+ All Categories
Home > Documents > 11-05 kadın siyaset

11-05 kadın siyaset

Date post: 01-Mar-2023
Category:
Upload: independent
View: 0 times
Download: 0 times
Share this document with a friend
53
TÜRK SİYASETİNDE KADIN ÇOK OLUYORUZ! Sosyal Araştırmalar Merkezi Haziran 2011 USAK RAPOR NO: 11-05 Dilek Aydemir Elvan Aydemir ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU
Transcript

TÜRK SİYASETİNDE KADINÇOK OLUYORUZ!

Sosyal Araştırmalar Merkezi

Haziran 2011USAK RAPOR NO: 11-05

Dilek AydemirElvan Aydemir

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

Türk Siyasetinde Kadınlar: Çok Oluyoruz!USAK Sosyal Araştırmalar Merkezi

YazarlarDilek AydemirElvan Aydemir

Katkı SunanlarMehmet Güçer

Emine Merve KeserMustafa Kutlay

O. Bahadır Dinçer

USAK RAPORLARI NO: 11-05

Haziran 2011

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

International Strategic Research Organization

USAK Raporları No: 11-05USAK Raporları Editörü : Mehmet GÜÇERYardımcı Editörü : E. Merve KESER

Copyright © 2011 USAK Derneği

Tüm Hakları Saklıdır

Birinci Baskı

Kütüphane Katalog Bilgileri

“Türk Siyasetinde Kadınlar: Çok Oluyoruz!”

Tablo ve şekil içermektedir.

ISBN: 978-605-4030-56-9

USAK Yayınları

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu

International Strategic Research Organization

Ayten Sokak No: 21 Tandoğan / Ankara

Tel: (0312) 212 28 86 - 87 Faks: (0312) 212 25 84

www.usak.org.tr • www. turkishweekly.net

www.usakgundem.com • [email protected]

İçindekilerİÇİNDEKİLER

Rapor Özeti .......................................................................................................................................1

Giriş ..................................................................................................................................................5

I. Türkiye’de Kadınların Siyasal Katılımı ..................................................................................7

A. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Siyasal Katılım .....................................................................7

B. Türkiye’de Kadınların Siyasal Katılım Süreçleri ..................................................................9

C. Kadınların Siyasal Katılımına Etki Eden Faktörler ...........................................................12

D. Kadınların Siyasal Katılımı ve Parti Kadın Kolları ............................................................14

E. Kadınların Siyasal Katılımı Önündeki Problemler .............................................................16

1. Toplumsal Cinsiyete Dayalı İşbölümü ...........................................................................16

2. Sosyo-Ekonomik Faktörler .............................................................................................17

3. Siyasal Kültür ve Siyasal Sistemin İşleyişi ...................................................................18

II. Türkiye’de Kadının Siyasetteki Temsili Konusunda Ulusal ve Uluslararası Gelişmeler ..23

A. Ulusal Mevzuattaki Değişiklikler ........................................................................................23

1. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi İçin Oluşturulan

Kurumsal Mekanizmalar ................................................................................................25

B. Türkiye’nin Taraf Olduğu Uluslararası Anlaşmalar ..........................................................26

1. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) ..............27

2. İhtiyari Protokol ..............................................................................................................28

3. Avrupa Sosyal Şartı ........................................................................................................28

4. Uluslararası Çalışma Örgütü( ILO) Sözleşmeleri .........................................................28

III. Kadınların Siyasetteki Temsili Nasıl Artırılabilir? ..............................................................31

A. Dünya Örnekleri ....................................................................................................................31

B. Siyasette Kritik Temsil Eşiği: Cinsiyet Kotası ....................................................................33

1. Kota Uygulaması ile İlgili Tartışmalar ve “Cinsiyet Eşitliği” ......................................36

IV. Tespit ve Öneriler ...................................................................................................................37

DİLEK AYDEMİR: Kadın çalışmaları, göç, kentleşme, Türkiye’de dil, kültür ve politika konularında çalışmalarını yürütmektedir. Aydemir, ilgili alanlarda farklı USAK projelerinde görev almıştır.

ELVAN AYDEMİR: Toplumsal cinsiyet çalışmaları, çocuk ve suç, medya çalışmaları, sosyoloji teorileri ve göç konuları üzerine çalışmaktadır. Alanında çeşitli projelerde yer alan Aydemir ayrıca, USAK Stratejik Gündem’in yayın koordinatörlüğü görevini yürüt-mektedir.

USAK SOSYAL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ (USAK-SAM)

USAK Sosyal Araştırmalar Merkezi ülkemizde pek çok alanda yaşanan toplumsal sorunlara bilimsel araştırmalara dayalı ve uygulanabilir çözümler sunmayı temel alan bir birimdir. Merkezimizde günümüze kadar gerçekleştirilen projeler, medya ve politika yapıcılardan ilgi görmüştür. Projelerimiz, çalışılan alanlarla ilgili araştırma tekniklerinin etkin kullanımı, objektif yorumlara öncelik verilmesi ve güvenilirliği dolayısıyla UNICEF ve TÜBİTAK gibi kuruluşların desteğini almıştır.

Sosyal Araştırmalar Merkezi uzmanları siyasi katılım, göç, sosyal entegrasyon, Avrupa’daki Türk Diasporası, suç sosyolojisi, kadın çalışmaları, Türkiye’de kültür ve politika gibi farklı alanlarında çalışmalar yapmaktadır.

1

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

RAPOR ÖZETİ

Bu doğrultuda, öncelikle “örnek Cumhuriyet kadını” imgesi ile siyasete atılan Türk kadınları, 1970’lere kadar, kadından önce ağırlıklı ideoloji-ye uygun olarak “bacı veya yoldaş” olarak algılanmışlardır.1 1980 son-rasında ortaya çıkan feminist hareketlere kadar, kadının birey olarak erkeklerden ayrılan farklı sosyal problemlerinin olduğu yüksek sesle dile getirilmemiştir. Özellikle 1980 sonrası hareketlerde, kadın, “ait ol-duğu” iddia edilen özel alan veya yalnızca “kendisine sunulan şekilde” kabul gördüğü kamusal alan dışında tanımlanmaya çalışılmıştır. Tabiri caizse kadın, siyasi iktidarın söylemleri ile şekilden şekle bürünmesi beklenen birey haline gelmiştir.

Bu raporun amacı siyasi yaşama katılımda ve karar alma mekanizma-larına dâhil olma sürecinde kadınların karşılaştıkları sorunları tartış-mak, Türkiye’de kadının siyasal sistemde düşük düzeyde temsilinin nedenlerini incelemek ve uluslararası çalışmalarla karşılaştırmalı bir analiz sunmaktır.

Partilerin Haziran 2011 seçimleri için Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) milletvekili listelerini açıklamasının ardından, Haziran se-çimlerinde parlamentoda oluşacak tablo, kadın adayların beklenti-lerini karşılamamıştır. Yüksek Seçim Kurulu’na verilen listelerden hareketle yorumlayacak olursak, aday gösterilen toplam 553 kadın adayın en fazla 100-120 kadarı meclise girebilecek. Partilerin kadın adayları ise şöyle: AKP’de 78, CHP’de 109, MHP’de 63, DP’de 18, Sa-adet Partisi’nde 39, DSP’de 110, BDP’de 56 ve HAS Parti’de 80 kadın aday listelerde yer almaktadır.

Siyasette kadının sahip olduğu yeri ve mecliste hangi oranda temsil edildiğini görmek için ülkemiz seçim tarihine kısa bir bakış fikir ve-

Avrupa’daki çağdaşlarından farklılaşarak, ül-kemizde kadınların siyasetteki temsili, resmi ideolojilere paralel gelişmiştir.

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

2

rici olabilir: 1935’te kadınların katıldığı ilk seçimlerde mecliste kadın milletvekili oranı % 4,5’ti. 18 kadın milletvekili ile oluşan bu orana, 1999 yılına kadar yeniden erişilemedi. 1999 seçimlerinde 23 kadın milletvekilinin meclise girmesi ile oran yeniden % 4 civarına ulaşa-bildi. Mecliste şu an 48 kadın milletvekili var ve bu sayı, % 9’luk bir temsil oranına tekabül ediyor.

Siyasi katılım, “seçim kampanyalarında çalışma, mitingleri izleme, siyasi tartışmalara katılma, oy kullanma, bireysel ve örgütsel çıkar sağlama, siyasal kararları etkilemek ve bilgilenmek” gibi pek çok fa-aliyeti kapsamaktadır. 2 Bu faaliyetlerin bir kısmında daha aktif gö-rünen kadınların, siyasetin üst kademelerinde temsilinin ciddi şekil-de düştüğünü görmekteyiz. Yani kadınlar, siyasi tercihlerinin tabana yayılması konusunda erkekler ile benzer şekilde çaba gösterseler de, bu tercihleri yönlendirici pozisyonlarda yer bulmaları çok kısıtlı dü-zeyde kalmaktadır.

“Kadınların siyasete aktif katılmasını engelleyen etkenler, kadının diğer kamusal faaliyetlere katılmasına veya orada yükselmesine engel olanlardan farklı değildir.”3 Bu nedenle siyasal katılımın değer-lendirilmesinde toplumda, cinsiyete dayalı işbölümü, sosyo-ekonomik unsurlar ve siyasal süreçler gibi faktörlerin iç içe geçen bir ilgisinden söz etmek mümkündür.4

Eşit siyasal katılım, seçilmiş ya da atanmış bütün siyasal alanlarda ve kamu politikalarının oluşturulması süreçlerine katılan ve karar veren her düzey görevde eşitliktir. Bu nedenle kadınların siyasal katılımı konusu, Türk toplumunda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin farklı alanlardaki tezahürlerinden ayrı düşünülemez. Kadının erkek-le eşit haklara sahip olması, toplum hayatının her alanında kadın ve erkek eşitliğinin sağlanabilmesi ile mümkün olacaktır.

Özellikle son yirmi yıldır dünyanın birçok yerinde kadınların siyasal temsilinin eşit düzeyde sağlanabilmesi için çeşitli girişimlerde bulu-nulmakta ve yasal değişimler gerçekleştirilmektedir. Bu amaçla des-tek politikaları oluşturulmakta, “pozitif ayrımcılık”, cinsiyetler arası eşitlik” ve “özel önlemler” gibi kavramlar uluslararası anlaşmalarla ulusal hukuk düzenlerine aktarılmaya çalışılmaktadır. 5 Türkiye’de kadınların toplumsal varlığının güçlendirilmesine yönelik uluslara-rası nitelikteki birçok anlaşmaya katılım sağlanmış olmasının yanı sıra özellikle son yıllarda ulusal bazda yasal düzenlemeler gerçekleş-tirilmiştir.

3

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

Kadınların siyasal katılımı ve ülke parlamentolarındaki temsili ge-nel olarak erkeklerden düşük düzeydedir. Bölgesel olarak bakıldığın-da, İskandinav ülkelerinde kadınların parlamentolardaki temsilinin dünyanın farklı bölgelerinden yüksek olduğu görülmektedir. İskan-dinav ülkelerinde kadın milletvekillerinin oranı, % 40’ın üzerindedir. Amerika, Avrupa ve Asya’daki ülkelerin ortalaması ise % 20 civarın-dadır. Bölgesel olarak kadınların mecliste temsil oranının en düşük olduğu coğrafya Arap ülkeleridir. Arap ülkelerinde parlamentolarda ortalama %9 oranında bir kadın temsilinden söz edilebilir.6

Kota sistemi, siyasette kadınlara eşit temsil hakkını sağlamaya yö-nelik bir pozitif ayrımcılık sistemidir. Anayasa ve seçim yasalarınca ulusal ya da bölgesel düzeyde öngörülen kadın kotaları olabildiği gi-bi, partilerin aday gösterdikleri kadın sayısı ve adayların sıralanma biçimlerine ilişkin ilkelerin benimsenmesi de bir kota şekli olabilir. Avrupa Birliği’nin açıkladığı verilere göre, ülke parlamentolarında “kritik temsil eşiği” %33’tür. Bu rakam, farklı grupların siyasi parti-ler içerisinde gerekli temsili sağlamasının asgari düzeyidir.

Mecliste kadınların erkeklerle eşit düzeyde temsilinin sağlanmasını destekleyecek siyasal katılımın farklı kademelerinde kadınlara po-zitif ayrımcılık sağlayan “cinsiyet kotası” uygulaması işletilmelidir. Kota sisteminin, siyasi partilerin aday listelerini belirleme, seçim sü-reçleri ve mecliste kadın milletvekillerinin asgari temsile ulaşabilece-ği şekilde uygulanması için yasalarla desteklenmesi gerekmektedir.

Özetle, elinizdeki rapor, siyasette kadınların temsil düzeyinin artma-sı hedefinin kadınların genel olarak karşılaştığı cinsiyet eşitsizliğinin farklı boyutları ile mücadele çerçevesinde ulaşılabilecek bir amaç ol-duğunu vurgulamaktadır. Kadınların erkeklerden farklılaşan gün-demlerinin ve sorunlarının siyasi düzemde tartışılabilir hale gelmesi, Türkiye’de demokrasinin daha çoğulcu bir yapıya kavuşması için gerek-lidir. Bu noktada rapor, farklı ülke parlamentolarında başvurulan kota sisteminin ülkemiz yapısına uygun bir model çerçevesinde uygulanması gerekliliğini kadınların siyasetteki temsil düzeyinin artırılmasını sağla-mada etkin bir alternatif olarak tartışmaktadır.

aaa

a

INTRODUCTION:Q

5

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

Türk kadınının dünyadaki çağdaşlarından çok önce seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu sıkça vurgulanır. İşin aslı, Cumhuriyet tarihi bo-yunca kadınlar mecliste hiçbir zaman erkeklerle yakın oranlarda dahi temsil oranına ulaşamamıştır. Türk kadının siyasetteki varlığı/yokluğu, Türkiye’de “siyasetin erkek işi” olduğunu defaatle vurgular niteliktedir. Siyasette kadının sahip olduğu yeri ve mecliste hangi oranda temsil edildiğini görmek için ülkemiz seçim tarihine kısa bir bakış fikir verici olabilir: 1935’te kadınların katıldığı ilk seçimlerde mecliste kadın mil-letvekili oranı % 4,5’ti. 18 kadın milletvekili ile oluşan bu orana 1999 yılına kadar yeniden erişilemedi. 1999 seçimlerinde 23 kadın milletveki-linin meclise girmesi ile oran yeniden % 4 civarına ulaşabildi. Mecliste şu an 48 kadın milletvekili var ve bu sayı % 9’luk bir temsil oranına tekabül ediyor. Veriler Türk siyasetinde “kadının adı yok” derken ve ka-dınların siyasette eşit temsil arayışları adeta “kadınlar da çok oluyor!” şeklinde algılanırken, kadınların meclisteki sayısının yıllar yılı düşük düzeylerde seyretmesinin toplumsal dinamiklerini irdelemekte fayda vardır.

Özellikle Avrupa’daki çağdaşlarından farklılaşarak, ülkemizde kadın-ların siyasetteki temsili, resmi ideolojilere paralel gelişmiştir. Bu doğ-rultuda, öncelikle “örnek Cumhuriyet kadını” imgesi ile siyasete atılan Türk kadınları, 1970’lere kadar, kadından önce ağırlıklı ideolojiye uy-gun olarak “bacı veya yoldaş” olarak algılanmışlardır.7 1980 sonrasında ortaya çıkan feminist hareketlere kadar, kadının birey olarak erkek-lerden ayrılan farklı sosyal problemlerinin olduğu yüksek sesle dile getirilmemiştir. Özellikle 1980 sonrası hareketlerde, kadın, “ait olduğu” iddia edilen özel alan veya yalnızca “kendisine sunulan şekilde” kabul

GİRİŞ

Türkiye’de kadınların siyasetteki temsili konu edildiğinde, “kadınlar Türk siyasetinde erken başladıkları yarışta geride kaldılar” cümlesi dillere pelesenk edilir.

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

6

gördüğü kamusal alan dışında tanımlanmaya çalışılmıştır. Tabiri caizse kadın, siyasi iktidarın söylemleri ile şekilden şekle bürünmesi beklenen birey haline gelmiştir.

Elinizdeki bu rapor, kadınların siyasette düşük düzeydeki temsilinin farklı alanlardaki toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile paralel ele alınması argümanı çerçevesinde şekillenmiştir. Rapor, Türkiye’de kadınların siyasal katılımı, bu konuda gerçekleştirilen ulusal ve uluslararası ça-lışmalar ve kadınların siyasetteki temsilinin arttırılması konularının tartışıldığı üç ana bölümden oluşmaktadır.

Raporun ilk bölümünde kadınların siyasal katılımı, siyasal katılımın genel olarak toplumsal cinsiyet eşitliği, siyasal katılım süreçlerine etki eden faktörler ve bu süreçlerde karşılaşılan problemler ile ilişkisi ana-liz edilmektedir. Raporun ikinci bölümü, Türkiye’de kadınların siyasal katılımının artırılmasına yönelik gerçekleştirilen ulusal çalışmalar ile taraf olunan uluslararası anlaşmalar ve bu çerçevede geliştirilen ku-rumlar ile ilgili bir değerlendirme sunmaktadır. Üçüncü bölümünde kadınların siyasal katılımının artırılmasında takip edilecek alternatif uygulamaların tartışıldığı rapor, siyasette kadınların temsil gücünün artırılmasına yönelik önerilerle sonuçlanmaktadır.

7

A. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Siyasal Katılım

Günümüzde siyaset, kadına yönelik ayrımcılığın en yoğun yaşandığı alanlardan biridir. İktidar ve gücün somut bir nesneye dönüştüğü siya-set alanında kadınların varoluşu uzun bir geçmişe sahiptir. Öte yandan konunun eski olması, beklentilerin aksine içeriğinin zengin olduğu an-lamına gelmemektedir.8 Ülkemizde kadınların siyasette temsil düzeyi yıllardır dünya ortalamasından oldukça düşük düzeydedir.

Ülkemizde hukuki açıdan kadının erkekle eşit söz hakkına ve temsil yetkisine sahip olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu sisteme toplumsal açı-dan ve sosyal hayatta uygulanabilirliği açısından bakıldığında özellikle kadının siyasi alandaki varlığının birçok engelle karşılaştığı görülmek-tedir. Oysa bireylerin karar alma süreçlerinde etkin rol alabilmeleri, siyaset hayatına katılarak fikir ve eylemlerini paylaşmalarıyla gerçek-leştirilebilecektir.

Eşit siyasal katılım, seçilmiş ya da atanmış bütün siyasal alanlarda ve kamu politikalarının oluşturulması süreçlerine katılan ve karar veren her düzey görevde eşitliktir. Bu nedenle kadınların siyasal katılımı ko-nusu, Türk toplumunda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin farklı alanlar-daki tezahürlerinden ayrı düşünülemez. Kadının erkekle eşit haklara sahip olması, toplum hayatının her alanında kadın ve erkek eşitliğinin sağlanabilmesi ile mümkün olacaktır. Bu eşitliğin sağlanabilmesi için ise kadının toplumun en küçük birimi olan aileden toplumsal yetki dü-zeyi en yüksek olan meclise kadar söz ve karar alma sürecine katılma hakkını elde etmesi gerekmektedir.

Ülkemizde cinsiyet rolleri, kadın-erkek eşitliği ve kadın haklarına iliş-kin problemler, bir taraftan uluslararası standartlara oldukça uyumlu görünürken, öte yandan çağdaş toplumlarda kabul edilemeyecek bazı ayrımcılıkları ve hak ihlali niteliği taşıyan uygulamaları içermektedir.9

TÜRKİYE’DE KADINLARIN

SİYASAL KATILIMI

I

Eşit siyasal katılım, seçilmiş ya da atan-

mış bütün siyasal alanlarda ve kamu politikalarının oluş-

turulması süreçlerine katılan ve karar ve-

ren her düzey görev-de eşitliktir.

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

8

Türkiye’de kadın haklarına yönelik gerçekleştirilen reformlar istis-nai özellikler göstermektedir. Özellikle cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye’de gerçekleştirilen çoğu yenilik gibi kadın haklarına yönelik ya-pılan çoğu reform da, çok kısa zaman dilimleri arasına sıkıştırılmıştır. Dolayısıyla uluslararası platformda kadın haklarına yönelik yapılan an-laşma ve yasalara bakıldığında Türkiye, pek çok ülke ile benzer şekilde bu anlaşmalara katılım sağlamış olmasına rağmen, uluslararası istatis-tiklerde çok geridedir. Bunda en önemli etken, hukuki düzenlemelerin toplumsal altyapısının oluşturulamamasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınlara 1930 yılında belediyeler ve belediye meclis üyelikleri, 1933 yılında muhtarlık ve ihtiyar heyeti üyelikleri, 1934 yılında ise genel seçimler için aday olma ve oy kullanma hakkı tanınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını takip eden 10 yıl içe-risinde gerçekleştirilen bu reformlar, bir taraftan kadınların yurttaşlık haklarını kazanmasını sağlamış, diğer taraftan da Türk toplumunun

Resim 1. Türkiye’nin İlk Kadın Milletvekilleri

9

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

yapılanmasında etkili olmuştur. Bu yapılanma, tüm topluma yansıyan bir kalkınma hareketinin de başlangıcını oluşturmuştur. Yapılan re-formlar kadına eğitim, siyaset, çalışma hayatı gibi alanlarda daha fazla katılımın yolunu açmış, eşitlikçi kamu politikaları ile bu yapı özendiril-miş ve desteklenmiştir.

Kadınların siyasetin farklı süreçlerine aktif katılımıyla birlikte, ka-dınlara ait sorunların daha fazla gündeme gelmesi ve çözüm yollarının oluşturulması hedeflenmektedir. Mevcut durumda, karar alma meka-nizmalarında rakamsal olarak ağırlık gösteren erkek varlığı içerisinde bulunan az sayıda kadına dair, “temsil sorunu” ortaya çıkmıştır. Kısıtlı sayıdaki bu kadınlar, kadınlara dair sorunları yeterince gündeme taşı-yamamış, erkek meslektaşlarının oluşturduğu gündem maddeleri içeri-sinde kaybolmuşlardır.

Kadınların siyasal temsilinin artırılması konusunda altı çizilmesi ge-reken nokta, hedeflenenin yalnızca, kadınların mecliste sayı olarak artması olmadığıdır. Siyasi süreçlerin farklı kademelerinde kadınlar erkeklerle sayısal olarak eşit düzeyi hedeflerken, konunun toplumda var olan cinsiyet eşitsizliği problemi ile bağı unutulmamalıdır. Kadın-ların sadece mecliste yer alması, kadın sorunlarının tartışılmasının ve kadının toplumsal konumunu destekleyici sosyal politikaların siyaset alanına taşınmasının garantisi değildir. Kadının şüphesiz ki kendi haklarının en canlı savunucusu kendisidir. Öte yandan kadının temsili konusunu cinsiyetçi bir noktaya indirgeyip, kadının yegane temsilcisi kendisidir ve sadece kadınları temsil eder gibi bir argüman da hem ka-dınların meclise girdikleri takdirde belirli görevler içinde sınırlanması-na neden olur, hem de kadın milletvekili adaylarının çoğulcu politikalar üretmesinin önüne geçer. Kadınların siyasette daha yüksek düzeyde yer alması, kadına ve toplumun farklı kesimlerine dair pek çok problemin daha eşitlikçi bir şekilde tartışılmasına imkan tanıyan önemli bir araç olarak desteklenmelidir.

B. Türkiye’de Kadınların Siyasal Katılım Süreçleri

Türkiye’de kadının toplumsal hayata ve siyasete dâhil olma çabaları-nın tarihi Osmanlı Devleti son dönemine dek uzanmaktadır. Tanzimat Dönemi (1839-1876), kadın haklarının geliştirilmesi konusunda köklü adımların atıldığı dönem olarak nitelenebilir.10 Özellikle II. Meşrutiyet sonrasında “kadının yeri özel alandır” anlayışının kırılmaya başlandığı-na tanık oluyoruz. Kadınlar bu dönemde Anayasa’nın daha demokratik bir şekle sokulması çalışmalarına ilgi göstermişler, siyasi hayattaki nü-fuzlarını arttırma yönünde girişimlerde bulunmuşlardır.

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

10

Kadınların bu girişimlerinin Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı gibi dö-nemlerden geçen ülkede ikinci plana atıldığı görülmektedir. Öte yandan 1923 yılında gerçekleşen rejim değişikliği ve tek partili dönem siyaseti kadınları, siyasi talepleri konusunda ümitlendirmiştir. Siyasette eşit temsil arayışları içerisinde 1923 yılında “İntihâb-ı Mebusan Kanunu” görüşmelerinde kadına seçme hakkının verilmesi konusu tartışılmış fakat netice alınamamıştır.11 16 Haziran 1923 tarihinde ise, Nezihe Mu-hittin (1889-1958) başkanlığında “Kadınlar Halk Fırkası” kurulmuştur. Partiye resmi izin verilmemesi nedeniyle, kadın hareketinin kadınların sosyal hayatta ve siyasetteki haklarını genişletmeye yönelik bu çabası sonuçsuz kalmıştır.

3 Nisan 1930’da kabul edilen Belediye Kanunu ise kadınlara seçme hakkının verilmesi konusunda ilk adımı teşkil etmiştir. Bu kanuna göre kadınlar ilk kez belediye seçimlerinde oy kullanma ve belediye mec-lislerine seçilme hakkını elde ettiler. 26 Ekim 1933’te ise 1924 tarihli Köy Kanunu’nun 20. ve 25. Maddelerinde yapılan değişiklik, kadınların muhtar ve ihtiyar meclisi seçimlerinde oy kullanma ve seçilme hakkı-

Resim 2. 1924 Yılında Nezihe Muhittin Başkanlığında Kurulan Türk Kadınlar Birliği

11

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

nı kazanması ile sonuçlanmıştır. Kadınlar 5 Aralık 1934’te dönemin Başbakanı İsmet İnönü ve 191 arkadaşının; 1924 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun 10. ve 11. maddelerinin değiştirilmesine ilişkin kanun tek-lifinin kabul edilmesiyle milletvekili seçme ve seçilme hakkını kazandı-lar.12

Cumhuriyet döneminde, devletin kadın ile ilişkisi, büyük ölçüde toplu-mun modernleşme ve Batılılaşma sürecine hizmet eden bir yapı içeri-sinde algılanmıştır.13 Şirin Tekeli bu durumu, “kadınların demokrasi ve modernliği simgeleme rolü” ile bağdaştırmaktadır.14 Türkiye’de kadının siyaset ve sivil toplumda yer alması noktasında Avrupa’daki örnek-lerden farklılaşan bir durumu söz konusudur. Avrupa’daki örneklerde halktan gelen sosyal taleplere paralel oluşmuş bir kadın hareketinden söz edebiliyorken, ülkemizde Cumhuriyet’in erken dönemlerinden iti-baren politika yapım süreçlerine destek olarak, resmi ideolojiyi tabana yayma amacı güden bir kadın hareketi göze çarpmaktadır.15 Bu noktada kadınlar, modernleşen devlet ideolojisinin halk düzeyindeki temsilcisi rolünü üstlenmişlerdir. Türkiye’de kadın hareketinin gelişimi ve kadın sivil toplumuna baktı-ğımız zaman erken cumhuriyet döneminde ve 1970’ler sonrasında özel-likle kadının ideolojik anlamda cinsiyetinden sıyrılmış bir kadın olarak sivil toplumda yer almaya teşvik edildiğini görüyoruz. Kadın hem sol, hem sağ kesim tarafından kadından ziyade “bacı” veya “yoldaş” olarak kabul edilmiştir.16 Kadının birey olarak, erkek çağdaşlarından farklı-laşan sorunları, özellikle 1980’lerde feminist hareketlerin gelişmesine paralel konuşulmaya başlanmıştır.

Siyasette kadının sahip olduğu yeri ve mecliste hangi oranda temsil edildiğini görmek için ülkemiz seçim tarihine kısa bir bakış fikir verici olabilir: 1935’te kadınların katıldığı ilk seçimlerde mecliste kadın mil-letvekili oranı % 4,5’ti.17 18 kadın milletvekili ile oluşan bu orana, 1999 yılına kadar yeniden erişilemedi. 1999 seçimlerinde 23 kadın milletveki-linin meclise girmesi ile oran yeniden % 4 civarına ulaşabildi. Mecliste şu an 48 kadın milletvekili var ve bu sayı % 9’luk bir temsil oranına tekabül etmektedir.

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

12

Tablo 1. Seçim Yılına Göre TBMM‘de Kadın Temsili

Seçim Yılı Toplam Kadın Temsil Oranı (%)

1935 399 18 4.51939 429 16 3.71943 455 16 3.51946 465 9 1.91950 487 3 0.61954 541 4 0.71957 610 8 1.31961 450 3 0.71965 450 8 1.81969 450 5 1.11973 450 6 1.31977 450 4 0.91983 399 12 3.01987 450 6 1.31991 450 8 1.81995 550 13 2.41999 550 23 4.22002 550 24 4.42007 550 50 9.1

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2011

Partilerin Haziran 2011 seçimleri için Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) milletvekili listelerini açıklamasının ardından, Haziran seçimlerinde parlamentoda oluşacak tablo, kadın adayların beklentilerini karşıla-mamıştır. Yüksek Seçim Kurulu’na verilen listelerden hareketle yo-rumlayacak olursak, aday gösterilen toplam 553 kadın adayın en fazla 100-120 kadarı meclise girebilecek. Partilerin kadın adayları ise şöyle: AKP’de 78, CHP’de 109, MHP’de 63, DP’de 18, Saadet Partisi’nde 39, DSP’de 110, BDP’de 56 ve HAS Parti’de 80 kadın aday listelerde yer al-maktadır.

C. Kadınların Siyasal Katılımına Etki Eden Faktörler

Bir ülkede yalnız kadınların değil, herhangi bir grubun siyasette asgari düzeyde bir temsil oranına erişmesinin yolu, siyasal katılımdan geç-mektedir. Siyasal katılım, demokratik bir sistemde bireylerin siyasi, ekonomik, toplumsal kararları etkileme eylemi olarak tanımlanabilir. Siyaset bilimci Ersin Kalaycıoğlu’na göre, karar alma mekanizmalarını bu tarzda etkilemenin yolu büyük ölçüde, seçim kampanyalarında ça-lışma, mitingleri izleme, siyasal tartışmaları takip etme, oy kullanma,

Yüksek Seçim Kurulu’na verilen

listelerden hareketle yorumlayacak olur-

sak, aday gösterilen toplam 553 kadın

adayın en fazla 100-120 kadarı meclise

girebilecek.

13

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

bilgilenme, yönetimde söz sahibi olma gibi faaliyetlerden bağımsız dü-şünülemez.18 Sözü geçen faktörler göz önüne alındığında ülkemizde ka-dınların siyasal katılımı, özellikle siyasetin halka bakan süreçlerindeki aktif rolü, düşük düzeydedir.

Siyasi yönelimleri inceleyen farklı araştırmalarda öne çıkan genel kana-ate paralel şekilde, hem dünyada hem de ülkemizde kadınların siyasete ilgisi erkeklere oranla düşük düzeydedir. Ipsos KMG şirketi 2010 yılı “Siyasi Tercihler ve Oy Değişimleri” araştırması da bu kabulü doğrular niteliktedir. Araştırmaya göre, ülkemizde siyasete “ilgisiz” olduğunu i-fade edenlerin büyük çoğunluğunu “kadınlar” oluşturmaktadır.19 Kadın-lar arasında yaş oranı arttıkça siyasi ilgisizlik artarken, eğitim düzeyi yükseldikçe bu ilgi artmaktadır. Benzer şekilde, Türkiye’de genel olarak oy verme tercihlerini belirleyen “lider, parti ve politika” unsurlarının kadınlar üzerindeki etkisi de farklılaşmaktadır. Genç ve üniversite me-zunu kadınlarda “parti politikaları” ekseninde oy verme eğilimi artmak-tadır.20

Kadınların siyasi ilgisizliği, dünyada da genel olarak erkeklerden daha düşük düzeyde olarak kabul edilmektedir. 21Kadınların siyasi ilgisizliği-nin altında yatan toplumsal nedenler ise genel olarak eğitim seviyeleri-nin erkeklere oranla düşük düzeyde oluşu, gelir düzeyi, ailevi sorumlu-luklar, ayrımcı cinsel yargılar olarak sıralanabilir. Daha açık bir ifadey-le toplumsal cinsiyet rollerinin kadın ve erkekler için öngördüğü yaşam kalıplarının sosyo-ekonomik eşitsizliklerle birleşmesi, kadınların siyasal katılımının düşük düzeyde oluşunun temel nedenidir. 22 Benzer şekilde, Ömer Çaha da kültürel olarak Türk toplu-munda kadınların idari ve siyasi mekanizmalar içerisinde yer almasına yönelik bir alışkanlık olmadığını belirtmektedir.23

Tablo 2. Mecliste Milletvekili Sayısı Bakımından İlk Üç Parti ve Kadın Sayısı24

Siya

si P

arti

Topl

am K

adın

A

day

Sayı

(201

1)İlk

Üç

Sıra

da

Kad

ın

Aday

Sa

yısı

1.Sı

rada

K

adın

Sa

yısı

2.Sı

rada

K

adın

Sa

yısı

3.Sı

rada

K

adın

Sa

yısı

2002

2007

2011

2002

2007

2011

2002

2007

2011

2002

2007

2011

AK Parti 78 1 12 17 0 0 1 1 6 6 0 6 10

CHP 109 7 13 24 1 4 4 3 5 10 3 4 10MHP 63 2 5 15 1 1 2 0 0 5 1 4 8

toplumsal cinsiyet rollerinin kadın ve

erkekler için öngör-düğü yaşam kalıpla-

rının sosyo-ekonomik eşitsizliklerle birleş-

mesi, kadınların siya-sal katılımının düşük

düzeyde oluşunun temel nedenidir.

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

14

D. Kadınların Siyasal Katılımı ve Parti Kadın Kolları

Siyasi katılım, “seçim kampanyalarında çalışma, mitingleri izleme, siyasi tartışmalara katılma, oy kullanma, bireysel ve örgütsel çıkar sağ-lama, siyasal kararları etkilemek ve bilgilenmek” gibi pek çok faaliyeti kapsamaktadır. 26 Bu faaliyetlerin bir kısmında daha aktif görünen ka-dınların ise siyasetin üst kademelerinde temsilinin ciddi şekilde düştü-ğünü görmekteyiz. Yani kadınlar, siyasi tercihlerinin tabana yayılması konusunda erkek çağdaşları ile benzer şekilde çaba gösterseler de, bu tercihleri yönlendirici pozisyonlarda yer bulmaları çok kısıtlı düzeyde kalmaktadır.

Kadınların siyasi yaşama katılımında ve karar alma mekanizmalarını etkilemelerinde partilerin kadın kolları önemli bir yer tutmaktadır. Ka-dın kollarının örgütlenme biçimlerini şu şekilde özetlemek mümkündür. Bunlardan birincisi, “partiden bağımsız kadın örgütleridir”. Bu tarz parti kadın kolları örgütlenmelerinin partiden bağımsız programı ve politikası bulunmaktadır. İkinci örgütlenme biçimi “partinin kadın kol-ları” olarak nitelenmektedir. Siyasi partinin yapısı içinde ayrı bir bütün olarak örgütlenen “parti kadın örgütleri” parti dışı ilişkilerini dolaylı

Partilerin Yüksek Seçim Kurulu’na milletvekili listelerini açıklamasının ardından, Haziran seçimlerinde parlamentoda oluşacak tablo, kadın adayların beklentilerini karşılamadı. YSK’ya verilen listelerden hareketle yorumlayacak olursak, aday gösterilen toplam 553 kadın ada-yın yaklaşık 100-120 kadarı meclise girebilecek. Partilerin kadın adayları ise şöyle: AKP’de 78, CHP’de 109, MHP’de 63, DP’de 18, Saadet Partisi’nde 39, DSP’de 110, BDP’de 56 ve HAS Parti’de 80 kadın aday listelerde yer alıyor. Milletvekili adaylarının belirlenmesi öncesindeki süreçte yürüttükleri aktif çalışmalarla tanıdı-ğımız Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA-DER), partilerin seçilmesi olası sıralardan aday gösterdiği kadın sayısını eleştirdi. KA-DER Genel Başkanı Çiğdem Aydın, siyasi partilerin genel seçimlerde milletvekili adayı olarak gösterdiği kadın sayısının kadınların beklentilerini karşılamadığını dile getirdi: Aydın, “Kadınlar bir kez daha ümitsizce soracak: Kadın adayların kaç tanesini seçilebilir sıralara koydunuz? diye… Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyoruz.” şeklinde tepkisini dile getirdi.25 KA-DER Genel Başkanı Aydın’ın bir diğer eleştirisi ise erkek politikacı zihniyete yönelik. Aydın “Siyasi partilerin en büyük güçlerinden biri olan kadın kollarının adayları, Türkiye kadın ha-reketinin önde gelen isimleri, ev kadınları, işçi kadınlar listelerde yok” diyerek, halihazırdaki listelerin erkek egemen bir paradigmanın ürünü olduğunu belirtiyor. Listelerin hazırlanmasın-da ön seçim gibi bir aşamanın olmayışı, inisiyatifi büyük oranda liderlere bırakıyor.

Kadınlar, siyasi ter-cihlerinin tabana

yayılması konusunda erkek çağdaşları ile benzer şekilde çaba

gösterseler de, bu tercihleri yönlendirici

pozisyonlarda yer bulmaları çok kısıtlı

düzeyde kalmaktadır.

15

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

yoldan yürütmektedirler. Partiye üye olan kadınlar genellikle eşzaman-lı olarak kadın örgütüne de üye olmaktadır. Bu tarz örgütlenmelerin çoğunlukla ayrı bütçesi bulunmamaktadır. “Kadın komisyonları /eşit statü komisyonları” olarak nitelenen üçüncü modelde, kadın kollarının siyasi partiden ayrı bir yapılanması yoktur. Öte yandan, bu örgütlenme biçimindeki kadın kollarının, parti merkezinden ayrı faaliyet düzenleme yetkisi bulunmaktadır. Bu örgütlenmeler aynı zamanda partinin eşitlik politikalarını oluşturma yetkisi taşımaktadır.27

Ülkemizdeki kadın kolları genel olarak “partinin kadın örgütleri” şek-linde faaliyet göstermektedir. Öte yandan siyasi parti kadın kolları ma-halle toplantıları, ev gezileri, kermes, hasta ziyareti ve yardım çalışma-ları gibi siyasi partiler tarafından halka ulaşmada aracı faaliyetler yü-rütmektedir. Bu faaliyetler, çoğu zaman siyasi açıdan ikincil faaliyetler olarak kabullenilmekte ve kadın kolları, parti içinde “siyasi bir yapıdan ziyade sosyal bir kuruluş” olarak görülmektedir.29

“Türkiye’de siyasi parti kadın kollarının kadınların siyasi katılımına etkisi” konulu araştırmasında Mustafa Çadır, siyasi parti kadın kol-larının belirli bir derecede “ikincil” aktiviteler olarak kabul edildiğini doğrulamaktadır. Bu araştırmada siyasi partilerin kadın kollarında faa-liyet gösteren kadınların büyük çoğunluğunun “lise ve dengi okul mezu-nu”, “ev hanımı” veya “emekli” kadınlardan oluştuğu görülmektedir. 30

Farklı araştırmalara paralel şekilde, Çadır’ın çalışması da kadınların siyasal katılımını etkileyen/engelleyen nedenlerin başında “geleneksel bakış açısı ve cinsiyete dayalı işbölümü” nün geldiğini belirtmektedir.

Kadın Kolu Türü Kadın Kolu Örgütlenme Biçimi

Partiden bağımsız kadın örgütleri

Kadın kolları örgütünün partiden bağımsız programı ve politikası bulunmaktadır. Örgütlenme bakımından da partiden ayrı bir sekretaryası ve bürosu olan kadın kolları örgütlenmeleri dış yazışmalarını da bu bürolar aracılığıyla yapmaktadır.

Partinin kadın örgütleri

Siyasi partinin yapısı içinde ayrı bir bütün olarak örgütlenen “parti kadın örgütleri” parti dışı ilişkilerini dolaylı yoldan yürütmektedirler. Partiye üye olan kadınlar genellikle eşzamanlı olarak kadın örgütüne de üye olmaktadır. Bu tarz örgütlenmelerin çoğunlukla ayrı bütçesi bulunmamaktadır.

Kadın Komisyonları / Eşit statü komisyonları

Siyasi partiden ayrı bir yapılanması bulunmamakla birlikte parti merkezinden ayrı faaliyet düzenleme yetkisi bulunmaktadır. Bu örgütlenmeler partinin eşitlik politikalarını oluşturma yetkisi taşır.

Tablo 3. Siyasi Parti Kadın Kolları Türleri28

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

16

Bu nedenle, kadınların siyasete katılımında “aile desteği” öncelikli bir etken olarak yer almaktadır. Araştırmada, siyasi parti kadın kollarında görev alan kadınların pek çoğu, eşi veya akrabalarının da parti üyesi olduklarını belirtmişlerdir. 31

Toplumsal cinsiyete dayalı işbölümünün ve geleneksel rol kabulleri-nin, Türk toplumunda kadınların siyasal katılımında en önemli aracı mekanizmalardan biri olan siyasi parti kadın kolları üzerinde de etkili olduğu görülmektedir. Siyasi parti kadın kolları gibi, siyasal temsile ulaşma yolunda aracı olan mitingleri izleme, oy verme, desteklenen par-ti merkezli örgütlenme ve bilinç seviyesini artırma gibi yukarıda sözü geçen unsurların pek çoğuna kadınlar, kendilerine sosyal ortamlarının ve toplumsal yapının izin verdiği ölçüde dâhil olabilmektedir.

E. Kadınların Siyasal Katılımı Önündeki Problemler

Erkeklerle karşılaştırıldığında, kadınların siyasete farklı düzey ve farklı nedenlerle katıldığı ve “siyasal konular hakkındaki tutumları-nın” erkeklerden farklılaştığı öne sürülmektedir.32 Ülkemizde de kadın ve erkeklerin toplumsal hayatın farklı düzlemlerinde ulaşabildikleri noktalar ve geçirdikleri süreçler farklılaşmaktadır. Bu durum, eğitim, iş yaşamı, sosyal haklardan faydalanma gibi reel unsurlar göz önüne alındığında daha rahat gözlemlenebilir. Kadınların da büyük ölçüde far-kında olduğu, kadının siyasi temsil düzeyinin artmasında çoğu zaman önüne geçen farklı faktörler, toplumsal cinsiyete dayalı işbölümü, sosyo-ekonomik faktörler, siyasal kültür, siyasal bilinç ve siyasal ilgi, siyasal sistemin yapısı ve işleyişi olarak ele alınabilir.33

1. Toplumsal Cinsiyete Dayalı İşbölümü

Toplumda işbölümünü şekillendiren, kadınların ve erkeklerin iş yaşa-mına katılım düzeylerini belirleyen pek çok faktörün, cinsiyet temelli olduğu görülmektedir. Ülkemizde kadınların iş gücüne katılımı % 28 o-ranındadır ve erkeklerden oldukça düşüktür. Öte yandan “maaşsız işgü-cü” olarak tanımlanan ev içi işlerin büyük çoğunluğu da kadınlar tara-fından gerçekleştirilmektedir. TÜİK 2010 yılı İstihdam Araştırması’na göre çalışmayan kadınların üçte ikisi (2/3) çalışmama nedenini “ev hanı-mı” olması ile açıklamaktadır.34 Kadınların toplumsal hayatta yaşadık-ları cinsiyet eşitsizliği problemleri şüphesiz kadınların siyasal katılımı-nı birincil derecede etkilemektedir.35

Siyasi parti kadın kol-ları gibi, siyasal tem-sile ulaşma yolunda aracı olan mitingleri

izleme, oy verme, desteklenen parti

merkezli örgütlenme ve bilinç seviyesini

artırma gibi yukarıda sözü geçen unsur-

ların pek çoğuna kadınlar, kendilerine

sosyal ortamlarının ve toplumsal yapının

izin verdiği ölçüde dâhil olabilmektedir.

Kadınlar ve erkekler arası büyük oranda toplumsal cinsiyete

dayalı olarak şe-killenen işbölümü-

nün kadınlar lehine iyileştirilmesi, ancak

kadınlara yönelik bü-tüncül ve uzun vadeli politikalarla gerçek-

leştirilebilecek bir hedeftir.

17

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

Kadınların ev içi işler sebebiyle uzun süre istihdamın dışında kalma-ları, işe yönelik yeteneklerinin körelmesine, kadınların iş ve toplumsal hayatın farklı alanlarındaki rekabetin dışında kalmalarına neden olan bir döngüyü de beraberinde getirmektedir.36Benzer şekilde“ekonomik özgürlüğü” kısıtlı olan kadınların, siyasal katılım konusunda da üst dü-zeyde bir temsilinden söz etmek mümkün değildir.

Kadınların iş dünyasından uzak kalması ve ülkemizde çalışan nüfus içerisinde kadınların düşük düzeyde bulunması sosyal politika süreçleri ile yakından ilgilidir. Kadınlar ve erkekler arası büyük oranda top-lumsal cinsiyete dayalı olarak şekillenen işbölümünün kadınlar lehine iyileştirilmesi, ancak kadınlara yönelik bütüncül ve uzun vadeli politi-kalarla gerçekleştirilebilecek bir hedeftir. Kadınların yaptıkları işlerin sadece özel alanla kısıtlı bir şekilde tanımlanması bu işlerin “apolitik” olarak algılanmasını beraberinde getirmekte, kadınları siyasal katılı-mın dışına itmektedir.37

2. Sosyo-Ekonomik Faktörler

Siyasal katılımın ve siyasette farklı grupların temsil düzeyi konusunda sosyo-ekonomik faktörler önemli bir değişkendir. Örneğin, eğitim ve gelir düzeyi, farklı araştırmalarda siyasi katılım üzerinde belirleyici iki faktör olarak öne çıkmaktadır. Öte yandan, dünya genelinde farklı ülke karşılaştırmalarına dayanan Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Endeksi, kadınların pek çok ülkede “fakirin de fakiri” konumunda bulunduğuna işaret etmektedir.38 Kadınlar ülkemizde de sosyo-ekonomik kalkınmadan en düşük düzeyde faydalanan kesimi oluşturmaktadır.

Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Küresel Kadın Erkek Eşitliği Raporu’na göre cinsiyet eşitsiz-liği sıralamasında 134 ülke arasında 126. sıradadır.39 Benzer şekilde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre Türkiye, 127 ülke arasında 83. sırada yer almaktadır.40 İşgücüne katılım, eğitim ve siyaset gibi farklı alanlarda cinsiyete dayalı güçlendirme ve sağlık gibi konularda bütünleşik değerlendirmeler sunan bu endeksler, ülkemizde kadın erkek arasında sosyo-ekonomik farklılıkların toplumsal hayata katılımı da büyük ölçüde etkilediğini göstermek-tedir.

Türkiye, Dünya Eko-nomik Forumu (WEF) Küresel Kadın Erkek

Eşitliği Raporu’na gö-re cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 134 ülke arasında 126.

sıradadır. Benzer şekilde Birleşmiş Mil-letler Kalkınma Prog-ramı (UNDP) Cinsiyet

Eşitsizliği Raporu’na göre Türkiye, 127 ül-ke arasında 83. sıra-

da yer almaktadır.

Resim 3. KA-DER 2007 Genel Seçimleri Kampanyası Afişi, Ümit Boyner

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

18

Kadın ve erkekler arasındaki sosyo-ekonomik farklılıklar, kadınların siyasal katılımını ve siyasetteki temsil düzeyini de büyük ölçüde etki-lemektedir. Genel nüfus içerisinde istihdam oranı, eğitim düzeyi, ka-musal alanda görünürlüğü erkeklerden düşük düzeyde olan kadınların, siyasi katılımının artması, bu alanlardan bağımsız değildir. Kadınların siyasal katılımının artırılması konusunda gerçekleştirilecek çalışma-ların, sosyo-ekonomik faktörlerin rolünü de kapsayan çok yönlü sosyal politikalarla desteklenmesi gerekmektedir.

3. Siyasal Kültür ve Siyasal Sistemin İşleyişi

Kadınların siyasetin farklı kademelerindeki temsili üzerinde siyasal kültür ve siyasal sistemin işleyişi de büyük ölçüde etkilidir. Ülkemiz-de kadınların siyasete yüksek düzeyde katılımı gibi bir kültürel kabul olmamakla birlikte, siyaset alanı daha çok ataerkil bir yapı ekseninde işlemiştir. 41 Kadınların siyasete katılımı Cumhuriyet’in ilk yıllarında özellikle devlet tarafından desteklenmiş ve teşvik edilmişse de, kadınlar ülkemiz tarihi boyunca yüksek düzeyde bir siyasi temsile ulaşamamış-lardır.

EĞİTİM DÜZEYİ TOPLAM KADIN KADIN (%)

Okuma Yazma Bilmeyen4.672.257 3.757.203 80,4

Okuma Yazma Bilen Fakat Bir Okul Bitirmeyen13.517.214 6.933.483 51,2

İlkokul Mezunu İlköğretim Mezunu18.523.823 9.586.552 51,77.432.613 3.464.798 46,6

Ortaokul veya Dengi Okul Mezunu2.795.917 1.009.764 36,1

Lise veya Dengi Okul Mezunu10.379.229 4.376.541 42,1

Yüksekokul veya Fakülte MezunuYüksek Lisans Mezunu

4.320.813 2.534.434 58,6

279.268 112.983 40,4Doktora Mezunu 95.502 34.201 35,8Bilinmeyen

3.032.457 1.374.882 45,3TOPLAM 65.049.093 32.436.786 49,8

KAYNAK: T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Türkiye’de Kadının Durumu, Şubat 2011 Raporu

Tablo 4. Türkiye’de Kadın ve Erkeklerin Eğitim Düzeyleri

19

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

Kadınların düşük düzeydeki siyasi temsili yalnızca sosyo-ekonomik faktörler ve toplumsal cinsiyet kalıpları çerçevesinde şekillenmemiştir. Siyasal sistemin işleyişine hakim ataerkil yapı ve bu sistemin işleyişin-de izlenen yol da kadınlara siyasal alanda yer açma konusunda yetersiz kalmıştır.

Seçim sistemlerinin işleyiş şekli kadınların siyasal temsilini farklı aşa-malarda etkilemektedir. Seçim sürecinde adayların belirlenme şekilleri, seçim bölgesi büyüklüğü ve seçim çevresine düşen milletvekili sayısı ve oyların sandalye sayısına göre dağıtılması gibi uygulamalar, kadınla-rın siyasal temsili konusunda da önem kazanmaktadır.42 İsveç, Norveç, Hollanda gibi kadın temsilinin yüksek olduğu ülkelerde adayların siyasi parti tarafından belirlendiği geniş bölge “liste usulü” uygulanmaktadır. Öte yandan Kanada, ABD ve İngiltere gibi ülkelerde ise “basit çoğun-luk” sisteminin uygulandığı görülmektedir.43

KONDA Araştırma Şirketi ve Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (Ka-der)’in ortak çalışmasına göre, Türkiye’de toplumun büyük çoğunluğu (%72) “siyasal işleri yapmak ve sorumluluklar almak için, kadın veya erkek olmak fark etmez” görüşünü desteklemektedir. Ben-zer şekilde, ülke genelinde gerçekleştirilen bu çalışmaya katılanların çoğunluğu, kadın siyasetçilerin sayısının artmasının, ülkenin gelişmesi ve daha iyi bir toplumun oluşması için pozitif yönde katkı sağlayaca-ğını belirtmektedir. Kamuoyunda kadınların siyasette yer almasının, mecliste daha çoğulcu ve demokratik bir işleyişi destekleyeceği görüşü hakim iken, kadınların siyasal katılımının ve meclisteki temsil düzeyle-rinin yükselmesinde siyasal kültür ve işleyişin rolü daha fazla önem arz etmektedir.

Farklı ülkelerde kadınların parlamentolardaki temsil düzeyinin artı-rılması yönünde farklı şekillerde ve düzeylerde uygulanan “kadın kota-ları” mevcuttur. Ülkemizde, halihazırda sosyo-ekonomik açıdan ikincil planda yer alan kadınların, toplumda hâkim cinsiyet kalıpları ve cinsi-yete dayalı işbölümü de göz önüne alındığında ek tedbirler olmaksızın siyasi alanda kendilerine yer bulabilmesi zordur. Bu durumun kadınlar lehine iyileştirilmesi, yalnızca kadın hakları ve kadınlara yönelik sosyal politika ihtiyaçlarının meclise taşınmasında değil, aynı zamanda, ülke-miz demokrasisinin olgunlaşmasında da etkili olacaktır.Mevcut işleyiş içerisinde, yerel yönetimlerde, parti il meclislerinde veya belediye komisyonlarında yer bulamayan kadınların milletvekili olma-ları yolundaki imkânlar oldukça kısıtlıdır. Siyasal sistemin işleyişinin ataerkil yapıdan sıyrılarak, çoğulcu bir yapıya dönüşmesi noktasında kadınların siyasi temsilinin artırılmasına yönelik politikalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Kadınların düşük dü-zeydeki siyasi temsili yalnızca sosyo-eko-

nomik faktörler ve toplumsal cinsiyet

kalıpları çerçevesin-de şekillenmemiştir.

Siyasal sistemin işle-yişine hakim ataerkil

yapı ve bu sistemin işleyişinde izlenen yol

da kadınlara siyasal alanda yer açma

konusunda yetersiz kalmıştır.

Halihazırda sosyo-ekonomik açıdan i-

kincil planda yer alan kadınların, toplumda hâkim cinsiyet kalıp-ları ve cinsiyete da-

yalı işbölümü de göz önüne alındığında ek

tedbirler olmaksızın siyasi alanda kendi-

lerine yer bulabilmesi zordur.

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

20

Özetle, “kadınların siyasete aktif ka-tılmasını engelleyen etkenler, kadının diğer kamusal faaliyetlere katılmasına veya bu faaliyetlerde yükselmesine en-gel olanlardan farklı değildir.”44 Bu ne-denle siyasal katılımın değerlendirilme-sinde toplumda, cinsiyete dayalı işbölü-mü, sosyo-ekonomik unsurlar ve siyasal süreçler gibi faktörlerin iç içe geçen bir ilgisinden söz etmek mümkündür.45

a) “Cam Tavan” (Glass-ceiling) Et-kisi

Kadınların iş yaşamına katılımı önünde de erkeklerden farklı olarak belirgin engellerden söz etmek mümkündür. Bu noktada, “cam tavan etkisi” (glass-ceiling effect) gibi kısıtlayıcı eğilimler,46 Türkiye’de toplumsal hayatın bir parça-sı olan kadınlar için en önemli engeller-den birini oluşturmaktadır.

Cam tavan etkisi, iş dünyasında bir grubun, cinsiyet, etnik köken, din gibi çeşitli ayrımcı faktörler nedeniyle belli bir pozisyonun üstüne terfi edememesidir.47 Bu durum Türkiye’de özellikle çalışan nüfusun %28’ini oluşturan kadınların çalıştıkları işlerde yönetici pozisyonlara erişeme-mesinde etkilidir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ülke genelinde kanun yapıcılar, üst düzey yöneticiler ve müdürlerin yal-nızca %10’u kadındır. Buna paralel olarak, karar alma mekanizmala-rının siyasete giden yolu yerel yönetimlerde de “kadının adeta adı yok” denilebilir.

Dünya genelinde yerel yönetimler, kadınların siyasete yönelmesinde bir ara mekanizma olarak kabul görmektedir. Farklı ülkelerde karşılaştır-malı gerçekleştirilen çalışmalar da bu kanıyı doğrular niteliktedir.48 Ye-rel düzeyde kadınların temsiline ilişkin olarak Birleşmiş Kentler ve Ye-rel Yönetimler (UCLG) tarafından yayınlanan “Dünyada ve Avrupa’da Yerel Siyasette Seçilmiş Kadın Sayısı ve Oranı” araştırmasına göre, kadın belediye başkanı oranının % 9, kadın belediye meclisi üyesi oranı-nın ise % 21 olduğunu görülmektedir.49 2011 yılı verilerine göre mahalle ihtiyar heyetleri, muhtarlıktan belediye başkanlığına kadar mahalli idarelerin farklı kademelerinde görev alan kadın oranı toplam içerisin-de %1.2’dir.50

Şekil 1. Kadınların Siyasal Katılımı Önündeki Problemler

Bu nedenle siyasal katılımın değerlendi-rilmesinde toplumda,

cinsiyete dayalı iş-bölümü, sosyo-eko-

nomik unsurlar ve siyasal süreçler gibi faktörlerin iç içe ge-

çen bir ilgisinden söz etmek mümkündür.

21

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

Ülkemizde de benzer şekilde, yerel yönetimlerin farklı kademelerinde kadınların oranlarının düşük düzeyde olduğu görülmektedir. Örneğin, ülkemizde siyasal katılım tecrübesi edinme ve parlamentolarda siyasi temsil düzeyinin artırılmasında en önemli mekanizmalardan biri ola-rak görülen belediyelerde belediye meclis üyesi kadın sayısı 1340 iken, kadın belediye başkanları sayısı sadece 27’dir. Öte yandan ülkemizde toplam belediye başkanı sayısı 2948’dir. Bu rakamlar göz önüne alın-dığında kadınların yerel yönetimlerde de çok düşük düzeylerde temsil edildiği görülmektedir.

Figür 1

Kaynak

Ülkemiz

düşük d

ve parla

olarak g

başkanl

2948’di

düzeyle

2000

4000

6000

8000

10000

12000

14000

16000

. Yerel Yön

k: Mahalli

zde de benz

düzeyde old

amentolarda

görülen bel

ar says

ir. Bu rakam

erde temsil e

0

00

00

00

00

00

00

00

00

BelediyeBaşkanSays

netimlerin F

İdareler, M

zer şekilde,

duğu görülm

a siyasi tem

lediyelerde

sadece 27’

mlar göz ö

edildiği görü

e  

Belediye Meclis 

Üye Says Ü

Farkl Kad

Mart 2011

, yerel yöne

mektedir. Ö

msil düzeyi

belediye m

’dir. Öte y

önüne alnd

ülmektedir.

İl Genel Meclis 

Üye SaysMS

demelerind

etimlerin fa

Örneğin, ülk

inin artrlm

meclis üyesi

yandan ülk

dğnda kad

Köy Muhtar Says

KöİhtiMeÜySay

e Kadn Sa

arkl kadem

kemizde siy

masnda en

i kadn say

kemizde top

nlarn yere

öy iyar eclis yesi ys

MahalMuhtaSays

ays

elerinde ka

yasal katlm

önemli me

ys 1340 ik

plam beled

el yönetiml

le ar 

Mahalle İhtiyar Heyeti 

Üye Says

adnlarn ora

m tecrübesi

ekanizmalar

ken, kadn

diye başkan

erde de ço

Top

Kad

29

anlarnn

i edinme

rdan biri

belediye

n says

ok düşük

plam 

dn Says

Kaynak: Mahalli İdareler, Mart 2011

Figür 1. Yerel Yönetimlerin Farklı Kademelerinde Kadın Sayısı

a

23

Bu amaçla destek politikaları oluşturulmakta, “pozitif ayrımcılık”, cin-siyetler arası eşitlik” ve “özel önlemler” gibi kavramlar uluslararası an-laşmalarla ulusal hukuk düzenlerine aktarılmaya çalışılmaktadır. 51

Türkiye’de kadınların toplumsal varlığının güçlendirilmesine yönelik uluslararası nitelikteki birçok anlaşmaya katılım sağlanmış olmasının yanı sıra özellikle son yıllarda ulusal bazda yasal düzenlemeler gerçek-leştirilmiştir.

A. Ulusal Mevzuattaki Değişiklikler

Bağımsız kadın hareketi son yıllarda Türkiye’de kadın hakları bağla-mında önemli gelişmelere imza atmıştır. Özellikle toplumsal ve siyasal değişimlerin hız kazandığı dönemlerde kadınlar sesini kamusal alanda duyurabilmiş; fırsatları, ilerici açılımlar ve düzenlemeler sağlamaya yö-nelik olarak kullanmıştır. Bu hareket, Medeni Kanun’un değişmesinde önemli bir rol üstlenmiş, Anayasa ve diğer yasalarda yapılan olumlu değişiklikler üzerinde ve Türk Ceza Kanunu’nun değişmesinde etkili olmuştur.52

Daha önce de üzerinde durulduğu gibi hukuki açıdan bakıldığında kadı-nın erkekle eşit söz hakkına, eşit temsil yetkisine sahip olduğu söylene-bilmektedir. Türkiye’nin yasal düzleminde başta Anayasa olmak üzere pek çok düzlemde kadın erkek eşitliği güvence altına alınmıştır. Son yıllarda gerçekleşen toplumsal gelişmelere paralel olarak da toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Özellikle

TÜRKİYE’DE KADININ SİYASETTEKİ TEMSİLİ KONUSUNDA ULUSAL VE ULUSLARARASI GELİŞMELER

2Özellikle son yirmi yıldır dünyanın birçok yerinde kadınların siyasal temsilinin eşit dü-zeyde sağlanabilmesi için çeşitli girişimlerde bulunulmakta ve yasal değişimler gerçekleşti-rilmektedir.

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

24

anayasada yapılan değişiklikler kadına yönelik politikalarda yaşanan değişimin en önemli yansımalarıdır.

Kadının statüsünün geliştirilmesine yönelik son yıllarda farklı alanlar-da gerçekleştirilen değişikliklerden öne çıkanları şu şekilde özetleyebili-riz:

2002 yılında yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu’nda yapılan değişiklikler sonrasında Aile Mahkemeleri kurulmuş ve 2003 yılından itibaren adli sistem içinde yer almışlardır.

2003 yılında çıkarılan İş Kanunu’nda işyerlerindeki taciz olayları suç kapsamına alınmış ve taciz suçu işleyenlerin cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.

2004 yılında Anayasanın 10. Maddesine “kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir, devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” hükmü eklenmiştir. Yapılan bu değişiklikle birlikte devlet kadın ve erkeğin her alanda eşit haklara ve imkânlara kavuş-ması için düzenlemeler yapmak ve gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılınmıştır.

2010 yılında ülkede çok tartışmalı bir biçimde Anayasa’da yapılan değişiklikle aynı mad-denin ikinci fıkrasının sonuna “… bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.” ibaresi eklenmiş ve pozitif ayrımcılık uygulamasının önü açılmış-tır.

25 Şubat 2009’da Cumhuriyet tarihinde ilk defa TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Ko-misyonu kurulmuştur.

Kadına yönelik şiddetle mücadele amacına yönelik olarak, TBMM “Töre ve Namus Cina-yetlerini Araştırma Komisyonu” kurulmuştur.

Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikliklerle töre ve namus gerekçesiyle işlenen suçlar kişiye bağlı suçlar kapsamına alınarak, cezalar ağırlaştırılmıştır. Kasten adam öldürme suçunun, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren nitelikli hallerinin düzenlendi-ği maddeye “Töre Saikiyle” ifadesi eklenerek töre cinayetleri faillerinin en yüksek ceza ile cezalandırılmaları kabul edilmiştir.

10 Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren Yeni İş Kanunu’yla iş hayatında ayırımcılığı önlemek üzere “eşit işe eşit ücret” ilkesi getirilmiştir.

İş Kanunu’nda yapılan değişiklik ile doğum izni doğumdan önce 8, doğumdan sonra 8 ol-mak üzere 16 haftaya çıkarılmıştır.

25

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

Yasalarda ve Anayasa’da kadınların siyasete ve karar alma mekaniz-malarına katılımları ile ilgili durum ve değişikliklere baktığımızda ise şöyle bir tablo karşımıza çıkmaktadır:

2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 83. maddesinde “siyasal par-tilerin, herkesin dil, renk, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun ö-nünde eşit olduğu prensibine aykırı amaç güdemeyeceği” bildirilerek, cinsiyet ayrımcılığına yönelik parti çalışmaları engellenmiştir.

Öncelikle 1982 tarihli T.C. Anayasasının 67, 68 ve 70 inci maddele-rinde yerel ve milletvekili seçimlerinde “seçme ve seçilme”, “halkoy-lamasına katılma”, “usulüne göre partilere girme ve partilerden ay-rılma”, “siyasi parti kurma”, haklarını; 25, 26, 28, 29, 33 ve 34 üncü maddelerinde “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti”, “basın hür-riyeti”, “düşünce ve kanaat hürriyeti”, “ toplantı hak ve hürriyetleri” tüm vatandaşlara tanınmıştır.53

Daha önce Anayasa’nın 68 inci maddesinin 6. fıkrasında yer alan, “siyasal partilerin kadın kolu kuramayacaklarına” dair olan yasak, 23.07.1995 tarih ve 4121 sayılı yasa ile kaldırılmıştır. Böylelikle ka-dınlar için siyasi partilere katılım sağlamanın ek bir yolu daha açıl-mıştır

1. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi İçin Oluş-turulan Kurumsal Mekanizmalar

Türkiye, taraf olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ön-lenmesi Sözleşmesi (CEDAW) gereği toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesine yönelik kurumsal düzeyde yapılanmalara gitmiştir. CEDAW’ın 2. maddesinin (c) bendinde yer alan taraf devletlerin; “Ka-dınların haklarını erkeklerle eşit biçimde koruyacak hukuki mekanizma-lar kurmak ve yetkili ulusal yargı yerleri ile diğer kamu kurumları vası-tasıyla herhangi bir ayrımcılık karşısında kadınların etkili bir biçimde korunmasını sağlamak” maddesi gereği bu inisiyatif geliştirilmiştir. Dünyada kadın erkek eşitliği konusundaki gelişmelere paralel olarak taraf devlet olan Türkiye de resmi düzeyde girişimlerde bulunmuştur. İlk oluşum Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planında öngörülen tüm sosyal sektörlere ulaşılması hedefine bağlı olarak 1987 yılında Devlet Planla-ma Teşkilatı bünyesinde “Kadına Yönelik Politikalar Danışma Kurulu” oluşturulması olmuş, 1990 yılında ise Kadının Statüsü ve Sorunları Ge-nel Müdürlüğü kurulmuştur.

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

26

Günümüzde de Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) adıyla fa-aliyetlerine devam eden kurum, toplumsal cinsiyet eşitliği anlayışının plan ve programlara yerleştirilmesi (gender mainstreaming) noktasında koordinasyonu sağlayan kurum niteliğindedir ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesinde itici güç konumunda bulunmaktadır.

2009 yılında ise, çıkarılacak yasal mevzuatın, uluslararası sözleşmeler de göz önünde bulundurularak eşitlik açısından denetlenmesi, kadınla-rın uğradığı hak ihlallerinin izlenmesi, komisyonun kadın STK’larıyla işbirliği içinde çalışması gibi görev tanımları çerçevesinde TBMM çatısı altında Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulmuştur.

B. Türkiye’nin Taraf Olduğu Uluslararası Anlaşmalar

Fransız Devrimi’yle ortaya çıkan doğal haklar öğretisi, eşitlik vurgusuy-la kadının toplumsal hayata katılmasına yönelik değişikliklerin temeli-ni oluşturmuştur. Fransız Devrimi’nin oluşturduğu toplumsal dönüşüm ve değer algısındaki değişimlerle birlikte, egemenliğin kaynağını erkek-te gören zihniyet de büyük ölçüde sorgulanır hale gelmiştir. Bu dönem-de, kadınların da erkeklerle birlikte insanlığı temsil haklarının olduğu görüşü ifade edilmiştir.54

Özellikle 18. yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’de doğup Batı Avrupa’da gelişen Sanayi Devrimi, kadınların üretime katılmasını sağlamıştır. Ça-lışma hayatında yer almaya başlayan kadın, bunun yanında toplumsal ve hukuki değişimleri de beraberinde yaşamaya başlamıştır. Toplumsal alanın pek çok yönünde yer almaya başlayan kadın, dönem savaşları, ekonomik bunalımlar, sosyal ve siyasal birçok değişimden etkilenmiştir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kadınların işgücündeki payla-rı artarken, toplumsal hayat içindeki cinsiyet eşitliği sorunu da görece daha tartışılabilir bir hal almıştır.

Önemli yasal süreçlerin, anlaşma ve sözleşmelerin temelini hazırlayan bu değişimler uluslararası nitelikte önemli adımların atılmasını sağla-mıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, 1945 yılında uluslararası barış ve güvenliği sağlamak amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler’ in (BM) kuruluşuna ilişkin anlaşmanın taslak çalışmaları sırasında “erkekler arasındaki eşitlik” ifadesi “kadınlar ve erkekler arasında eşitlik” ola-rak değiştirilmiştir.55 Birleşmiş Milletler Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin hak ve özgürlüklerin uygulanmasında dil, renk, din, cinsiyet farklılıklarının gözetilmeyeceğini belirtmesine paralel olarak 1946 yılında Birleşmiş Milletler nezdinde, Ekonomik ve Sosyal Konsey’e bağlı olarak Kadının Statüsü Komisyonu kurul-

27

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

muştur (1946). Bu komisyon 1952 yılında “Kadınların Siyasi Hakları Sözleşmesi”nin ve 1979 yılında da bu alandaki en önemli anlaşma olan Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin (CE-DAW) oluşturulmasını sağlamıştır. 56

1. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Söz-leşmesi (CEDAW) “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi” BM Genel Kurulu tarafından 1979 senesinde kabul edilmiş, uluslararası düzeyde kadın haklarına yönelik tanınan en önemli sözleşmedir. BM bünyesinde yer alan 8 insan hakları sözleşmesinden biri olan CEDAW, içeriği itibariyle güçlü ve kapsamlı bir “Uluslararası Kadın Hakları Bil-dirgesi” olarak tanımlanmaktadır.

Sözleşme, kadınlara karşı ayrımcılığın içeriğini tanımlayarak bu ayrım-cılığa son verilmesi için yapılması gerekli işlem ve alınacak önlemlerin gündemini belirler. Taraf devletlerin sözleşmede belirtilen yükümlü-lükleri yerine getirme konusunda kaydettikleri ilerlemeler, 23 bağımsız uzmandan oluşan CEDAW Komitesi tarafından, taraf devletlerin dört yılda bir verdikleri raporlar üstünden denetlenir.57

Kadın-erkek eşitliği alanında uluslararası bağlamda yasal açıdan bağla-yıcı olan Birleşmiş Milletlerin Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) 1985 yılında ülkemiz tarafından imza-lanarak taraf olunmuştur. Kadın Hakları Bildirgesi olarak da tanımla-nan bu sözleşme, kadın hakları ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanması noktasında büyük önem taşımaktadır.

Sözleşmenin temel hedefi; toplumsal yaşamın her alanında kadın/erkek eşitliğini sağlamak amacıyla, kalıplaşmış kadın/erkek rollerine dayalı önyargıların yanı sıra, geleneksel ve benzer tüm ayrımcılık içeren uygu-lamaların ortadan kaldırılmasını sağlamaktır. Sözleşme kadınlara karşı ayrıma açık bir tanım getirerek, taraf devletlere mevcut eşitsizliklerin ortadan kaldırılması için yasal düzenlemeler ve eşitliği sağlamak üzere geçici özel önlemler de dâhil tüm uygun önlemleri alma görevini ver-mektedir.58 Bu bağlamda, farklı kültürel anlayış ya da uygulamaların, kadınların evrensel insan haklarının gerçekleştirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması önünde engel oluşturması sözleşmeye gö-re kabul edilemez.

CEDAW sözleşmesi bağlayıcı bir sözleşme özelliğindedir. Türkiye her dört yılda bir, konuya dair yerine getirmesi gereken yükümlülükleri Ko-

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

28

miteye bir raporla sunmaktadır. Komite bu ülke raporlarını değerlen-dirmekte ve sunulan raporları değerlendirerek ülkelere yönelik tavsiye kararları vermektedir.

2. İhtiyari Protokol

Birçok insan hakları sözleşmesinde olduğu gibi CEDAW’ ı da bir İhti-yari Protokol izlemiştir. Türkiye’nin 2000 yılında imzaladığı ve 29 Ocak 2003 tarihinde yürürlüğe girmiş olan İhtiyari Protokol, sözleşmenin ihlal edilmesi durumunda bireylere ve kadın gruplarına Kadına Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’ne dilekçe verme veya şikâyette bu-lunma hakkı tanımaktadır. Bu sebeple bu prosedür “iletişim prosedürü” olarak da bilinmektedir.

Ayrıca İhtiyari Protokol’ün “soruşturma prosedürü” de bulunmaktadır. Buna göre; Komite, İhtiyari Protokole’e taraf olan ülkelerde ciddi ve sistematik bir biçimde, kadın haklarına yönelik ihlallerde bulunulduğu takdirde bu ihlallere ilişkin soruşturma yürütebilmektedir.

3. Avrupa Sosyal Şartı

Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası nitelikli belgelerden bir diğeri de Avrupa Sosyal Şartı’dır. Türkiye, Avrupa Sosyal Şartı’nın 4.maddesinin 3. fıkrasını, 16. maddesini ve 8. maddesini onaylamıştır. Buna göre; 4.maddenin 3.fıkrasında “Akit taraflar çalışan erkekler ile kadınları eşit işe eşit ücret hakkına sahip olduklarını tanımayı taahhüt ederler” ifade-si yer almakta; 16.maddesi “ailenin sosyal, yasal ve ekonomik korunma hakkını”, 8.maddesi ise “çalışan kadınların analığının korunması hakkı-nı” düzenlemektedir.59

4. Uluslararası Çalışma Örgütü( ILO) Sözleşmeleri

ILO’nun temel ve en önemli fonksiyonlarından biri, Uluslararası Ça-lışma Konferansı’nın uluslararası standartları belirleyen Sözleşme ve Tavsiye Kararlarının üçlü yapı (işçi-işveren-hükümet) tarafından kabul edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu Sözleşmeler, üye ülkelerin yasa-ma organlarındaki onaylarıyla birlikte, öngördükleri koşullarının uygu-lanması konusunda bağlayıcı hükümler içermektedirler. Tavsiye karar-ları ise, politika geliştirme, yasama ve uygulama konularında rehberlik görevi görmektedir.60

Türkiye, kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik Uluslararası Ça-lışma Örgütü (ILO) sözleşmelerinden pek çok sözleşmeye imza atmıştır.

29

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

Türkiye’nin imzaladığı sözleşmelerden öne çıkanları şu şekilde sıralaya-biliriz.61

Her Nevi Maden Ocaklarında Yer Altı İşlerinde Kadınların Çalıştırıl-maması Hakkında 45 sayılı Sözleşme,

Ücretin Korunması Hakkında 95 sayılı Sözleşme,

Eşit Değerde İş için Erkek ve Kadın Arasında Ücret Eşitliği Hakkın-da 100 sayılı Sözleşme,

Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Hakkına 102 sayılı Sözleşme,

İş ve Meslek Bakımından Ayrımcılığa İlişkin 111 sayılı Sözleşme,

İşçilerin İyonizen Radyasyonlara Karşı Korunması Hakkında 115 sa-yılı Sözleşme

İstihdam Politikasıyla İlgili 122 sayılı Sözleşme,

Tek İşçinin Taşıyabileceği Asgari Ağırlık Hakkında 127 sayılı Sözleş-me,

Hizmet İlişkisine Son Verilmesi Hakkında 158 sayılı Sözleşme.

Kadınların siyasal haklarının gelişiminde BM’nin öncülüğünde düzen-lenen Dünya Kadın Konferansları da önemli bir rol oynamaktadır. Çok sayıda sivil toplum örgütünün katıldığı toplantılar sayesinde çeşitli mil-letlerden ve kültürlerden kadınlar ve kadın örgütleri bir araya gelerek bilgi ve deneyim paylaşımında bulunmuş, önemli yerel sorunlar ulus-lararası platforma taşınmış ve “kadın sorunu”na uluslararası düzeyde dikkat çekilmiştir. 62

a

31

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

A. Dünya Örnekleri

Kadınların siyasal katılımı ve ülke parlamentolarındaki temsili genel olarak erkeklerden düşük düzeydedir. Bölgesel olarak bakıldığında, İskandinav ülkelerinde kadınların parlamentolardaki temsilinin dünya-nın farklı bölgelerinden yüksek olduğu görülmektedir.

İskandinav ülkelerinde kadın milletvekillerinin oranı, % 40’ın üzerinde-dir. Amerika, Avrupa ve Asya’daki ülkelerin ortalaması ise % 20 civa-rındadır. Bölgesel olarak kadınların mecliste temsil oranının en düşük olduğu coğrafya Arap ülkeleridir. Arap ülkelerinde parlamentolarda ortalama %9 oranında bir kadın temsilinden söz edilebilir.63

Tablo 5. Ülke Parlamentolarında Kadın Milletvekili Oranları (Bölgesel)

KADINLARIN SİYASETTEKİ TEMSİLİ NASIL ARTIRILABİLİR?

3

BÖLGELER ORTALAMAİskandinav Ülkeleri % 41.6Amerika Kıtası % 22.4Avrupa- AGİT üyesi ülkeler (İskandinav Ülkeleri dahil) % 21.9Avrupa- AGİT üyesi ülkeler (İskandinav Ülkeleri hariç) % 20.0Asya % 19.0Afrika % 18.3Pasifik % 12.4Arap Devletleri % 11.4

Kaynak: Parlamentolar Arası Birlik (IPU) 2011

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

32

Avrupa’da Isveç, Hollanda ve Finlandiya meclislerinde en fazla ka-dın milletvekili bulunan ülkelerdir. İsveç’te 2006 seçimlerinden beri parlamentodaki 349 milletvekili arasından 162’si kadındır. Belçika, Danimarka ve Norveç de kadın milletvekili rakamları açısından yük-sek oranlara sahiptir. Beçika’da 2010 seçimleri itibari ile 150 millet-vekilinin 59’unu kadınlar oluşturmaktadır. Benzer şekilde Avrupa Parlamentosu’nun % 35’i kadınlardan oluşmaktadır.64

Siyaset bilimci Dahlerup, kadının siyasetteki statüsünün güçlendirilme-sine ve siyasette kadın ve erkek dengesinin sağlanmasına yönelik beş argüman ortaya koymuştur. 65Bunlardan birincisi “adalet” argümanıdır. Bu argümanın üzerinde durduğu esas nokta nüfusun yarısını meydana getiren kadınların temsil oranlarında da benzer rakamları elde etmesi gerekliliğidir. Bu argüman, eşit temsili bir adalet konusu olarak ele al-maktadır.

Bir diğer argüman olan “fayda” argümanında ise temelde toplumda mevcut olan bütün yeteneklerden faydalanmanın, o toplumun yararına olacağı düşüncesi bulunmaktadır. Dolayısıyla bu argümanda modern bir ülkenin kadınların yeteneklerinden faydalanmamasının büyük bir akılsızlık olacağı, kadının her türlü karar mekanizmasına katılımı top-lumun faydasınadır.

Üçüncü argüman “kadınların tecrübelerinin dahil edilmesinin önemi” üzerinedir. Kadınların toplumsal hayattaki tecrübeleri erkeklerden

Sıra Ülkeler Seçim Sandalye Kadın Kadın (%)1 Ruanda 2008 80 45 %56.32 İsveç 2010 349 157 % 453 Güney Afrika 2009 400 178 %44.54 Küba 2008 614 265 %43.25 İzlanda 2009 63 27 %42.96 Finlandiya 2007 200 80 %407 Norveç 2009 169 67 %39.6

8Belçika 2010 150 59 %39.3Hollanda 2010 150 59 %39.3

9 Mozambik 2009 250 98 %39.210 Angola 2008 220 85 %38.6101 Türkiye 2007 549 50 % 9.1

Kaynak: Parlamentolar Arası Birlik (IPU) 2011

Tablo 6. Ulusal Parlamentolarında Kadın Temsil Oranı (İlk 10 Ülke ve Türkiye)

33

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

farklılık göstermektedir ve dolayısıyla ihtiyaçlara yönelik erkeklerden farklı çıkarımlarda bulunabileceklerdir. Bu tecrübelerin siyasette temsil edilme hakkı bulunmaktadır.

Kadın ve erkek arasındaki çeşitli menfaat çatışmalarını konu edinen “menfaatler çatışması” argümanına göre, kadınlar ve erkekler aile içi şid-det, eşit işe eşit ücret gibi konularda farklı bakış açılarına sahiptirler. Do-layısıyla kadınların parlamentoda yer alması bu tarz sorunların çözümünde büyük önem teşkil etmektedir.

Son argüman “demokratik meşruluğu artırmak, toplumu modernleştirmek” üzerinedir. Modern bir ülke olabilmek ve demokrasiyi kılabilmek için kadın-ların temsile katılımı şarttır. Ülkeler açısından uluslararası imajın önemi günden güne artmakta ve kadınların toplumdaki durumları da ülkenin modernlik seviyesi açısından en önemli göstergelerinden biri haline gel-mektedir.. Ülkenin imajına kadınların en önemli katkısı ise karar alma mekanizmalarında sahip oldukları söz hakkıyla paralel olarak artmak-tadır.

B. Siyasette Kritik Temsil Eşiği: Cinsiyet Kotası

Ülkemize resmin genelinden bakacak olursak, Dünya Ekonomik Fo-rumu 2010 raporunda Türkiye, kadının siyasetteki temsili konusunda 134 ülke arasında 99. sırada yer almaktadır. Farklı ülke parlamentola-rındaki kadın sayılarına dair veriler sunan Birleşmiş Milletler (BM) ve Parlamentolar Arası Birlik (IPU) araştırmalarına göre ise, meclisteki kadın milletvekili oranları bakımından Türkiye, 141 ülke arasında 102. sırada bulunmaktadır. Kadınların mecliste temsil oranlarının en yüksek olduğu bölge ise parlamentolarda ortalama % 42’lik kadın oranı ile İskandinavya’dır. Kadının siyasette eşit temsili konusunda yüksek oranları yakalayabilmiş bu ülkelerin ortak yönü “cinsiyet kotası” uygu-lamasıdır.

Şekil 2. Kadının Statüsünün Geliştirilmesine Yönelik Argü-manlar (D. Dahlerup)

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

34

Kota sistemi, siyasette kadınlara eşit temsil hakkını sağlamaya yönelik bir pozitif ayrımcılık sistemidir. Anayasa ve seçim yasalarınca ulusal ya da bölgesel düzeyde öngörülen kadın kotaları olabildiği gibi, partilerin aday gösterdikleri kadın sayısı ve adayların sıralanma biçimlerine iliş-kin ilkelerin benimsenmesi de bir kota şekli olabilir.

Avrupa Birliği’nin açıkladığı verilere göre, ülke parlamentolarında “kritik temsil eşiği” %33’tür. Bu rakam, farklı grupların siyasi partiler içerisinde gerekli temsili sağlamasının asgari düzeyidir.

Buna göre, kadın kotası, kadınlar için ancak bu seviyeye eriştiğinde bir temsil düzeyine işaret etmektedir. Hâlihazırda yalnız Avrupa’da değil, Latin Amerika, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı da kapsayan geniş bir coğrafyada, 97 ülkede farklı düzeylerde kotalar uygulanmaktadır. Türkiye’de ise Siyasi Partiler Yasası veya Seçim Yasası tarafından dü-zenmiş bir kota uygulaması bulunmamaktadır.

Cinsiyet kotası uygulamaları, kadınların siyasal alanda erkeklerle eşit düzeyde bir temsile ulaşmasında tek başına yeterli değildir.66 Bu ne-denle kotaların yalnızca sayılarla sınırlı kalmayıp, toplumsal yaşamın farklı alanlarında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik sosyal politikalarla desteklenmesi gerekmektedir.67 Dünyanın farklı ke-simlerinde kadın kotası uygulamasının meclislerde kadın sayısının art-masında etkili olduğu, kadınlara eşit temsil yolunda önemli bir kapı aç-tığı görülmektedir. Örneğin dünya sıralamasında üst sıralarda yer alan İsveç, Belçika ve Hollanda gibi ülkelerde kadınların meclise girmeleri için yasal kota uygulanmaktadır. Öte yandan kota uygulamaları, kadın erkek eşitliği ve halkın beklentilerinin mecliste doğru şekilde yansıtıl-ması gibi tartışmaları da beraberinde getirmektedir.

Farklı ülke parlamentolarında uygulanan farklı kota sistemleri mevcut-tur. Kota sistemleri çok çeşitli olmakla birlikte temelde en yaygın olan üç tip kota sisteminden söz etmek mümkündür:

1) Kadınlar için ayrılmış koltuklar (Anayasa ve /veya yasama yo-luyla desteklenen)

2) Yasal milletvekili kotaları (Anayasa ve /veya yasama yoluyla desteklenen)

3) Siyasi partilerin kendi içlerindeki kotalar (Gönüllü)

Kota sistemi, siyaset-te kadınlara eşit tem-sil hakkını sağlamaya

yönelik bir pozitif ayrımcılık sistemidir.

Anayasa ve seçim yasalarınca ulusal ya da bölgesel düzeyde öngörülen kadın ko-taları olabildiği gibi, partilerin aday gös-

terdikleri kadın sayısı ve adayların sıralan-ma biçimlerine ilişkin

ilkelerin benimsen-mesi de bir kota şekli

olabilir.

Avrupa Birliği’nin açıkladığı verilere gö-re, ülke parlamento-larında “kritik temsil

eşiği” %33’tür. Bu rakam, farklı grupla-rın siyasi partiler içe-risinde gerekli temsili sağlamasının asgari

düzeyidir.

35

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

Kota sistemlerinde asıl amaç, kadınların ülke parlamentolarında en azından asgari temsil düzeyi olan % 30- %40 civarına ulaşmasıdır. Bazı ülkeler, kadınların parlamentoda asgari düzeyde bir temsil düzeyine ulaşması sonrasında kalkan, geçici kotalar uygulasa da dünya genelin-de uygulanan kotaların çoğu uzun dönemli kotalardır.

“İkili kota” olarak nitelenen farklı kota sistemleri ise yalnızca kadınla-rın seçim listelerinde belirli sayıda bulunmasını desteklemekle kalma-yıp, aynı zamanda kadınların listelerde “seçilebilecekleri” sıralardan a-day gösterilmelerinin de garantilenmesini zorunlu kılmaktadır.68 Fark-lı kota sistemleri konusunda altı çizilmesi gereken noktalar, 1) Kotanın hangi kurum tarafından uygulandığı 2) Kotanın seçim ve aday gösterme süreçlerin hangi aşamasında uygulandığıdır. 69 Örneğin kotayı mecliste çoğunluğa sahip, hükümet partisinin uygulamasının, ülke genelinde kadın temsilinin artırılmasında-ki etkisinin daha fazla olması beklenmektedir.70

Kadının bir organizasyonda yeterince temsil hakkı bulunmuyorsa ön-celikle bu oluşumun katılım mekanizmana, politik kültürüne bakmak gerekmektedir. Kadınların siyaset mekanizmasında söz sahibi olması kapısının anahtarı siyasi partilerin elindedir. Aday listelerini siyasi parti liderleri kontrol etmekte ve kadın adayları bu listelere parti lider-leri yerleştirmektedir. Kadın temsil oranının bu kadar düşük olduğu bir toplumda öncelikli amaç rakamsal olarak eşitliği yakalamak olmaktadır ve bu amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak yapılacak ilk şey de kota sisteminin oluşturulmasıdır. Dolayısıyla uygulanacak kota sistemiyle kadın adayların sistemde öncelikli sıralarda yer alması sağlanabilecek-tir. Birçok kota sistemi sıralama yöntemi ile çalışmaktadır. Örneğin İsveç’te “fermuar sistemi” ya da “zebra sistemi” denilen bir uygulama bulunmaktadır. Bu sistemde liste sıralamalarında her ikinci satırda diğer cinsiyetten bir adaya yer vermek zorunluluğu bulunmaktadır. Bu listeleme metoduna göre kadın adayla başlayan bir sıralamada ikinci sırada erkek aday olması gerekirken, erkek adayla başlandığı zaman da ikinci sırada kadın aday bulunmalıdır.71

Ülkenin kendi seçim sistemine uygun kota uygulamasını tercih etmesi çok önemlidir. Fakat kota uygulamasının partide var olduğu belirtile-rek, kadınları alt sıralardan aday göstermek kota sisteminin amacına uygun değildir. Bu gibi uygulamaya yansıtılmayan kota sistemlerini engelleyebilmek için yaptırım gücü olan bir sistem uygulamak büyük önem taşımaktadır. Örneğin Kosta Rika yaptırım konusunda en başarılı ülkedir. Bu ülkede, seçim komisyonunun eğer bir partinin listesinin % 40’ını kadınlar oluşturmuyorsa seçim komisyonunun o partiyi seçimlere

Kadınların siyaset mekanizmasında söz

sahibi olması kapı-sının anahtarı siyasi partilerin elindedir.

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

36

dahil etmeme yetkisi bulunmaktadır. Benzer bir uygulama Fransa’da da bulunmaktadır. Dolayısıyla bu ülkelerde partiler reddedilmemek için kota sisteminin itici gücü sayesinde kadınları listelerinde iyi sıralarda göstermek zorundadır.

1. Kota Uygulaması ile İlgili Tartışmalar ve “Cinsiyet Eşitliği”

Kota uygulaması hakkındaki temel tartışma, bu uygulamanın milletve-killerinin niteliğini düşürüp düşürmeyeceği sorusu etrafında dönmek-tedir. Daha açık bir dille, tartışmalarda, kadın milletvekillerinin halkı beklenen oranda temsil edip edemeyeceği sorgulanmaktadır. Bu nokta-da, kota uygulamasının, milletvekillerinin niteliği ile değil, seçim şekil-leri ile ilgili bir uygulama olduğunun kamuoyu tartışmalarında altının çizilmesi gerekir.

Kota uygulaması, hâlihazırda eşitsiz uygulamalarla geri planda kalan kadınlara mecliste pozitif ayrımcılık sağlar. Dolayısıyla, kadın olsun erkek olsun, milletvekillerinin niteliğini ve ehliyetini belirleyecek olan yine siyasi partilerin kendisidir.

Öte yandan, kadının siyasetteki temsiline dair tartışmalarda vurgulan-ması gereken bir diğer nokta, Jale Parla’nın belirttiği gibi “sınırlı eşit-liğin eşitlik olmadığıdır”.72 Siyasi temsil konusunda yaşanan eşitsizlik, yalnızca kadınların mecliste erkeklerle sayısal eşitliği ile sınırlı bir du-rum değildir. Eşitsizlik veya sınırlı eşitlik problemi, kültürel kabuller, sosyo-ekonomik farklılıklar gibi yapısal dinamiklerden beslenen top-lumsal bir sorundur. Örneğin meclisteki kadın milletvekili oranı açısın-dan dünya ortalamasında ilk sırada yer alan Ruanda’da kadınlar mec-liste erkeklerle eşit temsile sahip olmalarına rağmen, eğitim haklarına erişim, iş yaşamı, gelir düzeyi ve sosyal politika düzeylerinde erkeklerle eşit olduklarını söylemek güçtür. Bu nedenle, kadınlarının taleplerinin siyaset sahnesi ile sınırlandırılmasından ziyade, çoklu zeminlerde tartı-şılmasında fayda vardır.

Sonuç olarak, siyasi alandaki cinsiyet eşitliği, ancak siyasi temsilin, hukuki, sosyo-ekonomik ve kültürel politikalarla bütünleşmesi ile sağ-lanabilir. Kadınlara pozitif ayrımcılık getiren uygulamalar, kadınlara siyasette görece bir eşitlik sağlamakta etkili olsa da, ülkemiz adına, bu uygulamaların sosyal politikalarla desteklendiği çoğulcu yapılar hedef-lenmelidir.

Kota uygulaması, hâlihazırda eşitsiz

uygulamalarla geri planda kalan kadın-lara mecliste pozitif

ayrımcılık sağlar. Do-layısıyla, kadın olsun

erkek olsun, milletve-killerinin niteliğini ve

ehliyetini belirleyecek olan yine siyasi parti-

lerin kendisidir.

Siyasi alandaki cinsi-yet eşitliği, ancak si-yasi temsilin, hukuki,

sosyo-ekonomik ve kültürel politikalar-la bütünleşmesi ile

sağlanabilir. Kadın-lara pozitif ayrımcılık getiren uygulamalar,

kadınlara siyasette görece bir eşitlik sağ-

lamakta etkili olsa da, ülkemiz adına, bu uygulamaların sosyal

politikalarla destek-lendiği çoğulcu yapı-

lar hedeflenmelidir.

37

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

Öte yandan kadının temsili konusunu cinsiyetçi bir noktaya indirgeyip, kadının yegane temsilcisi kendisidir ve sadece kadınları temsil eder gibi bir argüman da hem kadınların meclise girdikleri takdirde belirli görev-ler içinde sınırlanmasına neden olur, hem de kadın milletvekili adayla-rının çoğulcu politikalar üretmesinin önüne geçer.

Temsil konusunda vurgu, toplumsal cinsiyetin yanında, ehliyet ve liya-kate de yapılmalıdır. Kadın milletvekili adaylarının politika söylemle-rini geliştirirken, kadın hakları, kadın sorunları gibi konuları meclise taşımanın yanı sıra uzmanlık alanları çerçevesinde uluslararası ilişki-ler, ekonomi, sosyoloji, bilim ve kültür gibi farklı alanlarda da çoğulcu gündemler oluşturmaları önemlidir. Şüphesiz önümüzdeki seçimlerde mecliste daha fazla kadının yer alması kadınların temsili açısından ümit verici olacaktır. Bundan öte dileğimiz, yeni dönemde kadın siya-setçilerin de erkeklerin de toplumun siyasi arenada temsil edilmesi gereken pek çok problemini çoğulcu, demokratik bir işleyişe imkan verir şekilde “kadınca” ele almasıdır.

Kadınların yaptıkları işlerin sadece özel alana kısıtlı bir şe-kilde tanımlanması bu işlerin “apolitik” olarak algılanmasını etkilemektedir.73Kadınlar ve erkekler arası büyük oranda toplumsal cinsiyete dayalı olarak şekillenen işbölümünün kadınlar lehine iyi-leştirilmesi, ancak kadınlara yönelik bütüncül ve uzun vadeli sosyal politikalarla geliştirilebilir.

TESPİT VE ÖNERİLER4Mecliste kadınların temsili konusunu, toplum-da kadının içine doğduğu pek çok kalıptan ay-rı düşünmemek gerekir. Kadının şüphesiz ki kendi haklarının en canlı savunucusu kendisi-dir.

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

38

Kadınların yaşadıkları toplumda karar alma mekanizmalarında söz sahibi olmalarının önünde, siyaseti erkeklere ait bir dünya olarak gören anlayış, hem kadınların hem de erkeklerin zihinlerindeki ilk engeli oluşturmaktadır. Kadınlar, ülkeden ülkeye bazı farklılıklar gösterse de, kültürel çevre, aile sorumlulukları ve benzeri sebeplerin etkisiyle siyasette erkekler kadar yer alamamaktadır.

Siyasi temsil konusunda yaşanan eşitsizlik, yalnızca kadınların mec-liste erkeklerle sayısal eşitliği ile sınırlı bir durum değildir. Eşitsizlik veya sınırlı eşitlik problemi, kültürel kabuller, sosyo-ekonomik fark-lılıklar gibi yapısal dinamiklerden beslenen toplumsal bir sorundur. Bu nedenle, kadınlarının taleplerinin siyaset alanı ile sınırlandırıl-masından ziyade, çoklu zeminlerde tartışılmasında fayda vardır.

Siyasette kadınların erkeklerde eşit düzeyde temsilinin sağlanması konusunda Anayasa’da, seçim, siyasi partiler ve yerel yönetimler ya-salarında gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Kadınların siyasal katılımının artmasında, yetki ve karar alma mekanizmalarının farklı kademelerinde görev almalarının rolü bü-yüktür. Kadınların yetki ve karar alma mekanizmalarında daha etkin rol almalarına yönelik medya kuruluşları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının desteği ile gerçekleştirilecek projelere ihtiyaç vardır.

Seçmenler, tercih ettikleri adaylara, siyasi partiler tarafından ha-zırlanan listeler çerçevesinde oy vermektedirler. Yüksek Seçim Kurulu’na iletilen aday listelerinde kadın adayların seçilebilecekleri sıralarda aday gösterilmeleri konusunda gerekli yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır.

Mecliste kadınların erkeklerle eşit düzeyde temsilinin sağlanmasını destekleyecek siyasal katılımın farklı kademelerinde kadınlara po-zitif ayrımcılık sağlayan “cinsiyet kotası” uygulaması işletilmelidir. Kota sisteminin, siyasi partilerin aday listelerini belirleme, seçim sü-reçleri ve mecliste kadın milletvekillerinin asgari temsile ulaşabilece-ği şekilde uygulanması için yasalarla desteklenmesi gerekmektedir.

Siyasette kadın dayanışmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Sayıları az da olsa kadın siyasetçilerin deneyimlerini siyasete yeni atılan kadınlar-la paylaşabileceği alternatif platformlar oluşturulmalıdır.

39

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

Toplumda hakim cinsiyete dayalı işbölümü, sosyo-ekonomik faktör-ler, siyasi kültür ve siyasi sistemin işleyişi kadınların siyasal katı-lımının önündeki belirgin engellerdir. Bu engellerin azaltılmasına yönelik, devlet ve sivil toplum işbirliği ile geliştirilecek sosyal politi-kalara ihtiyaç vardır.

Meclis Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu çalışmalarının ve kadınların siyasette erkeklerle eşit düzeyde temsilinin sağlanma-sına yönelik Komisyon’un geliştirdiği yasa tasarıların kamuoyu ile medya ve sivil toplum kuruluşları gibi kanallar yoluyla aktif şekilde paylaşılması gerekmektedir. Kadınların siyasetteki temsil düzeyinin artırılmasına yönelik, Komisyon’un kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum ve medya gibi farklı toplumsal aktörlerle işbirliğinin gelişti-rilmesi önemlidir.

a

a

aaaieaiea

41

KAYNAKÇA

1 Ömer Çaha, Sivil Toplum ve Kadın, (Ankara: Savaş Yayınevi), 2010, s.147.

2 Nedret Çağlar, “Kadının Siyasi Yaşama Katılımı ve Kota Uygula-maları”, SDÜ Vizyoner Dergisi, Cilt: 3. Sayı: 4, 2011, s.57.

3 Nedret Çağlar, “Kadının Siyasi Yaşama Katılımı ve Kota Uygula-maları”.

4 Z. B. El-Bakri and E . M . Kameir “Aspects of Women‘s Political Participation in Sudan“, International Social Science Journal, Cilt. 35, No. 4, 1983, ss.605-625.

5 T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, “Türkiye’de Kadının Durumu“ Raporu, 2010, s. 26.

6 Inter-Parliamentary Union, IPU, <http://www.ipu.org/wmn-e/arc/world310311.htm>, (Erişim Tarihi: 21/4/2011).

7 Ömer Çaha, Sivil Toplum ve Kadın, s.147.8 F. Çiğdem Aydın, Siyasette “Kadın Tektipleştirme” Süreçleri”,

içinde Nil Mutluer, Cinsiyet Halleri, (İstanbul: Varlık Yayınları), 2008, ss.103-122.

9 Prof. Dr. Feride Acar, “Türkiye’de Kadınların İnsan Hakları: Ulus-lararası Standartlar, Hukuk ve Sivil Toplum”, içinde Gökçiçek Ayata, Sevinç Eryılmaz Dilek ve Bertil Emrah Oder (Der.) Kadın Hakları: Uluslararası Hukuk ve Uygulama, (İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları), 2010, ss. 13-22.

10 Ayten Sezer Arığ, “Türkiye’de İlk Kadın Milletvekilleri ve Meclis-teki Çalışmaları”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Özel Sayı, Cilt:14, Sayı:42, 1998.

11 Ayten Sezer Arığ, “Türkiye’de İlk Kadın Milletvekilleri ve Meclis-teki Çalışmaları”.

12 1934’teki değişiklik için bkz. TBMM Zabıt Ceridesi, Devre: 4, İçti-ma: 4, Cilt: 25, s. 82-84; Düstur, Tertip: 3, Cilt: 16, s. 36.

13 Alev Çınar, Modernity, Islam and Secularism in Turkey, (New York: Minnesota University Press), 2005.

14 Şirin Tekeli, Toplumsal ve Siyasal Hayatta Kadın, (İstanbul: Biri-kim Yayınları), 1982, s.210.

15 Ömer Çaha, Sivil Toplum ve Kadın.

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

42

16 Ömer Çaha, Sivil Toplum ve Kadın.17 1935 yılı toplam milletvekili sayısı 399’du.18 Ersin Kalaycıoğlu,, Çağdaş Siyasal Bilim, (İstanbul: Beta Yayın-

ları), 1984, s.10.19 “Siyasi Tercihler ve Oy Değişimleri Araştırması 2010”, Ipsos-KMG,

<http://www.ipsos.com.tr/staticfiles/files/005_Tonguc_Coban.pdf>, (Erişim Tarihi: 9/5/ 2011).

20 Ipsos-KMG, “Siyasi Tercihler ve Oy Değişimleri Araştırması”.21 Nedret Çağlar, “Kadının Siyasi Yaşama Katılımı ve Kota Uygula-

maları”.22 Nedret Çağlar, “Kadının Siyasi Yaşama Katılımı ve Kota Uygula-

maları”.23 “Dünya Siyasetinde Kadın Manzaraları”, Zaman Gazetesi, (Erişim

Tarihi: 3/4/2011). 24 Bu tablo, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM), “Yetki ve

Karar Alma Sürecinde Kadın 2008” raporundan faydalanılarak ha-zırlanmıştır.

25 Çiğdem Aydın, “Kadına Yönelik Şiddette Erkek Yaratıcılığı: Siyasi Şiddet” Ka-der Basın Açıklaması, (Erişim Tarihi: 21/5/2011).

26 Nedret Çağlar, “Kadının Siyasi Yaşama Katılımı ve Kota Uygula-maları”, s.57.

27 Serpil Sancar -Üşür (1997), içinde Mustafa Çadır, “Kadının Siyasal Yaşama Katılımında Siyasi Parti Kadın Kollarının Rolü”, TC. Baş-bakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara, 2011, s.54.

28 Serpil Sancar -Üşür 1997, içinde Mustafa Çadır, “Kadının Siyasal Yaşama Katılımında Siyasi Parti Kadın Kollarının Rolü”.

29 Mustafa Çadır, “Kadının Siyasal Yaşama Katılımında Siyasi Parti Kadın Kollarının Rolü”, TC. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara, 2011, s.157.

30 Mustafa Çadır, “Kadının Siyasal Yaşama Katılımında Siyasi Parti Kadın Kollarının Rolü”.

31 Mustafa Çadır, “Kadının Siyasal Yaşama Katılımında Siyasi Parti Kadın Kollarının Rolü”s.47.

32 Nedret Çağlar, “Kadının Siyasi Yaşama Katılımı ve Kota Uygula-maları”, s.57.

33 Ömer Çaha, “Seçmen Davranışını Belirleyen Değerler”, Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi, 1999, ss. 5-44; Nedret Çağlar, “Kadı-nın Siyasi Yaşama Katılımı ve Kota Uygulamaları”, SDÜ Vizyoner Dergisi, Cilt: 3. Sayı: 4, 2011, ss.56-77.

34 “İstihdam Araştırması 2010“, TÜİK, <www.tuik.gov.tr>, (Erişim Tarihi: 21/4/2011).

35 Torben Iversen ve Frances Rosenbluth, “The Political Economy of Gender: Explaining Cross-National Variation in the Gender Divi-sion of Labor and the Gender Voting Gap“, American Journal of Political Science, Cilt. 50, Sayı. 1, 2006, ss. 1–19.

43

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

36 Polacheck, 1975, içinde Torben Iversen and Frances Rosenbluth, “The Political Economy of Gender: Explaining Cross-National Vari-ation in the Gender Division of Labor and the Gender Voting Gap“, American Journal of Political Science, Cilt. 50, Sayı. 1, 2006, ss. 1–19.

37 Serpil Sancar -Üşür 2000, içinde Nedret Çağlar, “Kadının Siyasal Yaşama Katılımı ve Kota Uygulamaları”, SDÜ Vizyoner Dergisi, 2011, Cilt:3, Sayı:4, ss.56-79.

38 “Human Development Report Gender Inequality Index“, UNDP, 2010, s.12.

39 “Gender Gap Report“, World Economic Forum, 2010.40 “Human Development Report Gender Inequality Index“, UNDP,

2010. 41 “Dünya siyasetinde Kadın Manzaraları”, Zaman Gazetesi, (Erişim

Tarihi: 3/4/2011).42 Kabasakal 2007, içinde Mustafa Çadır, “Kadının Siyasal Yaşama

Katılımında Siyasi Parti Kadın Kollarının Rolü, TC. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara, 2011, s.51.

43 Onay-Özkaya 2002, içinde Mustafa Çadır, “Kadının Siyasal Yaşa-ma Katılımında Siyasi Parti Kadın Kollarının Rolü, TC. Başbakan-lık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Ankara, 2011, s.51.

44 Nedret Çağlar, “Kadının Siyasal Yaşama Katılımı ve Kota Uygula-maları”.

45 Z. B. El-Bakri and E . M . Kameir “Aspects of Women‘s Political Participation in Sudan“, International Social Science Journal, Cilt. 35, No. 4, 1983, ss.605-625.

46 Andrew Reynolds, “Women in the Legislatures and Executives of the World: Knocking at the Highest Glass Ceiling“ World Politics, 1999, Cilt. 51, No. 4, ss. 547-572.

47 Cotter, D. A., J. M. Hermsen, S. Ovadia, and R. Vanneman, “The Glass Ceiling Effect”, Social Forces, 2001, Cilt. 80 No. 2, ss. 655-81.

48 “Dünyada ve Avrupa’da Yerel Siyasette Seçilmiş Kadın Sayısı ve Oranı“, United Cities and Local Governments (UCLG), 2009, http://www.cities-localgovernments.org/, (Erişim Tarihi: 10/3/2011).

49 “Dünyada ve Avrupa’da Yerel Siyasette Seçilmiş Kadın Sayısı ve Oranı“, United Cities and Local Governments (UCLG).

50 “Dünyada ve Avrupa’da Yerel Siyasette Seçilmiş Kadın Sayısı ve Oranı“, United Cities and Local Governments (UCLG).

51 “Türkiye’de Kadının Durumu Raporu”, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, 2010, s. 26.

52 Feride Acar, “Türkiye’de Kadınların İnsan Hakları: Uluslararası Standartlar, Hukuk ve Sivil Toplum”, Gökçiçek Ayata, Sevinç Er-yılmaz Dilek ve Bertil Emrah Oder (Der.), Kadın Hakları: Ulusla-rarası Hukuk ve Uygulama, (İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları), 2010, ss.13-22.

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

44

53 Feride Acar, “Türkiye’de Kadınların İnsan Hakları: Uluslararası Standartlar, Hukuk ve Sivil Toplum”.

54 Diren Çakmak, „Fransız Devrımı’nde Kadın: Eksık Yurttas”, Ege Akademik Bakış, Cilt.7, Sayı.2, 2007.

55 Mustafa Çadır, “Kadının Siyasal Yaşama Katılımında Siyasi Parti kadın Kollarının Rolü”.

56 Bihterin Vural Dinçkol, ”Kadının Hukuksal Statüsünün Tarihsel Gelişimi”, 20. Yüzyılın Sonunda Kadınlar ve Gelecek Konferansı Bildirileri, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayını, No: 285, ss. 36-49.

57 Feride Acar, ve Hakkı Onur Arıner, “ Kadınların İnsan Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”, (Ankara: İçişleri Bakanlığı Yayınla-rı), 2009.

58 “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı 2008-2013”, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü,< http://www.ksgm.gov.tr/Eylem_toplumsal.php> , (Erişim Tarihi: 20/3/2011), s. 16.

59 Ibid.60 “ILO Sözleşmeleri ve Tavsiye Kararları”, Uluslararası Çalışma

Örgütü (ILO), <http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/an-kara/about/ilo_soz.htm> , (Erişim Tarihi: 15/4/2011).

61 “Türkiye’nin İmzaladığı Sözleşmeler”, Uluslararası Çalışma Örgü-tü (ILO), <http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/about/sozlesmeler.htm>, (Erişim Tarihi: 19/4/2011).

62 Serpil Sancar-Üşür, “Siyasal Süreçlere Katılımda Kadın-Erkek Eşitliği”, içinde Kadın-Erkek Eşitliğine Doğru Yürüyüş: Eğitim, Çalışma, Yaşamı ve Siyaset Raporu, (İstanbul: TÜSİAD Yayınları), 2000, ss. 197-258.

63 “Women in World Parliaments“, Inter-Parliamentary Union (IPU), <http://www.ipu.org/wmn-e/arc/world310311.htm>, (Erişim Tarihi: 21/4/2011).

64 “Women in World Parliaments“, Inter-Parliamentary Union (IPU).65 “Kadının Siyasetteki Yerinin Güçlendirilmesi Konferansı Raporu“,

TÜSİAD, s.18, <http://www.tusiad.org.tr/__rsc/shared/file/KadinSi-yasetSemineriDesifre.pdf>, (Erişim Tarihi: 5/5/2011).

66 Drude Dahlerup, Women, Quotas and Politics, (Oxford: Routledge), 2006, s.10.

67 “Women in Politics: Beyond Numbers Report”, International Ins-titute for Democracy and Electoral Asistance (IDEA), (Stockholm: International IDEA), 2005.

68 “Global Database of Quotas for Women Quota Project”, <http://www.quotaproject.org/aboutQuotas.cfm>, (Erişim Tarihi: 15/4/2011),

45

TÜRK SİYASETİNDE KADINLAR: ÇOK OLUYORUZ!

69 Drude Dahlerup Women, Quotas and Politics, s.19.70 Drude Dahlerup Women, Quotas and Politics, ss.19-21.71 Drude Dahlerup Women, Quotas and Politics, s.20.72 Jale Parla 1993, s.103 içinde Nedret Çağlar, “Kadının Siyasal

Yaşama Katılımı ve Kota Uygulamaları”, SDÜ Vizyoner Dergisi, 2011, Cilt.3, Sayı.4, ss.56-79.

73 Serpil Sancar -Üşür, 2000 içinde Nedret Çağlar, “Kadının Siyasal Yaşama Katılımı ve Kota Uygulamaları”, SDÜ Vizyoner Dergisi, 2011, Cilt.3, Sayı.4, ss.56-79.

46

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

USAK, ulusal ve uluslararası siyaset, ekonomi, hukuk, toplumsal bilimler ve güvenlik alanlarında faaliyet göste-ren bağımsız bir düşünce kuruluşudur (think-tank). Öncelikli olarak kamuoyunun tarafsız, doğru ve yeterli bilgi ihtiyacını karşılamayı amaçlar. Bu amaç çerçevesinde özel ve kamu kuruluşlarının, firmaların ve medya kuruluş-larının taleplerinin yanı sıra, bireysel talepleri de karşılamaya çalışır. USAK’ın yerine getirmeye çalıştığı önemli amaçlarından biri Türkiye’nin ve dünyanın ihtiyaç duyduğu bilgileri toplamak ve bilgi yığınları içinden gerekli seçkiyi yapmaktır. İhtiyaç sahibine, ihtiyaç duyduğu anda istediği nitelik ve nicelikte bilgiyi sunmaya çalışır. Aynı çerçevede bilgilerin değerlendirilmesi ve analiz edilmesi de USAK’ın amaç ve görevleri arasındadır. Gerekli nite-likli personelin yetiştirilmesi ve eğitim hizmetlerinin verilmesi, uzmanlar ve uygulayıcılar arasındaki iletişim eksik-liğinin giderilmesi USAK’ın amaçları arasındadır.

Alan çalışmalarına ek olarak USAK kuramsal ve kavramsal alanda da kendisine görevler düştüğünün bilincinde-dir. Günümüzde anlaşmazlıkların önemli bir kısmının kavram karmaşasından doğduğunu düşünen USAK, kav-ramların doğru tanımlanmasına büyük önem verir. Özellikle Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı sorunlarda kavram karmaşasının rolü büyüktür. USAK Türkiye için dünyalı, dünya için Türkiyeli kavramları sunmaktadır.

2004 yılında kurulan USAK merkez binası Ankara Mebusevleri’ndedir. Merkez’de 34 tam zamanlı akademisyen, uzman ve araştırmacı ile 7 teknik personeli bulunan USAK ayrıca Türkiye ve dünya çapında 100’ün üzerinde aka-demisyen, alanında uzman, araştırmacı ve yazar ile çalışmaklarını zenginleştirmektedir. Bunlara ek olarak anlaş-malı, yarı-zamanlı ve gönüllü çalışanlar da zaman zaman USAK çalışmalarına katkıda bulunmaktadır. Staj ve eği-tim programları çerçevesinde her dönemde eğitim vermektedir. Katılımcılar sadece Türkiye’den değil, dünyanın diğer ülkelerinden de gelmektedirler. USAK bir tür ‘şemsiye örgüt’ yapılanması modelini izlemektedir. Kendisine bağlı 7 araştırma merkezi aracılığıyla çalışmalarını yürütür.

USAK doğru bilginin, daha iyi bir eğitimin ve daha iyi bir iletişimin Türkiye ve insanlığın daha mutlu ve refah içinde yaşamasına katkıda bulunacağına inanır. USAK’ın en temel ilkesi şudur: “bilgi doğru kullanıldığı sürece

güçtür”.

4747

USAK-SAM, ülkemizde pek çok alanda yaşanan toplumsal sorunlara bilimsel araştırmalara dayalı ve uygulanabilir çözümler sunmayı temel alan bir birimdir. Merkezimizde günümüze kadar gerçekleştiri-len projeler medya ve politika yapıcılardan ilgi görmüştür. Projelerimiz, çalışılan alanlarla ilgili araş-tırma tekniklerinin etkin kullanımı, objektif yorumlara öncelik verilmesi ve güvenilirliği dolayısıyla UNICEF ve TÜBİTAK gibi kuruluşların desteğini almıştır.Sosyal Araştırmalar Merkezi uzmanları siyasi katılım, göç, sosyal entegrasyon, Avrupa’daki Türk Dias-porası, suç sosyolojisi, kadın çalışmaları, Türkiye’de kültür ve politika gibi farklı alanlarda çalışmalar yapmaktadır.USAK-SAM özellikle Türkiye’nin toplumsal sorunlarını derinlemesine araştırarak çözüm politikaları üretmektedir. Uzmanlarımız, ülkemizde ilgi alanlarındaki farklı uzmanlar, akademisyenler ve araş-tırmacılarla çalıştaylar düzenleyerek ve fikir alışverişi yaparak bakış açılarını geniş bir yelpazede tut-maktadır.Merkez, USAK bünyesinde yapılan araştırmalarla farklı kamu ve özel kurum ve kuruluşlarıyla projeler yaparak kamuoyu gündemine ve toplum sorunlarına direkt ve dolaylı olarak etki etmektedir. USAK-SAM tarafından yürütülen çalışmalardaki öncelikli amaç bilimsel ve tarafsız olmaktır.

İLGİ VE UZMANLIK ALANLARI

• Göç • Kentleşme• Suç Sosyolojisi • Kadın Çalışmaları• Siyaset Sosyolojisi • Çocuk ve Gençlik Çalışmaları• Medya ve Kültürel çalışmalar • Türkiye’de Dil, Tarih ve Politika• Sosyal Hareketler

ARAŞTIRMACILAR

MEHMET GÜÇER: USAK Sosyal Araştırmalar Merkezi başkanıdır. Suç, milliyetçilik, göç ve yakın dönem Türk siyasal hayatı üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Güçer, ilgili konulardaki pek çok pro-jede koordinatör olarak görev yapmıştır. DİLEK AYDEMİR: Kadın çalışmaları, göç, kentleşme, Türkiye’de dil, kültür ve politika konularında çalışmalarını yürütmektedir. Aydemir, ilgili alanlarda farklı USAK projelerinde görev almıştır. ELVAN AYDEMİR: Toplumsal cinsiyet çalışmaları, çocuk ve suç, medya çalışmaları, sosyoloji teorileri ve göç konuları üzerine çalışmaktadır. Alanında çeşitli projelerde yer alan Aydemir ayrıca, USAK Stra-tejik Gündem’in yayın koordinatörlüğü görevini yürütmektedir.EMİNE MERVE KESER: Göç, suç sosyolojisi, demografi konuları üzerine çalışmaktadır. Alanda farklı projelerde görev alan Keser, USAK’ta asistan araştırmacı olarak görev yapmaktadır.

USAK SOSYAL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ (SAM)

www.usak.org.tr

Uluslararası Stratejik Araştırmalar KurumuMebusevleri Mahallesi, Ayten Sokak, No: 21 06570, Tandoğan, Ankara

Tel: 0090 312 212 28 86 Fax: 0090 312 212 25 84www.usak.org.tr, www.turkishweekly.net, www.usakgundem.com


Recommended