+ All Categories
Home > Documents > “Türkiye-Rusya Uçak Krizi Bağlamında Enerji Bağımlılığı ve Yol Haritası” No. 36...

“Türkiye-Rusya Uçak Krizi Bağlamında Enerji Bağımlılığı ve Yol Haritası” No. 36...

Date post: 19-Nov-2023
Category:
Upload: soas
View: 0 times
Download: 0 times
Share this document with a friend
14
ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.36, ARAlık 2015 TÜRKİYE-RUSYA UÇAK KRİZİ BAĞLAMINDA ENERJİ BAĞIMLILIĞI VE YOL HARİTASI Göktuğ Sönmez Göktuğ Sönmez lisans derecesini Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden ve yüksek lisans derecesini London School of Economics (LSE) Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden almıştır. Hâlihazırda Londra Üniversitesi Oryantal ve Afrika Çalışmaları Okulu (School of Oriental and African Studies -SOAS)’nda doktorasını yapmaktadır. Akademik araştırma alanları arasında Uluslararası İlişkiler Teorisi, Türk Dış Politikası, Enerji Politikaları ve Uluslararası İlişkilerde Din bulunmaktadır. Bu alanlarda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) ve Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) gibi çeşitli düşünce kuruluşlarında araştırmalarda bulunmuştur. 24 Kasım 2015’te Türkiye’nin Rus uçağını düşür- mesiyle beraber gündeme gelen en önemli konu- lardan biri Türkiye-Rusya arasındaki enerji ilişki- si ve özellikle de bu iki ülke arasındaki asimetrik doğalgaz alışverişi olmuştur. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı ve bu kapsamda Rus doğalgazının önemli yer teşkil etmesi yalnız bu kriz açısından değil ileride çıkması muhtemel krizler de hesaba katıldığında Türkiye’nin enerji bağımlılığından doğan risklerin ve bu bağımlılığı azaltmaya yöne- lik tedbirlerin analizini gerekli kılmıştır. Bu bağ- lamda bu çalışmada enerji bağımlılığı konsepti, Türkiye’nin ve Rusya’nın enerji profilleri, enerji bağımlılığı düzleminde AB dökümanlarında öne çıkan noktalar ve Türkiye için bu bağımlılığı azal- tıcı tedbirler üzerinde durulmuştur. No.36, ARALIK 2015 ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ
Transcript

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.36, ARAlık 2015

TÜRKİYE-RUSYA UÇAK KRİZİ BAĞLAMINDA ENERJİ

BAĞIMLILIĞI VE YOL HARİTASIGöktuğ Sönmez

Göktuğ Sönmez lisans derecesini Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden ve yüksek lisans derecesini London School of Economics (LSE) Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden almıştır. Hâlihazırda Londra Üniversitesi Oryantal ve Afrika Çalışmaları Okulu (School of Oriental and African Studies -SOAS)’nda doktorasını yapmaktadır. Akademik araştırma alanları arasında Uluslararası İlişkiler Teorisi, Türk Dış Politikası, Enerji Politikaları ve Uluslararası İlişkilerde Din bulunmaktadır. Bu alanlarda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) ve Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) gibi çeşitli düşünce kuruluşlarında araştırmalarda bulunmuştur.

24 Kasım 2015’te Türkiye’nin Rus uçağını düşür-mesiyle beraber gündeme gelen en önemli konu-lardan biri Türkiye-Rusya arasındaki enerji ilişki-si ve özellikle de bu iki ülke arasındaki asimetrik doğalgaz alışverişi olmuştur. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı ve bu kapsamda Rus doğalgazının önemli yer teşkil etmesi yalnız bu kriz açısından değil ileride çıkması muhtemel krizler de hesaba katıldığında Türkiye’nin enerji bağımlılığından doğan risklerin ve bu bağımlılığı azaltmaya yöne-lik tedbirlerin analizini gerekli kılmıştır. Bu bağ-lamda bu çalışmada enerji bağımlılığı konsepti, Türkiye’nin ve Rusya’nın enerji profilleri, enerji bağımlılığı düzleminde AB dökümanlarında öne çıkan noktalar ve Türkiye için bu bağımlılığı azal-tıcı tedbirler üzerinde durulmuştur.

No.36, ARALIK 2015

ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ

2

TÜRKİYE-RUSYA UÇAK KRİZİ BAĞLAMINDA ENERJİ BAĞIMLILIĞI VE YOL HARİTASI

24 Kasım 2015’de cere-yan eden Türk F-16’la-rının Rus SU-24 tipi

savaş uçağını düşürmesinin hem Türkiye-Rusya ikili iliş-kileri hem de uluslararası top-lum ve bölgesel dinamikler adına ciddi yankıları olmuş-tur ve bu yankılar orta-uzun vadeye de yayılabilecek gibi görünmektedir. 1990’ların ikinci yarısında mütereddit adımlarla başlayan ancak özel-likle geçtiğimiz on yılda hem ekonomik hem siyasi manada oldukça görkemli bir sıçrayış yapan Türk-Rus ilişkilerinin bu olay ardından psikolojik olarak dibe vurduğu yadsı-namaz bir gerçektir. Olayın ele alınması gereken pek çok boyutu olmakla beraber ener-ji ve özellikle doğalgaz konu-su en öne çıkan alanlardan biri olmuştur. Bu bağlam-da öncelikle Türkiye’nin ve Rusya’nın enerji profillerinin kısaca incelenerek iki tarafın birbiriyle olan bağlarının ne boyutta olduğu ve ikame edi-lebilirliğine dair bir fikir edi-nilmesi önem arz etmektedir. Akabinde hem AB tarafından on yıllardır üzerinde durulan hem zaman zaman Türkiye’de gündeme taşınan 'bağımlılık'

kavramının anlamı, nelere se-bep olduğu ve olabileceğine 1990’lardan bu güne örnekler de kullanılarak kısaca değini-lecektir. Doğaldır ki böyle bir tanımlama ve literatüre atıf, bizlere bağımlılığın engellen-mesinde bir yol haritası çıkar-ma açısından da alternatifler sunabilecektir. Bunların aka-binde, Türkiye’nin bu bağım-lılığı azaltıcı önlemleri ne öl-çüde aldığı, ne ölçüde alabilir olduğu ve yalnız Rusya öze-linde değil genel olarak teda-rikçilerle yaşayabileceği ben-zer siyasi krizlerde nasıl daha güvenli bir enerji politikasına sahip olabileceği yönünde bir değerlendirme sunulacaktır.

Bir Doğalgaz Devi olarak Rusya

Vladimir Putin’in enerji kaynakları ve bu kaynakların devletin ekonomik gücünü artırma ve dış politika etkin-liğini güçlendirme açısından faydalarına dair doktora tezi ve enerjinin Rus politika ya-pımında artan kullanımı ko-nusunda çalışmalar yapılmış, bu bilgi enerji çalışmaları kapsamında sıklıkla kullanıl-mıştır.1 Türk-Rus enerji iliş-kileri bağlamında öne çıkan

3

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.36, ARAlık 2015

doğalgaz özelinde bakıldığın-da, Rusya dünyanın kanıt-lanmış doğalgaz rezervlerini bulundurma bakımından ilk sırada yer almaktadır. Geç-tiğimiz yılla beraber üretim noktasında da sürdürdüğü birinciliği ABD’ye kaptırmış-sa da halen ikinci sırayı koru-maktadır.2 Dolayısıyla Rusya için bir doğalgaz devi demek doğru olacaktır. Bunun ka-dar önemli bir diğer nokta da Hazar havzasının doğalgazı-nın da yaklaşık yüzde 50’sinin Rusya üzerinden, Batı’ya ta-şındığıdır. Rusya ve doğalgaz konusu gündeme geldiğinde en önemli aktör kuşkusuz Gazprom’dur. Gaz Endüst-risi Bakanlığı’nın 1989’da Gazprom firmasına dönüştü-rülmesiyle ortaya çıkan şirket, devlet tarafından her dönem nisbi artış ve azalışlar göster-mekle beraber ciddi manada kontrol altında tutuldu ve öncelik atfedilen bölgelere ve ülkelere yönlendirilmesi sağlandı. Şirket kendi ba-şına dünyanın kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin yüzde 16’sını kontrol etmektedir. 2013’te senelik 487 milyar metreküp üretimi bulunan şirketin bu üretimi 2020’de

600-650 milyar metreküpe çıkarma potansiyeli bulun-makta, rezervleri 37 trilyon metreküpü aşmaktadır.3 Dev-letin doğalgaz aygıtı olarak hareket eden ve adımlarıyla devletin siyasi manevralarını takip eden ve/veya destekle-yerek atılan adımları enerji alanında güçlendiren şirketin, Sibirya, Kuzey Kutbu, Uzak Doğu ve Yamal yarımadası gibi bölgelerden de doğalgaz çıkartma hakkı bulunmakla beraber Avrupa’nın Rhurgas, E.ON, ENI gibi firmalarıyla olan yakın ilişkileri de kendi-sini pek çok bölgede etkin bir aktör yapmaktadır.

Türkiye'nin Enerji Profili ve Hızla Artan Enerji İhtiyacı

Enerji siyasetinde konu-muz kapsamında denklemin talep kısmında Türkiye bu-lunmaktadır. Bu bakımdan Türkiye’nin enerji profili, enerji ihtiyacının ne kadarını kendisinin karşılayabildiği, ne miktarda ithalata ihtiyaç duyduğu ve enerji ithalatını hangi ülkelerden sağladığına değinilecektir. Bunun akabin-de bu enerji ithalatının do-ğurduğu bağımlılık ilişkisi ve bu ilişkinin muhtemel riskleri

Gazprom, tek başına dünyanın dünyanın kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin yüzde 16’sını kontrol etmektedir. Sibirya, Kuzey Kutbu, Uzak Doğu ve Yamal yarımadası gibi bölgelerden de doğalgaz çıkartma hakkı bulunmakla beraber Avrupa’nın Rhurgas, E.ON, ENI gibi firmalarıyla olan yakın ilişkileri de kendisini pek çok bölgede etkin bir aktör yapmaktadır.

4

TÜRKİYE-RUSYA UÇAK KRİZİ BAĞLAMINDA ENERJİ BAĞIMLILIĞI VE YOL HARİTASI

dolayısıyla bağımlılığı azaltıcı hangi adımlar atılabileceğini, bir diğer önemli enerji alıcı-sı olan AB’nin bu konudaki dokümanlarından da faydala-narak incelemek gerekmekte-dir. Bu bağlamda önce kısaca Türkiye’nin enerji profiline değinilecek, akabinde AB dokümanlarından konseptin tanımı ve önerilen çıkış yolla-rından bahsedilecek, nihayet-ten Türkiye’nin bağımlılıktan kaynaklı riskleri bertaraf et-mesi yahut en azından azal-tabilmesi noktasında çözüm önerileri sunulacaktır.

Türkiye’ye bakıldığında, Türkiye oldukça hızla büyü-yen enerji ihtiyacına karşın kendi ihtiyacını karşılamak-tan uzak kısıtlı enerji kaynak-larına sahiptir. Türkiye’nin

enerji ihyiacı 1990’den bugü-ne değin yüzde 125’in, ener-ji ithalatı da yüzde 210’un üzerinde artış göstermiştir. Türkiye enerji ihtiyacının an-cak yüzde 26 civarını kendisi karşılamaktadır.4 Bu rakamlar neticesinde Türkiye’nin dış ticaret açığının yüzde 58’lik kısmını enerji açığı oluştur-maktadır.5 Bununla birlikte Türkiye’nin Doğu-Batı enerji koridorunda artan bir ivmey-le oynayabileceği önemli rol de düşünüldüğünde enerji si-yasetinde tartışmalı ve önemli bir aktör olarak öne çıkmak-tadır. Hâlihazırda Türkiye, doğalgaz tüketiminin yüzde 55 civarında bir miktarını Rusya’dan sağlarken, bunu yaklaşık yüzde 18 ile İran, yüzde 12,5 ile Azerbaycan,

5

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.36, ARAlık 2015

yüzde 8,5 ile Cezayir ve yüzde 3 civarında bir payla Nijer-ya takip etmektedir.6 Türki-ye’nin yıllık ortalama yüzde 10’lara varan tüketim ihtiyacı da düşünüldüğünde bu mik-tarların yalnızca enerjide dışa bağımlılık noktasında değil, ekonomik olarak da ciddi bir kalem teşkil ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Rusya’dan ithal edilen doğalgaz karşılığında 2014 yılı için yapılan ödeme 16,5 milyar dolar civarında ger-çekleşmiştir. Bu durum Tür-kiye-Rusya ticari ilişkilerinde ciddi bir asimetriye de yol açmakta, her sene 15 ila 20 milyar dolar açığa neden ol-maktadır. Türkiye’de enerji arzının çeşitlendirilmesi açı-sından bakıldığında, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir kay-naklar açısından sahip olduğu imkanlara karşın henüz yeni-lenebilir enerjide fosil yakıtla-ra bağımlılığı kıracak nitelik-te bir yüzdeden bahsedilmese de bu kaynaklara yatırımın ileriki dönemler için artarak sağlayabileceği faydalar açık-tır. Su an itibariyle dünyada yüzde 16’ları oluşturan ye-nilenebilir enerji kaynakları

Türkiye enerji ihtiyacının da yüzde 11 civarını sağlamakta ve hâlihazırda daha yüksek oranlarda kullanılan jeoter-mal ve hidrolik kaynaklara ilaveten pastada payı daha az olmakla beraber Türkiye’nin potansiyelinin yüksek oldu-ğu rüzgar ve güneş enerjisine yapılmakta olan ve yapılacak yatırımların bu oranı ciddi manada artırma potansiyeli görülmektedir.7 Bunun yanı sıra, Türkiye’nin nükleer enerjiden yararlanamaması (ki yararlanma noktasında ilk somut hamle de Rusya ile yapılan antlaşma üzerinden olacaktır), Türkiye’nin enerji-de ithalata ve dışa bağımlılı-ğa dayalı profilini güçlendir-mektedir. Nükleer enerjinin kullanımına dair Akkuyu nükleer tesisinin Rus Atomst-royexport firması tarafından inşa edilecek olması önemli bir gelişmedir. Öte yandan, Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) gibi iç tüketim için belirli yüzdelerin ayrılabildiği projeler yoluyla Türkiye’nin hem Doğu-Batı enerji koridoru açısından po-tansiyeli hayata geçirilebilir hem de kendi enerji ihtiyacı-nın karşılanmasında önemli

Türkiye, doğalgaz tüketiminin yüzde 55 civarında bir miktarını Rusya’dan sağlarken, bunu yaklaşık yüzde 18 ile İran, yüzde 12,5 ile Azerbaycan, yüzde 8,5 ile Cezayir ve yüzde 3 civarında bir payla Nijerya takip etmektedir.

6

TÜRKİYE-RUSYA UÇAK KRİZİ BAĞLAMINDA ENERJİ BAĞIMLILIĞI VE YOL HARİTASI

adımlar atılabilir. Dolayısıyla Türkiye’nin enerji görünü-münü sahip olunan kapasite açısından fakir, fırsatlar açı-sından ise zengin olarak ta-nımlamak mümkündür.

Enerjide Rusya'ya Bağımlılık: AB Perspektifi

Enerjide bağımlılık soru-nunun artan sıklıkla günde-me gelişinde 2006 Ukrayna krizi öne çıkan en önemli gelişmedir. Ancak şu da bir gerçektir ki bunun daha ön-cesinde, 1990’larda Rusya enerji kartını stratejik bir si-lah olarak kullanmış, 1991 ile 2004 arasında 40’a yakın durumda enerji üzerinden tehdit ve cezalandırma yoluna gitmiş, özellikle Baltıklardaki

bağımsızlık çabaları karşısın-da bu stratejiyi etkin biçimde kullanmıştır.8 Ancak konuyu Batı’nın gündemine en cid-di manada taşıyan ilk olay 2006 krizi olmuştur. Akabin-de 2009 kriziyle beraber iyi-ce görüldüğü gibi bağımlılık bir yandan bir karşılıklılık temeline işaret etse de –zira bir tarafta enerji arzı diğer tarafta bu arzın karşılığındaki talep söz konusudur- enerji piyasaları üzerindeki hâkim konumun stratejik amaçlarla kullanımı kritik zamanlarda kısa vadeli olarak çok daha ciddi tehditler barındırabil-mektedir. Bu nedenle dış teh-dit ve baskı altında muhtemel bir arz krizine karşı kırılgan-lığı azaltmak enerji güvenliği

7

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.36, ARAlık 2015

konseptinin en önemli bile-şenlerindendir.9

Konuya Rusya’ya olan enerji bağımlılığı ve getirdiği riskler dolayısıyla eğilme ihti-yacı duyan ve somut adımlar konusunda çok başarılı olma-sa da söylem ve yol haritası noktasında başarılı doküman-lar ortaya koyan AB tarafın-dan bağımlılık problemine ilk kez bir tehlike olarak değinen 2000 yılındaki “Enerji Ar-zının Güvenliği için Avrupa Stratejisi” ve 2006 enerji kri-zinden sonra “Sürdürülebilir, Rekabetçi ve Güvenli Enerji için Avrupa Stratejisi” yayın-landı. Bu belgede bağımlılık sorunu, arzın çeşitlendirilme-si, enerji kaynaklarının çeşit-lendirilmesi ve en önemlisi ortak bir enerji politikası ge-liştirilmesi ihtiyacı dillendi-rildi. 2007 yılında yayınlanan “Avrupa İçin Enerji Politika-sı”nda enerji bağımlılığının 2030 yılında ciddi artış göste-receği ve bu artış kapsamında Rusya’ya bağımlılığın daha da artacağı yönünde uyarılar bulunmaktadır. 2014 yılında yayımlanan “Avrupa Ener-ji Güvenliği Stratejisi”nde halen ana sorun olarak AB

içerisinde birlik sağlanama-ması gösterilmektedir. Bu birliğin sağlanamamasında Gazprom’un Avrupa’daki iki-li ilişkilerinin de önemini unutmamak gerekir. 2014’te yayımlanan bu belge, benzer krizlerin olumsuz etkilerinin engellenebilmesi için, önceki belgelerde de altı çizilen yeni-lenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artması gereği-nin de altını çizmiştir.

Bu belgeler genel olarak incelendiğinde siyasi ve eko-nomik riskler barındıran bir enerji bağımlılığı konsepti ortaya çıkmaktadır. Bu ba-ğımlılığın ülkeler arası çıkar çatışmaları meydana çıktığın-da oldukça stratejik bir değer olan enerjiye erişim noktasın-da doğurabileceği riskler var-dır. Denklemin arz tarafının enerjiyi siyasi bir araç olarak kullanması, enerji fiyatlandır-masında dalgalanmalar ya da arzı kısıtlayarak karşısındaki aktörlerin siyasi tercihleri-ne yön verme çabası enerji bağımlılığını tehlikeli hale getiren ana etmenlerdir. Bu riskleri ciddi manada artıran diğer bir olgu da makul bir aktör ve simetrik bir karşılıklı

Enerjide bağımlılık sorununu Batı’nın gündemine en ciddi manada taşıyan ilk olay 2006 Ukrayna krizi olmuştur.

8

TÜRKİYE-RUSYA UÇAK KRİZİ BAĞLAMINDA ENERJİ BAĞIMLILIĞI VE YOL HARİTASI

bağımlılık durumunda per se bir tehdit olmayabilecek bağımlılık düzleminde arz tarafının -Rusya- bu konu-munu stratejik ve katı bir reelpolitiği destekler nitelikte kullanma pratiğidir ki Rusya örneği, bahsedildiği üzere bu tabloya oldukça uymaktadır. AB dokümanlarında üzerinde durulan noktalar arasında bu denklemi kırmak için arzın çeşitlendirilmesi, depolama tesislerinin artırılması, yenile-nebilir enerjinin kullanımının enerji tüketimindeki payının artırılması gibi yöntemler üzerinde durulması da işte bu riskli denklemi kırma maksa-dını taşımaktadır. Doğu Av-rupa ülkeleri ve Baltıklarda astronomik boyutlara ulaşan bağımlılığa10 Gazprom’un İtalya, Almanya ve Fransa’da-ki ikili ilişkilerinin11 de AB

özelinde ortak bir hareket tar-zı benimsenmesini zorlaştırıcı etkisi de eklendiğinde AB’nin bağımlılık sorunu ve Rus-ya’nın öngörülebilir gelecekte bu sorun üzerinden stratejik adımlar atma potansiyelini koruduğu görülmektedir.12

Türkiye-Rusya İlişkilerinde Enerji Bağımlılığı ve Bu Bağımlılığı Sınırlandırıcı Tedbirler

Türkiye’nin, AB’nin Rus-ya ile olan enerji ilişkisine hem bağımlılık hem de ana tedarikçi açılarından benzer bir enerji profiline sahip ol-duğu söylenebilir. Bu bağ-lamda enerji bağımlılığına ve bununla mücadele yollarına dair AB dokümanlarında dile getirilen noktalar Türkiye açı-sından da bu amaca ulaşmada

9

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.36, ARAlık 2015

izlenebilecek alternatifleri sunmaktadır. Rusya ile iliş-kilerinde AB ile benzer bir bağımlılık sıkıntısı yaşayan, kimi AB üyelerinden daha az kimisinden daha fazla bağım-lılık ilişkisi nedeniyle enerjiyi bir siyasi manevra aracı olarak kullanan Rusya’ya karşı daha temkinli olma gereği hisseden Türkiye’nin de özellikle son krizde bu soruna çözümler üretme ve uygulama nokta-sında yetkinliği tartışılmalı-dır.

Türkiye’nin enerji bağım-lılığını azaltma ve böylece bu bağımlılıktan kaynaklı riski dağıtma konusunda kulla-nabileceği enstrümanlara bu kapsamda değinmek ve temel olarak beş aracı zikretmek mümkündür.

Genel manada enerji gü-venliği konsepti içerisinde önemli yeri olan ve AB bel-gelerinde de sıkça sözü edi-len arzın çeşitlendirilmesi ilk önemli tedbirdir. Bu anlamda Katar’la kriz sonrası yapılan görüşmeler ve Azerbaycan’la TANAP’ın operasyonel hale gelmesinin hızlandırılması ve kapasitesinin artırılması yö-nündeki görüşmeler ile Kuzey

Irak doğalgazına yapılan vur-gu, Türkiye’nin bu başlıkta hızla eyleme geçtiğini göster-mektedir. Her ne kadar Azeri doğalgazı tek başına Rus do-ğalgazını ikameye yetmeye-bilecekse ve Katar LNG’sini şu an Rus doğalgazını ikame edecek düzeyde işleyecek tesis sıkıntısı olsa da bu noktanın öneminin belki gecikmiş ol-makla beraber doğru okundu-ğunu görüyoruz. Burada en önemli eksiklik olan LNG iş-leme noktalarının artırılması üzerinde durulmalı, LNG’nin toplam tüketimde payının böylelikle artırılarak arzın çe-şitlendirilmesinde LNG’nin rolünün artırılması değerlen-dirilmelidir.

İkinci önemli husus, depo-lama tesisleridir ki bu konuda Türkiye’nin şimdiye değin başarılı olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. 1990’lar-dan günümüze adeta bir miras olarak gelen Tuz Gölü depola-ma tesisi projesinin halen ha-yata geçirilememiş olması, bu gibi ani kriz durumlarında za-man kazanma ve böylece dip-lomasiyi işletebilme ve daha rahat manevra yapabilme kabiliyetine set çekmektedir.

Rusya ile yaşanan uçak krizinin ardından Katar ile görüşmeler ve Azerbaycan ile TANAP’ın operasyonel hale getirilmesinin hızlandırılması ve kapasitesinin artırılması yönelik görüşmeler ile Kuzey Irak doğalgazına yapılan vurgu, Türkiye’nin enerji arzını çeşitlendirmek maksadıyla attığı adımlara örnek verilebilir.

10

TÜRKİYE-RUSYA UÇAK KRİZİ BAĞLAMINDA ENERJİ BAĞIMLILIĞI VE YOL HARİTASI

Değirmenköy ve Silivri’deki etkinliği oldukça kısıtlı tesis-lere dair gerekli gözden geçir-melere ilaveten Tuz Gölü ve ek projelerin hızla gündeme getirilmesi gerekmektedir. Bu iki noktada da esasında uyarılar 1990’ların sonunda beri hem AB üyelerine hem Türkiye gibi bağımlılığı hızla artan ülkelere yapılmaktaydı. Bu konularda yavaş davra-nılmasında hem Gazprom’la ekonomik ve Rusya’yla siyasi ilişkilerin seyrinin hem Soğuk Savaş döneminde dahi Batı’ya enerji akışını kesmeyen Sov-yet profilinin etkili olduğu düşünülebilir. Buna ilaveten Rusya’nın arz ettiği enerji kar-şılığında elde ettiği ekonomik girdiye duyduğu ihtiyacın bir karşılıklı bağımlılık ilişki-si ortaya çıkardığı görüşü de gerekli adımların daha erken atılamamasında rol oynadı.. Ancak yine de uzun vadeli bir vizyonla tüm risk faktör-leri göz önüne alınarak Suriye meselesi gibi çıkarların çatış-tığı ve giderek daha açıktan gerilime zemin hazırlayacak ortamın oluştuğu süreçler işerken bu konulara daha çok eğilinmesi akılcı bir yol olarak izlenebilirdi.

Bu konularda adımlar ne 1990’lardan 2011’e kadar ne de 2011 sonrasında gerilimin daha somut hale gelmesine karşın atılmadıysa da bel-ki son krizin bir acil durum sireni olarak görülmesiyle bu konularda adım atılması sağlanabilir. Zira bu kriz or-ta-uzun vadede yumuşatılsa ve hatta ilişkiler eski düzleme geri dönse de bu tip olaylar-da ilk olarak enerji endişe-si yaşandığı tecrübe edilmiş oldu. Bu tecrübe, dünya için 2006 ve 2009 dolayısıyla alı-şılmış bir durumsa da Türkiye için bu denli içselleştirilmiş bir olgu değildi. Dolayısıyla özellikle, bölgesel ve küresel konjonktürde İran ve Rusya ile kısa aralıklarla karşı karşı-ya gelinebildiği bir düzlemde arzın çeşitlendirilmesi ve de-polama tesislerinin artırılması üzerinde daha ciddiyetle du-rulmalıdır. Gelecekte benzer endişelerin en aza indirgene-bileceği bir yol haritasına dair bir projeksiyon yapılarak bu yöndeki adımlar elzem bir or-ta-uzun vade yatırımı olarak değerlendirilmelidir.

AB’nin kısmen hayata geçirebildiği akımı tersine

11

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.36, ARAlık 2015

çevirebilme yetisi de bu tip durumlarda kısa vadeli bir yardımcı kabiliyet ve üçüncü bir önemli araç olarak öne çıkmakta, hâlihazırda iletil-miş enerji kaynağının aynı hat üzerinden geri taşınarak yeni arzların yapılmadığı süre zarfında hat üzerindeki diğer bölgelerin de enerjiden mah-rum kalmamasını sağlamak-tadır.

Türkiye için arz çeşitli-liği, depolama ve ters akım kabiliyetine ilaveten dördün-cü önemli araç yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Özellikle güneş ve rüzgar noktasında yenilenebilir enerjinin üzerin-de de daha çok durulmalıdır. Her ne kadar üretim pastasın-da doğalgaz ve petrolün yerini tutması öngörülebilir gelecek-te uzak bir ihtimal olsa da pas-tada bu öğelerin payını azalt-tığı ölçüde hem temiz enerji kullanımına katkı sağlayacak hem bağımlılığı azaltacaktır. Petrol açısından en zengin bölgelerden Birleşik Arap Emirlikleri’nde dahi 2030’da enerjinin yüzde 25’inin güneş enerjisinden elde edilebilmesi üzerine çalışmaların yapıldığı dikkate alınırsa13 Türkiye gibi

kaynak yoksunu ülkelerin bu alanlara ciddi anlamda eğil-mesinin önemi daha fazla or-taya çıkmaktadır.

Beşinci olarak göz önünde bulundurulması gereken bir husus da nükleer enerji konu-sudur. Nükleer enerji, çevresel risklerine dönük tartışma bir kenara, enerjide kaynak dağı-lımını ciddi manada değişti-recek bir etkiye sahip olabilir. Ancak burada Rus Atomstro-yexport tarafından yapılacak Akkuyu santralinde de son kriz ve genel bağımlılık göz önüne alındığında dikkatli hareket edilmesi gerekmek-tedir. Hem santralin yapım sürecinde ve işletilmesinin ilk evrelerinde hem de nükleer bilimi alanında yetiştirilecek yerli uzmanların bağımlılığa yeni bir boyut ekleme ihti-mali de bulunmaktadır. Ara-lık ayında Rusya’da nükleer alanında eğitim gören bazı araştırmacıların Türkiye’ye dönmesi yönündeki baskı, bu ihtimal çerçevesinde de göz önünde bulundurulmalıdır. Süreç yakinen takip edilme-li, neticede çevresel anlamda gerekli düzenlemeler de ya-pıldığı varsayılarak nükleer

Rus Atomstroyexport tarafından yapılacak Akkuyu santralinde son kriz ve genel bağımlılık göz önüne alındığında dikkatli hareket edilmesi gerekmektedir.

12

TÜRKİYE-RUSYA UÇAK KRİZİ BAĞLAMINDA ENERJİ BAĞIMLILIĞI VE YOL HARİTASI

enerjinin en önemli motivas-yonlarından olan dışa bağım-lılığın azaltılması hedefinden uzaklaşılmamaya özen göste-rilmelidir.

Sonuç

Bu yazıda genel hatlarıyla bağımlılık, literatürde özel-likle AB ve Rusya arasındaki enerji ilişkisi üzerinden okun-muştur. Türkiye’nin benzer enerji profiline binaen bu ko-nuda yapılabileceklere de hem AB dökümanlarında sunulan seçenekler hem Türkiye öze-linde ilave edilebilecek alter-natifler ışığında bakılmıştır. Böylece enerji bağımlılığının Rusya gibi dönemsel reelpoli-tik tansiyonların yaşanabildi-ği bir partnerle bir risk unsu-ru barındırdığı ifade edilmiş-tir. Bu risk unsurunun azal-tılması noktasında ise arzın

çeşitlendirilmesi, depolama ve LNG işleme tesislerinin ar-tırılması, ters akım kabiliyeti üzerinde durulması, yenile-nebilir enerji kullanımının teşviki ve bu kaynağın enerji kaynak dağılımındaki payının böylelikle artırılması ve ciddi kontrol mekanizmaları işletil-mek suretiyle nükleer enerji noktasının üzerinde durulma-ya devam edilmesi gibi çözüm önerileri sunulmuştur. Bu önerilerin her birinin özellik-le orta-uzun vadede Rusya ile olsun İran ile olsun bölgesel ve küresel konjonktür dola-yısıyla ortaya çıkabilecek fikir uyuşmazlıkları ya da askeri ve siyasi gerilim dönemlerin-de Rusya ile yaşanan son kriz sonrası oluşan enerji odaklı gerginliğin tekrarlanmaması-na katkısı olacaktır.

13

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.36, ARAlık 2015

NOTLAR

1 Michael Klare, Rising Powers, Shrinking Planet: The New Geopoli-tics of Energy, (New York: Holt Paperbacks, 2008), s. 92-93.

2 Key World Energy Statistics 2014, <http://www.iea.org/publica-tions/freepublications/publication/KeyWorld2014.pdf>, erişim 18/11/2014.

3 Bkz. Heiko Pleines, “Developing Russia's Oil and Gas Undustry: What Role for the State?”, Jeronim Perovic, Robert Orttung ve Andreas Wenger (der.), Russian Energy Power and Foreign Relati-ons (London: Routledge, 2009), s. 71-86, s. 74; Michael Klare, Rising Powers, Shrinking Planet: The New Geopolitics of Energy (New York: Holt Paperbacks: 2008), s. 96; Agata Łoskot Stra-chota, “Gazprom’s Expansion in the EU- Cooperation or Domi-nation?”, Center for Eastern Studies (2009); Katinka Barysch, “Russia, Realism and EU Unity”, Centre for European Reform Policy Brief (2007), s. 2-5; Ali Tekin and Paul Andrew Williams, Geo-politics of the Euro-Asia Energy Nexus- The European Union, Russia and Turkey (Palgrave Macmillan: Basingstoke, 2011), s. 68

4 Bkz. Oğuz Türkyılmaz, “Enerji Politikaları Artan Bağımlılık Çık-mazında”, TMMOB Bülteni, Sayı 200 (Şubat 2015).

5 Dünya Bankası, Odak Notu (Aralık 2014). <http://www.world-bank.org/content/dam/Worldbank/document/eca/turkey/tr-fo-cus-note-dec-2014-tr.pdf>, erişim 20.11.2015,

6 Bkz. “5 Grafikte Türkiye-Rusya Ekonomik İlişkileri”, BBC Türkçe, 25/11/2015, <http://www.bbc.com/turkce/ekonomi/2015/11/1

51125_turkiye_rusya_ekonomi>, erişim 10/12/2015.

7 Eurostat, “Renewable energy statistics”, <http://ec.europa.eu/eurostat/statistics-explained/index.php/Renewable_energy_sta-tistics>, erişim 21/11/2015 ve Semih Gümüşel Güner, “Nükle-er: İyi Mi Kötü Mü?”, Al Jazeera Dergi, 1/7/2014, <http://dergi.aljazeera.com.tr/2014/07/01/nukleer-iyi-mi-kotu-mu/>, erişim 2/3/2015.

8 John Lough, “Russia’s Energy Diplomacy”, Chatham House Brie-fing Paper (2011), <https://www.chathamhouse.org/sites/files/chathamhouse/19352_0511bp_lough.pdf>, erişim 15/2/2013, s. 8.

9 David F. von Hippel, Tatsujiro Suzuki, James H. Williams, Ti-mothy Savage and Peter Hayes, “Evaluating the Energy Security Impacts of Energy Policies”, Sovacool, 2010, s. 74-96, s. 75.

14

TÜRKİYE-RUSYA UÇAK KRİZİ BAĞLAMINDA ENERJİ BAĞIMLILIĞI VE YOL HARİTASI

10 Lough, 2011, s. 6-7; Michael Fredholm, “The Russian Energy Strategy & Energy Policy: Pipeline Diplomacy or Mutual De-pendence?”, Conflict Studies Research Centre Russian Series, 5:41 (2005), s. 21; Klare, 2008, s. 91.

11 Bkz. Barysch, 2007.

12 Bkz. European Commission, Towards a European Strategy for the Security of Energy Supply, (Brussels, 2000); European Commissi-on, Communication from the Commission to the Council and the European Parliament on the Development of Energy Policy for an Enlarged EU, its Neighbours and Partners, (Brussels, 2003); Euro-pean Commission, A European Strategy for Sustainable, Competi-tive and Secure Energy, (Brussels, 2006); European Commission, An Energy Policy for Europe, European Commission (Brussels, 2007); European Commission, European Energy Security Strategy, (Brussels, 2014).

13 Cole Melline, "Dubai to Make Rooftop Solar Mandatory by 2030", EcoWatch, 2/12/2005, <http://ecowatch.com/2015/12/02/du-bai-rooftop-solar-mandate/>, erişim 12/12/2015.

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM)Süleyman Nazif Sokak No: 12-B Çankaya / Ankara

Tel: 0 (312) 430 26 09 Fax: 0 (312) 430 39 48www.orsam.org.tr

ORSAM, Ortadoğu konusunda faaliyet gösteren tarafsız bir düşünce kurulu-şudur. ORSAM Ortadoğu ile ilgili bilgi kaynaklarını çeşitlendirmeyi ve bölge uzmanlarının düşüncelerini Türk akademik ve siyasi çevrelerine doğrudan yansıtabilmeyi hedeflemektedir. Bu amaçlar doğrultusunda ORSAM, Orta-doğu ülkelerindeki devlet adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stra-tejistlerin, gazetecilerin, işadamlarının ve sivil toplum kuruluşları temsilcile-rinin Türkiye’de konuk edilmesini kolaylaştırarak, yerel perspektiflerin güçlü yayın yelpazesiyle gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır. ORSAM yayın yelpazesi içinde kitap, rapor, bülten, politika notu, konferans tutanağı ve ORSAM dergileri Ortadoğu Analiz ve Ortadoğu Etütleri bulunmaktadır.

©Bu metnin içeriğinin telif hakları ORSAM’a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan değerlendirmeler yazarına aittir. ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır.


Recommended