+ All Categories
Home > Documents > Tobin Vergisi Spekülatif Amaçlı Döviz Hareketlerini Önlemede Bir Çözüm Olabilir mi?

Tobin Vergisi Spekülatif Amaçlı Döviz Hareketlerini Önlemede Bir Çözüm Olabilir mi?

Date post: 27-Feb-2023
Category:
Upload: ybuankara
View: 0 times
Download: 0 times
Share this document with a friend
29
Vergi Sorunları Dergisi, Sayı:190, Temmuz 2004, ss. 92 -108. TOBİN VERGİSİ SPEKÜLATİF AMAÇLI DÖVİZ HAREKETLERİNİ ÖNLEMEDE BİR ÇÖZÜM OLABİLİR Mİ? Hüseyin ŞEN * Abdullah KESKİN ** Ersan Öz *** I. Giriş Globalleşme ile birlikte uluslararası sermaye hareketleri daha akışkan ve daha karmaşık hale gelmiştir. Bugün, uluslararası döviz piyasalarındaki günlük işlem hacmi 2 trilyon ABD Dolarına [$] ulaşmıştır ve her geçen gün de artmaktadır. Uluslararası hesaplamalar, bu işlem hacminin yalnızca yüzde 5’den daha az bir kısmının mal ve hizmet ticareti ile ilgili; kalanının ise spekülatif amaçlı olduğuna işaret etmektedir. Uluslararası döviz işlemlerinin neredeyse tamamının spekülatif amaçlı işlemlerden oluşması ve hatta bunların yüzde 50’den fazlasının bir haftadan daha kısa vadeli olması, çok ciddi ekonomik sorunları da berabe rinde getirmektedir. Son onbeş yılda, yükselen piyasa ekonomilerinde [Emerging markets] yaşanan krizlere bakıldığında kısa vadeli spekülatif döviz hareketlerinin ne denli olumsuzluklara neden olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Özellikle 1992’den bu yana, global finans piyasalarındaki krizler istisna olmaktan çıkıp [adeta] norm haline gelmiştir (Bird & Rajan, 1999:229). 1994 Meksika Krizi, 1997 Asya Krizi ve bunu takip eden Rusya ve Brezilya krizleri, çok yakın geçmişte de Türkiye ve Arjantin’de yaşanan finansal krizler bunun tipik örnekleridir. Giderek sıklaşan ve şiddeti artan bu krizlerin arkasında spekülatif amaçlı döviz hareketlerinin olduğu ve bu hareketlerin vergileme yoluyla caydırılması gerektiği sık sık dile getirilmektedir. Bu çerçevede de her yaşanan global karakterli finansal kriz sonrasında Tobin vergisi önerisi tekrar gündeme gelmektedir. Bu çalışma, spekülatif amaçlı döviz hareketlerinin önlenmesine yönelik bir çözüm önerisi olarak ortaya atılan Tobin vergisini ele almakta ve bu verginin spek ülatif amaçlı döviz hareketlerini önlemedeki rolünü tartışmaktadır. Altı bölümden oluşan çalışmanın ikinci bölümünde Tobin vergisinin genel çerçevesi çizilirken, üçüncü bölümde Tobin vergisinin nasıl çalıştığı ve hesaplandığı ele alınmaktadır. Dördüncü böl ümde Tobin vergisinin etkinliğinin artırılmasına yönelik alternatif öneriler irdelenirken, beşinci bölümde Tobin vergisinin avantaj ve dezavantajları üzerinde durulmaktadır. Son bölümde ise genel değerlendirme ve sonuca yer verilmektedir. II. Tobin Vergisi Nedir? James Tobin, Bretton Woods Sistemi’nin çöküşünün hemen ardından 1972 yılında Princeton Üniversitesi’nde Joseph Schumpeter’in anısına verdiği konferansta döviz kurlarındaki oynaklığı minimize etmek, ülkelerin makroekonomik performansına yardımcı olmak ve bu vergiden sağlanan gelirle de uluslararası kalkınma çabalarına katkıda bulunmak için spot döviz işlemleri üzerine bir vergi konulmasını önermiştir 1 . * Yrd. Doç. Dr., Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, Afyon. ** Öğretim Görevlisi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, Afyon. *** Araştırma Görevlisi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, İzmir. 1 Bkz. Tobin (1978), Eichengreen &… (1995), Tobin (1996).
Transcript

Vergi Sorunları Dergisi, Sayı:190, Temmuz 2004, ss. 92 -108.

TOBİN VERGİSİ SPEKÜLATİF AMAÇLI DÖVİZ HAREKETLERİNİ

ÖNLEMEDE BİR ÇÖZÜM OLABİLİR Mİ?

Hüseyin ŞEN* Abdullah KESKİN**

Ersan Öz*** I. Giriş Globalleşme ile birlikte uluslararası sermaye hareketleri daha akışkan ve daha karmaşık hale gelmiştir. Bugün, uluslararası döviz piyasalarındaki günlük işlem hacmi 2 trilyon ABD Dolarına [$] ulaşmıştır ve her geçen gün de artmaktadır. Uluslararası hesaplamalar, bu işlem hacminin yalnızca yüzde 5’den daha az bir kısmının mal ve hizmet ticareti ile ilgili; kalanının ise spekülatif amaçlı olduğuna işaret etmektedir. Uluslararası döviz işlemlerinin neredeyse tamamının spekülatif amaçlı işlemlerden oluşması ve hatta bunların yüzde 50’den fazlasının bir haftadan daha kısa vadeli olması, çok ciddi ekonomik sorunları da beraberinde getirmektedir. Son onbeş yılda, yükselen piyasa ekonomilerinde [Emerging markets] yaşanan krizlere bakıldığında kısa vadeli spekülatif döviz hareketlerinin ne denli olumsuzluklara neden olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Özellikle 1992’den bu yana, global finans piyasalarındaki krizler istisna olmaktan çıkıp [adeta] norm haline gelmiştir (Bird & Rajan, 1999:229). 1994 Meksika Krizi, 1997 Asya Krizi ve bunu takip eden Rusya ve Brezilya krizleri, çok yakın geçmişte de Türkiye ve Arjantin’de yaşanan finansal krizler bunun tipik örnekleridir. Giderek sıklaşan ve şiddeti artan bu krizlerin arkasında spekülatif amaçlı döviz hareketlerinin olduğu ve bu hareketlerin vergileme yoluyla caydırılması gerektiği sık sık dile getirilmektedir. Bu çerçevede de her yaşanan global karakterli finansal kriz sonrasında Tobin vergisi önerisi tekrar gündeme gelmektedir. Bu çalışma, spekülatif amaçlı döviz hareketlerinin önlenmesine yönelik bir çözüm önerisi olarak ortaya atılan Tobin vergisini ele almakta ve bu verginin spekülatif amaçlı döviz hareketlerini önlemedeki rolünü tartışmaktadır. Altı bölümden oluşan çalışmanın ikinci bölümünde Tobin vergisinin genel çerçevesi çizilirken, üçüncü bölümde Tobin vergisinin nasıl çalıştığı ve hesaplandığı ele alınmaktadır. Dördüncü bölümde Tobin vergisinin etkinliğinin artırılmasına yönelik alternatif öneriler irdelenirken, beşinci bölümde Tobin vergisinin avantaj ve dezavantajları üzerinde durulmaktadır. Son bölümde ise genel değerlendirme ve sonuca yer verilmektedir. II. Tobin Vergisi Nedir? James Tobin, Bretton Woods Sistemi’nin çöküşünün hemen ardından 1972 yılında Princeton Üniversitesi’nde Joseph Schumpeter’in anısına verdiği konferansta döviz kurlarındaki oynaklığı minimize etmek, ülkelerin makroekonomik performansına yardımcı olmak ve bu vergiden sağlanan gelirle de uluslararası kalkınma çabalarına katkıda bulunmak için spot döviz işlemleri üzerine bir vergi konulmasını önermiştir1.

* Yrd. Doç. Dr., Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, Afyon. ** Öğretim Görevlisi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, Afyon. *** Araştırma Görevlisi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, İzmir. 1 Bkz. Tobin (1978), Eichengreen &… (1995), Tobin (1996).

2

Adını James Tobin’den alan Tobin vergisi, uluslararası sermaye hareketleri üzerine değer esasına dayanan [advalorem], düşük oranlı, bütün ülkeler için geçerli olacak tek oranlı [yüzde 0.1 ile yüzde 1 arasında] bir döviz işlem vergisi konulmasını öngörmektedir. Tobin vergisiyle amaçlanan, spekülasyonun maliyetini yükseltmek suretiyle kısa vadeli plasmanlardan ve/veya döviz spekülasyonlarından kazanç sağlamayı uman yatırımcıları bu kararlarından caydırmak ve böylece döviz piyasalarındaki oynaklığı minimize etmektir. Tobin, spekülatif amaçlı döviz işlemlerinin neden vergilendirilmesi gerektiğini aşağıdaki gerekçelere dayandırmaktadır:

‘Ulusal ekonomiler ve ulusal hükümetler, istihdam, milli gelir ve enflasyona ilişkin ulusal ekonomik politika amaçlarından önemli ölçüde taviz vermedikleri ve ciddi zorlukları göğüslemedikleri sürece, büyük meblağlara ulaşan yabancı paralar arasındaki fon hareketlerini ayarlamada yetersiz kalmaktadırlar. Özellikle finansal sermayenin mobilitesi ulusal faiz oranları arasındaki sürdürülebilir farkı sınırlandırmakta ve sonuçta merkez bankaları ve hükümetlerin ulusal ekonom ileri ile uyumlu para ve maliye politikaları izlemelerini ciddi ölçüde kısıtlamaktadır. Benzer şekilde, döviz kurları üzerinde yapılan spekülasyon, …., ciddi ve sancılı ekonomik sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Ulusal politikalar … [bu sorunların üstesinden gelmede] güçsüzdür’ (Tobin, 1978:154).

Tobin’e göre, döviz piyasasında yapılan kısa vadeli ve spekülatif amaçlı işlemler üzerinden düşük oranlı böyle bir vergi alınması sayesinde spekülatif amaçlı döviz hareketleri önemli ölçüde azalacaktır. Sonuçta spekülatif amaçlı döviz alım satımının karlılığı ve dolayısıyla mobilitesi düşecek, uluslararası finansal sistem daha istikrarlı hale gelecek ve aynı zamanda potansiyel bir gelir elde edilmiş olacaktır. Spekülatif amaçlı döviz hareketlerinin vergilendirilmesine ilişkin görüşlerini ‘throw some sand in the well -greased wheels of speculation 2’ ifadesi ile özetleyen Tobin, bu konudaki önerisini izleyen yıllarda da sürdürmüştür3. Tobin’in önerisi, 1970’li yıllarda günümüze oranla sermaye hareketliliğinin çok fazla yaşanmaması nedeniyle önceleri pek fazla önemsenmemiş hatta bazı ekonomistler ile merkez bankaları ve finans çevreleri bu öneriye tepki göstermişlerdir (Patomaki, 2000). Aslında Tobin vergisinin kökü J. M. Keynes’e kadar uzanmaktadır. 1929 Büyük Buhranı’nın etkilerinin sürdüğü 1930’ların ikinci yarısında Keynes, finansal piyasalar üzerine salınacak bir işlem vergisinin spekülatif hareketleri önleme ve uzun vadeli yatırımları özendirmedeki önemine dikkat çekmiştir. Bu konudaki görüşlerini 1936’da yazdığı ‘The General Theory of Employment, Interest and Money 4’ adlı ünlü çalışmasında dile getiren Keynes, hisse senedi piyasasına uygulanacak böyle bir verginin kısa vadeli alım-satım karı elde etmek isteyen spekülatörleri bu kararlarından caydıracağını; buna karşın temel göstergeleri esas alarak yatırım yapanları olumsuz yönde etkilemeyeceğini ileri sürmüştür. Keynes’in söylemleri paralelinde 1970’lerin başlarında Tobin, spekülatif amaçlı uluslararası döviz işlemlerinden düşük oranlı bir vergi alınmasının öncelikle döviz piyasalarındaki spekülatif hareketleri önleyeceğini ve dünya finans piyasalarında, özellikle yükselen piyasalarda istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacağını öne sürmüştür5. Üstelik Tobin’e göre bu tür işlemler üzerinden alınan bir vergiden sağlanacak gelirin global yoksullukla mücadelede kullanılması da mümkündür.

2 İyice yağlanmış spekülasyonun tekerlerine biraz kum atmak (Tobin, 1978:154-155). 3 Bkz. Tobin (1978), Eichengreen & … (1995), Tobin (1996). 4 İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi 5 Bkz. Tobin (1978), Eichengreen &… (1995), Tobin (1996).

3

Kopenhag’ta 1994’te yapılan Dünya Toplumsal Zirvesi’nde [World Social Summit] zamanın Fransa Cumhurbaşkanı F. Mitterand, Tobin vergisini farklı bir perspektiften tekrar gündeme getirmiş ve bu verginin uluslararası kalkınma için ilave bir potansiyel kaynak oluşturabileceğini ileri sürmüştür. İzleyen yıllarda global finansal piyasalarda spekülatif döviz hareketlerine bağlı olarak yaşanan kargaşa ve krizler sonrasında [özellikle kısa bir zaman içinde bölgesel bir kriz olmaktan çıkıp global bir nitelik kazanan 1997 Asya Krizi sonrasında] Tobin vergisi sık sık dile getirilmiş ve bu yöndeki arayışları arttırmıştır. III. Tobin Vergisi Nasıl Çalışır ve Hesaplanır? Tobin vergisinin çalışma mekanizması oldukça basittir. Yapılması gereken yalnızca herhangi bir para biriminin diğerine dönüştürülmesi sırasında bu işlem üzerine düşük oranlı advalorem bir vergi uygulanmasıdır. Buna göre herhangi bir para birimi diğerine çevrilmek istendiğinde toplam işlem hacmi üzerinden belirli bir oranda vergilendirilecektedir. Tobin 1970’lerin başlarında bu öneriyi ilk olarak ortaya attığında spot döviz işlemleri üzerinden alınacak bu verginin oranının yüzde 0.1 ile yüzde 0.5 arasında olabileceğini öngörmüştür. Ancak Tobin, vergi oranı konusunda net bir oran ortaya koyamamış; bu konudaki görüşlerini sık sık değiştirmiştir. Tobin’in en son üzerinde karar kıldığı oran yüzde 0.2’dir6. Tobin, uluslararası finansal piyasalarda spekülasyonu yavaşlatacağına inandığı böyle bir verginin bütün ülkelerde aynı oranda ve bütün ülkelerin kendi toprakları üzerinde döviz cinsi ne olursa olsun bütün işlemlerde uygulanması gerektiğini vurgulamıştır. Belirli bir dönemde Tobin vergisinden ne miktarda bir gelir elde edileceği vergi oranı ile vergi tabanı [döviz işlemlerinin kapsamı ve hacmi] yanında başka faktörlere de bağlıdır. Bunlar; döviz hareketinin Tobin vergisine karşı gösterdiği esnekliğin katsayısı, hangi tür ve ne büyüklükteki işlemlerin vergiden muaf tutulacağı, vergi kaçırma ve vergiden kaçınmanın boyutları gibi bir dizi unsurdan oluşmaktadır (Spahn, 1996). Bu faktörler Tobin vergisinden sağlanacak gelirin büyüklüğünü belirleyecektir. Tobin vergisinden ne kadar gelir elde edilebileceğine ilişkin farklı çalışmalar bulunmaktadır7. Tobin vergisinin hesaplanmasına genel bir örnek oluşturması ve ayrıntılı olması nedeniyle burada örnek olarak Felix’in (1995a) hesaplama yöntemine yer verilmiştir.

Tablo-1: Tobin Vergisinden Sağlanacak Tahmini Hasılat

Yıllık Vergi Hasılatı (Milyar $) Vergilendirilebilir Döviz İşlemi % 0.5 Vergi

Oranına Göre % 1 Vergi

Oranına Göre 1 trilyon $ x 240a =240 trilyon $ - % 20 = 192 trilyon $ b - % 20 = 144 trilyon $ c - % 50 = 72 trilyon $ d

360

720 a 1 Yıldaki İşlem Günü Sayısı b Vergi İstisnası (240 trilyon $ x % 20) c Vergi Kaçağı (240 trilyon $ x % 20) d İşlem Hacmindeki Azalış (144 trilyon $ üzerinden) Kaynak : Felix (1995a)

6 Bkz. Tobin (1996). 7 Bkz. Felix (1995a), Felix (1995c), Frankel (1996), Kenneth (1999), Angelis (2000)

4

Tablo-1’e göre yıllık döviz işlem hacminin 1 trilyon $ ve yıllık döviz işlem gününün 240 gün olduğu varsayımı altında, yılda brüt 240 trilyon $ tutarında bir vergi matrahı oluşacaktır. Ancak bu matrah üzerinden sırasıyla yüzde 20 vergi istisnası, yüzde 20 vergi kaçağı dikkate alındığında matrah 144 trilyon $’a düşecektir. Tobin vergisinin döviz işlemleri üzerindeki azaltıcı etkisinin de yüzde 50 olacağı kabul edildiğinde vergilendirilebilir döviz işlem hacmi 72 trilyon $ olacaktır. Dolayısıyla Tobin vergisi oranının yüzde 0.5 olması durumunda bu vergiden elde edilecek yıllık vergi hasılatı 360 milyar $, yüzde 1 olması durumunda ise 720 milyar $ olacaktır. IV. Tobin Vergisinin Etkinliğinin Artırılmasına Yönelik Alternatif Bir Öneri: İki Aşamalı Tobin Vergisi Spekülatif amaçlı döviz hareketleri ile mücadelede daha etkin bir sonuç alabilmek için alternatif öneriler ortaya atılmıştır. Bu öneriler temelde Spahn’ın (1996) çalışmasına dayanmaktadır. Spahn (1996) vergilemeden, spekülatif amaçlı olmayan döviz işlemlerinin etkilenmemesi ve dolayısıyla bu verginin etkinliğinin artırılması için iki aşamalı bir Tobin vergisi [a two-tier Tobin tax] önerisinde bulunmaktadır. İki aşamalı Tobin vergisi önerisinin ilk aşamasını düşük oranlı genel bir Tobin vergisi; ikinci aşamasını ise ek bir döviz vergisi [exchange surcharge] oluşturmaktadır. Buna göre ilk aşamada alınacak vergi spot işlemlere yüzde 0.2 gibi standart bir oranda; türev ürünlere bu standart oranın [yüzde 0.2’nin] yüzde 50’si kadar bir oranda uygulanacaktır. İkinci aşamada alınacak vergi ise, yalnızca spekülatif amaçlı döviz işlemlerinin arttığı dönemlerde uygulanacak yasaklayıcı bir ek döviz vergisinden ibarettir. Ek döviz vergisinin belirli bir oranı olmayıp; spekülasyonun şiddetine göre yüzde 100’e kadar artırılabilecektir8. Grafik-1, Spahn’ın (1996) iki aşamalı Tobin vergisi önerisinin nasıl uygulanacağını göstermektedir. Grafik-1: İki Aşamalı Tobin Vergisinin Simulasyonu

0

500

1000

1500

2000

2500

1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29

Hedef Döviz KuruAlt BandÜst BandGerçek Döviz Kuru

Kaynak : Spahn (1996) ve Patomaki’den (2001) faydalanılarak düzenlenmiştir.

8 Bkz. Spahn (1996) , Patomaki (2001).

5

Grafikteki hedef döviz kuru, ileriye dönük hareketli ortalama metodu ile tahmin edilmektedir. Elde edilen trendin belirli bir oranı olarak alt ve üst bandlar belirlenmektedir. Alt ve üst band arasında döviz kuru işlemleri ek döviz vergisine tabi tutulmayacaktır. Ancak kurun alt veya üst band sınırını aşması durumunda piyasa döviz kuru ile piyasa döviz kuruna yakın olan band [alt veya üst band] arasındaki fark; yüksek, sabit veya değişken bir oranda vergilendirmeye tabi tutulacaktır. Böylece merkez bankasının müdahalesine gerek kalmaksızın vergileme yoluyla piyasa döviz kuru belirlenen band arasında tutulmuş; hem vergilemeden belirli bir gelir elde edilmiş hem de merkez bankasının döviz rezervleri erimemiş olacaktır. Ek döviz vergisi, döviz kuru üzerindeki spekülasyonun neden olduğu aşırı oynaklıktan kaynaklanan negatif dışsallıkları vergilendirmeyi amaçlamaktadır (Patomaki, 2001). Bu verginin matrahı, spekülasyon nedeniyle band dışına çıkan piyasa döviz kuru ile band arasındaki kur farkının döviz işlem miktarı ile çarpımı sonucu elde edilecek tutardır. Spekülasyonun olmadığı dönemlerde matrah oluşmayacağı için döviz işlemleri üzerinden alınacak ek döviz vergisi geliri olmayacak; yalnızca spekülatif işlemlerin olduğu dönemlerde yani matrah pozitif olduğunda vergi geliri ortaya çıkacaktır (Spahn, 1996). Ek döviz vergisi, piyasa döviz kurundaki değişmelere karşı son derece duyarlı bir vergi olup; her ne zaman döviz kuru bandın dışına çıkarsa otomatikman devreye girecektir. Bu vergi [bir bakıma] para birimlerine karşı spekülatif amaçlı bir hücum olduğunda otomatik bir şalter [circuit breaker] işlevi görecektir (Stotsky, 1996). Ek döviz vergisinin konusunun yalnızca döviz işlemleri ile sınırlandırılabileceği gibi türev piyasaları da kapsayacak şekilde genişletilmesi mümkündür. Bu verginin amacına ulaşması, yani spekülasyonu önlemesi durumunda vergiye tabi bir matrah oluşmayacağından herhangi bir vergi geliri elde edilemeyecektir. Spekülasyonun şiddetlendiği veya devalüasyon beklentisinin arttığı dönemlerde piyasa döviz kuruna merkez bankasının müdahale etmesi ve/veya Tobin vergisinin uygulanması kurdaki değer kaybını önleyemeyebilir. Kurdaki değer kaybının sürdüğü böyle dönemler için Woodward (2000) bir Global Müdahale Fonu [Global Intervention Fund] oluşturulmasını önermektedir. Kaynağını Tobin vergisi gelirlerinin oluşturacağı bu fon, aynen merkez bankasının yaptığı gibi piyasa döviz kurunu spekülatif baskılara karşı koruma işlevi görecektir. Global Müdahale Fonu, piyasa döviz kuru band dışına çıktığında ve dolayısıyla merkez bankasının döviz rezervleri belirli bir düzeye düştüğünde [örneğin, ancak 3 aylık ithalatı karşılayabilecek duruma düştüğünde] otomatik olarak devreye girecektir (Patomaki, 2001). Ek döviz vergisinin uygulamaya konulduğu dönemlerde spekülatif amaçlı döviz alım-satımının maliyeti artmış olacaktır. Bu gelişme karşısında spekülatörler, spekülatif amaçlı kararlarından vazgeçecekler ya da en azından belirli bir süre bu kararlarını erteleyeceklerdir. Sonuçta hem piyasalardaki dalgalanma azalacak, hem de çeşitli amaçlarla kullanılabilecek bir gelir elde edilecektir. Ek döviz vergisinin döviz piyasasında istikrarı sağlamada daha etkin olabilmesi için şu yöntem uygulanabilir. Bu verginin piyasa döviz kurunu hedef döviz kuru trendinden uzaklaştıran yani spekülatif amaçlı işlemlere [gerekirse artırılarak] uygulanması; piyasa döviz kurunu, hedef döviz kuru trendine yakınlaştıran işlemlere ise daha düşük oranda uygulanması veya hiç uygulanmaması faydalı olabilir. Her iki uygulama da ülkeye avantaj sağlayacaktır.

6

Birinci durumda önemli bir gelir sağlanırken; ikinci durumda döviz piyasasının daha hızlı istikrara kavuşmasına katkıda bulunulmuş olunacaktır. Burada önemle belirtelim ki, ek döviz vergisinin döviz piyasalarında istikrar veya gelir sağlaması büyük ölçüde döviz hareketinin bu vergiye karşı göstereceği esnekliğe bağlıdır (Bird & Rajan, 1999). Esnekliğin düşük olması durumunda ek döviz vergisi piyasalarda istikrarı sağlama ve krizi önlemede etkin olmayacak ancak önemli ölçüde bir gelir sağlayacaktır. Esnekliğin yüksek olması durumunda ise piyasalarda istikrar sağlanacak ancak elde edilen gelir azalacaktır. Sonuçta her iki durumda da kazanan ülke olacaktır. Spahn’ın (1996) iki aşamalı Tobin vergisi önerisine benzer bir öneri de Breton (1998) tarafından yapılmıştır. 1997 Asya Krizi bağlamında alternatif bir öneride bulunan Breton’a (1998) göre, finansal piyasaların istikrarlı olduğu dönemlerde Tobin vergisinin Tobin’in önerdiği gibi yüzde 0.1 olarak uygulanması; piyasalarda istikrarsızlık belirtileri ortaya çıktığında ise bu oranın yüzde 1 veya yüzde 10 gibi caydırıcı bir orana yükseltilmesidir. Hatta kriz dönemlerinde bu oranın astronomik bir biçimde yükseltilerek yüzde 50’ye kadar çıkarılmasıdır. V. Tobin Vergisinin Avantaj ve Dezavantajları Tobin vergisi, birçok avantaj ve dezavantaja sahiptir. Bu vergi, spekülatif amaçlı döviz hareketlerini önleme ve döviz piyasalarındaki oynaklığı azaltma; ulusal makroekonomik politikalar üzerindeki olumsuz etkileri mininize etme ve gelir sağlama gibi bir çok avantaja sahiptir. Bununla beraber adı geçen vergi uygulama güçlüğü, finansal serbestleşmeye aykırı olması, uluslararası piyasalarda etkinsizliğe neden olması gibi bir çok dezavantajı da beraberinde getirmektedir. A. Tobin Vergisinin Avantajları Tobin vergisinin avantajları aşağıdaki başlıklar altında toplanabilir. 1. Spekülatif Amaçlı Döviz Hareketlerini Önlemesi ve Döviz Piyasasındaki Oynaklığı Azaltması Özellikle 1980 sonrası süreçte finansal piyasalar daha liberal bir yapı kazanırken aynı zamanda daha kırılgan bir hale gelmiştir. Böyle bir ortamda döviz piyasalarındaki oynaklığın azaltılması bir hayli önem taşımaktadır. Tobin vergisinin en büyük avantajı, spekülatif amaçlı uluslararası döviz hareketlerini yavaşlatması ve böylece döviz piyasalarında ortaya çıkan oynaklığı azaltması olacaktır. Tobin vergisi, kaynakları spekülatif amaçlı kısa vadeli döviz işlemlerinden uzun vadeli döviz işlemlerine doğru yönlendirerek piyasalar üzerinde olumlu katkı yapacaktır. Çünkü uzun vadeli yatırımlar için döviz işlemleri üzerinden ödenecek Tobin vergisi tutarı toplam proje maliyeti içinde önemsiz bir paya sahip olacaktır. Halbuki spekülatif amaçlı döviz işlemleri, işlemin sıklığına göre Tobin vergisi tutarı yüksek olacağından spekülatörlere önemli bir maliyet yükleyecektir. Bu durum karşısında spekülatörler döviz işlemlerini azaltmak zorunda kalacaklardır. Tablo-2, yüzde 0.1, 0.2 veya 1’lik Tobin vergisi oranı uygulanması senaryosu altında döviz işlem sıklığına göre yıllık efektif Tobin vergisi oranlarını göstermektedir.

7

Tablo-2: Döviz İşleminin Sıklığına Göre Yıllık Efektif Tobin Vergisi Oranları

Tobin Vergisi Oranı

Döviz İşleminin Sıklığına Göre Efektif Tobin Vergisi Oranı (Yıllık %)

% Hafta Ay Üç Ay Yıl On Yıl 0.1 10.4 2.4 0.8 0.2 0.02 0.2 20.8 4.8 1.6 0.4 0.04 1.0 104.0 24.0 8.0 2.0 0.2

Kaynak: Patterson & Galliano (1999)’dan düzenlenmiştir.

Tablodan görüldüğü gibi döviz işlemi ne kadar sık yapılırsa yıllık efektif Tobin vergisi oranı da o kadar yüksek olacaktır. Örneğin, Tobin vergisi oranının yüzde 0.1 olması durumunda döviz işlemi haftada 1 kez yapıldığında yıllık efektif Tobin vergisi oranı yüzde 10.4 olurken; ayda 1 kez yapılması durumunda yüzde 2.4’e; üç ayda bir yapılması durumunda yüzde 0.8’e; yılda bir kez yapılması durumunda yüzde 0.2’ye ve on yılda bir yapılması durumunda ise bu oran yüzde 0.02’ye düşmektedir. Bunun anlamı, Tobin vergisinin kısa vadeli döviz işlemlerinin maliyetini önemli ölçüde artırırken; uzun vadeli işlemlerin maliyetini pek fazla artırmamasıdır.

2. Ulusal Makroekonomik Politikalar Üzerindeki Olumsuz Etkileri Minimize Etmesi Tobin vergisinin döviz kuru oynaklığını azaltmanın yanında döviz spekülasyonlarının ulusal ekonomi üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkileri ortadan kaldırma ya da en azından hafifletme gibi bir avantajı da vardır. Tobin’in kendisinin de sürekli olarak vurguladığı gibi, spekülatif amaçlı döviz hareketleri gelişmekte olan ülkelerin makroekonomik dengelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla bu tür döviz hareketlerinin süreklilik taşıyan bütün ülkelerde eşanlı olarak uygulanacak, tek ve düşük oranlı, değer esasına dayalı bir döviz işlem vergisi ile caydırılması gerekir. Ülkeler bu vergi sayesinde ekonomi politikası tercihlerini daha özgürce yapabileceklerdir. Döviz kurlarındaki oynaklık, ulusal makroekonomik politikalar üzerine önemli bir kısıtlama getirmektedir. Kurdaki bu oynaklığın azaltılması, ulusal makroekonomik politikaların belirlenmesinde döviz kuru değişikliklerine bağımlılığı azaltacak ve dolayısıyla karar alıcılara daha bağımsız makroekonomik politikalar belirleme ve uygulama olanağı sağlayacaktır. Burada hemen belirtelim ki bu avantaj, döviz kurundaki oynaklığın azaltılmasının dolaylı bir sonucudur. 3. Gelir Sağlaması Tobin vergisinin bir başka avantajı da, önemli ölçüde gelir sağlama potansiyeline sahip olmasıdır. Aslında spekülatif amaçlı döviz kuru hareketleri üzerinden gelir sağlamak Tobin vergisinin temel amacı değildir. Tobin vergisi, bir taraftan spekülasyonu önlerken diğer taraftan da önemli ölçüde bir gelir sağlayacaktır. Felix’in (1995a) hesaplamalarına göre Tobin vergisinden elde edilecek gelir, vergi oranının yüzde 0.5 olması durumunda 360 milyar $; oranın yüzde 1 olması durumunda 720 milyar $’dır (Bkz. Tablo-1).

8

B. Tobin Vergisinin Dezavantajları Tobin vergisinin başlıca dezavantajları aşağıdaki başlıklar altında ele alınabilir. 1. Uygulanmasının Güç Olması Uygulanabilirlik, Tobin vergisinin en zayıf noktasını oluşturmaktadır (Kenneth, 1999). Tobin vergisi, henüz uygulama alanı bulamamış; yalnızca teoriden ibaret olan global boyutlu bir döviz işlem vergisi önerisidir. Bu verginin spekülatif amaçlı döviz hareketlerini önlemede ne ölçüde başarılı olacağını değerlendirmek için gerekli ampirik bulgu henüz mevcut değildir. Bazı ülkelerin Tobin vergisini kabul etmesi bazılarının kabul etmemesi durumunda döviz işlemlerinin vergilendirilmeyen bölgelere kayacağı açıktır. Bunu önlemek için Tobin vergisinin bütün ülkelerde veya en azından New York, Londra, Frankfurt, Hong Kong, Tokyo gibi dünyanın önde gelen finans merkezlerinde eşanlı ve sürekli olarak uygulanması gerekir. Oysa halihazırda Tobin vergisini bütün ülkelerde veya en azından yukarıda belirtilen merkezlerde uygulamak için ne gerekli siyasi irade, ne de uzlaşma vardır. Bu uzlaşmanın sağlanamaması durumunda da spekülatif amaçlı döviz hareketleri vergi cennetlerine [tax haven] kayacaktır. Uygulama güçlüğünü politik sorunlar ve teknik sorunlar olmak üzere iki alt başlık altında incelemek mümkündür: (a) Politik Sorunlar Tobin vergisinin uygulanması, global işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Bu verginin dünya genelinde ve aynı oranda uygulanması vergiden beklenilen amaçlara ulaşmak için hayati önem taşımaktadır. Bir başka ifadeyle, Tobin vergisinin etkin bir biçimde uygulanabilmesi için global vergi uyumu gereklidir. Bu durum ilgili ülkelerin genelde vergilendirme rejimiyle, özelde de vergilendirme yetkisinin işleyişiyle yakından ilgilidir. Öte yandan dünya çapındaki finansal sektörlerin bu tip bir vergiye muhalefet etmeleri de kuvvetle muhtemeldir. Çünkü böyle bir verginin [en azından finansal kesime göre] finans sektörünün manevra alanını daraltıcı bir etki yapacağı açıktır. Dolayısıyla finans sektörünün bu vergiye karşı göstereceği tepkiyi hiç kimse göz ardı edemez. Ülkelerin Tobin vergisi uygulamasında başarıya ulaşabilmesi için vergilendirme yetkilerinden kısmen feragat edip diğer dünya ülkeleriyle işbirliği sağlanmadığı sürece, mobilitesi çok yüksek olan uluslararası döviz işlemlerinin önemli bir kısmı bu verginin uygulanmadığı merkezlere, yani vergi cennetlerine kayacaktır. Bu durumda vergileme yapan devletlerin firmaları rekabet açısından dezavantajlı duruma düşmüş olacaklardır. Bu da vergi tabanının aşınması, Tobin vergisini uygulayan ülkeler aleyhine vergilemede adaletsizliğin artması, vergi cennetlerinin yaygınlaşması ve dolayısıyla tahrip edici vergi uygulamalarının çoğalması gibi sonuçları ortaya çıkaracaktır.

9

(b) Teknik Sorunlar Tobin vergisinin uygulanmasına ilişkin teknik sorunlar genelde vergilendirmeye ilişkin sorunlar üzerinde yoğunlaşmaktadır. ba) Verginin Konusu Tobin vergisinin spekülatif amaçlı döviz işlemlerini frenlemede etkili olabilmesi, büyük ölçüde hangi işlemlerin bu vergiye tabi tutulacağına bağlıdır. Bu durumda doğal olarak üzerinden vergi alınacak döviz işlemlerinin neler olduğunun açıklığa kavuşturulması önem kazanmaktadır. Tobin (1978), yalnızca spot döviz işlemlerinin vergiye tabi tutulmasını önermiştir. Oysa günümüzün global dünyasında spekülatif amaçlı döviz alım satımı yapılabilecek finansal araçların hem çeşidi, hem de hacmi artmıştır. Dolayısıyla yalnızca spot döviz işlemlerinin vergiye tabi tutulması, vergilemede boşluğa yol açacağı gibi; vergilemede etkinliğin sağlanmasına da engel olacaktır. Bu gerçeğin farkına varan Bird & Rajan (1999), Patterson & Galliano (1999), Patomaki (2000) gibi bir çok araştırmacı ve akademisyen, Tobin’in yalnızca spot döviz işlemlerinin vergilendirilmesi önerisini dar kapsamlı bulmakta; bu verginin kapsamının forward, swap, future ve option işlemlerini9 de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini savunmaktadır. Böylece finansal varlık ikamesi [türev ürünler] vasıtasıyla vergi kaçırılmasının önüne geçilebilecektir. bb) Vergiden İstisna ve Muafiyetler Merkez bankalarının piyasaya müdahalelerinin, kamu kuruluşları arasındaki işlemlerin, uluslararası kuruluşların piyasada gerçekleştirdiği işlemlerin Tobin vergisine tabi tutulup tutulmayacağı hala netliğe kavuşturulmuş değildir. bc) Vergi Matrahı Vergilemenin finansal piyasalar üzerinde meydana getireceği sapmaları bertaraf etmek için Tobin vergisinin tabanı mümkün mertebe geniş tutulmalıdır (Spahn, 1996:24). Ancak vergi tabanının geniş tutulması vergilemeye ilişkin sorunların tam olarak ortadan kalkacağı anlamına gelmemektedir. Örneğin merkez bankalarının piyasaya müdahaleleri, finansal aracıların piyasaya istikrar ve likidite sağlayıcı işlemleri, kamu kuruluşları arasındaki işlemler ile uluslararası kuruluşların piyasalarda gerçekleştirdiği işlemlerin Tobin vergisine tabi olup olmayacağı henüz netliğe kavuşmamış konulardır. Bu örnekleri daha da artırmak mümkündür. bd) Vergi Oranının Nasıl ve Neye Göre Saptanacağı Tobin vergisi oranının nasıl ve neye göre belirleneceği belirli değildir. Tobin vergisinin yüksek oranlı uygulanması durumunda, uzun vadeli yatırımları ve hatta normal finansal piyasa işlemlerini bile olumsuz yönde etkileme riski vardır. Düşük uygulanması durumunda ise, döviz kurlarından spekülatif kazanç sağlamayı düşünen spekülatörleri bu kararlarından

9 Spot [peşin] işlemler, 3 günden daha kısa bir süre içinde sonuçlandırılan döviz işlemlerini, Forward [vadeli] işlemler ise üç gün veya daha fazla bir süre içinde sonuçlandırılan döviz işlemlerini kapsamaktadır. Swap işlemler ise bir spot ya da forward işleminin veya bunlarının getirilerinin takasını ifade etmektedir. Future işlemler, sözleşme süresi kapsamındaki bir zamanda döviz alıp satmak için yapılan standart ve düzenli bir anlaşmayı ifade etmektedir. Option işlemleri ise belirli bir günde belirli bir kur üzerinden döviz alım ve satımı yapma opsiyonunu belirtir.

10

caydıramama ihtimali söz konusudur. Dolayısıyla Tobin vergisi açısından optimal bir vergi oranının belirlenmesi büyük önem kazanmaktadır. Halbuki literatürde böyle bir oranın nasıl ve neye göre belirleneceği konusunda henüz bir netlik mevcut değildir. be) Vergi Kaçırma ve Vergiden Kaçınma Vergi kaçırma, Tobin vergisinin uygulanmasında karşılaşılacak en ciddi sorunlardan birisidir. Bir ülkede vergi tabanı, vergileme kapasitesine yaklaştığı ölçüde vergilemede etkinlik ve adalet sağlanabilir. Vergi kaçırmanın önlenebilmesi için vergi tabanı mümkün mertebe geniş tutulmak zorundadır. Yukarıda belirttiğimiz gibi, spot döviz işlemleri dışındaki döviz işlemleri de Tobin vergisine tabi tutulsa bile, yine de vergiden kaçınmak ve/veya vergi kaçırmak mümkün olabilecektir. Örneğin, Tobin vergisinin tabanının hazine işlemlerini de kapsayacak şekilde düzenlendiğini düşünelim. Bu durumda spekülatörlerin nakit benzeri türev ürünlere yönelmeleri söz konusu olabilecektir. Halihazırda böyle bir türev ürün mevcut olmasa bile vergi kapsamına girmeyen yeni türev ürünlerin ortaya çıkması muhtemeldir. Bunun için Tobin vergisinin mevzuatı ileride ortaya çıkabilecek türev ürünleri de kapsayacak şekilde esnek dizayn edilebilir. Ancak bunun vergiden kaçınmayı ne ölçüde azaltacağını önceden kestirmek güçtür. Günümüzün global ortamında finans piyasaları öyle karmaşık hale gelmiştir ki, yalnızca finansal kuruluşlar arasındaki değil; finansal ürünler arasındaki farklılıklar ve sınırlar ortadan kalkmıştır. Böyle bir ortamda finansal ürünler rahatlıkla birbiri yerine ikame edilebilecektir. Örneğin, bonolar tahvil yerine ikame edilebilecek; uzun vadeli yatırım araçları kısa vadeli araç gibi işlev görebilecektir. Böylesine karmaşık bir ortamda finansal hareketlerin yerini ve yönünü belirlemek kolay olmayacaktır. Dolayısıyla spekülatörler her zaman vergiden kaçınma ve/veya vergi kaçırma olanağı bulacaklardır. bf) Vergilemede Piramitleşmeye Yol Açma Olasılığı Tobin vergisinin vergilemede piramitleşmeye10 yol açma olasılığı da gözden kaçırılmaması gereken önemli bir konudur. Burada hemen Tobin vergisi uygulamasında böyle bir sorunla nasıl karşılaşılabileceği sorusu akla gelmektedir. Örneğin üzerinden Tobin vergisi hesaplanan spekülatif amaçlı uluslararası bir döviz hareketi üzerine, ilgili ülke vergi kanunlarına göre [örneğin Türkiye] Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ve Damga Vergisi de tatbik ediliyor olabilir. Bu durumda ilk olarak hesaplanan Tobin vergisinin oranı otomatikman yükselmiş ve yasal oranın üzerine çıkmış olacaktır. Küçük ülke paraları arasındaki kur ABD Doları, Euro, Yen gibi güçlü para birimleri [çapraz kurlar] üzerinden sağlandığından bu paralar Tobin vergisine iki defa maruz kalmış olacaklardır. Bunun sonucunda da diğer ülke paralarına geçiş maliyetli olacağından küçük ülkelerdeki fon yöneticileri portföylerinde ulusal paralarına daha fazla ağırlık vereceklerdir. 2. Uluslararası İşlem ve Likidite Hacmini Olumsuz Yönde Etkilemesi Avrupa Birliği, kısa vadeli döviz işlemleri üzerine bir vergi konulması durumunda böyle bir verginin döviz işlemlerinin hacmini ve böylece uluslararası likiditeyi düşüreceği gerekçesiyle karşı çıkmaktadır (Patterson & Galliano, 1999). Gerçekten Tobin vergisi, kısa vadeli döviz işlemlerini azaltabilir ancak döviz kurlarındaki oynaklığın azalmasını garanti etmeyebilir.

10 Vergi piramitleşmesi, hesaplanmış bir vergi üzerinden farklı bir adla başka bir vergi hesaplanmak suretiyle verginin yasal oranının üzerine çıkması hadisesidir.

11

Çünkü bunun bir sonucu olarak döviz piyasalarında likidite hacmi de daralmış olacaktır. Böylece küçük ülke paraları daha oynak ve spekülasyon amaçlı hareketler karşısında daha kırılgan hale gelecektir. Aynı zamanda azalan likidite hacmi uzun dönemli döviz arbitrajında istikrarı sağlamayı daha da zorlaştıracaktır. Bu yüzden döviz işlem maliyetleri konulan vergiden daha fazla artacaktır. Likiditenin azalmasından dolayı sermaye, genel olarak uluslararası piyasalar; özelde olarak da küçük ülke paraları cinsinden yapılacak yatırımlar için daha az olacaktır. 3. Finansal Serbestleşmeye Aykırı Olması Gerek ülkeler gerekse uluslararası mali kuruluşlar, bir taraftan deregulasyon yoluyla finansal faaliyetler üzerindeki kısıtlamaları kaldırmayı [en azından hafifletmeyi] hedeflerken; diğer taraftan da bu faaliyetler üzerine Tobin vergisi gibi bir vergi konulmasının finansal serbestleşmeye aykırı olacağı açıktır. Yasaklama ve sermaye kontrolü uygulamaları kadar olmasa bile yine de Tobin vergisi finansal piyasalar üzerinde kısıtlayıcı bir etkiye sahip olabilir. 4. Uluslararası Piyasalarda Etkinsizliğe Neden Olması

Tobin vergisinin düşük bile olsa finansal piyasalar üzerine bir maliyet yüklemesi kaçınılmazdır. Bu vergi, uzun vadeli yatırımların maliyetini yükseltecek ve böylece ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkileyebilecektir (Stotsky, 1996). 5. Spekülasyonu Önlemede Yetersiz Kalması Bir para birimi spekülatif gerekçelerle baskı altında tutulduğunda verginin maliyeti spekülasyon nedeniyle hemen hemen iskonto edilmiş olacaktır. Sonuçta spekülatif amaçlı döviz hareketleri üzerine vergi konulması fiyat hareketlerini azaltmayacak aksine artıracaktır. Stotsky’ye (1996) göre spekülasyon bir yana ampirik bulgular, döviz işlem maliyeti ile döviz kurundaki oynaklık arasında kuvvetli bir ilişki olduğu tezini desteklememektedir. Geçmiş yıllarda döviz piyasalarındaki işlem maliyetleri bugüne göre çok daha fazla iken bile döviz hareketlerinde dalgalanmalar gözlemlenmiştir. Son yıllarda işlem maliyetleri belirgin bir azalış göstermesine karşın, döviz kuru oynaklığında kayda değer bir artış olmamıştır. 1990 sonrası dönemde yükselen piyasa ekonomilerinde yaşanan finansal krizler göstermiştir ki, devalüasyon beklentisinin yüksek olduğu durumlarda Tobin vergisi gibi bir verginin spekülasyonu önlemede yetersiz kalması muhtemeldir. Tobin vergisinin spekülatif amaçlı döviz hareketlerini özendirmeyecek şekilde işlemesi için spekülatörlerin kurlara ilişkin beklentilerinin Tobin vergisi oranından daha düşük olması gerekir. Tobin’in kendisi bile böyle bir verginin döviz kurlarındaki oynaklık üzerinde nasıl bir etki meydana getireceği konusuna tam bir açıklık getirmemiştir (Grieve-Smith, 1997:748). Spekülasyon beklentisinin zirveye çıktığı bir ortamda yatırımcılar sürü güdüsü [Herd behaviour]11 ile hareket etmekte; en ufak bir risk belirtisi hissettiklerinde de hızla ülkeyi terk etmektedirler. Henüz pratikte uygulama alanı bulamadığından böyle bir verginin döviz kurlarındaki dalgalanmayı azaltıp azaltmayacağı konusunda yeterli ampirik bulgu da yoktur

11 Sürü güdüsüyle hareket eden yatırımcılar ve fon yöneticileri, yeterli bilgi olmaksızın riskli girişimlerde bulunurlar ve aynı zamanda risk-getiri değiş tokuşunu en iyi şekilde değerlendirirler. Herhangi bir kriz sinyali aldıklarında da hemen güvenli bölgelere kaçarlar. Finansal piyasalarda sürü güdüsü konusunda ayrıntılı bilgi için Bkz. Bikhchandani & Sharma (2001).

12

(Stotsky, 1996). Avrupa Birliği de, Tobin vergisinin bu zayıf noktasına dikkat çekmekte ve bu verginin zayıf para birimlerine karşı doğabilecek bir spekülatif hareketi kontrol altına almada yetersiz kalacağını belirtmektedir (Patterson & Galliano,1999). 6. Tobin Vergisinden Elde Edilecek Gelirin Nerede ve Ne Amaçla Kullanılacağı Tobin vergisinden elde edilecek gelirin nerede ve ne amaçla kullanılacağı, ülkeler arasında nasıl paylaştırılacağı konusunda henüz bir uzlaşma sağlanmış değildir. Tobin’in kendisi bu vergiden elde edilecek hasılatın Birleşmiş Milletler’in harcamalarının finansmanında kullanılabileceğini belirtmektedir12. Bird & Rajan (1999) ve Reisen (2002), Tobin vergisinden elde edilecek gelirin çevre, sağlık hizmetleri, IMF, Dünya Bankası, yoksullukla mücadele programları, yabancı yardımlar gibi global kamusal malların finansmanında kullanılabileceğini savunmaktadırlar. Felix (1995b), Patomaki (2000), gibi bazı akademisyenler ise bu vergiden sağlanacak gelirin ülkeler arasında belirli kıstaslar dahilinde paylaştırılabileceğini ileri sürmektedirler. Frankel (1996) ise, Tobin vergisinden elde edilecek gelirin global felaketlerin önlenmesi, barış gücü faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi gibi Birleşmiş Milletler faaliyetlerinin finansmanında kullanılmasının daha fazla kamuoyu desteği alacak bir yaklaşım olduğunu ileri sürmektedir. Bir diğer öneri de, Tobin vergisinden elde edilecek gelirin ileride ortaya çıkacak krizlerle mücadele için IMF’nin finansman kaynaklarının artırılmasında kullanılmasıdır. Bu bağlamda Grieve-Smith (1997), IMF’nin gözetimi ve denetimi altında yeni bir Uluslararası İstikrar Fonu [International Stabilisation Fund] kurulmasını önermektedir. Bu fon, ileride ortaya çıkacak global finansal krizlerin finansmanında kullanılabilecektir. Patomaki (2000), Tobin vergisinden sağlanacak gelirin nerede kullanılacağı konusunda yukarıda yaptığı öneriye alternatif bir yaklaşımda daha bulunmakta ve Tobin vergisinden elde edilecek gelirin bir kısmının demokratik reformların teşviki için; bir kısmının da Tobin vergisi Organizasyonu’nu da [Tobin Tax Organisation-TTO] üstlenecek daha özerk ve demokratik bir Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın oluşturulması için de kullanılabileceğini belirtmektedir. Görüldüğü gibi Tobin vergisinden elde edilecek gelirin nerede ve ne amaçla kullanılacağı konusunda akademisyenler arasında henüz bir uzlaşma sağlanmış değildir. Bu konudaki tartışmalar hala devam etmektedir. VI. Genel Değerlendirme ve Sonuç Döviz kurlarındaki oynaklık ve spekülasyon, dünyanın son yıllarda karşı karşıya bulunduğu ve çözüm bekleyen en önemli problemlerinden biri olarak durmaktadır. 1970’lerde James Tobin tarafından ortaya atılan Tobin vergisi bu dönemde pek fazla ilgi görmemiştir. Ancak yükselen piyasa ekonomilerinde 1990’larda finansal krizlerin sıklığının ve şiddetinin artması sonrası [özellikle de 1997 Asya Krizi sonrasında] Tobin vergisi üzerindeki tartışmalar yeniden gündeme gelmiştir. Spekülatif amaçlı döviz hareketlerini daha maliyetli hale getirmek suretiyle bu işlemleri engellemeyi amaçlayan Tobin vergisi, bütün ülkelerde eşanlı olarak uygulanacak tek oranlı, değer esasına dayanan bir döviz işlem vergisi önerisidir. Global finansal krizler, Tobin vergisinin desteklenmesine veya en azından sık sık gündeme gelmesine zemin hazırlayan en önemli nedenlerden biridir. Tobin vergisi, global finansal

12 Bkz. Tobin (1978).

13

mimari altyapının [Financial Architectural Infrastructure] sağlanması için ortaya atılan alternatif önerilerden birini oluşturmaktadır. Ancak bu vergi henüz global bazda uygulama alanı bulamadığı için spekülatif amaçlı döviz hareketlerini ne ölçüde önleyeceği belli değildir. Tobin vergisinin uygulanabilmesi için günlük işlem hacmi 2 trilyon $’a ulaşmış olan uluslararası döviz piyasasında spekülatif amaçlı işlemler ile ticaretten kaynaklanan parasal işlemlerin birbirinden ayrılması büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda bir ülkenin tek başına Tobin vergisi uygulamasına gitmesi, uluslararası spekülatif paranın ortaya çıkardığı olumsuzlukları önlemesi çok zordur. Çünkü bütün ülkelerde vergi oranları farklı ve hatta hiç vergi almayan ülkelerin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur. Dolayısıyla Tobin vergisinin başarısı, ancak dünyadaki bütün ülkelerin döviz hareketi üzerinden aynı oranda alınmasına bağlıdır. Bu da küresel vergi uyumunu gerektirmektedir. Küresel vergi uyumu da ülkelerin egemenlik haklarının yegane göstergelerinden biri olan vergilendirme yetkilerinden kısmen dahi olsa feragat etmelerine bağlı olduğundan, bunun da gerçekleştirilmesi pek kolay olmayacaktır. Tobin vergisi oranı belirlenirken döviz kurlarındaki oynaklığı azaltıcı ve aynı zamanda piyasalar üzerindeki olumsuz etkisi en az olacak şekilde optimal bir oranın belirlenmesi gerekir. Bunun yanında belirlenecek oranın, uzun dönemli yatırım ve ticari işlemleri olumsuz yönde etkilemeyecek türden olmasına özen gösterilmelidir. Uygun bir oranın belirlenmesi durumunda Tobin vergisi, paranın üretken alanlarda kullanımına imkan verirken; istikrarsızlığa sebep olan spekülatif döviz hareketlerin önüne geçilmesini sağlayabilecektir. Tobin vergisinin ülke içindeki her döviz işlemi bazında değil; ülkeye girdikten belirli bir süre sonra çıkan fonların üzerine ağır bir vergi koymak şeklinde uygulanabilmektedir. Nitekim 1997 Asya Krizi sırasında Malezya bu tür bir uygulamaya başvurmuştur. Ancak şu ana kadar önemli bir başarı sağladığı görülmekle birlikte, bu uygulamanın uzun dönemde ne gibi etkileri olacağı belirli değildir. Spekülatif amaçlı döviz hareketlerini önlemek için uygulanan diğer bir alternatif Şili örneğidir. Şili 1991 yılında dış döviz yükümlükleri için bankalara 90 gün ile 1 yıl arasında bir süre zorunlu karşılık tutulması şartını getirmiştir. Böylece Şili, bankalara getirdiği geçici rezerv tutma zorunluluğu ile uzun dönemli yatırımları olumsuz yönde etkilemeksizin sıcak parayı ülke dışında tutmayı başarabilmiştir. Tobin vergisi spekülatif döviz hareketlerinin maliyetini artırarak, günlük siyaset ve ekonomi politikalarındaki değişim beklentileri karşısında finans piyasasındaki dalgalanmayı azaltması beklenmektedir. Tobin vergisinin günümüzde uygulanmasına ilişkin teknik sorunlar mevcut ise de, asıl sorunun politik olduğu görülmektedir. Politik sorunların özünde, dünya çapında finans kesiminin bu vergiye karşı gösterdiği tepki yatmaktadır. Tobin vergisi ilk defa ortaya atılmasından bu tarafa yaklaşık otuz iki yıl geçtiği halde, bu vergi ile ilgili tartışmalar hala devam etmektedir. Yakın gelecekte de bu tartışmalar bitecek gibi gözükmemektedir.

14

Kaynakça Angelis, M.D. (2000), ‘Capital Movements, Tobin Tax, and Permanent Fire Prevention: A

Critical Note ’ Journal of Post Keynesian Economics, Winter99/2000, Vol: 22, Issue: 2, pp.187-206.

Bird, G. & Rajan, R.S. (1999), ‘Time for Tobin? ’, New Economy, Dec99, Vol:6, Issue: 4, pp.229-234.

Bikhchandani, S. & Sharma, S. (2001), ‘Herd Behavior in Financial Markets ’, IMF Staff Papers, Vol: 47, No:3, pp.279-310.

Breton, J.R. (1998), ‘East Asian Economic Crisis: Three Lessons ’, Journal of World Affairs and New Techology, Vol:1, No:1, April 1998.

Eichengreen, B., Tobin, J. & Wyplosz, C. (1995). ‘Two Cases for Sand in the Wheels of International Finance ’ Economic Journal, Vol:105, Issue:428, January 1995, pp.162-172.

Felix, D. (1995a), ‘The Tobin Tax Proposal ’, Futures, Vol:27, Felix, D. (1995b), ‘Financial Globalization and The Tobin Tax ’, Challenge, May/Jun 95,

Vol:38, Issue:3, pp.56-60. Felix, D.(1995c), ‘Financial Globalisation versus Free Trade: The Case for the Tobin Tax ’,

UNCTAD Discussion Paper, No:108, November 1995, United Nations Conference on Trade and Development, UNCTAD: Geneva.

Frankel, J. (1996), ‘How Well Do Foreign Exchange Markets Function: Might a Tobin Tax Help? ’ National Bureau of Economic Research, NBER Working Paper, No: 5422, January 1996.

Grieve-Smith, J. (1997), ‘Exchange Rate Instability and the Tobin Tax’ , Cambridge Journal of Economics, 1997, Vol: 21, Issue:6, pp.745-72.

Kenneth, K. (1999), ‘Time for a Tobin Tax? ’, Federal Reserve Bank of San Francisco, FRBSF Economic Letter, Vol: 99, Issue:12, pp.1-4.

Patterson, B. & Galliano, M. (1999), ‘The Feasibility of An International Tobin Tax’ , European Parliament, Directorate-General for Research Working Paper, Economic Affairs Series, ECON107 EN, 03/99.

Patomaki, H. (2000), The Tobin Tax: How to Make It Real -Towards a Socially Responsible and Democratic System of Global Governance , The Network Institute for Global Democratisation, NIGD.

Patomaki, H. (2001), Democratising Globalisation: The Leverage of the Tobin Tax , Zed Books, London and New York.

Reisen, H. (2002), ‘Tobin Tax: Could It Work? ’, OECD Observer, March 29, 2002, OECD: Paris.

Spahn, P.B. (1996), ‘The Tobin Tax and Exchange Rate Stability ’, Finance & Development, June 1996, pp.24-27.

Stotsky, J.G. (1996), ‘Why a Two -Tier Tobin Tax Won’t Work ’, Finance & Development, June 1996, pp.28-29.

Tobin, J. (1978), ‘A Proposal for International Monetary Reform ’, The Eastern Economic Journal, Vol: 4, No:3-4, July-October 1978, pp.153-159. Republished in Essays in Economics Theory and Policy, 1982, The MIT Press: Cambridge and London.

Tobin, J. (1996), ‘Prologue ’, in The Tobin Tax: Coping with Financial Volatility, Ed. By Mahbub ul Haq, Inge Kaul and Isabelle Grunberg, Oxford University Press: New York, Oxford.

Woodward, D. (2000), ‘Use of a Tobin Tax to Finance a Global Intervention Fund ’, in a Project Report by Heikke Patomaki: The Tobin Tax: How to Make It Real -Towards a

15

Socially Responsible and Democratic Sy stem of Global Governance , The Network Institute for Global Democratisation, NIGD.

Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 190, Temmuz 2004, ss. 92 -108.

TOBİN VERGİSİ SPEKÜLATİF AMAÇLI DÖVİZ HAREKETLERİNİ

ÖNLEMEDE BİR ÇÖZÜM OLABİLİR Mİ?

Hüseyin ŞEN* Abdullah KESKİN**

Ersan Öz*** I. Giriş Globalleşme ile birlikte uluslararası sermaye hareketleri daha akışkan ve daha karmaşık hale gelmiştir. Bugün, uluslararası döviz piyasalarındaki günlük işlem hacmi 2 trilyon ABD Dola-rına [$] ulaşmıştır ve her geçen gün de artmaktadır. Uluslararası hesaplamalar, bu işlem hac-minin yalnızca yüzde 5’den daha az bir kısmının mal ve hizmet ticareti ile ilgili; kalanının ise spekülatif amaçlı olduğuna işaret etmektedir. Uluslararası döviz işlemlerinin neredeyse ta-mamının spekülatif amaçlı işlemlerden oluşması ve hatta bunların yüzde 50’den fazlasının bir haftadan daha kısa vadeli olması, çok ciddi ekonomik sorunları da beraberinde getirmektedir. Son onbeş yılda, yükselen piyasa ekonomilerinde [Emerging markets] yaşanan krizlere bakıl-dığında kısa vadeli spekülatif döviz hareketlerinin ne denli olumsuzluklara neden olduğu ra-hatlıkla anlaşılabilir. Özellikle 1992’den bu yana, global finans piyasalarındaki krizler istisna olmaktan çıkıp [adeta] norm haline gelmiştir (Bird & Rajan, 1999:229). 1994 Meksika Krizi, 1997 Asya Krizi ve bunu takip eden Rusya ve Brezilya krizleri, çok yakın geçmişte de Tür-kiye ve Arjantin’de yaşanan finansal krizler bunun tipik örnekleridir. Giderek sıklaşan ve şid-deti artan bu krizlerin arkasında spekülatif amaçlı döviz hareketlerinin olduğu ve bu hareket-lerin vergileme yoluyla caydırılması gerektiği sık sık dile getirilmektedir. Bu çerçevede de her yaşanan global karakterli finansal kriz sonrasında Tobin vergisi önerisi tekrar gündeme gel-mektedir. Bu çalışma, spekülatif amaçlı döviz hareketlerinin önlenmesine yönelik bir çözüm önerisi olarak ortaya atılan Tobin vergisini ele almakta ve bu verginin spekülatif amaçlı döviz hare-ketlerini önlemedeki rolünü tartışmaktadır. Altı bölümden oluşan çalışmanın ikinci bölü-münde Tobin vergisinin genel çerçevesi çizilirken, üçüncü bölümde Tobin vergisinin nasıl çalıştığı ve hesaplandığı ele alınmaktadır. Dördüncü bölümde Tobin vergisinin etkinliğinin artırılmasına yönelik alternatif öneriler irdelenirken, beşinci bölümde Tobin vergisinin avantaj ve dezavantajları üzerinde durulmaktadır. Son bölümde ise genel değerlendirme ve sonuca yer verilmektedir. II. Tobin Vergisi Nedir? James Tobin, Bretton Woods Sistemi’nin çöküşünün hemen ardından 1972 yılında Princeton Üniversitesi’nde Joseph Schumpeter’in anısına verdiği konferansta döviz kurlarındaki oynak-lığı minimize etmek, ülkelerin makroekonomik performansına yardımcı olmak ve bu vergiden sağlanan gelirle de uluslararası kalkınma çabalarına katkıda bulunmak için spot döviz işlem-leri üzerine bir vergi konulmasını önermiştir1.

* Yrd. Doç. Dr., Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, Afyon. ** Öğretim Görevlisi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, Afyon. *** Araştırma Görevlisi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, İzmir. 1 Bkz. Tobin (1978), Eichengreen &… (1995), Tobin (1996).

Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 190, Temmuz 2004, ss. 92 -108.

2

Adını James Tobin’den alan Tobin vergisi, uluslararası sermaye hareketleri üzerine değer esasına dayanan [advalorem], düşük oranlı, bütün ülkeler için geçerli olacak tek oranlı [yüzde 0.1 ile yüzde 1 arasında] bir döviz işlem vergisi konulmasını öngörmektedir. Tobin vergisiyle amaçlanan, spekülasyonun maliyetini yükseltmek suretiyle kısa vadeli plasmanlardan ve/veya döviz spekülasyonlarından kazanç sağlamayı uman yatırımcıları bu kararlarından caydırmak ve böylece döviz piyasalarındaki oynaklığı minimize etmektir. Tobin, spekülatif amaçlı döviz işlemlerinin neden vergilendirilmesi gerektiğini aşağıdaki ge-rekçelere dayandırmaktadır:

‘Ulusal ekonomiler ve ulusal hükümetler, istihdam, milli gelir ve enflasyona ilişkin ulusal ekonomik politika amaç -larından önemli ölçüde taviz vermedikleri ve ciddi zorlukları göğüslemedikleri sürece, bü yük meblağlara ulaşan yabancı paralar arasındaki fon hareketlerini ayarlamada yetersiz kalmaktadırlar. Özellikle finansal sermayenin mobilitesi ulusal faiz oranları arasındaki sürdürülebilir farkı sınırlandırmakta ve sonuçta merkez bankaları ve hü -kümetler in ulusal ekonomileri ile uyumlu para ve maliye politikaları izlemelerini ciddi ölçüde kısıtlamaktadır. Ben -zer şekilde, döviz kurları üzerinde yapılan spekülasyon, …., ciddi ve sancılı ekonomik sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Ulusal politikalar … [bu sorun ların üstesinden gelmede] güçsüzdür’ (Tobin, 1978:154).

Tobin’e göre, döviz piyasasında yapılan kısa vadeli ve spekülatif amaçlı işlemler üzerinden düşük oranlı böyle bir vergi alınması sayesinde spekülatif amaçlı döviz hareketleri önemli ölçüde azalacaktır. Sonuçta spekülatif amaçlı döviz alım satımının karlılığı ve dolayısıyla mobilitesi düşecek, uluslararası finansal sistem daha istikrarlı hale gelecek ve aynı zamanda potansiyel bir gelir elde edilmiş olacaktır. Spekülatif amaçlı döviz hareketlerinin vergilendirilmesine ilişkin görüşlerini ‘throw some sand in the well -greased wheels of speculation 2’ ifadesi ile özetleyen Tobin, bu konudaki önerisini izleyen yıllarda da sürdürmüştür3. Tobin’in önerisi, 1970’li yıllarda günümüze oranla sermaye hareketliliğinin çok fazla yaşanmaması nedeniyle önceleri pek fazla önem-senmemiş hatta bazı ekonomistler ile merkez bankaları ve finans çevreleri bu öneriye tepki göstermişlerdir (Patomaki, 2000). Aslında Tobin vergisinin kökü J. M. Keynes’e kadar uzanmaktadır. 1929 Büyük Buhranı’nın etkilerinin sürdüğü 1930’ların ikinci yarısında Keynes, finansal piyasalar üzerine salınacak bir işlem vergisinin spekülatif hareketleri önleme ve uzun vadeli yatırımları özendirmedeki öne-mine dikkat çekmiştir. Bu konudaki görüşlerini 1936’da yazdığı ‘The General Theory of Employment, Interest and Money 4’ adlı ünlü çalışmasında dile getiren Keynes, hisse senedi piyasasına uygulanacak böyle bir verginin kısa vadeli alım-satım karı elde etmek isteyen spe-külatörleri bu kararlarından caydıracağını; buna karşın temel göstergeleri esas alarak yatırım yapanları olumsuz yönde etkilemeyeceğini ileri sürmüştür. Keynes’in söylemleri paralelinde 1970’lerin başlarında Tobin, spekülatif amaçlı uluslararası döviz işlemlerinden düşük oranlı bir vergi alınmasının öncelikle döviz piyasalarındaki spekü-latif hareketleri önleyeceğini ve dünya finans piyasalarında, özellikle yükselen piyasalarda istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacağını öne sürmüştür5. Üstelik Tobin’e göre bu tür işlemler üzerinden alınan bir vergiden sağlanacak gelirin global yoksullukla mücadelede kul-lanılması da mümkündür.

2 İyice yağlanmış spekülasyonun tekerlerine biraz kum atmak (Tobin, 1978:154-155). 3 Bkz. Tobin (1978), Eichengreen & … (1995), Tobin (1996). 4 İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi 5 Bkz. Tobin (1978), Eichengreen &… (1995), Tobin (1996).

3

Kopenhag’ta 1994’te yapılan Dünya Toplumsal Zirvesi’nde [World Social Summit] zamanın Fransa Cumhurbaşkanı F. Mitterand, Tobin vergisini farklı bir perspektiften tekrar gündeme getirmiş ve bu verginin uluslararası kalkınma için ilave bir potansiyel kaynak oluşturabilece-ğini ileri sürmüştür. İzleyen yıllarda global finansal piyasalarda spekülatif döviz hareketlerine bağlı olarak yaşanan kargaşa ve krizler sonrasında [özellikle kısa bir zaman içinde bölgesel bir kriz olmaktan çıkıp global bir nitelik kazanan 1997 Asya Krizi sonrasında] Tobin vergisi sık sık dile getirilmiş ve bu yöndeki arayışları arttırmıştır. III. Tobin Vergisi Nasıl Çalışır ve Hesaplanır? Tobin vergisinin çalışma mekanizması oldukça basittir. Yapılması gereken yalnızca herhangi bir para biriminin diğerine dönüştürülmesi sırasında bu işlem üzerine düşük oranlı advalorem bir vergi uygulanmasıdır. Buna göre herhangi bir para birimi diğerine çevrilmek istendiğinde toplam işlem hacmi üzerinden belirli bir oranda vergilendirilecektedir. Tobin 1970’lerin baş-larında bu öneriyi ilk olarak ortaya attığında spot döviz işlemleri üzerinden alınacak bu vergi-nin oranının yüzde 0.1 ile yüzde 0.5 arasında olabileceğini öngörmüştür. Ancak Tobin, vergi oranı konusunda net bir oran ortaya koyamamış; bu konudaki görüşlerini sık sık değiştirmiş-tir. Tobin’in en son üzerinde karar kıldığı oran yüzde 0.2’dir6. Tobin, uluslararası finansal piyasalarda spekülasyonu yavaşlatacağına inandığı böyle bir ver-ginin bütün ülkelerde aynı oranda ve bütün ülkelerin kendi toprakları üzerinde döviz cinsi ne olursa olsun bütün işlemlerde uygulanması gerektiğini vurgulamıştır. Belirli bir dönemde Tobin vergisinden ne miktarda bir gelir elde edileceği vergi oranı ile vergi tabanı [döviz işlemlerinin kapsamı ve hacmi] yanında başka faktörlere de bağlıdır. Bunlar; döviz hareketinin Tobin vergisine karşı gösterdiği esnekliğin katsayısı, hangi tür ve ne bü-yüklükteki işlemlerin vergiden muaf tutulacağı, vergi kaçırma ve vergiden kaçınmanın bo-yutları gibi bir dizi unsurdan oluşmaktadır (Spahn, 1996). Bu faktörler Tobin vergisinden sağlanacak gelirin büyüklüğünü belirleyecektir. Tobin vergisinden ne kadar gelir elde edilebileceğine ilişkin farklı çalışmalar bulunmaktadır7. Tobin vergisinin hesaplanmasına genel bir örnek oluşturması ve ayrıntılı olması nedeniyle burada örnek olarak Felix’in (1995a) hesaplama yöntemine yer verilmiştir.

Tablo-1: Tobin Vergisinden Sağlanacak Tahmini Hasılat

Yıllık Vergi Hasılatı (Milyar $) Vergilendirilebilir Döviz İşlemi % 0.5 Vergi

Oranına Göre % 1 Vergi

Oranına Göre 1 trilyon $ x 240a =240 trilyon $ - % 20 = 192 trilyon $ b - % 20 = 144 trilyon $ c - % 50 = 72 trilyon $ d

360

720 a 1 Yıldaki İşlem Günü Sayısı b Vergi İstisnası (240 trilyon $ x % 20) c Vergi Kaçağı (240 trilyon $ x % 20) d İşlem Hacmindeki Azalış (144 trilyon $ üzerinden) Kaynak : Felix (1995a)

6 Bkz. Tobin (1996). 7 Bkz. Felix (1995a), Felix (1995c), Frankel (1996), Kenneth (1999), Angelis (2000)

Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 190, Temmuz 2004, ss. 92 -108.

4

Tablo-1’e göre yıllık döviz işlem hacminin 1 trilyon $ ve yıllık döviz işlem gününün 240 gün olduğu varsayımı altında, yılda brüt 240 trilyon $ tutarında bir vergi matrahı oluşacaktır. An-cak bu matrah üzerinden sırasıyla yüzde 20 vergi istisnası, yüzde 20 vergi kaçağı dikkate alındığında matrah 144 trilyon $’a düşecektir. Tobin vergisinin döviz işlemleri üzerindeki azaltıcı etkisinin de yüzde 50 olacağı kabul edildiğinde vergilendirilebilir döviz işlem hacmi 72 trilyon $ olacaktır. Dolayısıyla Tobin vergisi oranının yüzde 0.5 olması durumunda bu vergiden elde edilecek yıllık vergi hasılatı 360 milyar $, yüzde 1 olması durumunda ise 720 milyar $ olacaktır. IV. Tobin Vergisinin Etkinliğinin Artırılmasına Yönelik Alternatif Bir Öneri: İki Aşa-malı Tobin Vergisi Spekülatif amaçlı döviz hareketleri ile mücadelede daha etkin bir sonuç alabilmek için alter-natif öneriler ortaya atılmıştır. Bu öneriler temelde Spahn’ın (1996) çalışmasına dayanmakta-dır. Spahn (1996) vergilemeden, spekülatif amaçlı olmayan döviz işlemlerinin etkilenmemesi ve dolayısıyla bu verginin etkinliğinin artırılması için iki aşamalı bir Tobin vergisi [a two-tier Tobin tax] önerisinde bulunmaktadır. İki aşamalı Tobin vergisi önerisinin ilk aşamasını düşük oranlı genel bir Tobin vergisi; ikinci aşamasını ise ek bir döviz vergisi [exchange surcharge] oluşturmaktadır. Buna göre ilk aşamada alınacak vergi spot işlemlere yüzde 0.2 gibi standart bir oranda; türev ürünlere bu standart oranın [yüzde 0.2’nin] yüzde 50’si kadar bir oranda uygulanacaktır. İkinci aşamada alınacak vergi ise, yalnızca spekülatif amaçlı döviz işlemleri-nin arttığı dönemlerde uygulanacak yasaklayıcı bir ek döviz vergisinden ibarettir. Ek döviz vergisinin belirli bir oranı olmayıp; spekülasyonun şiddetine göre yüzde 100’e kadar artırıla-bilecektir8. Grafik-1, Spahn’ın (1996) iki aşamalı Tobin vergisi önerisinin nasıl uygulanacağını göster-mektedir. Grafik-1: İki Aşamalı Tobin Vergisinin Simulasyonu

0

500

1000

1500

2000

2500

1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29

Hedef Döviz KuruAlt BandÜst BandGerçek Döviz Kuru

Kaynak : Spahn (1996) ve Patomaki’den (2001) faydalanılarak düzenlenmiştir.

8 Bkz. Spahn (1996) , Patomaki (2001).

5

Grafikteki hedef döviz kuru, ileriye dönük hareketli ortalama metodu ile tahmin edilmektedir. Elde edilen trendin belirli bir oranı olarak alt ve üst bandlar belirlenmektedir. Alt ve üst band arasında döviz kuru işlemleri ek döviz vergisine tabi tutulmayacaktır. Ancak kurun alt veya üst band sınırını aşması durumunda piyasa döviz kuru ile piyasa döviz kuruna yakın olan band [alt veya üst band] arasındaki fark; yüksek, sabit veya değişken bir oranda vergilendirmeye tabi tutulacaktır. Böylece merkez bankasının müdahalesine gerek kalmaksızın vergileme yo-luyla piyasa döviz kuru belirlenen band arasında tutulmuş; hem vergilemeden belirli bir gelir elde edilmiş hem de merkez bankasının döviz rezervleri erimemiş olacaktır. Ek döviz vergisi, döviz kuru üzerindeki spekülasyonun neden olduğu aşırı oynaklıktan kay-naklanan negatif dışsallıkları vergilendirmeyi amaçlamaktadır (Patomaki, 2001). Bu verginin matrahı, spekülasyon nedeniyle band dışına çıkan piyasa döviz kuru ile band arasındaki kur farkının döviz işlem miktarı ile çarpımı sonucu elde edilecek tutardır. Spekülasyonun olma-dığı dönemlerde matrah oluşmayacağı için döviz işlemleri üzerinden alınacak ek döviz vergisi geliri olmayacak; yalnızca spekülatif işlemlerin olduğu dönemlerde yani matrah pozitif oldu-ğunda vergi geliri ortaya çıkacaktır (Spahn, 1996). Ek döviz vergisi, piyasa döviz kurundaki değişmelere karşı son derece duyarlı bir vergi olup; her ne zaman döviz kuru bandın dışına çıkarsa otomatikman devreye girecektir. Bu vergi [bir bakıma] para birimlerine karşı spekülatif amaçlı bir hücum olduğunda otomatik bir şalter [circuit breaker] işlevi görecektir (Stotsky, 1996). Ek döviz vergisinin konusunun yalnızca döviz işlemleri ile sınırlandırılabileceği gibi türev piyasaları da kapsayacak şekilde genişletilmesi mümkündür. Bu verginin amacına ulaşması, yani spekülasyonu önlemesi durumunda vergiye tabi bir matrah oluşmayacağından herhangi bir vergi geliri elde edilemeyecektir. Spekülasyonun şiddetlendiği veya devalüasyon beklentisinin arttığı dönemlerde piyasa döviz kuruna merkez bankasının müdahale etmesi ve/veya Tobin vergisinin uygulanması kurdaki değer kaybını önleyemeyebilir. Kurdaki değer kaybının sürdüğü böyle dönemler için Woodward (2000) bir Global Müdahale Fonu [Global Intervention Fund] oluşturulmasını önermektedir. Kaynağını Tobin vergisi gelirlerinin oluşturacağı bu fon, aynen merkez banka-sının yaptığı gibi piyasa döviz kurunu spekülatif baskılara karşı koruma işlevi görecektir. Global Müdahale Fonu, piyasa döviz kuru band dışına çıktığında ve dolayısıyla merkez ban-kasının döviz rezervleri belirli bir düzeye düştüğünde [örneğin, ancak 3 aylık ithalatı karşıla-yabilecek duruma düştüğünde] otomatik olarak devreye girecektir (Patomaki, 2001). Ek döviz vergisinin uygulamaya konulduğu dönemlerde spekülatif amaçlı döviz alım-satımı-nın maliyeti artmış olacaktır. Bu gelişme karşısında spekülatörler, spekülatif amaçlı kararla-rından vazgeçecekler ya da en azından belirli bir süre bu kararlarını erteleyeceklerdir. Sonuçta hem piyasalardaki dalgalanma azalacak, hem de çeşitli amaçlarla kullanılabilecek bir gelir elde edilecektir. Ek döviz vergisinin döviz piyasasında istikrarı sağlamada daha etkin olabilmesi için şu yön-tem uygulanabilir. Bu verginin piyasa döviz kurunu hedef döviz kuru trendinden uzaklaştıran yani spekülatif amaçlı işlemlere [gerekirse artırılarak] uygulanması; piyasa döviz kurunu, hedef döviz kuru trendine yakınlaştıran işlemlere ise daha düşük oranda uygulanması veya hiç uygulanmaması faydalı olabilir. Her iki uygulama da ülkeye avantaj sağlayacaktır. Birinci

Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 190, Temmuz 2004, ss. 92 -108.

6

durumda önemli bir gelir sağlanırken; ikinci durumda döviz piyasasının daha hızlı istikrara kavuşmasına katkıda bulunulmuş olunacaktır. Burada önemle belirtelim ki, ek döviz vergisinin döviz piyasalarında istikrar veya gelir sağ-laması büyük ölçüde döviz hareketinin bu vergiye karşı göstereceği esnekliğe bağlıdır (Bird & Rajan, 1999). Esnekliğin düşük olması durumunda ek döviz vergisi piyasalarda istikrarı sağ-lama ve krizi önlemede etkin olmayacak ancak önemli ölçüde bir gelir sağlayacaktır. Esnekli-ğin yüksek olması durumunda ise piyasalarda istikrar sağlanacak ancak elde edilen gelir aza-lacaktır. Sonuçta her iki durumda da kazanan ülke olacaktır. Spahn’ın (1996) iki aşamalı Tobin vergisi önerisine benzer bir öneri de Breton (1998) tarafın-dan yapılmıştır. 1997 Asya Krizi bağlamında alternatif bir öneride bulunan Breton’a (1998) göre, finansal piyasaların istikrarlı olduğu dönemlerde Tobin vergisinin Tobin’in önerdiği gibi yüzde 0.1 olarak uygulanması; piyasalarda istikrarsızlık belirtileri ortaya çıktığında ise bu oranın yüzde 1 veya yüzde 10 gibi caydırıcı bir orana yükseltilmesidir. Hatta kriz dönemle-rinde bu oranın astronomik bir biçimde yükseltilerek yüzde 50’ye kadar çıkarılmasıdır. V. Tobin Vergisinin Avantaj ve Dezavantajları Tobin vergisi, birçok avantaj ve dezavantaja sahiptir. Bu vergi, spekülatif amaçlı döviz hare-ketlerini önleme ve döviz piyasalarındaki oynaklığı azaltma; ulusal makroekonomik politika-lar üzerindeki olumsuz etkileri mininize etme ve gelir sağlama gibi birçok avantaja sahiptir. Bununla beraber adı geçen vergi uygulama güçlüğü, finansal serbestleşmeye aykırı olması, uluslararası piyasalarda etkinsizliğe neden olması gibi birçok dezavantajı da beraberinde ge-tirmektedir. A. Tobin Vergisinin Avantajları Tobin vergisinin avantajları aşağıdaki başlıklar altında toplanabilir. 1. Spekülatif Amaçlı Döviz Hareketlerini Önlemesi ve Döviz Piyasasındaki Oynaklığı Azaltması Özellikle 1980 sonrası süreçte finansal piyasalar daha liberal bir yapı kazanırken aynı za-manda daha kırılgan bir hale gelmiştir. Böyle bir ortamda döviz piyasalarındaki oynaklığın azaltılması bir hayli önem taşımaktadır. Tobin vergisinin en büyük avantajı, spekülatif amaçlı uluslararası döviz hareketlerini yavaşlatması ve böylece döviz piyasalarında ortaya çıkan oy-naklığı azaltması olacaktır. Tobin vergisi, kaynakları spekülatif amaçlı kısa vadeli döviz iş-lemlerinden uzun vadeli döviz işlemlerine doğru yönlendirerek piyasalar üzerinde olumlu katkı yapacaktır. Çünkü uzun vadeli yatırımlar için döviz işlemleri üzerinden ödenecek Tobin vergisi tutarı toplam proje maliyeti içinde önemsiz bir paya sahip olacaktır. Halbuki spekülatif amaçlı döviz işlemleri, işlemin sıklığına göre Tobin vergisi tutarı yüksek olacağından spekü-latörlere önemli bir maliyet yükleyecektir. Bu durum karşısında spekülatörler döviz işlemle-rini azaltmak zorunda kalacaklardır. Tablo-2, yüzde 0.1, 0.2 veya 1’lik Tobin vergisi oranı uygulanması senaryosu altında döviz işlem sıklığına göre yıllık efektif Tobin vergisi oranlarını göstermektedir.

7

Tablo-2: Döviz İşleminin Sıklığına Göre Yıllık Efektif Tobin Vergisi Oranları

Tobin Vergisi Oranı

Döviz İşleminin Sıklığına Göre Efektif Tobin Vergisi Oranı (Yıllık %)

% Hafta Ay Üç Ay Yıl On Yıl 0.1 10.4 2.4 0.8 0.2 0.02 0.2 20.8 4.8 1.6 0.4 0.04 1.0 104.0 24.0 8.0 2.0 0.2

Kaynak : Patterson & Galliano (1999)’dan düzenlenmiştir.

Tablodan görüldüğü gibi döviz işlemi ne kadar sık yapılırsa yıllık efektif Tobin vergisi oranı da o kadar yüksek olacaktır. Örneğin, Tobin vergisi oranının yüzde 0.1 olması durumunda döviz işlemi haftada 1 kez yapıldığında yıllık efektif Tobin vergisi oranı yüzde 10.4 olurken; ayda 1 kez yapılması durumunda yüzde 2.4’e; üç ayda bir yapılması durumunda yüzde 0.8’e; yılda bir kez yapılması durumunda yüzde 0.2’ye ve on yılda bir yapılması durumunda ise bu oran yüzde 0.02’ye düşmektedir. Bunun anlamı, Tobin vergisinin kısa vadeli döviz işlemleri-nin maliyetini önemli ölçüde artırırken; uzun vadeli işlemlerin maliyetini pek fazla artırma-masıdır.

2. Ulusal Makroekonomik Politikalar Üzerindeki Olumsuz Etkileri Minimize Etmesi Tobin vergisinin döviz kuru oynaklığını azaltmanın yanında döviz spekülasyonlarının ulusal ekonomi üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkileri ortadan kaldırma ya da en azından ha-fifletme gibi bir avantajı da vardır. Tobin’in kendisinin de sürekli olarak vurguladığı gibi, spekülatif amaçlı döviz hareketleri gelişmekte olan ülkelerin makroekonomik dengelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla bu tür döviz hareketlerinin süreklilik taşıyan bütün ülkelerde eşanlı olarak uygulanacak, tek ve düşük oranlı, değer esasına dayalı bir döviz işlem vergisi ile caydırılması gerekir. Ülkeler bu vergi sayesinde ekonomi politikası tercihlerini daha özgürce yapabileceklerdir. Döviz kurlarındaki oynaklık, ulusal makroekonomik politikalar üzerine önemli bir kısıtlama getirmektedir. Kurdaki bu oynaklığın azaltılması, ulusal makroekonomik politikaların belir-lenmesinde döviz kuru değişikliklerine bağımlılığı azaltacak ve dolayısıyla karar alıcılara daha bağımsız makroekonomik politikalar belirleme ve uygulama olanağı sağlayacaktır. Bu-rada hemen belirtelim ki bu avantaj, döviz kurundaki oynaklığın azaltılmasının dolaylı bir sonucudur. 3. Gelir Sağlaması Tobin vergisinin bir başka avantajı da, önemli ölçüde gelir sağlama potansiyeline sahip olma-sıdır. Aslında spekülatif amaçlı döviz kuru hareketleri üzerinden gelir sağlamak Tobin vergi-sinin temel amacı değildir. Tobin vergisi, bir taraftan spekülasyonu önlerken diğer taraftan da önemli ölçüde bir gelir sağlayacaktır. Felix’in (1995a) hesaplamalarına göre Tobin vergisin-den elde edilecek gelir, vergi oranının yüzde 0.5 olması durumunda 360 milyar $; oranın yüzde 1 olması durumunda 720 milyar $’dır (Bkz. Tablo-1).

Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 190, Temmuz 2004, ss. 92 -108.

8

B. Tobin Vergisinin Dezavantajları Tobin vergisinin başlıca dezavantajları aşağıdaki başlıklar altında ele alınabilir. 1. Uygulanmasının Güç Olması Uygulanabilirlik, Tobin vergisinin en zayıf noktasını oluşturmaktadır (Kenneth, 1999). Tobin vergisi, henüz uygulama alanı bulamamış; yalnızca teoriden ibaret olan global boyutlu bir döviz işlem vergisi önerisidir. Bu verginin spekülatif amaçlı döviz hareketlerini önlemede ne ölçüde başarılı olacağını değerlendirmek için gerekli ampirik bulgu henüz mevcut değildir. Bazı ülkelerin Tobin vergisini kabul etmesi bazılarının kabul etmemesi durumunda döviz iş-lemlerinin vergilendirilmeyen bölgelere kayacağı açıktır. Bunu önlemek için Tobin vergisinin bütün ülkelerde veya en azından New York, Londra, Frankfurt, Hong Kong, Tokyo gibi dün-yanın önde gelen finans merkezlerinde eşanlı ve sürekli olarak uygulanması gerekir. Oysa halihazırda Tobin vergisini bütün ülkelerde veya en azından yukarıda belirtilen merkezlerde uygulamak için ne gerekli siyasi irade, ne de uzlaşma vardır. Bu uzlaşmanın sağlanamaması durumunda da spekülatif amaçlı döviz hareketleri vergi cennetlerine [tax haven] kayacaktır. Uygulama güçlüğünü politik sorunlar ve teknik sorunlar olmak üzere iki alt başlık altında incelemek mümkündür: (a) Politik Sorunlar Tobin vergisinin uygulanması, global işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Bu verginin dünya ge-nelinde ve aynı oranda uygulanması vergiden beklenilen amaçlara ulaşmak için hayati önem taşımaktadır. Bir başka ifadeyle, Tobin vergisinin etkin bir biçimde uygulanabilmesi için glo-bal vergi uyumu gereklidir. Bu durum ilgili ülkelerin genelde vergilendirme rejimiyle, özelde de vergilendirme yetkisinin işleyişiyle yakından ilgilidir. Öte yandan dünya çapındaki finansal sektörlerin bu tip bir vergiye muhalefet etmeleri de kuv-vetle muhtemeldir. Çünkü böyle bir verginin [en azından finansal kesime göre] finans sektö-rünün manevra alanını daraltıcı bir etki yapacağı açıktır. Dolayısıyla finans sektörünün bu vergiye karşı göstereceği tepkiyi hiç kimse göz ardı edemez. Ülkelerin Tobin vergisi uygulamasında başarıya ulaşabilmesi için vergilendirme yetkilerinden kısmen feragat edip diğer dünya ülkeleriyle işbirliği sağlanmadığı sürece, mobilitesi çok yük-sek olan uluslararası döviz işlemlerinin önemli bir kısmı bu verginin uygulanmadığı merkez-lere, yani vergi cennetlerine kayacaktır. Bu durumda vergileme yapan devletlerin firmaları rekabet açısından dezavantajlı duruma düşmüş olacaklardır. Bu da vergi tabanının aşınması, Tobin vergisini uygulayan ülkeler aleyhine vergilemede adaletsizliğin artması, vergi cennetle-rinin yaygınlaşması ve dolayısıyla tahrip edici vergi uygulamalarının çoğalması gibi sonuçları ortaya çıkaracaktır.

9

(b) Teknik Sorunlar Tobin vergisinin uygulanmasına ilişkin teknik sorunlar genelde vergilendirmeye ilişkin so-runlar üzerinde yoğunlaşmaktadır. ba) Verginin Konusu Tobin vergisinin spekülatif amaçlı döviz işlemlerini frenlemede etkili olabilmesi, büyük öl-çüde hangi işlemlerin bu vergiye tabi tutulacağına bağlıdır. Bu durumda doğal olarak üzerin-den vergi alınacak döviz işlemlerinin neler olduğunun açıklığa kavuşturulması önem kazan-maktadır. Tobin (1978), yalnızca spot döviz işlemlerinin vergiye tabi tutulmasını önermiştir. Oysa günümüzün global dünyasında spekülatif amaçlı döviz alım satımı yapılabilecek finan-sal araçların hem çeşidi, hem de hacmi artmıştır. Dolayısıyla yalnızca spot döviz işlemlerinin vergiye tabi tutulması, vergilemede boşluğa yol açacağı gibi; vergilemede etkinliğin sağlan-masına da engel olacaktır. Bu gerçeğin farkına varan Bird & Rajan (1999), Patterson & Galliano (1999), Patomaki (2000) gibi birçok araştırmacı ve akademisyen, Tobin’in yalnızca spot döviz işlemlerinin ver-gilendirilmesi önerisini dar kapsamlı bulmakta; bu verginin kapsamının forward, swap, future ve option işlemlerini9 de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini savunmaktadır. Böy-lece finansal varlık ikamesi [türev ürünler] vasıtasıyla vergi kaçırılmasının önüne geçilebile-cektir. bb) Vergiden İstisna ve Muafiyetler Merkez bankalarının piyasaya müdahalelerinin, kamu kuruluşları arasındaki işlemlerin, ulus-lararası kuruluşların piyasada gerçekleştirdiği işlemlerin Tobin vergisine tabi tutulup tutulma-yacağı hala netliğe kavuşturulmuş değildir. bc) Vergi Matrahı Vergilemenin finansal piyasalar üzerinde meydana getireceği sapmaları bertaraf etmek için Tobin vergisinin tabanı mümkün mertebe geniş tutulmalıdır (Spahn, 1996:24). Ancak vergi tabanının geniş tutulması vergilemeye ilişkin sorunların tam olarak ortadan kalkacağı anla-mına gelmemektedir. Örneğin merkez bankalarının piyasaya müdahaleleri, finansal aracıların piyasaya istikrar ve likidite sağlayıcı işlemleri, kamu kuruluşları arasındaki işlemler ile ulusla-rarası kuruluşların piyasalarda gerçekleştirdiği işlemlerin Tobin vergisine tabi olup olmaya-cağı henüz netliğe kavuşmamış konulardır. Bu örnekleri daha da artırmak mümkündür. bd) Vergi Oranının Nasıl ve Neye Göre Saptanacağı Tobin vergisi oranının nasıl ve neye göre belirleneceği belirli değildir. Tobin vergisinin yük-sek oranlı uygulanması durumunda, uzun vadeli yatırımları ve hatta normal finansal piyasa işlemlerini bile olumsuz yönde etkileme riski vardır. Düşük uygulanması durumunda ise, dö-viz kurlarından spekülatif kazanç sağlamayı düşünen spekülatörleri bu kararlarından caydıra-

9 Spot [peşin] işlemler, 3 günden daha kısa bir süre içinde sonuçlandırılan döviz işlemlerini, Forward [vadeli] işlemler ise üç gün veya daha fazla bir süre içinde sonuçlandırılan döviz işlemlerini kapsamaktadır. Swap işlemler ise bir spot ya da forward işleminin veya bunlarının getirilerinin takasını ifade etmektedir. Future işlemler, sözleşme süresi kapsamındaki bir zamanda döviz alıp satmak için yapılan standart ve düzenli bir anlaşmayı ifade etmektedir. Option işlemleri ise belirli bir günde belirli bir kur üzerinden döviz alım ve satımı yapma opsiyonunu belirtir.

Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 190, Temmuz 2004, ss. 92 -108.

10

mama ihtimali söz konusudur. Dolayısıyla Tobin vergisi açısından optimal bir vergi oranının belirlenmesi büyük önem kazanmaktadır. Halbuki literatürde böyle bir oranın nasıl ve neye göre belirleneceği konusunda henüz bir netlik mevcut değildir. be) Vergi Kaçırma ve Vergiden Kaçınma Vergi kaçırma, Tobin vergisinin uygulanmasında karşılaşılacak en ciddi sorunlardan birisidir. Bir ülkede vergi tabanı, vergileme kapasitesine yaklaştığı ölçüde vergilemede etkinlik ve adalet sağlanabilir. Vergi kaçırmanın önlenebilmesi için vergi tabanı mümkün mertebe geniş tutulmak zorundadır. Yukarıda belirttiğimiz gibi, spot döviz işlemleri dışındaki döviz işlem-leri de Tobin vergisine tabi tutulsa bile, yine de vergiden kaçınmak ve/veya vergi kaçırmak mümkün olabilecektir. Örneğin, Tobin vergisinin tabanının hazine işlemlerini de kapsayacak şekilde düzenlendiğini düşünelim. Bu durumda spekülatörlerin nakit benzeri türev ürünlere yönelmeleri söz konusu olabilecektir. Halihazırda böyle bir türev ürün mevcut olmasa bile vergi kapsamına girmeyen yeni türev ürünlerin ortaya çıkması muhtemeldir. Bunun için Tobin vergisinin mevzuatı ileride ortaya çıkabilecek türev ürünleri de kapsayacak şekilde esnek dizayn edilebilir. Ancak bunun vergiden kaçınmayı ne ölçüde azaltacağını önceden kestirmek güçtür. Günümüzün global ortamında finans piyasaları öyle karmaşık hale gelmiştir ki, yalnızca fi-nansal kuruluşlar arasındaki değil; finansal ürünler arasındaki farklılıklar ve sınırlar ortadan kalkmıştır. Böyle bir ortamda finansal ürünler rahatlıkla birbiri yerine ikame edilebilecektir. Örneğin, bonolar tahvil yerine ikame edilebilecek; uzun vadeli yatırım araçları kısa vadeli araç gibi işlev görebilecektir. Böylesine karmaşık bir ortamda finansal hareketlerin yerini ve yönünü belirlemek kolay olmayacaktır. Dolayısıyla spekülatörler her zaman vergiden ka-çınma ve/veya vergi kaçırma olanağı bulacaklardır. bf) Vergilemede Piramitleşmeye Yol Açma Olasılığı Tobin vergisinin vergilemede piramitleşmeye10 yol açma olasılığı da gözden kaçırılmaması gereken önemli bir konudur. Burada hemen Tobin vergisi uygulamasında böyle bir sorunla nasıl karşılaşılabileceği sorusu akla gelmektedir. Örneğin üzerinden Tobin vergisi hesaplanan spekülatif amaçlı uluslararası bir döviz hareketi üzerine, ilgili ülke vergi kanunlarına göre [örneğin Türkiye] Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ve Damga Vergisi de tatbik ediliyor olabilir. Bu durumda ilk olarak hesaplanan Tobin vergisinin oranı otomatikman yükselmiş ve yasal oranın üzerine çıkmış olacaktır. Küçük ülke paraları arasındaki kur ABD Doları, Euro, Yen gibi güçlü para birimleri [çapraz kurlar] üzerinden sağlandığından bu paralar Tobin vergisine iki defa maruz kalmış olacaklar-dır. Bunun sonucunda da diğer ülke paralarına geçiş maliyetli olacağından küçük ülkelerdeki fon yöneticileri portföylerinde ulusal paralarına daha fazla ağırlık vereceklerdir. 2. Uluslararası İşlem ve Likidite Hacmini Olumsuz Yönde Etkilemesi Avrupa Birliği, kısa vadeli döviz işlemleri üzerine bir vergi konulması durumunda böyle bir verginin döviz işlemlerinin hacmini ve böylece uluslararası likiditeyi düşüreceği gerekçesiyle karşı çıkmaktadır (Patterson & Galliano, 1999). Gerçekten Tobin vergisi, kısa vadeli döviz işlemlerini azaltabilir ancak döviz kurlarındaki oynaklığın azalmasını garanti etmeyebilir.

10 Vergi piramitleşmesi, hesaplanmış bir vergi üzerinden farklı bir adla başka bir vergi hesaplanmak suretiyle verginin yasal oranının üzerine çıkması hadisesidir.

11

Çünkü bunun bir sonucu olarak döviz piyasalarında likidite hacmi de daralmış olacaktır. Böylece küçük ülke paraları daha oynak ve spekülasyon amaçlı hareketler karşısında daha kırılgan hale gelecektir. Aynı zamanda azalan likidite hacmi uzun dönemli döviz arbitrajında istikrarı sağlamayı daha da zorlaştıracaktır. Bu yüzden döviz işlem maliyetleri konulan vergi-den daha fazla artacaktır. Likiditenin azalmasından dolayı sermaye, genel olarak uluslararası piyasalar; özelde olarak da küçük ülke paraları cinsinden yapılacak yatırımlar için daha az olacaktır. 3. Finansal Serbestleşmeye Aykırı Olması Gerek ülkeler gerekse uluslararası mali kuruluşlar, bir taraftan deregulasyon yoluyla finansal faaliyetler üzerindeki kısıtlamaları kaldırmayı [en azından hafifletmeyi] hedeflerken; diğer taraftan da bu faaliyetler üzerine Tobin vergisi gibi bir vergi konulmasının finansal serbest-leşmeye aykırı olacağı açıktır. Yasaklama ve sermaye kontrolü uygulamaları kadar olmasa bile yine de Tobin vergisi finansal piyasalar üzerinde kısıtlayıcı bir etkiye sahip olabilir. 4. Uluslararası Piyasalarda Etkinsizliğe Neden Olması

Tobin vergisinin düşük bile olsa finansal piyasalar üzerine bir maliyet yüklemesi kaçınılmaz-dır. Bu vergi, uzun vadeli yatırımların maliyetini yükseltecek ve böylece ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkileyebilecektir (Stotsky, 1996). 5. Spekülasyonu Önlemede Yetersiz Kalması Bir para birimi spekülatif gerekçelerle baskı altında tutulduğunda verginin maliyeti spekülas-yon nedeniyle hemen hemen iskonto edilmiş olacaktır. Sonuçta spekülatif amaçlı döviz hare-ketleri üzerine vergi konulması fiyat hareketlerini azaltmayacak aksine artıracaktır. Stotsky’ye (1996) göre spekülasyon bir yana ampirik bulgular, döviz işlem maliyeti ile döviz kurundaki oynaklık arasında kuvvetli bir ilişki olduğu tezini desteklememektedir. Geçmiş yıllarda döviz piyasalarındaki işlem maliyetleri bugüne göre çok daha fazla iken bile döviz hareketlerinde dalgalanmalar gözlemlenmiştir. Son yıllarda işlem maliyetleri belirgin bir aza-lış göstermesine karşın, döviz kuru oynaklığında kayda değer bir artış olmamıştır. 1990 sonrası dönemde yükselen piyasa ekonomilerinde yaşanan finansal krizler göstermiştir ki, devalüasyon beklentisinin yüksek olduğu durumlarda Tobin vergisi gibi bir verginin spe-külasyonu önlemede yetersiz kalması muhtemeldir. Tobin vergisinin spekülatif amaçlı döviz hareketlerini özendirmeyecek şekilde işlemesi için spekülatörlerin kurlara ilişkin beklentileri-nin Tobin vergisi oranından daha düşük olması gerekir. Tobin’in kendisi bile böyle bir verginin döviz kurlarındaki oynaklık üzerinde nasıl bir etki meydana getireceği konusuna tam bir açıklık getirmemiştir (Grieve-Smith, 1997:748). Spe-külasyon beklentisinin zirveye çıktığı bir ortamda yatırımcılar sürü güdüsü [Herd behaviour]11 ile hareket etmekte; en ufak bir risk belirtisi hissettiklerinde de hızla ülkeyi terk etmektedirler. Henüz pratikte uygulama alanı bulamadığından böyle bir verginin döviz kurlarındaki dalga-lanmayı azaltıp azaltmayacağı konusunda yeterli ampirik bulgu da yoktur (Stotsky, 1996). Avrupa Birliği de, Tobin vergisinin bu zayıf noktasına dikkat çekmekte ve bu verginin zayıf

11 Sürü güdüsüyle hareket eden yatırımcılar ve fon yöneticileri, yeterli bilgi olmaksızın riskli girişimlerde bulunurlar ve aynı zamanda risk-getiri değiş tokuşunu en iyi şekilde değerlendirirler. Herhangi bir kriz sinyali aldıklarında da hemen güvenli bölgelere kaçarlar. Finansal piyasalarda sürü güdüsü konusunda ayrıntılı bilgi için Bkz. Bikhchandani & Sharma (2001).

Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 190, Temmuz 2004, ss. 92 -108.

12

para birimlerine karşı doğabilecek bir spekülatif hareketi kontrol altına almada yetersiz kala-cağını belirtmektedir (Patterson & Galliano,1999). 6. Tobin Vergisinden Elde Edilecek Gelirin Nerede ve Ne Amaçla Kullanılacağı Tobin vergisinden elde edilecek gelirin nerede ve ne amaçla kullanılacağı, ülkeler arasında nasıl paylaştırılacağı konusunda henüz bir uzlaşma sağlanmış değildir. Tobin’in kendisi bu vergiden elde edilecek hasılatın Birleşmiş Milletler’in harcamalarının finansmanında kullanı-labileceğini belirtmektedir12. Bird & Rajan (1999) ve Reisen (2002), Tobin vergisinden elde edilecek gelirin çevre, sağlık hizmetleri, IMF, Dünya Bankası, yoksullukla mücadele programları, yabancı yardımlar gibi global kamusal malların finansmanında kullanılabileceğini savunmaktadırlar. Felix (1995b), Patomaki (2000), gibi bazı akademisyenler ise bu vergiden sağlanacak gelirin ülkeler arasında belirli kıstaslar dahilinde paylaştırılabileceğini ileri sürmektedirler. Frankel (1996) ise, Tobin vergisinden elde edilecek gelirin global felaketlerin önlenmesi, barış gücü faaliyetlerinin ger-çekleştirilmesi gibi Birleşmiş Milletler faaliyetlerinin finansmanında kullanılmasının daha fazla kamuoyu desteği alacak bir yaklaşım olduğunu ileri sürmektedir. Bir diğer öneri de, Tobin vergisinden elde edilecek gelirin ileride ortaya çıkacak krizlerle mücadele için IMF’nin finansman kaynaklarının artırılmasında kullanılmasıdır. Bu bağlamda Grieve-Smith (1997), IMF’nin gözetimi ve denetimi altında yeni bir Uluslararası İstikrar Fonu [International Stabilisation Fund] kurulmasını önermektedir. Bu fon, ileride ortaya çıkacak global finansal krizlerin finansmanında kullanılabilecektir. Patomaki (2000), Tobin vergisinden sağlanacak gelirin nerede kullanılacağı konusunda yuka-rıda yaptığı öneriye alternatif bir yaklaşımda daha bulunmakta ve Tobin vergisinden elde edilecek gelirin bir kısmının demokratik reformların teşviki için; bir kısmının da Tobin vergisi Organizasyonu’nu da [Tobin Tax Organisation-TTO] üstlenecek daha özerk ve demokratik bir Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın oluşturulması için de kullanılabileceğini belirtmektedir. Görüldüğü gibi Tobin vergisinden elde edilecek gelirin nerede ve ne amaçla kullanılacağı konusunda akademisyenler arasında henüz bir uzlaşma sağlanmış değildir. Bu konudaki tar-tışmalar hala devam etmektedir. VI. Genel Değerlendirme ve Sonuç Döviz kurlarındaki oynaklık ve spekülasyon, dünyanın son yıllarda karşı karşıya bulunduğu ve çözüm bekleyen en önemli problemlerinden biri olarak durmaktadır. 1970’lerde James Tobin tarafından ortaya atılan Tobin vergisi bu dönemde pek fazla ilgi görmemiştir. Ancak yükselen piyasa ekonomilerinde 1990’larda finansal krizlerin sıklığının ve şiddetinin artması sonrası [özellikle de 1997 Asya Krizi sonrasında] Tobin vergisi üzerindeki tartışmalar yeniden gündeme gelmiştir. Spekülatif amaçlı döviz hareketlerini daha maliyetli hale getirmek sure-tiyle bu işlemleri engellemeyi amaçlayan Tobin vergisi, bütün ülkelerde eşanlı olarak uygula-nacak tek oranlı, değer esasına dayanan bir döviz işlem vergisi önerisidir.

12 Bkz. Tobin (1978).

13

Global finansal krizler, Tobin vergisinin desteklenmesine veya en azından sık sık gündeme gelmesine zemin hazırlayan en önemli nedenlerden biridir. Tobin vergisi, global finansal mi-mari altyapının [Financial Architectural Infrastructure] sağlanması için ortaya atılan alternatif önerilerden birini oluşturmaktadır. Ancak bu vergi henüz global bazda uygulama alanı bula-madığı için spekülatif amaçlı döviz hareketlerini ne ölçüde önleyeceği belli değildir. Tobin vergisinin uygulanabilmesi için günlük işlem hacmi 2 trilyon $’a ulaşmış olan uluslara-rası döviz piyasasında spekülatif amaçlı işlemler ile ticaretten kaynaklanan parasal işlemlerin birbirinden ayrılması büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda bir ülkenin tek başına Tobin vergisi uygulamasına gitmesi, uluslararası spekülatif paranın ortaya çıkardığı olumsuzlukları önlemesi çok zordur. Çünkü bütün ülkelerde vergi oranları farklı ve hatta hiç vergi almayan ülkelerin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur. Dolayısıyla Tobin vergisinin başarısı, ancak dünyadaki bütün ülkelerin döviz hareketi üzerinden aynı oranda alınmasına bağlıdır. Bu da küresel vergi uyumunu gerektirmektedir. Küresel vergi uyumu da ülkelerin egemenlik hakla-rının yegane göstergelerinden biri olan vergilendirme yetkilerinden kısmen dahi olsa feragat etmelerine bağlı olduğundan, bunun da gerçekleştirilmesi pek kolay olmayacaktır. Tobin vergisi oranı belirlenirken döviz kurlarındaki oynaklığı azaltıcı ve aynı zamanda piya-salar üzerindeki olumsuz etkisi en az olacak şekilde optimal bir oranın belirlenmesi gerekir. Bunun yanında belirlenecek oranın, uzun dönemli yatırım ve ticari işlemleri olumsuz yönde etkilemeyecek türden olmasına özen gösterilmelidir. Uygun bir oranın belirlenmesi duru-munda Tobin vergisi, paranın üretken alanlarda kullanımına imkan verirken; istikrarsızlığa sebep olan spekülatif döviz hareketlerin önüne geçilmesini sağlayabilecektir. Tobin vergisinin ülke içindeki her döviz işlemi bazında değil; ülkeye girdikten belirli bir süre sonra çıkan fonların üzerine ağır bir vergi koymak şeklinde uygulanabilmektedir. Nitekim 1997 Asya Krizi sırasında Malezya bu tür bir uygulamaya başvurmuştur. Ancak şu ana kadar önemli bir başarı sağladığı görülmekle birlikte, bu uygulamanın uzun dönemde ne gibi etkileri olacağı belirli değildir. Spekülatif amaçlı döviz hareketlerini önlemek için uygulanan diğer bir alternatif Şili örneği-dir. Şili 1991 yılında dış döviz yükümlükleri için bankalara 90 gün ile 1 yıl arasında bir süre zorunlu karşılık tutulması şartını getirmiştir. Böylece Şili, bankalara getirdiği geçici rezerv tutma zorunluluğu ile uzun dönemli yatırımları olumsuz yönde etkilemeksizin sıcak parayı ülke dışında tutmayı başarabilmiştir. Tobin vergisi spekülatif döviz hareketlerinin maliyetini artırarak, günlük siyaset ve ekonomi politikalarındaki değişim beklentileri karşısında finans piyasasındaki dalgalanmayı azaltması beklenmektedir. Tobin vergisinin günümüzde uygulanmasına ilişkin teknik sorunlar mevcut ise de, asıl sorunun politik olduğu görülmektedir. Politik sorunların özünde, dünya çapında finans kesiminin bu vergiye karşı gösterdiği tepki yatmaktadır. Tobin vergisi ilk defa ortaya atılmasından bu tarafa yaklaşık otuz iki yıl geçtiği halde, bu vergi ile ilgili tartışmalar hala devam etmektedir. Yakın gelecekte de bu tartışmalar bitecek gibi gözükmemektedir.

Vergi Sorunları Dergisi, Sayı: 190, Temmuz 2004, ss. 92 -108.

14

Kaynakça Angelis, M.D. (2000), ‘Capital Movements, Tobin Tax, and Permanent Fire Prevention: A Critical

Note’ Journal of Post Keynesian Economics, Winter99/2000, Vol: 22, Issue: 2, pp.187-206. Bird, G. & Rajan, R.S. (1999), ‘Time for Tobin? ’, New Economy, Dec99, Vol:6, Issue: 4, pp.229-234. Bikhchandani, S. & Sharma, S. (2001), ‘Herd Behavior in Financial Markets ’, IMF Staff Papers,

Vol: 47, No:3, pp.279-310. Breton, J.R. (1998), ‘East Asian Economic Crisis: Three Lessons ’, Journal of World Affairs and New

Techology, Vol:1, No:1, April 1998. Eichengreen, B., Tobin, J. & Wyplosz, C. (1995). ‘Two Cases for Sand in the Wheels of

International Finance ’ Economic Journal, Vol:105, Issue:428, January 1995, pp.162-172. Felix, D. (1995a), ‘The Tobin Tax Proposal ’, Futures, Vol:27, Felix, D. (1995b), ‘Financial Globalization and The Tobin Tax ’, Challenge, May/Jun 95, Vol:38,

Issue:3, pp.56-60. Felix, D.(1995c), ‘Financial Globalisation versus Free Trade: The Case for the Tobin Tax ’,

UNCTAD Discussion Paper, No:108, November 1995, United Nations Conference on Trade and Development, UNCTAD: Geneva.

Frankel, J. (1996), ‘How Well Do Foreign Exch ange Markets Function: Might a Tobin Tax Help? ’ National Bureau of Economic Research, NBER Working Paper, No: 5422, January 1996.

Grieve-Smith, J. (1997), ‘Exchange Rate Instability and the Tobin Tax’ , Cambridge Journal of Economics, 1997, Vol: 21, Issue:6, pp.745-72.

Kenneth, K. (1999), ‘Time for a Tobin Tax? ’, Federal Reserve Bank of San Francisco, FRBSF Economic Letter, Vol: 99, Issue:12, pp.1-4.

Patterson, B. & Galliano, M. (1999), ‘The Feasibility of An International Tobin Tax’ , European Parliament, Directorate-General for Research Working Paper, Economic Affairs Series, ECON107 EN, 03/99.

Patomaki, H. (2000), The Tobin Tax: How to Make It Real -Towards a Socially Responsible and Democratic System of Global Governance , The Network Institute for Global Democratisation, NIGD.

Patomaki, H. (2001), Democratising Globalisation: The Leverage of the Tobin Tax , Zed Books, London and New York.

Reisen, H. (2002), ‘Tobin Tax: Could It Work? ’, OECD Observer, March 29, 2002, OECD: Paris. Spahn, P.B. (1996), ‘The Tobin Tax and Exchange Rate Stability ’, Finance & Development, June

1996, pp.24-27. Stotsky, J.G. (1996), ‘Why a Two -Tier Tobin Tax Won’t Work ’, Finance & Development, June 1996,

pp.28-29. Tobin, J. (1978), ‘A Proposal for International Monetary Reform ’, The Eastern Economic Journal,

Vol: 4, No:3-4, July-October 1978, pp.153-159. Republished in Essays in Economics Theory and Policy, 1982, The MIT Press: Cambridge and London.

Tobin, J. (1996), ‘Prologue ’, in The Tobin Tax: Coping with Financial Volatility, Ed. By Mahbub ul Haq, Inge Kaul and Isabelle Grunberg, Oxford University Press: New York, Oxford.

Woodward, D (2000), ‘Use of a Tobin Tax to Finance a Global Intervention Fund ’, in a Project Report by Heikke Patomaki: The Tobin Tax: How to Make It Real -Towards a Socially Responsible and Democratic System of Global Governance , The Network Institute for Global Democratisation, NIGD.


Recommended