+ All Categories
Home > Documents > Şanlıurfa Kültür ve İnanç Turizmi Potansiyelinin Değerlendirilmesi

Şanlıurfa Kültür ve İnanç Turizmi Potansiyelinin Değerlendirilmesi

Date post: 10-Dec-2023
Category:
Upload: sinop
View: 0 times
Download: 0 times
Share this document with a friend
25
Şanlıurfa Kültür ve İnanç Turizmi Potansiyelinin Değerlendirilmesi Öğr. Gör. S. Sabri KÜRKÇÜOĞLU Harran Üniversitesi Şanlıurfa Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Türkiye [email protected] Öğr. Gör. Gül ERKOL Harran Üniversitesi Şanlıurfa Sosyal Bilimler meslek Yüksekokulu, Türkiye [email protected] Özet Bu çalışmanın amacı, Şanlıurfa İlinin mevcut “Kültür ve İnanç Turizmi Potansiyeli”ni belirlemek ve buna ilişkin mevcut paydaşların yapabileceklerini sıralamaktır. Şanlıurfa ilinin kültür ve inanç potansiyeli incelendiği zaman, tarih boyunca ilkel dinlerin ve üç ilahi dine mensup kişilerin yaşadıkları; antik şehir kalıntıları, tapınak, kilise, manastır, cami, mescit, türbe, medrese dergâh, mağara, kale ve sur, ören yerleri, tarihi sokaklar, çarşılar, kutsal göl ve kuyu, han, hamam, ev gibi mekânların günümüzde mevcut olduğu görülmektedir. Konuya ilişkin olarak 2012 yılında kültür ve inanç turizmi açısından değeri olan yerler, doğal ve kültürel miras kaynakları incelenmiş olup elde edilen bilgi ve verilere göre sonuç ve öneriler geliştirilmiştir. Abstract The purpose of this study is determined "Cultural and Religious Tourism Potential" the province of Şanlıurfa and about this; the resposibilities of stakeholders is sorted. When we examine the potential of cultural and religious province of Sanliurfa, throughout the history of the primitive religions, and the three divine persons to their religion, the ancient city ruins, temples, churches, monasteries, mosques, mosques, mausoleums, madrasas convent, caves, castles and fortifications, historical sites, ancient streets, bazaars, sacred lakes and wells, inns, baths, home-like spaces that are available today can be seen. In relation to issues; Values for cultural and religious tourism in 2012, natural and cultural heritage resources were studied and the results and recommendations were developed based on information and obtained data Anahtar Kelimeler: Şanlıurfa, kültür turizmi, inanç turizmi 1
Transcript

Şanlıurfa Kültür ve İnanç Turizmi Potansiyelinin Değerlendirilmesi

Öğr. Gör. S. Sabri KÜRKÇÜOĞLUHarran Üniversitesi

Şanlıurfa Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Tü[email protected]

Öğr. Gör. Gül ERKOLHarran Üniversitesi

Şanlıurfa Sosyal Bilimler meslek Yüksekokulu, Tü[email protected]

Özet

Bu çalışmanın amacı, Şanlıurfa İlinin mevcut “Kültür ve İnanç Turizmi Potansiyeli”ni

belirlemek ve buna ilişkin mevcut paydaşların yapabileceklerini sıralamaktır. Şanlıurfa ilinin

kültür ve inanç potansiyeli incelendiği zaman, tarih boyunca ilkel dinlerin ve üç ilahi dine

mensup kişilerin yaşadıkları; antik şehir kalıntıları, tapınak, kilise, manastır, cami, mescit,

türbe, medrese dergâh, mağara, kale ve sur, ören yerleri, tarihi sokaklar, çarşılar, kutsal göl

ve kuyu, han, hamam, ev gibi mekânların günümüzde mevcut olduğu görülmektedir.

Konuya ilişkin olarak 2012 yılında kültür ve inanç turizmi açısından değeri olan yerler,

doğal ve kültürel miras kaynakları incelenmiş olup elde edilen bilgi ve verilere göre sonuç

ve öneriler geliştirilmiştir.

Abstract

The purpose of this study is determined "Cultural and Religious Tourism Potential"

the province of Şanlıurfa and about this; the resposibilities of stakeholders is sorted.

When we examine the potential of cultural and religious province of Sanliurfa, throughout

the history of the primitive religions, and the three divine persons to their religion, the

ancient city ruins, temples, churches, monasteries, mosques, mosques, mausoleums,

madrasas convent, caves, castles and fortifications, historical sites, ancient streets, bazaars,

sacred lakes and wells, inns, baths, home-like spaces that are available today can be seen.

In relation to issues; Values for cultural and religious tourism in 2012, natural and cultural

heritage resources were studied and the results and recommendations were developed based

on information and obtained data

Anahtar Kelimeler: Şanlıurfa, kültür turizmi, inanç turizmi

1

1. Giriş

İnsanların sürekli ikamet ettikleri yer dışında tüketici olarak tatil, dinlenme, eğlence,

kültür v.b. ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla yaptıkları seyahat ve geçici konaklamaları

turizm hareketlerini oluşturmaktadır.

İlk çağlardan beri insanlar çeşitli sebeplerle seyahat etmişlerdir. İlkçağlarda meraktan

dolayı seyahat eden ilk gezginlerin Heredot ve Pausanias’ın olduğu bilinmektedir.

Günümüzde ulaşım ve haberleşmenin gelişmesi, insanların yeni coğrafyaları ve kültürleri

merak etmeleri ve görmek istemeleri sonucu turizme yeni boyutlar kazandırmıştır.

Ülkelerin ekonomilerinde turizmin yeri ve önemi gün geçtikçe artmaktadır. Kıyı

turizminin dışındaki turizm çeşitlerine ilginin artmasıyla ülkeler çeşitli varlıklarını

değerlendirerek turizm çeşitlendirmesi yapmaya başlamışlardır.

Dünya turizmindeki arz ve talep, son yıllarda tatil turizminden, kültür ve doğa turizmine

doğru kaymaktadır. Kültür ve doğa değerlerini en iyi ve en doğru şekilde ön plana çıkarıp bu

yönde çalışma yapanlar bu pastadan daha fazla pay alacaklardır.

Son yıllarda ülkelerin tanıtımında önemli katkısı olan turizm çeşitlerinden biri de

“kültür ve inanç turizmi”dir.

Ülkemiz zengin kültür varlıklarına sahip olmasının yanı sıra; Anadolu’nun üç büyük

dine ev sahipliği yapması sebebiyle ülkemizde Hıristiyanlık, Musevilik ve İslamiyet dinine

ait birçok eser ziyaretçilere, bölgenin tarihi, kültürü ve dini hayatı hakkında önemli bilgiler

vermektedir.

Şanlıurfa’da Hz. İbrahim Peygamber’in doğduğu yaşadığı ve ateşe atıldığı mekânlar,

İstanbul’da Eyüp Sultan, Ankara’da Hacı Bayram Veli Türbesi, Konya’da Mevlana Türbesi,

Siirt’te Veysel Karani Türbesi, Van’da Akdamar Kilisesi, Trabzon’da Sümela Manastırı,

Ege’de Efes Meryem Ana Kilisesi gibi yerler inanç turizminde çok değerli eserlerdir.

Şanlıurfa Hıristiyan âlemince önemli sayılan yerlerden biridir. Deyr Yakup Manastırı,

Çardak Manastırı ve antik kentler ilk Hıristiyanların yaşadığı yerlerdir.

Dördüncü yüzyıldan sonra kiliseler artmış ve Hıristiyanlık faaliyetleri için dini

seyahatler de artmıştır. Ortaçağ, Hıristiyanların hacı olmak için seyahat ettikleri bir

dönemdir. Ortaçağ’da önemli gezginlerden biri Marco Polo’dur. Evliya Çelebi de bu dönem

gezginlerindendir. Rönesans döneminde ise Roma’daki antik eserleri görmek için birçok

insan İtalya’ya gezmeye gitmiştir.

2

VII. Yüzyıldan itibaren İslamiyet’in hızla yayılması Müslümanların da seyahatlerini

arttırmıştır. Özellikle Müslümanlar için kutsal sayılan Mekke ve Medine’ye seyahatler

artmıştır.

Yeniçağ’da bilim, teknik, sanat ve kültürün gelişmesiyle turizm faaliyetleri

hareketlenmiştir. Anadolu’da Selçuklu ve Osmanlı döneminde tarihi yollar üzerinde hanlar

ve kervansaraylar yapılarak seyahatlerin güvenilir ve kolay olması sağlanmıştır.

20. yüzyılın başlarında çalışanlara ücretli izin yasası uygulamaya başlayınca, insanlar bu

izinli günlerinde birkaç günlüğüne arkadaş ve akrabalarını ziyaret etmeye başlamışlardır.

Daha sonraki yıllarda demiryollarının ve otomobillerin kullanılmasıyla tatil seyahatleri

çoğalmış ve turizm faaliyetleri artmaya başlamıştır.

İlkçağlardan günümüze gelinceye kadar insanlar kutsal saydıkları yerleri ziyaret etmek

için seyahat etmişlerdir. Avrupa ve Anadolu’da ilk çağlardan beri devam eden gezme ve

keşfetme hareketliliği de turizm faaliyetlerinin gelişmesine neden olmuştur. Bu

hareketlilikten dolayı ülkeler ise turizmle ilgili planlar yapıp politikalar oluşturmaya

başlamışlardır.

Kültür ve inanç turizminde önemli bir potansiyele sahip olan Şanlıurfa’nın bu konudaki

varlıklarını ortaya koymak ve turizmden daha etkin yararlanılmasına dair önerilerde

bulunmak amacıyla bu çalışma yapılmıştır.

2. Araştırmanın Yöntemi

Araştırma konusu, Şanlıurfa ilinin kültür ve inanç turizmi potansiyelini, kaynaklarını ve

bu potansiyeli kullanma durumunu araştırmayı amaçlamaktadır. Bu amaca ulaşmak için

2012 yılında Şanlıurfa İlinde yer alan kültürel, tarihi, dini açıdan turistik bir potansiyele

sahip alanlar belirlenmiştir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinin ilkelerine bağlı

kalınarak birebir gözlem ve ikincil veri kaynakları kullanılmıştır. Ayrıca; bu alanların turizm

değeri, turistlerin ilgisi, turizm altyapısı ve turistik tanıtım gibi unsurlar incelenmiştir. Alan

araştırmasında turizmle ilgili yerlerde gerekli görüşme ve mülakatlar yapılarak turistik

değeri olan unsurların fotoğrafları çekilmiştir. Konuyla ilgili birimlerde (turizm il

müdürlüğü, müze ve oteller) gerekli görüşmeler yapılmıştır. Ayrıca kaynak olarak İl Kültür

Turizm Müdürlüğü verileri, bildiri yayınları, envanterler, turizmle ilgili kuruluşların

hazırladığı raporlar ve turistik değerleri tanıtıcı belgelerden faydalanılmıştır.

3. Kültür ve Turizm İlişkisi

İnsanların yaşadıkları yer dışındaki kültürleri tanımak, yeni bilgiler edinmek ve kültürel

eserleri görmek için yaptıkları seyahatler kültür turizmini oluşturmaktadır.

3

Kültür, sözcük olarak: “İnsanoğlunun biyolojik olarak değil de, sosyal olarak kuşaktan

kuşağa aktardığı maddi ve maddi olmayan ürünler bütünü, sembolik ve öğrenilmiş ürünler

ya da özellikler toplamı; tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve

manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal

ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü; ekin, hars,

insanoğlu tarafından üretilmiş her şey” anlamına gelmektedir.

Kavram olarak ise: “bir ulusun, bir halk ya da topluluğun yaşam tarzıdır; bilgileri,

inançları, sanatı, ahlakı, yasaları, gelenekleri ve bir toplumun üyesi olarak insanın bütün

öteki eğilim ve alışkanlıklarını oluşturan ve bir toplumun hayatını, yaşam tarzını diğer

toplumların yaşam tarzlarından ayıran değerler toplamı” anlamına gelmektedir.

Bunca çeşitliliğe rağmen kültürü esas itibariyle: “bir insanın, grubun ya da toplumun

yaşam biçiminin tümünü, faaliyetlerini, inançlarını, ahlakını, örfünü, göreneklerini, sanatını,

alışkanlıklarını ifade eden, belirleyen, ayrıca ilerlemişlik, gelişmişlik, teknolojik üstünlük

ifade etme anlamında kullanılan bir kavram” olarak tanımlamak mümkündür.

Kültürel turizm; tarihi yapıları ve eski eserleri görmek, festivallere, fuarlara katılmak,

yerel mutfakları tecrübe etmek, yerel mimariyi görmek, dinî seyahat gerçekleştirmek,

akademik faaliyetlerde bulunmak gibi gayelere indirgenebilecek olan turizm çeşididir

(Çulha, 2008: 1829). Kısaca ziyaretçinin tarihî ve bir ulusa ait değerleri görmesi ve tatması

olarak da ifade edilebilir (Kızılırmak, Kurtuldu, 2005: 101).

Kitle turizmine katılan grupların bir bölümünde bile kültür amaçlı geziler

gerçekleştirilmesi bu turizm türünün, tüm şekillerin içine öz itibariyle nüfuz edebildiğinin

kanıtı olarak sunulabilir. Öter ve Özdoğan, McKercher ve du Cros’un kültür amaçlı seyahat

eden turistleri beş gruba ayırdıklarını aktarmaktadırlar. Buna göre kültür turizmini

gerçekleştiren kişiler, “amaçlı gezenler, çevreyi görmekle yetinenler, kâşifler, kültüre ilgisi

zayıf olanlar ve rastlantısal ziyaretçiler” olmaktadır (Öter, Özdoğan, 2005: 129). Buradan

hareketle, son derece bilinçli ya da bilinçsiz gerçekleşsin, kültür turizminin görece nitelikli

insanların dâhil oldukları bir pazarı ilgilendirdiği söylenebilir.

Kültürel turizmde, ziyaret edilecek yerlerle ilgili imaj önemlidir. İmajın oluşması uzun

bir süre zarfında ve bilinçaltında gerçekleştiği için, kültürel turizmde mekân seçimine etki

etmektedir. Ancak yine de bilinçli bir ziyaretçi için, kitle turizminden farklı olarak, kültürel

turizmde ziyaret edilecek yöre, obje, faaliyet biriciktir (Emekli, 2006: 55). Bu sebeple “tek”

olana yönelik merakın, bilinçaltındaki iyi ya da kötü imajı yöneterek, kişiyi bu turizm

faaliyetini gerçekleştirmeye itebileceği de söylenebilir. Bu biriciklik göz önünde tutulursa,

4

aslında kültürel turizmin kesinlikle rekabet edilemez bir tip olduğu fark edilebilecektir.

Ancak bu turizm türünde kişiler ziyaretleri sırasında yoğun bilgilerle dolacakları için, bu

faaliyetin de bir çeşit iş sayılabileceği ve çalışmakla eş değer tutulabileceği de iddia

edilebilmektedir (Amirou, 2000: 67). Buradan hareketle kültür turizmini gerçekleştiren

turistlerin eğitimlerinin bu faaliyeti kaldırabilecek düzeyde olması gerekmektedir. Ayrıca

ekonomik bakımdan da kişilerin üst gelir grubuna dâhil olacakları düşünülürse, turizmin

gerçekleştirileceği bölge için yüksek bir katma değer sağlayacakları görülebilir.

Kültür turizminin amacı, insanların eski sanat eserlerini, tarihi yapıları görmek ve yöre

halkının kültürünü incelemek istemeleridir. Dünya Turizm Örgütüne göre kültür turizmi

kapsamında ele alınacak varlıklar; eğitim, sanat, kültür, festival turları, arkeolojik sit ve

harabeler ve doğal güzelliklerin ziyaretleri gibi etkinliklerdir.(Çelik, 2008)

Dünya Turizm Örgütü (WTO), özellikle “kültür turizmi”nin yükselişini sürdüreceğini

ve dünya insanlarının birbirini anlama ve kültürlerini keşfetme, farklı coğrafyaları ve

uygarlıkları tanıma ihtiyacının artacağını belirtmektedir.

Bugünün turistleri kıyılara gitmeyi düşünseler bile; güneş, deniz ve kumdan daha

fazlasını arzu etmektedirler. Kıyıda tatillerini geçirirken, tarihi ve doğal çevreyi görmek ve

tanımak istemektedirler.

İnsanlar tatillerinde sadece deniz görmek ve eğlenmek yerine; farklı değerler, farklı

kültürler görmek istemektedir. Bu sebeple, ülkemizin ve bölgemizin kültür turizmi için

elinde bulunan potansiyeli iyi kullanması gerekmektedir.

4. İnanç ve Turizm İlişkisi

Din, İnsanlar için önemli ve vazgeçilmez bir kavram olup, insanlık tarihinde her

toplumun dini inanışları olduğuna rastlanmaktadır. İnsanlar her zaman bir inanca ait olma

ihtiyacı duymuştur. İnanç, her dönemde insanların yaşamına yön vermiş ve toplum hayatını

etkilemiştir.

İnsanlık tarihinin başlangıcından bugüne birçok din ve inanç grupları görülmektedir.

Her inancın ise belirli kuralları ve hükümleri söz konusudur. Kutsal mekânların ziyareti ise

birçok inançta önemli bir unsur olmuştur. Dini inanca sahip insanların, kutsal yerleri ziyaret

etmeleri inanç turizmini oluşturmuştur. Bu durum insanları kitleler halinde kutsal mekânlara

sürüklemiştir. Dolayısıyla bu kitlesel hareketler kutsal kabul edilen mekânların ekonomisini

de canlandırmışlardır.

5

“Kutsal yerlerin çeşitli dinlere mensup turistler tarafından ziyaret edilmesinin yanı sıra,

dini inançları tatmin amacıyla yapılan seyahatler inanç turizmi olarak tanımlanabilir.” (Tunç

ve Saç, 1998: 24).

Kutsal yerlerin bu dinlere mensup turistlerce ziyaret edilmesinin, turizm olgusu

içerisinde değerlendirilmesi “inanç turizmi” olarak tanımlanmaktadır (Sargın, 2006:3).

İnanç turizminin tarihine bakıldığında bu kavramın hacılık ziyaretiyle başladığı ve ilk

insandan itibaren süregeldiği bilinmektedir.

Kutsal yerler toplumların dini hayatlarında önemli merkezlerdir. Kutsal mekânlara

yapılan seyahatler insanları ruhsal, zihinsel, sosyal ve duygusal yönden etkilemekte ve

huzurlu kılmaktadır. İnanç turizmi kavramı, hac ziyaretleriyle başlamış olup, diğer kutsal

yerlerin ziyaretiyle günümüzde devam etmektedir. Birçok insan dini seyahatleri gereklilik

olarak görmektedir.

Wright’e (2007:9) göre, dini seyahat şu şekillerde tanımlanabilir:

- Bir İnanç Merkezine Seyahat (örneğin kutsal topraklara yapılan geziler)

- Dini Niyet Seyahati (örneğin Hıristiyanlık konferansı)

- Arkadaşlar ile Eğlence Seyahati (inanç amaçlı kurvaziyer seyahatler) (Güzel, 2010: 90)

İnsanlar tarih boyunca inandığı dinin kutsal merkezlerini ve dini önderlerin yaşadıkları

yeri görmek istemişlerdir. Birçok dinde, belirli tarihlerde toplu halde yapılan ziyaret ve

ibadetler vardır. Toplu ibadet yapılan mekânlar, insanları bu inanç merkezlerine

çekmektedir. Böylece kutsal mekânlar turizm açısından önemli potansiyele sahiptir.

Anadolu toprakları ise birçok inanç merkezine ev sahipliği yaptığından birçok ülkeden daha

avantajlıdır.

İnanç turizmi genel olarak şu şekilde tanımlanabilir: “İnsanların devamlı ikamet

ettikleri, çalıştıkları ve her zamanki olağan ihtiyaçlarını karşıladıkları yerlerin dışında inanç

çekim merkezlerine dini inançlarını tatmin etmek maksadıyla yaptıkları ve bu seyahatleri

sırasında genellikle turizm işletmelerinin ürettiği mal ve hizmetleri talep ederek, geçici

konaklamalarından doğan olaylar ve ilişkiler bütünüdür.” (Çelik, 2008:23)

Dinin, turizm üzerindeki etkisinin sosyal ve ekonomik boyutuyla incelenmesinde yarar

vardır. Ekonomik açıdan inanç turizmi, turizm sektöründe önemli bir gelir kaynağıdır.

Çünkü kişiler dini görevlerini ifa ederken harcamalarında daha serbest davranmaktadırlar.

Bu durum ülkelerin ve işletmelerin turizm planlaması yaparken inanç turizmine daha fazla

pay ayırmalarına neden olur.

6

Sosyal açıdan düşünüldüğünde ise aynı amaçla farklı milletten, kültürden turistlerin

farklı dilleri konuşmalarına rağmen, inanç merkezlerini aynı duygu ve heyecanla ziyaret

etmeleri toplumsal açıdan yakınlaşma sağlar ve kardeşlik duygusunu ön plana çıkarır.

(Şahiner, 2012: 27)

4.1 Dinlerde Seyahat

Toplumların dini hayatlarının merkezi sayılan kutsal yerler, insan hayatına yön veren ve

mana kazandıran yerlerdir. İnsanlar inanç duygusunu kutsal merkez ve mabetlerde daha

yoğun ve içten yaşarlar. Çünkü kutsal mahaller, insanın kendisini ilahi huzurda hissettiği

yerlerdir.

Peygamberlerin atası sayılan Hz İbrahim’in Şanlıurfa Harran’dan başlayıp Mısır ve

Filistin seyahati inanç turizmi açısından önemli güzergâh ve mekânlardır.

Hz. İsa, Filistin topraklarında doğmuş, insanlara dini tebliğ etmek için kendisine

inananlarla birlikte seyahat etmiştir. Hz. İsa’nın havarilerinden Pavlus da uzun seyahatler

yaparak Hıristiyan misyonerliği yapmıştır. Yine Hz. İsa’nın havarilerinden Petrus önce

Kudüs’te, sonra Antakya’da daha sonra da Roma’da kilisenin başı olarak kabul edilmiştir.

Kutsal yerlerin ziyaretinin dini duyguları kuvvetlendireceği görüşüyle birlikte

Hıristiyanlıkta ziyaretler III. Yüzyıldan itibaren artmıştır. M.S. II. ve III. Yüzyılda ise dini

mimaride büyük gelişmeler olmuştur.

Bütün insanlığa hitap eden İslam dininde “Hac ibadeti”nin yerine getirilmesi kitlesel

olarak bir seyahat geleneğini oluşturmuştur. Hac ibadeti ile yolculuk, konaklama ve

ağırlamayla ilgili hizmetler sürekli gelişmiş, organize ve kurumsal bir yapıya kavuşmuştur.

İslam dininde, Hac ziyareti dışında da seyahat edilmesi hususu ayet ve hadislerde yer

almıştır. Kuran’ı Kerim’de “seyahat”; yolculuk ve sefer kelimesi ile ifade edilmiştir. İlim

öğrenmek, bilgi toplamak, ziyaretlerde bulunmak ve ibadet etmek ve maksadıyla seyahat

etme İslam kültüründe yer almaktadır.

Bir ayette “yeryüzünde gezip dolaşın” şeklinde seyahat teşvik edilmiş ve görülenlerden

ders çıkarılması istenmiştir.

Diğer birkaç ayette ise seyahat bahsi şöyle yer almıştır:

“De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da, Allah il baştan nasıl yaratmış bir bakın.”

(Ankebut, 20).

“De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da günahkârların sonlarının nasıl olduğuna bakın”

(Neml, 69).

7

“Yeryüzünde gezmediler mi, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna

baksalar ya!...” (Muhammed, 10).

Bir Hadisi Şerif’de, “sefere çıkın ki sıhhat bulasınız, rızkınız arta” denilmiştir

(resuluullah.org).

5. Şanlıurfa’nın Özellikleri

5.1 Şanlıurfa’nın Coğrafi Yapısı

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Şanlıurfa, 18.584 kilometrekare yüzölçümü

ile ülkemizin % 3’ünü oluşturmaktadır. İlin ortalama rakımı 518 metredir. Arazinin %

60.4’ü dalgalı, % 22’si dağlık, % 16.3’ü ova, % 1.3’ü yayla karakterine sahiptir.

Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır, Mardin ile komşu olan Şanlıurfa, güneyde ise Suriye

ile komşudur.

İlin kuzeyinde dağ ve tepeler yer alır. Halfeti, Bozova, Hilvan Ovaları kuzeyde; Harran,

Suruç ve Viranşehir ovaları ilin güneyinde yer almaktadır. Karacadağ Şanlıurfa’nın 1938

metre ile en yüksek noktasıdır.

İlin en önemli akarsuyu Fırat Nehri’dir. Şanlıurfa il sınırları içerisinde Fırat Nehri

üzerinde Atatürk Barajı, Birecik Barajı ile Kargamış Barajı ve aynı isimlerle göller

bulunmaktadır. Şehir merkezinde ise Halil-ür Rahman Gölü ve Aynzeliha Gölü yer

almaktadır.

Yazları çok kurak ve sıcak, kışları bol yağışlı ve ılık bir iklime sahiptir.

Şanlıurfa, coğrafi konumu nedeniyle üzerinde tarih boyunca birçok devlet ve krallığın

hüküm sürdüğü, değişik kültürlerin geçiş ve kaynaşma alanı olmuştur. İlk ve Ortaçağda eski

uygarlık merkezlerinden olan Mezopotamya ve Arap ülkeleri ile Avrupa arasındaki bazı

yollar, Şanlıurfa üzerinden geçmekteydi. Şanlıurfa, doğuyu batıya bağlayan birçok tarihi,

ticari ve askeri yolun üzerinde yer almış olması nedeniyle, geçmişte ve günümüzde önemli

bir il olmuştur.

5.2 Şanlıurfa Tarihi

Son 20 yılda il sınırları içersindeki arkeolojik kazılarda Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik

ve İlk Tunç Çağı’na ait eserler bulunmuştur.

Hilvan İlçe sınırları içerisindeki Nevalı Çori’de, 1983-1991 yılları arasında yapılan

kazılarda 11.500 yıl önce Nevali Çori insanlarının ilk evleri yaptığı, ilk defa tarım yaparak

buğday ve mercimeği ürettiği ve bu ürünlerin buradan dünyaya yayıldığı anlaşıldı. Burada

8

bulunan -T- şeklindeki üzeri hayvan kabartmalı taş steller dünyadaki ilk tapınak

kalıntılarıydı.

1995 yılından beri devam eden, Urfa şehir merkezine yakın mesafedeki Göbeklitepe

kazısında 11.500 yıl öncesine ait çok sayıda tapınak kalıntılarına rastlanıldı. Göbeklitepe’de

bulunan ve ayin ile ilgili anlam taşıdığı muhtemel olan insan ve hayvan heykelleri ile -T-

şeklindeki steller üzerindeki çeşitli hayvan kabartmaları dünyanın en eski resim örnekleridir.

1996 yılında Balıklıgöl’ün arkasında bulunan arkeolojik malzemelerin günümüzden

13.500 sene öncesine ait olduğu kesinlik kazandı. Böylece uygarlık tarihinin Urfa’da

başladığı ortaya çıkmış oldu.

M.Ö. I. binde bölge halkı Kafkasya kökenli Subarlardı. Aynı dönemde güneydoğu

bölgesi Sami ırkından Aramilerin istilasına uğradı. M.Ö. 612 yılına kadar Asur

egemenliğinde kalan bölge M.Ö. 612-550 yılları arasında Med hâkimiyetine girdi ve M.Ö.

552-332 yıllarında Perslerin eline geçti.

Urfa bölgesi M.Ö.332-312 yılarında Makedonyalıların eline geçti. İskender’in

ölümünden sonra M.Ö. 312-132 yılları arasında Seleukosların elinde kaldı. M.Ö. 302 yılında

Seleukos Nikator tarafından Urfa’ya “Suları Bol” anlamına gelen “Edessa” adı verildi.

M.Ö. 132 ile M.S. 244 yılları arasında Süryanilerin “Osrhoene” adıyla bir şehir krallığı

hâkimiyeti görülmektedir. 376 yıl süren Osrhoene krallığı Hristiyanlık tarihi açısından önem

taşımaktadır. Kral V. Abgar Ukkama 13-50 yılları arasındaki ikinci saltanatı sırasında Hz.

İsa’ya mektup yazarak Hristiyanlığı halkı ile birlikte kabul ettiğini bildirmiştir. Hz. İsa ise

Urfa’yı kutsadığına dair bir mektubunu ve yüzünü sildiği mendile çıkan mucizevî portresini

Abgar Ukkama’ya göndermiştir.

Urfa ve civarı M.S. 244 yılından sonra; Sasani, Roma, Bizans hâkimiyetinde kaldı.

Urfa 639 yılında (Hz. Ömer zamanında) İslam ordularının eline geçti. 687’de Emeviler;

Harran, Samsad ve Urfa’yı bir eyalet halinde birleştirdiler. 750 yılından sonra İslam

devletlerinden Abbasi, Hamdani, Numeyri ve Mervanilerin idaresinde el değiştiren Urfa’ya

1031 yılında tekrar Bizanslılar hâkim oldu.

Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan’ın oğlu Melik Şah 1087 yılında komutanlarından

Emir Bozan’ı Urfa üzerine gönderdi ve şehri ele geçirdi.

I. Haçlı Seferleri sırasında haçlı ordusunun komutanı Kont Baudouin 1098’de Urfa’yı

alarak Haçlı Kontluğu’nu kurdu. 1144’de Musul Atabeyi İmadüddin Zengi tarafından

9

kuşatılan şehir, 24 Aralık 1144 tarihinde ele geçirildi. Bu zafer İslam dünyasında sevinç

uyandırdı.

Bölge, 1174 yılında Selahaddin Eyyubi’nin kurduğu Eyyubi Devleti’nin eline geçti.

Alaaddin Keykubbat 1234’de Urfa’yı Eyyubilerden aldı. Selçuklu ordusunun çekilmesinden

sonra Eyyubiler bütün bölgeyi tekrar geri aldılar. 1240 yılında Selçuklu birlikleri Harran’da

Harezmlileri bozguna uğratarak şehri Eyyubilere bıraktı.

Moğollar 1244’de Urfa’yı, 1251 yılında da tekrar Suruç, Harran ve Urfa Bölgesi’ni

yağmaladılar. 1272 yılında Memluklular Harran ve Urfa’yı Moğollardan aldı.

Urfa; İlhanlı hâkimiyetindeyken, Anadolu Selçuklu Devleti’nin 1308 yılında ortadan

kalkmasıyla Döger Türkmen Boyu’nun eline geçti. Bölge 1399 yılında Timur’un

hâkimiyetine girdi. Timur’un, Diyarbakır yöresini verdiği Karayülük Osman Bey 1403

yılında Diyarbakır’da Akkoyunlu Devleti’ni kurdu. Döger Türkmen Boyu’nun hâkimi

Dimaşk Hoca 1404’de ölünce, Urfa Akkoyunlular’ın eline geçti.

1429 yılında Mısır Memlukları Urfa’yı ele geçirerek şehri yağmalayıp yıktılar ve geri

çekildiler.

1465 yılında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Urfa’yı ele geçirdi.

1504’de Dulkadir Beyliği’nin, 1514 yılında ise Safevilerin eline geçen Urfa; Yavuz

Sultan Selim zamanında 1517 yılında Osmanlı topraklarına katıldı.

Osmanlı hâkimiyetinde 400 yıl kalan Urfa, 1. dünya savaşının sonunda 24 Mart 1919’da

İngilizler tarafından işgal edildi. İngilizler 30 Ekim 1919 tarihinde şehri Fransızlara devretti.

Urfalılar 11 Nisan 1920’de Fransızları yenilgiye uğratarak Cumhuriyet tarihine “Kendi

kendini kurtaran şehir” olarak geçtiler. Bu zaferin anısına 22 Haziran 1984 yılında

T.B.M.M.’nin kararıyla Urfa’ya “ŞANLI” unvanı verildi.

5.2.1 Şanlıurfa’nın Tarihteki Adları

Tarih boyunca şehre, Seleukosların “Edessa”, Ermenilerin “Orhai”, Süryanilerin

“Urhay”, Arapların “El-Ruha”,Türklerin ise “Urfa” dediği bilinmektedir.

Sümerce URU “şehir” veya yer anlamındadır. HA/KUA ise “balık” anlamındadır.

URU.HA/URU.KUA “balıklı şehir/balıklı yer” anlamına da gelmektedir. Zamanla Uruha,

Urha ve Urfa haline dönüşmüş olabilir.

10

5.3 Şanlıurfa Ekonomisi

Fırat ve Dicle arasında dünyanın en verimli ovalarının yer aldığı bir bölgede bulunan

Şanlıurfa’nın ekonomisi tarıma dayalıdır. İlin toplam yüzölçümü olan 1.858.400 hektar

alanın, 1.201.844 hektarı tarıma elverişlidir. Bu da İl topraklarının % 63’ü kapsamaktadır.

GAP ile sulanacak toplam 1.700.000 hektar alanın 700.000 hektarı Şanlıurfa sınırları

içindedir.

Tarımda; buğday, mercimek, arpa, nohut, susam, pamuk, mısır, fıstık, üzüm ve sebze

yetiştirilmektedir. Yıllık pamuk üretimi 800.000 tona yakındır. Seracılıkta da önemli

gelişmeler görülmektedir.

İlin ekonomisinde önemli yer tutan hayvancılık küçük aile işletmelerinde yapılmaktadır.

1943 yılından beri faaliyet gösteren Ceylanpınar Tarım İşletmesi’nde bölge çiftçisine

kaliteli tohum, fide, fidan ve damızlık temin edilmektedir.

Sığır ve koyun besiciliği dağlık kesimlerde yapılmakta olup küçük işletmelerde ise et,

süt, yağ, peynir, yün ve yapağı üretilmektedir.

Özellikle hayvan ürünlerine dayalı keçe, halı ve kilim gibi el sanatları da gelişmiştir.

İldeki sanayi kuruluşlarının sayısı her yıl artmaktadır.

5.4 Ulaşım

Karayolu ağının önemli kavşaklarından birinde yer alan Şanlıurfa; Gaziantep-Şanlıurfa-

Nusaybin-Cizre-Habur yoluyla ülkenin güneydoğu ve güneybatısına bağlandığı gibi;

Gaziantep üzerinden ise Batı ve İç Anadolu’ya bağlanır. Adıyaman ve Diyarbakır

yönlerinden gelen yollar Urfa’dan geçer; güneye inen yol ise sınır kapısından Suriye’ye

ulaşır.

Şanlıurfa’da demiryolu, ilin güneyinde olup Suriye sınırına paralel geçer.

Suriye’ye açılan Akçakale birinci sınıf gümrük kapısı 24 saat hizmet vermektedir.

Şanlıurfa’da yolcu taşımacılığının yanı sıra kargo taşımacılığı hizmetleri için de

kullanılan “GAP Uluslararası Havaalanı” Şanlıurfa-Diyarbakır karayolunun 35.

kilometresindedir.

6. Şanlıurfa’nın Kültür Ve İnanç Turizmi Potansiyeli

12.000 yıl öncesine ait dünyanın en eski tapınak kalıntılarının yer aldığı, ilk mimarinin

ve ilk tarımın yapıldığı Şanlıurfa, dinler tarihi açısından dünyada önemli bir yere sahiptir.

11

Hilvan ilçesine bağlı olan ve günümüzde Atatürk Barajı gölü altında kalmış bulunan

Nevalı Çori antik yerleşmesinde ve il merkezine 18 km mesafedeki Göbeklitepe’de yapılan

arkeolojik kazılarda, ilkel dinlere ait olan ve M.Ö. 9500 yıllarına tarihlenen dünyanın en eski

tapınak kalıntılarına rastlanılmıştır.

Tarihte Şanlıurfa, çok tanrılı (politeist) dinlerin önemli merkezlerinden biriydi. Babil ve

Assur dönemlerinde Ay, Güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı Politeist inanca dayalı

“Pagan” dininin baştanrısı “Sin”in mabedi Harran’daydı. Harran yakınlarındaki Soğmatar

şehri ise bu dinin önemli bir merkez şehri sayılıyordu.

Musevi, Hıristiyan ve İslam dinleri peygamberlerinin atası olan Hz.İbrahim’in

Urfa’da doğup yaşadığına, Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele ettiği için burada

ateşe atıldığına inanılmaktadır. Urfa her üç dinin mensuplarınca kutsal sayılmaktadır. Hz.

İbrahimin doğduğu mağara ve ateşe atıldığında düştüğü yerde oluşan Halil ür Rahman Gölü

(Balıklıgöl) üç dine mensup insanlarca ziyaret edilmektedir.

Ayrıca; Yakub Peygamber’in Harran’daki “Yakub Kuyusu” olarak bilinen kuyunun

başında dayısı kızı Rahel ile tanışıp evlendiğine;

Eyyub Peygamber’in Şanlıurfa’daki bir mağarada hastalık çektiğine, bu mağaranın

yakınındaki kuyunun suyu ile yıkanarak sağlığına kavuştuğuna, Eyyub Peygamber ile

hanımı Rahime Hatun’un ve Elyesa Peygamber’in mezarlarının Viranşehir ilçesine bağlı

Eyyubnebi Köyü’nde bulunduğuna;

Şuayb Peygamber’in Harran’a 37 km. mesafedeki Şuayb Şehri’nde yaşadığına;

Musa Peygamber’in, Şuayb Şehri yakınındaki Soğmatar’da Şuayb Peygamber’le

buluştuğuna ve sihirli asasını Şuayb Peygamber’den burada almış olduğuna inanılmaktadır.

MÖ.132 ve MS. 244 tarihleri arasında Şanlıurfa’da hüküm süren Osrhoene krallarından

5. Abgar (M.S. 13-50 yılları arasındaki 37 yıllık ikinci saltanat devresinde) hastalandığında

Hz. İsa’ya mektup yazarak ona inandığını onun dinini halkıyla birlikte kabul ettiğini

belirtmiş ve hastalığını tedavi etmesi için Hz. İsa’yı Şanlıurfa’ya davet etmiştir. Bu davet

üzerine Hz. İsa Urfa’yı kutsadığına dair bir mektubunu ve yüzünü sildiği mendile çıkan

mucizevî portresini havarilerinden Aday’la birlikte Abgar Ukkama’ya göndermiştir. Abgar

Ukkama bu kutsal mendile yüzünü silerek sağlığına kavuşmuştur. Şanlıurfa’nın İsa

peygamber tarafından kutsanmış olması Hıristiyanlığı dünyada ilk kabul eden kralın Urfa

kralı olması bu ilin Hıristiyanlar tarafından “Kutsanan Şehir (The Blessed City)” adıyla

tanınmasına neden olmuştur. (Kürkçüoğlu, 2000:37).

12

Bütün bu özelliklerinden dolayı Şanlıurfa; Mekke, Medine ve Kudüs’ten sonra

“dünyanın dördüncü inanç merkezi” olarak gösterilmektedir. Bu özelliklerinden dolayı

İnanç Turizmi’nin dünyadaki önemli merkezleri arasındadır.

7. Şanlıurfa Kültür ve İnanç Turizmine Konu Olan Varlıklar

Tarihi boyunca birçok medeniyetin hâkimiyeti altında kalmış Şanlıurfa’da çeşitli

medeniyetler şehrin tarihi, mimari ve inanç yapısını etkileyerek çok sayıda eser

bırakmışlardır.

Şanlıurfa il merkezinde Kültür Bakanlığınca tescil edilmiş 1150 adede yakın Taşınmaz

Kültür Varlığı bulunmaktadır. Çok sayıda tarihi ev, 36 cami ve mescit, 5 kilise, 8 medrese, 4

tekke ve zaviye, 20 türbe, 6 köprü, 1 su kemeri, 1 su bendi, 13 çeşme, 2 sebil, 8 hamam, 1

çimecek, 1 kale, şehir suru kalıntıları ve 2 sur kapısı, 11 han, 8 kapalı çarşı yer alır.

Han, hamam ve kapalı çarşı yönünden Türkiye’nin ilk 3-4 şehri arasında gösterilen

Şanlıurfa, bu mimari yapıları ve tarihi dokusu ile turistlerin ilgisini çekmektedir.

7.1. Şanlıurfada Önemli Alanlar

7.1.1 Göbeklitepe Tapınakları

Göbeklitepe kazısı Şanlıurfa şehir merkezine 18 km. mesafedeki Örencik Köyü’nde

1995 yılında Alman Arkeoloji Enstitüsü ile Şanlıurfa Müzesi’nin ortak çalışmasıyla Alman

Prof. Dr. Klaus Schmidt yönetiminde başlamıştır. Halen devam eden Göbeklitepe kazısında

günümüzden 12.000 yıl öncesine Neolitik Dönem’e ait çok sayıda tapınak kalıntılarına

rastlanılmıştır.

Dairesel planlı tapınak yapılarının ortasında 2 adet, çevresinde sayıları 8-12 adet

arasında değişen -T- biçiminde dikili taşlar yer almaktadır. Bu dikili taşların en büyüğü 5,5

m. yüksekliğindedir. İnsanı sembolize eden bu dikili taşlar üzerinde; leopar, aslan, tilki,

kertenkele, yılan, akrep, domuz, akbaba, leylek, turna, ördek gibi hayvan kabartmaları yer

almaktadır. Bu kabartmalar dünyanın en eski resim örnekleri sayılmaktadır.

Göbeklitepe’de ortaya çıkarılan tapınaklar Urfa’nın, “İlkel Dinlerin Dünyadaki En

Eski Merkezi” olduğunu da ispatlamıştır.

Ayrıca kazıda çıkarılan, taştan oyulmuş insan başı, aslan başı, boğa başı, yaban domuzu,

kaplumbağa, akbaba heykelleri ile çakmaktaşından yapılmış çok sayıda kesici ve delici

aletler, taş baltalar, taş boncuklar ve kolye taneleri çok değerli eserlerdir.

13

7.1.2 Nevali Çori

Göbeklitepe tapınakları dışında, Hilvan ilçesine bağlı Nevali Çori’de 1983-1985 yılları

arasında yapılan arkeolojik kazılarda Neolitik Çağ’ın M.Ö. 7000 evresine bağlanan kare

planlı bir tapınak ve içersinde stilize insan figürlü iki stel bulunmuştur. Ayrıca Şanlıurfa

bölgesinde yapılan birçok arkeolojik kazıda Kalkolitik Çağ ve Eski Tunç Çağı halklarının

tapındıkları şematik tanrı heykelciklerine (idol) rastlanmıştır.

Bozova ilçesine bağlı Titriş Höyük nekropolünde 1981-1983 yılları arasında ortaya

çıkartılan ve insan şeklinde tanrıları tasvir eden çok sayıda keman tipi put Şanlıurfa

Müzesi’nde sergilenmektedir.

7.1.3 Soğmatar Antik Şehri (Yağmurlu Köyü)

Antik Soğmatar şehri, Şuayb Şehri’nin 16 km. kuzeydeki Yağmurlu Köyü’ndedir.

Köyün ortasındaki höyüğün altındaki antik kent milattan önceki çağlara aittir. Höyüğün

tepesindeki kalıntılar M.S. 2. yüzyıla ait kale kalıntılarıdır.

Kalenin 250 metre kuzeybatısında, ağzı doğuya bakan Pognon Mağarası’nın (Pagan

Tapınağı) duvarlarında Yörenin soylu kişileri tarafından gezegen tanrılar adına yapılmış tam

boy insan rölyefleri ve Süryanice yazılar bulunmaktadır.

Soğmatar; ay, güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı putperest (Pagan) döneme ait bir

merkezdir. Kutsal tepedeki açık hava mabedinde kaya zemine oyulmuş Süryanice yazılar ve

kayalara oyulmuş tanrı rölyefleri M.S. 165 yıllarına aittir. Kutsal tepenin batısındaki

tepelerde yer alan 7 adet yapı ise Güneş, Ay (Sin), Satürn, Jüpiter, Mars, Venüs ve Merkür

gezegenlerini temsil eden gözlemevleri ve anıt mezarlardır.

7.1.4 Şuayb şehri ve “şuayp peygamber mağarası”

Harran ilçesine bağlı tarihi Şuayb Şehri, Özkent Köyü adıyla bilinmektedir. Tam olarak

hangi döneme ait olduğu bilinmese de, mimari kalıntılardan Roma-Bizans dönemine ait

olduğu tahmin edilmektedir.

Oldukça geniş bir alana yayılan bu tarihi kentin etrafı yer yer izleri görülen surlarla

çevrilidir. Kent merkezindeki kalıntılarda, çok sayıdaki kaya mezarı üzerine kesme taşlardan

yapılar inşa edilmiştir. Yıkılmış olan bu yapıların bazı duvar ve temel kalıntıları günümüze

kadar gelmiştir.

14

Halk arasındaki inanca göre, Şuayp Peygamber bu şehirde yaşamıştır ve şehir adını bu

peygamberden almıştır. Kalıntılar arasındaki bir mağara “Şuayp Peygamberin makamı”

olarak ziyaret edilmektedir.

7.1.5 Harran

Şanlıurfa’nın 45 km. güneydoğusunda bulunan tarihi kent Harran, kendi adıyla anılan

ovanın merkezinde kurulmuştur.

Harran adı, Sümerce ve Akatça “Seyahat-Kervan” anlamına gelen “Haran-u”dan gelir.

Bazı kaynaklar bu kelimenin “kesişen yollar” anlamına geldiğini de kaydederler. Gerçekten

de Harran, Kuzey Mezopotamya’dan gelerek batı ve kuzeybatıya bağlanan önemli ticaret

yollarının kesiştiği bir noktada bulunmaktadır. Anadolu’dan Mezopotamya’ya,

Mezopotamya’dan Anadolu’ya olan ticaret akışının binlerce yıl Harran üzerinden yapılmış

olması bu tarihi kentte zengin bir kültür birikiminin oluşmasına neden olmuştur.

Tevrat’ta “Haran” olarak geçen yerin burası olduğu söylenir. İslam tarihçileri kentin

kuruluşunu Nuh Peygamber’in torunlarından Kaynan’a veya Hz.İbrahim’in kardeşi “Aran”a

(Haran) bağlarlar. XIII. yüzyıl tarihçilerinden İbni Şeddad, Hz.İbrahim’in Filistin’e

gitmeden önce bu şehirde oturduğunu, bu nedenle Harran’a “Hz.İbrahim’in Şehri” de

denildiğini, Harran’da Hz.İbrahim’in evinin, adını taşıyan bir mescidin, onun otururken

yaslandığı bir taşın var olduğunu yazmaktadır.

Hz. İbrahim Harran’da yaşadığından, üç semavi dine mensup insanlarca buralar kutsal

sayılmakta ve ziyaret edilmektedir.

Harran ay, güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı eski Mezopotamya’daki Asur ve

Babillilerin politeist inancına dayanan paganistliğin (putperestlik) önemli merkezlerinden

olması yönüyle de ünlü idi. Bu nedenledir ki Harran’da astronomi ilmi çok ilerlemişti.

Babiller döneminde “İlu sa ilani” (tanrıların tanrısı), “Sar ilani” (tanrıların kralı) ve “Bel

ilani” (tanrıların efendisi-rabbi) olarak adlandırılan ay tanrısı “Sin” paganistlerin en büyük

tanrısı olma özelliğini asırlar boyu devam ettirmiş ve Romalılar döneminde “Mar Alahe”

olarak adlandırılmıştır. Urfa’nın Hıristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri haline

gelmesine karşılık, Harran Sabiilerin merkezi olmuş ve Hıristiyanlar Harran’a putperest

şehri anlamına gelen “Hellenopolis” adını vermişlerdir. Varlıklarını M.S. XI. yüzyıla kadar

sürdüren Sabiilerin son mabedi 474/1081’de Numeyriler adına şehrin valisi olan Yahya b.

el-Şatr tarafından yıktırılmış ve böylece Harran’daki Sabiizm sona ermiştir. (Kürkçüoğlu,

Güler, 2010: 52).

15

Fatımiler, Zengiler, Eyyubiler ve Selçuklular gibi Türk-İslam devletlerinin yerleşmesine

de sahne olan Harran, 1260 yılı başlarında Moğollar tarafından işgal edildi. 1270 yılında

Moğollar burayı ellerinde tutamayacaklarını anlayınca Camiini, surlarını ve kalesini yakıp

yıkarak kenti tahrip ettiler. Tarihin bu altın şehri bir köy haline geldi ve o muhteşem

günlerine bir daha dönemedi. 5000 yıllık tarihi geçmişi olan Harran’ın, höyüğü, şehir surları,

kalesi konik kubbeli evleri ve çeşitli mimari kalıntıları günümüzde görülebilmektedir.

Tablo 1 Şanlıurfa’da Kültür ve İnanç Turizmi Varlıkları

Arkeolojik Kazı Alanları Biris Mezarlığı Kazısı, Çavi Tarlası, Göbeklitepe Kazısı, Harran Höyük Kazısı, Hassek Höyük Kazısı, Kurban Höyük, Lidar Höyük Kazısı, Nevali Çori Kazısı, Söğüt Tarlası Kazısı, Sultantepe Kazısı, Şaşkan-Kumartepe Kazısı, Titriş Höyük Kazısı

Şanlıurfa’da Yaşamış Peygamberler

Hz.İbrahim, Hz.Lut, Hz.Yakub, Hz.Musa, Hz.Şuayb, Hz.Eyyub, Hz.Elyesa, Hz.İsa (Urfayı Kutsamıştır)

Kutsal Mekân ve Alanlar Hz. İbrahimin Doğduğu Mağara (Mevlidi Halil Mağarası), Balıklıgöl (Halil-Ür Rahman Gölü), Aynzeliha Gölü, Hz. Eyyub Makamı ve Kuyusu, Eyyub Nebi Köyü

Müzeler Şanlıurfa Müzesi, Şanlıurfa Kurtuluş Müzesi, Şanlıurfa Geleneksel El Sanatları Müzesi, Şanlıurfa Mutfak Müzesi, Şanlıurfa İbrahim Tatlıses Müzik Müzesi, Kent Müzesi

Açık Hava Müzesi Haleplibahçe MozaikleriKiliseler Mar Petrus Mar Paulus Kilisesi (Vali Kemalettin Gazezoğlu

Kültür Merkezi), Surp Astvadzadzin Katedrali (Azize Meryem Ana Katedrali/Selahattin Eyyubi Camii), Aziz Havariler Kilisesi (Fırfırlı Cami), Fransisken Rahibeler (gezici misyoner rahibeler) Kilisesi, Deyr Yakub (Yakub Manastırı) Kalıntıları ve Ameşşemeş Anıt Mezarı, Germüş Köyü Kilisesi, Aziz Georges Kilisesi (Peygamber Camii)

Camiler (Merkez) Ulu Camii, Yusuf Paşa Camii, Kadıoğlu Camii, Nimetullah Camii (Akcami), Pazar Camii (Hoca Ahmet Camii), Eski Ömeriye Camii, Hasan Padişah Camii, Mevlid-i Halil Camii, Rızvaniye Camii, Halil-ür Rahman Camii, Selahaddin Eyyubi Camii, Fırfırlı Camii, Peygamberler Camii

Türbeler Hekim Dede Türbesi, Şeyh Mes’ud Türbesi, Şahabettin Ahmet Türbesi, Şeyh Hayat el-Harrâni Türbe ve Camii (Harran), Cabir el-Ensar Camii ve Türbesi (Yardımcı Köyü), İmam Bakır Camii ve Türbesi (İmam Bakır Köyü), Şah Muhammed Türbesi (Kısas), Eyyub Peygamber Türbesi (Eyyüp Nebi Köyü-Viranşehir), Hz. Elyasa Peygamber Türbesi (Eyyüp Nebi Köyü-Viranşehir)

Medreseler Eyyubiler Medresesi, Nakibzâde İbrahim Efendi Medresesi, Halil-ür Rahman Medresesi, Rızvaniye Medresesi

Tekkeler Halveti Tekkesi (Şeyh Saffet Tekkesi)

16

Tarihi Sokaklar ve Meydanlar

Zincirli Sokağı, Yorgancı Sokağı, Güllüoğlu Sokağı, Ellisekiz Meydanı, Karameydan, Yıldız Meydanı, Haşimiye Meydanı, Bıçakçı Meydanı, Su Meydanı, Topçu Meydanı, Samsat Kapı Meydanı

Tarihi Evler veKonaklar

Abdülkadir Hakkâri Evi, Akçarlar Evi (Harran Üniversitesi Kültür Evi), Akyüzler Evi, Hacı Hafızlar Evi (Devlet Güzel Sanatlar Galerisi), Sema Küçüksöz Evi, Şahapzâde Bakır Evi (TBMM Egemenlik Evi), Billurcu Evi (ŞURKAV İdare Merkezi), Mehmet Bağmancı Evi, Malatyalı Halil Evi(ŞURKAV Kültür Merkezi), Yusufoğlu Evi (Çardaklı Köşk), Vilayet Konukevi (Cevahir Konukevi), Gülizar Konukevi, Pınarbaşı Konukevi, Beyzade Konukevi, Harran Konukevi, Osmanlı Konukevi, Yıldız Saray Konukevi, Narlı Ev, Sayganlar Evi, Bağdadi Ev, Kürkçüzâde Mahmut Nedim Efendi Konağı (Kurtuluş Müzesi), Sakıb’ın Köşkü

Tarihi Hastaneler Millet Hastanesi (Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi)İsviçre Misyoner Hastanesi (Sosyal Merkez)

Hanlar Gümrük Hanı, Mencek Hanı, Barutçu Hanı (Yahudi Hanı), Millet Hanı

Hamamlar Eski Arasa Hamamı, Cincıklı Hamam, Sultan Hamamı, Velibey Hamamı, Vezir Hamamı, Serçe Hamamı

Kervansaraylar Çarmelik Kervansarayı, Han el-Ba’rur Kervansarayı, Titriş Kervansarayı, Ilgar (Mırbi)

Kale veSurlar

Şanlıurfa Kalesi, Urfa Şehir Surları, Şanlıurfa Bey Kapısı ve Mahmudoğlu Kulesi, Harran Kapısı (Urfa), Harran kalesi, Harran Şehir Surları, Çimdin Kale

Ören Yerleri Çoban Mağaraları, Bazda Mağaraları, Şuayb Şehir Harabeleri ve Şuayb Peygamber Makamı, Soğmatar Şehri Harabeleri, Karahisar Kale Harabeleri, Mehemedey Han Sarnıcı, Büyük Sanemmağara Köyü Manastır Kalıntısı, Betik, Çatlar Köyü Bizans Dönemi Harabeleri, Kasr-ül Benat (Kızlar Sarayı) Manastır Kalıntısı, Fisilta Manastırı Kalıntısı (Viranşehir)

Anıtlar Mustafa Kemal paşa Anıt Çeşmesi (Yol Gösteren çeşmesi), Harb-ı Umumi Şehitleri Anıtı, Milli Mücadele Şehitleri Anıtı, Kurtuluş Anıtı

Çeşmeler Hekim Dede Çeşmesi, Emencekzâde Çeşmesi, Firuz Bey Çeşmesi, Şeyh Saffet Çeşmesi

Köprüler veSu Bentleri

Karakoyun Su Kemeri (Jünstinyen Su Kemeri), Hızmalı Köprü, Millet Köprüsü (Ali Saip Köprüsü), Samsat Köprüsü

Park ve Mesire Atatürk Ormanı, Şehitlik Parkı, Yenişehir Çamlık, Fatih Sultan Mehmet Parkı (Kasaptaşı Parkı), Aynzeliha Parkı, Tılfındır Tepesi

Çarşılar Hüseyniye Çarşıları, Kazaz Pazarı (Bedesten), Sipahi Pazarı, Kürkçü pazarı, Neccar Pazarı, Kınacı Pazarı, Pamukçu Pazarı

El Sanatları Abacılık, Ağaç Oymacılığı, Bakırcılık, Cülhacılık (bez dokumacılığı), Çulculuk (Semercilik), Dabbaklık, Kazzazlık

17

(İpek işlemeciliği), Keçecilik, Kürkçülük, Sarraçlık, Tarakçılık, Tepihçilik, Yemenicilik, Kuyumculuk, Taş Süslemeciliği

Yöresel Hediyelikler El dokuması yaşmak, ehram ve ipek örtüler; halı, kilim, kürk, heybe, keçe, yöresel altın ve gümüş takılar, bakır işleri, tespih, fıstık, Şanlıurfa pul biberi (isot), şıra, pekmez, peynir, kurutmalıklar, Urfa Yağı, zeytin, nar, nar pekmezi, bulgur, Meyan kökü, keme, Karacadağ pirinci, mırra (acı kahve)

Yöresel Mutfak

ÇorbalarYemeklerPilavlarKöftelerKebaplarSalatalarTatlılar

*ayran şorbası, hamurlu, pıt pıt, sarı şorba, lebeni,*çağala aşı, pakla aşı, hıttı bastırması, soğan tavası, su kabağı, bütün balcan, sarımsak aşı, kaburga, isot çömleği, bamya çömleği, acır annaziği, tatlı bamya, erik tavası, lolaz dürmüğü, saca basma, döğmeç, ekmek aşı, kenger aşı, has (marul) dolması, mimbar, acır bastırması, soğan tavası, elma aşı, masluka, boranı*semsek, ağzı açık, ağzı yumuk, pendirli ekmek, lahmacun*kuzu pilav, meyhane pilavı, baklalı bulgur köftesi, aya köftesi, köfteli erik, tiritli içi, duvaklı pilav, üzlemeli fırikli pilav, ciğerli bulgur pilavı, mığrıbi pilav,*çiğ köfte, basma köftesi, lıklıkı köfte, dolmalı köfte, yuvalak, kıyma, yumurtalı köfte, mercimekli köfte, firenkli köfte, yağlı köfte,*kıyma kebabı, kemeli kebap, tike kebabı, kazan kebabı, tepsi kebabı, kemeli tas kebabı, balcanlı kebap, soğanlı kebap, müftehi tas kebabı, frenkli (domatesli) kebap,*kemeli cacık, bostana, zeytin bostanası, koruk salatası, pencer cacığı, yumurta bostanası*peynirli kadayıf, katmer, daş ekmeği, aşır aşı, palıza, haside, küncülü akıt, kuymak, zingil, zerde, kadı beyni, pendirli helva, un bulamacı, palıza

Gelenekler Adetler Sıra gecesi, harefene, süpha yemeği, kirvelik, sakal öpümü, asbap gecesi, kına gecesi, bağ-bahçe gezmeleri, dağ yatısı, oda toplanmaları

Diğer Turizm Değerleri Karacadağ Kayak Merkezi, Karaali Kaplıcaları, HALFETİ Tekne Turları, Birecik Baraj Gölü, Atatürk Barajı Gölü, Av Turizmi, Su Sporları (Atatürk Barajı Gölü), Kuşlar ve Kuşçuluk, Urfa Ceylanı, Kelaynak Kuşları, Keklik, Arap Atları ve Atçılık

7.2 Şanlırfa’daki Kutsal Mekânlar

7.2.1 Hz. İbrahimin Doğduğu Mağara (Mevlidi Halil Mağarası)

Kentin güneyinde Urfa kalesinin ve Balıklıgöl’ün doğusunda yer almaktadır. Hz.

İbrahim’in doğduğuna inanılan mağaradır. Mevlid-i Halil Mağarasından çıkan suyun şifalı

su olduğuna halk tarafından inanılmaktadır.

18

7.2.2 Balıklıgöl (Halil-Ür Rahman Gölü)

Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele eden, onları kırıp parçalayan Hz. İbrahim,

Nemrut tarafından bugünkü Urfa Kalesi’nin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Allah tarafından

ateşe: “Ey ateş İbrahim’e karşı serin ve selamet ol” emri verilince ateş su, odunlar ise balık

olur. Hz. İbrahim (a.s.) salimen bir gül bahçesinin içine düşer.

Rivayete göre Hz İbrahim’in ateşe atıldığında düştüğü yede oluşan göldür. Ateşin suya

dönüşmesiyle oluşan göl içerisindeki balıklar kutsal sayılmaktadır.

7.2.3 Aynzeliha Gölü

Halil-ür Rahman Gölü'nün hemen güneyinde, Urfa kalesinin önünde yer alan göldür.

Efsaneye göre, Hz. İbrahim ateşe atıldıktan sonra, Nemrud'un kızı Zeliha Hz. İbrahim'e

inandığından, o da kendisini ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yerde bir göl oluşur. Bu göle

Aynzeliha (Zeliha Gölü veya Pınarı) adı verilir. Bu göldeki balıklar da halk tarafından kutsal

sayılır.

7.2.4 Eyyub Nebi Köyü

Hz. Eyyub’un kabri, Urfa’ya 100 km.,Viranşehir ilçesine 20 km. uzaklıktaki Eyyüp

Nebi Köyü’ndedir. Köyde; Eyyub Peygamber’in türbesi, hanımı Hz. Rahime’nin türbesi ve

Elyesa Peygamber’in türbesi bulunmaktadır.

7.2.5 Hz. Eyyub Makamı Ve Kuyusu

Şanlıurfa’da yaşayan Eyyub Peygamber çok zengin olup çiftçilik ve hayvancılıkla

uğraşmıştır. Yüce Allah kendisini imtihan etmek için önce mallarını, sonra çocuklarını

elinden alır ve daha sonra kendisine ağır bir hastalık verir. Günlerce hasta yatar, vücudunu

yaralar sarar. Tüm bu musibetlere sabır ve şükür gösteren Eyyub Peygamber, Cebrail

(a.s.)’in getirdiği vahiy gereği ayağını yere vurur ve yerden su fışkırır. Bu su ile yıkanan Hz

Eyyub vücudunu kaplayan yaralardan kurtulur. İçtiği bu şifalı su ile içindeki bütün dertler

yok olur. Bunun üzerine Allah kendisine hem çocuklarının, hem mallarının iki katını verir.

Bunun için Eyyub Peygamber “Sabır Timsali” olarak tanınır.

Eyyub Peygamber’in hastalık çektiği “mağara” ile yıkanarak ve içerek şifa bulduğu “su

kuyusu” Şanlıurfa Kalesi’nin 3 km güneydoğusunda Eyyubiye Mahallesi’ndedir

8. Şanlıurfa’da Konaklama Kapasitesi

19

Şanlıurfa’nın 2012 konaklama kapasitelerine bakıldığında turizm işletme belgeli, belediye

belgeli, kamu kurum misafirhaneleri olmak üzere toplamda 60 tesis bulunmaktadır. 2073 oda

sayısı, 4437 yatak kapasitesine sahiptir.

Tabo 2 Şanlıurfa Turizminde Konaklama Sayıları

Yılı Yerli Turist Yabancı Turist TOPLAM

2007 134.688 11.433 146.121

2008 329.038 44.868 373.906

2009 345.317 41.710 387.027

2010 397.283 31.700 428.983

2011 420.202 36.646 456.848

2012 459.493 34.997 494.490

Kaynak: Şanlıurfa İl Kültür Turizm İstatistikleri (2012).

Şanlıurfa 1.827 tescilli kültür varlığı ile Güneydoğu’nun turizm potansiyeli en yüksek

illerinden biridir. Yerli ve Yabancı turist sayısında 2007 yılından itibaren ciddi bir artış

olmuştur. 2008 yılında yerli turist sayıs 134.688’den 329.038’e yabancı turist sayısı ise

11.433’ten 44.868’e yükselmiştir. 2009 yılında Şanlıurfa’ya gelen turist sayısı 387.027’dir.

Bunlardan 345.317 kişi yerli turist 41.710 kişi ise yabancı turisttir. 2010 yılında ise

Şanlıurfa’ya gelen turist sayısı 428.983 kişiye çıkmıştır. Şanlıurfa’ya yerli turistlerden sonra

en çok İran, Suriye ve Almanya’dan turist gelmektedir. 2011 yılında bu sayı 456.848’e

yükselmiş; 2012 yılına gelindiğinde 494.490 yerli ve yabancı turist giriş yapmıştır.

Tabo 3 Şanlıurfa Kültür ve İnanç Turizminde Güçlü ve Zayıf Yönler

Güçlü Yönler Zayıf Yönler*İnanç ve kültür turizmi alanında çok sayıda mekânın bulunması*İlde çok sayıda kilise, cami, medrese, dergâh, türbe, han, hamam, medrese, tarihi sokak, ev, çarşı, gibi mekânların olması, el sanatlarının yaşıyor olması,*Yerel Halkın konukseverliği

*Turizmin önemi, gelişimi ve Şanlıurfa’daki mevcut durumu konusunda halkın yeterli bilgiye sahip olmaması.*Tanıtım eksikliği.*Turizmde altyapı eksikliği.*Özel Sektörün bölgeye yeterli önemi vermemesi.

20

*Farklı etnik kökene ve mezhebe mensup kişilerin bir arada dostlukla yaşaması.*Kültür ve İnanç Turizmi faaliyetlerini destekleyen çeşitli aktivitelerin bulunması.*Yöre Halkının inançlarının gerektirdiği ibadet ve geleneklerini sürdürmesi

*Konuyla ilgili akademik çalışmaların yetersizliği.*Turizm alanlarında ziyaretçileri bilgilendirmenin sınırlı olması*Kültür ve turizm konusunda kurumlararası koordinasyon eksikliği

Fırsatlar Tehditler*Üç büyük dinin (Hıristiyanlık, Yahudilik, İslamiyet) bölgede etkisinin ve izlerinin olması*Tarihin başlangıcını değiştiren Göbeklitepe tapınaklarının Şanlıurfa’da yer alması*Birçok dinde kutsal sayılan Hz. İbrahim’in bölgede doğmuş ve yaşamış olması*Zengin yöresel mutfağı ve folklorik değerlerin olması*Şanlıurfa Valiliği, Belediye ve ŞURKAV vakfı başta olmak üzere diğer kurumların koruma ve restorasyona verdikleri önem.*İlin kara yolu, demir yolu ve hava yolu ulaşım imkânlarının elverişli olması.

*Bölgede Turizm kaynaklarının sürdürülebilirliğine yönelik çalışmaların yetersizliği*Ören yeri, kazı alanı, mağara, tarihi sokak, mezarlık, doğal çevre gibi yüzyıllar öncesine ait mekânların tahrip edilmesi*İmar planlarında kültür ve turizme yönelik planlama eksikliği*Terör ve vb. imajı olumsuz yönde etkileyen durumların yaşanması.*Turizm çeşitliliğinin oluşturulmaması*Turizm konusunda gerekli bilgi ve turizm algısının yeterince gelişmemiş olması

9. Şanlıurfa İlinin Turizm Sorunları

Yapılan araştırmalar sonucunda görülmektedir ki Şanlıurfa ili genelde turizm, özelde

kültür ve İnanç turizmi açısından hak ettiği konumda değildir.

Oysa unutulmamalıdır ki kültür ve inanç turizminde, başta hedef kitle olarak orta ve

ileri yaştaki turistler olmak üzere, yılda 100 milyondan fazla inançları uğruna seyahat eden

insanların varlığı göz ardı edilmemelidir. Bu ziyaretçilerin konfor, huzur ve güven

beklentileri diğer turist gruplarına göre çok daha fazladır. Bu eksiklikler giderilmeden yani

turizm alt ve üst yapısı tam olarak oluşturulmadan kültür ve inanç turizmden elde edilecek

faydanın sürdürebilir olması beklenemez.

Yeterli gelişimin sağlanamamasında ekonomik sebepler yanında, organizasyon eksikliği

de önemli rol oynamaktadır. Turizm yatırımlarında yerel sermayenin harekete

geçirilememesi, kararsızlık, cesaretsizlik ve yeterli bilince sahip olmamaktan

kaynaklamaktadır. Bu durum ancak merkezi ve yerel idareler ile sivil toplum kuruluşlarının

yapacakları yönlendirme ve teşviklerle aşılabilir. Devletin yapacağı planlı ve teşvik edici

çalışmalarla ya da örnek olabilecek tesislerle yerel sermaye cesaretlendirilebilir.

21

Öncelikle ilin kültür ve inanç turizmi arz kaynaklarını belirleyici ve tanıtıcı akademik

çalışmalar yapılması önem arz etmektedir.

10. Sonuç ve Öneriler

Son yıllarda kültür ve inanç turizmi ile turizm gündemine gelen ve adı bu kavramla

birlikte anılmaya başlanan Şanlıurfa için görülen mesele, gerek günübirlik gelen turistleri

şehirde tutarak, ortamı gezdirmelerine, alışveriş yapmalarına, yeme-içme ihtiyaçlarını

şehirde karşılamalarına ortam hazırlamak; gerekse otel, motel, kır evleri, pansiyonlar gibi

konaklama alternatifleri sunarak uzun süreli konaklamalarını sağlamaktır. Bunun

başarılması Şanlıurfa’nın turizmde arzu ettiği payı alması ve bundan sonraki gelişimi

açısından önemlidir.

Bu bağlamda yapılabilecekleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.

10.1 Sektöre Yönelik Öneriler

İlin sahip olduğu kültür ve inanç turizmi potansiyeli yerel yönetimler, yerel halk,

üniversite ve özel sektör işbirliğinde yapılacak geniş çaplı bir envanter çalışması ile

belirlenmelidir.

Profesyonelce yapılacak tanıtım ve reklam faaliyeti ile yerel, ulusal ve uluslar arası

turizm operatörlerinin yöreye çekilmesi gerekmektedir.

Yörede var olan değişik turizm türleri ile kültür ve inanç turizmin entegrasyonun

sağlanması gerekmektedir.

Kültür ve inanç turizminin başarısı için doğru hedef kitle seçilmelidir. (arz ve talep

yönünden)

Özellikle Eylül, Ekim ve Kasım ayları ile Mart, Nisan, Mayıs ayları gibi sıcaklığın

yoğun olmadığı dönemlerde, seyahat etmeyi ve turistik geziler gerçekleştirmeyi tercih eden

üçüncü yaş gruplarının beklentilerini iyi belirlemek ve tanıtım faaliyetlerinde bu yaş

grubunu hedef kitle olarak seçmek.

Yerel yiyeceklerin ön planda olduğu mutfaklar yanında turistlerin yeme-içme

alışkanlıklarını göz önüne alarak hazırlamış mutfakların birbirine alternatif olacak şekilde

temiz ve özenli mekânlarda hizmete açmak.

Belirli bir düzeyde gelişimi sağladıktan sonra tur organizasyonları yoluyla tanıtıma

ağırlık vermek

22

Turizm faaliyetlerinin ihtiyaç duyduğu yetişmiş elemanlar Turizm ve Otelcilik

Meslek Lisesi ile Şanlıurfa Sosyal Bilimler Meslek yüksek okulu Turizm ve Otel

işletmeciliği bölümü ile Aşçılık bölümünden sağlanabilir.

10.2 Yerel Ve İdari Birimlere Yönelik Öneriler

Turizmdeki gelişmeler, ülkemizde kültür ve inanç turizmini önemli kılmaktadır.

Özellikle tarihi zenginlikleri ve dini çekim merkezleri fazla olan yörelerimizde turizmle

ilgili alt yapı eksikliklerinin giderilmesi gerekmektedir.

Yöreye özgü el sanatlarının yok olmasının önüne geçmek, bu işle meşgul olan

ustalara maddi destek sağlamak ve üretilen eşyaların otantik değeri vurgulanarak pazara

açılmasına yardımcı olmak.

Şehir merkezinde ve yakın çevresinde bulunan ve üç ilahi din açısından önem taşıyan

kutsal mekânların uluslararası tanıtımı için çaba içerisinde olmak

İmar planlarında kültür ve inanç turizmi göz önüne alınmalı, turizme yönelik

planlama eksikliği giderilmelidir.

Ören yeri, kazı alanı, mağara, tarihi sokak, mezarlık, doğal çevre gibi yüzyıllar

öncesine ait mekânların tahrip edilmesi önlenmelidir.

Kültür ve İnanç Turizmi faaliyetlerini destekleyen çeşitli aktiviteler arttırılmalıdır.

Turizm, özellikle gelişmekte olan ülkeler için büyük bir ihtiyaç olan döviz girdisi

sağlayarak gelir yaratması ve istihdam olanaklarını arttırması bakımından çok önemli bir

sektördür. Dış tanıtım, turizmde talebi etkileyen önemli bir unsurdur. Ülkemizin ve

bölgemizin her türlü kültür ve tabiat varlıklarının yurt dışında tanıtılması için ciddi

çalışmalar yapılmalıdır.

10.3 Yerel Halka Yönelik Öneriler

Bir kültür ne kadar özgün ise onu korumak da o kadar hassas bir iştir. Yöre halkı

gelen turistlerden iyi-kötü bir şeyler öğrenirken bu arada yerel kültür etkilenebilir. Bu

etkilenme; kültürü koruma, yaşatma ve canlı tutma çabalarıyla önlenebilir.

Yöre insanı turizm konusunda bilinç düzeyini yükseltmeli ve müteşebbis bir ruhla

yeni yatırımlar düşünmelidir.

Turizmin önemi, gelişimi ve Şanlıurfa’daki mevcut durumu konusunda halk yeterli

bilgiye sahip olmalıdır.

11. Sonuç

23

Kısaca belirtmek gerekirse Şanlıurfa’nın kültür ve inanç turizmi faaliyetlerinden

beklenen faydayı sağlayabilmesi için üç ilahi din açısından kutsal sayılan Hz. İbrahim’in

doğup büyüdüğü ve diğer peygamber ile sahabelerin yaşadıkları topraklar ayrı bir önem

vererek ele alınarak turizm açısından etkili bir şekilde değerlendirilmesi mümkün olacaktır.

Kutsallık fışkıran bereketli hilal topraklarının ön plana çıkarılması tüm Şanlıurfa ile

birlikte Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye için turizm açısından büyük önem

taşımaktadır. Uygun turistik hamleler yapılması ve dini turizm açısından değerli olan bu

yörenin diğer alternatif turizm faaliyetleri ile desteklenmesi gerekmektedir.

Ayrıca Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi Şanlıurfa ilinde de kültür ve inanç

turizminin geliştirilmesine yönelik akademik çalışmanın yapılması ve desteklenmesi

gerekmektedir.

KAYNAKÇA

Amirou, R., (2000), “Imaginaire du Tourisme Culturel” (Kültür Turizminin İmgesel Boyutları), Le Tourisme Local: Une Culture de l’Exotisme, Edited Rachid Amirou and Philippe Bachimon, Trans. By Zafer Öter, Publ. By L’Harmattan, Paris, 61–70

Çelik, A. (2008). Kültür Turizmi Çerçevesinde İnanç Turizmi Diyarbakır ili örneği. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü Uzmanlık Tezi.

Çulha, O., (2008), “Kültür Turizmi Kapsamında Destekleyici Turistik Ürün Olarak Deve Güreşi Festivalleri Üzerine Bir Alan Çalışması”, Journal of Yasar University, 3 (12), 1827–1852.

Emekli, G. Avrupa Birliği’nde Turizm Politikaları ve Türkiye’de Kültürel Turizm, Ege Coğrafya Dergisi, 14 (2006), 99-107, İzmir

Erbaş, A. (2002), İslam Dışı Dinlerde Hac, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 5 Evliyaoğlu, S. (1989), Genel Turizm Bilgileri,Ankara

Güzel, F. Ö. (2010), Turistik Ürün Çeşitlendirmesi Kapsamında Yeni Bir Dinamik: İnanç Turizmi, Süleyman Demirel ÜniversitesiVizyoner DergisiC.2, S.2. s.87-100

Kızılırmak, İ. ve Kurtuldu H., (2005), “Kültürel Turizmin Önemi ve Tüketici Tercihlerinin Belirlenmesine Yönelik Bir Çalışma”, Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 1, 100–120.

Kürkçüoğlu, A.C. , Güler, S.E. (2010), Tarih ve Turizm Şehri Şanlıurfa, ŞURKAV Yayınları, Ankara

Kürkçüoğlu, A.C. (2010), İnançlar Diyarı Şanlıurfa, Şanlıurfa Valiliği Yayınları, Ankara

Oter, Z., Ozdoğan, O. N.(2005) , Kültür Amaçlı Seyahat Eden Turistlerde Destinasyon İmajı:

Selçuk-Efes Örneği, Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, Cilt 16, Sayı 2,Sargın, S. (2006), Yalvaç’ta İnanç Turizmi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

Cilt: 16, Sayı: 2 Sayfa: 1-18, ElazığŞahiner, T. (2012), “İnanç Turizmi Potansiyeli ve Halkın İnanç Turizmine Bakışı

Açısından Karaman, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilimdalı Yükseklisans Tezi.

Tunç, A. , Saç, F. (1998), Genel Turizm Gelişimi- Geleceği, Detay Yayıncılık, Ankara

24

WRIGHT, K. (2007). Religious Tourism, Leısure Group Travel Special Edition, November, pp:8-16.

www.resuluullah.org

25


Recommended