+ All Categories
Home > Documents > Medyada Mülkiyet İlişkileri: AKP Döneminde Medya Sahipliğinde Yaşanan Değişimler / Media...

Medyada Mülkiyet İlişkileri: AKP Döneminde Medya Sahipliğinde Yaşanan Değişimler / Media...

Date post: 28-Jan-2023
Category:
Upload: galatasaray
View: 0 times
Download: 0 times
Share this document with a friend
19
I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I 355 Medyada Mülkiyet ĠliĢkileri: AKP Döneminde Medya Sahipliğinde YaĢanan DeğiĢimler Ceren SARAN, Arş.Gör., İstanbul Arel Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü, Türkiye, [email protected] Özet Günümüzde kitle iletişimi, kapitalist toplum koşullarında gerçekleşmektedir. Böylesi bir ortamda ana akım medya kuruluşları haber verme işlevinin ötesine geçmiş, ticari boyutu ve üstlendikleri ideolojik işlevden bağımsız düşünülemeyecek araçlar haline gelmiştir. Medyanın, politik ve ekonomik çıkar ilişkileriyle örülü bir düzenin merkezinde yer alması ve her gelen siyasi iktidarla faaliyetlerini sürdürüyor olması, siyasal iktidar ile karşılıklı çıkar ilişkileri içinde olduğunu ve toplumdaki iktidar odakları arasındaki dengeyi koruduğunu göstermektedir. Medyanın mülkiyet yapısı, siyasal iktidarlarla paralel olarak değişiklik göstermekte; siyasal iktidara yakın çevrelere doğru el değiştirmektedir. Bu çalışmada siyasi iktidar ile medya sahipliği arasındaki ilişkiler; Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti, AKP) iktidarı döneminde medya kuruluşlarının sahipliğinde yaşanan dönüşümler özelinde incelenmektedir. 2002’den bu yana yazılı, görsel ve işitsel basının sahiplik yapısında yaşanan değişiklikler eleştirel ekonomi politik yaklaşım açısından ele alınmakta, medya kuruluşlarındaki satış ve el değiştirmeler; dönemin tarihsel, toplumsal, politik ve ekonomik bağlamlarına uygun olarak yorumlanmaktadır. Anahtar kelimeler: Ekonomi politik, mülkiyet, medyanın mülkiyet yapısı, medya sahipliği, medya endüstrisi. Media Ownership in Turkey: The Changes in Media Ownership during AKP Period Abstract Today, mass communication is performed under conditions of capitalist society. In such conditions, mainstream media organisations have gone beyond the function of informing society and become instrumental in maximizing profit as well as disseminating ideology. Mass media is located in the centre of the system formed by complex relationships based on political and economic interests and capable of sustaining its activities with different governments. This shows that mass media have mutually inclusive interest based links with political power. This in return signifies that the mass media manages to keep the balance among elements of political power in the society. The ownership structure of mass media differs in parallel with political powers and steer towards the groups close to government.
Transcript

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

355

Medyada Mülkiyet ĠliĢkileri: AKP Döneminde Medya Sahipliğinde

YaĢanan DeğiĢimler

Ceren SARAN, Arş.Gör., İstanbul Arel Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Medya ve İletişim

Sistemleri Bölümü, Türkiye, [email protected]

Özet

Günümüzde kitle iletişimi, kapitalist toplum koşullarında gerçekleşmektedir. Böylesi bir ortamda

ana akım medya kuruluşları haber verme işlevinin ötesine geçmiş, ticari boyutu ve üstlendikleri

ideolojik işlevden bağımsız düşünülemeyecek araçlar haline gelmiştir.

Medyanın, politik ve ekonomik çıkar ilişkileriyle örülü bir düzenin merkezinde yer alması ve her

gelen siyasi iktidarla faaliyetlerini sürdürüyor olması, siyasal iktidar ile karşılıklı çıkar ilişkileri

içinde olduğunu ve toplumdaki iktidar odakları arasındaki dengeyi koruduğunu göstermektedir.

Medyanın mülkiyet yapısı, siyasal iktidarlarla paralel olarak değişiklik göstermekte; siyasal iktidara

yakın çevrelere doğru el değiştirmektedir.

Bu çalışmada siyasi iktidar ile medya sahipliği arasındaki ilişkiler; Türkiye’de Adalet ve Kalkınma

Partisi (AK Parti, AKP) iktidarı döneminde medya kuruluşlarının sahipliğinde yaşanan dönüşümler

özelinde incelenmektedir. 2002’den bu yana yazılı, görsel ve işitsel basının sahiplik yapısında

yaşanan değişiklikler eleştirel ekonomi politik yaklaşım açısından ele alınmakta, medya

kuruluşlarındaki satış ve el değiştirmeler; dönemin tarihsel, toplumsal, politik ve ekonomik

bağlamlarına uygun olarak yorumlanmaktadır.

Anahtar kelimeler: Ekonomi politik, mülkiyet, medyanın mülkiyet yapısı, medya

sahipliği, medya endüstrisi.

Media Ownership in Turkey: The Changes in Media Ownership during

AKP Period

Abstract

Today, mass communication is performed under conditions of capitalist society. In such conditions,

mainstream media organisations have gone beyond the function of informing society and become

instrumental in maximizing profit as well as disseminating ideology.

Mass media is located in the centre of the system formed by complex relationships based on

political and economic interests and capable of sustaining its activities with different governments.

This shows that mass media have mutually inclusive interest based links with political power. This

in return signifies that the mass media manages to keep the balance among elements of political

power in the society. The ownership structure of mass media differs in parallel with political powers

and steer towards the groups close to government.

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

356

Apart from this observation, this study considers the relationship between political power and media

ownership in Turkey in the context of the transformations in media ownership during the rule of

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti, AKP). To do this, this study will first discuss the changes in

the ownership structure of press and broadcasting since 2002 from a critical political-economic

approach. Second, taking into account particular historical, social, political and economic

developments of the AKP period, it will provide an analysis of sales and handovers of media

organisations.

Keywords: Political economy, ownership, media ownership structure, media ownership,

media industry.

GĠRĠġ

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) iktidara geldiği 2002 yılından günümüze kadarki

süreçte medya endüstrisinde yaşanan mülkiyet ilişkilerine bakıldığında, devreye yeni

aktörlerin girdiği, sahiplik yapısının siyasal iktidar ve ona yakın çevrelere doğru el

değiştirdiğini söylemek mümkündür. Üretim araçları sahipliği, iktidarda olan sınıf ve onun

tahakkümü altındaki sınıfın konumlanışında temel değişiklikler olmasa da mevcut siyasi

iktidarın bugüne kadarki sürecinde, birtakım özgün koşullar bulunmaktadır. Çalışmamızın

amacı bu özgünlükleri açığa çıkarmak, AKP döneminde burjuvazinin ihtiyacına göre

şekillenen medya endüstrisini, medya düzeninin yeni aktörlerini ve medya sahiplik

yapısında yaşanan değişiklikleri saptamak, el değiştirmelerin hangi araçlarla yapıldığını

tespit etmek, özetle, bu süreçleri eleştirel bir bakış açısıyla analiz etmektir.

Çalışmanın varsayımları aşağıda sıralanmaktadır:

* AKP döneminde ana akım medyanın mülkiyet yapısı dönüşüme uğramış, bunun

sonucunda siyasal iktidar karşısındaki konumlanışı değişmiştir.

* Medya sahipliği, siyasal iktidara yakın çevrelere doğru el değiştirmiştir. Bu süreçlerde

birtakım kamu kuruluşları efektif biçimde kullanılmıştır.

* Sahip olunamayan medya grupları üzerinde siyasal iktidar tarafından tahakküm

kurulmuştur.

* Ana akım medya siyasal iktidar karşısında pasifize olmuş, iktidar karşısında yayın

yapamayacak hale gelmiştir.

Çalışmada, eleştirel ekonomi politiğin benimsediği tarihsel materyalist yöntem

kullanılmaktadır. Çünkü ekonomi politik, toplumsal ve tarihi değişmeyi anlamaya

çalışmakta, olguları bağlamında analiz etmektedir. Erdoğan (2012: 135); Marx’ın tarihsel

materyalist yöntemini, insanın kendi yaşamını örgütleme ve tarihini yapma biçimi olarak

tarif etmektedir. Bu yaklaşıma göre, insan kendi tarihini kendi içinde

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

357

bulunduğu koşullarda yapmakta ve hem materyal hayatını, hem de düşünsel, duygusal ve

inançsal hayatını üretmektedir.

Çalışmanın ilk bölümünde, eleştirel ekonomi politik perspektifle üretilmiş kuramsal

yaklaşımlara yer verilmektedir. Literatür taraması yapılan bu bölümde Marx ve Engels’in,

üretim araçlarına hakim olan ve maddi yaşamı üreten sınıf ve ideolojinin toplumun

düşünsel yaşamını da ürettiği tezinden hareketle medya ve medya sahipliğinin önemine

vurgu yapılmaktadır.

Çalışmanın ikinci bölümünde, Türkiye’de medya endüstrisini oluşturan gruplar içinde yer

alan medya kuruluşlarının satış süreçleri incelenmiş, 2002’den bu yana ana akım medyanın

nasıl yeniden düzenlendiği anlaşılmaya çalışılmıştır. Medya kuruluşlarının satış

aşamalarında aktif rol üstlenen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), öne çıkan aktör

olmuştur. Üçüncü bölümde ise Türkiye’de medyada yoğunlaşmaya örnek olarak Doğan

Grubu ile AKP döneminde büyümesini sürdüren Doğuş Grubu’nun siyasal iktidarla olan

ilişkileri irdelenmektedir.

1. ELEġTĠREL EKONOMĠ POLĠTĠK YAKLAġIM

Engels ekonomi politiği, toplumlardaki üretim ve değişimin, ürünlerin içinde

bölüşüldükleri koşulların ve biçimlerin bilimi olarak tanımlamaktadır. En geniş anlamıyla

ekonomi politik, toplumda maddesel yaşama araçlarının üretim ve değişimini yöneten

yasaların bilimidir. Tarihseldir çünkü durmadan değişen bir konuyla uğraşmaktadır. Önce

üretim ve değişimdeki evrimin her derecesine özgü yasaları ayrı ayrı irdelemekte, bu

irdeleme sonunda üretim ve değişim için her zaman geçerli bazı genel yasalar

saptanabilmektedir (Engels, 1995: 227-231).

Engels’in tarif ettiği ekonomi politik yaklaşım, olguları tarihsel ve toplumsal koşullar ve

bağlamı içinde açıklamayı öngörmektedir. Buna karşılık liberal düşünür Adam Smith ise

olgulara, tarihsel ve toplumsal koşulları göz ardı ederek yaklaşmaktadır. Smith, Milletlerin

Zenginliği (1776) adlı yapıtında ekonomi politiği, halka bol gelir sağlamak, halkın

geçinmesini mümkün kılmak ve devleti ya da toplumu, kamu hizmetlerine yetecek bir

gelirle donatmayı amaçlayan bir bilim kolu olarak tanımlamaktadır. Smith’e göre ekonomi

politik, halkı ve hükümdarı zengin etme gayesi gözetmektedir (2006: 455).

Yaylagül (2013), Smith ve benzeri liberal düşünürlerin ekonomi politiği tarif ederken

tarihsel gerçekler ve toplumsal ilişkileri göz ardı ederek bu gerçekleri ölümsüz doğa

yasaları olarak gördüğüne dikkat çekmektedir. Böylelikle ekonomi politiğin, tarihsel

koşulları kutsayarak, kapitalist üretim ve bölüşüm ilişkilerini meşrulaştıran bir bilim olarak

ortaya çıktığını söylemek mümkündür.

Eleştirel ekonomi politiğin temellerini atan materyalist düşünürler Karl Marx ve Friedrich

Engels, Smith’in öncüsü olduğu liberal ekonomi politik yaklaşımın, bireyi toplumdan

yalıtılmış olarak ele aldığını, toplumsal koşulları ise yok saydığını

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

358

vurgulamaktadır. Marx, Grundrisse: Ekonomi Politiğin Eleştirisi İçin Ön Çalışma (1858)

adlı kitabında, Smith’in bireye yaklaşımını, bir adada tek başına mahsur kalan Robinson’a

benzetmektedir:

“Başlangıç noktamız, şüphesiz, toplum içinde üretim yapan bireyler -dolayısıyla

bireylerin toplumsal olarak belirlenmiş üretimi- olacaktır. Smith‟le Ricardo‟nun

hareket noktası olarak aldıkları bireysel, yalıtılmış avcı ve balıkçı, 18. yüzyıl

Robinsoncularının dar kafalı bir fantezisinden ibarettir.” (2012: 121-122)

Üretim ilişkileri, bir toplumda insan bilincinden bağımsız olarak var olan objektif maddi

ilişkileri yansıtmaktadır (Rosenthal ve Yudin, 1972: 484). Marx ve Engels’e göre üretim

biçimi, toplumların altyapısını oluşturmaktadır; toplumların üstyapıları olan siyasal ve

hukuksal rejim, felsefe, din, ahlak, sanat, edebiyat, yani toplumların kültürünü yaratan

altyapıdır; belirleyici olan da üretim araçları sahipliğidir (Tanilli, 2002: 180).

Bu bağlamda, toplumun düşünsel yaşamının oluşumunu anlamlandırmak üzere

benimsenecek perspektif olan eleştirel ekonomi politik yaklaşımın özelliklerini Nikitin

şöyle özetlemektedir: Toplumun gelişmesinin temelini irdeler. Bu temeli, maddi malların

üretimi ve üretim tarzı oluşturur. Ekonomi politik üretimi, ancak, üretim içindeki insanlar

arasında kurulmuş olan ilişkiler açısından inceler. Üretici güçler ile üretim ilişkileri

arasında bulunan etkileşimi hesaba katmamazlık edemez. Üstyapıdan tamamıyla kopamaz,

çünkü üstyapı temelden çıkar ve bu temel üzerinde güçlü bir etkide bulunur. Üretim

araçlarının mülkiyet şekillerini, üretim içinde bulunan farklı toplumsal grupların durumunu

ve onlar arasında var olan ilişkileri; maddi malların paylaşım biçimlerini inceler (2005: 25-

26).

1.1. ĠletiĢimin Ekonomi Politiği

Medya ve kültür endüstrileri, kapitalist ekonomik ve siyasi yapının içerisinde ortaya

çıkmakta ve var olmaktadırlar. Günümüzde medyanın kapitalist toplum koşullarında

faaliyet sürdürdüğü düşünüldüğünde, medyanın çalışma alanının sınırlarının, serbest piyasa

koşulları ve siyasi iktidar tarafından belirlendiği tespiti yapılabilmektedir. Ekonomi politik

yaklaşım, böylesi bir ortamda üretilen medya içeriklerini ve kültürel alandaki üretim ve

dağıtım süreçlerini incelemektedir. Bu yaklaşıma göre kültür ürünleri ve medya tarafından

üretilen içerikler birer metadır. Bu içeriklerin üretimi, tüketimi ve dağıtımı; hakim üretim

yapısı, üretim ilişkileri, üretim biçimleri ve mülkiyet ilişkilerine bağlıdır.

Golding ve Murdock, liberal ekonomi politik yaklaşımı benimseyenlerin pazardaki

mübadele üzerine odaklandığını belirtmektedir, çünkü bu yaklaşıma göre tüketiciler

ürünleri sundukları fayda ve doyum temelinde seçmektedir. Öte yandan eleştirel ekonomi

politik yaklaşım dikkati, genelde ve kültür endüstrilerinde, mübadeleden ziyade mülkiyetin

ve üretimin örgütlenmesine çekmektedir. Bu aşamada Marksist

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

359

yaklaşımı benimseyen eleştirel ekonomi politikçiler, kültür üreticilerinin ve tüketicilerinin

tercih yaptığını inkar etmemekte, ancak bunu daha geniş yapılar içinde, makro düzeyde ele

almaktadır (1997: 54).

İletişim alanında eleştirel ekonomi politik yaklaşımın düşünsel temelleri, Marx ve

Engels’in Alman İdeolojisi (1845) adlı eserinde yer alan bir pasajdan hareketle atılmıştır.

Bu metin, aşağıda yer almaktadır:

“Egemen sınıfın düşünceleri, her çağda egemen düşüncelerdir: Yani, toplumun maddi

egemen gücü olan sınıf, aynı zamanda egemen fikri güçtür. Maddi üretim araçlarını elinde

bulunduran sınıf, bu sayede aynı zamanda zihinsel üretim araçlarının da üzerinde denetim

kurar; böylelikle zihinsel üretim araçlarından yoksun olanların düşüncelerini de, genel

olarak, kendine tabi kılar. Egemen düşünceler, egemen maddi ilişkilerin fikri ifadesinden,

düşünceler halinde kavranan egemen maddi ilişkilerden, yani o bir sınıfı egemen sınıf

yapan ilişkilerden başka bir şey değildir; yani, onun egemenliğinin düşünceleridir.

Egemen sınıfı meydana getiren bireyler, başka şeylerin yanı sıra bilince de sahiptirler;

dolayısıyla da düşünürler. Bu nedenle, onlar bir sınıf olarak egemen durumda

bulundukları ve tarihsel bir dönemin tüm kapsamını belirledikleri ölçüde, açıktır ki bunu

her alanda yaparlar. Yani, başka şeylerin yanı sıra düşünürler olarak, düşünce üreticileri

olarak da onlar egemen olurlar, kendi çağlarının düşünce üretimini ve bu düşüncelerin

yayılmasını düzenlerler. Yani açıktır ki, onların düşünceleri, dönemin egemen

düşünceleridir.” (Marx ve Engels, 2013: 52-53)

Golding ve Murdock, bu metnin 3 önerme içerdiğini belirtmektedir. Buna göre;

düşüncenin üretimi ve dağıtımının kontrolü kapitalistlerin elindedir, bu kontrolün

sonucunda kapitalistlerin dünya görüşü, bağımlı gruplar üzerinde tahakküm kurmaktadır.

Bu ideolojik tahakküm, sınıfsal eşitsizliğin sürdürülmesinde anahtar rol oynamaktadır.

(akt. Adaklı, 2006: 22-23).

Burada da dikkat çekildiği gibi, bir toplumda egemen olan, siyasal erki elinde bulunduran

sınıf, toplumun düşünsel yaşamını da üretmektedir. Bu üretimde başlıca rolü üstlenen ise

kültür ve ideoloji üreten ve yayan araçlar olan kitle iletişim araçları, yani medya

kuruluşlarıdır. Yaylagül’e göre, bu araçlar tarafından üretilen metaların mübadele içindeki

diğer metalardan farklı olarak ideolojik bir işlevi de bulunmaktadır. Bu ideolojik işlev,

egemen toplumsal yapının ve iktidar ilişkilerinin meşrulaştırılması, pekiştirilmesi ve

yeniden üretme fonksiyonlarının yerine getirilmesidir (2013: 144).

Jessop, devletin saf kapitalist üretim tarzı düzeyinde değil, toplumsal formasyon temelinde

yer aldığını ve sınıf ilişkileri yanında sınıfsal nitelik taşımayan öteki ilişkileri de kuşattığını

belirtmektedir (akt. Adaklı, 2001: 149). Bu tespite, Althusser’in Devletin İdeolojik

Aygıtları (DİA) tezini eklemlemek mümkündür. Althusser, ideolojik işlevi üstlenen

araçları, kamu alanını düzenleyen Devletin (Baskı) Aygıtından ayrı olarak tanımakta,

Devletin İdeolojik Aygıtları (DİA) olarak adlandırmaktadır. Bu kurumlar; dinsel DİA (dini

kurumların oluşturduğu sistem), öğrenimsel DİA (okulların oluşturduğu sistem), aile

DİA’sı, hukuki DİA, siyasal DİA (siyasi partiler), sendikal

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

360

DİA, haberleşme DİA’sı (kitle iletişim araçları), kültürel DİA’lardır (edebiyat, güzel

sanatlar, spor vb.). Althusser DİA’larla devletin (baskı) aygıtının ayrımını şöyle

yapmaktadır:

“DİA‟lar, devletin (baskı) aygıtından aşağıdaki şu temel farkla ayrılırlar: Devletin (baskı)

aygıtı zor kullanarak işler, oysa DİA‟lar ideoloji kullanarak işlerler.” (2006: 63-65)

Mosco da eleştirel ekonomi politik yaklaşımın, iletişimi bir veri aktarım süreci olmanın

ötesinde, içeriğin toplumsal üretimi olarak ele aldığına dikkat çekmektedir. Bu yaklaşımı,

“toplumsal analize giriş, sosyal alana açılma” olarak değerlendiren Mosco’ya göre eleştirel

ekonomi politik yaklaşım, toplumsal değişme ve tarihi dönüşümü anlamaya öncelik

tanımaktadır (2009: 6-65).

Mosco, medyanın toplumdaki sınıf ayrımlarını pekiştirerek hakim sınıf dahilinde bir birlik

inşa etmeye yardımcı olduğuna dikkat çekmektedir (2009: 8). Buradan hareketle

medyanın, mevcut ekonomik ve siyasal düzenin devamlılığını sağlamaya hizmet ettiği

tespitini yapmak son derece yerindedir.

Medyanın işlevlerini, insanları eğlendirmek, avutmak, bireyleri topluma eklemleyen

değerleri, inançları ve davranış kodlarını aşılamak olarak özetleyen Herman ve Chomsky,

“Refahın belli ellerde toplandığı ve önemli sınıfsal çıkar çelişkilerinin bulunduğu bir

dünyada, bu rolü yerine getirmenin sistematik bir propagandayı gerektirdiğini”

vurgulamaktadır (2012: 72). Herman ve Chomsky; toplumdaki servet ve güç eşitsizliğinin

medyanın üzerindeki etkisini Propaganda Modeli ile açıklamaktadır. Bu modele göre, bir

haberin medyada yer bulabilmesi için mülkiyet, reklam, resmi haber kaynakları, tepkiler ve

zorlayıcılar, anti-komünizm’den oluşan 5 süzgeci geçmesi gerekmektedir (2012: 73-101).

Süzgeçlerden ilkini oluşturan mülkiyet, günümüz Türkiye’sinde ayrı bir önem

kazanmaktadır.

2. AKP DÖNEMĠNDE MEDYA SAHĠPLĠĞĠ

AKP, 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri’nde % 34,28’lik oy oranıyla iktidara gelmiş, AKP’yi

% 19,39 oyla Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) izlemiştir. 1957’den beri ilk kez 2 partili bir

parlamentonun oluşması, 1991’den beri ilk kez bir partinin tek başına iktidara geldiği bu

seçimlerde, 3 buçuk yıl boyunca iktidarda kalan koalisyon partilerinin 3’ü parlamento

dışında kalmıştır (İba, 2013: 94).

Türkiye’de birtakım ilklerin yaşandığı bu seçimle başlayan dönemde, medya endüstrisinde

hakim olan grupların başında Doğan, Uzan, Çukurova ve Doğuş grupları gelmekteydi.

Ancak Türkiye’nin yeni siyasi iktidarı, medya düzenini olduğu gibi bırakmayacaktı:

“Turgut Özal gibi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da medyada doğrudan desteğin,

gerekirse doğrudan sahipliğin önemini kavramış görünmektedir. Özal gibi, gerektiğinde

Türk medyasının geleneksel unsurlarını karşısına almak konusunda „cesur‟ davranan

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

361

Erdoğan‟ın bu cesaretinde belirli bir medya stratejisinin izlerini görmek zor değildir.

Dünyada olduğu gibi, Türkiye siyasetinde de özellikle haber medyasının yönlendiriciliğinin

artması, Erdoğan‟a bu kurumu doğrudan siyaset aracı olarak kullanmak konusunda, her

seferinde birlikte kameralara samimi pozlar verdiği Berlusconi ya da Murdoch

örneklerinden devşirilmiş, „çalışan‟ formüller sunulmuştur.” (Adaklı, 2013: 560)

Medyanın doğrudan desteği için mülkiyet yapıları ve medyadaki sermaye paylarının

değişmesi gerekmekteydi. Çaylı ve Depeli’ye göre bu değişiklikler, 2007 yılından itibaren

hayata geçirilmeye başlandı. Medya sahiplikleri yeniden düzenlenirken merkez medya

iktidarın söyleminin dışına çıkmayan siyasi bir araç olarak kurgulandı. Büyük medya

grupları, ekonomik açıdan güçsüzleştirme, itibarsızlaştırma tehdidine karşı iktidarla uyum

sağlamaya yönlendirildi; “Çünkü dev sermayeler üzerine kurulu medya kuruluşlarının

kaybedeceği çok şey vardı.” (2012: 43)

2.1. Rumeli Holding (Uzan)

Cem Uzan’ın adı, Türkiye’nin ilk özel televizyon kanalını kurmasıyla hafızalara

kazınmıştır. “Magic Box Incorporated” adlı şirket, 1989’da Liechtenstein Prensliği’nde,

Kemal ve Cem Uzan ile dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal

ortaklığında kurulmuştur. Eutelsat’tan 2 kanal kiralayan şirket, 1990’da uydu üzerinden

Türkiye’de yayın yapmaya başlamıştır. Böylelikle, özel televizyon yayıncılığının anayasal

temeli olmamasına rağmen yayın yapılmış ve TRT tekeli kırılmıştır (Cankaya ve Batur

Yamaner, 2006: 227-229).

Medyanın yanı sıra telekomünikasyon, internet, enerji, çimento, finans, yapı, spor ve

havacılık gibi pek çok sektörde faaliyet gösteren Cem Uzan, Genç Parti Genel Başkanı

olarak 2002 Genel Seçimleri’nde ülkeyi yönetmeye aday olmuş ve %7.25 oranında oy

almıştır (Vikipedi). Bu aşamada medya sahipliğinin önemi bir kez daha anlaşılmış, Rumeli

Holding bünyesinde bulunan Star gazetesi ve Star TV seçim öncesinde önemli rol

oynamıştır.

Kuyucu’ya göre Cem Uzan’ın siyasete girmesi Uzan Medya Grubu için sonun başlangıcı

olmuştur. Uzan seçimlerde kullandığı ağır üslubunu seçimlerden sonra da sürdürmüş, AKP

ile ciddi polemiklere girmiştir. Uzan Grubu’nu tasfiye süreci ise çok gecikmemiş, genel

seçimlerden birkaç ay sonra holding bünyesindeki şirketlere el konmasıyla başlamıştır.

Bunlardan ilki olan Çukurova Elektrik’e (ÇEAŞ) Mayıs 2003’te el konulmasının ardından

Uzan, gazetesi Star’dan Başbakan Erdoğan’a “Gücün buna mı yetiyor kalleş?” diye

seslenmiştir. 3 Temmuz 2003’te Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK),

grup bünyesinde bulunan İmar Bankası’nı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF)

devretmiştir (Kuyucu, 2012: 436).

12 Aralık 2003 tarihli 5020 sayılı Bankalar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına İlişkin Kanun, TMSF’ye el koyduğu şirketler üzerinde, bu kuruluşlara

yönetici atamak dahil, geniş yetkiler tanımıştır. Bu yasanın ilgili maddelerinden

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

362

hareketle TMSF, 14 Şubat 2004 sabahı, Uzanlar’a ait 219 şirketin mülkiyetine el

koymuştur. TMSF’den yapılan açıklamaya göre operasyon, İmar Bankası’nın mudilerine

ödenen 7.5 katrilyon liralık alacağın takip ve tahsili için, bu yasanın ilgili maddelerince

gerçekleştirilmiştir (Sabah, 15.02.2004).

Holding bünyesindeki Süper FM, Metro FM, Joy FM ve Joy Türk FM, Kanada orijinli

Canwest Global Communications Corporation adlı şirkete; Rock FM ve Radyo Alaturka

ise NAR Radio Group’a satılmıştır (Kuyucu, 2012: 442).

26 Eylül 2005’te TMSF tarafından Star TV’nin satışı için düzenlenen ihalede, Doğan

Grubu, muhammen bedelin yaklaşık 2 katı olan 306,5 milyon dolarla en yüksek teklifi

veren şirket olmuştur. Adaklı, 3954 Sayılı Kanun’un 29. Maddesi uyarınca 3. ulusal

kanalın grup bünyesine katılmasının men edilmiş olduğuna dikkat çekerek Star TV’nin,

Kanal D ve CNN Türk’ün ardından grupta yerini aldığını belirtmektedir. Öte yandan

TMSF tarafından 30 Eylül 2005’te düzenlenen Kral TV ihalesinde ise Çukurova Grubu, 45

milyon 100 bin dolarlık bir teklif sunmuş, ancak TMSF diğer başvuru sahipleri olan Doğan

Grubu ile Canwest Global Communications Corporation’ın katılmadığı ihalede, “rekabetin

oluşmaması” gerekçesiyle satışa onay vermemiştir (2013: 564). Kral TV ve Kral FM,

2008’de yapılan ihaleyle 95 milyon dolara Doğuş Grubu’na satılmıştır. Üstelik Doğuş

Grubu da, Çukurova Grubu gibi ihaleye tek başına katılmış, ancak satışta “rekabet”

gerekçesiyle herhangi bir sorun çıkmamıştır (Zaman, 19.06.2008).

Star gazetesi, 6 Ekim 2005’te yapılan ilk ihalede teklif alamamış; daha sonra 25 Ocak

2006’da gerçekleşen ve muhammen bedelin 19,5 milyon dolar olduğu ikinci ihalede ise 5

milyon 150 bin dolarlık teklifle Zaman gazetesinin kurucularından Alaaddin Kaya ve

Kıbrıslı iş adamı Ali Özmen Safa’ya satılmıştır. Ancak TMSF, eleştiriler üzerine fiyatta

artış yapılmasını istemiş, bunun üzerine Safa teklifini 3 milyon dolar arttırmış ve satış 8

milyon 150 dolara gerçekleştirilmiştir. Gazetenin başına ise, Zaman gazetesinin eski

imtiyaz sahibi Alaaddin Kaya getirilmiştir (Adaklı, 2013: 564).

2.2. Merkez Yayın Grubu (Ciner)

Dinç Bilgin’in, sahibi olduğu Etibank’a 2000 yılında el konulmuş ve BDDK, bankayı

TMSF’ye devretmiştir. Bunun üzerine Bilgin’e ve sahibi olduğu Sabah gazetesinin yazı

işleri kadrosundan bazı isimlere yurt dışına çıkış yasağı getirilmiş, süreç Bilgin’in

tutuklanmasıyla devam etmiştir. Bu aşamada Turgay Ciner, 2000 yılında Sabah gazetesine

ortak olarak medya dünyasına adım atmış, 2002’de Cumhuriyet gazetesine ortak olmuş, 17

Kasım 2003’te TMSF ile yaptığı anlaşma sonucu Sabah-ATV Grubu’nu kiralamıştır

(Kuyucu, 2012: 371-454).

3 Mayıs 2005’te imzalanan anlaşmayla Sabah gazetesi ve ATV’nin mülkiyeti tamamıyla

Ciner’e geçmiştir. Devir anlaşmasına göre Merkez Grubu, TMSF’ye 6 aylık taksitler

halinde 10 yılda tamamlanmak üzere 433 milyon dolar ödeyecektir. 1 Nisan 2007’de ise

TMSF, Merkez Yayın Grubu bünyesinde bulunan medya kuruluşlarına el koymuştur

(Adaklı, 2013: 580).

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

363

TMSF el koymaya gerekçe olarak, Ciner ile Bilgin arasında daha önce imzalanmış gizli bir

protokolün varlığını ileri sürmüştür. Bu protokolün Bilgin tarafından, el konma işleminden

10 gün önce kamu menfaati için TMSF ile paylaşıldığı ortaya çıkmıştır. Birkaç ay içinde

Ciner ve Bilgin, karşılıklı açtıkları davalardan feragat etmiş, bunun karşılığında ATV ve

Sabah’ın satılması, bazı şirketlerin geri verilmesi kararlaştırılmış ve ekim ayında Kanal 1

Ciner’e iade edilmiştir (Kuyucu, 2012: 455-459).

Ciner, 13 Eylül 2007 tarihinde Habertürk Gazetecilik ve Matbaacılık’ı kurmuş, 16 Kasım

2007’de Habertürk TV, Habertürk Radyo ve internet haber sitesi haberturk.com’u

kurmuştur. 1 Mart 2009’da Habertürk gazetesi yayın hayatına başlarken, grubun

Bloomberg HT adlı bir ekonomi kanalı da vardır (cinergroup.com.tr).

Turgay Ciner son olarak, TMSF’nin Çukurova Holding’in şirketlerine el koyduğu 2013

yılında Show TV’yi, 402 milyon dolara satın alarak grubuna 3. ulusal televizyon kanalını

dahil etmiştir (Taraf, 01.06.2013). TMSF’nin müdahalesinden sonra Turgay Ciner ile Dinç

Bilgin arasında kârlı çıkan Ciner olmuş, bir dönemin medya patronu Bilgin günümüzde

herhangi bir medya kuruluşuna sahip değildir.

2.3. Turkuvaz Medya Grubu (Çalık)

Ciner Grubu’na TMSF tarafından el konulmasının ardından Sabah gazetesi ile ATV, 5

Aralık 2007’de yapılan ihaleyle Çalık Grubu’na satılmıştır. İhaleye ön başvuruda bulunan

diğer 2 grup başvuruda bulunmamış, teklif verme sürecine yalnızca Çalık grubu kalmıştır.

Grup açık arttırmada muhammen bedel olarak belirlenen 1.1 milyar dolarlık teklifle Sabah-

ATV’yi satın almıştır (Hürriyet, 05.12.2007).

Tekstil, enerji, inşaat, finans ve telekom alanlarında faaliyet gösteren Malatyalı iş adamı

Ahmet Çalık’ın siyasal iktidarla arasındaki organik bağ dikkat çekmekteydi: “Fethullah

Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Zaman gazetesinin imtiyaz sahibi Ali Akbulut‟un

Ahmet Çalık‟ın eniştesi, Çalık Holding Genel Müdürü‟nün ise (Berat Albayrak) Başbakan

Recep Tayyip Erdoğan‟ın damadı olması, RTÜK yasasının 29. maddesine aykırı görülen

nitelikleri, TMSF‟ye ödenecek 1,1 milyarı nereden temin edeceği gibi belirsizlikler,

özellikle piyasadaki hakim konumunu sağlamlaştırma çabası içinde olan Doğan Grubunun

ihaleyi tartışmaya açmasına neden olmuştur.” (Adaklı, 2013: 582)

Çalık Grubu’nun, satışı gerçekleştirmek için gerekli olan paranın 750 milyon dolarını

kamu bankaları olan Halk Bankası ve Vakıfbank’tan kredi yoluyla sağlaması tartışmalara

yol açmıştır. CHP Milletvekili Ahmet Ersin, kredi için banka yönetimlerine siyasi baskı

yapıldığı, görevden almakla tehdit edildikleri, bizzat Başbakan’ın devreye girdiği ve

kredinin yüksek riskle ve olağanın dışında uzun vadeli ve düşük faili olduğu ve yeterli

teminat alınmadan verildiği iddialarını verdiği soru önergesinde Meclis kürsüsüne

taşımıştır (Radikal, 24.04.2008).

Satış için gereken miktarın geri kalanının Katarlı El Wasaeel şirketine % 25’lik hisse

satarak elde edildiği belirtilirken, Adaklı’ya göre yandaş medya söylemini güçlendiren

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

364

bir gelişme de, Ahmet Çalık’ın babası Mahmut Çalık’ın Kayseri’deki tekstil fabrikası

konusunda ekonomik sıkıntılar yaşadığına dair Başbakan’a mektup göndermesi olmuştur

(2013: 583).

Günümüzde Başbakan’ın damadı Berat Albayrak’ın CEO’su olduğu Çalık Holding’e bağlı

Turkuvaz Medya Grubu’nun CEO’su ise Berat Albayrak’ın kardeşi Serhat Albayrak’tır

(Vikipedi). Grup bünyesinde bulunan başlıca medya kuruluşları şöyledir: Sabah, Fotomaç,

Takvim, Yeni Asır gazeteleri, ATV, A Haber, Yeni Asır TV, çeşitli dergiler, internet

siteleri, radyo kanalları, matbaacılık, yayıncılık (turkuvazyayin.com.tr).

2.4. Çukurova Grubu (Karamehmet)

1954 yılında Pamukbank’ı kuran Çukurova grubu, 1980’lerde bünyesine Yapı Kredi

Bankası, Uluslararası Endüstri ve Ticaret Bankası’nın (Interbank) yanı sıra pek çok sanayi

ve ticaret şirketi katmıştır. 1977 yılında Akşam gazetesini satın alarak medya dünyasına

giren Karamehmet ailesi, 1980 sonrasında yaşanan ekonomik krizden ötürü gazeteyi

satmıştır. Grup, 1996 yılında Superonline ile internet hizmetlerine girmiş, 1997’de Ilıcak

Grubu’ndan Akşam gazetesini geri almıştır. 1999’da ise, daha sonra ortaklıktan ayrılacak

olan Doğan Grubu ile birlikte Digiturk adlı dijital televizyon yayıncılığı platformunu

kurmuştur. Karamehmet ailesi, Forbes dergisinin 2000 yılında yaptığı araştırmaya göre, 8

milyar dolarlık servetiyle Türkiye’nin 1., dünyanın 27. büyük zengini olarak açıklanmıştır

(Kuyucu, 2012: 421-422).

BDDK, 19 Haziran 2002 tarihinde aldığı kararla Pamukbank’ın kâr payı hariç ortaklık

hakları ile yönetim ve denetimi TMSF’ye devretmiştir. Yapı Kredi Bankası’nın

hisselerinin % 51’i ise Koç Holding bünyesindeki Koç Finansal Hizmetler’e satılmıştır

(Vikipedi). Ancak 2013 yılında, 75 milyon dolarlık borcunu ödemediği gerekçesiyle

Karamehmet’in şirketlerine TMSF tarafından, 18 Mayıs 2013’ten itibaren el konulmaya

başlanmıştır (Radikal, 18.05.2013; ntvmsnbc, 24.05.2013). Grup bünyesinde bulunan

Show TV Ciner tarafından satın alınırken, Türkmedya Grubu’nun satışıyla günümüz

medya dünyası yeni bir aktör kazanmıştır.

2.5. Medya Düzeninin Yeni Aktörleri

Türkmedya Grubu, 2013 yılında Ethem Sancak tarafından satın alınmış; 360 TV, Akşam

ve Güneş gazeteleri Sancak’ın yönetimine girmiştir (turkmedya.com.tr). Sancak

Grubu’nun resmi internet sitesinde bu kuruluşların bilgisi yer almazken, medya

kuruluşlarının internet sitelerindeki künye bölümlerinde İmtiyaz Sahibi’nin Ethem Sancak

olduğu bilgisi yer almaktadır (sancakgroup.com; aksam.com.tr/kunye/).

Siirtli bir iş adamı olan Sancak, aslında medya dünyasında çok da yeni değildir. TMSF’den

2004 yılında Ali Özmen Safa tarafından alınan Star gazetesinin bünyesinde yer aldığı Star

Medya Grubu hisselerinin büyük bölümünü devralan Sancak, daha sonra bu hisseleri

elinden çıkarmıştır (Odatv, 22.11.2013).

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

365

Sancak’ın, Ak Parti Genel Merkez Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu olarak görev

yapması ise dikkat çekmektedir (Vikipedi). 2013’ün Aralık ayında, bir önceki yıl Rupert

Murdoch’un sahibi olduğu News Corp’un talip olduğu ancak görüşmelerin anlaşma

olmadan sona erdiği Sabah-ATV, Başbakan’ın damadı ve damadının kardeşinin

yönetiminde yer aldığı Turkuvaz Medya Grubu tarafından Kalyon İnşaat’a satılmıştır

(CNN Türk, 20.12.2013). Kalyon İnşaat ise, 2013 yılı Mayıs ayında Taksim Gezi

Parkı’ndan başlatılan Taksim Yayalaştırma Projesi ihalesini olarak karşımıza çıkmaktadır

(Zeynel Yaman, 27.09.2012). Bu olay, Türkiye’deki yeni medya endüstrisinin ne yönde

düzenlendiğinin somut kanıtı olarak değerlendirilebilmektedir.

2011’de medya dünyasına giren Demirören ve Karacan ortaklığında kurulmuş olan DK

Gazetecilik Grubu, mayıs ayında Milliyet ve Vatan gazetelerini satın almıştır (Milliyet,

03.05.2011). 2013 yılında Milliyet’te, İmralı tutanakları hakkında Namık Durukan

tarafından yapılan haberle gazetede kriz yaşanmış, o dönemki Genel Yayın Yönetmeni

Derya Sazak görevden ayrılmıştı. Bu konuya ilişkin Başbakan Erdoğan ile Demirören

Grubu’nun kurucusu Erdoğan Demirören arasında yaşandığı iddia edilen telefon

konuşması, 2014 Mart ayı başlarında internet sitelerinde yer almıştır. Bu görüşmeye dair

konuşan Derya Sazak, medya-siyasi iktidar ilişkilerine dikkat çekmiştir:

“Aslında bir tarafı ile İmralı tutanaklarını yayımladığımız gün, Erdoğan‟ın, Demirören‟i

uçaktan aradığını duymuştum. O da ertesi gün gelip „hayatımda ilk defa dün ağladım‟

demişti. Bu hakaretleri duymak, ayıp ve utanç verici. Biz ne yaptık ki? Bu notları

yayınladık. Bunlar virgülüne kadar doğru çıktı. Bu nasıl bir gazetecilik? Bu nasıl bir

siyaset? Ben Başbakan‟ın bu sözlerini dinlerken onun adına da utanıyorum. Ayıp bir şey.

Hiçbir başbakan gerçekleri yazan gazetecilere böyle hakaretler yağdırmaz. Geçen gün de

Aydın Doğan hakkında mahkemede ceza aldırma yönünde müdahaleleri var.” (Radikal,

07.03.2014)

3. MEDYA-SĠYASĠ ĠKTĠDAR ĠLĠġKĠSĠ

Yukarıda alıntıladığımız Alman İdeolojisi’ndeki saptamalarında Marx ve Engels (2013),

toplumda hakimiyet kuran ve tahakküm altına alınan sınıfları işaret etmektedir. Bu

bağlamda toplumun düşünsel yaşamı, hakim sınıfın ideoloji ve kültürü doğrultusunda

şekillenecektir. 2002 Genel Seçimleriyle hakim sınıf olan burjuvazinin yalnızca temsilcisi

değişmiştir. Ancak bu temsilcinin barındırdığı özgünlükler görmezden gelinemeyeceği

gibi, üçüncü bölümde görüldüğü üzere, medyanın sahiplik yapısında birtakım

değişikliklerin yapılması ve medya endüstrisinin yeniden düzenlenmesi ihtiyacına yol

açmıştır.

Bu bölümde ise, siyasal iktidarla medya grupları arasında kurulan ilişki incelenecektir. Ana

akım medya karakteristiğini en çok yansıttığı varsayılarak Doğan Grubu ile AKP iktidarı

döneminde medya endüstrisindeki payını büyüten ve pek çok alanda yatırımları bulunan

Doğuş Grubu seçilmiştir. Bu iki grubun da, sahiplik açısından mevcut siyasi

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

366

iktidarla organik bağı bulunmadığı varsayılmaktadır ve siyasal iktidarla kurdukları ilişkiler

bakımından incelenmeye değer bulunmuşlardır.

3.1. Doğan Grubu Örneği

AKP’nin iktidara geldikten sonra medyaya dair ilk icraatlarından olan TMSF’nin Uzan

Grubu şirketlerine el koymasıyla tüm medya işverenlerine mesaj verildiğini belirten Duran,

Doğan Grubu’nun Star TV’yi de almasıyla oligopol konumdan monopol konuma geçmenin

önemli bir adımını attığını belirterek şu tespiti yapmaktadır:

“Erdoğan‟ın çeşitli konulardaki zaten cahil ve dar perspektifli danışmanları medya

konusunda da şöyle düşünüyor olsalar gerek: „Doğan grubu genelde hükümet yanlısı, e

Star‟ı da alırlarsa o da hükümet yanlısı yayın yapar, biz de tek bir grubu denetim altında

tutarak birden fazla medya organının olası muhalefetini önlemiş oluruz!‟ Bu parlak

mantığın es geçtiği önemli bir nokta var: Kendi başına güç/iktidar olamaya teşne bir

medya grubu, hükümete karşı tutum almaya kalktığında bunu bir değil 3 televizyon kanalı

ile yapacaktır.” (Duran, 27.09.2005)

Nitekim süreç Duran’ın öngördüğü şekilde ilerlemiş, Doğan Grubu ve AKP zamanla karşı

karşıya gelmiştir. Adaklı, Doğan Grubu’nun 2002 seçimleri öncesi AKP’ye karşı temkinli

yayın politikaları izlediğini, AKP’nin seçimde beklenmeyen bir başarı elde etmesi üzerine

ise farklı bir işbirliği zemini arayışına girdiğini belirtmektedir. Adaklı, 2003 sonlarına

doğru, Doğan Grubu’nun sektördeki ağırlığının yeni bir göstergesi ve yeni bir medya

savaşı başlatan gelişmenin, vadesi Ağustos 2005’te sona erecek olan 271,2 trilyon liralık

Petrol Ofisi AŞ (POAŞ) borcunun hükümet tarafından yeniden yapılandırılması ve 2007

yılına kadar ötelenmesi olduğunu vurgulamaktadır (2013: 567).

2008 yılının mart ayında, Doğan Grubu hesaplarında maliye kontrolörlerinin yaptığı

incelemeler sonucunda 5 şirkette iştirak hissesi satışında usulsüzlük, muhasebe hilesi ve

matrah farkı saptanmıştır. Raporda vergi kaçakçılığı suçunun saptandığı belirtilirken

dosya, ceza davası açılması için Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmiştir. Doğan Grubu,

2006 yılında Alman Axel Springer’le hisse satışı görüşmelerine başlandığını, nihai devir

işleminin Ocak 2007’de gerçekleştiğini ileri sürerken; kontrolörler ise satışın 2006’da

tamamlandığını, 2007’ye kaydırılarak muhasebe hilesi yapıldığını iddia etmiştir (Kuyucu,

2012: 604).

Adaklı, Doğan Grubu ile AKP arasındaki ilişkinin 2008 yılında gündeme gelen Deniz

Feneri tartışmasıyla negatife döndüğüne dikkat çekmektedir. Adaklı’nın analizine göre,

özellikle Hürriyet gazetesinin sürmanşet haberleriyle (2 Eylül 2008) başlayan Deniz Feneri

tartışması, Başbakan’ın grupla ilgili bazı gizli bilgileri açıklayacağı tehditleriyle devam

etmiş, grup bünyesindeki gazeteler, AKP karşıtı kampanya yürütmüştür (2013: 571).

Bu sürecin devamında Başbakan Erdoğan, AKP Ankara İl Başkanlığı’nın 18 Eylül 2008

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

367

tarihindeki toplantıda yaptığı konuşmada, isim vermeden Doğan Grubu’nu boykot

çağrısında bulunmuştur:

“Bu ülkede medya güvenilirliğini yitirmiştir, kendini bitirmiştir. Partimin mensupları

olarak yalan yanlış haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı yapın, bu

gazeteleri evlerinize sokmayın, bu kadar açık konuşuyorum.” (Önderoğlu, 19.09.2008)

18 Şubat 2009’da ise Maliye Bakanlığı tarafından Doğan Grubu’na, 826 milyon TL’lik

vergi cezası verilmiş ancak bu miktar, şirketin dava açarak itiraz etmesi ve davayı

kaybetmesi üzerine faizleriyle 4,8 milyar liraya yükselmiş, şirket temyize gitmiştir (CNN

Türk, 18.02.2009; Bianet, 19.08.2010). Grubun ödeyeceği ceza önce Kasım 2010’da

çıkarılan vergi affıyla 1,4 milyar TL’ye, Mayıs 2011’de 940 milyon TL’ye gerilemiş, son

olarak Eylül 2012’de vadesinden önce ve tek seferde yapılan 480.5 milyon TL ödeme ile

önceden yapılandırılmış borç kapatılmıştır (Sol Portal, 16.11.2010; Habertürk, 18.05.2011;

Aktif Haber, 01.10.2012).

3.2. DoğuĢ Grubu Örneği

Medya dışında finans, otomotiv, inşaat, turizm, gayrimenkul ve enerji sektöründe

yatırımları bulunan Doğuş Grubu, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında bünyesinde NTV,

CNBC-e, Radyo Eksen gibi medya kuruluşlarını barındırmaktaydı. Kuyucu’ya göre

2000’lerde büyüme göstermeye başlayan grup, Ferit Şahenk yönetiminde 2001 krizini

başarılı bir kriz yönetimiyle atlatmıştır. Grup, bu süreçte Osmanlı Bankası ile Körfez

Bank’ı birleştirmiş, ikinci aşamada da bu birleşmeden doğan Osmanlı Bankası’nı

bünyesinde bulunan Garanti Bankası’yla birleştirmiştir (Kuyucu, 2012: 473).

Doğuş Grubu, pek çok sektörde faaliyet gösterdiği için, doğası gereği siyasi iktidarla yakın

bir ilişki içinde olmak zorundaydı. Doğuş Medya Grubu’nun amiral gemisi NTV ele

alındığında, AKP iktidarının ilk yıllarındaki yayın çizgisiyle 2010 sonrası yayın çizgisinin

aynı olmadığını söylemek çok da zor değildir.

2010 sonrası Doğuş Grubu, işten çıkarmalar ve ayrılmalarla gündeme gelmeye başlamış,

özellikle 2011’de Banu Güven’in Kürt Milletvekili Leyla Zana’yı yayına çıkarmasının

engellenmesi üzerine kanaldan ayrılmasıyla bu durum, daha görünür bir hal almıştır.

Güven’in ayrıldıktan sonra Taraf gazetesine verdiği röportajda kanalda değişen ortama dair

söyledikleri dikkat çekicidir:

“Hükümet tarafından herhalde açıkça söylenmiş olması gerekiyor ki bizim yapacağımız

işin sınırı belirlendi. Tartışma programları seçimden birkaç hafta önce kalktı. Neden biz

daha fazla konuşmuyoruz gibi sitemlerle üzerinize gelindiği noktada dükkanın o bölümünü

kapatmak gibi bir hareket oluyor ki problem çıkmasın... Ama seçim öncesinde bu gerilimli

hattı geçince, basıncı ben de daha fazla hisseder oldum, herkes gibi... Son yaptığım

yayınlardan Vedat Türkali, birtakım çevrelerden gelen tepkiler sebebiyle kanal içinde

tartışma konusu oldu...

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

368

Sonra pazartesi günkü konuğum için heyecan duyuyorduk Ömer‟le (Özgüner) beraber.

Leyla Zana gelecekti. Ama sonra böyle bir röportajın da içine sokulduğumuz sınırların

dışında kaldığını öğrendim. O iyimserlikle devam ederken, seke seke giderken, çat diye

duvara çarptım ben... Çözmeye çalıştım. Gazetecilik hayatımın en zor günlerinden biriydi.

Sonuçta dendi ki: „Ha-yır, o-la-ma-yacak.‟...

Bu krizle beraber benim açımdan denizin bittiği netleşti. Hiçbir şey olmamış gibi yaparak

yayına çıkamazdım. Ben „Madem öyle, rica ediyorum erken tatil olabilir mi‟ dedim.

Sonrasında „Nasıl devam edebiliriz, konuşalım‟ dedik. Ama seçim sonrasında da bir

değişiklik olmadı. Önceden çıkaramadığım konuğu o zaman çıkarabileceğim söylenmedi.

Tam tersi. Önümüzdeki yayın dönemi için de olmayacağını anladım...

Bu formattaki programlar dışında daha çok haber bülteni veren bir NTV düşünülüyor.

Benim gördüğüm daha farklı kimlikte bir kanala gidilmiş olduğu...” (Tuğba Tekerek,

12.07.2011)

Güven’in işine son verilmesi üzerine yaptığı açıklamasında Doğuş Yayın Grubu Genel

Müdürü Cem Aydın, Güven’in iktidarın baskısı sonucu işten çıkarılmadığını, gerekçenin

NTV’nin yeni formatında kendisine uygun program bulunmaması olduğunu belirtmiştir.

Aydın, Leyla Zana röportajına müdahale ettiklerini kabul ederek bunu, denge gözetme ve

hassasiyetlere dikkat etme nedeniyle yaptıklarını söylemiştir (Milliyet, 18.07.2011).

Kanalda, 2010 yılında Ankara Muhabiri Nermin Yurteri’nin Haber Koordinatörlüğü’ne

atanmasıyla huzursuzluk başlamış, 2013’te Yurteri’nin Genel Yayın Yönetmenliği’ne

getirilmesiyle Çiğdem Anad, Mirgün Cabas ve Nilgün Balkaç gibi isimler istifa etmiştir

(Radikal, 04.07.2013). Yurteri’nin hükümete yakın bir isim olduğunu, gazeteci Mustafa

Alp Dağıstanlı NTV’de çalıştığı dönemleri kaleme aldığı kitabında anlatmaktadır. Yurteri

cemaat okullarıyla ilgili haberlerin yapılmasını istememekte, 2009’da İstanbul’da yaşanan

ve 10 kişinin öldüğü selde Erdoğan’ın büyükşehir belediye başkanlığı döneminde yapılan

binaların eleştirilmemesi konusunda muhabirleri tembihlemekte, Doğuş Holding Yönetim

Kurulu Başkanı Ferit Şahenk’le arası iyi olduğu için Egemen Bağış haberleri yapılmasını

istemektedir. Dağıstanlı, Yurteri’nin “hükümet ile NTV arasındaki kırmızı hat” olduğunu

belirtmektedir (diken.com.tr, 11.03.2014).

Bu örnekleri güçlendirecek bir diğer örnek ise, mart ayında çeşitli internet sitelerinde

yayınlanan, Yurteri ile AKP Milletvekili Yalçın Akdoğan arasında geçtiği iddia edilen

telefon görüşmesinin ses kayıtlarıdır. Bu kayıtlarda Akdoğan, Başbakan’ın Başdanışmanı

Yiğit Bulut’un NTV yayınına çıkması için Yurteri’ne baskı yapmaktadır (Sol Portal,

11.03.2014).

Bu örnekler, NTV’nin iç işleyişine siyasi iktidar tarafından müdahale ve kontrol edildiğini

göstermektedir. Gezi Parkı eylemleri döneminde haber dahi yapmayan Doğuş Yayın

Grubu’nun Maslak’taki binası önünde eylem yapılmış, bu eylemler, kanal çalışanlarının

baskısıyla yayınlamak durumunda kalınmıştı. Bunun üzerine Cem Aydın izleyicilerden

özür dilemiş, ancak bir süre sonra istifa etmiş ve yerine Erman Yerdelen

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

369

gelmişti. İddialara göre yeni yönetim kurulu başkanıyla kanal içindeki baskı daha da

artmıştı. Yerdelen’in, İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serap

Yetiş’ten kanal önündeki eyleme katılan çalışanların isimlerini istediği, NTV Tarih

dergisinin Gezi Eylemleriyle ilgili hazırlanan özel sayının baskısının engellendiği, Yetiş ve

NTV Tarih dergisi Genel Yayın Yönetmeni Gürsel Göncü’nün istifa ettiği iddia edilmişti

(Sol Portal, 4 Temmuz 2013).

Örnekler ve gelişmeler ışığında yayın çizgisini değiştiren, siyasi iktidarla dirsek teması

kuran ve yapılanmasını buna göre belirleyen Doğuş Holding’in emeklerinin karşılığını

aldığını söylemek mümkündür. Doğuş İnşaat 2012 yılında, İstanbul’daki 4. metro ihalesi

olan Üsküdar-Sancaktepe metrosu ihalesini almıştır (Başkaya, 15.06.2012). Holding,

2013’te ise “Galataport” olarak bilinen Salıpazarı Liman Sahası’nın özelleştirme ihalesini

702 milyon dolarlık teklifle kazanmıştır (ntvmsnbc, 16.05.2013). 2011 yılında da Doğan

Grubu bünyesindeki Star TV’yi satın alan Doğuş Grubu, ekonomik büyümesini her alanda

sürdürmektedir (Kuyucu, 2012: 477).

SONUÇ VE DEĞERLENDĠRME

Çalışmada ortaya konan örneklere bakıldığında, AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu

yana Türkiye’deki medya düzeninde sahiplik yapısının mevcut siyasi iktidara doğru el

değiştirdiği açıkça görülebilmektedir. Marx ve Engels’in, maddi üretim araçlarını elinde

bulunduran sınıfın zihinsel üretim araçları üzerinde de denetim kurduğu tespitinin somut

karşılığını, yukarıda ortaya konulan tabloda görmek mümkündür. Siyasi erkin yürütme

gücünü elinde bulunduran AKP, düşünsel üretim araçları üzerinde denetim kurarak bu

araçlardan yoksun olanların düşüncelerini kendine tabi kılmaya çalışmaktadır. Bu amaçla

AKP hükümeti, medya endüstrisini yeniden düzenlemiş, medya kuruluşlarını kendine

yakın çevrelerin elinde toplamaya çalışmış, ele geçiremediğini üzerinde baskı kurma ve

dönüştürme yoluna gitmiştir, Çukurova Grubu’nu tasfiye etmiş, bünyesindeki medya

organizasyonlarını satın almış, Doğuş Grubu’nu dönüştürmüştür. AKP’nin iktidara

geldikten kısa süre sonra seçimlerdeki rakibi Uzan Grubu’nu hedef alması ise, rastlantı

değildir.

Medya endüstrisi yeniden düzenlenirken Başbakanlığa bağlı bir kurum olan TMSF’nin

efektif şekilde kullanıldığı dikkat çekmiştir. TMSF’nin el koyduğu şirketler siyasal iktidara

yakın çevrelere, hatta kimi zaman siyasal iktidarla organik bağı olan kişilere satılmış, satış

aşamalarında kamu bankası kredileri gibi devlet olanakları kullanılmıştır. Öte yandan,

medya kuruluşunu satın alması istenmeyen medya grubunun ise “rekabetin oluşmaması”

gibi gerekçelerle ihalelerden çekilmek durumunda bırakıldığı görülmüştür.

Gezi Parkı’nda “Taksim Yayalaştırma Projesi”nin yürütücüsü, yani siyasi iktidarın yanında

toplumsal muhalefetin karşısında yer alan Kalyon İnşaat’ın da medya sektörüne girmesi,

medya patronlarının siyasal iktidarla kurduğu organik bağlara verilebilecek en güncel

örneklerden biridir.

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

370

Sonuç olarak, Golding ve Murdock’ın tezinden hareketle şu tespiti yapmak mümkündür;

düşüncenin üretim ve dağıtımına siyasal iktidar hükmetmektedir ve kontrolü elinde

bulunduranların dünya görüşü, bağımlı gruplar üzerinde tahakküm kurmaktadır.

Çalışmanın sonucunda vardığımız nokta, burjuvazinin yöntem ve ihtiyaçları ile

yürütücüsünün özgünlükleri doğrultusunda, medya endüstrisinin yeniden düzenlendiği ve

sahiplik yapısının şekillendirildiğidir.

Kaynakça

Adaklı, G., “Yayıncılık Alanında Mülkiyet ve Kontrol”, Medya Politikaları, Der:D. Beybin Kejanlıoğlu,

Sevilay Çelenk, Gülseren Adaklı, Ankara: İmge Kitabevi Yayınları, 2001, s.145-203.

Adaklı, G., Türkiye’de Medya Endüstrisi: Neoliberalizm Çağında Mülkiyet ve Kontrol ĠliĢkileri,

Ankara: Ütopya Yayınevi, 2006.

Adaklı, G., “2002-2008: Türk Medyasında AKP Etkisi”, AKP Kitabı: Bir Dönüşümün Bilançosu, Der.

İlhan Uzgel, Bülent Duru, Ankara: Phoenix Yayınevi, 2013, s.559-613.

Althusser, L., Ġdeoloji ve Devletin Ġdeolojik Aygıtları, Çev.Alp Tümertekin, İstanbul: İthaki Yayınları,

2006.

Cankaya, Ö. ve Batur Yamaner, M., Kitle ĠletiĢim Özgürlüğü, Ankara: Turhan Kitabevi Yayınları, 2006.

Çaylı, E. ve Depeli, G., Ġfade Özgürlüğünün On Yılı: 2001-2011, İstanbul: IPS İletişim Vakfı Yayınları,

2012.

Engels, F., Anti-Dühring: Bay Eugen Dühring Bilimi Altüst Ediyor, Çev. Kenan Somer, Ankara: Sol

Yayınları, Ekim 1995.

Erdoğan, İ. Pozitivist Metodoloji ve Ötesi: AraĢtırma Tasarımları, Niteliksel ve Ġstatistiksel Yöntemler,

Ankara: Erk Yayınları, 2012.

Golding, P. ve Murdock, G., “Kültür, ĠletiĢim ve Ekonomi Politik”, Medya Kültür Siyaset, Der. Süleyman

İrvan, Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları, 1997, s.49-78.

Herman, E. S. ve Chomsky, N., Rızanın Ġmalatı: Kitle Medyasının Ekonomi Politiği, Çev. Dr. Ender

Abadoğlu, İstanbul: Bgst Yayınları, Ekim 2012.

İba, Ş., “AKP Nasıl Ġktidar OlmuĢtu?”, AKP “Ilımlı İslam” Neoliberalizm, Ed: Fikret Başkaya, Ankara:

Ütopya Yayınevi, 2013, s.80-108.

Kuyucu, M., Türkiye'de Medya Ekonomisi, İstanbul: Esen Kitap, 2012.

Marx, K., Grundrisse: Ekonomi Politiğin EleĢtirisi Ġçin Ön ÇalıĢma, Çev. Sevan Nişanyan, İstanbul:

Birikim Yayınları, 2012.

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

371

Marx, K., & Engels, F., Alman Ġdeolojisi, Çev. Tonguç Ok, Olcay Geridönmez, İstanbul: Evrensel Basım

Yayın, 2013.

Mosco, V., The Political Economy of Communication, SAGE, 2009.

Nikitin, P., Ekonomi Politik, Çev. Hamdi Konur, Ankara: Sol Yayınları, Temmuz 2005.

Rosenthal, M. ve Yudin, P., Materyalist Felsefe Sözlüğü, Çev. Aziz Çalışlar, İstanbul: Sosyal Yayınlar,

1972.

Smith, A., Milletlerin Zenginliği, Çev. Haldun Derin, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Kasım

2006.

Tanilli, S., Uygarlık Tarihi, İstanbul: Adam Yayınları, Ekim 2002.

Yaylagül, L., Kitle ĠletiĢim Kuramları: Egemen ve EleĢtirel YaklaĢımlar, Ankara: Dipnot Yayınları,

2013.

Elektronik Kaynaklar

Akşam, http://www.aksam.com.tr/kunye/, Erişim tarihi: 23.03.2014

Aktif Haber, http://www.aktifhaber.com/aydin-dogan-vergi-borcunu-kapatti-668439h.htm, Erişim tarihi:

23.03.2014

Başkaya, S., Ntvmsnbc, http://www.ntvmsnbc.com/id/25358437, Erişim tarihi: 14.03.2014

Bianet, http://bianet.org/bianet/medya/124256-mahkemeden-dogan-grubuna-vergi-cezasi-cikti-sirket-

temyize-gidiyor, Erişim tarihi: 23.03.2014

Ciner Group, http://www.cinergroup.com.tr/companies/haberturk-gazetecilik-ve-matbaacilik, Erişim tarihi:

23.03.2014

Ciner Group, http://www.cinergroup.com.tr/companies/haberturk, Erişim tarihi: 23.03.2014

Ciner Group, http://www.cinergroup.com.tr/companies/bloomberg-ht, Erişim tarihi: 23.03.2014

Ciner Group, http://www.cinergroup.com.tr/companies/gazete-haberturk, Erişim tarihi: 23.03.2014

CNN Türk, http://www.cnnturk.com/2009/ekonomi/sirketler/02/18/dogan.holdinge.rekor.ceza/514295.0/,

Erişim tarihi: 20.03.2014

CNN Türk, http://www.cnnturk.com/ekonomi/sirketler/sabah-ve-atv-kalyona-satildi, Erişim tarihi:

23.03.2014

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

372

Diken.com.tr, http://www.diken.com.tr/medya/hukumetle-ntv-arasindaki-kirmizi-hat-nermin-yurteri/, Erişim

tarihi: 23.03.2014

Duran, R., Bianet, http://bianet.org/bianet/medya/67818-star-satildi-hayirsiz-olsun, Erişim tarihi: 23.03.2014

Habertürk, http://ekonomi.haberturk.com/para/haber/631766-dogan-940-milyona-anlasti-5-milyarlik-

borcunu-sildi, Erişim tarihi: 23.03.2014

Hürriyet, http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/7814793.asp, Erişim tarihi: 23.03.2014

Milliyet, http://ekonomi.milliyet.com.tr/milliyet-ve-vatan-gazetelerinin-satisi-

tamamlandi/ekonomi/ekonomidetay/03.05.2011/1385554/default.htm, Erişim tarihi: 23.03.2014

Milliyet, http://gundem.milliyet.com.tr/ntv-den-banu-guven-

aciklamasi/gundem/gundemdetay/18.07.2011/1415852/default.htm, Erişim tarihi: 23.03.2014

Ntvmsnbc, http://www.ntvmsnbc.com/id/25444923/, Erişim tarihi: 23.03.2014

Ntvmsnbc, http://www.ntvmsnbc.com/id/25442814/, Erişim tarihi: 23.03.2014

Oda Tv, http://www.odatv.com/n.php?n=kanal-24-star-gazetesini-aldi-ve-satti-simdi-skyturk-ve-aksami-aldi-

-2211131200, Erişim tarihi: 23.03.2014

Önderoğlu, E., Bianet, http://www.bianet.org/bianet/medya/109823-hukumete-yakin-gazeteler-erdogan-in-

boykot-onerisini-onemsemedi, Erişim tarihi: 23.03.2014

Radikal, http://www.radikal.com.tr/turkiye/tmsf_showa_el_koydu-1133957, Erişim tarihi: 23.03.2014

Radikal, http://www.radikal.com.tr/ekonomi/calika_verilen_kredi_meclis_gundeminde-500516, Erişim

tarihi: 23.03.2014

Radikal,

http://www.radikal.com.tr/turkiye/derya_sazaktan_erdogan_demiroren_ve_basbakan_erdogan_aciklamasi-

1180000, Erişim tarihi: 23.03.2014

Radikal, http://www.radikal.com.tr/turkiye/ntvde_cabas_ve_anad_da_gitti-1140390, Erişim tarihi:

23.03.2014

Sabah, http://arsiv.sabah.com.tr/2004/02/15/eko101.html, Erişim tarihi: 23.03.2014

Sancak Group, http://sancakgroup.com/, Erişim tarihi: 23.03.2014

Sol Portal, http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/erdogan-aydin-dogani-affetti-haberi-35869, Erişim tarihi:

23.03.2014

I. Uluslararası İletişim Bilimi ve Medya Araştırmaları Kongresi I. International Communication Science & Media Studies Congress 12-15 Mayıs 2014 - Kocaeli, Türkiye Bildiri Kitabı - I, Proceeding Book - I

373

Sol Portal, http://haber.sol.org.tr/medya/alo-nermin-yurterinin-dengeli-ntvsi-haberi-89187, Erişim tarihi:

23.03.2014

Sol Portal, http://haber.sol.org.tr/medya/ntv-kendini-bitirmeye-devam-ediyor-patron-kelle-istedi-kimler-

isten-cikarilacak-haberi-75763, Erişim tarihi: 23.03.2014

Taraf, http://www.taraf.com.tr/haber-show-tv-ciner-e-satiliyor-125057/, Erişim tarihi: 23.03.2014

Tekerek, T., Taraf, http://www.taraf.com.tr/haber-seke-seke-giderken-cat-duvara-carptim-74054/, Erişim

tarihi: 23.03.2014

Turkuvaz, http://www.turkuvazyayin.com.tr/, Erişim tarihi: 23.03.2014

Türkmedya, http://www.turkmedya.com.tr/index.html, Erişim tarihi: 23.03.2014

Vikipedi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Gen%C3%A7_Parti, Erişim tarihi: 23.03.2014

Vikipedi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Berat_Albayrak, Erişim tarihi: 23.03.2014

Vikipedi , http://tr.wikipedia.org/wiki/Pamukbank, Erişim tarihi: 23.03.2014

Vikipedi , http://tr.wikipedia.org/wiki/Yap%C4%B1_Kredi_Bankas%C4%B1, Erişim tarihi: 23.03.2014

Vikipedi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Ethem_Sancak, Erişim tarihi: 23.03.2014

Yaman, Z., Sabah, http://www.sabah.com.tr/Yasam/2012/09/27/taksim-meydani-kalyona-emanet, Erişim

tarihi: 23.03.2014

Zaman, http://www.zaman.com.tr/ekonomi_dogus-grubundan-kral-tvye-95-milyon-dolar_703963.html,

Erişim tarihi: 23.03.2014


Recommended