+ All Categories
Home > Documents > Türkiye ve Rusya Arasındaki Uçak Krizi ve 'Özür' Meselesi

Türkiye ve Rusya Arasındaki Uçak Krizi ve 'Özür' Meselesi

Date post: 17-Nov-2023
Category:
Upload: selcuk
View: 0 times
Download: 0 times
Share this document with a friend
12
ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.35, ARAlık 2015 TüRKiYE VE RUSYA ARASINDAKi UçAK KRiZi VE ‘ÖZüR’ MESELESi Erdem Özlük Erdem Özlük, Selçuk Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimini aynı üniversitede Uluslararası İlişkiler alanında yapmıştır. Uluslararası İlişkiler teorileri, dış politika analizi ve ABD dış politikası alanlarında çalışmalar yürütmektedir. Ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış makalelerinin dışında Uluslararası İlişkilerde Devlet adlı bir kitap çalışması bulunmaktadır. Türkiye’nin hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle 24 Ka- sım 2015 tarihinde düşürülen Rus savaş uçağından bu- güne uzanan çizgide Türkiye ve Rusya ilişkilerinde ol- dukça ciddi bir kriz yaşanmaktadır. Her iki taraf da kar- şılıklı açıklamalarla kendini haklı çıkaracak argümanlar üretmektedir. Türkiye ve Rusya ilişkilerinin geleceği ve bundan sonra alacağı seyir büyük oranda Türkiye’nin özür dilemesine bağlanmış durumdadır. Özellikle Rusya, ilişkilerde yeniden bir normalleşmenin sağlanabilmesi açısından Türkiye’nin özür dilemesi gerektiğini, aksi tak- dirde her geçen gün farklı sektörlerde hayata geçirilen yaptırımların artarak devam edeceğini ileri sürmektedir. Peki, Türkiye gerçekten özür dilemeli midir? Ya da dev- letler neden ve hangi gerekçelerle özür dilerler ve dilenen özürlerin siyasal ve hukuki sonuçları neler olabilir? Bu özür talebi ilişkilerin geleceğini nasıl etkiler ve mevcut krizden çıkış adına neler yapılması gerekir? Bu çalışmada bu sorulara cevap aranacaktır. No.35, ARALIK 2015 ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ
Transcript

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.35, ARAlık 2015

Türkiye ve rusya arasındaki uçak krizi ve

‘Özür’ Meselesierdem Özlük

Erdem Özlük, Selçuk Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimini aynı üniversitede Uluslararası İlişkiler alanında yapmıştır. Uluslararası İlişkiler teorileri, dış politika analizi ve ABD dış politikası alanlarında çalışmalar yürütmektedir. Ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış makalelerinin dışında Uluslararası İlişkilerde Devlet adlı bir kitap çalışması bulunmaktadır.

Türkiye’nin hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle 24 Ka-sım 2015 tarihinde düşürülen Rus savaş uçağından bu-güne uzanan çizgide Türkiye ve Rusya ilişkilerinde ol-dukça ciddi bir kriz yaşanmaktadır. Her iki taraf da kar-şılıklı açıklamalarla kendini haklı çıkaracak argümanlar üretmektedir. Türkiye ve Rusya ilişkilerinin geleceği ve bundan sonra alacağı seyir büyük oranda Türkiye’nin özür dilemesine bağlanmış durumdadır. Özellikle Rusya, ilişkilerde yeniden bir normalleşmenin sağlanabilmesi açısından Türkiye’nin özür dilemesi gerektiğini, aksi tak-dirde her geçen gün farklı sektörlerde hayata geçirilen yaptırımların artarak devam edeceğini ileri sürmektedir. Peki, Türkiye gerçekten özür dilemeli midir? Ya da dev-letler neden ve hangi gerekçelerle özür dilerler ve dilenen özürlerin siyasal ve hukuki sonuçları neler olabilir? Bu özür talebi ilişkilerin geleceğini nasıl etkiler ve mevcut krizden çıkış adına neler yapılması gerekir? Bu çalışmada bu sorulara cevap aranacaktır.

No.35, ARALIK 2015

ORSAM BÖLGESEL GELİŞMELER DEĞERLENDİRMESİ

2

Türkiye ve rusya arasındaki uçak krizi ve ‘Özür’ Meselesi

Giriş

24 Kasım 2015 Salı günü Türkiye, hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle, bir Rus sa-vaş uçağını Hatay, Yayladağı bölgesinde (Suriye sınırında) düşürmüştür. Bu olay, Soğuk Savaş döneminde farklı kamp-ların parçası olan ve Suriye’de devam eden iç savaş konusun-da tamamen farklı noktalarda yer alan Türkiye ve Rusya iliş-kilerinin belki de son asırdaki en büyük krizlerinden birine dönüşmüştür. Özellikle bir NATO üyesi olarak Türki-ye’nin Rusya’ya ait bir savaş uçağını düşürmesi, sembolik düzeyde Soğuk Savaş döne-minden kalma bazı söylem ve sembollerin de yeniden üre-tilmesine yol açmıştır. Çünkü NATO üyesi bir ülke, ittifakın 66 yıllık tarihinde ilk defa bir Rus savaş uçağını düşürmüş-tür.

Uçak düşürülmesi hadise-sinden bugüne, taraflar karşı-lıklı açıklamalarla kendilerini haklı çıkaracak argümanlar üretmektedir. Türkiye, uça-ğın Türk hava sahasını ihlal ettiğini, uçağın radar izini gösterecek şekilde ortaya ko-yarken; Rusya daha çok iki

taraf arasındaki güç kapasi-tesinden kaynaklanan farkın verdiği güçle kendi tezlerini meşrulaştırmaya çalışmakta-dır. Ancak bugün Türkiye ve Rusya ilişkilerinin geleceği ve bundan sonra alacağı seyir, büyük oranda Türkiye’nin Rusya’dan özür dilemesine bağlanmış durumdadır. Özel-likle Rusya, ilişkilerde yeniden bir normalleşmenin sağlana-bilmesi açısından Türkiye’nin özür dilemesi gerektiğini, aksi takdirde her geçen gün fark-lı sektörlerde hayata geçirilen yaptırımların artarak devam edeceğini ileri sürmektedir. Peki, Türkiye gerçekten özür dilemeli midir? Ya da devletler neden ve hangi gerekçelerle özür dilerler ve dilenen özürle-rin siyasal ve hukuki sonuçları neler olabilir? Bu özür talebi, ilişkilerin geleceğini nasıl et-kiler ve mevcut krizden çıkış adına neler yapılması gerekir?

Özür Çağı

Uluslararası ilişkilerde son çeyrek asırlık dönemde yakla-şık elli farklı olayda devletler, geçmişte yaşanmış olaylar, bazı uygulamalar ya da üretilmiş bazı söylemler gibi birbirinden farklı gerekçelerle özür dile-

3

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.35, ARAlık 2015

Özellikle bir naTO üyesi olarak Türkiye’nin rusya’ya ait bir savaş uçağını düşürmesi, sembolik düzeyde soğuk savaş döneminden kalma bazı söylem ve sembollerin de yeniden üretilmesine yol açmıştır.

miştir.1 Diplomatik özür ya da uluslararası siyasi özür olarak adlandırılan bu özürlerin son dönemde giderek artmasıyla birlikte bir ‘özür çağı’ söylemi de Uluslararası İlişkiler çalış-malarında tartışılmaya başla-mıştır.2 Özür dilemek, aslında teşekkür etmek ya da şikâyet etmek gibi bir olayın sonrasın-da ortaya çıkan durumları ta-nımlamak adına kullanılmak-tadır. Bu nedenle aynen sosyal yaşamda bireylerin özür dile-melerini gerektirecek durum-lara benzer şekilde devletler de genellikle bir olayla karşılaştık-ları zaman aşağıda kısaca deği-nilecek olan dört seçenekten birini tercih etmektedirler.3

İlk olarak, devletler geçmiş-te yaşanan olayları tamamen reddederek, uygulamada ya da söylem düzeyinde herhangi bir yanlış yapmadıklarını iddia ederek, özür dilemekten kaçı-nabilirler. İkinci olarak, geç-mişte yaşanan olayları ve yapı-lan birtakım yanlışlıkları kabul etmekle birlikte, devletin özür dilemesini gerektirecek bir durumun söz konusu olmadı-ğını dile getirebilirler. Bu tip durumlarda devletler genelde özür dilemek yerine üzüntü duyduklarını ifade ederler.

Üçüncü olarak, yanlışlıkları ve buradan kaynaklanan mağdu-riyeti kabul etmekle birlikte, özür dilemek ve mağduriyeti gidermek için bazı koşulların oluşması gerektiğini ileri süre-rek bir anlamda koşullu özür dileyebilirler. Son olarak da hem geçmişteki yanlışlıkları hem de özür dilemeyi herhan-gi bir şarta bağlamadan kabul ederek, özür dileyebilirler. Bu dört seçenek arasında geçmişte yaşanmış olaylara ilişkin piş-manlığı ve affedilmeyi içeren ve bu anlamda ‘gerçek özür’ olarak kabul edilebilecek tek seçenek sonuncusudur.

24 Kasım’daki uçak düşü-rülme hadisesinden bu yana Rusya’nın talep ettiği özür de, özellikle Rusya Devlet Başka-nı Vladimir Putin, Başbakan Dmitri Medvedev ve Dışiş-leri Bakanı Sergey Lavrov’un yaptığı açıklamalara bakıldı-ğında, son seçenekteki sınıfa girmektedir. Türkiye ise daha çok ortada istenmeyen bir so-nuç olduğunu dikkate alarak Dışişleri Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı düzeyin-de uçağın düşürülmesinden dolayı üzüntü duyduğunu çe-şitli şekillerde dile getirmiştir. Ayrıca olayın yaşandığı andan

4

Türkiye ve rusya arasındaki uçak krizi ve ‘Özür’ Meselesi

itibaren Türkiye, bu hadisenin iki ülke arasındaki ilişkilerde kalıcı bir hasara yol açmasını önlemeye çalışmakla birlikte, kesinlikle özür dilenmesini ge-rektirecek bir durum olmadı-ğını da belirtmektedir.

Türkiye, 24 Kasım’dan beri kullanılan söylem ve verilen mesajlara bakıldığında, bilinçli bir şekilde üzüntü duymak ve özür dilemek arasındaki ayrı-ma dikkat etmektedir. Çünkü üzüntü duymak (being/to be sorry) ve özür dilemek (to apo-logize) literatürde beraberinde

doğuracağı teknik, hukuki ve siyasal sonuçlar açısından bir-birinden ayrılmaktadır.4 Ni-tekim ‘üzüntü duymak’ sade-ce devletin herhangi bir olay ya da eylemdeki üzüntüsünü ifade ederken, ‘özür dilemek’ devletin ilgili olay/eylem ya da söylemdeki doğrudan sorum-luluğunu da kapsamaktadır. Bu anlamda özür dilemek, sa-dece meseleye ilişkin sıradan bir pişmanlık bildirme eylemi değil aynı zamanda, devletin yanlış yaptığının da kabulü-nü içermektedir. Bu kabul

5

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.35, ARAlık 2015

de zaten özür dilemeyi üzün-tüden ayırmaktadır. Yine bir olaydan sonra özür dilemek; (i) ilgili konuya açıklık ge-tirmek, (ii) konuyla ilgili ge-rekçeleri açıklamak, (iii) özrü gerektiren konunun yeniden yapılmayacağını beyan etmek, (iv) ortaya çıkan mağduriyetin giderilmesini veya tazminini de içermektedir. Bu anlamıyla kullanıldığında özür dilemek, aslında özür dilemeye sebebi-yet veren söylem, eylem ve uy-gulamaların doğru olmadığını da kabul etmek demektir.5

Herhangi bir şarta bağlan-mayan gerçek bir özür, aslında hem ulusal hem de uluslararası ölçekte geçmişteki birtakım yanlışlıkların düzeltilmesi ve hataların telafi edilmesi nokta-sında oldukça etkili bir araçtır. Çünkü özür dilemenin en te-mel amacı, uluslararası ilişki-lerdeki diğer materyal ve hu-kuki tazmin araçlarından fark-lı olarak özrü dileyen tarafın affedilmesi ve taraflar arasında uzlaşmanın sağlanmasıdır. Bu anlamda sembolik olarak dahi olsa bile özür dilemek, taraflar arasındaki ilişkinin normalleş-mesine vesile olabilir.6 Bunun-la birlikte tarihsel örnekler de göstermektedir ki özür, özür

dilenmesini gerektiren olayla-rın yaratmış olduğu mağduri-yetler ve zararları tazmin ya da telafi edecek şekilde formüle edilirse sorunlar büyük oran-da çözüme kavuşmaktadır. Bu nedenle özür dilemek ka-dar özrün nasıl dileneceği de konunun bir başka boyutunu oluşturmaktadır.

Devletler, yazılı olarak, söz-lü olarak ya da çeşitli mater-yal araçlarla (anıt yaptırmak, tören düzenlemek gibi) özür dileyebilirler. Özrün kamu-oyuna mal olacak şekilde di-lenmesi, bu noktada oldukça önemlidir.7 Örneğin, Dışişleri Bakanı Lavrov, 8 Aralık 2015 tarihinde yaptığı bir açıklama-da “Rusya’nın Suriye’de aktif olarak hava operasyonlarında başladığı Ekim ayının ilk gün-lerinde bir Rus savaş uçağının (3 Ekim 2015) Türkiye hava sahasını yanlışlıkla ihlal etti-ğini, Türkiye’nin bir notayla bu durumu Rusya’ya ilettiğini ve bunun karşılığında Putin’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak özür dile-diğini” belirtmiştir.8 Ancak Lavrov’un dile getirdiği bu gö-rüşmenin içeriğinde bir üzün-tü mü yoksa gerçek bir özür mü olduğunun anlaşılabilmesi

Olayın yaşandığı andan itibaren Türkiye, bu hadisenin iki ülke arasındaki ilişkilerde kalıcı bir hasara yol açmasını önlemeye çalışmakla birlikte, kesinlikle özür dilenmesini gerektirecek bir durum olmadığını da belirtmektedir.

6

Türkiye ve rusya arasındaki uçak krizi ve ‘Özür’ Meselesi

için en azından taraflardan bi-rinin görüşmenin detaylarını kamuoyuna mal olacak şekilde açıklaması gerekmektedir. Ni-tekim Mavi Marmara’ya yö-nelik saldırıdan sonra İsrail’in Türkiye’den dilediği özür, Tür-kiye tarafından resmi kanallar-la açıkça dünya kamuoyuyla paylaşılmıştır.9

Devletler diledikleri özürle aslında af dileyerek, pişmanlık belirterek, benzer hadisele-rin bir daha yaşanmayacağını belirterek, ilgili olaya dair so-rumluluklarını da kabul eder-ler. Sorumluluğu kabul ederek özür dilemek, her ne kadar uluslararası hukukta üzerinde henüz anlaşılmış genel bir ilke olmasa da hukuki anlamda da bazı sonuçları beraberinde getirmektedir. Örneğin, BM Uluslararası Hukuk Komisyo-

nu’nun 2001 yılında tamam-layarak BM Genel Kurulu’na gönderdiği “Uluslararası Ya-sadışı Fiillerde Devletlerin Sorumluluğuna İlişkin Tas-lak”ta (Responsibility of States for Internationally Wrongful Acts) özür dilemenin ulusla-rarası ilişkilerde yaşanan bazı haksızlıkların çözümündeki rolüne atıfta bulunulmuştur. Taslak, “eğer devletin sebep olduğu herhangi bir zararın karşılanması ve telafisi müm-kün değilse, devlet hukuka ay-kırılık teşkil eden eylemi kabul eden, pişmanlık içeren resmi bir özür dilemelidir” ilkesini düzenlemektedir.10 Bunun dı-şında özür dilemeye esas teşkil eden konunun bir uluslararası mahkemeye ya da özel olarak tesis edilecek bir mahkeme-ye taşınması, konuyla ilgili

7

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.35, ARAlık 2015

bir komisyonun kurulması, doğrudan sorumluluğu olan-ların yargılanması, tazminat ödenmesi ve hatta gerekiyor-sa toprak kazanımlarının geri iadesi de dâhil olmak üzere çeşitli araçlar kullanılabilir.11 Nitekim Rus yetkililer uçağın düşürülmesinden sonra sadece bir özür talebinde değil aynı zamanda hayatını kaybeden pilotlardan birisi için ve dü-şürülen uçak için bir tazminat taleplerinin olduğunu da dile getirmişlerdir.

Türkiye Özür Dilemeli mi?

Bütün bu değerlendirme-lerden sonra Türkiye-Rusya ilişkilerinde son dönemde ya-şanan gelişmeler bağlamında Rusya tarafının sıklıkla dile ge-tirdiği ve ilişkilerin normalleş-mesi açısından bir şart olarak öne sürdüğü özür talebine na-sıl karşılık verilmelidir? Türki-ye’nin özür dilemesini gerekti-recek bir durum var mıdır?

Öncelikle özür ve tazminat talebine esas teşkil eden konu bir Rus savaş uçağının düşü-rülmesidir. Bu uçağa, Türki-ye’nin hava sahasını ve ege-menlik alanını ihlal ettiği ve defalarca yapılan uyarılara kar-şılık vermediği için ‘bilinçli’

şekilde müdahalede bulunul-muştur. Uçağın, rotasını de-ğiştirmesi konusunda yapılan çağrılara hiçbir şekilde karşı-lık vermemesi nedeniyle Rus-ya ya da başka bir ülkeye ait olup olmadığına bakılmaksı-zın müdahalede bulunulmuş-tur. Nitekim Genelkurmay Başkanlığı resmi kanallardan yaptığı ilk açıklamada, “mil-liyeti bilinmeyen bir uçağa Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle angajman kural-ları çerçevesinde müdahalede bulunulduğunu” açıklamış-tır.12 Ancak buradaki asıl me-sele, uçağın kime ait olduğu ve uçağın gerçek amacının ne olduğu değildir. Uçak, askeri bir uçaktır. Türkiye’nin farklı kanallardan da teyit edildiği üzere ilgili uçağı defalarca ikaz etmesi ve uçağın bu uyarılara karşılık vermemesi söz konu-sudur. Türkiye’nin Suriye’deki iç savaş nedeniyle algıladığı tehdit düzeyi, benzer ihlallerin daha önce de yapılmış olması ve Türkiye’nin hava sahasının Türkiye’nin belirlediği angaj-man kurallarının çok ötesine geçilerek ihlal edilmesi birlikte düşünüldüğünde uçağa müda-hale bir anlamda zorunlu hale gelmiştir.

BM uluslararası Hukuk komisyonu’nun 2001 yılında tamamlayarak BM Genel kurulu’na gönderdiği “uluslararası yasadışı Fiillerde devletlerin sorumluluğuna ilişkin Taslak”ta özür dilemenin uluslararası ilişkilerde yaşanan bazı haksızlıkların çözümündeki rolüne atıfta bulunulmuştur.

8

Türkiye ve rusya arasındaki uçak krizi ve ‘Özür’ Meselesi

Hem uluslararası ilişkile-rin üzerinde büyük oranda anlaşma sağlanmış genel ilke-leri hem de uluslararası hukuk düzenlemeleri, Türkiye’nin ilgili uçağa yaptığı müdaha-leyi meşrulaştıracak birçok dayanak sunmaktadır. Ayrıca Türkiye, olaydan hemen sonra NATO ve BM düzleminde te-maslarda bulunmuş, ihlali tek-nik verilerle ortaya koymuş, ortaya çıkan durum nedeniyle üzüntüsünü çeşitli düzeylerde dile getirmiştir. Bütün bunla-ra ek olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olay-dan sonra yaptığı iki açıkla-mayla da Türkiye’nin bu du-rumdan duyduğu üzüntüyü aslında açıkça dile getirmiştir. İlk açıklamada Cumhurbaşka-nı Erdoğan “uçağın Rusya’ya

ait olduğu anlaşılsaydı farklı şekillerde bir ikaz yoluna gi-dilebilirdi”13 diyerek yapılan müdahalenin düşmanca ya da hasmane bir içeriğe sahip ol-madığına ilişkin net bir mesaj vermiştir. Daha sonra da ko-nuyu görüşmek üzere Devlet Başkanı Putin ile irtibata geç-mek istediğini bir mülakatın-da açıklamıştır. Aynı şekilde Başbakan Ahmet Davutoğlu da böyle bir hadisenin hiç ya-şanmamış olmasını temenni etmiş ve olaydan dolayı büyük üzüntü duyduğunu dile getir-miştir. Ayrıca Başbakan Davu-toğlu, hayatını kaybeden Rus pilotun cenazesinin Rusya’ya iadesi konusunda büyük bir çaba sarf etmiştir.14 Bununla birlikte Başbakan Davutoğlu, Türkiye’nin hava sahasının

9

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.35, ARAlık 2015

ihlal edilmesi sonucu yapılan müdahalenin Türkiye’nin ege-menlik alanını ve güvenliğini korumaya yönelik bir girişim olduğunu, bu nedenle de özür dilemeyi gerektirecek bir du-rumun oluşmadığını çeşitli platformlarda dile getirmiştir.

Uluslararası ilişkilerde son dönemde giderek derinlik ka-zanan ‘özür dilemek’ konusun-daki literatüre, uluslararası iliş-kiler ve uluslararası hukukun genel ilkelerine ve daha özelde 24 Kasım 2015’den beri yaşa-nan gelişmelere bakıldığında, Türkiye’nin özür dilemesini gerektirecek bir durumun ol-madığı açıktır. Türkiye, bir devletin tek taraflı olarak be-lirlediği angajman kurallarının ihlali nedeniyle değil, ulus-lararası hukukun tartışmasız kabul edilen egemenlik alanı ilkesinin ihlali nedeniyle uça-ğa müdahalede bulunmuştur. Uçağa gerekli uyarılar yapıl-mış (resmi açıklamaya göre on defa) ve karşılık alınmayınca uçak düşürülmüştür. Uçağa uyarı yapıldığına ilişkin ka-yıtlar, uçağın ihlalini belgele-yen radar izleri, bütün dünya kamuoyuyla paylaşılmıştır. Bütün bu veriler ışığında Tür-kiye, 24 Kasım 2015’den beri

ilişkilerin normalleşmesini sağlamaya dönük izlediği po-litikayı sürdürmeli; ancak be-raberinde hem siyasal hem de hukuki sonuçlar doğuracak bir özür dilemekten kaçınmaya devam etmelidir.

Sonuç

Suriye’deki savaş ve IŞİD ile yürütülen mücadele başta olmak üzere, Ortadoğu’da-ki pek çok sorunun çözümü açısından Rusya ve Türkiye ilişkilerinin kısa sürede nor-malleşmesi büyük önem arz etmektedir. Ancak Türkiye’nin ilişkilerin normalleşmesini kolaylaştırmak adına yaptığı girişimlere karşılık olarak Rus-ya’dan çeşitli düzeylerde diplo-matik dille çok bağdaşmayan ve normalleşmeyi sağlamak amacına hizmet etmeyen açık-lamalar birbirini takip etmiş-tir. Bütün bunlara ek olarak çeşitli yaptırımlarla misilleme yoluna gidilmiş ve iki devlet başkanı arasındaki görüşme-nin özür şartına bağlandığı vurgulanmıştır. Ayrıca Rusya, Türkiye’nin IŞİD ile petrol ticareti gerçekleştirdiği ve bu yolla bu terör örgütünün fi-nansmanına katkıda bulun-duğunu iddia ederek, iki ülke

Türkiye, birdevletin tek taraflıolarak belirlediğiangajmankurallarının ihlalinedeniyle değil,uluslararasıhukukuntartışmasızkabul edilenegemenlik alanıilkesinin ihlalinedeniyle uçağamüdahaledebulunmuştur.

10

Türkiye ve rusya arasındaki uçak krizi ve ‘Özür’ Meselesi

arasındaki ilişkilerin daha da bozulmasına yol açacak adım-lar atmaktadır.15

Uçak düşürülmesi hadise-si, hem Türkiye hem de Rusya kamuoyu açısından yakından takip edilen bir dış politika meselesidir. Konu özellikle ta-rafların yaptığı açıklamaların içeriğine bakıldığında artık sadece bir dış politika meselesi olmanın çok ötesinde pek çok yönüyle bir iç politika malze-mesi olarak da kullanılmakta-dır. Nitekim Rusya’nın Türki-ye’nin kendi vatandaşları için güvenlik açısından sorunlu olduğunu açıklaması, pek çok Rus turizm şirketinin Türkiye turlarını iptal ettiğini ilan et-mesi, 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren geçerli olacak Türki-ye’den ihraç edilen bazı ürün-lerin yasaklanmasına ilişkin kararnamenin imzalanması, askeri ilişkilerin dondurulması ve karşılığında da Türkiye’nin Türk Akımı Projesi’ni askıya aldığını duyurmasıyla iki ülke arasındaki ilişkiler iç politika-da da bir karşılık bulmaya baş-lamıştır. Uçak düşürüldükten sonra 3 Aralık 2015 tarihinde Belgrat’ta düzenlenen AGİT Zirvesi’nde dışişleri bakanı düzeyinde yapılan görüşme-

den de ilişkilerin normalle-şeceğine dair bir mesajın çık-mamış olması, konunun hala iç politikadaki sıcaklığıyla da doğrudan ilişkilidir.

İki ülke arasındaki bu kri-zin çözümü açısından en yakın ihtimal, tarafların kamuoyuna mal olacak şekilde değil daha alt düzeylerde birbirleriyle iletişim halinde olmalarından geçmektedir. Karşılıklı yaptı-rımlar ya da misillemelerle ve üst düzeydeki temaslarla kısa sürede bu gerginliğin çözüm-lenmesi çok mümkün görün-memektedir. Aynen Türkiye ve İsrail arasında Mavi Mar-mara Olayı ile zirveye çıkan krizin çözümünde olduğu gibi genellikle gizli olarak ya-pılan ve daha alt düzeydeki temaslarla taraflar, ilişkilerdeki normalleşmeyi sağlayabilirler. Ancak Rusya’nın köklü bir iyi-leşme için Türkiye’nin özür di-lemesini en temel ve gerek şart olarak koşması buna karşılık Türkiye’nin kesinlikle özür di-lemeye yaklaşmaması ilişkiler-de kısa dönemde bir iyileşme sağlanma ihtimalini oldukça düşürmektedir.

Sonuç olarak, Rusya’nın Türkiye’nin, siyasal olarak

11

ORSAM bölgeSel gelişMeleR değeRlendiRMeSi nO.35, ARAlık 2015

yanlış yaptığını, kusurlu oldu-ğunu ve hukuki olarak tazmi-nat da dâhil olmak üzere pek çok sonucu doğuracak şekilde bir özür beklentisinin için-de olması, Türkiye’nin hak-sız olduğu ve özür dilemesini gerektiren şartların oluştuğu anlamına gelmemektedir. Rus-ya iki ülke arasındaki kapasite farkından kaynaklanan güçle

Türkiye’yi özür dilemeye bir anlamda zorlamakta ve çeşitli misilleme veya yaptırımlarla da beklentisini güçlendirmeye çalışmaktadır. Türkiye’nin kri-zin başından beri izlediği yol ve ürettiği söylemlerin devam etmesi, normalleşmeyi zorla-ması ve özür dilemeden soruna çözüm bulması gerekmektedir.

NOTLAR1 Renee Jeffery, “When is an Apology not an Apology? Contrition

Chic and Japan’s (un)Apologetic Politics”, Australian Journal of In-ternational Affairs, 65(5), 2011, s.608.

2 Erdem Özlük, “Uluslararası İlişkilerde Özür Dilemek: Özrün Ku-ramı”, Uluslararası İlişkiler, 11(44), 2015, s. 51-78.

3 Raymond Cohen, “Apology and Reconciliation in International Relations”, Yaacov B. S. Tov (der.), From Conflict Resolution to Re-conciliation, (New York, Oxford University Press, 2004), s.186.

4 Michael Cunningham, “Saying Sorry: The Politics of Apology”, The Political Quarterly, 70(3), 1999, s.287-288.

5 Danielle Celermajer, The Sins of the Nation and the Ritual of Apo-logies, (Cambridge, Cambridge University Press, 2009), s.14.

6 Kora Andrieu, “Sorry for the Genocide: How Public Apologies Can Help Promote National Reconciliation”, Millennium: Journal of International Studies, 38(1), 2009, s.5.

7 Mark Gibney ve Erik Roxstrom, “The Status of State Apologies”, Human Rights Quarterly, 23(4), 2001, s.927-937.

8 Nerdun Hacıoğlu, "Lavrov: Putin Erdoğan'dan Özür Dilemişti", Hürriyet, 9 Aralık 2015, http://www.hurriyet.com.tr/lavrov-pu-tin-erdogandan-ozur-dilemisti-40024868

9 "Basın Açıklaması", http://www.mfa.gov.tr/site_media/html/bs-bk-aciklama-israil.pdf

10 James Crawford, “Articles on Responsibility of States for Inter-nationally Wrongful Acts”, http://legal.un.org/avl/pdf/ha/rsiwa/rsiwa_e.pdf, (Erişim Tarihi: 10 Aralık 2015).

12

Türkiye ve rusya arasındaki uçak krizi ve ‘Özür’ Meselesi

11 Roman David ve Susanne Y. P. Choi, “Forgiveness and Transitional Justice in the Czech Republic”, The Journal of Conflict Resolution, 50(3), 2006, s.361-362.

12 "Türkiye'nin Suriye sınırını ihlal eden Su 24 tipi savaş uçağı düşü-rüldü", Anadolu Ajansı, 24 Kasım 2015, http://aa.com.tr/al/dun-ya/turkiyenin-suriye-sinirini-ihlal-eden-su-24-tipi-savas-ucagi-du-suruldu/480268

13 "Erdoğan: Rus uçağı olduğunu bilseydik farklı davranırdık", BBC Türkçe, 26 Kasım 2015, http://www.bbc.com/turkce/haber-ler/2015/11/151126_erdogan_rusya_suriye

14 "Davutoğlu: Görevimizi yaptık, özür dilemeyiz", Aljazeera Türk, 30 Kasım 2015

http://www.aljazeera.com.tr/haber/davutoglu-gorevimizi-yaptik-o-zur-dilemeyiz

15 "Türkiye-Rusya uçak krizi: 10 günde neler yaşandı?" BBC Türkçe, 4 Aralık 2015,

http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/12/151204_rusya_kri-zin_10_gunu

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM)Süleyman Nazif Sokak No: 12-B Çankaya / Ankara

Tel: 0 (312) 430 26 09 Fax: 0 (312) 430 39 48www.orsam.org.tr

ORSAM, Ortadoğu konusunda faaliyet gösteren tarafsız bir düşünce kurulu-şudur. ORSAM Ortadoğu ile ilgili bilgi kaynaklarını çeşitlendirmeyi ve bölge uzmanlarının düşüncelerini Türk akademik ve siyasi çevrelerine doğrudan yansıtabilmeyi hedeflemektedir. Bu amaçlar doğrultusunda ORSAM, Orta-doğu ülkelerindeki devlet adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stra-tejistlerin, gazetecilerin, işadamlarının ve sivil toplum kuruluşları temsilcile-rinin Türkiye’de konuk edilmesini kolaylaştırarak, yerel perspektiflerin güçlü yayın yelpazesiyle gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır. ORSAM yayın yelpazesi içinde kitap, rapor, bülten, politika notu, konferans tutanağı ve ORSAM dergileri Ortadoğu Analiz ve Ortadoğu Etütleri bulunmaktadır.

©Bu metnin içeriğinin telif hakları ORSAM’a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan değerlendirmeler yazarına aittir. ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır.


Recommended