Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013, p. 1303-1315, ANKARA-TURKEY
18. YÜZYIL DÎVÂNLARINDA ÇEŞME TARİHLERİ*
Erdem Can ÖZTÜRK**
ÖZET
18. yüzyıl, Klâsik Türk Edebiyatı’nın ve Klâsik Türk Şiiri’nin son
büyük temsilcilerinin yetiştiği, son başarılı numunelerinin verildiği
dönem kabul edilmektedir. Yüzyılın başında Nâbî sonrasında Neylî,
Nedim, Şeyh Gâlib gibi şairler bu edebiyatın son büyük temsilcileri kabul edilmiştir. Bu şairlerden ve bu devirden sonra yetişen Klâsik
Edebiyat’ın temsilcileri kendilerinden önceki şairlerin seviyesine
ulaşamamış; onların basit birer taklitçisi ve takipçisi olmaktan öteye
gidememişlerdir.
18. yüzyıl, Klâsik Türk Edebiyatı’nın son büyük devri olmakla birlikte türlerde, nazım şekillerinde ve muhtevalarda şahsî, önceki
devirlerden farklı tasarruflarda bulunulan bir devirdir. Bu değişiklikler
özellikle bazı türlerde, üslup ve muhtevada görülmektedir.
Ebced, diğer bir deyişle tarih düşürme geleneği ilk toplu
örneklerini Ahmet Paşa Divanı’nda bulmuştur. Daha sonra yüzyıllar
boyu devam etmiş, Hızır Bey, Âdem Baba, Bursalı Hâşimî, Antepli Aynî ve Sürûrî gibi şairlerde zirve noktasına çıkmıştır.
18. yüzyıl tarih manzumelerinin sayıca bir hayli fazla olduğu bir
dönemdir. Bu dönemde han, hamam, saray, çeşme ve benzeri pek çok
yapı için tarih düşürülmüştür. Bu manzumeler içinden 18. Yüzyıl
divanlarında yer alan, çeşmeler için düşürülmüş tarihler bu çalışmanın
konusunu oluşturmaktadır.
Çalışmamızın esasını oluşturan tarih manzumeleri çoğunlukla
kıt‘a-i kebîre ve kıt‘a-i sagîre nazım şekilleriyle yazılmıştır. Bu
çalışmayla söz konusu manzumelerin şekil ve üslup özellikleri
incelenecek, muhtevalarının değerlendirilmesi yapılacak ve ebced
hususiyetleri ortaya konulacaktır.
Anahtar Kelimeler: 18. yüzyıl, tarih düşürme, kıt‘a-i kebîre, kı‘ta-
i sagîre, dîvan.
* Bu makale 16-18 Ekim 2009 tarihlerinde Mardin Artuklu Üniversitesi’nde düzenlenen V. Uluslararası Klâsik Türk
Edebiyatı Sempozyumu (Prof. Dr. Harun Tolasa Hatırasına)’nda sunulan tebliğin gözden geçirilmiş ve yeni taramalarla
geliştirilmiş hâlidir.
Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit
edilmiştir. ** Arş. Gör., Celal Bayar Üniversitesi Fen-Ede. Fk. TDE Bölümü, El-mek: [email protected]
1304 Erdem Can ÖZTÜRK
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013
FOUNTAIN HISTORY AT 18. CEUNTRY DÎVÂN'S
ABSTRACT
18 century is accepted as an era when the classical turkish poetry
and literature's last grand represantatives were trained, and the last
successful samples were produced. At the beginning of the century after
the poet Nâbî, some poets like Neylî, Nedim and Şeyh Gâlib were
accepted as the last major represantatives of the literature. After this
era the poets, the represantatives of the classical literarature couldn't reach the same level and they became a simple imitator of the the
seniors.
Together with being an era of last grand time of classical
literature, 18 century is different from other times with its contents and
poetry which are particularly characteristic. These metomophosis are seen especially in some kinds of style, sort and content. Ebced
(composing a date order) in other words calculation of a date or other
numbers by adding up the numerical values of letters, finds its
gathered samples in Divan of Ahmet Paşa. Later on through the
centuries it reached its summit with the poets such as Hızır Bey, Âdem
Baba, Bursalı Hâşimî, Antepli Avnî and Sürûrî.
18 century at the same time an era in which historical verses are
too much. At that time ebced was used for caravansary, public bath,
palace, fountain and similiar buildings. The subject of this work ebced
(composing date order) used for the fountains which are included in the
collected poems of 18 century.
The base of our work is historical verses and they are mostly
written in the structure of kıta-i kebire and kıta-i sagire. By means of
this work the special features of style and form are going to be
evaluated and chracteristics of ebced will be exposed.
Key Words: 18 century, date composing, kıta-i kebire, kıta-i
sagire, divan.
Bu çalıĢmanın amacı 18. yüzyıl dîvânlarında yer alan çeĢmelerle ilgili tarih manzumelerini
Ģekil ve muhteva bakımından incelemektir. 18. yüzyılın türlerde çeĢitli değiĢikliklerin görülmeye
baĢlandığı ve tarih manzumesi bakımından verimli bir yüzyıl olması çalıĢma için bu yüzyılın
seçilmesinde etkili olmuĢtur.
ġiirlerin dil ve üslup özellikleri, kompozisyonu, nazım Ģekilleri ve vezinleri ile tarih
düĢürmede tercih edilen hâkim ebced usûlü incelemeye tâbi tutulacaktır. Bu amaç doğrultusunda
18. yüzyıla ait yayınlanmıĢ ve ulaĢılabilen1 dîvânlardan yüzyılın genel yapısını aksettirecek
mahiyet ve sayıda dîvân taranarak çeĢmelerle ilgili 62 adet tarih manzumesi tespit edilmiĢtir. Tespit
1 Muhammet Nur Doğan, Lâle Devri ġairi ġeyhülislâm Ġshak ve Dîvânı, MEB, Ġstanbul 1997; Muhammet Nur Doğan,
Lâle Devri ġairi ġeyhülislâm Es‟ad ve Dîvânı, MEB, Ġstanbul 1997; Muhsin Macit, Erzurumlu Zihnî Divanı, KB, Ankara
2001; Ali Fuat Bilkan, Nâbî Dîvânı, c. I, MEB, Ġstanbul 1997; Atabey Kılıç, Mîrzâ-zâde Ahmed Neylî ve Divanı,
Kitabevi, Ġstanbul 2004; Muhsin KalkıĢım, ġeyh Gâlib Dîvânı, Akçağ, Ankara 1994; Muhsin Macit, Nedîm Divânı,
Akçağ, Ankara 1997.
18. Yüzyıl Dîvânlarında Çeşme Tarihleri 1305
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013
edilen manzumelerin tam metinleri oldukça hacimli olduğu için bunların tam metni alınmamıĢ,
bunun yerine manzumelerin ilgili kısımlarını seçilerek alınmıĢtır. ÇalıĢmaya esas alınan
manzumeler numaralandırılmıĢ ve bu numaralar Ģiirlerin yanına parantez içinde yazılmıĢtır.
ÇalıĢmanın sonuna eklenen tabloda, Ģiirlerin yanındaki numaraların hangi Ģâirin hangi Ģiirine iĢaret
ettiği belirtilmiĢtir. Bu sayede söz konusu manzumelere ulaĢılması kolaylaĢtırılmaya çalıĢılmıĢtır.
Tarih manzumelerinin incelemesine geçilmeden önce, “Tarih DüĢürme” ve “Ebced”
hakkında kısaca bilgi verilecektir.
Tarih DüĢürme:
Tarih düĢürmede esas, Arap harflerini, bu harflerin ebced hesabındaki değerine göre bir
hadisenin vukû bulduğu seneyi gösterir bir kelime, bir cümle, bir mısrâ ya da bir beyit Ģeklinde
tertip etmektir.2
Tarih manzumelerinde o dönem için önem arz eden olayların tarihleri ebced hesabı ile
verilmektedir. Tarih manzumeleri fetih, düğün, sünnet, doğum, ölüm gibi önemli dönüm noktaları
için kaleme alınabildiği gibi cami, medrese, han, hamam, çeĢme vb. yapılar için de
düĢürülebilmektedir.
Tarih düĢürme sırasında en çok tercih edilen nazım Ģekli kıt‟a‟dır. Matla ve mahlas
beytinin olmayıĢıyla diğer nazım Ģekillerinden ayrılan kıt‟a, kıt‟a-yı sagîre ve kıt‟a-yı kebîre olmak
üzere iki türdür ve xa xa Ģeklinde kâfiyelenir. Kıt‟a-yı sagîre 2 beyitten 5 beyte kadar olurken, 5
beyitten fazla olanlar kıt‟a-yı kebîre olarak adlandırılmaktadır. Kıt‟alarda mahlas beyti
bulunmadığı bilgisi verilirken özellikle kıt‟a-yı kebîrelerde mahlas beytinin bulunabildiği de
kaynaklarda zikredilmiĢtir.3
Tarih düĢürme sanatı, yüksek bir kültür seviyesinin göstergesidir ve Dîvân Ģâirleri içinde
tarih düĢürme konusunda özellikle isimleri öne çıkmıĢ olanlar Hızır Bey, Âdem Baba, Bursalı
HâĢimî, Antepli Aynî ve Sürûrî gibi Ģâirlerdir.4
Ebced Hesabı:
Yukarıda da zikredildiği gibi Arap alfabesinde her harfin bir sayısal karĢılığı vardır. Tarih
düĢürme esnasında bu harflerin rakamsal değerlerinden yararlanılarak istenilen tarihe
ulaĢılmaktadır. Harflerin rakamsal karĢılıklarını kolaylıkla ezberleyebilmek için sekiz anlamsız
kelimeden yararlanılır ki bunlar Ģu Ģekilde sistematize edilmiĢtir:5
2 Tâhirü‟l-Mevlevî, Edebiyat Lügatı, Enderun, Ġstanbul 1994, s. 146. 3 Bkz. Haluk Ġpekten, Eski Türk Edebiyatı Nazım ġekilleri ve Aruz, Dergâh Yayınları, Ġstanbul 2001, s. 52. 4 ġener Demirel, “Antepli Aynî Divanı‟ndaki Tarih Manzumeleri Üzerine Bir Ġnceleme”, Turkish Studies, Volume 3/4
Summer 2008. 5 Bkz. Ġsmail Yakıt, Türk-Ġslâm Kültüründe Ebced Hesabı ve Tarih DüĢürme, Ötüken yay., Ġstanbul 2003, s. 38-42;
Ġskender Pala, Ansiklopedik Divân ġiiri Sözlüğü, L&M yay., Ġstanbul 2003, s. 138-139, 451-452; Tâhirü‟l-Mevlevî,
a.g.e., s. 38-39; Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, Ankara 1999, s. 197; Dursun
Ali Tökel, Divan ġiirinde Harf Simgeciliği, Hece yay., Ankara 2003, s. 42-44.
1306 Erdem Can ÖZTÜRK
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013
ebced Hevvez ≈u≠≠ì kelemen saúfe´ øaraĢet §e∆∆aŸ ¬a®ı˚+len
ضظغ+ أل ثخذ قرشت سعفص كلمن حطى هوز ابجد
=ا1 =ب2 =ج3 =د4 =ه5 =و6 =ز7 =ح8
=ط9 =ى11 =ك21 =ل31 =م41 =ن51 =س61 =ع71
=ف81 =ص91 =ق111 =ر211 =ش311 =ت411 =ث511 =خ611
=ذ711 =ض811 =ظ911 =غ1111 گ=ك ژ=ز چ=ج پ=ب
“Ebced hesabı günlük hayattan mimarî eserlerin yapımına, doğumdan ölüme kadar çok
geniĢ bir alanda kullanılmıĢtır. Ebced hesabının kullanıldığı yerleri kısa baĢlıklar altında Ģöyle
sıralamak mümkündür: Günlük ihtiyaçlar ve haberleĢmelerde, isim sembolü olarak, çocuğa isim
verilirken, kitap ve makalelerde, resmî devlet kayıtlarında, fizik-matematik ve astronomi ile
mimarî, gibi fen bilimleri ile tasavvuf ve din gibi sosyal bilimlerde ve en son olarak da konumuz
olan tarih düĢürmelerde kullanılmıĢtır. Özellikle ebced hesabı denildiği zaman akla ilk gelen tarih
düĢürme olduğu için zaman içinde söz konusu iki terim birbirlerinin yerine dahi kullanılır
olmuĢtur.”6
Tarihler düĢürme sırasında Ģâirlerin baĢvurdukları yöntemler Ģunlardır:
1. Tarih-i Tam: Tarih mısrasının tüm harfleri toplanır ve tarihi tam olarak elde edilir.
2. Ta‟miyyeli Tarih: Tarih beytine ekleme ya da beyitten çıkarma yapılarak tarih elde edilir.
3. Tarih-i Mücevher: Yalnızca noktalı harfler toplanarak tarihe ulaĢılır. Menkût ya da
mûcem adı da verilir.
4. Tarih-i Mühmel: Yalnızca noktasız harfler toplanarak tarihe ulaĢılır. Bî-nukta ya da sâde
adı da verilir.
5. Tarih-i Dütâ: Tarih mısrasında verilmek istenen tarih iki kez düĢürülür.
6. Lafzen ve Mânen Tarih: Tarih hem harflerin rakamsal değeriyle düĢürülür, hem de rakam
olarak söylenir.
7. Lugazlı Tarih: Tarihler, rakam ve Ģekillerden yararlanmak suretiyle bilmece Ģeklinde
Ģiire yerleĢtirilebilir.
Bu çalıĢmanın temelini ebced ve tarih düĢürme oluĢturmadığı, bu konuda kaynaklarda
yeterli bilgi yer aldığı için konunun örnek ve ayrıntılarına yer verilmemiĢtir.7
6 ġener Demirel, a.g.m., Turkish Studies, Volume 3/4 Summer 2008. 7 Ayrıntılı bilgi ve örnekler için bkz. Pala, a.g.e., s. 138-139, 451-452; Fahir Ġz, Eski Türk Edebiyatında Nazım 2, Akçağ,
Ankara 2000, s. 531-534; Tâhirü‟l-Mevlevî, a.g.e., s. 146-149; Yakıt, a.g.e., Ötüken 2003.
18. Yüzyıl Dîvânlarında Çeşme Tarihleri 1307
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013
Tarih Manzumelerinin Nazım ġekillerine Göre Dağılımı:
Bu çalıĢmaya esas alınan 18. yüzyıla ait çeĢme tarihlerinin tamamının kıt‟a nazım Ģekliyle
kaleme alındığı görülmektedir. Bu manzumelerden 26 tanesi kıt‟a-yı sagîre, 35 tanesi ise kıt‟a-yı
kebîre nazım Ģekilleriyle yazılmıĢ manzumelerdir. Kıt‟a-yı sagîrelerden 15, 23, ve 28 numaralı
Ģiirler musarrâ, ilk beyitleri kendi arasında kâfiyeli olan, kıt‟alardandır. Kıt‟a-yı kebîrelerden ise 5,
14 ve 20 numaralı kıt‟alar musarrâdır.
Kıt‟aların genellikle matla ve mahlas beyitlerinin bulunmadığı kaynaklardan hareketle
zikredilmiĢti. Aynı kaynaklar, kıt‟alarda zaman zaman mahlas beytinin yer alabileceğini ve ilk
beytin mukaffâ olabileceğini de kaydetmektedir. Ġncelenen tarih manzumelerindeki Ģiirler arasında
musarrâ kıt‟a sayısı azdır ki bu da kıt‟a nazım Ģeklinin genel kullanımına uygunluk göstermektedir.
Bununla birlikte söz konusu manzumelerin hemen hepsinde mahlas kullanılması dikkat çekicidir.
Bu durum 18. yüzyılda kıt‟a nazım Ģeklinde birtakım değiĢiklikler yaĢanmıĢ olabileceğini akla
getirmektedir. Konuyla ilgili kesin tespitler için bu nazım Ģeklinin baĢlangıcından son örneklerine
kadar kronolojik olarak incelenmesi gerekmektedir. Bu yeni ve geniĢ hacimli incelemeleri
gerektiren bir konudur.
Tarih Manzumelerinin Vezinlere Göre Dağılımı:
Vezin ġiir Numarası
Fäúilätün Fäúilätün Fäúilätün Fäúilün 1-2-3-10-11-19-22-26-27-28-33-34-35-
38-44-46-58
Fäúilätün Fäúilätün Fäúilün 17-61
Feúilätün Feúilätün Feúilätün Feúilün 4-8-13-16-18-24-29-62
Feúilätün Feúilätün Feúilün 39
Mefäúìlün Mefäúìlün Mefäúìlün Mefäúìlün 5-20-23-25-32-36-37-40-41-42-43-45-
47-48-51-55
Mefäúilün Mefäúilün Feúùlün 49
Mefúùlü Mefäúìlü Mefäúìlü Feúùlün 6-60-54
Feúilätün Mefäúilün Feúilün 7-9-12-21-31-57-53-56
Mefúùlü Mefäúilün Feúùlün 14-15-52
Müstefúilün Müstefúilün Müstefúilün
Müstefúilün 30-50
Mefäúilün Feúilätün Mefäúilün Feúilün 59
Söz konusu ettiğimiz tarih manzumeleri vezinlerine göre incelendiğinde remel bahrinden
olan “Fäúilätün Fäúilätün Fäúilätün Fäúilün” ve hezec bahrinden olan “Mefäúìlün Mefäúìlün
Mefäúìlün Mefäúìlün” kalıplarının toplam manzume sayısının yarısından fazlasına tekâbül ettiği
1308 Erdem Can ÖZTÜRK
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013
görülmektedir. Bunları remel bahrinden “Feúilätün Feúilätün Feúilätün Feúilün” ve hafîf bahrinden
“Feúilätün Mefäúilün Feúilün” kalıpları izlerken diğer kalıplarla ancak bir ya da iki örnek olduğu
görülmektedir.
Ġncelenen manzumelerin yaklaĢık beĢte dördünün Klâsik edebiyatımızda sık kullanılan ve
diğerlerine göre daha az karmaĢık olduğu söylenebilecek olan “Fäúilätün Fäúilätün Fäúilätün
Fäúilün”, “Mefäúìlün Mefäúìlün Mefäúìlün Mefäúìlün” ve “Feúilätün Feúilätün Feúilätün Feúilün”
vezinleriyle kaleme alındığını görülmüĢtür.
Mesnevî nazım Ģeklinde her beytin kendi arasında kâfiyeli olmasının uzun hikâyelerde
Ģâire kolaylık sağladığı araĢtırmacılar arasında genel bir kabuldür. ġâirin tarih manzumesi kaleme
alırken -diğer tüm etkenler bir kenara bırakılırsa- hem vezne uymak, hem de harflerle matematiksel
bir sonuca varmak zorunda olduğu da bilinen bir gerçektir. Ġncelenen tarih manzumelerinde
Ģâirlerin daha ziyâde, âĢinâ olunan ve çok kullanılan vezinleri tercih etmesinin, mesnevî nazım
Ģeklinin uzun hikâyelerde tercih edilmesiyle benzer bir endiĢeden kaynaklandığını akla
getirmektedir.
Tarih Manzumelerinin Türlerine Göre Dağılımı:
ÇeĢme manzumeleri yukarıda kısaca değinilen tarih düĢürme türlerine göre incelediğinde
tarihlerin tamamının mânen verildiğini, lafzen veya lugazlı tarihin hiç kullanılmadığı
görülmektedir.
Söz konusu 62 çeĢme tarihinin 48 tanesi tarih-i tam ve 6 tanesi ta‟miyyeli tarih (5, 13, 41,
57, 61, 62) olup 16, 20 ve 38 numaralı tarihler de tarih-i dütâ Ģeklinde oluĢturulmuĢtur. 40 numaralı
manzume ise tarih-i mühmel ya da tarih-i bînokta olarak adlandırılan türdendir. Bunlar dıĢındaki
tarih düĢürme tekniklerine rastlanmamıĢtır.
ġiirlerin hemen hepsinde tarih, Ģiirin son beytinin son mısrasının tümüyle verilirken 15 ve
18 numaralı Ģiirlerde tarihin son mısradaki birkaç kelime ile verilmiĢtir. 21 numaralı Ģiirde ise
mahlas beytinin ardından gelen beytin tamamı tarihi vermektedir:
Bula bu beyt-i päkile Neylì
Oldı tärì∆ini anıñ gùyä
Bu Me≈emmed Efendi çeĢmesiniñ
Ġç ´afäyıla äbın eyle duúä
Nâbî 16 numaralı Ģiirde,
Mäye-yi cùĢiĢ olup ≠abúuma mänende-yi äb
Eyledüm Ģevø ü ≠arabdan iki tärì∆ ihdä
18. Yüzyıl Dîvânlarında Çeşme Tarihleri 1309
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013
beytiyle söz konusu çeĢme için aynı Ģiir içinde iki tarih düĢtüğünü belirtmektedir. Bu beytin
ardından iki mahlas beytiyle iki tarih verilmiĢtir. Bu tarihler son iki beytin ikinci mısralarının
toplanmasıyla elde edilir.
Neylî,
Birer tärì∆ olup her mı´raúı bu ma≠laúıñ Neylì
Sipihr-i täøına bu çeĢmesärıñ ferøadän oldı (20)
beytinin ardından gelen son beytin iki mısrasına iki kez tarih yerleĢtirmiĢtir:
Bu dil-cù çeĢme-yi ´äfì enäma nùĢ-ı cän oldı
Züläl-i lu≠fı Ġbrähìm PäĢänıñ revän oldı (20)
beyitleri ayrı ayrı H. 1138 – M. 1725/1726 tarihini vermektedir.
Son tarih-i dütâda ise Nedîm‟e aittir.
Va´f-ı päkinde Nedìm anuè bu beyti söyleyüp
Ġki mı´raúdan iki tärì∆ tevlìd eyledi (38)
Nedim, beytiyle tarihin dütâ olduğunu bildirdikten sonra tıpkı Neylî‟de olduğu gibi son beytin her
iki mısrasına tarihi birer kez yerleĢtirmiĢtir.
Bunların haricinde Ģiirlerin çok az bir kısmında tarih türünün verildiği (27-32-34-35-37-40-
41-42-43), genelde yalnızca beyte tarihi yerleĢtirmekle yetinildiği görülmüĢtür.
Ġncelenen Ģiirler arasındaki tek bînotka tarih ise Nedîm‟e aittir. ġâirin 40 numaralı Ģiirinde
Beyän itdi Nedìmä ˚ayr-ı menøù≠ ile täri∆in ifadesiyle makta beytinin ilk mısrasında tarihin
mühmel olduğu imâ edildikten sonra, Ģiirin son mısrasının noktasız harfleriyle tarih verilmiĢtir:
Bu raúnä çeĢme-yi pür-nùrı yapdırdı BeĢìr A˚a.
Tarih düĢüren Ģairlerin bu tasarrufları bize çeĢme tarihlerinde çok büyük oranda tarih-i tam
türünün tercih edildiğini ve tarihin tespitinin Ģiirin okuyucusuna bırakıldığını göstermektedir.
Ta„miyyeli tarihlerde dikkat çeken bir husus “su ve çeĢme” etrafındaki kelimelerin
ta„miyye için tercih edilmesidir.
Dil-i Näbì gibi äb aødı didi tärì∆in
E§er-i A≈med Efendi ide Alläh øabùl (13)
(1123-3=1120) (H. 1120 – M. 1708/1709) (Tarih-i Ta„miyye)
ġairler Ģiirlerinde ta„miye için konuya paralel kelimeleri tercih etmektedirler. Burada da
görüldüğü üzere (13) numaralı Ģiirde tarihe ulaĢabilmek için toplam sayıdan üç(=äb) sayısının
çıkarılması gerektiği, suyun akıp gitmesiyle benzerlik kurularak imâ edilmiĢtir. Suyun akıp yok
olması gibi toplam sayıdan üç(=äb) sayısının atılması çeĢme tarihine ulaĢılmasını sağlamaktadır.
1310 Erdem Can ÖZTÜRK
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013
Son mısranın ebced değeri 1123 sayısını vermektedir. Ġlk mısrada geçen “äb aødı” ibaresinden
hareketle äb‟ın ebced karĢılığı olan 3 sayısını 1123‟ten çıkarılması çeĢmenin tarihini vermektedir.
Benzer bir örnek ise Ģöyledir:
Ġçinde taúmiyyeyle didi tärì∆in Nedìm anuè
BeĢìr A˚a sebìli yapdı andan aødı hep kev§er (41)
(1873-733=1140) (H. 1140 – M. 1727/1728 ) (Tarih-i Ta„miyye)
Burada da yine “aødı” ibaresi, akıp gitmek, yok olmak mânâsında kullanılmıĢ ve tarihe
ulaĢabilmek için beyitten “hep kev§er” ibaresinin ebced karĢılığının çıkartılması gerektiğine iĢaret
edilmiĢtir. Bu çıkarma iĢlemi yaptıldığında tarihe ulaĢılır.
Tarih Manzumelerinin Kompozisyonu:
1. Tarih manzumelerindeki baĢlıkların önemli bir kısmı çeĢmeyi inĢâ ettiren kiĢinin adını
taĢımaktadır. Bunlar “Tärì∆-i ÇeĢmesär-ı Välide Sul≠än”, “Tärìh-i Çesme-yi Sul≠än A≈med Der-
Üsküdar” gibi klasik terkiplerle ifade edilmiĢtir. Bir kısım manzumeler ise sayıları az olmakla
birlikte “Tärì∆-i ÇeĢme” ya da “Tärì∆-i ġädırvän” gibi kısa ve sadece, manzumenin türünü bildiren
baĢlıklar taĢımaktadırlar. ġayet aynı yapı için birden fazla tarih varsa ikinci ve sonraki manzumeler
“Tärì∆-i Dìger Beräy-ı ÇeĢme-yi Mezbùr” “Velehu Tärì∆-i Dìger” gibi baĢlıklar almıĢlardır.
2. Tarih manzumesinin yazıldığı çeĢmeyi yaptıran kiĢi hakkında övgü dolu sözler
söylenmektedir.
Menbaúu‟l-∆ayr Mu´≠afä PäĢä
Ki Ģerefdür vücùdı insäna
Hem mu´ä≈ib hem ä´af-ı §änì
~a◊ret-i päd-Ģäh-ı devräna (9)
3. ÇeĢmeyi yaptıran söz konusu Ģahsın yaptığı hayırların devamı, iĢlerinde baĢarı bulması,
sağlığının iyi olması ve hayrının kabul edilmesi gibi hususlarda dua edilmektedir.
Saúyini meĢkùr u ∆ayrätını maøbùl eylesün
Rütbe-yi ≈add-i øabùl-i ≈a◊ret-i Rabbü‟l-úibäd (10)
4. ÇeĢmeler hakkında çok fazla söz söylenmez. Tarih manzumelerinden hareketle
çeĢmelerin fizikî özellikleri, konumu hakkında kesin bilgi edinilememektedir. Ancak çeĢmeden
18. Yüzyıl Dîvânlarında Çeşme Tarihleri 1311
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013
bahsedildiğinde bir beyitle çeĢmenin medhi yapılır ve sağlık, sıhhat vesilesi olması hususunda dua
edilir.
5. Tarih manzumesinin türünün, Ģiirlerin büyük bir çoğunluğunda belirtilmediğini
görülmekle birlikte bazı manzumelerde tarih türüne dair bilgilere rastlamak da mümkündür:
Bu mı´raúla Nedìmä söyledi tärì∆-i itmämın
Bu Ģehri mä ile Sul≠än A≈med eyledi sìr-äb (32)
Beyän itdi Nedìmä ˚ayr-ı menøù≠ ile täri∆in
Bu raúnä çeĢme-yi pür-nùrı yapdırdı BeĢìr A˚a (40)
˙älib-i däúì didüm tärì∆-i itmämın tamäm
Selsebìl-i MihriĢähì ´ub≈-ı envär-ı se≈äb (27)
6. ġiirin sonunda ise tarih beyti/beyitleri, mısrası ya da kelimesi yer almakta; Ģâirin mahlasına
da bu son beyitte rastlanmaktadır.
Tarih manzumelerinin kompozisyonunu kısaca bu Ģekilde sıralamak mümkün olmakla
birlikte hepsinin bu unsurları tam olarak taĢıdığını ya da tüm manzumelerde bu sıraya tam olarak
uyulduğunu söylemek mümkün değildir. Bu kompozisyon inceleme sırasında 18. yüzyıl çeĢme
tarihlerinde görülen hâkim usûldür.
Tarih Manzumelerinde Kullanılan Üslup:
ġiirlerin ana ekseninin çeĢmeler ve dolayısıyla su olduğu düĢünüldüğünde ilk akla gelen
Ģeylerden biri benzetme konusunda nelerin tercih sebebi olduğudur. ġiirlere bu gözle bakıldığında
benzetmelerin çok olmamakla birlikte “kevser”, “zemzem” gibi tahmin edilebilecek kavramlar
etrafında toplandığını görülmektedir. Bunlardan “zemzem” benzetmesine bir iki yerde rastlanırken
hakim olan unsurun “kevser” olduğu görülmektedir:
Mäõi cärì getürüp ∆ayr ile sìr-äb itdi
Oldı hem-reng-i bihiĢt eyledi kev§er çü du∆ùl (13)
Eyledi icrä BehiĢt-i lu≠fınuè enhärını
Bundan äb-ı kev§eri nùĢ eyle øana øana gel (26)
1312 Erdem Can ÖZTÜRK
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013
Dehen-i lùlesi Ģekker gibi eyler taørìr
Bir nümùne ´orana çäĢni-i kev§er içün (29)
˙älib øalemden aødı bil tärì∆i hem-çün selsebìl
A´≈äba zemzem hem sebìl úayn-ı ´afä-yı MihrĢäh (30)
Diğer türlerde olduğu gibi tarih manzumelerinde de dîvân Ģiirinin kendine has kelime
dünyası kullanılmıĢtır. Fakat bu manzumelerde asıl önemli bölüm tarihin verildiği kısım olduğu
için tekrarlara düĢüldüğü de görülmektedir. Nedîm‟e ait aĢağıdaki mısralarda olduğu gibi farklı
Ģiirlerde benzer mısralar tekrar edilir. Hatta bu tarihler farklı kiĢiler tarafından yaptırılmıĢ çeĢmeler
için düzenlenmiĢ manzumelerdir.
ġehen-Ģäh-ı hümäyun-päye Sul≠an A≈med-i ˙äzì
Ki Ģämildür cihäna reõfeti ebr-i bahäräsä (40)
ġehen-Ģäh-ı hümäyun-päye Sul≠än A≈med-i ˙äzì
Ki Ģämildür cihäna lu≠f u ebr-i nev-baharäsä (42)
***
O ≈äøän-ı cihänuè ma®har-ı el≠äf u i≈sänı
BeĢìr A˚a o Ÿät-ı bì-úadìl-i mekrümet-pìrä (40)
O ∆äøän-ı cihänuè sıhr-ı ∆ä´-ı mekrümetkärı
Vezìr-i aú®am Ġbrähìm PäĢä-yı Felä≠un-rä (42)
Klâsik edebiyatın yaygın sanatlarından olan mübalağaya sadece bir kaç örnekte
rastlanmaktadır.8 Bununla birlikte manzumenin sonunda tarih verilirken kullanılan ifadelerin
genelde sade ve hemen hemen aynı olduğunu görülmektedir:
8 Böyle bir ≈älet-fezä ser-çeĢme bünyäd itdi kim
Lùlesinden ´u gibi aømaødadur dürr-i úAden
Bäreke‟llah bäreke‟llah çeĢme-yi äb-ı ≈ayät
™u degül bu nùrdur ammä ki olmıĢ mevc-zen (46)
***
Áb-ı ≈ayvandan münevverdür bu úayn-ı ´äf kim
Menbaú-ı ®ulmet anuè bunuè menär-ı müõminìn (3)
18. Yüzyıl Dîvânlarında Çeşme Tarihleri 1313
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013
Neyli-i däúì didi tärì∆ini
Ġçelim úayn-ı úAlìden kev§eri (17)
Neyliyä nùĢ iden a≈bäb sitäyiĢler ile
Didi tärì∆i içün çeĢme-yi kev§eräsä (18)
Buraya kadar 18. yüzyılda yazılmıĢ çeĢme tarihlerinin Ģekil ve muhteva özelliklerinin
tespitine çalıĢılmıĢtır. Klâsik edebiyat tür ve Ģekil problemlerinin en çok halledildiği alan olsa da
hâlâ tartıĢmaların devam ettiği bilinmektedir. Bu tartıĢmaları kesin bir sonuca bağlamak tüm
türlerin ayrıntılı olarak incelenmesi, türlere ve Ģekillere ait özelliklerin tam olarak ortaya
koyulması, bunların örnek metinlerle desteklenmesi, hatta türlerin yüzyıllara göre geliĢiminin
kronolojik olarak gözler önüne serilmesiyle mümkün olacaktır. Türlerde yüzyıllara göre bir takım
değiĢikliklerin yaĢanmıĢ olması ihtimali akılda tutulmalı ve bunlar üzerinde dikkatle durulmalıdır.
Biz de temelde yukarıdaki amaçlarla bu konuda yapılacak çalıĢmalara kapı aralamak ve
katkıda bulunabilmek adına 18. yüzyıl çeĢme tarihlerinin bir takım özelliklerini ortaya koymaya
çalıĢtık.
Numaralandırma Cetveli:
1 Lâle Devri ġairi ġeyhülislâm Ġshak, Ġstanbul 1997,
s. 295-296.
32 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 139-
140.
2 Lâle Devri ġairi ġeyhülislâm Ġshak ve Dîvânı,
Ġstanbul 1997, s. 298.
33 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 140.
3 Lâle Devri ġairi ġeyhülislâm Es‟ad ve Dîvânı,
Ġstanbul 1997, s. 137.
34 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 144-
145.
4 Lâle Devri ġairi ġeyhülislâm Es‟ad ve Dîvânı,
Ġstanbul 1997, s. 142.
35 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 150.
5 Erzurumlu Zihnî Divanı, Ankara 2001, s. 88. 36 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 151-
152.
6 Erzurumlu Zihnî Divanı, Ankara 2001, s. 88. 37 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 152.
7 Nâbî Dîvânı, c. I, Ġstanbul 1997, s. 187-188. 38 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 157-
159.
8 Nâbî Dîvânı, c. I, Ġstanbul 1997, s. 189. 39 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 164.
9 Nâbî Dîvânı, c. I, Ġstanbul 1997, s. 191. 40 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 177-
178.
***
™ıdø u i∆lä´ ile bir defúa teva◊◊ì iderek
Áb-destin yed-i bey◊ä gibi eyler ra∆Ģän (4)
1314 Erdem Can ÖZTÜRK
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013
10 Nâbî Dîvânı, c. I, Ġstanbul 1997, s. 210. 41 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 179.
11 Nâbî Dîvânı, c. I, Ġstanbul 1997, s. 234. 42 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 185.
12 Nâbî Dîvânı, c. I, Ġstanbul 1997, s. 247. 43 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 186.
13 Nâbî Dîvânı, c. I, Ġstanbul 1997, s. 298. 44 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 187.
14 Nâbî Dîvânı, c. I, Ġstanbul 1997, s. 297-298. 45 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 188.
15 Nâbî Dîvânı, c. I, Ġstanbul 1997, s. 299. 46 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 190.
16 Nâbî Dîvânı, c. I, Ġstanbul 1997, s. 299-300. 47 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 191.
17 Mîrzâ-zâde Ahmed Neylî ve Divanı, Ġstanbul
2004, s. 409-410.
48 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 191-
192.
18 Mîrzâ-zâde Ahmed Neylî ve Divanı, Ġstanbul
2004, s. 412.
49 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 193.
19 Mîrzâ-zâde Ahmed Neylî ve Divanı, Ġstanbul
2004, s. 443.
50 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 193.
20 Mîrzâ-zâde Ahmed Neylî ve Divanı, Ġstanbul
2004, s. 444.
51 Nedîm Divânı, Ankara 1997, s. 194.
21 Mîrzâ-zâde Ahmed Neylî ve Divanı, Ġstanbul
2004, s. 448.
52 Kânî Divanı, Ankara 2013, s. 224-226.
22 Mîrzâ-zâde Ahmed Neylî ve Divanı, Ġstanbul
2004, s. 461-462.
53 Lebîb Divanı, KB e-kitap, s. 342-345.
23 Mîrzâ-zâde Ahmed Neylî ve Divanı, Ġstanbul
2004, s. 463.
54 Lebîb Divanı, KB e-kitap, s. 355-356.
24 Mîrzâ-zâde Ahmed Neylî ve Divanı, Ġstanbul
2004, s. 474-475.
55 Lebîb Divanı, KB e-kitap, s. 357.
25 ġeyh Gâlib Dîvânı, Ankara 1994, s. 119-120. 56 Lebîb Divanı, KB e-kitap, s. 395.
26 ġeyh Gâlib Dîvânı, Ankara 1994, s. 134. 57 Kâmî Divanı, KB e-kitap, s. 128.
27 ġeyh Gâlib Dîvânı, Ankara 1994, s. 135. 58 Kâmî Divanı, KB e-kitap, s. 131.
28 ġeyh Gâlib Dîvânı, Ankara 1994, s. 135. 59 Kâmî Divanı, KB e-kitap, s. 134-135.
29 ġeyh Gâlib Dîvânı, Ankara 1994, s. 135-136. 60 Kâmî Divanı, KB e-kitap, s. 135.
30 ġeyh Gâlib Dîvânı, Ankara 1994, s. 160-161. 61 Kâmî Divanı, KB e-kitap, s. 142-143.
31 ġeyh Gâlib Dîvânı, Ankara 1994, s. 164. 62 Kâmî Divanı, KB e-kitap, s. 169.
18. Yüzyıl Dîvânlarında Çeşme Tarihleri 1315
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 8/13 Fall 2013
KAYNAKÇA
BĠLKAN, Ali Fuat, Nâbî Dîvânı, c. I, MEB, Ġstanbul 1997.
DEMĠREL, ġener, “Antepli Aynî Divanı‟ndaki Tarih Manzumeleri Üzerine Bir Ġnceleme”, Turkish
Studies, Volume 3/4 Summer 2008.
DEVELLĠOĞLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, Ankara 1999.
DOĞAN, Muhammet Nur, Lâle Devri ġairi ġeyhülislâm Es‟ad ve Dîvânı, MEB, Ġstanbul 1997.
---, Lâle Devri ġairi ġeyhülislâm Ġshak ve Dîvânı, MEB, Ġstanbul 1997.
Ġpekten, Haluk, Eski Türk Edebiyatı Nazım ġekilleri ve Aruz, Dergâh Yayınları, Ġstanbul
2001.
ĠZ, Fahir, Eski Türk Edebiyatında Nazım 2, Akçağ, Ankara 2000.
---, Eski Türk Edebiyatında Nazım, Akçağ, Ankara 2000.
KALKIġIM, Muhsin, ġeyh Gâlib Dîvânı, Akçağ, Ankara 1994.
KILIÇ, Atabey, Mîrzâ-zâde Ahmed Neylî ve Divanı, Kitabevi, Ġstanbul 2004.
KURTOĞLU, Orhan, Lebîb Dîvânı, Hacettepe Üniversitesi Doktora Tezi 2004, KB e-kitap.
MACĠT, Muhsin, Erzurumlu Zihnî Divanı, KB, Ankara 2001.
---, Nedîm Divânı, Akçağ, Ankara 1997.
PALA, Ġskender, Ansiklopedik Divân ġiiri Sözlüğü, L&M Yayıncılık, Ġstanbul 2003.
Tâhirü‟l-Mevlevî, Edebiyat Lügatı, Enderun, Ġstanbul 1994.
TÖKEL, Dursun Ali, Divan ġiirinde Harf Simgeciliği, Hece yay., Ankara 2003.
YAKIT, Ġsmail, Türk-Ġslâm Kültüründe Ebced Hesabı ve Tarih DüĢürme, Ötüken 2003.
YAZAR, Ġlyas, Kânî Divanı, Ankara 2012, KB e-kitap.
YAZICI, Gülgün EriĢen, Edirneli Kâmî ve Divanı, KB e-kitap.