

119

Ezrakî,c.II,s.130

120 Bkz., Ezrakî, a.g.e.,c.II,s.30,Rivayette geçen (ابح) kelimesini” beyaz boncuk” diye açıklamıĢtır.

121Bkz.,Ezrakî,c.I,s.36,s.50,s.58,s.80,s.117,s.134,s.174,s.221,s.223,s.268,s.288-290,s.292,s.296,s.297, s.307 ,

s.322 ,bu sayfalar bir kısmı zikredilen konu baĢlıklarının kitapta geçtiği yerlerdir.

36

cüzün sonlarına doğru Hira ve Sevr mağarasından, zemzemden önce ve sonra

Mekke‟deki kuyulardan, HaĢimoğulları vb. birçok KureyĢ kabilesinin oturdukları

evlerin bulundukları konumlarından ve son durumlarından, nihai olarak da Mekke‟nin

Yemen ve ġam tarafındaki yüksek ve alçak yerlerine ve buralardaki coğrafik Ģekillere

(dağlara, vadilere, geçitlere) temas etmiĢtir.122

Ezrakî gerek Kâbe‟nin ve Mescid-i

Haram‟ın ölçüleri, sütunlarının Ģekli ve adetleri gibi mimari bilgi içeren konularda

gerekse Mekke‟nin Yemen ve ġam tarafına doğru yüksek ve alçak bölgelerindeki

dağlar, vadiler, geçitler gibi coğrafi bilgi içeren konularda bilgi verirken rivayet

kullanmamıĢ, bazı yerlerde nadiren kullandığı rivayetleri de dedesinden nakletmiĢtir. Bu

konuların hemen hemen hepsini Ezrakî kendi bilgileri doğrultusunda açıklamıĢtır.

Ezrakî eserinde birçok rivayetten sonra rivayetlerde geçen hâdiseleri, o

hâdiseler hakkında söylenen şiirlerle desteklemiş123, ayrıca fil vakasını şiirle

kuvvetlendirdiği ayrı bir bâb başlığı zikretmiştir.124Eserinde üç bâb başlığını da

rivayetlerde geçen ayet-i kerimelerin izahına ayıran Ezrakî bir bâbda ( ل بيت وضع إن أو

(للناس 125

ayetinin sebebi nüzulünü açıklayan bir rivayeti zikretmiĢ126

,

122

Bkz.,Ezrakî, c.II, s.39 ,s.49 ,s.61 ,s.62 ,s.81 ,s.82, s.94, s.96,s.98,s.141,s.143,s.148,s.164,s.173,s.186,

s.195, s.204 ,s.205, s.214, s.233, s.268, s.284,s.290,s.294, Bu sayfalar bir kısmı zikredilen konu

baĢlıklarının kitapta geçtiği yerlerdir.

123 Bkz., Ezrakî‟nin rivayetlerden sonra zikrettiği Ģiirlerden bir kısmı, Ezrakî,c.I,s.83,s.93,s.95,s.96, s.98,

s.99,s.102,s.104,s.107,s.191,c.II,s.42,s.147,s.181,s.211,s.261,s.279,s.295

124 Ezrakî, a.g.e.,c.I,s.155

1253-Âli Ġmrân-96

126Bkz., Ezrakî, a.g.e.,c.I,s.75, Nüzûl sebebi kitapta Ģöyle zikredilir : Yahudilerin el-beytu‟l-makdisin

(Mescid-i Aksâ) Kâbe‟den daha üstün olduğunu iddia etmeleri üzere Müslümanlar da Kâbe‟nin

üstünlüğünü iddia etmiĢ bu durum Hz. Peygambere ulaĢınca ayet nazil olmuĢtur.

37

diğer bâblarda ise (وإذ جعلنا البيت مثابة للناس وأمنا)127

ayet-i kerimesinde ki ( (أمن ا) ve (مثابة

kelimeleriyle ne kast olunduğunu açıklayan bir rivayetle128,

للنهاس) ا قيام البيتالحرام الكعبة للنهاس) 129ayet-i kerimesinde ki(جعلللاه ا terkibiyle ne kast (قيام

olduğunu açıklayan rivayetler zikretmiştir.130

Ezrakî‟nin kitabında Mekke‟nin sosyal, siyasi, kültürel, ilmi, tarihinden

bahsetmemiĢ olması onu çağdaĢı olan diğer Ģehir tarihçilerden ayıran en önemli

özelliğidir. Nitekim diğer bir Ģehir tarihçisi Ömer b. ġebbe‟nin (ö.h.262) Târîhu‟l-

Medîneti‟l-Münevvere isimli eserinde Ģehrin siyasi ve kültürel tarihinden de bahsettiği

görülmektedir.131

3.3.6.Ahbâru Mekke‟deki Rivayetlerin Adedi

Ezrakî‟nin eserindeki rivayetleri senedin sıhhati yönünden, senedin müntehâsı

yönünden ve rivayetlerde kullanılan cezm ve temriz sîgaları yönünden taksim etmeye

çalıĢtığımız bu bölümde senedin sıhhati yönünden rivayetleri sahih, hasen ve zayıf

Ģeklinde, senedin müntehâsı itibariyle de merfu‟, mevkûf ve maktu‟ Ģeklinde üçe ayırdık

ve sayılarını tespite çalıĢtık. Cezm ve Temriz sîgaları yönünden ise “افجو٢“ ,”ؽلص٢”,

sîgalarıyla yapılan rivayetleri tespit edip, bununla beraber rivayette bir ,”ػ“ ,”ه١“

kusura sebep olan ve rivayeti zayıf konumuna düĢüren ta‟lik yapılmıĢ rivayetleri de

belirleyip sayılarını açıkladık.

127

2-Bakara-125

128 Ezrakî,c.I,s.283

129 5-Mâide-97

130 Ezrakî,c.I,s.284

131 Sülemî, Muhammed b. Sâmil, Menhecu Kitâbeti‟t-Târîhi‟l-İslâmî mea Dirâsetin li-Tedavvuri‟d -Tedvîn ve

Menâhici‟l-Müerrihîn hattâ Nihâyeti‟l-Karni‟s-Sâlisi‟l-Hicrî, Dâru Ġbni‟l-Cevzî, h.1429, Suudi Arabistan, s.439

38

Rivayetleri senedin sıhhati yönünden tespit etmeye çalıĢırken Abdulmelik b.

Abdillah b. DüheyĢ„in yaptığı baskıdan yararlandık. DüheyĢ bu baskıda hangi

rivayetlerin sahih, hangisinin hasen ve zayıf olduğunu belirtmiĢ. Ancak adet olarak bir

açıklamada bulunmamıĢtır. Rivayetlerin senedin müntehâsı itibariyle merfu‟, mevkûf ve

maktu‟ olarak belirlenip sayılarının tespitinde ise merfu‟ rivayetleri kendi

imkanlarımızla tespit edip, mevkûf ve maktu‟ rivayetleri tespit ederken

içerisinde tefsir, hadis, fıkıh , kelam, sire ve Ģemâil ve tarih ilmine dair bir

çok eserin bulunduğu Cevâmiul -Kelim 4.5132

isimli elektronik kütüphane

programından istifade ettik.

1. Senedin Müntehâsı ve Sihhati Yönünden Rivayetlerin Adedi

Ahbâru Mekke‟deki rivayetlerin adedi tespitimize göre 1080 tanedir.

Bu 1080 rivayetten senedinin müntehâsı itibariyle 300 rivayet merfu‟133

,307

rivayet mevkûf134

, 473 rivayette maktu‟dur135

. Biz merfu‟ rivayetleri tespit

ederken sened müntehâsı itibariyle ister sahâbede bitsin isterse tâbîinde biz

rivayetin Hz. Peygamber‟in kavli, fiili ve takriri sünnetine delalet edip

etmediğine ve rivayetin Hz. Peygamber‟e isnad edilip edilmediğine baktık.

Ancak burada Ģu durum göz ardı edilmemelidir ki oda; rivayetlerin çok

olmasına binaen dikkat edemediğimiz, senedin müntehâsı itibariyle sahâbe

râvîyi görüp onun sözü olarak saydığımız için mevkûf hükmünü verdiğimiz

132

Bkz.,Cevâmiul Kelim 4.5 isimli elektronik kütüphane programına bu linkten ulaĢılabilir

http://gk.islamweb.net:8080

133Bkz.,Merfu‟ Hadis: Hadis ilminde “Hz. Peygambere dayandırılan söz, fiil ve takrirlerdir.”

Yücel, Ahmet, Hadis Usûlü, ĠFAV yay.,Ġstanbul,2014,s.135

134 Bkz.,Mevkûf Hadis: Hadis ilminde “sahâbenin söz ,fiil ve takrirleridir”.Yücel,Ahmet,a.g.e.,s.137

135Bkz., Maktu‟ Hadis: Hadis ilminde “Tâbiîn neslinden birine dayandırılan söz, fiil veya takrirlerdir.”

Çakan, Ġsmail Lütfi, Hadis Usûlü, ĠFAV yay.Ġstanbul,2017,s.104

39

rivayetler hükmen merfu‟ olabilir. Bu durumda merfu‟ rivayetlerin bizim

tespitimizden daha fazla olma ihtimali vardır. Ahbâru Mekke‟deki rivayetlerin

senedinin sıhhati yönünden sayısı ise: 319 sahih136

, 216 hasen137

, 545 zayıf 138

rivayettir.

136

Bkz.,Sahih Hadis: “ġâz ve muallel olmayıp senedinin sonuna kadar âdil ve zâbıt râvînin kendi gibi âdil ve

zâbıt râvîlerden naklettiği isnadı muttasıl müsned hadistir”.Ġbnu‟s-Salâh,Ebî Amr Osman b. Abdirrahman eĢ-

ġehrezûrî(ö.h.643),Mukaddimetu İbni‟s-Salâh fi „Ulûmi‟l-Hadîs,Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Lübnan,2010, s.17

137Bkz.,Hasen Hadis: “ġâz ve illet olmaksızın zabtında hafif zayıflık olan âdil râvînin senedin baĢından sonuna

kadar kendisi gibi râvîlerden naklettiği senedi muttasıl hadis.”,Tahhân,Mahmud,Teysîru Mustalahi‟l -Hadîs,

Mektebetü‟l-Me„ârif li‟n-NeĢri ve‟t-Tevzî‟,Riyad,2011,s.58

138Bkz.,Zayıf Hadis: “Kendisinde sahih veya hasen sıfatlarını toplayamayan hadis.”Nevevî,Ebû Zekeriyya

Yahya b. ġeref ed-DımeĢkî (ö.h.676) ,et-Takrîb ve‟t-Teysîr li Ma‟rifeti Suneni‟l-Beşîri‟n-Nezîr,Daru‟l-

Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,1408\1987,s.22

Ahbâru Mekke‟deki Rivayetlerin Adetleri

Senedin Müntehâsı Ġtibariyle Senedin Sıhhati Ġtibariye

Merfu‟

Rivayet 300

Sahih

Rivayet 319

Mevkûf

Rivayet 307

Hasen

Rivayet 216

Maktu‟

Rivayet 473

Zayıf

Rivayet 528

Mevzû‟

Rivayet 17

Toplam Rivayet Adedi: 1080

40

2. Cezm Sîgası yada Temrîz Sîgasıyla Nakledilen ve Kendisinde Ta‟lik olan

Rivayetlerin Adedi

Ezrakî‟nin eserinde ki 1080 rivayetten 1051 tanesi cezm sîgasıyla139

,29 tanesi de

temrîz sîgasıyla140

rivayet edilmiĢtir. Ancak tespitimize göre Cezm sîgası olan “هب” ilen

yapılan 163 rivayette ta‟lik vardır ve bu hadisler muallaktır.141

Cezm sîgası olan “ؽلص٢”

ve “ؽلصب” ile yapılan rivayetin adedi 816 dır. “افجو٢” ile yapılan rivayetin adedi 46,

ile yapılan ve muallak olmayan rivayetin adedi 26 dır. Temrîz sîgalarından olan ”هب“

”٣و“ ve ”ه١“ ,ile yapılan rivayetin adedi 25 ”ػ“142

ile yapılan rivayetin adedi 4 dür.

Cezm Sîgası yada Temrîz Sîgasıyla Nakledilen ve Kendisinde Ta‟lik olan Rivayetlerin

Adedi

Cezm Sîgası Temrîz Sîgası Ta‟lik Olan

Rivayetler

-ؽلص٢ ؽلصب Ġle

Rivayet 816

Ġle - ػ

Rivayet 25 163 Rivayet

Ġle - افجو٢

Rivayet 46

Ġle ٣و – ه١

Rivayet 4

Ġle - هب

Rivayet 26

Toplam 888 29 163

Genel Toplam:1080 Rivayet

139

Cezm Sîgası:“Hadislerin hocadan muteber bir yoldan alındığını göstermek için rivayetin malum fillerle

yapılması, “٢ ٢“ , ”افجو٢“ ,”ؽلص gibi fillerle baĢlayan bkz., Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü.,s.51” ”هب

140Temrîz Sîgası: “Hadisin muteber yolla alındığını kesin olarak göstermeyen meçhul fiille yapılan rivayetler,

ـ٢“ ,”ػ“ , ”ه١“ ,”٣ؾ٠“ gibi lafızlarla baĢlayan bkz., Aydınlı, Abdullah,a.g.e,s.317 ” ”ث

141Muallak Hadis: “Senedinin baĢından bir râvî yada arka arkaya bir çok râvîsi düĢen hadistir.” bkz., Tahhân,

Mahmud, Teysîru Mustalahi‟l -Hadîs.,s.84

142 ile yapılan rivayetler için bkz., Ezrakî, c.I,s.89,c.II,s.294 ”٣و“ ,”ه١“

41

3.3.7.Ahbâru Mekke‟deki Rivayetlerin Müphem Râvîleri

Ezrakî‟nin eserindeki rivayetlerde tespit edebildiğimiz kadarıyla, müphem

râvîlere 143

delalet eden 70 ifade vardır. Biz bu ifadeleri aĢağıya tablo halinde bulunduğu

sayfalarla beraber zikredeceğiz.

Rivayetlerdeki Müphem Râvîlere Delalet Eden Ġfadeler

c.I,s.169 ػ اضوخ ػل c.I,s.70 ثؼ ا اؼ

ال ار,ػ ػوح ث

ايث٤وc.I,s.72 هع هو٣ c.I,s.173

ال ار,ػ ؼ٤ل ث

ا٤تc.I,s.72 ػ هع ه c.I,s.198

ال ار,ػ ػجلهللا ث

ػجبc.I,s.73 ػغى ا خ c.I,s.199

c.I,s.74 ػ هع ا اؼؼذ ؿ٤و اؽل أ

اؼc.I,s.201

ؼذ ثؼ ل بكغ ث

عج٤و ث طؼc.I,s.77 ػ ػغى c.I,s.224

c.I,s.224 ػ ااهل١ ػ ا٤بف c.I,s.84 ثؼ ا اؼ

c.I,s.246 ػ هع c.I,s.122 ػ ااهل١ ػ ا٤بف

c.I,s.246 ػ ااهل١ ػ ا٤بف c.I,s.123 مو ااهل١ ػ ا٤بف

c.I,s.247 ؽلص٢ ثؼ اؾغجخ c.I,s.123 ثؼ آ عج٤و ث طؼ

c.I,s.128 ػ ؽلص ٤قخ ا خ

ثؼ اؾغجخc.I,s.247

ا٤ ػبء ا c.I,s.134 ػ ؿ٤و اؽل أ

اؼc.I,s.249

اصن ث ٤قخ ا

ا٤ ثؼبءc.I,s.137 ػ ااهل١ ػ ا٤بف c.I,s.255

c.I,s.141 ؽلص٢ اضوخؿ٤و اؽل ٤قخ ا

خc.I,s.226

c.I,s.222 ػ ااهل١ ػ ا٤بف c.I,s.148 هب ثؼ ا٤٤

c.I,s.226 ػ ااهل١ ػ ا٤بف c.I,s.148 ا ؽلس

c.II,s.55 ػ غ c.I,s.168 افجو٢ ثؼ اؾغجخ

143

Müphem Râvî : “Ġsim, künye yada lakabı belirtilmeden, kendisinden, fulan,racul, Ģeyh,gibi kelimelerle

bahsedilen râvî” bkz., Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü.,s.190

42

ػ اضوخ ػل, ؿ٤و

ا اؼc.I,s.169 ػ هع ا c.II,s.66

c.II,s.116 اأ اب c.I,s.267 ػ ااهل١ ػ ا٤بف

c.II,s.122 ػ ااهل١ ػ ا٤بف c.I,s.281 هب ؿ٤و

c.II,s.127 ؼذ ثؼ ا اؼ c.I,s.255 أفجو٢ اضوخ

ؼذ ؿ٤و اؽل ا

ال٣خc.I,s.321 ؼذ ثؼ ا اؼ c.II,s.128

ؼذ هعال فياػخ

ب أ٤و c.I,s.334 أفجو٢ ثؼ اؾبثب c.II,s.176

ػ ثؼ آ ٣ؼ٠ ث

ا٤خc.I,s.335 ػ ا٤بؿ c.II,s.174

c.I,s.376 ػ هعؽ ازبة ا٢ هع

أصن ثc.II,s.175

c.II,s.176 ػ ػغى c.II,s.9 ػ هع

ؽ ازبة ا٢ هع

أصن ثc.II,s.12

ؼذ ؿ٤و اؽل

الوبءc.II,s.155

c.II,s.155 ثؼ ب أفن ػ c.II,s.25 ػ ااهل١ ػ ا٤بف

c.II,s.127 ػ هع هو٣ c.II,s.28 ػ ٤ـ ث٢ اجبء

ػ هع اؾبة

اج٢c.II,s.28 ػ هع ه c.II,s.164

ؿ٤و اؽل ٤قخ ا

خc.II,s.36 هع ا خ c.II,s.199

ؽلص٢ ؿ٤و اؽل أ

اؼc.II,s.44 ؿ٤وب ا اؼ c.II,s.202

هع االبهػ c.II,s.56 ػ هعب ه c.II,s.212

c.II,s.214 ػ اضوخ c.II,s.53 ػ ٤ـ ا ا

c.II,s.281 ػ ثؼ ا٤٤ c.II,s.55 غ ب

3.3.8. Ahbâru Mekke‟deki Kadın Râvîler

Ahbâru Mekke‟de senedin sahâbe tarafı da denen müntehâsında bir birinden

farklı 19 kadın râvî bulunmaktadır. Bu râvîlerin naklettiği rivayetlerin adedi 30 tanedir.

Bu kadın râvîler Ģunlardır:

43

1.ÂiĢe bint Ebî Bekr es-Sıddîk(ö.h.58)

Hz. Peygamber‟in eĢi müminlerin annesi olan Hz. ÂiĢe binden fazla hadis rivayet eden

sahâbe için söylenen muksirûn arasındadır. Kitapta kendisinin on üç rivayeti bulunmaktadır.144

2.Hafsa bint Ömer b. el-Hattâb(ö.h.45)

Hz. Peygamber‟in eĢi olup Hz. Ömer‟in kızı olan Hafsa bint Ömer b. el-Hattâb

kadın sahâbelerdendir. Kitapta kendisinin bir rivayeti bulunmaktadır.145

3.Ümmü Hâni bint Ebî Tâlib(ö.h.50)

Hz. Peygamber‟in amcasının kızı olup Hz.Ali ve Hz. Cafer‟in kardeĢidir. Asıl

adının Fâhite ya da Hind olduğu söylenmektedir.146

Kadın sahâbelerdendir. Kendisinin

kitapta bir rivayeti bulunmaktadır.147

4.Esmâ bint „Umeys el-Has„amiyye(ö.h.40)

Kadın sahâbe, Cafer b. Ebi Talib (ö.h.8) ile evlenmiĢ ve HabeĢistan‟a hicret etmiĢtir,

o vefat edince Hz. Ebubekir(ö.h.13) ile evlenmiĢ, Hz. Ebubekir‟in vefatından sonra da Hz.

Ali (ö.h.40) ile evlenmiĢtir.148

Kitapta kendisinden bir rivayet bulunmaktadır.149

144

Rivayetin bulunduğu sayfalar için bkz., Ezrakî,c.I,s.148,s.213,s.254,s.261,s.312,s.312, s.338,

s.342,c.II,s.125,s.153,s.156,s.160,s.204

145 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.277

146 Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ.,c.II,s.311-312

147 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.II,s.161

148 Ebû Nuaym, Ahmed b. Abdillah b. Ahmed b. Ġshâk b. Musa b. Mehrân el-Ġsfahânî

(ö.h.430),Ma‟rifetü‟s Sahâbe,Daru‟l Vatan li‟n NeĢri, Riyad,1419\1998,c.VI,s.3255-3256

149 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.II,s.152

44

5. Nevvâr bint Mâlik b. Sırma(ö.?)

Hz. Peygamber‟in vahiy kâtibi Zeyd b. Sâbit‟in(ö.h.45) annesi olan kadın

sahâbedir.150

Ezrakî‟nin eserinde kendisinin bir rivayeti bulunmaktadır.151

6. Berre bint Ebî Tecrâ(ö.?)

Kadın sahâbe,152

kitapta kendisinden bir rivayet bulunmaktadır.153

7.Ümmü Amr(ö.?)

Kadın sahâbe, ashabın önde gelenlerinden olan Zübeyr b. Avvâm‟ın(ö.h.36)

eĢidir.154

Ahbâru Mekke‟de kendisinin bir rivayeti bulunmaktadır.155

8.Amra bint Abdirrahmân b. Sa‟d b. Zürâre(ö.h.98-106)

Kadın tâbiîdir.156

Hz. ÂiĢe‟den rivayette bulunmuĢtur. Ezrakî‟nin eserinde Hz.

ÂiĢe‟den gelen üç rivayette tâbiî tabakasında kendisi vardır. Ayrıca müellifin eserinde

kendisinin ayrı bir rivayeti bulunmaktadır.157

9.Safiyye bint ġeybe b. Osman el-Hacebî(ö.?)

Tâbiîn neslindendir. Kendisinin temyiz çağına ulaĢmadan önce Hz.

Peygamber‟i gördüğü belirtilmiĢ ancak sahâbeden sayılmamıĢtır.158

150

Ġbn Hacer, el-İsâbe fî-temyîzi‟z-Sahâbe, Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,h.1415,c.VIII,s.337

151 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.250

152 Ġbn Hacer,a.g.e.,c.VIII,s.48

153 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.268

154 Ebû Nuaym,a.g.e.,c.VI,s.3535

155 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.318

156 Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.II,s.1151

157 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.219

158 Zehebî,a.g.e.,c.II,s.947

45

Ahbâru Mekke‟de kendisinin iki rivayeti vardır, bir rivayette de Hz.ÂiĢe‟den sonraki

tâbiî tabakasından olan râvî kendisidir.159

10.Hafsa bint Abdirrahman b. Ebî Bekr es-Sıddîk(ö.h.71-80)

Hz Ebubekir‟in torunu olup tâbiîndendir. Babasından ve halası olan Hz. ÂiĢe‟den

rivayette bulunmuĢtur.160

Ahbâru Mekkê‟de kendisinin bir rivayeti vardır.161

11.Fâtıma bint el-Münzir b. ez-Zübeyr b. el- Avvâm(ö.h.111-120)

Tâbiîn neslindendir. Nenesi Esmâ bint Ebî Bekr‟den(ö.h.73) rivayette

bulunmuĢtur.162

Ahbâru Mekkê‟de kendisinin bir rivayeti vardır.163

12.Ümmü Muhammed b. es-Sâib b. Bereke el- Mekkî (ö.?)

Hz.ÂiĢe‟den rivayette bulunmuĢtur.164

Ezrakî‟nin eserinde kendisinin bir rivayeti

vardır.165

13.Ümmü Gülsûm bint Ebî Avf(ö.?)

Ahbâru Mekke‟de kendisinden gelen bir rivayet vardır.166

159

Rivayetin bulunduğu sayfalar için bkz., Ezrakî,c.I,s.169,s.223,s.342

160 Zehebî,a.g.e.,c.II,s.810

161 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.II,s.208

162Zehebî, a.g.e.,c.III,s.296

163 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.II,s.159

164 Mizzî,Tehzîbu‟l-Kemâl,c.XXXV,s.395

165Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.350

166 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.313

46

14. Fâtıma el- Huzâiyye(ö.?)

Ahbâru Mekke‟de kendisinden gelen bir rivayet vardır.167

15. Fâtıma bint Abdillah(ö.?)

Ahbâru Mekke‟de kendisinden gelen bir rivayet vardır.168

16. Esmâ bint ġakar(ö.?)

Ahbâru Mekke‟de kendisinden gelen bir rivayet vardır.169

17.Ümmü Ġbn Nübeyhil el- Hacebî(ö.?)

Ahbâru Mekke‟de kendisinden gelen bir rivayet vardır.170

18. Huraynık bint el-Hüseyin(ö.?)

Ahbâru Mekke‟de kendisinin senedinde bulunduğu bir rivayet vardır.171

19.Ümmü Alkame(ö.?)

Ahbâru Mekke‟de kendisinin Hz. ÂiĢe‟den naklettiği iki rivayet vardır.172

3.3.9.Ezrakî‟nin Eserinde Kendisinden Rivayette Bulunduğu Râvîler

Müellifin eserinde toplam 39 hocadan rivayette bulunduğuna Ezrakî‟nin

“Hocaları” bölümünde kısmen değinmiĢ, üçten fazla rivayette bulunduğu hocaları

167

Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.262

168 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.262

169 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.169

170 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.328

171 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.II,s.124

172 Rivayetin bulunduğu sayfa için bkz., Ezrakî,c.I,s.254,s.261

47

hakkında bilgi vermiĢtik. Bu bölümde ise müellifin eserine kendisinden doğrudan

rivayet aldığı 31 hocasının tamamının isimlerini, tespit edebildiklerimizin vefat

tarihlerini, kitapta geçen rivayetlerinin sayısını tablo halinde vereceğiz. Bununla beraber

müellifin doğrudan rivayet almıĢ gibi göründüğü ancak aslında kendilerinden ta‟lîk

yapılarak rivayet alınan 8 râvînin isimlerini ve rivayetlerinin sayısını da bu tablo da

belirteceğiz.

Ezrakî‟nin Eserinde Kendilerinden Doğrudan ya da Dolaylı Olarak (Ta‟lik Yapılarak)

Rivayet Aldığı Hocaları

Ġsmi Ölüm Tarihi(Hicri) Rivayet Adedi Ta‟lîk Olan

Rivayetler

Ahmed b.

Muhammed el-

Ezrak

222 630

Muhammed b.

Yahya b. Ebî Ömer

el-Adenî

243 124

Mehdî b. Ebi‟l

Mehdî el- Mekkî ö.? 44

Ahmed b. Meysere

el-Mekkî ö.? 20

Süleyman b. Harb

b. Becîl el-VâĢihî

el-Basrî

224 6

Yahya b. Saîd b.

Sâlim el-Kaddâh el-

Mekki

ö.? 5

Ġbrahim b.

Muhammed eĢ-

ġâfiî

238 4

Abdullah b.

Mesleme el-

Ka‟nebî el-Medenî

221 3

Saîd b. Mansûr b.

ġu‟be el-Horasânî 227 3

Ġbn Cüreyc

150 62

Bu rivayetler

muallaktır, dedesi

vasıtasıyla almıĢtır,

rivayetler “ هب اث

diye baĢlar ”عو٣ظ

48

Osman b. Amr b.

Sâc 161-170 62

Bu rivayetler

muallaktır, dedesi

vasıtasıyla almıĢtır,

rivayetler “ هب

diye baĢlar ”ػضب

Süfyân b. Uyeyne 198 12

Bu rivayetler

muallaktır “ هب

diye baĢlar ”ل٤ب

Ġbn Ġshâk 151 12

Bu rivayetler

muallaktır “ هب اث

diye baĢlar”اؾبم

Vâkıdî 207 12

Bu rivayetler

muallaktır “ هب

diye baĢlar ”ااهل١

Müslim b. Hâlid ez-

Zencî 180

2

Bu rivayetler

muallaktır, dedesi

vasıtasıyla almıĢtır,

rivayetler “ هب

diye baĢlar ”ث فبل

Ġbn Huseym 132 1

Bu rivayet

muallaktır “ هب اث

ض٤ف ” diye baĢlar

Ġbrahim b.

Muhammed b. Ebî

Yahya

184 2

Bu rivayet

muallaktır dedesi

vasıtasıyla almıĢtır

diye”هب اث اث٢ ٣ؾ٠٤“

baĢlar

Abdullah b. Ġshâk

el-Hacebî ö.? 1

Abdullah b. ġebîb

er-Rebeîi

251-260 2

Ahmed b. Nasr el-

„Uranî ö.? 1

Alâi‟l-Mekkî ö.? 1

Ali b. Harun b.

Müslim el-„Iclî ö.? 1

Amr b. Hakkêm el-

Basrî 211-220 1

Ebu Bekr b.

Muhemmed b.

Yezid b. Huneys

ö.? 1

Ebu‟l Hasen el-

Velîd b. Ebân er-

Râzî

ö.? 1

Ebû Muhammed

Ubeydullah el -

Mazûmî

ö.? 1

49

Bu râvîlerle beraber Ezrakî‟nin kitabında, hem talebesi hem de kitabının râvîsi

olan Ebû Muhammed Ġshâk b. Ahmed el-Huzzâî (ö.h.308) tarafından senedinde Ezrakî

olmaksızın 15 rivayet daha nakledilmiĢ, kitaptaki yaklaĢık 37 rivayet ise diğer

rivayetlerin içinde senedi ve râvîsi olmadan zikredilmiĢtir. Böylece toplam rivayet adedi

bizim tespitimize göre 1080 dir.

el-Müsennâ

b.Cübeyr es-Savvâf ö.? 1

Hârun b. Ebî Bekr ö.? 1

Ġshâk b. Nâfi‟ el-

Cârif ö.? 1

Muhammed b.

Abdillah b.

Süleyman es-

Sehêmî

ö.? 2

Muhammed b.

Ġsmail b. Ebî „Asîde ö.? 1

Muhammed b.

Nebîhe es-Sehmî ö.? 1

Muhammed b.

Süleym ö.? 1

Muhammed b.

Vâdıh ö.? 1

Muhriz b. Seleme 234 1

Müsâfi‟ b.

Abdirrahman el-

Hacebî

ö.? 2

Saîd b. Muhammed ö.? 1

Saîd b. Yahya el-

Belhî

ö.? 1

Toplam Rivayet Adedi: 1028

50

3.4.Ahbâru Mekke Üzerine YapılmıĢ Tez ÇalıĢmaları ve Eserin Türkçe Tercümesi

Ülkemizde Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke isimli eseri üzerine yapılmıĢ bir tez

çalıĢması tespitlerimize göre bulunmamaktadır. Bu bölümde Arap dünyasında yapılmıĢ

üç çalıĢma hakkında bilgi vereceğiz.

1. el-Ezrakî ve Mevâriduhu fi Kitâbihi Ahbâri Mekke ve mâ Câe fihi mine‟l Asâr

Iraklı Ahmed HâĢim Muhammed Sâlih es-Seb„âvî tarafından yüksek lisans tez

çalıĢması olarak hazırlanan eser daha sonra kitap olarak basılmıĢtır. ÇalıĢmasını bir

mukaddime, bir temhîd(hazırlık) ve beĢ fasıla ayıran Sebâvî mukaddimede çalıĢmasında

nasıl bir yol izlediğinden bahsetmiĢ ve beĢ fasılın içeriğinden kısaca bilgiler vermiĢtir.

Temhîd kısmında Mekke Ģehrinden, Mekke‟nin coğrafi olarak konumundan, Ģehrin

geliĢiminden ve isimlerinden bahsetmiĢtir. Birinci fasıl da Ezrakî‟nin ve dedesinin

hayatından, hocalarından ve öğrencilerinden, ikinci fasılda ise Ahbâru Mekke‟nin

kıymetinden, Ezrakî‟nin kitaptaki yönteminden, üçüncü fasılda kitaptaki tarih ilmine

dair kaynaklardan, dördüncü fasılda kitapta beĢin üzerinde rivayette bulunan sahâbe ve

tâbiînden, Ģiirlerin kaynaklarından, tarihi olaylardan, garîb kelimelerin açıklanmasından

ve kitaptaki coğrafi bölgelerden bahsetmiĢtir. BeĢinci fasılda ise kitaptaki yazılı

belgelerden, Ezrakî‟nin ve dedesinin Ģahit olduğu hâdiselerden bahsetmiĢ ve

hâtime(sonuç ) kısmıyla bitirmiĢtir. Bu çalıĢma Irak‟ta Dîvânu‟l-Vakfi‟s- Sünnî

tarafından 2009 yılında kitap olarak basılmıĢtır. Kitap elimizde mevcuttur.

2. el-Ezrakî fi-Mevâridihi ve Menhecihi fi-Kitâbeti Ahbâri Mekke

Ġsminden de anlaĢılacağı üzere Ezrakî‟nin Ahbâru Mekke‟deki kaynaklarından

ve yönteminden bahseden bu yüksek lisans çalıĢması Suudi Arabistan‟daki Kral Suûd

Üniversitesi‟nde (Câmia‟tu‟l-Melik Suûd) Ġslam Tarihi alanında Tıfle Abdurabbihi

51

„Îydu‟l-„Atîbî tarafından 21.8.1423 (21.8.2002) tarihinde yapılmıĢtır. Bu çalıĢmaya

ulaĢamadık.

3.el-Ehâdîsu‟l-Merfûa‟ fi Kitâbi Ahbâri Mekke li-Ebi‟l-Velîd el-Ezrakî, Tahrîcen

ve Dirâseten

Ezrakî‟nin eserindeki merfu‟ hadislerin tahricine yönelik olan bu yüksek lisans

çalıĢması Suudi Arabistan‟da Ġmâm Muhammed b. Suûd Ġslam Üniversitesi( Câmia‟tu‟l

-Ġmâm Muhammed bin Suûd el-Ġslâmi) Usûluddîn fakültesinde Velâ‟ bint Muhammed

b. Humûd et-Tuveycirî tarafından yapılmıĢtır. Bu çalıĢmanın konusu bizim

araĢtırmamızla paralellik arz etse de çalıĢmaya ulaĢamadığımız için inceleme imkânımız

da olmadı.

4. Ahbâru Mekke‟nin Türkçe Tercümesi

Ahbâru Mekke‟nin Türkçeye tercümesi Yunus Vehbi Yavuz tarafından “Kâbe

ve Mekke Tarihi” ismiyle yapılmıĢtır. 1974 yılında Feyiz yayınları tarafından 448 sayfa

olarak basılan bu eser bütün rivayetleri içermeyip, mana insicamına uygun olması için

rivayetlerde takdim ve tehirler yapılmıĢtır. 1980 yılında bu sefer Çağrı yayınları

tarafından 432 sayfa olarak basılan eser, son olarak 2017 yılında Ankara Okulu

Yayınları tarafından Ezrakî‟nin gözettiği sıraya muvafık olarak, aynı mütercimin bütün

rivayetleri ele alıp tercüme etmesiyle, diziniyle beraber 684 sayfa olarak basılmıĢtır.

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

AHBARU MEKKE‟DEKĠ RĠVAYETLERĠN ĠNCELENMESĠ

AraĢtırmamızın ikinci bölümünde Ahbâru Mekke‟deki rivayetlerin temel hadis

kaynaklarında bulunup bulunmadığını belirlemek için tahrîcini yaparak sened ve metin

tenkidi yönünden inceleyecek, böylece rivayetlerin hadis ilmi açısından kaynak ve

sıhhat değerini tespit etmiĢ olacağız. Bununla beraber Ezrakî‟nin rivayetleri kitabına bir

tarihçi perspektifiyle mi aldığı, yoksa bir muhaddis gibi tetkik edip belli Ģartların

süzgecinden geçirerek mi aldığını tespit etmiĢ olacağız.

Rivayetleri incelerken müellifin rivayetleri kitabına aldığı sırayı gözetip, alt

baĢlıklarıyla beraber 36 konu baĢlığı altında, konuyla alakalı merfu‟, mevkûf ve maktu‟

rivayetleri inceleyeceğiz. Ancak bin seksen rivayetin hepsini incelemeyeceğiz. ġüphesiz

rivayetlerin hepsini incelemek araĢtırmamızın boyutlarının çok üzerindedir. Müellifin

eserindeki rivayetler Kâbe ve Mekke hakkında olduğu için rivayetleri bu iki temel

baĢlık altında toplayacağız.

2.1.KÂBE HAKKINDAKĠ RĠVAYETLER

2.1.1.Yer ve Gök Yaratılmadan Önce Kâbe‟nin Durumu

ؽلصب عل١ أؽل ث ؾل ث ا٤ل األىهه٢ هب: ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ ثو ث ػب، ػ ؼ٤ل ث ”

بذ اؼجخ ؿضبء ػ٠ ابء هج أ ٣قن هللا ػي ع ااد األه »ا٤ت هب: هب ؼت األؽجبه:

“ثأهثؼ٤ خ، ب كؽ٤ذ األه

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Ahmed b. Muhammed el-Ezrakî‟den Süfyân b.

„Uyeyne‟den BiĢr b. Âsım‟dan Saîd b. el-Müseyyib‟den Kâ‟bu‟l-Ahbâr dedi ki:

“Allah (c.c.) yeryüzünü ve gökleri yaratmadan 40 sene önce Kâbe suyun üzerinde bir

53

köpüktü, yeryüzü o köpükten döĢenmiĢtir.”173

Rivayetteki “ ب كؽ٤ذ األه ” ifadesinden

yeryüzünün köpükten döĢendiğini değil de köpük halinde ki Kâbe etrafından

döĢenmeye baĢlandığı manasını benzer rivayetlerden anlıyoruz. Bu rivayet

Abdurrezzâk‟ın Musannef‟inde “ ؼجخ ج٤ذ “ kelimesi yerine ”ا ا ifadesiyle aynı tarikle ”أ

Kâ‟bu‟l- Ahbâr‟dan gelmektedir.174

Rivayet senedi bakımından sahih, senedin müntehâsı itibariyle maktu‟dur.

Musannef dıĢında ki sahih hadis kaynaklarında bulunmayan bu rivayetin birinci kısmını

Ġbnu‟l-Cevzî (ö.h.597) et-Tabsıra isimli eserinde Ka‟bu‟lAhbâr‟dan gelen senedle

zikretmiĢtir.175

Ġbn Ebû Hâtim er-Râzî‟de(ö.h.327) tefsirinde176

bu rivayeti aynı senedle

zikretmiĢ yalnızca senedin baĢındaki râvî Muhammed b. Abdillah b. Yezid b. el-Mukrî

(ö.h.256)177

olarak değiĢmiĢtir. Ġbnu‟l-Cevzî, el-Muntazam fi-Târîhi‟l-Ümem ve‟l-Mülûk

isimli eserinde rivayetin diğer bir varyantını Ebu Hureyre‟ye (ö.h.58) nispet ederek

zikretmiĢtir. Rivayet Ģöyledir: “ ب ػ٤ب خ، ل٢ ثأ األه بء هج لخ ػ٠ ا ؼجخ ف بذ ا أث و٣وح: هب

ج به٣ ا ا٤ ؾب ”,“Kâbe yeryüzünden iki bin sene önce suyun üzerinde bir kayalıktı,

üzerinde sabah akĢam tesbih eden iki melek vardı.”178

Ali el-Kârî‟de(ö.h.1014)

173

Ezrakî,c.I,s.31

174Abdurrezzâk, Ebû Bekr Abdurrezzâk b. Hemmâm b. Nâfi‟ el-Himyerî es-San‟ânî (ö.h.211),el-

Musannef, el-Mektebü‟l-Ġslâmî, Beyrut, h.1403, Menâsik, Bâb:106, h.no:9098,c.V,s.94

175Ġbnu‟l-Cevzî,Ebu‟l-Ferec Abdurrahman b. Ali b. Muhammed el-Cevzî(ö.h.597),et-Tabsıra,Dâru‟l-

Kütübil-„Ġlmiyye,Beyrut,h.1406\1986,Binâu‟l-Kâbe,s.126;bkz.,Ġbnu‟l-Cevzî kitabında rivayetin “ بذ

خ ثأهثؼ٤ األه اد ا ع ػي ٣قن هللا أ بء هج ؼجخ ؿضبء ػ٠ ا .kısmını zikretmiĢtir ” ا

176Ġbn Ebû Hâtim, Ebû Muhammed Abdirrahman b. Muhammed b. Ġdris el-Münzir et-Temîmî er-Râzî

(ö.h.327),Tefsîru‟l-Kur‟âni‟l-Azîm,Mektebetü‟n-Nezâr Mustafa el-Bâz,Suudi Arabistan,,h.1419, c.I,

s.232

177 Ravî sikadır,bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.VI,s.180

178Ġbnu‟l-Cevzî, el-Muntazam fi-Târîhi‟l-Ümemi ve‟l-Mülûk, Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,

1412\1992,c.I,s.129

54

Mirkâtu‟l-Mefâtîh ġerhu MiĢkâti‟l-Mesâbîh isimli eserinde “ لخ kelimesi olmadan ”ف

aynı rivayeti Ebu Hureyre‟den nakletmiĢtir.179

Ancak biz hadis kaynaklarında Ebu

Hureyre‟den gelen böyle bir rivayet bulamadık.

Yeryüzü ve gökler yaratılmadan önce Kâbe‟nin suyun üzerinde köpük olduğuna

dair nakledilen bu rivayet her ne kadar senedi bakımından sahih olsa da metin ve

muhteva bakımından rivayet için aynı Ģeyi söylememiz mümkün değildir. Çünkü

rivayeti nakleden Ka‟bu‟l- Ahbâr180

(ö.h.32) isrâliyat nakletmesiyle meĢhurdur. “Geçmiş

peygamberler, kâinatın ve insanın yaratılışı, Âdem ve Havvâ‟nın cennette ki hayatları

ve oradan çıkarılışları, Kâbe‟nin inşası, Nuh tufanı, gibi mevzularda isrâiliyatın etkin

olarak kullanıldığı alanlardır.181

Bu bakımdan Ka‟bu‟l-Ahbâr‟ın sözü olan bu rivayet

için onun isrâiliyat türü nakillerinden biri olduğunu söylemek yanlıĢ olmaz

kanaatindeyiz.

ب: ؽلصب أث أ٣ة اجو١، ػ ب، ػ ؽ٤ل، هب: ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ ل١ ث أث٢ ال١، ه”

“فن هللا ػي ع نا اج٤ذ هج أ ٣قن ٤ئب األه٤»ؼذ غبلا ٣و:

179

el-Kârî,Ebu‟l-Hasen Nûruddîn Ali b. Sultân Muhammed el-Herevî(ö.h.1014), Mirkâtu‟l-Mefâtîh Şerhu

Mişkâti‟l-Mesâbîh,Dâru‟l-Fikr,Beyrut, 1422\2002,c.II,s.630

180 Aslen Yahudi olan Ka‟bu‟l- Ahbâr (ö.h.32) Hz. Ömer zamanında Müslüman olmuĢtur. Ehli kitaptan

nakillerde bulunmasıyla meĢhurdur. Kendisinden Ġbn Ömer, Ebû Hureyre, Ġbn Abbâs,Ġbn Zübeyr gibi

sahâbeler rivayette bulunmuĢtur.Ka‟bu‟l- Ahbâr zaman zaman naklettiği rivayetlerden dolayı sert eleĢtirilere

muhatap olmuĢtur. Semânın kendi ekseninde değirmen taĢı gibi döndüğünü söylemiĢ bundan dolayı

yalancılıkla suçlanmıĢtır. Hz. Muâviye‟nin de onun hakkında “ ehki kitaptan nakledenlerin en doğru sözlü

olmasına karĢın biz onun yalanını tecrübe ettik (yalanına rastladık).” dediği belirtilmektedir. Bkz., Ġbn Hacer,

el-İsâbe, c.V,s.481-485

181 Döner,Ertuğrul, “İsrâiliyyât Kavramının Oluşum ve Olgunlaşma Süreci ”,Pamukkale Üniversitesi

Ġlahiyat Fakültesi Dergisi ,yıl:2,sy:4, Eylül\2015 , s.17

55

2- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Mehdî b.Ebî‟l Mehdî‟den Ebû Eyyûb el-Basri‟den

HiĢâm‟dan Humeyd‟denMücâhid dedi ki: “Allah (c.c.) yerlerdeki Ģeylerden önce

bu beyti yaratmıĢtır.”182

Rivayetin senedindeki râvî Mehdî b.Ebî‟l-Mehdî el-

Mekki meçhul olduğundan rivayetin senedi zayıftır. Rivayet senedinin

müntehâsı itibariyle de maktu‟dur. Hadis kaynaklarında bulunmayan bu

rivayet Ebu‟l-Hasen el-Vâhidî‟nin (ö.h.468) et-Tefsîru‟l-Basît isimli eserinde

Ezrakî‟nin de senedinde bulunduğu aynı tarikle zikredilmiĢtir.183

Yine Ali b.

Muhammed el-Hâzin‟in(ö.h.741) Lubâbu‟t-Te‟vîl fi Meâni‟t-Tenzîl isimli

eserinde184

ve Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde Ezrakî

kaynak gösterilerek zikredilmiĢtir.185

ؽلص٢ ٣ؾ٠٤ ث ؼ٤ل، ػ ؾل ث ػو ث ئثوا٤ اغج٤و١، ػ ػضب ث ػجل اوؽ، ػ ”

ول فن هللا ػي ع غ نا اج٤ذ هج أ ٣قن ٤ئب األه ثأل٢ »ب، ػ غبل، هب:

“هاػل ل٢ األه ابثؼخ ال٠خ، ئ

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Yahya b. Saîd‟den Muhammed b. Ömer b.

Ġbrahim el-Cübeyrî‟den Osman b. Abdurrrahman‟dan HiĢâm‟dan

Mücâhid dedi ki: “Allah (c.c.) yeryüzünde bir Ģey yaratmadan iki bin sene

önce bu beytin yerini yarattı, onun temeli yerin yedi kat altındadır.”186

182

Ezrakî,c.I,s.31-32

183Vâhidî,Ebû‟l-Hasen Ali b. Ahmed b. Muhammed b. Ali en-Nîsâbûrî (ö.h.468), et-Tefsîru‟l-

Basît,„Imâdetü‟l-Bahsi‟l-Ġlmî-Câmi„atu‟l-Ġmâm Muhammed bin Suûd el-Ġslâmî,h.1430, c.V,s.433

184Hâzin,Ebû‟l-Hasen Alâuddîn Ali b. Muhammed b. Ġbrahim b. Ömer(ö.h.741), Lubâbu‟t-Te‟vîl fi-

Meâni‟t-Tenzîl, Dâru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye,Beyrut,h.1415,c.I,s.271

185Suyûtî, Celâluddîn Abdurrahman b. Ebî Bekr (ö.h.911), ed-Durru‟l-Mensûr,Dâru‟l-Fikr , t.y.,Beyrut

,c.I,s.310

186 Ezrakî,c.I,s.32

56

Rivayetin senedindeki Yahya b. Saîd b. Sâlim el-Kâddâh hadis ilminde kuvvetli

değildir.187

Rivayetin senedi bu açıdan zayıftır. Ancak bu rivayet Abdurrezzâk‟ın

(ö.h.211) Musannef‟inde, HiĢâm b. Hassên Humeyd el-A‟rac Mücâhid senediyle

hemen hemen aynı lafızlarla zikredilmiĢtir.188

Musannef dıĢındaki hadis kaynaklarında bulunmayan bu rivayet Vâhidî‟nin et-

Tefsîru‟l-Basît isimli eserinde189

Ezrakî‟nin senediyle zikredilmiĢtir. Kurtubî de (ö.h.671)

el-Câmi‟ li-Ahkâmi‟l-Kur‟ân isimli tefsirinde rivayeti Mücâhid‟den Ezrakî‟nin eserindeki

lafızlarla zikretmiĢtir.190

Bu bölümde incelediğimiz üç rivayetin hiç biri, rivayetlerin kaynak değerini tespit

ederken ana kaynağımız olan kütüb-i sittede geçmemektedir. Rivayetlerin hem kaynak

değeri hem de sıhhat değeri göz önüne alındığında yeryüzü ve gökler yaratılmadan önce

Kâbe‟nin su üzerinde köpük halinde olması veya bir kaya parçacığı olduğu, yeryüzünün

onun etrafından döĢenerek adeta Mekke‟nin dünyanın merkeziymiĢ vurgusunun yapıldığı

bu rivayetlerin Ka‟bu‟l-Ahbâr‟dan nakledilenleri isrâiliyat türü rivayetler olabilecekleri gibi,

diğer rivayetlerinde cahiliye zamanında da kutsal kabul edilen Kâbe‟nin binlerce yıl önceki

mevcudiyetinin ispatı noktasında sözlü Arap kültüründe anlatılan efsane türündeki

haberlerden olabileceklerini söylemek yanlıĢ olmaz kanaatindeyiz. Ezrakî‟nin naklettiği

187

Râvî hakkında hadis münekkitlerinin cerh ifadesi olan “ليس بالقوي” ifadesini kullandıklarını

araĢtırmamızda ki Ezrakî‟nin “Hocaları” kısmında belirttik, Rivayetteki diğer iki râvî olan Muhammed b.

Ömer b. Ġbrahim el-Cübeyrî ve Osman b. Abdirrrahman hakkında kaynaklarda bilgi bulamadık.

188 Musannef‟de rivayetin son kısmında “ اػل ه ئ ”kelimesi yerine “ ب أه ”kelimesi geçmekte ve diğer rivayette

bulunan “ل٠ ,kelimesi bulunmamaktadır,bkz.,Abdurrezzâk, el-Musannef., Menâsik,Bâb:106,h.no:9097 ”ا

c.V,s.94

189Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît, c.V,s.433

190 Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh el-Ensârî(ö.h.671), el-Câmi‟ li-

Ahkâmi‟l-Kur‟ân, Dâru‟l-Kütübi‟l-Mısriyye, Kahire,1384\1964,c.IV,s.137

57

rivayetlerin geçtiği kaynaklar da durumu açıklar niteliktedir. Burada dikkatimizi çeken bir

diğer hususta özellikle tefsircilerin Âli Ġmran suresinin 96.191

ayetini tefsir ederken bu

rivayetlere bolca yer vermeleridir.

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

- - 3

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

- - 3 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis

Kaynakları

Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

2 Rivayet

Abdurrezzâk‟ın

Musannef‟inde

1 Rivayet Vâhidî‟nin

et-Tefsîru‟l-Basît isimli

eserinde

Toplam Rivayet Adedi: 3

2.1.2.Meleklerin Kâbe‟yi ĠnĢası ve Ziyaret Etmeleri

Ezrakî, Kâbe‟nin ilk defa melekler tarafından inĢa edilmesiyle alakalı olarak

Muhammed b. Ali b. el-Hüseyin (ö.h.114) tarafından nakledilen uzunca bir rivayet

zikretmiĢtir. Biz burada rivayetin konuyla ilgili kısmını zikretmeyi uygun gördük.

Rivayet Ģöyledir:

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ ػ٢ ث به ث اؼغ٢، ػ أث٤، هب: ؽلصب اوب ث ػجل اوؽ ”

أب ثلء نا اطاف ثنا اج٤ذ، كا هللا رجبهى رؼب٠ هب …اؾ٤ األبه١، هب: ؽلص٢ ؾل ث ػ٢ ث

أف٤لخ ؿ٤وب، ٣لل ك٤ب ٣لي البء، الئخ: }ئ٢ عبػ ك٢ األه ف٤لخ{كوبذ االئخ: أ١ هة

٣زؾبل، ٣زجبؿ، ٣زجبؿ؟ أ١ هة اعؼ مي اق٤لخ ب، كؾ ال لل ك٤ب، ال لي البء، ال

191

3-Âli Ġmran-96,“ ٤ ؼب ل ب جبه خ ن١ ثج غ ب ث٤ذ أ ئ ” “ Muhakkak ki âlemlere bereket ve hidayet

kaynağı olarak insanlar için yapılan ilk ev (mabed) Mekke‟dekidir. ” Rivayetin geçtiği tefsirler için bkz.,

Vâhidî, et-Tefsîru‟l-Basît., c.V,s.433; Hâzin, Lubâbu‟t-Te‟vîl l.,c.I,s.271; Kurtubî, el-Câmi‟.,c.IV,s.137

58

زجبؿ، ال زؾبل، ال زجبؿ٠، ؾ جؼ ثؾلى، ول ي، ط٤ؼي، ال ؼ٤ي " كوب هللا رؼب٠: }ئ٢

رؼ{ هب: " كظذ االئخ أ ب هبا هكا ػ٠ هث ػي ع، أ هل ؿت ه كالما أػ بال

ثبؼو، هكؼا هء، أبها ثبألبثغ ٣زوػ، ٣ج ئلبهب ـج، بكا ثبؼو صالس بػبد،

٠ أهثغ أب٤ ىثوعل، ؿب كظو هللا ئ٤ كيذ اوؽخ ػ٤، كغ هللا رؼب٠ رؾذ اؼو ث٤زب ػ

ث٤بهرخ ؽواء، ٢ مي اج٤ذ اواػ، ص هب هللا رؼب٠ الئخ: كا ثنا اج٤ذ، كػا اؼو، هب: "

كطبكذ االئخ ثبج٤ذ، روا اؼو، به أ ػ٤ اؼو، اج٤ذ اؼه ان١ مو هللا ػي

٤خ جؼ أق ي ال ٣ؼك ك٤ أثلا، ص ئ هللا جؾب رؼب٠ ثؼش االئخ كوب : ع ٣لف ك٢ ٣

اثا ٢ ث٤زب ك٢ األه ثضب هله، كأو هللا جؾب ك٢ األه فو أ ٣طكا ثنا اج٤ذ، ب ٣طف

... “أ ابء ثبج٤ذ اؼه

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Ali b. Harun b. Müslim el- „Iclî‟den Babasından

el- Kasım b. Abdurrahman el-Ensârî‟den Muhammed b. Ali b. el-Hüseyin dedi ki:

“… Bu beytin (Kâbe) tavaf edilmeye baĢlanması Ģöyledir, Allah Teâlâ meleklere “ben

yeryüzünde bir halife yaratacağım”192

dediği zaman melekler: Ey rabbimiz bizden

olmayan yeryüzünde bozgunculuk yapacak, kan dökecek, birbirine haset edip,

zulmedecek bir halife mi yaratacaksın? O halifeyi bizden(meleklerden) yarat, hem biz

bozgunculuk yapmayız, kan dökmeyiz, birbirimize haset edip, zulmetmeyiz. Seni daima

tesbih eder, sana hamdederiz. Sana itaat eder, isyan etmeyiz. Bu sözlere karĢılık Allah

Teâlâ meleklere: “Muhakkak ben sizin bilemeyeceğiniz Ģeyleri bilirim”193

diye buyurdu.

Râvî dedi ki: Melekler rablerine karĢı vermiĢ oldukları cevaptan dolayı onun

öfkelendiğini düĢünüp arĢa sığındılar. BaĢlarını kaldırıp, parmaklarıyla iĢaret ederek

yalvarıyorlar, öfkesinin dinmesi için ağlıyorlardı. Üç saat boyunca arĢı tavaf ettiler.

Allah Teâlâ onlara bakıp rahmetini onların üzerine indirdi. Akabinde arĢın altına ed-

192

2- Bakara-30

193 2- Bakara-30

59

Durrâh194

isimli 4 sütun üzerinde kırmızı yakutla kaplı zebercetten bir

ev(mabed) koydu. Sonra Allah Teâlâ meleklere hitaben “bu evi tavaf edin

arĢı bırakın” dedi. Râvî dedi ki: Melekler evi tavaf etmeye baĢlayıp arĢı terk

ettiler. Evi(mabed) tavaf etmek arĢı tavaf etmekten daha kolaydı. Bu ev

Allah Teâlâ‟nın zikrettiği el-beytu‟l-ma‟mûr‟dur.195

Her gün ve her gece

70.000 melek oraya girer bir daha oraya girmek için geri dönmezler. Sonra

Allah Teâlâ bir takım melekleri yeryüzüne gönderip onlara yeryüzünde

benim için el-beytu‟l-ma‟mûr‟a benzeyen onun ölçüsünde bir ev(mabed)

yapın buyurdu. Daha sonra da yeryüzündeki mahlûkata emrederek ehli

semanın el-beytu‟l-ma‟mûr‟u tavaf ettiği gibi sizde bu evi(mabedi) tavaf

edin buyurdu…”196

Rivayetin senedi tâbiîn tabakasında bittiği için rivayet maktu‟dur.

Senetteki Ali b. Harun b. Müslim el- „Iclî Ezrakî‟nin hocası olup hakkında

kaynaklarda bilgi olmadığından meçhuldür. Seneddeki diğer râvî el- Kasım

b. Abdurrahman el-Ensârî‟ye de (ö.h.151-160) cerh ve ta‟dîl âlimleri zayıf

demiĢlerdir.197

Bu bakımdan rivayet sıhhat değeri itibariyle zayıftır. Rivayet

kaynak değeri açısından ele alındığında ilk bölümü sahih hadis kaynakları ve

kütüb-i sitte de geçmemektedir.

194

Yâkut el-Hamevî Mu‟cemu‟l-Buldân isimli eserinde “ed-Durrâh‟ın Kâbe olduğunu Nuh tufanı

zamanında Allah Teâlâ‟nın onu dünya semasına kaldırdığını, yeryüzünden uzak kaldığı için de ed-Durrâh

diye isimlendirildiğini iddia etmiştir”. Bkz.,Hamevi,Ebû Abdillah ġihâbuddîn Yâkut b. Abdillah er-Rûmî

(ö.h.626) , Mu‟cemu‟l-Buldân ,Dâru-Sâdır, Beyrut,1995,c.III,s.454-455

195 Kur‟ân-ı Kerim‟ de Allah Teâlâ el- beytu‟l-ma‟mûr‟u Tûr suresinde zikretmiĢtir.Bkz.,52-Tûr-4

196 Ezrakî,c.I,s.32-33-34

197 Râvî hakkında bilgi için bkz.,Zehebî, Târîhu‟l-İslâm,c.IV,s.185

60

Ancak el-beytu‟l-ma‟mûr ve oraya her gün 70.000 meleğin girdiğine dair kısmı

kütüb-i sitte kitaplarından Buhârî, Müslim ve Nesâî‟de bulunmaktadır.198

ت ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ ل١ ث أث٢ ال١، هب: ؽلصب ػجل اوىام، هب: ؽلصب ػو ث ثبه، ػ ”

ث ج، ػ اث ػجب، أ عجو٣ ػ٤ اال هق ػ٠ ه هللا ٠ هللا ػ٤ ، ػ٤ ػبثخ ؽواء،

هل ػالب اـجبه، كوب ه هللا ٠ هللا ػ٤ : " ب نا اـجبه أه ػ٠ ػبثزي، أ٣ب اوػ األ٤؟

“كنا اـجبه ان١ رو ب رض٤و ثأعؾزب هب: ئ٢ ىهد اج٤ذ كبىكؽذ االئخ ػ٠ او،

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Mehdî b. Ebi‟l-Mehdi‟den Abdurezzâk‟tan Ömer

b. Bekkâr‟dan Vehb b. Münebbih‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “Cebrail (a.s.)

Hz.Peygamberîn önünde durdu, baĢında üzeri tozlu kırmızı bir sarık vardı. Resûlullah

ona Ey ruhu‟l-emîn! Bu sarığında gördüğüm tozlar nedir diye sordu? Cebrâil de:

Kâbe‟yi ziyaret ettim, melekler Hacer-i Esved‟de izdiham oluĢturmuĢlardı. Bu tozlar

onların kanatlarının eseridir dedi.”199

Rivayette ki Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî‟nin meçhul olduğunu daha önce zikretmiĢtik.

Kaynaklarda Ömer b. Bekkâr hakkında da yeterli bilgi olmayıp ancak Kâsım b.

Kutluboğa‟nın(ö.h.879) es-Sikât isimli eserinde zikredilmektedir.200

Rivayet sıhhati

itibariyle zayıf olup, senedin müntehâsı itibariyle Hz. Peygamber‟den geldiği için

merfu‟dur.

198

Bkz., Buhârî,Bed‟ü‟l-Halk,Bâb:6,h.no3207,c.IV,s.109;Müslim,Îmân,Bâb:74,h.no:(162)-259,c.I,s.145;

Nesâî,Ebû Abdirrahman Ahmed b. ġuayb b. Ali el-Horasânî(ö.h.303),el-Muctebâ mine‟s-Sunen,Mektebü‟l-

Matbûâti‟l-Ġslâmiyye,Halep,h.1406\1986,Salât,Bâb:1,h.no:448,c.I,s.217,Buhârî de ve Nesâî‟nin Sünen‟indeki

ibare el-beytu‟l-ma‟mûrda her gün 70.000 meleğin namaz kıldığına dairdir. Müslim‟deki ibare ise her gün

70.000 meleğin el- beytu‟l-ma‟mûra girdiğine dairdir.

199 Ezrakî,c.I,s.35

200 Kutluboğa, es-Sikât, c.VII,S.273

61

Erken dönem hadis kaynakları ve kütüb-i sittede bulunmayan bu rivayet sadece

Ġbnu‟l- Cevzî‟nin(ö.h.597) Musîru‟l-Garâm isimli eserinde zikredilmiĢtir.201

3- Ezrakî aynı lafızlarla aynı manaya delalet eden ancak bu sefer Cebrâil‟în (a.s.)

baĢındaki sarığın kırmızı değil de yeĢil olduğunu belirten, Ahmed b. Muhammed el-Ezrakî

(Ezrakî‟nin Dedesi) Saîd b. Sâlim el-Kaddâh Osman b. Sâc Vehb b. Münebbih

Ġbn Abbâs tarikiyle baĢka bir rivayet daha zikretmiĢtir.202

Rivayet Hz. Peygamber‟in sözü

olduğu için merfu‟dur. Ancak senetteki Osman b. Sâc (ö.h.161-170)cerh edilmiĢtir.203

Aynı

zamanda Vehb b. Münebbih‟den de (ö.h.114) hadis dinlememiĢtir. Ondan rivayeti

mürseldir.204

Hem seneddeki zayıf râvîden hem de inkıta‟dan dolayı rivayet zayıftır. Hadis

kaynaklarının hiç birisinde bulunmayan bu rivayet Suyûtî‟nin (ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr

isimli eserinde205

,ġâmî‟nin (ö.h.942) Sübülü‟l-Hedyi ve‟r-ReĢâd fi-Sîreti Hayri‟l-„Ibâd

206isimli eserinde ve Âsımî‟nin(ö.h.1111) Semtü‟n-Nücûmi‟l-„Avâlî fi Enbâi‟l-Evâili ve‟t-

Tevâlî207

isimli eserinde Ezrakî kaynak gösterilerek zikredilmiĢtir.

201

Ġbnu‟l-Cevzî (ö.h.597),Musîru‟l-Garâm es-Sâkin ilâ-Eşrafi‟l-Emâkin, Daru‟l-Hadîs, Kahire,h.1415

\1995,c.I,s.371, ibn Abbâs‟dan (ö.h.68) gelen bu rivayeti Ġbnu‟l- Cevzî bize göre Ezrakî‟den almıĢtır, çünkü

Ezrakî‟nin kitabı dıĢında bu rivayet diğer hiçbir hadis eserinde geçmemektedir.

202 Ezrakî,c.I,s.35

203 Hakkında tabakât ve ricâl kitaplarında yeterli bilgi bulunmayan Osman b. Amr b. Sâc için Ebû Hâtim

(ö.h.277) bir cerh ifadesi olan “ال يحتج بو” tabirini kullanmıĢtır. Ġbn Hibbân‟a(ö.h.354) göre ise sika olduğu

söylenmektedir. Bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm,c.IV,s.455

204 Mizzî, Tehzîbu‟l-Kemâl,c.XIX,s.468

205

Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.320

206 ġâmî, Muhammed b.Yusuf es-Sâlihî(ö.h.942), Sübülü‟l-Hedyi ve‟r-Reşâd fi-Sîreti Hayri‟l-„Ibâd ve

Zikru-Fedâilihi ve A‟lâmi Nübüvvetihi ve Efâlihi ve Ahvâlihi fi‟l-Mebdei ve‟l-Me„âdi,Daru‟l-Kütübi‟l-

„Ġlmiyye,Beyrut,h.1414\1993,c.I,s.208

207 Âsımî, Abdulmelik b. Hüseyin b. Abdilmelik (ö.h.1111), Semtü‟n-Nücûmi‟l-„Avâlî fi Enbâi‟l-Evâili

ve‟t-Tevâlî, Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye, Beyrut, h.1419\1998,c.I,s.107

62

أفجو٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ػجبك ث ض٤و ػ ٤ش ث ؼبم هب: هب ”

نا اج٤ذ فب فخ ػو ث٤زب، جؼخ ب ك٢ ابء ئ٠ اؼو، جؼخ ب »ه هللا ٠ هللا ػ٤ :

ه ث٤ذ ب ؽو ؾو نا اج٤ذ، و ئ٠ رق األه ال٠، أػالب ان١ ٢٣ اؼو، اج٤ذ اؼ

ب ث٤ذ و ثؼب ػ٠ ثؼ ئ٠ رق األه ال٠، ث٤ذ أ ابء، أ األه

“ ٣ؼو ب ٣ؼو نا اج٤ذ

4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Abbâd b. Kesir‟denLeys b. Muaz‟dan, Resûlullah (s.a.v.) dedi ki : “Bu ev(Kâbe)

15 evin (mabed) beĢincisidir. Bu 15 evden (mabed) yedi tanesi gökyüzünde arĢa

kadardır.7 tanesi ise yerin en alt tabakasının sınırındadır. En yukarıda olan arĢı takip

eden el-beytu‟l-ma‟mûrdur. Bu evin(Kâbe) haremi olduğu gibi diğer evlerin

de(mabedler) haremi vardır. Bu evlerden(mabed) biri düĢseydi, yerin en alt tabakasına

kadar diğeri üzerine düĢerdi, bu evi(Kâbe) imar edenler olduğu gibi yerdeki ve göklerdeki

bütün evleri(mabed) imar edenler vardır.”208

Leys b. Muaz vasıtasıyla Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet merfu‟dur. Ancak

senetteki râvî Abbâd b. Kesir(151-160) Ahmed b. Hanbel(ö.h.241) tarafından yalan

rivayetleri nakletmekle itham olunmuĢtur.209

Diğer cerh ve tadil âlimleri de kendisinin

hadisinin yazılmayacağından ve ondan hadis almaktan kaçınılması gerektiğini

söylemiĢlerdir.210

Senedinde kizb ile itham olunan bir râvî olan bu rivayet

mevzû‟dur(uydurma). Hadis kaynaklarında bulunmayan bu rivayet Suyûtî‟nin (ö.h.911)

ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde211

Ezrakî kaynak gösterilerek zikredilmiĢtir.

208

Ezrakî,c.I,s.35

209 Bkz.,Ġbn Adî, Ebû Ahmed b. Adî el-Cürcânî(ö.h.365),el-Kâmil fi-Du„afâi‟r-Ricâl,Dâru‟l-Kütübi‟l-

Ġlmiyye, Beyrut,h.1418\1997,c.V,s.538

210 Mizzî, Tehzîbu‟l-Kemâl.,c.XIV,s.145-147

211 Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.311

63

Ġbnu‟z-Ziya el-Mekki‟nin(ö.h.854) Târîhu Mekke isimli eserinde ise

Ezrakî kaynak gösterilmeden ta‟lik yapılıp direk Hz. Peygamber‟e nispet

edilerek zikredilmiĢtir.212

Meleklerin Kâbe‟yi Hz. Âdem‟den önce inĢa etmesi ve Kâbe‟yi

ziyaretlerine dair incelediğimiz dört rivayetin de ilk dönem hadis

kaynaklarında ve kütüb-i sittede geçmediğini gördük . Kâbe‟nin el-beytu‟l-

ma‟mura mukabil olarak dünyada inĢa edildiğine dair rivayeti hadis

kaynaklarında değil coğrafyacı Ġbnu‟l Verdî‟nin(ö.h.852) Harîtatu‟l-Acâib

ve Feridetü‟l-Garaib213

isimli okyanuslardan, nehirlerden, dağlardan,

hayvanların özelliklerinden bahseden coğrafya kitabıyla , Fâsî‟nin(ö.h.832)

ġifâu‟l-Garam bi-Ahbâri‟l-Beledi‟l-Haram214

isimli Mekke tarihinden

bahseden kitabında bulduk. Kâbe‟nin 15 beytin 5.si olduğuna dair rivayetin

mevzû‟ olduğu kanaatindeyiz. Rivayetlerin geçtiği kaynaklar da göz önüne

alındığında sözlü Arap kültürünün efsane türündeki anlatımlarını andıran

bu rivayetlere bazı tarihçilerin Kâbe‟nin yeryüzü ve göklerden önce ki

mevcudiyeti iddialarını kuvvetlendirmek için sıkıca sarıldıklarını müĢahede

ettik.

212

Ġbnu‟z-Ziya, Bahâuddîn Ebu‟l-Bekâ Muhammed b. Ahmed b. ez-Ziya el-Mekkî el-Hanefî(ö.h.854),

Târihu Mekkete‟l-Müşerrefeti ve‟l-Mescidi‟l-Harâmi ve‟l-Medîneti‟ş-Şerifeti ve‟l-Kabri‟ş-Şerîf, Dâru‟l

-Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,1424\2004,s.26

213Ġbnu‟l-Verdî,Ebû Hafs Sirâcuddîn Ömer (ö.h.852), Harîtatu‟l-Acâib ve Feridetü‟lGaraib,Mektebetü‟s-

Sekâfeti‟l-Ġslâmiyye,Kahire,1428\2008,s.146

214 Fâsî, Şifâu‟l-Garam bi-Ahbâri‟l-Beledi‟l-Haram, Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,1421\2000 ,c.I, s.243

64

2.1.3.Âdem‟in (a.s.) Yeryüzüne Ġndirilmesi ve Kâbe‟yi ĠnĢası

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلصب عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ؾخ ث ػو اؾو٢، ػ ػطبء ث أث٢ ”

هثبػ، ػ اث ػجب، هب: " ب أج هللا آك ئ٠ األه اغخ، ب هأ ك٢ ابء، هعال ك٢ األه،

٤ مهاػب، كوب: ٣ب هة، ب ٢ ال أغ أاد ض الي هػلر، هب: كطأأ هللا ػي ع ئ٠ ز

فط٤ئزي ٣ب آك، امت، كبث ٢ ث٤زب، كطق ث، امو٢ ؽ، ؾ ب هأ٣ذ »االئخ، ال أؽ؟ هب:

، هب: كأهج آك ػ٤ اال ٣زقطب، كط٣ذ األه، هجذ البى، « االئخ رغ ؽ ػو٢

و ثب فطح، هج ب ب قب بء، أ ثؾو كغؼ فطح، روغ هل ك٢ كبهد لبىح ٣

٢ء األه ئال به ػواب ثوخ ؽز٠ از٠ ئ٠ خ، كج٠ اج٤ذ اؾوا، أ عجو٣ ػ٤ اال وة

٣ط٤ن ؽ ثغبؽ األه كأثوى ػ أ صبثذ ػ٠ األه ال٠، كونكذ ك٤ االئخ اقو ب ال

اقوح ب صالص هعال، أ ثب فخ أعج جب، ه ى٣زب، ه ٤ب، اغك١، ؽواء، ؽز٠

از ػ٠ ع األه ". هب اث ػجب: " كب أ أ اج٤ذ، ٠ ك٤، بف ث آك ػ٤ اال

… “

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

3 - 1

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

- - 3 1

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis

Kaynakları Tefsir,Tarih ve Diğer Kaynaklar

1 Rivayetin bir kısmı

Buhârî ve Müslim‟in

Sahîhlerinde

1- Rivayet Ġbnu‟l-

Cevzî‟ninMusîru‟l-Garâm isimli

eserinde

1 Rivayet Suyûtî‟nin (ö.h.911) ed-

Durru‟l-Mensûr isimli eserinde

1 Rivayet Ġbnu‟l

Verdî‟ninHarîtatu‟l-Acâib ve

Feridetü‟l-Garaib isimli eserinde

Toplam Rivayet Adedi: 4

65

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Talha b. Amr el-

Hadramî‟den Atâ‟ b. Ebi Rebah‟dan Ġbn Abbâs dedi ki: “Allah Teâlâ Âdem‟i(a.s.)

cennetten yeryüzüne indirdiğinde baĢı gökyüzünde, ayakları yerdeydi, adeta gürleyen

gök gibiydi. Allah azze ve celle onu 60 zirâ‟ya215

kadar kısalttı. Âdem (a.s.): Ya rabbi

ne oluyor ki meleklerin sesini duyamıyorum, onları göremiyorum, deyince Hz. Allah

buyurdu ki : “ Senin hatan ya Âdem, lakin git benim için bir ev(mabed) yap, onu tavaf

et, meleklerin arĢımın etrafında yaptıkları gibi o beytin çevresinde beni zikret”. Âdem

(a.s.) adım atmaya baĢlayınca yer onun için dürüldü, çöl onun için kısaldı, her çölü bir

adımda geçer oldu, onu için su yolları, denizler kısaltıldı bir adım mesafede kılındı.

Mekke‟ye varıncaya kadar bastığı yerler mamur ve bereketli kılındı. Mekke‟de Kâbe‟yi

inĢa etmeye baĢladı. Cibrîl‟in (a.s.) kanadını yere vurmasıyla yerin en alt tabakasında

sabit bir temel açığa çıktı. Melekler o temele ta ki o temel yeryüzü hizasına çıkana kadar

30 kiĢinin birlikte taĢıyamayacağı kayalar attılar. Âdem (a.s.) Kâbe‟yi 5 dağın taĢından

yaptı. Bunlar; Lübnan dağı, Zeytâ dağı, Sina dağı, Cudi dağı, Hirâ dağıdır…”216

Ġbn Abbâs‟dan mevkûf olarak gelen rivayetin senedindeki Talha b. Amr el-

Hadramî (ö.h.152) metrûku‟l- hadis diye cerh edilmiĢtir.217

Hadis usulünde metrûku‟l-

hadis olan râvînin rivayeti alınmaz, bu sebeple rivayet zayıftır. Bu rivayet hadis

kaynaklarından Musannef‟de bulunmaktadır, ancak Musannef‟de ki rivayette Âdem‟in

(a.s.) boyunun 60 zirâ‟ya kadar indirildiği kısmı olmayıp “ ئ٠ األه هللا Allah“ ”كأفل

215

Arapça bir uzunluk ölçüsü olan Zirâ‟nın Türkçe karĢılığı ArĢın‟dır. Zamana ve mekana göre değiĢebilen bu

uzunluk ölçüsünü Mâverdî (ö.h.450) 7 kısıma ayırmıĢtır bunlar; 1-ez-Zirâu‟s-Sevdâ,2-ez-Zirâu‟l-Kâdıyye

(47.483 cm),3-ez-Zirâu‟l-Yûsufiyye (49.408cm) ,4-ez-Zirâu‟l-HâĢimiyyeti‟s-Suğrâ(45.558 cm),5- ez-Zirâu‟l-

HâĢimiyyeti‟l-Kübrâ,6-ez-Zirâu‟l-Mizâniyye(136.461cm),7-ez-Zirâu‟l-Ömeriyye(68.231cm), Erkal, Mehmet,

“Arşın”,DĠA, TDV. yay.,1991,c.III,s.411-412

216 Ezrakî,c.I,s.36-37

217Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.IV,s.91

66

Teâlâ onu arza kadar kısalttı” kısmı vardır. Yine Musannef‟te ki rivayette dünyaya

indirilen Âdem‟in (a.s.) boyunun uzunluğundan dolayı sema ehlinin konuĢtuklarını ve

dualarını duyduğu, meleklerin bundan korktuğu için Allah Teâlâ‟ya Ģikayet ettikleri ve

boyunun kısaltıldığı rivayet edilmektedir.218

Ezrakî‟nin naklettiği rivayette bulunan

Âdem‟in (a.s.) boyunun 60 zirâ‟ya indirilmesi kısmı Buhârî‟ ve Müslim‟in Sahîhlerinde

Ebû Hureyre‟den (ö.h.58) nakledilmektedir.219

Rivayette 60 zirâ‟ olduğu söylenen Âdem‟in (a.s.) boyu günümüzde kullanılan

uzunluk ölçüsü bakımından en az 30 metreye tekabül etmektedir.220

Günümüzden 1400

sene önce yaĢamıĢ Hz. Peygamber‟in boyunun günümüz insanlarının boy ölçüleriyle

aynı olması, Hz. Peygamber‟den binlerce sene önce yaĢamıĢ, arkeolojik kazılarda

bulunan Mısır firavunlarına ait mumyaların boy ölçülerinin günümüz insanın boy

ölçüsüyle aĢağı yukarı aynı olması ve antropolojik çalıĢmalarda 30 metrelik insan

iskeletine rastlanmamıĢ olması 60 zirâ‟ ifadesinin müĢkil bir ifade olduğunu bize

düĢündürmektedir. Nevevî bu ifadeyi açıklarken “cennette yaratıldığı uzunluk buydu

yeryüzünde de aynı uzunlukta yaşadı, boyu değiştirilmedi ve kendisinden sonraki nesli

de bu boy uzunluğunda olmadı” demiĢtir.221

218

Abdurrezzâk, el-Musannef, Menâsik, Bâb:106,h.no:9090,c.V,s.91,Ezrakî‟nin zikrettiği bu rivayet

Musannef‟de ayrı ayrı 3 rivayet olarak zikredilmektedir ve o rivayetlerin sonuncusunda Âdem‟in (a.s.)

boyunun 60 zirâ‟ya indirildiğinden bahseden bir kısım vardır. Ancak rivayetlerin hiç biri senedin

müntehâsı itibariyle merfu‟ değil bilakis maktu‟dur.Bkz.,Abdurrezzâk, el-Musannef,c.V,s.91-93.

219Bkz.,Buhârî,Ehâdîsü‟l-Enbiyâ,Bâb:1,h.no:3326,c.IV,s.131;Müslim,Cenne,Bâb:11,h.no:(2841)-28, c.IV

, s.2183

220 Kullanıldığı alanlara göre kısımlara ayrıldığını daha önceden belirttiğimiz zirâ‟ denen uzunluk ölçüsünü

ortalama 50 cm olarak aldık.

221 Nevevî,el-Minhâc Şerhu-Sahîhi-Müslim b. el-Haccâc,Dâru-Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-Arabî,Beyrut,h.1392,Cenne,

Bâb:2,h.no:(2841)-28,c.XVII,s.178

67

ؽلص٢ عل١، هب: ؽلص٢ ئثوا٤ ث ؾل ث أث٢ ٣ؾ٠٤، ػ ايو١، ػ ػج٤ل هللا ث ػجل هللا ث ػزجخ ث ”

٤ذ، ٠ ك٤ ؽز٠ ثؼش هللا ب آك ػ٤ اال أ أ اج»ؼك، ػ اث ػجب، ها هللا ػ٤ هب:

“ اطكب

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya‟dan

Zührî‟den Ubeydullah b. Abdillah b. „Utbe b. Mesut‟tan Ġbn Abbâs dedi ki:

“Âdem (a.s.) beyti(Kâbe) ilk yapan kiĢidir ve Allah Teâlâ tufanı gönderinceye kadar

içinde namaz kılmıĢtır.”222

Senedin sonu itibariyle sahâbe râvîde biten bu rivayet mevkûftur. Seneddeki

Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya (ö.h.184) kaderi, cehmi, râfızi olmakla ve yalan

söylemekle itham olunmuĢ, kendisinde her türlü bela vardır Ģeklinde ağır ifadelere maruz

kalarak cerh edilmiĢtir.223

Rivayet bu yüzden zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız

bu rivayet Ġbnu‟l-Cevzi‟nin(ö.h.597) Zâdu‟l-Mesîr fi-Ġlmi‟t Tefsîr224

ve Suyûtî‟nin

(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr225

isimli tefsirlerinde geçmektedir.

ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب اولاػ، ػ ػضب ث بط، ػ ت ث ج، هب: " ب اج٤ذ ان١ ثأ ”

: أؽلب وه٢، ا٥فو ؿوث٢، هللا رؼب٠ ٥ك ػ٤ اال ٣ئن ٣بهرخ ٣اه٤ذ اغخ، ؽواء رزت، ب ثبثب

ب ك٤ هبك٣ ه، آ٤زب مت رجو اغخ، ظ ثغ ٣بهد أث٤، او ٣ئن غ

“غ، ٣ئن ٣بهرخ ث٤بء

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim el-Kaddâh‟dan Osman b.

Sâc‟dan Vehb b. Münebbih dedi ki: “Allah Teâlâ‟nın Âdem (a.s.) için hazırlamıĢ

olduğu ev (dünyada) o zaman cennet yakutlarından ıĢık saçan kırmızı bir yakuttu. O evin

doğu ve batı kapısı olmak üzere iki kapısı vardı. Evin içerisinde nurdan kandiller olup,

222

Ezrakî,c.I,s.40

223 Zehebî, Târîhu‟l-İslâm,c.IV,s.805

224 Ġbnu‟l-Cevzî, Zâdu‟l-Mesîr fi-İlmi‟t Tefsîr,Dâru‟l-Kitâbi‟l-„Arabî,Beyrut,h.1422,c.I,s.112

225 Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.313

68

içerdeki kaplar cennet altınındandı. O ev beyaz yakuttan yıldızlarla düzenlenmiĢti.

Hacer-i Esved o zaman beyaz yakuttan olan o yıldızlardan biriydi.”226

Bu rivayet senedin müntehâsı bakımından maktu‟dur. Rivayetteki Osman b.

Sâc‟ın(ö.h.161-170) cerh edildiğini hem de Vehb b. Münebbih‟den hadis

dinlemediğini daha önce zikretmiĢtik. Dolayısıyla rivayetin senedi zayıftır. Hadis

kaynaklarında ve diğer kaynaklarda bulamadığımız bu rivayetin Vehb b.

Münebbih‟den (ö.h.114) nakledilmesi hasebiyle ve içerdiği bilgi göz önüne

alındığında Yahudi ve Hristiyan kaynaklarından Ġslami eserlere giren isrâiliyât türü

bir haber olabileceği kanaatindeyiz.227

Çünkü bu rivayetin öncesindeki bir rivayette

Vehb b. Münebbih: “ilk kitaplardan okudum ki dünyaya inen her melek ihramlı ve

telbiye getirerek iner, Hacer-i Esved‟i istilâm edip, Kâbe‟yi yedi defa tavaf

eder.”228

diye bir rivayet nakletmiĢtir. Bu bakımdan hadis kaynaklarında

bulamadığımız bu rivayetin de Vehb b. Münebbih tarafından ilk kitaplardan (Yahudi

ve Hristiyanların kitapları ) alınarak nakledildiği kanaatindeyiz.

Ezrakî‟nin bu bölümde zikrettiği rivayetler mana itibariyle bir birini tekrar

ettiği için biz burada belli baĢlı üç rivayeti inceledik, sıhhat ve kaynak değeri

itibariyle tahlil ettiğimiz rivayetlerde ve burada tahlil etmeyip ancak kitabı

incelememiz sonucu vakıf olduğumuz diğer rivayetlerde gördüğümüz Hz. Âdem‟in

boyunun yerle gök arası kadar olması, Hz. Âdem ve Hz. Havva‟nın Cennet‟ten

çıkarılmalarına sebep olan hatayı yapanın sadece Hz. Havva olduğu algısını oluĢturan

“yeryüzüne indirilince Hz. Havvâ‟nın ölene dek Harem-i ġerife girmesinin yasaklandığı ve

226

Ezrakî,c.I,s.40-41

227 Vehb b. Münebbih (ö.h.114); tâbiîn tabakasından olup, ehli kitaptan isrâiliyat türü haberleri

nakletmesiyle meĢhurdur. “Allah‟ın kitaplarından 72 tanesini okudum” dediği rivayet edilir. Bkz. Yâkut

el-Hamevî(ö.h.626) ,Mu‟cemu‟l-Udebâ‟,Dâru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî, Beyrut,1414\1993,c.VI,s.2802;

228 Bkz. Ezrakî,c.I,s.39

69

Hz. Âdem‟in çadırına bakmaktan men edildiği”229

gibi haberlerin isrâiliyat kaynaklı olduğu

kanaatindeyiz. Daha öncede belirttiğimiz gibi Hz. Âdem ve Hz. Havvâ‟nın cennetteki

hayatları ve oradan çıkarılıĢları isrâiliyat türü haberlerin etkin olduğu bir alandır.

2.1.4.el-Beytu‟l-Ma‟mûr

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلص٢ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، ػ ت ث ج، هب: ”

٢ اج٤ذ »أفجو٢ أث ؼ٤ل، ػ وبر، ٣وكغ اؾل٣ش ئ٠ اج٢ ٠ هللا ػ٤ ك٢ ؽل٣ش ؽلس ث، هب:

ا، ك٤طك ثبؼجخ، ص ٣ ػ٠ اج٢ اؼه؛ أل ٢٣ ك٤ ٣ جؼ أق ي، ص ٣ي ئما أ

“رب اثخ، ؽز٠ رو ابػخ ٠ هللا ػ٤ ، ص ٣وك، كال

229

Rivayet için bkz., Ezrakî,c.I,s.37-38, Oysa ki Cenabı Allah Kur‟an-ı Hakîm‟de “Biz dedik ki: Ey

Âdem sen ve eĢin cennette yerleĢin. Orada dilediğiniz nimetlerden yiyin. Ancak Ģu ağaca yaklaĢmayın.

Kendine yazık eden zalimlerden olursunuz. Derken Ģeytan her ikisinin de ayağını kaydırdı da cennetten

onları çıkardı…” buyurmaktadır. Bkz., 2- Bakara-35-36, Ayet-i kerimeden anlaĢıldığı gibi kandırılan ve

hata yapan sadece Hz. Havva değil bilakis hem Hz. Havva, hem de Hz. Âdem‟dir.

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

2 - 1

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

- - 3 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis

Kaynakları

Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

1 Rivayetin bir

kısmı Buhâri ve

Müslim‟in

Sahîhlerinde

1 Rivayet

Abdurrezzâk‟ın

Musannef‟inde

1 Rivayet Suyûtî‟nin

ed-Durru‟l-Mensûr

isimli tefsirinde

Toplam Rivayet Adedi: 3

70

1- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Vehb b. Münebbih‟den Ebu Saîd‟den Mukâtil ref‟ettiği ( Hz. Peygamber‟e

isnad ettiği) bir hadiste Ģöyle dedi: “ el-Beytu‟l-Ma‟mûr diye isimlendirilmesinin sebebi

orada her gün 70.000 melek namaz kıldığı içindir. AkĢam olunca yeryüzüne inerler,

Kâbe‟yi tavaf edip, Hz. Peygamber‟i selamlayıp, sonra giderler. Kıyamete kadar da bir

daha onlara sıra gelmez.”230

Rivayet her ne kadar tebeu‟t-tâbiîn tabakasından olan Mûkâtil b. Hayyân‟da

(ö.h.149-150)231

bitse de Hz. Peygamber‟e isnad edildiğinden merfu‟dur. Senetteki

Osman b. Sâc (ö.h.161-170) zayıf, Ebu Saîd‟de mechulu‟l-hal olduğu için rivayet

zayıftır. Rivayetteki “70.000 meleğin orada namaz kılması ve kıyamet saatine kadar bir

daha sıranın kendisine gelmemesi” kısımlarının Buhârî, Müslim ve Nesâî‟de geçtiğini

“Meleklerin Kâbe‟yi ĠnĢası ve Ziyaret Etmeleri” bölümünde zikrettik. Rivayet bu

lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde geçmektedir.

ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، هب: أفجو٢ اث عو٣ظ، ػ لا ث ٤، ػ و٣ت ٠ اث ػجب، ػ ”

واػ، ض ثبء نا اج٤ذ ان١ ك٢ ابء ٣وب ا»اث ػجب هب: هب ه هللا ٠ هللا ػ٤ :

“ؼ أق ي، ال ٣ؼك ك٤ أثلااج٤ذ اؾوا، و و ػ٤، ٣لف ٣ ج

2- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Ġbn Cüreyc‟den Safvân b.

Süleym‟den Ġbn Abbâs‟ın kölesi Küreyb‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “ Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:

Semada Durrâh(yada Darrâh) isminde bir ev(mabed) vardır. Kâbe‟nin binası gibidir. DüĢecek olsa

Kâbe‟nin üzerine düĢer. Her gün 70.000 melek oraya girer, ebediyen bir daha oraya dönmezler.”232

230

Ezrakî,c.I,s.49

231Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm,c.III,s.983

232 Ezrakî,c.I,s.49, “Ebediyen bir daha oraya dönmezler” cümlesinden kast olunan “el-beytu‟l-ma‟mûra girmek

için bir daha kendilerine sıra gelmez”dir.

71

Ġbn Abbâs‟dan gelen rivayet merfu‟dur. Senedi bakımından sahih olan rivayet hadis

kaynaklarında bulunmayıp Vâhidî‟nin(ö.h.468) el-Vasît isimli eserinde Ezrakî‟nin de

senedinde bulunduğu rivayetle aynı lafızlarla zikredilmiĢtir.233

Diyârıbekrî‟nin (ö.h.966)

Târîhu‟l-Hamîs fi-Ahvâli Enfesi‟n-Nefîs isimli eserinde ise sened hazfedilerek Ġbn Abbâs‟dan

geldiği Ģekliyle zikredilmiĢtir.234

3 - Ayrıca Hz. Ali‟den sahih bir senedle gelen diğer rivayette

Hz. Ali; “el-beytu‟l-ma‟mûra Durrâh (ya da Darrâh) dendiğini ve diğer rivayetlerden farklı

olarak el-beytu‟l ma‟mûrun 6.kat semada bulunduğunu söylemiĢtir”.235

el-Beytu‟l-Ma‟mûr hakkındaki rivayetlerin içeriğinden anlaĢılan el-beytu‟l-ma‟mûr

arĢın altında, altıncı kat semada bulunan, melekler tarafından tavaf edilen, Kâbe gibi bir

mabedtir. Biri yeryüzünde diğeri gökyüzünde bulunan bu iki mabed aynı hizadadır. Ancak

Ezrakî bu rivayetlerin içeriğine zıt olan bir baĢka rivayet daha zikretmiĢtir, rivayet Ģöyledir:

ؼ٤ل، ػ وبر، ٣وكغ اؾل٣ش ئ٠ اج٢ ٠ هللا ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ أث ”

٢ ال أه ٤ئب هى ٣ؼجل، ػ٤ ك٢ ؽل٣ش ؽلس ث: " أ آك ػ٤ اال هب: أ١ هة ئ٢ أػوف ور٢، ئ

ب ث٤ اب ء كأي هللا ػي ع ػ٤ اج٤ذ اؼه، ػ٠ ػو نا اج٤ذ ك٢ ؼ ٣بهرخ ؽواء،

ان١ ب ٣غل هج مي، ص هكغ ػ٠ ػل ػ ػ٤ اال و أ ٣طف ث، كأمت هللا ػ اـ “األه ـ أ

4- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Ebu Saîd‟den Mukâtil ref‟ettiği (resûlullaha isnad ettiği) hadiste dedi ki: “Âdem(a.s.) dedi

ki: Ya rabbi ben hatamı biliyorum, ancak sana ibadet etmek için nurundan bir Ģey

göremiyorum. Allah Teâlâ ona geniĢliği Kâbe kadar ve Kâbe‟nin yerinde kırmızı yakuttan

olan el-beytu‟l-ma‟mûru indirdi, ancak bu evin(mabed) uzunluğu yer ile gök arası kadardı.

233

Vâhidî(ö.h.468),el-Vasît fi-Tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-Mecîd, Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,1415\1994,c.IV

s.184

234 Diyârıbekrî, Hüseyin b. Muhammed b. el-Hasen(ö.h.966), Târîhu‟l-Hamîs fi-Ahvâli Enfesi‟n-Nefîs,Dâru-

Sâdır, Beyrut,t.y.c.I,s.90

235 Ezrakî,c.I,s.49

72

Âdem‟e (a.s.) o evi (mabed) tavaf etmesini emretti, böylece ondaki gamı giderdi. Sonra

bu ev(mabed) Nuh(a.s.) zamanında kaldırıldı.236

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet bu itibarla merfu‟dur. Birinin zayıf, diğerinin

meçhul olduğunu daha önce zikrettiğimiz Osman b. Sâc (ö.h.161-170) ile Ebu Saîd‟den

dolayı rivayetin senedi zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayeti lafızlarında

hafif değiĢikliklerle Beğavî‟nin (h.516) Meâlimu‟t-Tenzîl237

isimli eserinde ve Beğavî‟nin

eserindeki aynı lafızlarla Ġsmail Hakkı Bursevi‟nin(ö.h.1127) Ruhu‟l-Beyân238

isimli eserinde

bulduk. Buhâri ve Müslim gibi sahih hadis kaynaklarında rastladığımız rivayetlerden el-

beytu‟l-ma‟mûrun semada olduğu anlaĢılmaktadır. Yeryüzüne indirildiğine dair kütüb-i

sittede her hangi bir rivayet bulunmayan el-beytu‟l-ma‟mûr‟ için Ezrakî‟nin eserinde

zikredilen bu rivayetin Ģâyân-ı dikkat bir Ģekilde tefsir eserlerinde mevcut olduğunu

görmekteyiz.

236

Ezrakî,c.I,s.51

237 Bkz.,Beğavî,Ebû Muhammed el-Hüseyin b. Mesûd b. Muhammed b. el-Ferrâ‟ eĢ-ġâfiî (ö.h.516), Meâlimu‟t-

Tenzîl , Dâru-Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-„Arabî,Beyrut,h.1420,c.I,s.166

238 Bkz.,Bursevi,Ġsmail Hakkı(ö.h.1127), Ruhu‟l-Beyân,Dâru‟l-Fikr,Beyrut, t.y.,c.I,s.230

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

3 1 -

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

2 - 2 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis

Kaynakları

Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

1 Rivayetin bir

kısmı Buhâri ve

Müslim‟in

Sahîhlerinde

1 Rivayet Vâhidî‟nin

el-Vasît isimli

tefsirinde

1 Rivayet Beğavî‟nin

Meâlimu‟t-Tenzîl

isimli tefsirinde

Toplam Rivayet Adedi: 4

73

2.1.5. Nuh‟un(a.s.) Gemisinin Tufan Esnasında Kâbe‟yi Tavafı

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلصب ل١ ث أث٢ ال١، هب: ؽلصب ثو ث او١ اجو١، ػ كاك ث أث٢ الواد ”

ب غ ػ ك٢ ال٤خ صب هعال »ال١، ػ ػجبء ث أؽو ا٤و١، ػ ػوخ، ػ اث ػجب، هب:

بئخ ف٤ ٣ب، أ هللا رؼب٠ ع ال٤خ ئ٠ خ، كلاهد ثبج٤ذ ؼ أ، أ با أهبا ك٢ ال٤خ

هب: كبزوود ػ٤ كجؼش ػ ػ٤ اال اـواة، ٤أر٤ ثقجو « أهثؼ٤ ٣ب، ص عب هللا رؼب٠ ئ٠ اغك١

بط٤، كؼوف األه، كنت كهغ ػ٠ اغ٤ق، أثطأ ػ، كجؼش اؾبخ كأرز ثهم اي٣ز، طقذ هع٤ب ث

ػ أ ابء هل ت، كج ئ٠ أل اغك١، كبثز٠ هو٣خ، بب صب٤، كأجؾا ماد ٣، هل رججذ

“أز ػ٠ صب٤ ـخ، ئؽلاب اؼوث٤خ، هب: كب ال ٣لو ثؼ ػ ثؼ، ب ػ ػ٤ اال ٣ؼجو ػ

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî‟den BiĢr b. es-Seriy el-

Basrî‟den Dâvud b. Ebi‟l-Furât el-Kindî‟den Îlbâ‟ b. Ahmer el-YeĢkürî‟den

„Ġkrime‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “ Nuh (a.s.) ile gemide aileleriyle beraber 80 erkek

vardı ve gemide 150 gün kaldılar. Allah Teâlâ geminin yönünü Mekke‟ye çevirdi de

gemi Kâbe‟yi 40 gün döndü(tavaf etti).Sonra Allah Teâlâ geminin yönünü Cûdî‟ye

doğru döndürdü ve gemi Cûdî üzerine yerleĢti. Nuh (a.s.) yeryüzünün durumu hakkında

haber getirmesi için bir karga yolladı. Karga yolda bir leĢ bulup onunla oyalanınca, Nuh

(a.s.) bu sefer bir güvercin yolladı. Güvercin ayakları çamurda kirlenmiĢ bir Ģekilde ona

zeytin yaprağı getirdi. Nuh(a.s.) bu durumdan suların çekildiğini anladı. Cûdî‟nin alt

tarafına inip oraya bir köy kurdu ve köyü seksen diye isimlendirdi. Bir sabah

konuĢtukları dil seksen farklı dil olarak birbirine karıĢtı, bu dillerden biri de Arapçaydı.

Kimse kimsenin dilinden anlamıyor, bir birlerine ne dediklerini Nuh (a.s.)onlara

açıklıyordu.”239

Ġbn Abbâs‟dan(ö.h.68) gelen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur.

Rivayetin senedindeki Ezrakî‟nin hocası Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî mechulu‟l-hal olduğu

için rivayet zayıftır. Rivayet temel hadis kaynaklarında bulunmamaktadır. Ancak

239

Ezrakî,c.I,s.52

74

Abdurrezzâk‟ın Musannef‟inde Ma‟mer b. RâĢid‟in(ö.h.153) “ثـ٢” sîgasıyla naklettiği

Nuh(a.s.) gemisinin Kâbe‟yi tavaf ettiğine dair “ ل٤خ جؼأ ج٤ذ ب ػ بكذ ثب ”240

ibaresiyle

bir rivayet vardır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet aynı lafızlarla Ġbn Ebû

Hâtim (ö.h.327) , Vâhidî (ö.h.468), Ġbn Kesîr (ö.h.774) ve Suyûtî‟nin (ö.h.911)

tefsirlerinde, Ġbn Kesîr‟in Kısasu‟l-Enbiyâ ve el-Bidâye ve‟n-Nihâye isimli siyer ve

tarih kitaplarında, Ġbnu‟z-Ziya‟nın da (ö.h.854) Târihu-Mekke isimli kitabında

bulunmaktadır.241

Kütüb-i Sitte ve diğer hadis kaynaklarında bulamadığımız ancak özellikle hicri

II. asır sonrası tefsir, siyer ve tarih kitaplarında bulunan bu rivayet senedi ve kaynak

değeri itibariyle problemlidir. Bununla beraber rivayetin metni açısından kritiği

yapıldığında; yerin altından fıĢkıran suların, gökyüzünü âdeta yararak boĢalan

yağmurların, dağlar gibi dalgaların yeryüzünü kapladığı o günde, Allah‟ın (c.c.)

kendilerini rahmetiyle korudukları dıĢında kimsenin korunamadığı242

o dehĢetli anlarda,

Kâbe‟nin yerinin tam bir Ģekilde tespit edilip Nuh‟un (a.s.) gemisinin tufan esnasında 40

gün boyunca Kâbe‟yi tavaf etmesi mümkün görünmemektedir. 2- Ezrakî bu rivayetten

hemen sonra Mücâhid‟den (ö.h.103) gelen senedin müntehâsı itibariyle maktu‟, sıhhati

240

Bkz.,Abdurrezzâk, el-Musannef.,Menâsik,Bâb:106,h.no:9096, c.V,s.93

241 Ġbn Ebû Hâtim(ö.h.327), Tefsîru‟l-Kur‟âni‟l-Azîm.,c.VI,s.2032; Vâhidî (ö.h.468),el-Vasît,c.II,s.575

(Vahidî‟nin eserinde rivayet “بب صب٤” kısmına kadardır.);ĠbnKesîr(ö.h.774),Tefsîru‟l-Kur‟âni‟l-

Azîm,Dâru-Tayyibeli‟n-NeĢrive‟t-Tevzi‟,1420\1999,t.y.,c.IV,s.324;Suyûtî(ö.h.911),ed-Durru‟l-Mensûr, c.IV

,s.431;ĠbnKesîr,Kısasu‟l-Enbiyâ,Matbaâtu-Dâri‟t-Te‟lîf,Kahire,h.1388\1968,c.I,s.112;el-Bidâye ve‟n-Nihâye ,

Dâru-Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-„Arabî,1408\1988,t.y.,c.I,s.132;Ġbnu‟z-Ziya(ö.h.854),Târîhu Mekke, s.32

242 11-Hûd-(42-44)

75

itibariyle sahih olan bir rivayet daha zikretmiĢtir. O rivayette “Kâbe‟nin yerinin Nuh

tufanı zamanında yok olup, izlerinin silindiği belirtilir. Ġnsanların kırmızı çamurdan

oluĢan bir tepeyi Kâbe‟nin yeri zannettiklerini, oraya sel sularının çıkmadığını, ancak

yerin tam olarak tespit edilemediği”243

nakledilir. Rivayette göz ardı edilmemesi gereken

diğer bir hususta Nuh (a.s.) ve ashabının gemide 150 gün kaldıkları belirtilmekte buna

mukabil isrâili kaynaklarda da tufanın 150 gün sürdüğünden bahsedilmektedir.244

Bu açıdan

rivayete isrâiliyat içeren bilgilerin karıĢmıĢ olduğunu düĢünmekteyiz. Yine rivayetteki

80 kiĢinin 80 farklı lisanı geceden sabaha konuĢur olduğuna dair bilgilerin bu türden

bilgiler olduğu kanaatindeyiz.

2.1.6.Ġbrahim‟in (a.s.) Kâbe‟yi ĠnĢası ve Hac Yapması

Ezrakî‟nin rivayetine göre, kendisi için Hz. Allah tarafından Kâbe‟nin yeri

hazırlanmıĢ olan Ġbrahim (a.s) hala memede bir bebek olan oğlu Ġsmail ve hanımı Hacer

ile Burak isimli bir binek üzerinde ġam‟dan Mekke‟ye doğru yola çıktı. Ezrakî

243

Ezrakî,c.I,s.52-53

244 Bkz.,Tevrat-YaratılıĢ 8\3

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

- 1 1

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

1 - 1 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis

Kaynakları

Tefsir,Tarih ve

Diğer Kaynaklar

1- Rivayet Ġbn Ebû

Hâtim, Vâhidî, Ġbn

Kesîr ve Suyûtî‟nin

tefsirlerinde

Toplam Rivayet Adedi: 2

76

Ġbrahim‟in (a.s) bindiği Burak‟ın vasıflarını Hz. Peygamber‟e getirilen Burak‟ın

vasıflarının anlatıldığı Ģu rivayetle nakletmiĢtir.

هب ػضب ث بط: ؽلصب ػ اؾ اجو١، أ ب ٣و ك٢ لخ اجوام ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ ”

“بهب: ئ أرب٢ عجو٣ ثلاثخ ث٤ اؾبه، اجـ، ب عبؽب، ك٢ كقن٣ب رؾلياب، رغ ؽبكوب ك٢ ز٠ وك

1- Osman b. Sâc Hasan el-Basri‟den Burak‟ın vasıfları hakkında Peygamber

(s.a.v.) buyurdu ki: “Cibril bana eĢekle katır arasında (bir vasıfta) olan bir binek getirdi,

uyluklarında iki kanadı olup bunları oynatabiliyordu. Toynaklarını en uzağa koyuyordu.”245

Hz.Peygamber‟e isnad edildiği için bu rivayet merfu‟dur. Ancak hem senedin

müntehâsı tâbiînden olan Hasan el-Basrî‟de (ö.h.110) son bulduğu için rivayette irsâl

vardır, hem de senetteki Osman b. Sâc‟dan (ö.h.161-170) dolayı rivayet zayıftır. Aynı

lafızlarla hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Taberi‟nin tefsirinde farklı bir

tarikle isrâ hadisesini anlatan rivayette geçmektedir. Ancak o rivayette “ بء ”ث٤

ibaresiyle Burak‟ın beyaz olduğu belirtilmiĢtir.246

2- Ezrakî Dedesi Müslim b. Hâlid ez-Zenci Ġbn Cüreyc Kesîr b. Kesîr b.

el-Muttalib b. Ebî Vedêa es-Sehmî Saîd b. Cübeyr Abdullah b. Abbâs tarikiyle

Ġbrahim‟in (a.s.) oğlu Ġsmail‟le (a.s.) hanımı Hacer‟i Mekke‟de büyük bir ağacın altında

bırakıp geriye döndükten sonra Hacer‟in kendisi ve oğlu için su bulmak umuduyla Safâ

ile Merve tepesi arasında koĢuĢunu naklettiği uzunca bir rivayetin içerisinde “ كني بف

”.insanlar bunun için Safâ ile Merve arasında tavaf eder“ ”اب ث٤ الب اوح247

Ģeklinde

Hz. Peygamber‟e nispet edilen merfu‟ bir rivayet de zikretmiĢtir.

245

Ezrakî,c.I,s.54

246 Bkz.,Taberî,Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr b. Yezîd b. Kesîr b. Gâlib el-Âmuli(ö.h.310),Câmi„u‟l-

Beyân fi-Te‟vîli‟l-Kur‟ân,Müessetü‟r-Risâle,y.y.,1420\2000,c.XVII,s.332

247 Ezrakî,c.I,s.55

77

Ezrakî‟nin zikrettiği rivayetin senedinde bulunan Müslim b. Hâlid ez-Zencî

(ö.h.180) hadis münekkitlerinin çoğu tarafından cerh edilmiĢtir.248

Bu bakımdan

Ahbâru Mekke‟deki rivayet zayıftır. Ancak bu rivayet Buhârî‟nin Sahîh‟inde ve

Nesâî‟nin Sunen-i Kubrâ‟sında Kesîr b. Kesîr b. el-Muttalib b. Ebî Vedêa es-Sehmî

Saîd b. Cübeyr Abdullah b. Abbâs, tarikiyle zikredilmektedir.249

Bu rivayetlerin

mütâbaatıyla da Ahbâru Mekke‟deki rivayet hasen liğayrihi mertebesine çıkmaktadır.

Ayrıca Buhârî ve Nesâî‟deki merfu‟ rivayette “بف اب ث٤ الب اوح” ifadesi yerine

ب“ ث٤ ؼ٠ اب ” ifadesi geçmektedir.

3- Buhâri‟de ve Sunen-i Kubrâ‟daki bu uzunca rivayetin içerisinde Ezrakî‟nin sanki

ayrı bir rivayetmiĢ gibi ayrı bâb baĢlığı altında zikrettiği bir merfu‟ rivayet bulunmaktadır.

Rivayet Ģöyledir: “Cürhümlüler zemzem suyunun etrafında Ġsmail‟in (a.s.) annesi Hacer‟le

beraber ikamet etmek için ondan izin istedi oda kabul etti. Bu durumla alakalı Hz.

Peygamber Ģöyle buyurdu: “كأل٠ مي أ ئبػ٤ ٢ رؾت اال” “Ġsmail‟in annesi bunu uygun

buldu o arkadaĢlığı seven biriydi”.250

ث فبل ايغ٢، ػ اث عو٣ظ، ػ ض٤و ث ض٤و، ػ ؼ٤ل ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ”

ث عج٤و، هب: ؽلصب ػجل هللا ث ػجب، هب: " جش ئثوا٤ ب بء هللا أ ٣جش، ص عبء اضبضخ، كعل ئبػ٤ ػ٤

و، ٣جو١ جال أ جبال ، ك ػ٤، ي ئ٤ كوؼل ؼ، كوب ئثوا٤: ٣ب اال هبػلا رؾذ الؽخ از٢ ثبؽ٤خ اج٤

ئبػ٤ ئ هللا رؼب٠ هل أو٢ ثأو، كوب ئبػ٤: كأغ هثي ك٤ب أوى، كوب ئثوا٤: ٣ب ئبػ٤ أو٢

ورلؼخ ػ٠ ب ؽب، ػ٤ب هث٢ أ أث٢ ث٤زب، هب ئبػ٤: أ٣؟ ٣و اث ػجب: " كأبه ئ٠ أخ

هوا ؽجبء ٣أر٤ب ا٤ اؽ٤ب، ال ٣وجب، ٣و اث ػجب: كوبب ٣ؾلوا ػ اواػل،

٣ؾلواب، ٣وال: هثب روج ب ئي ٤غ الػبء، هثب روج ب ئي ا٤غ اؼ٤، ٣ؾ ئبػ٤ اؾغبهح

٤، كب اهرلغ اجبء، ن ػ٠ ا٤ـ ئثوا٤ رب هوة ئبػ٤ نا اؾغو، ػ٠ ههجز، ٣ج٢ ا٤ـ ئثوا

248

Zehebî, Târîhu‟l-İslâm,c.IV,s.742

249Bkz.,Buhârî,Ehâdîsü‟l-Enbiyâ,Bâb:11,h.no:3364,c.IV,s.142;Nesâî,es-Sunenu‟l-Kubra,Müessetü‟r-

Risale,Beyrut,h.1421\2001,Menâkıb,h.no:8320,c.VII,s.399

250 Ezrakî,c.I,s.55

78

٣ؼ٢ اوب، كب ٣و ػ٤، ٣ج٢ ٣ؾ ك٢ اؽ٢ اج٤ذ ؽز٠ از٠ ئ٠ ع اج٤ذ، ٣و اث ػجب: كني

“٢ وب ئثوا٤ و٤ب ػ٤

4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Halid ez-Zencî‟den Ġbn

Cüreyc‟den Kesîr b. Kesîr‟den Saîd b. Cübeyr‟den Abdullah b. Abbâs dedi ki:

“Ġbrahim (a.s.) Allah‟ın(c.c.) kalmasını dilediği kadar bulunduğu yerde kaldıktan251

sonra Mekke‟ye üçüncü defa geldi. Oğlu Ġsmail‟i büyük ağacın altında ki kuyunun

çevresinde oturmuĢ, okunu ya da oklarını sivriltir halde buldu. Selam verip oğlunun

yanına oturan Ġbrahim (as.) oğluna “Ey Ġsmail Allah Teâlâ bana bir iĢ emretti” der. Oğlu

Ġsmail‟de (a.s.) cevaben “Allah sana ne emrettiyse onu yap(itaat et)” deyince Ġbrahim

(a.s.) “Allah Teâlâ bana kendisi için bir beyt (mabed) yapmamı istiyor” der. Ġsmail‟de

(a.s.) “nerede diye sorar”.Ġbn Abbâs dedi ki: “Çevresinden yüksekçe bir tümseği iĢaret

etti, üzerinde çakıl taĢları vardı, seller etrafından geçer ancak oradan geçmezdi.

Kalktılar temele kadar kazdılar, kazarken de “rabbimiz bizden kabul et sen duaları

iĢitensin, rabbimiz bizden kabul et sen iĢitensin bilensin252

” diye söylüyorlardı. Ġsmail

(a.s.) boynu üzerinde taĢ taĢıyor, yaĢlı Ġbrahim de (a.s.) Kâbe‟yi yapıyordu. Bina

yükselip taĢları almak Ġbrahim‟e (a.s.) zor gelince, Ġsmail (a.s.) ona bu taĢı getirdi -yani

makamı- ,Ġbrahim (a.s.) o taĢa basarak Kâbe‟yi yapıyor ve taĢı Kâbe‟nin etrafında

döndürüyordu, ta ki Kâbe‟nin ön yüzüne gelinceye kadar. Ġbn Abbâs dedi ki: Ġbrahim

(a.s) üzerine bastığından dolayı makam-ı Ġbrahim diye isimlendirilmiĢtir.”253

Ġbn Abbâs‟dan gelen rivayet hükmen merfu‟dur. Rivayetin senedindeki Müslim b.

Hâlid ez-Zenci‟nin(ö.h.180)zayıf bir râvî olduğunu daha önce zikrettik. Bu açıdan zayıf

olan rivayet, Musannef‟de Saîd b. Cübeyr‟den(ö.h.95) sahih bir rivayetle lafızlarında

251

Önceki rivayetlerden Ġbrahim‟in (a.s.) beklediği yerin ġam olduğunu biliyoruz.Bkz.,Ezrakî,c.I, s.54

252 2-Bakara-127

253 Ezrakî,c.I,s.58-59

79

küçük değiĢikliklerle uzunca bir rivayetin içerisinde nakledilmektedir.254

Kütüb-i sitteden

ise Buhari‟de Saîd b. Cubeyr Ġbn Abbâs tarikiyle, Hz. Ġbrahim‟in Hz. Ġsmail‟i ve

annesini Mekke‟ye getirip bırakma sürecini anlatan rivayetin son kısmında muhtevası

itibariyle Ahbâru Mekke‟de ki rivayetle aynı Ģekilde zikredilmiĢtir.255

Bu rivayetler Ahbâru

Mekke‟de ki rivayetin mutâbii olduğu için sıhhati yönünden Ezrakî‟nin eserindeki rivayet

hasen liğayrihi mertebesine çıkmıĢtır.

ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ؾل ث ئؾبم، هب: " ب أو ئثوا٤ ف٤ هللا ”

ب ع ٣ز، ٢ ثؼل ه٣ؼ لبكخ، ؼ ي رؼب٠ أ ٣ج٢ اج٤ذ اؾوا، أهج أه٤٤خ ػ٠ اجوام، ؼ ا٤خ،

٣ل ػ٠ غ اج٤ذ، ؽز٠ از٠ ئ٠ خ، ثب ئبػ٤، ٣ئن اث ػو٣ خ، هل رك٤ذ أ هج مي،

ككذ ك٢ غ اؾغو، كوب: ٣ب ئبػ٤ ئ هللا رؼب٠ هل أو٢ أ أث٢ ث٤زب، كوب ئبػ٤: أ٣ ؼ؟ هب:

أبه اي ئ٠ غ اج٤ذ، هب: كوبب ٣ؾلوا ػ اواػل، ٤ ؼب ؿ٤وب، كجؾ ئثوا٤ األب أب آك ك

األ كؾلو ػ هث ك٢ اج٤ذ، كعل ؽغبهح ػظبب، ب ٣ط٤ن اؾغو ب صالص هعال، ص ث٠ ػ٠ أب آك األ،

هبذ: ٣ب ئثوا٤ اث ػ٢ كج٠ ػ٤ب، كني ال ٣طف ثبج٤ذ أػواث٢ رطهذ ا٤خ أب ؽ٤خ ػ٠ األب األ،

…“ بكو، ال عجبه ئال هأ٣ذ ػ٤ ا٤خ

5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim „den Osman b. Sâc‟dan

Muhammed b. Ġshâk dedi ki: “Ġbrahim(a.s.) el-beytu‟l-Haram‟ı (Kâbe) yapmakla emir

olununca Erminiyye‟den yanında sekine (uğultulu rüzgârdan sonra çıkan yüzü olup, konuĢan

bulut256

) ve beytin(Kâbe) yerini gösteren bir melekle Burak üzerinde Ġsmail‟in (a.s.) bulunduğu

Mekke‟ye vardı. Ġsmail (a.s.) o zamanlar yirmi yaĢındaydı. Annesi vefat etmiĢ Hicr‟in yerine257

254

Abdurrezzâk, el-Musannef, Menâsik, Bâb:106,h.no:9107, c.V,s.105

255 Bkz.,Buhârî,Ehâdîsü‟l-Enbiyâ,Bâb:11,h.no:3364,c.IV,s.142

256 Sekîne‟nin; ortasında yüz Ģekli olan konuĢabilen bir bulut ya da sis olduğu Hz.Ali‟den gelen diğer bir

rivayette açıklanmıĢtır. Ġbn Cüreyc‟de Sekîne‟nin kedi kafası gibi bir kafası ve iki kanadı olduğunu

söylemiĢtir.Bkz., Ezrakî,c.I, s.60

257 Daha sonraları Hicr-i Ġsmail denecek yere defnedilmiĢtir.

80

defnedilmiĢti. Ġbrahim (a.s) Ġsmail‟e (a.s.) “Ya Ġsmail Allah Teâlâ bana kendisi için bir beyt

(mabed) yapmamı emretti” deyince Ġsmail (a.s.) “yeri neresi” diye sordu. Melek de ona

Kâbe‟nin yerini iĢaret etti. Yanlarında baĢka kimse olmadan beytin(mabed) yerini kazmaya

baĢladılar. Ġbrahim (a.s.) Âdem‟in (a.s.) kazdığı ilk temele ulaĢtı. Ġlk temelin etrafından

kazarken 30 kiĢinin kaldırmaya güç yetiremeyeceği büyük bir taĢ buldular. Bunun üzerine

Kâbe‟yi Âdem‟in (a.s.) yaptığı ilk temel üzerine bina etmeye baĢladılar. Sekîne yılanın

kıvrıldığı gibi o ilk temel üzerine halka Ģeklinde kıvrıldı ve “Ya Ġbrahim benim üzerimden

yap” dedi. Ġbrahim‟de (a.s.) onun üzerinden bina etti. Bundan dolayı kindar ve zorba bir

bedevi değil ancak üzerinde sekinet olanlar Kâbe‟yi tavaf ederler…”258

Tarihçi Ġbn Ġshâk‟dan(ö.h.151) gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle

maktu‟dur. Sıhhati yönünden bakıldığında ise senetteki Osman b. Sâc‟ın(ö.h.161-170)

zayıf olduğunu daha önce zikrettik. Bundan dolayı rivayet zayıftır. Ayrıca senetteki diğer

râvî Ġbn Ġshâk hakkında da hadis münekkitlerinin ihtilaflı görüĢleri vardır.259

Kütüb-i

sittede bulamadığımız bu rivayetin bir kısmı Musannef‟de vardır. Mücâhid‟den gelen bu

rivayette Ġbrahim‟in (a.s.), melek, sekine ve yanlarında bir kuĢla ġam‟dan geldikleri

belirtilmektedir.260

258

Ezrakî,c.I, s.64

259 Zehebî Dîvanu‟d-Duafâ isimli eserinde inĢallah sikadır dedikten sonra, Mâlik b. Enes ve Yahya b. Said

el-Kattân‟ın onun için kezzâb dediğini, Ġbn Ma„în‟in sika, Ali b. el-Medînî‟nin hadisi bana göre sahihtir

dediğini, Ahmed b. Hanbel‟in hasenü‟l-hadis, ġu‟be‟nin ise sadûktur dediğini söylemiĢtir. Bkz., Zehebi,

Dîvânu‟d-Duafâ,s.341; Biz, Ġbn Ġshâk hakkında hadis münekkitlerinin ekserisinin görüĢlerini tercih

ederek onun için sika hükmünü kabul edeceğiz.

260 Abdurrezzâk, el-Musannef, Menâsik,Bâb:106,h.no:9095, c.V,s.93

81

Sahih hadis kaynaklarında bulunmayan bu rivayet muhteva itibariyle Taberî‟nin

(ö.h.310),Kurtubî‟nin(ö.h.671) ve Suyûtî‟nin(ö.h.911) tefsirlerinde bulunmaktadır.261

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ؾل ث ئؾبم، هب: " ”

ب كوؽ ئثوا٤ ف٤ اوؽ ثبء اج٤ذ اؾوا عبء عجو٣، كوب: ق ث جؼب كطبف ث جؼب ئبػ٤

٤ب فق اوب هؼز٤ هب: كوب ؼ عجو٣ ٣زب األهب ب ك٢ اف، كب أال جؼب ئبػ٤

كأها ابي ب الب اوح ٠ يكلخ، ػوكخ، هب: كب كف ٠ ج اؼوجخ رض ئث٤ ػل

ثجغ ؽ٤بد كـبة ػ. ص ثوى ػل اغوح اط٠، كوب عوح اؼوجخ، كوب عجو٣: اه كوب ئثوا٤

عجو٣: اه، كوب ثجغ ؽ٤بد كـبة ػ، ص ثوى ػل اغوح ال٠، كوب عجو٣: اه، كوب ثجغ

ؽ٤بد ض ؽ٠ اقنف، كـبة ػ ئث٤، ص ٠ ئثوا٤ ك٢ ؽغ عجو٣ ٣هل ػ٠ ااهق، ٣ؼ

ي ؽز٠ از٠ ئ٠ ػوكخ، كب از٠ ئ٤ب، هب عجو٣: أػوكذ بي؟ هب ئثوا٤: ؼ، هب: ك٤ذ اب

“ …ػوكبد ثني و أػوكذ بي؟

6- Ebu‟l-Velid el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Muhammed b. Ġshâk dedi ki: “Ġbrahim (a.s.) Kâbe‟yi yaptıktan sonra Cebrail ona

geldi ve yedi defa tavaf etmesini söyledi, oda yedi defa tavaf edip oğlu Ġsmail‟le (a.s.)

beraber her tavafta bütün rükunları selamladı, tavafı yediye tamamladıklarında makâm-ı

Ġbrahim‟in arkasında iki rekât namaz kıldılar. Daha sonra Cebrail onlarla kalkıp hac

menâsikini(fillerini), Safâ‟yı, Merve‟yi, Minâ‟yı, Müzdelife‟yi, Arafat‟ı gösterdi.

Minâ‟ya girdiklerinde cemre-i akabede iblis(Ģeytan) ona göründü. Cebrail ona taĢ

atmasını söyleyince iblise yedi çakıl taĢı attı. Ġblis ortadan kayboldu. Sonra iblis cemre-i

vustâda tekrar Ġbrahim„e (a.s.) göründü. Cebrail ona taĢ at deyince, yedi çakıl taĢı attı.

Ġblis ortadan kayboldu. Cemre-i Süflâ ya geldiklerinde Ġblis tekrar Ġbrahim‟in(a.s.)

karĢısına çıktı. Cebrail ona tekrar taĢ atmasını söyledi. Ġbrahim (a.s.) önceki taĢlar gibi

yedi taĢ attı ve Ġblis ortadan kayboldu. Sonra Ġbrahim (a.s.) hac yapmaya devam etti.

Cebrail Arafat‟a gelinceye kadar vakfe yerlerinde onu durdurdu ve ona haccın

261

Taberi, Câmi„u‟l-Beyân,c.III,s.63;Kurtubî, el-Câmi‟,c.II,s.122;Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.322

82

menâsikini (fillerini) öğretti. Arafat‟a gelince Cebrail ona “haccın menasikini (fiillerini)

öğrendin mi ?” diye sordu. Ġbrahim‟de (a.s.) “evet” diye cevap verdi. “أػوكذ بي”

“Haccın menâsikini (fillerini) öğrendin mi ?” sözünden dolayı bu yer Arafat diye

isimlendirildi…”262

Senedin müntehâsı itibariyle maktu‟ olarak gelen bu rivayet, hakkında daha önce

bilgi verdiğimiz Osman b. Sâc‟dan(ö.h.161-170) dolayı sıhhati bakımından zayıftır.

Sahih hadis kaynaklarında bulamadığımız rivayet bu lafızlarla sadece Ahbâru Mekke‟de

bulunmaktadır. Rivayet farklı tariklerle ve bazı lafız değiĢiklikleriyle beraber

muhtevasının aynı olması bakımından Ġbnu‟l-Cevzî‟nin(ö.h.597) ,Kurtubî‟nin(ö.h.671)

ve Suyutî‟nin(ö.h.911) tefsirlerinde bulunmaktadır.263

7- Ayrıca Ezrakî bu bölümde Hz.Ġbrahim‟in oğlu Ġsmail‟in (a.s.) evini ziyaret edip

Ġsmail‟in (a.s.) evlendiği ikinci eĢinin Hz. Ġbrahim‟i tanımadığı halde ona ikramda

bulunması, Hz. Ġbrahim‟in bundan hoĢnut olup gelinine “ne yiyip içersiniz” diye

sorduğunda gelini “et ve su” diye cevap verince, Hz. Ġbrahim‟in “Allah size et ve suda

bereket versin” diye dua ettiğini zikrettikten sonra Ġbn Abbâs‟dan naklen Hz. Peygamber‟e

isnad edilen merfu‟ bir rivayet zikretmiĢtir. Rivayet ġöyledir: “ عل ػلب ٣ئن ؽجب لػب

Eğer o zaman Ġsmail‟in(a.s.) hanımının yanında hububat“ ”ثبجوخ ك٤، كبذ أهب ماد ىهع

bulunsaydı Ġbrahim (a.s.) onun bereketli olması için dua edecek, böylece Mekke toprakları

ekip biçmeye elveriĢli olacaktı”.264

Ezrakî bu rivayeti ayrı bir merfu‟ rivayetmiĢ gibi zikretmiĢtir. Ancak bu rivayet hem

Abdurrezzâk‟ın Musannef‟inde hem de Buhâri‟nin Sahih‟inde, Saîd b. Cübeyr

262

Ezrakî,c.I, s.66-67

263 Bkz., Ġbnu‟l-Cevzî,Zâdu‟l-Mesîr,c.I,s.112; Kurtubî,el-Câmi‟,c.II,s.129-130; Suyutî, ed-Durru‟l-Mensûr ,

c.I,s.332

264 Ezrakî,c.I, s.77-78

83

Ġbn Abbâs, tarikiyle daha önce zikrettiğimiz Ġbrahim (a.s.) oğlu Ġsmail (a.s.) ve eĢi Hacer‟in

Mekke‟ye gelip daha sonra da Kâbe‟yi inĢa etme sürecini anlatan uzunca bir rivayetin

içerisinde zikredilmiĢtir. Ancak bu iki kitapta zikredilen rivayet “ ٣ ٣ئن ؽت، ب

ك٤ كػب ” “O zamanda onların hububatı yoktu, eğer hububatları olsaydı onun içinde dua

ederdi.”265

Ģeklinde olup dua etseydi Mekke‟nin ziraata elveriĢli bir yer olacağına dair bir

ibare yoktur.

Ġncelediğimiz rivayetlerde geçen Sekine‟nin tam olarak ne olduğu üzerinde bir

ittifak yoktur. Sahih kaynaklarda bulunmayıp daha ziyade tefsirlerde ki rivayetlerde

bulunan, Hz. Ġbrahim‟in Kâbe‟yi onun üzerinden ve onun ölçüleri hizasında yaptığı

söylenen bu doğaüstü varlığın nakledildiği haberlerin muhteva yönünden de problemli

olduğu aĢikârdır.

265

Bkz.,Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,Bâb:106,h.no:9107,c.V,s.105;Buhârî,Ehâdîsü‟l-Enbiyâ,

Bâb:11,h.no: 3364,c.IV, s.142

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

5 - 2

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

- 3 4 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis

Kaynakları

Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

4 Rivayet uzunca bir

rivayetin içerisinde

Buhârî‟de.

1 Rivayet

Abdurrezzâk‟ın

Musannef‟de.

1 Rivayet Taberî‟nin

Câmi„u‟l-Beyân isimli

tefsirinde

1 Rivayet Ġbnu‟l-Cevzî‟nin

Zâdu‟l-Mesîr fi „Ġlmi‟t-

Tefsîr isimli eserinde

Toplam Rivayet Adedi: 7

84

2.1.7.Cahiliyede KureyĢ‟in Kâbe‟yi ĠnĢası ve Yılanın Kâbe‟yi Koruması

ض٤فؽلص٢ أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ كاك ث ػجل اوؽ اؼطبه، هب: ؽلصب ػجل هللا ث ػضب ث ”

هو٣. هب: " بذ ثو ٣بث ٢ ػ ث٤ب اؼجخ، هج أ ثزباوبه١، ػ أث٢ اطل٤، هب: هذ: ٣ب فب، ؽلص

٤ ثله ري اؼبم، رغ اح ػ٠ اغله ص رل٠، ص ئ ل٤خ و أهجذ، ؽز٠ ئما بذ ثبؼ٤جخ ٢

٣، كوجا ئ٤ب أفنا فجب ه٤ب ب ك٤ب ٣وب ثبه ٣ئن بؽ خ هج علح، كبود كؼذ ثب هو

غبها ثبء، كب هلا ث خ هبا: ث٤ب ث٤ذ هثب. كبعزؼا ني وا اؾغبهح ااؽ٢، كج٤ب ه هللا

ك١ هللا أػ، كب ٠ هللا ػ٤ ٣وب ؼ ئم الذ ػهر، كك١: ٣ب ؾل، ػهري كني أ ب

هؤ٣ذ ػهح ثؼلب، كب عؼا اؾغبهح ا ثوب، فوعذ ؽ٤خ كاء اظو، ث٤بء اجط، ب هأ

ض هأ اغل١، رؼ ب أهاكا لب، كب هأا مي اػزيا ػل اوب، ٣ئن ك٢ ب ا٤، ص هبا:

وأا بئوا أك ظو، أث٤ ثط، ألو اوع٤، أفنب كغوب ؽز٠ أكفب أع٤بكا، هثب، أهكب ػبهح ث٤زي. ك

… “ص لب ثب

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman el-Attâr‟dan

Abdullah b. Osmân b. Huseym el-Kârî‟den Ebi‟t-Tufeyl dedi ki: Dayıma KureyĢ‟in

Kâbe‟yi tekrar inĢa etmeden önceki halini sordum, dedi ki: “Sıvalı olmayan kuru

taĢlardan yapılmıĢtı, oğlaklar üzerinde zıplıyordu. Kâbe örtüsü ilk önce duvarlar üzerine

konur sonra aĢağıya sarkıtılırdı. Rumlara ait olan bir gemi gelirken, o zamanlarda

Cidde‟den önce Mekke‟nin sahili olan ġuaybe‟de parçalandı. KureyĢliler bunu iĢitip

geminin tahtalarını almak için oraya gittiler. Oradan tahtalarla beraber Bâkûm isimli

Rum bir marangozla beraber döndüler. Mekke‟ye gelince bir araya gelip rabbimizin

beytini (Kâbe) yapsak dediler. TaĢları etraftan getirdiler. Hz. Peygamber‟de onlarla

beraber taĢ taĢırken avret yeri açıldı. Bu esnada “Ya Muhammed avret yerini ört !”diye

nida olundu. Allah bilir bu ilk kez yapılan nidaydı. Bundan sonra onun avret yeri hiç

görünmemiĢtir. TaĢları toplayıp Kâbe‟yi yıkmaya niyetlendikleri vakit sırtı siyah karnı

beyaz, oğlak kafasına benzer bir kafası olan bir yılan ortaya çıktı. Onlar her yıkmaya

teĢebbüs ettiklerinde onlara mani oldu. Durum böyle olunca makâm-ı Ġbrâhim‟e gittiler

85

ki makâm-ı Ġbrâhim o zamanda bugünkü yerindeydi. Ey rabbimiz biz sadece senin

beytini tamir etmek istiyoruz dediler (yakardılar). Akabinde sırtı siyah karnı beyaz

pençeleri sarı bir kuĢ gördüler. O kuĢ yılanı alıp Ecyad tarafına götürdü. Sonra Kâbe‟yi

yıkıp tekrar yaptılar…”266

Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayet, senedin sıhhati bakımından

sahihdir. Kütüb-i sittede bulamadığımız rivayet erken dönem hadis kaynaklarından

Musannef‟de zikredilmiĢtir. Buradaki rivayet muhteva yönünden Ahbâru Mekke‟dekiyle

aynı olmakla beraber lafızlarında bazı değiĢiklikler vardır.267

Ġbn Huzeyme(ö.h.311) ise

Sahîh‟ine Aburrezzâk ve Ma‟mer‟in senedinde bulunduğu Ebu‟t Tufeyl‟den gelen bu

rivayetin baĢ tarafını almıĢtır.268

Rivayet bu lafızlarla ve Ahbâru Mekke‟deki sened

zinciriyle Hanbelî hadis âlimi Ziyâuddîn el-Makdîsî‟nin (ö.h.643) el-Ehâdîsu‟l-Muhtêra

isimli eserinde geçmektedir.269

Rivayette ki Hz. Peygamber‟in avret mahallinin açılmasına

dair olan kısım ise küçük lafız farklılıklarıyla Abdurrezzâk‟ın(ö.h.211) Musannef‟inde,

Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde ve Hâkim en-Nîsâbûrî‟nin (ö.h.405) el-

Mustedrek ala‟s- Sahîhayn isimli eserlerinde bulunmaktadır.270

266

Ezrakî,c.I, s.157-158

267 Bkz., Abdurrezzâk, el-Musannef,Menâsik,Bâb:106,h.no:9106,c.V,s.105

268 Bkz., İbn Huzeyme, Ebu Bekr Muhammed b. İshâk b. Huzeyme es-Sülemî en-Nîsâbûrî(ö.h.311),es-Sahîh,

el-Mektebü’l-İslâmî,Beyrut,t.y.,Kitâbu’l-Menâsik,Bâb:397,h.no:3022,c.IV,s.337; İbnHuzeyme’nin kitabında

rivayetin baş tarafı olan “ ؼ ب ا ب ٣وزؾ بذ هله له، ك٤ ٤ ج٤خ ثبو ٤خ غب ؼجخ ك٢ ا بذ ا بم ” kısmı vardır.

269Makdîsî,Ziyâuddîn Ebû Abdillah Muhammed b. Abdilvâhid (ö.h.643), el-Ehâdîsu‟l-Muhtêra evi‟l-

Mustahrec mine‟l-Ehâdîsi‟l-Muhtêra mimmâ lem-Yuhrichu el-Buhârî ve Müslim fi-Sahîhihimâ,Dâru-

Hadar li‟t-Tabâ„ati ve‟n-NeĢri ve‟t-Tevzi‟,Beyrut,1420\2000,c.VIII,s.229

270 Bkz., Aburrezzâk,a.g.e.,Kitâbu‟t-Tahâre,Bâb:133,h.no:1105,c.I,s.286;Ġbn Hanbel,Ebû Abdillah Ahmed

b. Muhammed eĢ-ġeybânî (ö.h.241) el-Musned,Müessesetü‟r-Risâle,y.y.,1421\2001, c.XXXIX, s.212,

h.no :23794; Nisâbûrî, el-Mustedrek ala‟s-Sahîhayn.,Kitâbu‟l-Libâs,h.no:7357,c.IV,s.199

86

Rivayette Kâbe‟nin sırtı siyah karnı beyaz bir yılan tarafından korunduğu

bildirilmektedir. 2- Ezrakî yine böyle bir bilginin bulunduğu baĢka bir rivayet

zikretmiĢtir. Rivayette Ģöyle geçmektedir : “Kâbe‟nin içinde içeriye giren kiĢinin sağ

tarafında kalan bir kuyu vardı, bu kuyuya Kâbe‟ye hediye edilen değerli eĢya ve ziynetler

konurdu. Cürhümlüler Kâbe‟ye hediye edilen bu eĢyayı buradan defalarca çaldıkları için

Allah (c.c.) Kâbe‟yi koruması için oraya bir yılan gönderdi ve 500 sene boyunca Kâbe‟yi

korudu, ta ki KureyĢliler Kâbe‟yi tekrar yapıncaya kadar.”271

Kâbe‟nin siyah bir yılan

tarafından korunmasına dair kütüb-i sittede herhangi bir rivayet bulamadık. Erken dönem

hadis kaynaklarında da sadece Musannef‟de geçen rivayeti bu bölümün baĢında zikrettik.

ġüphe yok ki Ebrehe‟nin fil ordusuna karĢı Kâbe‟yi Ebâbil kuĢlarıyla korumuĢ olan

Hz. Allah, Cürhümlülerin hırsızlarından ya da yeniden yapmak için dahi olsa Kâbe‟yi yıkmak

isteyen KureyĢlilerden beytini (Kâbe) bir yılan vasıtasıyla korumaya muktedirdir. Ancak Hz.

Peygamber‟inde bizzat çalıĢtığı Kâbe‟nin tamiratı esnasında vuku bulan bu hadisenin ana

hadis kaynaklarında bulunmaması272

,500 sene boyunca yılanın var olduğunun iddia edilmesi,

bu rivayetlere efsaneler ve abartıların katılarak mukaddes olanın korunmaya çalıĢıldığı

kanaatini bizde oluĢturdu. Birçok kültürde olduğu gibi cahiliye zamanı Araplarının gözünde

de görünüĢünün korkunçluğu ve zehirli olmasından ötürü yılan, mukaddes olanın tabii

muhafızı makamındadır. Hatta öyle ki cahiliye zamanında Araplar yılana baĢlı baĢına bir

kutsiyet atfetmiĢlerdir. Yılanların cinlerden olduğuna inanmıĢ, bir yılanı gördüklerinde ona

zarar verirlerse baĢlarına bir Ģey geleceği korkusundan ona dokunmamıĢlardır.

271

Ezrakî,c.I, s.159

272 Temel hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayeti Ġbn Hacer (ö.h.852) Fethu‟l-Bârî isimli eserinde

Kâbe‟nin KureyĢ tarafından yeniden inĢası esnasında Hz.Peygamber‟in taĢ taĢırken izârının düĢmesiyle ilgili

rivayeti açıklarken Ezrakî‟yi kaynak göstererek zikretmiĢtir. Bkz.Ġbn Hacer, Fethu‟l-Bârî Şerhu-Sahîhi‟l-

Buhârî,Dâru‟l-Ma‟rife,Beyrut,h.1379, h.no:1582,c.III,s.441,

87

ġiddetli bir hastalığa yakalandıklarında bunun sebebinin yılan öldürmekten

kaynaklandığını düĢünmüĢ hatta iĢi ölü bir yılan gördüklerinde onu kefenleyip

gömmeye kadar götürmüĢlerdir.273

Bütün bunlar rivayetlerde geçen yılanın Kâbe‟yi ve Kâbe‟nin hazinesini

koruması hâdisesinin Ģifahi Arap edebiyatında bolca olan efsane türünden haberler olup

rivayetlere dâhil edildiği kanaatini bizde oluĢturmuĢtur.

Ezrakî diğer bir rivayette ise Kâbe‟de bir kadının yangın çıkardığını Kâbe‟nin

zayıflayan duvarlarından dolayı yıkılıp tekrar yapıldığını zikreder. Rivayet Ģöyledir:

أث٢ ال١ هب: ؽلصب ػجل هللا ث ؼبم اؼب٢، ػ ؼو، ػ ايو١ هب: ب ثؾ ه ؽلص٢ ل١ ث”

هللا ٠ هللا ػ٤ اؾ، أعود اوأح هو٣ اؼجخ، كطبهد واهح عورب ك٢ ص٤بة اؼجخ

لب، كوب ا٤ل ث كبؽزوهذ، كب اج٤ذ ؾو٣ن ان١ أبث، كزبؿذ هو٣ ك٢ ل اؼجخ، كبثا

: ث و٣ل اإلالػ. هب: كا هللا ال ٣ي اؾ٤. هبا: لب اإلالػ أ اإلبءح؟ هبااـ٤وح: أرو٣ل ث

ان١ ٣ؼب ك٤لب؟ هب ا٤ل ث اـ٤وح: أب أػب كألب. كبهرو٠ ا٤ل ػ٠ عله اج٤ذ ؼ الأ، كوب:

اؼناة، لا ؼ، ا ئب ال و٣ل ئال اإلالػ. ص ل، كب هأد هو٣ ب ل ب، ٣أر ب ٣قبك

ؽز٠ ئما ثا كجـا غ او، افزذ هو٣ ك٢ او أ١ اوجبئ ر٢ هكؼ، ؽز٠ بك ٣زغو ث٤، كوبا:

رؼبا ؾ أ ٣طغ ػ٤ب ن اخ. كبطؾا ػ٠ مي، كطغ ه هللا ٠ هللا ػ٤

كأو ثبو كغ ك٢ صة، ص أو ٤ل هج٤خ كأػطب بؽ٤خ اضة، ص ؿال، ػ٤ بؽب وح، كؾ،

“اهرو٠ أو أ ٣وكؼ ئ٤، كوكؼ ئ٤، ب ان١ ؼ

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî‟den Abdullah b. Muâz es-

Sanânî‟den Ma‟mer‟den Zührî dedi ki: “Hz. Peygamber‟in gençlik çağlarında bir

kadın Kâbe‟de ateĢ yaktı, ateĢin kıvılcımı Kâbe‟nin örtüsüne ulaĢtı, böylece Kâbe yandı.

Kâbe yangından dolayı zayıfladı. KureyĢ Kâbe‟yi yıkıp yapmak için meĢgul oldu, ancak

bundan çekindiler. Bunun üzerine Velîd b. Muğîre siz Kâbe‟yi tamir için mi

273

Usta,Ġbrahim,İslâm Öncesi Arap Mitololojisi,Ankara Okulu yay.,Ankara,2015,s.187-189

88

yıkıyorsunuz yoksa kötü bir niyet için mi, diye sordu. Onlarda tamir için yıkmak

istiyoruz deyince, Allah ıslah (tamir) etmek isteyenleri helak etmez dedi. Dediler ki:

Kim Kâbe‟nin üzerine çıkıp da yıkmaya baĢlayacak? Velîd b. Muğîre bunun üzerine:

Ben çıkıp yıkmaya baĢlarım dedi. Elinde bir baltayla Kâbe‟nin duvarı üstüne çıktı Ey

Allah‟ım! Niyetim Kâbe‟yi tamir etmek için yıkmaktır dedi. Sonra yıkmaya baĢladı,

KureyĢ yıkılanları görüp, bekledikleri azabın onun baĢına gelmediğini görünce onunla

beraber Kâbe‟yi yıktılar. KureyĢliler Kâbe‟yi tekrar yapıp Hacer-i Esved kısmına

gelince hangi kabilenin onu kaldırıp yerine koyacağına dair tartıĢmaya baĢladılar ki

nerdeyse kavga edeceklerdi. Sonra dediler: Gelin Ģu yoldan ilk gelecek kimseyi hakem

tayin edelim, bu görüĢ üzerinde anlaĢtılar. O yoldan o zaman genç bir delikanlı olan Hz.

Peygamber çıka geldi. Üzerinde bir kuĢak vardı. Hz. Peygamber‟i hakem tayin ettiler.

Onlara Hacer-i Esved‟in getirilip bir bezin(elbise) üzerine konulmasını emretti. Sonra

her kabilenin reisine bezin bir tarafını tutturdu(verdi).Kendisi yüksekçe bir yere çıktı,

Hacer-i Esved‟i ona doğru kaldırmalarını emretti, onlarda kaldırdı. Kendisi alıp taĢı

yerine koydu.”274

Tâbîin tabakasından olan Zührî‟den (ö.h.124) gelen rivayet Hz. Peygamber‟in

fillerinden bahsettiği için merfu‟dur. Hem rivayette irsâl olduğu için hem de senedde

yer alan Mehdî b. Ebi‟l-Mehdi meçhul olduğundan rivayetin senedi bu haliyle zayıftır.

Ancak rivayet Musannef‟de aynı lafızlarla ve Ma‟mer Zührî tarikiyle sahih bir isnad

zinciriyle geçmektedir.275

Bu rivayetin mutâbaatıyla Ahbâru Mekke‟deki rivayet hasen

liğayrihi derecesine çıkmıĢtır. Ahbâru Mekke‟deki bu rivayete hadis kaynaklarından

sadece Musannef‟de rastladık.

274

Ezrakî,c.I, s.158-159

275 Bkz., Abdurrezzâk, el-Musannef, Menâsik,Bâb:106,h.no:9104,c.V,s.105

89

4- Ezrakî bu tamirat esnasında KureyĢliler ihtilaf edince Hz. Peygamber‟in

Hacer-i Esved‟i yerine koyduğuna dair merfu‟ bir rivayet daha zikretmiĢtir ,

rivayette Hz. Peygamber Ģöyle buyurmaktadır : “ KureyĢ‟in Hacer-i Esved‟i

yerine koymakta ihtilaf ettiği o günde onu ellerimle yerine ben koydum”.276

Senedin müntehâsı itibariyle rivayet merfu‟dur. Ancak isnad zincirindeki

Muhammed b. Ömer b. el-Vâkıdî(ö.h.207) hakkında Buhârî (ö.h.256) bir cerh

ifadesi olarak “سكتوا عنو” ifadesini kullanmıĢ. Müslim(ö.h.261) ve Ebû

Zür„a(ö.h.264) onu, kendisinde ciddi kusur olan râvîlerin tenkit edildiği ifade

olan metrûku‟l- hadîs ifadesiyle tenkit etmiĢ, Ebû Dâvud‟un(ö.h.275) ifadesiyle

Ahmed b. Hanbel (ö.h.241) ondan bir kelime dahi zikretmemiĢtir.277

Hadiste zayıflığı üzerine ittifak olunan Vâkıdî ile beraber senet teki diğer

bir râvî Muhammed b. Ebî Humeyd de (ö.h.151-160) zayıf ve munkeru‟l-hadîs

diye cerh olunmuĢtur.278

Ġki râvîsi mecruh olan bu rivayet zayıftır. Temel hadis

kaynaklarında bulamadığımız rivayet Ebu Nuaym el-Ġsfahânî‟nin (ö.h.430)

Delâilu‟n-Nübüvve isimli eserinde bulunmaktadır.279

KureyĢ‟liler Kâbe‟yi tamir ederken Ġbrahim‟in (a.s.) yaptığı ölçülerden

daha kısa yapmıĢlardır. Sebebi mahiyetinde Ezrakî Ģöyle bir rivayet zikreder:

276

Ezrakî,c.I,s.172

277 Zehebî, Târîhu‟l İslâm ,c.V,s.182

278 Zehebî,a.g.e.,c.IV,s.200

279 Bkz.,Ġsfahânî, Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillah b. Ahmed b. Ġshâk b. Musa b. Mehrân (ö.h.430),

Delâilu‟n-Nübüvve,Dâru‟n-Nefâis,Beyrut,1406\1986,s.177

90

أفجو٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، هب: ؽلصب ٤ ث ، ػ اض٠ ث اجبػ، هب: ؼذ ػو ث ؼ٤ت، ٣و: ”

ب اؼجخ ك٢ ابء رؼخ أمهع، كبزووا ب، وا أ ٣ ثـ٤و وق، أهاكا اي٣بكح ك٤ب،

“ب ىاكا ك٢ ب رؼخ أمهع، روا ك٢ اؾغو ػوب زخ أمهع ػظ مهاع هود ث الوخكج

5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya‟dan Süleym b. Müslim‟den el-

Müsennâ b. es-Sabbâh‟dan Amr b. ġuayb dedi ki: “ Kâbe‟nin göğe doğru yüksekliği 9

zirâ‟ idi. Uzunluğundan kısalttılar. Kâbe‟nin tavanının olmamasını çirkin gördüklerinden

Kâbe‟ye eklenti(tavan) yapmak istediler. Kâbe‟yi yaptıklarında yüksekliğine 9 zirâ‟ daha

eklediler. Hicr kısmında geniĢlemesine olarak 6 zirâ‟ ve bir zirâ‟dan biraz fazla yeri paraları

yetmediği için terk ettiler(Kâbe‟nin binasına dâhil etmediler).280

Bu rivayet sadece Ahbâru Mekke‟de geçmektedir. Senedin müntehâsı itibariyle

rivayet maktu‟dur. Ġsnad zincirindeki Süleym b. Müslim (ö.h.191-200) hadis münekkitleri

tarafından metrûku‟l-hadîs ve habis bir cehmi diye cerh edilmiĢtir.281

Yine aynı Ģekilde

isnaddaki el-Müsennâ b. es-Sabbâh‟da(ö.h.149) leyyinu‟l-hadîs282

Ģeklinde cerh edilmekten

kurtulamamıĢtır.283

Bu bakımdan, rivayetin sıhhati itibariyle zayıf olduğu açıktır.

Ezrakî bu konuda merfu‟ rivayetler de zikretmiĢtir. Muhtevaları hemen hemen aynı

olan o rivayetlerden biri Ģöyledir:

و، أ ػجل هللا ث ؾل ث ؽلص٢ عل١، هب: ؽلص٢ بي ث أ، ػ اث بة، ػ ب ث ػجل هللا ث ػ”

أ رو١ أ هي »أث٢ ثو ال٣ن، أفجو ػجل هللا ث ػو، ػ ػبئخ، أ ه هللا ٠ هللا ػ٤ هب:

280

Ezrakî,c.I,s.171

281 Bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm,c.IV,s.1122

282 Cerh ifadesi olan bu sîga ,“az hadis rivayet edip ,naklettiği rivayetlerin terk edilmesine sebep olacak kadar

zayıf rivayetleri bulunan râvî” manasınada gelir.Bkz.,Aydınlı,Hadis Istılahları Sözlüğü.,“Leyyinu‟l-

Hadîs”,s.164

283 Bkz., Zehebî,a.g.e.,c.III,s.977

91

؟ هبذ: كوذ: ٣ب ه هللا، أال روكب ػ٠ هاػل؟ هب: ال ؽلصب « ؽ٤ ثا اج٤ذ ازووا ػ هاػل ئثوا٤

“هي ثبلو لؼذ

6- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Mâlik b. Enes‟den Ġbn ġihâb‟dan Sâlim

b. Abdillah b. Ömer‟den Abdullah b. Muhammed b. Ebî Bekr es-Sıddîk ,Abdullah b.

Ömer‟e haber verdi ÂiĢe (r.anha) dedi ki: Resûlullah Ģöyle buyurdu: “Kavmin beyti

(Kâbe) yaparken Ġbrahim‟in yaptığı temelleri kısalttığını görmedin mi ? Hz. ÂiĢe dedi ki:

Ya resûlallah ! Onu asıl temellerine döndürmeyecek mi sin? Hz. Peygamber buyurdu ki:

Kavminin yaĢadığı dönem küfre yakın olmasaydı muhakkak yapardım.”284

Ezrakî‟nin naklettiği bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Ġsnad

zincirindeki râvîleri sika olduğundan senedi itibariyle de rivayet sahihtir. Hadis

kaynaklarında bu rivayet aynı lafızlarla ve hemen hemen aynı isnad zinciriyle Mâlik b.

Enes„in (ö.h.179) Muvatta‟sında, Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde,

Buhâri(ö.h.256) ve Müslim‟in(ö.h.261) Sahîhlerinde ve Nesâî‟nin(ö.h.303) Sünen‟inde

(el-Muctebâ) bulunmaktadır.285

7- Ezrakî bu bölümde ayrıca, Hz. Ġbrahim ve Cürhümlüler zamanında kapısı yere yakın

olan Kâbe‟nin, Huzeyfe b. el-Muğîre‟nin “Ey KureyĢ topluluğu! Kâbe‟nin kapısını yükseltin,

oraya ancak merdivenle çıkılsın. Böylece sizin istedikleriniz oraya girebilir. Girmesini

istemedikleriniz de eğer o merdivenle oraya girmeye çalıĢırlarsa onlara vurup düĢürürsünüz.

284

Ezrakî,c.I,s.171

285Rivayetler için bkz., Mâlik b. Enes b. Mâlik b. Âmir el-Asbahî el-Yemeni (ö.h.179),el-Muvatta‟,Dâru-

Ġhyâi‟it-Turâsi‟l-Arabî,Beyrut,1406\1985, Hac,Bâb:32,c.I,s.363;,Ġbn Hanbel,el-Musned., c.XXXXII,

s.274, h.no: 25440;Buhârî,Ehâdîsü‟l-Enbiyâ, Bâb:11,h.no:3368,c.IV, s.146; Müslim,Hac,Bâb:69,h.no:

(1333)-399, c.II, s.969;Nesâî,Menâsikü‟l-Hac,Bâb:125,c.V,s.214,. Zikrettiğimiz bu 5 eserde, Muvatta‟ ve

Müslim ‟deki rivayetlerin dıĢında rivayetin sonunda ki “لؼذ” lafzı bulunmamaktadır.

92

Böylece diğerlerine ders olur.” sözleriyle, öne attığı fikrin kabul görmesi neticesinde

Kâbe‟nin kapısının KureyĢliler tarafından yükseltildiğine dair bir rivayet zikretmiĢtir.286

Ezrakînin zikrettiği bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle maktu‟dur. Ancak isnad

zincirindeki Ġbn Ebî Sebre (ö.h.162) hadis uydurmakla itham olunmuĢtur.287

Seneddeki diğer

râvî Yahya b. ġibl de meçhul bir râvîdir.288

Senedi yönünden zayıf olan bu rivayet muhteva itibariyle hadis kaynaklarında ve rivayetin

kaynak değeri için temel kabul ettiğimiz kütüb-i sitte eserlerinde yer almaktadır. Ezrakî‟nin bu

rivayetini muhteva itibariyle destekleyen hadis Hz. ÂiĢe‟den gelmektedir. Rivayette Hz.

Peygamber‟e Hicr‟in Kâbe‟ye dâhil olup olmadığını soran ÂiĢe‟ye Hz. Peygamber “evet dâhildir”

diye cevap vermiĢ. Hz. ÂiĢe devamında niye Kâbe‟nin yapımında onu da binaya dahil etmediler

diye sorunca, Hz. Peygamber “nafakalarının (paralarının) yetmediğini” söylemiĢtir. Hz. ÂiĢe “peki

kapısını neden yüksek yaptılar” diye bir soru daha sormuĢ Hz. Peygamber‟de “istedikleri kiĢilerin

girmesi için, istemedikleri kiĢilerinde girmesine mani olmak için” diye cevaplamıĢtır.289

286

Bkz., Ezrakî,c.I,s.171-172

287 Ravî, Ebû Bekr b. Abdillah Ġbn Ebî Sebre b. Ebî Rehm el-KureĢî‟dir (ö.h.162),hadis uydurmakla ve bir çok hadisin

metnini bir hadiste toplamakla cerh edilmiĢtir.Bkz.,Yusuf b. Cevdet Yasin ed-Dâvudî, el-Muttefik ve‟l-Mufterik fî-men

zukira bi-kunyetihi mine‟r-ruvâti fi‟l-kutubi‟s-sitte,Dâru‟l-Endülüs li‟t-tabâa, Mısır, 1434\2013,s.33

288 Ġbn Hacer Lisânu‟l Mîzân‟da kendisi için “ال يعسف”demektedir.Bkz., Ġbn Hacer , Lisânu‟l-Mîzân,c.IX,s.447

289 Rivayetin geçtiği bazı hadis eserleri Ģunlardır: Tayâlisî,Ebû Dâvud Süleyman b. Dâvud b. el-Cârûd (ö.h.204),el-

Musned,Dâru-Hicr,Mısır,1419\1999,c.III,s.22-23,h.no:1496; Dârimî,Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman b.

el-Fadl b. Behrâm b. Abdissamed (ö.h.255), es-Sunen, Dâru‟l-Muğnî li‟n-NeĢri ve‟t-Tevzi‟ Suudi Arabistan,

1412\2000, Menâsik, Bâb:44, h.no:1911,c.II,s.1188-1189; Buhârî , Hac , Bâb :42 ,h.no:1584, c.II,s.146; Müslim,Hac,

Bâb :70, h.no : (1333)-405, c.II,s.973;Ġbn Mâce,Ebû Abdillah Muhammed b. Yezîd Mâce el-Kazvînî (ö.h.273), es-

Sunen, Dâru-Ġhyâi‟l-Kütübi‟l-„Arab‟i, y.y.,t.y., Menâsik,Bâb:31, h.no:2955,c.II,s.985; Hadis kitaplarında geçen

rivayette KureyĢlilere Kâbe‟nin kapısını yükseltme fikrini veren Huzeyfe b. el-Muğîre‟ye dair bilgi yoktur.

93

2.1.8. Kâbe ve Çevresine Konulan Putlar ve Bu Putlardan Çıkan Ruhlar

Ezrakî, Kâbe ve çevresine putları getirip yerleĢtiren, Araplar arasına putperestliği

sokan kiĢinin Amr b. Luhay olduğunu bir rivayette zikretmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:

ؽلصب عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ اث عو٣ظ، هب: هب ػوخ ٠ اث ”

-هأ٣ذ ػو ث ؾ٢ ٣غو هج ٣ؼ٢ أؼبء »ػجب، ػ اث ػجب، هب: هب ه هللا ٠ هللا ػ٤ :

كوب: ث٢٤ ث٤ي « . ك٢ ابه؟»هللا ٠ هللا ػ٤ : ، كوب ه« ك٢ ابه، ػ٠ هأ كوح

أ عؼ اجؾ٤وح ابئجخ ا٤خ، اؾب، ت األصب »األ. هب ه هللا ٠ هللا ػ٤ :

“ؽ اؼجخ، ؿ٤و اؾ٤ل٤خ ك٣ ئثوا٤ ػ٤ اال

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b.Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Ġbn Cüreyc‟den Ġbn Abbâs‟ın azatlı kölesi „Ġkrime‟den Ġbn Abbâs dedi:

Resûlullah buyurdu ki: “ Amr b. Luhay‟ı cehennemde bağırsakları baĢına post gibi

geçirilmiĢ Ģekilde gördüm. Bu cehennemdeki kimdir? Diye sordum. Benimle senin

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

5 - 2

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

3 1 3 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis

Kaynakları

Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

1 Rivayet Buhârî ve

Müslim‟in

Sahihlerinde

1Rivayet muhteva

itibariyle Buhârî ve

Müslim‟in

Sahihlerinde

2 Rivayet

Abdurrezzâk‟ın

Musannef‟de.

1Rivayet Muvatta‟ da

1 Rivayet muhteva

itibariyle Dârimî‟nin

Sünen‟inde.

1 Rivayet Ebu

Nuaym el-

Ġsfahânî‟nin

Delâilu‟n-Nübüvve

isimli eserinde

Toplam Rivayet Adedi: 7

94

aranda geçmiĢ milletler var diye cevap verdi. O bahîre, sâibe, vasîle ve hâmı290

ortaya çıkaran, Kâbe‟nin etrafına putları diken, Ġbrahim‟in (a.s.) hanif dinini bozan

ilk kiĢidir.”291

Rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Senedin sıhhati itibariyle

bakıldığında ise Osman b. Sâc‟dan (ö.h.161-170) dolayı rivayet zayıftır. Rivayetin

senedinde ki Ġbn Abbâs‟ın kölesi „Ġkrime (ö.h.105) hakkında da hadis münekkitlerinin

ihtilafı vardır.292

Rivayeti kaynak değeri itibariyle ele aldığımızda Amr b.Luhay‟ın

cehennemde olduğu, Saibe‟yi ilk terk eden ve Ġbrahim‟in (a.s.) tevhit dinini bozan ilk

290

Bahîre: Cahiliye Arapları zamanında bir diĢi deve 5 batın doğurduğunda, sonuncu

doğurduğu erkek olursa o devenin kulağı yarılıp deve salınırdı. O deveye bir daha binilmez,

onunla bir daha yük taĢınmazdı. Bkz.,Zebîdî, Tâcu‟l -Arûs,c.X,s.115; Sâibe: Cahiliye Arapları

zamanında yavrusunun yavrusunu gören deveye yada Arapların putlarına nezredilen deveye

veyahut on batın doğurup doğurduklarının hepsi diĢi olan deveye denirdi.Böyle deveye

binilmez ,yük yüklenmez, eti yenilmez,sütü içilmez ,terk edilirdi. Bkz.,Zebîdî,a.g.e.,c.III,s.86;

Vasîle :Cahiliye zamanında 10 batın doğuran diĢi deve ya da 6 tane diĢi yavrulayan keçinin

yedincisinde erkek doğurması,böylece diĢi olan erkek kardeĢine vâsıl oldu derlerdi .O keçinin

sütünden sadece erkekler içebilir,kadınlar içemezdi.Bkz., Zebîdî,a.g.e,c.XXXI,s.80 -81;Hâmî :

Cahiliye Arapları zamanında belli miktarda diĢi deveyi dölleyen damı zlık deve, yaĢlanmıĢ

olan bu develer serbest bırakılır üzerine binilmez,yük taĢınmaz ondan istifade edilmezdi.Bkz.,

Zebîdî ,a.g.e,c.XXXVII,s.482

291 Bkz., Ezrakî,c.I,s.116-117

292

„Ġkrime‟ye Buhârî (ö.h.256) itimat etmiĢ ve hadisçilerden bir grupta kendisini tevsik etmiĢtir.

Mâlik b. Enes (ö.h.179) ve Ali b. el-Medînî (ö.h.234 ) ise kendisini Ģiddetli bir Ģekilde cerh

etmiĢlerdir. Ancak cerh etmelerinin en önemli sebebi hadisteki zayıflığından dolayı değil Hâricî

görüĢü benimsediğinden dolayıdır.Bkz.,Zehebî,Mîzânu‟l-i‟tidâl fi-nakdi‟r-ricâl, Dâru‟l-ma‟rife li‟t-

Tabâati ve‟n-NeĢr,Beyrut, 1382\1963, c.III,s.93-97;Biz „Ġkrime hakkında hadis münekkitlerinin

ekserisinin görüĢlerini tercih ederek onun için sika hükmünü kabul edeceğiz .

95

kiĢi olduğuna delalet eden rivayetlere Ebu Hureyre (ö.h.58) tarîkiyle hicri ilk üç asır

hadis eserleri ve bazı kütüb-i sitte kitaplarında ulaĢtık.293

Ezrakî diğer bir rivayette Hübel putunun Amr b. Luhay tarafından Kâbe‟ye

konulduğunu bildirmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١ أؽل ث ؾل هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ؾل هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب اولاػ، ػ ”

ئ اجئو از٢ بذ ك٢ عف اؼجخ، بذ ػ٠ ٤٣ »ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ؾل ث ئؾبم، هب:

ؽلواب؛ ٤ ك٤ب ب ٣ل ؼجخ، ك ري ني ؽز٠ كفب، ب ػوب صالصخ أمهع، ٣وب ئ ئثوا٤ ئبػ٤

ب ػو ث ؾ٢، كول ث ٣وب ج ٤ذ أه اغي٣وح، ب ج أػظ أب هو٣ ػلب،

كج ػ٠ اجئو ك٢ ثط اؼجخ، أو اب ثؼجبكر، كب اوع ئما هل لو ثلأ ث ػ٠ أ ثؼل اك

ج ان١ ٣و أث ل٤ب ٣ أؽل: اػ ج. أ١: أظو ك٣ي. كوب اج٢ ٠ هللا « ج٤ذ، ؽن هأ ػلثب

. ب ا اجئو از٢ ك٢ ثط اؼجخ األفق، بذ اؼوة ر٤ب األفق“« هللا أػ٠ أع»ػ٤ :

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesi Ahmed b. Muhammed‟den Saîd b.

Muhammed‟den Saîd b. Sâlim el-Kaddâh‟dan Osman b. Sâc‟dan Muhammed b.

Ġshâk dedi ki: “ Kâbe‟nin içerisindeki kuyu, Kâbe‟ye giren kimsenin sağında kalırdı.

Derinliği üç zirâ‟ idi. Denildi ki Kâbe‟ye hediye edilenler (eĢyalar, ziynetler) buraya konsun

diye Ġbrahim (a.s.) ve Ġsmail (a.s.) burayı kazdılar. Durum bu hal üzere devam edip giderken

Amr b. Luhay Cezire topraklarından olan Hît‟ten Hübel isminde bir put getirdi. Hübel

293

Ġbn Ebû ġeybe‟ninMusannef‟inde rivayet Amr b. Luhay‟ın cehennemde bağırsaklarını sürüdüğü ,onun

Ġbrahim‟in (a.s.) ahdini bozan,Saibe‟yi ilk terk eden kiĢi olduğundan bahsetmektedir.Bkz.,Ġbn Ebû ġeybe,

Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed b. Ġbrahim b.Osman b. Havêstî el-„Absî (ö.h.235),el-Kitâbu‟l-

Musannef fi‟l-Ehâdîsi ve‟l-Âsâr ,Mektebetü‟r-RüĢd,Riyâd,h.1409,Evâil,Bâb:1,h.no:35740, c.VII,s.247;

Buhârî‟nin Sahîh‟inde ve Nesâî‟nin es-Sunenu‟l-Kubrâ isimli eserinde ise bu kiĢinin cehennemde

olduğundan ve Saibe‟yi ilk terk eden kiĢi olduğundan bahsedilmektedir. Buhârî‟deki rivayet Hz. ÂiĢe‟den

gelmektedir. Bkz.,Buhârî, el-„Amel fi‟s-Salât,Bâb:11,h.no:1212,c.II,s.65;Nesâî,es-Sunenu‟l-Kubrâ., Tefsîr,

Mâide,h.no:11091,c.X,s.88; Müslim‟in Sahîh‟inde ise cehennemde bağırsaklarını sürüdüğünden bahseder.

Bkz.,Müslim,Cenne,Bâb:13,h.no:(2856)-50,c.IV,s.2191

96

KureyĢ‟in Kâbe‟deki en büyük putuydu. Amr b. Luhay onu Kâbe‟deki kuyunun üzerine

koydu. Ve insanlara ona ibadet etmelerini söyledi. Seferden ailesine dönen biri Kâbe‟yi

tavaftan sonra o putun yanında tıraĢ olurdu. Hübel putu Ebû Süfyân‟ın Uhud günü Ey

Hübel dinini yücelt dediği puttur. Bu söze karĢılık resûlullahta “Allah en büyüktür en

yücedir buyurmuĢtur. ”Kâbe‟nin içindeki kuyunun ismi Ahsef‟dir. Araplar AhĢef diye

isimlendirmiĢlerdir.”294

Tarihçi Muhammed b. Ġshâk‟dan gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle

maktu‟dur. Senette ki Osman b. Sâc‟ın (ö.h.161-170) cerh edildiğinden daha önce

bahsettik. Rivayet bu bakımdan zayıftır. Rivayet bu lafızlarla hadis kaynaklarında

bulunmamaktadır. Ancak hicri dördüncü asırdan sonra kaleme alınmıĢ bazı tarih

kitaplarında bu rivayete rastladık.295

Rivayetin sonunda geçen hadis ise hadis

kaynaklarından Tayâlîsi‟nin Müsned‟inde ve kütüb-i sitte kitaplarından Buhârî‟de Berâ

b. Âzib(ö.h.71) tarikiyle zikredilmiĢtir. Uhud savaĢında okçular tepesindeki sahâbelerin

savaĢ esnasındaki tutumu ve savaĢın sonunda Ebû Süfya‟nın söylediklerinden bahseden

bu rivayette gördüğümüz, Hz. Peygamber‟in Ebû Süfyân‟a cevap vermediğini ancak

onun bu sözüne karĢılık sahâbeye “Allah en büyüktür ve en yücedir diye cevap veriniz”

dediğidir.296

Ezrakî‟nin bu bölümde naklettiği diğer rivayetlerden de Safâ ve Merve

üzerindeki putların da Amr b. Luhay tarafından koyulduğunu anlıyoruz.

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب اولاػ، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ اث ئؾبم، ”

والئل، ٣ل ئ٤ب اؼ٤و اؾطخ، ٣ج ت ػو ث ؾ٢ اقخ ثأل خ، كبا ٣جب ا»هب:

294

Bkz., Ezrakî,c.I,s.117

295 Bkz, Ġbnu‟z-Ziya(ö.h.854), Târihu Mekke,s.70; Diyârıbekrî (ö.h.966), Târîhu‟l-Hamîs,c.II,s.100

296 Bkz.,Tayâlisî,el-Musned,c.II,s.95; Buhârî,Meğâzî,Bâb:17,h.no:4043,c.V,s.94-95

97

ػ٤ب اج، ٣نثؾ ب، ٣ؼو ػ٤ب ث٤ اؼب، ت ػ٠ الب ب ٣وب ٤ي غبك او٣ؼ،

“ وت ػ٠ اوح ب ٣وب طؼ اط٤

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim el-Kaddâh‟dan Osman b.

Sâc‟dan Ġbn Ġshâk dedi ki: “ Amr b. Luhay, Halasa putunu Mekke‟nin aĢağı tarafına

koydu. Ona gerdanlık takıyorlar, arpa, buğday hediye ediyorlar (sunuyorlar),üzerine süt

döküp, onun için kurban kesiyorlardı. Üzerine de deve kuĢu yumurtası asıyorlardı. Safâ

üzerine Nüheyk adında -rüzgâr estiren- bir put koydu. Merve üzerine de Mut„ımu‟t-Tayr

isimli bir put koydu.”297

Ġbn Ġshâk‟tan gelen bu maktu‟ rivayet, seneddeki Osman b. Sâc‟dan(ö.h.161-170)

dolayı sıhhati bakımından zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Ezrakî

kaynak gösterilerek Fâsî‟nin(ö.h.832) ġifâu‟l-Garam ve Ġbnu‟z-Ziya el-Mekki‟nin(ö.h.854)

Târîhu-Mekke isimli, hicri dördüncü asır sonrası tarih kitaplarında bulunmaktadır.298

4- Ezrakî yine Ġbn Ġshâk‟dan gelen bir diğer rivayette de Menat putundan bahsetmiĢ

bu putunda Amr b. Luhay tarafından konulduğunu nakletmiĢtir: “Kudeyd 299

tarafında

deniz kenarında olan bu put Ezd ve Gassân kabilelerinin putuydu. Onu hac edip ona tazim

ediyorlardı. Kâbe‟yi tavaf ettikten sonra, Arafat‟ta vakfe yapıp oradan dağılıyorlar, en son

Minâ‟dan ayrıldıklarında o putun yanında tıraĢ oluyorlar, Safâ ile Merve‟ye gitmiyorlardı. ” 300

Bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde geçen bu rivayet Ġbn Ġshâk‟tan gelmesi

hasebiyle maktu‟dur. Senedin sıhhati itibariyle de rivayet hasendir. Menat putuyla ilgili

olarak kütüb-i sitte kitaplarından Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud‟da Hz. ÂiĢe‟den gelen

rivayetler mevcuttur. Rivayetlerde Ensar‟ın Ġslam‟dan önce hac ve umre yaptıklarında

297

Bkz., Ezrakî,c.I,s.124

298 Rivayet için bkz., Fâsî, Şifâu‟l-Garam,c.II,s.339; Ġbnu‟z-Ziya el-Mekkî, Târihu Mekke,s.73

299 Mekke‟ye yakın bir yerin adı.Bkz., Yâkut el-Hamevî ,Mu‟cemu‟l-Buldân,c.IV,s.313

300 Bkz., Ezrakî,c.I,s.124-125

98

Menat‟a tehlil getirdikleri, Safâ ile Merve arasında tavaf (sa‟y) yapmaktan kaçındıkları,

Ġslam‟a girince bunu Hz. Peygambere sormaları üzerine “Muhakkak ki Safâ ile Merve

Allah‟ın niĢanelerindendir. Kim beytullahı hac veya umre için ziyaret ederse, onları

tavaf etmesinde bir günah yoktur.” 301

Ayetinin nazil olduğu zikredilir.302

5- Taiflilerin putu Lât ve KureyĢlilerin bir diğer putu olan Uzza hakkında da Ezrakî

bazı rivayetler nakletmiĢtir. Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesi Saîd b. Sâlim Osman

b. Sâc Muhammed b. Sâib el-Kelbî Ebû Sâlih Ġbn Abbâs tarikiyle gelen bir

rivayetin muhteviyatı Ģöyledir : “ GeçmiĢ zamanda bir adam Sakîflilere ait bir kaya

parçasında oturup yanından geçen hacılara yağ satıp, onlara sevîk303

hazırlıyordu. Bu

yüzden bu kaya parçası Lât diye isimlendirildi. Bu kiĢi ölüp insanlar onu göremeyince

Amr b. Luhay onlara sizin ilahınız Lât‟tır. Bu kaya parçasının içerisine girmiĢtir, diye

söyledi (onları ona ibadete çağırdı). Uzzâ ise Nahle bölgesindeki üç semüre ağacından

oluĢur.”304

Sadece Ezrakî‟nin eserinde ve bazı tarih kitaplarında bulunan bu

rivayet305

,senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur. Senedin sıhhati itibariyle

incelendiğinde ise isnad zincirindeki Muhammed b. Sâib el-Kelbî(ö.h.146) yalancılıkla

301

2-Bakara-158

302Rivayetler için bkz., Buhârî, Ebvâbu‟l-„Umre, Bâb:10,h.no:1790,c.IIIs.6; Müslim,Hac,Bâb:43,h.no: (1277)-

360,c.II,s.928 Ebû Dâvud,Süleyman b. el-EĢ„as b. Ġshâk b. BeĢîr el-Ezdî es-Sicistânî(ö.h.275),es-Sunen,el-

Mektebetü‟l -„Asriyye,Beyrut,t.y.,Menâsik,Bâb:55,h.no:1901,c.II,s.181

303 Sevîk :Buğday ,arpa yada çavdardan elde edilen unun kavrulmasıyla yapılan yemek, özellikle

yolcuların azığı, acelecilerin yemeği olarak bilinir.Bkz., Zebîdî, Tâcu‟l-Arûs, c.XXV,s.480; Bu yemeği

yapan kimse için de “لت سويق” tabiri kullanılır.

304 Bkz., Ezrakî,c.I,s.125-126

305 Rivayetin geçtiği tarih kitapları için bkz., Fâsî (ö.h.832),Şifâu‟l-Garam,c.II,s.340; Ġbnu‟z-Ziya el-

Mekkî (ö.h.854), Târihu Mekke s.74

99

itham olunmuĢ, rivayetlerinin terk edilmesi üzerinde icma edilmiĢ bir râvî olduğundan

rivayet uydurmadır.306

Ancak bu rivayetin ilk kısmı olan Lât‟ın sevîk hazırlayan biri

olduğuna dair bilgi Buhârî‟de Ġbn Abbâs‟dan gelen bir rivayette anlatılmaktadır.307

Ezrakî bu rivayetin devamında senedinin önceki rivayetle aynı olduğunu

düĢündüğümüz merfu‟ bir rivayet zikretmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:

طؼب، ص عبء ئ٠ كب ثؼش هللا ؾلا ٠ هللا ػ٤ ثؼش ثؼل الزؼ فبل ث ا٤ل ئ٠ اؼي ٤وطؼب كو”

ب هطؼز، »هب: ال ٢ء. هب: « ب هأ٣ذ ك٤؟»اج٢ ٠ هللا ػ٤ ، كوب اج٢ ٠ هللا ػ٤ :

كوعغ كوطغ، كعل رؾذ أب اوأح بوح ؼوب، هبئخ ػ٤، أب رػ ػ٤، كوعغ كوب: « . كبهعغ كبهطغ

“ئ٢ هأ٣ذ نا نا. هب: لهذ

6- “Allah (c.c.) Muhammed‟i (a.s.) gönderdi (peygamberlik vazifesini yapmak için)

. Muhammed (a.s.) Mekke‟nin fethinden sonra Hâlid b. el-Velîd‟i Uzzâ putunu kırması

için gönderdi. Oda o putu kırdı. Sonra Hz. Peygamber‟in yanına döndü. Hz. Peygamber:

“ O putta bir Ģey gördün mü? Diye sorunca”, “hiçbir Ģey görmedim” diye cevap verdi.

Hz. Peygamber de : “Sen onu tam kıramamıĢsın. Dön ve onu tam kır” buyurdu. Hâlid

dönüp tekrar kırdığında o putun köklerinde308

saçı baĢı dağılmıĢ bir kadın buldu, putun

kırılmasından dolayı yakarıyordu. Hâlid döndü ve “böyle böyle Ģeyler gördüm” diye

söyledi. Hz. Peygamber de : “Doğru söyledin” buyurdu.” 309

Hz. Peygamber‟e nispet edilen bu rivayet merfu‟dur. Ancak bir önceki rivayete

birleĢtirildiğini düĢündüğümüz bu rivayetin senedinde Muhammed b. Sâib el-Kelbî‟nin

bulunması, rivayetin metnin de adeta tenasüh inancını andırır bilgiler içermesinden

dolayı nakledilen bu haberin uydurma olduğu aĢikârdır.

306

Bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.960

307 Bkz.,Buhârî,Tefsîru‟l-Kur‟ân,Bâb:291,h.no:4859,c.VI,s.141

308 Bu putun üç tane semure ağacından ibaret olduğu rivayette zikredildi.

309 Bkz., Ezrakî,c.I,s.-126

100

Ezrakî Kâbe ve çevresine koyulan putlardan biri olan Ġsâf ve Nâile putlarından da

bahseder. Rivayet Ģöyledir:

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: ؽلص٢ ؾل ث ئؾبم " أ ”

اؼجخ، كلغو ثب. ٣وب: ئب هجب ك٤ب كقب ؽغو٣، عوب، ب ـذ ك٢ اؾو كف هع ثبوأح

ا اوع ئبف ث ثـبء، ا اوأح بئخ ثذ مئت، كأفوعب اؼجخ، كت أؽلب ػ٠ الب، ا٥فو

ػ٠ اوح، ئب جب بي ٤ؼزجو ثب اب، ٣يكعوا ػ ض ب اهرجب؛ ب ٣و اؾب از٢ بها

ئ٤ب، ك ٣ي األو ٣له ٣زوبك ؽز٠ بها ٣ؾب، ٣زؼ ثب هق ػ٠ الب اوح، ص بها ص٤

...“٣ؼجلا، كب ب ػو ث ؾ٢ أو اب ثؼجبكرب ازؼ ثب، هب ب: ئ ب هج ب ٣ؼجلب

7- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Muhammed b. Ġshâk dedi ki:“Cürhümlüler Harem‟de haddi aĢıp ileri gittiler. Onlardan bir

erkek ve kadın Kâbe‟ye girdi orda zina ettiler.-Denildi ki, sadece erkek kadını öptü.-Hemen

orada taĢa dönüĢtürüldüler. Erkeğin ismi Ġsâf b. Beğâ, kadının ismi Nâile bint. Zi‟b‟di.

Kâbe‟den çıkarıldılar, biri Safâ üzerine diğeri Merve üzerine konuldu. Ġnsanlar onlardan

ibret alsın, ne hale geldiklerini görüp onların iĢlediği gibi büyük günah iĢlemekten

kaçınsınlar diye bu taĢlar o iki tepeye kondu. Üzerinden zaman geçip yaptıkları unutulunca

mesh (el sürülür) edilir bir hale geldiler. Safâ ile Merve de duran, bunlara ellerini

sürtüyordu. Böylece tapınılan iki put haline geldiler. Amr b. Luhay‟da insanlara bunlara

tapınılmasını ve el sürülmesini emredip Ģöyle dedi : “Sizden öncekiler de bunlara ibadet

ediyorlardı.”310

Tarihçi Muhammed b. Ġshâk‟tan gelen bu rivayet maktu‟dur. Ġsnadın sıhhati

açısından bakıldığında ise Osman b. Sâc‟dan(ö.h.161-170) dolayı rivayet zayıftır. Bu

rivayet sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.

Ġsâf ve Nâile putlarıyla alakalı diğer bir rivayette Ģöyledir:

310

Bkz.,Ezrakî,c.I,s.-119-120

101

٢ عل١، ػ ؾل ث ئكه٣، ػ ااهل١، ػ أ٤بف، هبا: ب ئبف بئخ هعال اوأح، اوع ئبف ؽلص”

ث ػو، اوأح بئخ ثذ ٤ عو، كي٤ب ك٢ عف اؼجخ، كقب ؽغو٣، كبرقنب ٣ؼجلب،

األب وا، كقوعذ أؽلب با ٣نثؾ ػلب، ٣ؾو هء ػلب ئما ا، كب ود

اوأح كاء طبء، رق عب، ػو٣بخ بوح اؼو، رلػ ثب٣، كو٤ و هللا ٠ هللا ػ٤ ك٢

“ري بئخ، هل أ٣ذ أ رؼجل ثجالك أثل»مي، كوب:

8- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Ġdris‟den el-Vâkıdî‟den

Vâkıdî‟nin Ģeyhleri dediler ki: “ Ġsâf ve Nâile bir kadın bir erkekti, erkek olan Cürhümlü

Ġsâf b. Amr, kadın olan da Cürhümlü Nâile bint Süheyl‟di. Bunlar Kâbe‟de zina ettiler,

bundan dolayı taĢa dönüĢtürüldüler. Daha sonra insanlar bunlara ibadet etmeye baĢladılar.

Yanlarında kurbanlar kesiyorlar, hac menâsikini yerine getirdikten sonra onların yanında

baĢlarını tıraĢ ediyorlardı. Bütün putlar kırıldığında bu putlarda kırıldı. Bu iki puttan

birisinden siyahi, saçı baĢı dağınık, çıplak yaĢlı bir kadın çıktı, yüzünü gözünü tırmalıyor,

vay vay diye yakarıyordu. Bu durum resûlullaha bildirildi. Resûlullah da : “O Nâiledir, sizin

beldenizde ebedi olarak kendisine tapınılmasından ümidi kesti.” demiĢtir. 311

Tarihçi Vâkıdi‟nin hocalarından naklettiği bu rivayet Hz. Peygamber‟e nispet

edildiği için merfu‟dur. Ancak senedde inkıta‟ vardır. Sened muttasıl değildir. Senedin

sıhhati açısından bakıldığında, Vâkıdî‟nin hadiste zayıf olduğuna dair üzerinde ittifak

olunduğunu ve metrûkü‟l-hadîs diye cerh olunduğunu daha önce zikrettik. Bununla beraber

rivayette ki“ػ أ٤بف” -Ģeyhlerinden- ifadesi de müphem olduğundan rivayet çok zayıftır.

Bu rivayeti hadis kaynaklarında bulamadık. Hadis kaynaklarının dıĢındaki kaynaklara

bakıldığında ise Vâkıdî‟nin(ö.h.207) el-Megâzî isimli eserinde, Ezrakî kaynak gösterilerek,

Fâsî‟nin (ö.h.832) ġifâu‟l-Garâm isimli eserinde ve Ezrakî kaynak gösterilmeksizin Ġbnu‟z-

Ziya el-Mekkî‟nin(ö.h.854) Târîhu Mekke isimli eserinde bu rivayete rastlanmaktadır.312

311

Bkz.,Ezrakî,c.I,s.122

312Bkz.,Vâkıdî,el-Megâzî,c.II,s.841; Fâsî, Şifâu‟l-Garâm,c.II,s.339; Ġbnu‟z-Ziya el-Mekkî, Târihu Mekke,s.72

102

Zikrettiğimiz iki rivayetinde ana teması olan Ġsâf ve Nâile‟nin Kâbe‟de yaptıkları

çirkin hadise karĢısında taĢa dönüĢtürüldüklerine dair temel hadis kaynaklarında bir

rivayete rastlamadık, bir tek Müslim‟in Sahîh‟inde Ġsâf ve Nâile‟nin deniz kenarında olan

putlar olduğu ve daha sonra getirilip Safâ ve Merve‟ye konduğu belirtiliyor. 313

Nesâî‟nin

es-Sunenu‟l-Kubra isimli eserinde geçen bir rivayette de bu iki putun bakırdan olduğu

söyleniyor.314

Ancak Bezzâr‟ın(ö.h.209) el-Musned isimli eserinde Hz. ÂiĢe‟den gelen bir

rivayet bulunmaktadır bu rivayette Hz. ÂiĢe: “Biz hâlâ Ġsâf ve Naile‟yi Kâbe‟de zina edip

taĢa dönüĢtürülmüĢ Cürhümlü bir erkek ve kadın olarak duyuyoruz” demektedir.315

Temel

hadis kaynaklarında bulamadığımız bu taĢa dönüĢtürülme hadisesinin mitolojik inanıĢları

kuvvetli olan cahiliye Araplarında Ģifahen nesilden nesile aktarılmıĢ bir mit olduğu

kanaatindeyiz. Ayrıca Ġsâf ve Naile‟nin Kâbe‟de zina edip yakalandıkları, bunun

neticesinde insanlar tarafından öldürülüp bir zaman sonra ölümlerine üzülen kabile

mensuplarının, Ġsâf ve Nâile‟nin heykellerini yapıp zamanla bunlara taptıkları da

söylenmiĢtir.316

Nesâî‟nin es-Sunenu‟l-Kubrâ‟sında ki Ġsâf ve Nâile putunun bakırdan

olduğuna dair rivayeti de göz önünde bulunduracak olursak bu putların insanlar tarafından

yapıldığına dair kanaat bizde daha ağır basmaktadır.

Nâile putu yıkıldıktan sonra içinden çıplak, yaĢlı siyahi bir kadının çıkıp yakarması

bunun da peygambere bildirilmesi sonucunda Hz. Peygamber‟in : “O Nâiledir, sizin

beldenizde ebedi olarak kendisine tapınılmasından ümidi kesti” rivayeti de sadece

313

Bkz.,Müslim,Hac,Bâb:43,h.no:(1277)-259,c.II,s.928

314 Bkz.,Nesâî,es-Sunenu‟l-Kubra,Menâkıb,h.no:8132,c.VII,s.325

315 Bkz.,Bezzâr,Ebû Bekr Ahmed b. Abdilhâlik b. Hallâd b.„Ubeydullah(ö.h.292),el-Bahru‟z-Zehhar el-

Ma‟rûf bi-Musnedi‟l-Bezzâr,Mektebetü‟l-„Ulûm ve‟l-Hikem,Medine,2009,c.XVIII,s.254; “ب ىب غ”

ifadesiyle bu rivayeti kendi zamanında hâlâ duyduğunu söyleyen Hz. ÂiĢe bunu pek tabi olarak etrafındaki

kussâslardan da duymuĢ olabilir.

316 Usta,Ġbrahim,İslam Öncesi Arap Mitolojisi,s.149

103

Ezrakî‟nin eserinde geçmektedir.317

Temel hadis kaynaklarında böyle bir rivayet

yoktur. ÖlmüĢ bir insanın ruhunun baĢka bir canlıya, bitkiye, ya da cemadata

geçmesi olarak bilinen tenasüh inancını çağrıĢtıran bu rivayetin içeriği, Ġslam dininin

inanç sistemine taban tabana zıttır. Senedi itibariyle çok zayıf olan bu rivayetin

metin tenkidi yapıldığında da kabul edilebilir bir tarafının olmadığı açıktır.

Ezrakî‟nin naklettiği rivayetlerden Kâbe‟deki ve Mekke‟deki putların

kırılmasının ise Mekke‟nin fethinde ve daha sonrasında olduğu anlaĢılmaktadır.

ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ اث ئؾبم، ػ ػجل هللا ث أث٢ ”

ثو، ػ ػ٢ ث ػجل هللا ث ػجب، هب: ول كف ه هللا ٠ هللا ػ٤ خ ٣ الزؼ، ئ ثب

٠ هللا ػ٤ ه٤ت، كب ٣و صالصبئخ ز٤ ب، هل لب ئث٤ ثبوب، ب ث٤ل ه هللا

ص ٤٣و ئ٤ب ثو٤ج، كززبه ػ٠ « عبء اؾن ىن اجب، ئ اجب ب ىهب»ػ٤ب، ٣و:

“ظهب

9- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b.

Sâc‟dan Ġbn Ġshâk‟dan Abdullah b. Ebû Bekr‟den Ali b. Abdullah b. Abbâs

dedi ki: “Resûlullah fetih gününde Mekke‟ye girdi. Orada 360 tane put vardı. Ġblis

(ġeytan) o putları kurĢun dökerek sağlamlaĢtırdı (yere tutturdu).Resûlullahın elinde

üzerine dayandığı bir değnek vardı. “Hak geldi batıl yok olup gitti, muhakkak batıl yok

317

Ezrakî‟nin zikrettiği bu rivayetin Vâkıdî‟nin Megâzî‟sinde, Fâsî‟nin ġifâu‟l-Garâm‟ında, Ġbnu‟z-

Ziya‟nın Târîhu Mekke‟sinde zikredildiğini belirtmiĢtik. Ġncelediğimiz bazı siyer ve tarih kitaplarında da

rivayetin aynı lafızlarla var olduğunu gördük. Ancak orada Ġsâf ve Nâile putunun kırılıp içinden siyah bir

kadının çıkmasından bahsetmeyip,Hz. Peygamber Mekke‟yi fethedince yaĢlı, HabeĢli bir kadının

yakararak yüzünü gözünü tırmaladığı belirtiliyor.Bu durum Hz. Peygamber‟e haber verilince,

Hz.Peygamber aynı Ezrakî‟nin eserinde söylediği sözü söylüyor.Rivayetler için bkz.,Beyhakî,Ebû Bekr

Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali b. Musa el-Horasânî (ö.h.458),Delâilu‟n-Nübüvve ve Ma‟rifetü-Ahvâli-

Sâhibi‟ş-Şerîa,Dâru‟l-Kütübi‟l -„Ġlmiyye,Beyrut,h.1405,c.V,s.75; Ġbn Kesîr,el-Bidâye ve‟n-Nihâye, c.IV ,

s.345-346

104

olamaya mahkûmdur”318

ayetini okuyup elindeki değnekle puta iĢaret ediyor,

iĢaret ettiği put sırt üstü düĢüyordu” .319

Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayetin senedinde Ġnkıta‟

vardır, Ali b. Abdullah b. Abbâs(ö.h.118) rivayeti babasından naklettiği halde

rivayette Abdullah b. Abbâs‟ı zikretmemiĢtir. Senedin sıhhati itibariyle de

rivayet senetteki Osman b. Sâc‟dan (ö.h.161-170) dolayı zayıftır. Rivayet

Muhammed b. Ġshâk‟dan sonrası senedi aynı olarak Bezzâr‟ın (ö.h.292) el-

Bahru‟z-Zehhâr (el-Musned) isimli eserinde bazı lafız değiĢiklikleriyle beraber

bulunmaktadır. Yine Taberânî‟nin(ö.h.360) Mu‟cemu‟l-Kebir isimli eserinde

senedi Muhammed b. Ġshâk‟tan sonrası aynı olarak, hemen hemen aynı

lafızlarla zikredilmiĢtir.320

ؽلص٢ عل١، ػ ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ اث أث٢ غ٤ؼ، ػ غبل، ػ أث٢ ؼو، ػ ػجل هللا ث ”

ؼك هب: كف ه هللا ٠ هللا ػ٤ خ ٣ الزؼ، ؽ اؼجخ صالصبئخ ز ب،

ب ىهب، عبء اؾن، ب ٣جلب اجب ال كغؼ ٣طؼب ٣و: عبء اؾن ىن اجب، ئ اجب

“٣ؼ٤ل

10- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b.„Uyeyne‟den Ġbn Ebî

Necîh‟den Mücâhid‟den Ebî Ma‟mer‟den Abdillah b. Mes„ûd dedi ki: “

Fetih günü resûlullah Mekke‟ye girdi, Kâbe‟nin çevresinde 360 tane put vardı,

resûlullah onları dürtüyor (elindeki sopayla) ve “Hak geldi batıl yok olup gitti,

318

17-Ġsrâ-81

319 Bkz., Ezrakî,c.I,s.120-121

320Bkz.,Bezzâr,el-Bahru‟z-Zehhar,c.XI,s.403;Taberânî,Ebû‟l-Kâsım Süleyman b. Ahmed b. Eyyûb eĢ-

ġâmî (ö.h.360),el-Mu‟cemu‟l-Kebîr,Mektebetü-Ġbn Teymiyye, Kahire, t.y.,c.X,s.279

105

muhakkak batıl yok olamaya mahkûmdur”321

,“Hak geldi, artık batıl ne bir Ģeyi

baĢlatabilir, ne de geri getirebilir”. 322

ayetlerini okuyordu.”323

Senedin müntehâsı itibariye merfu‟olan bu rivayet senedin sıhhati itibariyle de

sahihtir. Temel hadis kaynaklarından Buhârî (ö.h.256) ve Müslim‟in(ö.h.261)

Sahîhlerinde ve Tirmizî‟nin (ö.h.279) Sünen‟inde ( el-Câmi„u‟s-Sahih) aynı isnat zinciri

ve bazı lafız değiĢiklikleriyle bulunmaktadır.324

Kâbe‟nin çevresinde ve Mekke‟de bulunan Uzzâ, Menât gibi büyük putlarında

gönderilen seriyyeler tarafından yıkıldığını rivayetlerden anlıyoruz. Rivayetlerden biri

Ģöyledir:

ػ ؾل ث ئكه٣، ػ ؾل ث ػو ااهل١، هب: أفجو٢ ػجل هللا ث ٣ي٣ل، ػ ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١،”

ؼ٤ل ث ػو ان٢، هب: ب كزؼ ه هللا ٠ هللا ػ٤ خ ثش اوا٣ب، كجؼش فبل ث ا٤ل ئ٠ اؼي،

ثؼش ؼ٤ل ث ػج٤ل …ثببه،خ اطل٤ ث ػو ال٢، كغؼ ٣ؾوه ؼش ئ٠ م١ ال٤ ػو ث ؽث

“األ٢ ئ٠ بح ثب كلب، ثؼش ػو ث اؼب٢ ئ٠ اع ن٣ كل

11- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Ġdrîs‟den Muhammed b.

Ömer el-Vâkıdî‟den Abdullah b. Yezîd‟den Saîd b. Amr el-Hüzelî dedi ki: “Hz.

Peygamber Mekke‟yi fethedince seriyyeler (küçük birlikler) yolladı. Hâlid b. el-Velîd‟i

Uzza‟ya gönderdi. Amr b. Humame‟nin putu olan Zülkeffeyn‟e et-Tufayl b. Amr ed-

Devsî‟yi gönderdi. O da putu yaktı. Saîd b. „Ubeyd el-EĢhelî‟yi MüĢellel‟deki Menat‟a

321

17-Ġsrâ-81

322 34-Sebe‟-49

323 Bkz., Ezrakî,c.I,s.121

324 Bkz.,Buhârî,Mezâlim ve‟l-Gasb,Bâb:33,h.no:2478,c.III,s.136; Müslim,Cihâd ve‟s-Siyer,Bâb:32,h.no:

(1781)-87,c.III,s.1408;Tirmizî,Ebû Ġsâ Muhammed b. Ġsâ b.Sevre b. Musa b. ed-Dahhâk (ö.h.279) , Sunenu‟t-Tirmizî,

ġeriketü-Mektebe ve Matba„ati Mustafa el-Bâbî el-Halebî ,Mısır,1395\1975, Tefsîrü‟l-Kur‟ân,Bâb:18,

h.no:3138,c.V,s.303;Bu üç eserdeki rivayette Hz. Peygamber‟in elinde bir değnek olduğu belirtilmektedir.

106

gönderdi. O da onu yıktı. Amr b. el-„Âs‟ı Hüzeyl‟in putu olan Suv„â‟ya gönderdi. O da

onu yıktı.”325

Senedin müntahâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayet isnad zincirinde Muhammed

b. Ömer el-Vâkıdî (ö.h.207) bulunduğundan senedin sıhhati itibariyle oldukça zayıftır.

Rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.

2.1.8.1.Zâtü Envât

Cahiliye Araplarının kutsal bir yer olarak kabul ettikleri, etrafında tapındıkları

büyük yeĢil bir ağaçtır. Ezrakî bununla alakalı iki rivayet zikretmiĢtir. Rivayetlerden biri

Ģöyledir:

” ل ث ؾ ص٢ عل١، ػ : ؽل ٤ل هب صب أث ا ل ؽل ؾ ، ػ ئكه٣ ل ث ها و ث ؼ ، ػ اهل١ و ا ػ

ؾبه ا اهل ا٤ض٢ أث٢ ، ػ ٢٣ ال ب أث٢ ث ب ، ػ و١ اي ، ػ و١ ج بي ا غ -س ث : فوعب هب

٠ هللا ػ٤ هللا ه واء ٣وب خ ف غوح ػظ٤ ؼوة ا ا لبه هو٣ بذ ، ئ٠ ؽ٤

ل ٣ؼ لب، ػ ٣نثؾ ، ؾز ػ٤ب أ خ، ك٤ؼو ، ٣أرب ا ب ماد أ ب : كوأ٣ب ٣ ب. هب لب ٣ ػ

عبت ا ب٣ورب واء، ك خ ف غوح ػظ٤ ٠ هللا ػ٤ غ اج٢ ٤و ؾ ، هللا ب: ٣ب ه طو٣ن، كو

ب ا ب ماد أ ز اعؼ جو، ه أ جو، هللا أ : " هللا ٠ هللا ػ٤ هللا ه . كوب ا ان١ ماد أ

:٠ ه ب هب ل ث٤ل ؾ آخ (ل ب ب ئب ») …اعؼ ب ا ئ هج ب ،»“

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Ġdrîs‟den Muhammed b.

Ömer el-Vâkıdî‟den Ma‟mer b. RâĢid el-Basrî‟den Zührî‟den Sinân b. Ebî Sinân ed-

Deylî‟den Ebî Vâkıd el-Leysî -el-Hâris b. Mâlik- dedi ki: “ Resûlullahla Huneyn‟e doğru

yola çıktık. KureyĢ‟in kâfirlerinin ve diğer Arapların Zâtü Envât denen büyük yeĢil bir

ağaçları vardı. Her sene ona ona gelirler, silahlarını üzerine asıp onun yanında kurban

keserler ve onun yanında bir gün ibadet ederlerdi (ona taparlardı).Biz de bir gün resûlullahla

yolda giderken büyük yeĢil bir ağaç gördük. Yolun yanından yürüdük ve dedik ki Ya

325

Bkz., Ezrakî,c.I,s.131

107

resûlallah onların Zâtü Envâtı olduğu gibi sen de bize bir Zâtü Envat yap (edindir).

Resûlullah buyurdu ki: “Allahu Ekber, Allahu Ekber, Muhammed‟in nefsi kudret elinde

olan Allah‟a yemin olsun ki siz Musa‟nın kavminin “Ya Musa onların tanrıları olduğu gibi

sende bize tanrı yap.”326

dediği gibi diyorsunuz. Bu sizden öncekilerin âdetidir.”327

Rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Senedin sıhhati açısından

bakıldığında isnad zincirindeki Vâkıdî‟den dolayı zayıf olan bu rivayet Ahmed b.

Hanbel‟in(ö.h.241) Müsned‟inde ve Tirmizî‟nin Sünen‟inde bulunan rivayetlerin

mutâbaâtı ile hasen liğayrihi mertebesine çıkmıĢtır.328

Bu ağaç Hz. Ömer‟in halifeliği

sırasında sapkınlıklara yol açabileceği endiĢesinden dolayı kestirilmiĢtir. 329

326

7-A‟râf-138

327 Bkz., Ezrakî,c.I,s.129-130

328 Rivayetler için bkz.,Ahmed b. Hanbel,el-Musned,c.XXXVI,s.225,h.no:21897,Tirmizî, Ebvâbu‟l-Fiten

,Bâb:18,h.no:2180,c.IV,s.475

329 Erdem, Sargon, “Bayram”, DĠA, TDV. yay.,1992,c.V,s.258

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

7 1 4

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

1 2 7 2

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis

Kaynakları

Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

4 Rivayetin bir kısmı

Buhârî‟nin Sahîh‟inde

1Rivayet Buhârî ve

Müslim‟in Sahihlerinde

1 Rivayet Tirmizî‟nin

Sünen‟inde

1 Rivayet Bezzâr‟ın

Müsned‟inde

2 Rivayet Fâsî‟nin ġifâu‟l-

Garâm adlı eserinde

1 Rivayet Ġbnu‟z-Ziya‟nın

Târîhu Mekke isimli

eserinde

1 Rivayet Vâkıdî‟nin

Megâzî‟sinde

Toplam Rivayet Adedi: 12

108

2.1.9. Kâbe ile Ġlgili Diğer Rivayetler

2.1.9.1.Kâbe‟nin Ġsimleri

Beytullah‟ın en bilinen adı Kâbe‟dir. Ezrakî bu kutsal mabede Kâbe denmesinin

sebebini Ģu rivayetle açıklıyor:

ئب ٤ذ اؼجخ؛ ألب ؼجخ »ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ اث أث٢ غ٤ؼ، هب: ”

…“هب " ب اب ٣ج ث٤ر لهح رؼظ٤ب ؼجخ« خ اؼتػ٠ فو

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Ġbn Ebî Necîh

dedi ki: “Küp Ģeklinde olduğu için el-Kâbe diye isimlendirildi. Ġnsanlar ona

saygılarından dolayı evlerini yuvarlak Ģekilde yaparlardı…”330

Ġbn Ebî Necîh‟den (ö.h.131) gelen bu rivayet maktu‟dur. Senedin sıhhati

itibariyle de sahih olan rivayet hadis eserlerinden Ġbn Ebû ġeybe‟nin (ö.h.235)

Musannef‟inde, senedinde Mücâhid‟in de (ö.h.103) olduğu aynı isnad zinciriyle, benzer

bir Ģekilde zikredilmektedir. Musannef‟deki rivayette “ؼجخ” kelimesi yerine “مسبعة”

kelimesi vardır.331

Kâbe‟nin diğer bir ismi de daha çok Mekke için kullanılan ancak rivayetlerde

Kâbe‟ye de isnat edilen Bekke‟dir.

ؽلص٢ ل١ ث أث٢ ال١ هب: ؽلصب ثو ث او١، ػ ئثوا٤ ث ب، ػ ئثوا٤ ث ابعو، ػ ”

“٣غزغ ك٤ب اوعب ابءئب ٤ذ ثخ أل »غبل، ػ اث ػجب ه٢ هللا ػ هب:

330

Bkz., Ezrakî,c.I,s.279-280

331 Rivayet için bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el-Musannef, Hac, h.no:15832, c.III,s.445, Ġbn Ebû ġeybe‟nin

eserindeki rivayette “Kâbe diye isimlendirilmesinin sebebi dört köĢeli olduğu içindir”Ģeklinde geçer , küp

diye bahsetmez.

109

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Mehdî b. Ebî‟l-Mehdî‟den BiĢr b. es-Seriyyî‟den

Ġbrahim b. Tahmân‟dan Ġbrahim b. el-Muhâcir‟den Mücâhid‟den Ġbn Abbâs dedi

ki: “Bekke diye isimlendirildi, çünkü orada erkekler ve kadınlar toplanıyordu.”332

Ġbn Abbâs‟dan gelen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından mevkûftur. Senedin

sıhhati bakımından ise ,Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî‟den (ö.?) dolayı zayıftır. Rivayet bu lafızlarla

bir tek Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır. Diğer bir rivayette de Bekke‟nin Kâbe olduğu

çevresinin ise Mekke diye isimlendirildiği belirtilmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:

ثخ اج٤ذ، ب ؽا٤ »هب ػضب: أفجو٢ ٣ؾ٠٤ ث أث٢ أ٤خ، ػ ٤ش ث أث٢ ٤، ػ غبل هب: ؼز ٣و: ”

“ثؼ ثؼب ك٢ اطافخ ئب ٤ذ ثخ؛ أل اب ٣جي

3- Osman Yahya b. Ebî Üneyse‟den Leys b. Ebî Süleym‟den Mücâhid‟den

iĢittim dedi ki: “Bekke beyttir(Kâbe).Çevresi ise Mekke‟dir. Ġnsanlar tavafta birbirlerini itip

kaktıkları için(birbirlerine zahmet verdikleri için) Bekke diye isimlendirilmiĢtir.”333

Senedin müntehâsı bakımından bu rivayet maktu‟dur. Rivayeti sıhhati açısından

incelediğimizde ise isnad zincirindeki Yahya b. Ebî Üneys (ö.h.146) metrûk334

, Leys b. Ebî

Süleym el-Kûfî‟de (ö.h.143) leyyin335

diye cerh olunmuĢlardır.

Bundan dolayı rivayet sıhhati bakımından zayıftır. Bu rivayet hadis kaynaklarından

Musannef‟de diğer bir tarikle zikredilmektedir.336

332

Ezrakî,c.I,s.280

333 Ezrakî,c.I,s.281

334Râvîyle alakalı geniĢ bilgi için bkz.,Zehebî, Târîhu‟l-İslâm , c.III, s.1006

335Bkz., Zehebî,a.g.e.,c.III,s.955

336 Bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el-Musannef ,Hac,h.no:14129,c.III,s.273

110

Kâbe‟nin diğer bir ismi ise el-beytu‟l-„atîk‟dir. Ezrakî‟nin bununla ilgili

zikrettiği rivayet Ģöyledir:

ؽلص٢ عل١ ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط هب: أفجو٢ ٠ ث ػج٤لح ػ ؾل ث ؼت ”

“ اووظ٢ هب: ئب ٢ اج٤ذ اؼز٤ن أل ػزن اغجبثوح

4- Ebu‟l-Velî el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Musa b. „Ubeyde‟den Muhammed b. Ka‟b el-Kurazî dedi ki: “Zorbalardan azat

edildiği (arındırıldığı) için el-beytu‟l-„atîk diye isimlendirildi.”337

Tâbiîn neslinden olan Muhammed b. Ka‟b el-Kurazî‟den (ö.h.117) gelen

rivayet senedin müntehâsı bakımından maktu‟dur. Rivayet sıhhati açısından

incelendiğinde ise seneddeki Musa b. „Ubeyde er-Rabezî (ö.h.153) hakkında cerh

ve ta‟dil âlimlerinin çoğu “ضعيف” ve “ال يكتب حديثو” gibi cerh ifadeleri

kullanmıĢlardır.338

Bu bakımdan rivayet sıhhati yönünden zayıftır. Bu rivayet Ġbn Ebû

ġeybe‟nin (ö.h.235) Musannef‟inde, kütüb-i sitte müelliflerinden Tirmizî‟nin

(ö.h.279) Sünen‟inde ve Bezzâr‟ın (ö.h.292) Müsned‟inde bulunmaktadır.339

337

Ezrakî,c.I,s.280

338 Râvîyle alakalı geniĢ bilgi için bkz.,Zehebî, Mîzânu‟l-i‟tidâl, c.IV,s.213

339 Musannef‟deki rivayet Mücâhid‟den gelmektedir. Senedin tamamı Ahbâru Mekke‟deki rivayetin senedinden

farklıdır. Bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el-Musannef , Hac, h.no:15829, c.III,s.444;Tirmizî, Tefsîrü‟l-

Kur‟ân,Bâb:23,h.no:3170,c.V,s.324;Bezzâr, el-Bahru‟z-Zehhar ,c.VI,s.172, Tirmizî‟nin Sünen‟inde de Bezzâr‟ın

Müsned‟inde de rivayet Abdullah b. ez-Zübeyr‟den (ö.h.73) gelmektedir ve iki rivayetinde râvîleri birdir. Tirmizî

rivayetin sonunda ( ىرا حديث حسن غسيب) demektedir. Bezzâr rivayetin sonunda ,bu rivayetin Hz.Peygamber‟den

nakledildiğini sadece Ġbnu‟z- Zübeyr tarikiyle biliyoruz demektedir.

111

2.1.9.2.Kâbe‟nin Örtüleri

Hem cahiliye zamanında hem de Ġslami dönemde Kâbe‟ye çeĢitli kumaĢlardan

örtüler serilmiĢtir. Ezrakî kitabında, cahiliye zamanında Kâbe‟ye ilk örtü seren kiĢiyi Ģu

rivayetle açıklamıĢtır:

أث٢ و٣وح، ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ئثوا٤ ث ؾل ث أث٢ ٣ؾ٠٤، ػ ب ث ج، ػ ”

“ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ أ ٠ ػ ت أؼل اؾ٤و١، رجغ، ب أ ب اؼجخ

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya

Hemmâm b. Münebbih‟den Ebu Hureyre dedi ki: “Resûlullah Tubb„a340

Es„ad el-

Himyerî‟ye kötü söz söylenmesini yasakladı. O, Kâbe‟ye (üzerine )ilk defa örtü örten

kiĢiydi.341

Ebu Hureyre‟den (ö.h.58) gelen rivayet Hz. Peygamber‟e isnad edildiği için

merfu‟dur. Rivayetin senedindeki Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya el-Eslemî‟ (ö.h.

184) zayıf ve metrûk342

diye cerh olunmuĢtur. Bu bakımdan sıhhati itibariyle rivayet

zayıftır. Bu rivayet Heysemî‟nin(ö.h.807) Buğyetu‟l-Bâhis an-Zevâidi Musnedi‟l- Hâris

isimli hadis kitabında bulunmaktadır. 343

340

Yemen krallarına verilen isim.bkz.,Fîrûzâbâdî, Ebû Tâhir Mecdüddîn Muhammed b. Ya‟kûb(ö.h.817),el-

Kâmûsü‟l-Muhît,Müessesetü‟r-Risâle li‟t-Tabâ„ati ve‟n-NeĢri ve‟t-Tevzî‟,Beyrut,1426\2005,s.706

341 Ezrakî,c.I,s.249

342 Bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.IV,s.805

343 Bu rivayet aslında el-Hâris b. Ebî Usâme‟nin (ö.h.282) el-Musned isimli eserinde bulunmaktadır. Bu eserin

çok az bir kısmı günümüze ulaĢmıĢtır. Ancak el-Hâris b. Ebî Usâme‟nin eserinde bulunup kütüb-i sitte

kitaplarında bulunmayan 1136 civarı zevaid türü rivayeti Heysemî mezkûr eserinde bir araya getirmiĢtir.

Bkz.,Kandemir,M.YaĢar, “Heysemî” DĠA,TDV. yay.,1998,c.XVII,s.292-293; Rivayet için bkz.,Heysemi, Ebû‟l-

Hasen Nureddin Ali b. Ebî Bekr b. Süleyman b. Ebî Bekr (ö.h.807), Buğyetu‟l-Bâhis an-Zevâidi Musnedi‟l-

Hâris,Merkezü-Hidmeti‟s-Sünne ve‟s-Sîreti‟n-Nebeviyye, Medine, 1413\1992, Hac, Bâb:31 ,c.I , s.464

112

2- Ġbn Ebî Müleyke de(ö.h.117) “بلغني” sîgasıyla Ģöyle bir rivayet zikreder:

cahiliye zamanında kurban edilecek develerin üzerine ipek Ģallar, hırkalar ve

yemen sargıları örtülür, bunlar daha sonra Kâbe‟ye hediye edilirdi. Bunların

dıĢında Kâbe‟ye yine ipek kumaĢlar, Ģallar, deriler hediye edilir bir kısmı

Kâbe‟ye asılır, fazlalıklar da Kâbe‟nin içindeki depo görevi yapan kuyuya

kaldırılırdı. Kâbe‟nin üzerindeki örtü eskiyince diğer örtü getirilip eskisinin

üzerine serilir, böylece Kâbe‟den örtü çıkarılmazdı. Kâbe‟ye güzel koku lar ve

tütsülerde hediye edilir, Kâbe‟ye içerden ve dıĢardan kokular sürülürdü.344

Tâbiîn neslinden olan Ġbn Ebî Müleyke‟den gelen bu rivayet

maktu‟dur. “بلغني”lafzı, rivayet eden râvînin müphemliğine iĢaret ettiğinden

rivayet sıhhati açısından zayıftır. Kaynaklarda bulamadığımız rivayet bu

lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde mevcuttur.

Ezrakî‟nin naklettiği rivayetlerden, Ġslamiyet döneminde Kâbe‟ye örtü

örtme vazifesinin devlet baĢkanlarının üzerinde olduğunu anlıyoruz.

ػ ئثوا٤ ث ؾل ث أث٢ ٣ؾ٠٤، هب: ؽلص٢ ػوخ ث أث٢ ػوخ، ػ أ، ػ ؽلص٢ عل١،”

“ػبئخ، ه٢ هللا ػب ىط اج٢ ٠ هللا ػ٤ أب هبذ: ح اج٤ذ ػ٠ األواء

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhamed b. Ebî

Yahya‟dan-„Alkame b. Ebî „Alkame Annesinden Hz. ÂiĢe dedi ki:

“Kâbe‟nin örtüleri devlet baĢkanları üzerinedir (o iĢ onlara aittir).”345

344

Ezrakî,c.I,s.251

345 Ezrakî,c.I,s.254

113

Hz. ÂiĢe‟den mevkûf olarak gelen bu rivayet, sıhhati bakımından, senetteki

Ġbrahim b. Muhamed b. Ebî Yahya‟dan (ö.h.184) dolayı zayıftır. Hadis kaynaklarında

bulamadığımız bu rivayet Yahya b. Sellâm‟ın(ö.h.200) tefsirinde bulunmaktadır.346

Ezrakî‟nin naklettiği diğer bir rivayette de Kâbe‟nin örtüsünün serildiği günün,

âĢûra günü olduğu belirtilmektedir. Rivayet Ģöyledir:

ث ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ئثوا٤ ث ؾل ث أث٢ ٣ؾ٠٤، هب: ؽلصب أث٢، ػ فبل”

نا ٣»ابعو، أ اج٢ ٠ هللا ػ٤ فطت اب ٣ ػبهاء، كوب اج٢ ٠ هللا ػ٤ :

ػبهاء، ٣ رو٢ ك٤ اخ، رزو ك٤ اؼجخ، روكغ ك٤ األػب، ٣زت ػ٤ ٤ب، أب بئ، ك

“أؽت أ ٣ ك٤

4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya‟dan

Babasından Hâlid b. el-Muhâcir dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) âĢûra günü insanlara

hitap etti. Nebî (s.a.v.) onlara buyurdu ki: “Bugün âĢûra günü, bugün de sene

tamamlanır, Kâbe‟ye örtü serilir, ameller bugünde kaldırılır (kabul edilir), bugünde oruç

tutmak farz kılınmadı. Ancak ben oruçluyum, sizden kim oruç tutmayı severse (isterse),

oruç tutsun.” 347

Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan rivayet, isnad zincirindeki Ġbrahim b.

Muhammed b. Ebî Yahya‟dan (ö.h.184) dolayı zayıftır. Ayrıca diğer bir râvî Hâlid b. el-

Muhâcir (ö.h.91-100) tâbiîn tabakasından olduğundan, Hz. Peygamber‟den direkt olarak

rivayette bulunması rivayetin mursel olduğunu gösterir. Rivayet bu lafızlarla sadece

Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır. Ancak âĢûra günü oruç tutmakla ilgili kısmı

346

Bkz., Yahya b. Sellâm b. Ebî Sa‟lebe el-Kayravânî(ö.h.200), Tefsîru -Yahya b. Sellâm,Dâru‟l-Kütübi‟l-

„Ġlmiyye, Beyrut,1425\2004,c.I,s.363

347 Ezrakî,c.I,s.252

114

Buhârî(ö.h.256) ve Müslim‟in(ö.h.261) Sahîhlerinde ve diğer hadis kaynaklarında

bulunmaktadır.348

Ezrakî‟nin bu konuda naklettiği rivayetlerden Ġslam‟ın Mekke‟de egemen

olmasıyla beraber Kâbe‟nin örtülerinin çeĢitlendiğini ve Allah‟ın beytine (evine)

yakıĢacak Ģekilde daha da güzelleĢtiğini anlıyoruz. Rivayetlerden biri de Ģöyledir:

٢ اج٤ذ ك٢ اغب٤خ »أفجو٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، ػ ااهل١، ػ ئبػ٤ ث ئثوا٤ ث أث٢ ؽج٤جخ، ػ أث٤ هب: ”

“ص ب اؾغبط ال٣جبطاألطبع، ص ب اج٢ ٠ هللا ػ٤ اض٤بة ا٤ب٤خ، ص ب ػو ػضب اوجب٢،

5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya‟dan Vâkıdî‟den Ġsmail b.

Ġbrahim b. Ebî Habîbe‟den Ġsmail b. Ġbrahim b. Ebî Habîbe‟nin babası dedi ki: Cahiliyede

Kâbe‟ye deri örtüler örtülürdü.349

Sonra resûlullah (s.a.v.) ona Yemen kumaĢından örtüler

örttü. Daha sonra Ömer ve Osman ona kabâtî350

kumaĢından olan örtüler serdi. Daha sonra

da Haccâc ona ipek351

kumaĢtan örtüler serdi.352

Bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Rivayet sıhhati

yönünden incelendiğinde ise isnad zincirindeki Vâkıdî (ö.h.207) ve Ġsmail b.

Ġbrahim b. Ebî Habîbe (ö.h.161-170) hadis münekkitleri tarafından zayıf diye -

348

Buhârî ve Müslim‟in Sâhîhlerindeki rivayetler için bkz.,Buhârî,Savm,Bâb:68,h.no:2003,c.III,s.44; Müslim,

Sıyâm,Bâb:19,h.no:(1129)-126,c.II,s.795,Bu iki kitaptaki rivayetin sahâbe râvîsi Muâviye b. Ebî Süfyân‟dır.(ö.h.60)

349“ kelimesi ”األطبع“ لنطع ا ” kelimesinin çoğuludur, deriden yapılmıĢ keçe, kilim manasına gelir. Bkz.,

Fîrûzâbâdî, el-Kâmûsü‟l-Muhît,s.767

350 .Mısır‟da kullanılan ince, beyaz, keten kumaĢtır ”القبطية“ .kelimesinin çoğuludur”القبطية“ kelimesi”القباطي“

Bkz., Ġbn Manzûr, Lisânu‟l-„Arab,c.VII,s.373

,.kelimesi ipekten elde edilen kumaĢ (ipekten mamûl elbise) manasına gelir. Bkz., Ġbn Manzûr, a.g.e ”ال٣جبط“ 351

c.II,s.262

352 Ezrakî,c.I,s.253

115

cerh olunmuĢlardır.353

Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Ġbnu‟l-

Cevzî‟nin(ö.h.597) Musîru‟l-Garâm isimli eserinde, Vâkıdî‟den naklen aynı isnad

zinciriyle bulunmaktadır.354

2.1.9.3. Kâbe‟nin Ġçerisindeki Resimler ve Îsâ b. Meryem Ġkonası

Hz. Peygamber Mekke‟yi fethedince Kâbe‟ye girmiĢ, orada bazı suretler

(Ģekiller),resimler ve Îsâ (a.s.) ile annesi Hz. Meryem‟in duvarlara kazınmıĢ figürlerini

görmüĢtür. Ezrakî‟nin kitabında bu konuyla ilgili naklettiği rivayetlerden biri Ģöyledir:

ايث٤و، ػ ػج٤ل هللا ث ػجل هللا ؽلص٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، ػ اضوخ ػل، ػ اث ئؾبم، ػ ؾل ث عؼلو ث ”

ث أث٢ صه، ػ ل٤خ ثذ ٤جخ، أ ه هللا ٠ هللا ػ٤ ب كف خ ٣ الزؼ أهج ؽز٠ أر٠ اج٤ذ،

كطبف ث جؼب ػ٠ هاؽز، ٣ز او ثؾغ ك٢ ٣ل، كب ه٠ اك كػب ػضب ث ؾخ، كأفن لزبػ

“فب، كعل ك٤ب ؽبخ ػ٤لا كطوؽباؼجخ، كلزؾذ كل

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya‟dan Muhammed b. Yahya

kendisine göre sika olan birinden Ġbn Ġshâk‟dan Muhammed b. Ca‟fer b. ez-Zübeyr‟den

„Ubeydullah b. Abdillah b. Ebî Sevr‟den Safiyye bint ġeybe dedi ki: “Resûlullah fetih

günü Mekke‟ye girince Kâbe‟ye geldi, orayı bineği üzerinde yedi defa tavaf etti.

Elindeki değnekle (baston) Hacer-i Esved‟i istilâm etti. Tavafı bitirince Osman b. Talha‟yı

çağırttı. Ondan Kâbe‟nin anahtarlarını aldı. Kâbe resûlullah için açılıp da içeriye girince,

orada tahtadan yapılmıĢ güvercin sureti gördü. Onu hemen dıĢarı attırdı.”355

353

Vâkıdî ile ilgili hadis münekkitlerinin görüĢlerini daha önce belirtmiĢtik. Ġsmail b. Ġbrahim b. Ebî Habîbe ile

ilgili kısaca malumat vermek gerekirse, tabakât ve rical kitaplarında ismi Ġsmail b. Ġbrahim diye değil, Ġbrahim b.

Ġsmail Ģeklinde geçer. Zehebî, Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) onu tevsik ettiğini, onun dıĢındaki hadis

münekkitlerinin zayıf diye cerh ettiğini söyler. Bkz.,Zehebî, Dîvânu‟d-Duafâ,s.13

354 Bkz., Ġbnu‟l-Cevzî, Musîru‟l-Garâm ,s.256

355 Ezrakî,c.I,s.169

116

Ezrakî‟nin naklettiği bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Sıhhati

açısından incelendiğinde ise isnad zincirindeki “ػ اضوخ ػل” lafzı müphem bir râvîye

delalet ettiğinden rivayet zayıftır. Bu rivayet aynı lafızlarla ve Ġbn Ġshâk‟dan sonrası

aynı olan isnad zinciriyle hadis eserlerinden Ġbn Mace‟nin(ö.h.273)Sünen‟inde ve

Beyhakî‟nin (ö.h.458) es-Sunenu‟l-Kubrâ isimli eserinde bulunmaktadır.356

Bu bölümde Ezrakî, cahiliye Araplarının Kâbe‟nin içerisinde Ġbrahim (a.s.) ile

Ġsmail‟in (a.s.) sanki oklarla fal çekmiĢ gibi onları tasvir ettiklerine dair rivayetlerde

nakletmiĢtir. Rivayetlerden biri Ģöyledir:

ؽلص٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤ ث أث٢ ػو، هب: ؽلصب ػجل ابة اضول٢، ػ أ٣ة، ػ ػوخ، هب: ب ب ٣ ”

أؽج هب: -الزؼ كف ه هللا ٠ هللا ػ٤ اج٤ذ، كاما ك٤ هح ئثوا٤ ئبػ٤ ػ٤ب اال

ز٠ ؾ٤ذ. هب: كب كف هأ األىال هل هد ك٢ كأو أ ٣ؾب. هب: كب كف ؽ -اج أ هأ اج

“هبر هللا، ول أث٠ أب ٣زوب ثبألىال»٣ل ئثوا٤، كوب:

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya b. Ebî Ömer‟den Abdulvahhâb es-

Sekafî‟den Eyyûp‟den „Ġkrime dedi ki: “Fetih gününde (Mekke‟nin fethi) resûlullah beyte

(Kâbe) girdi. O zaman orada Ġbrahim (a.s.) ve Ġsmail‟in (a.s.) suretleri vardı. Râvî dedi ki: -

“Zannedersem koç ya da koçbaĢı suretlerinin de olduğunu da söyledi”- Resûlullah o suretlerin

silinmesini emretti. Silinene kadar da oraya girmedi. Resûlullah oraya (ilk) girdiğinde

Ġbrahim‟in (a.s.) elinde fal oku olduğu Ģekilde tasvir edildiğini görünce : “Allah onları

(müĢrikleri) katletsin, onlar (Hz. Ġbrahim ve Hz. Ġsmail) asla oklarla fal çekmemiĢtir.”357

356

Bu iki kitaptaki geçen rivayette Ezrakînin naklettiği rivayetten farklı olarak “resûlullah Mekke‟yi fethedince

o esnadaki hengâmeyi atlatıp, sakinleĢtikten sonra (ب اأ ه هللا ٠ هللا ػ٤ ثخ ػب الزؼ,Ģeklinde

geçiyor) Kâbe‟ye girmiĢ, o sureti görünce kırıp, daha sonra Kâbe‟nin kapısına getirip, onu atmıĢtır. Bu esnada

Safiyye bint ġeybe‟de resûlullahın ne yaptığına bakmaktadır.” bilgisi yer almaktadır. Rivayetler için bkz., Ġbn

Mâce,Menâsik,Bâb:28,h.no:2947,c.II,s.982;Beyhakî, es-Sunenu‟l-Kubrâ ,Hac,h.no:9386,c.V,s.164 ;

357 Ezrakî,c.I,s.169

117

Tâbiîn tabakasından olan „Ġkrime el-Berberî‟den(ö.h.105) gelen rivayet

Hz. Peygamber‟e isnad edildiğinden dolayı merfu‟dur. Seneddeki inkıta‟dan

dolayı rivayet zayıftır ve bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde

bulunmaktadır. Ancak muhteva itibariyle bu rivayetin hemen hemen aynısı

Ahmed b. Hanbel‟in(ö.h.241) Müsned‟inde, Buhârî‟nin(ö.h.246) Sahîh‟inde ve

Ebû Dâvud‟un Sünen‟inde, Eyyûb „Ġkrime Ġbn Abbâs tarikiyle

bulunmaktadır.358

Ezrakî; Mekke‟nin fethinden evvel Kâbe‟nin içerisinde Hz. Ġsâ ve Hz

Meryem‟in duvara kazınmıĢ resimlerinin (ikona) bulunup, Hz. Peygamber‟in

Mekke fethedilince Kâbe‟deki bütün resimleri sildirdiği halde bu resimlerin

silinmesini istemediğine dair Ģöyle bir rivayet nakleder:

اؾغجخ، ػ بكغ ث ٤جخ ث ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ، هب: أفجو٢ ثؼ

هب: كوكغ « . ٣ب ٤جخ، اؼ هح ك٤ ئال ب رؾذ ٣ل١»ػضب، أ اج٢ ٠ هللا ػ٤ هب:

٣ل ػ ػ٠٤ اث و٣ أ

358

Rivayetler için bkz., Ahmed b. Hanbel,el-Musned,c.V,s.211; Buhârî,Hac,Bâb:54,h.no:1601,c.II,s.150;

Ebû Dâvud, Menâsik,Bâb:92,h.no:2027,c.II,s.214; Bu üç kitapta da geçen rivayet Ezrakî‟nin kitabındaki

rivayetten farklı olarak Ģöyledir: “Resulullah Mekke‟ye gelince Kâbe‟ye girmeyi reddetti,çünkü orada

ilahlar bulunuyordu (Mekkeli müşriklerin putları).Onların dışarı çıkarılmasını emretti.Ellerinde fal

okları olduğu halde İbrahim ve İsmail‟in suretlerini de çıkardılar.Resûlullallah buyurdu ki: Allah onları

(Mekkeli müşrikler) katletsin,Onlar o ikisinin (Hz. İbrahim ve Hz. İsmail) asla fal oklarından

çekmediklerini biliyorlardı. ” Ezrakî‟nin eserindeki rivayette suretlerin silinmesi emredilirken, üç hadis

eserinde bulunan rivayette dıĢarı çıkartılması emredilmiĢtir. Hadis eserlerindeki rivayetleri temel

aldığımızda bütün rivayetlerde geçen “هح” kelimesinden kast olunanın, duvara çizilen resim değil de,

bilakis Ġbrahim (a.s.) ve Ġsmail‟in (a.s.) ellerinde fal oku bulunur Ģekilde yapılmıĢ heykelleri (ya da

figürleri ) olduğu kanaatindeyiz.

118

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdirrahman„dan Bazı

Hacebeden359Müsâfi‟ b. ġeybe b. Osman dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:

“ Ey ġeybe ! Elimin altındakiler dıĢında Kâbe‟deki bütün resimleri sil(kazı) .” ġeybe

dedi ki: Elini kaldırdığında altında Ġsâ b. Meryem ve annesi (Hz. Meryem) vardı

(resimleri).”360

Tâbiîn tabakasından olan Müsâfi‟ b. ġeybe b. Osman‟dan (ö.h.101-110) gelen

rivayet Hz. Peygamber‟e isnad edildiği için merfu‟dur. Sıhhati yönünden incelendiğinde

ise rivayette hem irsâl vardır. Hemde “أفجو٢ ثؼ اؾغجخ” -bize bazı hâcibler haber verdi-

tabiriyle kimlerin kastedildiği bilinmediğinden senedde müphem râvî vardır. Bundan

dolayı rivayet zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet sadece Ġbnu‟z-

Ziya‟nın(ö.h.854),Târîhu Mekke isimli eserinde bulunmaktadır.361

Ezrakî bu rivayetin arkasından da adeta diğer rivayeti nakzeder Ģekilde Hz.

Peygamber‟in Kâbe‟deki bütün resimleri sildirmeden (kazıtmadan) içeriye girmediğine

dair baĢka bir rivayet nakleder. Rivayet Ģöyledir:

٠، ػ عبثو ث ػجل هللا، هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ، ػ اث عو٣ظ، ػ ٤ب ث ”

ىعو اج٢ ٠ هللا ػ٤ ػ اه، أو ػو ث اقطبة ى الزؼ أ ٣لف اج٤ذ، ك٤ؾ ب ك٤

“هح، ٣لف ؽز٠ ؾ٢

359

Cahiliye döneminde Arapların uyguladığı, Ġslamiyetin gelmesiyle de devam ettirilen Kâbe‟nin

bekçiliği, muhafazası ve anahtarlarını elinde bulundurma vazifesine Hicâbe denirdi. Hacebe (ؽغجخ)

,Hâcib(ؽبعت) kelimesinin çoğuludur. Bkz., Ġbn Manzûr, Lisânu‟l-„Arab,c.I,s.298; Kâbe‟nin tek görevlisi

ifade edilirken Hâcib, üç ve üçten fazla olan görevlisi ifade edilirken Hacebe denir.

360 Ezrakî,c.I,s.168

361 Bkz., Ġbnu‟z-Ziya, Târîhu Mekke,s.100-101 ; Ġbnu‟z-Ziya her nekadar rivayetin senedinde sadece

Müsâfi‟ b. ġeybe b. Osman‟ı zikretsede , bir diğer sayfada naklettiği bütün rivayetleri Ezrakî‟nin rivayet

ettiğini belirtmiĢtir.

119

4- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman‟dan Ġbn

Cüreyc‟den Süleyman b. Musa‟dan Cabir b. Abdullah dedi ki: “ Resûlullah (s.a.v.)

resim yapmayı yasakladı(men etti).Fetih zamanı Ömer b. Hattâb‟a, Kâbe‟ye girip

oradaki bütün resimleri silmesini (kazımasını) emretti. O resimler silinene kadar

Kâbe‟ye girmedi.”362

Câbir b. Abdullah‟dan(ö.h.78) gelen rivayet senedin müntehâsı bakımından

merfu‟dur. Rivayeti sıhhati yönünden incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan

Süleyman b. Musa ed-DımeĢkî (ö.h.119) için Buhârî (ö.h.256) “ سيعنده مناك ” –münker

rivayetleri var- demiĢ, Nesâî‟de (ö.h.303) “٤ ثبو١ ك٢ اؾل٣ش” –hadiste kuvvetli

değildir- diye cerh etmiĢtir.363

Bundan dolayı rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri

açısından incelediğimizde ise bu rivayet senedindeki bazı râvîlerin değiĢmesiyle, hemen

hemen aynı lafızlarla hadis kaynaklarından Ahmed b. Hanbel‟in(ö.h.241) Müsned‟inde

ve Ebû Dâvud‟un (ö.h.275) Sünen‟inde bulunmaktadır.364

Bu iki kitaptaki rivayetler yine

Câbir b. Abdullah tarafından naklolunmuĢtur.

Bu bölümde incelediğimiz rivayetlerde Ezrakî‟nin adeta birbirine zıt mahiyetteki

rivayetleri naklettiğini gördük. Ezraki bir rivayette Hz. Peygamber‟in, Kâbe‟nin duvarına

çizilmiĢ Meryem‟in kucağındaki çocuk Ġsâ ikonasının silinmemesini istediğini naklederken

diğer rivayette Hz. Peygamber‟in bütün resimler silindikten sonra Kâbe‟ye girdiğini

nakletmektedir. Bu rivayetlerin senedlerinin zayıf olduğunu, ancak bütün resimler silindikten

sonra Kâbe‟ye girdiğine dair rivayetin hadis kaynaklarında geçtiğini belirttik. Bizim

kanaatimize göre Kâbe‟nin içerisinde Meryem‟in kucağındaki çocuk Ġsâ ikonasının muhafaza

362

Ezrakî,c.I,s.168

363 Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.242

364 Rivayetler için bkz., Ġbn Hanbel,el-Musned,c.XXII,s.449, h.no :15496; Ebû Dâvud,Libâs,Bâb:46,

h.no:4156,c.IV,s.74.

120

edilmiĢ olması mümkün değildir. Çünkü temel hadis kaynaklarından Buhârî‟de geçen

bir rivayette “ Hz. Peygamber‟in evinde hiçbir tasâlib (üzerinde haç işareti bulunan

kumaş, elbise, resim) bırakmadığı hepsini yok ettiği” belirtilmektedir.365

Kendi evinde

dahi baĢka bir dini çağrıĢtıracak simgelere müsamaha göstermeyen Hz. Peygamber‟in

Allah‟ın evinde bu tür Ģeylere müsamaha göstermesi mümkün görünmemektedir.366

Bu bölümde Ģu hususa değinmek istiyoruz. Ezrakî‟nin eserindeki rivayetlerde

Kâbe‟nin içerisinde bulunan ve Mekkeli müĢriklerin kendilerine ilah edinip tapındıkları

put, timsâl (taĢın, ahĢabın,ya da madenin oyulup herhangi bir canlının sureti verilerek

elde edilen Ģekil), resim gibi Ģirke vesile kılınan araçlardan ve bunların nasıl Kâbe‟den

temizlendiğinden bahsedildi. Ancak biz temel hadis kaynaklarından olan Buhâri ve

Müslim‟în Sâhîhlerinde mutlak olarak resim yapmanın ve ressamlığın yasaklandığını

görmekteyiz. Örnek verecek olursak “Kıyamet günü Allah katında en şiddetli azaba

uğrayacak olanlar ressamlardır. Bu suretleri (resimler) yapanlara kıyamet günü azap

olunup, onlara hadi yarattıklarınızı diriltin denecek.” rivayetlerini zikredebiliriz. Biz,

bu tür rivayetlerin değerlendirilirken hangi durumda ve hangi Ģartlar altında

söylenildiğinin göz önünde bulundurulması taraftarıyız. ġüphesiz ki Hz. Peygamber‟in

resmi yasaklamasında ki en önemli neden ona tapınma ve ta‟zim edilmesinden ötürüdür.

ġirk bataklığından henüz çıkmıĢ olan insanların tekrar o bataklığa düĢmemesi içindir.

365

Rivayet Ģöyledir:“ ٠ هللا ػ٤ اج٢ صز: أ ب ؽل ػ ٢ هللا خ، ه ػبئ »أ ٣ ب٤ت ئال ر ٤ئب ك٤ ٣زوى ك٢ ث٤ز

,bkz., Buhârî,Libâs,Bâb:90,h.no:5952,c.VII,s.167 ”و

366 Buhârî ve Müslimde‟ki rivayetler için bkz.,Buhârî,Libâs,Bâb:89,h.no:5950-5951, c.VII ,s.167; Müslim,Libâs,

Bâb:26, h.no: (2108-2109)97-98, c.III,s. 1669-1670);)

121

Bu bağlamda ta‟zim ve tapınma gayesi gütmeksizin, putçuluktan arındırılmıĢ, Ġslam‟ın

mübah kıldığı daire içerisinde kalarak resim yapmak “mümkündür denebilir”. 367

2.1.9.4. Kâbe‟nin Ġçinde Namaz

Kâbe‟nin içerisinde Hz. Peygamber‟in namaz kılmasıyla ilgili olan rivayetleri

değerlendirmeden önce, Ezrakî‟nin, cahiliye zamanında Kâbe‟nin belirli günler

açıldığına dair naklettiği bir rivayeti incelemek istiyoruz.

أث ا٤ل هب: أفجو٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، ػ ااهل١، ػ ػجل هللا ث ٣ي٣ل، ػ ؼ٤ل ث ػو ان٢، ػ ؽلصب”

ثبث، ك٤ورو٢ هأ٣ذ هو٣ب ٣لزؾ اج٤ذ ك٢ اغب٤خ ٣ االص٤ اق٤، ب ؽغبث ٣غ ػل »أث٤، هب:

اوع ئما با ال ٣و٣ل كف، ك٤لكغ ٣طوػ، هثب ػطت، با ال ٣لف اؼجخ ثؾناء، ٣ؼظ مي،

“٣ؼ ؼب رؾذ الهعخ

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya‟dan Vâkıdî‟den Abdullh b.

Yezîd‟den Saîd b. Amr el-Hüzelî‟den Saîd b. Amr el-Hüzelî‟nin babası dedi ki: “

KureyĢlileri gördüm. Cahiliye zamanında Kâbe‟yi Pazartesi ve PerĢembe günleri

açıyorlardı. Kâbe‟nin huccâbı (bekçileri, anahtarları ellerinde bulunduranlar) Kâbe‟nin

kapısının önünde otururlar, Kâbe‟ye girmesini istemedikleri biri çıkmaya baĢlayınca

(merdivenleri) onu iter ve düĢürürlerdi. Bazen o ittikleri kiĢi ölürdü. Kâbe‟ye saygı

gösterdikleri için ayakkabıyla girmezler, ayakkabılarını (terliklerini) merdivenin altına

koyarlardı.”368

Senedin müntehâsı itibariyle rivayet mevkûftur. Sıhhati yönünden incelendiğinde

ise isnad zincirindeki Vâkıdî‟den (ö.h.207) dolayı zayıftır. Hadis kaynaklarında

367 Bkz., Canikli,Ġlyas, “İslam Kültüründe Resim Sanatına Reddiyeci Yaklaşımı Temellendirmede

Kullanılan Rivayetin Kritiği”,Ġslami AraĢtırmalar Dergisi,c.17,sy.4,2004,s.379-389

368 Ezrakî,c.I,s.174

122

bulamadığımız bu rivayet yine bir tarih kitabı olan Fâsî‟nin(ö.h.832) ġifâu‟l- Garâm ve

Ġbnu‟z-Ziya‟nın (ö.h. 854) Târîhu Mekke isimli eserlerinde bulunmaktadır.369

Hz. Peygamber Mekke‟yi fethedince Bilal-i HabeĢî‟ye Kâbe‟nin üzerine çıkıp

ezan okumasını emretmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:

عبءد اظو ٣ الزؼ كأو أفجو٢ عل١ ػ ؾل ث ئكه٣ ابكؼ٢، ػ ااهل١ ػ أ٤بف، هبا: " ”

ه هللا ٠ هللا ػ٤ ثالال أ ٣إم ثبظو كم ظو اؼجخ، هو٣ كم هء اغجب هل كو

ع رـ٤جا فكب أ ٣وزا ك ٣طت األب، هل أ كب أم ثال هكغ ر أل ب ٣

هللا، رو ع٣و٣خ ثذ أث٢ ع: هل ؼو١ هكغ ي موى، أب االح هب: كب هب: أل أ ؾلا ه

ك٢، هللا ب ؾت هز األؽجخ أثلا، ول عبء ئ٠ أث٢ ان١ ب عبء ئ٠ ؾل اجح كوكب ٣وك

… “ فالف ه

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Ġdris eĢ-ġâfiî‟den

Vâkıdî‟den Vâkıdî‟nin Ģeyhleri dediler ki: “ Mekke‟nin fethedildiği gün öğle vakti

girince resûlullah (s.a.v.) Bilal‟e Kâbe‟nin üzerinde öğle ezanını okumasını emretti.

KureyĢliler o zaman dağların baĢlarındaydılar. Önde gelenleri öldürülme korkusundan

dolayı oralara kaçıp ortadan kaybolmuĢlardı. Bazıları eman istemiĢ, onlara eman

verilmiĢti. Bilal ezanı okumaya baĢlayıp sesini yükseltebildiği kadar yükseltti. “EĢhedü

enne Muhammeden resûlullah” dediğinde Cüveyriye bint Ebî Cehl dedi ki: Ömrüme

yemin olsun ki senin ismin yükseldi. Namaza gelince, biz namaz kılacağız. Ancak

Allah‟a yemin olsun ki sevdiklerimizi öldürenleri ebedi olarak sevmeyeceğiz.

Muhammed‟e gelen nübüvvet babama da gelmiĢti. Onu reddetti. Kavmine ters düĢecek

bir iĢ yapmadı…”370

Bu rivayet uzunca bir Ģekilde devam ediyordu. Biz konumuzla ilgili olan kısmını

almayı uygun gördük. Hz. Peygamber‟e nispet edilen rivayet, senedin müntehâsı

369

Rivayetler için bkz., Fâsî, Şifâu‟l-Garâm,c.I,s.176; Ġbnu‟z-Ziya, Târîhu Mekke,s.103

370 Ezrakî,c.I,s.274-275

123

itibariyle merfu‟dur. Sıhhati bakımından ise senedde bulunan Vâkıdî‟nin(ö.h.207) hadiste

zayıf olduğundan daha önce bahsettik, aynı zamanda isnad zincirindeki “ػ أ٤بف” -

Ģeyhlerinden- ifadesi de seneddeki müphem râvîlere delalet ettiğinden rivayet çok zayıftır.

Aynı lafızlarla hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Vâkıdî‟nin

(ö.h.207) el-Megâzî ve Fâsî‟nin ġifâu‟l-Garâm isimli eserlerinde bulunmaktadır.371

Ancak rivayetin “Hz. Peygamber‟in Bilal-i HabeĢî‟ye Kâbe‟nin üzerinde ezan

okumasını emretmesine” kadarki kısmı Ġbn Ebû ġeybe‟nin (ö.h.235) Musannef‟inde

sahih bir isnad zinciriyle bulunmaktadır.372

Ezrakî Hz. Peygamber‟in Mekke‟nin fethinden sonra Kâbe‟de namaz kıldığına

dair rivayetler nakletmiĢtir. Rivayetlerden bazıları Ģunlardır:

ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ أ٣ة اقز٤ب٢، ػ بكغ، ػ ػجل هللا ث ؽلصب أث ”

ػو، هب: أهج ه هللا ٠ هللا ػ٤ ػب الزؼ ػ٠ بهخ ألبخ ث ى٣ل ؽز٠ أبؿ ثلبء اؼجخ، ص كػب

أ، كأثذ أ رؼط٤ ئ٣ب، كوب: هللا زؼط٤ أ كنت ػضب ئ٠ « . ائز٢ ثبلزبػ»ثؼضب ث ؾخ، كوب:

٤قوع نا ا٤ق ج٢ أ ظو١. هب: كأػطز ئ٣ب، كغبء ث ئ٠ اج٢ ٠ هللا ػ٤ كلكؼ ئ٤، كلزؼ

، ٤باجبة كلف ه هللا ٠ هللا ػ٤ ، أبخ ث ى٣ل، ثال، ػضب ث ؾخ، كأعبكا ػ٤ اجبة

ص كزؼ اجبة، ذ كز٠ ه٣ب، كجلهد كيؽذ اب، كذ أ كف اؼجخ، كوأ٣ذ ثالال ػل

اجبة، كوذ : أ١ ثال، أ٣ ٠ ه هللا ٠ هللا ػ٤ ؟ هب: ث٤ اؼك٣ اول٤.

“ بذ اؼجخ ػ٠ زخ أػلح. هب اث ػو: ك٤ذ أأ ٠ ٠ هللا ػ٤

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Eyyûb es-

Sahtiyânî‟den Nâfi‟den Abdullah b. Ömer dedi ki: “ Resûlullah (s.a.v.) fetih

senesinde Üsâme b. Zeyd‟e ait bir devenin üzerinde Kâbe‟ye gelip, Kâbe‟nin avlusunda

devesini çöktürdü. Sonra Osman b. Talha‟yı çağırtıp “bana anahtarları getir” diye

buyurdu. Osman (anahtarları almaya) annesinin yanına gitti ,(ancak) annesi anahtarları

371

Rivayetler için bkz., Vâkıdî,el-Megâzî,c.II,s.846, Fâsî, Şifâu‟l-Garâm,c.II,s.184

372 Bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el-Musannef ,Ezân,Bâb:34,h.no:2330,c.I,s.230

124

vermeyi reddetti. Osman (annesine) : Allah‟a yemin olsun ki o anahtarları vereceksin

veya bu kılıç belimden ya da sırtımdan çıkacak. Râvî dedi ki: Annesi anahtarları verdi.

O da (Osman b. Talha) anahtarları getirip, resûlullaha verdi. Kapı açıldı. Resûlullah ve

Üsâme b. Zeyd, Bilal, Osman b. Talha içeri girdiler. Uzunca bir süre kapıyı arkalarından

kapattılar. Daha sonra kapı açıldı. Ben (o zamanlar) güçlü (kuvvetli) bir gençtim, önce

davranıp, insanlara zahmet vererek (iterek) ,Kâbe‟nin içerisine ilk giren kiĢi oldum.

Bilal‟i kapıda gördüm. Ona sordum: Ya Bilal! Resûlullah (s.a.v.) nerede namaz kıldı?

Bilal dedi ki: Öndeki Ġki sütunun arasında. Kâbe (o zaman) altı sütun üzerindeydi. Ġbn

Ömer dedi ki: Resûlullahın (s.a.v.) kaç rekât kıldığını sormayı unuttum.”373

Rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Sıhhati bakımından

incelendiğinde ise senetteki râvîler sikadır. Bu bakımdan rivayet sahihtir. Bu rivayet

Buhârî (ö.h.256) ve Müslim‟in(ö.h.261) Sâhîhlerinde, Eyyûb es-Sahtiyânî Nâfi‟

Abdullah b. Ömer tarikiyle bulunmaktadır.374

ث خ، ػ بي ث أ، ػ بكغ، ػ ػجل هللا ث ػو، أ ه وىؾؽلص٢ عل١، ؾل ث ٣ؾ٠٤، ”

هللا ٠ هللا ػ٤ كف اؼجخ أبخ ث ى٣ل، ثال، ػضب ث ؾخ كأؿوب ػ٤ كش ك٤ب، هب ػجل

٣به، ػك٣ ػ هللا ث ػو: أذ ثالال بما غ ه هللا ٠ هللا ػ٤ ؟ هب: عؼ ػكا ػ

“٤٣، صالصخ أػلح هائ ب اج٤ذ ٣ئن ػ٠ زخ أػلح ص ٠

4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Yahya‟dan Muhriz b.

Seleme‟den Mâlik b. Enes‟den Nâfi‟den Abdullah b. Ömer dedi ki: “Resûlullah

(s.a.v.) Üsâme b. Zeyd, Bilâl ve Osman b. Talha ile beraber Kâbe‟ye girdiler.

373

Ezrakî,c.I,s.268

374 Buhârî ve Müslim‟in Sâhîh‟lerindeki rivayetlerde hem lafız hem de muhteva itibariyle Ezrakî‟nin

eserindeki rivayetle aynıdır. Ancak sahîhândaki rivayetlerde Osman b. Talha ile annesi arasında cereyan

eden hadise bulunmamaktadır. Rivayetler için bkz., Buhârî,Salât,Bâb:80,h.no:468,c.I,s.101;Müslim,Hac,

Bâb:68,h.no:(1329)-389,c.II,s.966

125

(Resûlullah) Kapıyı kapattırdı. Orada bir müddet bulundular. Abdullah b. Ömer dedi ki: Ben

Bilal‟e resûlullahın ne yaptığını sordum. O da bana: Bir sütunu soluna, iki sütünü sağına, üç

sütunu arkasına aldı -Kâbe o zaman altı sütun üzerinde bulunuyordu- sonra namaz kıldı.”375

Önceki rivayetle aynı muhtevada olan bu rivayet, resûlullahın Kâbe‟nin içerisinde

namaz kıldığı yeri daha somut olarak ifade etmesi bakımından diğer rivayetten farklıdır.

Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olup. Senedin sıhhati açısından ise sahihtir. Bu

rivayet Mâlik b. Enes Nâfi‟ Abdullah b. Ömer tarîkiyle Mâlik b. Enes‟in (ö.h.179)

Muvatta‟sında ve Müslim‟in (ö.h.261) Sahîh‟inde bulunmaktadır.376

Bu bölümde nakledilen bir rivayette de sanki Abdullah b. Ömer‟in(ö.h.73)

Kâbe‟nin içerisinde namaz kılmayı uygun gördüğü, Abdullah b. Abbâs‟ın(ö.h.68) ise

buna karĢı çıktığı anlaĢılıyor.

ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب، ػ ؼو، ػ بى اؾل٢، هب: أذ اث ػو ػ االح ك٢ اؼجخ كوب: ”

أر٤ذ اث ك٤ب كا ه هللا ٠ هللا ػ٤ ٠ ك٤ب زأر٢ آفو ك٤بى كال رطؼ ٣ؼ٢ اث ػجب، ك

“ػجب كأز كوب: ا٣ز ث ال رغؼ ٤ئب فلي زأر٢ آفو ك٤أوى ث كال رطؼ ٣ؼ٢ اث ػو

5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Mis„ar‟dan Simâk el-Hanefî

dedi ki: “Abdullah b. Ömer‟e Kâbe‟de namaz hakkında sordum. O da bana : “ Orada namaz kıl,

çünkü resûlullah da (s.a.v.) orada namaz kıldı. BaĢkası gelip seni bunu yapmaktan engellerse

ona itaat etme !” dedi. BaĢkasından kastı Ġbn Abbâs‟dı. Ġbn Abbâs‟a geldim ve ona da sordum.

“Onunla her Ģey tamam oluyor mu? Arkanda böyle bir Ģey bırakma!(Bunu yapma !) BaĢkası

gelip sana bunu emrederse ona da itaat etme dedi !”. BaĢkasından kastı Ġbn Ömer‟di.”377

375

Ezrakî,c.I,s.272

376Rivayetler için bkz.,Mâlik b. Enes, el-Muvatta‟, Hac,Bâb:62,h.no:193,s.398; Müslim,Hac,Bâb:68,

h.no:(1329)-388, c.II, s.966

377 Ezrakî,c.I,s.273

126

Ezrakî‟nin naklettiği bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Senedin

sıhhati noktasından incelendiğinde ise rivayet sahihtir. Bu rivayetin baĢ tarafı, Simâk el-

Hanefî Abdullah b. Ömer, tarikiyle Ebû Dâvud Tayâlisî‟nin (ö.h.204) Müsned‟inde,

Süfyân Mis„ar Simâk el-Hanefî Abdullah b. Ömer tarikiyle, Abdurrezzâk‟ın

(ö.h.211) Musannef‟inde bulunmaktadır.378

378

Her iki kitapta da olan kısım Ģöyledir : “ ؼجخ ك٢ ا ٤ ٠ هللا ػ هللا ٠ ه » ػجب ، ٣ؼ٢ اث مي، كال رطؼ بى ػ ٣ ٤أر٢ ”

–Resûlullah (s.a.v.) Kâbe‟de namaz kıldı. Seni bundan vazgeçirmeye çalıĢacak biri gelirse onun emrine itaat etme. O kiĢiden

kastı Ġbn Abbâs‟tı.- Bkz.,Tayâlisî,el-Musned,c.III,s.392; Abdurrezzâk, el-Musannef, Menâsik,Bâb:100,h.no:9066,c.V,s.81;

Ezrakî‟nin naklettiği bu rivayetten Ġbn Abbâs‟ın Kâbe‟de namaz kılmayı uygun görmediğinin anlaĢıldığını belirtmiĢtik.

Nitekim Ġbn Abbâs‟dan gelen rivayetlerden birinde o, Üsâme b. Zeyd‟in kendisine Ģöyle haber verdiğini nakleder: “

Resûlullah (s.a.v.) Kâbe‟ye girdi. Her tarafında dua etti. Oradan çıkana kadar namaz kılmadı. DıĢarı çıkınca Kâbe‟nin

önünde iki rekât namaz kıldı ve “burası kıbledir” buyurdu.” (Rivayet için bkz.,Müslim,Hac,Bâb:68,h.no:(1130)-

395,c.II,s.968).Yine Ġbn Abbâs‟ın Fazl b. Abbâs‟dan(ö.h.13) naklettiği bir rivayet Ģöyledir:“Fazl, resûlullahla beraber

Kâbe‟ye girmiĢ, resûlullah Kâbe‟ye girdiğinde namaz kılmamıĢtır.Kâbe‟den çıktığında ise inip ,Kâbe‟nin kapısının önünde

iki rekât namaz kılmıĢtır.” (Rivayet için bkz.,Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,Bâb:100,h.no:9057,c.V,s.78) Bu

rivayetler ıĢığında Ġbn Ömer‟den ve Ġbn Abbâs‟dan gelen rivayetlerin bir birine zıt olduğu ve ihtilaf ettiği düĢünülebilir.

Tahâvî‟ (ö.h.321) ġerhu Meâni‟l-Âsâr isimli eserinde bu ihtilafıa Ģöyle çözüm getirir. Kitabında “Kâbe‟de Namaz” bâb

baĢlığı altında hem Ġbn Abbâs‟dan gelen rivayetleri, hem de Ġbn Ömer‟den gelen rivayetleri nakleder. Daha sonra “İbn

Abbâs‟ın Üsâme b. Zeyd‟den Hz. Peygamber‟in Kâbe‟de namaz kılmadığına dair hadis rivayet ettiğini, İbn Ömer‟in ise

ondan Hz. Peygamber‟in Kâbe‟de namaz kıldığına dair hadis rivayet ettiğini nakledip, Bu iki rivayetin birbirine zıt

olduğunu belirtir. Ancak Hz. Peygamber‟in Kâbe‟de namaz kıldığına dair Ömer b. Hattâb‟ın, Bilâl‟in, Câbir‟in, Şeybe b.

Osman‟ın ve Osman b. Talha‟nın da İbn Ömer‟in Üsâme b. Zeyd‟den naklettiği rivayete muvafık rivayetler naklettiklerini

söyler. Bunun içinde İbn Ömer‟in rivayetinin teferrüd eden İbn Abbâs‟ın rivayetinden evla olduğunu belirtir.” Müellif aynı

bâb baĢlığı altında Kâbe‟de namaz kılınmasını uygun görenlerin görüĢlerini doğrulayacak bir rivayet daha zikreder.

Rivayetin muhtevası Ģöyledir: “Hz. ÂiĢe Kâbe‟de namaz kılmayı çok sevdiğini söyleyince, Hz. Peygamber onu elinden

tutup Hicr-i Ġsmail‟e götürür ve ona Kâbe‟de namaz kılmak istediğinde burada kıl. Burası da Kâbe‟den bir parçadır

buyurur.” Tahâvî “bu rivayetin Kâbe‟de namaz kılmanın uygun olduğunu söyleyenleri doğruladığını belirtir ve bu bâbın

hükmünün bu olduğunu söyler.”Bkz.,Tahâvî,Ebû Cafer Ahmed b. Muhammed b. Selâme b. Abdilmelik el-Ezdî,el-Mısrî

(ö.h.321), Şerhu Meâni‟l-Âsâr,„Âlemü‟l-Kütüb,Mısır,1414\1994,Salât,bâb:56,h.no:2298-2300,c.I,s.392

127

2.1.10. Kâbe‟yi Tavaf, Tavafın Fazileti ve Tavafla Ġlgili Diğer Rivayetler

Ezrakî eserinde Kâbe‟nin adeta Ġslam dinin direği olduğuna dair bir rivayet

nakletmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ايغ٢، ػ أث٢ ايث٤و ا٢، ػ عبثو ث ػجل هللا، أ ه , ٠ ”

٣إ نا اج٤ذ ؽبط أ ؼزو , ب ب ػ٠ هللا نا اج٤ذ كػبخ اإلال فوط »هللا ػ٤ , هب:

“ئ هج أ ٣لف اغخ، ئ هك أ ٣وك ثأعو ؿ٤خ

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

11 3 4

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

4 - 14 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis Kaynakları Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

2 Rivayet Buhârî‟nin

Sahîh‟inde

1Rivayet Müslim‟in

Sahîh‟inde

1 Rivayetin bir kısmı

Buhârî ve Müslim‟in

Sahîhlerinde

1Rivayet Tirmizî‟nin

Sünen‟inde

1Rivayet Ebû

Dâvud‟un Sünen‟inde

1Rivayet Ġbn

Mâce‟nin Sünen‟inde

2 Rivayet ve 1 Rivayetin

bir kısmı Ġbn Ebû

ġeybe‟nin Musannef‟inde

1 Rivayet Ebû Dâvud

Tayâlisî‟nin Müsned‟inde

1 Rivayet Heysemî‟nin

Buğyetu‟l-Bâhis isimli

eserinde

1 Rivayet Yahya b.

Sellâm‟ın Tefsirinde

1 Rivayet Ġbnu‟l-

Cevzî‟nin Musîru‟l-

Garâm isimli eserinde

1 Rivayet Ġbnu‟z-

Ziya‟nın Târîhu Mekke

isimli eserinde

1Rivayet Fâsî‟nin

ġifâu‟l-Garâm isimli

eserinde

1 Rivayet Vâkıdî‟nin

Megâzî‟sinde

Toplam Rivayet Adedi: 18

128

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden ez-Zencî‟den Ebî‟z-Zübeyr el-

Mekkî‟den Câbir b. Abdullah dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:“ Bu beyt

(Kâbe) Ġslâm‟ın dayanağıdır (direği, payandası). Kim ki hac ya da umre yapmak için

oraya doğru yola çıkarsa eğer o kiĢi yolda ölürse, onu cennetine sokmak, eğer hayatta

kalırsa onu sevap ve ganimetlerle geri döndürmek Allah‟ın taahhüdü (garantisi)

altındadır.”379

Ezrakî‟nin naklettiği bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Sıhhati

bakımından ise rivayette bulunan Hâlid ez-Zencî‟nin (ö.h.180) hadis münekkitleri

tarafından hadiste zayıf sayıldığını daha önce zikrettik. Bu bakımdan rivayet zayıftır.

Rivayet aynı lafızlarla hadis kaynaklarından Heysemî‟nin (ö.h.807) Buğyetu‟l-Bâhis an-

Zevâidi Musnedi‟l- Hâris isimli eserinde ve Taberânî‟nin(ö.h.360) Mu‟cemu‟l-

Evsat‟ında bulunmaktadır.380

Nakledilen rivayetlerden birinde Hz. Peygamber, isteyen kiĢinin istediği saatte

Kâbe‟yi tavaf edebileceği ve orada namaz kılabileceğini söylemiĢtir. Rivayet Ģöyledir:

، ػ عج٤و ث طؼ، ؽلصب أث ا٤ل، ؽلص٢ عل١، ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ أث٢ ايث٤و، ػ ػجل هللا ث ثبثب”

٣ب ث٢ ػجل بف , ٣ب ث٢ ػجل اطت , ئ ٤ز أو نا اج٤ذ »هب: هب ه هللا , ٠ هللا ػ٤ :

“٤ئب كال رؼا أؽلا بف ثنا اج٤ذ ٠ أ١ بػخ بء ٤ أ به

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Ebî‟z-Zübeyr‟den

Abdullah b. Bâbah‟dan Cübeyr b. Mut„ım dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:

379

Ezrakî,c.II,s.3

380 Rivayetler için bkz., Heysemî, Buğyetu‟l-Bâhis(Bu eserdeki rivayetlerin aslında el-Hâris b.

Ebî Usâme‟nin (ö.h.282) el-Musned isimli eserindeki rivayetler olduğunu daha önce

zikretmiĢtik. ) , Hac,bâb:2,h.no:352,c.1,s.436; Taberânî,el-Mu‟cemu‟l-Evsat,Dârü‟l-Harameyn,

Kahire, t.y. ,c.IX ,s.28,h.no:9033

129

“Ey Abdimenaf oğulları! Ey Abdulmuttalib oğulları! Eğer bu Kâbe‟den bir Ģeye

görevlendirilirseniz (Kâbe yöneticisi, idarecisi olursanız), gece ve gündüz hangi saat

olursa olsun Kâbe‟yi tavaf eden ve orda namaz kılan kimseye mani olmayın.”381

Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayet, senedin sıhhati açısından da

sahihtir. Bu rivayet hemen hemen aynı lafızlarla ve Süfyân b.„Uyeyne Ebî‟z-Zübeyr

Abdullah b. Bâbah Cübeyr b. Mut„ım tarikiyle hadis kaynaklarından

Dârimî‟nin(ö.h.255) ,Ġbn Mâce‟nin (ö.h.273) ve Ebû Dâvud‟un(ö.h.275) Sünenlerinde

bulunmaktadır.382

Ezrakî Kâbe‟yi tavaf etmekle kazanılacak sevap ve ecir hakkında ise Ģu

rivayetleri nakletmiĢtir.

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ، ؽلص٢ ؼو، ػ ػطبء ث ابئت، ػ ػج٤ل ث ”

بف ثبج٤ذ زت هللا ػي ع »ػ٤و، ػ اث ػو، أ هب: ؼذ ه هللا , ٠ هللا ػ٤ ٣و:

“ؾب ػ ٤ئخ ث فطح ؽخ،

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman‟dan

Ma‟mer‟den Atâ‟ b. es-Sâib‟den „Ubeyd b. „Umeyr‟den Ġbn Ömer dedi ki:

Resûlullah‟ı (s.a.v.) iĢittim. ġöyle buyuruyordu: “ Kim ki Kâbe‟yi tavaf ederse Allah

(c.c.) onun her bir adımında bir sevap yazar, bir günahını da siler.”383

Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayeti, sıhhati yönünden

incelediğimizde isnad zincirindeki râvîlerin sika olduklarını görüyoruz ancak Atâ‟ b.

381

Ezrakî,c.II,s.19

382 Rivayetler için bkz., Dârimî,es-Sunen,Menâsik,bâb:79,h.no:1967,c.II,s.1227;Ġbn Mâce,Ġkâmetü‟s-Salât,

bâb:149,h.no:1254,c.I,s.398; Ebû Dâvud,Menâsik,bâb:52,h.no:1894,c.II,s.180; Bu üç kitapta da bulunan

rivayette, Ezrakî‟nin eserindeki rivayette bulunan “٣ب ث٢ ػجل اطت” lafzı bulunmaz.Sadece Abdimenaf

oğullarına hitap olunur.

383 Ezrakî,c.II,s.3

130

es-Sâib(ö.h.136) sika bir râvî olmasına karĢın ömrünün sonlarına doğru kendisinde

ihtilat vaki olmuĢtur. Nesâî onun için “ önceki hadislerinde sikadır.” demiĢtir.384

Bu rivayeti ihtilattan önce mi sonra mı söylediğini bilemediğimiz için rivayeti

zayıf olarak değerlendirmenin daha uygun olacağı kanaatindeyiz. Bu rivayet

hadis kaynaklarından Tayâlisî‟nin(ö.h.204) Müsned‟inde bulunmaktadır.385

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ ٣ؾ٠٤ ث ؼ٤ل، ػ أف٤ ػ٢ ث ؼ٤ل ث ب اولاػ , ػ أث٤، هب: ”

بف ثبج٤ذ جؼب »و ث اؼب، أ هب: أفجو٢ اض٠ ث اجبػ، ػ ػطبء، ػ ػجل هللا ث ػ

“ ٣ز ك٤ ئال ثنو هللا رؼب٠ , ص هغ هؼز٤ أ أهثؼب , ب أػزن أهثغ ههبة

4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Yahya b. Saîd „den KardeĢi Ali b. Saîd b.

Sâlim el-Kaddâh‟dan Babasından el-Müsennâ b. es-Sabbâh‟dan Atâ‟dan

Abdullah b. Amr b. el-Âs dedi ki: “Kim ki Allah‟ın zikrinden baĢka bir Ģey

konuĢmayıp Kâbe‟yi yedi defa tavaf ederse sonra iki ya da dört rekât namaz

kılarsa dört köle azat etmiĢ kiĢi gibi olur.”386

Sahâbe tabakasından olan Abdullah b. Amr b. el-Âs‟dan (ö.h.65) gelen

rivayet mevkûftur. Rivayet sıhhati bakımından incelendiğinde ise isnad

zincirindeki râvî el-Müsennâ b. es-Sabbâh‟ın (ö.h.149) hadiste zayıf olduğunu

daha önce zikretmiĢtik. Bu sebepten rivayetin senedi zayıftır.

384

Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.698

385 Tayâlisî‟nin Müsned‟indeki rivayette Ezrakî‟nin naklettiği rivayetten farklı olarak “ ٤ – ”٣ؾ

yaptığı tavafı sayarak- ifadesi geçmekte, yine günahının silindikten sonra “ هكؼذ كهعخ”

ifadesiyle derecesinin yükseltileceği belirtilmekte “ ههجخ ػل ب ” ifadesiylede yaptığı amelin

köle azad etmeye denk olduğu belirtilmekted ir.,bkz., Tayâlisî, el-Musned,c.III,s.416;

386 Ezrakî,c.II,s.8

131

Bu rivayet hadis kaynaklarından Aburrezzâk‟ın(ö.h.211) Musannef‟inde, Atâ‟

Abdullah b. Amr b. el-Âs tarikiyle, Ezrakî‟nin naklettiğinden daha kısa Ģekilde

nakledilmiĢtir.387

ث ػ ؼ٤ل ث ب، أفجوب ئوائ٤ ث ٣، ػ ػجل هللا ث ث وي , ػ ؼ٤ل ث عج٤و , ػ اث ”

“ بف ثبج٤ذ جؼب ب ػل ػزن ههجخ , روج »ػجب , أ هب:

5- Aynı isnadla yani; Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Yahya b. Saîd „den KardeĢi Ali b.

Saîd b. Sâlim el-Kaddâh‟dan Saîd b. Sâlim‟den Ġsrâîl b. Yunus‟dan Abdullah b.

Müslim b. Hürmüz‟den Saîd b. Cübeyr‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “ Kim ki Kâbe‟yi

yedi defa tavaf ederse, kabul olunmuĢ bir köle azat etmeye denk olur.”388

Sahâbe tabakasından Abdullah b. Abbâs‟dan (ö.h.68) gelen rivayet mevkûftur.

Senedin sıhhati bakımından incelediğimizde isnat zincirindeki Abdullah b. Müslim b.

Hürmüz (ö.h.141-150) hadis münekkitleri tarafından zayıf olarak cerh edilmiĢtir.389

Rivayet bu bakımdan zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız rivayet bu lafızlarla

sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ ٣ؾ٠٤ ث ؼ٤ل ث ب اولاػ، ؽلصب فق ث ٣ب٤، ػ أث٢ ال الواء، ”

ػ اـ٤وح ث ؼ٤ل، ػ ػو ث ؼ٤ت، ػ أث٤، ػ عل، هب: هب ه هللا , ٠ هللا ػ٤ : "

ف ؿور , ص ال ٣وكغ هلب، ال ٣غ ئما فوط اوء ٣و٣ل اطاف ثبج٤ذ أهج ٣ق ك٢ اوؽخ , كاما ك

هلب ئال زت هللا ػي ع ث هل فبئخ ؽخ، ؽ ػ فبئخ ٤ئخ، أ هب: فط٤ئخ , هكؼذ

فبئخ كهعخ , كاما كوؽ اك، ك٠ هؼز٤ كثو اوب فوط مث ٤ لر أ، زت

387

Abdurrezzâk‟ın Musannef‟inde geçen rivayet Ģöyledir : “ ب ئال ف٤وا ، ال ٣و ؼز٤ ٠ ه ج٤ذ بف ثب

ههجخ ؼل ” “Kim ki Kâbe‟yi tavaf edip, iki rekât namaz kılarsa , (tavaf esnasında) sadece hayrı konuşursa

köle azat eden kişi gibi olur”. Bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:72,h.no:8825,c.V, s.12

388 Ezrakî,c.II,s.8

389 Bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.909

132

ػ٤ , ازوج ي ػ٠ او، كوب : ازأق اؼ ك٤ب ثو٢ كول أعو ػزن ػو ههبة ل ئب

“ل٤ذ ب ٠ لغ ك٢ جؼ٤ أ ث٤ز

6- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Yahya b. Saîd b. Sâlim el-Kaddâh‟dan Halef

b. Yâsîn'den Ebi‟l-Fadl el-Ferrâ‟dan el-Muğîre b. Saîd‟den Amr b.

ġuayb‟den Babasından Dedesi dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “

KiĢi Kâbe‟yi tavaf etmek için çıktığı zaman (evinden, beldesinden) rahmetin

içine dalmaya doğru gider. Rahmete girince , rahmet onu kaplar. Ayağını her

kaldırıp indirdiğinde, her adımına Allah (c.c.) 500 sevap (hasene) yazar, 500

günahı düĢürür (veya hataları düĢürür ). 500 derece yükseltilir. Tavafı bitirip

Makâm-ı Ġbrâhim‟in arkasında iki rekât namaz kıldığında, anasından doğmuĢ

gibi bütün günahlarından çıkar. Kendisi için Ġsmail‟in (a .s.) evlatlarından köle

olan on kiĢiyi azat etmiĢ ecri(sevabı) yazılır. Kendisini Hacer-i Esved'de bir

melek karĢılar ona der ki: Kalan amellerine yeniden baĢla geçmiĢtekilere bu kâfi

geldi. Ve o kiĢi kendi ailesinden yetmiĢ kiĢiye (ahirette) Ģefaat eder.”390

Senedin müntehâsı itibariyle Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet

merfu‟dur. Rivayeti sıhhat değeri açısından incelediğimizde ise isnad

zincirindeki Halef b. Yâsîn ve Ģeyhi olan el-Muğîre b. Saîd meçhuldür.391

Rivayet bu bakımdan zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayete

„Ukaylî (ö.h.322) ed-Du„afâu‟l-Kebîr isimli eserinde sahih değildir

demektedir.392

390

Ezrakî,c.II,s.4

391 „Ukaylî, Ebû Cafer Muhammed b. Amr b. Musa el-Mekkî (ö.h.322), ed-Du„afâu‟l-Kebîr,Dâru‟l-

Mektebeti‟l-„Ġlmiyye,Beyrut,1404\1984,c.II,s.23

392 „Ukaylî,.a.g.e., c.II,s.23

133

Kâbe‟yi tavaf etmekle elde edilecek sevap ve ecrin zikredildiği Ģu üç rivayetin isnad

zincirinde zayıflık olmasından dolayı rivayetler zayıf olarak kabul edilmektedir. Ancak bu

üç rivayetin senetleri sahih dahi olmuĢ olsa rivayetlerin metin tenkidi yapıldığında, bir

metin tenkidi kriteri olan amellere verilen karĢılığın(cezanın-sevabın) aĢırı olmaması, böyle

bir durum varsa bunun hadisin mevzû‟ (uydurma) olduğuna iĢaret etmesi393

noktasından

hareketle Ģu üç rivayete bakıldığında, sadece Kâbe‟yi tavaf için dört köle azadı, ya da

Ġsmail‟in (a.s.) evladından on köle azat etmiĢ sevabı, anasından doğmuĢ gibi geçmiĢ bütün

günahlarının silinmesi, ailesinden 70 kiĢiye Ģefaat edebilecek olması gibi büyük ecirlerin

verilmesi, bu rivayetlerde amel-sevap muvazenesinin hiç olmadığını göstermektedir.

Rivayetlerin metin tenkidine tabi tutulduğunda da sahih olmadığı açıktır.

ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب، ػ ئثوا٤ ث ٤وح، هب: ذ أف غ ب كأز ػ ٢ء , كوب: أ ”

“ئ اطاف الح كأها ك٤ اال»أه ي؟ , هب: هذ: ال أكه١، هب: أ أه ي ئ اث ػجب هب:

7- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Ġbrahim b. Meysere dedi ki:

“ Tâvûs‟la beraberdim ona bir Ģey sordum. Dedi ki: Sana söylemedim mi? Bilmiyorum

dedim. Ġbn Abbâs‟ın Ģöyle söylediğini sana söylemedim mi? Tavaf namazdır. Tavaf

yaparken konuĢmayı azaltın.394

Ġbn Abbâs‟a (ö.h.68) isnad edilen bu rivayet, senedin müntehası itibariyle mevkûf

olup, senedin sıhhati bakımından sahihtir. Hadis kaynaklarından Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211)

Musannef‟inde bulunmaktadır.395

393

Yıldırım,Enbiya,Hadiste Metin Tenkidi Tarihi Süreç Yeni Yaklaşımlar,Rağbet yay.,Ġstanbul,2014, s.646-647

394 Ezrakî,c.II,s.11

395 Rivayet için bkz., Aburrezzâk, el-Musannef,Meğâzî,bâb:31,h.no:9789,c.V,s.495; Tavafın namaz gibi

olduğu temel hadis kaynaklarından Tirmizî‟nin (ö.h.279) Sünen‟inde Tâvûs Ġbn Abbâs tarikiyle, bir

rivayette geçmektedir.Bu rivayette de tavaf esnasında konuĢulacaksa ancak hayr konuĢulması gerektiği

nakledilmektedir.Bkz.,Tirmizî,Hac,bâb:112,h.no:960,c.III,s.284

134

ؽلص٢ عل١، ؽلصب ث فبل، ػ اث عو٣ظ، أفجو٢ أث ثو، أ اج٢ , ٠ هللا ػ٤ , ظو ئ٠ ”

“ئ هللا رؼب٠ هل وكي وي ؽوي ، اإ أػظ ؽوخ ػل هللا ي»اؼجخ، كوب:

8- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Ġbn Cüreyc‟den

Ebû Bekr dedi ki: “Resûlullah (s.a.v.) Kâbe‟ye baktı ve buyurdu ki: “Allah Teâlâ seni

Ģerefli kıldı, seni yüceltti, seni haram kıldı, hâlbuki mümin hürmeti(değeri) Allah katında

senden (Kâbe) çok daha büyüktür.396

Rivayet Hz. Peygamber‟e isnad edildiği için merfu‟dur. Ancak sıhhat değeri

açısından incelendiğinde hem isnad zincirindeki Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin(ö.h.180)

hadiste zayıf olması hem de, tâbiîn tabakasından olan Ebû Bekr b.„Ubeydullah b. Ebî

Müleyke‟nin (ö.?) irsâl yaparak rivayette bulunmasından dolayı rivayet zayıftır. Hadis

kaynaklarında bu lafızlarla bulamadığımız rivayet sadece Ezrakî‟nin eserinde

bulunmaktadır. Ancak Ġbn Mâce‟nin Sünen‟inde Abdullah b. Ömer‟den (ö.h.73)gelen bir

rivayet içerik itibariyle Ezrakî‟deki rivayetle aynıdır.397

اظو ئ٠ اؼجخ ػجبكح، كف ك٤ب كف ك٢ ؽخ »هب ػضب: أفجو٢ ٣ب٤ , ػ هع , ػ غبل، هب: ”

“فوط ب فوط ٤ئخ

9- Osman Yâsîn‟den Bir adamdan Mücâhid dedi ki: “Kâbe‟ye bakmak

ibadettir, oraya girmek sevaba girmek, oradan çıkmak günahtan çıkmaktır(günahtan

kurtulmaktır).”398

396

Ezrakî,c.II,s.20

397 Ġbn Mâce‟deki rivayetin içeriği Ģöyledir: “Ne güzelsin, kokun ne güzel, ne büyüksün hürmetin(değerin) ne

büyük, Muhammed‟in nefsini elinde bulunduran Allah‟a yemin ederim ki: Allah‟ın indinde müminin hürmeti

(değeri) senin hürmetinden daha büyüktür… ., Bkz., Ġbn Mâce, Fiten, bâb:2, h.no:3932 ,c.II,s.1297

398 Ezrakî,c.II,s.9

135

Tâbiîn tabakasından olan Mücâhid b. Cebr‟den(ö.h.103) gelen bu rivayet senedin

müntehâsı itibariyle maktu‟dur. Sıhhati noktasından incelendiğinde ise isnad zincirinde

bulunan Yâsîn b. Muâz ez-Zeyyât el-Kûfî (ö.h.161-170) hadis münekkitleri tarafından

hakkında metrûku‟l-hadîs, münkeru‟l-hadis denerek cerh edilmiĢtir.399

Ayrıca senetteki

ifadesi de müphem bir râvîye delalet ettiğinden rivayet senedi bakımından çok ”هع“

zayıftır. Bu rivayet hadis kaynaklarından Ġbn Ebû ġeybe‟nin(ö.h.235) Musannef‟inde

Mücâhid‟in naklettiği baĢka bir tarîkle bulunmaktadır.400

، ػ اث عو٣ظ، ػ ػطبء، ػ اث ػجب، ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ٤ ث ”

٣ي هللا ػي ع ػ٠ نا اج٤ذ ٣ ٤خ ػو٣ بئخ هؽخ , »هب: هب ه هللا , ٠ هللا ػ٤ :

“ز ب طبئل٤ أهثؼ ٤، ػو بظو٣

10- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Süleym b. Müslim‟den

Ġbn Cüreyc‟den Atâ‟dan Ġbn Abbâs dedi ki: “Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: Allah

(c.c.) bu beyte (Kâbe‟ye) her gün ve gece 120 rahmet indirir. Bu rahmetten 60 tanesi tavaf

yapanlar içindir.40 tanesi namaz kılanlar için, 20 tanesi de Kâbe‟ye bakanlar içindir.”401

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.

Rivayeti sıhhati yönünden incelediğimizde ise senette bulunan Süleym b. Müslim‟in

(ö.h.191-200) hadis münekkitleri tarafından metrûku‟l-hadîs diye cerh edildiğini daha önce

zikretmiĢtik. Rivayet bu bakımdan zayıftır. Rivayet hadis kaynaklarından sadece

Taberânî‟nin(ö.h.360)el- Mu‟cemu‟l-Kebîr isimli eserinde yine Ġbn Abbâs‟dan (ö.h.68)

gelen bir baĢka bir isnad zinciriyle naklolunmuĢtur.402

399

Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.IV,s.538

400 Musannef‟deki rivayette “اظو ئ٠ اؼجخ ػجبكح” “Kâbe‟ye bakmak ibadettir.” Kısmı bulunmamaktadır.

Bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el- Musannef ,Hac,bâb:70, h.no:13172,c.III,s.173

401 Ezrakî,c.II,s.8

402 Bkz.,Taberânî, el-Mu‟cemu‟l-Kebîr,c.XI,s.124,h.no:11248,

136

Ayrıca bu rivayeti Ġbnu‟l-Cevzî de (ö.h.597) aynı Ezrakî‟nin eserinde ki gibi Saîd

b. Sâlim Süleym b. Müslim Ġbn Cüreyc Atâ‟ Ġbn Abbâs tarikiyle el-„Ġlelu‟l-

Mutenâhiye fi‟l-Ehâdîsi‟l-Vâhiye isimli eserinde zikretmiĢ ve rivayet için sahih değildir

demiĢtir.403

Ezrakî, Kâbe tavaf edilirken yapılan tavafın sayılmasının tavsiye edildiğine dair

rivayetler nakletmiĢtir. Rivayetlerden bazıları Ģöyledir:

وؽ ث أث٢ ؽ٤، أ اج٢ ٠ هللا ػ٤ ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ٣ؾ٠٤ ث ٤، هب: ؽلصب ػجل هللا ث ػجل ا

، هب: هللا ه أػ هب: « رله١ أزي؟» , هب وع ك٢ اطاف: " رؼل ٣ب كال؟ ص هب:

“٢ ر أؽ٠ ؼلكى»

11- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Yahya b. Süleym‟den Abdullah b.

Abdurrahman b. Ebî Hüseyn dedi ki: “ Resûlullah (s.a.v.) tavafta olan birine buyurdu ki:

“ Kaç saydın ey filan! Sonra buyurdu ki: Bunu sana niye sordum biliyor musun? O kiĢi:

Allah ve resulü daha iyi bilir dedi. Resûlullah buyurdu ki: Tavafın adetlerini sayasın

diye.”404

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.

Sıhhati açısından ele alındığında ise isnad zincirinde bulunan Yahya b. Süleym

(ö.h.195) hakkında hadis münekkitlerinin farklı görüĢleri vardır. Nesâî (ö.h.303) onu

kuvvetli değildir” diye cerh ederken, Ahmed b. Hanbel de (ö.h.241) onu“ ”٤ ثبو١“

“hadislerinde ihtilat gördüm ve onu terk ettim” diyerek cerh etmektedir. Yahya b. Maîn

(ö.h.233) ise onu sikadır diyerek tevsik etmiĢtir.405

403

Ġbnu‟l-Cevzî, el-„İlelu‟l-Mutenâhiye fi‟l-Ehâdîsi‟l-Vâhiye,Ġdâratü‟l-„Ulûmi‟l-Eseriyye,Pakistan, 1401\1981

c.II,s.82

404 Ezrakî,c.II,s.11

405 Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.IV,s.1251

137

Senetteki diğer râvî Abdullah b. Abdurrahman b. Ebî Hüseyin de (121-130)

tâbiîn tabakasından olup Hz. Peygamber‟den rivayeti mürseldir.406

Bu sebeplerden

rivayet senedi yönünden zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet bu

lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.

ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ى٤و ث ؾل، ػ ػجل هللا ث رثخ، ػ ػجل هللا ث ”

ػو، أ ه٤ : ٣ب أثب ػجل اوؽ، ب ب واى رز او٤ ازالب ال و أؽلا أؾبة ه هللا ٠ هللا ػ٤

ؼذ “ازالب ٣ؾ اقطب٣ب ” ٣زب؟ هب: ئ٢ هأ٣ذ ه هللا , ٠ هللا ػ٤ , ٣زب ٣و:

ه هللا ٠ هللا ػ٤ ٣و: بف جؼب ٣ؾ٤ زت هللا ث فطح ٣قطب ؽخ , ؽطذ ػ ٤ئخ ,

“نهكؼذ كهعخ , ص ٠ هؼز٤ ب ؼز

12- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Züheyr b. Muhammed Abdullah b. Tevbe‟den Abdullah b. Ömer‟e dendi ki: “ Ey

Ebu Abdurrahman! Resûlullahın ashâbından kimseden görmediğimiz halde, sen neden iki

rüknü (Hacer-i Esved, rükn-i Yemânî) istilâm ediyorsun? Ġbn Ömer dedi ki: Ben

resûlullahın (s.a.v.) bu iki rüknü istilâm ettiğini ve “bu iki rüknü istilâm etmek hataları siler”

dediğini gördüm(iĢittim). Resûlullahtan iĢittim söyle diyordu: Kim ki sayarak yedi defa

Kâbe‟yi tavaf ederse, Allah ona attığı her adım için sevap yazar, ondan bir günahı

düĢürülür, derecesi yükseltilir. Sonra iki rekât namaz kılarsa köle azat etmiĢ gibi olur.”407

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.

Sıhhati yönünden incelediğimizde ise isnad zincirindeki Züheyr b. Muhammed et-Temîmî

(ö.h.162) hakkında Zehebî (ö.h.748) “münker rivayetleri var, kendisinden sakınılması

gerek” diyerek cerh etmiĢtir. 408

Senetteki diğer râvî Abdullah b. Tevbe de (ö.?) mechûlu‟l-

haldir. Bu sebeplerden dolayı rivayet zayıftır. Bu rivayet, hadis kaynaklarından

406

Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.444

407 Ezrakî,c.II,s.12

408 Zehebî,a.g.e.,c.IV,s.367

138

Nesâî‟nin(ö.h.303) Sünen‟inde yine Abdullah b. Ömer‟den (ö.h.73) nakledilerek

zikredilmiĢtir.409

Ezrakî, tavaf esnasında okunacak dualarla ilgili de birkaç rivayet zikretmiĢtir. O

rivayetlerden iki tanesi Ģöyledir:

ؽلص٢ عل١، ػ ث فبل، ػ اث أث٢ غ٤ؼ، هب: ب أضو ال ػو ػجل اوؽ ث ػف ك٢ اطاف ”

“هثب آرب ك٢ ال٤ب ؽخ ك٢ ا٥فوح ؽخ هب ػناة ابه

13- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Ġbn Ebî Necîh dedi

ki: Ömer‟in ve Abdurrahman b. Avf‟ın tavafta sıkça söylediği söz (kelam) “Rabbimiz bize

dünyada ve ahirette iyilik (güzellik) ver, bizi cehennem azabından koru.”410

Rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur. Sıhhati yönünden incelediğimizde

ise isnad zincirindeki Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin (ö.h.180) hadiste zayıf olduğunu daha

önce zikretmiĢtik. Seneddeki zayıf râvîden dolayı rivayet zayıftır. Bu rivayet içerik

itibariyle hadis kaynaklarından Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde bulunmaktadır.411

ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ؾخ ث ػو اؾو٢، ػ ػطبء، ػ اث ػجب، هب: " ؽظ آك ”

ز كطبف ثبج٤ذ جؼب كو٤ز االئخ، كوبا: ثو ؽغي ٣ب آك , ئب هل ؽغغب نا اج٤ذ هجي ثأل٢ ػب هب: كب

رو ك٢ اطاف؟ هبا: ب و: جؾب هللا اؾل هلل ال ئ ئال هللا هللا أجو، هب آك: كي٣لا ك٤ب: ال ؽ

ك٢ ال هح ئال ثبهلل، هب: كياكد االئخ ك٤ب مي، هب: كب ؽظ ئثوا٤ ػ٤ اال ثؼل ثبئ اج٤ذ كو٤ز االئخ

ا ػ٤ ا: ب و هج أث٤ي آك: جؾب هللا اؾل اطاف ك ك٢ اك؟ هب هلل ال ئ , كوب ئثوا٤: بما رو

409

Nesâî‟nin Sünen‟inde ( el-Muctebâ) “Bu iki rüknü istilâm etmek hataları siler” , “Kim ki Kâbe‟yi yedi

defa tavaf ederse o köle azat etmiĢ gibidir.” kısımları bulunur. Bkz.,Nesâî, Menâsiki‟l-Hac, bâb:134, h.no:2919

,c.V ,s.221

410 2-Bakara-201; Rivayet için bkz.,Ezrakî,c.II,s.11

411 Musannef‟deki rivayette Abdurrahman b. Avf (ö.h.32) geçmemektedir. Ayrıca rivayetteki müphem

râvîlerden dolayı Musannef‟deki rivayette zayıftır. Bkz., Abdurrezzâk, el-Musannef,Menâsik,bâb:87,

h.no:8966,c.V,s.52

139

كأػب مي كوب: ى٣لا ك٤ب: ال ؽ ال هح ئال ثبهلل كوب ئثوا٤: ى٣لا ك٤ب: اؼ٢ اؼظ٤ كلؼذ ئال هللا هللا أجو

“االئخ

14- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Talha b. Amr el-

Hadramî‟den Atâ‟dan Ġbn Abbâs dedi ki: “Âdem (a.s.) haccını yaptı. Kâbe‟yi tavaf etti,

meleklerle karĢılaĢtı. Melekler : “Haccın makbul olsun ya Âdem! Biz bu beyti senden 2000

sene önce haccettik” dediler. Âdem (a.s.) onlara “tavafta ne söylüyordunuz ?” diye sordu.

Onlarda : “جؾب هللا اؾل هلل ال ئ ئال هللا هللا أجو” “ Noksan sıfatlardan Allah‟ı tenzih ederiz,

Allah‟a hamdederiz. Yüce olan Allah‟tan baĢka ilah yoktur.” Âdem (a.s.) onlara, ona Ģunu da

ilave edin dedi: “ال ؽ ال هح ئال ثبهلل” “ Güç ve kuvvet yalnız Allah‟tadır.” Melekler oraya

bunu ekledirler. Ġbrahim (a.s.) Kâbe‟yi yaptıktan sonra hac yaptı. Tavaf esnasında meleklerle

karĢılaĢtı, onlara selam verdi. “Tavaf esnasında ne söylüyorsunuz ?” diye onlara sordu.

Onlarda: “Baban Âdem‟den (a.s.) önce “جؾب هللا اؾل هلل ال ئ ئال هللا هللا أجو” diye

söylüyorduk. Biz bunu ona söyledik(öğrettik). Oda bize Ģunu ekleyin dedi: “ ال ؽ ال هح ئال

O yücedir, o uludur.” meleklerde“ ”اؼ٢ اؼظ٤“ : Ġbrahim‟de (a.s.) Ģunu da ekleyin dedi ,”ثبهلل

onu ekledi.412

Ġbn Abbâs‟dan (ö.h.68) gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur.

Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde isnad zincirinde bulunan Talha b. Amr el-

Hadramî‟nin (ö.h.152) metrûku‟l-hadis olduğundan daha önce bahsetmiĢtik. Rivayet bu

sebepten zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Suyûtî‟nin (ö.h.911)

ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde ve Ġbnu‟z-Ziya el-Mekki‟nin(ö.h.854) Târîhu

Mekke isimli eserinde bulunmaktadır.413

Ezrakî tavaf yapmaya nezretmekle ilgili iki ilginç rivayet zikretmiĢtir. Rivayetler

Ģöyledir:

412

Ezrakî,c.II,s.13

413 Bkz., Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.321; Ġbnu‟z-Ziya, Târîhu Mekke,s.29

140

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلص٢ ل٤ب، ػ ػو ث ك٣به، ػ ػطبء، ػ اث ػجب، أ ئ ”

“رطف ػ ٣ل٣ب جؼب ػ هع٤ب جؼب»ػ اوأح نهد أ رطف ػ٠ أهثغ، هب:

15- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Amr b. Dînâr‟dan

Atâ‟da dedi ki : “Ġbn Abbâs‟a elleri ve ayakları üzere tavaf yapmaya nezretmiĢ bir

kadının durumu soruldu. Dedi ki: “ Elleri için yedi tavaf, ayakları için yedi tavaf

yapar.”414

Ġbn Abbâs‟dan(ö.h.68) gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur.

Sıhhati noktasından incelediğimizde ise rivayet sahihtir. Hadis kaynaklarında

bulamadığımız bu rivayet Ezrakî‟nin çağdaĢı olan ve Mekke tarihiyle ilgili müstakil bir

eser kaleme almıĢ olan Fâkihî‟nin(ö.h.272) Ahbâru Mekke isimli eserinde Süfyân

Amr b. Dînâr Tâvûs Ġbn Abbâs tarikiyle nakledilmiĢtir.415

ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ث فبل، ػ ػجل اوؽ ث اؾبهس، ػ اث ػ٤ب ث أث٢ هث٤ؼخ، ػ ػو ث ”

ؼ٤ت، ػ أث٤، ػ عل، هب: أكهى اج٢ , ٠ هللا ػ٤ , هع٤ وزو٤ هل هث أؽلب ل ئ٠

هبال: ٣ب ج٢ هللا، نهب أ وزو ؽز٠ « ثب األهوا؟ب »بؽج ثطو٣ن ال٣خ , كوب اج٢ , ٠ هللا ػ٤ :

“أوب هواب كال نه ئال ب اثزـ٢ ث ع هللا»طف ثبج٤ذ، كوب:

16- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Abdurrahman b.

el- Hâris‟den Ġbn „AyyâĢ b. Ebî Rebîa‟dan Amr b. ġuayb‟dan Babasından

Dedesi dedi ki: “Resûlullah (s.a.v) Medine yolunda birbirlerine bağlanmıĢ iki kiĢiye

rastladı. “Birbirinize bağlı olmanızın sebebi nedir ?” diye sordu. Dediler ki: Ey Allah‟ın

nebisi beyti (Kâbe‟yi) tavaf edene kadar birbirimize bağlı kalmaya nezrettik.

414

Ezrakî,c.II,s.14

415 Fâkihî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ġshâk b. el-Abbâs el-Mekkî (ö.h.272) ,Ahbâru Mekke fi Kadîmi‟d-

Dehri ve Hadîsihi, Dâru Hadar, Beyrut,h.1414,c.I,s.236

141

Resûlullah buyurdu ki: “ Bağlarınızı (iplerinizi) çözün, Allah‟ın istemediği , razı

olmayacağı Ģeylerde nezir yoktur.”416

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle

merfu‟dur. Senedi sıhhati yönünden incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan

Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin (ö.h.180) hadiste zayıf diye cerh edildiğini daha

önce zikrettik. Bu bakımdan rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından

incelediğimizde ise Abdurrahman b. el- Hâris Amr b. ġuayb Babası

Dedesi tarikiyle Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde nakledildiğini

görmekteyiz.417

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ػجل اوؽ ث ى٣ل اؼ٢، ػ أث٤، ػ أ ث بي، ؼ٤ل ”

" اكب ال ٣اكوب ػجل ئال فوط ث ا٤ت، هبال: هب ه هللا , ٠ هللا ػ٤ ,

مث ٤ لر أ ك٤ـلو مث ب ثبـخ ب ثـذ: اف ثؼل الح الغو ٣ كواؿ غ ع

“ا، اف ثؼل الح اؼو ٣ كواؿ غ ؿوة ا

17- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Abdurrahman b. Zeyd el-

„Ammî‟den Babasından Enes b. Mâlik ve Saîd b. el-Müseyyeb dediler ki:

Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “ Ġki tavaf vardır ki; Müslüman kiĢi bu tavaflara

denk gelirse (yaparsa) anasından doğmuĢ gibi günahlardan temizlenir . Ne kadar

çok olursa olsun günahları bağıĢlanır. Sabah namazından sonra güneĢ doğuncaya

kadar yapılan tavaf ve ikindi namazından sonra güneĢ batıncaya kadar yapılan

tavaf.”418

416

Ezrakî,c.II,s.14-15

417 Müsned‟deki rivayette Ezrakî‟nin eserindeki rivayetten farklı olarak Hz. Peygamber‟in “٤ نا نها”

“bu yapılan nezir değildir” dediği ve bağı kendisinin kestiği belirtilmektedir. Bkz., Ahmed b. Hanbel,el-

Musned,c.XI,s.324,h.no:6714

418 Ezrakî,c.II,s.22

142

Senedin müntehâsı itibariyle rivayet merfu‟dur. Sıhhati açısından incelendiğinde ise

isnad zincirinde bulunan Abdurrahîm b. Zeyd el–„Ammî (ö.?)419

“leyse biĢey‟in,

münkeru‟l-hadis Ģeklinde cerh edilmiĢtir.420

Rivayet bu bakımdan zayıftır. Rivayeti kaynak

değeri açısından incelediğimizde ise hadis eserlerinden Taberânî‟nin (ö.h.360) Mu‟cemu‟l-

Evsat‟ında bulmaktayız.421

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؾل ث أث٢ ػو، هبال: ؽلصب كاك ث ػغال، أ بف غ أث٢ ػوب ك٢ طو ”

هب: ؾ هعب، كب كوؿب جؼب، أر٤ب ؾ اوب، كهق أث ػوب ك اوب، كوب: أال أؽلص ثؾل٣ش رو ث

لذ غ أ ث بي اؾ ؿ٤وب ك٢ طو، ك٤ب فق اوب هؼز٤، كأهج أ رؼغج ث؟ هب: ث٠، هب:

ػ٤ب أ ثع، كوب ب: ازألا اؼ كول ؿلو ب ٠ ، نا هب ب ه هللا ٠ هللا ػ٤ لب

“ؼ ك٢ اطو

18- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesi ve Muhammed b. Ebî Ömer Dâvud b. „Aclân,

Ebû „Ġkâl ile yağmur yağarken tavaf yaptı. Dedi ki: “Biz birçok kiĢiydik, yedinci tavafı

bitirince makâm-ı Ġbrahim tarafına geldik. Ebû „Ġkâl makâm-ı Ġbrahim‟in orda durdu ve

dedi ki: “Sizi sevindirecek ve hoĢunuza gidecek bir söz söyleyeyim mi”? Bizde evet

dedik. Dedi ki: “Enes b. Mâlik, Hasan ve baĢkalarıyla yağmurda tavaf yaptım. Makâm-ı

Ġbrahim‟in arkasında iki rekât namaz kıldık”. Enes bize yüzünü dönüp dedi ki: “Bu iĢi

yeniden yapın, sizin geçmiĢ günahlarınız bağıĢlandı. Bize de resûlullah (s.a.v.) böyle

dedi. Biz onunla yağmurda tavaf yapmıĢtık.”422

419

Rivayetin senedinde Abdurrahim yerine Abdurrahman Ģeklinde geçmektedir. Ancak tabakat kitaplarında

yaptığımız incelemelerde Abdurrahman b. Zeyd el- „Ammî isminde birini bulamadık, ancak Abdurrahîm b.

Zeyd el–„Ammî isminde bir râvîye muttali olabildik. Kanaatimize göre rivayetteki Abdurrahman ismi hatalıdır.

Doğru olan isim Abdurrahim‟dir.

420 Bkz., Ġbn Adî, el-Kâmil,c.VI,s.493-495

421 Ancak Taberânî‟nin Mu‟cem‟indeki rivayette “فوط مث ٤ لر أ” “anasından yeni doğmuĢ gibi

günahlarından arınır” kısmı bulunmamaktadır. Bkz., Taberânî,el-Mu‟cemu‟l-Evsat,c.VI, s.125,h.no:5992

422 Ezrakî,c.II,s.21

143

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.

Rivayeti sıhhati yönünden incelediğimizde ise isnad zincirindeki Dâvud b. „Aclân (ö.?)

zayıf, leyse biĢey‟in gibi tabirlerle cerh olunmuĢtur.423

Yine isnad zincirindeki diğer bir râvî

olan Ebû„Ġkâl Enes b. Mâlik‟in (ö.h.93) kölesi olup, Ġbn Hibbân (ö.h.354) onun hakkında:

“Enes b. Mâlik‟in asla söylemediği şeyleri rivayet ettiğini, onunla ihticâcın kesinlikle caiz

olmadığını söyler”. Diğer münekkitler tarafından da hadiste müstakim olmadığı ve

münkeru‟l-hadis olduğu belirtilip, cerh edilmiĢtir.424

Rivayet bu sebeplerden çok zayıf, hatta

denebilir ki uydurmadır. Rivayeti kaynak değeri bakımından ele aldığımızda ise Dâvud b.

„Aclân Ebî „Ikâl Enes b. Mâlik tarikiyle bazı lafız değiĢiklikleriyle beraber hadis

kaynaklarından Ġbn Mâce‟nin(ö.h.273) Sünen‟inde bulunduğunu görmekteyiz.425

„Ukaylî‟de (ö.h.322) ed-Du„afâu‟l-Kebîr isimli eserinde Yahya b. Maîn‟in (ö.h.233),

Dâvud b. „Aclân‟ın Ebû‟Ġkâl‟‟den rivayetini “ ٢ء ب أظ ث ” tabiriyle cerh ettiğini belirtmiĢ ve

bu rivayeti kitabında zikretmiĢtir.426

2.1.10.1. Kâbe‟yi Çıplak Tavaf Edenler

Cahiliye zamanında Araplar Kâbe‟yi ilk defa tavaf edecekleri zaman çıplak

olarak tavaf ederlerdi. Ancak çıplak olarak tavaf etmekten istisna edilen bir zümre vardı.

Ezrakî Ģu rivayette Kâbe‟yi çıplak tavaf edenleri ve istisna edilen o zümreyi açıklamıĢtır:

ؽلصب عل١، هب: ؽلصب ػجل هللا ث ؼبم اؼب٢، ػ ؼو، ػ ايو١، أ اؼوة بذ رطف ثبج٤ذ ػواح ئال ”

ك عبء ؿ٤و غ ص٤بث -األؽ٢ الك ك٢ ك٣ ك٢ ثؼ ال اؼوة -هو٣ أؽالكب -اؾ

423

Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Mizzî, Tehzîbu‟l-Kemâl,c.VIII,s.417-418

424 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Moğultay b. Kılıç, Ebû Abdillah Alâüddîn Abdullah el-Bekcerî

el-Mısrî el-Hanefî (ö.h.762),İkmâlu Tehzîbi‟l-Kemâl fî-Esmâi‟r-Ricâl, el-Fârûku‟l-Hadîse li‟t-Tabâ„ati

ve‟n-NeĢr,Mısır,1422\2001,c.XII,s.175

425 Bkz.,Ġbn Mâce,Menâsik,bâb:107,h.no:3118,c.II,s.1041.

426 „Ukaylî,ed-Du„afâu‟l-Kebîr,c.II,s.38

144

، كا ٣و٢ ص٤بث ٣طف ػو٣بب، ئ بف ك٢ بف ك٢ صة أؽ٢. هب: كا ٣غل ٣ؼ٤و اؾ صثب

…“ص٤بث أوبب ئما ه٠ اك ٣ؾوب ك٤غؼب ػل

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Abdullah b. Mu„âz es-San„ânî‟den Ma‟mer‟den

Zührî dedi ki: “Ahmesî‟lerin (Hums‟da denir) dıĢındaki Araplar Kâbe‟yi çıplak tavaf ederlerdi

– (Ahmesîler KureyĢ ve müttefikleridir)- Ahmesî; Arapların bazısının lisanında dinde katı

olan(tutucu, radikal) demekti- Ahmesîlerin dıĢında kim Kâbe‟yi tavaf etmeye gelirse elbisesini

çıkarır(kenara koyar). Ahmesîlerin elbisesiyle tavaf yapardı”. Râvî dedi ki: “ Ahmesîlerden

elbisesini ödünç veren kimseyi bulamazsa o kiĢi elbisesini çıkarır(kenara koyar). Çıplak olarak

tavaf ederdi. Eğer Ahmesî olmayan kiĢi kendi elbisesiyle tavaf ederse tavafını bitirince onu çıkarır

elbiseyi kendine haram kılar ve onu Kâbe‟nin yanına bırakırdı.”427

Tâbiîn tabakasından olan Zührî‟den (ö.h.124) gelen rivayet senedin müntehâsı

itibariyle maktu‟dur. Senedin sıhhati bakımından ise rivayet sahih olup, rivayetin ilk kısmı

baĢka bir tarikle Müslim‟in (ö.h.261) Sahîh‟inde bulunmaktadır.428

Ezrakî‟nin bu konuda naklettiği diğer bir rivayetten de Kâbe‟yi çıplak olarak

tavaf etme hususunun hicretin dokuzuncu senesinde Hz. Ebubekir‟in (ö.h.13) hac

427

Ezrakî,c.I,s.175; Ahmesîler KureyĢ, Kinâne, Huzâa kabileleri ve bunların müttefiklerinden müteĢekkildi.

Ahmesiler Kâbe‟yi kendi elbiseleriyle tavaf ederler, kendileri dıĢındakilere ise elbiselerini ya ödünç verirler ya da

kiralarlardı. Ahmesîlerilerden olmayıp Kâbe‟yi çıplak tavaf edecek olanlara es-Sârura denir ve bunlar Kâbe‟yi ilk

tavaf ediĢlerinde çıplak olarak tavaf ederlerdi. Ahmesîlerin dıĢında Kâbe‟yi kendi elbiseleriyle tavaf edenler

tavaftan sonra elbiselerini çıkarıp, Kâbe‟nin etrafına bırakır. Bu elbiselere kimse dokunmazdı. Bu elbiseler

zamanla Kâbe‟yi tavaf edenlerin üzerlerine basmasıyla, güneĢ ıĢıklarına ve yağmur sularına maruz kalmakla kendi

kendine yıpranır ve aĢınırdı. Bu yapılan iĢe lak denirdi.(bkz., Ezrakî,c.I,s.174-178)

428 Müslim‟in Sahîh‟inde geçen rivayette “Ahmesîlerin elbiseleriyle tavaf yaptıkları, bunların KureyĢliler ve

çocukları olduğu, diğerlerinin elbiseyle tavaf yapmaları için Ahmesîlerden olan erkeklerin diğer erkeklere,

kadınlarında diğer kadınlara elbiselerini verdiklerini, eğer vermezlerse diğerlerinin çıplak olarak tavaf yapmak

zorunda kaldıklarından… bahsedilmektedir ”.Bkz., Müslim, Hac,bâb:21 ,h.no: (1219)-152,c.II,s.894

145

emirliği sırasında Hz. Peygamber‟in, Hz. Ali (ö.h.40) ile gönderdiği dört emirin

açıklanmasıyla yasaklandığı anlaĢılmaktadır. Rivayet Ģöyledir:

ئؾبم الا٢، ػ ى٣ل ث ٣ض٤غ، هب: أب ػ٤ب ػ٤ اال: ٢ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ اث”

أث٢ ثو ال٣ن ه٢ هللا ػ ك٢ ؽغز خ رغ؟ هب: ثأهثغ: ثأ١ ٢ء ثؼضي ه هللا ٠ هللا ػ٤ ئ٠

ال ٣طف ثبج٤ذ ػو٣ب، ال ٣لف اغخ ئال ل إخ، ال ٣غزغ وى ك٢ اؾو ثؼل ػب نا،

“ب ػل اج٢ ٠ هللا ػ٤ ػل كأهثؼخ أو

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Ebî Ġshâk el-

Hemedânî‟den Zeyd b. Yüsey‟ dedi ki: Ali‟ye (r.anh.) sorduk: “Resûlullah (s.a.v.) seni

hicretin dokuzuncu senesi, hac mevsiminde ne ile Ebubekir‟e gönderdi? Dedi ki: Dört Ģey

ile. Çıplaklar beyti tavaf etmeyecek, Cennete ancak mümin olanlar girecek, bu seneden

sonra Müslümanlar ve müĢrikler Harem‟de bir araya gelmeyecek, resûlullahla arasında

antlaĢma olanların süresi (Harem‟de bulunabileceği vakit) dört ay olacak.”429

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.

Sıhhati yönünden incelendiğinde ise senedi sahihtir. Kaynak değeri bakımından

incelediğimizde ise bu rivayet Süfyân b. „Uyeyne Ebû Ġshâk Zeyd b. Yüsey‟

tarikiyle temel hadis kaynaklarından Tirmizî‟nin(ö.h.279) Sünen‟inde geçmektedir.430

2.1.10.2. Cinin ve Yılanın Kâbe‟yi Tavafı

Bu bölümde, Ezrakî‟nin eserinde bu konuyla alakalı zikrettiği üç rivayetten

ikisini sıhhat ve kaynak değeri noktasında inceleyip daha sonrada rivayetlerin

muhteviyatıyla alakalı tafsilatlı değerlendirmeyi yapmak istiyoruz.

429

Ezrakî,c.I,s.175

430 Tirmizî‟nin Sünen‟inde ki rivayette son râvî Zeyd b. Yüsey‟ Ģeklinde değil Zeyd b. Üsey‟ Ģeklinde

geçmekte ve rivayetin metninde de, Hz. Peygamber‟le arasında antlaĢma olanların müddeti antlaĢma

süresi kadar (Harem‟de kalma süresi). Eğer antlaĢma yoksa süresi dört ay olarak geçmektedir. Tirmizî bu

rivayete hasenün sahîhun demiĢtir.Bkz., Tirmizî, Hac,bâb:44,h.no:871,c.III,s.213

146

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، ػ ثو ث ر٤، ػ أث٢ اطل٤، هب: " بذ ”

اوأح اغ ك٢ اغب٤خ ر ما , ب ب اث , ٣ ب ل ؿ٤و , بذ رؾج ؽجب ل٣لا , ب

و٣لب ك٢ ه , كزيط أر٠ ىعز كب ب ٣ بثؼ , هب أل: ٣ب أذ ئ٢ أؽت أ أف ثبؼجخ جؼب

بها، كوبذ أ: أ١ ث٢ ئ٢ أفبف ػ٤ي لبء هو٣، كوب: أهع االخ، كأمذ ، ك٠ ك٢ هح عب،

ػاد اث أث٢ ؾنهح، ب ر٠ ؾل هح، ئ٢ كب أكثو عؼذ رؼم رو: أػ٤ن ثبؼجخ ازهح، ك

ئ٠ ؽ٤بر كو٤وح، ئ٢ ثؼ٤ وهح , ك٠ اغب ؾ اطاف , كطبف ثبج٤ذ جؼب ٠ فق اوب

هؼز٤ , ص أهج وجب , ؽز٠ ئما ب ثجؼ كه ث٢ ػو بة ث٢ أؽو أق أىهم أؽ

د ثخ ؿجوح ؽز٠ رجو ب اغجب، هب أث اطل٤: ثـب أ ئب رضه ري اـجوح ػل د أػو , كوز كضبه

ػظ٤ اغ، هب: كأجؼ ث٢ ػ٠ كو ر٠ ض٤و هز٠ اغ اجبة، هل٤ جؼ ٤قب أغ

غجب اؼبة ثبض٤خ كب روا ؽ٤خ ال بة، هب: كذ ث ؽلبؤ ا٤ ػج٤ل , كوجا ا

ػووثب ال ؽب ال ػب٣خ ال فلب ال ٤ئب اا ٣لة ػ٠ ع األه ئال هز , كأهبا ثني صالصب

كؼا ك٢ ا٤خ اضبضخ ػ٠ أث٢ هج٤ برلب ٣زق ثد عه١ , ٣غ ث ث٤ اغج٤: ٣ب ؼو هو٣ هللا

أؽالب ػوال , اػنهب ث٢ ، كول هزا ب أؼبف ب هزب , اكفا ث٤ب ث٤ ثبؼ هللا كا

ؼط٤ ٣ؼطب اؼل ا٤ضبم أ ال ٣ؼك ثؼب جؼ ثء أثلا كلؼذ مي هو٣ ازصوا جؼ ثؼ

“ك٤ذ ث اـ٤بخ هزخ اغ

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan BiĢr b.

Teym‟den Ebu‟t-Tufeyl dedi ki: “ Cahiliye zamanında cin taifesinden bir kadın Zû-

Tuva‟da ikamet ediyordu. Bu kadının bir oğlundan baĢka çocuğu yoktu ve o oğlunu çok

seviyordu. Oğlu kavmi arasında saygın biriydi. Oğlu evlendi, hanımıyla birlikte oldu,

evliliğinin yedinci gününde annesine gelip; Ey anneciğim! Ben gündüz vakti Kâbe‟yi

yedi defa tavaf etmek istiyorum diyerek ondan izin istedi. Annesi oğluna : “KureyĢ‟in

sefihlerinin sana zarar vermesinden korkuyorum” dedi. Oğlu : “Emniyette olacağımı

umuyorum” deyince, annesi ona izin verdi. Oğlu cin suretinde çıkıp gitti. Annesi de

arkasından istiâze yaptı : “ Ben onun örtülü Kâbe ile Ġbn Ebî Mahzûra‟nın dualarıyla,

Muhammed‟in okuduğu surelerle korunmasını istiyorum. Ben onun hayatına muhtacım,

onun yaĢamasıyla mesrurum.” Cin tavafa doğru yöneldi. Kâbe‟yi yedi defa tavaf etti.

147

Makâm-ı Ġbrahim‟in arakasında iki rekât namaz kıldı. Sonra dönüĢe geçti. Benî Sehm

kabilesinin evlerinin orada, Benî Sehm‟den bir kırmızı tenli, baĢı açık, mavi gözlü, ĢaĢı

bakan, solak bir genç onu öldürdü. O esnada öyle bir toz bulutu kalktı ki, dağlarda bile

böylesi görülmemiĢtir. Ebu‟t- Tufeyl dedi ki: Bize ulaĢtı ki, böyle bir toz bulutu ancak

cinlerin büyüklerinde ölenler olduğu zaman kalkardı. Cinin öldürülmesinden dolayı

Benî Sehm‟in gençlerinden çoğu yataklarında ölü bulundu. Bunlar arasında gençlerden

ayrı olarak yetmiĢ tane saçları olmayan (kel) yaĢlı da vardı. Bunun üzerine Benî Sehm,

müttefikleri, mevalileri ve köleleri ayaklandılar. Dağlara, geçitlere çıktılar. Yılan, akrep,

kertenkele, böcek hepsini öldürdüler. Sürünen haĢerat bırakmadılar. Bunu üç gün devam

ettirdiler. Üçüncü günü Ebû Kubeys dağının tepesinde gaipten güçlü bir ses iĢittiler. Bu

ses iki dağın arasında iĢitiliyordu : “Ey KureyĢ topluluğu! Allah‟tan korkun! Sizin

içinizde akıllılar ve anlayıĢlılar vardır. Bizi Benî Sehm‟den dolayı mazur görün. Bizim

onlardan öldürdüklerimizden iki kat fazla bizden öldürdüler. Onlarla bizim aramızda

sulh yapın. Birbirlerimize ebedi olarak kötü muamelede bulunmayacağımıza dair biz

onlara onlar bize söz versin, anlaĢalım”.KureyĢ aralarındaki anlaĢmayı sağladı. Bundan

sonra birbirlerinden emin oldular. Benî Sehm de cin katili manasına gelen Ğayâtile diye

isimlendirildi.431

Rivayetin en son râvîsi olan Ebu‟t-Tufeyl araĢtırmamıza göre sahâbe olan Ebu‟t-

Tufeyl „Âmir b. Vâsile‟dir (ö.h.110).Bundan dolayı rivayet senedin müntehâsı itibariyle

mevkûftur. Rivayeti senedinin sıhhati noktasından incelediğimizde ise isnad

zincirindeki râvîlerden Osman b. Sâc „ın (ö.h.161-170) cerh edildiğini daha önce

zikrettik. Rivayetteki diğer râvî BiĢr b. Teym (ö.?) hakkında da tabakât ve ricâl

kitaplarında bir bilgi bulamadık. Ancak Ġbn Ebû Hâtim er-Râzî (ö.h.327) el-Cerh ve‟t-

Ta‟dîl isimli eserinde bu râvînin ismini zikretmiĢ ama durumu hakkında bir bilgi

431

Ezrakî,c.II,s.15-16

148

vermemiĢtir.432

Dolayısıyla rivayetin senedi de zayıftır. Hadis kaynaklarında

bulamadığımız bu rivayet Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde ve

Ġbnu‟z-Ziya el-Mekki‟nin (ö.h.854) Târîhu Mekke isimli eserinde bulunmaktadır.433

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلص٢ كاك ث ػجل اوؽ، هب: ؽلصب اث عو٣ظ، ػ ػجل هللا ث ػج٤ل ”

ث ػ٤و، ػ ن ث ؽج٤ت، هب: " ب عب غ ػجل هللا ث ػو ث اؼب ك٢ اؾغو ئما ه اظ هبذ

بة ث٢ ٤جخ، كبوأثذ أػ٤ اب , كطبف ثبج٤ذ جؼب , اغب ئما ؾ ثجو٣ن أ٣ بغ نا اجبة، ٣ؼ٢ ث

٠ هؼز٤ هاء اوب، كوب ئ٤ كوب: أال أ٣ب اؼزو هل ه٠ هللا ي ئ ثأهب ػج٤لا لبء , ئب

“ ق٠ ػ٤ي ك ثوأ خ ثطؾبء , كغ مج ػ٤ب كب ك٢ ابء ؽز٠ ض ػ٤ب كب وا

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman‟dan Ġbn Cüreyc‟den

Abdullah b.„Ubeyd b. „Umeyr‟den Talk b. Habîb dedi ki: “ Abdullah b. Amr b. el-Âs ile

Hicr‟de oturuyorduk, gölge çekilmiĢ, meclis kurulmuĢtu. Biz o haldeyken parlak bir Ģekilde Ģu

kapıdan – yani Benî ġeybe kapısından- bir yılan çıkageldi. Ġnsanlar kafalarını uzatarak, gözlerini

ona diktiler. Beyti (Kâbe) yedi defa tavaf etti. Makâm-ı Ġbrahim‟in arkasında iki rekât namaz

kıldı. Kalkıp yanına gidip, dedik ki: Ey umreci! Allah ibadetini kabul etsin. Bizim

topraklarımızda köleler ve sefihler var. Onlardan sana bir zarar gelmesinden korkuyoruz. Bunun

üzerine baĢını kaldırdı, vadideki bir yükseklik gibi yükseklik oluĢturdu,434

kuyruğunu da onun

üzerine koydu. (Kıvrıldı, küme gibi olup, bir toprak ya da kum yığını gibi bir yükseklik

oluĢturdu).Daha sonra semaya doğru yükseldi. Onu göremedik.435

Tabiîn tabakasından olan Talk b. Habîb el- „Anezî‟den (ö.h.90-100) gelen rivayet

Abdullah b. Amr b. el-Âs‟a (ö.h.65) isnad edildiğinden mevkûftur. Rivayetin senedi sıhhat

432

Ġbn Ebû Hâtim(ö.h.327), el-Cerh ve‟t-Ta‟dîl, Dâru Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-„Arabî, Beyrut, 1371\1952,c.II,s.352

433 Rivayetler için bkz., Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.294; Ġbnu‟z-Ziya, Târîhu Mekke,s.174-175

434 Arapça da “خ” bir yere toplanmıĢ toprağa ya da kuma denir. Yüksekliği 2 zirâ‟ kadardır. Bkz.Ġbn Manzûr,

Lisânu‟l-„Arab, c.XII, s.530

435 Ezrakî,c.II,s.17

149

noktasından incelendiğinde râvîler sikadır. Senet bu yönünden sahihtir. Ancak hem bu

rivayet hem de bir önceki rivayetin metin tenkidi yapıldığında, rivayetler için sahihtir

demek mümkün değildir. Ġki rivayetin metin tenkidini, bu rivayeti kaynak değeri

noktasından inceledikten sonra yapacağız. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet

diğer rivayette olduğu gibi Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde ve

Ġbnu‟z-Ziya el-Mekki‟nin (ö.h.854) Târîhu Mekke isimli eserinde bulunmaktadır.436

Bu iki rivayetin metin tenkidini yapacak olursak; ilk rivayetin metin tenkidi yönünden

incelenmesi Ģöyledir: “Cahiliye Arapları cinlerin gruplar halinde yaşadığına, fırtına ve

benzeri tabiat olaylarının cinler tarafından çıkarıldığına, onların insanları öldürüp,

kaçırdıklarına, bazı insanların onlarla evlendiğine, cinlerin yılan gibi hayvanların suretlerine

girdiğine ve hastalıkların onlar tarafından getirildiğine inanmaktaydılar. Hatta Benî Mâlik,

Benî Şeysiyân, Benî Yerbû gibi kabilelerin soyları cinlere dayandırılmaktaydı”.437

Bu

bölümde incelediğimiz ilk rivayette geçen bilgiler de, iĢte tam olarak Ġslam öncesi cahiliye

Araplarının cinler hakkında ki inanıĢlarını teyit eder Ģekildedir. Hadis kaynaklarında da

bulamadığımız bu rivayetin, cahiliye Araplarının Ģifahen birbirlerine anlattıkları mitolojik

Arap hikâyelerinden derlenmiĢ bir rivayet olduğu kanaatindeyiz.

Ġkinci rivayette ise nakledilen, bir yılanın Kâbe‟de namaz kılması, insanların bunu

görüp namaz kıldığını anlaması, daha sonra da yılanın semaya doğru yükselip görünmez

olması olayı aklen mümkün değildir. Hadis kaynaklarında bulamadığımız ancak râvîleri

sika olan bu rivayeti, Ġbnu‟l-Cevzî‟nin (ö.h.597) mevzû‟ hadislerle ilgili Ģu tespiti

çerçevesinde değerlendirmek gerekir kanaatindeyiz : “Sika olan râvîler bir araya gelip

devenin iğne deliğinden geçtiğini haber verirlerse, onların sika olması verdikleri habere

etki etmesi bakımından iĢimize yaramaz. Çünkü onlar muhal (imkânsız) olanı haber

verdiler. Makul (akla yatkın, mantıklı) olana muhalif olan, usule zıt olan bir hadis

436

Rivayetler için bkz., Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.294; Ġbnu‟z-Ziya, Târîhu Mekke,s.175

437 Usta,Ġbrahim,İslâm Öncesi Arap Mitolojisi,s.158-160

150

gördüğünde, bil ki o hadis mevzû‟dur (uydurma). Ona itibar etme.”438

Bu bakımdan aklen

ve mantıken mümkün olamayacak bir hadisenin bulunduğu bu rivayetin mevzû‟

(uydurma) olduğu açıktır.

2.1.11. Hacer-i Esved ile Ġlgili Rivayetler

Cennetten indirildiğine inanılan Hacer-i Esved siyah taĢ manasındadır. Bu taĢın

cennetten indirildiğine dair Ezrakî‟nin naklettiği rivayetlerin bazısı Ģöyledir:

438

Ġbnu‟l-Cevzî, el-Mevzû„ât, el-Mektebetü‟s-Selefiyye, Medine,1386\1966,c.I,s.106

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

12 8 2

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

5 - 15 2

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis

Kaynakları

Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

1 Rivayet Ebû

Dâvud‟un

Sünen‟inde

2 Rivayet Ġbn

Mâce‟nin

Sünen‟inde

1 Rivayet Nesâî‟nin

Sünen‟inde(el-

Muctebâ)

1 Rivayetin bir kısmı

Müslim‟in

Sahîh‟inde

1 Rivayet

Tirmizî‟nin

Sünen‟inde

1 Rivayet

Heysemî‟nin

Buğyetu‟l-Bâhis‟inde

1 Rivayet

Tayâlisî‟nin

Müsned‟inde

3 Rivayet

Abdurrezzâk‟ın

Musannef‟inde

1 Rivayet Ġbn Ebû

ġeybe‟nin

Musannef‟inde

1Rivayet Ahmed b.

Hanbel‟in

Müsned‟inde

1 Rivayet

Taberânî‟nin

Mu‟cemu‟l-

Evsat‟ında

1 Rivayet „Ukaylî‟nin ed-

Du„afâu‟l-Kebîr „inde

1Rivayet Ġbnu‟l-Cevzî‟nin el-

„Ġlelu‟l-Mutenâhiye‟sinde

1 Rivayet Fâkihî‟nin Ahbâru

Mekke‟sinde

3 Rivayet Suyûtî‟nin ed-

Durru‟l-Mensûr ve Ġbnu‟z

Ziyâ‟nın Târîhu Mekke‟sinde

Toplam Rivayet Adedi: 22

151

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ اؼطبه هب: ؼذ اوب ث أث٢ ثيح ٣ؾلس ػ ”

“ػجل هللا ث ػو ث اؼب هب: او اوب اغخ

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman el- „Attâr‟dan

el-Kâsım b. Ebî Bezze‟den Abdullah b. Amr b. el-Âs dedi ki: “ Rükn (Hacer-i Esved)

ve makâm (makâm-ı Ġbrahim) cennettendir.” 439

Abdullah b. Amr b. el-Âs‟dan (ö.h.65) gelen rivayet hükmen merfu‟dur. Rivayetin

senedindeki ricâl sikadır. Bu bakımdan rivayet sıhhati itibariyle sahihtir. Kaynak değeri

bakımından incelediğimizde de hadis kaynaklarından Tirmizî‟nin (ö.h.279) Sünen‟inde

Abdullah b. Amr b. el-Âs‟dan gelen rivayetin bir kısmında Hacer-i Esved ve makâm-ı

Ġbrahim‟in cennet yakutlarından bir yakut olduğu nakledilmektedir.440

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ئثوا٤ ث ؾل ث أث٢ ٣ؾ٠٤، ػ أث٢ ايث٤و، ػ ؼ٤ل ث عج٤و، ػ ”

“اث ػجب، ػ أث٢ ث ؼت، ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ هب: اؾغو األك ي ث ي ابء

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya‟dan

Ebi‟z-Zübeyr‟den Saîd b. Cübeyr‟den Ġbn Abbâs‟dan Übey b. K„ab dedi ki:

Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Hacer-i Esved‟i bir melek semadan indirdi.”441

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.

Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan Ġbrahim b.

Muhammed b. Ebî Yahya‟nın (ö.h.184) zayıf ve metrûk diye cerh edildiğinden daha

önce bahsettik. Bu bakımdan rivayet zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu

rivayet sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır. Bu rivayet hadis kaynakları dıĢında

439

Ezrakî,c.I,s.322

440 Rivayet için bkz., Tirmizî,Hac,bâb:49,h.no:878,c.III,s.217; Tirmizî bu rivayetin sonunda “ ؽل٣ش ؿو٣ت”

tabirini kullanmıĢtır.

441 Ezrakî,c.I,s.327

152

Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde Ezrakî kaynak gösterilerek

zikredilmiĢtir.442

Ezrakî‟nin naklettiği rivayetlerde Hacer-i Esved‟in bidayette beyaz bir renkte

olduğu zikredilmektedir.

ؽلصب أث ا٤ل هب: أفجو٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، أفجو٢ ٣ؾ٠٤ ث أث٢ أ٤خ، ػ ”

ب اؾغو األك أث٤ بج، »ػو ث ؼ٤ت، ػ أث٤، ػ عل، هب: هب ػجل هللا ث ػو ث اؼب:

“ؾ، ال مي ب م ػبخ ئال ثوأب ؼظ انهاع، ب اكاك ئال او٤، با ٣

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Yahya b. Ebî Üneyse‟den Amr b. ġuayb‟dan Babasından Dedesinden

Abdullah b. Amr b. el-Âs dedi ki: “ Hacer-i Esved süt gibi bembeyazdı, uzunluğu bir zirâ‟

kadardı. Onun siyah olmasının sebebi müĢriklerdir, ona dokunuyorlardı. Eğer müĢrikler ona

dokunmamıĢ olsalardı, hasta olanlar ona dokunduklarında Ģifa bulurlardı.”443

Abdullah b. Amr b. el-Âs‟dan (ö.h.65) gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle

mevkûftur. Sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirindeki Osman b.

Sâc‟ın(ö.h.161-170) cerh edildiğini daha önce zikrettik. Senetteki diğer râvî Yahya b. Ebî

Üneyse (ö.h.146) için hadisinin terk edilmesi üzerine icma edildiği ve metruk olduğu

söylenmiĢ, dolayısıyla o da cerh edilmiĢtir.444

Rivayet zayıftır.

Rivayetin ilk tarafı olan “ Hacer-i Esved‟in süt gibi bembeyaz olup, müĢriklerin ona

dokunması sebebiyle kararmıĢ olması” kısmı temel hadis kaynaklarından Tirmizî‟nin

(ö.h.279) Sünen‟inde içerik itibariyle aynı olarak Ġbn Abbâs (ö.h.68) rivayetiyle

442

Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.325

443 Ezrakî,c.I,s.328

444 Râvî hakkında daha fazla bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.1006

153

bulunmaktadır.445

Rivayetin son tarafı olan “Hacer-i Esved‟e müĢrikler değil de hasta

olanlar dokunsaydı, hatalıklarından Ģifa bulurlardı.” kısmı ise Abdullah b. Amr b. el-Âs‟ın

Hz. Peygamber‟e isnad etmesiyle Beyhakî‟nin (ö.h.458) es-Sunenu‟l-Kubrâ isimli

eserinde merfu‟ olarak bulunmaktadır.446

Ezrakî‟nin naklettiği rivayetlerden birinde de Hacer-i Esved‟e kıyamet günü göz

ve dil verileceğinden bahsedilmektedir. Rivayet Ģöyledir:

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ئثوا٤ ث ؾل، ػ ػجل هللا ث ػضب ث فض٤، ػ ؼ٤ل ث عج٤و، ”

ػ اث ػجب، ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ هب: ئ هللا ػي ع ٣جؼش او األك ػ٤ب ٣جو ثب،

“، ٣ل از ثؾنب ٣طن ث

4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed‟den Abdullah b.

Osman b. Huseym‟den Saîd b. Cübeyr‟den Ġbn Abbâs dedi ki: Resûlullah (s.a.v.)

buyurdu ki: “ Allah (c.c.) Hacer-i Esved‟i kendisiyle göreceği iki göz ve kendisiyle

konuĢacağı bir dil ile gönderecek (ahirette insanlara gönderecek). Hacer-i Esved hakkıyla

istilam yapanlara Ģahitlik edecek.”447

Rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Sıhhati bakımından

incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî Yahya‟nın

(ö.h.184) zayıf ve metrûk diye cerh edildiğinden daha önce bahsettik. Bu bakımdan

rivayet zayıftır. Kaynak değeri açısından incelendiğinde ise bu rivayet Ġbn Huseym

445

Tirmizî‟deki rivayette “Hacer-i Esved‟in sütten daha beyaz olduğu ve onu âdemoğlunun hatalarının

kararttığı (hataları iĢleyip ona dokunmaları sebebiyle) belirtilmiĢtir”. Bkz., Tirmizi,Hac,bâb:49, h.no: 877,

c.III,s.217.

446 Beyhakî, es-Sunenu‟l-Kubrâ ,Hac,h.no:9230,c.V,s.122

447 Ezrakî,c.I,s.323

154

Saîd b. Cübeyr Ġbn Abbâs tarikiyle, temel hadis kaynaklarından Tirmizî‟nin(ö.h.279)

ve Ġbn Mâce‟nin(ö.h.273) Sünenlerinde bulunmaktadır.448

Ezrakî bu bölümde Hacer-i Esved‟i istilâm etmenin fazileti hakkında bazı

rivayetlerde zikretmiĢtir. Bu rivayetlerden biri Ģöyledir:

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ اؼطبه، ؽلص٢ ؼو، ػ ػطبء ث ابئت، أ ”

ػج٤ل ث ػ٤و هب الث ػو: ئ٢ أهاى رياؽ ػ٠ ن٣ او٤. كوب: ئ٢ ؼذ ه هللا ٠ هللا ػ٤

“طب٣و: ئ ازالب ٣ؾ اقطب٣ب ؽ

5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman el-Attâr‟dan

Ma‟mer‟den Atâ‟ b. es-Sâib‟den „Ubeyd b.„Umeyr; Ġbn Ömer‟e dedi ki: “Seni

(sürekli) bu iki rüknü(Hacer-i Esved, rükn-i Yemânî) istilâm etmeye çalıĢırken

görüyorum.” Ġbn Ömer‟de dedi ki: Resûlullahdan (s.a.v.) iĢittim, buyurdu ki: Bu iki rüknü

(Hacer-i Esved, rükn-i Yemânî) istilâm etmek günahları düĢürür.”449

Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayet, sıhhati noktasından

incelendiğinde isnad zincirinde bulunan Atâ‟ b. es-Sâib‟den (ö.h.136) dolayı zayıf gibi

görünmektedir. Biz daha önce Atâ‟ b. es-Sâib‟in sika bir râvî olduğunu ama hayatının

sonlarına doğu kendisinde ihtilat vaki olduğunu belirtmiĢtik. Ancak rivayetin tahrîcini

yaptığımızda Ġbn Huzeyme‟nin(ö.h.311) Sahîh‟inde bulduğumuz aynı rivayetin ta‟lîkında

Elbânî (ö.1999) Süfyân‟ın (es- Sevrî ö.h.161) Atâ‟ b. es-Sâib‟den ihtilattan önce hadis

aldığını belirtmiĢtir. Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde de bulunan aynı

rivayetin, Süfyân es-Sevrî Atâ‟ b. es-Sâib tarikiyle geldiğini söyleyip, dolayısıyla Ġbn

448

Tirmizî‟nin Sünen‟inde “ خ او٤ب ٣ هللا ٤جؼض هللا ” “Allah‟a yemin olsun ki Allah o taĢı kıyamet günü

gönderecek.” ibaresi geçerken Ġbn Mâce‟nin Sünen‟inde “ خ و٤ب ا ؾغو ٣ نا ا bu taĢ kıyamet günü“ ”٤أر٤

muhakkak gelecektir.” ibaresi geçmektedir. Diğer lafızlar her iki kitaptaki rivayette de aynıdır. Rivayetler

için bkz., Tirmizî,Hac,bâb:113,h.no:961,c.III,s.285;Ġbn Mâce,Menâsik,bâb:27,h.no:2944, c.II,s.982

449 Ezrakî,c.I,s.331

155

Huzeyme‟nin (ö.h.311) Sahîh‟inde ki rivayete mutâbaat ettiğinden, Sahîh‟deki

rivayetin sahîh liğayrihi olduğunu belirtmiĢtir.450

Bizde Musannef‟deki rivayetin

mutâbaatıyla bu rivayetin sıhhatinin sahîh liğayri derecesinde olmasının, uygun

olduğu kanaatindeyiz. Bu rivayet aynı zamanda Tayâlisî‟nin(ö.h.204) Müsned‟inde

de bulunmaktadır.451

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلص٢ كاك ث ػجل اوؽ، ػ اث عو٣ظ، أ هعال ٣وب ؽ٤ل ث ”

: هأ٣زي رغ أ٤بء ال ٣ؼب ؿ٤وى. كوب اث ػو: ئي ال ريا بػب ك٢ ٢ء، ب ؟ بكغ هب الث ػو

هب: هأ٣زي رلو ؾ٤زي، رج اؼب اجز٤خ، ال ر ك٢ اؾظ اؼوح ؽز٠ رجؼش ثي بهزي، ال رز ئال

هللا ٠ هللا ػ٤ ن٣ او٤ اوه٤٤. هب: أب ب مود رل٤و ؾ٤ز٢، كا٢ هأ٣ذ ه

٣لو ؾ٤ز، أب ب مود اؼب اجز٤خ، كا٢ هأ٣ذ ه هللا ٠ هللا ػ٤ ٣ج ؿ٤وب ؽز٠

بد، أب ب مود ازال او٤ اوه٤٤، كا ه هللا ٠ هللا ػ٤ ٣ز ؿ٤وب ؽز٠

“، كا ه هللا ٠ هللا ػ٤ ٣ ٣ ؽز٠ رجؼش ث هاؽزبد، أب ئال٢ ؽ٤ رجؼش بهز٢

6- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman‟dan Ġbn

Cüreyc‟den Humeyd b. Nâfi‟ adında biri Ġbn Ömer‟e dedi ki: “ Seni, senden

baĢka kimsenin yapmadığı Ģeyler yaparken görüyorum.” Ġbn Ömer: “Nedir o ?” diye

sorunca Humeyd b. Nâfi‟ : “Sakallarını sarıya boyuyorsun, ayakkabı olarak sadece

sebtiyye giyiyorsun, devenle buradan çıkana kadar hac ve umrede telbiye

getirmiyorsun, sadece doğu tarafındaki iki rüknü istilâm ediyorsun.” Ġbn Ömer dedi

ki: Sakalımı sarıya boyamamdan bahsettin, ben resûlullahı (s.a.v.) sakalını sarıya

boyarken gördüm, ayakkabı olarak sebtiyye giymemden bahsettin, ben resûlullahın

(s.a.v.) vefat edene kadar ondan baĢka ayakkabı giydiğini görmedim.

450

Rivayetler için bkz., Ġbn Huzeyme, es-Sahîh,Menâsik,bâb:181,h.no:2729; Abdurrezzâk, el-Musannef ,

Menâsik,bâb:79, h.no:8877,c.V,s.29

451 Rivayet için bkz., Tayâlisî,el-Musned,c.III,s.415

156

Doğu tarafındaki iki rüknü istilâm ettiğimden bahsettin, resûlullah (s.a.v.) vefat edene

kadar o iki rükünden baĢkasını istilâm etmedi. Bineğim hareket edince telbiye getirmeye

baĢlamam ise resûlullah (s.a.v.) bineğiyle hareket etmeden önce telbiye getirmezdi.”452

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.

Sıhhati bakımından incelediğimizde ise rivayetin senedi sahihtir. Bu rivayet temel hadis

kaynaklarından Mâlik b. Enes‟in (ö.h.179) Muvatta‟sında, Buhârî(ö.h.256) ve Müslim‟in

(ö.h.261) Sahihlerinde bulunmaktadır.453

Ezrakî bu bölümde Hz. Peygamber‟in Hacer-i Esved ile rükn-i Yemânî

arasındayken hangi duayı okuduğuna dair bir rivayette zikretmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ اث عو٣ظ، أفجو٢ ٣ؾ٠٤ ث ػج٤ل، أ ػجل هللا ث ”

هثب »ابئت أفجو أ أثب أفجو أ غ اج٢ ٠ هللا ػ٤ ٣و ك٤ب ث٤ او ا٤ب٢ او األك:

“ا٥فوح ؽخ هب ػناة ابهآرب ك٢ ال٤ب ؽخ، ك٢

7- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Ġbn Cüreyc‟den

Yahya b. „Ubeyd‟den Abullah b. es-Sâib‟e babası haber verdi: “Resûlullah (s.a.v.)

Hacer-i Esved ve rükn-i Yemânî arasında “Ey rabbimiz sen bize dünyada ve ahirette iyilik

ver ve bizi cehennem azabından koru.” duasını okurdu.”454

452

Ezrakî,c.I,s.331

453 Buhâri ve Müslim‟in Sahihlerinde geçen rivayetlerde isnad zincirinde Mâlik b. Enes bulunmaktadır.

Dolayısıyla bu rivayetin bulunduğu asıl kaynak Mâlik b. Enes‟in Muvatta‟sıdır. Muvatta‟, Buhâri ve

Müslim‟in Sahihlerinde ki rivayette bazı lafız değiĢiklikleri vardır. Bu rivayetlerde “غ أهثؼب seni“ ”هأ٣زي ر

dört Ģeyi yaparken görüyorum” ibaresi varken Ezrakî‟nin naklettiği rivayette bu ibare yoktur. Ve bu üç

kitaptaki rivayette zikredilen maddelerin sırası Ezrakî‟nin eserindeki rivayetin sırasından farklıdır.

Rivayetler için bkz., Mâlik b. Enes, el-Muvatta‟, Hac,Bâb:9,h.no:31,s.333; Buhârî,Vudû‟,bâb:30,h.no:166 ,

c.I,s.44;Müslim,Hac,bâb:5, h.no: (1187)-25,c.II,s.844

454 Ezrakî,c.I,s.340

157

Senedin müntehâsı bakımından merfu‟ olan bu rivayet, senedin sıhhati açısından

ise sahihtir. Rivayet temel hadis kaynaklarından Ebû Dâvud‟un (ö.h.275) Sünen‟inde Ġbn

Cüreyc Yahya b. „Ubeyd Abullah b. es-Sâib tarikiyle nakledilmiĢtir.455

Ezrakî eserinde Hacer-i Esved istilâm edilirken insanlara eziyet edilmemesine dair

bir rivayette nakletmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب اث ػ٤٤خ، ػ أث٢ ٣ؼوة اؼجل١، هب: ؼذ هعال، فياػخ ب ”

٣ب ػو، »أ٤وا ػ٠ خ وف اؾبط ػ خ ٣و: ئ ه هللا ٠ هللا ػ٤ هب ؼو ث اقطبة:

“ فح كبز، ئال كجو ا ئي هع ه١، ئي رإم١ اؼ٤ق، كاما هأ٣ذ

8- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbn „Uyeyne‟den Ebî Ya‟kûb el-„Abdî‟

dedi ki: “Huzâa kabilesinden Mekke emiri (hac emiri) olan bir kiĢi hacıların Mekke‟den

ayrıldığı zaman diyordu ki: Resûlullah (s.a.v.) Ömer b. Hattâb‟a buyudu ki: “ Ey Ömer!

Sen bedenen kuvvetli birisin, zayıflara rahatsızlık veriyorsun. Hacer-i Esved‟i boĢ

bulduğunda istilâm et. Eğer boĢ bulamazsan, tekbir getir geç !”456

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.

Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirindeki “ؼذ هعال فياػخ”

“Huzâalı bir kiĢiden iĢittim” lafzı müphem bir râvîye delâlet ettiği için rivayetin senedini

zayıflatmıĢtır. Haliyle rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından ele aldığımızda

ise, hadis kaynaklarından Abdurrezzâk‟ın(ö.h.211) Musannef‟inde bu rivayet

bulunmaktadır.457

Bu bölümde nakledilen bazı rivayetlerde de Hacer-i Esved‟in istilâmının hiçbir

tavafta terk edilmediğinden bahsedilir. Rivayetler Ģunlardır:

455

Rivayet için bkz.,Ebû Dâvud,Menâsik,bâb:51,h.no:1892,c.II,s.179.

456 Ezrakî,c.I,s.333-334

457 Musannef‟deki rivayette de müphem bir râvîye delâlet eden “ هع lafzı bulunduğundan ordaki ”ػ

rivayette zayıftır. Rivayet için bkz., Abdurrezzâk, el-Musannef,Menâsik,bâb:81,h.no:8910,c.V,s.36

158

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ أؽل ث ٤وح، ػ ػجل اغ٤ل ث ػجل اؼي٣ي، ػ أث٤، ؽلص٢ بكغ، ػ اث ػو، ”

و األك او ا٤ب٢ أ ٣زب ك٢ اف أر٠ ب ال ٣لع ا»ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ أ

“ػ٤ب

9- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Ahmed b. Meysere‟den Abdulmecid b. Abdulaziz‟den

Babasından Nâfi‟den Ġbn Ömer dedi ki: “Resûlullah (s.a.v.) Her tavafta Hacer-i

Esved ve rükn-i Yemânî‟ye gelince onları istilâm eder, terk etmezdi.”458

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin münthâsı itibariyle merfu‟dur.

Sıhhati açısından incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan Ahmed b. Meysere‟nin,

Ezrakî‟nin hocası olup, mechûlu‟l-hâl olduğundan daha önce bahsetmiĢtik. Bu bakımdan

rivayet zayıftır. Rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلص٢ ٣ؾ٠٤ ث ٤، ؽلصب ئبػ٤ ث ض٤و، هب: ؽلص٢ غبل، هب: ب ”

طاف، كظو ئ٠ هع ٣طف بجل١ ٣ طوة ؽغوح اب، كوب: أ١ ٢ء غ ػجل هللا ث ػو ك٢ ا

رغ بب؟ هب: أف. كوب: ض اغ رقج ال رز ال رجو ال رنو هللا رؼب٠؟ ص هب : ب اي؟ هب:

“ ؽ٤. هب: كب اث ػو ئما هأ اوع ال ٣ز او هب: أؽ٢٤ ؟

10- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Yahya b. Süleym‟den Ġsmail b. Kesîr‟den

Mücâhid dedi ki: “Abdullah b. Ömer‟le tavaftaydık. Uzun boylu, insanları rahatsız edecek

Ģekilde bedevi gibi tavaf eden birini gördü. Ona “ Burada ne yapıyorsun?” Diye sordu. Adam

: “Tavaf yapıyorum.” deyince, Ġbn Ömer: “Deve gibi çiğneyerek, Hacer-i Esved‟i istilâm

yapmadan, tekbir getirmeden, Allah‟ı zikretmeden mi ?” Dedi. Devamında ise adama “adın

ne ?” Diye sordu. Adam: “Huneyn” diye cevap verdi. Mücâhid dedi ki: “Bundan sonra Ġbn

Ömer (tavafta) istilâm etmeyen birini gördüğü zaman “ bu kiĢi Huneynli mi?” diye sorardı.459

458

Ezrakî,c.I,s.332

459 Ezrakî,c.I,s.336

159

Abdullah b. Ömer‟e (ö.h.73) isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından

mevkûftur. Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirindeki Yahya b.

Süleym (ö.h.195) hakkında hadis münekkitlerinin farklı görüĢleri olduklarını daha önce

zikrettik. Kimisi onu tevsik ediyor, kimisi cerh ediyor. Bu bakımdan bu rivayete kesin olarak

ne zayıf ne de sahih hükmünü vermek doğru olmayıp hasen liğayrihi demenin daha doğru

olduğu kanaatindeyiz. Rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.

٤ل، ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث ” بط، هب: أفجو٢ اث عو٣ظ، أ ػجل هللا ث ػو، هأ ؽلصب أث ا

“هعال ٣طف ثبج٤ذ ال ٣ز، كوب: ٣ب نا، ب رغ بب؟ هب: أف. هب: ب لذ

11- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Ġbn Cüreyc dedi ki: “Abdullah b. Ömer Hacer-i Esved‟i istilâm etmeden tavaf yapan birini

gördü, ona dedi ki: “Ey filan! Ne yapıyorsun burada ?” o kiĢi: “Tavaf yapıyorum.” Deyince,

Abdullah b. Ömer, ona: “Sen tavaf yapmadın ki.” dedi.”460

Abdullah b. Ömer‟e (ö.h.73) isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı

bakımından mevkûftur. Rivayeti sıhhati açısından incelediğimizde ise isnad zincirindeki

Osman b. Sâc‟ın(ö.h.161-170) cerh edildiğini daha önce zikrettik. Ayrıca

araĢtırmalarımıza göre Ġbn Cüreyc (ö.h.150) Abdullah b. Ömer‟den (ö.h.73) hadis

almamıĢ, ancak Abdullah b. Ömer‟in kölesi Nâfi‟den(ö.h.117) hadis rivayet etmiĢtir. Ġbn

Cüreyc‟in Ġbn Ömer‟den rivayeti bu bakımdan mürseldir. Rivayet bu sebeplerden ötürü

zayıftır. Rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.

Ezrakî, Hacer-i Esved‟i istilam etmeyi kesinlikle terk etmemeye dair rivayetler

zikrederken, istilâmın terk edilmesine müsamaha gösterildiğine delâlet eden bir rivayette

zikretmiĢ, âdeta iki zıttı bir arada içtima ettirmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:

460

Ezrakî,c.I,s.336

160

٠ هللا ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ ب ث ػوح، ػ أث٤ أ ه هللا”

ب هل ازأم ك٢ اؼوح -؟ « ػ٤ هب ؼجل اوؽ ث ػف: ٤ق ؼذ ٣ب أثب ؾل ك٢ ازال اؾغو

“كوب: ال هل كؼذ، ازذ روذ. كوب اج٢ ٠ هللا ػ٤ : أجذ -

12- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den HiĢâm b.

„Urve‟den Babası dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) Abdurrahman b. Avf‟a buyurdu ki: “ Ey

Ebâ Muhammed! Hacer-i Esved‟i istilâm ederken ne yaptın ?” (Abdurrahman b. Avf

umre için resûlullahtan izin almıĢtı) dedi ki: Hepsini yaptım, istilâm ettim (bazen) ve terk

ettim (bazen istilâm etmedim).Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Doğru yaptın”.461

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından

merfu‟dur. Rivayeti sıhhati noktasından incelediğimizde ise senedi sahihtir. Kaynak

değeri bakımından ise bu rivayet HiĢâm b. „Urve Babası „Urve b. Zübeyr tarikiyle

Mâlik b. Enes‟in (ö.h.179) Muvatta‟sında bulunmaktadır.462

Ezrakî‟nin bu bölümde naklettiği rivayetlerden bazısı da Hacer-i Esved‟in

öpülmesine dairdir. Bununla ilgili incelediğimiz rivayetler Ģunlardır:

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ، ػ ب ث ػوح، ػ أث٤، أ ػو ث ”

ب أذ ئال ؽغو، ال أ٢ هأ٣ذ ه هللا ٠ هللا ػ٤ »اقطبة، ه٢ هللا ػ هب ٣طف ثبج٤ذ:

“ل او ٣وجي ب هجزي. ٣و٣

13- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b Abdurrahman‟dan HiĢâm b.

„Urve‟den Babası dedi ki: “ Ömer b. Hattâb (r.anh.) tavaf yaparken Hacer-i Esved‟i

kastederek dedi ki: “Sen sadece bir taĢsın, resûlullahı (s.a.v.) seni öperken görmeseydim,

seni öpmezdim!463

461

Ezrakî,c.I,s.334

462 Rivayet için bkz., Mâlik b. Enes, el-Muvatta‟,Hac,bâb:34,h.no:113,s.366

463 Ezrakî,c.I,s.329

161

Hz. Ömer‟den (ö.h.23) gelen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur.

Rivayeti sıhhati bakımdan incelediğimizde ise isnad zincirindeki HiĢâm b. „Urve‟nin

(ö.h.146) babası „Urve b. Zübeyr „in (ö.h.94) Hz. Ömer‟den hadis rivayet ettiğine dair

tabakât ve rical kitaplarında herhangi bir bilgiye rastlamadık, bu bakımdan „Urve‟nin Hz.

Ömer‟den rivayeti mürseldir. Rivayette bu sebeple zayıftır. Ancak bu rivayet baĢka bir

tarikle Buhârî(ö.h.256) ve Müslim‟in (ö.h261) Sahihlerinde bulunmaktadır.464

ب ئما بف ػ٠ هاؽز ٣ز او ثؾغ، ص ٣وج »هب اث عو٣ظ: أفجود أ اج٢ ٠ هللا ػ٤ ”

“ وف اؾغ

14- Ġbn Cüreyc dedi ki: “ Bana haber verildi ki: Resûlullah (s.a.v.) bineği üzerinde

Kâbe‟yi tavaf edince Hacer-i Esved‟i elindeki sopayla selamlıyor, sonra sopanın bir

tarafını öpüyordu.”465

Ġbn Cüreyc‟den (ö.h.150) Hz. Peygamber‟e isnad edilerek getirilen bu rivayet fiili

hadise delâlet ettiğinden, senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Ancak hem Ġbn Cüreyc‟in Hz.

Peygamber‟den rivayetinin mürsel olması hem de isnad zincirindeki râvîlerin inkıta‟ından

dolayı rivayetin muallak olup, birde “ دوافج ” gibi temrîz sîgasıyla naklolunmasından dolayı

rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise hadis kaynaklarından

Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde böyle bir rivayetin bulunduğunu görmekteyiz.466

Ezrakî bu bölümde kadınların Hacer-i Esved‟i istilam etmesinin uygun

olmayacağına dair rivayetlerde nakletmiĢtir. Naklettiği iki rivayet Ģöyledir:

464

Rivayetler için bkz., Buhârî,Hac,bâb:50,h.no:1597,c.II,s.149;Müslim,Hac,bâb:41,h.no:(1270)-248,c.II, s.925

465 Ezrakî,c.I,s.344

466 Musannef‟deki rivayette Ezrakî‟nin rivayetinden farklı olarak “ Hz. Peygamber‟in hasta olduğu için bineğinin

üzerinde tavaf yaptığından” bahsedilmektedir. Bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:84,h.no:8927,c.V,

s.41

162

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ػ ايغ٢، ػ اث عو٣ظ، هب: أفجو٢ ػطبء، هب: هبذ اوأح ٢ رطف ”

“هبذ: اطو٢ ػب. أثذ أ رز غ ػبئخ: اطو٢ كبز٢ ٣ب أ اإ٤. كغنثزب

15- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden ez-Zencî‟den Ġbn Cüreyc‟den Atâ‟

dedi ki: ÂiĢe (r.anha.) ile tavaf yapan bir kadın , “ Ey müminlerin annesi ! Gidip, istilâm

yapsana! Diyerek onu çekti. Hz ÂiĢe o kadına: Benden uzaklaĢ diyerek istilâm yapmayı

reddetti.”467

Hz. ÂiĢe‟ye (ö.h.58) isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur.

Sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan Müslim b. Hâlid ez-

Zencî‟nin (ö.h.180) hadiste zayıf diye cerh edildiğini daha önce zikrettik. Bu

bakımdan rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise

Ġbn Cüreyc Atâ‟ tarikiyle Buhârî‟nin ( ö.h.256) Sahîh‟inde bulunmaktadır.468

ػو، ؽلصب ؽب ث اواى١، ؽلصب اض٠ ث اجبػ، هب: ب ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلصب ؾل ث أث٢ ”

طف غ ػطبء ث أث٢ هثبػ، كوأ اوأح رو٣ل أ رز او كبػ ثب ىعوب: ؿط٢ ٣ل٣ي، ال ؽن بء ك٢

“ ازال او

16- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Ebî Ömer Hakkêm b. Selm er-Râzî el-

Müsennâ b. es-Sabbâh dedi ki: Atâ‟ b. Ebî Rebah‟la tavaf yapıyorduk. Hacer-i Esved‟i istilâm

etmek isteyen bir kadın gördü. Ona bağırdı ve istilâm yapmasına mani oldu. “Ellerini çek!

Kadınların Hacer-i Esved‟i istilâm yapmaya hakkı yoktur!” dedi.”469

Tâbiînden olan Atâ‟ b. Ebî Rebah‟dan (ö.h.114) gelen bu rivayet senedin müntehâsı

itibariyle maktu‟dur. Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde ise el-Müsennâ b.

es-Sabbâh‟ın (ö.h.149) hadiste zayıf olduğunu daha önce zikretmiĢtik. Rivaye t bu

467

Ezrakî,c.I,s.337

468 Rivayet için bkz.,Buhârî,Hac,bâb:64,h.no:1618,c.II,s.152 ; Ezrakî‟nin eserindeki rivayet ,Buhârî‟nin

Sâhih‟indeki rivayetin bir kısmıdır.

469 Ezrakî,c.I,s.337

163

bakımdan zayıftır. Kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise rivayet bu

lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.

Burada Ģu hususa değinmek istiyoruz, her ne kadar mezkûr rivayetlerden

ikincisi, senedi itibariyle zayıf olup, hadis kaynaklarında bulunmasa da, ilk rivayet

Buhârî‟nin (ö.h.256) Sahîh‟inde bulunmaktadır. Ancak bu rivayet Buhârî‟nin

Sahîh‟indeki rivayetin bir kısmıdır. Ġbn Cureyc Atâ‟ b. Ebî Rebah tarikiyle gelen

rivayetin tamamı Ģöyledir: “ İbn Hişâm kadınların erkeklerle beraber tavaf yapmasını

engelleyince. Atâ‟ dedi ki: Onları nasıl engeller? Hâlbuki Peygamber‟in hanımları

erkeklerle beraber tavaf yaptılar. İbn Cüreyc: Peki bu, örtünme ayeti indikten sonra mı

yoksa ondan önce miydi diye Atâ‟ ya sordum. Dedi ki: Evet, yemin olsun ki ben örtünme

ayetleri indikten sonra tavaf ettikleri zamana yetiştim. İbn Cüreyc devamında dedi ki:

Peki erkeklerle karışık bir şekilde nasıl tavaf yapıyorlardı? Atâ‟ cevap verdi: Erkeklerle

karışık bir şekilde yapmıyorlardı. Âişe (r.anha) erkeklerden ayrı bir yerden tavaf

yapıyordu onların içine girmiyordu. Bir kadın: “Ey müminlerin annesi! Gel, istilâm

yapalım” deyince, Hz Âişe o kadına: Benden uzaklaş diyerek, bunu yapmayı reddetti.

Örtülü bir şekilde geceleri erkeklerle beraber tavaf ederlerdi (Erkeklerle karışmadan).

Kâbe‟ye girdiklerinde erkekler çıkartılıncaya kadar beklerlerdi.”470

Bu rivayetten de

anlaĢılacağı üzere Hz. ÂiĢe‟nin istilâm yapmak istememesinin sebebi kadınlara istilâm

yapmak yasaklandığı için değil, erkeklerin arasına girmemek içindir.

2.1.11.1. Hacer-i Esved‟in Dünyadan Kaldırılması

Ezrakî eserinde, kıyamet gününe yakın bir zamanda Hacer-i Esved‟in

Dünyadan kaldırılacağına dair rivayetler nakletmiĢtir. Rivayetlerden iki tanesi

Ģöyledir:

470

Rivayet için bkz. Buhârî,Hac,bâb:64,h.no:1618,c.II,s.152

164

ؽلصب أث ا٤ل هب: أفجو٢ عل١، ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ى٤و ث ؾل، ”

ب أب هبذ: هب ه هللا ٠ هللا ػ ه ث ػجل اوؽ اؾغج٢، ػ أ، ػ ػبئخ، ه٢ هللا ػ

أضوا ازال نا اؾغو؛ كا ر أ رلول، ث٤ب اب ٣طك ث ماد ٤خ ئم أجؾا »ػ٤ :

“هل كول، ئ هللا ػي ع ال ٣زوى ٤ئب اغخ ك٢ األه ئال أػبك ك٤ب هج ٣ او٤بخ

17- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b.

Sâc‟dan Züheyr b. Muhammed‟den Mansûr b. Abdurrahman el-Hacebî‟den

Annesinden Hz. ÂiĢe dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Bu taĢı (Hacer-i

Esved‟i) çokça istilâm edin. Onu kaybetmenize az kaldı. Ġnsanlar bir gece onu tavaf

edecekler, sabah kalktıklarında onu kaybetmiĢ olacaklar. Allah (c.c.) cennetten

hiçbir Ģeyi dünyada bırakmayacak. Onu da (Hacer-i Esved‟i) kıyamet gününden

önce cennete iade edecek.”471

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.

Sıhhati yönünden incelediğimizde ise isnad zincirindeki Osman b. Sâc‟ın (ö.h.161-170)

cerh edildiğini daha önce zikrettik. Bu bakımdan rivayet zayıftır. Kaynak değeri

bakımdan incelediğimizde ise bu rivayet sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.

أ ب ٣وكغ او، اووآ، هؤ٣ب اج٢ ٠ هللا »هب ػضب: ثـ٢ ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ أ هب: ”

“ػ٤ ك٢ اب

18- Osman dedi ki: Bana ulaĢtı ki resûlullah (s.a.v.) Ģöyle buyurdu: “ Dünyadan ilk

kaldırılacak olan Ģeyler Hacer-i Esved, Kur‟ân ve rüyada peygamberi görmek.”472

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.

Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde ise hadis ilminde cerh edildiğini daha önceden

zikrettiğimiz Osman b. Sâc‟dan (ö.h.161-170) muallak olarak gelen bu rivayet, hem

471

Ezrakî,c.I,s.342-343

472 Ezrakî,c.I,s.343

165

râvîsinin zayıflığından hem isnad zincirindeki inkıta‟dan dolayı zayıftır. Kaynak değeri

bakımından incelediğimizde ise bu rivayet Ezrakî kaynak gösterilerek

Münâvî‟nin(ö.h.1031) et-Teysîr bi-ġerhi‟l-Câmi„i‟s-Sâğir isimli eserinde bulunmaktadır.473

Bu iki rivayetin de senedleri zayıftır.

2.1.11.2. Hacer-i Esved‟in Allah‟ın(c.c.) Sağ Eli Olması

Ezrakî eserinde Hacer-i Esved‟in Allah‟ın (c.c.) sağ eli olduğuna dair bazı rivayetler

nakletmiĢtir. Ġçerik olarak birbirinin aynısı olan bu rivayetlerden iki tanesi Ģöyledir:

٤ل هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ػ٠٤ ث ٣ هب: ؽلص٢ ػجل هللا ث ث وي، ػ ؾل ث ػجبك ث ” ؽلصب أث ا

“ ك٢ األه، ٣بكؼ ثب ػجبك ب ٣بكؼ أؽل أفباو ٤٣ هللا»عؼلو، ػ اث ػجب هب:

19- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġsâ b. Yunus‟dan Abdullah b. Müslim b.

Hürmüz‟den Muhammed b. „Abbâd b. Cafer‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “Hacer-i Esved

Allah‟ın (c.c.) yeryüzündeki sağ elidir. Sizden biriniz kardeĢiyle tokalaĢtığı gibi, Allah da

onunla (Hacer-i Esved) kullarıyla tokalaĢır.”474

Ġbn Abbâs‟dan (ö.h.68) gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur.

Rivayeti senedin sıhhati bakımından incelediğimizde de isnad zincirindeki Abdullah

b. Müslim b. Hürmüz (ö.h.141-150) hadis münekkitleri tarafından zayıf diye cerh

edilmiĢtir.475

Bu bakımdan rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri açısından

473

Münâvî‟nin bu eseri ,Suyûtî‟nin(ö.h.911) el-Câmi„u‟s-Sağîr isimli eserine yazdığı ihtisar edilmiĢ olan

Ģerhdir.Dolayısıyla rivayet asıl olarak el-Câmi„u‟s-Sağîr de geçmektedir.Rivayet için bkz., Münâvî

,Zeynüddîn Muhammed Abdurraûf el-Haddâdî el-Kâhirî (ö.h.1031), et-Teysîr bi Şerhi‟l-Câmi„i‟s-Sâğir

,Mektebetü‟l-Ġmâmi‟Ģ-ġâfiî,Riyad,1408\1988,c.I,s.393

474 Ezrakî,c.I,s.323

475 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.909

166

incelediğimizde de hadis eserlerinden sadece Aburrezzâk‟ın(ö.h.211) Musannef‟inde,

Muhammed b. „Abbâd Ġbn Abbâs tarikiyle mevcut olduğunu gördük.476

ئ اؾغو األك »ؽلصب ل١ ث أث٢ ال١، ؽلصب اؾ ث أثب هب: ؽلص٢ أث٢، ػ ػوخ هب: ”

“ هللا ه٤٣ هللا ك٢ األه، ك ٣لهى ث٤ؼخ ه هللا ٠ هللا ػ٤ كؼ اؾغو، كول ثب٣غ

20- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Mehdî b. Ebi‟l-Mehdî‟den el- Hakem b. Ebân‟dan

Babasından „Ġkrime dedi ki: “ Hacer-i Esved yeryüzünde Allah‟ın (c.c.) sağ elidir.

Kim ki resûlullaha biate yetiĢemediyse Hacer-i Esved‟e elini sürer. Allah‟a (c.c.) ve

resûlüne biat etmiĢ olur.”477

Ġbn Abbâs‟ın kölesi olan „Ġkrime el-Berberî‟den (ö.h.105) gelen bu rivayet senedin

müntehâsı itibariyle maktu‟dur. Rivayeti sıhhati noktasından incelediğimizde ise isnad

zincirinde bulunan Mehdî b. Ebi‟l-Mehdi‟nin (ö.?) meçhul olduğunu daha önce zikrettik.

Rivayet bu bakımdan zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından ele aldığımızda da bu

lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.

Ezrakî‟nin naklettiği bu iki rivayete her ne kadar senedleri sahih olmadığı için zayıf

desek de, senedleri sahih olmuĢ olsa bile rivayette bulunan “٤٣ هللا” kelimesinden mücerret

Allah‟ın (sağ) eli manası anlaĢılmamalıdır. Bu tür rivayetler teĢbih ifade eden

rivayetlerdir.478

Nitekim Beğavî (ö.h.516) ġerhu‟s-Sünne isimli eserinde bu rivayeti Ģöyle

açıklamaktadır: “Hacer-i Esved yeryüzünde Allah‟ın sağ elidir rivayetinin manası; Hacer-i

Esved‟i musâfaha yapan (selamlayan) kişinin Allah‟la arasında bir anlaşma olur. Bu da

sanki bir kralın kendisiyle dostluk kurmak isteyenlerle bir anlaşma yaptığında onunla

musâfaha (el sıkışma) yapması gibi, ya da kendisine biat edilen kralın eline dokunulduğu

476

Bkz.,Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:83,h.no:8919,c.V,s.38

477 Ezrakî,c.I,s.325

478 Çelik,Ali,İslâm‟ın Kabul ve Reddettiği Halk İnançları,Beyan yay.,Ġstanbul,2013,s.95

167

gibidir.”479

Burada Hacer-i Esved ele teĢbih edilmiĢtir. Yoksa bu Allah‟ın da (c.c.) mahlûkat

gibi eli var demek değildir.

2.1.12. Zemzem ile Ġlgili Rivayetler

Ezrakî, bu bölümde Ġbrahim‟in (a.s.) oğlu Ġsmail (a.s.) ile hanımı Hz. Hacer‟i

Mekke‟ye getirip büyük bir ağacın altına bıraktıktan sonra geri döndüğünü, bir zaman

sonra suyu tükenen Hz. Hacer‟inde hem kendisi için hem de oğlu Ġsmail (a.s.) için su

aradığını, bunun neticesinde Cebrâil‟in (a.s.) ayağını yere vurmasıyla zemzem suyunun

ortaya çıktığını uzunca bir rivayette nakletmiĢtir. Biz burada ilgili rivayetin konumuzla

alakalı kısmını nakledeceğiz.

479

Beğavî,Şerhu‟s-Sünne,el-Mektebü‟l-Ġslâmî,Beyrut,1403\1983,c.VII,s.114

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

12 6 2

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

5 1 14 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis Kaynakları Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

2 Rivayetin bir kısmı

Tirmzî‟nin

Sünen‟inde

1 Rivayet Ġbn

Mâce‟nin Sünen‟inde

2 Rivayet Buhârî ve

Müslim‟in

Sahîh'lerinde

1 Rivayet Ebû

Dâvud‟un

Sünen‟inde

1Rivayet Buhârî‟nin

Sahîh‟inde

1 Rivayetin bir kısmı

Beyhakî‟nin es-Sunenu‟l-

Kubrâ‟sında

1 Rivayet Tayâlisî‟nin

Müsned‟inde

3 Rivayet Abdurrezzâk‟ın

Musannef‟inde

1Rivayet Mâlik b. Enes‟in

Muvatta‟sında

1 Rivayet Suyûtî‟nin

ed- ed-Durru‟l-Mensûr

isimli eserinde

Toplam Rivayet Adedi: 20

168

بزل عػ ؽز٠ ظود ئ٤ أ، ٣زؾ كق٤ذ أ ئبػ٤ أ ٣د كأؽيب مي ، ٣و اث كغبع اثب ك”…

ػجب: هبذ أ ئبػ٤: رـ٤جذ ػ ؽز٠ ٣د، ال أه ر ، ٣و اث ػجب: كؼلد أ ئبػ٤ ئ٠

، كوبذ: ٤ذ ث٤ ن٣ ص ظود ئ٠ اوح -أ١ رو أؽلا ثباك١ -الب ؽ٤ هأر وكب رزؼ ػ٤

اغج٤ رؼذ ؽز٠ ٣د اج٢ ال أها ٣و اث ػجب: كذ ث٤ب أ ئبػ٤ صالس واد أ أهثغ ال

، ٣و اث ػجب: ص هعؼذ أ ئبػ٤ ئ٠ اثب كعلر ٣غ ب روز، « رغ٤ي ثجط ااك١ ك٢ مي ئال هال

ؽز٠ ٣د ال روا، كذ ث٤ الب اوح ب ذ أ وح ، ٣و اث كأؽيب كؼبكد ئ٠ الب رزؼ

ػجب: ؽز٠ ب ٤ب ث٤ب جغ واد ٣و: هب اث ػجب: هب أث اوب ٠ هللا ػ٤ : كني بف

ؼذ رب، كوأد اب ث٤ الب اوح، هب: كوعؼذ أ ئبػ٤ رطبغ اثب كعلر ب روز ٣غ ك

ػ٤، ٣ ؼب أؽل ؿ٤وب، كوبذ: هل أغ ري كأؿض٢ ئ ب ػلى ف٤و، كقوط ب عجو٣ ػ٤ اال

كبرجؼز ؽز٠ وة ثوع ب اجئو كظو بء كم األه ؽ٤ش كؾ عجو٣ ، ٣و اث ػجب: هب أث اوب

واة روك ف٤خ أ ٣لرب هج أ رأر٢ ثزب ، ٣و أث اوب , كؾبز أ ئبػ٤ ثز», ٠ هللا ػ٤ :

“ روز أ ئبػ٤ ب ػ٤ب ؼ٤ب ٣غو١»٠ هللا ػ٤ :

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Ġbn Cüreyc‟den

Kesîr b. Kesîr‟den Saîd b. Cübeyr‟den Abdullah b. Abbâs dedi ki: “… Hacer‟in

oğlu (Hz. Ġsmail) acıktı. Annesi öleceğinden korkarak ona baktı. Bu duruma çok

üzülüyordu. Râvî dedi ki: Ümmü Ġsmail (Hz. Hacer) kendi kendine söylendi: “Ölene

kadar ondan uzak olursam, hiç değilse öldüğünü görmem.” Ümmü Ġsmail (Hz. Hacer)

yüksekçe gördüğü Safâ tepesine gitmeye karar verdi. Orada, vadide kimseler var mı diye

araĢtıracaktı. Sonra Merve‟ye doğru baktı. Kendi kendine dedi ki: “Eğer çocuk ölene kadar ben

bu iki tepenin arasında yürüyerek zaman geçirirsem onun ölümünü de görmem.” Ümmü Ġsmail

(Hz. Hacer) Safâ ile Merve arasında üç kere ya da dört kere yürüdü, vadinin içerisinden reml

yaparak geçiyordu. Daha sonra çocuğunun yanına döndü. Onu bıraktığı Ģekilde, açlıktan

inliyorken buldu. Bu duruma çok üzüldü, tekrar Safâ‟ya döndü, çocuğu ölene kadar orda

oyalanacak öldüğünü görmeyecekti. Ġlk yaptığı gibi Safâ ile Merve arasında yürüdü. Hatta iki

tepe arasında gidip gelmesi yedi defayı buldu. Ġbn Abbâs dedi ki: “Resûlullah (s.a.v.) buyurdu

ki: “Ġnsanlar bu yüzden Safâ ile Merve arasında tavaf yapıyorlar.” Ġbn Abbâs devam etti: Ümmü

169

Ġsmail (Hz. Hacer) çocuğunun yanına döndü onu kontrol etti. Bıraktığı gibi açlıktan

inlerken buldu. Bu esnada bir ses duydu. Sesin geldiği yere baktı. Ondan baĢka kimse

yoktu. Ümmü Ġsmail (Hz. Hacer) dedi ki: “Sesini duyuyorum. Eğer hayırla geldiysen

bana yardım et.” KarĢısına Cebrâil (a.s.) çıktı. Hz. Hacer onu takip etti. Cebrâil (a.s.)

araĢtırdığı yere ayağıyla vurunca yerden su çıkmaya baĢladı. Ġbn Abbâs dedi ki:

Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “ Ümmü Ġsmail (Hz. Hacer) kırbasını alıp dönünceye

kadar suyun akıp gitmesinden korktuğu için etrafını toprakla çevirdi.” “ Eğer Ümmü

Ġsmail (Hz. Hacer) onu bıraksaydı bir akarsu olacaktı.”480

Hz.Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.

Rivayeti sıhhati bakımından ele aldığımızda ise isnad zincirindeki Müslim b. Hâlid ez-

Zencî‟nin (ö.h.180) hadis münekkitleri tarafından cerh edildiğini daha önce zikrettik.

Rivayet bu bakımdan zayıftır. Ancak temel hadis kaynaklarından Buhârî‟nin (ö.h.256)

Sahîh‟inde Kesîr b. Kesîr Saîd b. Cübeyr Ġbn Abbâs tarikiyle bulunan bu rivayet

Ezrakî‟nin eserindeki rivayeti hasen liğayrihi mertebesine çıkartır kanaatindeyiz.481

Ezrakî‟nin zemzemle ilgi naklettiği rivayetlerin bazısı zemzemin faziletiyle

ilgilidir. Rivayetler Ģöyledir:

ػ ػجل هللا ث اإ، ػ أث٢ ايث٤و، ػ عبثو، ػ اج٢ , ٠ هللا ؽلص٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، ػ ااهل١، ”

“ػ٤ , هب: بء ىي ب وة

480

Ezrakî,c.II,s.39-40

481 Buhârî‟nin Sahîh‟indeki rivayette, bazı lafız değiĢiklikleri vardır. Yine Ezrakî‟nin naklettiği rivayette

Hz. Hacer‟in oğlunun ölümünü görmemek için Safâ ile Merve tepeleri arasında gidip geldiği belirtilirken,

Buhârî‟nin Sahîh‟indeki rivayette bu yönde ifadeler bulunmamaktadır. Sadece Hz. Hacer‟in oğlunun

içinde bulunduğu durumdan dolayı oğluna bakamadığı için uzaklaĢtığı belirtilir. Bkz., Buhârî, Ehâdîsü‟l-

Enbiyâ,bâb:11,h.no:3364,c.IV,s.142

170

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya‟dan Vâkıdî‟den Abullah b. el-

Müemmel‟den Ebi‟z-Zübeyr‟den Câbir dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:

“zemzem suyu içildiği Ģey içindir (ne niyetle içilirse ona çare olur).”482

Senedin müntehâsı bakımından merfu‟ olan bu rivayet, sıhhati bakımından

ele alındığında ise isnad zincirinde bulunan iki râvîden ötürü zayıftır. Bunlardan biri

Vâkıdî‟dir ki (ö.h.207) biz onun hadis münekkitleri tarafından cerh edildiğinden ve

hadiste zayıf olduğundan daha önce bahsettik. Diğer râvî ise Abullah b. el -

Müemmel‟dir ki (ö.h.170) hadis münekkitleri zayıf olduğunu söylemiĢlerdir.483

Kaynak değeri bakımından incelendiğinde ise bu rivayet Abullah b. el-

MüemmelEbi‟z-Zübeyr Câbir tarikiyle, Ġbn Mâce‟nin (ö.h.273) Sünen‟inde

bulunmaktadır.484

ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ اج٢، ػ ػ ث ؽ٤ل ث ، ”

ث ابذ اث أف٢ أث٢ مه، أ هب: هب ٢ ػ٢ أث مه: ٣ب اث أف٢ ك٢ ؽل٣ش ؽلس ث ػ ػ ػجل هللا

ول أث٢ مه، خ ػ٠ ه هللا , ٠ هللا ػ٤ , ب ك٢ ؽل٣ضب أ ه هللا , ٠ هللا ػ٤

ؼب ال واة ئال بء ىي، ، هب: هذ أهثغ ػوح ث٤ ٣ ٤خ، ب ٢« ز٠ ذ بب؟» , هب:

“كب أعل ػ٠ جل١ قلخ عغ، ول رود ػ ثط٢، كوب: ئب ؼب ؼ

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Saîd b. Sâlim‟den Osmân b. Sâc‟dan el-

Kelbî‟den „Avn b. Humeyd b. Melle Ebu Zer‟in kardeĢinin oğlu Abdullah b. es-

Sâmit dedi ki: Bana amcam Ebû Zer dedi ki: Ey kardeĢimin oğlu! Ebu Zer‟in

Mekke‟ye Hz. Peygamber‟in yanına gelmesinden bahseden bir hadiste Ģöyle oldu;

482

Ezrakî,c.II,s.52

483 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.IV,s.426

484 Bkz.,Ġbn Mâce,Menâsik,bâb:78,h.no:3062,c.II,s.1018 ; „Ukaylî‟ (ö.h.322) ed-Du„afâu‟l-Kebîr isimli

eserinde Abullah b. el-Müemmel‟in bir çok hadisinin mutâbaatının olmadığını bildirip, Yahya b. Maîn‟in

(ö.h.233) Abdullah b. el-Müemmel için zayıf dediğini nakletmiĢ, daha sonrada bu rivayeti zikretmiĢtir.

Rivayetin sonunda da mutâbaatının olmadığını belirtmiĢtir.Bkz., „Ukaylî,ed-Du„afâu‟l-Kebîr,c.II,s.302

171

Aralarında geçen konuĢmada resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “ Ne zamandan beri

buradasın ?” Ebû Zer dedi ki: “ 14 gündür buradayım, yemeğim ve içecek bir Ģeyim yok

sadece zemzem suyu var. Ancak ciğerimde bir tuhaflık ve ağrı yok. Karnımdaki

büklümler kırıldı.” Buna karĢılık resûlullah buyurdu ki: “ zemzem suyu doyurucudur.”485

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı itiribariyle merfu‟dur.

Sıhhati bakımından incelendiğinde ise, isnad zincirinde bulunan ve bizim kendisi

hakkında daha önce bilgi verdiğimiz Muhammed b. Sâib el-Kelbî (ö.h.146) yalancılıkla

itham olunmuĢtur. Bu bakımdan rivayet çok zayıftır. Ancak rivayeti kaynak değeri

bakımından incelediğimizde, Müslim‟in (ö.h.261) Sâhîh‟inde, Abdullah b. es-Sâmit

Ebû Zer tarikiyle gelen uzunca bir rivayetin içerisinde bu rivayetinde bulunduğunu

görmekteyiz.486

Ezrakî, zemzem suyunun fazileti noktasında bu suyun münafıkla mümini bir

birinden ayırt edebilmekteki rolüne vurgu yapan bir kaç rivayet de nakletmiĢtir.

Muhteva itibariyle birbirinin aynısı olan rivayetlerden birisi Ģöyledir:

ػجل اغ٤ل، ػ ػضب ث األك، ػ غبل، ػ اث ػجب، هب: ب غ ه هللا , ٠ ؽلص٢ عل١، ػ”

هللا ػ٤ , ك٢ لخ ىي، كأو ثل، كيػذ اجئو، كؼب ػ٠ لخ اجئو، ص غ ٣ل رؾذ

ث »ص ػبك، كوب: « اؾل هلل»ب: ص وع ك٤ب كأب، ص أب كوكغ هأ، كو« ث هللا»ػواه٢ ال، ص هب:

كأب « ث هللا»، ص وع ك٤ب كوب: « اؾل هلل»ص وع ك٤ب كأب، ك األ، ص هكغ هأ كوب: « هللا

ػالخ ب ث٤ب ث٤ ابكو٤ »ص هب ٠ هللا ػ٤ : « اؾل هلل» ك اضب٢، ص هكغ هأ كوب:

“ ب ه ؽز٠ ٣زؼا٣وثا

485

Ezrakî,c.II,s.53

486 Müslim‟in Sahîh‟indeki rivayette Ebu Zer‟in beklediği gün sayısı 14 gün değil 3 gün olarak belirtilmektedir.

Bkz.,Müslim,Fedâilu‟s-Sahâbe,bâb:28,h.no:(2473)-132,c.IV,s.1919

172

4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Abdulmecîd‟den Osman b. el-Esved‟den

Mücâhid‟den Ġbn Abbâs dedi ki: Resûlullahla (s.a.v.) beraber zemzem kuyusunun

yanındaydık (sofasında).Bir kova su çıkarılmasını emretti. Kuyudan onun için su çıkartıldı. Su

dolu kovayı kuyunun kenarına koydu. Sonra kovanın altlarından tuttu. Sonra “bismillah”

diyerek uzun uzun suyu içti. Sonra baĢını kaldırıp “elhamdülillah” dedi. Sonra tekrar

“bismillah” diyerek suyu uzunca bir müddet içti, bu sefer bir öncekinden biraz daha kısa tuttu.

Sonra kafasını kaldırıp “elhamdülillah” dedi. Sonra yine “bismillah” diyerek bir önceki

içiĢinden biraz kısa tutarak yine uzunca bir müddet suyu içti. Sonra baĢını kaldırıp

“elhamdülillah” dedi. Daha sonra Ģöyle buyurdu: “ Münafıkları bizden ayıran alâmet onların

asla kana kana zemzem suyu içememeleridir!”487

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.

Sıhhati bakımdan ise rivayet sahihtir. Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise

Ġbn Mâce‟nin (ö.h.273) Sünen‟inde, Ġbn Abbâs‟dan (ö.h.68) gelen bir rivayette zemzem

suyunun müminle münafığı ayırt etmede bir alâmet olduğu nakledilmektedir.488

ج٢، ؾبؽلصب ػجخ ث ؼ٤ل اواى١، ػ ئثوا٤ ث ػجل هللا اؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ػ٠٤ ث ٣، هب: ”

ػ ػطبء، ػ اث ػجب، هب: ا ك٢ ٠ األف٤به، اوثا واة األثواه ، ه٤ الث ػجب: ب

“ ٠ األف٤به؟ هب: رؾذ ا٤ياة ، ه٤: ب واة األثواه؟ هب: بء ىي

5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġsâ b. Yunus‟dan „Anbese b. Saîd b. er-

Râzî‟den Ġbrahim b. Abdullah b. el-Hâtibî‟den Atâ‟dan Ġbn Abbâs dedi ki:

SeçilmiĢlerin namazgâhında namaz kılın. Ġyilerin içtiği sudan için. Denildi ki: SeçilmiĢlerin

namazgâhı nedir? Ġbn Abbâs dedi ki: “Mîzâbın (Kâbe‟nin altınoluğu) altıdır. Denildi ki:

Ġyilerin içtiği su nedir? Ġbn Abbâs dedi ki: “zemzem suyudur.”489

487

Ezrakî,c.II,s.57

488 Rivayet için bkz., Ġbn Mâce,Menâsik,bâb:78,h.no:3061,c.II,s.1017;

489 Ezrakî,c.II,s.52-53

173

Ġbn Abbâs‟dan (ö.h.68) gelen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle

merfu‟dur. Sıhhati bakımından incelendiğimizde ise râvîleri sika olan bu rivayet

sahihtir. Rivayeti kaynak değeri olarak ele aldığımızda ise teme l hadis

kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet aynı isnad zinciriyle Ebû Nuaym

Ġsfahânî‟nin (ö.h.430) et-Tıbbu‟n-Nebevî isimli eserinde bulunmaktadır.490

Ezrakî bu bölümde Hz. Peygamber‟in zemzem suyunu ayakta içtiğine ve

kendisine zaman zaman zemzem suyu gönderilmesini istediğine dair rivayetlerde

nakletmiĢtir. Bazıları Ģunlardır:

هأ٣ذ اج٢ , »ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب اث ػ٤٤خ، ػ ػب األؽ، ػ اؼج٢، ػ اث ػجب، هب: ”

“٠ هللا ػ٤ , يع ك بء ىي كوة هبئب

6- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbn „Uyeyne‟den Âsım b. el-

Ahvel‟den eĢ-ġa‟bî‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “Resûlullahı (s.a.v.) gördüm.

Kendisi için zemzem kuyusundan su çıkarıldı. O da ayakta içti.”491

Ġbn Abbâs‟dan gelen rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.

Râvîleri sika olan rivayetin senedi sahihtir. Kaynak değeri bakımından

incelediğimizde ise rivayet bazı lafız değiĢiklikleriyle yine Âsım b. el-Ahvel

eĢ-ġa‟bî‟ Ġbn Abbâs tarikiyle, Buhârî (ö.h.256) ve Müslim‟in (ö.h.261) Sahîhlerinde

bulunmaktadır.492

ه هللا , ٠ هللا ػ٤ , ثؼش ئ٠ ؽلصب عل١، ػ ل٤ب، ػ ئثوا٤ ث بكغ، ػ اث أث٢ ؽ٤، أ ”

“ ٤ ث ػو ٣زل٣ بء ىي، كجؼش ئ٤ ثوا٣ز٤، عؼ ػ٤ب وا ؿ٤ب

490

Rivayet için bkz., Ġsfahânî, et-Tıbbu‟n-Nebevî, Dâru Ġbn Hazm,y.y.,2006,c.II,s.671

491 Ezrakî,c.II,s.57

492 Bkz.,Buhârî,Hac,bâb:75,h.no:1637,c.II,s.156;Müslim,EĢribe,bâb:15,h.no:(2027)-117,c.III,s.1601; Bu

iki kitaptaki rivayetlerde Ġbn Abbâs suyu kendisinin Hz. Peygamber‟e götürdüğünden bahsetmektedir.

174

7- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Ġbrahim b. Nâfi‟den Ġbn

Ebî Hüseyin dedi ki: “Resûlullah (s.a.v.) Süheyl b. Amr‟a kendisine zemzem göndermesi

için haber yolladı. Süheyl‟de resûlullaha iki kırba içerisinde zemzem gönderdi. Kırbaların

üzerine kalın örtüler koymuĢtu.”493

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet merfu‟dur. Rivayeti sıhhati bakımından

incelediğimizde isnad zincirinde bulunan Ġbn Ebî Hüseyin (ö.h.121-130) tâbiîn

tabakasından olup,494

Hz. Peygamber‟den rivayeti mürseldir. Ġsnad zincirinde kopukluk

olması sebebiyle rivayet zayıftır. Rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde

bulunmaktadır.

ؽلص٢ عل١، ػ ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، ػ اث عو٣ظ، هب: ؽلص٢ اث أث٢ ؽ٤، أ هب: زت ”

ئ عبءى زبث٢ نا ٤ال كال رجؾ، ئ عبءى بها كال »ه هللا , ٠ هللا ػ٤ , ئ٠ ٤ ث ػو،

ب عاه٣ب، زب٤خ اقياػ٤خ علح أ٣ة ث ػجل هللا كأكغر٤ ؽز٠ رجؼش ئ٢ ثبء ىي، كبزؼبذ اوأر ثأص

“ك ٣جؼ ؽز٠ هوب ياكر٤ كوؿزب ب، كغؼب ك٢ و٣ ؿ٤٤، ص ألب ثؼش ثب ػ٠ ثؼ٤و

8- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Ġbn Cüreyc‟den Ġbn Ebî Hüseyin dedi ki : “ Resûlullah (s.a.v.) Süheyl b. Amr‟a

mektup yazdı. Mektupta buyurdu ki: Eğer mektubum sana gece ulaĢırsa, sabaha

bırakma! Eğer sabah ulaĢırsa geceye bırakma! Bana zemzem suyu gönder! Süheyl‟le karısı,

aynı zamanda Eyyûb b. Abdullah‟ın ninesi olan Üseyle el-Huzâ„ıye yardım etti. Onlar ve

cariyeleri su getirmek için sabahlamadan gece boyu yürüdüler. Sonunda iki kırba su

getirdiler. Onları boĢaltıp kalın örtülerin içine koydular. Sonra onları doldurup bir devenin

üzerinde yolladılar. 495

493

Ezrakî,c.II,s.50-51

494 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.444

495 Ezrakî,c.II,s.51

175

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntahâsı bakımından merfu‟dur.

Sıhhati bakımından incelendiğinde ise isnad zincirinde bulunan ve bizim daha önceden

kendisi hakkında bilgi verdiğimiz Osman b. Sâc‟ın (ö.h.161-170) cerh edilen bir râvî olması,

diğer bir râvî Ġbn Ebî Hüseyin‟in ise (ö.h.121-130) tâbiîn tabakasından olup, Hz.

Peygamber‟den rivayetinin mürsel olmasından dolayı rivayet zayıftır. Rivayet kaynak değeri

bakımından ele alındığında ise Ġbn Cüreyc Ġbn Ebî Hüseyin tarikiyle, hemen hemen aynı

lafızlarla Aburrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde bulunmaktadır.496

Ezrakî‟nin zemzem suyuyla ilgili naklettiği bir rivayette de zemzem dıĢındaki bütün

suların dünyadan kaybolacağından bahsedilmektedir. Rivayet Ģöyledir:

ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ وبر، ػ ”

…“ اؾبى ث ياؽ " أ هللا ػي ع ٣وكغ ا٤ب اؼنثخ هج ٣ او٤بخ، رـه ا٤ب ؿ٤و ىي

9- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Mukâtil‟den ed-Dahhâk b. Muzâhim dedi ki : “Allah (c.c.) kıyamet gününden önce tatlı

suları (yeryüzünden) kaldıracak. Zemzem dıĢındaki sular kuruyacak (yerin dibine batacak).”497

Tâbiîn tabakasından olan ed-Dahhâk b. Muzâhim‟den498

(ö.h.101-110) gelen rivayet

senedin müntehâsı bakımından maktu‟dur. Rivayeti sıhhati yönünden incelediğimizde ise, isnad

zincirinde bulunan râvî Osman b. Sâc‟ın (ö.h.161-170) cerh edildiğini daha önce zikretmiĢtik.

Bu bakımdan rivayet zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Ezrakî kaynak

gösterilerek Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde zikredilmiĢtir.499

496

Rivayet için bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:109,h.no:9127,c.V,s.119

497 Ezrakî,c.II,s.59

498 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.63

499 Bkz. Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.IV,s.154

176

2.2.MEKKE HAKKINDAKĠ RĠVAYETLER

2.2.1.Mekke‟nin Ġsimleri ve Hz. Peygamber‟in Mekke Sevgisi

Ezrakî Mekke‟nin isimleriyle ilgili birkaç rivayet nakletmiĢtir. Muhteva itibariyle

birbiriyle aynı olan bu rivayetlerden biri Ģöyledir:

ب: أبء خ ٢ خ، ٢ ثخ، ٢، أ عل١ ػ كاك ث ػجل اوؽ، ػ اث عو٣ظ، ػ غبل ه”

“هؽ، ٢ أ اوو، ٢ الػ، ٢ ص٠، ٢ اجبخ

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman‟dan Ġbn

Cüreyc‟den Mücâdid dedi ki:

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

8 - 1

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

2 1 6 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis Kaynakları Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

1 Rivayet

Buhârî‟nin

Sahîh‟inde

2 Rivayet Ġbn

Mâce‟nin

Sünen‟inde

1 Rivayet

Müslim‟in

Sahîh‟inde

1 Rivayet

Abdurrezzâk‟ın

Musannef‟inde

1 Rivayet Ebû Nuaym

Ġsfahânî‟nin et-Tıbbu‟n-

Nebevî‟sinde

1 Rivayet Suyûtî‟nin ed-

Durru‟l-Mensûr‟ünde

Toplam Rivayet Adedi: 9

177

“ Mekke‟nin isimlerinin bazısı; Mekke, Bekke, Ümmü Rahim, Ümmü‟l-Kurâ, Salâh,

Kûsê ve Bâsse‟dir.”500

Tâbiîn tabakasından olan Mücâhid b. Cebr‟den (ö.h.103) gelen bu rivayet

senedin müntehâsı itibariyle maktu‟dur. Sıhhati bakımından ise sahihtir. Kaynak değeri

bakımdan incelediğimizde ise bu rivayetin Ezrakî kaynak gösterilerek Hattâbî‟nin

(ö.h.388) el- A‟Lâmu‟l-Hadîs fi ġerhi Sahîhi‟l-Buhârî isimli eserinde nakledildiğini

görmekteyiz.501

Ezrakî eserinde Hz. Peygamber‟in Mekke‟ye olan sevgisini ve ona duyduğu

özlemi dile getirdiği rivayetlerde nakletmiĢtir. Rivayetlerden biri Ģöyledir:

ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ػ ؾل ث ئكه٣، ػ ؾل ث ػو ااهل١، هب: ؽلص٢ ؼو، اث ”

أث٢ مئت، ػ ايو١، ػ أث٢ خ ث ػجل اوؽ ث ػف، ػ اث ػو ث ػل١ ث أث٢ اؾواء، هب:

٠ هللا ػ٤ ٣و ك٢ اؾيهح: هللا ئي ق٤و أه هللا ئ٠ هللا، أؽت أه هللا ؼذ ه هللا

“ئ٠ هللا، ال أ٢ أفوعذ ي ب فوعذ

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Ġdrîs‟den

Muhammed b. Ömer el-Vâkıdî‟denMa‟mer‟denĠbn Ebî Zi‟b‟den

Zührî‟den Ebî Seleme Abdurrahman b.„Avf‟dan Ġbn Ömer b. „Adî b.

Ebi‟l-Hamrâ‟ dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) Hazvere‟deyken onu iĢittim. ġöyle

500

Ezrakî‟nin naklettiği diğer rivayetlerde “Mekke” kelimesinin Kâbe‟nin bulunduğu yerin ismi manasına

geldiği, “Bekke” kelimesinin bizzat Kâbe manasına geldiği, “Bâsse” kelimesinin haksızlık ve zulüm edenleri

oradan çıkaran manasına geldiği, belirtilmiĢtir. Ezrakî bu isimlere ek olarak Mekke‟ye, kendisini hafife alanları

yok edip, imha eden manasına gelen “Hâtime” ve zalimlerden, zorbalardan arındırılmıĢ manasına gelen “el-

Beytu‟l-„Atîk” dendiğini de nakletmiĢtir. Bkz., Ezrakî,c.I,s.279-282

501 Bkz., Hattâbî,Ebû Süleyman Hamd b. Muhammed (ö.h.388), el- A‟Lâmu‟l-Hadîs fi Şerhi Sahîhi‟l-

Buhârî, Câmi„atü Ummi‟l-Kurâ(Merkezu‟l-Buhûsi‟l-„Ġlmiyye ve Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-Ġslâmî), Mekke ,1409\1988,

Menâsik,bâb:132,c.II,s.904

178

buyurdu: “ Allah‟a yemin olsun ki! Sen (Mekke) yeryüzünde Allah‟a en hayırlı

ve en sevimli gelen yersin. Senden çıkarılmasaydım çıkmazdım !” 502

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle

merfu‟dur. Sıhhati bakımından değerlendirdiğimizde ise, isnad zincirinde

bulunan râvî Vâkıdî‟nin (ö.h.207) hadiste zayıf olduğunu ve metrûkü‟l-hadîs diye

cerh olunduğunu daha önce zikrettik. Bundan dolayı rivayet zayıftır. Bu rivayet

aynı lafızlarla ve farklı bir tarikle temel hadis kaynaklarından Tirmizî‟nin

(ö.h.279) ve Ġbn Mâce‟nin (ö.h.273) Sünenlerinde bulunmaktadır.503

502

Ezrakî,c.II,s.154-155

503 Ġbn Mâce‟nin Sünen‟indeki rivayette “resûlullahın Hazvere‟de devesinin üzerinde beklediği nakledilir .”

Tirmizî de rivayeti için “ ؾ٤ؼ ؿو٣ت ,ifadesini kullanır. Rivayetler için bkz., Tirmizî, Menâkıb,bâb:137 ”ؽ

h.no:3925,c.V,s.722 ; Ġbn Mâce ,Menâsik,bâb:103,h.no:3108,c.II,s.1037 .

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

1 - 1 -

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

1 - 1 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis

Kaynakları

Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

1 Rivayet Tirmizî‟nin ve

Ġbn Mâce‟nin Sünenlerinde

1Rivayet Hattâbî‟nin el-

A‟Lâmu‟l- Hadîs isimli

eserinde

Toplam Rivayet Adedi: 2

179

2.2.2.Mescid-i Harâm ve Orada Namaz Kılmanın Fazileti

Mescid-i Harâm tabirinden Kâbe ve Kâbe‟yi çevreleyen mescit manası

anlaĢılmaktadır.504

Ezrakî‟nin bu konuda naklettiği rivayetlerden bazıları Ģöyledir:

ؽلص٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، هب: ؽلصب ب ث ٤ب، ػ ػجل هللا ث ػوخ، ػ أث٤، ػ ػجل هللا ث ػو ث ”

، « ؾوا ان١ ؼ ئثوا٤ اؾيهح ئ٠ اؼ٠ ئ٠ قوط ٤ أع٤بكأب اغل ا»اؼب، أ هب:

“ هب: ال١ غ اغل ػ٠ اؼ٠

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhammed b. Yahya‟dan HiĢâm b. Süleyman‟dan

Abdullah b.„Ġkrime‟den Babasından Abdullah b. Amr b. el-Âs dedi ki:

Ġbrahim‟in (a.s.) koyduğu Mescid-i Harâm‟ın temelleri Hazvere‟den mes‟âya, Ecyad

selinin çıktığı yere kadardır.”505

Abdullah b. Amr b. el-Âs‟dan (ö.h.65) gelen rivayet senedin müntehâsı

bakımından mevkûftur. Sıhhati bakımından incelendiğinde ise rivayet sahihtir. Hadis

kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Ġbn Receb el-Hanbelî‟nin (ö.h.795) Buhârî

Ģerhi olan Fethu‟l-Bârî ġerhu Sahîhi‟l-Buhârî isimli eserinde ve Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-

Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde Ezrakî‟ye isnad edilerek zikredilmiĢtir.506

504

Ezrakî eserinde Mescid-i Harâm‟ın ölçüleriyle ilgili olarak kendi rivayetiyle ve zirâ‟ ölçü birimini kullanarak

bilgi vermiĢtir.(bkz., Ezrakî,c.II,s.81-82) Ancak zaman içerisinde bir çok kez geniĢletilen Mescid-i Haram‟ın alanı

Hz. Ömer(ö.h.23) zamanında 3613 m2

iken Suudi Arabistan kralı Fehd b. Abdulaziz (ö.2005) zamanında 1988-

1993 yılları arasında yapılan geniĢletme çalıĢmasıyla 366.168 m2

ye çıkartılmıĢtır.( Bkz.,

Bozkurt,Nebi,KüçükaĢçı,Mustafa Sabri “Mescid-i Harâm” DĠA,TDV. yay., 2004, c.XXIX, s.273-277)Bu

sebepten biz Ezrakî‟nin verdiği ölçülerin günümüzde geçerliliği kalmaması bakımından ona isnad edilen

rivayeti burada zikretmedik.

505 Ezrakî,c.II,s.62

506 Rivayetler için bkz.,Ġbn Receb, Zeynuddîn Abdurrahman b. Ahmed b. Recen b. el-Hasen el-Bağdâdî

el-Hanbelî (ö.h.795), Fethu‟l-Bârî Şerhu Sahîhi‟l-Buhârî,Mektebetü‟l-Gurâbâi‟l-Eseriyye, Medine,

1417\1996,Salât,bâb:62,c.III,s.292; Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.522

180

هك ا٢، هب: ؼذ ػطبء ث أث٢ هثبػ، ٣و: اغل اؾوا اؾو ” “ ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ػجل اغجبه ث ا

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Abdulcabbâr b. el-Verd el-Mekkî dedi ki:

Atâ‟ b. Ebî Rebah‟ı iĢittim o dedi ki: “ Mescid-i Harâm, Haremin tamamıdır.”507

Bu rivayet tâbiînden olan Atâ‟ b. Ebî Rebah‟ın (ö.h.114) sözüdür. Senedin

müntehâsı bakımından da maktu‟dur. Senedi sahih olan rivayet Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211)

Musannef‟inde zikredilmiĢtir.508

Ezrakî‟nin Mescid-i Harâm‟da yapılan ibadetlerin faziletlerine dair naklettiği bazı

rivayetler ise Ģöyledir:

ؽلصب ػجل هللا ث خ اوؼج٢، هب: ؽلصب ػ٠٤ ث ٣، ػ األػ، ػ ئثوا٤ از٢٤، ػ أث٤، ػ ”

, كوذ: ٣ب ه هللا، أ١ ابعل ػ٠ ع األه غ أث٢ مه، هب: أذ ه هللا , ٠ هللا ػ٤

أهثؼ »، هب: هذ ص أ١؟ هب: اغل األه٠ ، هب: هذ: ب ث٤ب؟ هب: « اغل اؾوا»أال؟ هب:

“خ، ص ؽ٤ش ػوذ ي االح ك ك غل

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Abdullah b. Mesleme el-Ka‟nebî‟den Ġsâ b. Yunus‟dan

el- A‟meĢ‟den Ġbrahim b. et-Temîmî‟den Babasından Ebû Zer dedi ki:

“Resûlullaha sordum. Ya resûlallah! Yeryüzünde ilk yapılan mescit hangisidir ?” buyurdu

ki: “Mescid-i Harâm”. “Sonra hangisi?” diye sordum. Buyurdu ki: “Mescid-i Aksâ”.

“Aralarında ne kadar bir süre var ?” diye sordum. Buyurdu ki: “40 sene var. Sonra sana

namaz nerde görünürse (onu idrak edersen), orada kıl. Orası mescittir.”509

507

Ezrakî,c.II,s.62

508 Rivayet için bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef,Ehlü‟l-Kitâbeyn,bâb:18,h.no:19356,c.X,s.356 ; Mekke

Haremi‟nin her tarafında ibadet edilebileceği için Atâ‟ b. Ebî Rebah‟ın oraları da Mescid-i Harâm olarak

isimlendirmiĢ olduğunu düĢünmek, doğru olur kanaatindeyiz. Yoksa asıl Mescid-i Harâm daha önce de

zikrettiğimiz gibi Kâbe‟yi çevreleyen mescittir.

509 Ezrakî,c.II,s.62-63

181

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından

merfu‟dur. Rivayet senedi bakımından ise sahihtir. Kaynak değeri bakımından

incelediğimizde ise bu rivayetin, el- A‟meĢ Ġbrahim b. et-Temîmî Babası

Ebî Zer tarikiyle Buhârî (ö.h.256) ve Müslim‟in(ö.h.261) Sahihlerinde

bulunduğunu görmekteyiz.510

ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب، ػ ػجل اي ث ػ٤و، ػ هيػخ، ػ أث٢ ؼ٤ل اقله١، هب: هب ه ”

“ هللا ٠ هللا ػ٤ : " رل اوؽب ئ٠ صالصخ بعل: اغل اؾوا، غل١ نا، اغل األه٠

4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Abdulmelik b.

„Umeyr‟den Kaz„a‟dan Ebû Sâid el-Hudrî dedi ki: Resûlullah (s.a.v.)

buyurdu ki: “ Üç mescit için eyer bağlanır (yolculuğa çıkılır). Mescid-i Harâm,

benim mescidim (Mescid-i Nebevî), Mescid-i Aksâ.”511

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından

merfu‟dur. Sıhhati bakımından incelendiğinde ise rivayet sahihtir. Rivayeti

kaynak değeri bakımından ele aldığımızda ise bu rivayet Kaz„a‟ Ebû Sâid el-

Hudrî tarikiyle hadis kaynaklarından Ġbn Mâce (ö.h.273) ve Tirmizî‟nin (ö.h.279)

Sünenlerinde bulunmaktadır.512

510

Buhârî ve Müslim‟in Sahîhlerindeki rivayetlerde “ؽ٤ش ػوذ ي االح” lafzı bulunmayıp bunun yerine

ibaresi bulunmaktadır. Rivayetler için (namazı nerede idrak edersen orada kıl) ”أ٣ب أكهزي االح ك“

bkz., Buhârî, Ehâdîsü‟l-Enbiyâ,bâb:11,h.no:3366,c.IV,s.145;Müslim,Mesâcid ve Mevâdi„u‟s-Salât,bâb:1,

h.no: (520)-1,c.I,s.370

511 Ezrakî,c.II,s.63

512 Hem Ġbn Mâce‟nin Sünen‟inde ki hem de Tirmizî‟nin Sünen‟inde ki rivayet Ezrakî‟nin eserinde ki

rivayetin aksine “ بعل ئال ئ٠ صالصخ ؽب ل او Ģeklinde olumsuz fiil cümlesi olarak baĢlar. Rivayetler için ” ال ر

bkz., Ġbn Mâce,Ġkâmetü‟s-Salât ve‟s-Sünneti fîhâ,bâb:196,h.no:1410,c.I,s.452 ; Tirmizî,Ebvâbu‟s-Salât,

bâb:127 ,h.no:326,c.II,s.148 .

182

أفجوب عل١، ػ ؾل ث ئكه٣ ػ ااهل١، هب: أفجوب ئثوا٤ ث ٣ي٣ل، ػ ػطبء ث أث٢ هثبػ، هب: عبء ”

أ٢ ك٢ ث٤ذ اول، كوب ه هللا , هع ئ٠ ه هللا , ٠ هللا ػ٤ ٣ الزؼ، كوب: ئ٢ نهد أ

٠ هللا ػ٤ : بب أك ك، كوك مي ػ٤ صالصب، كوب اج٢ ٠ هللا ػ٤ : ان١ ل أث٢ اوب

“ث٤ل، االح بب أك أق الح ك٤ب ا اجلا

5- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Ġdris‟den Vâkıdî‟den

Ġbrahim b. Yezîd‟den Atâ‟ b. Ebî Rebah dedi ki: “ Mekke fethedildiği zaman bir adam

resûlullaha gelip, ben Beyt-i Makdis‟de namaz kılmaya nezrettim dedi. Resûlullah (s.a.v.)

buyurdu ki: “Burası daha faziletlidir. Burada kıl. Bunu üç kere söyledi. Akabinde resûlullah

(s.a.v.) buyurdu ki: “ Ebu‟l-Kâsım‟ın nefsini elinde tutan Allah‟a yemin olsun ki: Burada

kılınan namaz, buranın dıĢındaki beldelerde kılınan bin (rekât)namazdan faziletlidir.” 513

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.

Rivayeti sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan râvî Vâkıdî‟nin

(ö.h.207) hadiste zayıf olduğunu ve metrûkü‟l-hadîs diye cerh olunduğunu daha önce zikrettik.

Ayrıca tâbiînden olan Atâ‟ b. Ebî Rebah‟ın (ö.h.114) Hz. Peygamber‟den hadis rivayeti

mürseldir. Dolayısıyla senette inkıta‟ vardır. Bu sebeplerden rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak

değeri bakımından incelediğimizde ise temel hadis kaynaklarında bu lafızlarla bir rivayet

bulamadık. Ancak rivayetin bir kısmı Ġbnu‟l-Cârûd‟un (ö.h.307) el-Muntekâ mine‟s-Suneni‟l-

Musnede isimli eserinde Atâ‟ b. Ebî Rebah Câbir b. Abdullah tarikiyle zikredilmiĢtir.514

513

Ezrakî,c.II,s.63-64

514 Ġbn Cârûd‟un eserindeki rivayet Ģöyledir: “ Bir adam Beyt-i Makdis‟de (Mescid-i Aksâ) namaz kılmaya

nezreder. Resûlullah kendisine “burada kıl” buyurur. O kişi: “Ya resûlallah ! Beyt-i Makdis‟de kılmaya

nezrettim” der. Resûlullah (s.a.v.) “burda kıl” buyurur.” Görüldüğü gibi Ġbnu‟l-Cârûd‟un eserindeki rivayette

“diğer beldelerde kılınmıĢ 1000 namazdan daha hayırlıdır” ibaresi yoktur ve Ġbnu‟l-Cârûd‟un eserindeki

rivayette sahâbe râvî Câbir b. Abdullah (ö.h.78) vardır. Dolayısıyla isnad munkatı‟ değil muttasıldır. Bkz.

Ġbnu‟l-Cârûd, Ebû Muhammed Abdullah b. Alî en-Nîsâbûrî (ö.h.307), el-Muntekâ mine‟s-Suneni‟l-Musnede,

Müessetü‟l-Kitâbi‟s-Sekâfiyye, Beyrut, 1408\1988, Talâk, bâb:22,h.no:945,s.237

183

Rivayetin tamamı ise Vâkıdî‟nin (ö.h.207) el-Megâzî isimli siyer kitabında

geçmektedir.515

، ػ بي ث أ، ػ ى٣ل ث هثبػ، ػج٤ل هللا ث أث٢ ػجل هللا، ػ أث٢ ػجل هللا األؿو، خأفجو٢ ؾوى ث ”

الح ك٢ غل١ نا ف٤و أق الح ك٤ب ا »ػ أث٢ و٣وح أ اج٢ , ٠ هللا ػ٤ , هب:

“ اؾواابعل ئال اغل

6- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Muhriz b. Seleme‟den Mâlik b. Enes‟den Zeyd b.

Rebah‟dan Ubeydullah b. Ebû Abdullah‟dan Ebû Abdullah el-Eğar‟dan Ebû

Hureyre dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “ Benim bu mescidimde kılınan namaz,

Mescid-i Harâm dıĢındaki diğer mescitlerde kılınan bin (rekât) namazdan daha

hayırlıdır.” 516

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından

merfu‟dur. Rivayetin senedi sahihtir. Kaynak değeri bakımından incelediğimizde de bu

rivayet, Mâlik b. Enes‟in (ö.h.179) Muvatta‟sında ve Buhârî (ö.h.256) ve Müslim‟in

(ö.h.261) Sahîhlerinde bulunmaktadır.517

ؽلص٢ عل١ هب: ؽلصب ػجل اغجبه ث اهك ا٢، ػ اث أث٢ ٤خ، هب: هب ه هللا , ٠ هللا ػ٤ ”

الح ك٢ غل١ نا ف٤و أق الح ك٤ب ا ابعل، ئال اغل اؾوا، الح ك٢ اغل »:

“اؾوا أك ف ػو٣ أق الح ك٤ب ا ابعل

7- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Abdulcabbâr b. el-Verd el-Mekkî‟den

Ġbn Ebî Müleyke dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “ Benim bu mescidimde kılınan

namaz Mescid-i Harâm dıĢındaki diğer mescitlerde kılınan bin rekât namazdan hayırlıdır.

515

Rivayet için bkz., Vâkıdî,el-Megâzî,c.II,s.866

516 Ezrakî,c.II,s.64-65

517 Rivayetler için bkz., Mâlik b. Enes, el-Muvatta‟,Kıble,bâb:5,h.no:9,s.196; Buhârî,Fadlu‟s-Salât fi

Mescid Mekke ve‟l-Medîne, bâb:1,h.no:1190,c.II,s.60; Müslim,Hac,bâb:94, h.no: (1394)-505,c.II,s.1012

184

Mescid-i Harâm‟da kılınan namaz ise diğer mescitlerde kılınan yirmi beĢ bin

rekât namazdan faziletlidir.”518

Tabiîn tabakasından olan Ġbn Ebî Müleyke‟den (ö.h.117) gelen bu rivayet

Hz. Peygamber‟e isnad edildiği için senedin müntehâsı itibariyl e merfu‟dur.

Rivayet sıhhati bakımından incelendiğinde ise Ġbn Ebî Müleyke‟nin

resûlullahtan rivayeti mürseldir. Senetteki bu inkıta‟dan dolayı rivayet zayıftır.

Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise rivayet bu lafızlarla

sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.519

ؽلص٢ عل١، هب: أفجوب ث فبل، ػ فالك ث ػطبء، ػ ػطبء ث أث٢ هثبػ، هب: ؼذ ”

اث ايث٤و، ٣و: هب ه هللا , ٠ هللا ػ٤ , ك اغل اؾوا ػ٠ غل١ نا بئخ

“الح

8- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Hallâd b.

Atâ‟danAtâ‟ b. Ebi Rebâh‟dan Ġbn Zübeyr dedi ki: Resûlullah (s.a.v.)

buyurdu ki: “ Mescid-i Harâm‟ın benim mescidim (Mescid-i Nebevî) üzerine

fazileti yüz rekât namazdır.”520

Senedin müntehâsı itibariyle merfu‟ olan bu rivayet, sıhhati bakımından

incelendiğinde ise isnad zincirinde bulunan ve bizim kendisi hakkında daha

önceden bilgi verdiğimiz, hadis münekkitlerinin çoğu tarafından cerh edilen

Müslim b. Hâlid ez-Zencî (ö.h.180) ve Buhârî‟nin(ö.h.256) kendisini münkeru‟l-Hadîs

518

Ezrakî,c.II,s.64

519 Rivayetin ; “Mescid-i Nebevî de kılınan namaz Mescid-i Harâm dıĢındaki diğer mescitlerde kılınan bin rekât

namazdan hayırlıdır” kısmının temel hadis kaynaklarından Buhârî ve Müslim‟in Sahîhlerinde bulunduğunu bir

önceki rivayette zikrettik. Ancak “Mescid-i Harâm‟da kılanan namaz ise diğer mescitlerde kılınan yirmi beĢ bin

rekât namazdan faziletlidir.” kısmını hadis kaynaklarında bulamayıp sadece Ezrakî‟nin eserinde rastladık.

520 Ezrakî,c.II,s.64

185

diye cerh ettiği Hallâd b. Atâ‟dan dolayı zayıftır.521

Rivayeti kaynak değeri bakımından

incelediğimizde ise bu rivayet bazı lafız değiĢiklikleriyle beraber Atâ‟ b. Ebi Rebâh Ġbn

Zübeyr tarikiyle, hadis kaynaklarından Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde ve

Ġbn Hibbân (ö.h.354) Sahîh‟inde zikredilmiĢtir.522

Burada Ģu hususa değinmek istiyoruz. Ġncelediğimiz son dört rivayette geçen ve

yapılan ibadetin faziletini anlatmak için kullanılan yüz, bin, yirmi beĢ bin gibi sayılar

hakiki değerlerinde kullanılmıĢ olabilecekleri gibi, amelin faziletinin çokluğundan da

kinaye yapılmıĢ olabilir. Nitekim Araplar bazı sayıları, özellikle de yedi, yetmiĢ, yedi yüz

gibi sayıları zaman zaman hakiki manasının dıĢında mecazi olarak çokluğu ifade

etmek için kullanmıĢlardır.523

Ezrakî, Mescid‟i Harâm‟da namaz kılanın önünden geçilip geçilemeyeceğine

dair ve Mescid-i Harâm‟da kayıp ilanı yapılıp yapılamayacağına dair birer rivayet

nakletmiĢtir. Rivayetler Ģöyledir:

ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ ض٤و ث ض٤و ث اطت ث أث٢ كاػخ ”

ا٢، ػ هع أ ػ عل اطت ث أث٢ كاػخ ا٢، أ هأ اج٢ , ٠ هللا ػ٤ ,

“ ث٤ ث٤ جو٢٣ ب ٢٣ ثبة ث٢ ، اب ٣و ث٤ ٣ل٣ ٤ »

521

Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Ġbn Hacer , Lisânu‟l-Mîzân,c.III,s.366

522 Rivayetler için bkz., Ġbn Hanbel,el-Musned,c.XXIV,s.41-42,h.no:16117; Ġbn Hibbân, Sahîhu İbn Hibbân

bi-Tertîbi İbn Belbân (el-İhsân fi Takrîbi Sahîhi İbn Hibbân),Müessesetü‟r-Risâle,Beyrut,1408\1988 ,

c.IV,s.499,h.no:1620 ; ġuayb Arnavûd (ö.2016) her iki kitaptaki rivayetin de isnadının sahih olduğunu

belirtmiĢtir.

523 Sancaklı,Saffet, “Hadislerin Doğru Yorumlanmasında Hz. Peygamber‟in Dolaylı Anlatım

Üslubunun Analizinin Önemi ”,Ġnönü Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, Bahar(1) 2017-2018,s.138-

139

186

9- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Kesîr b. Kesîr b.

el-Muttalib b. Ebî Vedâ„a es-Sehmî‟den Ailesinden olan bir kiĢiden Dedesi el-

Muttalib b. Ebî Vedâ„a es-Sehmî, “Resûlullahı (s.a.v.) Benî Sehm‟i izleyen kapının orada

namaz kılarken gördü. Ġnsanlar önünden gelip geçiyorlar. Onunla (Hz. Peygamber) insanlar

arasında bir karıĢ dahi yoktu.”524

Hz. Peygamber‟in fiili sünnetinden bahseden bu rivayet senedin müntehâsı

bakımından merfu‟dur. Senedin sıhhati bakımından ise isnad zincirinde bulunan “ ػ هع

ifadesi müphem bir râvîye delalet ettiği için rivayet (Ailesinden olan bir kiĢiden) ”أ

zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise hadis kaynaklarından

Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde ve Ebû Dâvud‟un (ö.h.275) Sünen‟inde bu

rivayetin olduğunu görmekteyiz.525

ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ ػجل او٣ اغيه١، هب: غ اج٢ , ٠ هللا ”

“ األؽو؟ هب: " ال علد، هب: أنا ث٤ذ ابعلػ٤ , هعال ك٢ اغل ٣و: كػب ئ٠ اغ

10- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Abdulkerim el-

Cezerî dedi ki: “ Resûlullah (s.a.v.) mescitte; “Kırmızı deveyi kim arıyor ?” diyen birini iĢitti.

Ona : “ Bulamayasın! Mescitler bunun için mi yapıldı ?” diye söyledi (çıkıĢtı).526

524

Ezrakî,c.II,s.67

525 Her iki kitaptaki rivayette de “جو” kelimesi yerine “زوح” kelimesi geçmektedir. Yine Musannef‟deki

rivayette insanların Hz. Peygamber‟in önünden öylece gelip geçmesinden değil beyti (Kâbe‟yi) tavaf

yaptıklarından dolayı gelip geçtiklerinden bahsediliyor.. Ebû Dâvud‟un Sünen‟indeki rivayette ise isnad

zincirinde “ أ ثؼ ,tabiri geçiyor.. Rivayetler için bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef ”ػ

Salât,bâb:121,h.no:2387,c.II,s.35; Ebû Dâvud,Menâsik, bâb:87, h.no:2016 ,c.II,s.211

526 Ezrakî,c.II,s.67

187

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.

Sıhhati bakımından incelendiğinde ise, isnad zincirindeki râvî Abdulkerim el-Cezerî (ö.h.127)

tâbiîn tabakasından olup Hz. Peygamber‟den rivayeti mürseldir.527

Ġsnad zincirindeki bu

inkıta‟dan dolayı rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise

hadis kaynaklarından Müslim‟in (ö.h.261) Sahîh‟inde yer aldığını görmekteyiz.528

527

Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Siyeru A‟lâmi‟n- Nübelâ.,c.VI,s.80-83

528 Müslim‟in Sahîh‟indeki rivayette “أنا ث٤ذ ابعل” ibaresi bulunmamakta bunun yerine “ بعل ب ث٤ذ ا ٤ذ ئ ب ث

” ( Mescitler niçin bina edilmiĢse onu içindir.Yani: Namaz için,ibadet için,Allah‟ı zikir için,ilim müzakere etmek

için) ibaresi bulunmaktadır. Bkz.,Müslim, Mesâcid ve Mevâdi„us-Salât, bâb:18, h.no: (569)-80,c.I,s.397

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

8 1 1

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

5 - 5 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis Kaynakları Tefsir,Tarih ve

Diğer Kaynaklar

1 Rivayet Buhâri ve

Müslim‟in

Sahîhlerinde

1Rivayet Tirmizî ve

Ġbn Mâce‟nin

Sünenlerinde

1 Rivayet Buhârî‟nin

Sahîh‟inde

1Rivayet Ebû

Dâvud‟un

Sünen‟inde

1 Rivayet Müslim‟in

Sahîh‟inde

1 Rivayet Ġbn Receb‟in Fethu‟l-

Bârî ġerhu Sahîhi‟l-Buhârî isimli

eserinde

1 Rivayet Abdurrezzâk‟ın

Musannef‟inde

1 Rivayetin bir kısmı Ġbnu‟l-

Cârûd‟un el-Muntekâ mine‟s-

Suneni‟l- Musnede isimli

eserinde

1 Rivayet Mâlik b. Enes‟in

Muvatta‟sında

1 Rivayet

Vâkıdî‟nin Megâzî

isimli eserinde

Toplam Rivayet Adedi: 10

188

2.2.3.Mekke Haremi ve Harem Sınırları Ġçerisindeki Bazı Meseleler

Bu bölümde ilk önce Mekke‟nin Harem kılındığına dair nakledilen rivayetleri

inceleyeceğiz. Daha sonra ise Mekke‟nin Harem bölgesi ve Harem sınırları içerisindeki bazı

meselelerle ilgili (Bu meseleler: Harem‟e giren katilin durumu, Harem içerisindeki hayvanları

öldürmenin ve Harem içerisindeki ağaçları kesmenin kefareti ve Harem içerisinde

öldürülmesine cevaz verilen hayvanlar, Ģeklindedir.) nakledilen bazı rivayetleri inceleyeceğiz.

ؽلصب عل١، هب: ؽلصب ئثوا٤ ث ؾل، هب: ؽلص٢ ٣ي٣ل ث أث٢ ى٣بك، ػ غبل، ػ اث ػجب، هب: هب ”

ػي ع ٣ فن ااد األه ه هللا ٠ هللا ػ٤ ٣ كزؼ خ: ئ خ ؽوا، ؽوب هللا

ا اوو، غ ن٣ األفج٤، رؾ ألؽل هج٢، ال رؾ ألؽل ثؼل١، رؾ ٢ ئال بػخ به،

“ال ٣قز٠ فالب، ال ٣ؼل ب، ال ٣لو ٤لب، ال روكغ وطزب ئال ألب

1- Ebu‟l Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed‟den Yezîd b.

Ebî Ziyâd‟dan Mücâhid‟den Ġbn Abbâs dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) fetih günü

buyurdu ki: “ Mekke haremdir. Allah (c.c.) güneĢi ve ayı, yeri ve gökleri yarattığı gün

Mekke‟yi harem kılmıĢ, Ģu iki dağı da oraya (Mekke‟ye) koymuĢtur. Benden önce ve

benden sonra kimseye helal değildir. Bana da ancak gündüzün bir vakti helaldir. Otu

koparılmaz, Dikeni kesilmez, avı ürkütülmez, kaybolan Ģeye dokunulmaz, ancak onu

bildiren (kayıp eĢyanın sahibini arayan ) kiĢi dokunabilir (yerden alıp, kaldırabilir).”529

Senedinin müntehâsı bakımından bu rivayet merfu‟dur. Sıhhati bakımından

incelendiğinde ise isnad zincirinde bulunan ve kendisi hakkında daha önceden zayıf ve

metrûk diye cerh olunduğuna dair bilgi verdiğimiz râvî Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî

Yahya el-Eslemî (ö.h. 184) ve hadis münekkitleri tarafından cerh edilen diğer bir râvî

Yezîd b. Ebî Ziyâd (ö.h.136) sebebiyle çok zayıftır.530

529

Ezrakî,c.II,s.126

530 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.753

189

Ancak rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise hemen hemen aynı

lafızlarla Ġbn Abbâs‟dan gelen baĢka bir tarikle temel hadis kaynaklarından Buhârî‟nin

Sahîh‟inde bu rivayet mevcuttur.531

ت، ئؽلصب عل١، هب: أفجوب ؼ٤ل ث ب، ػ ػضب ث بط، هب: أفجو٢ ؾل ث ػجل اوؽ ث أث٢ م ”

و٣ؼ اؼج٢، بؽت ه هللا ٠ هللا ػ٤ أ ه هللا ٠ ػ ؼ٤ل ث أث٢ ؼ٤ل اوجو١، ػ أث٢

هللا ػ٤ هب: " ئ هللا جؾب ؽو خ، ٣ؾوب اب، ال ٣ؾ ب ٣إ ثبهلل ا٤ ا٥فو أ

… “٣لي ك٤ب كب، ال ٣ؼل ك٤ب غوا

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Osman b. Sâc‟dan

Muhammed b. Abdurrahman b. Ebî Zi‟b‟den Saîd b. Ebî Saîd el-Makberî‟den

Resûlullahın sahâbesi olan Ebî ġurayh el-Ka‟bî dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “

Mekke‟yi Allah (c.c.) harem kıldı, insanlar değil. Allah‟a ve ahiret gününe inanan kimse

için orada kan dökmek, ağaçları kesmek helal olmaz…”532

Rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur. Rivayeti sıhhati bakımından

incelediğimizde ise, isnad zincirinde bulunan râvî Osman b. Sâc‟ın (ö.h.161-170) cerh edildiğini

daha önce zikretmiĢtik. Bu bakımdan rivayet zayıftır. Ancak bu rivayet Saîd b. Ebî Saîd el-

Makberî Ebî ġurayh el-Ka‟bî tarikiyle temel hadis kaynaklarından Buhârî (ö.h.256) ve

Müslim‟in (ö.h.261) Sahîhlerinde bulunmaktadır. Bu eserlerdeki rivayetlerin mutâbaatıyla

Ahbâru Mekke‟deki rivayetin hasen liğayrihi derecesine çıktığı kanaatindeyiz.533

Ezrakî, Mekke Haremi‟nin sınırlarının Hz. Ġbrahim tarafından belirlendiğini ve

sınırlara onun tarafından alemler (sınır taĢları) konulduğunu belirtmiĢtir.534

531

Rivayet için bkz., Buhârî,Cenâiz,bâb:75,h.no:1349,c.II,s.92

532 Ezrakî,c.II,s.126

533 Rivayetler için bkz., Buhârî,Cezû‟s-sayd,bâb:6,h.no:1832,c.III,s.14; Müslim, Hac,bâb:82,h.no: (1354)-

446,c.II,s.987

534 Bkz., Ezrakî,c.II,s.128

190

ؾل ث ، ػ ض٤فؽلصب أث ا٤ل، ؽلصب عل١، ؽلصب ؼ٤ل ث ب، ػ اث عو٣ظ، ػ ػجل هللا ث ػضب ث ”

“أ ئثوا٤ أ ت أبة اؾو، أ عجو٣ ػ٤ اال ك ػ٠ اؼب:األك، أ أفجو

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Saîd b. Sâlim‟den Ġbn Cüreyc‟den Abdullah b.

Osman b. Huseym‟den Muhammed b. el-Esved ona dedi ki: “ Ġbrahim (a.s.) Harem‟in taĢlarını

(sınır taĢlarını) ilk diken (koyan) kiĢidir. Cibrîl‟de (a.s.)ona taĢları koyacağı yeri iĢaret etmiĢtir.”535

Rivayetî nakleden Muhammed b. el-Esved (ö.?) hakkında sâhabe yada tâbiî

olduğuna dair ihtilaf vardır. Ġbn Hacer (ö.h.852) el-Ġsâbe fî-Temyîzi‟z-Sahâbe isimli

eserinde Buhârî (ö.h.256) ve Ġbn Hibbân‟ın (ö.h.354) ona tâbiîndendir dediklerini

belirtir.536

Bizde bu görüĢü temel alarak rivayeti değerlendirme yoluna gitmenin uygun

olacağı kanaatindeyiz. Bu bakımdan rivayet senedin müntehâsı itibariyle maktu‟dur. Sıhhati

bakımından incelendiğinde ise rivayet sahihtir. Rivayeti kaynak değeri bakımından

incelediğimizde ise, Ġbn Cüreyc Abdullah b. Osman b. Huseym Muhammed b. el-

Esved tarikiyle, Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde bulunmaktadır.537

، ػ ض٤ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ئثوا٤ ث ؾل ث أث٢ ٣ؾ٠٤، هب: ؽلصب ػجل هللا ث ػضب ث ف”

ػ٤ اال، كب أث٢ اطل٤، ػ اث ػجب، هب: أ ت أبة اؾو ئثوا٤ ػ٤ اال، ٣و٣ مي عجو٣

“ب ٣ كزؼ خ ثؼش ه هللا ٠ هللا ػ٤ ر٤ ث أل اقياػ٢، كغلك ب هس ب

535

Ezrakî,c.II,s.128 ; Ezrakî, Mekke Haremi‟nin sınırlarının nerede baĢlayıp nerede bittiğine dair isnadlı bir

rivayet nakletmemiĢtir.Ancak kendisi Harem‟in sınırlarını açıklamıĢtır: “Medine yolundan Ten‟îm‟in

aĢağısından Benî Gıfâr evlerinin yanına kadar 3 mil,Yemen yolundan Edâetü Libn‟e(Edâe :yer ismi, Libn

:Dağ ismi) Libn geçidine kadar 7 mil,Cidde yolundan Munkatau‟l-A‟ĢâĢa kadar 10 mil,Tâif yolundan Arafat

yolu üzerindeki Batnı Nemire‟ye 11 mil, Irak yolundan Seniyyetü Hill‟deki Makta‟ dağına 7 mil, Ci‟râne

yolundan ġı‟bi Ali Abdullah b. Hâlid b. Esid‟e kadar 9 mil.”(Bkz. Ezrakî,c.II,s.130-131); ĠĢte bu Harem

sınırları ile Mescid-i Harâm arasındaki mesafeninde 6-18 km. arasında değiĢtiği belirtilmektedir. (bkz.

,Öğüt,Salim, “Harem” DĠA,TDV. yay., 1997, c.XVI, s.128)

536 Bkz., Ġbn Hacer, el-İsâbe,c.VI,s.3

537 Rivayet için bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:77,h.no:8864,c.V,s.25

191

4- Ebu‟l-Velîd el- Ezrakî Dedesinden Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî

Yahya‟dan Abdullah b. Osman b. Huseym Ebi‟t- Tufeyl Ġbn Abbâs dedi ki: “

Harem sınırlarının taĢlarını ilk diken(koyan) kiĢi Ġbrahim‟dir (a.s.). Cibrîl‟de (a.s.) o

taĢları koyacağı yerleri (sınırları) göstermiĢtir. Mekke fetholununca resûlullah

(s.a.v.) Temîm b. Esed el-Huzâî‟yi onları yenilemesi için gönderdi.”538

Rivayet senedin müntehâsı bakımından mevkûftur. Sıhhati yönünden

incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan râvî Ġbrahim b. Muhammed b. Ebî

Yahya‟nın (ö.h.184) zayıf ve metrûk diye cerh edildiğinden daha önce bahsettik. Bu

bakımdan rivayet zayıftır. Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet Ezrakî

kaynak gösterilerek Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde

zikredilmiĢtir.539

2.2.3.1. Harem‟e Giren Katilin ve Diğer Büyük Günah ĠĢleyenlerin Durumu

Ezrakî, katilin ve diğer büyük günahları iĢleyenlerin Harem sınırları içerisine

girdiğinde orada güvende olduğuna ve ona had uygulanmayacağına dair rivayetler

nakletmiĢtir. Rivayetlerden bazıları Ģunlardır:

اث ػجب، هب: ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ػ اث ػ٤٤خ، ػ ئثوا٤ ث ٤وح، ػ ب، ػ”

، ٣أر٤ ان١ ٣طج ك٤و: ٣ب كال، ارن هللا ك٢ ك كال، ئما كف اوبر اؾو، ٣غب، ٣جب٣غ، ٣إ

“افوط اؾبه، كاما فوط أه٤ ػ٤ اؾل

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Ġbn „Uyeyne‟den Ġbrahim b.

Meysere‟den Tâvus‟dan Ġbn Abbâs dedi ki: Katil Harem‟e girdiği zaman onunla

oturulmaz, onunla alıĢ veriĢ yapılmaz, barındırılmaz, onu arayan kiĢi gelip, “ Ey filan

538

Ezrakî,c.II,s.127

539 Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.I,s.299

192

kiĢi! Filan kiĢinin kanı (had hükmü) hakkında Allah‟tan kork! Harem bölgesinden

çık !” eğer o kiĢi Harem‟den çıkarsa kendisine had uygulanır.”540

Ġbn Abbâs‟dan gelen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından mevkûftur.

Sıhhati bakımından incelendiğinde ise rivayet sahihtir. Bu lafızlarla temel hadis

kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet, Ġbrahim b. Meysere Tâvus Ġbn Abbâs

tarîkiyle, Cessâs‟ın (ö.h.370) Ahkâmu‟l-Kur‟ân isimli tefsirinde bulunmaktadır.541

»هب اث عو٣ظ: أفجو٢ اث أث٢ ؽ٤، ػ ػوخ ث فبل هب: هب ػو ث اقطبة ه٢ هللا ػ: ”

“ علد ك٤ هبر اقطبة ب ز ؽز٠ ٣قوط

2- Ġbn Cüreyc Ġbn Ebî Hüseyin‟den „Ġkrime b. Hâlid dedi ki: Ömer b. Hattâb

(r.anh.) dedi ki: “ Harem‟de babamın (Hattâb‟ın) katilini bulsam, oradan çıkana kadar

ona dokunmam!” 542

Hz. Ömer‟den (ö.h.23) gelen bu rivayet senedin müntehâsı bakımından

mevkûftur. Sıhhati bakımından incelendiğinde ise, isnad zincirindeki „Ġkrime b.

Hâlid (ö.h.115) Hz. Ömer‟den hadis rivayet etmemiĢtir. Ancak Hz. Ömer‟in oğlu

Abdullah b. Ömer‟den (ö.h.73) hadis rivayet ettiği belirtilmiĢtir.543

Ġbn Hacer‟ de

(ö.h.852) Ta‟rîfu Ehli‟t-Takdîs bi Merâtibi‟l-Mevsûfîne bi‟t-Tedlîs isimli eserinde

„Ġkrime b. Hâlid‟i de zikretmiĢtir.544

540

Ezrakî,c.II,s.138

541 Rivayet için bkz., Cessâs, Ahmed b. Ali Ebubekr er-Râzî (ö.h.370), Ahkâmu‟l-Kur‟ân,Dâru Ġhyâi‟t-

Turâsi‟l-„Arabî,Beyrut,h.1405,c.II,s.307

542 Ezrakî,c.II,s.139

543 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Mizzî, Tehzîbu‟l-Kemâl,c.XX,s.249-251

544 Bkz., Ġbn Hacer, Ta‟rîfu Ehli‟t-Takdîs bi Merâtibi‟l-Mevsûfîne bi‟t-Tedlîs,Mektebetü‟l-Menâr,Amman,

1403\1983,s.35

193

Bu rivayette tedlîs yapıldığı görülmektedir. Bu bakımdan rivayet zayıftır.

Rivayeti kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise aynı isnad zinciriyle

Abdurrezzâk‟ın (ö.h.211) Musannef‟inde zikredildiğini görmekteyiz.545

ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ػ ث فبل، ػ اث عو٣ظ، أفجوب اث ب، ك٢ ه رجبهى رؼب٠: ”

٣أ ك٤ كو ئ٤، ئ أؽلس ؽلس، هز أ وم أ ىب، أ غ ب غ ئما »هب: )كف ب آب ("

ب ٣لو ئ٤ أ ك٤، كال ٣ ب ب ك٤، ٣غ اب أ ٣إ أ ٣جب٣ؼ أ ٣غب، كا با

“أكف ك٤ كال ثأ أ ٣قوع ئ بءا

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Ġbn Cüreyc‟den

Ġbn Tâvus “ Oraya giren emniyette olur.”546

ayeti hakkında dedi ki: “ Oraya kaçan

(giren) emniyette olur. Her suçu yapmıĢ olsa da, adam öldürmüĢ, hırsızlık yapmıĢ, zina

etmiĢ, ne yapmıĢ olursa olsun. Eğer oraya (Harem‟e ) kaçarsa orada emniyette olur.

Orada olduğu sürece dokunulmaz. Ancak insanların onu barındırmalarına, onunla alıĢ

veriĢ yapmalarına, onunla oturmalarına mani olunur. Eğer onu insanlar Harem‟e

sokmuĢlarsa dilediklerinde onu Harem‟den çıkarmalarında bir mahzur yoktur.”547

Abdullah b. Tâvus‟dan (ö.h.132)548

gelen bu rivayet senedin müntehâsı

bakımından maktu‟dur. Sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirinde

bulunan râvî Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin (ö.h.180) hadiste zayıf diye cerh

edildiğini daha önce zikrettik. Bu bakımdan rivayet zayıftır. Rivayeti kaynak değeri

bakımından incelediğimizde de bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde

bulunmaktadır.

545

Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:125,h.no:9228,c.V,s.152

546 3-Âli Ġmran-97

547Ezrakî,c.II,s.139

548 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.679

194

2.2.3.2. Harem‟de Hayvan Öldürmenin ve Ağaç Kesmenin Kefareti

Ezrakî, Harem sınırları içerisinde hayvan öldürmenin ve ağaç kesmenin

kefaretine dair bazı rivayetler nakletmiĢtir. Bizim incelediğimiz rivayetler Ģunlardır:

ػ اث ػجب، أ ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ ػو ث ك٣به، ػ ػطبء، ”

“ؿالب هو٣ هز ؽبخ ؽب اؾو هب اث ػجب: ك٤ بح

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî DedesindenSüfyân b. „Uyeyne‟den Amr b.

Dînâr‟dan Atâ‟ dedi ki: “KureyĢ‟den bir genç Harem güvercinlerinden birini

öldürdü. Ġbn Abbâs dedi ki: “ (Kefaret olarak) Koyun kurban etmeli.” 549

Senedin müntehâsı itibariyle mevkûf olan bu rivayet, sıhhati bakımından

sahihtir. Kaynak değeri bakımından incelediğimizde ise ise rivayeti, Ġbn Cüreyc Atâ‟

Ġbn Abbâs, tarikiyle Abdurrezzâk‟ın (ö.h.221) Musannef‟inde görmekteyiz.550

أو ػو ث اقطبة »ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ػ ث فبل، ػ اث عو٣ظ، ػ غبل، هب: ”

“ ه٢ هللا ػ ثؾبخ كأ٤ود، كهؼذ ػ٠ اوح، كأفنرب ؽ٤خ، كغؼ ك٤ب ػو بح

2- Ebu‟l-Velîld el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Ġbn Cüreyc‟den

Mücâhid dedi ki: “ Ömer b. Hattâb bir güvercin uçurulmasını emretti. Güvercin

uçurulup Merve tepesinin üzerine konunca, onu bir yılan kaptı. Ömer‟de (r.anh.) (o

güvercinin kefareti olarak) koyun kurban etti.”551

Hz. Ömer‟e (ö.h.23) isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle

mevkûftur. Sıhhati bakımından incelendiğinde ise, rivayeti nakleden Mücâhid b.

Cebr‟in(ö.h.103) Hz.Ömer‟den (ö.h.23) hadis rivayetinde inkıta‟ vardır. Mücâhid

Hz. Ömer‟den değil, Hz. Ömer‟in oğlu Abdullah b. Ömer‟den (ö.h.73) hadis rivayet

549

Ezrakî,c.II,s.141

550 Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:14,h.no:8264,c.IV,s.414

551 Ezrakî,c.II,s.142

195

etmiĢtir.552

Ġsnaddaki bu kopukluktan dolayı rivayet zayıftır. Bu rivayet Abdurrezzâk‟ın

(ö.h.221) Musannef‟inde bulunmaktadır.553

ك٢ الؽخ غو »ػطبء، أ هب: ػ ل٤ب، ػ اث أث٢ غ٤ؼ،ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ػ ”

“اؾو ئما هطؼذ أب ثووح

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Ġbn Ebî Necîh‟den

Atâ‟ dedi ki: “ Harem ağaçlarından büyük bir ağaç kökünden kesilirse, kefaret olarak

inek kurban edilir.”554

Rivayet senedin müntehâsı bakımından maktu‟dur. Sıhhati yönünden

incelendiğinde ise sahihtir. Kaynak değeri bakımından ele aldığımızda ise bu rivayet

muhteva itibariyle Ġbn Cüreyc Atâ‟ tarikiyle, Abdurrezzâk‟ın (ö.h.221) Musannef‟inde

bulunmaktadır.555

2.2.3.3. Harem‟de Öldürülmesine Ġzin Verilen Hayvanlar

ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ل٤ب ث ػ٤٤خ، ػ قبهم، ػ بهم ث بة، هب: أجب ؽ٤بد ”

ػل، كبهز ثبو ؾ ؾو كوزب، كولب ػ٠ ػو ث اقطبة ه٢ هللا ػ، كأب، كوب:

“ ؽ٤ش علر

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân b. „Uyeyne‟den Mahârık‟dan

Târık b. ġihâb dedi ki: “ Biz ihramlıyken kumda yılanlara denk geldik, onları

552

Mücâhid b. Cebr (ö.h.103) hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.148 ;

Ayrıca isnad zincirindeki diğer bir râvî Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin de (ö.h.180) hadiste zayıf olduğu

ve cerh edildiğine dair daha önceden bilgi verdik.

553 Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:14,h.no:8267,c.IV,s.414

554Ezrakî,c.II,s.142-143

555 Abdurrezzâk, a.g.e.,Menâsik,bâb:119,h.no:9194,c.V,s.142

196

öldürdük. Daha sonra gelip, Ömer b. Hattâb‟a (r.anh.) sorduk. Dedi ki: “ Onlar

düĢmandır. Nerede bulursanız öldürün.”556

Bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur. Sıhhati bakımından sahih

olan bu rivayet hadis kaynaklarından Abdurrezzâk‟ın (ö.h.221) Musannef‟inde

bulunmaktadır.557

: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ل٤ب، هب: ؼذ اث بة، ٣ؾلس ػ ب ث ػجل هللا، ػ أث٤، ؽلصب أث ا٤ل، هب”

أ ه هللا ٠ هللا ػ٤ هب: " ف الاة ال عبػ ػ٠ هز ؾو ك٢ اؾو: اـواة،

“ اؾلأح، الأهح، ات اؼوه، اؼووة

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Ġbn ġihâb‟dan Sâlim b.

Abdullah‟dan Babası (Abdullah b. Ömer) dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “

BeĢ hayvan vardır ki ihramlı olup da onları Harem‟de öldüren kiĢi üzerine günah

yoktur: Karga, çaylak kuĢu, fare, yırtıcı (saldırgan ya da kuduz) köpek, akrep.”558

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.

Sıhhati yönünden incelediğimizde ise rivayet sahihtir. Kaynak değeri bakımından

incelendiğinde de bu rivayet temel hadis kaynaklarından Buhârî‟nin (ö.h.256) ve

Müslim‟in (ö.h.261) Sahihlerinde bulunmaktadır.559

ؽلصب اث عو٣ظ، هب: أفجو٢ ػجل هللا ث ػجل اوؽ ث أث٢ أ٤خ، أ بكؼب ٠ اث ػو ؽلص أ ػبئخ ”

“اىؽ، كا ب ٣لـ ػ٠ ئثوا٤ ػ٤ اال ابه اهزا»أفجور أ اج٢ ٠ هللا ػ٤ هب:

556

Ezrakî,c.II,s.148

557 Rivayet için bkz., Abdurrezzâk,el-Musannef,Menâsik,bâb:9,h.no:8221,c.IV,s.402

558 Ezrakî,c.II,s.148

559 Rivayet için bkz., Buhârî,Bedü‟l-Halk,bâb:16, h.no:3315,c.IV,s.129 ; Müslim,Hac,bâb:9,h.no: (1199)-

72,c.II,s.857

197

3- Ġbn Cüreyc Abdullah b. Abdurrahman b. Ebî Ümeyye‟den Ġbn Abbâs‟ın

kölesi Nâfi‟ ÂiĢe (r.anha) dedi ki: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “ Keleri (kertenkele)

öldürün. Çünkü o Ġbrahim‟i (a.s.) yakmak için olan ateĢe üfledi.”560

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle

merfu‟dur. Senedin sıhhat durumunu incelediğimizde ise isnad zincirindeki Abdullah b.

Abdurrahman b. Ebî Ümeyye (ö.?) hakkında tabakât ve ricâl kitaplarında bir bilgiye

rastlamadık. Râvînin meçhul olmasından dolayı rivayet zayıftır. Ezrakî‟nin eserindeki

rivayet senedi itibariyle her ne kadar zayıf olsa da, bu rivayet baĢka bir tarikle temel

hadis kaynaklarından Buhârî‟nin (ö.h.256) Sahîh‟inde zikredilmiĢtir.561

Bu bölümde Ģu hususa değinmek istiyoruz: Cenabı Allah‟ın yarattığı her canlı

kutsaldır. Ġster insan olsun ister hayvan. Ancak eĢrefi mahlûkat olarak yaratılan insandır. Bu

bakımdan zehirli ve yırtıcı hayvanlarla karĢılaĢıldığında insana zarar verme ihtimalleri

olduğundan insan hayatını muhafaza için öldürülmelerine müsaade edilmiĢtir. Ġncelediğimiz

ilk iki rivayette sayılan hayvanların öldürülmelerine müsaade edilmesinin illeti budur.

Ġncelediğimiz son rivayette ise Ġbrahim‟in (a.s) yakılmak istendiği ateĢe üflemesi

(harlaması) dolayısıyla kelerin (kertenkele) öldürülmesi emrediliyor. Her ne kadar Ezrakî‟nin

eserindeki rivayet zayıf olsa da temel hadis kaynaklarından olan Buhârî‟nin Sahîh‟înde sahih

isnadla bu rivayet nakledilmiĢtir. Ġsnadın sahihliğini temel kriter alıp rivayeti sahih olarak

kabul ettiğimizde, Ģu soruların zihinlerimize tebadür etmesi kaçınılmazdır:

1- Allah (c.c) Kur‟ân-ı Kerîm‟de “hiçbir suçlu baĢkasının suçunu yüklenmez”562

buyuruyorken

bir kelerin iĢlediği günahı bütün kelerlerin yüklenmesi Kur‟ân‟ın hükmüyle çeliĢmiyor mu ?

560

Ezrakî,c.II,s.150

561 Rivayet için bkz., Buhârî,Ehâdîsü‟l-Enbiyâ,bâb:10,h.no:3359,c.IV,s.141

562 6-En‟âm-164 (ال ريه اىهح ىه افوا )

198

2- Allah (c.c) Kur‟ân-ı Kerîm‟de “ Ey ateĢ! Ġbrahim için serinlik ve esenlik ol dedik”563

diye buyururken bir kelerin Allah‟ın emrine asi olmak pahasına ateĢi harlamak için

üflemesinin ne etkisi olabilir?564

3- Allah (c.c) Kur‟ân-ı Kerîm‟de “ Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah‟ı tesbih (zikir)

etmektedir.”565

buyururken akledemeyen, düĢünemeyen, sorumluluk sahibi olmayan bir

canlının, Allah‟ın (c.c.) Peygamberinin yakılması için hazırlanan ateĢe üfleyerek, Allah‟a

(c.c.) baĢ kaldırıp, asi olması nasıl mümkün olur?

Netice itibariyle bu rivayet isnad zinciri bakımından sahih olsa da yukardaki

sorular muvacehesinde metin tenkidine tabi tutulduğunda, rivayetin muhtevası (metin,

mana) için sahihtir demek mümkün değildir.

563

21-Enbiyâ-69 ( ٣ب به ٢ ثوكا ال ب ػ٠ اثوا٤ هب )

564 Akyüz,Hüseyin, “Kertenkelenin Öldürülmesi İle İlgili Hadislerin Tahlil ve Tenkidi”,Dinbilimleri

Akademik AraĢtırma Dergisi, 2013, c.13,sy:1,s.207-208

565 59-HaĢr-1 (جؼ هلل ب ك٢ اباد ب ك٢ االه…اـ)

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

4 6 3

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

6 1 6 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis Kaynakları Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

2 Rivayet Buhârî‟nin

Sahîhînde

2 Rivayet Buhârî ve

Müslim‟in Sahîhlerinde

6 Rivayet

Abdurrezzâk‟ın

Musannef‟inde

1 Rivayet Suyûtî‟nin ed-

Durru‟l-Mensûr‟unda

1 Rivayet Cessâs‟ın

Ahkâmu‟l-Kur‟ân‟ında

Toplam Rivayet Adedi: 13

199

2.2.4. Mekke Hakkındaki Diğer Rivayetler

2.2.4.1. Mekke Evlerinin Kiraya Verilmesinin HoĢ Görülmemesi

Ezrakî, Mekke‟de evlerin kiralanmasının hoĢ karĢılanmadığına dair rivayetler

nakletmiĢtir. Bizim bu rivayetlerden incelediklerimiz Ģunlardır:

ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ٣ؾ٠٤ ث ٤، هب: ؽلص٢ ػو ث ؼ٤ل ث أث٢ ؽ٤، هب: ؽلص٢ ”

بذ اله اب ػ٠ ػل اج٢ ٠ هللا ػ٤ أث٢ »خ، هب: ػضب ث أث٢ ٤ب، ػ ػوخ ث

“ثو ػو ػضب ه٢ هللا ػ ب رو ال رجبع ال رلػ٠ ئال اائت، اؽزبط ، ازـ٠ أ

1- Ebu‟l-Velîd Dedesinden Yahya b. Süleym‟den Ömer b. Saîd b. Ebî

Hüseyin‟den Osman b. Ebî Süleyman‟dan „Alkame b. Nadle dedi ki: “ Resûlullah

(s.a.v.) , Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman zamanında evler ve meskenler kiralanmaz,

satılmazdı. Bu evlere Sâibe( sahipsiz, terk edilmiĢ) denirdi. Ġhtiyacı olan oturur. Ġhtiyacı

olmayan baĢkasını oturturdu.”566

„Alkame b. Nadle‟den(ö.?) mürsel olarak gelen bu rivayet senedin müntehâsı

bakımından maktu‟dur.567

Sıhhati yönünden incelendiğinde ise rivayetin mürsel olup

senedinde inkıta‟ın olmasından dolayı zayıftır. Kaynak değeri bakımından incelediğimizde

ise rivayetin bir kısmı Ömer b. Saîd b. Ebî Hüseyin Osman b. Ebî Süleyman „Alkame

b. Nadle, tarikiyle hadis kaynaklarından Ġbn Mâce‟nin (ö.h.273) Sünen‟inde

bulunmaktadır.568

566

Ezrakî,c.II,s.162-163

567 Alkame b. Nadle hakkında Mizzî (ö.h.742) Tehzîbu‟l-Kemâl isimli eserinde “bazılarının zannettiği gibi

sahâbe olmadığını, Ġbn Hibbân‟ın (ö.h.354) onun tebi‟t-tâbiînden olduğunu söylediğini” zikretmiĢtir. Bkz.

Mizzî, Tehzîbu‟l-Kemâl,c.XX,s.311

568 Ġbn Mâce‟nin Sünen‟indeki rivayette “evlerin ve meskenlerin kiralanmayıp, satılmayacağına” dair bir

ibare yoktur.Bkz., Ġbn Mâce,Menâsik,bâb:102,h.no:3107,c.II,s.1037

200

يغ٢، ػ ػج٤ل هللا ث أث٢ ى٣بك، ػ اث أث٢ غ٤ؼ، ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ث فبل ا”

“ ػ ػجل هللا ث ػو ث اؼب، هب: أ واء ث٤د خ كاب ٣أ ك٢ ثط بها

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟den

„Ubeydullah b. Ebî Ziyâd‟dan Ġbn Ebî Necîh‟den Abdullah b. Amr b. el-Âs dedi

ki: “ Kim ki Mekke evlerinin kirasını yerse, karnına ateĢ doldurmuĢ olur.”569

Sahâbe tabakasından olan Abdullah b. Amr b. el-Âs‟dan (ö.h.65) gelen rivayet

mevkûftur. Sıhhati bakımından incelediğimizde ise isnad zincirinde bulunan râvî

Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin (ö.h.180) hadiste zayıf olduğu için cerh edildiğini daha

önce zikrettik. Rivayet bu sebeple zayıftır. Kaynak değeri bakımından incelediğimizde

ise aynı rivayet, Ubeydullah b. Ebî Ziyâd Ġbn Ebî Necîh Abdullah b. Amr b. el-

Âs, tarikiyle hadis eserlerinden olan Ġbn Ebû ġeybe‟nin (ö.h.235) Musannef‟inde

bulunmaktadır.570

ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ٣ؾ٠٤ ث ٤، ؽلصب ػجل هللا ث لا اط٢، هب: ؼذ أث٢ ”

هب: ب ب خ ؽ٤ب اؼوة، كبا ٣و اظال، ٣ج٤ؼ ٣و: ثـ٢ أ ه هللا ٠ هللا ػ٤

“ابء، كأثلب هللا رؼب٠ ث هو٣ب، كبا ٣ظ ك٢ اظال، ٣و ابء

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Yahya b. Süleym‟den Abdullah b.

Safvân el-Vehdî Babası diyor ki: Bana ulaĢtı ki resûlullah (s.a.v.) Ģöyle buyurdu: “

Mekke‟nin sakinleri Araplardan bir kabile idi. Gölgelikleri kiraya veriyor, suyu

satıyorlardı. (Bundan dolayı) Allah Teâlâ onların yerine KureyĢ‟i getirdi (onları

değiĢtirdi). KureyĢliler insanları gölgeliklerde gölgelendiriyor, suyu da ikram(içiriyor)

ediyorlar.”571

569

Ezrakî,c.II,s.163

570 Rivayet için bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el-Musannef ,Hac, h.no:14684,c.III,s.330

571 Ezrakî,c.II,s.163

201

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.

Sıhhati yönünden incelediğimizde ise, isnad zincirindeki râvîler Abdullah b. Safvân el-

Vehdî (ö.?) ve babası hakkında tabakât ve ricâl kitaplarında her hangi bir bilgiye

ulaĢamadık. Hem bu râvîlerin meçhul olması hem de rivayette kullanılan “بلغني” lafzının

temrîz sîgasından olup rivayet eden râvînin müphemliğine iĢaret etmesinden dolayı

rivayet çok zayıftır. Rivayet kaynak değeri bakımından incelediğinde de bu lafızlarla

sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.

2.2.4.2. Arafat, Müzdelife ve Minâ

Ezrakî, hac menâsikinin yapıldığı yerler olan Arafat, Müzdelife ve Minâ ile

alakalı rivayetler nakletmiĢtir. Bizim bu konuda incelediğimiz rivayetler Ģunlardır:

ػوكخ ب هق، »ؽلص٢ عل١، هب: ؽلصب ل٤ب، ػ ؾل ث اله، هب: هب ه هللا ٠ هللا ػ٤ : ”

“كغبط ٠ ب ؾو، يكلخ ب هق

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Süfyân‟dan Muhammed b. el-Münkedir

dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Arafat‟ın tamamı vakfe yeridir, Minâ vadisinin

tamamı kurban kesme yeridir, Müzdelife‟nin tamamı vakfe yeridir.”572

Hz. Peygamber‟e isnad edilen bu rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.

Sıhhati bakımından incelediğimizde ise tâbiîn tabakasından olan Muhammed b. el-

Münkedir‟in (ö.h.130)573

Hz. Peygamber‟den hadis rivayeti mürseldir. Ġsnaddaki bu

inkıta‟dan dolayı rivayet zayıftır. Rivayet kaynak değeri bakımından incelendiğinde ise

baĢka bir tarîkle hadis kaynaklarından Ahmed b. Hanbel‟in(ö.h.241) Müsned‟inde

bulunmaktadır.574

572

Ezrakî,c.II,s.196

573 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.521

574 Rivayet için bkz., Bkz., Ahmed b. Hanbel,el-Musned,c.XXII,s.381,h.no:14498

202

ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ؾل ث ػجل هللا ث ػج٤ل ث ػ٤و، ػ اث أث٢ غ٤ؼ، ػ غبل، ”

اث ػجب: ؽل ػوكخ اغج اوف ػ٠ ثط ػوخ ئ٠ أعجب ػوخ ئ٠ ا٤ن ئ٠ زو٠ ا٤ن هب: هب

ئ٠ اك١ ػوكخ هب: هق اج٢ ٠ هللا ػ٤ ػ٤خ ػوكخ ث٤ األعج اجؼخ اج٤ؼخ ابثذ، هل

… “ ب ػ٠ ابثذ

2- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Abdullah b. „Ubeyd b. „Umeyr

Ġbn Ebî Necîh‟den Mücâhid‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “ Arafat‟ın sınırı „Urane vadisi

üzerine uzanan dağdan,„Urane dağlarına, oradan Vasîk‟e (yer ismi) oradan multeka‟l-Vasîk‟e,

oradan da Arafat vadisine kadardır. Resûlullahın (s.a.v.) arafe gecesi vakfe yaptığı yerde

Neba‟, Nübeya‟ ve Nâbit dağları arasından, Nâbit dağı üzerindeki yerdir …”575

Rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur. Sıhhati bakımından incelediğimizde

ise isnad zincirindeki Muhammed b. Abdullah b. „Ubeyd b. „Umeyr (ö.h.161-170) hadis

münekkitleri tarafından “٤ ؽل٣ض ث٢ء” (hadisi bir Ģey değildir), metrûku‟l- hadis diye cerh

edilmiĢtir.576

Rivayet bu bakımdan zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından

incelediğimizde ise bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde bulunmaktadır.

ؽلصب أث ا٤ل هب: ؽلص٢ عل١ ؽلصب ث فبل ػ اث عو٣ظ، أفجو٢ أث ايث٤و أ غ عبثو ث ػجل هللا ”

“٣و: ايكلخ ب هق

3- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Müslim b. Hâlid‟den Ġbn Cüreyc‟den

Ebu‟z-Zübeyr‟den Câbir b. Abdullah dedi ki: “Müzdelife‟nin tamamı vakfe

yeridir.”577

Câbir b. Abdullah‟dan (ö.h.78) gelen bu rivayet her ne kadar senedin müntehâsı

itibariyle mevkûf gibi görünse de hükmen merfu‟dur. Sıhhati bakımından incelediğimizde ise

575

Ezrakî,c.II,s.194

576 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.IV,s.497

577 Ezrakî,c.II,s.190

203

isnad zincirinde bulunan râvî Müslim b. Hâlid ez-Zencî‟nin (ö.h.180) cerh edildiğini daha

önce zikrettik. Rivayet bu sebeple zayıftır. Rivayeti kaynak değeri bakımından

incelediğimizde ise bu rivayet sahâbe râvîsinin yine Câbir b. Abdullah olduğu baĢka bir

tarîkle temel hadis kaynaklarından Nesâî‟nin (ö.h.303) Sünen‟inde (el-Muctebâ)

zikredilmektedir.578

ؽلصب أث ا٤ل، هب: أفجو٢ عل١، ػ ػجل اغ٤ل، ػ اث عو٣ظ، ػ ػضب ث أث٢ ٤ب ث عج٤و ث ”

ئما هلب خ ئ بء هللا رؼب٠ يب »ػجل هللا ث أث٢ ثو، هب: هب ه هللا ٠ هللا ػ٤ : طؼ، ػ

“ ـ اق٤ق غل ٠ ان١ رؾبلا ك٤ ػ٤ب« ثبق٤ق

4- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesin‟den Abdulmecid‟den Ġbn Cüreyc‟den

Osman b. Ebî Süleyman b. Cübeyr b. Mut„ım Abdullah b. Ebubekir dedi ki:

Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: ĠnĢallah Mekke‟ye vardığımız (geldiğimiz) zaman

Hayf‟da konaklayacağız. Hayf; içerisinde bizim aleyhimize anlaĢtıkları (müĢriklerin)

Minâ mescididir.”579

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.

Sıhhati bakımından incelediğimizde ise, isnad zincirindeki râvî Osman b. Ebî Süleyman

b. Cübeyr b. Mut„ım (ö.h.121-130)580

sahâbe râvî olan Abdullah b. Ebubekir‟den (ö.h.11)

hadis rivayet etmemiĢtir. Ġsnad zincirindeki bu inkıta‟dan dolayı rivayet zayıftır. Rivayet

kaynak değeri bakımından incelendiğinde de bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde

bulunmaktadır.

578

Nesâî‟nin Sünen‟indeki rivayet senedin müntehâsı bakımından sahâbe râvîde kalmamıĢ Hz.

Peygamber‟e muttasıl olarak isnad edilmiĢtir. Bu bakımdan biz Ezrakî‟nin eserindeki rivayetede hükmen

merfu‟ demenin doğru olduğu kanaatindeyiz. Rivayet için bkz., Nesâî,Menâsikü‟l-Hac,bâb:211,h.no:3045,

c.V,s.265

579 Ezrakî,c.II,s.173

580 Râvî hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Zehebî, Târîhu‟l-İslâm ,c.III,s.460

204

2.2.4.2.1. Minâ‟nın Hac Günlerinde Ana Rahmi Gibi GeniĢlemesi

Ezrakî, eserinde Minâ‟nın hac günlerinin dıĢında dar bir yer olup ancak hacılar

için ana rahmi gibi geniĢlediğine dair bir rivayet nakletmiĢtir. Rivayet Ģöyledir:

هللا ث أث٢ ى٣بك، ػ أث٢ اطل٤، ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ ؾل ث ٣ؾ٠٤، أفجوب ٤ ث ، ػ ػج٤ل ”

هب: ؼذ اث ػجب، ٣أ ػ ٠، ٣وب، : ػغجب ٤و ك٢ ؿ٤و اؾظ كوب اث ػجب: ئ ٠ ٣زغ ثأ

“ب ٣زغ اوؽ ل

1- Ebu‟l- Velîd el-Ezrakî Dedesinden Muhammed b. Yahya‟dan Süleym b.

Müslim‟den „Ubeydullah b. Ebî Ziyâd‟dan Ebi‟t-Tufeyl dedi ki: Ġbn Abbâs‟a Minâ‟dan

soruldu. Dendi ki: ġaĢılacak Ģey! Hac zamanlarının dıĢında dar bir yer olmasına rağmen! (o

kadar insanı nasıl alıyor). Ġbn Abbâs dedi ki: “Ana rahminin çocuk için geniĢlediği gibi,

Minâ‟da ehli için (hacılar için) geniĢler.”581

Bu rivayet senedin müntehâsı bakımından mevkûftur. Sıhhati yönünden incelendiğinde

ise isnad zincirinde bulunan ve metrûku‟l-hadîs diye hadis münekkitleri tarafından cerh

edildiğini daha önce zikrettiğimiz râvî Süleym b. Müslim‟den (ö.h.191-200) dolayı rivayet

zayıftır. Rivayet kaynak değeri bakımından incelendiğinde ise bu lafızlarla Ezrakî kaynak

gösterilerek sadece Suyûtî‟nin (ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde zikredilmiĢtir.582

Burada Ģu hususa değinmek istiyoruz. Ġsnadı zayıf olan bu rivayet, metini açısından da

vakıaya uygun değildir. Zira rivayette hacılar için geniĢlediği belirtilen Minâ‟da, yakın

tarihimizde cemrelere atılan taĢlar esnasında hacıların oluĢturduğu izdiham ve alanın

darlığından dolayı yaĢanan elim hadisede yüzlerce hacı hayatını kaybetmiĢtir.583

581

Ezrakî,c.II,s.179

582 Bkz. Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.Is.564

583 Bkz., http://www.aljazeera.net/encyclopedia/events/2015/9/28/ 6505-ث٠-اؾظ-ؽبكصخ

205

Nitekim bu tür izdihamların önüne geçebilmek için olsa gerek Suudi Arabistan

devleti yakın zamanda Minâ‟nın alanını ilave 300.000 hacı için %23 oranında

geniĢletme projesini hayata geçirmiĢtir.584

2.2.4.2.2. Cemrelere Atılan TaĢların Göğe Kaldırılması

Ezrakî, cemrelere atılan taĢlardan kabul olanların (göğe) kaldırıldığına dair iki

rivayet nakletmiĢtir. Muhtevaları aynı olan iki rivayetten birini burada inceleyeceğiz.

Rivayet Ģöyledir:

ػ أث٢ اطل٤، هب: هذ : ٣ب أثب اطل٤، فض٤ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ٣ؾ٠٤ ث ٤، ػ اث ”

ئ »ن اغبه رو٠ ك٢ اغب٤خ اإلال، ٤ق ال ر بثب رل اطو٣ن؟ هب: أذ ػب اث ػجب كوب:

“ ثب ب، كب روج هكغ، ب ٣زوج روىهللا رؼب٠

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Yahya b. Süleym‟den Ġbn Huseym dedi

ki: Ebu‟t-Tufeyl‟e dedim: “Ya Ebe‟t-Tufeyl ! Cahiliyede de, Ġslam döneminde de bu

cemrelere taĢlar atılıyor. Nasıl oluyor da yolu kapatan bir tepe (taĢ yığınından dolayı)

oluĢmuyor ?” Dedi ki: Ben bunu Ġbn Abbâs‟a sordum Ģöyle cevap verdi: Allah (c.c.) bir

melek görevlendirdi. Bu atılan taĢlardan kabul olanları kaldırdı(göğe). Kabul olunmayanları

ise bıraktı.”585

Rivayet senedin müntehâsı itibariyle mevkûftur. Sıhhati bakımından

incelendiğinde ise isnad zincirindeki Yahya b. Süleym (ö.h.195) hakkında hadis

münekkitlerinin farklı görüĢleri olduklarını daha önce zikrettik. Kimisi onu tevsik etmiĢ,

kimisi de cerh etmiĢtir. Bu bakımdan bu rivayete kesin olarak ne zayıf ne de sahih

hükmünü vermek doğru olmayıp senedi bakımından hasen liğayrihi demenin daha

doğru olduğu kanaatindeyiz.

584

Bkz., http://alekhbariya.net/ar/node/32044

585 Ezrakî,c.II,s.176-177

206

Rivayet kaynak değeri bakımından incelendiğinde ise bu lafızlarla sadece

Suyûtî‟nin(ö.h.911) ed-Durru‟l-Mensûr isimli tefsirinde Ezrakî kaynak gösterilerek

zikredilmiĢtir.586

Ancak Ebû Saîd el-Hudrî (ö.h.74) tarîkîyle gelen baĢka bir rivayette “kabul

olunan taĢların kaldırıldığı bildirilmiĢ”. Bu rivayette Ġbn Ebû ġeybe‟nin (ö.h.235)

Musannef‟inde ve Taberânî‟nin (ö.h.360) Mu‟cemu‟l-Evsat‟ında nakledilmiĢtir.587

Temel hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet isnadı bakımından hasen olsa

da metni bakımından aynı Ģeyi söylemek mümkün değildir. Biz Ģu iki soru çerçevesinde bu

rivayetin metin tenkidi yapıldığında, rivayetin metninin sahih ya da hasen olamayacağı

kanaatindeyiz. 1- Allah (c.c.) kurban ibadeti için Kur‟ân-ı Kerîm‟de “Onların ne etleri ne de

kanları Allaha ulaĢmaz. Ancak sizin takvanız ulaĢır”588

buyuruyorken “sembolik bir amel

olup, insanları masiyete düĢürmeye çalıĢan Ģeytana mukavemet göstermek manasına

gelen”589

cemrelere taĢ atma ibadetinde makbul olan taĢların göğe kaldırılması, Allah‟ın

(c.c.) kelamına muhalif değil midir? 2- Eğer makbul olan taĢlar göğe kaldırılıyorsa

günümüzde her hac mevsiminde hacıların attıkları taĢların adeta küçük bir dağ meydana

getirebilecek Ģekilde 550 ton ağırlığa ulaĢtığı ve bu taĢların belirli mekânlara nakledildiği590

gerçeği nasıl açıklanabilir? Yoksa sayıları üç milyona varan hacılardan sadece bazılarının

ibadeti mi kabul olunmuĢtur?591

586

Bkz. Suyûtî, ed-Durru‟l-Mensûr,c.Is.564

587 Rivayetler için bkz., Ġbn Ebû ġeybe, el-Musannef ,Hac, h.no:15335,c.III,s.399; Taberânî,el-Mu‟cemu‟l-

Evsat,c.II, s.209,h.no:1750

588 22-Hac-37 (٣ب هللا ؾب ال كبؤب ٣ب ازو ...اـ )

589 Zuhaylî,Vehbe (ö.2015), el-Fıkhu‟l-İslâmî ve Edilletühu,Dâru‟l-Fikr,DımeĢk,1405\1985,c.III,s.192

590 Bkz., http://www.aljazeera.net/news/arabic/2006/12/30/ اغواد-و٢-٣زلكو-اؾغبط

591 Elbette ki kimin ibadetinin kabul olunduğunu ya da olunmadığını bilecek olan yegâne merci Allah‟tır.

(c.c.). Bu soruyu yöneltmemizin maksadı rivayetin bizzat yaĢadığımız gerçekliğe aykırı olmasıdır.

207

2.2.4.2.3. Hz. Ġsmail‟in ya da Hz. Ġshak‟ın Kurban Edilmek Ġstenmesi

Ezrakî, eserinde hem Hz. Ġsmail‟in kurban edilmek istendiğine hem de Hz. Ġshak‟ın

kurban edilmek istendiğine dair iki ayrı rivayet nakletmiĢtir. Rivayetler Ģöyledir:

ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب ػجل اوؽ ث ؽ ث اوب، ػ أث٤، هب: ب كل هللا ئبػ٤ ػ٤ ”

ان١ ٢٣ ثبة ؼت ػ٢ ه٢ هللا ػ، اال ثبنثؼ ظو ئثوا٤، كاما اج جطب صج٤و ػ٠ اؼوم األث٤

الب -كق٠ ئبػ٤، ؼ٠ ٣زو٠ اج ٤أفن، كؾبك ػ، ك ٣ي ٣ؼو ٣وك ؽز٠ أفن ػ٠ أه٤و

ان١ ثأ اغج ػ٠ ثبة ؼت ػ٢، ان١ ٣وب: ثذ ػ٤ جبثخ ثذ ػ٢ ث ػجل هللا ث ػجب اغل ان١ ٣وب

“ص اهزبك ئثوا٤ ؽز٠ مثؾ ك٢ اؾو -غل اج

1- Ezrakî Dedesinden Abdurrahman b. Hasan b. el-Kâsım‟dan Babası dedi ki: “

Allah (c.c.) Ġsmail „in (a.s.) kurban edilmesini isteyince Ġbrahim (a.s.) baktı ki Sebir dağı

tarafından beyaz bir koç ġı‟bi Alî kapısını takip eden yere indiriliyor. Ġbrahim (a.s.) Ġsmail‟i

(a.s.) bıraktı. Koçu yakalamak için koĢtu. Koç ondan biraz uzaklaĢtı. Ukaysır‟da onu

yakalayana kadar arkasından gitmeye devam etti.(Ukaysır ġı‟bi Ali kapısının üzerinde dağın

dibinde bir kayadır. Denildi ki: Oraya Lübabe bint Ali b. Abdullah. b. Abbâs Mescid-i KebeĢ

adında bir mescit inĢa ettirdi.) Sonra Ġbrahim(a.s.) onu tutup götürdü. Onu kurban kesilecek

yerde kesti.”592

Rivayet senedin müntehâsı bakımından maktu‟dur. Sıhhati yönünden incelediğimizde

ise isnad zincirindeki Abdurrahman b. Hasan b. el-Kâsım (ö.?) ve babası hakkında tabakât ve

ricâl kitaplarında bir bilgiye rastlamadık. Râvîlerin meçhul olmasından dolayı rivayet zayıftır.

Hadis kaynaklarında bulamadığımız bu rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin eserinde

bulunmaktadır. Ancak Ġsmail‟in (a.s.) kurban edilmek istendiğine dair rivayet hadis

kaynaklarından Ahmed b. Hanbel‟in(ö.h.241) Müsned‟inde bulunmaktadır.593

592

Ezrakî,c.II,s.175

593 Rivayet için bkz., Ahmed b. Hanbel,el-Musned,c.IV,s.437,h.no:2707

208

، ػ ؼ٤ل ث عج٤و، ػ اث ػجب، أ ض٤، ػ اث فؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١ ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ”

هب: اقوح از٢ ث٠ از٢ ثأ صج٤و ٢ اقوح از٢ مثؼ ػ٤ب ئثوا٤ ػ٤ اال كلاء اث ئؾبم، ج ػ٤

… “ صج٤و ج أػ٤ أهو صـبء، كنثؾ

2- Ebu‟l-Velîd Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman‟dan Ġbn Huseym‟den Saîd

b. Cübeyr‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “ Minâ‟daki Sebîr dağının dibindeki kaya, Ġbrahim‟in (a.s.)

oğlu Ġshâk‟ı (a.s.) kurban etmek için üzerine yatırdığı kayadır. Ġshâk‟a (a.s.) bedel olarak Sebîr

dağı tarafından meleyen boynuzlu bir koç indirilmiĢtir. Ġbrahim‟de (a.s.) onu kesmiĢtir…”594

Senedin müntehâsı itibariyle bu rivayet mevkûftur. Sıhhati bakımından

incelediğimizde ise rivayet senedi yönünden sahihtir. Rivayet bu lafızlarla sadece Ezrakî‟nin

eserinde bulunmaktadır. Ancak Ġshâk‟ın (a.s.) kurban edilmek istenmesine dair rivayet hadis

kaynaklarından Ahmed b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde bulunmaktadır.595

Ġslam uleması Hz. Ġsmail‟in mi yoksa Hz. Ġshâk‟ın mı kurban edilmek istendiğine dair

birçok görüĢler beyan etmiĢlerdir. Biz burada bu görüĢleri ayrı ayrı zikretmeyeceğiz. Ancak

Ģu hususa dikkat çekmek istiyoruz, isrâili kaynaklarda da Ġshâk‟ın (a.s.) kurban edilmek

istendiği belirtilmiĢtir.596

Bu meyanda Ġshâk‟ın(a.s.) kurban edilmek istenmesine dair

rivayetlerin isrâiliyat kökenli olabileceği göz ardı edilmemelidir.

594

Ezrakî,c.II,s.175

595 Rivayet için bkz., Ahmed b. Hanbel, el-Musned,c.V,s.13,h.no:2794 ; el-Musned‟de bu konuda Ġbn

Abbâs‟dan iki farklı rivayet nakledilmiĢtir. Birinde Ġsmail‟in (a.s.) kurban edilmek istendiği diğerinde ise

Ġshâk‟ın (a.s.) kurban edilmek istendiği nakledilmiĢtir. Bu rivayetlerin dipnotunda kitabın muhakkiki ġuayb

Arnavûd (ö.2016) birinci rivayetin râvîlerinin bir kiĢi dıĢında sika olduğunu ancak bu rivayeti kuvvetlendirecek

pek çok Ģâhid rivayetin olduğunu belirtmiĢ, ikinci rivayetin isnadının ise zayıf olduğunu söylemiĢtir. Ġkinci

rivayetin dipnotunda devamla bu mevzuda ehli ilmin üzerinde durduğu sahih görüĢ; kurban edilmek istenen

Ġshâk (a.s.) değil Ġsmail‟dir (a.s.) diye belirtmiĢtir.

596 Bkz.,Tevrat-YaratılıĢ 22\9-10

209

2.2.4.3. Mescid-i Ci‟râne

ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، هب: هب ٢ كاك ث ػجل اوؽ اؼطبه ؽلصب ػو ث ك٣به، ػ ػوخ، ػ ”

أهثغ ػو: ػوح اؾل٣ج٤خ، ػوح اوبء هبث، اضبضخ اث ػجب، أ ه هللا ٠ هللا ػ٤ اػزو

“ اغؼواخ، اواثؼخ از٢ غ ؽغز

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman el- „Attâr‟dan

Amr b. Dînâr‟dan „Ġkrime‟den Ġbn Abbâs dedi ki: “ Resûlullah (s.a.v.) dört umre

yaptı. Hudeybiye umresi, ertesi yıl kaza umresi, Ci‟râne‟den yapılan umre, hac yaparken

yaptığı umre.”597

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur.

Sıhhati yönünden incelediğimizde ise rivayet sahihtir. Rivayeti kaynak değeri bakımından

incelediğimizde ise, Dâvud b. Abdurrahman el- „Attâr Amr b. Dînâr „Ġkrime Ġbn

Abbâs tarikiyle temel hadis kaynaklarından olan Ebû Dâvud‟un (ö.h.275) ve Tirmizî‟nin

(ö.h.279) Sünenlerinde bulunmaktadır.598

2.2.4.4. Mescid-i Ten„îm

، ػ ٣ق ث بي، ػ ؽلخ ض٤ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، ؽلصب كاك ث ػجل اوؽ اؼطبه، ػ اث ف”

ثذ ػجل اوؽ ث أث٢ ثو ال٣ن، ه٢ هللا ػ، ػ أث٤ب، أ ه هللا ٠ هللا ػ٤ هب ؼجل اوؽ:

“ كبػوب ازؼ٤، كاما أجطذ ثب األخ كوب كزؾو، كاب ػوح زوجخ -٣ؼ٢ ػبئخ -أهكف أفزي

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden Dâvud b. Abdurrahman el- „Attâr‟dan

Ġbn Huseym‟den Yusuf b. Mâhik‟den Hafsa bint Abdurrahman b. Ebî Bekr es-

Sıddîk‟dan Resûlullah (s.a.v.) Abdurrahman‟a buyurdu ki:

597

Ezrakî,c.II,s.207

598 Rivayetler için bkz.,Ebû Dâvud,Menâsik,bâb:79,h.no:1993,c.II,s.205;Tirmizî, Hac,bâb:7,h.no:816,

c.III, s.171

210

“Kız kardeĢini ( ÂiĢe ) terikene al. Ona Ten„îm‟den umre yaptır. Onu tümseğe indirdiğinde

emret ihrama girsin. Çünkü o makbul bir umredir.” 599

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı itibariyle merfu‟dur. Senedin

sıhhati bakımından incelendiğinde ise rivayet sahihtir. Rivayet kaynak değeri bakımından

incelediğinde ise Dâvud b. Abdurrahman el- „Attâr Ġbn Huseym Yusuf b. Mâhik Hafsa

bint Abdurrahman b. Ebî Bekr es-Sıddîk tarikiyle, aynı lafızlarla hadis kaynaklarından Ahmed

b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde ve Ebû Dâvud‟un (ö.h.275) Sünen‟inde bulunmaktadır.600

2.2.4.5. Mekke Kabristanı

ث٢ فلا، ػ اث ؽلصب أث ا٤ل، هب: ؽلص٢ عل١، أفجوب ايغ٢، ػ اث عو٣ظ، هب: أفجو٢ ئثوا٤ ث أ”

“وجوح أ خ« ؼ اوجوح ن»ػجب، ػ اج٢ ٠ هللا ػ٤ هب:

1- Ebu‟l-Velîd el-Ezrakî Dedesinden ez-Zencî‟den Ġbn Cüreyc‟den

Ġbrahim b. Ebî HaddâĢ‟dan Ġbn Abbâs dedi ki: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ne

güzel bir kabristan bu.” Mekke ehlinin kabristanı.”601

Hz. Peygamber‟e isnad edilen rivayet senedin müntehâsı bakımından merfu‟dur.

Sıhhati bakımından incelendiğinde ise isnad zincirinde bulunan râvî Müslim b. Hâlid ez-

Zencî‟nin (ö.h.180) cerh edildiğini daha önce zikrettik. Rivayet bu sebeple zayıftır.

Rivayeti kaynak değeri bakımından ele alındığında ise hadis kaynaklarından Ahmed

b. Hanbel‟in (ö.h.241) Müsned‟inde bulunmaktadır.602

599

Ezrakî,c.II,s.208

600 Rivayetler için bkz., Ahmed b. Hanbel, el-Musned,c.III,s.235,h.no:1710 ; Ebû Dâvud,Menâsik,bâb:80, h.no:1995, c.II,s.206

601 Ezrakî,c.II,s.209

602 Rivayet için bkz., Ahmed b. Hanbel,el-Musned,c.V,s.428,h.no:3742

211

2.3.Ġkinci Bölümde Ġncelenen Rivayetlerin Taksimi

2.3.1.Kaynaklarda Bulunması Cihetinden

Kütüb-i Sittede Diğer Hadis

Kaynaklarında Diğer Kaynaklarda

Sadece

Ezrakî‟nin

Eserinde

Bulunduğu

Kaynak

Rivayet

Adedi

Bulunduğu

Kaynak

Rivayet

Adedi

Bulunduğu

Kaynak

Rivayet

Adedi

Rivayet

Adedi

Buhârî‟de 15 Muvatta‟da 3

Suyûtî‟nin

ed-Durru‟l-

Mensûr‟unda

11 20

Müslim‟de 4

Ahmed b.

Hanbel‟in

Müsned‟inde

3 Diğer Tefsir

Eserlerinde 7 -

Buhârî ve

Müslim‟de 12

Tayâlisî‟nin

Müsned‟inde 3

Tarih ve

Siyer

Eserlerinde

11 -

Tirmizî‟de 6 Dârimî‟nin

Sünen‟inde 1

Coğrafya

Eserlerinde 3 -

BU BÖLÜMDE ĠNCELENEN RĠVAYETLER

Senedin Müntehâsı Bakımından

Merfu‟ Mevkûf Maktu‟

7 5 2

Rivayetin Sıhhat Değeri Bakımından

Sahih Hasen Zayıf Mevzû‟

3 1 10 -

Rivayetin Kaynak Değeri Bakımından

Kütüb-i Sitte Diğer Hadis Kaynakları Tefsir,Tarih ve Diğer

Kaynaklar

1 Rivayet Ġbn

Mâce‟nin Sünen‟inde

1 Rivayet Nesâî‟nin

Sünen‟inde (el-

Muctebâ)

2 Rivayet Ebû

Dâvud‟un Sünen‟inde

1 Rivayet Ġbn Ebû

ġeybe‟nin

Musannef‟inde

2 Rivayet Ahmed b.

Hanbel‟in Müsned‟inde

2 Rivayet Suyûtî‟nin ed-

Durru‟l-Mensûr isimli

eserinde

Toplam Rivayet Adedi: 14

212

Ebû

Dâvud‟da 6

Abdurrezzâk‟ın

Musannef‟inde 20

„Ġlel

Eserlerinde 2 -

Nesâî‟de 2

Ġbn Ebû

ġeybe‟nin

Musannef‟inde

5 - -

Ġbn

Mâce‟de 8

Taberânî‟nin

Mu‟cemu‟l-

Evsat‟ında

1 - -

- -

Bunların

DıĢındaki

Hadis

Eserlerinde

7 - -

TOPLAM 53 TOPLAM 43 TOPLAM 34 20

GENEL TOPLAM 150

2.3.2.Senedin Müntehâsı ve Senedin Sıhhati Cihetinden

Senedin Müntehâsı

Bakımından Taksimi

Rivayet

Adedi

Senedin Sıhhati Bakımından

Taksimi

Rivayet

Adedi

Merfu‟ 88 Sahîh 37

Mevkûf 32 Hasen 10

Maktu‟ 30 Zayıf 98

- - Mevzû‟ 5

TOPLAM 150 TOPLAM 150

SONUÇ

Mekke tarihi hakkında yazılmıĢ ve günümüze ulaĢmıĢ en eski kitap olan

“Ahbâru Mekke ve ma Câe fihâ mine‟l-Âsâr” ismli eserin müellifi Ebu‟l-Velîd el-

Ezrakî, tarihçi kimliğinin yanında hadisçi kimliği ile de bilinen biridir. Hatta kendisinin

kayıp bir Müsned türü eserinin olduğu belirtilmiĢtir. Ezrakî eserinde Kâbe ağırlıklı

olarak, Kâbe ve Mekke ile ilgili tespitlerimize göre bin seksen rivayet zikretmiĢtir.

Biz bu çalıĢmamızda Ezrakî‟nin eserinde kullandığı yüz elli rivayeti, senedinin

müntehâsı ve sıhhati bakımından inceledik. Kaynak değeri bakımından da kütüb-i

sitteyi temel alarak bu yüz elli rivayetin tahricini yaptık. Bu usulle Ezrakî‟nin kitabında

naklettiği rivayetleri bir tarihçi olarak mı yoksa bir hadisçi perspektifiyle mi kitabına

aldığını tespit etmeye çalıĢtık. Hem de hicri üçüncü asırda yazılmıĢ bir Ģehir tarihi

eserindeki Kâbe ve Mekke ile alakalı rivayetleri hadis ilmi açısından incelemiĢ olduk.

Ezrakî kendi zamanındaki tarihçilerin yolundan giderek kitabındaki rivayetleri

hadisçiler gibi isnad zinciriyle nakletmiĢtir. Nitekim hicri IV. yüzyılın sonlarından

itibaren tarihçiler ve siyer ve meğâzi yazarları isnad kullanmayı bırakmıĢladır. Ezrakî

kitabında tarihçilerin klasik usullerinin aksine rivayetleri naklederken hadisçiler gibi

nakletmiĢ, bir anlam bütünlüğü gözetmemiĢtir. Bir rivayeti naklettikten sonra aynı konu

baĢlığı altında o rivayetin zıttı olarak görünen diğer rivayeti de nakletmiĢtir. Mesela Hz.

Peygamber‟in Mekke fethedildiği zaman Kâbe‟ye girip, oradaki resimlerin silinmesini

istediğine dair rivayeti naklettikten sonra, Hz. Peygamber‟in resimler silinmeden

Kâbe‟ye girmediğine dair rivayeti de aynı baĢlık altında nakletmiĢtir.

Ezrakî eserinde rivayetleri kullanırken diğer tarihçilerin yaptığı gibi (özellikle

Vâkıdî) senetleri birleĢtirerek telfîke, bazı rivayetler dıĢında pek baĢvurmaz. Bu konuda

da hadisçilerin usulünü takip eder.

214

Ezrakî her ne kadar rivayetleri isnadlı naklederken telfîke baĢvurmasa da, rivayetleri

bölerek, bölünen kısmın uygun olduğu konu baĢlığı altında o rivayeti nakletmiĢtir.

Ezrakî‟nin eserinde özellikle Kâbe‟yi tavaf, Hacer-i Esved‟i istilâm, zemzem

suyu, Arafat, Müzdelife ve Minâ gibi konu baĢlıkları altında fıkhi meselelere delalet

eden rivayetler boldur. Ancak o fıkhi hükümlere değinmemiĢ, rivayetlerden sonra

herhangi bir açıklama yapmamıĢtır. Bazen garib kelimeleri açıklamıĢtır.

Buhârî, Ezrakî‟nin dedesi Ahmed b. Muhammed el-Ezrakî‟nin rivayet ettiği altı

hadisi eserine almıĢtır. Ancak ne Buhârî ne de diğer kütüb-i Sitte müellifleri eserlerine

Ezrakî‟den hadis almamıĢlardır. Ezrakî‟nin naklettiği rivayetler özellikle hicri ilk dört

asır tefsircilerinin eserlerinde hususiyle de Ezrakî‟den asırlar sonra yaĢamıĢ, Suyûtî‟nin

(ö.h.911) “ed-Durru‟l-Mensûr fi‟t-Tefsîri bi‟l-Me‟sûr” isimli eserinde bulunmaktadır.

Ezrakî eserine aldığı rivayetlerde hadisçiler gibi seçici davranmamıĢ, Kâbe‟nin

suyun üzerinde köpük olması, Nuh‟un (a.s.) gemisinin tufan esnasında Kâbe‟nin etrafını

tavaf etmesi, Hz. Âdem ile Hz. Havvâ‟nın cennetten çıkarılmalarının tek suçlusu Hz.

Havva olması gibi isrâiliyat türü rivayetler nakletmiĢ, bununla da iktifa etmeyip Arap

mitolojisinde kendisine belli bir kutsallık atfedilen yılanın, Kâbe‟yi 500 sene boyunca

koruduğu, yılanın Kâbe‟yi tavaf ettiği, Cinlerle Arap kabilelerinin birbirleriyle

savaĢtığı, daha sonrasında barıĢ yaptıkları gibi mitolojik ve efsanevi olarak

adlandırılabilecek rivayetler nakletmiĢtir.

Ezrakî eserine aldığı rivayetlerde hem sened yönünden hem metin yönünden

çokça tenkide uğrayacak rivayetler nakletmiĢtir. Nitekim tespitlerimize göre Ezrakî‟nin

naklettiği 1080 rivayetten sadece 319 tanesi sahih, 528 rivayet zayıf, 17 rivayet

mevzû‟dur. Geriye kalan 216 rivayet ise hasen olmakla beraber çoğu hasen liğayrihi

mertebesinde olup, bu rivayetleri zayıf olarak kabul edenlerde olabilir. Bu da göz

önünde bulundurulduğunda Ezrakî‟nin eserindeki rivayetlerin neredeyse üçte ikisi

215

zayıftır. Bizim çalıĢmamızda incelediğimiz 150 rivayetten 98 rivayet zayıf,5 rivayet

mevzû‟, 10 rivayet hasen, 37 rivayet sahihtir. Bu da kitabın tamamındaki sahih, hasen,

zayıf rivayet ortalamasıyla aĢağı yukarı aynıdır.

Bu veriler ıĢığında diyebiliriz ki Ezrakî eserine aldığı rivayetleri bir hadisçi

olarak değil tamamen bir tarihçi perspektifiyle değerlendirerek almıĢtır. O hiçbir

rivayeti zayi etmemiĢ hepsini eserine katmıĢtır. Hadisçilerle ortak noktası rivayetleri

naklederken isnad kullanması ve meĢhur tarihçilerin baĢvurduğu isnadları birleĢtirme

(telfîk) iĢine pek baĢvurmamasıdır.

Eserinde Kâbe, Mescid-i Harâm ve Mescid-i Harâm içerisindeki diğer kutsal

addedilen yerlerin (Makâmı-Ġbrahim, Hicr-i Ġsmail, Hacer-i Esved, zemzem gibi)

teknik, fiziki ve mimari durumlarından, Mekke‟deki dağlar, ovalar, geçitler gibi

coğrafik Ģekillerden isnadsız bir Ģekilde kendi bilgi birikimiyle nakillerde bulunan

Ezrakî, kanaatimize göre bir hadisçi değil, dini bir kimliği de olan bir mekân üzerine

eserini hasretmiĢ, bir Ģehir tarihçisidir. Ezrakî‟nin eserinde naklettiği rivayetler bir

hadisçi için o rivayetlerin sıhhat ve kaynak değeri tespit edildikten sonra bir değer ifade

edebilir.

Bize göre kütüb-i sitte müelliflerinin onunla aynı dönemde yaĢamalarına rağmen

ondan hadis nakletmemelerinin sebebi Ģunlar olabilir: A- Ezrakî‟nin naklettiği rivayetlerin

hem sened hem de metin yönünden hadisçilerin kriterlerine uymaması. B- Tarihçi olarak

meĢhur olan Ezrakî‟nin hadis ilminde ve rivayetinde meçhul olup, kütüb-i sitte müellifleri

tarafından da sadece tarihçi yönü bilindiği için ondan hadis rivayet edilmemiĢ olması. C-

Hadis rivayet etmekte pek bilinmeyen Ezrakî‟nin eserine de muttali olunamamıĢ olması.

216

KAYNAKÇA

Kur‟ân-ı Kerim .

Abdurrezzâk, Ebû Bekr Abdurrezzâk b. Hemmâm b. Nâfi‟ el-Himyerî es-San‟ânî, el-

Musannef. el-Mektebü‟l-Ġslâmî. Beyrut, h.1403.

Akay, Hasan, İslâmi Terimler Sözlüğü. ĠĢaret yay.,Ġstanbul, 2005.

Akyüz, Hüseyin, “Kertenkelenin Öldürülmesi İle İlgili Hadislerin Tahlil ve Tenkidi”.

Dinbilimleri Akademik AraĢtırma Dergisi. 2013, c.13,sy:1, s.207-208.

el- Âsımî, Abdulmelik b. Hüseyin b. Abdilmelik , Semtü‟n-Nücûmi‟l-„Avâlî fi Enbâi‟l-

Evâili ve‟t-Tevâlî. Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut, h.1419\1998.

Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü. ĠFAV yay., Ġstanbul, 2015.

el- Bağdâdî, Ebu Bekr Ahmed b. Ali b. Sâbit b.Ahmed b. Mehdi el-Hatîb, el-Kifâye fî-

„İlmi‟r –Rivâye. Müessetü‟r-Risâle. Beyrut,1434/2013.

______,Târîhu Bağdâd.Daru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî. Beyrut,1422\2002.

Barca,Ġbrahim, “Şehir ve Bölge Konulu Klasik İslam Eserleri”,Siirt Üniversitesi

Ġlahiyat Fakültesi Dergisi,2017,c.4,sy.2,s.90-97

el- Beğavî, Ebû Muhammed el-Hüseyin b. Mesûd b. Muhammed b. el-Ferrâ‟ eĢ-ġâfiî,

Meâlimu‟t-Tenzîl. Dâru-Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-„Arabî. Beyrut, h.1420.

______, Şerhu‟s-Sünne. el-Mektebü‟l-Ġslâmî. Beyrut,1403\1983.

el- Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed b. el-Hüseyin b. Ali b. Musa el-Horasânî, Delâilu‟n-

Nübüvve ve Ma‟rifetü-Ahvâli-Sâhibi‟ş-Şerîa . Dâru‟l-Kütübi‟l -„Ġlmiyye. Beyrut,h.1405.

217

el- Bezzâr, Ebû Bekr Ahmed b. Abdilhâlik b. Hallâd b.„Ubeydullah, el-Bahru‟z-Zehhar

el-Ma‟rûf bi-Musnedi‟l-Bezzâr . Mektebetü‟l-„Ulûm ve‟l-Hikem. Medine, 2009.

Bozkurt,Nebi, KüçükaĢçı,Mustafa Sabri “Mescid-i Harâm” . DĠA .TDV. yay., 2004.

c.XXIX, s.273-277.

el- Buhârî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ġsmail el-Buhârî el-Cu‟fî, el-Câmiu‟s Sahîh.

thk. Muhammed Züheyr b. Nasır en-Nasır. Dâru Tavki‟n-Necât. h.1422, y.y.

______, et –Târîhu‟l Kebîr,Dâiratu‟l-Maârifi‟l-Osmâniyye. Haydarâbad,t.y.

el- Bursevi, Ġsmail Hakkı, Ruhu‟l-Beyân,Dâru‟l-Fikr,Beyrut, t.y.

Canikli,Ġlyas, “İslam Kültüründe Resim Sanatına Reddiyeci Yaklaşımı Temellendirmede

Kullanılan Rivayetin Kritiği”. Ġslami AraĢtırmalar Dergisi. c.17, sy.4 ,2004 ,s.379-389.

el- Cessâs, Ahmed b. Ali Ebubekr er-Râzî, Ahkâmu‟l-Kur‟ân. Dâru Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-

„Arabî. Beyrut,h.1405.

Çakan, Ġsmail Lütfi, Hadis Usûlü. ĠFAV yay. Ġstanbul,2017.

Çakın, Kamil, İslamda Hadis ve Sünnetin Yeri. Seba yay. Ankara, 1997.

Çelebi, Kâtip, Süllemü‟l-Vusûl ilâ-Tabakâti‟l-Fuhûl. , Mektebetü Ġrsîkâ (IRCICA),

Ġstanbul, 2010.

______, Keşfu‟z-Zunûn an-Esâmi‟l-Kütübi ve‟l-Funûn, Mektebetü‟l-Müsennâ, Bağdad ,

1941.

Çelik, Ali, İslâm‟ın Kabul ve Reddettiği Halk İnançları. Beyan yay. Ġstanbul,2013.

Çetin,Nihad M.,“Ahbâr”. DĠA.,TDV. yay.1988. c. I, s. 486.

218

ed- Dârimî, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman b. el-Fadl b. Behrâm b.

Abdissamed, es-Sunen. Dâru‟l-Muğnî li‟n-NeĢri ve‟t-Tevzi‟. Suudi Arabistan, 1412\2000.

ed-Dâvudî, Yusuf b. Cevdet Yasin, el-Muttefik ve‟l-Mufterik fî-men zükira bi-

kunyetihi mine‟r-ruvâti fi‟l-kutubi‟s-sitte. Dâru‟l-Endülüs li‟t-tabâa. Mısır, 1434\2013.

ed- Diyârıbekrî, Hüseyin b. Muhammed b. el-Hasen, Târîhu‟l-Hamîs fi-Ahvâli Enfesi‟n-

Nefîs. Dâru-Sâdır. Beyrut, t.y.

Döner, Ertuğrul, “İsrâiliyyât Kavramının Oluşum ve Olgunlaşma Süreci ”. Pamukkale

Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi. yıl:2,sy:4, Eylül\2015. s.17.

Ebû Dâvud, Süleyman b. el-EĢ„as b. Ġshâk b. BeĢîr el-Ezdî es-Sicistânî, es-Sunen,el-

Mektebetü‟l -„Asriyye. Beyrut, t.y.

Erdem, Sargon, “Bayram”. DĠA. TDV. yay.1992. c.V,s.258.

Erkal, Mehmet, “Arşın”,DĠA. TDV. yay.1991. c.III, s.411-412.

Erul,Bünyamin, Siret Tedkikleri. Otto yay. Ankara, 2013.

el -Ezrakî, Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr. thk. RüĢdî es-Sâlih Melhas.

Daru‟l-Endülis. Beyrut, t.y.

______, Ahbâru Mekke ve mâ Câe fîhâ mine‟l-Âsâr. thk. Abdulmelik b. Abdillah b.

DüheyĢ. Mektebetü‟l-Esedî. y.y.

el- Fâkihî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ġshâk b. el-Abbâs el-Mekkî , Ahbâru Mekke fi

Kadîmi‟d-Dehri ve Hadîsihi. Dâru Hadar. Beyrut, h.1414.

el- Fâsî, Takiyuddîn Muhammed b. Ahmed el-Hasenî el-Mekkî, el- „Ikdu‟s-Semîn fi-

Tarîhi‟l-Beledi‟l-Emîn. Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut, 1998.

219

______, Şifâu‟l-Garam bi-Ahbâri‟l-Beledi‟l-Haram. Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut,

1421\2000.

Fayda, Mustafa, “ İslam Dünyasındaki İlk Şehir Tarihleri ve İbn Şebbe‟nin Medine-i

Münevvere Tarihi”,Ankara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, 1986,c.28,sy.1,s.168

el- Fîrûzâbâdî, Ebû Tâhir Mecdüddîn Muhammed b. Ya‟kûb, el-Kâmûsü‟l-Muhît.

Müessesetü‟r-Risâle li‟t-Tabâ„ati ve‟n-NeĢri ve‟t-Tevzî‟. Beyrut,1426\2005.

el- Hamevi, Ebû Abdillah ġihâbuddîn Yâkut b. Abdillah er-Rûmî, Mu‟cemu‟l-Buldân.

Dâru-Sâdır. Beyrut,1995.

______, Mu‟cemu‟l-Udebâ‟. Dâru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî. Beyrut, 1414\1993.

el- Hattâbî, Ebû Süleyman Hamd b. Muhammed ,el- A‟Lâmu‟l-Hadîs fi Şerhi Sahîhi‟l-

Buhârî. Câmi„atu Ummi‟l-Kurâ (MerkezU‟l-Buhûsi‟l-„Ġlmiyye ve Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-

Ġslâmî). Mekke , 1409\1988.

el- Hâzin, Ebû‟l-Hasen Alâuddîn Ali b. Muhammed b. Ġbrahim b. Ömer, Lubâbu‟t-

Te‟vîl fi-Meâni‟t-Tenzîl. Dâru‟l-Kütübi‟l-Ġlmiyye. Beyrut, h.1415.

el-Heysemi, Ebû‟l-Hasen Nureddin Ali b. Ebî Bekr b. Süleyman b. Ebî Bekr,

Buğyetu‟l-Bâhis an-Zevâidi Musnedi‟l-Hâris. Merkezü-Hidmeti‟s-Sünne ve‟s-Sîreti‟n-

Nebeviyye. Medine, 1413\1992.

Ġbn Adî, Ebû Ahmed b. Adî el-Cürcânî, el-Kâmil fi-Du„afâi‟r-Ricâl, Dâru‟l-Kütübi‟l-

„Ġlmiyye. Beyrut, h.1418\1997.

Ġbn Ebû Hâtim, Ebû Muhammed Abdirrahman b. Muhammed b. Ġdris el-Münzir et-

Temîmî er-Râzî, Tefsîru‟l-Kur‟âni‟l-Azîm. Mektebetü‟n-Nezâr Mustafa el-Bâz. Suudi

Arabistan, h.1419.

220

Ġbn Ebû ġeybe, Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed b. Ġbrahim b.Osman b. Havêstî el-

„Absî, el-Kitâbu‟l- Musannef fi‟l-Ehâdîsi ve‟l-Âsâr. Mektebetü‟r-RüĢd. Riyâd,h.1409.

Ġbn Hacer, Ebu‟l-Fazl Ahmed b. Ali b. Muhammed b. Ahmed el-Askalânî, Nüzhetü‟n-

Nazar fî-Tevdîhi Nuhbeti‟l-Fiker fi -Mustalahi Ehli‟l-Eser., Matba„atu‟s-Sabâh. DimeĢk,

1421\2000.

______, Tehzîbu‟t-Tehzîb. Matba„atu Dâirati‟l-Ma„ârifi‟l-Nizâmiyye. Hindistan, h.1326.

______, Lisânu‟l-Mîzân. Dâru‟l-BeĢâiri‟l-Ġslâmiye. y.y., 2002.

______, el-İsâbe fî-temyîzi‟z-Sahâbe. Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut, h.1415.

______, Fethu‟l-Bârî Şerhu-Sahîhi‟l-Buhârî. Dâru‟l-Ma‟rife. Beyrut, h.1379.

______, Ta‟rîfu Ehli‟t-Takdîs bi Merâtibi‟l-Mevsûfîne bi‟t-Tedlîs. Mektebetü‟l-Menâr.

Amman,1403\1983.

Ġbn Hanbel, Ebû Abdillah Ahmed b. Muhammed eĢ-ġeybânî, el-Musned. Müessesetü‟r-

Risâle. y.y.,1421\2001.

Ġbn Hibbân, Ebu Hâtim Muhammed b. Hibbân b. Ahmed b. Hibbân b. Mu„âz b. Ma‟bed

et-Temîmî, ed-Dârimî,el-Büstî,es-Sikât. Dâiratü‟l-Ma„ârifi‟l-Osmâniyye. Haydarâbad

1393\1973.

______, Sahîhu İbn Hibbân bi-Tertîbi İbn Belbân (el-İhsân fi Takrîbi Sahîhi İbn

Hibbân).Müessesetü‟r-Risâle. Beyrut,1408\1988.

Ġbn HiĢâm, Abdulmelik b. HiĢâm b. Eyyûb el-Himyerî el-Meâfirî, es-Siretü‟n- Nebeviyye.

ġeriketü Mektebe ve Matba„ati Mustafa el-Bâbî el-Halebî ve Evlâdihi bi-Mısr. 1375\1955.

Ġbn Huzeyme, Ebu Bekr Muhammed b. Ġshâk b. Huzeyme es-Sülemî en-Nîsâbûrî, es-Sahîh

el-Mektebü‟l-Ġslâmî. Beyrut, t.y.

221

Ġbn Kesîr, Ebû‟l-Fidâ Ġsmâil b.Ömer el-KureĢî el-Basrî, Tabakâtu‟ş-Şafiîyyîn. Mektebetü‟t-

Sekâfeti‟t-Dîniyye. y.y., 1413\1993.

______, el-Bidâye ve‟n-Nihâye. Dâru-Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-„Arabî. t.y.,1408\1988.

______, Tefsîru‟l-Kur‟âni‟l-Azîm. Dâru-Tayyibeli‟n-NeĢrive‟t-Tevzi‟. t.y.,1420\1999.

______, Kısasu‟l-Enbiyâ. Matbaâtu-Dâri‟t-Te‟lîf. Kahire, h.1388\1968.

Ġbn Kutluboğa, Ebu‟l Fidâ Zeynuddîn Kâsım es-Sûdûnî el-Hanefî, es-Sikât mimmen

lem Yaka‟ fi‟l-Kütübi‟s-Sitte. Merkezu‟n-Nu‟mân li‟l-Buhûsi ve‟d-Dirâsâti‟l-Ġslâmiyye

ve Tahkîki‟t-Türâs ve‟t-Tercüme. Yemen,1432\2011.

Ġbn Mâce, Ebû Abdillah Muhammed b. Yezîd Mâce el-Kazvînî, es-Sunen. Dâru-Ġhyâi‟l-

Kütübi‟l-„Arab‟i. y.y., t.y.

Ġbn Manzûr, Ebu‟l-Fazl Cemâlûddin Muhammed b. Mükerrem b. Ali- b. Manzur el-

Ensârî, Lisânu‟l-„Arab. Dâru Sâdır. Beyrut, h.1414.

Ġbn Nukta, Ebû Bekr Muhammed b. Abdilğanî b. Ebî Bekr b. ġucâ‟ el-Hanbelî el-

Bağdâdî, et-Takyîd li Ma‟rifeti Ruvâti‟s Sunen ve‟l Mesânîd. Dâru‟l Kütübi‟l „Ġlmiyye.

Beyrut,1408\1988.

Ġbn Receb, Zeynuddîn Abdurrahman b. Ahmed b. Recen b. el-Hasen el-Bağdâdî el-Hanbelî,

Fethu‟l-Bârî Şerhu Sahîhi‟l-Buhârî. Mektebetü‟l-Gurâbâi‟l-Eseriyye. Medine, 1417\1996.

Ġbnu‟l-Cârûd, Ebû Muhammed Abdullah b. Alî en-Nîsâbûrî, el-Muntekâ mine‟s-Suneni‟l-

Musnede. Müessetü‟l-Kitâbi‟s-Sekâfiyye. Beyrut, 1408\1988.

Ġbnu‟l-Cevzî, Ebu‟l-Ferec Abdurrahman b. Ali b. Muhammed el-Cevzî, et-Tabsıra.

Dâru‟l-Kütübil-„Ġlmiyye. Beyrut, h.1406\1986.

______, Zâdu‟l-Mesîr fi-İlmi‟t Tefsîr. Dâru‟l-Kitâbi‟l-„Arabî. Beyrut, h.1422.

222

______, el-Muntazam fi-Târîhi‟l-Ümemi ve‟l-Mülûk. Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut,

1412\1992.

______, el-Mevzû„ât. el-Mektebetü‟s-Selefiyye. Medine,1386\1966.

______, Musîru‟l-Garâm es-Sâkin ilâ-Eşrafi‟l-Emâkin. Daru‟l-Hadîs. Kahire, h.1415

\1995.

______,el-„İlelu‟l-Mutenâhiye fi‟l-Ehâdîsi‟l-Vâhiye. Ġdâratü‟l-„Ulûmi‟l-Eseriyye. Pakistan,

1401\1981.

Ġbnu‟l-Verdî, Ebû Hafs Sirâcuddîn Ömer. Harîtatu‟l-Acâib ve Feridetü‟lGaraib.

Mektebetü‟s - Sekâfeti‟l-Ġslâmiyye, Kahire,1428\2008

Ġbnu‟n-Nedîm, Ebû‟l-Ferec Muhammed b. Ġshâk b. Muhammed el-Varrâk el-Bağdâdî,

el-Fihrist. Dâru‟l-Ma‟rife. Beyrut,1417\1997.

Ġbnu‟s-Salâh, Ebî Amr Osman b. Abdirrahman eĢ-ġehrezûrî, Mukaddimetu İbni‟s-Salâh

fi „Ulûmi‟l-Hadîs. Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Lübnan, 2010.

Ġbnu‟z-Ziya, Bahâuddîn Ebu‟l-Bekâ Muhammed b. Ahmed b. ez-Ziya el-Mekkî el-Hanefî,

Târihu Mekkete‟l-Müşerrefe ve‟l-Mescidi‟l-Harâm ve‟l-Medîneti‟ş-Şerife ve‟l-Kabri‟ş-

Şerîf. Dâru‟l -Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut,1424\2004

el- Ġsfahânî, Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillah b. Ahmed b. Ġshâk b. Musa b. Mehrân,

Delâilu‟n-Nübüvve. Dâru‟n-Nefâis. Beyrut,1406\1986.

______, Ma‟rifetü‟s Sahâbe. Daru‟l-Vatan li‟n-NeĢr. Riyad,1419\1998.

______, et-Tıbbu‟n-Nebevî. Dâru Ġbn Hazm. y.y., 2006.

el- Ġsfahânî, Ebu‟l-Kâsım Ġsmâil b. Muhammed b. el-Fazl b. Alî et-Talîhî et-Teymî,

Siyerü‟s-Selefi‟s-Sâlihîn. Daru‟r-Râye li‟n-NeĢri ve‟t-Tevzî‟. Riyad, t.y.

223

Ġstemi, Fuat, “Hicri IV. Yüzyıla Kadar Hadis İlmi Ve Tarih İlminin Birbiriyle Olan

Tarihsel Münasebeti”. e-ġarkiyat Ġlmi AraĢtırmalar Dergisi. Nisan,2017, c.IX, sy.1,s. 54.

Kandemir, M.YaĢar, “Heysemî”. DĠA. TDV. yay., 1998, c.XVII, s.292-293.

el- Kârî, Ebu‟l-Hasen Nûruddîn Ali b. Sultân Muhammed el-Herevî, Mirkâtu‟l-Mefâtîh

Şerhu Mişkâti‟l-Mesâbîh. Dâru‟l-Fikr. Beyrut, 1422\2002.

el- Kelâbâzî, Ebû Nasr Ahmed b. Muhammed el-Hüseyin b. el-Hasen el-Buhârî, el-

Hidaye ve‟l -İrşâd fi -Ma‟rifeti ehli‟s-Sika ve‟s-Sedâd. Daru‟l-Ma‟rife. Beyrut, h.1407.

Koçyiğit, Talat, Hadis Tarihi. TDV. yay., Ankara, 2011.

______, Hadis Usûlü. TDV. yay., Ankara,2016.

el- Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh el-Ensârî, el-

Câmi‟ li-Ahkâmi‟l-Kur‟ân. Dâru‟l-Kütübi‟l-Mısriyye. Kahire,1384\1964.

el- Makdîsî, Ziyâuddîn Ebû Abdillah Muhammed b. Abdilvâhid, el-Ehâdîsu‟l-Muhtêra

evi‟l-Mustahrec mine‟l-Ehâdîsi‟l-Muhtêra mimmâ lem-Yuhrichu el-Buhârî ve Müslim

fi-Sahîhihimâ. Dâru-Hadar li‟t-Tabâ„ati ve‟n-NeĢri ve‟t-Tevzi‟. Beyrut, 1420\2000.

Mâlik b. Enes, el-Muvatta‟. Dâru-Ġhyâi‟it-Turâsi‟l-Arabî. Beyrut,1406\1985.

el- Mizzî, Ebu‟l-Haccâc Yusuf b. Abdirrahman b. Yusuf Cemâlûddîn Ġbni‟z-Zekî Ebî

Muhammed el-Kudâ„î el-Külebî, Tehzîbu‟l-Kemâl fî-Esmâi‟r-Ricâl. Müessetü‟r-Risâle .

Beyrut,1400\1980.

Moğultay b. Kılıç, Ebû Abdillah Alâüddîn Abdullah el-Bekcerî el-Mısrî el-Hanefî,

İkmâlu Tehzîbi‟l-Kemâl fî-Esmâi‟r-Ricâl. el-Fârûku‟l-Hadîse li‟t-Tabâ„ati ve‟n-NeĢr.

Mısır,1422\2001.

224

el- Münâvî, Zeynüddîn Muhammed Abdurraûf el-Haddâdî el-Kâhirî, et-Teysîr bi Şerhi‟l-

Câmi„i‟s-Sâğir. Mektebetü‟l-Ġmâmi‟Ģ-ġâfiî. Riyad,1408\1988.

Müslim, Ebu‟l-Hüseyin b. el- Haccâc el-KuĢeyri en- Nîsâbûrî, es-Sahîh. Dâru Ġhyâi‟t-

Turâsi‟l-„Arabi. Beyrut, t.y.

en-Nesâî, Ebû Abdirrahman Ahmed b. ġuayb b. Ali el-Horasânî, el-Muctebâ mine‟s-

Sunen. Mektebü‟l- Matbûâti‟l-Ġslâmiyye. Halep, h.1406\1986.

______ es-Sunenu‟l-Kubra. Müessetü‟r-Risale. Beyrut, h.1421\2001.

en- Nevevî,Ebû Zekeriyya Yahya b. ġeref ed-DımeĢkî ,et-Takrîb ve‟t-Teysîr li Ma‟rifeti

Suneni‟l-Beşîri‟n-Nezîr. Daru‟l- Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut,1408\1987.

______, el-Minhâc Şerhu-Sahîhi-Müslim b. el-Haccâc.Dâru-Ġhyâi‟t-Turâsi‟l-Arabî.

Beyrut, h.1392.

en- Nisâbûrî, Ebû Abdillah el- Hâkim Muhammed b. Hamdiveyh Hakem ed-Dabî et-

Tahmânî, el-Mustedrek ala‟s-Sahîhayn. Dâru‟l-Kütübi‟l- „Ġlmiyye. Beyrut, 1411\1990.

Öğüt, Salim, “Harem”. DĠA. TDV. yay., 1997, c.XVI, s.128.

Öksüz, Nilgün, “Hadis-Tarih İlişkisi ve Buharinin et-Târihu‟l –Evsat‟ındaki Metodu”.

Yüksek Lisans Tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi. Ġzmir, 2004.

Sancaklı, Saffet, “Hadislerin Doğru Yorumlanmasında Hz. Peygamber‟in Dolaylı

Anlatım Üslubunun Analizinin Önemi ”. Ġnönü Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi.

Bahar(1) 2017-2018,s.138-139.

es- Seb„âvî, Ahmed HâĢim Muhammed Sâlih, el-Ezrakî ve Mevâriduhu fi-Kitâbihi

Ahbaru Mekke ve mâ Câe fihi mine‟l-Âsâr. Dîvânu‟l-Vakfi‟s-Sunnî Merkezu‟l-Buhûs

ve‟d-Dîrâsâti‟l-Ġslâmiyye. Irak, 1431\2010.

225

es- Sehâvî, ġemsuddin Muhammed b. Abdirrahman b. Muhammed, el-İ‟lân bi‟t-Tevbîh li

men-Zemme Ehle‟t-Tarîh. thk. Franz Rosenthal, terc. Salih Ahmed el-„Ġlî, Müessetü‟r-

Risâle. Beyrut, h.1407.

Sezgin, Fuat, Târîhu‟t-Turâsi‟l-Arabî. Arapçaya terc. Mahmûd Fehmî Hicâzî, Arefe

Mustafa, Saîd Abdurrahîm, Câmiatu‟l-Ġmâm Muhammed b. Su„ûd el-Ġslâmiyye. Suudi

Arabistan,1411\1991.

es- Suyûtî, Celâluddîn Abdurrahman b. Ebî Bekr, ed-Durru‟l-Mensûr fi‟t-Tefsîri

bi‟l-Me‟sûr. Dâru‟l-Fikr. Beyrut, t.y.

es- Sülemî, Muhammed b. Sâmil, Menhecu Kitâbeti‟t-Târîhi‟l-İslâmî mea Dirâsetin li-

Tedavvuri‟d -Tedvîn ve Menâhici‟l-Müerrihîn hattâ Nihâyeti‟l-Karni‟s-Sâlisi‟l-Hicrî,

Dâru Ġbni‟l-Cevzî, h.1429, Suudi Arabistan

eĢ- ġâmî, Muhammed b.Yusuf es-Sâlihî, Sübülü‟l-Hedyi ve‟r-Reşâd fi-Sîreti Hayri‟l-

„Ibâd ve Zikru-Fedâilihi ve A‟lâmi Nübüvvetihi ve Efâlihi ve Ahvâlihi fi‟l-Mebdei

ve‟l-Me„âdi. Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut, h.1414\1993.

ġulul, Kasım, İslâm Düşüncesinde Tarih Tasavvuru ve Usûlü. Ġnsan yay. Ġstanbul, 2015.

et- Taberânî, Ebû‟l-Kâsım Süleyman b. Ahmed b. Eyyûb eĢ-ġâmî, el-Mu‟cemu‟l-Kebîr.

Mektebetü-Ġbn Teymiyye. Kahire, t.y.

______, el-Mu‟cemu‟l-Evsat. Dârü‟l-Harameyn. Kahire, t.y.

et- Taberî, Ebû Cafer Muhammed b. Cerîr b. Yezîd b. Kesîr b. Gâlib el-Âmuli, Câmi„u‟l-

Beyân fi-Te‟vîli‟l-Kur‟ân. Müessetü‟r-Risâle. Beyrut,1420\2000.

et- Tahâvî, Ebû Cafer Ahmed b. Muhammed b. Selâme b. Abdilmelik el-Ezdî,el-Mısrî, Şerhu

Meâni‟l-Âsâr. „Âlemü‟l-Kütüb. Mısır,1414\1994.

226

et- Tahhân, Mahmud, Teysîru Mustalahi‟l -Hadîs. Mektebetü‟l-Me„ârif li‟n-NeĢri ve‟t-

Tevzî‟. Riyad, 2011.

Tevrat

et- Tirmizî, Ebû Ġsâ Muhammed b. Ġsâ b.Sevre b. Musa b. ed-Dahhâk, Sunenu‟t-

Tirmizî. ġeriketü-Mektebe ve Matba„ati Mustafa el-Bâbî el-Halebî. Mısır, 1395\1975.

Uğur, Mücteba, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü. TDV. yay., Ankara, 1992.

el- Ukaylî, Ebû Cafer Muhammed b. Amr b. Musa el-Mekkî (ö.h.322), ed-Du„afâu‟l-

Kebîr. Dâru‟l-Mektebeti‟l-„Ġlmiyye. Beyrut,1404\1984.

Usta, Ġbrahim, İslâm Öncesi Arap Mitololojisi. Ankara Okulu yay. Ankara, 2015.

el- Vâhidî, Ebû‟l-Hasen Ali b. Ahmed b. Muhammed b. Ali en-Nîsâbûrî, et-Tefsîru‟l-

Basît.„Imâdetü‟l-Bahsi‟l-Ġlmî-Câmi„atu‟l-Ġmâm Muhammed bin Suûd el-Ġslâmî. h.1430.

______, el-Vasît fi-Tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-Mecîd, Dâru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye, Beyrut , 1415 \

1994

el-Vâkıdî, Ebu Abdillah Muhammed b. Ömer b. Vâkıd es-Sehmî el-Eslemî el-Megâzî.

Dâru‟l-A‟lemî. Beyrut, 1409/1989.

Yahya b. Sellâm b. Ebî Sa‟lebe el-Kayravânî, Tefsîru -Yahya b. Sellâm. Dâru‟l-Kütübi‟l-

„Ġlmiyye. Beyrut,1425\2004.

Yıldırım, Enbiya, Hadiste Metin Tenkidi Tarihi Süreç Yeni Yaklaşımlar. Rağbet yay.

Ġstanbul, 2014.

Yücel, Ahmet, Hadis Usûlü. ĠFAV yay. Ġstanbul,2014

227

Ez- Zebîdî, Muhammed b. Muhammed b. Abdirrezzâk el-Hüseyni Ebu‟l-Feyz ,Tâcu‟l-

Arûs min- Cevâhiri‟l –Kâmûs. Daru‟l-Hidâye. thk. Mecmû„atu‟n-mine‟l-Muhakkıkîn,

t.y. , y.y.

ez- Zehebi, ġemsuddîn Ebu Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Osman b. Kaymaz

Tezkiratu‟l- Huffâz. Daru‟l-Kütübi‟l-„Ġlmiyye. Beyrut, 1419/1998.

______, Târîhu‟l-İslâm ve Vefeyâtu‟l-Meşâhîr ve‟l-A‟lâm. thk. BeĢĢâr „Avvâd Ma‟rûf.

Dâru‟l-Garbi‟l-Ġslâmî. 2003.

______, Siyeru A‟lâmi‟n-Nübelâ. Müessetü‟r-Risâle. Beyrut,1405\1985.

______, Mîzânu‟l-i‟tidâl fi-nakdi‟r-ricâl. Dâru‟l-ma‟rife li‟t-Tabâati ve‟n-NeĢr. Beyrut,

1382\1963.

______, Dîvânu‟d-Duafâ ve‟l-Metrûkîn ve Halkun mine‟l-Mechûlin ve Sikâtun fihim

Leyyîn. Mektebetü‟n-Nehdati‟l-Hadîse. Mekke,1387\1967.

Ziriklî, Hayruddîn b.Mahmud b. Muhammed b. Ali b. Fâris ed- DımeĢkî, el-A‟lâm.

Daru‟l-„Ġlm li‟l –Melâyîn. y.y., 2002.

Zuhaylî, Vehbe (ö.2015), el-Fıkhu‟l-İslâmî ve Edilletühu. Dâru‟l-Fikr. DımeĢk,1405\1985.

228

DĠJĠTAL KAYNAKÇA

http://shamela.ws/index.php/page/updates

http://alekhbariya.net/ar/node/32044

http://gk.islamweb.net:8080

http://ktp.isam.org.tr/?url=ktpgenel/findrecords.php

http://www.aljazeera.net/encyclopedia/events/2015/9/28/6505-ؽبكصخ-اؾظ-ث٠

http://www.aljazeera.net/news/arabic/2006/12/30/اؾغبط-٣زلكو-و٢-اغواد

http://www.yazmalar.gov.tr/eser/ahbaru-mekke/183238

http://www.yazmalar.gov.tr/eser/mekke-ve-ahbaruha-ve-cibaluha-ve-evdiyetuha/89888

ÖZET

ÖKTEM, Murat, Ezraki‟nin Ahbaru Mekke Ġsimli Eserindeki Rivayetlerin Ġncelenmesi,

Yüksek Lisans Tezi, DanıĢman: Prof. Dr. Kamil Çakın, Ankara Üniversitesi, 235 s.

Hicri 250 yılında vefat etmiĢ olan el- Ezrakî bir Ģehir tarihçisidir. Mekke ve Kâbe

tarihini ele alan “Ahbâru Mekke” isimli eseri alanında bir baĢucu kitabıdır. el- Ezrakî

kitabına Kâbe ve Mekke‟ye dair binden fazla rivayet almıĢ. Bu rivayetleri de isnad

zinciriyle nakletmiĢtir. Biz tezimizde bu rivayetleri hadis ilmi açısından ele alarak

sıhhat ve kaynak değeri bakımından inceledik.

Tezimiz bir giriĢ ve iki bölümden oluĢmaktadır. GiriĢ bölümünde tezimizin

konusu, amacı ve yöntemini açıkladık. Ġslam dünyasında Ģehir tarihi yazıcılığını ele

alıp, hadisçiler ve tarihçilerin isnad kullanımındaki ortak ve farklı yönlerini açıkladık.

Birinci bölümde el-Ezrakî‟nin hayatı, hocaları, öğrencileri, ilmi yönü ve eserleri

hakkında bilgi verdik. Ahbâru Mekke‟deki yönteminden bahsedip, kitapla ilgili teknik

bilgilere değindik.

Ġkinci bölümde ise el-Ezrakî‟nin kitabındaki rivayetleri Kâbe hakkındaki

rivayetler, Mekke hakkındaki rivayetler Ģeklinde iki baĢlık altında inceledik.

Anahtar Kelimeler: el-Ezrakî, Ahbâru Mekke, Hadis, Rivayet Ġnceleme, ġehir Tarihi

ABSTRACT

ÖKTEM, Murat, The Examination of Narratives from Ezraki‟s Book Named Akhbar

Makkah , Master‟s Thesis, Advisor: Prof. Dr. Kamil Çakın, Ankara University,235 P.

Passing away in hijri 250, al-Azraqi was an urban historian. His book named

“Akhbar Makkah” addressing the history of Kaaba and Mecca is a reference guide in

its own field. al-Azraqi included more than one thousand narratives about Mecca and

Kaaba in his book. He delivered these narratives with an attributed chain. In our thesis,

we examined these narratives in terms of their validity and resource values from the

aspect of the science of Hadith.

Our thesis is composed of an introduction part and two sections. In the

introduction section, we stated the subject, purpose and the method of our study.

Moreover, we tackled the writing of urban history in the Ġslamic World. We explained

common and different manners of historians and muhaddithun for using attributions.

In the first section, we provided information regarding al-Azraqi‟s life, his

teachers, his students, his scientific identity and his works. We discussed his method in

Akhbar Makkah and touched upon technical information related to the book.

In the second section, we studied the narratives of al-Azraqi‟s book under two

categories as the narratives about Kaaba and the narratives about Mecca.

Keywords: al-Azraqi, Akhbar Makkah, Hadith, Narrative Analysis, Urban History

231

603

603

Hem RüĢdî es-Salih Melhas‟ın (ö.1959) hem de Abdulmelik b. Abdillah b.DüheyĢ‟in (ö.2013)

yaptıkları tahkikli basımlarda bahsetmedikleri nüsha; Milli Kütüphane Ankara, ArĢiv No: 55 Hk 805,

Mehmed b. Asım istinsahlı, Ahbaru Mekke nüshası fotokopisi, c.1, GiriĢ sayfası; Bu sayfada okuyabildiğimiz

kadarıyla “زبة ربه٣ـ خ الىهه٢” ibaresinden baĢka Ahbâru Mekke ile alakalı bir ibareye ve rivayete rastlamadık;

Bu yazma nüsha Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaĢkanlığının internet sitesi olan www.yazmalar.gov.tr

adresinden elde edilmiĢtir. Bu nüshaya (http://www.yazmalar.gov.tr/eser/mekke-ve-ahbaruha-ve-cibaluha-ve-

evdiyetuha/89888 ) linkinden ulaĢılabilinir.

232

604

604

Milli Kütüphane Ankara, ArĢiv No: 55 Hk 805, Mehmed b. Asım istinsahlı Ahbaru Mekke nüshası

fotokopisi , c.1, s.1; Abdullah b. Amr‟ın, Kâbe‟de insanlara eza ederek, Hacer-i Esved‟i istilâm yapmadan

tavaf yapmaya çalıĢan bir bedeviyi uyarmasıyla ilgili olan bir rivayetle baĢlıyor. Bu rivayet tezimizin

kaynağı olan RüĢdî es-Salih Melhas (ö.1959) tarafından tahkik edilmiĢ Ahbâru Mekke‟de c. 1 s.

336 da bulunmaktadır.

233

605

605

Milli Kütüphane Ankara, ArĢiv No: 55 Hk 805, Mehmed b. Asım istinsahlı Ahbaru Mekke nüshası

fotokopisi, c.1 son sayfa, c. 2 GiriĢ Sayfası

234

606

606

Milli Kütüphane Ankara, ArĢiv No: 55 Hk 805 , Mehmed b. Asım istinsahlı Ahbaru Mekke nüshası

fotokopisi, c. 2, s. 1; Makâmı-ı Ġbrahim‟in üzerindeki altını kimin koyduğuyla ilgili rivayetle baĢlıyor.;

Bu rivayet tezimizin kaynağı olan RüĢdî es-Salih Melhas (ö.1959) tarafından tahkik edilmiĢ Ahbâru

Mekke‟de c. II s. 36 da bulunmaktadır

235

607

607

Milli Kütüphane Ankara, ArĢiv No: 55 Hk 805, Mehmed b. Asım istinsahlı Ahbaru Mekke nüshası

fotokopisi , c. 2, son sayfa


Recommended