+ All Categories
Home > Documents > Deniz Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının Değerlendirilmesi

Deniz Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının Değerlendirilmesi

Date post: 03-Dec-2023
Category:
Upload: yorku
View: 0 times
Download: 0 times
Share this document with a friend
14
1 DENİZ ARAÇLARI ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Prof. Dr. Didem Algantürk Light * ÖZET 13 Ağustos 2014 tarihinde Deniz Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nca onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Uygulamada önemli bir eksikliği dolduran Genel Şartlar, çalışmamız kapsamında değerlendirilmektedir. Anahtar Kelimeler : Deniz Araçları, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, Genel Şartlar CONSIDERATIONS ON THE GENERAL CONDITIONS OF THE MARINE VEHICLES COMPULSORY LIABILITY INSURANCE ABSTRACT The new conditions on the marine vehicles compulsory liablity insurance has approved by Prime Ministry Undersecretariat of Treasury and has been in force since August 13, 2014. The new General Conditions which fills a significant lack of practice, are evaluated in our study. Key words: General Conditions Of The Marine Vehicles Compulsory Liability Insurance * İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi.
Transcript

1

DENİZ ARAÇLARI ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI

GENEL ŞARTLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Prof. Dr. Didem Algantürk Light *

ÖZET

13 Ağustos 2014 tarihinde Deniz Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları,

Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nca onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Uygulamada önemli bir

eksikliği dolduran Genel Şartlar, çalışmamız kapsamında değerlendirilmektedir.

Anahtar Kelimeler : Deniz Araçları, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, Genel Şartlar

CONSIDERATIONS ON THE GENERAL CONDITIONS OF THE MARINE

VEHICLES COMPULSORY LIABILITY INSURANCE

ABSTRACT

The new conditions on the marine vehicles compulsory liablity insurance has approved by Prime

Ministry Undersecretariat of Treasury and has been in force since August 13, 2014. The new General

Conditions which fills a significant lack of practice, are evaluated in our study.

Key words: General Conditions Of The Marine Vehicles Compulsory Liability Insurance

* İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi.

2

§ I.Giriş

Ticari amaçlı yolcu taşıyan deniz araçlarının donatan veya işletenlerinin üçüncü şahıslara

karşı doğan sorumluluk ve masraflarını karşılayan ve bir zorunlu sigorta türü olarak

uygulamaya konulan Deniz Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları,

Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nca onaylanarak 13 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe

girmiştir.

6102 sayılı TTK’nun 1259. maddesi kapsamında bir gemi ile yolcu taşımayı üstlenen veya

gerçekleştiren bütün taşıyanların, Deniz Yolu İle Yapılacak Seferlere Dair Yönetmeliğin 12.

maddesi1 uyarınca düzenli sefer yapan tüm gemilerin işletenlerinin, Deniz Alacaklarına İlişkin

Gemilerin Sigortalandırılması ve Denetlenmesi Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca2

ticari amaçlı yolcu taşıyan tüm Türk Bayraklı deniz araçları donatan ve işletenlerinin

yaptırmak zorunda olduğu bir mali sorumluluk sigortası türüdür3.

1994 yılında “Deniz Sigorta Hukukunda Kulüp Sigortası” adlı doktora tezimizde,

uygulamada kulüp sigortası P&I olarak bilinen gemilerin mali mesuliyet sigortasının Türk

sigorta hukukunda yeri tespit edilerek, inceleme ve değerlendirmeler yapılmış ve onu izleyen

dönemlerde yapılan konferans ve panellerde uluslararası konvansiyonlar çerçevesinde gemi

donatanlarının veya işletenlerinin mali sorumluluk sigortalarının Türk Sigorta sektörüne

ancak zorunlu sigorta yolu ile getirilmesinin mümkün olduğu ve gerekliliği görüşü

belirtilmiştir. Zamanla takip eden akademik çalışmalar ve faaliyetler sonucunda ihtiyaç olan

mevzuat tamamlanarak, uygulama açısından Türk sigorta sektöründeki önemli bir boşluk

doldurulmuştur. Böylelikle, Türk donatanlar ve işletenler, Türk sigorta piyasasından doğrudan

gemilerin mali mesuliyet sigortasını temin edebilme imkanına sahip olmuştur.

Bu nedenle çalışmamızın konusu, yeni mevzuat kapsamında deniz araçları mali sorumluluk

sigortasının genel şartların değerlendirilmesi olarak tespit edilmiştir.

§ II. Deniz Araçları Zorunu Mali Sorumluluk Sigortası Kavramı

1. Konusu

1RG. 25.11.2010 T., S.27766. Madde 12- (1) Düzenli sefer yapan tüm gemilerin işletmecileri, üçüncü şahıs mali

sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadırlar. Bu sigortaya ilişkin teminat limitleri ile sigorta uygulama esasları,

ilgili kurumların görüşleri alınarak Hazine Müsteşarlığınca belirlenir. 2 RG.14.11.2010 T, S.27759. Madde 5-(1)Türk Bayrağı taşıyan gemiler, donatanları tarafından deniz

alacaklarına karşı bir koruma ve tazmin sigortası ile sigortalandırılır.(2) Bu Yönetmelik kapsamındaki liman

tesislerine gelen tüm gemilerin, deniz alacaklarına karşı geçerli bir koruma ve tazmin sigortasına sahip olmaları

zorunludur. (3) Birinci ve ikinci fıkralarda belirtilen koruma ve tazmin sigortası, 1976 Konvansiyonu ve 1996

Protokolü çerçevesinde sınırlandırmaya bağlı olarak deniz alacaklarını kapsar. Her bir olay başına herhangi bir

gemi için sigorta miktarı, 1976 Konvansiyonu’nun 1996 Protokolünde belirlenen şekilde sorumluluğun

sınırlandırılması için karşılık gelen azami miktara eşit olur.

3 RG. 18.10.2014 T., 29149 sayılı, Deniz Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimat

Tebliği’nin 1/3. Maddesi uyarınca, 29/6/2009 tarihli ve 2009/15212 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe

konulan Deniz Turizmi Yönetmeliğinin 51 inci maddesi uyarınca istenen sigortalar bu Tebliğ hükümlerine tabi

değildir.

3

Deniz araçları zorunlu mali sorumluluk sigortası, sigortacının sigortalının ödediği bir prim

karşılığında poliçede belirtilen ticari amaçlı yolcu taşıyan deniz aracında, duraklamalar da

dahil olmak üzere, tahsis amacına uygun şekilde kullanımda bulunduğu süre içinde meydana

gelecek bir kaza, sabit ve yüzer cisimlere çarpma ve çatma sonucunda, seyahat eden

yolcuların veya üçüncü şahısların uğrayacakları bedeni ve maddi zararlara ilişkin donatanın

veya işletenin tazminat sorumluluğunu poliçede yazılı sigorta bedeline kadar temin ettiği bir

sigorta sözleşmesidir.

Deniz araçları zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigorta konusu ticari amaçlı yolcu

taşıyan deniz aracı, ro/ro yolcu gemisi olabileceği gibi yolcu gemisi veya yolcu motoru da

olabilir4. Mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunluluğu bakımından yolcu sayısının bir

önemi olmayıp, yolcu taşımanın ticari amaçlı olması bir başka ifade ile ekonomik menfaat

sağlama amacına tahsis edilmiş olması ve bu amaca uygun bir şekilde kullanılması yeterlidir.

Deniz aracında taşınan yolcu sayısının önemi sadece verilen asgari teminatın tutarı

bakımındandır5.

Ticari amaçlı yolcu taşımayan deniz araçları veya tahsis edildiği gayeye uygun olarak

kullanılan her türlü araç ve yapı örneğin yüzer havuz, yüzer vinç, yüzer kreyn, duba, barç,

pontın, şat, layter, sondaj platformu, fener platformu, petrol platformu, kablo veya boru-

döşeme arcı, yüzer lokanta, yüzer santral, yüzer ev Genel Şartlar A.1 uyarınca bu sigortanın

konusu dışındadır. Tabii ve suni göller, baraj gölleri, dalyan ve nehirlerde ticari amaçlarla

kullanılan gemi dışındaki teknelerin bir başka ifade ile, ticari amaçlı yolcu taşıyan iç su

araçlarının6 (örneğin Van gölün’de) sigorta teminat kapsamından yararlanıp yararlanmayacağı

konusunda A.1. madde de bir açıklık bulunmamaktadır. Kanaatimizce, Genel Şartlar’da bunu

engelleyen bir hüküm bulunmadığından teminat kapsamında kabul edilmelidir.

A.1 “Konu” başlıklı maddenin yukarıda belirttiğimiz bu değerlendirmeler ışığı altında

incelediğimiz de, Genel Şartlar için tercih edilen “Deniz Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk

Sigortası” başlığı hatalı ve eksiktir. Başlığın, “Ticari Amaçlı Yolcu Taşıyan Deniz Araçları

4 RG. 25.11.2010 T. , 27766 S.lı Deniz Yolu ile Yapılacak Düzenli Seferlere Dair Yönetmeliğin Tanımlar

başlıklı 4/ 1 (g) maddesi uyarınca, ro/ro yolcu gemisi, asıl amacı yükü bir rampa üzerinden tekerlekli araçlarla

yükleyip boşaltılacak olan ve bununla birlikte on ikiden fazla yolcu taşımak için inşa edilmiş ya dönüştürülmüş

ve bu amaçla kullanılan ticaret gemisidir. 5 RG. 18.10.2014 T., 29149 S.lı Deniz Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimat

Tebliği’nin 3.maddesi uyarınca, yolcu sayısı 12’den az olan deniz araçları için asgari maddi tazminat; bagaj

başına 2,250 SDR, araç başına 12.700 SDR, kaza başına yolcu/araç kapasitesi x2.250/12.700 SDR- ölüm,

sakatlık, tedavi giderleri teminatı ise; kişi başına 250.000 SDR, kaza başına yolcu kapasitesi x 250.000 SDR;

asgari yolcu sayısı 12 veya daha fazla olan deniz araçları bakımından ise, kaza başına yolcu/ araç kapasitesi x

2.500 SDR asgari maddi teminat ; ölüm sakatlık ve tedavi giderleri teminatı olarak kişi başına 250.000 TL ve

kaza başına yolcu kapasitesi x 250.000 TL tutarı olarak belirlenmiştir. Ayrıca 4. madde uyarınca, yolcu sayısı

12’den fazla olan deniz araçlarında, maddi teminatın azami limitinde TTK’nun 1263.maddesinde belirtilen

limitler dikkate alınır. Maddi teminatlar için teminatın yüzde onunu geçmemek üzere sigortacı ile sigorta ettiren

arasında serbestçe belirlenen bir muafiyet konulabilir. TTK’nun 1263. maddesinde bagaj ve araçların zıyaı veya hasarından

doğan sorumluluğun sınırı, kabin bagajının uğradığı zıya veya hasardan dolayı taşıyanın sorumluluğu, hiçbir halde, her

taşıma için yolcu başına 2.250 Özel Çekme Hakkını aşamaz. Araçlar ve içlerinde veya üzerlerinde taşınan her çeşit bagajın

uğradığı zıya ve hasardan dolayı taşıyanın sorumluluğu, hiçbir halde, her taşıma için araç başına 12.700 Özel Çekme Hakkını

aşamaz. 6 RG. 21.10.2006 T., 26326 S.lı İçsu Araçları Yönetmeliği m.4(i).

4

ve İç Su Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları” olarak adlandırılması,

öngörülen şartların kapsamı bakımından daha uygundur.

2. Tanımlar

Genel Şartlar madde A.2’de, metin içerisinde kullanılan bazı terimlerin tanımları

verilmektedir. Bunlar içerisinde en dikkat çekenlerden biri, donatan ve işleten terimlerinin

olduğunu görmekteyiz. Donatan, gemisini menfaat sağlamak amacıyla suda kullanan gemi

maliki, işleten ise poliçede kayıtlı olan ve yolcu taşıma ruhsatı bulunan gerçek ve tüzel kişidir.

Genel Şartlar’da yer alan donatan tanımı, TTK’nun 1061/1 madde hükmü ile aynıdır. İlgili

maddenin 2. fıkrasında yer alan “kendisinin olmayan bir gemiyi menfaat sağlamak amacıyla

suda kendi adına bizzat veya kaptan aracılığıyla kullanan kişi” bir başka ifade ile işletenin,

Genel Şartlar A.2 de sadece “poliçede kayıtlı olma ve yolcu taşıma ruhsatı bulunan kişi”

tanımlanması yanılgılara sebep olabilir. İşleten sıfatına sahip olmak için, poliçede kayıtlı

olma ve yolcu taşıma ruhsatı bulunması yeterli olmayıp, TTK’nun 1061/2 madde hükmü

uyarınca kendisinin olmayan bir gemiyi menfaat sağlamak amacıyla suda kendi adına bizzat

veya kaptan aracılığıyla kullanması gereklidir. Burada mali sorumluluk sigorta teminatı kime

verilmiş ise, bir başka ifade ile donatan veya işletenin sigortalı olarak gösterilmesi ve sigorta

himayesinden yararlanması ön plandadır. Poliçenin amacı budur.

Genel Şartlar A.2 deki diğer bir başka tanım ise “yolcu”ya ilişkindir. Yolcu, deniz yoluyla

yolcu taşıma sözleşmesine dayanarak, taşıyanın onayı ile deniz aracında taşınan kişidir.

TTK’nun 1249. maddesinde de aynı tanıma yer verilmekle birlikte, ilave olarak sözleşmede

yolcunun adı yazılı ise, taşıma hakkının bir başkasına devredilemeyeceği belirtilmektedir.

Yolcu açısından, bu hususun bilinmesi aslında son derece önemlidir. Çünkü elinde başkasına

adına bilet bulunduran şahıs, ileride uğradığı zarar ve ziyan bakımından TTK uyarınca yolcu

kabul edilemeyeceğinden, teminat kapsamından yararlanamayacak ve sigortacıya doğrudan

doğruya talep ve dava hakkına sahip olamayacaktır.

Bir diğer tanım ise, “zarar gören”dir. Zarar gören, bir olay sonucu tazminat talebinde

bulunmayı gerektiren zarara uğrayan yolcu veya deniz aracında seyahat etmeyen ancak kaza

nedeniyle zarara uğrayan üçüncü kişi ya da ölenin desteğinden yoksun kalan kişi olarak

tanımlanmaktadır7. Burada “olay” dan kast edilen, bir veya birden fazla deniz aracının

karıştığı ölüm, yaralanma veya maddi hasarla sonuçlanan kazadır. Dolayısıyla bir veya birden

fazla yolcu taşıyan deniz aracının karıştığı çatma, çarpma, batma, patlama, karaya oturma

veya yolcu taşıyan deniz aracında çıkan yangın sonucunda yolcunun veya örneğin karada

bulunan veya diğer bir deniz aracında örneğin yüzer havuzda, yüzer vinçte veya petrol

platformunda bulunan üçüncü kişinin bedensel zarara uğraması veya ölüm halinde

desteğinden yoksun kalan kişi bu sigorta poliçesi kapsamında sigortacıya zararın tazmini için

başvurma hakkına sahiptir.

§ III. Sigorta Himayesinin Kapsamı

7 Deniz Araçlarının Tesciline Yönelik Usul ve Esasların Belirlenmesine İlişkin Yönerge mad.4 uyarınca,

www.denizcilik.gov.tr/mevzuat.

5

Genel Şartlar A.3 maddesinde, ticari amaçlı yolcu taşıyan deniz aracında, duraklamalar da

dahil olmak üzere, tahsis amacına uygun şekilde kullanımda bulunduğu süre içinde meydana

gelecek bir kaza, sabit ve yüzer cisimlere çarpma ve çatma sonucunda, yolculara ve üçüncü

şahıslara karşı bedeni ve maddi zararlara ilişkin donatan veya işletenin sorumluluğunun

kapsamı belirlenmektedir; Bu sigorta ile verilen teminatlar, şu başlıklar altında

toplanmaktadır;

a) Ölüm teminatı : Sigorta konusu deniz aracında bulunan yolcunun veya deniz aracında

seyahat etmeyen ancak kaza nedeniyle zarara uğrayan üçüncü kişinin ölümü halinde,

“ölenin yardımından mahrum kalanların” destekten yoksun kalma tazminatı sigorta

himayesi kapsamındadır.

Kaza nedeniyle deniz aracında seyahat eden yolcunun veya deniz aracında seyahat

etmeyen kişinin ölümü halinde BK’nun 53. maddesi uyarınca, mirasçıların cenaze ve nakil

masrafları, ölüm hemen gerçekleşmemişse bu süre içerisinde yapılan tedavi masrafları ve

ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar olarak kabul

edilmektedir.

Genel Şartlar‘da yer alan ölüm teminatı ile ilgili olarak karşımıza iki önemli husus

çıkmaktadır;

İlki, yeni bir hüküm olan BK’nun 56/2. maddesidir. Söz konusu madde uyarınca,

ölüm halinde ölenin yakınlarının ayrıca manevi tazminat talep hakkı bulunmasıdır. Genel

Şartlar’da ise, bu talep hakkına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır8.

İkincisi, desteğin kazanın meydana gelmesinde kusurlu olması halinde, desteğinden

yoksun kalan kişilerin ödenecek olan tazminattan indirim yapılması veya destek ağır kusurlu

ise, tazminat hakkından tamamen mahrum kalması mümkün müdür? ve/veya

“Sorumluluklar ve Sorumluluğu Azaltan Haller” başlıklı Genel Şartlar 4. maddesinde yer

alan “kazanın oluşumunda zarar görenin kusuru var ise, kusur oranında ödenecek tazminattan

indirim yapılabilir” şeklinde yer alan şart, desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri

sürülebilecek midir? Karayolları motorlu araç işleteni mali sorumluluk sigortası poliçesi

tahtında ortaya çıkan bir ihtilafta HGK’nun 22.2.2012 T. ve 2011/17-787 E., 2012/92 K.

Sayılı kararının9, bu sorulara cevap verebilecek örnek bir içtihat olarak değerlendirilmesi

mümkündür. Söz konusu bu davada, HGK sürücünün ağır kusuruna rağmen desteğinden

yoksun kalma tazminatı talep edebileceğine karar vermiştir. Kararda, kanun koyucu

destekten yoksun kalma tazminatını, desteğin yitirilmesi sebebiyle yoksun kalınan zarar

olarak kabul ederek, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki

sosyal ve ekonomik durumların korunmasını sağlamak ve kazadan sonrada desteğin vefatı

nedeniyle ortadan kalması halinde de onun yaşamındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için

ihtiyacı olduğu paranın ödettirilmesini sağlamak istediği, ölen kişinin kazanın meydana

gelmesinde kusuru olması halinde dahi, destek zararı ölenin değil, üçüncü kişi durumundaki

zarar görenin üzerinde dolaylı ve yansıma yoluyla meydana geldiği bir zarar olması nedeniyle

8 BK mad. 56/2 “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi

tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir.” 9 www.turkhukuksitesi.com,9.10.2014.

6

ve bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun da bu hakka etkili

olmaması gerektiği belirtilmiştir. Kanaatimizce, HGK’nun kararı nazara alınarak

desteğinden yoksun olan üçüncü şahıslar bakımından böyle bir sonuç deniz araçları zorunlu

mali mesuliyet sigortası genel şartları bakımından da uygulanabilecek ve Genel Şartlar 4.

Maddesinde yer alan “kazanın oluşumunda zarar görenin kusuru var ise, kusur oranında

ödenecek tazminattan indirim yapılabilir ” şeklindeki, şart sadece bedensel zarar görene

karşı ileri sürülebilecek ölüm halinde ise, desteğin yoksun kalanlara karşı ileri

sürülemeyecektir.

b) Sakatlık Teminatı ve Tedavi Giderleri Teminatı

Bedensel zarar gerek fiziki varlığın ihlali gerekse ruh sağlığının ihlalini içerir.10 Kaza

sonucunda deniz aracında seyahat eden yolcunun veya deniz aracında seyahat etmeyen

ancak kaza nedeniyle zarara uğrayan üçüncü kişinin talep edebileceği bedensel zararlar,

BK’nun 54. maddesinde düzenlenmektedir. Bu madde hükmüne göre, iyileşinceye kadar

geçen süredeki tedavi masrafları, kazanç kaybı, çalışma gücünün kaybından veya

azalmasından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar “bedensel

zarar” olarak kabul edilir. Bu düzenlemeye uygun olarak Genel Şartlar madde A.3 tahtında,

sakatlık teminatı ve tedavi giderleri sigorta teminat kapsamındadır.

Sakatlık ve tedavi giderleri dışında, bedensel zarara uğrayan kimse, BK madde 56/1 uyarınca

manevi tazminat talep hakkına da sahiptir. Bunun yanı sıra, yeni bir düzenleme olan BK

madde 56/2 hükmü uyarınca, hakim sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel zararlarda zarar

görenin yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar

verebilir. Bir başka ifade ile, ağır bedensel zararlar da zarar görenin yakınları manevi

tazminat talep hakkına haizdir. BK’nun 56. maddesinde getirilen bu düzenlemeye paralel

olarak, bedensel zarara uğrayan veya ağır bedensel zararlarda zarar görenin yakınlarının bu

poliçe kapsamında sigortacıdan manevi tazminat talebinde bulunamayacağı konusunda açık

bir hüküm bulunmamaktadır. Sigortanın konusu başlığını taşıyan, A.1. maddeye bu konudaki

doğabilecek tereddütleri ortadan kaldırmak için açık bir düzenlemenin getirilmesi uygun

olur.

c) Maddi hasar teminatı

Bu kapsamda, yolcuların beraberinde veya deniz aracının eşyalar içinde ayrılmış bölümünde

bulunan bagaj ile araçları ve içlerinde veya üzerlerinde taşınan her çeşit bagajın uğrayacağı

zararlar ve yolcu dışındaki üçüncü kişilerin uğrayacağı maddi zararlara ilişkin talepler teminat

altındadır. Üçüncü şahıs sorumluluk teminatı bakımından, kirlilik ve enkaz kaldırma

masrafları da teminat kapsamındadır.

d) Sorumluluğu ve sorumluluğu azaltan haller

Genel Şartlar madde A.4’te, sigortalı, yolcuların sağlıklı, rahat ve güvenli yolculuk

yapmasını sağlayacak tedbirleri almakla, yolcularda taşıma hizmetlerini tanzim için

10 BK mad. 46’da yer alan cismani zarar, 6098 sayılı Yeni BK mad. 54 gereğince bedensel zarar olarak

adlandırılmaktadır.

7

konulmuş usul ve esaslara uymakla yükümlü tutulmaktadır. Maddenin devamında yer alan

“kazanın oluşumunda zarar görenin kusuru var ise, bu kusur oranında ödenecek tazminattan

indirim yapılabilir” şeklindeki düzenleme ile, bu yükümlülüklerin ihlali halinde sonuçları

belirtilmiştir. Bir başka ifade ile, zarar görenin yolcu olması halinde taşıma hizmetlerinin

tanzimi için konulmuş ve usul ve esaslara uymaması nedeni ile kazanın meydana gelmesinde

kusuru var ise, yolcunun kusuru oranında ödenecek tazminattan indirim yapılabilir. Ancak

yukarıda da belirtiğimiz gibi, bu şartın yolcunun ölümü halinde ölenin desteğinden yoksun

kalan kişiye HGK‘nun 22.2.2012 T. ve 2011/17-787 E., 2012/92 K. Sayılı kararı11 karşısında

ileri sürülmesi mümkün olamayacaktır.

§ IV. Teminat Dışında Kalan Haller

Genel Şartlar, madde A.5 uyarınca, sigorta himayesinin dışında kalan haller şunlardır;

a)Sigortalı ve sigorta ettiren tarafından ileri sürülecek tazminat talepleri :

Bu sigorta poliçesinde belirtilen ticari amaçlı yolcu taşıyan deniz aracında bulunan yolcu veya

deniz aracında seyahat etmeyen ancak kaza nedeniyle zarara uğrayan üçüncü kişi veya bu

kişilerin ölümü halinde desteğinden yoksun kalanların işleten veya donatana karşı doğan

tazminat talepleri teminat alınmaktadır. Dolayısıyla sigortalı ve sigorta ettiren tarafından ileri

sürülecek tazminat talepleri teminat dışında kabul edilmektedir.

Sigortalı veya sigorta ettirenin aynı zamanda yolcu olması veya deniz aracında

bulunmamasına rağmen kaza nedeni ile zarar görmesi halinde sigortacından bu poliçe

kapsamında tazminat talebinde bulunulması mümkün müdür? Maddenin kaleme alınış şekli

bakımından bu soruya cevap verecek nitelikte açık bir hüküm olmadığını görmekteyiz.

Maddenin dolaylı bir anlatımla değil, hiçbir tereddütte yer vermeyecek şekilde açık olması ve

sigortalı veya sigorta ettirenin bu konuda aydınlatılmasının gerekli olduğu kanaatindeyiz.

b) Gemi adamlarının, sigortalının eylemlerinden sorumlu tutulduğu diğer kişiler ile yolcu

bileti olmayan (kaçak olarak seyahat eden) kişilerin talepleri

Teminat dışında kalan diğer bir hal, gemi adamlarının, sigortalının eylemlerinden sorumlu

tutulduğu diğer kişiler ve yolcu bileti olmayan kişilerin talepleridir. Şöyle ki;

- gemi adamları, gemide çalıştırılan kimselerdir. TTK’nun 934. maddesinde gemi

adamları, kaptan, gemi zabitleri, tayfalar ve gemide istihdam edilen diğer kimseler olarak

tanımlanmaktadır. Gemi adamları, donatanın deniz seyrüseferinde kendi gemisinde bilfiil

çalıştırdığı kimselerdir. Geminin sevk ve idaresi ile ilgili görevlerde bulunan -örneğin kaptan,

gemi zabıtleri- gemi adamlarına “mürettebat” denir, bunun dışında gemide istihdam edilen,

yolcuların ve mürettebata faydalı olmak üzere görev ifa eden gemi adamları da mevcuttur ve

bu gemi adamları TTK madde 934’de “diğer kimseler” kapsamıda değerlendirilir. Örneğin

ahçıbaşı, kamarot, doktor

Donatanın karadaki işletmesinde görevli olan örneğin personel müdürü, mühendis, kaptan

veya yükleme sırasında görevli olan yükleyici veya istifçiler gemi adamı değildir. Gemi

adamının kendi gemisi dışında başka bir gemiye kurtarma, pilotaj gibi bir sebeple hizmet

11 www.turkhukuksitesi.com,9.10.2014

8

vermek amacıyla ve bu amacın gerçekleştirilmesi süresi içerisinde kurtarılan gemiye çıkmış

olması halinde, gemi adamları yardım gören gemi donatanı ile olan hukuki ilişkileri

bakımından gemi adamı olarak kabul edilemez12.

Gemilerin yola elverişlilik bakımından donatılmalarında, gemi adamları ile ilgili gerekler,

Gemi Adamları Yönetmeliği13kapsamında değerlendirilir. Bu Yönetmelik, Türk bayraklı

gemilerde çalışan ve çalışacak olan gemi adamlarını ve bunların yeterlilikleri, eğitimleri sınavları,

belgelendirilmeleri, sağlık durumları, kütükleme işlemleri ve vardiya tutma ile ilgili kuralları kapsar.14

-sigortalının eylemlerinden sorumlu olduğu diğer kişiler, deniz aracı donatanı veya

işleten sigortalının eylemlerinden sorumlu olduğu gemi adamları dışındaki diğer kimseler bu

kapsamdadır. Sigortalının kara işletmesinde bir hizmet sözleşmesi tahtında çalışanlar

(örneğin personel müdürü) veya bir temsil sözleşmesi tahtında kendisini temsile yetkili

kıldığı kişiler (örneğin acenteler) veya yolcu taşıma sözleşmesinin ifasına yönelik bir işlemi

(örneğin, bilet kontrolü yapan) gerçekleştirecek kimselerdir.

-yolcu bileti olmayan (kaçak olarak seyahat eden) kişiler, Genel Şartlar A/2 uyarınca

yolcu, deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesine dayanarak, taşıyanın onayı ile deniz aracında

taşınan kişidir. Taşıyanın onayını ispat vasıtası yolcu biletidir. Yolcu biletini kaybetmiş ise,

kaçak yolcu olarak değerlendirilemez. Taşıyanın onayının varlığı her türlü delil ile ispat

edilebilir. Örneğin, yolcunun kredi kartından çekilmiş yolcu taşıma ücreti.

Elinde başkası adına bilet bulunduran yolcu, kaçak olarak seyahat eden kişi olarak kabul

edilerek, talepleri teminat dışında kabul edilebilir mi? Bu konuda Genel Şartlar’da açık bir

hüküm yer almamaktadır. TTK’nun 1249. maddesi uyarınca, sözleşmede yolcunun adı yazılı

ise, taşıma hakkının bir başkasına devredilemeyeceği belirtilmektedir. Kanunun bu hükmü

dolayısıyla, elinde başkası adına bilet bulunan yolcu teminat kapsamından yararlanamayacak

ve sigortacıya doğrudan doğruya talep ve dava hakkına sahip olamayacaktır. Genel Şartlar

A.2 de ise, taşıyanın onayı yeterli görülmüş ve teminattan yararlanabilmek için bilet üzerinde

yolcunun adının yazılı olup olmamasının değil, yolcunun elinde bilet olup olmamasına göre

ayırım yapılarak, elinde bilet bulunduran yolcunun teminattan yararlanabileceği kabul

edilmektedir.

Sonuç olarak elinde yolcu bileti olmayan kişi, her zaman kaçak olarak seyahat eden yolcu

olmayabilir. Kişinin, yolcu bileti alması gerekmeyen bir yaşta olması, yolcunun biletini

kaybetmiş olması veya başkası adına elinde yolcu bileti bulundurması mümkündür. Bu

12 Tekil, Fahiman: Deniz Hukuku, İstanbul 1998, sh. 195. 13 RG 31.7.2002 T., 24832 S.

14 Gemi Adamları Yönetmeliği. Madde: 3 uyarına bu Yönetmelik, 26/9/2011 tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma,

Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9/1.

maddesinin (b), (c), (d) ve (f) bentlerine ve 20/4/1989 tarihli ve 3539 sayılı Kanun ile uygun bulunan

Gemiadamlarının Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Standartları Hakkında Uluslararası Sözleşme (STCW-78)

ve değişikliklerine dayanılarak hazırlanmıştır.

9

belirsizliği önlemek için Genel Şartlar A.2 Tanımlar başlıklı maddesine “kaçak yolcu”

tanımının eklenmesi uygundur . Çünkü sadece kaçak yolcu, taşıyanın onayı olmaksızın

gemiye gizlice veya habersizce giren yolcudur.

c) Savaş, her türlü savaş olayları, istila, yabancı düşman hareketleri, çarpışma (savaş ilan

edilmiş olsun olmasın), iç savaş, ihtilal, isyan, ayaklanma ve bunların gerektirdiği inzibati

ve askeri hareketler sonucunda ticari amaçlı yolcu taşıyan deniz aracında bulunan yolcu veya

deniz aracında seyahat etmeyen ancak kaza nedeniyle zarara uğrayan üçüncü kişi veya bu

kişilerin ölümü halinde desteğinden yoksun kalanların işleten veya donatana karşı doğan

tazminat talepleri teminat dışındadır.

ç) Yetkili kamu otoritelerinin deniz aracı ve/veya deniz trafiği ile ilgili tasarruflarının neden

olduğu zararlara ilişkin tazminat talepleri teminat dışındadır. Yetkili makamların kamu

tasarrufları, deniz aracının aranması, müsaderesi, el koyma, tutuklama, engelleme, alıkoyma

veya durdurma olarak nitelendirebiliriz.

d) Nükleer, biyolojik ve kimyasal rizikoların ve bunların gerektirdiği askeri ve inzibati

tedbirler nedeniyle deniz aracında bulunan yolcu veya deniz aracında seyahat etmeyen ancak

zarara uğrayan üçüncü kişi veya bu kişilerin ölümü halinde desteğinden yoksun kalanların

işleten veya donatana karşı doğan tazminat talepleri teminat dışındadır.

e) Grevlere, lokavt edilmiş işçi hareketlerine, halk hareketlerine, kavgalara katılma olayları

sonucunda deniz aracında bulunan yolcu veya deniz aracında seyahat etmeyen ancak zarara

uğrayan üçüncü kişi veya bu kişilerin ölümü halinde desteğinden yoksun kalanların işleten

veya donatana karşı doğan tazminat talepleri teminat dışındadır.

f) 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda belirtilen terör eylemleri ve bu eylemlerden

doğan sabotaj ile bunları önlemek ve etkinliklerini azaltmak amacıyla yetkili organlar

tarafından yapılan müdahaleler sonucunda meydana gelen zararlar , terör ve buna bağlı

sabotaj eylemlerinde bulunanların talepleri, aracın terörist eylemlerde kullanıldığını veya

kullanılacağını bilerek araca binen kişilerin zarara uğramaları nedeniyle ileri sürecekleri

talepler

g) Tehlikede bulunan şahıs ve malları kurtarmak hali hariç, yolcunun kendisini bile bile

ağır tehlikeye maruz bırakacak hareketlerde bulunması halinde meydana gelen zararlar

teminat dışındadır.

“Yolcunun kendisini bile bile ağır tehlikeye maruz bırakacak hallerde bulunması” hali için,

zararın meydana gelmesi için kasden veya zararın meydana geleceğinin bilinebilir olmasına

rağmen durumu engelleyecek girişimde bilinçli olarak bulunmadığının mı yoksa yolcunun

ihmali mi olduğu kabul edilmelidir?

“Bile bile” ifadesinden yolcunun bilinçli olarak ağır tehlikeye maruz kalacak hareketlerde

bulunması hali öngörülerek, bu durumun sonuçları istisna kapsamında bırakılmıştır. İngiliz

10

hukukunda “wilful misconduct” olarak tanımlanan bu durum, Türk Hukuku bakımından kast

ve ihmali kast kavramına yakın olmakla birlikte, farlılıklar bulunmaktadır15, Y.11 HD’nin

bir kararında belirttiği gibi, burada dikkatsizlikten daha öte tedbirsizliğe, ihtiyatsızlığa varan

cesaretle pervasızca bir tutum ve davranış olayın meydana gelmesinde etkendir ve her olayda

bu etkenin olup olmadığının bilirkişi incelemesi ile belirlenmelidir16.

Kanaatimizce, yolcunun kendisini ağır tehlikeye bırakacak haller nedeniyle doğan zararı,

yolcunun ağır kusuru nedeniyle doğan zarar olarak değerlendirilebilir. Zira kusur dereceleri

bakımından ağır kusur ve hafif kusur olmak üzere ikiye ayrılır. Aynı şartlar altında bulunan

makul ve mazbut bir insanın alması gereken en basit tedbirin alınmamış olması halinde ihmal

ağırdır17. Hafif ihmal ise, ağır ihmal derecesine ulaşmayan ihlaldir ve ancak dikkatli kişilerin

gösterebileceği özenin gösterilmemiş olmasıdır18. Dolayısıyla kendisini bile bile ağır

tehlikeye maruz bırakacak kimse, örneğin, deniz aracında güvertede yolcuya açık olmayan

bir bölümde yolcunun seyir sırasında dolaşması ve bu sırada düşerek yaralanması, ağır

kusurlu kabul edilebilir. Diğer yandan, yolcunun deniz aracında yolculuk sırasında bile bile

kendini ağır tehlikeye maruz bırakacak hareketlerde bulunması yaşamın olağan akışına

aykırıdır. Bu durumda, talebin teminat dışı kabul edilmesi yerine zarar gören lehine bir

düzenleme olan Genel Şartlar A.4 maddesinin nazara alınması ve kazanın oluşumunda zarar

görenin kusuru olduğu kabul edilerek, kusuru oranında ödenecek tazminattan indirim yolu

tercih edilmelidir.

ğ) Kaçınılmaz ve engellenmesi mümkün olmayan nitelikteki bir doğa olayından

kaynaklanan tazminat talepleri,

h) Tamamıyla bir üçüncü kişinin onu meydana getirmek kastıyla gerçekleştirdiği bir fiil

veya ihmalinden kaynaklanan tazminat talepleri,

ı) Deniz korsanlığı ve kaçırma dolayısıyla ortaya çıkan zararlara ilişkin tazminat talepleri,

i) Dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat talepleri teminat dışıdır. Poliçe

kapsamında olmayan yansıma zarar olarak karşımıza çıkan bu talepler, aynı zarar doğurucu

olay nedeniyle dolaylı bir biçimde zarara uğrayan kişi veya kişilerin talepleridir. Örneğin,

deniz aracında seyahat eden yolcunun kaza sonucu yaralanması sonucunda çalıştığı kurumda

görev yapamaması nedeniyle, kurum sahibinin bu kişi yerine geçici olarak başka bir kimseyi

görevlendirmesi nedeniyle ödeyeceği masraf ve ücretler.

j) Yolcu intiharı,

15 Çağa, Tahir ; Enternasyonal Deniz Hususi Hukukunda, Yeni Bazı Gelişmeler, Batider, C. IX, S.2, , 1977,

s.299; Şeker, Zehra : Deniz Yoluyla Yük Taşınmasında Sigorta Himayesinin Kapsamı, İstanbul 2001, s. 161;

Yetiş-Şamlı, Kübra/Damar, Duygu : Milletlerarası Taşıma Hukukunda ve Yeni TTK’nda Pervasızca Hareket,

(wilful misconduct) Kusuru, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Deniz Hukuku Derneği, Sigorta Hukuku

Türk Derneği, İstanbul, 6 Mart 2012. 16 Y.11 HD, 22.3.1985 T., 1985/1624 E., 1985/1626 K., www.legalbank.net/belge/y-11-hd-e-1985/1624,

17.10.2014. 17 Von Thur, Andres (Çev. Cevat Edege) Borçlar Hukuku 1-2, Ankara 1983, s.380; Tekinay Sulhi/Akman,

Sermet/Burcuoğlu, Haluk/Altop, Atilla : Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993, s.94 18 Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 495-496.

11

k) Fiziksel veya akli durumu sebebiyle refakat altında olması gereken kişilerin refakatsiz

olarak deniz aracında bulunmaları veya refakatçilerinin kusuru nedeniyle bu tür kişilerin

başlarına gelebilecek zararlar teminat dışında bırakılmıştır.

Bu sigortanın konusu; poliçede belirtilen ticari amaçlı yolcu taşıyan deniz aracında, tahsis

amacına uygun şekilde kullanımda bulunduğu süre içinde meydana gelecek bir kaza, sabit

veya yüzer cisimlere çarpma veya çatma sonucunda seyahat eden yolcuların veya deniz

aracında bulunmayan üçüncü şahısların uğrayacakları bedeni ve maddi zararlara ilişkin

işletmecinin veya donatanın tazminat sorumluluğunu teminat altına alınmaktadır.

Dolayısıyla, deniz aracında seyahat eden yolcunun fiziksel veya akli durumu (hukuki işlem

yapma ehliyeti) nedeniyle ister refakatli ister refakatsiz olsun, sigortacıyı sorumluluktan

kurtarmamalıdır. Bu kişilerin deniz aracında bulunmaları sırasında meydan gelecek bir kaza,

sabit veya yüzer cisimlere çarpma ve çatma sonucunda uğrayacakları bedeni ve maddi

zararlar, aynen fiziksel veya akli melekeleri (hukuki işlem yapma ehliyeti) yerinde olan bir

kişi gibi sigortacı tarafından tazmin edilmelidir. Genel Şartlar’da bu şekilde bir ayrıma

gidilmesinin amacını anlamak mümkün değildir.

Belki de bu sonuç, maddenin yazılış şeklinin hatalı olması ve ifade bozukluğundan

kaynaklanmaktadır. Metinde, fiziksel veya akli durumu sebebiyle refakat altında olması

gereken kişilerin refakatsiz bir şekilde deniz aracında bulunmaları teminat dışında bırakılması

için yeterli kabul edilmiş olup, bu kişilerin kusuru ile rizikonun gerçekleşmesine sebebiyet

verip vermediği dahi dikkate alınmamıştır. Bu durumda, örneğin, refakatsiz olarak seyahat

eden yolcunun, deniz aracında çıkan bir yangın sonucu, uğradığı cismani zararı veya ölümü

halinde desteğinden yoksun kalan kişi, bu poliçe kapsamında sigortacıdan doğrudan talepte

bulunamayacaktır. Bu kişilerin refakatçileri olması halinde ise, refakatçilerin kusuru

nedeniyle bu tür kişilerin başlarına gelebilecek zararlar teminat dışında bırakılmıştır. Burada,

ifade edilmek istenen refakatçilerin kusuru ile rizikonun gerçekleşmesi sonucunda uğranılan

bedeni ve maddi zararlar ise, bunun açıkça ve tereddüte yer vermeyecek şekilde madde de

belirtilmesi gereklidir.

§ V. Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı

Sorumluluk sigortalarında rücu hakkı, TTK’nun 1481. maddesinde halefiyet ilkesinin bir

sonucu olarak düzenlenmiştir. İlgili madde uyarınca, sigortacı tazminatı ödedikten sonra

hukuken sigortalı yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı

dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur. Kanun’da

sigortacının, sigortalı ile zarardan sorumlu olan kişi aynı olması halinde zarardan dolayı

sorumlu olan sigortalısına başvurabilmesinin hangi hallerde mümkün olduğuna ilişkin bir

hüküm yer almamaktadır.

Genel Şartlar B.7’de, sigortacının sigortalıya hangi nedenlerle rücu edebileceği

düzenlenmiştir;

Bu hallerden ilki, tazminatı gerektiren olay sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu

kişilerin kastıyla veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimali

bilinci ile işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sonucunda meydana gelmesi durumundadır.

12

Sigortalı, sorumluluk konusu olayı kasden veya pervasızca bir hareket ile gerçekleştirmiş olsa

dahi sigortacının doğan zarardan zarar gören üçüncü kişiye karşı sorumluluğu devam edecek

ve ancak tazmin borcunu ifa ettikten sonra bu şart uyarınca sigortalıya rücu edebilecektir.

Burada önemli olan bir nokta, sigortalının sorumluluk konusu olayı kasten

gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sorumlu olmayacağına ilişkin TTK madde 1429/1 ve

madde 1477’dir. TTK madde 1477, TTK madde 1486/1 uyarınca koruyucu hükümler

arasındadır ve bu madde hükmüne aykırı yapılan sözleşmeler geçirsiz kabul edilir.

Dolayısıyla, Kanun’daki bu açık düzenleme karşında, Genel Şartlar B.7 de yer alan mezkur

şart geçersizdir.

İkincisi hal ise, kaza sigortalının ilgili mevzuat yükümlülüklerini yerine getirmemesinden

doğmuş olması halidir. Oysa, sigortalının ilgili mevzuat yükümlülüklerini kasdi veya ihmali

sonucu yerine getirmemesi farklı sonuçlara tabidir. İhmal söz konusu ise, TTK madde

1429/1 uyarınca sigortacının sigortalıya prensip olarak rücu hakkı doğmaması gerekir, çünkü

bu rücu sorumluluk sigortalarının mahiyetine aykırıdır. Ancak kanun koyucu, madde 1429/1

de aksine sözleşme yapabilme imkanı yolunu açık tutmuştur.

Sigortalının kasdı var ise, yukarıda da açıkladığımız gibi sigortacının TTK 1429/1 ve 1477

maddeleri uyarınca tazmin ödeme borcu ortadan kalkar ve dolayısla rücu hakkına ilişkin

düzenlemenin TTK 1477. ve 1486/1. maddeleri uyarınca geçersiz kabul edilmesi gerekir.

Üçüncü hal, tazminatı gerektiren olay deniz aracının mevzuatın gerektirdiği teknik şartlara

uygun olmaması, nitelikli gemi adamlarından yoksun biçimde sefere çıkmasından meydana

gelmiş olması halinde sigortacı sigortalıya rücu edebilir. Bir gemi adamının niteliğinin hangi

kriterlere göre değerlendirilmesi gerektiği soyut bir kavramdır. Burada gemi adamının

niteliği değil, gemi adamının mevuzata uygun yeterlilik belgelerinden bahsedilmesi gerekirdi.

Diğer yandan, deniz aracının mevuzatın gerektirdiği teknik şartlara uygun olmaması hali, (b)

bendindeki sigortalının ilgili mevuzattaki yükümlülüklerin yerine getirilmemesi kapsamında

değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle metin içinde bir tekrar yapılmış olduğu

anlaşılmaktadır.

Dördüncü hal, tazminatı gerektiren olayın gerekli ilk yardım malzeme ve ilaçların deniz

aracında bulundurulmaması veya bunlardan derhal istifade edilmesi imkanının sağlanmamış

olmasından meydana gelmiş olması halinde sigortalıya rücu edebilebilmesidir. Bu düzenleme

de, genel olarak (b) bendindeki sigortalının ilgili mevuzattaki yükümlülüklerin yerine

getirilmemesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Beşinci hal, tazminatı gerektiren olayın deniz aracının, ilgili mevuzata göre, gerekli yeterliliğe

sahip kişiler tarafından sevk edilmemesi sonucunda doğması halinde sigortalıya rücu

edilmesidir. Burada gerekli yeterlilikten bahsedilen, gerekli yeterlilik belgeleridir. Bu

düzenleme, genel olarak (b) bendindeki sigortalının ilgili mevuzattaki yükümlülüklerin

yerine getirilmemesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Altıncı hal, tazminatı gerektiren olayın kaptanın uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış

olmasından veya alkollü içki almış olarak deniz aracını güvenli sürme yeteneklerini

kaybetmiş bulunmasından ortaya çıkmasıdır.

Yedinci hal, tazminatı gerektiren olayın yetkili makamlarca saptanan istiap haddinden faza

yolcu veya yük taşınmasından veya deniz aracının işletilmesine ilişkin diğer yasaklanan

13

hallerden doğmuş olmasıdır. Bu düzenleme, genel olarak (b) bendindeki sigortalının ilgili

mevuzattaki yükümlülüklerin yerine getirilmemesi kapsamında değerlendirilmesi

gerekmektedir.

Sekinci hal, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru neticesinde deniz

aracının çalınması veya gasp edilmesi sonucunda meydana gelmesi halidir.

Son olarak, tazminatı gerektiren olay rizikonun gerçekleşmesi halinde B2. maddesinde

belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle artan zarar miktarı ile sınırlı olmak

kaydıyla zarar miktarında bir artış olmuşsa sigortalıya rücu edebilmesidir. B.2 de rizikonun

gerçekleşmesi halide sigortalının yükümlülükleri; rizikonun gerçekleştiğini ihbar etme,

kurtarma, koruma ve sigortacını talimatlarına uyma, rücu hakkının kullanılmasına yararlı tüm

bilgi ver belgeleri verme, zarar görenden gelen bir dava ve takip varsa durumdan derhal

sigortacıya haberdar etme, sigorta sözleşmeleri ile ilgili başka sözleşmeler varsa, bunları

sigortacıya bildirmektir. Belirtilen bu yükümlülükler, TTK ile uyum içindedir.

SONUÇ

Çalışmamızda, Deniz Araçları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin yukarıda

yapmış olduğumuz değerlendirmeler çerçevesinde öncellikli olarak, Genel Şartlar’ın içeriği ile

başlığının uyumlu hale getirilmesinin, TTK’nun ilgili maddelerinin nazara alınarak şartlarda yer alan

ifade bozukluklarının düzeltilmesinin, sigorta sözleşmesinin tarafları ve zarar gören bakımından

uygulamada belirsizlik yaratacağını düşündüğümüz hususların açıklığa kavuşturulmasının gerektiği

sonuç ve kanaatine varılmıştır.

KAYNAKÇA

Çağa, Tahir ; Enternasyonal Deniz Hususi Hukukunda, Yeni Bazı Gelişmeler, Batider, C. IX, S.2, , 1977.

Şeker, Zehra : Deniz Yoluyla Yük Taşınmasında Sigorta Himayesinin Kapsamı, İstanbul 2001.

Tekil, Fahiman: Deniz Hukuku, İstanbul 1998.

Tekinay Sulhi/Akman, Sermet/Burcuoğlu, Haluk/Altop, Atilla : Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler,

İstanbul 1993

Von Thur, Andres (Çev. Cevat Edege) Borçlar Hukuku 1-2, Ankara 1983, s.380;

Yetiş-Şamlı, Kübra/Damar, Duygu : Milletlerarası Taşıma Hukukunda ve Yeni TTK’nda Pervasızca Hareket,

(wilful misconduct) Kusuru, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Deniz Hukuku Derneği, Sigorta Hukuku

Türk Derneği, İstanbul, 6 Mart 2012.

www.denizcilik.gov.tr/mevzuat.

www.legalbank.net/belge/y-11-hd-e-1985/1624.

www.turkhukuksitesi.com,9.10.2014.

14


Recommended