+ All Categories
Home > Documents > Ferguson ve “Akılsız” Kitle Üzerine

Ferguson ve “Akılsız” Kitle Üzerine

Date post: 21-Feb-2023
Category:
Upload: ozyegin
View: 0 times
Download: 0 times
Share this document with a friend
7
Ferguson ve “Akılsız” Kitle Üzerine Yasemin Acar 9 Ağustos’ta bir polis Missouri eyaletinin Ferguson şehrinde Michael Brown isimli silahsız bir gence ateş etti ve öldürdü. O zamandan beri gencin cinayeti uluslararası bir sansasyon oldu. Gencin ölümü Ferguson ve St. Louis County’de devam edegelen protestoları tetiklerken dünyanın değişik noktalarından dayanışma mesajları kendini gösterdi. Bu protestoların ortaya koyduğu nokta kızgınlık ve öfkenin yalnızca yerel mukimlerin bir tepkisi olmadığını ama barışçıl bir protestoya polis müdahalenin ne kadar orantısız olduğunu da açıkça gösterdi. Polis müdahalesinde çok açık bir biz onlara karşı dinamiği ortaya çıktı. Biber gazı kullanımı ve son olarak da gece sokağa çıkma yasaklarının işleme konması kızgınlığı daha da arttırdı. Süregelen protestolar nasıl ve neden sokakta bir kollektif varlığın ortaya çıktığı ve bu varlığı polis baskısının artmasına rağmen daha da güçlenmesini neyin sağladığı ile ilgili soruları gündeme getirdi. Sosyal psikolojideki kollektif hareket literatüründen faydalanarak Ferguson’daki olayları bir ayaklanma olarak görmek yerine hadiselerin özel bir takım psikolojik faktörlerin kendini gösterdiği bilinçli bir siyasi hareket olarak nasıl görülmesi gerektiğini ve neden olayların artan polis baskısına rağmen ya da baskısı yüzünden devam ettiğini açıklamaya çalışacağım. Ne oldu? Michael Brown’ın ölümü pek çok silahsız genç siyahın ölümlerinden yalnızca biridir. Ben bunu yazarken, 9 Ağustos’tan beri, biri Ferguson’dan yalnızca üç mil uzaklıkta olmak üzere en az üç ölüm daha rapor edildi. 1,2 Bir başka siyah adam olan Trayvon Martin’in “mahalle huzur polisi” Martin Zimmerman tarafından öldürülmesinden başlayarak yeni bir medya dalgası “Amerika’da siyah adam olmak nasıl birşeydir?” sorusuna verilen kafa karıştırıcı cevaplara dikkatleri çekti. Eğer elinde bir ice tea ve omzunda bir Skittles 3 çantası ile evine yürüyen Trayvon Martin bir tehdit olarak şünülebiliyorsa bu durumda herhangi biri 4 bu tanıma uyabilir. Dünyanın Martin Zimmermanları dışında polisin gördüğünü vurmaması gerektiğini bildiğine inanıyoruz. 1 http://www.citylab.com/crime/2014/08/twomoreunarmedyoungblackmen havebeenshotbypolicesincemichaelbrownsdeath/376092/ 2 http://www.huffingtonpost.com/2014/08/20/kajiemepowell shooting_n_5696546.html 3 http://www.theguardian.com/world/shortcuts/2013/jul/15/skittlestrayvon martinzimmermanacquittal 4 Burada kullandığım “herhangi biri” sözü polis şiddetinin odağının siyah toplum üzerine olduğunu anlamadığımızı belirtmiyor. Tersine, Trayvon Martin’in masumiyetini yansıtmayı amaçlıyorum ve herhangi bir masum siyahın tehdit olarak düşünülmeye dönük bir meylin olduğunu söylemek istiyorum.
Transcript

Ferguson  ve  “Akılsız”  Kitle  Üzerine    

Yasemin  Acar   9 Ağustos’ta bir polis Missouri eyaletinin Ferguson şehrinde Michael Brown isimli silahsız bir gence ateş etti ve öldürdü. O zamandan beri gencin cinayeti uluslararası bir sansasyon oldu. Gencin ölümü Ferguson ve St. Louis County’de devam edegelen protestoları tetiklerken dünyanın değişik noktalarından dayanışma mesajları kendini gösterdi. Bu protestoların ortaya koyduğu nokta kızgınlık ve öfkenin yalnızca yerel mukimlerin bir tepkisi olmadığını ama barışçıl bir protestoya polis müdahalenin ne kadar orantısız olduğunu da açıkça gösterdi. Polis müdahalesinde çok açık bir biz onlara karşı dinamiği ortaya çıktı. Biber gazı kullanımı ve son olarak da gece sokağa çıkma yasaklarının işleme konması kızgınlığı daha da arttırdı. Süregelen protestolar nasıl ve neden sokakta bir kollektif varlığın ortaya çıktığı ve bu varlığı polis baskısının artmasına rağmen daha da güçlenmesini neyin sağladığı ile ilgili soruları gündeme getirdi. Sosyal psikolojideki kollektif hareket literatüründen faydalanarak Ferguson’daki olayları bir ayaklanma olarak görmek yerine hadiselerin özel bir takım psikolojik faktörlerin kendini gösterdiği bilinçli bir siyasi hareket olarak nasıl görülmesi gerektiğini ve neden olayların artan polis baskısına rağmen ya da baskısı yüzünden devam ettiğini açıklamaya çalışacağım. Ne oldu? Michael Brown’ın ölümü pek çok silahsız genç siyahın ölümlerinden yalnızca biridir. Ben bunu yazarken, 9 Ağustos’tan beri, biri Ferguson’dan yalnızca üç mil uzaklıkta olmak üzere en az üç ölüm daha rapor edildi. 1,2 Bir başka siyah adam olan Trayvon Martin’in “mahalle huzur polisi” Martin Zimmerman tarafından öldürülmesinden başlayarak yeni bir medya dalgası “Amerika’da siyah adam olmak nasıl birşeydir?” sorusuna verilen kafa karıştırıcı cevaplara dikkatleri çekti. Eğer elinde bir ice tea ve omzunda bir Skittles 3 çantası ile evine yürüyen Trayvon Martin bir tehdit olarak düşünülebiliyorsa bu durumda herhangi biri4 bu tanıma uyabilir. Dünyanın Martin Zimmermanları dışında polisin gördüğünü vurmaması gerektiğini bildiğine inanıyoruz.

                                                                                                               1  http://www.citylab.com/crime/2014/08/two-­‐more-­‐unarmed-­‐young-­‐black-­‐men-­‐have-­‐been-­‐shot-­‐by-­‐police-­‐since-­‐michael-­‐browns-­‐death/376092/    2  http://www.huffingtonpost.com/2014/08/20/kajieme-­‐powell-­‐shooting_n_5696546.html    3  http://www.theguardian.com/world/shortcuts/2013/jul/15/skittles-­‐trayvon-­‐martin-­‐zimmerman-­‐acquittal    4  Burada  kullandığım  “herhangi  biri”  sözü  polis  şiddetinin  odağının  siyah  toplum  üzerine  olduğunu  anlamadığımızı  belirtmiyor.  Tersine,  Trayvon  Martin’in  masumiyetini  yansıtmayı  amaçlıyorum  ve  herhangi  bir  masum  siyahın  tehdit  olarak  düşünülmeye  dönük  bir  meylin  olduğunu  söylemek  istiyorum.      

Buna karşın gördüğümüz bu inancın tam karşıtıydı. Esasında yalnızca geçen ay en az dört silahsız siyah adam ülkenin değişik noktalarında polis tarafından vuruldu. 5 Trayvon Martin davasının tersine Michael Brown’ın vurulmasının ayrıntıları hadisenin ferguson halkının gözleri önünde olduğunu gösteriyor. Michael Brown dikkatsizce yürürken durdurulmasının ardından sokak ortasında vuruldu. O elleri havada teslim olmaya çalışırken en az altı kez vuruldu.6 Akabinde Brown sokak ortasında saatlerce kaldı ve hemen polis tarafından olay rapor edilmedi. 7 Ölümü görünüşe göre canlı olarak tweet edildi8 ve iki sağlık görevlisi Brown üzerinde hayat kurtarma CPR’nı denemelerine müsaade edilmesi için polise yalvardılar9; ancak olay mahallindeki polisler bu talebi reddettiler. Günler sonra Brown’ı vuran polisin isminin Darren Wilson olduğu açıklanırken açıklamaya Michael Brown’ın vurulmasından az once 50 dolar değerinde sigara çaldığı suçlaması bilgisi eşlik etti. Bunun anlamı esas saldırganın Brown olduğuydu. Buna karşın polis memuru Wilson Brown’ı durdurduğunda potansiyel hırsızlıktan habersizdi.10 Kitleden siyasi bir güç çıkıyor Ferguson şehrinin nüfusunun çoğunluğunu Afrikan-Amerikalılar oluşturmasına karşın polis gücü ve yerel hükümet ezici bir çoğunlukla Beyazlardan oluşuyor. Irkçılığı anlamak burada ahlaki bir yargının ötesindedir. Irkçılık sistemin içine işlemiş ve onlarca yıldır varolan siyasi ve ekonomik dengesizliğe yansımıştır. Gizli bu ırkçı düşmanlığın temelleri Michael Brown’ın ölümüyle kamuoyuna yansıyarak insanların bazı önemli gerçekleri kavramasına imkan vermiştir. Herhangi biri kolayca Michael Brown olabilir. Bu toplumdan herhangi biri olabilir. Bu gerçek hadisenin bütünüyle ve mutlak surette haksız bir hareket olduğu hissiyle birleştiğinde kollektif hareketin başlaması için gerekli olan iki unsur temin edilmiş olmaktadır. Üçüncü unsur olan kimlik hissi yalnızca sistematik adaletsizlik ve St. Louis’deki ırksal güç ayrımcılığı kaynaklı değildir. Ama aynı zamanda kimin vuran (gücün salındığı pozisyonu temsil eden polis yetkilisinin beyaz oluşu) ve kimin vurulan (vurulmak için bir

                                                                                                               5  http://www.motherjones.com/politics/2014/08/police-­‐shootings-­‐michael-­‐brown-­‐ferguson-­‐black-­‐men    6  http://www.nytimes.com/2014/08/18/us/michael-­‐brown-­‐autopsy-­‐shows-­‐he-­‐was-­‐shot-­‐at-­‐least-­‐6-­‐times.html    7  http://www.washingtonpost.com/politics/in-­‐ferguson-­‐three-­‐minutes-­‐-­‐and-­‐two-­‐lives-­‐forever-­‐changed/2014/08/16/f28f5bc0-­‐2588-­‐11e4-­‐8593-­‐  da634b334390_story.html    8  http://www.buzzfeed.com/jimdalrympleii/a-­‐witness-­‐to-­‐the-­‐police-­‐shooting-­‐of-­‐michael-­‐brown-­‐live-­‐tweet    9  http://www.nytimes.com/2014/08/16/us/ferguson-­‐mo-­‐michael-­‐brown-­‐and-­‐darren-­‐wilson-­‐2-­‐paths-­‐to-­‐a-­‐fatal-­‐encounter.html    10  http://online.wsj.com/articles/police-­‐name-­‐darren-­‐wilson-­‐as-­‐officer-­‐in-­‐ferguson-­‐missouri-­‐michael-­‐brown-­‐shooting-­‐1408108371    

sebep oluşturmayan silahsız genç bir siyah adam) olduğunun çarpıcı mukayesesi kaynaklıdır. Daha önceki pek çok örneği gibi bu protestolar da irrasyonel düşüncesiz saldırgan aksiyonlar olarak tanımlandı. Kitle kavramının bir tehlike olarak sunumu yeni değildir. Bu düşünme biçimi en azından 1800lü yılların sonlarında yaşayan ve kitle dinamikleri üzerine bugüne kadar yaşamış en etkili araştırmacılardan biri olan Gustave Le Bon’a kadar geri getirilebilir. Le Bon kalabalığı üyelerinin bilinç ve aklını aşan ilkel, basit ve korkunç bir olgu olarak gördü ve bu değerlendirmeyi büyük ölçüde işçi sınıfını ve özellikle sosyalist düşünceyi anlamsızlaştırma amacı ile yaptı. 11 Le Bon’a göre bireyler kalabalığın bir parçası oldukları anda kendi kişilik hislerini bütünüyle kaybediyorlar. Onlar akıllarını kaybettikleri için “dolaşımdaki herhangi bir fikre ya da hisse direnmeleri” mümkün olmaz. Le Bon bireyin rasyonel düşüncesinin “kollektif düşünce” tarafından ele geçirildiğini “topluluktaki bütün şahısların düşünce ve duygularının tekleştiğini ve aynı istikamete yönlendiğini ve kendi bilinçli şahsiyetlerinin ortadan kalktığını” ifade eder. 12 Bu fikirler yüzyılı aşkın önce söylense de pek çok kişi için hala geçerliliğini korumaktadır. Aslında biz hala Ferguson ile ilgili tartışmalarda “kitle” ya da “akılsız kitle” tartışmalarının unsurlarını izleyebiliyoruz.13 Akılsız olmanın ötesinde protesto sahalarından birinde çekilen bir video kalabalığa konuşan protesto liderlerinin siyasi birlik ihtiyacına vurgu yaptığı ve ekonomik eşitsizlikleri ortaya koyduklarını göstermektedir.14 Konuşmacılar tecrübe ettikleri sistematik adaletsizliklerin, güç dengesizliklerinin ve daha fazlası belli bir grubun mevzu bahis gücü elinde tuttuğunun ve kendilerinin acılarının kaynağı olduğunun farkındalığını ortaya koymaktadırlar. Bu mükemmelen kollektif hareketin grup üyelerinin paylaşılan grup üyeliğinin, ortak düşman ya da rakibin ve ayrıca güç mücadelesinin daha geniş bir sosyal çatışma ile ilişkisinin bilincinde olma şartlarını içermesi gerektiğini ifade eden kollektif hareket literatürü ile de uyumludur. Bir grup için güç mücadelesi yapmanın gerekli ilk adımları mağduriyet hissine malik olma, ortak bir acının bilincinde oluş ve dış bir kaynağın işaretidir.15

                                                                                                               11  Le  Bon,  G.  (1895,  trans.  1947)  The  Crowd:  A  Study  of  the  Popular  Mind.  London:  Ernest  Benn  12  Le  Bon,  G.  (1907,  trans.  1908)  L'évolution des forces. University of Michigan Library.  13  Yağmalamaya  çoğu  zaman  kalabalığın  “dizginlerinden  boşandığında”  gerçekleştirdiği  “akılsız”  davranışlardan  biri  olarak  dikkat  çekilmektedir.  Ayrıca  bu  davranış  çoğu  zaman  özel  nedenselliklerde  temellendirilmekte  olup  bazen  kalabalığın  normatif  davranışı  ile  bile  ilişkilendirilebilir.  Her  durumda  geçici  yıkıcı  davranış  çoğunlukla  kollektif  hareketin  oluşturduğu  muazzam  yapıcı  davranışın  odaklanmasından  kaçınılma  ile  ilişkilendirilmektedir.    14  https://www.facebook.com/photo.php?v=10152175787231568  ;  ayrıca  burada  da  atıf  yapılmıştır:  https://www.jacobinmag.com/2014/08/in-­‐defense-­‐of-­‐the-­‐ferguson-­‐riots/    15  Simon,  B.  &  Klandermans,  B.  (2001).  Towards  a  social  psychological  analysis  of  politicized  collective  identity:  Conceptualization,  antecedents,  and  consequences.  

Polisle çatışma ve artan ajitasyon Günler geçtikçe grup içi ve grup dışı kimlikleri artan bir şekilde görünür oldu. Polisin kamuflaj ve kasklar içindeki görünümü kadar polisin protestoculara yönelik davranışı da bu durumu açık hale getirmiştir. Kitle dinamiklerini araştırma tekrar tekrar polis ile karşılaşmalar temelinde kitle içinde değişikliklerin olduğunu göstermiştir. Polis bütün protestoculara, ister barışçıl isterse çatışmacı olsunlar, tehlikeli ve karşıt olarak muamele etmektedir. Böyle olunca “ılımlı” protestocular daha güçlü bir şekilde aralarındaki daha “radikal” protestocularla kendilerini özdeşleştirmekte ve grup davranışları bütüncül bir tecrübeye dönüşmekte, dayanışma, güçlülük ve polisle çatışma isteği artmaktadır. Polisin davranışı ayrıca gittikçe daha gayrimeşru görülmekte ve protestocuların davranışı daha önce “radikal” olarak görülüp görülmemesine bakılmaksızın artan bir şekilde meşru olarak görülmektedir. 16 Son araştırmalar ayrıca protestocuların güçlü bir şekilde mevcut meseleyle kendilerini özdeşleştirmeleri ve protesto ederken polisle çatışmaları halinde aynı mesele ile ilgili gelecekteki bir protestoya katılma isteğinin daha fazla olacağını gösteriyor. 17 Görüldüğü gibi bütün protestoculara polisin potansiyel düşman olarak muamele etmesi süregelen medya takibinde dokunaklı bir şekilde ortaya çıkmış ve polis ile protestocular arasındaki hatlar daha da belirginleşmeye devam etmiştir. Polis varlığı kitlenin öfkesini dindirmekten çok daha da yoğunlaştıracaktır. Genel olarak şahit olunan şey mağdur olanların artan ve netleşen bir şekilde sahip oldukları adaletsizlik duygusunun, grup içi ve dışı sınırların belirginleşmesinin ve dünyadaki diğer protestocularla artan daha büyük bir bağın varlığıdır. Biz Ferguson’da hem protestocuların birbirleri ile daha büyük bir hisle dayanışma içine girmelerini hem de onların topluluklar arasında daha geniş bir “protestocu” kimliği yaratmaya başladıklarını gördük. Filistinliler Ferguson’daki protestoculara biber gazı ile ilgili tavsiyeleri tweetlerken Ferguson’daki protestocular da Filistin bayrakları ve karşılıklı desteği gösteren işaretleri taşımaktadırlar.18 Diğer protestocularla kendini özdeşleştirme hissi bireyi diğerlerinin kaderi ile ilişkilendirme hissine müsaade etmektedir. Bu inanç güçlendikçe dayanışma hissinin ortaya çıkması daha muhtemel, adaletsizlik duygusunun hissedilmesi daha kolay ve protesto ve değişime dönük teşebbüsler daha imkan dahilinde olmaya devam edecektir.

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         American  Psychologist  56(4):  319-­‐331.  16  Reicher,  S.  (1984).  The  St  Paul’s  ‘riot’:  An  explanation  of  the  limits  of  crowd  action  in  terms  of  a  social  identity  model.  European  Journal  of  Social  Psychology,  14,  1-­‐21.    17  Acar,  Y.  G.  (2014).  “Ben protesto etme hakkıma getirilen kısıtlamayı reddetmek için protesto ediyorum”: Understanding the impact of police conflict and identity on collective action (Polisle çatışmanın etkisi ve kollektif hareketin kimliğinin anlaşılması). Hazırlık halindeki manuscript.  18http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/northamerica/usa/11036190/Palestinians-­‐tweet-­‐tear-­‐gas-­‐advice-­‐to-­‐protesters-­‐in-­‐Ferguson.html    

Resimler www.slate.com , www.baltimoresun , www.suntimes.com and www.vox.com dan alınmıştır.


Recommended