+ All Categories
Home > Documents > Yerin Yukarısında Gökyüzünün Altında Dünyevilikten Devşirilen Kutsallık: Sancaklar...

Yerin Yukarısında Gökyüzünün Altında Dünyevilikten Devşirilen Kutsallık: Sancaklar...

Date post: 29-Nov-2023
Category:
Upload: pamukkale
View: 0 times
Download: 0 times
Share this document with a friend
11
Transcript

sancaklar camii’ne dair

notlar

Burak Altınışık

antroposen çağında

mimarlık için bir nirengi

noktası: southbank’ın

brütalistleri

Eray Çaylı

harita, arazi,

alışveriş merkezi

kapitalizm ve din

Bülent Diken

14. yüzyılda motet:

kutsalın mıntıkasında

bir parantez

Tolga Tüzün

14 2622 34

kutsallık, sahte kutsallık

ve kutsallık illüzyonları

üzerine

Uğur Tanyeli

mimarlığın alacakaranlık

kuşağına yolculuk:

bir kulenin hatıraları

Gökhan Kodalak

bir anıta fotoğraf altı

Neslihan Şık

sí/no: urban-think-tank

mimarlığı

726258 68

04-05 icindekiler.indd 4 4/20/16 4:45 PM

14. yüzyılda motet:

kutsalın mıntıkasında

bir parantez

Tolga Tüzün

konuşmalar 1 |

mahal mimarlık

konuşmalar 2 |

zem mimarlık

konuşmalar 4 |

halükar mimarlık

4743 5239konuşmalar 3 |

goa mimarlık

14. Betonart

Mimarlık Yaz Okulu

yayın tanıtım & haberler

74 78

04-05 icindekiler.indd 5 4/20/16 4:46 PM

14 | dünyevileştirmeler ve kutsallık

Burak Altınışık | Kabaca dünya üzerindeki

kültürel üretimi belirli bir çerçeve içinde, di-

yalogsuz ancak belirli bir sözceleme alanına

yatırarak gösteren 1992 yapımı “Baraka” fil-

mini izlemiş olanlar hatırlayacaktır. Filmin açı-

lışında Japonya’da 850 m rakımdaki NaganoI

Ilıcası’nda bir makak, dondurucu havada sıcak

suyun içinde oldukça düşünceli, hatta huşu

içinde gösterilir. Bir yandan derin ifadelerle et-

rafına bakınırken bir süre sonra sıcağın etkisiy-

le kendisini meditatif bir kapanmaya ya da uy-

kuya bırakır. Başka bir deyişle, iki ekstrem koşul

arasındaki salınmanın, dünyevi bir bedenin bi-

yolojik yapılanmasında ortaya çıkardığı davra-

nışlar olarak tanımlanabilecek alt-abdominal

bölgeden nüfuz eden sıcak su etkimesinin sinir

sisteminde oluşturduğu kasları gevşetici nöron

dinamiği ya da mekaniğindeki değişimlerle zi-

hinsel ve bedensel koordinasyon arasında açı-

lan mesafenin ortaya çıkardığı esrik bir aralan-

ma süresi. Bu aralanmadan içeri sızan şeylere

türlü isimlendirmeler yakıştırılabilir: haz, zevk,

keyif, rahatlama, tatmin, düşleme ya da bilinç

değişimi, aşkınlık, yücelik, maneviyat, ruhani-

yet, kutsallık. Söz konusu kozmogenik, pante-

ist veya dinsel yakıştırmalar, tarihsel-kültürel

akışların alüvyonu içindeki zihinlere dalıp katılır,

sürüklenir ve aktarılır.

Başta alıntılanan sahneye yakın bir deneyim,

örneğin Peter Zumthor’un Therme Vals yapı-

sında, bu sefer insan bedenleri arasında ya-

şanır. Bir kış günü, özellikle gün batımı son-

rasında, Alp Dağları’nın uzantısı karlı tepelere

bakan açık havuzda yüzmenin deneyimi, sıcak

suyun yüzeyiyle soğuk havanın temasında

ortaya çıkan yoğun buharın yapay aydınlat-

mayla çarpışması ile beliren gotik atmosferin

adeta uhrevi ve kutsal bir sarmal oluşturması

üzerine kurgulanmıştır. Su içindeki bedenler

ışığın kırılmasıyla deforme olurken, su üzerin-

de buhar sisiyle çevrelenmiş başlar grotesk

gölgelere bürünür. Yaşanan kutsal bir dene-

yim değildir şüphesiz ancak tamamıyla dün-

yevi oluşların mekaniği içinde beliren dünyevi

bir deneyimleme, aşkın bir mistisizmi hareket-

lendirerek kutsallık duygusuna yakınlaştıra-

cak şekilde kurgulanmıştır. Mircea Eliade’nin

belirttiği gibi “dinsel bir deneyimi olanlar için

doğanın tümü kendini kozmik kutsallık olarak

açığa çıkartma eğilimine sahiptir.”1 Şüphesiz,

Zumthor’un imgeleminin, salt muğlak dinsel

görselleştirmelere yaslandığını söylemek ek-

sik olur. Neredeyse bütünsel bir suya girme

liturjisi icat edip onu mekânlaştırdığını hatırda

tutmak daha anlamlı: dünyevi ve normatif çıp-

laklığı muğlaklaştırılmış bir kutsallık halesiyle

çerçeveleyen bir mekânlaştırma kurgusu.

Kutsallığın içsel bir inşa boyutu olduğu kadar

psiko-sosyal, ekonomik ve politik inşa boyut-

ları da bulunuyor.2 Mimarlığın kutsal ile bağın-

tıları ise, işi daha karmaşık ve spekülasyona

açık bir konu haline getiriyor. Kutsallıkla iliş-

kisi içinde “mimarlık basitçe kutsala dair met-

hiyeye yönelik ihtişam, saygınlık ve hayranlık

yerin yukarısı gökyüzünün altında

dünyevil ikten devşiri len kutsall ık:

sancaklar camii ’ne dair notlar

1

14-21 Burak_son.indd 14 4/20/16 4:46 PM

dünyevileştirmeler ve kutsallık | 15

etkisinin aracı mıdır?” gibi kaba ve basit bir

soruya cevap niyetine üretilebilecek karşılık-

lar alabildiğine muhtelif. Tarihin çoğul sürele-

ri içinde mimarlık imalatlarının kutsal olduğu

tahayyül edilen bir yerin –dünyevi doğasının

sıra dışı olduğu varsayılan veya cereyan eden

bir olaya atfedilen kutsallığın lokasyonu ola-

rak– deneyimlenmesini çerçevelemek ve ri-

tüel deneyimini çerçeveleyen yerler arasında

bir mütekabiliyet kurabilmek için kullanıldığını

izlemek mümkün.3 Öte yandan mimarlık ima-

latı salt işlevsel bir çerçeve olarak da karşımı-

za çıkmaz. Öyle ki, bulunduğu yere atfedilen

kutsallığın deneyimini büyütüp yüceltecek bi-

çimlerde düzenleme işlemlerine tabi tutuldu-

ğundan, mimarlık üretimi adeta yerin kendi-

sine dönüşebilir. Söz konusu işlemlerin belirli

bir know-how içermesine bağlı olarak kutsalın

özelleşmiş bir uzmanlık rejimi içinde türlü ifa-

deler bulduğu söylenebilir. Böyle bir aşama-

daki kutsalın teknokratları ve teknisyenleri

olarak düşünebilecek ritüel icracıları ve yapı-

cılarının yaratıcılıklarına bağlı olarak mekâna

bilinçli bir müphemlik kazandırma yoluyla

kutsalın tezahür etmesinin (hierophany) ya

da 20. yüzyılın etkili teoloğu Rudolf Otto’nun

ifadesiyle, mysterium tremendum4 imkânları

çoğaltılmaya çalışılır.5

Otto, kutsalın zihinlere sirayet edebilmesi için

üç karakteristik koşul ifade eder: loşluk, ses-

sizlik, boşluk (boş uzaklık). Otto’ya göre “Öyle

ki, loşluk tükenme noktasındaki parlaklık zer-

releriyle kontrast oluşturarak artırılmış ve

daha algılanabilir olmalıdır; bu sayede “gizem”

etkisi yarı-karanlıkla başlar.”6 Boşluk ve sessiz-

lik için yazdıkları ise şöyle: “...hiçbir şey çevre-

lenmiş mekânların, avluların ve giriş hollerinin

(vestibül) işlendirdiği sessizliğin genliğinden

daha ağırbaşlı olamaz.”7

Kutsala yönelik mimarlık üretimlerinin dünye-

vi düzlemdeki oluşlar içinde bir süreksizlik al-

gısı veya yanılsaması üretebilmek için araçsal-

laştırıldığını söylemek yanlış olmaz. Eliade’ın

önermesi olarak bu dünyaya ait olmayan,

tamamıyla başka bir düzenin ve bir gerçek-

liğin tezahürü olarak kutsal, duvarların içinde

dindışı dünyayı aşkın hale getirir: “Her kutsal

mekân kutsalın tezahürünü, çevredeki kozmik

ortamdan bir toprak parçasını ayırma etkisi-

ne ve onu niteliksel olarak farklı kılma etkisine

sahip bir kutsalın ortaya çıkışını gerektirmek-

tedir.”8

Yakın tarihli sayılabilecek bir başka yayında,

yukarıda sayılan imkânların dışında analitik

2

14-21 Burak_son.indd 15 4/20/16 4:46 PM

16 | dünyevileştirmeler ve kutsallık

indirgemeyle dış ve iç mekân bağlamında

elemanter olarak sıralananlar ise şöyle:9 kapı

(gate), patika/yol/yön (path), yer (place).

Kapı, yapıya geçişin ötesinde, tercihen tören-

sel bir patikaya ya da avluya sürükleyen iyi

tanımlanmış bir giriş noktası. Patika/yol/yön,

kapıdan ayırt edilebilecek bir başlangıç ucu

ve sert hatlar, süreklilik, yönlülük, farkedilebi-

lir röperlerden (landmarks) oluşan iz(ler). Yer

ise, toplayıcı olacak bir odak olarak kolayca

kavranabilecek, boyutları sınırlandırılmış, sınır-

ları belirgin, yoğunlaştırılmış biçimler kümesini

içeren ve aşkınlığı doruklaştıran uç-mekân.

Sancaklar Camii Büyükçekmece Gölü’ne

doğru, bir yanı türlü tematik imge ile palaz-

landırılmış “gated community/kapalı-kapılı

site” sırasının kıyısında yer alıyor.10 İnşaatsız

kalmış bir aralık içinde bir köşeyi tutacak

şekilde birbirine değmeden çevreleyen, ayı-

ran, yönlendiren yatay ve düşey taş yüzeyler,

çevresindeki yapı imalatlarından radikal bi-

çimde farklılaşan yapı(ntı)ya dair ilk imgenin

kurucu elemanları (kapı). Çevredeki yoğun

yataylığa karşın, bir axismundi olarak düşü-

nülebilecek taş kule mekânsal farklılaşmanın

ilk işareti. Yatay duvarların, aralarından sü-

zülünce beden ve bakış deneyimi açısından

alanın zaman-mekânsal algısını uzattığı far-

kediliyor. Bu algı manipülasyonu, zemin kap-

lamasının parçalı artikülasyonuyla güçleniyor

(patika). Bu sayede, duvarlar arasında beli-

ren mekânsal yayılımın alt “bileşenleri” olu-

şuyor: kır peyzajlı avlu-bahçe-cenaze töreni

3

14-21 Burak_son.indd 16 4/20/16 4:46 PM

dünyevileştirmeler ve kutsallık | 17

alanı-seyir terası ve bunların arasından yük-

selen minare-kule.

Üst zeminin alanın batı kenarındaki aşağı kota

akışına suyun akışı da eşlik ederek yukarıda

beliren mimari promenadı sürdürüyor. Söz

konusu promenad-kesit, yapı(ntı)nın keskin-

liklerini çeşitli gerilimlerle göstermeye başla-

dığı özgül bir aralık. Bu paralaks-aralık aşağı-

da farklı yükseklikleri tutan iki uzun tektonik

plakanın uzanımları arasında, uzunlamasına

bir perspektif yaratan lineer hacme dökülür-

ken, süregelen akışkanlık keskin, sert çizgile-

re, tekil duruşlara, blok gölgelere dönüşüyor:

kuzey yönü tutan kütüphane yapısı ile güney

yönünde yamacın içine yerleşen cami yapısı-

nın karşılıklı bakışımı arasında bir sahne kuru-

lumu. Söz konusu sahnenin doğuya yönelik

aksını sınırlayan ve cami yapısının iç sınırından

dışarıya uzatılan duvar, ardındaki dünyeviliğin

araya karışmasını kısıtlıyor.

Beton plakaların altında yükselen kaba yontu-

lu, ince sıralı taş duvar blokları dingin, yavaş-

latılmış bir atmosferi yoğunlaştırıyor. Topog-

rafik bir kaskat biçiminde kademelendirilmiş

kesik konik taş yüzey, üst kottaki kırsallığın

yapı(ntı)ya dönüşümünün kritik bileşeni. Mad-

desel dönüşümün ya da sıçrayışın bileşeni ol-

duğu kadar yapı(ntı)nın işlevsel/programatik

ayrışmasının da ilk görüntüsü: konik yüzeyin

batı yanında taş kaskada saplanan iki beton

düşey plaka arasından kadınlar mahfiline geçi-

liyor. Eğrinin diğer yanında söz konusu kurgu,

14-21 Burak_son.indd 17 4/20/16 4:46 PM

18 | dünyevileştirmeler ve kutsallık

4

5

14-21 Burak_son.indd 18 4/20/16 4:46 PM

dünyevileştirmeler ve kutsallık | 19

geri kalan mekânın hem düz anlamıyla hem

de analojik anlamıyla kadınsızlaştırılmasına ya

da erkek egemen bir saha olarak yeniden ta-

nımlanmasının eşiği olarak çalışıyor – her ne

kadar pratikte böyle bir durum söz konusu

olmasa da. Büyük plağın altında kadınlar için

ayrılmış küçük abdesthanenin ötelenmiş varlı-

ğı ise, bu eşiği çelişkiye itiyor gibi görünüyor.

Konik yüzeyin diğer yanından erkekler ibadet

mekânına geçiş yapıyor.

Kapıdan geçer geçmez zihne vurulan ilk

imge, bütün mekânı kateden ve kıble duva-

rı olduğu kavranan çıplak, brüt beton yüze-

yin üzerinde kayan ışık/gölge blokları: Gün/

güneş ışığının düşey yöndeki beton kalıp

izleriyle kesişerek ortaya çıkardığı perdem-

si görsellik, yapay aydınlatma ile de güç-

lendirilmiş bu eğik yüzeyi kutsalın tezahür

edeceği düşünülen bir temaşa ekranı olarak

tanımlıyor. Mihrap girintisi ve minber kade-

melenmesinin herhangi bir simetrik hakimi-

yet kurmasına izin vermeyecek şekilde duva-

rın geometrik ortasından kadınlar mahfiline

doğru kaydırılması, yüzeyin “fenomenolojik

temaşa ekranı” olarak vurgusunu kuvvetlen-

diriyor. Arolat’ın “ibadet sırasında mekândan

alınan ruhsal ve bedensel zevkin ön plana

alınmasıydı”11 ifadesinin karşılıklarından biri

bu temaşa olsa gerek. Kıble duvarının aydın-

lığını keskinleştiren loşluk, ortamın dramatik

atmosferini yoğunlaştıran bir deneyim kat-

manı. Beton tavanın kenarlardan yukarıya

doğru kademelenmesi, ortamı deneyimle-

yenin imgesel dağarcığına göre farklılaşarak

hikâyeleştirilecek metaforik bir jest ya da

boş-gösteren olarak asılı duruyor: Arzu ede-

ni Hira Mağarası’na yaklaştırıyor, arzu edeni

başka imgelere. Temaşanın diğer yüzeylerde

farklı temalarla sürdürüldüğü izlenebiliyor.

Doğu duvarı olarak tariflenebilen ve ardın-

da abdesthanelerle imam evini ayıran siyah

cam yüzey, aydınlatmanın da etkisiyle derin-

lik yanılsaması oluşturan yansımalar üretiyor.

Üzerindeki arkadan aydınlatılmış ve haliha-

zırda kendi mistisizmiyle de yüklü sülüs “vav”

harfi, bir tür maddesizlikle madde arasında

salınıyor: metafizik bir boyuttan geldiğine

inanılan sözlerin adeta analojik temsiliyetinin

ara yüzü. İbadet mekânındaki zeminin kade-

melendirilmesi yukarıda başlayan akışı içeri-

de de sürdürerek iç hacmin kesitini artırdığı

gibi ibadetin liturjik performanslarını da usul-

ca görsel deneyimin bir parçası haline geti-

ren muğlak eşikler olarak arada salınmaya

imkân veriyor. Camiyi açıklamada başvuru-

lan kavram setinin de temaşa dairesinde ele

alındığını söylemek mümkün. “Öz” üzerin-

den kaygan bir zeminde belli belirsiz çizilen

düşünce izleri, reel-politik içinde belirgin bir

retorik avantaj sağlamış görünüyor. Ancak

mimarlık düşüncesi açısından verimi tartış-

malı. Hatta, konuşma konforu yüksek ifade-

lerin düşünce açısından sıkıntıları, açmazları,

giderek arızaları olduğunu belirtmek gerek:

“biçimin tamamen geri çekilmesi”, “tüm za-

mansal ve kültürel angajmanlardan özgürle-

şilmesi”, “yere ait olmak”, “saklı özün şimdiki

zaman içindeki tezahürü” gibi ifadeler12 ve

Sancaklar Camii özelinde dolaşıma sokulan

“sadelik” ve “tevazu” gibi terimler, dinleyici

ya da izleyiciyi kendi imgelem dünyasında

rehberli bir tura çıkarabilmek için araçsallaş-

tırılan, “mimarlığın sıfır noktasını aramak” gibi

kulağa hoş gelen sesler. Caminin imgelemi

açısından hem tonaj olarak hem de mimari

beden olarak ağırlıklı rolü olan taşların Muğ-

la/Bodrum çevresinden taşınarak üst üste

yığılmış olması, özellikle “tevazu” bağlamın-

da kelimenin çağrıştırdığı gösterişsizlik ve

kibirsizlik arasında keskin bir tezat türetiyor.

Bu tezatın söylemsel düzlemde çevrimi po-

püler olan “yere özgü tasarım”, “yerin fısıltısı”

kavramsallaştırmaları açısından da düşünsel

bir kayıtsızlığa yaklaştığı söylenebilir. Hatta,

Osmanlı emperyal camilerindeki malzeme

tedarikinde sergilenen iktidar temsiliyeti-

ne benzer bir davranış örüntüsünden, farklı

bir ölçek ve gerekçeyle de olsa, bahsetmek

mümkün. Bu açıdan ekstravaganzanın sınır-

larında dolaşılıyor.

Halbuki, caminin üretim sürecinin karmaşık ve

parçacıl yapısını kelimeler dünyasında başka

dolayımlarla ifade etmek olası: Arolat’ın özel-

likle minare konusunda kullandığı dil bunun

ipuçlarını veriyor. Belki de projenin ileri bir

aşamasında ortaya çıkan revizyon süreci dili

de rahatlatıyor: Neredeyse bir yol kenarı tote-

mi gibi, “uzaktan buranın bir ‘yer’ olduğunun

işaretini veriyor.” Gösteren-gösterilen arasın-

da kurulan tarihsel/olumsal ilişkinin, dolayısıy-

la sabit verili bir “öz” kapanması dışında bir

keyfiyetin tadını çıkarma vurgusu, cami tartış-

masını anakronik-dogmatik kültürel kimlik an-

tagonizması kıskacından çıkarma konusunda,

“cami yapısının herhangi bir kaynak tarafın-

dan belirlenmiş, sabit bir formu olmadığı” tes-

pitinin ortaya konduğu bir süreçte, daha cesur

bir adım olabilirmiş gibi görünüyor.

14-21 Burak_son.indd 19 4/20/16 4:46 PM

20 | dünyevileştirmeler ve kutsallık6

14-21 Burak_son.indd 20 4/20/16 4:47 PM

dünyevileştirmeler ve kutsallık | 21

01 Eliade, M.,Kutsal ve Dindışı, Gece Yayınları,

Ankara, 1991, s. X.

02 Kutsallık ve dünyevilik yarılmasıyla ilgili açık

uçlu kavramsallaştırmalara bir giriş için bkz.:

Bataille, G., Theory of Religion, ZoneBooks,

New York, 1989.

03 Wescoat, B., Ousterhout, R. G.,Architecture of

the Sacred, Space, Ritual, and Experience From

Classical Greeceto Byzantium, Cambridge

University Press, New York, 2012.

04 Tam olarak “mysteriumtremendum et

fascinans”: korkutan ve hayran bırakan

bilinmezlik

(öteki bütünlük).Otto, R., TheIdea of The Holy,

çev. John Harvey, Oxford UniversityPress, 1958.

05 Hoffman, D. R., Seeking the Sacred in

Contemporary Religious Architecture,

The Kent State University Press, Ohio, 2010.

06 “The darkness must be such as is enhanced

and made all more perceptible by contrast

with some vestige of brightness, which it is...on

the point of extinguishing; hence the ‘mystical’

effect begins with semi-darkness.” Otto, R.,

a.g.e., s.70-71.

07 “...nothing could well be more solemn than

the silent amplitude of the enclosed spaces,

courtyards and vestibules which it employs.”

Otto, R., a.g.e., s.72

08 Eliade, a.g.e., s.6-7.

09 Hoffmann, a.g.e., s.13-17.

10 Bu kısımdaki metin daha önce “Urban-i

Laklakan” isimli blogda tarafımdan yazılmış

“Sancaklar Camii Üzerinde(n) Düşünmek”

başlıklı metnin gözden geçirilmiş halidir:

http://urbanilaklakan.com/sancaklar-camii-

uzerinden-dusunmek/ 02.02.2015

(son erişim tarihi 24.03.2016).

11 Yüksel, H. Z., “İnanç ve Mekan İlişkisi Bağlamında

Cami Mimarisi Üzerine Söyleşi”, İstanbul Art

News, Mimarlık Eki, 2014-2016.

12 Yüksel, a.g.m., Yabancı yayınlarda da aynı ifade

setine rastlamak mümkün. Örneğin: Pearson,

C. A., “Call To Prayer”, Architectural Record,

2014-2015, McGrawHill, New York, s.112-119.

7

6

Fotoğraflar

1 Baraka, Ron Fricke (Yönetmen), 1992.

2 Sancaklar Camii girişi, fotoğraf: Derin Özken

3, 5, 6 Sancaklar Camii, fotoğraf: Derin Özken

4 Sancaklar Camii, kıble duvarı,

Fotoğraf: Burak Altınışık

7 Sancaklar Camii, kıble duvarı,

fotoğraf: Derin Özken

14-21 Burak_son.indd 21 4/20/16 4:47 PM


Recommended