Date post: | 09-Feb-2023 |
Category: |
Documents |
Upload: | independent |
View: | 0 times |
Download: | 0 times |
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ Zeynep BAZ
ATMALI FİLTRELİ KATODİK VAKUM ARK DEPOLAMA YÖNTEMİYLE
ÇİNKO NİTRÜR (Zn3N2) ÜRETİMİ VE OPTİKSEL ÖZELLİKLERİ
FİZİK ANABİLİM DALI
ADANA, 2008
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
ATMALI FİLTRELİ KATODİK VAKUM ARK DEPOLAMA YÖNTEMİYLE ÇİNKO NİTRÜR (Zn3N2) ÜRETİMİ VE OPTİKSEL ÖZELLİKLERİ
Zeynep BAZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
FİZİK ANABİLİM DALI
Bu Tez 31/07/2008 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği ile Kabul Edilmiştir. İmza ………………… İmza………………… İmza……………….. Prof. Dr. Ramazan ESEN Prof. Dr. Hamide KAVAK Yrd.Doç.Dr.Ebru ŞENADIM TÜZEMEN Danışman Üye Üye Bu tez Enstitümüz Fizik Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No :
Prof.Dr. Aziz ERTUNÇ Enstitü Müdürü
Bu Çalışma Ç.Ü.Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmektedir. Proje No: FEF2007YL37 Not:Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
I
ÖZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ATMALI FİLTRELİ KATODİK VAKUM ARK DEPOLAMA YÖNTEMİYLE ÇİNKO NİTRÜR (Zn3N2) ÜRETİMİ VE OPTİKSEL ÖZELLİKLERİ
Zeynep BAZ
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
FİZİK ANABİLİM DALI
Danışman : Prof.Dr. Ramazan ESEN
Yıl : 2008, Sayfa 113
Jüri : Prof.Dr. Ramazan ESEN
Prof. Dr. Hamide KAVAK
Yrd. Doç. Dr. Ebru ŞENADIM TÜZEMEN
Bu çalışmada Atmalı Filtreli Katodik Vakum Ark Depolama yöntemi ile Zn3N2
ince filmler oda sıcaklığında cam ve silisyum olmak üzere iki ayrı alt taban üzerine aynı
kalınlık farklı basınçlarda ve aynı basınç farklı kalınlıklarda üretildi. Elde edilen filmlerin
optik ve yapısal özelliklerinin kalınlık ve basınç değişiminden nasıl etkilendiği araştırıldı.
Anahtar Kelimeler: PFCVAD Yöntemi, İnce Film, Zn3N2
II
ABSTRACT
MASTER THESİS
PRODUCTION AND OPTICAL PROPERTIES OF ZINC NITRIDE (Zn3N2)
BY PULSED FILTERED CATHODIC VACUUM ARC DEPOSITION SYSTEM
Zeynep BAZ
DEPARTMENT OF PHYSICS INSTUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
UNIVERSITY OF CUKUROVA
Supervisor : Prof.Dr. Ramazan ESEN
Year : 2008, Pages 113
Jury : Prof.Dr. Ramazan ESEN
Prof.Dr. Hamide KAVAK
Assist.Prof. Ebru ŞENADIM TÜZEMEN
In this work, Zn3N2 thin films were produced on glass and silicon substrates by
Pulsed Filtered Cathodic Vacuum Arc Deposition Method at room temperature for the
same thickness at different pressure and for different thickness at the same pressure.
Furthermore, the influence of thickness and pressure on the optical and structural
properties were investigated for the produced Zn3N2 thin films.
Key Words: PFCVAD Method, Thin Film, Zn3N2
III
TEŞEKKÜR
Tez yazımım sırasında benden her türlü bilgi, beceri ve yardımını
esirgemeyen bana rehberlik yapan danışmanım değerli hocam sayın Prof. Dr.
Ramazan ESEN’e en içten teşekkür ve saygılarımı sunarım. Bu süreç sırasında
yardımlarını esirgemeyen sayın hocam Prof. Dr. Hamide KAVAK ve Yrd. Doç. Dr.
Ebru ŞENADIM TÜZEMEN’e de teşekkürlerimi bir borç bilirim.
Araştırmalarımız sürecinde çalıştığım çalışma arkadaşlarıma özellikle de
Necdet Hakan ERDOĞAN’a teşekkürlerimi sunarım.
Tez süresince bana vermiş olduğu her türlü destek özellikle de moral ve
motivasyon açısından yardımlarından dolayı Uzman Emrumiye Arlı’ya da sonsuz
teşekkürlerimi bildiririm.
Hayatın her alanında ve bu yolculuk sırasında da manevi desteğini hiçbir
zaman esirgemeyen canım aileme de ayrıca sonsuz sevgilerimi ve teşekkürlerimi
sunarım.
IV
İÇİNDEKİLER SAYFA
ÖZ………………………...…………………………………………………………...I
ABSTRACT……………………………………………………………………….…II
TEŞEKKÜR…………………………………………………………………….…...III
İÇİNDEKİLER……………………………………..……………………………….IV
ÇİZELGELER DİZİNİ………………………………………...………….………VIII
ŞEKİLLER DİZİNİ…………………………………………...………………...…..IX
1. GİRİŞ………………………………………...……………………………….…....1
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR……………………………………………………….....4
3. MATERYAL ve METOD…………………………………………………………9
3.1. Temel Teorik Kavramlar……………………………...........................................9
3.1.1 Kristalografiye Giriş….....……………………………………………...….9
3.1.2 Atomlardaki Periyodik Düzen……………………... …………………....10
3.1.3 Temel Örgü Türleri……………...……………………………………......10
3.1.4 Kristal Düzlem Geometrisi (Miller İndisleri)……………...…………......13
3.1.5 Kristallerde Simetri………………………...……………………………..15
3.2. Kristal Yapılar……………………………………………………………...…...18
3.2.1 Heksagonal Sıkı Paket Yapı……………………………………………....20
3.2.2 Amorf Yapı………………………………………….……………………21
3.3. Kristal Yapı Kusurları………………..…………………………...…………….24
3.3. 1 Noktasal Hatalar...……………………………………………….............24
3.3. 2 Çizgisel Hatalar (Dislokasyonlar)……………...…………………..........27
3.3. 3 Yüzeysel Hatalar(Tane sınırları, dış yüzeyler, istiflenme
hataları)……………………………………………………………..…..30
3.4. Kristalde Kırınım…………………………………………………………….…33
3.4.1 X-Işınları……….……………………………………………………..…33
3.4.2 Bragg Kanunu…………………………………………..…………….....39
3.4.3 Düzlemler Arası Uzaklık………………………………………….….…41
V
3.5. Deneysel Kırınım Metodları…….. …………………………………………….43
3.5.1 Toz Kırınım Metodu………………………………………………...........44
3.5.2 Laue Metodu……………………………………………………………...44
3.5.3 Döner Kristal Metodu…………………………………………….............44
3.6. Optik Özellikler………………………………………………………………...46
3.6.1 Temel Soğurma…………..…………………………………………….....46
3.6.2 İzinli Doğrudan Geçişler……………………………………………….....47
3.6.3 Yasaklı Doğrudan Geçişler…………………………………………….....49
3.6.4 Dolaylı Bantlar Arasında Dolaylı Geçişler…………………………….....50
3.6.5 Direk Bantlar Arasında Dolaylı Geçişler……………………………...….56
3.6.6 Bant Kuyrukları Arasındaki Geçişler………………………………….....56
3.7. İnce Film Depolama Yöntemleri…………………………………………….....59
3.7.1 Fiziksel İşlemler………………………………………………………..…59
3.7.2 Kimyasal İşlemler………………………………………………………...61
3.7.3 Fiziksel ve Kimyasal İşlemler………………………………………….....62
3.8. Atmalı Filtreli Katodik Vakum Ark Depolama Tekniği……………….……….64
3.8.1 Ark Spotu ve Plazma…………………………………………………......69
3.8.2 Katodik Ark Kaynakları…………………………………………….……70
3.8.3 PFCVAD Sisteminin Çalışma Prensibi ………………………………….71
3.8.4 PFCVAD Sisteminin Karakteristikleri…………………………………...71
3.9. Filmlerin Yapısal Karakterizasyonunun Belirlenebilmesi……………..…….…72
3.9.1 Örgü Parametresinin Ölçümü ve Tanecik Büyüklüğü Hesabı……….…...72
3.10. Filmlerin Optik Karakterizasyonunun Belirlenebilmesi……………….……...73
3.10.1 Soğurma Katsayısının Hesaplanması……………………………..…....73
3.10.2 Yasak Enerji Aralığının Bulunması……………………………………77
3.10.3 Film Kalınlığının Hesaplanması ………………………………...….....79
3.10.4. Sönüm Katsayısının (k) Hesaplanması………………………………..80
VI
4. ARAŞTIRMA ve BULGULAR ………………………………………………....81
4.1. Atmalı Filtreli Katodik Vakum Ark Depolama Yöntemiyle Elde Edilen Çinko
Nitrür İnce Filmlerin X-Işınları Çalışmaları………………………………..…..81
4.2. Atmalı Filtreli Katodik Vakum Ark Depolama Yöntemi İle Elde Edilen
Çinko Nitrür İnce Filmlerin Optik Özelliklerinin Belirlenmesi…………..……82
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER…………………………………………………..107
KAYNAKLAR………………………………………………………………..…...108
ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………..……....113
VII
ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA
Çizelge 3.1. Kristal sistemleri.( Durlu, 1996)……………………………………….11
Çizelge 3.2. Uzay Örgüleri. (Durlu, 1992) ………………………………………....13
Çizelge 3.3. Hermann-Mauguin gösterimi ile simetri elemanları………………..…17
Çizelge 3.4. Kristal sistemlerinde simetri elemanları…………………………...…..18
Çizelge 3.5 Bazı kristal sistemlerin düzlemler arası uzaklık formülleri……...……..43
Çizelge 4.1. Farklı azot basınçları ile optik parametrelerin değişimi………...……..87
Çizelge 4.2. Aynı basınç (1x10-3 Torr ) farklı kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür
ince filmlerinin optik parametrelerin değişimi…………...……..……92
Çizelge 4.3. Tavlandıktan sonra elde edilen çinko nitrür ince filmlerinin optik
parametrelerinindeğişimi………………...……………………………97
Çizelge 4.4. Tavlandıktan sonra elde edilen çinko nitrür ince filmlerinin optik
Parametrelerinin değişimi………..…………………………………..102
VIII
ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA
Şekil 3.1. Ondört uzay örgüsüne ait birim hücreler …………………………...……12
Şekil 3.2. Kristaldeki bazı düzlemlerin Miller indisleri………………………….....14
Şekil 3.3. Heksagonal birim hücre……………...……...............................................15
Şekil 3.4. Sıkı paketlenmiş küreler …………………………...………………….....20
Şekil 3.5. a) Kristal yapıdaki SiO2 (Kuartz) (Cam), b) Amorf yapıdaki SiO
2…...….21
Şekil 3.6. Atom boşluğu hatası………………...…………………..………………..25
Şekil 3.7. a) Safsızlık hatası b) sarı atom yeralan atom hatası……………...………25
Şekil 3.8. a) yeralan (interstitial), b) küçük arayer (substitutional), c) büyük arayer
Hatalar…………………………………...……………………………….26
Şekil 3.9. a) Frenkel, b)Schottky hataları………..………………………………….26
Şekil 3.10. Frenkel, Schottky ve boşluk hataları………………..…………………..27
Şekil 3.11. Kenar dislokasyon…………………………..…………………………..28
Şekil 3.12. Karışık Dislokasyon……………………………………………..……...29
Şekil 3.13. Dislokasyon hareketi…………………………………………..………..29
Şekil 3.14. Tane sınırları……………………………………………...……………..30
Şekil 3.15. a) Tane sınırına yakın bölgede atom dizilişi, b) Küçük açılı tane
sınırları………………………………………………………………….31
Şekil 3.16. İstif hatası…..…………………………………………………………...32
Şekil 3.17. İkiz sınırlar…………………………………………………...………….32
Şekil 3.18. X-ışınlarının Üretimi……………………………………………..……..34
Şekil 3.19. Hızlandırma gerilimine bağlı olarak elde edilen sürekli x-ışını spektrumu
(Kabak, 2004)…………………………………………………..……….36
Şekil 3.20. Molibden bir hedefle oluşturulan X-ışını çizgi spektrumu…..………36
Şekil 3.21. X-ışınlarından oluşan en yaygın geçişleri gösteren enerji seviyesi...…...38
Şekil 3.22. Bir kristal tarafından oluşturulan X-ışınları kırınımı………...………….40
Şekil 3.23. S arka ve ön yüzün alanıdır. d100 , S ye diktir (Kabak, 2004)…………..41
Şekil 3.24. Döner kristal yöntemi için deneysel düzenek (Dikici, 1993)…...……....45
Şekil 3.25. Döner kristal metodunda film üzerinde çizgilerin oluşumu
IX
(Kabak, 2004)……………………………………………………......….46
Şekil 3.26. Parabolik bir bant yapısında doğrudan geçiş (Pankove, 1971)……..…..48
Şekil 3.27. Dolaylı geçişler (Pankove, 1971) …………………………..………..…50
Şekil 3.28. Soğurmanın sıcaklık bağımlılığı (Pankove, 1971)…………………..….53
Şekil 3.29. İki fonon yardımlı geçişler. (Pankove, 1971)………………...…………53
Şekil 3.30. Optik soğurmanın iletim bandı durumlarının doldurulmasıyla değişimi
(Pankove, 1971)……………………………………..…………………..54
Şekil 3.31. Aşırı katkılamanın bant kenarına etkisi (Pankove, 1971)…………..…..55
Şekil 3.32. Taşıyıcı yoğunluğunun soğurmaya etkisi (Pankove, 1971)………….....55
Şekil 3.33. İletim bandına doğrudan geçişler. (Pankove, 1971)………………...…..56
Şekil 3.34. GaAs' ın oda sıcaklığındaki soğurma kenarı. (Pankove, 1971)…...…….57
Şekil 3.35. İletim bant kuyruğunun optik soğurma ile gözlenmesi
(Pankove, 1971)…………………………………………………………57
Şekil 3.36. Turbomoleküler pompa sistemi……………...………………………….65
Şekil 3.37. Reaksiyon odacığı……………………………………..………………..66
Şekil 3.38. Atmalı plazma ark kaynağı…………………………………...…………67
Şekil 3.39. PFCVAD sisteminin şematik gösterimi…………………………..…….68
Şekil 3.40. PFCVAD sisteminin temel bileşenleri……………………………..…...69
Şekil 3.41. İnce bir tabakadaki soğurma. (Meyer, 1972) ………………………...…74
Şekil 3.42. İnce bir filmde çok yansımalı ışık geçirimi. (Pankove, 1971). ...…..…..75
Şekil 3.43. Amorf bir yarıiletkenin soğurma katsayısının enerji ile değişimi
(Mott,1979) …………..…………………………………………………78
Şekil 4.1. Çinko Nitrür ince filmlerin X-ışınları kırınım deseni……...……………..81
Şekil 4.2. Çinko Nitrür yarıiletken ince filmlerin farklı azot basınçlarında
geçirgenliğin dalga boyuna göre değişimi………....…………………….83
Şekil 4.3. Çinko Nitrür yarıiletken ince filmlerin farklı azot basınçlarında soğurma
katsayısının enerjiye göre değişimi…………………………...………….84
Şekil 4.4. Çinko Nitrür yarıiletken ince filmlerin farklı azot basınçlarında
( )ναh 2 ’nin Enerji ’ye göre değişimi…………….………….…………..85
Şekil 4.5. Çinko Nitrür yarıiletken ince filmlerin aynı kalınlık farklı basınçlarda
lnα ’ya göre enerjinin değişimi…………...……………………..………86
X
Şekil 4.6. Aynı basınç ( 1x10-3 Torr ) farklı kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür ince
filmlerin optik geçirgenlik değerlerinin dalga boyuna karşı grafiği……..88
Şekil 4.7. Aynı basınç ( 1x10-3 Torr ) ve farklı kalınlıklar da elde edilen çinko nitrür
ince filmlerinin soğurma katsayısının enerjiye göre değişimi………….89
Şekil 4.8. Aynı basınç ( 1x10-3 Torr ) farklı kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür
ince filmlerinin ( )ναh 2 ’nin enerjiye göre değişimi…………………….90
Şekil 4.9. Aynı basınç ( 1x10-3 Torr ) farklı kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür ince
filmlerinin ln α ’ nın enerjiye göre değişimi……………………………..91
Şekil 4.10. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE3) çinko nitrür ince filmlerinin optik
geçirgenlik değerlerinin dalga boyuna karşı grafiği………………........93
Şekil 4.11. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE3) çinko nitrür ince filmlerinin
soğurma katsayısının enerjiye göre değişimi…………………………...94
Şekil 4.12. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE3) çinko nitrür ince filmlerinin
( )ναh 2 ’nin enerjiye göre değişimi…………………………………..…95
Şekil 4.13. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE3) çinko nitrür ince filmlerinin ln α
nın enerjiye göre değişimi……………………………………….……..96
Şekil 4.14. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE5) çinko nitrür ince filmlerinin optik
geçirgenlik değerlerinin dalga boyuna karşı grafiği…………..………..98
Şekil 4.15. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE5) çinko nitrür ince filmlerinin
soğurma katsayısının enerjiye göre değişimi………………………………………..99
Şekil 4.16. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE5) çinko nitrür ince filmlerinin
( )ναh 2 ’nin enerjiye göre değişimi…………………………………...100
Şekil 4.17. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE5) çinko nitrür ince filmlerinin ln α ’
nın enerjiye göre değişimi………………………….………………101
Şekil 4.18. Aynı kalınlık (350 nm) farklı basınçlarda çinko nitrür ince filmlerinden
elde edilen bağıl yansıtma…………………………….………….......103
Şekil 4.19. Aynı basınç (1x10-3 Torr) farklı kalınlıklarda çinko nitrür ince
filmlerinden elde edilen bağıl yansıtma………………………………104
Şekil 4.20. Aynı kalınlık (350 nm) farklı basınçlarda çinko nitrür ince filmlerinin
soğurma ve geçirgenlik (%T) değerlerinden elde edilen bağıl
XI
yansıtma.................................................................................................105
Şekil 4.21. Aynı basınç (1x10-3 Torr) farklı kalınlıklarda çinko nitrür ince
filmlerinin soğurma ve geçirgenlik (%T) değerlerinde bağıl
yansıtma………………………………………………………………106
1. GİRİŞ Zeynep BAZ
1
1.GİRİŞ
Yüzyıllar önce soy metallerin ince filmleri cam ve seramik üzerine
dekorasyon olarak kullanılmış olması, 1940’lı yıllardan itibaren yarıiletken
teknolojisi üzerine olan ilgiyi günümüze kadar devam ettirmiştir. Özellikle son
yıllarda teknolojik ve bilimsel araştırmalarda önemli bir yer tutan yarıiletken ince
film bilimi bütün dünya çapında temel bir araştırma alanı olarak gelişmiştir. İnce
filmler, farklı üretim teknikleri kullanılarak kaplanacak malzemenin atomlarının ya
da moleküllerinin, bir taban üzerine ince bir tabaka halinde oluşturulan ve kalınlıkları
tipik olarak 1 μm civarında olan yarıiletken malzemelerdir.
Kaplamanın önemi ve endüstri için yeni malzemelerin sentezi, ince film
işleme teknolojisinde büyük ve önemli bir artışa neden olmuştur. Şu anda bu
gelişmeler, mikro elektronik, optik ve nanoteknolojideki bilimsel ve teknolojik
patlamalarla büyük bir alanda ilerlemektedir. Kalınlığı 1 ile 10 μm arasında değişen
kalınlıklardaki filmler için yapı ve işlem teknolojisi çok sayıdaki üretim alanı için
önemlidir.
Üretim alanları:
♦ Isıya dayanıklı malzeme kaplama işlemleri ve korumalı giyimler
♦ Malzemelerin ömür süresinin artırılması, atmosfer basıncına ve ısıya karşı
malzemelerin korunması
♦ Güneş pilleri, optik ve elektronik devreler, bilgisayarlarda hafıza bölümlerin
de kullanılır.
Son yıllarda nanometre büyüklüğünde özellikle ince film formatında
yarıiletken yapıda malzeme üretimi kayda değer bir ilgi alanına sahiptir. Güneş
pilleri, süper kapasitörler, fotovoltaik araçlar ve elektrokronik pencerelerde
kullanılan materyalin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin kontrolünün sağlanabilirliği,
yarıiletken ince film ve nanoteknolojisi içeren çalışmalara olan ilgiyi artıran
nedenlerden biridir. İnce film formatında nanokristal yarıiletken materyaller, bu
materyallerle yapılan malzeme ve araçların karakteristik özelliklerinin artırılmasına
1. GİRİŞ Zeynep BAZ
2
imkân verir. Bu tip malzemelerde, materyali oluşturan parçacık sayısının
artmasından dolayı katı yapıdan moleküler yapıya doğru aşamalı bir geçiş gözlenir.
Bir yarıiletkenin nanokristal büyüklüğü, yarıiletkenin bant yapısını etkilediği için,
yarıiletkeni oluşturan parçacıkların yeterince küçük olması yük taşıyıcılarının
kuantum sınırında bulunmasını ve bant yapılarının kesikli enerji seviyelerine
ayrışmasına neden olur (Pejova ve ark., 2005). Nanometre büyüklüğündeki
yarıiletken malzemelerin özelliklerinden biride, yarıiletkenin sahip olduğu değerlik
bandının (Eg) değerinin artarken, yarıiletkenin nanokristal yapı çapının azalmasıdır
Yarıiletken ince filmler yapısal mükemmellik derecelerinin azalmasına bağlı olarak
üç ana gruba ayrılırlar. Bunlar;
♦ Tek katlı (homoepitaksiyel) olarak adlandırılan aynı materyalin tek kristal
tabanı üzerine çöktürülen tek kristal filmler
♦ Çok katlı (heteroepitaksiyel) olarak adlandırılan farklı materyalin tek kristali
üzerine büyütülen tek kristal filmler
♦ Cam, kuvars gibi amorf tabanların üzerine çöktürülen polikristal filmlerdir.
Polikristal filmler büyük yüzeyli metal, cam, seramik, grafit gibi tabanlar
üzerinde büyütülebilen, elektrik ve optik özelliklerinden dolayı güneş pili, yarıiletken
fotodedektörler, diyotlar gibi birçok uygulama alanı olan, basit ve değişik
yöntemlerle elde edilebilen yarıiletken malzemelerdir (Sze, 1981). Bu çalışma
alanları içinde üçüncü gruba giren ve Atmalı Filtreli Katodik Vakum Ark Depolama
Yöntemiyle çinko nitrür üretildi ve bu elde edilen örneklerin optiksel özellikleri
detaylı bir şekilde incelendi.
Çinko nitrür yarıiletken ince filmler reaktif rf magnetron söktürme, metal
organik kimyasal buhar depolama, termal buharlaştırma gibi çeşitli yöntemlerle
üretilebilir. Bu tezde çinko nitrür ince filmler atmalı filtreli katodik vakum ark
depolama yöntemiyle üretilecektir.
Katodik plazma ark depolama tekniği fiziksel buhar depolama sistemleri
içindeki önemli yöntemlerdendir. Yarıiletken ince filmlerin depolama sistemleri
içinde plazma yardımlı atmalı filtreli katodik ark depolama sistemi yeni gelişmekte
1. GİRİŞ Zeynep BAZ
3
olup, düşük alt taban sıcaklıklarında iyi tutunmuş yüzey morfolojisi kontrol
edilebilen, yüksek yoğunluklu bileşik filmlerin sentezi için uygun bir sistemdir.
Katodik ark, katot yüzeyindeki ark deşarj yayınlama sisteminin katodu erozyona
uğratarak buharlaştırmasıyla oluşur ve sistemde reaktif gaza ihtiyaç duyulmaz. .
Katot, metal, metal alaşım veya yarı iletken olabilir.
Ark kaynağından yayınlanan plazma; elektronlar, iyonlar ve makro
parçacıklar ve nötral metal buharı içerir. Nötral metal buharı, kütle transferinin küçük
bir kısmını oluşturur. Bu nedenle ark kaynağından kaplama materyal akısı, tümüyle
iyonlar ve makro parçacıklardan oluşur ve üretilen iyonların ortalama kinetik
enerjileri 10 ile 100 eV arasındadır. Ortalama iyon enerjisi katot ile anot arsındaki
potansiyel farktan daha büyüktür. Bu fiziksel karakteristikler, kaplanan filmler için
film morfolojisinin kontrolü, düşük örnek sıcaklığı, yüksek film yoğunluğu, yüksek
film tutunması, bileşik filmlerin verimli sentezi ve düzgünlük gibi avantajlar
sunmaktadır.
Çinko nitrür ince filmleri üretmek için aşağıda verilen yöntem kullanılacaktır.
İlk olarak şematik gösterimi Şekil 1 de gösterilen sistemle üretilecektir. Bu işlem için
hedef olarak metalik çinko (1 mm çaplı ve saflığı 99.99%) ve azot (saflığı 99.9999%)
kullanılacaktır. Filmler ultrasonik temizleyici ile temizlenen cam alt tabanlar üzerine
üretilecektir. Azot gaz girişi gaz akış basınç kontrol sistemi ile kontrol edilecek ve
azot basıncı 10−4 Torr civarında tutulacaktır.
Çinko nitrür örneklerinin yapısal özellikleri, optiksel özellikleri, kalınlıkların
basınç değerlerinin değiştirilmesiyle ve farklı sıcaklıklarda tavlanarak optik
parametrelerin nasıl değiştiği incelendi.
PFCVAD sisteminin tek dezavantajı mikro parçacık üretimidir. Bunlar ise
manyetik indüklenen katot spot hareketiyle, katot akım yoğunluğu ve katot yüzey
sıcaklığı azaltılarak ve reaktif gaz eklenmesiyle azaltılabilir.
Gelişmeler, katodik arkın uygulamalarının değişik potansiyellerine bakılarak
devam etmektedir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeynep BAZ
4
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Çinko nitrür ince filmleri N2 (azot) veya Ar (argon) gazları içeren plazma
içinde ZnN hedef kullanılarak magnetron püskürtme yöntemi tarafından
depolanmıştır. Filmlerin yapısal özellikleri XRD kullanılarak belirlenmiştir.
Elektriksel özellikleri (iletkenliği, taşıyıcı konsantrasyonu ve mobilitesi) dört problu
Van der Pauw metodu kullanılarak Hall effect ölçümleri yapılarak belirlenmiştir.
Filmlerin özellikleri N2 ve O2 ortamları içinde 550 °C’ ye kadar ısısal işlemler
yapılarak incelenmiştir. Argon (Ar) plazma içinde depolanan filmler opaktır ve n-
tipi iletken bir materyal olmakla birlikte yapısı içinde Zn oranı çok fazla olmaktadır.
Filmlerin tavlamayla geçirgenlikleri 345-360 nm ’de bir omuz şeklinde iniş
göstermiştir. Filmler Ar plazma içinde depolandığında bunların iletkenlikleri taşıyıcı
konsantrasyonları mobiliteleri (ρ ~10-1 de 10-2 Ω cm, ND ~1018 de 1020 cm-3) Hall
effect ölçümleri yapılarak bulunmuştur. N2 plazma içinde depolanan filmler yüksek
dirençli ve yüksek geçirgenlikli olmasına rağmen tavlama ile onların özellikleri
değişmemiştir. Ancak filmlerin yüksek tavlama sıcaklıklarında elektriksel
özelliklerinin değiştiği ortaya çıkmıştır. Ar ve N2 plazma içinde hazırlanan her iki
tipteki filmlerinde 400 °C oksidasyonla depolandıktan sonra p-tipi ZnO:N filmlerine
dönüşmüştür. Bu şartlarda elde edilen filmler yüksek dirençliliğe ve düşük taşıyıcı
konsantrasyona sahip olduğu bu sonuçlardan çıkarılmıştır (Kambilafka ve ark, 2007).
Bu çalışmada Zn3N2 filmleri N2/Ar plazma içinde (%99,995 ) Zn hedef
kullanılarak rf-magnetron püskürtme yöntemi kullanılarak üretilmiştir. (001)
yönelimli GaN ve ZnO yüzeyleri depolamada kullanılmıştır. Çeşitli nitrojen kısmi
basınçları altında hazırlanan filmlerin XRD analizleri yapılmıştır. %90 N2 oranında
depolanan Zn3N2 filmleri oksijenle tavlandığında (6000C de 15dakika) ~100 cm2/Vs
mobilitede ve 1017 cm-3 taşıyıcı konsantrasyonunda p-tipi filmler elde edilmiştir. P-
tipi ZnO:N filmlerinin PL spektrası 3,36 eV ’da keskin bir pik göstermiştir. Filmlerin
geçirgenlikleri görünür spektrum aralığında (%80) olduğu belirlenmiştir. Çeşitli alt
tabanlar üzerinde (kuvars, safir, GaN/safir, alt tabanlar) amorf Zn3N2 filmlerini
oksijenle tavlanmasıyla ZnO elde edilmiştir ve yapıları XRD analizi yapılarak
belirlenmiştir (Kaminska ve ark, 2005).
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeynep BAZ
5
Yüksek nitelikli Zn3N2 tozu 120 dakikada 6000 C nitridasyon sıcaklığında
NH3 gazıyla birlikte Zn tozunun nitrürle reaksiyonu tarafından sentezlenmiştir. Farklı
sıcaklıklarda yapılan XRD ölçümleri Zn3N2 bileşiğinin kübik bir yapıda olduğunu ve
örgü sabitinin a=9,788 A0 olduğunu göstermiştir. X-ışını fotoelektron spektroskopisi
(XPS) Zn3N2 ve ZnO arasındaki kimyasal bağlanma durumlarının farklılıklarını
göstermiştir ve N-Zn bağlarının oluşumunu doğrulamıştır. Farklı nitrürleme
sıcaklıklarında XRD analizi yapılmıştır ve en uygun nitrürleme sıcaklığı 6000C
olduğu görülmüştür. Zn3N2 tozunun ısıya bağlı olarak ayrışması davranışını
araştırmada TGA (Thermal Gravimetric Analysis) ve DTA (Differential Thermal
Analysis) kullanılmıştır. Zn3N2’nin 5000C’ nin üzerindeki bir sıcaklıkta karasız bir
yapı gösterdiği bulunmuştur (Zong ve ark, 2004).
Bu çalışmada yüksek nitelikli Zn3N2 nanotelleri 120 dakikada 6000C
nitrürleme sıcaklığında 1 dakikada 500 ml içinde NH3 akışıyla Zn tozlarının nitrürle
reaksiyonu tarafından sentezlenmiştir. Yapısal özelliklerini belirlemek için kullanılan
XRD analizi yoluyla Zn3N2 nanotellerinin kübik bir yapıya sahip olduğu ve örgü
sabitinin de a=9,788 A° olduğu belirlenmiştir. Zn3N2 nanotellerinin morfolojisi ve
yapısı taramalı elektron mikroskobu (SEM, Scanning Electron Microscopy),
geçirgen elektron mikroskobu (TEM, Transmission Electron Microscopy), yüksek
kararlı geçirgen elektron mikroskobu (HRTEM, High-Resolution Transmission
Electron Microscopy) teknikleri kullanılarak belirlenmiştir. Yapılan optik
özelliklerin sonucunda Zn3N2’ nin direk band aralığının1,23 eV olduğu ve n-tipi bir
yarıiletken olduğu belirlenmiştir (Zong ve ark, 2005).
Zn3N2 filmleri Ar-N2 karışımı olarak çalışılan gazlar ve toz Zn diskleri hedef
alınarak kullanılan Reaktif DC magnetron püskürtme yöntemiyle depolanmıştır.
Zn3N2 filmlerinin oksidasyonu ile p-tipi ZnO ince filmleri hazırlanmıştır. Bu filmler
3500C ile 5000C oksidasyon sıcaklığında elde edilmiştir. 5000C sıcaklığında elde
edilen ZnO filmlerini hole konsantrasyonu oldukça yüksek ve p-tipi iken
(5,78x1017cm-3) 5500C oksidasyon sıcaklığında n-tipi ZnO filmleri elde edildiği
gözlenmiştir. Zn3N2 filmleri ve farklı sıcaklıklarda tavlanan örneklerin XRD
ölçümleri yapılmıştır ve ZnO kırınım pikleri görülmüştür. Farklı sıcaklıklarda elde
edilen ZnO filmlerinin soğurma spektrumlarının dalga boyuna göre değişimi
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeynep BAZ
6
gösterilmiştir. Farklı sıcaklıklarda elde edilen ZnO filmlerinin Hall effect ölçümleri
(direnç, mobilite, taşıyıcı konsantrasyonu) yapılmıştır (Wang ve ark, 2003).
Bu çalışmada 10 gram saf Zn tozu (%99 saflıkta) bir kuvars bot içine alarak
yatay fırında rezistif yöntemle ısıtılmıştır. Zn3N2 boş küreleri 120 dakikada 6000C
nitrürleme sıcaklığında ve atmosfer basıncı altında dakikada 500 ml amonyak (NH3)
gazı içinde Zn tozlarının nitrürleme reaksiyonu tarafından sentezlenmiştir. X-ışın
kırınımı (XRD, X-ray diffraction) analizleri sonucunda Zn3N2’nin kübik bir yapıya
sahip olduğu belirlenmiştir. Taramalı elektron mikroskobu (SEM, Scanning Electron
Microscopy), geçirgen elektron mikroskobu (TEM, Transmission Electron
Microscopy), yüksek kararlı geçirgen elektron mikroskobu (HRTEM, High-
Resolution Transmission Electron Microscopy) analizleri Zn3N2’nin küresel kabuk
yapıda olduğunu göstermiştir. X-ışını fotoelektron spektroskopisi Zn3N2, ZnO ve Zn
tozlarının arasındaki kimyasal bağlanma durumlarının farklılıklarını söylemiştir ve
N-Zn bağlarının oluşumunu doğrulamaktadır (Ma ve ark, 2005).
Bu çalışmada iyi özellikli polikristal Zn3N2 filmleri oda sıcaklığında Radyo
Frekans (RF) magnetron püskürtme tarafından azot gazı kullanılarak ve Zn3N2 hedef
tarafından kuvars yüzeyler üzerinde sentezlendi. X-ışını kırınımı (XRD)
ölçümlerinden polikristal Zn3N2 filmlerinin kübik bir yapıda olduğu ve örgü sabitinin
a=0,979nm olduğu belirlenmiştir. XRD sonuçlarından Zn3N2 filmlerinin (321) ve
(442) yönelimlerinde olduğu gözlenmiştir. Zn3N2 filmlerinin soğurma katsayıları ile
birlikte filmlerin kalınlıkları geçirgenlik spektrumları kullanılarak hesaplanmıştır.
Optiksel band aralığı soğurma katsayısının foton enerjisine bağlılığı tarafından
belirlenmiştir. Dolaylı geçiş optiksel band aralığı 2,12 eV olarak elde edilmiştir
(Xiao ve ark, 2005).
Bu çalışmada Zn3N2 tozunun ısısal bozunum davranışını araştırmak için Isı
gravimetrik analizi (TGA) ve Diferansiyel ısı analizi DTA) yöntemleri kullanılmıştır.
Örneklerin yapısal özellikleri Zn3N2 tozları tarafından ve hava atmosferi içinde
tavlanmasıyla X-ışını kırınımı (XRD) ile analiz edilmiştir. Zn3N2 ısısal oksidasyonu
oldukça yavaştır. 200 0C ile 500 0C sıcaklıkları arasında Zn3N2 tozunun yüzeyi içinde
sıkı ZnO veya ZnxOyNz tabakaları oluşmaya başlamaktadır. Sıcaklık 5000C ‘den çok
yüksek olduğu zaman Zn3N2 tozunun içinde çok hızlı ısısal oksidasyon meydana
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeynep BAZ
7
gelmiştir. Sıcaklık 7500C’nin üzerinde, bütün Zn3N2 filmleri ZnO’e dönüşmüştür.
Farklı tavlama sıcaklıklarında Zn3N2 filmleri X-ışını kırınımı (XRD) ve Fourier
dönüşüm kızılötesi spektroskopisi (FTIR) yöntemiyle hesaplanmıştır ve bu iki
yöntemde elde edilen sonuçlar birbirleri ile uyumlu olduğu görülmüştür (Liang ve
ark, 2004).
Bu çalışmada Zn3N2 filmi 673 K erime sıcaklığında LiCI-KCI-Li3N içinde
1.6 V Zn elektrodunun potantiyostatik elektrolizi tarafından düzenlenmiştir.
Filmlerin yapısal özelliklerini incelemek için X-ışını kırınımı (XRD) analizi
yapılmıştır. X-ışını kırınımı pikleri incelendiğinde Zn3N2’nin antibixbyite yapıya
karşılık geldiği görülmüştür. X-ışını fotoelektron spektroskopisi (XPS) kullanılarak,
ultraviyole (UV), görünür (VIS), yakın kızılötesi (NIR) bölgesi içinde reflektans
ölçümleri yoluyla Zn3N2 bileşiğinin band aralığı hesaplamalar sonucunda elde
edilmiştir. Zn3N2’nin direk band aralığı 1,01 eV olarak belirlenmiştir ve band
aralığının kızılötesi bölgeye yakın olduğu hesaplamalar sonucunda elde edildiğini
bulabiliriz (Toyoura ve ark, 2005).
Bu çalışmada Zn3N2 nanotelleri 120 dakikada 6000C nitridasyon sıcaklığında
dakikada 500ml içinde amonyak gazı ile çinko (Zn) tozunun nitridasyon reaksiyonu
tarafından sentezlenmiştir. Yapı analizini yapmak için kullanılan X-ışını kırınımı
(XRD) yöntemiyle Zn3N2 nanotellerinin kübik bir yapıda olduğu ve örgü sabitinin
a=0.9788nm olduğu çıkmıştır. Tipik olarak oda sıcaklığında Zn3N2 nanotellerinin
fotolüminesans spektrumu 385 nm’ de (3.22 eV) morötesi emisyon bölgesinde bir
pik sergilemiştir ve mavi emisyon bandı 450 nm (2.76 eV)’de merkezlenmiştir.
Seçici bölge elektron kırınımı (SAED, Selected Area Electron Diffraction) modelleri
ve yüksek çözücü geçirgen elektron mikroskobu (HRTEM) yoluyla Zn3N2
nanotellerinin mikro grafikleri incelenerek nanotellerin içinde bulunan düzeni açıkça
ortaya çıkarmıştır. Taramalı elektron mikroskobu (SEM, Scanning Electron
Microscopy), geçirgen elektron mikroskobu (TEM, Transmission Electron
Microscopy), yüksek kararlı geçirgen elektron mikroskobu (HRTEM, High-
Resolution Transmission Electron Microscopy) analizleri yapılarak Zn3N2’nin
nanotel yapısı gösterilmiştir (Zhang ve ark, 2005).
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Zeynep BAZ
8
Bu çalışmada polikristal ince filmleri Corning 7059 cam alt alt taban üzerine
Atmalı Filtreli Katodik Vakum Ark Depolama (PFCVAD) tekniği kullanılarak
üretilmiştir. Filmler 4x10-4 Torr azot basıncında oda sıcaklığında oluşturulmuştur.
Kristolografik yapı X-ışını kırınımı (XRD) tekniği kullanılarak belirlenmiştir.
Yapılan ölçümler tüm filmlerin kübik yapıda kristalleştiğini ve yönelimlerinin (332)
ile (631) yönleri boyunca olduğunu göstermiştir. Filmin 5000C’de 1 saat havada
tavlanmasıyla kristalliğinin arttığı gözlenmiştir. Soğurma, enerji band aralığı, Urbach
kuyruğu,sönüm katsayısı gibi optiksel parametreleri belirlenmiştir. Urbach kuyruğu
enerjisi tavlama ile azalmıştır. Filmlerin optiksel enerji band aralığı tavlama ile direk
geçiş için 2.91eV’ dan 3.24eV’ a, dolaylı geçiş için 1.91 eV ‘dan 3.206 eV’a arttığı
gözlenmiştir. Soğurma band kenarı daha keskin olmuştur. Tavlama sıcaklığının
artmasıyla sönüm katsayısının azalışı filmlerin geçirgenliğindeki değişim ile ilgili
olduğu ortaya konulmuştur. Filmlerin içindeki kusurlar tavlam ile azalmıştır. Band
kuyruğu E0, tavlanmamış Zn3N2 için 0.74 eV iken 5000C’de tavlanan örnekler için
0.14 eV olarak bulunmuştur. Sonuç olarak Atmalı Filtreli Katodik Vakum Ark
Depolama (PFCVAD) tekniği kullanılarak üretilen Zn3N2 filmlerinin tavlama altında
daha iyi optiksel özelliklere sahip olduğu gösterilmiştir (Esen ve ark, 2007).
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
9
3. MATERYAL VE METOD
3.1. Temel Teorik Kavramlar
3.1.1 Kristalografiye Giriş
Kristal, belirli bir yerleşim düzeni içerisinde bir araya gelen atomların, ortaya
koydukları yerleşim düzeninin üç boyutta tekrarı ile oluşur. 18.ci yüzyıldan itibaren
epeyce çalışmalar yapılmış olmakla beraber kristal yapının anlaşılabilmesi, ancak
1912’de Max von Laue’nin X-Işınlarının kristal tarafından kırınıma uğradığını
bulmasından sonra mümkün olmuştur. Daha sonra Sir Laurence Bragg ilk kez X-
Işınlarından yaralanarak kaya tuzu kristalinin yapısını analiz etmiş ve kristalin
atomik yapısı ile ilgili önemli bir adım atmıştır. Böylece araştırmacılar kristali
oluşturan en küçük birim olan birim hücreyi ve bunun uzayda yayılarak ne şekilde
kristali oluşturduğunu anlamak imkanını bulmuşlardır. İlk başlarda X-Işınlar ile
başlatılan bu çalışmalar daha sonra nötron ve elektron kırılımı çalışmaları ile devam
ettirilmiş ve bu şekilde minerallerin, metallerin, besin maddelerinin, ilaçların, fiber
ve plastik türü maddelerin ve burada sayılmakla başa çıkamayacak kadar çok organik
ve inorganik materyalin atomatik yapısının ortaya çıkarılması sağlanmıştır.
Kristalografi, yani kristallerin yapısını çözme ve anlama bilim dalı bugünde fizikte
en çok üzerinde çalışılan konulardan bir tanesidir. Fizik yanında, kimyada,
minerolojide, metalürjide ve pek çok mühendislik dalında kristalografinin çok
önemli bir yeri vardır.
Kristallerin yapısını çözerken ve açıklarken özel bir dil kullanılır, böylece
hem işler kısalır hem de anlatımda kolaylık sağlanmış olur. İleride öğreneceğimiz bu
dili görmeden önce kristallerin genel özelliklerini ortaya koymak istiyoruz.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
10
3.1.2 Atomlardaki Periyodik Düzen
İdeal bir kristal özdeş yapıtaşlarının uzayda sonsuza kadar dizilişi ile
oluşurlar. Basit kristallerde (bakır, gümüş, altın, demir alüminyum ve alkali metal) en
küçük yapısal birimler tek atomlardır. Ancak en küçük yapısal birim birkaç atom
veya molekül olabilir. Tüm kristallerin yapısı bir örgü ile tanımlanır. Bu örgünün her
düğüm noktasında bulunan atomlar grubuna ise baz denilir. (Kittel,1996)
3.1.3 Temel Örgü Türleri
İdeal bir kristal özdeş yapıtaşlarının uzayda sonsuza kadar dizilişi ile
oluşturulur. Tüm kristallerin yapısı ise bir örgü ile tanımlanabilir. Bir örgü , ,a b crr r
gibi üç temel öteleme vektörü ile tanımlanır. Buna göre, atomların dizilişi bir
rr konumlu yerde nasıl ise,
'r r ua b cυ ω= + + +ur rr r r (3.1)
olan 'rur
konumlu bir yerde de aynı olur. Burada , ,u υ ω her değeri alabilen
üç tamsayıdır ve herhangi bir örgü noktası bu üçlü ile gösterilir. Denklem 3.1 ile
tanımlanan 'rur
noktaları kümesine örgü adı verilir. , ,a b crr r vektörleri kristalin
referans eksenlerini oluştururlar ve bu vektörler birbirlerine dik olabilecekleri gibi
aralarında birbirinden farklı açılar da bulunabilir. Bu vektörlerin a, b, c uzunlukları
ile aralarındaki α, γ β, açılarına kristalin örgü parametreleri denir ve kristal
özelliklerini tanımlayan bu parametrelerdir. Bir örgünün her düğüm noktasında
bulunan atomlar grubuna baz denir. Bu bazın uzayda tekrarlanmasıyla da kristal
oluşur. Kristal örgü, temel alınan bir bazın önce çizgisel örgüye, daha sonra çizgisel
örgünün yüzeysel örgüye, yüzeysel örgünün de uzaysal örgüye dönüşmesiyle elde
edilir. Uzaysal örgü elde etmek için ise (a) simetri elemanları; (b) ötelemeler; (c)
kayma düzlemleri; (d) vida eksenleri işlemcilerinden yararlanılır. Denklem 3.1 de
tanımlanan vektörlerin uzunlukları ile aralarındaki açılar düşünülürse, birbirinden
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
11
farklı 14 değişik şekil ortaya çıkar. Kristallerde örgü kavramını belirleyen ilk
gösterim Bravais tarafından bulunduğu için bu 14 değişik örgü çeşidine Bravais
örgüleri ismi verilmiştir. Doğada gözlenen kristal eksenleri aralarındaki uzaklıklar ve
açılara göre sınıflandırılırsa kübik, tetragonal, hekzagonal, trigonal, rombik,
monoklinik ve triklinik olmak üzere toplam yedi eksen sistemi vardır. Çizelge 3.1 de
bu yedi eksen sistemi özetlenmiştir (Durlu, 1992).
Çizelge 3.1. Kristal sistemleri ( Durlu, 1996)
Birim hücre yalnızca köşelerinde örgü noktası bulunan hacim olabileceği gibi,
örgü noktaları birim hücrenin hacim veya yüzlerinin merkezinde de bulunabilir.
Yalnızca köşelerde örgü noktaları bulunan birim hücreler ilkel (primitif) hücre olarak
tanımlanırlar. Yedi ayrı eksen sisteminde dağılmış bulunan on dört uzay örgüsü o
şekilde bir dağılıma sahiptir ki, her bir eksen sistemine bir adet basit hücre vardır.
Hermann-Mauguin gösterimi olarak bilinen uluslar arası gösterim şeklinde bu basit
hücreler P ile belirlenirler. Bu gösterim dilinde, diğer uzay örgülerinin ne şekilde
verildiği Çizelge 3.2 de görülmektedir. Birim hücrelerin şekilleri ise Şekil 3.1 de
gösterildiği gibidir (Durlu, 1992). Bu yedi ayrı eksen sisteminde dağılmış olan 14
uzay örgüsünde her bir eksen sisteminde bir basit örgü vardır. Bu örgüler Hermann-
Mauguin uluslar arası gösterimiyle şöyledir;
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
13
Çizelge 3.2. Uzay Örgüleri (Durlu, 1992)
3.1.4 Kristal Düzlem Geometrisi (Miller İndisleri)
Kristallerde, kolaylık için, doğrultuları ve düzlemleri göstermek üzere bazı
özel gösterimler kullanılır. Başlangıçtan herhangi bir uvw noktasına uzanan
doğrultuyu ele alırsak [ ] şeklinde bir köşeli parantez ve içerisindeki [uvw] rakamları
uvw doğrultusunu gösterir. Bu yukarıda da söylendiği gibi kolaylık sağlamak amacı
ile geliştirilmiş uluslar arası bir gösterim dilidir. Böyle bir gösterimde, doğrultuyu
belirlemeye yettiği için en küçük tam sayıları kullanmak adet olmuştur. Mesela
[2,2,0] doğrultusu düşünülürse, bu doğrultuyu belirleyen çizgi [1,1,0] dan geçecektir,
o halde ; 2,2,0 yerine en küçük tam sayılar kullanılarak 1,1,0 alınabilir. Eksi indisler
ise sayının üzerine çizilecek bir çizgi ile belirlenir, mesela 1gibi. Böylece, [2 3 0]’in
0,0,0 ile 2,3,0’dan geçen doğrultu olduğu hemen anlaşılabilir. Kristaldeki simetri
dolayısı ile kristal içerisindeki pek çok doğrultu birbirine özdeştir. Böyle özdeş
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
14
doğrultuların takımı da <uvw> şeklinde bir parantez ile gösterilir. Buna bir örnek
vermek istersek; Kübik bir birim hücrenin kenarları <100> şeklinde gösterilebilir.
Bir kristal içerisinde yüzeyleri veya düzlemleri belirlenirken, herhangi bir
başlangıç noktası vermeden bunları belirleyecek bir gösterim şeklide kullanılabilir.
Bunun kolay bir yolu Miller tarafından bulunmuştur ve bu yüzden bu gösterim için
kullanılan indislere Miller indisleri denir. Miller indisleri, düzlemlerin üç kristal
ekseni ile kesişme noktaları belirlenerek bulunur ve kesişme noktalarının yeri, birim
hücrenin ele alınan eksen için belirli olan uzunluğu indisle çarpılarak ortaya çıkar.
Bir düzlemin Miller indislerini bulabilmek için, öncelikle düzlemin birim hücre
eksenleri ile kesişme noktaları bulunur, sonra bu noktalara ait uzaklığın birim
hücrenin koordinatlarına oranı belirlenir ve bu oranın tersi alınır, bulunan sayılar
hepsi en küçük mümkün tam sayılar olacak şekilde ortak bir sayı ile çarpılır. Sonuçta
bulunan sayılar ortak parantez içerisinde toplanır.
Şekil 3.2. Kristaldeki bazı düzlemlerin Miller indisleri
Örnek olarak a,b,c doğrultularını 1, 2 ,∞ ’da kesen bir düzlem düşünelim. 1,2
ve ∞ (sonsuz) ’un birim boyutlara oranı 1,1/2 ve 0 olacaktır. Buradan Miller indisleri
1/2‘yi en küçük yakın tam sayıya tamamlamak için 2 ile çarpmak gerektiğinden, her
üç sayı iki ile çarpılarak (210) şeklinde bulunur. Bütün paralel düzlemler aynı Miller
indisleri ile ifade edilirler. Burada da eksi kesişme noktaları ile ortaya çıkan indisler
sayı üzerine konulan çizgi ile belirlenirler. ( ) şeklinde parantezler içerisinde
gösterilen Miller indisleri, bir tek düzlemi veya paralel düzlemler gösterir. Büyük
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
15
parantez içerisindeki Miller indisleri de bir forma ait düzlemler takımını belirtir.
Örneğin, kübik kristalin yüzeyleri takımı Miller indisleri ile;
100 = (100) + (010) + (001) + (100) + (010) + (001) (3.2)
şeklinde gösterilir. Böyle bir forma ait düzlemlerin hepsi aynı atomik düzenlemeye
sahiptir. Miller indisleri kullanılırken, Heksagonal kristal yapıda bazı karışıklıklar
ortaya çıkabilir. Bu yüzden böyle kristal yapılar için, biraz değişik bir gösterim şekli
kullanılmaktadır. Heksagonal kristal yapıda a1, a2 ve c eksenleri ile düzlemleri
belirlemek mümkündür, ancak hemen görülebilir ki böyle bir yapı için, özdeş
düzlemler daima aynı indislerle gösterilmeyebilirler. Mesela ; (100) ve (110)
düzlemleri özdeş düzlemlerdir, ancak Miller indisleri farklı olmaktadır. Aynı durum
doğrultular içinde vardır. Bu yüzden kolaylık için böyle bir kristal yapıda üç yerine
dört eksen kullanılır. Eksenler a1, a2, a3 ve c olarak belirlenirse, yukarıdaki
karışıklığı önlemek için, bu eksenlere karşılık gelen indisler (hkil) olarak alınır ve i
ile gösterilen indis –(h+k) olarak belirlenir.
Şekil 3.3. Heksagonal birim hücre
3.1.5 Kristallerde Simetri
Kristaller simetrilerine göre sınıflandırılabilir. Simetri ile bir dönüşüm veya
işlem sonrasında nesnenin değişmemesi anlaşılır. Kristaller, sahip oldukları simetri
işlemlerine göre sınıflandırılır.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
16
Kristallerde toplam 32 tane simetri sınıfı vardır. Kristallerde gözlenen ve
çoğu kez oldukça karmaşık bir durum ortaya çıkaran simetri sınıflarını kolayca
irdeleyebilmek için, simetriyi en basit elemanından işe başlayarak incelemeye
çalışacağız.
Simetri İşlemleri
Simetri elemanı: Bir nokta, bir doğru veya bir düzleme göre bir geometrik
yapıya simetri işlemi uygulanır Bir simetri elemanı, özdeş noktaları bir simetri
operasyonundan sonra aynı veya özdeş konuma getiren işlem olarak tanımlanabilir.
Örneğin, bir eksen etrafında gerçekleştirilen yarım turluk bir dönme hareketi ile
herhangi bir örgü ilk konumu ile ayırt edilemeyecek yeni bir konuma gelmiş ise,bu
eksen bir simetri eksenidir ve yarım turluk bir dönme ile simetrik bir konum ortaya
çıkarttığından ikili bir dönme eksenidir.Benzer şekilde 120° ’lik, yani üçte bir
dönmeye karşılık gelen bir eksen de üçlü bir dönme eksenidir. Kristallerdeki simetri
eksenlerinin sayısı sınırlıdır beşte tam bir dönme ile simetrik özellik gösterebilen
cisimler bulunabilir olmasına rağmen kristaller için beşli simetri ekseni yoktur.
Simetri Düzlemi (Plane of Symmetry): Aynı simetri eksenine benzer
şekilde, simetri düzlemi kendisi üzerinde oluşacak bir yansıma ile özdeş noktalar
ortaya çıkaran bir düzlem olarak tanımlanabilir. Bir görüntü düzlemi cismi ikiye
böler ve bir tarafın görüntüsü diğerin üzerine yansıtılır. Böyle birden fazla simetri
düzlemi vardır. Örneğin, bir küpte dokuz simetri düzlemi vardır.
Simetri Ekseni (Axis of symmetry): Seçilen bir eksene göre 2, 3, 4 veya 6
katlı dönme işlemi ile nesnenin orinal halini koruması sağlanabilir.
Simetri Merkezi (Centre of symmetry): Kristalin bir tarafındaki yüzeyi
karşısındaki benzer bir yüzey üzerine getirtilmesini sağlar.
Tersinme Simetrisi: Bir simetri işleminde her nokta işlem sonucunda
eşleniği olan başka noktalara karşılık geliyor ise bu şekilde bir tersleme ya da bir
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
17
dönme noktası ortaya çıkar. Bu nokta simetrik noktaları birleştiren çizginin orta
noktasıdır. Vektörel olarak durum açıklanacak olursa, r vektörü bir tersleme
operasyonu sonucunda –r vektörüne dönüşür.
Öteleme Simetrisi: Bir kristal, bir vektörün tamsayı katlarınca ötelenirse
değişmez kalabilir. Tanımı gereğince bütün kristaller ötelenme simetrisine sahiptir.
Vida Eksenleri (Screw axes): Sarmal simetrili bir yapı üretmek için öteleme
ve dönme işlemlerinin birlikte yer alması gerekir.
Dönme-Yansıma Ekseni: Bir simetri operasyonunda hem dönme hem de
yansıma aynı anda ard arda bulunabilir, böyle durumlarda bir dönme yansıma
ekseninden söz edilebilir. Bir kristal 360/n derece döndürüldüğünde değişmez kalırsa
n-katlı dönmeye sahip olduğu söylenir. Kristallerde dönme simetrileri; 1-katlı 360 °,
2- katlı 180 °, 3-katlı 120 °, 4- katlı 90 °, 6- katlı 60 ° ’ye sahiptir. Ortaya çıkan 32
simetri sınıfı için çeşitli gösterim şekilleri vardır ancak kristalografide genellikle
Hermann-Mauguin sistemi kullanılır. Çizelge 1.3’ de Hermann –Mauguin
gösteriminde simetri elemanının nasıl gösterildiği vermektedir;
Çizelge 3.3. Hermann-Mauguin gösterimi ile simetri elemanları
32 simetri sınıfı daha önce gördüğümüz 7 kristal sistemine her sistemin sahip
olabileceği en basit simetri elemanları cinsinden bölünür ise, bu takdirde ortaya çıkan
durum Çizelge 3.4’de gösterildiği gibi olur;
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
18
Çizelge 3.4. Kristal sistemlerinde simetri elemanları
3.2. Kristal Yapılar
Katı cisimler yapısal olarak en genel halde doğada amorf ve kristal olmak
üzere iki şekilde bulunurlar. Kristal yapı, uzun erimli bir düzenin söz konusu olduğu
atom, molekül veya atom ve molekül gruplarının üç boyutta periyodik olarak
düzenlenmesiyle oluşan yapıdır. Buna karşılık kısa erimli bir düzene sahip amorf
yapı için ise böyle periyodik bir dizilim söz konusu olmamasına rağmen bir düzenin
varlığından söz edilebilir. Bir maddeyi oluşturan moleküller ve atomlar, en düzenli
şekillerini katı hallerindeyken elde ederler. Meydana getirdikleri şekiller üç boyutlu
geometrik şekillerdir ve atomların birleşmeleriyle oluşan prizmalarda, açıların belirli
ve mükemmel kesinlikte oranları vardır. Bu oranlar, molekülü oluşturan parçaların
hiçbirinde hiçbir zaman değişikliğe uğramaz. Bu düzen öylesine mükemmeldir ki,
tek bir atom bile sıralamayı bozmaz, atomların birbirleriyle birleştikleri açılar
arasında 1 derecelik bile bir sapma olmaz. 60 derecelik açılarla birleşmiş olan
atomlar hiçbir zaman 61 veya 59 derecelik açılarla birleşmezler. Bu katı madde
ısıtılsa, sıvı haline getirilse, sonra buharlaştırılsa, ardından tekrar soğutulsa, söz
konusu madde yine aynı mükemmel geometrik şeklini geri alacaktır. Atomlar, adeta
nerede birbirleriyle birleşmeleri gerektiğini bilircesine, aynı belirlenmiş düzen içinde
yerlerini alacaklar, kusursuz bir geometrik dizilim meydana getireceklerdir. Yine
hata yapmayacaklar, atomlar yine kendi aralarında beşgen prizma meydana
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
19
getirmişlerse, mutlaka yine aynı hatasız beşgen prizmayı olduğu gibi
oluşturacaklardır. İşte katı maddenin bu mükemmel yapısı ile oluşan şey, bir
kristaldir. Bir atomun çapı 3 cm' nin yaklaşık yüz milyonda biri kadardır. 3 cm
çapındaki bir kristalin içinde ise 100 milyon kere 100 milyon kere 100 milyon atom
vardır. (100.000.000 x 100.000.000 x100.000.000). Eğer 3 cm 'nin milyonda biri
kadarlık bir alanda atomlar son derece düzenli bir şekilde birbirlerine bağlanmışlarsa
ve bu oluşturdukları geometrik yapının ilerleyişinde hiçbir değişiklik olmuyorsa, bu
madde kristaldir. Her kristal parçası, düzenli bir sıralamaya sahip olan bir milyon
atoma sahiptir. Dolayısıyla katı bir maddeyi, örneğin bir metali ne kadar çok parçaya
ayırırsak ayıralım, geriye kalan küçük parçalar yine kristallerdir. Bu metal parçasını,
toz haline getirsek bile elimizde yine kristaller olacaktır. Bu kristalleri ortadan
kaldırmak için onları eritmek, yani katı hali ortadan kaldırmak gerekmektedir.
Kristalin bu mükemmel yapısının bozulması ise, maddenin tümüyle farklı bir
şekil alması veya dağılıp gitmesi anlamına gelir. Bu, doğadaki tüm düzeni bozacak,
tanıdığımız pek çok maddeyi ortadan kaldıracak, pek çoğunun yapısını
değiştirecektir.
Birbirinden farklı moleküller, aynı ortamda olsalar da, sahip oldukları kristal
yapıları nedeniyle birbirlerine karışmaz ve özelliklerini yitirmezler. Örneğin, aynı
sıcak suyun içine attığınız tuz ve şeker kristalleri kısa bir süre içinde erir ve sıvı hale
geçerler. Ama bu su buharlaştığında, suyun içinde erimiş olan tuz ve şeker ayrı ayrı
kristalleşecek ve eski yapılarına eksiksiz olarak kavuşacaklardır. Tuzu oluşturan
atomlar, hiçbir zaman yanlışlıkla şekerin bir parçası olmaz veya hiçbir şekilde önceki
miktarından eksilmezler. Onlar, aynı mükemmel denge içinde birbirlerini bulur ve
aynı olağanüstü geometrik şekli meydana getirirler.
Bir kristal madde birçok kez çözülüp yeniden kristalleşse bile iç yapısında bir
değişiklik olmaz; yani moleküllerin diziliş düzenini sağlayan simetri öğeleri ve bu
öğelerin birbirlerine göre durumları değişmez. Moleküllerin birbirine göre konum,
yönelme ve arlıkları aynı kalır. Bu yığılma düzeni için o kristalde harcanan enerji
minimumdur. Başka türlü düzenlenişler daha fazla enerji gerektirir sonuç olarak doğa
gerekmedikçe fazla bir enerji gereksinimine ihtiyaç duymayacaktır.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
20
Önemli basit kristal yapılar kısaca incelenecektir. Bunlar: Yüzey merkezli
(fcc) ve cisim merkezli (bcc) kübik yapılar, sodyum klorür (NaCl) yapı, sezyum
klorür (CsCl) yapı, elmas yapı, çinko sülfür (ZnS) yapı ve heksagonal sıkı paket
(hcp) yapılardan oluşur. Basit kristal yapılardan Heksagonal sıkı paket yapı kısaca
anlatılacaktır. Amorf yapı da anlatılacaktır.
3.2.1 Heksagonal Sıkı Paket Yapı
Özdeş küreleri uzayda yerleştirirken paketleme oranını maksimum kılmak
için sınırsız sayıda yöntem vardır. Bunlardan biri yüzey merkezli kübik (fcc) yapı,
diğeri ise heksagonal sıkı paketli altıgen (hcp) yapıdır. Her iki yapıda da toplam
hacmin kullanılma oranı 0.74 dür. Küreler önce bir düzlemde, her küre komşu altı
küreye değecek şekilde sıkı paketlenmiş bir A tabakasına yerleştirilirler. Bu tabaka
hem hcp yapısının taban düzlemine ve hem de fcc yapısının (111) düzlemine karşılık
gelir. İkinci bir B tabakası bunun üstüne ve alt tabakadaki üç küreye değecek şekilde
yerleştirilir (Şekil 3.4). Üçüncü C tabakası ise iki farklı şekilde konulabilir. Bunlar;
1. Üçüncü tabakanın küreleri, en alttaki tabakanın bıraktığı boşlukların
üzerine ve B tabakasında boş bırakılan yerlere gelecek şekilde yerleşir. Bunun
sonucu, yüzey merkezli kübik (fcc) yapı oluşur.
2. Tersine, üçüncü tabakanın küreleri birinci tabakadaki kürelerin tam üstüne
gelecek şekilde yerleştiğinde de heksagonal sıkı paket oluşur (Kittel, 1996).
Şekil 3.4. Sıkı paketlenmiş küreler
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
21
Şekil 3.4’ de, A noktaları birinci tabakadaki küre merkezlerini gösterir. Bu
tabakanın üzerine buna özdeş küreler B işaretli noktalara yerleşir. Üçüncü tabaka için
iki seçenek vardır: Ya A noktası üzerine ya da C noktası üzerine konulabilir. Eğer ilk
tabakadaki A noktaları üzerine gelirse ABABAB… dizilişi ve sıkı paketli altıgen
yapı oluşur. Eğer C noktalarına konursa ABCABCABC… dizilişi olur ve yüzey
merkezli kübik yapı elde edilir (Kittel, 1996).
3.2.2 Amorf Yapı
Bir katı madde (gerçekte) atomlarını belli bir düzende bir arada tutan bir
yapıdadır. Fakat amorf katıların yapısında atomların yerleri uzun mesafede periyodik
bir düzende değildir.
Şekil 3.5.a. Kristal yapıdaki SiO
2 (Kuartz) Şekil 3.5.b. Amorf yapıdaki SiO
2
(Cam)
Amorf Katılarda Kırınım : Uzun mesafeler katedildiğinde periyodiklikten
bir miktar sapma gösteren tek kristallerin amorf veya mikrokristallere sahip katılarla
karşılaştırıldığında daha sağlam sonuçlara götürecek incelemeye izin verdiği açık bir
gerçektir. Ancak katıların içindeki uzun mesafeli diziliş hatalarının ihmal edilmemesi
de gerekmektedir. Nokta ve çizgi kusurlu yapılarla yapılan deneylerde yapıyı anlatan
geometrik parametreler elde edilebilmekte ve aynı düzenli spektroskopik sonuçlar
(mesela X-ışını kırınım deseni vs.) bazen de amorf dediğimiz yapılarda da karşımıza
çıkabilmektedir. Altmışlı yıllardan beri amorf katılar, özellikle yarı iletken amorf
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
22
katılar, büyük ilgi uyandırmıştır. Örneğin, amorf kalsojen camlar anahtarlama
özelliği gösterebilmeleri sebebiyle yaygın olarak kullanılmaya başlanmışlardır.
Yalıtılmış atomların gelişi güzel bir dağılımı paralel tek renkli bir X-ışını
demetini kırınıma uğratarak atomik saçılma çarpanı eğrisi yoluyla kontrol edilen bir
açısal dağılım üretmektedir. Bir sıvı veya amorf katının kırınım deseni çok kristalli
bir katının X-ışını desenine kabaca benzeyen, birçok merkezcil geniş ve yaygın
halkalar içermektedir ve bu halka yapı ilk kez açığa çıktığında bir kristalleşmenin
varolduğunu açıkça ortaya koymuştur. Amorf yapıda ise durum böyle değildir ve
kristalleşme yoktur. Bir kristal katı ile bir amorf katı arasındaki temel fark, kristal
denilen yapıda düzenliliğin sonsuza kadar (katının sınırlarına kadar) uzanması ve bu
kristal bölgeciklerinin amorf yapıda son derece küçük miktarda bulunuyor olmasıdır
(ppm mertebesinde de olsa küçük kristal bölgeciklerinin adi camlarda bulunduğu iyi
bilinen bir gerçektir).
Amorf Yarı İletkenler : Geçmiş yıllarda bilinen en önemli amorf yarı iletken,
(pek çok fotokopi makinesinde aktif materyal olarak da kullanılan) selenyumun cam
fazı olmuştur. Periyodik tablonun 6. grup elementlerinden olan Te, Se, S, O (kalsojen
elementleri) 5. gruptan olan Bi, Sb, As, P elementleri ile 4. gruptan olan Si ve Ge
elementlerini kapsayan muntazam dörtlü ve üçlü alaşımlar, ikili bileşikler ve
elementler olmak üzere yarı iletken özelliklere sahip amorf maddeler vardır. Bunlar
asıl katılanlar olmasına rağmen, bazı geçiş metal oksitleri amorf yarı iletken form
oluşturabilir ve (CdAs2Ge gibi) diğer elementler de yukarıda ismi geçen elementlerle
bir arada bulunabilirler. Vakum buharlaştırma yöntemiyle hazırlanan germanyum ve
silisyumun amorf filmleri ideale yakın olan yapılardır. Ayrıca, hem silisyum hem de
germanyum amorfları, ayrı ayrı kristal yapılara yakın yoğunlukta filmler olarak depo
edilebilir. Kristal yapıdan farklı olarak, amorf yarıiletkenlerin atomları arasında kısa
mesafelerde bir düzenlilik olsa bile uzun mesafelerde düzensizlik (disorder)
hakimdir. Bu nedenle kristaller için geliştirilen ve atomlar arasındaki periyodik
potansiyel kavramına dayanan Bloch teoremi ve iyi bilinen diğer modeller amorf
yapıların elektronik band yapısını açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Amorf yapılar
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
23
için farklı enerji band modelleri amaçlanarak bu tür yarıiletkenlerin elektriksel
iletkenlikleri ve optik özellikleri açıklanmaya çalışılmıştır.
Anderson teorisine dayanan tüm bu modeller enerji band uçlarındaki (band
tails) lokalize enerji seviyelerini dikkate alır. Farklı modellerin amaçlanması, farklı
grup amorf yarıiletkenlerin farklı doğasından kaynaklanmaktadır. Yapılarındaki
düzensizliklerden dolayı, amorf yarıiletkenlerin elektronik yapısı hala tam olarak
anlaşılamamıştır ve buna bağlı olarak birçok uygulama alanı da sır olarak
kalmaktadır.
Amorf Malzemelerin Uygulama Alanları : Amorf yarıiletkenlerin kristal
yarıiletkenlere göre en büyük avantajı, geniş yüzeyli ince filmlerin kolayca
üretilebilmesi ve dolayısıyla pahalı olan kristal filmlere göre nispeten ucuz olmasıdır.
Doğal ve temel enerji kaynağımız olan güneşten gelen güneş ışınlarının
toplanabilmesi için geniş yüzeyli güneş pillerine ihtiyaç duyulacağı ve geniş yüzeyli
kristal büyütmenin zorluğu dikkate alınırsa amorf malzemelerin ne denli önemli
olduğu ortaya çıkacaktır. Her ne kadar amorf yarıiletkenlerin verimi kristal kadar
olmamakla birlikte, bugüne kadar yapılan ve halen yapılmakta olan çetin teorik ve
deneysel çalışmalarla istenilen minimum yeterli düzeye getirilebildiğinden güneş
piliyle çalışan birçok elektronik cihaz çok ucuza gelmektedir. Biz bu çalışmada a-
Si:H p-i-n ve kalkajonid cam güneş pillerinde fotoakım ölçümleri gerçekleştirerek,
fotoakımı oluşturan foto taşıyıcıların ömür sürelerini, yani foto tepki zamanlarını
belirledik. Fototepki zamanı pillerin cihaz uygulamaları açısından büyük önem
taşımaktadır.
Amorf malzemeler, LCD ekranlardaki ince film transistör ağının ve bazı tür
güneş pillerinin yapımında yaygın olarak kullanılan hidrojenlendirilmiş amorf
silisyum ve alaşımları plazma biriktirme yöntemi ile film olarak üretilmekte, optik ve
elektronik özellikleri incelenmektedir. Son 30 yıldan beri özellikle amorf maddeler
ve daha çok da amorf yarıiletkenler, elektronik, optik ve magnetik özellikleri
bakımından büyük önem kazanmıştır. Çünkü bu yarıiletkenler, başta güneş pilleri
olmak üzere, ince film transistörler, gösterge cihazları (displays), anahtarlama
devreleri (switching), hafıza elemanları (memory devices), detektörler gibi geniş bir
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
24
uygulama alanı bulmuşlardır. Dolayısıyla araştırmacılar bu yarıiletkenlerin
özelliklerini anlayabilmek için büyük çaba sarf etmektedirler.
3.3. Kristal Yapı Kusurları
Gerçek kristallerin hacim kafesi ideal düzenli bir yapıdan birçok sapmalar
gösterir. Bu sapmaların her biri kafesin bozulmasına ve gerilmesine neden olur. Bazı
hallerde atom boşluğu, atom yer değiştirmesi veya fazla atom durumu olur ki bu
hatalara nokta hataları denir. Çizgi hataları fazla bir atom düzleminin kenarını
gösterir. Son olarak komşu kristaller arasında veya bir kristalin dış yüzeyinde
yüzeysel (hudut ) hataları bulunur. Böyle hatalar mekanik kuvvet, elektriksel
özellikleri ve kimyasal reaksiyon gibi malzemenin birçok özelliklerini etkiler. Kristal
yapı kusurlarını üç ana başlık altında ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğiz.
3.3.1 Noktasal Hatalar
Noktasal hatalar üç ana başlık altında incelenecek olursa bunlar:
♦ Boşluklar
♦ Yeralan ve arayer hataları, Safsızlıklar
♦ Schottky ve Frenkel hataları
Boşluklar; En basit nokta hatasıdır, metal yapısı içinde yerinde bulunmayan
(yeri boş olan) bir atomun hatasıdır. Böyle bir hata ilk kristalleşme sırasında
atomların hatalı olarak yığılması veya yüksek sıcaklık derecesinde termal titreşimleri
sonucu olabilir. Isıl enerji yükseldikçe tek atomun düşük enerji seviyesindeki
yerinden dışarıya fırlaması ihtimali artar. Boşluklar, tek veya iki ile daha fazlası bir
arada toplanarak iki boşluk veya üç boşluk olabilir (Şekil 3.6).
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
25
Şekil 3.6. Atom boşluğu hatası
(a) (b)
Şekil 3.7. (a) Safsızlık hatası (b) Sarı atom yeralan atom hatası
Arayer ve yeralan hataları; Normal olamayan bir kafes noktasında, kafes
yapısı içerisinde fazla atom yerleştirildiğinde bir arayer (substitutional) hatası oluşur.
Eğer atom oldukça küçükse, normal atom konumları enerji açısından kararsızlık
oluşturabilir bu durumda arayerler tercih edilebilir. Örneğin C, α-Fe içerisinde
arayerlerde daha kararlıdırlar. Fakat en fazla ancak % 0.1 oranında çözülebilirler.
Bir atom farklı bir atomla yer değiştirdiğinde yeralan (interstitial) hatası
meydana gelir. Yeralan atomu normal orijinal kafes noktasında yer alır. Arayer ve
yeralan hatalarının her ikisi de malzemelerde safsızlıklar ve bilinçli olarak katılan
elementler olarak bulunur (Şekil 3.8 ).
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
26
a) b) c)
Şekil 3.8. a) Yeralan (interstitial), b) Küçük arayer (substitutional), c) Büyük arayer hataları Schottky hataları; Yüklü bir iyon yerinde boşluk bulunuyorsa, oluşan yük
dengesizliğini ortadan kaldıracak şekilde diğer yüke sahip iyon pozisyonlarında da
boşluk olacaktır. Bu duruma Schottky hatası denilir. Boşluklara benzerler fakat
elektrik yük dengesi nedeniyle bileşik olarak bulunurlar. Aşağıdaki şekilde de
görülebileceği gibi farklı işaretli iki iyon boşluğu durumunda bulunurlar
Frenkel hataları; Bir iyon yerinde boşluk varsa, oluşan yük dengesizliğini
ortadan kaldıracak aynı yüke sahip olan başka bir iyon arayer pozisyonlarında
bulunabilir. Bu duruma Frenkel hatası adı verilir. Kristal kafesindeki bir iyonun
bulunduğu yerden çıkarak bir arayer atomu durumuna geçmesiyle bu olay
gerçekleşir. Örneğin, sıkı paketli yapılarda atomu arayere sıkıştırmak için daha çok
enerji gerektiğinden Schottky hatalarından daha az Frenkel hataları ile arayer hataları
bulunur.
a) b)
Şekil 3.9. a) Frenkel, b)Schottky hataları
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
27
Aşağıdaki şekilde ise Frenkel , Schottky hatalarını ve boşlukları
görebilmekteyiz.
Şekil 3.10. Frenkel, Schottky ve boşluk hataları
3.3.2 Çizgisel Hatalar (Dislokasyonlar)
Çizgisel hatalar üç ana başlık altında toplanabilir :
♦ Kenar dislokasyon
♦ Vida dislokasyon
♦ Karışık dislokasyon
Bir kristalin içinde en çok görülen hata dislokasyondur. Dislokasyonlar kristal
yapıdaki çizgisel hatalardır. Dislokasyon çeşitlerini ifade ederken kullanacağımız
bazı kavramları kısaca tanımlamak konuyu daha iyi kavramamızı sağlayacaktır.
Önemli kavramları şöyle verilebilir:
♦ Dislokasyon çizgisi: Ek yarı düzlemin alt sınırında atomların oluşturduğu
çizgidir. ♦ Kayma düzlemi: Dislokasyonun üzerinde hareket ettiği düzlemdir.
♦ Burgers vektörü: Dislokasyonların hareket yön ve büyüklüklerini ifade
etmek için kullanılan parametredir ve ‘’b’’ ile ifade edilir.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
28
Kenar dislokasyonu (sembol ) kristal içinde sona eren bir kafes düzleminin
kenarı olarak düşünülebilir (Şekil 3.11). Kenar dislokasyon, kafes içerisine ilave
edilen tam olmayan ek düzlemdir. Kenar dislokasyonunda Burgers vektörü
dislokasyon çizgisine dik olarak uzanır. Başka bir değişle kayma doğrultusu
dislokasyon çizgisine diktir ve kenar dislokasyonu kayma gerilmesi yönünde hareket
eder.
Şekil 3.11. Kenar dislokasyonu
Vida dislokasyonu; kafes düzlemi kendisine dik olan dislokasyon çizgisi
etrafında spiral seklini alır. Vida dislokasyonunda Burgers vektörü dislokasyon
çizgisine paralel olarak uzanır. Diğer bir değişle kayma doğrultusu dislokasyon
çizgisine diktir. Kayma kuvveti uygulandığında vida dislokasyonu kayma
gerilmesine dik yönünde hareket eder.
Karışık dislokasyon; Dislokasyon çizgisi eğri şeklindedir. Dislokasyonlar
bazı bölümlerde hem kenar hem de vida dislokasyonu özelliği gösterirler ve bu
şekilde karışık dislokasyonu oluştururlar. Ön kısımlarda bulunan vida dislokasyon
yan kısımlara doğru yavaş yavaş kenar dislokasyonu özelliği kazanır. Kristal bir
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
29
yapıda kafes içerisinde atomların ötelenmesi, dislokasyonların varlığı ve bunların
harekete geçirilmesiyle oldukça düşük bir kuvvetle sağlanabilir. Şekil 3.12’ de
karışık dislokasyon verilmiştir.
Şekil 3.12. Karışık Dislokasyon
Son olarak dislokasyon hareketi kolay bir şekilde tanımlanacak olursa bu
hareket kırkayağın hareketine benzeştirilebilir.
Şekil 3.13. Dislokasyon hareketi
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
30
3.3.3 Yüzeysel Hatalar
Bir cismin yüzeyinde bulunan atomlar enerji yönünden içeridekilerden
farklıdır. İçerideki atomlar komşu atomlarla tamamen kuşatılmış olup düşük enerji
konumundadırlar. Yüzey atomlarının ise bir yanlarında komşu atomlar yoktur ve
kütle tarafından daha büyük bir kuvvetle çekilirler, bu nedenle de enerjileri daha
yüksektir. Yüzeye atom eklenirse bir miktar enerji açığa çıkar, eğer yüzeyden atom
koparılmak istenirse bir miktar enerji vermek gerekir. Yüzeydeki bu fazla enerjiye
yüzey enerjisi denir.
Yüzeysel kusurları iki şekilde inceleyebiliriz bunlar;
♦ Tane sınırları
♦ İkiz sınırlar
Tane Sınırları; Tane sınırı, bireysel taneleri birbirinden ayıran yüzeydir ve
atomların düzgün yerleşmediği dar bir alandır. Tane sınırları: birbirine komşu olarak,
tek kristal şeklinde bulunan iki tanenin arasındaki yüzeydir.
Metallerin mikroyapıları ve diğer pek çok katı malzeme, birçok tanelerden
meydana gelir. Şekil 3.14’de şematik olarak taneler gösterilmiştir; her tane içinde
kafes yapısı aynıdır fakat kafes yönlenmeleri farklıdır. Sonuç olarak ise tane sınırına
yakın atomlar dengeli bir aralık ve dizilme oluşturamazlar.
Şekil 3.14. Tane sınırları
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
31
İki alt grupta ;
♦ Küçük açılı tane sınırları (low angle)
♦ Tane sınırları
olacak şekilde detaylı bir şekilde incelenebilir.
Küçük açılı tane sınırı; Küçük açılı bir tane sınırı, dislokasyonların bitişik
kafesler arasında küçük bir yönlenme bozukluğu oluşturduğu bir dislokasyon
sırasıdır (Şekil 1.15). Yüzey enerjisi, düzenli tane sınırınkinden az olduğu için, küçük
açılı tane sınırları kaymayı engelleyecek kadar etkili değildir. Kenar dislokasyonları
tarafından oluşturulan küçük açılı tane sınırları eğik sınırları ve vida
dislokasyonlarının neden olduğu sınırlar ise burma sınırları olarak adlandırılır.
a) b)
Şekil 3.15. a) Tane sınırına yakın bölgede atom dizilişi, b) Küçük açılı tane sınırları
İstif hataları : İstif hataları YMK metallerde olur ve sıkı paket düzlemlerin
istiflenmesi sırasındaki bir hatayı gösterir. Normal olarak hatasız bir YKM kafesinde
istiflenme sırası ABCABCABC seklindedir. Fakat aşağıdaki sıralamanın oluştuğu
kabul edilsin.
ABCABAB,CABC
Gösterilen sıralanmada, A tipi bir düzlem, normalde C düzleminin yerleşmesi
gerektiği yerde gösterilmiştir.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
32
Şekil 3.16. İstif hatası
İkiz sınırlar; Bir ikiz sınır, düzlem boyunca kafes yapısındaki yönlenme
bozukluğunun özel bir ayna görüntüsü olan bir düzlemdir (Şekil 3.17). İkiz sınırı
boyunca kayma kuvveti etkidiğinde oluşabilir ve atomların pozisyon dışına
kaymasına neden olur. İki kristal bölgeyi simetrik olarak birbirinden ayıran sınırdır.
İkiz oluşumu kaymadan ziyade yapı içerisinde burkulmadan dolayı oluşur.
Şekil 3.17. İkiz sınırlar
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
33
Kristal Hatalarının Önemi
Çok düşük konsantrasyonlarda bile malzemelerin içerdiği kristal yapı hataları
pek çok özellikleri (mekanik, elektriksel, optik vs.) önemli ölçüde etkiler. Kristal
hataları olmasa: Katıhal elektronik aygıtlar olmazdı. Metallerin dayanımı çok daha
yüksek olurdu. Seramiklerin tokluğu çok daha yüksek (kırılganlığı daha düşük)
olurdu. Kristallerde renk olmazdı. Difüzyon ve İyonik iletkenlik çok sınırlı olurdu.
3.4. Kristalde Kırınım
Kristal yapının, atomların veya atom gruplarının bir hacım içerisinde belirli
bir düzene sahip olarak dizilmesi sonucunda ortaya çıktığını söyledikten sonra,
şüphesiz ilk düşünülecek soru “peki onları nasıl göreceğiz ?” olacaktır. Bu konuda
sağlanan gelişmelerin ilk adımları yirminci yüzyılın başlarında atılamaya başlamış ve
daha önce de sözünü ettiğimiz gibi Max von Laue’nin, bir kırınım ağının güneş
ışınlarını kırınıma uğratmasına benzer şekilde, kristalin de X-Işınlarını kırınıma
uğrattığını bulması ile kristal yapı içerisindeki atomların incelenebilmesi yolu ortaya
çıkmıştır. Bugün, X-Işınlarına ek olarak, dalga boyları kristal yapıdaki atomları arası
uzaklıkla kıyaslanabilir büyüklükte olan, pek çok ışını daha aynı amaçla
kullanabilmekteyiz. Böylece, yalnız kristal yapıyı oluşturan birim hücrenin
özelliklerini değil, atomların kristal içerisindeki yerleşim düzenini de, kristali yapı
bozukluklarını da, kristalde ortaya çıkan zorlanmaları, kristal içerisinde
bulunabilecek safsızlık atomlarını ve benzeri pek çok ayrıntıyı inceleyebilmekteyiz.
Sonuç olarak, çeşitli ışınların kristal içerisindeki kırınımının, bize kristalin iç
dünyasını öğrenmemize yarayan çok önemli bir metod verdiğini söyleyebiliriz.
3.4.1 X-Işınları
Önemli bir keşif 1895 yılında Alman Fizikçisi W.K.Röntgen tarafından
yapılmıştı. İçerisinde, içerisindeki hava boşaltılmış olan bir cam tüpten yüksek
elektrik akımı geçiren Röntgen, tesadüfen çok önemli bir olaya tanık olmuştu. Tüp
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
34
yakınında bulunan bir floresan ekran yeşilimsi bir renkle parıldamaya başlamıştı.
Floresan madde ışımaya maruz kalınca parıldamıştır. Röntgen, cam tüpün
bilinmeyen bir türde ışıma yaptığını görmüş ve ışımaya X-ışınları adını vermiştir.
"X" bilinmeyen anlamına gelmekteydi. Yapılan deneyler, elektronların cam gibi bir
katı maddeye çarptıklarında, elektron demetinin X-ışınları ürettiğini göstermiştir. X-
ışınları, bir X-ışın tüpü içinde üretilebilir. X-ışın tüpü yüksek voltajlı bir katod-ışını
tüpüdür. İçerisinde bir metal hedef ve bir metal filaman vardır (Şekil 3.18).
Elektronlar metal hedefe çarptıkları zaman, X-ışınları metal tarafından salınırlar.
Şekil 3.18. X-ışınlarının üretimi
X ışınları, ivmeli yüksek enerjili elektronların metal hedefteki atomlarla
çarpışarak yavaşlamasıyla veya bu çarpışmalarla atomların iç yörüngelerindeki
elektronların elektronik geçişleriyle oluşan kısa dalga boylu elektromanyetik
ışınlardır. X ışınlarının dalga boyu 0.1A°< λ < 100A° aralığındadır ve γ -ışınları ile
mor ötesi (ultraviyole) bölge arasında kalırlar. X-ışınları, az girici yani yumuşak
(dalga boyu büyük) ve çok girici yani sert (dalga boyu küçük) olmak üzere iki gruba
ayrılabilir. Ancak klasik x-ışınları spektroskopisi yaklaşık 0.1 A° ile 25 A°
arasındaki bölgeyi kapsar. Hedef metale çarpan elektronlar ilk çarpışmada
durdurulamaz, metal hedef içinde ardışık birçok çarpışma yapabilirler. Bu çarpışma
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
35
sonucunda beyaz ışınım (white radiation) denilen sürekli spektrum ortaya çıkar. Bu
tür ışınımın minimum dalga boyu aşağıdaki gibi hesaplanabilir:
(3.3)
X-ışınları, analitik amaçları için dört yöntemle elde edilir:
1) Bir metal hedefin yüksek enerjili elektron demetiyle bombardımanı
2) İkincil bir X ışınları demeti floresansı elde etmek için bir maddenin birincil
X-ışınlarına maruz bırakılması
3) Bozunması sonucu X- ışınları emisyonu oluşturan bir radyoaktif kaynağın
kullanılması
4) Bir sinkrotron bir radyoaktif kaynaktan Amerika Birleşik Devletlerinde
sadece 3 laboratuarda sinkrotron ışınından X-ışınları oluşturabilmektedir.
X-ışını kaynakları ultraviyole ve görünür bölge emisyon kaynakları gibi,
genellikle hem sürekli hem çizgi spektrum oluştururlar: Sürekli ışımaya aynı
zamanda beyaz ışıma veya Bremsstrahlung adı verilir. Beyaz ışıma tanecikler
tarafından yavaşlatılma sonucu ortaya çıkan ışıma olup bu tür ışıma genellikle sürekli
karakterdedir (Skoog, Holler, Neiman, 1992).
Bir X-ışınları tüpünde ısıtılan bir katotta oluşturulan elektronlar 100 kV ’luk
bir potansiyelle metal bir anoda (hedef) doğru hazırlanır; çarpışma sonucu elektron
demeti enerjisinin bir kısmı, X-ışınlarına çevrilir. Bazı şartlarda Şekil 3.19’ deki gibi
sadece sürekli spektrum elde edilirken, bazı durumlarda sürekli spektrum bir çizgi
spektrumu ile çakışır (Şekil 3.20). Her iki şekilde görülen sürekli X-ışınları
spektrumu tam olarak belirlenmiş hızlandırma potansiyeline (V) bağlı fakat hedef
malzemeden bağımsız bir kısa dalga boyu (λ0) karakterize edilir. Bu durumda
molibden hedefle 35 kV’da oluşturulan spektrumun λ0 değeri (Şekil 3.19) aynı
potansiyelde tungsten hedefle oluşturulan spektrumun λ0 değeri ile aynıdır (Şekil
3.20).
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
36
Şekil 3.19. Hızlandırma gerilimine bağlı olarak elde edilen sürekli x-ışını spektrumu (Kabak, 2004)
Şekil 3.20. Molibden bir hedefle oluşturulan X-ışını çizgi spektrumu (Kabak, 2004)
Bir elektron demeti kaynağıyla oluşturulan sürekli ışın demetteki
elektronlarla hedef maddesinin atomları arasındaki çarpışmadan meydana gelir. Her
çarpışmada elektron yavaşlatır ve X-ışınları enerjisinde bir foton oluşturur. Fotonun
enerjisi elektron çarpışmasında önce ve sonraki kinetik enerjileri farkına
eşittir.Genellikle bir demetteki elektronlar bir seri çarpışma sonucu
yavaşlatılır;meydana gelen kinetik enerji kaybı çarpışmadan çarpışmaya
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
37
farklıdır.Böylece yayınlanan X-ışınları fotonların enerjileri hayli geniş bir bölgede
sürekli değişir.Oluşturulan en fazla foton enerjisi elektronun tek bir çarpışmayla
aniden sıfır kinetik enerjiye yavaşlatılmasına (durdurulmasına) karşı gelir. Böyle bir
olay için;
hυ0=hc/λ0=Ve (3.4)
yazılabilir. Burada Ve hızlandırma potansiyeli ile elektronun üzerindeki yükün
çarpımı olup demetteki bütün elektronların kinetik enerjisi; h Planck sabiti, c ışık
hızıdır. υ0 değeri V potansiyelinde üretilebilecek maksimum ışın frekansı, λ0 ışının
düşük dalga boyu sınırıdır. Sayısal değerler yerine konulduğu zaman eşitlik tekrar
düzenlenirse;
λ0=12,398/V (3.5)
elde edilir. Burada λ0 ve V sırasıyla angstorm ve volt cinsinden verilir. X-ışınları
çizgi spektrumu atomdaki iç orbital elektronlarının elektronik geçişleri sonucu
meydana gelir. Katottan gelen yüksek enerjili elektronlar hedef atomun çekirdeğe en
yakın orbitallerindeki elektronları kopardığı zaman kısa dalga boylu K serisi oluşur.
Çarpışma sonucu oluşturulan uyarılmış iyon da daha dış orbitaldeki elektronlar boş
orbitale geçerken X-ışını kuantı yayınlanır. Şekil 3.21’de görüldüğü gibi, K
serisindeki çizgiler daha yüksek enerji seviyeleri ve K kabuğu arasındaki elektronik
geçişler sonucu meydana gelir. Katottan gelen elektronların ikincil kabuktan (L
kabuğu) elektron fırlatması ile, K veya K ışınının yayınlanmasına neden olan bir L
elektronunun K seviyesine geçmesi ile ikincil kuantum seviyesinden bir elektron
kaybedildiği zaman L serisi çizgileri ortaya çıkar. Şekil 3.21’deki enerji skalasının
logaritmik olduğuna dikkati çekmekte yara vardır. Buna göre, K ve L seviyeleri
arasındaki enerji farkı M ve L seviyeleri arasındaki enerji farkından çok daha
büyüktür. Bu nedenle K çizgileri daha kısa dalga boylarında görünür.α1 ve α2; β1 ve
β2 olarak adlandırılan geçişler arasındaki enerji farkları o kadar küçüktür ki, en
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
38
yüksek ayırma gücüne sahip spektrofotometreler dışında sadece tek çizgiler olarak
gözlenir.
Şekil 3.21’deki enerji diyagramı, verilen geçişlere imkan verecek yeterli
sayıda elektrona sahip herhangi bir elemente uygulanabilir. Atom numarası arttıkça
çekirdek yükü arttığı için, seviyeler arasındaki enerji farkı artar; bu nedenle daha ağır
elementlerde K serisi ışınları daha kısa dalga boylarında görülür. Çekirdek yükünün
etkisi bu elementlerin spektrumlarını oluşturmak için gerekli minimum potansiyel
artışında görülür.
En hafifler dışındaki bütün elementlerin karakteristik X-ışınları çizgilerinin
dalga boyları elementin fiziksel ve kimyasal halinden bağımsızdır, çünkü bu
çizgilerden sorumlu geçişler bağ elektronları değildir. Buna göre molibdenin Kα
çizgilerinin yeri (dalga boyu) hedefin saf metal, metalin sülfürü veya oksidi olarak
bulunmasından bağımsız olarak aynıdır.
Şekil 3.21. X-ışınlarından oluşan en yaygın geçişleri gösteren enerji seviyesi
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
39
X-Işınları kırınım
Diğer elektromanyetik ışın türlerinde olduğu gibi, X-Işınının elektrik
vektörüyle ışının içinden geçtiği madde elektronları arasındaki etkileşme sonucu
saçılma meydana gelir. X-ışınları bir kristaldeki düzenli ortam tarafından
saçıldığında, saçılmayı yapan merkezler arasındaki mesafe ışın dalga boyu ile (X-
ışını dalga boyu) aynı mertebeden olduğu için saçılan ışınlar girişim (olumlu ve
olumsuz) etki yaparlar. Bu durumda kırınım meydana gelir.
3.4.2 Bragg Kanunu
Bir X-ışını demeti bir kristal yüzeyine θ açısıyla çarptığında, bir kısmı
yüzeydeki atom tabakası tarafından saçılır. Işın demetinin saçılmayan kısmı ikinci
atom tabakasına ulaşır. Bu tabakada yine bir kısmı saçılırken, geriye kalan ışın
üçüncü tabakaya geçer. Kristalin düzenli örgü yapısı içinde yer alan merkezler
tarafından yapılan bu saçılmanın net etkisi, görünür bölge yansımalı optik ağ ile
uğradığı kırınım ile aynı olan kırınımdır. X-ışını kırınımı için: (1) atom tabakaları
arasındaki mesafe yaklaşık olarak ışın dalga boyu ile aynı olmalıdır ve (2) saçılma
yapan merkezler çok düzgün ve tekrarlanır bir düzende bulunmalıdırlar.
Kristallerde kırınım olayını fiziksel bir modele oturtmamızı sağlayan Bragg
Kanunu bu tür çalışmalarda her an kullanacağımız önemli bir araçtır. Bu kanunu
açıklayabilmek için, Şekil 3.22’ de görüldüğü gibi bir kristal yapıda yer alan
birbirine paralel atomik düzlemleri düşünelim. Burada ince bir ışın demeti kristal
yüzeye θ açısıyla çarpmaktadır: Işının O, P ve R’ deki atomlarla etkileşimi sonucu
saçılma olmaktadır. Eğer
AP + PC = nλ (3.6)
ise (burada n bir tamsayıdır 0, 1, 2, 3,…gibi ve λ ’da ışının dalga boyu), saçılan ışın
OCD ’de aynı fazdadır ve kristal x-ışınlarını yansıtacaktır.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
40
Şekil 3.22. Bir kristal tarafından oluşturulan X-ışınları kırınımı
AP=PC=d sinθ (3.7)
Burada, d kristal düzlemleri arasındaki mesafedir. Bu durumda kristal
yüzeyine θ açısı ile gelen ışın demeti için olumlu girişim şartı
nλ=2d sinθ (3.8)
olur. Bu eşitliğe Bragg eşitliği denir ve çok önemli bir işleve sahiptir. Burada λ’nın
tam katları olan n sayılarına, yansıma derecesi de denilir. X-ışınlarının kristalden
yansıtılmış olarak gözlenebilmesi için geliş açısının şu şartı yerine getirmesi
gereklidir:
sinθ=nλ/2d (3.9)
diğer bütün açılarda, olumsuz bir girişim meydana gelir. Sonuç olarak, Bragg
kanunu kristal örgüde ortaya çıkan periyodikliğin sonucudur. Kanun örgü
noktalarının dikkate alır. Örgü noktalarına karşılık gelen atomik düzen burada önemli
değildir, bu düzen yalnızca ortaya çıkacak yansımanın şiddet üzerinde göreceli bir
etkiye sahiptir. Hemen görülebileceği gibi Bragg yansıması yalnızca, λ ≤ 2d olması
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
41
halinde söz konusudur. Bu sonuç, aynı zamanda neden görülebilir bir ışın
kullanmadığımızın da fiziksel bir açıklamasını açık bir şekilde göstermektedir.
3.4.3 Düzlemler Arası Uzaklık
Öncelikle bir birim hücredeki normallerle a, b,c kristalografik eksenler
arasındaki ilişkiyi inceleyelim. Bir birim hücrenin hacmi bir tabanın alanı ile o
tabana ait yüksekliğin çarpımına eşittir. Şekil 3.6’ da ki verilere göre
Şekil 3.23. S arka ve ön yüzün alanıdır. d100 , S ye diktir (Kabak, 2004) (3.10) dir. Buradan (3.11)
olur. d doğrultusundaki normal birim vektörünü nΛ
ile gösterilir. cbS rrr×= ve
).( cxbaV rrr= olduğundan
(3.12)
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
42
bulunur. 010σr ve 001σ
r içinde benzer ifadeler bulunur. İşte bu üç vektör ters örgüyü tanımlar. Bu vektörlerin a* ,b* ,c* ile gösterilmeleri adet olmuştur; (3.13)
Herhangi bir düzlem takımı içinde, komşu iki düzlem arasındaki mesafe d hkl,
ters örgü yardımıyla kolayca bulunabilir. Heksagonal sistem için
(3.14)
(3.15)
denklemi elde edilir. Bu denklemde Heksagonal sistem için a=b ≠ c α = β = 90,
γ = 120 değerleri a* ,b* ,c* ters örgü denklemlerinde yerine yazılarak
(3.16) değerleri elde edilir. Bulunan bu sonuçlar 3.15 denkleminde yerine yazıldığında
(3.17)
(3.18)
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
43
heksagonal sistem için geçerli olan düzlemler arası uzaklık bulunmuş olur. Ayrıca
heksagonal birim hücrenin hacmi V = 0.866 a2c ’dir. Diğer sistemler içinde benzer
İşlemler yapılarak aşağıdaki ifadeler elde edilebilir.
Çizelge 3.5 Bazı kristal sistemlerin düzlemler arası uzaklık formülleri
3.5. Deneysel Kırınım Metodları
Bragg kanununa göre, kırınımın olabilmesi için λ ve θ nın uyumlu olması
gerekir. Herhangi bir üç boyutlu bir kristale rasgele bir açıyla çarpan λ dalga boylu
tek renkli X-ışınları genellikle yansıtılamayacak ve bunun sonucunda bir kırınım
deseni oluşamayacaktır. Kırınımın oluşabilmesi için bir rastlantı gerekir ve bu
rastlantıyı sağlamak için de ya dalga boyu ya da açının taranması gerekmektedir. λ ve
θ nın değişme durumuna göre üç temel kırınım yöntemi vardır.
1. Laue Yöntemi λ değişken, θ sabit
2. Döner Kristal Yöntemi λ sabit, θ değişken
3. Toz Yöntemi λ sabit, θ değişken
Bu deneysel kırınım metodlarından bizim kullanacağımız yöntem döner
kristal yöntemidir.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
44
3.5.1 Toz Kırınım Metodu
1916,1917 yıllarında Debye ile Scherrer ve bunlardan bağımsız olarak Hull
tarafından geliştirilen toz kırınım metodu, kristal yapı hakkında bilgi edinebilmesi
için kullanılan metodlardan birisidir. Bu metodda, toz haline getirilmiş kristal
örnekleri pek çok sayıda olacak şekilde bir arada toplanır. Sonra ise üzerine belirli
bir doğrultudan tek dalga boylu X-ışınlarına düşürülür. Bu şekilde yönelen
kristallerin pek çoğu kırınım için uygun yönelmelere sahip olmayabilirler, ancak
hemen düşünülebilir ki pek çokları da uygun doğrultuda olacak ve hatta
birbirlerinden çıkan kırılıma uğramış ışın demetlerini de kuvvetlendireceklerdir.
Şekilde gösterilen kırınımı pek çok doğrultuda ve yönelmede yerleşmiş kristal tozları
için düşünecek olursak sonuçta her biri kristal örgü düzlemlerinin belirli bir takımını
ait olacak şekilde ortaya çıkmış birçok koni oluşacaktır. Daha sonra bu koniler uygun
bir düzenek yardımı ile fotoğraf filmlerine kayıt edilecek olursa bırak kanunu ile
verilen eşitlik kullanılarak kristal örgü düzlemleri ile ilgili parametreler yada tersine
giderek bilinen bir kristal yapıdan yaralanarak x-ışınlarının dalga boyları bulunabilir.
3.5.2 Laue Metodu
X-ışınları ile kırınım olayında kullanılan en basit kırınım metodu Laue
metodudur. Burada, ince, silindirik bir kolimatörden geçirilecek; küçük bir çap ile
elde edilen X-ışını demeti, örnek kristal üzerine düşürülür. X-ışını demeti heterojen
olarak kullanılır yani beyaz ışınım söz konusudur. Laue metodu ile incelenen örnek
kristaller tek kristal özelliğine sahip olmalıdırlar. Aynı şekilde polikristal yapıya
sahip olan örnekler içerisinde eğer, gelen X-ışını demetinin çapından büyük kristal
tanecikleri varsa ışın bu tanecikler üzerine düşürülerek kırınım olayını
gerçekleştirmek mümkündür.
3.5.3 Döner Kristal Metodu
Herhangi bir özel yansımanın ayırt edilebilmesi ve şiddetinin ölçülmesi için
en kullanışlı teknik döner kristal yöntemidir. Bu yöntem kristal yapı analizlerinde
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
45
yaygın olarak kullanılır ve kullanım sistemi çok basittir. Dönen kristal yönteminde
monokromatik (tek dalga boylu) X-ışınları bir kolimatör yardımı ile inceltilerek,
döner bir eksen üzerine takılı olan örnek kristalin üzerine düşürülür ve kırınıma
uğrayarak kristalden çıkan demet Şekil 3.24’de görüldüğü gibi kristali çevreleyen bir
fotoğraf filmi üzerine kayıt edilir. Burada θ, belirli bir düzlemden maksimum
yansıma elde edilinceye kadar değiştirilir. Maksimum yansımanın elde edildiği
noktada θ açısı ve λ dalga boyu bilindiğinden, Bragg yasası kullanılarak düzlemler
arasındaki d uzaklığı hesaplanabilir. Bu yöntemde dikkat edilmesi gereken kristalin
belirli düzlemlerinden birinin dönme eksenine paralel olarak yerleştirilmesidir. Bu
yöntemin sağladığı en büyük avantaj, ortaya çıkan yansımada kristalin ayrı düzlemler
takımına ait yansımaların birbirlerinden olaylıkla ayrılabilmesidir. Bu, toz
metodunda olduğu gibi bazı yansımaların üst üste binmesini önlemekle kalmaz,
oluşan noktaların kolayca indisleşmesine de imkan verir. Oluşan sıfır tabaka çizgisi,
dönme eksenine paralel olan tüm düzlemlere karşılık gelir. Kristaldeki a ekseni
dönme eksenine paralel ise, söz konusu çizgi (0kl) düzlemlerine karşılık gelecektir.
Benzer şekilde (1kl) düzlemlerini temsil eden çizgi, birinci çizgi olacak ve sıfır
çizgisinin üzerinde yer alacaktır (Şekil 3.25) (Durlu, 1992).
Şekil 3.24. Döner kristal yöntemi için deneysel düzenek (Dikici, 1993)
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
46
Şekil 3.25. Döner kristal metodunda film üzerinde çizgilerin oluşumu (Kabak, 2004)
Kristal, ekseni etrafında döndürüldükçe, değişik düzlemler Bragg yansıması
için uygun konumlara gelirler. Gelen demetteki ışınların dalga boyu sabit
olduğundan, ışının düştüğü paralel düzlem takımı için gelme açısı θ ve düzlemler
arası d uzaklığı Bragg yasasını sağladığı zaman kırınım meydana gelir. Düşey dönme
eksenine paralel bütün düzlemlerden yansıyan ışınlar yatay düzlem içinde meydana
gelen sıfır tabaka çizgisini oluşturacak şekilde yansıma verirler. Diğer tabakalar ise
yansıma verirler. Değişik kristal yönelimleri için, açılar ve şiddetler kırınım
deseninden çıkarılarak birim hücredeki atomların yerleri ile birim hücrenin şekli ve
büyüklüğü tayin edilir (Dikici, 1993).
3.6. Optik Özellikler
3.6.1. Temel Soğurma
Temel soğurma, değerlik bandından iletim bandına bir elektronun, banttan
banda veya eksiton geçişlerine karşılık gelir. Temel soğurma kendini soğurma
spektrumundaki hızlı artışla belli eder ve bir yarıiletkenin yasak enerji aralığını
belirlemede kullanılır. Bir fotonun momentumu h/λ (λ ışığın dalga boyu), kristalin
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
47
momentumu h/a ( a, örgü sabiti) ile kıyaslandığında çok küçük olduğundan foton
soğurma esnasında elektronun momentumu korunmalıdır. Verilen bir h ν foton
enerjisi için soğurma katsayısı ( )hα υ , elektronun ilk durumdan son duruma geçiş
olasılığı Pif, ilk durumdaki elektron yoğunluğu ni ve son durumdaki elektron
yoğunluğu nf ile orantılıdır.
( ) if i fh A P n nα υ = ∑ (3.19)
0 K’de katkısız yarıiletkenler için doğru olan bir durumda, kolaylık olması için tüm
alt durumların dolu ve tüm üst durumların boş olduğu kabul edilmiştir (Pankove,
1971).
3.6.2. İzinli Doğrudan Geçişler
İki doğrudan enerji çukuru arasında soğurma geçişleri düşünülürse Şekil 3.26,
tüm momentum korunumlu geçişler izinli olmalıdır. Ei deki her başlangıç durumu Ef
deki son durumla birleştirilir ve kısaca;
f iE h Eυ= − (3.20)
şeklinde verilir.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
48
Şekil 3.26. Parabolik bir bant yapısında doğrudan geçiş (Pankove, 1971)
Parabolik bir bantta;
2 2
*2f ge
kE Em
− =h ve
2 2
*2ih
kEm
=h (3.21)
dir. Böylece,
(3.22)
elde edilir. Birleştirilmiş durumların yoğunluğu;
(3.23) ile verilir. Burada mr indirgenmiş kütle olup
(3.24)
yukarıdaki denklemde verilir. Soğurma katsayısı;
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
49
(3.25)
ile verilir (Pankove, 1971).
3.6.3. Yasaklı Doğrudan Geçişler
Bazı materyallerde kuantum seçim kuralları direk geçiş için k = 0 da izinsiz,
k≠ 0 da izinlidir. Geçiş olasılığı 2k ile artar. Şekil 3.27 için bunun anlamı geçiş
( )gh Eυ − olasılığının ile orantılı artmasıdır. Doğrudan geçişlerde durum yoğunluğu
1/2( )gh Eυ − ile orantılı olduğundan soğurma katsayısı
(3.26)
ile verilir. Burada 'A ,
(3.27)
şeklinde verilir (Pankove, 1971).
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
50
3.6.4. Dolaylı Bantlar Arasında Dolaylı Geçişler
Bir geçiş hem enerji hem de momentumda bir değişme gerektirdiğinde bir
ikili ya da iki aşamalı işlem gerekir. Çünkü foton momentumunda bir değişme
sağlayamaz. Momentum Şekil 3.27’de görüldüğü gibi fonon etkileşmesi yoluyla
korunur. Fonon, örgü titreşiminin bir kuantumudur.
Şekil 3.27. Dolaylı geçişler (Pankove, 1971)
Bu fononların her biri tipik bir Ep enerjisine sahiptir. Ef – Ei geçişini
sağlamak için bir fonon ya soğurulur yada yayınlanır. Bu iki işlem;
(3.25) (3.28)
(3.29)
bağıntıları ile verilir.
Dolaylı geçişlerde değerlik bandının tüm doldurulmuş durumları iletim
bandının tüm durumları ile bağlı olabilir. Ei enerjili başlangıç durumlarının
yoğunluğu,
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
51
(3.30)
dır. Ef enerjili durum yoğunluğu ise,
(3.31) dir. (3.28) ve (3.29) denklemlerini kullanarak; (3.32) şeklinde yazılabilir. Soğurma katsayısı (3.30) denklemiyle verilen ilk durumların ve
(3.31) denklemiyle verilen son durumların yoğunluklarının çarpımından elde edilir; α,
fononlarla etkileşme olasılığıyla orantılıdır. Fononların sayısı Bose-Einstein
istatistiği ile verilir.
(3.33) Böylece soğurma katsayısı; (3.34)
şeklinde yazılabilir. Gerekli matematiksel işlemlerden sonra fonon soğurmasıyla
geçiş için soğurma katsayısı g ph E Eυ − olmak üzere;
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
52
(3.35) bulunur. Fonon yayınım olasılığı 1pN + ile orantılıdır. Fonon yayınımlı geçiş için
soğurma katsayısı hυ> Eg +Ep için;
(3.36)
Hem fonon yayınımı hem de fonon soğurulması, hυ> Eg +Ep durumunda
mümkün olduğundan soğurma katsayısı hυ> Eg +Ep için;
(3.37) şeklinde gösterilir.
Düşük sıcaklıklarda fonon yoğunluğu çok küçük olacak bundan dolayı αa
küçük olacaktır. Şekil 3.28’ de α a ve α e nin sıcaklık bağımlılıkları gösterilmektedir.
Geçiş işlemine katılan birkaç değişik fonon tipleri ve bunların değişik olasılıkları
vardır.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
53
Şekil 3.28. Soğurmanın sıcaklık bağımlılığı (Pankove, 1971)
Eğer yarıiletken fazla oranda katkılanmış ise bant içindeki Fermi seviyesi (n
tipi yarıiletkende) En dir. En enerjisinin altındaki durumlar dolu olduğundan Eg + En
altındaki durumlara olan temel geçişler yasaklıdır. Böylece soğurma kenarı En
kadarlık bir değerle daha yüksek enerjilere kayar (Şekil 3.29). Soğurma katsayısının
hesaplanması çok katkılanmış n tipi germanyum için yapılmış ve sonuçlar Şekil 3.30
da gösterilmiştir. 0 0K de sadece fonon yayınım işlemi mümkündür; eα saf
germanyum için x ekseninde Eg +Ep de kesişir. Hesaplanan kesişimler En değeri
kadar kaymıştır. Verilen hυ> Eg +Ep+En değerinde soğurmada düşüş olmaktadır.
Bunun sebebi mümkün son durumların sayısının azalmasıdır.
Şekil 3.29. İki fonon yardımlı geçişler (Pankove, 1971)
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
54
Şekil 3.30. Optik soğurmanın iletim bandı durumlarının doldurulmasıyla değişimi (Pankove, 1971)
Fazla katkılı dolaylı bant aralığına sahip yarıiletkenlerde momentumu
elektron-elektron saçılması gibi saçılma işlemleriyle korumak mümkündür. Bu
durumlarda saçılma olasılığı saçıcıların sayısı N, ile orantılıdır ve fonon yardımına
ihtiyaç duyulmaz. Böylece soğurma katsayısı; (3.38)
şekline gelir. Şekil 3.31’ de As katkılı germanyum için veriler gösterilmektedir.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
55
Şekil 3.31. Aşırı katkılamanın bant kenarına etkisi (Pankove, 1971)
Soğurma kenarı katkılama ile kaymaktadır. Gerçekte (3.38) denkleminin
fonksiyonel bağımlılığı ( )ν
αhd
d nün N ½ ile orantılı olması şeklindedir. Bu Şekil
3.32’ de gösterilmektedir (Pankove, 1971).
Şekil 3.32. Taşıyıcı yoğunluğunun soğurmaya etkisi (Pankove, 1971)
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
56
3.6.5 Direk Bantlar Arasında Dolaylı Geçişler
Direk bantlar arasındaki geçişler, dolaylı bantlar arasındaki geçişlere oldukça
benzerdir (Şekil 3.33). Momentum fonon yayınımı, soğurumu veya kusur ya da
taşıyıcı saçılmaları gibi ikincil işlemlerle korunur. Burada değerlik bandının herhangi
dolu ilk durumu iletim bandının boş durumuyla bağlanmıştır. Bu durumda soğurma
katsayısı 3.35’ den 3.37’ e kadar olan denklemlerle fonon içeriyorsa ve eğer fononlar
momentum korunumunda kullanılmıyorsa 3.38 denklemiyle hesaplanır. Bu tür
dolaylı geçişler iki adımlı işlemlerle olur ve bunların olasılığı direk geçişlerin
olasılığından azdır. Gerçek soğurma katsayısı her iki katkının toplamı olmalıdır.
Şekil 3.33. İletim bandına doğrudan geçişler (Pankove, 1971)
3.6.6 Bant Kuyrukları Arasındaki Geçişler
Parabolik bantlar arasında olan momentum korunumlu geçişler soğurma
kenarında oluşur. Soğurma kenarı yarı logaritmik olarak Şekil 3.34’ de çizilmiştir.
Direk geçişler için enerji aralığının altındaki değerler için soğurma olmadığı beklenir
ve bundan dolayı basamak şeklinde artan soğurma kenarı gösterilmektedir. Fakat
pratikte genellikle üstsel artan soğurma kenarı bulunmaktadır. Çoğu materyalde
Urbach kuyruğu olarak bilinir ve d(lnα) / d(hν) = 1/ kT şeklinde gösterilir. GaAs’ in
katkılama ile kontrol edilen üstsel soğurma kenarının bant kuyruğu içeren geçişlerle
oldukça uyumlu sonuçlar verdiği bulunmuştur.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
57
Şekil 3.34. GaAs' ın oda sıcaklığındaki soğurma kenarı (Pankove, 1971)
Şekil 3.35. İletim bant kuyruğunun optik soğurma ile gözlenmesi (Pankove, 1971)
Durum yoğunluklarının soğurma katsayısını nasıl etkilediğini belirlemek için
p tipi dejenere örneği ele alalım. Fermi seviyesi değerlik bandının parabolik
kısmında yer alır böylece değerlik bandının bozulmuş kısmı Fermi seviyesinin
üstünde kalır. İlk durumların yoğunluğu Ni, 21
vE ile orantılıdır. Şekil 3.35’ de p tipi
yarıiletkende durumların iletim bant kuyruklarının optik soğurma ile değişimi
görülmektedir. Son durumlar, iletim bandının içinde üssel kuyruk oluşturur ve
bunların herhangi bir E enerjisindeki yoğunlukları;
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
58
Nf =N0 0/ EEe (3.39)
şeklinde verilir. Momentum korunumu optik geçişlerde sorun çıkarmaz ve matris
elementi geçişler için sabittir yani foton enerjisinden bağımsızdır.
Soğurma katsayısı verilen hν değerleri için tüm mümkün geçişler üzerinden
integre edilen ilk ve son durum yoğunluklarının çarpımıyla orantılıdır;
(3.40) E yerine E − hν koyup gerekli değişken değişimlerini kullanırsak; (3.41) 3.40 denklemi; (3.42) şekline gelecektir. Alt limit ∞’ a ayarlanmıştır, çünkü hν >> E0 dır. Bu integrali hν den bağımsız yaparsak çözüm; (3.43) şekline gelir. Soğurma kenarının yarı logaritmik çizimdeki eğimi;
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
59
(3.44)
ile verilir (Pankove, 1971).
3.7. İnce Film Depolama Yöntemleri
Gelişen teknoloji içinde katıhal aygıtlarına, mikroişlemcilere olan ihtiyacın
artması ve bunların en iyi şekilde üretimlerinin sağlanması gerektiğinden depolama
teknolojisinin neden bu kadar hızlı geliştiğini görebiliriz. Düzinelerce depolama
yöntemi vardır, nanometreden birkaç mikrometreye kadar değişen kalınlık
bölgesindeki katmanları oluşturmak için gerekli yöntemlere baktığımızda bunları
sınıflandırabiliriz. Temel olarak ince film depolama yöntemleri, buharlaştırma
metotları gibi sadece fiziksel veya gaz ve sıvı faz kimyasal işlemler gibi sadece
kimyasal olabilir. Birçok işlem ise elektriksel deşarj ve reaktif söktürme gibi fiziksel
ve kimyasal işlemler olarak adlandırılabilir. İnce film depolama sistemlerini,
1. Fiziksel işlemler
2. Kimyasal işlemler
3. Fiziksel ve kimyasal işlemler
olmak üzere üç başlık altında detaylı bir şekilde inceleyebiliriz.
3.7.1 Fiziksel İşlemler
♦ Vakum Buharlaştırma
♦ Klasik vakum buharlaştırma
♦ Elektron demetiyle buharlaştırma
♦ MBE (Moleculer Beam Epitaxy)
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
60
Bunlar ince film depolamada kullanılan en eski bilinen yöntemler olarak
bilinmektedir ve ince filmlerin vakumda alt tabaka yüzeyine kaplanması şu aşamaları
gerektirmektedir:
♦ Buhar, kaynak malzeme kaynatılarak veya süblimleşmeyle elde edilir.
♦ Buhar kaynaktan alt tabakaya taşınır.
♦ Taşınan malzeme alt tabaka üzerine çöker ve ince film tabakası oluşur.
Malzemelerin çokluğu değişik kaynak bileşenlerinin incelenmesine ve
varlığına olanak sağlar. Ana kavramlar ele alındığı zaman: Kapalı bir kaptaki gaz
basıncının normal atmosfer basıncından daha düşük olduğu durum vakum olarak
kabul edilir. Gaz molekülleri çarpışma halindedir. Bunların iki seri çarpışma
arasındaki ortalama gidişleri moleküllerin ortalama serbest yolu ( ) olarak
adlandırılır. ( ) yoğunluğa bağlıdır. Basınç (P) azaldıkça ( ) artar, çarpışma sayısı
ise azalır. Ortalama serbest yolun ( ) ve vakum fanusunun boyutlarına (d) bağlı
olarak fanus içerisinde düşük, orta ve yüksek vakum olabilir. Vakum ortamının
olumsuz yönlerini şöyle sıralayabiliriz.
♦ Vakumda hazırlanan filmlerin büyüme hızı vakum şartlarına bağlıdır.
♦ Orta, düşük vakumdan çıkan moleküller, ortamdaki moleküllerle çarpacaktır
ve alt tarafa gidemeyecektir.
♦ Fanus içinde kalan havayla elde edilen filmlerin elektriksel özellikleri
değişecektir.
♦ Kompozisyon (bütünlük) bozulabilir, oksitler, kirlilikler oluşabilir.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
61
3.7.2 Kimyasal işlemler
Kimyasal işlemler iki ana başlıkta kısaca inceleyecek olursak;
1. Sıvı-Faz kimyasal işlemler
2. Gaz-Faz kimyasal işlemler
Sıvı –Faz kimyasal işlemler üç farklı yolla elde edilir. Bunlar:
a) Elektrokimyasal işlemler
b) Kimyasal depolama
c) Mekaniksel yöntemler
Kimyasal depolama sistemi; Filmi oluşturacak iyonların kontrollü bir
şekilde ortama bırakılması ve iyonların reaksiyonunun yavaşlatılması esasına dayanır.
Sıvı –Faz kimyasal işlemlerin olumlu ve olumsuz tarafları vardır. Olumlu tarafı; bu
sistemlerin ucuz olması ve malzeme çeşitliliğinin bol olmasıdır. En önemli
parametreleri; sıcaklık, pH ve iyon konsantrasyonudur. Olumsuz tarafı ise bu
sistemlerde sıcaklık, pH, akım yoğunluğu çözelti bileşenleri çok önemli faktörlerdir,
fakat bu yöntemle üretilen filmler MBE’ye göre oldukça düşük bir yüzey
homojenliğine sahiptir.
Gaz-faz kimyasal işlemler
Kimyasal buhar depolama(CVD); reaksiyona girecek elementlerin buhar
fazda katı film oluşturmak üzere etkileştiği, materyal üretim yöntemidir.
CVD’nin avantaj ve dezavantajları şöyledir:
1) Basit ve karmaşık yapıları düşük sıcaklıklarda elde edilebilir.
2) Hem bileşen hem de fiziksel özellikler kimyasal reaksiyonla ve depolama
koşullarıyla değiştirilerek kontrol edilebilir.
3) Metal organik metallere uygulanabilir.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
62
4) Düşük sıcaklıklarda film amorftur yüksek sıcaklıklarda ise polikristal ve
daha yüksek sıcaklıklarda tekli kristal yapıdadır.
3.7.3 Fiziksel ve Kimyasal İşlemler
Plazma yardımlı işlemlerden oluşan, hem fiziksel hem de kimyasal işlemleri
içeren yöntemleri şöyle sınıflandırırsak:
♦ Söktürme
♦ DC
♦ RF
♦ Magnetron
♦ Anodik ark depolama
♦ Reaktif söktürme
♦ İyon yayıcı söktürme
♦ Katodik ark depolama (CAD)
♦ Atmalı filtreli katodik vakum ark depolama (PFCVAD)
Yukarıdaki yöntemler içerisinde bizim kullandığımız yöntem Atmalı filtreli
katodik vakum ark depolama (PFCVAD) yöntemidir.
Plazma; Elektriksel olarak nötral olan ve rastgele doğrultularda birlikte
hareket eden hemen hemen eşit pozitif ve negatif yüklü parçacıklar topluluğudur.
İyonize gaz için kullanılan plazma kelimesi 1920’li yıllardan beri fizik literatüründe
yer almaya başlamıştır. Plazma içinde nötral atom ya da moleküllerin olması plazma
halini değiştirmez. Plazmanın birim hacmi içindeki negatif yüklenmiş parçacıkların
sayısı (elektronlar) pozitif yüklü parçacık sayısına (iyonlar) yaklaşık olarak eşit
olduğundan, plazma elektriksel olarak nötraldir. Maddenin dört haline baktığımız
zaman katı durumda atomlar belirli uzaklıklara sahiptir. Sıvı halde ise bu uzaklık
artar. Gaz halinde iken maddenin atomları arasındaki bağ uzunlukları daha da
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
63
artmaktadır. Plazma halinde atomlar iyonlaşırlar ve sürekli olarak birbirleriyle
çarpışırlar.
Plazmanın özelliklerine kısaca değinecek olursak;
1) Plazma dış ortama karşı elektriksel olarak nötürdür ve plazma içinde
pozitif(iyonlar)yüklerin sayısı, negatif (elektronların) yüklerin sayısına
eşittir.
2) Plazma içindeki ayrışma, iyonizasyon ve bu tür olayların tersi olan yeniden
yapılanma olayları sürekli meydana gelir ve bu olaylar plazmada dinamik bir
denge içinde bulunurlar.
3) Plazma iyi bir elektrik ve ısı iletkeni olmakla birlikte plazma içindeki her bir
parçacık bir enerji taşıyıcısıdır. Örneğin bakırın ve gümüşün iletkenliğinden
102 kat daha fazla iletkendirler.
4) Plazma yüksek sıcaklık ve enerji yoğunluğuna sahiptir.
5) Plazma içindeki parçacığa Lorentz kuvveti etki (F=qE+qVB ) eder.
Plazma, büyüme ve depolanan film özellikleri, öteki yöntemlerdeki değişik
fiziksel ve kimyasal işlemlerle aktive edilen gaz ve enerjili iyonik parçacıklarla yer
değiştirir. Plazmayı kullanmaya iten sebeplerden biri birçok uygulamadaki düşük
sıcaklık gereksinimidir. Plazma yardımlı işlemler sayesinde oldukça düşük alt taban
sıcaklıkları sağlanmaktadır. Diğer birçok işlemde ise plazmanın rolü, reaksiyonların
aktivasyonunun arttırılmasıdır. Bu durum bileşik filmlerin depolanmasını, büyüme
kinetiklerinin değiştirilmesini sağlar ve böylece yapı ve morfoloji üzerinde de bir etki
sağlanmış olur.
Kaynakla alt tabaka arasında plazmanın bulunması, film depolanmasını üç
basamakta etkiler:
1) Parçacık üretimi
2) Kaynaktan alt tabakaya taşınım
3) Film üretimi
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
64
3.8. Atmalı Filtreli Katodik Vakum Ark Depolama (PFCVAD) Tekniği
Atmalı filtreli katodik vakum ark depolama, ince film depolama yöntemleri
içinde, plazma yardımlı işlemlerden oluşan, eşsiz bir (PVD) fiziksel buhar depolama
tekniğidir. PFCVAD işlemi diğer iyonla kaplama işlemlerine göre daha yüksek
iyonizasyon ve parçacık enerjisine sahiptir. Katodik ark işlemi değişik metallerin,
bileşik filmlerin ve diğer alaşım filmlerin farklı aşınma direnci, korozyon direnci ve
dekoratif uygulamalar için kullanılır. Şekil 3.39’ de PFCVAD sisteminin şematik
gösterimi verilmiştir.
Katodik ark işlemi sırasında, ark spotu katodu aşındırarak yüksek dereceli
iyonizasyona sahip plazmayı üretir. Yüksek iyon yoğunluğu; film morfolojisinin
kontrolü, yüksek tutunma, bileşiklerin etkin reaktif depolanmasını ve değişik
yapılarda da düzgün depolanma olmasını sağlar. Alaşımların bileşimleri genelde
kaynaktan alt tabakaya taşınır. Depolama oranları dakikada nanometreden
mikrometreye kadar değişen geniş bir alanı kapsar.
PFCVAD sisteminin temel elemanları ve özellikleri şunlardır:
♦ Turbomoleküler pompa sistemi
♦ Reaksiyon odacığı
♦ Atmalı plazma ark kaynağı
♦ Gaz akış – basınç kontrol sistemi
♦ Kalınlık kontrol sistemi
♦ Hidrojen, azot jeneratörü
♦ Oksijen, argon, metan tüpleri
♦ Katot ve alt tabaka
1) Turbomoleküler pompa sistemi
♦ Dönme hızı dakikada 42.000 devirdir.
♦ Taban basıncı < 1x10-10 Torr
♦ Pompalama hızı (N2 = 550 s-1, He = 600 s-1, H2 = 510 s-1)
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
65
♦ Sıkıştırma oranı (N2: >1x109, He: 1x107, H2: 1x106)
Şekil 3.36. Turbomoleküler pompa sistemi
2) Reaksiyon odacığı
♦ Manyetik alan girişine izin veren 304 paslanmaz çelikten yapılmıştır.
♦ Yarıçapı 24.3 cm, boyu 38.5 cm dir.
♦ 1 thermo couple gauge, 1 ion gauge, 1 gözlem penceresi, gaz akış kontrol
kalınlık ölçme, 1 valf, alt taban tutucu girişleri bulunmaktadır.
♦ Basınç 1.3x10-8 Torr a kadar düşürülebilmektedir.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
66
Şekil 3.37. Reaksiyon odacığı
3) Atmalı plazma ark kaynağı
♦ Katot çıkışı: Katot çıkış gerilimi plazma tabancasının katoduyla bağlantılıdır.
♦ Çıkış kablosu 15 kV la sınırlıdır. Kaynak materyalde atma deşarjı 750 V,
650 A ve 600 µs dir.
♦ Tetikleyici çıkışı: Tetikleyici çıkışı plazma tabancasının tetikleyicisiyle
bağlantılıdır. Çıkış kablosu 25 kV la sınırlıdır. Tetikleyici devrede atma
deşarjı 24 kV, 150 mA ve 70 µs dir.
♦ Anot çıkışı: Anot çıkış gerilimi plazma tabancasının anoduyla bağlantılıdır.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
67
Şekil 3.38. Atmalı plazma ark kaynağı
PFCVAD sistemi şu önemli karakteristiklere sahiptir:
1) Oldukça düşük taban basınçlarında (~ 10-8 Torr) hızlı kaplama olanağı
sağlamaktadır.
2) Plazma, vakum veya gaz ortamda iki metal elektrot arasında başlatılan ark
deşarjının katot yüzeyinde hızlı ve gelişigüzel hareket etmesiyle oluşur.
3) Ark deşarjı anot ve katot arasındaki oldukça yüksek akım ve düşük gerilimle
karakterize edilir.
4) Plazma katot materyalinden elde edilir.
5) Katot yüzeyinden aşındırılan materyalin büyük bir kısmı (%10-100)
iyonlardan oluşur.
6) İyonların büyük bir yüzdesi çoklu yük durumundadır (Zn+1,Zn+2 gibi).
7) İyonların ortalama kinetik enerjisi yüksektir (10-100 eV).
8) Plazma iletimi kaynaktan alt tabakaya manyetik ve elektrik alan
mekanizmalarının birleştirilmesi ve kıvrımlı bir filtre vasıtasıyla plazma alt
tabana yönlendirilerek sağlanır.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
68
Bu fiziksel karakteristikler, filmler ve kaplamaların depolanmasında
aşağıdaki özellikleri sağlamaktadır.
1) Film morfolojisi üzerinde mükemmel kontrol
2) Düşük alt taban sıcaklıkları
3) Yüksek film yoğunluğu
4) Metal, alaşım ve bileşik filmlerin etkin sentezi
5) Yüksek film tutunması
6) Düzlemsel olmayan yüzeylerde de mükemmel kaplama düzgünlüğü
7) Sıcaklık, basınç, akım-gerilim gibi kontrol parametrelerinin kolay kontrolü
ile değişik depolama koşullarında film elde edilebilmesi
8) Manyetik alan ve filtre sayesinde film morfolojisini bozan makro
parçacıkların elimine edilmesi
Şekil 3.39. PFCVAD sisteminin şematik gösterimi.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
69
Şekil 3.40. PFCVAD sisteminin temel bileşenleri
Şekil 3.40’da PFCVAD sisteminin temel bileşenleri gösterilmektedir. Bu
bileşenler; atmalı plazma ark kaynağı, makroparçacık kontrolü için filtre, katot, anot,
tetikleyici ve alt tabandan oluşmaktadır. Depolamadan önceki taban basınçları
(1x10-8 Torr) veya daha düşüktür. Kullanılan katot iletken veya yarı iletken olarak
sınırlandırılsa da katodik ark sistemi RF modda çalıştırılarak yalıtkan katot
materyalleri kullanmakta mümkündür. Ancak bu modda çalışma yapmak için yapılan
araştırmalar oldukça azdır.
3.8.1 Ark Spotu ve Plazma
Atmalı katodik ark işlemi sırasında ark spotu katodu aşındırır. Ark katottan
üretilen materyalle sağlanır. Dışarıdan bir gaza ihtiyaç yoktur. Şu ana kadar ark
spotun fiziği tam olarak anlaşılamamıştır, ancak mekanizmayı ve değerleri içeren
literatürle karşılaşılmaktadır. Ark spotu (10-8-10-4 m çapında) küçüktür ve akım
yoğunluğu ise yüksektir (106-1012 A/m2) ve katot yüzeyinde hızlıca (102 m/s) hareket
eder. Spot büyüklüğünün belirlenmesi ölçüm yöntemine bağlıdır. Ark spotu hızı,
katot yüzeyinin bileşimine, gaz basıncı ve örneklere bağlıdır ve manyetik alanlar
yoluyla kontrol edilebilir. Ark spotundan yayınlanan plazma; elektronlar, iyonlar
aynı zamanda mikroparçacıklar ve nötr metal buharı içerir. Nötral metal buharı kütle
transferinin %1-2 lik küçük bir kısmını içerir. Böylece ark kaynağından olan akı
çoğunlukla iyonlar ve mikroparçacıklardan oluşur. Saf katotlar için iyon kesri %10
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
70
dan %100 e kadar değişir. İyon kesri yüksek erime sıcaklığına sahip malzemeler için
yüksektir. Yüksek iyonizasyon derecesine ek olarak ark spotundan üretilen
plazmadaki iyonlar çoklu yük durumlarında bulunurlar.
Plazmada ark spotundan üretilen iyonların ortalama kinetik enerjileri 10-100
eV arasındadır ve yüksektir. Ortalama iyon enerjisi katot ve anot arasındaki
potansiyel farktan büyüktür. Literatürde bunun tam tersiyle karşılaşılmaktadır. İyon
enerjisinin büyük kısmı ark spotundan dışarı doğrudur.
3.8.2 Katodik Ark Kaynakları
Katodik ark kaynakları katot, güç kaynağı, anot, tetikleyici, kontrol devresi,
soğutma sistemi ve ark spotunu yüzeyde sınırlandıran bir sistemden oluşur. Katotlar
metal, metal alaşım veya yarı iletken materyalden yapılmıştır. Ark normalde, anot
potansiyeline bağlı tetikleyici telin mekaniksel hareketi ile katot yüzeyine kontak
yapılması veya elektriksel deşarjla sağlanır. Ark sağlayan uygun koşullara ulaşılırsa
bir veya daha fazla ark spotu oluşur, oluşan ark spotu hızlı ve gelişigüzel bir şekilde
katot yüzeyinde hareket eder. Ark spotların sayısı toplam katot akımına ve katot
bileşimine bağlıdır. Tipik gerilim ve akım değerleri 10-40 V ve 30-300 A0’ dır.
Gerilim temel olarak katot materyalinin bileşiminden belirlenir, fakat anot
konfigürasyonundan, gaz basıncından ve manyetik alanlardan etkilenir. Kararlı ark
deşarjı sağlamak için gerekli gerilim ve minimum akım için anot konfigürasyonu
önemli bir faktördür. Ark spotu katot yüzeyinde sınırlandırılır yada katot
potansiyelinde olan tüm yüzeyleri aşındırır. Hareketsiz kenarlıkla sağlanan
sınırlandırmayla elde edilen katot aşındırması düzgündür.
Ark spotundaki enerji yoğunluğu katot yüzeyinde mikroskopik erime oluşturur. Ark
spotu katot yüzeyindeki hızlı hareketiyle enerjiyi düzgün yaysa da, bulk (hacimsel)
katot sıcaklığı çok düşüktür. Direk soğutmayla katot sıcaklıkları 50-200 °C
civarındadır.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
71
3.8.3 PFCVAD Sisteminin Çalışma Prensibi
PFCVAD sistemi yukarıdaki Şekil 3.39’da şematik olarak gösterilen
silindirik vakum odası paslanmaz çelikten yapılmıştır (486 mm çap ve 385 mm
uzunluk) ve turbo moleküler pompa kullanılarak (500 lt s−1) taban basıncı 1.3×10−8
Torr’a kadar düşürülebilmektedir. Plazma kaynağı katot, anot ve odaklama
bobininden oluşan vakum mini tabancadır (RHK Arc-20). Yalıtkan bir seramik ark
kaynağının pozitif kutbunun filtre bobini yoluyla bağlandığı katot ve anodu
birbirinden ayırır. Ark 24 kV ve 60 μs de oluşturulur ve filtre olarak 90 derece eğimli
selonoid bir filtre kullanılır.
3.8.4 PFCVAD Sisteminin Karakteristikleri
1) Oldukça düşük taban basınçlarında ( ≈ 10 -8 Torr) hızlı kaplama olanağı
sağlar.
2) Plazma, vakum veya gaz ortamda iki metal elektrot arasında başlatılan ark
deşarjının katot yüzeyinde hızlı ve gelişigüzel hareket etmesiyle oluşur.
3) Ark deşarjı anot ve katot arasındaki oldukça yüksek akım ve düşük
gerilimle karakterize edilir.
4) Plazma katot materyalinden elde edilir.
5) Katot yüzeyinden aşındırılan materyalin büyük bir kısmı (%10-100)
iyonlardan oluşur.
6) İyonların büyük bir yüzdesi çoklu yük durumundadır (Zn+1,Zn+2 gibi).
7) İyonların ortalama kinetik enerjisi yüksektir (10-100 eV).
8) Plazma iletimi kaynaktan alt tabakaya manyetik ve elektrik alan
mekanizmalarının birleştirilmesi ve kıvrımlı bir filtre vasıtasıyla plazma alt
tabana yönlendirilerek sağlanır.
Bu fiziksel karakteristikler, filmler ve kaplamaların depolanmasında
aşağıdaki özellikleri sağlar.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
72
1) Film morfolojisi üzerinde mükemmel kontrol
2) Düşük alt taban sıcaklıkları
3) Yüksek film yoğunluğu
4) Metal, alaşım ve bileşik filmlerin etkin sentezi
5) Yüksek film tutunması
6) Düzlemsel olmayan yüzeylerde de mükemmel kaplama düzgünlüğü
7) Sıcaklık, basınç, akım-gerilim gibi kontrol parametrelerinin kolay kontrolü
ile değişik depolama koşullarında film elde edilebilmesi
8) Manyetik alan ve filtre sayesinde film morfolojisini bozan makro
parçacıkların elimine edilmesi
3.9. Filmlerin Yapısal Karakterizasyonunun Belirlenmesi
3.9.1 Örgü Parametrelerinin Ölçümü ve Tanecik Büyüklüğü Hesabı
X-ışınları kırınım yöntemiyle katıların örgü parametresi ölçümleri
difraktometre denilen aletle yapılmaktadır. Kırınım deseninde maksimum piklere
karşılık gelen açı değerlerini kullanarak, Bragg yasası formülünden tabakalar arası
mesafe (d) hesaplanabilir. Örneğin kristal yapısı ve piklerin miller indisleri belirli
olması durumunda, örgü parametresi bulunur.
Zn3N2 kristalinin örgü parametresini hesaplayabilmek için kübik sistem için
hesaplanan formülü kullanabiliriz. Kristal yapısı kübik olan Zn3N2 ’nin örgü
parametreleri a=b=c ’dir. X-ışını kırınım piklerinden Zn3N2 ’nin c örgü prametresinin
bulunması için h, k, l değerlerinde yerine yazıldığında Zn3N2 ’nin pike göre örgü
parametresi bulunur.
X-ışınlarının kırınım deseninden yararlanarak Scherrer formülü kullanılarak
tanecik büyüklüğü hesaplanabilir. Tanecik büyüklüğü arttıkça, elde edilen kırınım
deseninde yansıyan ışınların şiddetini gösteren piklerin de daraldığı görülür. Çünkü
Scherrer formülündeki B değeri, kırınım deseninde gözlenen maksimum piklerin yarı
maksimumdaki genişliklerinin (FWHM de denir) radyan cinsinden değeridir.
Scherrer formülü ile tanecik büyüklüğünün nasıl hesaplandığı görülmektedir.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
73
3.10. Filmlerin Optik Karakterizasyonunun Belirlenebilmesi
3.10.1 Soğurma Katsayısının Hesaplanması
Tek renkli ışık demetinin soğurucu özelliğe sahip örnek üzerine
düşürüldüğünü düşünelim ve gelen ışığın bir kısmının ilk yüzeyden ve diğer bir
kısmında ışığın örnekten ayrıldığı yüzeyden yansıdığı gerçeğini ihmal edelim.
Böylece gelen ışığın şiddeti I0 ve ortamdan geçen ışığın şiddeti IT olmak üzere iki
değere sahip oluruz. Örneğin çok ince olduğunu düşünürsek ışık Δx kalınlıktaki
bölgeden geçtikten sonra gelen ışığın şiddeti -ΔI kadar azalır, azalma ilk şiddet ve
Δx’ e bağlıdır.
(3.45)
α, sabiti soğurma katsayısıdır ve soğurucu ortamın ve ışığın dalga boyunun
karakteristiğini gösterir. Işığın şimdi iki ya da daha fazla ince Δx kalınlığındaki
tabakalardan geçtiğini düşünürsek soğurma katsayısı, verilen materyalin
karakteristiğini gösterecek ve gelen ışın şiddetinden bağımsız olacaktır. Böylece Δx
kalınlığındaki plakanın arkasına yerleştirilen ikinci plaka ile ilk plakadan geçen
ışığın şiddeti biraz daha az azalacaktır. Fakat buraya gelen ışık şiddeti birinciye
gelenden az olacağından daha az kayıp olacaktır. Fakat mutlaka kayıp az olsa da her
iki tabakadan olan ışık kaybı oranı eşit olacaktır. Bu N tabaka olsa da geçerli olur.
ΔI = -I0α Δx (3.46)
xII∆
∆−=
0
α (3.47)
elde edilecektir. Burada α soğurucu materyalin her birim kalınlıktan kaynaklanan
azalma oranını veya soğuruculuğunu göstermektedir. Katmanları dx gibi çok küçük
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
74
kalınlıklara indirgersek, ışık her katmanı geçerken soğurulan ilk ışık şiddeti oranının
kesri olan0I
dI oranı böylece ;
dxIdI α−=
0
(3.48)
şekline gelecektir. Toplam x kalınlığından geçen ışık şiddetindeki azalmayı bulmak
için bu ifade, x=0 da I0 ve x=x de IT olmak üzere integre edilirse
∫∫ −=xx
dxIdI
00 0
α (3.49)
xIIT α−=
0
ln (3.50)
xT eII α−= 0 (3.51)
Elde edilen bu üssel soğurma yasasıdır ve Lambert tarafından geliştirilmiştir.
Şekil 3.41. İnce bir tabakadaki soğurma. (Meyer, 1972)
Buradan gördüğümüz gibi soğurma için Beer-Lambert yasası;
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
75
dxdI
II )(
)(λ
λα = (3.52)
şeklinde yazılabilir. Burada I(λ) ışık şiddetini, x ortam içinde gidilen yolu ve α
soğurma katsayısını göstermektedir.
Yansıma R;
(3.53)
şeklinde verilebilir. n ve k kırılma indisinin gerçek ve sanal kısımlarıdır. Görünür
bölgede k, n den çok küçük olduğundan (3.53) denklemi;
212
212
)()(
nnnnR
+−
= (3.54)
şekline gelir. Toplam geçirgenliği Zn3N2 ince film için bulmak için şekilde
gösterildiği gibi iki bölge alabiliriz.
Şekil 3.42. İnce bir filmde çok yansımalı ışık geçirimi. (Pankove, 1971)
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
76
Girişim ihmal edildiği zaman d kalınlığındaki bir ince filme I0 şiddetinde tek
renkli ışık düşürülürse film içine giren ışık miktarı I;
I = (1 – R) I0 (3.55)
şeklinde yazılabilir. İkinci bölgeye ulaşan ışık şiddeti ise;
I = I0 (1 – R) e-αd (3.56)
dir. Filmden geçen ışık miktarı;
I = I0 (1 – R)2 e-αd (3.57)
dir. Bu şekilde iç yansımalar devam ettirilirse yansıyan ışık miktarının her yansımada
bir;
I = R2n (1 – R)2 I0 e-(2n+1)αd (3.58)
terimi kadar arttığı görülür. Bu artış göz önüne alınırsa filmin toplam ışık
geçirgenliğinin;
(3.59)
olduğu görülür. Bu geometrik bir seridir. Böylece toplam geçirgenlik örnek
tarafından yansıtılan ışık şiddetinin örnek üzerine gelen ışık şiddetine oranı şeklinde
tanımlanır.
0IIT = (3.60)
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
77
Bu iç yansımalar şekilde gösterildiği gibi devam ettirilirse toplam geçirgenlik;
d
d
eReRT α
α
22
2
1)1(
−
−
−−
= (3.61)
şekline indirgenir. Bu son denklemde çok soğurucu bölge için d >>0 yaklaşımı
yapıldığında;
(3.62)
T, daha sade bir hal alır. Burada eğer R ve d bilinirse, eşitlik α için çözülebilir.
(3.63)
(3.64)
(3.65)
-2.3A=ln (1-R2)-αd (3.66)
α = [ ]2)1ln(3.21 RAd
−+ (3.67)
elde edilir. (3.67) denklemi yardımıyla soğurma katsayısı hesaplanıp optik
karakterizasyonda kullanılabilir. Biz soğurma katsayısını (3.67) denklemindeki R
yansıma değeri içeren kısmı ihmal ederek hesaplıyoruz.
3.10.2.Yasak Enerji Aralığının Bulunması
Amorf bir yarıiletkenin soğurma katsayısının enerjiye göre değişimi Şekil
3.26’da görülmektedir. Burada işaretlenen A bölgesi enerji aralığındaki yapı
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
78
kusurlarının oluşturduğu elektron enerji durumlarına bağlı soğurma olup α < 1 cm-1
dir. B bölgesi Urbach kuyruğu denen değerlik ve iletkenlik bandı elektron enerji
durumlarının uzantılarının oluşturduğu (1 < α < 10-4 cm-1) bölgedir. Bu bölgeler
arasındaki sınırlar kesin değil, içi içe girmiş haldedir. Yarıiletkenin yasak enerji
aralığı B bölgesine düşer. Ölçülen soğurma katsayısından Eg aşağıdaki yöntem ve
yaklaşımlar kullanılarak hesaplanabilir. C bölgesi ise banttan banda geçişlerin
oluşturduğu bölge olup fotoiletkenlik yöntemiyle bile tamamı ölçülemeyen α >10-4
cm-1 bölgesidir.
Şekil 3.43. Amorf bir yarıiletkenin soğurma katsayısının enerji ile değişimi. (Mott,1979)
Zn3N2 için soğurma katsayısı olarak
(3.68)
ifadesi kullanılır. Burada A, soğurma, Eg, yasak enerji aralığıdır (Pankove, 1971).
Buradan soğurma katsayısının enerjiyle çarpımının karesinin enerjiye karşı
çizilen (αE)2-E grafiğinin teğetinin enerji eksenini kestiği nokta Eg yasak enerji
aralığını verir.
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
79
3.10.3. Film Kalınlığının Hesaplanması
Bir boyutta +x yönünde ilerleyen bir elektromanyetik dalga;
(3.69)
ile verilir. Burada E, E0 elektrik alanı, v, elektromanyetik dalganın ortam içindeki
hızını, ν, frekansını, t ise zamanı göstermektedir. Elektromanyetik dalga n kırılma
indisli, x kalınlıklı bir film içine girdiğinde film çıkışındaki düzlem dalganın faz
değişimi ;
xnxcn
λππνθ 22 == (3.70)
olur. m bir tam sayı olmak üzere yapıcı ve yıkıcı girişim gözlenir.
(3.66)
(3.71)
(3.72)
Böylece ince bir filmden çıkan elektromanyetik dalganın şiddeti cosθ gibi bir
faz farkıyla modüle edilmiş olur (Pankove, 1971).
İki ardışık tepe değerlerinin gözlendiği λ1 ve λ2 dalga boylarının farkı alınırsa;
(3.73)
bulunur. Eşitlikten kırılma indisi bilindiğinde, film kalınlığı ya da diğer yönüyle
kırılma indisi hesaplanabilir. Eğer farklı dalga boylarına ait farklı kırılma indisleri
3.MATERYAL VE METOD Zeynep BAZ
80
olursa, denklem şu şekilde yazılabilir. Bu denklem ardışık iki maksimum tepe değeri
için geçerli olan ifadedir.
(3.74)
3.10.4. Sönüm Katsayısının (k) Hesaplanması
Sönüm katsayısı değişimi
παλ4
=k bağıntısı ile tanımlanır.
Burada k sönüm katsayısını, α soğurma katsayısını ve λ dalga boyunu
göstermektedir. Filmlerin geçirgenliklerinden soğurma katsayısı ve dalga boyuna
karşılık gelen değerlerden sönüm katsayısı k hesaplanabilir.
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
81
4. ARAŞTIRMA ve BULGULAR
4.1. Atmalı Filtreli Katodik Vakum Ark Depolama Yöntemi İle Elde Edilen
Çinko Nitrür İnce Filmlerin X-Işınları Çalışmaları
Cam alt tabanlar üzerine farklı depolama şartlarında üretilen çinko nitrür
yarıiletken ince filmlerin X-ışını kırınım desenleri Rigaku Miniflex marka CuKα
radyasyonlu λ=0,154 nm dalga boyuna sahip X-ışını spektrometresi ile ODTÜ Fizik
bölümünde ölçülmüştür.
Şekil 4.1. Çinko nitrür ince filmlerin X-ışınları kırınım deseni
PFCVAD yöntemiyle üretilen çinko nitrür yarıiletken ince filminin amorf
yapıda olduğu görülmüştür. Dikey eksen sayım sayısını, yani difraksiyon sinyal
şiddetini göstermektedir ve yatay eksen ise θ saçılma açısı olmak üzere 2θ’ yı
göstermektedir. Şekilde yaklaşık 26,5° ’de olmak üzere birçok geniş amorf tepe
görülmektedir. Bu açılar yardımıyla ve
d=λ /2 sinθ (4.1)
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
82
ile ifade edilebilen Bragg koşulu kullanılarak, bu tepelerden yaklaşık olarak 3,36 A°
aralıkla dizilmiş atomların sorumlu olabileceği bulunmuştur. Elde edilen çinko nitrür
yarıiletken ince filminin, yapılan X-ışını kırınımı (XRD) ile düzlemler arası uzaklık
en geniş amorf tepe alınarak Bragg kırınım koşulu ile bulunmuştur.
4.2. Atmalı Filtreli Katodik Vakum Ark Depolama Yöntemi İle Elde Edilen
Çinko Nitrür İnce Filmlerin Optik Özelliklerinin Belirlenmesi
Elde edilen çinko nitrür ince filmlerin optik özelliklerini belirlemek için
yapılan çalışmada öncelikle oda sıcaklığındaki optik geçirgenlikleri ölçüldü. Bu
yapılan ölçümler 190-1100 nm dalga boyu aralığına sahip olan Perkin-Elmer
UV/VIS Lamda 2S Spektrometresi ile yapıldı. Ölçümlerde elde edilen optik
geçirgenlik değerlerinin alt taban soğurmasından bağımsız olmasını sağlamak için
önce sistemin zemin düzeltmesi yapılarak camdan geçen ışınım %100 olarak
normalize edildi.
Cam alt taban üzerine PFCVAD yöntemi ile elde edilen, ( yaklaşık 1x10-
3Torr basıncında) çinko nitrür yarıiletken ince filmlerinin optiksel özelliklerini
belirleyebilmek için filmlerin geçirgenliğinin (%T) dalga boyuna göre değişimi Şekil
4.2’ de gösterilmiştir. Bu filmler cam alt taban üzerine depolanan aynı kalınlık (350
nm) farklı basınçtaki çinko nitrür yarıiletken ince filmlerin geçirgenliğinin dalga
boyuna göre değişimini göstermektedir. Farklı basınçlarda ZE1 (6.8x10-4 Torr), ZE2
(1.1x10-3 Torr), ZE3 (1.5x10-3 Torr), ZE4 (1.6x10-3 Torr), ZE5 (1.9x10-3 Torr) olarak
adlandırılan filmler aynı kalınlıkta (350 nm) elde edilmiştir.
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
83
Şekil 4.2. Çinko nitrür yarıiletken ince filmlerin farklı azot basınçlarında geçirgenliğin dalgaboyuna göre değişimi
Görünür bölgede filmlerin ortalama geçirgenliği %75’ in üzerindedir. Azot
basıncının artması ile filmlerin geçirgenliği artmaktadır.
Filmlerin soğurma katsayısı
d
T
−
= 100%ln
α (4.2)
denkleminden hesaplandı. Burada, α soğurma katsayısı, %T geçirgenlik ve d filmin
kalınlığıdır.
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
84
Şekil 4.3’ de aynı kalınlık (350nm) farklı basınçlarda üretilen örneklerin
soğurma katsayısının enerjiye göre değişimi görülmektedir.
Şekil 4.3. Çinko nitrür yarıiletken ince filmlerin farklı azot basınçlarında soğurma katsayısının enerjiye göre değişimi
Filmlerin soğurma katsayıları her bir film için incelendiğinde azot basıncının
artmasıyla soğurma kenarının arttığı görülmektedir.
Aynı kalınlık (350nm) farklı azot basınçlarında elde edilen çinko nitrür
yarıiletken ince filmlerinin ( )ναh 2 ’nin enerji ’ye göre değişimi Şekil 4.4 ’ de
görülmektedir.
Soğu
rma
Kat
sayı
sı (c
m-1
)x10
3
Enerji (eV)
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
85
Şekil 4.4. Çinko nitrür yarıiletken ince filmlerin farklı azot basınçlarında ( )ναh 2 ’nin enerji ’ye göre değişimi
Bu eğrilerine çizilen teğetin enerji eksenini kestiği nokta yasak enerji aralığını
vermektedir ve bu basınçlarda elde edilen filmlerin yasak enerji aralıkları bu yolla
bulunmuştur. Enerji bant aralığı değerleri ve bu grafikten bulunan bant keskinliği
değerleri Çizelge 4.1’ de gösterilmiştir.
Aynı kalınlık (350 nm) farklı basınçlarda üretilen çinko nitrür yarıiletken ince
filmlerin ln α ’ya göre enerjinin değişimi Şekil 4.5 ’ de görülmektedir.
Enerji (eV)
(αhν
)2 x1010
(eV
/cm
)2
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
86
1 2 3 4 5
8
9
10
11
ZE1
ZE2
ZE3
ZE4
ZE5
Şekil 4.5. Çinko nitrür yarıiletken ince filmlerin aynı kalınlık farklı basınçlarda lnα ’ya göre enerjinin değişimi
Bu grafikteki filmlerin eğimlerinden bulunan bant kuyruğu (Urbach Tail)
değerleri şu şekilde ;
Eğim(θ)=0
1E
(4.3)
hesaplanabilir. Bu denklemde E0, Urbach kuyruğu enerji değerini göstermektedir.
Burada eğrilerin lineer olan kısımlarından enerji eksenine göre eğimleri hesaplanmış
ve formülden E0 değeri, diğer değerler yerine konularak bulunmuştur.
Yukarıdaki veriler incelendiğinde Urbach tail (Urbach kuyruğu)
parametresinin basınç ile arttığı görülmektedir. Urbach tail değeri arttıkça yasak bant
ln α
( cm
-1)
Enerji (eV)
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
87
aralığına sarkan durum yoğunluğu azalmaktadır. Bu sonuçla çalışma basıncının
artırılmasıyla daha iyi optik özelliğe sahip filmler oluşmaktadır. Çizelge 4.1’de aynı
kalınlık (350 nm) farklı basınçlarda üretilen çinko nitrür yarıiletken ince filmlerinin
soğurma spektrometrelerinden elde edilen sonuçlar görülmektedir.
Çizelge 4.1. Aynı kalınlık (350 nm) farklı basınçlarda üretilen çinko nitrür yarıiletken ince filmlerinin optik parametrelerinin değişimi
Azot Basıncı
(Torr)
Enerji
Bant aralığı
(eV)
Bant kenarı
keskinliği
(1010)(eV/cm2)
Urbach Kuyruğu
E0 parametresi
(eV)
6,8x10-4 2,80 3,32 0,12
1,1x10-3 2,78 2,66 0,98
1,5x10-3 2,75 5,70 1,41
1,6x10-3 3,40 2,40 0,88
1,9x10-3 3,27 0,32 0,87
PFCVAD yöntemi ile aynı basınç (1x10-3) farklı kalınlıklarda ZE6 (175 nm),
ZE7 (262 nm), ZE8 (350 nm), ZE9 (437 nm) isimli filmler elde edildi.
PFCVAD yöntemi ile aynı basınç (1x10-3) farklı kalınlıklarda üretilen çinko
nitrür ince filmlerin optik geçirgenlik değerlerinin ( %T ) dalga boyuna ( λ ) göre
grafiği Şekil 4.6 ’de görülmektedir.
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
88
400 600 800 1000Dalgaboyu (nm)
0
20
40
60
80
100G
eçirg
enlik
(%T)
ZE6
ZE7
ZE8
ZE9
Şekil 4.6. Aynı basınç ( 1x10-3 Torr ) farklı kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür ince filmlerin optik geçirgenlik değerlerinin dalga boyuna karşı grafiği
Elde edilen bu farklı kalınlıktaki çinko nitrür ince film örneklerinin kalınlık
değerleri arttıkça geçirgenlik değerlerinin de azaldığı görülmektedir. Görünür
bölgede ( 325-1100 nm) % 75-% 95 geçirgenlik özelliği gösterdiği açıkça
görülmektedir.
Şekil 4.7’da aynı basınç (1x10-3 Torr ) ve farklı kalınlıklar da elde edilen
çinko nitrür örneklerinin soğurma katsayısının enerjiye bağlı olarak değişimi
görülmektedir
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
89
Şekil 4.7. Aynı basınç (1x10-3 Torr ) ve farklı kalınlıklar da elde edilen çinko nitrür ince filmlerinin soğurma katsayısının enerjiye göre değişimi
Yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi kalınlık değerlerinin artmasına bağlı olarak
elde edilen filmlerin soğurma katsayısı da artmaktadır.
Aynı basınç farklı kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür ince filmlerinin
( )ναh 2 ’nin enerjiye göre değişimi Şekil 4.8 ’de görülmektedir.
Soğu
rma
Kat
sayı
sı (c
m-1
)x10
3
Enerji (eV)
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
90
1 2 3 4 5
0
1
2
3
4
5
ZE6
ZE7
ZE8
ZE9
Şekil 4.8. Aynı basınç (1x10-3 Torr ) farklı kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür ince filmlerinin ( )ναh 2 ’nin enerjiye göre değişimi
Bu eğrilere çizilen teğetin enerji eksenini kestiği nokta yasak enerji aralığını
vermektedir ve yukarıdaki grafikte elde edilen filmlerin enerji aralıkları bu yöntemle
bulunmuştur. Kalınlık değeri arttıkça yasak enerji aralığı artmaktadır. Aynı basınç
farklı kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür ince filmlerinin bant kenarı soğurması ve
yasak enerji aralıkları hesaplanarak Çizelge 4.2 ’ da gösterildi.
Aynı basınç ve farklı kalınlıklarda üretilen çinko nitrür ince filmlerinin ln
α ’ya göre enerjinin değişimi Şekil 4.9 ’ de görülmektedir.
(αhν
)2 x1010
(eV
/cm
)2
Enerji (eV)
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
91
1 2 3 4 5
8
9
10
11
ZE6
ZE7
ZE8
ZE9
Şekil 4.9. Aynı basınç (1x10-3 Torr ) farklı kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür ince filmlerinin ln α ’ nın enerjiye göre değişimi
Urbach kuyruğu enerji değeri (E0) grafiğin eğiminden hesaplanmıştır.
Kalınlığın artmasıyla kusurların azaldığı E0 değerlerinden görülmektedir. E0 değeri
eğrinin eğiminden hesaplanmıştır. Aynı basınç farklı kalınlıklarda elde edilen çinko
nitrür ince filmleri için kalınlık arttıkça azaldığı bulunmuştur. E0 üstel bölgesinin
eğimini tanımlamaktadır ve eğimin tersi ince filmin bant aralığındaki amorf
durumlarla ilgili olarak belirlenmiş durumların genişliğini verir. Aynı basınç farklı
kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür ince filmlerinin geçirgenlik ve soğurma
spektrometrelerinden elde edilen sonuçlar Çizelge 4.2 ’de verilerek çeşitli optik
parametreler belirlenmiştir. Kalınlığa bağlı olarak optik bant aralığında artış, bant
kenarı keskinliğinde de artış gözlenmektedir. Çok ince filmlerde Urbach
ln α
(cm
-1)
Enerji (eV)
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
92
kuyruklanma parametresinde (E0) görülen azalma filmin tamamen yüzeyi
kaplayamamasına yorumlanabilir. Kalınlıkla görülen iyileşme ise tanecik
büyüklüğünün artmasının bir sonucu olarak yorumlanmalıdır.
Çizelge 4.2. Aynı basınç (1x10-3 Torr ) farklı kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür ince filmlerinin optik parametrelerin değişimi
Kalınlık (nm)
Enerji bant aralığı
(eV)
Bant kenarı Keskinliği
(1010)(eV/cm2)
Urbach Kuyruğu E0 parametresi
(eV) 175 2,76 3,31 1
262 3 3,41 0,65
350 3,10 2,72 0,90
437 3,22 3,49 0,76
PFCVAD ile üretilen ZE3 filmi 350 °C, 450 °C ve 550 °C sıcaklıklarında
birer saat süreyle atmosfer ortamında tavlandı. Tavlamanın hemen ardından ince
filmlerin optik geçirgenliğini belirlemek için Perkin-Elmer UV/VIS Lamda 2S
Spektrometresi ile alınan verilerden dalga boyuna karşılık geçirgenlik eğrilerinin
grafiği çizildi.
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
93
400 600 800 1000Dalgaboyu (nm)
0
20
40
60
80
100
Geç
irgen
lik (%
T)
ZE3
ZE3 (350 °C)
ZE3 (450 °C)
ZE3 (550 °C)
Şekil 4.10. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE3) çinko nitrür ince filmlerinin optik geçirgenlik değerlerinin dalga boyuna karşı grafiği
Şekilde de görülebileceği gibi tavlanmadan önce elde edilen çinko nitrür ince
filmlerinin %T değerleri düşük iken, 350 °C, 450 °C ve 550 °C sıcaklıklarında birer
saat tavlanarak elde edilen çinko nitrür ince filmlerinin optik geçirgenlik değerleri
arttı. Burada çinko nitrür’ün tavlanmasıyla ince filmdeki bazı N atomları, O atomları
ile yer değiştirmekte ve filmin içerisinde kalan azot atomları da ZnO:N (azot katkılı
ZnO) ince filmindeki akseptör seviyelerini oluşturmaktadır. Çinko nitrür ince
filmlerin ısısal oksidasyonla ZnO ince filmlerin optik karakteristiğine uyduğu ayrıca
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
94
yüksek geçirgenlikte ( >%86) olduğu belirlenmiştir. Tavlama sıcaklığının artması ile
film içerisindeki kusurların azaldığı gözlenmiştir ve kristalliğinin arttığı gözlenmiştir.
Şekil 4.11. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE3) çinko nitrür ince filmlerinin soğurma katsayısının enerjiye göre değişimi
Filmlerin soğurma katsayıları elde edildikten sonra yasak enerji aralığı Eg’ yi
bulmak için ( )ναh 2 ’nin enerjiye göre değişimini gösteren grafikleri çizildi.
Soğu
rma
Kat
sayı
sı (c
m-1
)x10
3
Enerji (eV)
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
95
1 2 3 4Enerji (eV)
0
1
2
3
4
5
ZE3
ZE3 (350 °C)
ZE3 (450 °C)
ZE3 (550 °C)
Şekil 4.12. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE3) çinko nitrür ince filmlerinin ( )ναh 2 ’nin enerjiye göre değişimi
Bu eğrilere çizilen teğetin enerji eksenini kestiği nokta yasak enerji aralığını
vermektedir ve yukarıdaki grafikte elde edilen filmlerin enerji aralıkları bu yöntemle
bulunmuştur. Şekilden de görülebileceği gibi birer saat tavlama ile (350 °C, 450 °C
ve 550 °C sıcaklıklarında) filmlerin yasak enerji aralıkları tavlanmadan önceki
durumu ile karşılaştırıldığında artmakta olduğu gözlendi.
Tavlanan filmlerin (birer saat tavlama ile 350 °C, 450 °C ve 550 °C
sıcaklıklarında tavlanma ile) çinko nitrür ince filmlerinin ln α ’ya göre enerjinin
değişimi Şekil 4.13 ’ de görülmektedir.
(αhν
)2 x1010
(eV
/cm
)2
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
96
1 2 3 4 5
4
6
8
10
12
ZE3
ZE3 (350 °C)
ZE3 (450 °C)
ZE3 (550 °C)
Şekil 4.13. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE3) çinko nitrür ince filmlerinin ln α ’ nın Enerjiye göre değişimi
Urbach kuyruğu enerji değeri (E0) grafiğin eğiminden hesaplanmıştır.
Tavlama ile filmlerin band kuyruğu değerleri de değişmiştir. E0 değeri eğrinin
eğiminden hesaplanmıştır. E0 üstel kenar bölgesinin eğimini tanımlamaktadır ve
eğimin tersi ince filmin bant aralığındaki amorf durumlarla ilgili olarak belirlenmiş
durumların genişliği elde edilir.
ln α
(cm
-1)
Enerji (eV)
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
97
Çizelge 4.3. Tavlandıktan sonra elde edilen çinko nitrür ince filmlerinin optik parametrelerinin değişimi
Tavlama
sıcaklığı
(°C)
Enerji
bant aralığı
(eV)
Enerji bant
keskinliği
(1010)(eV/cm2)
Urbach Kuyruğu
E0 parametresi
(eV)
350 3,25 14,6 0,22
450 3,20 12,7 0,23
550 3,22 1,2 0,17
Çizelge 4.3 incelendiğinde tavlanmadan önce filmin Eg=2,98 eV iken 350 °C,
450 °C ve 550 °C sıcaklıklarında birer saat süreyle atmosfer ortamında tavlanmasıyla
enerji bant aralığının arttığını bulabiliriz.
PFCVAD ile üretilen ZE5 filmi 350 °C, 450 °C ve 550 °C sıcaklıklarında
birer saat süreyle atmosfer ortamında tavlandı. Tavlamanın hemen ardından ince
filmlerin optik geçirgenliğini belirlemek için Perkin-Elmer UV/VIS Lamda 2S
Spektrometresi ile alınan verilerden dalga boyuna karşılık geçirgenlik eğrilerinin
grafiği çizildi.
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
98
200 400 600 800 1000 1200Dalgaboyu (nm)
20
40
60
80
100G
eçirg
enlik
(%T)
ZE5
ZE5 (350 °C)
ZE5 (450 °C)
ZE5 (550 °C)
Şekil 4.14. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE5) çinko nitrür ince filmlerinin optik
geçirgenlik değerlerinin dalga boyuna karşı grafiği
ZE5 isimli filmin birer saat 350 °C, 450 °C ve 550 °C sıcaklıklarında
tavlanmasıyla soğurma katsayısının enerjiye göre değişimi Şekil 4.15 ’teki grafikle
gösterilmiştir. Şekilden de görülebileceği gibi tavlamanın etkisi ile (%T)
geçirgenliğin arttığını söyleyebiliriz.
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
99
Şekil 4.15. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE5) çinko nitrür ince filmlerinin soğurma katsayısının enerjiye göre değişimi
Filmlerin soğurma katsayıları elde edildikten sonra yasak enerji aralığı Eg’ yi bulmak için ( )ναh 2 ’nin enerjiye göre değişimini gösteren grafikleri çizildi.
Soğu
rma
Kat
sayı
sı (c
m-1
)x10
3
Enerji (eV)
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
100
1 2 3 4 5
0
1
2
3
4
5
ZE5
ZE5 (350 °C)
ZE5 (450 °C)
ZE5 (550 °C)
Şekil 4.16. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE5) çinko nitrür ince filmlerinin ( )ναh 2 ’nin enerjiye göre değişimi
Bu eğrilere çizilen teğetin enerji eksenini kestiği nokta yasak enerji aralığını
vermektedir ve yukarıdaki grafikte elde edilen filmlerin enerji aralıkları bu yöntemle
bulunmuştur. Şekilden de görülebileceği gibi birer saat tavlama ile (350 °C, 450 °C
ve 550 °C sıcaklıklarında) filmlerin yasak enerji aralıkları tavlanmadan önceki
durumu ile karşılaştırıldığında artmakta olduğu gözlendi. Grafiğin eğiminden bant
keskinliği değerleri hesaplanarak Çizelge 4.4’de verildi.
(αhν
)2 x1010
(eV
/cm
)2
Enerji (eV)
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
101
Tavlanan (birer saat 350 °C, 450 °C ve 550 °C sıcaklıklarında tavlama ile )
çinko nitrür ince filmlerinin ln α ’ya göre Enerjinin değişimi Şekil 4.17 ’ de
görülmektedir.
1 2 3 4 5
4
6
8
10
12
ZE5
ZE5 (350 °C)
ZE5 (450 °C)
ZE5 (550 °C)
Şekil 4.17. Tavlandıktan sonra elde edilen (ZE5) çinko nitrür ince filmlerinin ln α ’ nın enerjiye göre değişimi
Çinko nitrür ince filmlerinin Bağıl yansıtma ölçümleri bir Filmetric Model
F30 kullanılarak hesaplandı. F30 bir spektral yansıtma sistemidir. Saydam yüzeyler
ve saydam olmayan yüzeyler üzerinde yarısaydam ince film tabakalarının optik
ln α
(cm
-1)
Enerji (eV)
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
102
sabitlerini ve kalınlıklarını hesaplamakta kullanılmaktadır. (Şenadım, Kavak, Esen,
2007)
Çizelge 4.4. Tavlandıktan sonra elde edilen çinko nitrür ince filmlerinin optik parametrelerinin değişimi
Tavlama
sıcaklığı
(°C)
Enerji
bant aralığı
(eV)
Enerji bant
Keskinliği
(1010)(eV/cm2)
Urbach Kuyruğu
E0 parametresi
(eV)
350 3,28 5,05 0,26
450 3,22 5,76 0,19
550 3,24 0,63 0,21
Öncelikli olarak aynı kalınlık (350 nm) farklı basınçlarda elde edilen çinko
nitrür ince filmlerinin bağıl yansıtma ölçümleri F30 kullanılarak hesaplandı.
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
103
400 600 800 1000
0.0
0.2
0.4
0.6
0.8
1.0
ZE1
ZE2
ZE3
ZE4
ZE5
Şekil 4.18. Aynı kalınlık (350 nm) farklı basınçlarda çinko nitrür ince filmlerinden elde edilen bağıl yansıtma
Aynı basınç (1x10-3 Torr) farklı kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür ince
filmlerinin Bağıl yansıtma ölçümleri F30 kullanılarak hesaplandı.
Bağıl
yansıtm
a
Dalgaboyu (nm)
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
104
400 600 800 1000
0.0
0.2
0.4
0.6
0.8
1.0
ZE5
ZE6
ZE7
ZE8
ZE9
Şekil 4.19. Aynı basınç (1x10-3 Torr) farklı kalınlıklarda çinko nitrür ince filmlerinden elde edilen bağıl yansıtma
Kullanmış olduğumuz sistemin özelliğinden dolayı yansıma değerlerinin
içinde geçirgenlik ve ikinci yansıma değerleri de olduğundan çok ince filmlerde
doğru sonuç elde edilememektedir. 700 nm’ ye kadar olan yansıtma değerleri
soğurma+geçirgenlik+yansımanın 1 olmasına göre elde edilmiş yansıma değerlerine
uyum göstermektedir. Daha büyük dalga boylarında muhtemelen saçılmanın artması
ile yansıma değeri beklenenden yüksek çıkmaktadır. Bunun için değişken açılı
yansıma ve optik entegrasyon küresi kullanılmalıdır.
Bağıl
yansıtm
a
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
105
Aynı kalınlık (350 nm) farklı basınçlarda elde edilen çinko nitrür ince
filmlerinin bağıl yansıtma ölçümleri soğurma ve geçirgenlikten (%T) teorik olarak
hesaplandı.
400 600 800 1000
0.0
0.2
0.4
0.6
0.8
1.0
ZE1
ZE2
ZE3
ZE4
ZE5
Şekil 4.20. Aynı kalınlık (350 nm) farklı basınçlarda çinko nitrür ince filmlerinin soğurma ve geçirgenlik (%T) değerlerinden elde edilen bağıl yansıtma
Aynı basınç (1x10-3 Torr) farklı kalınlıklarda elde edilen çinko nitrür ince
filmlerinin bağıl yansıtma ölçümleri soğurma ve geçirgenlikten (%T) teorik olarak
hesaplandı.
Bağıl
yansıtm
a
4.ARAŞTIRMA VE BULGULAR Zeynep BAZ
106
400 600 800 1000
0.0
0.2
0.4
0.6
0.8
1.0
ZE5
ZE6
ZE7
ZE8
ZE9
Şekil 4.21. Aynı basınç (1x10-3 Torr) farklı kalınlıklarda çinko nitrür ince filmlerinin soğurma ve geçirgenlik (%T) değerlerinden elde edilen bağıl yansıtma
Yansıtma değerleri soğurma+geçirgenlik+yansımanın 1 olmasına göre elde
edilmiştir. Filmlerin soğurmalarından, geçirgenliklerinden yansıtma değerleri
hesaplandı.
Dalgaboyu (nm)
Bağıl
yansıtm
a
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Zeynep BAZ
107
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Polikristal çinko nitrür filmler Corning 7059 cam alt taban üzerine atmalı
filtreli katodik vakum ark depolama yöntemiyle üretildi. Filmler 1x10 -3 Torr azot
basıncında ve oda sıcaklığında oluşturuldu. Kristallografik yapı x-ışın kırınımı ile
çalışıldı. Elde edilen X-ışını kırınımından filmlerin amorf yapıda olduğu gözlenmiştir.
Düzlemler arası uzaklık Bragg yansıma koşulu kullanılarak 3,36 A bulundu.
Çinko nitrür filmlerin çalışma basıncına göre optik özelliklerinin değiştiği,
basınç arttıkça daha iyi filmlerin oluştuğu gözlenmiştir. Bu sonucu yüksek basınçta
daha fazla çarpışma nedeniyle oluşum hızının azalmasına ve daha az kusur içeren
filmler oluşmasıyla gerçekleştiğini önermekteyiz. Bu sonuç çinko oksit verileriyle de
uyum göstermektedir.
Kalınlığa bağlı film özelliklerinde, Eg değerlerinin büyüdüğü, Urbach tail
parametresinin küçüldüğü, bant kenarı keskinliğinin büyüdüğü gözlenmiştir.
Kalınlıkla görülen genel iyileşmenin filmdeki tanecik büyüklüğünün artması ve daha
kristale yakınlaşmasıyla açıklamaktayız.
Tavlama ile filmlerde dramatik değişiklikler gerçekleşmektedir. 350 ve 450 0C sıcaklıklarda filmin geçirgenliği ve bant kenarı keskinliği başlangıçtaki film
değerleriyle karşılaştırılamayacak kadar iyileşmektedir. 550 0C de ise azotun filmden
uçmasıyla mikroboşluklar oluşmakta ve film özellikleri bozulmaktadır. Önceki
çalışmalarda da oksitlenmesini 400 0C’ ta gerçekleştiği belirlenmiştir. Bu sıcaklıktan
sonra filmi oksit olarak görmek gerekmektedir. 300-450 0C derece arasında filmde
mutlaka oksitlenme (az miktarda da olsa) görülmektedir. Plazma sisteminden çıkan
filmler çinkoca zengin ve bileşik yapmaya yatkın aktif filmlerdir. Bu aradaki filmleri
stokiyometrik değil, karışım filmler olarak ZnxNyOz olarak alınmalıdır.
Yukarıdaki sonuçlardan atmalı filtreli katodik vakum ark depolama
yöntemiyle üretilen çinko nitrür filmlerin tavlamayla daha iyi optiksel özelliklere
sahip olduğu gözlenmiştir.
108
KAYNAKLAR
ACHERT, J., ALTRİCHTER, B., JÜTTNER, B., PECH, b., PURSCH, H., REINER,
H.D., ROHRBECK, W., SIEMROTH, P., WOLFF, H., 1977, Influence of
Surface Contamination on Cathode Processes of Vacuum Discharges, Beitr.
Plasmaphys., 17, 419.
ADLER, R. J., PICRAUS, S. T., 1985, Repetitively Pulsed Metal Ion Beams for Ion
Implantation, Nucl. Instrum. Meth. Phys. Res. B, 6, 123.
AKSENOV, I. I., BELOUS, V. A., PADALKA, V. G., 1978, Apparatus to rid the
Plasma of a Vacuum Arc of Macroparticles, Instrum. Exp. Tech.,, 21, 1416.
ALBRECHT, J.D., RUDEN, P.P., LIMPIJUMNONG, S., LAMBRECHT, W.R.L.,
BRENNAN, K. F., 1991, High field electron transport. properties of bulk
ZnO, J. Appl. Phys., 86, 6864 .
ANDERS, A., et al., 1998, Triggerless Triggering of Vacuum Arcs. Journal of
Physics D-Applied Physics, 31(5), 584.
ANDERS, S., ANDERS, A., 1991, On modes of arc cathode operation. IEEE
Transactions on Plasma Science, 19(1), 20.
ANDERS, S., JUTTNER, B., 1991, Influence of Residual Gases on Cathode Spot
Behavior.IEEE Transactions on Plasma Science, 19(5), 705.
ANDERS, A., et al., 1993, Time dependence of vacuum arc parameters. IEEE
Transactions on Plasma Science, 21, 305.
BEILIS, I.I., et al., 1997, Structure and dynamics of high-current arc cathode spots in
vacuum. Journal of Physics D: Applied Physics, 30, 119.
BEILIS, I. I., 2001, State of the theory of Vacuum Arcs. IEEE transactions on
Plasma Science, 29(5), 657.
BOND, W. L., 1960, Precision Lattice Constant Determination, Acta Crystallogr.,13,
814.
BOXMAN, R. L., 2001, Early History of Vacuum Arc Deposition, IEEE Trans.
Plasma Sci., 29,759.
BOXMAN, R. L., SANDERS, D. M., MARTIN, P. J., 1995, Handbook of Vacuum
Arc Science and Technology. Park Ridge, N. J.. Noyes Publications.
109
BROWN, I.G., 1994, Vacuum arc ion sources. Rev. Sci. Instrum., 65(10), 3061.
CHOPRA, K. L. 1969, “Thin Film Phenomena” McGRAW-HILL BOOK
COMPANY, New York, 401-454.
DAALDER, J. E., 1976, Components of Cathode Erosion in Vacuum Arcs, J. Phys.
D: Appl. Phys., 9,2379.
DİKİCİ, M., 1993, Katıhal Fiziğine Giriş, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yayınları,
Samsun. 276s
DURLU, T. N., 1992, Katıhal Fiziğine Giriş, Set Ofset, Ankara, 312s.
ECKERTOVA, L. 1986, Physics of Thin Films. Plenum Press. Second Edition; 233-
237.
EDISON, T. A., 1894, Art of Plating One Material With Another, 526, 147.
EDISON, T. A., 1892, Process of Duplicating Phonograms, 484, 582.
FISCHER, A. and MAILE, E., 2005, MOCVD of cubic zinc nitride phase, Zn3N2,
using Zn[N(SiMe3)2]2 and ammonia as precursors, Chem. Vap. Deposition
2005, 11, 409-414.
FUCHS, H., MECKE, H.,ELLRODT, M., 1998, Distribution of ion current density
in a modified pulse arc process as a function of pulse parameters. Surface &
Coatings Technology, 98, 839.
FUTSUHARA, M., YOSHIOKA, K., and TAKAI, O., 1997, Thin Solid Films 322
(1998) 274-281.
GILMOUR, A., LOCKWOOD, D. L., 1972, Pulsed metallic plasma generator, Proc.
IEEE., 60, 977.
GINLEY, D. S., BRIGHT, C., 2000, Mater. Res. Bull., 25, 15.
GIRARD, R. T., TJERNBERG, O., CHIAIA, G., SÖDERHOLM, S., KARLSSON,
U. O., WIGRENB, C., NYLEN, H., LINDAU, I., 1997, Surf. Sci., 373, 409.
HARRIS, L. P., 1980, Vacuum arcs: Theory and Application, J.M. Lafferty, Editor.
John Wiley and Sons: New York.
KABAK, M., 2004, X-Işınları Kristalografisi, Aydan Ofset, Ankara, 237s.
KAMBİLAFKA, V.,VOULGAROPOULOU, P., DOUNİS, S., ILIOPOULOS, E.,
ANDROULIDAKI, M., TSAGARAKİ, K., SALY, V.,RUZİNSKY, M.,
PROKEIN, P., and APERATHITIS, E., 2007, The effect of nitrogen on the
110
properties of zinc nitride thin films and their conversion into p- ZnO:N films,
Thin Solid Films 515 (2007) 8573-8576.
KAMINSKA, E., PIOTROWSKA, A., KOSSUT, J., BARCZ, A.,
DOBROWOLSKI, W., DYNOWSKA, E., JAKIELA, R., PRZEZDZIECKA,
E., LUKASİEWİCZ, R., ALESZKIEWİCZ, M., WOJNAR, P.,
KOWALCZYK, E., 2005, Transparent p-type ZnO films obtained by
oxidation of sputter-deposited Zn3N2, Solid State Communications 135
(2005) 11-15.
KESAEV, I. G., 1965, Laws Governing the Cathode Drop and the Threshold
Currents in an Arc Discharge on Pure Metals, Sov. Phys.- Techn. Phys., 9,
1146.
KITTEL, C., 1996. Katıhal Fiziğine Giriş. Güven Kitap Yayın Dağıtım, İstanbul,
434s.
KUCHEVEV, S. O., WILLIAMS, J. S., JAGADISH, C., ZOU, J., EVANS, C.,
NELSON, A. J., HAMZA, A. V., 2003, Phys. Rev. B, 67, 094115
LAD, R. J. FUNKENBUSCH, P. D. AITA, C. R.,1980, J. Vac. Sci. Technology, 17,
808.
LAFFERTY, J. .M., 1980, Vacuum arcs. Theory and applications. New York: John
Wiley & Sons.
KUNEV, V. M., PADALKA, V. G., KHOROSHIKH, V. M., 1977, Plasma
Properties of a Metal Vacuum Arc II, Sov. Phys. Tech. Phys., 22, 858, 1977.
LONG, R., DAİ, Y.,YU, L.,HUANG, B., and HAN, S., 2007, Thin Solid Films 516
(2008) 1297-1301.
MESYATS, G.A., 1995, Ecton mechanism of the vacuum arc cathode spot. IEEE
Transactions on Plasma Science, 23(6), 879.
MESYATS, G. A., PROSKUROVSKY, D. I., 1989, Pulsed Electrical Discharge in
Vacuum. Berlin: Springer- Verlag.
MEYER, R. J.,1972. Introduction to Classical and Modern Optics. Prentice-Hall,
471- 478.
MOSS, T. S., 1959, Optical Properties of Semiconductors, Butterworth, London.
MOTT, N. F., DAVIS, E. A., 1979. Electronic Process in Noncrystalline Materials.
111
Clarendon Press, Inc. Oxford, pp 273-274.
MUNZ, W. D., SCHULZE, D., HAUZER, F., 1992, A New Method for Hard
Coatings- ABS (arc bond sputerring), Surf. Coat. Technol., 50, 169.
PANKOVE, J. I., 1971. Optical Process in Semiconductors. Dover Publications, Inc.
New York, 422s.
PLYUTTO, A. A., RYZHKOV, V. N., KAPIN, A. T., 1965, High Speed Plasma
Streams in Vacuum Arcs, Sov. Phys. JETP, 20, 328.
SKOOG, D.A; HOLLER, F.J.; NİEMAN, T.A., 1992, Principles of İnstrumental
Analysis,
Saunder Golden Sunburst Seres, Philadelphia, 849
SNAPER, A. A., 1974, Arc Deposition Process and apparatus, 3,836,451.
SWIFT, P. D., 1991, Experimental investigations of the cathodic arc, in PhD Thesis.
University of Sydney: School of Physics.
SZE, S. M. 1985, “Physics of Semiconductors Devices”. John Wiley and Sons. 523s.
New York.
ŞENADIM, E., KAVAK, H., ESEN, R., 2007, Structural and optical properties of
zinc nitride films prepared by pulsed filtered cathodic vacuum arc deposition,
2007, Chın.Phys.Lett., Vol.24, No.12 (2007) 3477.
ŞENADIM, E., 2007, ZnO İnce Filmlerinin Eldesi Ve Aygıt İçin Parametrelerinin
Optimizasyonu, Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora
Tezi, Fizik Bölümü, Adana, 208s.
TANBERG, R., 1930, On the Cathode of an Arc Drawn in Cacuum, Phys. Rev., 35,
1080.
TOYOURA, K., TSUJİMURA, H., GOTO, T., HACHIYA, K., HAGİWARA, R.,
ITO, Y., 2005, Optical properties of zinc nitride formed by molten salt
electrochemical process, Thin Solid Films 492 (2005) 88-92.
WANG, C., JI, Z., LIU, K., XIANG, Y., and YE, Z., 2003, p-type ZnO thin films
prepared by oxidation of Zn3N2 thin films deposited by Dc magnetron
sputtering, Journal Of Crystal Growth 259 (2003) 279-281.
112
ZONG, F., MA, H., LIANG,W., Du, W., ZHANG, X., XIAO, H., MA, J., JI, F.,
XUE, C., ZHU, H., Thermal decomposition behaviour of Zn3N2 powder,
2004, Chin.Phys.Lett.
ZONG, F., MA, H., XUE, C.,ZHUANG, H., ZHANG, X., XIAO, H., MA, J., JI, F.,
2004, Synthesis and thermal stability of Zn3N2 powder, Solid State
Communications 132 (2004) 521-525.
ZONG, F., MA, H., XUE, C., DU, W., ZHANG, X., XIAO, H., MA, J., JI, F., 2005,
Structural Properties Of Zinc Nitride Empty Balls, Materials Letters 60
(2006) 905-908.
ZONG, F., MA, H., XUE, C., ZHANG, X., XIAO, H., JI, F., ZHUANG, H., 2005,
Structural characterization of Zn3N2 nanowires prepared by nitridation
tecnique, Materials Letters 59 (2005) 2643-2646.
ZONG, F., MA, H., DU, W., MA, J., ZHANG, X., XIAO, H., JI, F., XUE, C.,
2005, Optical band gap of zinc nitride films prepared on quartz substrates
from a zinc nitride target by reactive rf magnetron sputtering, 2005, Applied
Surface Science 252 (2006) 7983-7986.
ZONG, F., MA, H., MA, J., DU, W., ZHANG, X., XIAO, H., JI, F., 2005, Structural
properties and photoluminescence of zinc nitride nanowires, Applied Physics
Letters 87, 233104 (2005).
113
ÖZGEÇMİŞ
1983 yılında Adana’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Adana’da
tamamlandıktan sonra 2002-2006 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Fen-
Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümünü başarıyla bitirdi. Bir süre özel sektörde
matematik ve fizik öğretmenliği yaptı. 2006-2007 yılında Çukurova Üniversitesi
Yabancı Diller Merkezinde İngilizce Yeterlilik sınavını başararak aynı yıl içerisinde
Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Fizik Anabilim dalında Yüksek Lisans
eğitimine başladı. Yüksek Lisans ders dönemini başarıyla bitirerek tez dönemine
başlamıştır. Şu anda Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Plazma Fiziği
laboratuarında araştırmalarına devam etmektedir.
İyi derecede İngilizce ve Matematik bilmektedir.