AVRUPA BİRLİGİ SÜRECiNDE . ,.... DINI KURUMLAR
• \J • • •
ve DIN EGITIMI RELIGIOUS INSTITUTIONS AND
EDU CA TION in THE PROCESS of EUROPEAN UNION:
Comperative Analysis of Religious lnstitutions and Education in the European Union and Turkey
Milletlerarası Tarhşmalı İlmi Toplanh International Conference
17-19 Kasım 2006/ November 2006 Eresin Topkapı Hotel/ İstanbul
İstanbul2007
©Bu kitap İslami İlimler Araştırma Vakfı tarafından yayma hazırlanmış olup tebliğierin ilmi ve fikri muhteva ile dil bakımından sorumluluğu tebliğ sahiplerine, te'lif haklan İSAV'a, basım organizasyonu ise anlaşmalı olarak Erısar Neşriyat'a aittir.
Tertipleyen:
İ5I..\Mf i!JMLF.I't : ILIL\flll!!.l_~ \'XI>Fl '
iSLAMİ İLİMLER ARAŞTIRMA V AKFI (İSA V) THEFOUNDATION FOR RESEARCH IN ISLAMI C SCIENCES
Kıztaşı, Kamil Paşa Sokak, No. 7; Fatih-34260 1 İstanbul e-mail: [email protected] Web Site: http://www.isavvakfi.org
Tel: +90 (0212) 523 54 57-523 74 36 Faks: 523 65 37
Avrupa Birliği sürecinde dilli kurumlar ve din eğiitimi /:İlyas Çelebi. . ..,- l.bs .-İstanbul: Ensar Neşriyat, 2007
611 s.; 23,5 cm.
ISBN: 978-9944-704-02-1 1. Din-Örgütlenme ve kurumlar; 2.Din_Eğitim ve öğretim 291.65 DC20
Bibliyografık niteleme Angio-American Rules 2 (AACR2)'ye göte yapılmıştır.
Giriş
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECiNDE
DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ:
ALMANYA MODELİ
Prof. Dr. Recai DOGAN
Ankara Ünivı;!rsitesi
Almanya, bir orta Avrupa ülkesidir. Resmi adı Federal Almanya Cum-
huriyeti (Bundesrepublik Deutschland) olup Anayasa'nın 20. maddesinin 1.
fıkrasına göre "Federal Alman Cumhuriyeti, demokratik ve sosyal bir feciere
devlettir." 16 federal eyaJetten oluşmaktadır. Nüfusu 82.6 milyondur ve nü-
fusunun yaklaşık %9.2'sini yabancılar oluşturmaktadır. Almanya'da her
eyaletin ayn bir anayasası, başkenti, hükümeti, bakanlıkları, yönetim kurum-
ları, kadroları ve bütçeleri v~dır ve yönetim özgürlükleri bulunmaktadır.
Ancak bu özgürlükler,·yalnız Federal Anayasa' nın, federal devletin görevleri
olarak belirlediği konularda kısıtlanır. Bu federal yapıda bütün ülke bir Fe-
deral Cumhurbaşkanı ve bir Federal Başbakan'a bağlıdır. Federal Almanya
Cumhuriyeti'nin başkenti Berlin'dir. Eyaietler arasında uygulamalarda bazı
farklılıklar olsa da siyasi ve ekonomik açıdan bir bütünlük gösterirler.
Almanya, Avrupa'da tarihi süreç içerisinde Avrupa'nın siyasi, kültürel,
ekonomik yapılanmasına ilişkin tüm süreçlerde olumlu veya olumsuz olarak yer almış ve halen de bu etkinliğini devam ettiren bir ülkedir. Almanya,
Avrupa' da laiklik ve din eğitimi yaklaşımlarında ortada yer alan bir yakla-
şımı benimsemiştir. Nüfusunun üçte biri Protestan, üçte biri Katalik ve geri-
ye kalan kısmı ise diğer din ve inanç veya inançsızlık gruplarındandır. Fakat
256 AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DİNI KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
buna karşın siyasi gelenekte etkin bir şekilde din çalışmalarının yaşanmama
sı ve sonına -en azından Protestan ve Kataliklik açısından- "çözülmüş" gözü
ile bakılması, onun başarılı bir örneği ifade ettiği olarak değerlendirilmiştir.
Bu sebeple, Avrupa Birliği sürecinde Almanya' daki dini kururnların ve din
eğitiminin yapısı, işleyişi önem arzetrnektedir.
Bu tebliğde betimsel olarak Almanya' daki mevcut olan dini kurumlar,
bunların h~ ve mali statüsü, diğer.karnu_.kururnlan içindeki yeri, dini
eğitim-öğretim faaliyetleri, genel eğitimle ilişkisi, farklı diniere mensup olan-ların söz konusu hakları kullı:iıuİla şartları, Almanya; daki-Dini Kururnlar ve
Okulda Din Eğitim-Öğretimi. olarak iki te:ı:nel başlık altında incelenmiştir.
Tebliğ, sempozyumun ana konusuyla irtibatlandırılrnaya çalışılan genel bir
değerlendirrneyi de içeren sonuç kısmıyla tarnarnlanrnışhr.
Almanya' da Dini Kurumlar
Almanya' daki dini kurumları ve diğer din ve inançların Federal Anaya-
sa' da belirtilen kişi hak ve hürriyetlerini kullanabilme şartlarını anlayabil-
mek için, .öncelikle bu ülkedeki dini cemaatler:için mevcut anayasal çerçeve-
yi bilmek_ gerekir. Çünkü, her ne kadar bireysel olarak kişiler birçok haklara sahip olsalar da, bunun yanı sıra özellikle dinle. ilgili,bazı hakların elde edil-
mesi, ülkenin resınl makarnlannca .. dini bir. cemaat olarak kabul edilmeyle
doğrudan ilişkilidir. Çünkü, devlet-din ilişkisi .sonucu örtaya dini kurumlar çıkmaktadır; .
.A.iırtanya dini~ cemaatl~re ya.klaşuriında geçmişte esnek ve uyum~ elve-rişli. ya:jnlar olüŞtuririuştur. Bu dii.İÜın • iSe~ A.lıi:ıanya' da ıslaJ:ıat dÖnerninden beri b'u uıı
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ 257
denle, Alman olmakla otomatik olarak bir kiliseye mensup olunmamaktadır.
Bu inanç belirsizliği 1949 Alman Anayasası'nın Almanya' da devlet dininin
olmadığını ve dinl cemaatlerin faaliyetlerini yürürlükteki yasalar çerçeve-
sinde kendi başlarına yönetmeleri gerektiğini söyleyen 140. maddesini de
yansıtmaktadır. Bununla prensipte devlet ile dinl cemaatler atasında açık bir
ayrım öngörülmüş olmasına rağmen, eğer dinl cemaat, bir kamu tüzel kişili
ği olarak tanınmış ise bunlar birbiriyle bir işbirliği ilişkisi içine girebilirler.
Anayasa 1949'da yürürlüğe girdiğinde 1919 Weimar imparatorluk Ana-
yasası'na göre tüzel kişilik haklarına sahip olan bütün dinl cemaatlerin bun-
dan böyle de bu tüzel kişiliklerini sürdürebileceklerini öngörüyordu. Bu
çerçevede Almanya'da Federal Anayasa'nın 140. maddesine göre dinl cema-
at kabul edilenler Roma-Katolik Kilisesi, Protest~ Kilisesi ve Yahudi kültür
cemiyetleridir. Burada söz konusu olanlar Protestan Eyalet Kiliseleri, Katolik
piskoposluklar ve Yahudi kültür cemiyetleriydi. Bu arada 1949 Anayasa-
sı'nın kabulünden sonra, büyük kiliselerden başka diğer dinl cemaatler de
Almanya'nın bir veya daha fazla eyaletinde bu şekilde resmen tanınmakta
dırlar. Mesela, bunlar birçok serbest kilise, eski Katolik Kilisesi, Mormanlar
ve Rus Ortodoks Kilisesi gibi büyük gruplar ve de Berlin Fransız Kilisesi
(Kalvinist Kilisesi) veya Hamburg' daki Denizciler Kilisesi gibi küçük grup-
lardır. Bu anlamda Almanya'da Yahudi cemaatinin haricinde kamu tüzel
kişiliği olarak tanınan dinl cemaatlerin çoğu geniş anlamda Hıristiyanlık
tarafındaki cemaatlerdir.
Gerçekten tarihl açıdan bakıldığında Yahudiler Almanya' da Hıristiyan
olmayan en eski dinl cemaati temsil etmektedirler. 20. yüzyılın başlarına
kadar Yahudilerin yasal statüsü, onların Almanya'da Weimar Cumhuriye-
ti'ndekine benzer şekilde aynen büyük Hıristiyan mezhepleri gibi bir kamu
tüzel kişiliğine tanınan ayrıcalıklardan istifade edebileceği kadar iyileştirildi.
Nasyonal Sosyalizm travmasının ardından 1949 anayasası da Yahudilere bu
haklan tanıdı. Federal Almanya Hükümeti ayrıca 2003'te Almanya' daki
Yahudilerin merkez konseyi ile bir devlet sözleşmesi imzaladı. Bu sözleşme
ye göre Almanya' daki Yahu dilerin temsilcisi olarak bu konseye yılda üç
milyon A vro yardım yapılması teminah verildi. Başbakan Schröder sözleş
menin imzalanması esnasında Yahudi cemaatini "Alman toplumunun canlı
258 AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ
ve göz ardı edilemeyecek bir parçasıdır" şeklinde değerlendirdi. Doğu Av-
rupa' dan gelen aşın göçten dolayı merkez konseyinde temsil edilen Yahudi cemaatinin sayısı tekrar 105.000 kişiye ulaşh. Buna ilave olarak Yahudi dini
yasaları anlamında dini statüleri belirsiz olan ve çoğunluğu göçmenlerden oluşan 80.000 kişilik bir grup daha mevcuttur. Böylece Yahudilik, Alman
toplumunda sağlam ve saygın bir yere sahiptir. Çünkü, Bavyera eyaleti eski
Kültür Bakanı Monika Hohlmeier'in dediği gibi Yahudi kültür cemiyetleri
hiç tarhşmasız anayasa taraftarı olarak kabul edilmektedirler ve kamu tüzel
kişiliği haklarının tamarnından eksiksiz faydalanmaktadırlar:
Almanya' da Hıristiyanlık ve Yahudilik haricindeki diğer büyük dini
gruplar ise, Avrupa'ya İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra büyük sayıda gelen
göçmenlerin dinleridir. Bunlar, Almanya'da %41ük oranıyla Müslümanlar,
yaklaşık, 100.000 Hindu ve 200.000 Budist'tir - ki bunların çoğu Budizm' e
geçen Almanlardır. Yine bunların yanında diğer bir grup da, özellikle son
20-30 yıldır büyük kiliselerden ayrılan ve hiçbir kiliseye mensup olmayan ve
böylece aynı şekilde tüzel kişi statüsünün imtiyazlarından istifade edemeyen büyük bir insan grubu da bu sistemde yeterince temsil edilememektedir.
Almanya' daki Hıristiyan olmayan bütün azınlıklar için anayasal olarak
din özgürlüğü geçerlidir, yani inançlı kişi inancının gerektirdiği ibadeti hiç-
bir engelle karşılaşmadan yerine getirebilir (Federal Anayasa madde 4). An-
cak bazı hakların kullanılabilmesi için de Anayasa'nın 140. maddesinde be-
lirtilen dini cemaat olma hakkını elde etmek gereklidir. Weimar imparator-
luk Anayasası'nın ilgili paragrafları, iki büyük mezhebin her birinin bünye-
sinde nüfusun %50sini üye olarak barındırdığı bir dönemde ortaya çıkmış
lardır~ Hıristiyan olmayan azınlıklar belirtildiği üzere Yahudilerden. oluşu
yordu ki, onlar da o tarihteki nüfusun sadece yaklaşık %1ini oluşturuyordu.
Bugün, yani hemen hemen yüz yıl sonra durum tamamen değişmiştir. Al-
manya' da Hıristiyan olmayan dini cemaatlerin durumunu anlayabilmek
için, devletin dini cemaatlere karşı takındığı sistemin ha.J.a Almanya' daki
güncel dini duruma uygun mu, sorusunun cevabında yatmaktadır.
Almanya' da bir grubun dini cemaat olması, bugün ancak mahkeme ka-
rarı ile mümkündür. Federal Anayasa'nın 140. maddesinde (Weimar impara-
torluk Anayasası'nın 137. maddesinin 5. paragrafının 1. ve 2. fıkralarıyla
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ 259
bağlanblı olarak) "durumlan ve üye sayılan itibariyle süreklilik tentinah verdikleri takdirde müracaat etmeleri halinde bütün dini cemaatlere aynı
haklar verilmelidir" denilmektedir. Anayasa'daki "tüzükleri ve sayılan açı
sından süreklilik"ten ne anlaşılması gerektiği kısmı bugün tarhşılmaktadır.
Hukukçulara göre, bir dini cemaatin gerçek anlamda dini cemaat olarak m uhatap kabul edilmesinin bazı şartlan vardır. Bunlardan en önemlileri belli
çoğunlukta bir üyeyi temsil etmeleri ve süreklilik göstermeleridir. Ancak,
belli çoğunlukta üyenin en azı veya en çoğu belli değildir. Yine süreklilik için
ne kadar süreden beri var olması gerektiği de belirlenmemiştir.
Düsseldorf İçişleri Bakanlığı bu konuda 30 yılı aşmış olmanın gerektiği
ni ileri sürmüştür. Bu konuda 19 bin ila 80 bin arasında görüş belirtenler de olmuştur; fakat bu konuyu düzenleyen Weimar imparatorluk Anayasası'nın
137. maddesinde yukanda maddede de görüldüğü üzere sayı belirtilmeıniş
tir. Bu iki husus sürekli tarhşılan ama anayasal ve yasal bir belirleyici olma-
dığı için hakiınlerin içtihaclma bırakılan hususlardır. Bu konudaki önemli bir
tarhşma da, dini cemaatin gerçek üyelerden ıni oluşmak zorunda olduğu yoksa, demekleri temsil eden bir üst veya çah teşkilahnın da dini cemaat olarak kabul edilip edilemeyeceğidir. Bu hususta da içtihat farklılıklan var-
dır.
Dini cemaat olma konusunda en çok tarhşılan konulardan biri çie, dini
cemaat olmak için kendisini diğerlerinden farklı kılan dini özelliklerin bulu-
nup bulunmayacağıdır. Bu konuda da ortak bir ifade yer almamaktadır.
Pratikte ortaya çıkaracağı zorluklardan hareketle, diğerleiinden farklı oldu-
ğunu ortaya koymanın gerekliliğini savunurken, bunun şart olmadığını ileri
sürenler de bulunmaktadır. Bütün şartlan yerine getirse bile bir cemaatin
kabul edilip edilmemesi sonunda mahkemenin kararına kalmıştır.
Almanya' da yaşayan dini gruplar Anayasa'nın ilgili maddesince dini
cemaat kabul edilmek ve kamu tüzel kişiliği haklarından yararlanmak için
mahkemeye başvurmaktadırlar. Özellikle Budistler cemaatlerinin geniş çap-
ta resmen tanınmasına çalıştılar. Almanya Budist Cemaati 1985 yılında ken-dilerine tüzel kişilik haklannın tanınması için Baden-Württemberg Kültür
Bakanlığı'na müracaatta bulundu. Fakat Budizm'in Almanya'da anayasa
tarafından talep edilen "süreklilik tentinatını" yerine getirip getirmediğinin,
260 AVRUPA BİRLİGİ SURECİNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
yani Budizm'in bir dini celll:aat olarak Almanya' da uzun vadeli bir perspek-
tife sahip olup olmadığuun belli olmadığına işaret edilerek Budistlerin bu
istekleri reddedildi ve dilekçeleri şimdilik rafa kaldırıldı. Yine Yehova Şahit
leri Berlin Yüksek İdare Mahkemesi'nde kamu tüzel kişiliği olaraktanınmak
için uğraştılar.
Almanya' daki Hıristiyan olmayan dini cemaatlerden bahsedildiğinde
insanlarm aklına hemen Müslümanlar gelmektedir. Bu nedenle, burada
. Müslümanlarm durumuna daha ayrıntılı değinmek gerekir. Bu hususlin
anlamı şüphesiz göçün ve buna bağlı olarak bugün Avrupa' da yaşayan Müs-
lümanlarm sayısının hızla artmasından kaynaklanmaktadır. Bah Avru-
pa' daki Müslümanlarm sayısının yaklaşık 15 Milyon olduğu tahmin edil-
mektedir. Sad~ce Almanya'da geçen kırk yıl içinde Müslümanların sayısı
ikiyüz kat arth. 1961 yılında Almanya' da 15 .. 000 Müslüman yaşarken bugün
Almanya' daki Müslümanlarm. sayısı yaklaşık 4 milyondur ve bunlardan
500.000 kişi Alman vatandaşıdır. Almanya'nın durumunda özellikle ekono-
mik mucize ve buna bağlantılı olara.I< yurt dışından alınan işçiler göçün arh-şıru olumlu yönde etkiledi. Göçmenlerin büyük çoğunluğu Türkiye köken-
liydi. Alınanya'ya göç eden Türkler Almanya' daki bütün Müslüman nüfu-
sun yaklaşık 2/3' ünü teşkil etmektedir. Bu nedenle, Almanya' daki İslam belirgin bir şekilde Türkiye' deki İslfun' m rengine büründü.
Birçoğu dini inançlarını yaşamaya devam etmek isteyen göçmen Müs-
lümanlar için devlet içinde temsil edilme sorunu ortaya çıkh. Resınl yapıla
rın oluşturulmasıyla birlikte devlet organlanyla daha iyi ilişki kurulabilece-
ğine1inanılıyordı.İ. İlk göçmenlerin Aım.anya' da kuracaklan İslam organiZas-yonları için tercih etmek zorunda kaldıklarİ yasal kuruluş şekli tescilli der-neklerdi. Daha sonraki dönemde İslam demeklerinin bir araya geldikleri ve
gittikçe daha güçlü şekilde ortak bir ~urumsallaşmış platform oluşturmı;ıya
çalışan konfederasyonlar oluştu. İslam kuruluşlarm tüzel kişilik· haklannın verilmesi konusundaki müracaatlannda da aynı yol izlendi. Ri makamlarm
burada da "süreklilik teminah" konusunda büyük şüpheleri vardı. Ayrıca
müracaatta bulunan kıiruluşlarm gerçekten Müslüman çoğunluğunu temsil edip edemeyeceğinin belli olmadığı itirazmda da bulunuldu. · ·
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECiNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ 761
Müslümanlar adına bu müracaah 50l'i yıllarda Alman Müslümanlar Bir-
liği, Sünn.l Müslümanlar adına en son 1994 yılında İslam Kültür Merkezleri Birliği ve Federal Almanya İslam Konseyi yaphlar. Bu müracaatlardan he-
nüz hiçbirine olumlu bir cevap verilmedi. Devletin burada istediği, büyük
kiliselerde olduğu gibi bir tek sorumlu muhatap bulmakhr. Fakat Sünn.l
Müslümanlar yüzyıllardan beri kiliselerdekine benzer yapılar oluşturmadı
lı:tr ve Almanya'da da böyle bir yapı oluşturmayacaklar gibi görünüyor. Ay-
rıca böyle bir yapı İslamın çoğulcu yapısına uygun görünmüyor. Çünkü
burada yaşayan Müslümanlar dini yaşama ve inanç anlayışı konularında
birbirinden oldukça farklı bir yapıya sahiptirler ve bu farklılıkların birçoğu
da etnik-kültürel kökenlidir. Ama yine de büyük İslam kuruluşları devlete
"bir" muhatap gösterebilmek için şimdilerde bir uzlaşma süreci içinde bu-
lunmaktadırlirr. Ama bu girişimin başarılı olup olmayacağını zaman göstere-
cektir. İslam cemaati içinde çabucak yeni bir parçalanmaya yol açabilecek
birçok farklılıklar da bulunmaktadır. Bu durumda diğer bir alternatif de
çeşitli İslam kuruluşlarının her birini ayrı ayrı tüzel kişi olarak tanımakhr.
Böylece en azından tüzel kişi olarak tanınan cemaatler.arasında Müslüman-
ların oluşturduğu büyük bir birliğe oranla daha homojen bir grubun oluşma
sı sağlanabilir. En azından mecburen Sünn.l ve Şlllerin ayrı ayrı tanınması
gerekebilir.
Almanya' da ilginç bir gelişme de Alevilerde meydana gelen gelişmedir.
Almanya Aleviler Cemaati kısa süre önce "Alevilik, Almanya' da bir inanç ve
yaşam grubu" başlıklı yazısıyla içinde Aleviliğin temellerinin anialıldığı bir
tür kuruluş belgesi yayımladı. Uzmanlar tarafından bilimsel ve yasal açıdan
incelendikten sonra 2005 yazında Berlin'in ardından Kuzey Ren-Westfalya,
Hessen, Bavyera ve Baden-Württemberg eyaletleri de Aleviliği tek başına bir
din öğretisi olarak tanıdılar. Bu durum ise, Alevilerin de kamu tüzel kişiliği
olarak tanınmaları yolunda ahlmış önemli bir adım olabilir.
İslfunl Cemaat'in içeriği bir demekten daha fazla olduğu için Alman
Demekler Yasası anlamında bir derneğin sadece geçici bir çözüm olacağına
dikkat çekilmekte ve Alman toplumunda bir tüzel kişi olarak hareket ede-
bilmek için evvela böyle bir yapının varlığının gerekli olduğu söylenilmek-
tedir. Bu nedenle, 26 ve 27 Şubat 2005 tarihlerinde İslam Konseyi ve Müslü-
262 AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGITİMİ
manlar Merkez Konseyi bir yıl içinde uzlaşmaya uygun bir yapı oluşturinak
amacıyla diğer bazı fede:tasyonlarla Hamburg'ta bir araya geldiler. Başka toplantılar da planlanmıştır ve yakında bir Alınanya Şura' sı kurulabilir. Şu
bat ayında yapılan bu toplantıya katılanlar arasında İslam Kültür Merkezleri Birliği, Hessen İslam Cernaati, Hamburg ve Aşağı Saksonya Şuraları ve Ba-
den Württernberg İslam Cernaati bulunuyordu. Anlaşılan odur ki, Alınan
Devleti, İslam organizasyonlarını ortak bir kuruluş oluşturma çalışmalarında
etkilerneye Çalışmakta ve İslam kurulUşlarını aşağıdan yukarıya doğru kendi etrafında organize etmeye uğraşrnaktadır. Dururnun ne olacağını zaman
gösterecektir.
Kilise/ler
Almanya' ~a iki mezhep li yapısıyla (Rorna-Katolik ve Protestan) ağırlığı
olan din, Hıristiyanlıktır. Dolayısıyla Almanya' daki en önemli dini kurum
da kilisedir. Kiliselerdeki ağıriık ise, belirtildiği üzere nüfusunun üçte birini
oluşturan Rorna-Katolik Kilisesi ile bir diğer üçte birlik bölümünü oluşturan
Protestan Kilisesidir. Bu iki rnezhe~in dışında temsil edilen bağımsız, h ür
kiliselerin ve diğer Hıristiyan cernaatlerin sayısı düşüktür.
Alınanya'nın siyasi-idari teşkilatı bu ülkede kiliselerin statüsü için ö-
nemli bir esastır. Almanya'nın hukuk sistemi kiliselere irntiyazlı bir statü
tanımaktadır. Gerçekte bu statü, hukuki iki parametreye dayanır.
1. Federal Anayasa,
2. Bölgelerin dini çoğunluğuna göre devlet-kilise ilişkileri yönünden de-
ğişen Eyalet Anaya,saları.
Yukarıda dini cemaat olma kısmında da belirtildiği üzere, Federal Ana-yasa kiliselere "gerek demekler gerekse kamu hukuku birlikleri" yasasına
göre oluşum imkarn vermektedir. Federal Anayasa'nın 4. maddesi, belirtil-diği gibi "Devlet Kilisesi'ni" tanımayıp Weimar imparatorluk Anayasası'nın
136, 137, 138, 139 ve 141. maddelerini ve özellikle devletle kilisenin ayrılığını
tamamlayarak din ve vicdan hürriyetini kuvvetlendirrnektedir. Ancak Fede-ral Anayasa'nın 4. maddesince bir devlet kilisesi olmamasına karşın, kiliseler
resmen tanınmış ve onlara ekonomik ve sosyal yönden normal sivil demek-
lerden çok farklı bir statü de tanınmıştır.
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECiNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ 263
Dini bir kurum olarak kilise kamu tüzel kişiliği haklarını sonuna kadar
kullanmaktadır. Kiliselerin ekonomik ve sosyal önemi bunun göstergesidir.
Eyalet Anayasalarında ise, durum daha da belirginleşmektedir. Çünkü Al-
manya' da -özellikle Berlin ve Bremen başta olmak üzere- kilise ve eyaletler
arasındaki ilişki anayasaların dışında konkordata ve antlaşmalarla düzen-
lenmiştir. Bu antlaşmalarda Katolikleri, Vatikan Devleti temsil eder. Katolik-
lerle yapılan en büyük konkordatolar, 1924'te Bayem ve 1933'te Vatikan ve
Hitler tarafından Alman Reiche'ı ile imzalanan konkordatolardır
(Reichskonkordat). Bu açıdan Katalik Kiliselerinin hukuki durumlan her
zaman bu konkordatolarca düzenlenmektedir. Protestan Kilisesi ise esas
olarak 1948' de kurulan "Almanya' daki Protestan Kilisesi (EKD) ile 1949 yı
lında yapılan konkordatodaki düzenlemelerle hukuki statüleri belirlenmiştir.
Protestan Kilisesi'nin eyaletlerle daha sonra çeşitli konu ve alanlarda yaphğı
konkordatalar 1948 tarihli konkordatonun çerçevesinde yapılmıştır. Federal
ve eyalet anayasalan ve bunların dışında konkordata ve antlaşmalarla hem
Katalik hem de Protestan Kiliseleri varlıklarını koruma, din eğitimi vb. açı
lardan oldukça imtiyazlı bir durumdadırlar. Kiliselerin Anayasayla kendile-
rine verilen kamu tüzel kişiliği haklarını nasıl kullandıklannın bazı örnekleri
şunlardır.
Kilise ile devlet arasındaki ilişkinin en önemli yönü, Weimar imparator-
luk Anayasası'ndan devralınan 137/6. maddeye göre_ Almanya'da kiliseler
devlet yardımıyla vergi koyma hakkına sahiptirler. Bu hak kiliselerle imza-
lanan sözleşmelerde açıkça belirtilmektedir. Kilise vergisi, kiJiselerin temel
gelir kaynağını oluşturmaktadır. Bu vergi bütün kilise demeklerinin kendi
bünyelerinde üyelerinden aldığı aidatıardan ayrı bir vergidir, onunla kanşh
rılmamalıdır. Almanya' da vaftiz edilmiş her vatandaş kilise vergisi ödemek-
le mükelleftir. Ancak kişi resmi bir makam önünde dinden çıklığını açıklarsa
vergi ödeme yükümlülüğünden kurtulur. Eyaletlere göre değişik oranlarda
. olmak üzere kilise, gelir vergisi üzerinden "Kilise Vergisi" alır. Bu oran %8-9
civarındadır. Bunun yanı sıra, eyaletlere göre değişen gayrı menkul vergi ve
"Kilise Parası" adıyla para toplama hakları vardır. Devlet tarafından konu-.
lan Kilise vergisi, kiliselere iki büyük avantaj sağlamaktadır. Biri vergiyi tahsil etmesi, diğeri ise devletin vergi toplama işini üzerine alması daha dü-
şük bir masrafl.a gerçekleşmektedir. Şayet bu görevi kiliseler yerine getirmiş
264 AVRUPA BİRLİGİ SÜRECiNDE DiNi KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
olsaydı görevlendirme masrafi olarak toplanan tutarın %20' si kaybolacaktı. Kilise Vergisi Maliye Bakanlığı'nca toplarıır ve kiliseye devredilir. Bakaniıkça
toplanan para Roma-Katalik ve Protestan Kilisesi'ne temsil oranlarına göre
pay edilir.
Kilise'nin devletten gelen Kilise vergisi dışında da önemli gelir kaynak-
ian bulunmaktadır. Mesela, özel olarak yapılan bağışların hesabı bilinmeyip bölge kilisele;i ve piskoposluklara göre değişmektedir. Kilisenin bütün bu
gelirlerine karşın, diğer bütün ihtiyaçları neredeyse tamamen devlet bütçe-
sinden karşılarıır. Mesela, din görevlilerinin ve mahiyetindekilerin maaşları,
binalarının bakım ve onarımı, büyük toplantıların düzenlenmesi, kilisenin
açmış olduğu özel okullardili öğretmenierin maaşları vb. de devlet bütçe-
sinden ödenir.
li_ Kilise'nin önemli etkisinin ortaya çıktığı alanlardan biri örgün eğitimdir. Almanya' da -aşağıda ayrıntılı olarak anlatılmıştır- yüksek din eğitim
öğretimi kurumlarının tamamı kiliseye bağlıdır. İlk ve orta kadernede ise kilisenin kendisine bağlı özel okul açma yetkisi vardır. Resı:nl okullardaki
mezhebe dayalı din dersinin öğretim programından, öğretmen tayinine ka-
dar sorumluluğu kiliseye aittir. Yine ana okullarının neredeyse tamamı kili-
selerin açmış oldukları okullardır. Bu özet bilgiler. dahi, kilisenin genel eği
timden hiç de uzak olmadığını ve onu şekillendirmede etkili olduğunu gös-
termektedir. Kilise'nin eğitim süreçlerine yoğun ilgi göstermesinin sebebi,
kendisini Hz. İsa'nın mesajını insanlara ulaştırmakla sorumlu tutmasıdır. Bu nedenle kilise, çocukların eğitimini hem bir görev hem de bir sorumluluk
olarak görür. Kilisenin eğitime olan ilgisi üç ana sebebe dayandırılır: 1
1. Kilise kendi eğitim kurumlarıyla genel ~~timin bir parçası durumun-dadır. Bu sebeple, kilisenin aldığı pedagojik kararlar, içinde yer aldığı genel
eğitim sistemini etkiler .
. 2. Kilise, kendisini tüm insanlıktan sorumlu gördüğü için, toplumsal güçlerin çatışmasında bir konsensüs oluşturmaya ve insani çözümler üret-
meye katkıda bulunacaktır. Bu sebeple, kilisenin kendi. eğitim faaliyetleri
dışında, genel toplumsal eğitim faaliyetlerine katkıda bulunması son derece önemlidir.
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ 265
3. Kilise'nin İncil' deki mesajı insanlara ulaştırma görevi ve insanlarm
sekiller hayat şartlarında kendi inançlarını tek başianna savunabilıneleri
ancak eğitimle mümkündür.
_.- Kilisenin okul kurma ya da resı:nl okullarda din dersini yürütme arzu ve isteği yukarıdaki maddelerle temellendirilınektedir. Katolikler için okul,
"inancın bütün insanlığa ve milletiere iletilmesi için özellikle ailede ve okul-
da inancın yaşanınası, yorumlanması ve delillenderilınesi gerekir." Protes-
. tanlar için de okul, misyonerlik çalışmalarının bir bölürnüdür. Okulda İncil
okunarak, Hıristiyanlık ruhu teşvik edilerek ve kilise için yeni insanlar kaza-
nılarak bu görev yerine getirilir.
Yürürlükteki yasaya göre, kiliseler orta düzeyde bilinmeyen bir işveren
kuruluşu rolünü oynuyorlar. Federal Anayasa'nın 136. maddesi ve Weimar
imparatorluk Anayasası'nın devarnını tamamlayan 140. maddesine göre
kiliseler "kamu hukuk sendikaları" olabilirler. Katolik ve Protestan Kiliseleri
çalışma yasasının kendilerine sunmuş olduğu bu haktan yararlanrnışlardır.
Neredeyse devletten sonra ikind. işveren konumuna gelmişlerdir ve kiliseler bir işveren sektörü gibi algılaİunaktadırlar. Federal Anayasa'nın 137/3. mad-
desi kiliselerebu konuda "özerklik" vermektedir: "Her kilise veya kilit kendi
işlerini bağımsız olarak düzenler ve yönetir," Ve bununla beraber özerklik
"herkes için geçerli yasalarla sınırlıdır." Ancak kanun koyucu, bazı kanunla-
n uygularnada kiliseleri dışarıda bırakan bir seri tedbirler almıştır ki, bu
ayrıcalıklı tedbirler kilis el erin açtıklan firmalan birer "dini firma" haline
getirmektedir. Kiliselerin özerk olınası ferdi çalışma hukukunda birtakım
oldu bitti zorlamalar yol açmaktadır. Mesela, kiliseye ait bir firmada çalışan
kimse kilisenin temel öğretisi ile çelişen bir aile hayah yaşıyorsa veya kürtajı
savunuyorsakendisine haber verilrneksizin işine son verilir. Federal iş mah-
kemelerinin birçok kararı bunu doğrulamaktadır.
Federal Anayasa'nın 141. maddesi, kilise'ye hastanelerde, cezaevlerinde,
huzurevlerinde ve diğer kamu kuruluşlarında ibadet ve maneviyalın güç-
lendirilmesi için gerektiğinde faaliyet yapmasına izin vermektedir. Dolayı
sıyla kilise, buralarda hizmet verrnek için eleman yetiştirrnekte, bu türden
kendi kururnlarını açabilınektedir. Devlet aynı zamanda üçüncü dünya ülke-
lerindeki insanlara yapılan gelişme yardımlarında önemli destekler sağla-
266 AVRUPA BİRLİGİ SÜRECiNDE DiNI KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ
mal
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECiNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN E GITİMİ 267.
Almanya' da Okul Sistemi
Eğitim politikası: Federal Almanya'nın eğitim politikası, "her bireye
kendi yetenek ve ilgi alanına göre en uygun eğitim imkarn sağlamak", ilkesi üzerine kuruludur. Genç insanların demokraside sorumluluk yilidenebilecek
fertlerin yetişmelerini hedefleyen Alman eğitim sistemi, herkese mesleki ve
siyasi alanlarda da eğitimini yükseltme imkarn vermektedir. Federal Alman-
ya'nın eğitim politikası, milletlerarası alanda başarılar göstermek üzerinde
yağıiniaşmış bulunmaktadır. Özellikle ülkenin üniversitelerini, diğer ülkele-
rin başarılı öğrencilerine açan Almanya, beyin gücü transferine önem ver-
mektedir. Bu emelini, DAAD (Deutsche Akademische Austauschdienst) adlı
kurumlar vasıtasıyla gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
İlk ve 011aokullar: Almanya' da eyalet sistemine dayalı bir yönetim bi-çiminin gereği olarak eğitim-öğretim işleri doğrudan eyaletlerin yetki ve
sorumlulukianna bırakılmıştır. Bu nedenle eyaletlerin eğitim sistemleri ara-
sında bazı farklılıklar vardır. Ancak genel ilkeler ve amaçlaila zorunlu eği
tim, okul kademeleri, yönlendirme sınıfları, mesleki eğitim gibi temel konu-
larda eyaletler arasında büyük ölçüde işbirliktelik sağlanmıştır. Bu konuda
eşgüdümü Eğitim Bakanları Konseyi gerçekleştirir.
Almanya'da zorunlu eğitim süresi 10 yıldır. Alman okul sistemine Ku-
zey Ren-Vestfalya Eyaleti örneğinde bakhğımızda, ilkokul (Grundschule)
eğitiminin dört yıl sürdüğünü görmekteyiz. İlkokulda başarı düzeyi ne olur-
sa olsun, bütün öğrenciler aynı sınıfa devam ederler. Dördüncü sınıfın so-
nunda çocuğun bütün hayatını etkileyecek bir okul seçimi yapılır. Ancak 10
yaşİnda bir çocuğun belli bir okul seçmeye zorlanması eğitimcilerin tepkisi-ne yol açmıştır. Bu nedenle "Orientierungsstufe" (yönlendirme sınıfları) diye
adlandırılan bir geçiş basamağı ortaya çıkmıştır. Bununla dördüncü sınıfın
sonunda verilebilecek kararın altıncı sınıfın sonuna kadar düzeltilebilmesi
söz konusudur.
Böylece öğrenim düzeyi düşük öğrencilere iki yıl daha şans tanınmaktadır. Zorunlu eğitimin dört yıllık bölümünü oluşhıran ilkokulu bitiren öğ
rencinin önünde dört okuldan birini seçme imkarn bulunmaktadır. Bunlar
Hauptschule, Realschule, Gesamtschule ve Gymnasiuın' dur. Zorunlu eğitim
süresi bu okul türlerinde alh yıl okuyarak doldurulabilir.
268 AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DiNi KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
İlkokulun dördüncü sımfından başarı düzeyi en yüksek olan öğrenciler
Gymnasium' a gider burada öğretim beşinci sırufta başlar ve .onüçüncü sını
fın sonuna kadar sürer. Gymnasium'u bitiren öğrenciler, "Abitur" alırlar ve
not ortalamalarına göre istedikleri üniversiteye veya meslek yüksekokuluna
girebilirler. Ancak onüçüncü sınıf lise bitirme dönemidir. Liseyi bitiren öğ
rencinin not ortalaması üniversiteye girmede çok büyük rol oynar. Mesela,
Gynasium'u 1 veya 2 not ortalaması ile bitiren bir öğrenci doğrudan üniver-
sitelerin her bölümüne girebileceği halde, not ortalaması 3 olan bir öğrenci
istediği bölüme girerneyebilir ve beklemek zorunda kalabilir.
Meslek Okulları: Almanya' da meslek eğitimi için bir işyeri bulamayan öğrenciler 18 yaşını daldurana kadar meslek okullarına giderler. Meslek
eğitim yeri bulanlar ise çıraklık eğitimi süresince haftanın belirli günlerinde
meslek okullarında kendi branşı çerçevesinde eğitim görür. Tanımlanan tüm
okul türleri, öğrencilerin başan durumuna göre birbirlerine yatay geçiş ola-
nağı tanır. Bu olanak akşam liselerine, meslek kolejlerine gitmek suretiyle de
sağlanabilir. Bu tür okullara ginne koşulları, meslek eğitimi yapmış ve 18
yaşı doldurmuş olmaktır.
Federal Almanya'daortalama 188 (200) iş günü olan bir öğretim yılı, a-
ğustos ayında başlayıp bir sonraki yılın temmuz ayında sona ermektedir.
Tatiller, eyaletlerin Eğitim ve l(ültür Bakanlıklarınca düzenlenmekte ve süre-
leri de 75 gün olarak belirlenmektedir. Kış tatili gtmellikle şubat ayında ol-
maktadır. Bunun dışında her yıl Noel Tatili, Paskalya Tatili gibi din! bayram
tatilleri de vardır.
Üftaokul öğrencileri ayn ayrı ders öğretmenlerine sahipken, birinci sı
nıflarda tüm dersler için başlangıçta tek bir öğretmen vardır.
Alman eğitim sisteminde, öğrenciler,· yazılı ve sözlü sınavlarla değer
lendirilmektedir. Değerlendirme işlemi, "Zeugnisse" adı verilen karnelere
kaydedilmektedir. İlköğretim kadernesi sonunda Öğrencilere herhangi bir sınav yapılmamaktadır. Ancak, orta öğretim kadernesi sonunda sınavlar
yapılmaktadır. Bu sistemde, genellikle not baremi 1-6 arası uygulanırken,
sadece Gymnasium Oberstufe'lerde puan sistemi (15-0 arası) uygulanmakta-
dır.
AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ 269
Eyalet bakanlan öğretim prograrriına karar verir, öğretme yöntemlerini
tavsiye eder ve ders kitaplarını onaylar lar.
Yüksek Öğretim: Üçüncü düzey eğitim, bir mesleğe giriş için gerekli ça-
lışma derslerini sunan yüksek öğretim kurumlannı ve diğer kuruluşlan kap-
samaktadır. Almanya'da yüksek öğretim eyaletlerin sorumluluğu altındadır.
Ancak Federal Almanya'nın yüksek öğretimle ilgili 75. maddesiyle, Federal
Hükümet, yüksek öğretim konusunda eyaletlere talimat verme yetkisine
sahiptir. Federal Almanya'daki yüksek öğretim kuruinlan, özellikle bilim ve
araştırma üzerine kurulmuştur. Bu kurumlar, genellikle 4 yıl süreli
Fachhochschule'ler ve 5 yıl süreli üniversitelerden oluşmaktadır. Alman-
ya' da yüksek· öğretim kurumlan Vni versitaten (üniversiteler), ve eş değer
deki yüksek öğretim kurumlarını (Technische Hochschulen{Universitaten,
Padagogische Hochschulen, Theologische Hochschulen), Kunsthochschulen
(sanat kolejleri), Musikhochschulen (müzik kolejleri) ve Fachhochschulen
(uygulumalı bilim üniversiteleri) içermektedir.
Federal Almanya'da yüksek öğretim kurumlarına girebilmek için, bil-
hassa Gymnasium Oberstufe seviyesinde bir öğrerlim görmek ve sonuçta
uygulanan Abitur sınavını başarmak gerekmektedir. Bu sınavı kazanan öğ
renciler herhangi bir yüksek öğretim kurumuna şartsız devam etme hakkına
sahip olurlar. Ancak, yüksek öğretimde .oluşabilecek yoğunluk sebebiyle
bazı durumlarda önlem bakımından öğrencilerin başvuru zamanı ölçü ola-
rak değerlendirilmektedir.
Yüksek öğretimdeki yeterlilikler izlenen dersin türüne ve uzunluğuna
göre çeşitlilik göstermektedir. Bir üniversitedeki ya da eşdeğer bir kurumda-
ki çalışmalar bir akademik sınav (Diplom sınavı, Magister sınavı), devlet
sınavı, din1 sınav (din biliminde) veya sanatsal sınav ile son bulur. Yüksek
öğretim sistemini 2 ana döneme dayalı derece sistemine uydurmak için, tüm
yüksek öğretim kurumlannda 1998 yılından bu yana Lisans ve Yüksek lisans derecelerinde yeni bir mezuniyet sistemi uygulanmaktadır. Universitaten
(üniversiteler) ve eş değerdeki yüksek öğretim kurumlan doktora derecesi
verme hakkını kendilerinde bulundurmaktadır. Yüksek lisans derecesi veya
yeterli Diplam (FH) derecesi olan Fachhochschule mezunlan doktora çalış-
270 AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DiNi KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
malaniçin bir üniversiteye belirlenen ek koşullan da yerine getirdikleri tak-
dirde kabu1 edilebilirler.
Özel Eğitim ve Özel Öğretim Okullan (Sonderschule und Privatschu1e): Almanya'da özel eğitim okullan, herhangi bir fiziksel, zihi:ni
vb.- engeli veya özrü bulunan çocuklarm eğitilerek topluma kazandınlması
amacıyla açılmıştır. Alman eğitim sisteminde, 2004 yılı içinde bu kurumlar-
dan yaklaşık;J29 .300 öğrenci faydalanmıştır.
Özel Öğretim Kurumlarına gelince; gerçek ya da tüzel kişiler tarafından
açılan genelde paralı eğitim kurumlandır. Alman eğitim sistemi içerisinde,
mesela bu kurumlarda 2003 yılmda 590.000 öğrenci eğitim görmüştür.
İkinci Öğretim Yolu: Alman eğitim sisteminde, zamanında eğitim hiz-metlerinden faydalanamamış kimseler, akşam ilkoku1u (Abendhauptschu1e),
akşam ortaoku1u (Abendrealschule) ve akşam·lisesi (Abendgymnsium) gibi
kurumlara devam ederek eğitimlerini tamamlama hakkına sahiptirler. Bu
kurumlardan mezun olanlar yüksek öğretime devam edebilirler.
Sonuç olarak, Alman eğitim sisteminin en önemli özelliği "yönlendir-meye erken başlaması" ve yönlendirmeyi başarılı bir şekilde uygu1amasıdır.
Dolayısıyla öğrencileri performans seviyelerine göre ayırmak uygu1amadaki temel düşüncedir. Eğitimde genel ölçütler belirlenmekle beraber eğitim so-
rumlu1uğu eyaJetler arasında paylaşılmıştır. Mesleki yetiştirme programla-
rında başarılı olmak için okuma, matematik ve problem çözmeyle ilgili temel
seviyedeki bilgi gerekli ve önemlidir. Sendikalar, işletmeler ve işverenler
mesleki yetiştirme programlannın tasarıanınası ve finansmanı için sanayinin
öncülük etmesi inancındadırlar. İkili sistem Alman kültürü ve ekonomisinde önemli bir yere sahiptir.
Almanya eğitim alanında köklü bir geleneğe sahip olmakla birlikte yeni
gelişmeler karışsında da hazırlık, planlama ve uygu1ama aşamasında re-
formlar yapmaktadır. Okullardaki kalite güvencesi, çocuklan erken yaşta
gelişt:ir:rrie ve bireysel desteği arhrma, geleceğe yönelik öğretmen eğitim
programlarını şekillendiİıne, yüksek öğretim kurumlannın özerkliğini de-ğerlendirme, yeni kuşak akademisyen ve bilim adamlarını teş~ etme, mes-
leki eğitimin kalitesini artırma bunlardan bazılarıdır.
AVRUPA BİRLİGİ SÜREdNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ 271
Okulda/İlk-Orta Din Eğitim-Öğretimi
Yasal Temelleri
Almanya' da din öğretiminin özel bir anlamı vardır. Anayasa'nın 7.
maddesinin 3. fıkrasında, din dersinin kamu okullarında okutulan düzenli
bir ders olduğu hüküm altıİla alınmıştır. İlgili madde şöyledir:
"Ditt_dersiresmi.okullarda1 din- öğretimi yapmayan.okullarlıariç düzen~ li bir derstir. Devletin denetim hakkı saklı kalmak kaydı ile din dersi, dini
CK' cemaatlerin prensipleriyle uyum içinde verilir. Hiçbir öğretmen kendi irade-si 'dışında din dersi vermekle yükümlü tutulamaz."
~ Almanya' da. eğitimdert eyaletler sorumlu olduğundan, Eyaletler Anaya-
sa'nın ilgili maddesi gereğince eğitim ve öğretimi düzenleyen kanun ve ni-zamnameler çıkarmışlardır. -
Anayasa'nın ilgili maddesi 3 temel noktayı içermektedir:
.., ~,.-din-deı;si-din-öğretimi Y~J.2mctY-ı;ı:tı.J,e.smLokullarda-Gi:izenli-bir
· ~· Burada resmi okuila kastedilen yüksek okullar hariç ilk ve orta dere-celi okullar; Din öğretimi yapmayan okullar ise dini değerlere bağlı alınayan
okullardır ve uygulamada bu tiir bir okul çeşidi Almanya' da bulunmamak-
tadır. Bununla ifade edilınek is!_~~ ~g,_g~ce.herhangi-bir--mezhebe.-ve .. dini cemaate bağlı olınayan . ..okuldur.-Düzenli~ders olınası~da.din.dersinin.diğer --~e eş değerde_
272 AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DiNI KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ
albndadır." maddesi gereğince de din dersinin denetim ve gözetimi eyaletle-
rin kontrolü albndadır. Okullardaki din derslerinin yürütülmesinde devlet
ve kilisenin kontrol sınırları, devlet ile kiliseler arasında yapılan antlaşmalarla belirlenmektedir. İlgili maddedeki devletin kontrolünden maksat, dersin
p_~dag_2i~_y?~~~Q __ ty!_ hazrrTariıp lıaiırlanm;;dığ{iü__:;~~-~irt!~l1~~~ ö~~~in içeri~ ülkenin demokratik düzenine uygun olup olmadığını inceler. ()ğ
rı:Jim_progrgını_ gerek dinl cemaatler gerekse d(;!vletİ!J- külti!ı: ID~CJ.J:llları ~_:ıı.
planları_~~~I~~ciır. Yine d~ _Ciı:_~~ifi)ğr~timi ilgili madde .gereğince. Al-
m~ya'c:la_~~rı:ı~~f:!erin. Il!utlak
gun verilmek zorundadır __ _"~- Y~!~~]5t~gir. Dinl cemaatler, -burada sözü -· ----""--·- . --- - -· --- ----·
edilenler öncelikle Roma-Katalik ve Protestan Kiliseleridir- verilecek din
dersinin içeriğinden sorumludurlar. Diıu;l.ers.inin-kilise~ve---d:inl-cemaatlerin
inanç esaslarına göre yeı1Jm.esininsebeplerişunla.r.@: ---- --- ------------------~-_, __ _ r a. Alman Devleti bir din devleti değildir. Almanya sekiller bir devlettir 1
y:'a.ni din ve dünya görüşleri hususunda tarafsızdır. ı
( b. Din dersi bir inanç dersidir.
\, c. Diİı ve vicdan özgürlüğü anayasarım 4. maddesiyle garanti albna a-lınmıştır. Federal Anayasa negatif ve pozitif özgürlük olarak (negative und
positive Religionsfreiheit) iki yolla din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına almaktadır .. Birincisi vatandaşları devlete karşı koruması, ikincisi de din
özgjirlüğü için devlet tarafından ortam sağlanmasıdır.
\ı. Devletin nötr yani tarafsız olm~sı ilkesi, kilise ve cemaatler için de ge-çerlidir.
Ancak Almanya' da kilise ve devlet ayn da olsa, yukarıda ilgili kısımda
değinildiği üzere, kam_]!__Q:fel.l_
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ 273
Federal Anayasa'nın 2. maddesiyle "kişilik hürriyeti" 4. maddesiyle de
"din ve vicdan hürriyeti" garanti albna alınmaktadır. Bu maddelere göre
herkes istediği yerde, istediği şekilde dinini yaşar veya yaşamaz, inanır veya
inanmaz. Anayasa'nın 7. maddesiyle 2. ve 4. maddelerinin kısıtlandığı var-
sayılmakta hatta bu çelişkiden hareketle ve devletin din ve devlet işlerinde
tarafsız olması gerektiği ve bu kanunla devletin çocukların ve velilerin inisi-
yatiflerini ellerinden alma esasına dayanarak Bavyera Eyaleti'nde din dersle-
rini okulda mecburi hale getiren okul kanununun 135. maddesinin kaldırıl
ması için bir vatandaş tarafından Federal Almanya Mahkemesi'nde dava
açılır. Ancak dava mahkemece yedi yıl soma okulda sadece dinl bilgiler ve-
rildiği ve Alman halkının da Çok dindar olmadığı gibi gerekçelerle reddedi-
lir. Aslında çelişki gibi görünen 2, 4. madde ile 7. madde arasında bir çelişki
bulunmamaktadır.
~'-'-'1' -\tı;" \-.o Şöyle ki: Devlet 4. madde_g_:~~~anti albıl
274 AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
( durumda kilise veya devlet Din Dersi Öğretmeni temin etmekle görevlidir.
/Çünkü din bir inanç meselesidir ve kabul etmediği halde kimsenin inanma-\lığı bir şeyi öğretmesi istenemez.
1
Federal Anayasa'nın 2. ve 4. maddesinin bireye verdiği kişilik ve din
hürriyeti hakkı ve 7/2. maddesi gereğince -ki din eğitimi özgürlüğü hakkı
öğrencilere okulda din eğitimi dışında olan konuları seçme hakkı verir- 14
ya~kadcq:_~ djn dersine ka~tılınay.ac~_cı ~~~ veTI:ne hakkı -bu bazı eyaletlerde 18 yaşbr- velisindeçlir. Veli, _çQcıığu:ımn di.l:l_der.Ş!Jı.e ka-tılmasını istem~ebilir. ·:BJLdurumda __ JJlJl_tlaka .. anne::baba_Jgr.@nc!~_Iesrill
~ isteğjp dekiare edl!!!\_~15_i gı=~kir. Reşit oları ço~ar b~J~le~gileri-deklare edebilirler; Almanya' da din dersini seçmeyen öğrenci
ler genel olarak ilkokulda %5, orta öğretim kurumlarında ise %10-15 civa-
rındadır. An___gı,k .bıı d~da devlet din dersine ka~i)ğrerıQlerLboş bırak:qı._gmaktadır~ek-ç-okey~ette din dersini seçmeyen öğrenciler alternatif .--- ·-----~-- -·--b~)Dl . ..§~S~ Bu tür ders eyaletlerin eğit::iill yasalarında çoğıırılukla "Etik/Ahlak Dersi" olarak adlandırılmaktadır. Bunun bazı örnekleri şunlar
dır: Kuzey Ren-Westfalya'da orta öğretimin ikinci kademe için "Uygulamalı
Felsefe (Praktische Philosophie)", Mecklenburg-Vorpommern'de ilkokullar
için "Çocuklarla Felsefe" (Philosophieren mit Kindern), Thüringen ve diğer
lerinde "Ahlak (Etik)" ve Aşağı Saksonya'da "Değerler ve Normlar (Werte
und Normen)" konularıdır.
Almanya' da Sachsen, Thüringen ve Sachsen-Anhalt gibi eyaletlerde öğ
renciler aynı anda hem din dersine hem de ahlak dersine devam edebilir ya
da birini seçebilirler. '
Din Dersi'nin Modeli/Yaklaşımı ve Bölgesel Farklılıklar
Almanya' daki din derslerirıin anlaşılması için öncelikle Anayasal temel-
leri olan aşağıdaki ilkelerin dikkate alınması gerekir.
1. Almanya' da var olan 16 Eyalet okul ve kültür konularında özerk çalı
şıyor. Eyaletler eğitim harcamalarını kendi bütçelerinden ayırıyorlar. Eğiti
min içeriği ve organizasyonu konusunda da kendileri karar veriyorlar. Tüm
eyaletlerin temsil edildiği Eyaletler Arası Kültür ve Eğitim Kurulu sadece
danışma, koordinasyon ve eşgüdüm görevini görmektedir.
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ 275
2. ~anya' da d:iı::ı_dersleri, yukanda yasal temellerde de incelendiği ü-
zere, Anayasa'nın 7/3. maddesi gereğince, din1 cemaatl~ey_ş__pJ.Qgr~
organizasyona katılımı ile mümkündür.:_ Qin_d~:rşl.e,!'ffiin_içeriğinLh~lirleme ... ··-------~~--------·...--··~---:--- -yetkisi dini cemaatlerindir ve içeriğinden sorumlu olan da. o dinLcemaattir. ----------............ -·-··-·--·-··--·-----·-·--.. ------~---~-----·-·
3. ~sı -yukarıda değinildiği üzere- d~i:latlerinhangj. koşullar_s!a cemaat oluşturabileceklerini ve_h_m:ıgj, duruınla,r_çla bu cemaatlerin
aıı.ayasal ___ st~tü -kazanac_~_a,rrgı b~.Jir~e_m.iştir. Devlet din1 cemaatlerin işine "-~-- ---------··-- ... -.......
karışmaz. DiJ:ı!_cem_a_a!}(;!r__ge_c!~vletjıı şel
276 AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DiNI KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
A!n'!Cl!l:Y~'q~ temelde din dersi y:aklaŞ1Jl11 "Mezh!'!be _ _Rı;ty~ Model" ol-masına rağmen, ~_()!1_ _1_9_::-J:§_y!l.g_cıki ... değişimler- ve-gelişmeler _ÇE:!IÇ~y:~ş_inde _oı
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DiNi KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ 277
Biİ diğer özel düzenleme ise, Bremen----EJaıe-ti .Berlin gibi, Bremer
Klausel'e tabidir. Yani, Federal Anayasa'nın din· dersleri ile ilgili hükümleri-
ne tabi değildir. Katedral Lutheran topluluğu ile reformist geleneğe eğilimli
Bremen Hanseatik şehir halkı arasında din dersi/eğitimi konusunda meyda-
na gelen farklılıkların üstesinden gelebilmek için, 1823 gibi erken sayılabile~
cek bir tarihte bu tür bir yapılanmaya gidilmiştir. Bu yapılanma, 1947 yılında
kabul edilen bölge Anayasası'na da dahil edilmiş ve 1949 yılında Anayasa:: ·
kabul edildiğinde özel bir anlaşma (Bremer Klausel) ile onaylanmıştır.
Bıı_iki_gycıletteki din dersleri, devlet okullarmda mezheplerarası nitelik-:
te~ Der~in cı.=clı."İrı.ç:QJE.!.fui_Q3iblische Gesdıi~te ~:ı:ıfangemeirı-~tikh~r-_. Grundlage)"dir. Yc:ıni ders, mezhebe-dayalı. olm_g.ycın, gene!_.~s_tiranlık
e~~4~Y.Cl?an_İ?cp.}'arif:ıj_bağlamın9,?-.V:~rilmek~5!.iliı:: per~~ ait sorumlcluk öncelikle eyalet yetkililerin~~dir.
Mezheplerarası din dersi uygulamasının uygulandığı yerlerden biri de
B~era'
278 AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DiNi KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
din dersi veren diğer eyaletlerden farklı olar~-Si-mez
heplere göre ayrı ayrı değiL bilakis bütün öğ!encilere y:önelik olarill.< verilir.
Dersin temel amacı, okulun amaç ve görevleri doğrultusunda dinler a-=---------rası ~alogu-Sfuekli.bkşekilde-destekleuıe-k-v.e geHştirmektir.
HamburgJ:la_wden fazla dlı:ıi~l11.Eat olı;iuğtLbelir!iJ.p:ı~dir. Sadece
Hıristiyan cemaat sayısı 79 olarak açıklanıyor. Hamburg'da sadece Katalik
Kilisesi'nin kendi okullarında (21 okulu vardır) mezhebe bağlı din dersi var-
dır. Diğer biitün okullarda Hamburg Modeli uygulanmaktadır. Hamburg'da din dersleri üçüncü sınıftan başlar. Bir ve ikinci sınıflarda dini konular Hayat bilgisi dersi programına yerleştirilmiştir 7. ve 8. sınıflarda da din dersi oku-
tulmuyor. Hamburg' da devlet okullarında ikinci dünya savaşından beri aynı
türde din dersi uygulanmaktadır. Bu dersin adı Religionsunterricht (Din
Dersi) tir.
1949 Alnıan Anayasası hazırlanırken, 137. ve 141. maddelerle kültür iş
leri eyaletlere bırakılmıştır. Eğitim ve din öğretimi de bu çerçevenin içinde-
dir. Din dersi konusunda kabul edilen ve uygulanan ilke, II. Dünya savaşı
öncesi, bir eyalette din dersi varsa, aynı uygulama devam etsin. İşte bu ge-
rekçelerle Hamburg'ta da II. Dünya savaşından önce de varolan din dersi
devam ettirilmiştir. Bu ders aslında Protestan Luteryan içeriklidir. Çünkü,
tarihten beri Hamburg' da en büyük ve en etkili kilise Protestan Luteryan
Kilisesidir.
II. Dünya savaşından sonra yeni düzenleme yapılırken az sayıda münte-
sibi bulunan Katalik Kilisesi Hamburg resmi okullarındaki kendi dersini
verme, hakkından vazgeçmiştir. Sebebi ise, sayılarına nazaran çok sayıda
kendi özel okullarının bulurımasıdır. Katalikler on yıl öncesine kadar, kendi
okullarında her Katalik çocuğa Katalik din dersi verebilmişlerdir. Bu tarih-
ten itibaren, İtalya ve İspanya gibi ülkelerden gelen Katalik çocuklar resmi
okullara giderek, Protestan sınıf yapısındaki homojenliği ortadan kaldırmış
lardır. Katoliklerin kendi okullarında verdikleri ders mezhebe bağlı ve
missio özelliği var. Bu itibarla, mesela Bavyera'daki Katalik din derslerinden
farklı değildir. Savaş sonrası yıllarda alınan bir kararla resmi okullardaki din
dersleri için bir komisyon oluşturulmuştur. Bu komisyonun üyelerinin yarı
sını Protestan Luteryan Kilisesi, diğer yansını ise devletin eğitimle ilgili ma-
AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DiNi KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ 279
karolanndan seçilen üyeler oluşturur. Son yıllarda kilise kendi üyeliklerin-
den birini Reformist Protestan Kilisesi'ne vermiştir. Aslında kanunen böyle
bir hak devri söz konusu olamaz, ancak devlet buna ses çıkarmamaktadır.
Derslerin içeriğinin belirlenmesinde asıl aktif olan kilise tarafıdır. Devle-
ti temsil eden üyeler bu konuda biraz geri duruyorlar. Din derslerini okutan
öğretmenler Teoloji (Protestan), Diğer Dinler ve Pedagoji okuyorlar. Bundan
sonra ise iki yıl stajyer (Referenderiat) olarak çalışıyorlar. Bu iki yılın sonun-
da bir devlet sınavı ile öğretmen oluyorlar. Bu dersi verebilmek için mutlaka
Protestan Kilisesi'nin üyesi olmak gerekiyor. Ancak bütün Din Dersi Öğret
menleri devletin bir memuru ve kilisenin onları ve dersleri denetleme hakkı
bulunmuyor. Çünkü, Hamburg Modeli Protestan Din dersinde Vocatio yok-
tur.
İlk yıllardan beri aynı isimli olan, ancak öğretmenierin ve öğrencilerin
hemen tamamının Protestan olduğu bu ders zamanla kendini değiştirrnek
zorunda kalmıştır. Önce sınıflara Ortodoks Hıristiyanlar, arkasından Katalik
Hıristiyanlar ve Müslümanlar gelmişlerdir. Okullar, sınıflarında okuyan
çocuklann dini dağılırnlanna ve yoğunluklarına göre değişmeye başlamışlardır. Yabancıların oturmadığı semtlerdeki bazı okullarda bu değişime ge-
rek duyulmamıştır. Bu gelişmelerle doksanlı yıllara gelindiğinde Hamburg
Üniversitesi herkes için din dersi veya dinler arası din dersi projesini hazır
lamış ve sunmuştur. Din Dersi Öğretmenleri de buna benzer bir ortak istekte
bulunmuşlardır. Ancak dersin ismi değil, muhtevası değişmiştir. Bu nedenle,
dersin yeniden isimlendirilmesi de gerekmektedir.
Jfu_derste,_ilke--Glar-ak--baştan..lıerL.ojğgğp._gibi, bir dini _prop~g_~~_
280 AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ
Brandenburg: Dinlerarası Din Dersi Modeli: Doğu Almanya' daki eyalet-
lerdeki farklı kriterler din eğitiminin uygulanmasında etkili olunca çeşitli özel uygulamalar ve durumlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlardan biri de
Brandenburg' da kabul edilen "Dinlerarası Din Dersi Modeli" dir. Mart 1996'da Brandenburg Bölge Parlementosu "Yaşam Biçimi-AhHik-Din
(Lebenskıınde-Ethik-Religion)" adlı bir dersi yasalaştırmıştır. Dersin verili-
şinde benimsenen yaklaşım ise dinlerarası modeldir. Derse bütün öğrenciler ,--ilkesel olarak katılır ve derste inançlarını itiraf etmeksizin din ve dün~ö------rüşleri birlikte öğretilir. Der?irı _{)ğı:~,tiJ:ı:!i, ıarşılaştırmalı __ dirLbiliminLtemel ~------- - .. ------- -
almaktadır. _p_~_ cı::_!ll~at1e!"_~ haftalık .ders.çizelgesi dışında.okul.mekaruarın-
da_ınezhebe dayalı isteğebağlı·bir·ders-verme--hakkı-datanırımıştır. _____ _....
Alman Protestan Kilisesi'nin (EKD) "Dersler Grııbıı İçinde Bağımsız
Dersler Modeli": Protestan Kilisesi'nin Almanya' daki genel durumu dikkate
alarak Anayasa'nın 7/2-3. maddelerine ait hukuki çerçeve koşullarının mo-
dem bir şekilde daha da geliştirilmesi için önerdiği bir mo~. Protestan
Kilisesfrıİl1:_Ql,l __ ti,iı:__Qir model önermesinin sebebi, bütün dünyada büyüyen
kültür~l vı:__dinl ~J~c:>ı:-kl!lcw SE!bepiyle olduğu ifa~ ı=Çlj)n}el
AVRUPA BİRLİC:İ SÜREciNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ 281
kili olmayışı, onun dikkatini çekebilecek bir içeriğe sahip olmayışı), Kilisenin
din dersi vasıtasıyla çocuğu belli bir dine yönlendirme hakkının olmadığı .ve
benzeridir. Bu çerçevede din eğitiminde farklı inanç grupları arasında yakın
bir işbirliği yapılması gerektiği konusunda artarak devam eden bir tarhşma
ortamı vardır.
Almanya' daki Protestan Kilisesi (EKD) ve Katalik Kilisesi din eğitimin
de farklı yaklaşımlar üzerinde işbirliği'ne rehberlik yapmayı kabul etmişler
ve bu yönde çalışmalar başlatılmıştır. Yine Almanya'daki Protestan Kilisesi
okuldaki Ahlak/Felsefe dersleri ile mevcut farklı din eğitimlerini (Protestan,
Katolik, İslam ve Yahudi) daha iyi yapılandırılmış bir işbirliği içinde geliştirilmesini önermiştir. Önerinin amacı, öğrencilerin daha geniş bir seçme ala-
nına ulaşabilmeleri, birbirlerini tanıyıp oldukları gibi kabul edebilmeleri ve
dinle ilgili konuların felsefe ile ilişkilendirilebilmesidir ve benzeridir. Deği
nildiği üzere, Baden-Wfuttemberg, Aşağı Sakson ya ve Mecklenburg-
Vorpommern gibi bazı eyaletlerde bu türden işbirliği girişimleri başlamıştır.
Bunun. bir diğer örneği de 2005 yılında Berlin' deki gelişmedir. Eyaletteki
partiler okulda, mezhebe dayalı din dersinin isteğe bağlı bir ders olarak de-
vam etmesini ancak "Değerler Eğitimi (Werteerziehung)" dersinin zorunlu
bir ders aleirak okutulmasını kabul etmişlerdir. Ancak bu karar birçok kimse
tarafından hükümetin kişinin neyi arzulayıp arzulayamayacağına siyasi
idarenin karar vermesi olarak değerlendirilmiştir. Bunun üzerine öğrencile
rin alternatif olarak seçebilecekleri diğer ders konulan da önerilmeye baş
lanmıştır.
)
- Almanya' da din dersinde benimsenmesi gereken modelin ister mezhebi
isterse dinlerarası, mezheplerarası ilişkin tartışmalara karşın, tarafların mo-
del ne olursa olsun verilecek din dersinde aradıkları ortak özellikler de bu-
(\ lunmaktadır. Bunlar dersin öğretim programının, öğrencilere kazandırılacak \
becerllerin ve öğrenme-öğretme sürecinde nasıl verilmesi gerektiği ile ilgili
temel ilkelerdir. Genel hatlanyla şunlardır.
1. Din dersi çocuklara kendilerine özgü dini inanç geleneklerini vere-
: bilmelidir. Bu ders verilirken de, öğrencilerin yaşam tecrübeleri ile bağlanh
·kurulmalı ve öğrenciler dini inancı, yaşamlarını şekillendirmede bir "yar-
'~" olarak algılamalıdır.
282 AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DiNi KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
~ 2. Din dersi, çocuklara başka dinleri ve kültürleri hoşgörü ve dostluk @uygulan içinde anlama becerisini .kazandırmalıdır. Bu nedenle, Katolik, Protestan, Müslüman ve Musevi anlayışlar için Din Dersi Öğretim program-
ları (Ahlak derside dahil olmak üzere) beraberce mutabakat halinde hazır
lanmalıdır. Diğer taraftan dersler işienirken de işbirliği yapilmalıdır. Mesela,
"Yaratılış" konusu işlenirken; Musevilikte, Hrristiyanlıkta ve İslam' da birbi-
rine çok benzeyen temel tanıtımla:t olabilir. Yine aynı şekilde derste başka
dinler işleneceği zaman, mesela Müslüman çocuklar Hıristiyan din dersine
davet edilebilir; İslam konusu işienirken de bunun tersi yapılabilir._
? 3. Din eğitimi ''Din" konusunun geçtiği Mesela Tarih, Coğrafya, Sosyal 1Bilgiler, Müzik ve Sanat Eğitimi gibi derslerle irtibatlı olmalıdır.
Almanya' da din dersinin zorunlu olup olmaması, modelinin nasıl ola-
cağı vb. konulardaki tartışmaların ve Federal Yüksek Mahkeme'nin karan
ise, din eğitiminin onu okumak isteyen herkes için elde edilebilir anayasal
bir hak olduğudur. İnanç grupları okulun da desteği ile din eğitiminden
sorumludurlar. Ancak Almanya'nın içinde bulunduğu toplumsal yapı dik-
kate alınarak her bir inanç grubunun din dersinde diğerleri ile işbirliği içinde olması, eğitim-öğretim biliminin bütün gereklerini her aşamada yerine ge-
tirmeleri önemlidir.
Okulda verilecek din dersi I!}Qğgl.iı:W:J._nasıLolmasLgerektiğin_ejliş).Ugi.lı:!.r gibi :ve-rilmeli, öğrenciler kendilerine sunulan bilgileri eleştirel süreçten geçire1Jilme-
li~~-11it~--ôfa;i1a:J:!ri_.dicl açıdan_ yo~§iıiD~_şmdan çok, onl~g-erçeğin büi:fu::lünü görebilıneleri-hedeflenınetidir.
--~·--------
Almanya' da yapılan din dersi modeline ilişkin yapılan tarhşmalar genel hatlarıyla yukarıda açıklandığı gibidir. Ancak hemen hemen hiç kimse din
.dersinin okulda yer almaması gerektiğini savunınamaktadır. Din dersinin
okulda yer alması gerektiği Alman toplumunun ve resmi makamlarının or-
AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ 283
tak anlayışıdrr. Diğer bir husus da uygulamada eyaletler birbirleriyle işbirliği
yapmaktadrrlar. Bu durum geniş ulus yapısı içerisinde bir birlikteliğin yolu-nu da açmaktadrr. Eyaletlerin Eğitim ve Kültür Bakanlarının sürekli olarak
düzenledikleri konferanslar işbirliği konusundaki dikkate değer bir örnektir.
Aynı zamanda eyalet bakanlan her on yılda bir Almanya' daki din eğitiminin
durumu hakkında bir rapor hazırlayıp yayınlarlar.
Öğretimin Muhtevası
Almanya' da okuldaki din dersinin içeriği de benimsenen modele göre değişmektedir. Eğ§!__!!ıezhebe dayalı model benimsenmişse dersin içeriği
. - ---~tim _p_r_g.gram_mda 19-l!!!illl~ILQ..)!l~-~~12~~ öğr:_tg~py~_ -~~-~!!!!!ektedir. Anayasa'da belirtilen (7/3. madde) din eğif:iı:i:ulun ~~Lc#J::ıicemaatirı pren-siPieriyJ~_ı.ı,y.umlu olması gerekliliği, öğre~.P_~~~amının içeri~İılf kilisenin h~@1asm.ın.ger.e_kJ:irmg_kt~.d.ir.,. Alman piskoposi~-i97i' de yaplıkları "Okullarda Din Dersi" konulu ortaklaşa toplanhda alınan ka[~Jtu-_hemKa-------· -------------~-------~------------------------- -------- --·- -toJ.ik.hem...d.e_PrQt!:!.ı>tcı.!l_~_~ğ!_t:!mQ.le_rin.ce...kahuLedilip.j~~~.E..r:9_8!amlan-na ve ders kitaplarına aktarılmıştır. Alınan k~;:ırların ~tQ_l.jlç_ye_.P.rotestan c!_~-ı:.şi_içg__ıjğ!;r]il}~h~ir1~asüi.e ilgililıs~ şöyledir. Hıristiyanlık öğretisi aslında tarihi bir ifadedir ve pratikte inancın haya.ta aktanlmasında bir
ar~u s~]:)_ı:pl~~~-~~!~Jiun içed~ ai}~);~tlarLtespit.edilirken,.J~me_~ lini bir _taraftan İncil' den alan, ancak diğer taraftan giiılümüz hayagmjlgi-:-l_endiren kilise y"!Ş_i!n_I:!Ş~ve--lılana· ~ikkate aJ.ırıın.®~ .. ::B~:genei-iık~ çerçeve-,~~~Üzde_t~()!9üi~~~:>~--~~-~
1 a. Hıristiyan inancının al
284 AVRUPA BİRLİC:İ SÜREciNDE DiNi KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
Mesela, 5. sınıflar için hazırlanan ve Kuzey Ren-Westfalya eyaletinin ba-
zı okullannda okutulan Din Dersi Öğretim programı konular bazında bazılan şöyledir: Resim bölümü- sayfa 4-31; Hz. İsa, Noel Bayramı,Aile, biz birlik-teyiz, kilise, Hz. İsa (0, çocukları çok sever), İnsanlar (zenginler ve fakirler vardır, farklı ama yine de aynı), Nuh, Tann dünyayı sever, İbrahim (Tanrı'ya
güvenen biri), Y akub, İnsanlar Banş yapıyor, Yusuf, Tann burada, bir arada,
kuralsız olmaz, ibadet (tannya yakarmak, teşekkür etmek ve övmek), ölüm
(herkes ölecektir), acı çekmek (yardım ve teselli edebiliriz), Hz. İsa, insanlar değişmiyor. Aynı kitabın yine öğrenciler için yardımcı kitabı olarak ilave
kitapçığı (Begleitbuch) vardır. bu kitapçığın içeriği de şöyledir: Önsöz, resim
bölümü, Adem ve Havva, ölüm nedir? mezhepler, Hıristiyanlık ve İncil, Hz. İsa-Luther, İncil-Ahdiatik-Ahdicedit, İbadet, İncil' den ayetler ve kıssalar,
Hıristiyanlıkta k!ltsal günler, ölüm ve ölümden sonra yeniden dirilme.
Din dersinin diğer modellerinin hazırlanmasında yine ilkesel olarak
1971 tarihli toplantının şu kararları dikkate alınmaktadır:
QJDini cemaatlerin prensipleri, günümüz ortamında Hıristiyan inancının çeşitli şekilleri ve varyasyonları ile ilgilenmek, aynı şekilde diğer dinlerin
ve dinsizlerin görüşlerinin açılımını yapmak, kendi düşüncemizi kontrol
etmek, farklı düşünenleri anlamak ve geniş birlikteliklere varmak açısından
zorunluluk arzetmektedir.
'{Jini cemaatlerin ilkeleri, teolojik anlayış ile derste öğrenciyi yoruma teşvik edecek, birlikte çalışmayı ve diyalogu artıracak bir pedagojik anlayışla
verilir. Fakat başlangıçta kabul edilen bu ilkeler hem içerik hem de öğrenme
öğretine sürecinde uygulanması gereken pedagojik ilkeler açısından yeterli ' derecede öğretim programianna yansıtılamamıştır. Ancak son arayışlar ve
uygulamalar çerçevesinde artık mezhebi de olsa, Alınan toplumundaki farklı
inanç gruplannın bir arada yaşama tecrübesi becerisi kazanabilmeleri için,
özellikle İslam, Musevilik vb. hakkında eskiye oranla daha çok yer verilmek-
tedir.
Mesela, Bavyera Protestan mezhebi ilköğretim 3. sınıf öğretim progra-
mında yer alan konulardan bazıları şunlardır:
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ 285
.ı. Yaşamın izlerini keşfetmek,
2. Suçtan sakınmak,
3. Birlikte Noelışığını keşfetmek,
4. İsa aracılığı ile Allah' a yakmlaşmak,
5.1. Petrus'a İsa ilerefakat etmek,
5.2. Allah'ın lütfuyla Y!lşamak,
6. Allah'ın yarattıklarını övmek,
7.1. Musevileri anlamayı öğrenmek,
7.2. Müslümanlar la karşılaşmak.
Öğretim programında diğer dinlerle ilgili konular öğrenilirken özelikle onların ibadet yerlerinin ziyaret edilmesinin, din görevlileriyle millakat ya-pılmasının, arkadaşlarının evlerinin ziyaret edilmesi ve benzeri etkinliklecin önerilmesi de yer almaktadır.
Bu kısımda her ne kadar zorunlu eğitim kısmından sayılınasa da Anao-kullarındaki eğitimin içeriğinden de bahsetmek gerekir. Değinildiği üzere daha çok kiliseler tarafından açılan -ki büyük çoğunluğu Protestan Kilisele-rine aittir- Anaokullarında dersler alıştırma şeklinde yapılır ve çocuğun ka-tılmasına bir engel yoksa, çocuk yapılan etkinliklere katılmakla sorumludur. Bu etkinliklecin belirlendiği müfredatlarda din kavramı ve cl:in1 yerlerin gezi-lip görülmesi, ziyaret edilmesi önemli bir yer tutar.
Haftalık Ders Saati
Okullarda zorunlu yer alan din dersinin haftalık ders saati eyaletlere gö-re farklılaşmaktadır. Mesela, Baden-Württemberg'de 2, Bayem'de 3, Ber-lin'de 2, Aşağı Saksonya'da 3, Saarland'da 2 saattir. Yani din dersi haftada 2 veya 3 saatlik bir derstir. Hatta eyalet içerisindeki okullarda ve .ilerleyen sıiufıarda bile ders saati değişebilmektedir. Mesela, Bavyera'da ilkokull ve 2. sınıfta 2, 3 ve 4. sınıflarda 3 saattir. Almanya' da haftada ilkokulda 19-28, ortaokulda ise 28-30 ders saati olduğu göz önünde bulundurulduğunda din dersinin saati haftalık program içerisinde önemli bir yer tutmaktadır.
Din Dersi Öğretim Programının ve Kitaplannın Hazırlanması
Federal Anayasa'nın 7/1-3. maddesine uygun olarak Almanya'da din
dersinin öğretim programı ve kitaplarının hazırlanması "işbirliği", "sorum-
luluk" ve "onay lama" esas alınarak üç şekilde hazırlanmaktadır:
286 AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
1. Devlet Din Dersi Öğretim programını ve kitaplarını hazırlar, daha
sonra kilisenin onayına sunar. 2. Öğretim programı ve ders kitaplan devlet ve kilise yetkililerinden o-
luşan ortak bir komisyon tarafından hazırlanır ve taraflann kabulü ile onay-
lanır.
3. Kilise tarafından hazırlanır, devlet onaylar.
Almanya' da bulunan eyaJetlerde Din Dersi Öğretim programı ve ders
kitaplannın hazırlanması yukandaki üç türden biridir. Ancak genelde kabul
gören yaklaşım ikincisidir. Çünkü, devlet tarafsızdır ·ve bu durum onun din
eğitiminin içeriği ile ilgili kararlar almasını ve bir yargıda bulunmasını en-
gellernektedir. Dolayısıyla kilise/dini cemaatler verilecek din dersinin içeri-
ğinden sorumludurlar. Devlet de denetim görevini üstlenmiştir. Devlet, der-
sin pedagojik açıdan iyi hazırlanıp hazırlanmadığını ve verilen dini öğreti
rnin içeriğinin ülkenin demokratik düzenine uygun olup olmadığını inceler.
Bundan dolayı Din Dersi Öğretim alanlan kilise/dini cernaatlerin temsilcileri
ile pedagoji enstitüleri işbirliğiyle hazırlanmaktadır. Gerek kilise/dini cema-
atler gerekse devletin kültür makarnlan bu öğretim prograrnı ve ders kitap-
larını onaylarnalıdırlar.
Öğretmen din dersinde okuttilmak üzere kabul edilen kitaplann dışında
başta İncil olmak üzere başka kaynaklardan da öğretme-öğrenme sürecinde
yararlanabilir, ders dışı etkihliklerde öğrencilerin yararlanmalan için tavsiye
edebilir. Alınanya'daki din dersi kitaplan incelendiğinde, şekil açısından
teknolojinin bütün irnkaruanndan, içerik açısından ise pedagojinin ·bütün
verilerip.den yararlaİularak hazırlanıldığı görü~ür. Din Dersi Öğretim prog-rarnının hazırlanmasının ve kitaplannın diğer ders kitaplanndan ve öğretim
programlanndan eksik hiçbir tarafı yoktur.
Din Dersi Öğretmenlerinin Eğitimi
Almanya' da okulda din dersi mezhebe dayalı olarak verildiği için, Din
Dersi Öğretmenlerinde aranan ilk şart, öğretiDenin inancının öğrenciyle aynı
olmasıdır. Yukanda da belirtildiği üzere Federal Anayasa'nın 7/3. maddesi
gereğince öğretmen eğer din dersini verrnek istemiyorsa, buna zorlanarnaz.
AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ 287
Almanya' da din dersi/eğitimi öğretmenlerinin eğitimi, eyalet üniversite-
leri ve benzeri enstitülerin sorumluğundadır. Din Dersi Öğretmenlerinin
yetiştirilme sürecinde, ilahiyat, din bilgisi ve pedagoji alanlan.İu kaynaşbr
malanna ve alanda uygulama yapmalanna önem verilir. Bunun yaru sıra
Din Dersi Öğretmeninin okul yönetimiyle, velilerle, sivil toplum teşkilatla
nyla işbirliği yapmalanna yönelik bakış açısının kazandınlrnası da süreçte
önemlidir. Böylece dersin, okulun ve genel eğitimin bir parçası haline geti-
rilmesi hedeflenmektedir. Diğer okul derslerinde olduğu gibi, Din Dersi
. Öğretmenlerinin eğitiminde de iki aşama vardır:
Birinci aşama, b::ızı öğretim etkinliklerini içerse de, ağırlıklı olarak aka-
demik bir yapıdadır ve bir üniversite veya eşdeğer bir enstitüde gerçekleşti
rilir. Bu aşamada eğitimin ana disiplinleri genel olarak İncil Bilimleri (Eski ve
Yeni Ahit), Kilise Tarihi, Dogmatik ve Ahlak, Din Bilimleri (Hıristiyanlık dışı
dinler), Eğitim Felsefesi ve Din Eğitimi, ek olarak Genel Pedagoji, Okul Pe-
dagojisi, Psikoloji, sosyoloji ve Politika'dır. Bu ilk aşama, 3 ila 5 yıllık bir süreyi kapsar. Sürenin uzaması öğrencilerin yaşlanyla ilişkilidir. Öğrencile
rin yaşı ne kadar çok olursa süre uz.amaktadır. Birinci aşamanın sonunda
"Birinci Devlet Sınavı"na girerler. Sınavda başarılı olanlar, ikinci aşamaya
kabul edilirler. Bu aşama 2 yıl sürer ve ağırlıklı olarak öğretmenlerin, pratik,
öğretim tecrübelerini öğrencilere yansıtmaya vurgu yapan etkinlikleri içerir.
Yani eğitim daha çok öğrenilen teorik bilgilerin alana al
288 AVRUPA BİRLİGİ SÜRECiNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
rak yetiştirilir. İlkokul ve Hauptschule öğretmenleri ise üç ya da dört alana
ağırlık verirler. Almanya'da kiliselere bağlı olup fakat resmi olarak kabul
edilen İlahiyat Fakülteleri'nin yanı sıra 40 aşkın Eğitim Bilimleri Fakülte-
si'nde ilkokul ve ortaokullar için Din Dersi Öğretmeniyetiştirilmektedir.
Alı:iı.anya' da bazı bölgelerde papazlar ve rahipler sınıfı, eyaletlerle yapı
lan anlaşmalarla, okullarda din dersi verebilirler. Ancak yapılan anlaşmala
rın en önell).)i şartlarından biri, bu anlaşma çerçevesinde ders verecek öğret
menin pedagojik bir yeterliliğe sahip olmasıdır.
Almanya' da Din Dersi Öğretmenlerinin oluşturdukları birlikler de var-
dır. Din eğitimi öğretmeni birlikleri genellikle çalıştıkları okul türleri ile ilgi-
lidir. Bu birliklerin bazıları Protestan ve Katalik Din Dersi Öğretmenleriyle
işbirliği içerisinde ekümenik bir organizasyona sahiptir.
Münster' deki Commenius Enstitüsü, eğitim alanında olduğu gibi din
eğitimi alanında da araştırma ve geliştirmeden sorumludur. Bu bağlamda
özellikle Din Dersi Öğretmenlerinin yeterliliklerinin artırılması ile ilgili ö-
nemli bilimsel çalışmalar yapmaktadır.
Din Dersi Öğretmenleri de genellikle eyalet tarafından istihdam edilir ve
kanunlara göre devlet memuru statüsüne sahiptir ve maaşları devlet tarafın
dan ödenir.
Bu kısımda değinilmesi gereken önemli bir husus da, ana okullarında
görev yapari öğretmenierin yetiştirilmesidir. Çünkü, ana okullarının nere-
deyse tamamı kiliselecin açtıkları kurumlardır. Bu nedenle, daha doğumuyla
beraber vaftiz edilmeye başlanan çocuğun din eğitimine ana okullarında 1
yapılan eğitim programlarında önem verilir> dini adetlere uygun ortamlar
oluşturularak din duygusu ve Hıristiyan inancı daha küçük yaşlardan itiba-
ren verilmeye çalışılır. Dolayısıyla burada görev yapan öğretmenler, dini ve
pedagojik eğitimini tamamlamış kimselerden oluşmaktadır. Çoğu kiliselere
bağlı olduğu için, zaten kilisenin bu tür bir eğitime sahip olmayan kimseleri
ataması da mümkün olmamaktadır. Okul öncesi Öğretmenliği bölümlerinin
öğretim programları incelendiğinde, öğrencilerinin Genel Pedagoji, ÇoCuk
Psikolojisi, Çocuk Gelişimi vb. derslerin yanı sıra din ve din eğitimi ile ilgili
dersleri de okudukları görülür.
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECiNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ 289
Genel Sınav İçerisinde Din Dersi
Almanya' da tüm eyaletlerde, din dersinin konulan okul türüne göre değiştiği için, din dersi sınav konusu olarak seçilebilir. Mesela, 2004 yılı ista-
tistiklerine göre, B aden Württeınberg' de öğrencilerin %20' si Bavyera' da ise
%30'u din dersini sınav konusu olarak seçınişlerdir.
Özel Sektör Okullannda Din Dersi
Federal Anayasa'nın 7/4. maddesi her türlü özel eğitimi garanti eder.
Almanya'da özel okulların toplam öğrenci içerisindeki oranı yaklaşık %6'dır.
Bu özel okulların çoğu da ya Roına-Katolik ya da Protestan okullarıdır. Bu
okullarda din dersi federal devletin onayladığı öğretim programına göre
yapılır. Fakat dini boyut okul çevresinde devlet okullarından daha çok rol oynar. Özellikle Katolik okullarında çocukların din eğitimlerine özel bir ö-
nem verilmektedir. Okulda öğrencilerin manevi danışmanlığını ve rehberli-
ğini üstlenen kadrolu din adamlannın yanı sıra okul içinde "manevi takvi-
ye" bölümleri bulunmaktadır. Diğer taraftan okul içinde çocukların din ile
ilgili bilgilerini ibadete dönüştürmeleri için uygun ortamlar hazırlanmıştır.
Bunlardan bazılan şunlardır:
1. Erken kalkarak ibadet etmek,
2. İncil halkası oluşturmak,
3. Dini alışhrmalar ve ödevler yapmak,
4. Okulda Din Haftası organize etmek,
5. Kutsal yerleri ziyaret etmek,
6. Günah çıkartmak,
7. Hafta sonlarını dine adamak.
Kiliselere bağlı özel okullarda eyaletlere göre farklılaşmakla beraber,
haftada 4 saat din dersi vardır. Ayrıca haftada bir gün "Gottesdienst" deni-len dini ayin için bütün öğrenciler kiliseye götürülerek ayin yaptırılır. Kilise-
ye bağlı bu özel okulların içinde kilise de vardır. Öğrenciler ders dışında da
çeşitli konularda kilisenin bakış açısı doğrultusunda bilgilendirilirler. Okula
yeni başlayan öğrencilere hediye olarak bir tane İncil verilir.
290 AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
Din Dersi'nin Genel İlk ve Ortaöğretim İçindeki Yeri
Yukanda verilen bilgilerden de anlaşıldığı üzere Almanya' da ilk ve or-taokullardaki din dersi, zorunlu, diğer derslerle eşdeğer haklara sahip, kili-se/dinl cemaat-devlet işbirliği ile öğretim programı hazırlanıp yürütülen bir derstir. Dersin Anayasa'ya aykırı olduğuna ilişkin açılan davalarda Federal
Yüksek Mahkeme'nin, davayı reddetmesi, bilim alanında ve kamuoyunda
bu dersin modelinin nasıl olması ile ilgili tarhşmalar bir yana bırakılacak
olursa, dersin verilmesi gerektiği ile ilgili ortak bir görüşün oluşmuş olması
da dikkate değerdir. Bu çerçevede Almanya'da din dersi/eğitiminin özel bir
anlamı vardır.
Almanya' da din dersi/eğitimi, okulun genel eğitimdeki amacına ulaş
masında yapacağı katkı ve bu katkının gerekli ve kaçınılmaz olduğu üzerine
temellendirilir: Çünkü okulun görevi, toplumun çok amaçlı özelliğini hiçe
saymak, onu görmezlikten gelmek veya ideolojik olarak yıpratmak değildir.
Çok amaçlı okulun: amacına uygun olan, öğrencilerin gerçeğin bütünüyle
karşılaşmalarını hedef alan bir eğitim-öğretimdir. Bu bütünlük içerisinde
okul öğrencilere; dinin getirdiği dünya görüşünü vermek zorundadır. Okul
din ile ilgili sorular yokmuş gibi davranamaz, onlan kendiliğinden veya
başka branşlar yolu ile cevaplandıramaz. Toplum politikası açısından din
dersi, okulda, dinin toplum içinde sahip olduğu yere uygun bir biçimde
temsil edilmek durumundadır. Anayasa' daki düzenlemeden de anlaşılan,
dinin cevap verdiği soruların, en önemli hayati sorular olduğudur. Benim
hayahmın anlamı nedir? Nereden geliyorum? Hayahmın amacı nedir? Ha-
yatta önemli olan.nedir? Nasıl doğru davranışta bulunabilirim? Bu sorular
her irlsan için önemlidir. Onun için bu soruların okulda da işlenmesi gerekir.
Diğer taraftan dinin öğretileri insanlara ahlaklı olmayı, sorgulamayı, bir
arada yaşamayı vb. içermektedir.
Kiliseler de resm1 okullardaki teknokratik ve ideolojik öğretim program-
lannın gözden geçirilmesi ve denetlenmesi için, kutsal kitaptaki geleneğe
bağlı kalınarak hayatm anlamını ve eğitimin nedenini öğrencilere aktarma-nın, eğitim amaçlarından olduğunu savunurlar. Tann'nın istediği, insan
onuruna saygı ve ailenin korunması, ancak özel bir dini yönlendirme ile
kazandırılabilir. İnsana saygı anlayışının dini cemaatin politik ve ahiili so-
AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ 291
rumluluğu dışında gerçekleşmesi mümkün değildir. Hafızasını kaybeden bir toplum, kutsal kitapta ifadesini bulan geriye dönüşlerle sorumluluğunun
farkına varabilecektir. Birlik olmak ve affetmek hem ülke hem de dünya barışı açısından aranılan erdeınlerdir. Bu erdeınlerin resmi okullardaki Hıris
tiyan çocuklarına kazandırılması gerekmektedir. Kilise bunları, genel eğiti
min en temel hedefleri olarak nitelendirmektedir. Bu hedeflere ulaşınada din
dersinin yapacağı katkı zannedilenden daha çoktur.
Yine Almanya' da öncelikle Roma-Katolik ve Protestan Kiliseleri, ülke-
nin tarihi ve kültürünün oluşmasında belirleyici etkileri olmuştur. Anayasa-
ya dayanak teşkil eden ahiili değerler Hıristiyanlık anlayışının ürünüdür.
Yılın akışını, Hıristiyanlık dinine ait dini günler, -Noel, Paskalya, Göğe çıkış
belirler. Almanya' daki kiliseleri, sanat eserlerini, müziği Hıristiyanlık mirası
olmadan anlamak mümkün değildir. O halde din ~ersi okulda verilen diğer
derslerin de amaçlarına ulaşması, kültürün aniaşılıp yorumlanması açısın
dan da önemlidir. Dini geleneklerini iyi bilen kişi, kendi dininden yanlış, tek
taraflı ve hoşgörüden uzak yorumlar çıkarmayacaktır. Her şeyden önce di-
nini iyi öğrenen kişi, başka dinden ve kültürden olan insanlarla dostluk
kurma, onların inançlarını öğrenme ve karşılıklı anlayış ve işbirliği kurma
gayreti içerisinde olacaktır.
Okuldaki din dersi konusundaki anlayış, dersin, bütün eğitim-öğretim
süreçlerinde etkin ve verimli bir şekilde yapılmasını da gerektirmiştir. Bu
bağlamda, ders vasıtasıyla öğrencilere, kavram, değer ve becerilerle, yeni
tutum ve davranışlar kazandırılınaktadır. Öğrenme-öğretme etkinlikleri ders
sürecinde eğitim biliminin verileri göz önünde bulundurularak işlenir. Der-
sin konulan diğer derslerin konulanyla ilişkilendirilir.
Okulda Dua Merasimi
~anya' daki okul1arm-b~da -Berlin ve Bremen hariç- ders baş
langıcında d~~qSİmi----varcl.ır;-----A:yrıca _ ___Qg tür okullarda
"Re~_şionsraum" denilen özel olarak düzenlenmiş v~irıl_musikinin icra edilmesine uyggn sm.ıflar J:>JJlunur.__Ancak okuldaki derslerde duanın y_9:pılıp
~~y;~ağı da son tartışmalar-çerÇeveslıi.d~-gündeme_g~lmiştir. Konu iki açıdantarb.Ş:ılınaktadır. BiriDeisi din dersindeki dua, ndncisi diğer derslerde-
--. - - ·---·-- -------------kLdua._Eğer_sınıftaki öğrencilerin tamamı-aynı inanç grubundan ise ve ilgili
292 AVRUPA BİRLİGİ SÜREciNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ
kurum bunun yapılma~ını istiyorsa ~a_bi:r engelyoktur. Bu@n bt1}1iteliği ~arda'Din-BersLÖ~eni-ders:in_bAŞındabu d__~a}'l y~ptırmaktadır. Fakat din dersLm~e yeni yaklaşımlar, s~~!-~~no~Uiliği_vb. ·kq!l.ular-nedeniyle--dirt de~~i;d.;·c:l~ ~-gg__iile}~ yapılmaması gerektiği~~ ... Qiş~görüşler._ağırıık.k~~ştır.ve-bu--=tfuderCölan okullarda-=dtia:~~~ :@Ş_iı:ni-yapılmamaktadır .
.Qiğer._dersJgı:e.gelinGe1 okul-duasının.kab.uliLdevlete ait.bir.kar.ar~ Ki-
liseler, din dersi hariğr:ıg~Ld!=!rsler _iQ;n_bir ... y:önlendirmede--bulunamazlar.
Kanilltl~herh~gi-i;İı:._smırlandımıa.ge~~~$i için okul duas~apılıp yapılmayacağına öğretmen karar verg!_ Öğre!Jneı:ı_dll.A)ll_ d;:rş__m~otlarına uygl.ın buluyarsa ve bu yöndeki dua herhangi bir idari karara aykırı değilse, derse dua ile başlayabilir. Fakat din dersi dışındaki derslere de dua ile baş
lamak hem~ hemen uygulamadan kalkmıştır.
Dini Azınlıkların Okulda Din Dersi'nden Yararlanması
Anayasa'nın ilgili maddesine göre dini cemaat olarak kabul edilenler kamu tüzel kişiliği haklarından yararlanmaktadırlar. Bu anlamda Hrristiyan-lık dışında Almanya' da dini cemaat olarak, 1949 Anayasası kabul edildiğinde yukarıda da değiirildiği üzere, daha önce var olan Yahudi Kültür Cemi-yetleri ile bu tarihten sonra kabul edilenler de daha çok Hıristiyanlık tarafın
daki cemaatlerdir. Bunlar anayasal ve/veya mahkeme kararınca dini birer cemaat olarak kabul edildikl~rinden dolayı kaiilu tüzel kişiliği· haklarının taniamından yararlanabilmektedirler. Yani vergi koyabilirler, memur çalıştırma ehliyetine sahiptirler, binaların yapılacağı yerleri belirleyebilir. Bunla-rın yanı sıra okulda, ilgili eyaletlerle işbirliği içinde, Anayasa'nın 7/3. mad-
de~inde belirtilen din eğitimi haklarını kullanabilirler.~çevede dini cemaat olma hakkını haiz olan Yahudilerin resınl okullarda müstakil olarak
-·--·--------------kendi dmderskri vardır, .öğretmenlerini taym·ederl~r;-Ö~etiin=progr~, - ----}9tap ve araçl~rıı:t!.. hazırl~§L _ _ğ.~ylgt.J;~n_jJ_l!_~~E:uda gerekli yar~_!Jırl!;!!_ kısaca din dersi konusunda her türlü h~~ ___ ş;ıhlpfukr:-:Y~l.ld.{ıik dışında '------···· ··-------------------·------····---·------- - --·· -~::..- .. ---.--..._:.__,.. 1949' dan soma dini cemaat olarak kabul edilen Rus_Ortodoks.Kilisesi,Berlin
- . ~---~··-- -- ··----·-----------
Fransız :Ki!isesi (Kalvinist Kilisesi) gibi cema.'3:!J~r?e.oktıllcırc:J5l.müstakil.din dersi-hakkına sahl.E_tirl!=!LVe-bu-h_aklarını kullanmaktadırlar. Yine farklı bir uygcl~~ y:fu-üf:;~ Berlin' de Mesela, 2003 yılında Budist din eğitimi ortao-
---- --·- -~-- -- .
AVRUPA BİRLİGİ SÜRECİNDE DİNİ KURUMLAR ve DİN E GİTİMİ 293
kulda yapıldığı gibi ilkokullarda da uygulamaya konulmuştur. Humanist
Birliği de aynı şekilde, yaşamın hümanist yollarını "Yaşam Bilgisi" dersi adı
altında kamu okullarında öğretme hakkını elde etmiştir.
Müslüman olan kimselerin okuldaki dirı lün:ı~~-ççıg.ıkları kamu okullarında
İslam öğretisini içeren bir din dersini çeşitli isimlendir:ıiı.elerle oki.ımuşlardır.
~sak, -~ldiği .. üzere,-şunruy_e_I
veya mezhebe mfut~sip 8 kiŞlolfusaaÇilfrve ökiifulüi: Fakatymeo~futelim, ~~-d~~~--~;y~sanın 7/3. m:actdesind~:.:ı;·~futllen clfu·-de~~i-değildir .. Bizi de yakından ilgilepdir
vardır. Tarihi gelişim özetle şu şekildedir:
Kamu okullarındaki İslam din öğretimi 1984 yılında Kültür Bakanları
Konferansı tarafından ortaya konulan yedi din dersi modelinden biri ile uy-
gulanmaktaydı. Kimi eyaletler Anadili tamamlama dersi içerisinde İslam din
öğretimine de yer verirken, kimi eyaletler, bu dersi ayrı bir ders olarak su-
nuyorlardı. Kimi eyaletlerde de bu dersler, birer konsolosluk dersi niteliği
gösterirken, diğer bazı eyaletlerde o eyaletin Milli Eğitim Bakanlıklarının
dersi olarak okutuluyordu. Konsolosluk dersi niteliğincieki dersler için Tür-
kiye ile program, kitap ve öğretmen işbirliği yapılırken, diğer derslerde he-
men her şey eyalet imkaniarı ile sağlanmaya çalışılıyordu. Türü ne olursa
olsun dersin amacı, Müslüman öğrencilerin Hıristiyan toplum içerisinde
dini-kültürel kimlikleriİli korumalarına ve böylece ülkelerine döndüklerinde
uyum problemi çekmemelerine yardımcı olmakh.
Derslerin programları eyaletlere göre değişiyordu. Bazı eyaletler Türki-
ye tarafından hazırlanmış programları, Türkiye tarafından gönderilen öğ
retmenler vasıtasıyla uygularken, bazı eyaletler kendi hazırladıkları prog-
ramları kendilerinin atadığı, ama Müslüman olan öğretmeniere uygulahyor-
du.
294 AVRUPA BİRLİCÜ SÜRECiNDE DiNi KURUMLAR ve DİN EGİTİMİ
1990'lı yıllara gelindiğinde, Almanya'da yaşayan Müslümanlann, Türk-ler başta olmak üzere, kalıcı oldu�