+ All Categories
Home > Documents > Hellenistik Dönem Yontu Sanatı

Hellenistik Dönem Yontu Sanatı

Date post: 18-Nov-2023
Category:
Upload: deu
View: 0 times
Download: 0 times
Share this document with a friend
45
HELLENİSTİK DÖNEMDE HEYKEL SANATI BAROK STİL VE YONTU GRUPLARI
Transcript

HELLENİSTİK DÖNEMDE HEYKEL SANATI BAROK STİL VE YONTU GRUPLARI

Helenistik dönemde sanat toplum için değil sanat sanat içindir.Klasik dönemde Myron’un Athena-Marsyas grubunda halk için bir ders verilmeye çalışılmıştır.Helenistik döneme bakıldığında ise ayyaş kadından pazarcıya kadar herkes betimlenmiştir.Sanatçılar klasik dönemdeki gibi belki de serbest bir çalışmada bulunmamışlar fakat müthiş eserler ortaya koyarak insanlara muhteşem seyir olanağı sağlamışlardır.

Helenistik dönemden itibaren kopyacılık başlamıştır ve Geç Helenistik dönemde çok yaygınlaşmıştır. Çünkü sanat gidebileceği zirve noktaya çıkmıştır. Bu dönemde kendi üsluplarıyla çalışan Pergamon, Rhodos, Kos, Tralleis sanat merkezleri ön plana çıkmıştır. Sanatçılar özgün olarak davranamamışlardır. Parayı veren kişilere eser yapmışlardır. Yani sanatçılar siparişe göre eserler ortaya koymuşlardır. Her kesimden kişilerin yontuları yapılmıştır.

•ERKEN HELENİSTİK DÖNEM ( M.Ö. 300-230)

•YÜKSEK HELENİSTİK DÖNEM (BAROK STİL M.Ö. 240/230-160/150)

•GEÇ HELENİSTİK DÖNEM (M.Ö. 160/150- M.Ö. 50/30)

•ERKEN HELENİSTİK DÖNEM ( M.Ö. 300-230)Bu safhada sakin ifadeli, içine kapanık, yaptığı işle ilgilenen figürler ortaya çıkmıştır. Elbise kıvrımları daha az yüzeyseldir. Bu dönemde Antakya Tykesi, Demosthenes yontuları önemli ölçüt olarak kullanılır.

Antakya'nın iyilik tanrıçası Tyche

•YÜKSEK HELENİSTİK DÖNEM (BAROK STİL M.Ö. 240/230-160/150)Klasik dönemde eserlerini veren Skopas’ın figürlerini görülen patetik ifadenin daha da ilerlemiş halidir. Skopas ‘ın Dans Eden Menad eserlerinde gördüğümüz hareketi bu dönemde ilerlemiş ve ifadeler kuvvetlenmiştir. Keskin hareketler, abartılmış adaleler, etli ve sarkık kaşlar, ağızları hafif açık yapılarak patetik ifadesi vurgulanmış figürler göze çarpar. Grup eserlerinde aşağıya doğru genişleyen Piramidal bir yapı söz konusudur. Sanat sanat içindir düşüncesi benimsenmiştir. Galat Yontu Grupları, Lakoon Grubu

Bir yenilik vücut işlenişinde burkulmalar oluşu, boynun kalınlaşması.Gözler çukur da. Menad vahşi bir şekilde ifade almış coşku parçalama isteği. Yüzünü herhangi bir cepheden tam göremiyoruz, arkadan kütlesel saçlar, giysi bir omuzdan düşmüş ve kenti etrafında dans eden ve aynı zamanda önüne ne geçerse parçalayan bir figür. Üç boyutluluk kazanıyor.

SKOPAS – MENAD

Kollarından bir ağaca asılmış olarak tasvir edilen Marsyas'ın, gördüğü işkence yüzünden gerilen kasları göze çarpar. Adeta fiziksel açıdan sessiz fakat öfkeli bir ifadesi vardır. Bu özel heykel orjinalinde, solunda oturan Apollon ve sağında derisini yüzmek için bıçak bileyen bir kölenin olduğu heykel grubunun, merkezine yerleştirilmiş olmalıdır.

Anadolu'ya özgü bir hikayenin baş karakteri olan Marsyas, Tanrı Apollon ile giriştiği rekabetin sonuçlarına katlanır bir halde tasvir edilmiştir. Hikayeye göre, Marsyas flütünü Tanrı Apollon'un lirinden daha güzel çaldığını iddia eder. Apollon ile müzik yarışmasında berabere kalınca Apollon Marsyas'a enstrümanını ters çevirip aynı anda hem çalıp hem şarkı söylemesini söyler. Fakat Marsyas bu meydan okumayı yerine getiremez ve Apollon yarışmayı kazanır. Bir ölümlünün kendisine meydan okumasına öfkelenen Tanrı Apollon Marsyas'ın canlı canlı derisini yüzüp derisini bir çam ağacına asar. Fakat sonradan kapıldığı öfkeden pişmanlık duyarak lirini kırar ve Marsyas'ı bir ırmağa çevirir.

•Kendini beğenmişlik ve aşırı gururun tanrısal cezası gösterilmektedir.

• Acı ve kaygı gibi duygu yüklü ifadeler barok tarzı bir anlam taşır.

Galat Yontu grubu, I.Attolos döneminde Bergama'ya saldıran Galatların püskürtülmesinden sonra Zeus Sunağına yaptırılan ve Hellenistik dönemin barok stiliyle temsil edilen en özgün eserlerden biridir.Bu eserlerde Galatlar oldukça güçlü bir yapıda işlenmiş olup, böylece düşmanın ne kadar güçlü olduğunun vurgusu yapılmıştır.Böylesine güçlü bir düşmanı yenebilecek tek ulusun da Bergamalılar olduğunun müthiş bir propagandası yapılmıştır.

•GEÇ HELENİSTİK DÖNEM (M.Ö. 160/150- M.Ö. 50/30)Yontularda etli ve dolgun kalçalar, vücudun alt kısımlarının daha kısa yapılması, gövdenin farklı yönlere burkulması, gövdenin bazı kısımlarının elbise altından gösterilmesi bu safhanın genel yapısını oluşturur. Bergama Zeus Altarı, Telephos

BAROK SANAT• 17. yüzyılın başında Avrupa’da yepyeni bir sanat

üslubunun doğduğuna tanık olunur. Bu yeni üslup, Rönesans üslubundan ayrı, hatta ona tümüyle karşıt bir sanat üslubudur. Sanat tarihçileri, yalnız resim, heykel ve mimarlığı değil, öteki sanat dallarını da kapsayan, temelde Rönesans’tan farklı, yeni bir dünya görüşüne dayanan bu üsluba “Barok Sanat” adını vermişlerdir.

•Portekizce “Barucca” sözünden gelir. Portekizce’de garip biçimli, eğri-büğrü incilere verilen bu küçültücü ad, aradan yüzyıl geçtiği halde Rönesans ilkelerine bağlılıkta direnen tutucu kişilerce konulmuştu. Batı sanatında her büyük akım, başlangıçta sert tepkilerle karışlaşmış, adlarını da çok kez böyle aşağılatıcı tanımlardan almıştır.

Barok dönem’de Barok sanatın en önemli özelliklerinden biri, sanatçıların resim, heykel ve mimarlık arasındaki geleneksel sınırları yok ederek dramatik bir görselliğe ulaşmasıydı.

• Barok Stil; Kahramanlara has yoğun acı hissini, soylu acıyı ifade etmede kullanılırdı. Efsanevi kahramanların insanüstü ve fırtınalı dünyasını anlatmak için yaratılmış bir üsluptu. Acı, keder, kas, bakış vb ifadeler abartılı bir şekilde verilir. Heykellerde görülen, etli ve düşük kaşlar, yuvarlak ve ağır kaslar, kırışık bir alın, acıyı direkt ifade eden gözler, doğallığa yakın ama yine de barok abartılığını taşıyan duruşlardır.

•YÜKSEK HELENİSTİK DÖNEM (BAROK STİL M.Ö. 240/230-160/150)

Yaklaşık MÖ l. yy'ın ilk yarısına tarihlendirilen Laokoon'un 1506'da bulunan bir Roma dönemi kopyası bugün Vatikan Müzesi'nde sergilenmektedir. Mermerden yapılmış bu heykel grubu Troia rahibi Laokoon'un oğullarıyla birlikte sunakta iki büyük yılan tarafından saldırıya uğramasını betimlemektedir. Her üç figürün duygu dolu yüz ifadeleri ve yılanlarla sarılmış vücutlarının devinimi Pergamon Okulu'nun patetik (duyguların abartılı biçimde ifadeye yansıması) üslubunu yansıtmaktadır.

.. Laokoon, Troialı Antenor'un oğlu ve Apollon rahibidir; ancak bir gün işlediği bir günahtan dolayı Apollon'un düşmanlığını kazanmıştır..Romalı ünlü şair Vergilius'un Aeneas destanına göre bu heykelin konusu şöyledir; Akhalar içi asker dolu tahta atı Troia önlerine getirip bıraktıklarında, Troialılar Poseidon'a 11 kurban kesme görevini rahip Laokoon'a verirler. Ancak Laokoon bir boğayı adamak üzereyken denizden iki büyük yılan çıkar ve Laokoon'a yardım etmekte olan oğullarına saldırır. Laokoon yılanlarla boğuşan çocuklarını kurtarmaya çalışsa da hepsi yılanlar tarafından öldürülür. Mitoloji'ye göre bu, Tanrı Apollon'un düşmanlığını kazanmış Laokoon'a bir cezadır; Laokoon'un tahta atı kente sokmak istemediği için cezalandırıldığını sanan Troialılar tahta atı Apollon'un bir armağanı olarak kabul ederek kente alırlar ve Akhalar'ın saldırısına uğrarlar..

Antik dünyada yanlış yapan kahinlerin, tanrılar tarafından cezalandırıldığını simgeleyen en muhteşem heykel grubu Laokoon’dur.

Hagesandros, Polydoros, and Athenodoros

506’da Laokoon heykeli,bulunduğunda; zamanın sanat çevresi olağanüstü derecede şaşırmışlardı ve büyülenmişlerdir. Vergillius’un Aienas adlı destanında anlattığı rahip Laokoon’u betimleyen heykel; bacak kaslarından yüz mimiklerine kadar her ayrıntısıyla insanı olduğu yere mıhlar. İçi Yunan askerleriyle dolu devasa tahtı atın Troya’ya girmemesi için Laokoon ve oğulları çok çabalarlar. Troya vatandaşlarını örgütleyip ortak bir bilinç yaratırlar. Troya’yı yok etme tasarılarının engellendiğini gören tanrılar, denizden iki devasa yılan çıkarıp; Laokoon ve oğullarının üstüne gönderirler. Yılanlar rahibi de iki oğlunu da öldürürler. Laokoon heykeli, üç insan ve iki yılan figüründen oluşur. Rahip Laokoon’un çektiği acının tıpkı tragedyalardaki gibi izleyiciye tamamıyla sunulması için, vücudu birkaç yerden bükülmüş ve kasları ortaya çıkarılmıştır. Laokoon’un suratındaki ifadede görünen acı ise elle tutulabilecek gibidir. Heykele göre solda olan çocuk, tıpkı Laokoon gibi acıyla kasılmış ve mücadele vermektedir. Heykele göre sağda olan çocuk ise, artık başına gelecekleri kabullenmiş ve mücadeleyi bırakmış şekilde tasvir edilmiştir. Laokoon’un arkasından vücuduna dolanan boğa yılanı, tüm gücüyle Laokoon’u sıkmaktadır. 

Laokoon’un çektiği acıyı tam olarak anlatabilmek mümkün değildir. Doğruyu söyleyen erdemli bir insan olduğu için başına gelen felâketi düşünerek acı çekiyor olabilir. Yahut hayatının anlamı olan iki oğlunun da kendi yüzünden acılar içinde ölmesine dayanamıyor olabilir. Tüm vahşetiyle üstüne saldırmış ve onu öldürmekte olan boğa yılanının verdiği acıya katlanamıyor olabilir. Yahut bu eziyetlerin hepsini birden çekiyor olabilir. Laokoon’un yüzündeki tam da bu belirsiz ifade; yılanın “ölüm, iftira, yalan, sinsilik” kavramlarının hepsini temsil etmesini sağlamıştır.

Laokoon’un oğullarından heykele göre solda olan, yılana bir ayak bileğinden bir de kolundan yakalanmıştır. Yüzündeki acı, daha çok başına geleceklerin endişesini taşımaktadır. Tanrılar, bu çocuğun suça daha az ortak olduğunu düşünmüş olacaklar ki, üçlü içinde en az zarar gören bu çocuktur. Heykele göre sağda olan çocuk ise artık yaşam mücadelesini kaybetmiş ve bunu da kabullenmiş olarak görünmektedir. Herhalde tanrılar onun da suçun tam göbeğinde olduğunu düşünmüş olacaklar.  Gerilimin, acının ve erdemin ayrı ayrı göstergeleri olarak duran bu heykel, amacına –insanları sarsma isteği- yüzyıllardır ulaşıyor gibi görünüyor..

• Hagesandros, Polydoros ve Athenadon'un Laokoon grubu dışında bilinen en önemli yapıtı 1957'de Roma'nın güneyinde Sperlonga'daki mağarada ( İmparator Tiberius'un villasına ait ) bulunan dört mitolojik heykel grubu "Pasquino, Pallodion, Polyphemos'un Kör Edilişi ve Skylla" dır..

SPERLONGA YONTU GRUBU

Akha’lı Odysseus’un Poseidon’un oğlu olan dev kiklop Polyphemus’un tek gözünü kör etme sahnesi

Odysseus ve adamları Polyphemus'u kör ederlerken, mağarada bulunan yontu grubu. Sperlonga Müzesi'nde yer almaktadır.

•Odysseus, Polyphemus ‘un gözlerini kör ederken.

PASQUİNO

Patroclus'un cesedini sürükleyen Menelaus'un heykeli

• Menelaus'un Patroklos'un cesedini taşıma sahnesi

SKYLLA

•Sicilya ve İtalya arasındaki Messina Boğazı'nın durgun tarafından yaşayan Canavar. Skylla, 6 kafasının her birinde 12 dokunaç ve her ağzında 3 sıra diş bulunan ve bir mağarada yaşayıp mağaranın altından geçen büyük balıkları ve denizcileri avlayan bir canavar. Odysseus'un gemisine de saldırmış ve mürettebatından 6 denizciyi yemiştir. On iki köpek ayağı ve bir kedi kuyruğundan oluşur. Odysseia destanında anlatılan : Skylla müthiş uluyucu canavar, (sesi yeni doğmuş bir eniğin sesini andırır; kendisi ise dev bir canavardır; onu görmekten kimse hoşlanmaz, rastlayan tanrıda olsa) on iki ayağı olup hepsi de biçimsizdir; upuzun altıda boynu ve her birinde birer korkunç başı vardır; her kafada dişler sık ve üst üste üçer sıra üzeredir.

Aslında Skylla çok güzel bir nymphe 'dır. yoksul bir balıkçıyken sihirli otlar yiyerek güçlü ve yakışıklı bir deniz tanrısına dönüşen glaukos, onu küçük bir koyda yıkanırken görmüş ve aşık olmuştur. Ne var ki, peri kızı glaukos'u belden aşağısı balık şeklinde olduğu için beğenmeyerek kaçmıştır. Zavallı glaukos, büyücü kirke 'den bir aşk iksiri ister ama arada kirke de ona aşık olur, birlikte olmalarını ister, deniz tanrısı reddedince de kıskançlıktan deliye döner. güçlü bir zehir pişirerek peri kızının yıkandığı koya döker. hiçbir şeyden haberi olmayan skylla tekrar oraya yıkanmaya gelir ve her uzvu suya değdiği an iğrençleşerek salyalar akıtan iri köpek başlarına ve yılanlara dönüşür. koyda bir mağaraya hapsolan yaratık, aç kalmamak için denizcileri avlamaya başlar.

PALLODİON

Palladion ismi, kutsal ve koruyucu olan ve çok sıkı korunan bir şey olarak kullanıldı. Truva şehrindeki bir mabed içinde Palladium isminde tahtadan bir heykel vardı. Bu heykel, elinde mızrak tutan tahtadan oyma bir Athena heykelinden başka bir şey değildi. Heykelin önemi ise bizzat Athena tarafından çok güçlü bir şekilde büyülenmiş olmasıydı. Heykel doğaüstü güçleri sayesinde şehri böcek, akrep, yılan ve türlü hastalıktan koruyordu. Heykele sahip olan şehir asla zapt edilemiyor, söylentiye göre kaleleri düşmüyordu. Heykelin önemini ve yerini öğrenen Odysseus dilenci kılığında Diomedes'le birlikte şehre girdiler. kutsal mabede girerek heykeli çaldılar. Amaçları, düşmek bilmeyen şehri koruyan etkiyi ortadan kaldırmaktı.

Diomedes sağ kolu ve Palladium heykeli


Recommended